#EmrahSerbes

[ruhsuzpicler]

Karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır : yaşayanlar bir sigara yakar.

[andreytarkosvky]

Babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum.

Bazen öyle olur; her şey üst üste gelir.

Polis Olmasaydım, katil olurdum.

Çünkü sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir.

Binlerce katil, binlerce ceset ve bir evlilik gördüm.

Seni, intihar ettiğin gün tanıdım kızım.

Seninle o gün barıştım.

Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak

anlayabildiğini şeyler var.

Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, bütün

çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi.

Acılarımız da birbirine benziyor artık kızım.

Birbirine benzeyen parmaklar gibi; ama her birinin eşsiz bir

izi var.

Bazen gözlerim doluyor karanlıkta ama fısır fısır

konuşmaya başlıyorsun kulağının dibinde hiç

susmuyorsun.

Ağlamama asla müsaade etmiyorsun.

Her şey affedildi babacık diyorsun.

Hiç ayrılmayacağız diyorsun.

Keşke hep yanımda olsaydın diyorum öyle konuştuğunu

duyunca.

Bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyorsun sen

bana.

Ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım.

Cesetler de benzemez.

Ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlatır her zaman.

Koşan atlar, düşen atları hatırlatır.

Yağmur yağar, durur, tekrar başlar, yanlış yolda yürümek

Doğru yolda beklemekten iyidir.

Beşikten mezara kadar.

Karanlıkta herkesle çarpışabilir insan

Yalan mı söylüyorum sana?

Affet beni kızım, affet

Bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı ki

kızım.

#emrahserbes #sonharfiyat

#behsatÇ

#Ankara

[galintisi]

"Düşüncelerimi toparlamak için yürüyüşe çıksam dünya turu atmam gerekirdi." Emrah Serbes

[conteurdhistoire]

İşin ilginci şu; Bazı insanların hal ve hareketleri ile ortaya sundukları eserler hakkında derin uçurumlar olabiliyor. Peki biz eserine mi odaklanmalıyız yoksa yaptığı şeylere mi? Emrah Serbes mesela. Yazdıkları çok iyi ama ne zaman bir sohbet esnasında adı geçse çevremdekiler tarafından “Yaptıklarına bakar mısın halen onu mu okuyorsun?” diyor. Bir yanlış bütün doğrularını götürür mü? 

Benim bir şey söylememe gerek yok kendi durumunu Emrah Serbes benden çok daha iyi anlatmış. Buyrunuz; 

“ Şunu çok sık duydum. Falanca yazarı çok seviyordum, ama son yaptıklarından sonra onu bir daha okumayı düşünmüyorum. Demek ki Dostoyevski’nin zamanında yaşasaydın, kumarbaz diye onu da okumayacaktın. Yazarların özel hayatını unutmak lazım. Yazarların söylediklerini fazla ciddiye almamak lazım. Edebiyat tarihi şahane şeyler yazmış berbat adamlarla dolu."

- Emrah Serbes

[sarisacliktilo]

“seni seviyorum,” diye bağırdım. “Bu gece ve her gece seni seveceğim. Kimi özlediğimi bilmediğim zamanlarda bile seni seviyordum. İçimdeki yokluğun ne yokluğu olduğunu bilmediğimde bile seni seviyordum. Sen yanımdayken içimde bütün bir şehre yetecek kadar mutluluk vardı. “

[kendiniahmetsanansuleyman]

Kurtuluş Parkı’nda yaprak dökümü. Hava açık. Yıldızlar yere yakın. Taş atsak bir ikisini düşürebiliriz. Neden olmaz diye soruyorum. Mutsuz oluruz diyorsun. Herkes mutlu olacak diye bir kural yok biz de mutsuz olalım. Birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Sanki az önce, orada bir yerde, kaybettiği anahtarlığı arar gibi. #emrahserbes (Kurtuluş Parkı / Ankara) https://www.instagram.com/p/BwxT9leB1UJ/?igshid=xbk3kmiw7t2

[birhatira]

[yeterinceiyilesmistim]

Bir Miktar Kitap Daha

Tokat'a gelirken yanıma kitap almıyorum ki kardeşimin kitaplarını okuyabileyim, böylece okuma ihtimalimin olmadığı isimlerle tanışma şansı buluyorum, genelde pek haz etmesem de. Bu kitap da onlardan biri.

Anlamıyorum yeraltı edebiyatı olunca böyle ergen bir iş çıkarmak mecburiyetinde mi oluyor bu yazarlar. Aman da bu hayat ne boktan, aman da ben ne kadar aykırı bir tipim, of nasıl da varoluş sancıları çekiyorum, zaten kimse beni anlamıyor tripleriyle özetleyebileceğim kahramanları beni fena halde sinirlendiriyor hatta bir miktar da iğrendiriyor. Hayatın onlarla bir savaş halinde olduğu sanan kahramanları bilmiyor ki, savaştıkları şeyin onların varlığından bile haberi yok. Hele yaşamın bilgeliğini çözmüşcesine ettikleri beylik laflar yok mu öyle sakil öyle eğreti. Uzun lafın kısası çizmeye çalıştıkları imajın aksine serseriden başka bir şey olmayan bu karton karakteri sevmiyorum.

Hiç mi iyi bir şey yok bu kitapta diyenler için ise akıcı, sürükleyici, bir solukta okunabilen bir kitap olduğunu, okurken hiç sıkılmadığımı söyleyebilirim.

Buram buram otobiyografi koksa da eserleri sanatçılardan bağımsız değerlendirmek gerektiğine inanan bir insanım bu yüzden şimdi söyleyeceklerimi yazarlığının dışında Emrah Serbes için söylemeden geçemiyorum. Üç insan öldürüp üç yıl yattı yatmadı; zaten o süreci de mutlaka en verimli şekliyle değerlendirmiştir, artan popülaritesi sayesinde de üst üste çıkaracağı kitaplar ile oldukça kazançlı çıkacağını öngörmek zor değil. E bu da bana biraz dokunuyor açıkçası.

Yeraltı edebiyatı türünün bir kötü örneğinden sonra bir de görece iyi (bence) örneğiyle buradayım. Bu bir hikaye kitabı, baya da çok hikaye var içinde, genelde bu kadar çok olmaz hikaye kitaplarında. Hikaye sayısı çok olunca arada kötü olanları da çok tabi ama kitabın geneli için iyi diyebilirim. İyi çünkü tüm o küfürleri, aşırıya kaçan cinsel anlatımı ile yüzeysel görünümünün aksine derine gizlenen bir felsefesi, bir sistem eleştirisi var. Boş boş *m, g*t, s*k diye dolaşmıyor adam, başka bir şey anlatıyor aslında. Bunun yanında hikâyelerinin sürprizli ters köşe sonları, espri anlayışı da hoşuma gitti. Yine de bu türün pek de benlik olmadığını söylemeden edemeyeceğim, sevenlerine tavsiye ederim ama, çok genç yaşlar dışında.

Yukarıdaki iki kitaptan sonra biraz alakasız kaçsa da sıkmadan okunmak konusunda aynı paydada buluşuyor. Osmanlı'nın son deminde yazılması sebebiyle dönemin Anadolu ve bürokrasi tasviri için bulunmaz bir nimet. Memlekete hizmet için maaş alan insanların nasıl da gönüllerini hoş etmenin derdinde olduklarının, memleketin kılcal damarlarına kadar sızan bir çürümüşlük bir kokuşmuşluk halinin eğlenceli bir üslupla anlatımı. Okuyun ve memleket neden bu halde, o zamanlardan bu zamanlara neler değişmiş ya da değişen bir şey var mı siz görün, siz karar verin.

[guzbaslangici]

bir piyanonun önündesin o piyanodan daha güzelsin. sonra zorla götürmüşlerdi, fidan dikiyoruz. okul aile birliği hatıra ormanı. tek ağaç boy vermedi orada. zıvanadan çıkmış bu iki kurumun birlikteliğine de ancak böyle bir hatıra yakışırdı. sonra veda balosunda çenemi omzuna yaslamışım. bu veda balolarında tuhaf şeyler oluyor. herkesi birbirine bağlayıp her şeyi kördüğüm etmek isteyen doğaüstü güçlere geliyor sanki sahne sırası.

[dardayim34]

ayşenur’un ablası ilgisizlikten öldü. 36 yaşında. bir sefer mutfakta tencere tava arasında ağlarken görmüştüm onu. alakasız yerlerde ıstırap çekmek ıstırabı ikiye katlar. bir mezar başında ağlamak çok daha makuldür, kimse neden diye sormaz.

[tamirciciragii58]

“Çok mutsuzum lan” diyesim geldi, ama tuttum kendimi. Sosyoloji bunu gerektirir... #EmrahSerbes https://www.instagram.com/p/B_YjgrWnYUX/?igshid=1phi20xukxcjw

[sismodram]

Artık evreni duymuyordum ne de gül yapraklarının sesini çünkü asalak bir perde evrenle senin aranda siyah ışığını sızdırıyordu sadece günün ilk saatlerinde boynundan misk kokusu yükselirdi de sadece... Gülseli İnal #şiir #gülseliinal #arkadaşzekaiözger #cemalsüreya #ismetözel #turgutuyar #şiirsokakta #şiirkulübü #şiirheryerde #kitap #edebiyat #anlamlısözler #coronagünlerindeaşk #orhanveli #edipcansever #ahmetkaya #felsefe #küçükiskender #emrahserbes #kafka #inkwell #art https://www.instagram.com/p/B-NnznjjYtl/?igshid=hz8z6lx51l9h

[kafasizuyku-blog]

"Kim olduğunuzu az çok çözmüş, şu hayata ne bok yemeye geldiğini doğrusuyla yanlışıyla anlamış bir insanın, iki türlü prensibi vardır. Dünyanın özündeki değişimi de hesaba katan sade prensipler. Bir de dünya yıkılsa dahi mıh gibi çakılıp kalmaya devam edeceği ve etmesi gerektiği katı prensipler. . . Şu hayata katlanabilme gücünü kim veriyorsa size Ona biraz saygı duyun Bu bir yazar olabilir ya da kör bir kedi Bu bir cerrah olabilir ya da merdivenlerden yuvarlanan bir ayyaş Bir ressam, filozof, barmen, hostes, soytarı ya da herhangi biri olabilir Benim için sessin ... 2053 .. . . . Cuma cumartesi ve pazar gece 1'de.. Gel bence 🔥🌹 . . #gece #geceyeselam #uyku #kaybedenlerkulübü #kaybedenlerkulübüyolda #kafasızuyku #radyo #tumblr #sayındinleyen #anlat #istanbul #instagramradyosu #canlıyayın #film #şiir #neon #blackandwhite #photo #mixertv #geceyarısı #ankara #onair #şarkı #dert #aşk #uykusuzluk #dergi #acı #emrahserbes #kafadergisi (Istanbul Province)

[conteurdhistoire]

O HA.

Son zamanlarda Emrah Serbes'in kitaplarına taktığımdan bahsetmiştim ya, şimdi son kitabı (sanırım) "Müptezeller"i okuyorum. Orada kafası kıyak telefonla polisi arayıp bombanın olduğunu patlatacağını söylüyor. Sonra gelip bunu almışlar falan, inanmazsanız gazetede haberi çıktı diyor. Merak ettim baktım. Gerçekmiş. Oha .

[fearoflilith]

"İnsan en az üç kişidir. Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. En sahicisi de bu üçüncüdür. Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. Ne kendin kadar huzursuz, ne de olmak istediğin kişi kadar hayalidir o. Yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. Hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın." #AfiliParçalar #emrahserbes https://www.instagram.com/p/B12wgosBgHN6lyQ79UFYV5mac7R-y-NHMtGT1Q0/?igshid=1lq7sd3k127fp

[kendiniahmetsanansuleyman]

"telafisi en güç şey dikkatsizlik sonucu kırılan kalplerdir. iş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran da kırılan da p.ç gibi ortada kalır." #emrahserbes