#Eflah
Explore tagged Tumblr posts
kilitlidusler · 15 days ago
Text
"Bazen kendin için istediğin cennet, süslü bir cehennemden ibaret olabilir."
92 notes · View notes
womanhidinginbooks · 1 year ago
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
gelmemeyegidenbirisblog · 2 months ago
Text
"Ukde en çok unutulmakdan korkardı ve Eflah onu unutdu"
-Öyle bir uğradım
22 notes · View notes
bulutlardandustum · 2 months ago
Text
Ekim ayı okuduklarım
Gec olsun güc olmasin diyerek hemen baslıyorumm
Gecen ay malesef cok okuyamadim dersler, sınavlar, stres beni cok yordu gercekten. Bu okul yılına biraz sancılı girdim diyelim.🥹🥹
Gecen ay ilk kitabim spyxfamily #2
10/10
Bu kitap ayrıca ikinci mangam ilk defa okumaya basladım arkadasım cok önerince. Dogruyu söylemek istersem cok tatli bir manga bu aile hemen kendini sevdirdi beni…
İkinci kitap carmilla
8/10
Bu kitap vampir temali ben hic bişey bilmeden baslamıstım. Ayrıca dracula kitabina ilham veren kitapmıs ben genel olarak begendim
Ücüncü kitap dönüsüm
10/10
Felsefe icin okumustum ve sevdim gercekten. Kitabın ic yüzünün bu kadar yönlü oldugunu bilmiyodum. Kafkadan ilk kitabimdi ve devam edecegim bu yazardan.
Dördüncü kitabim şimşek hırsızı
9/10
Sonunda bende percy jackson serisine basladım!!! Genel olarak güzeldi ama asırı derecede begendim diyemem. Ayrıca gecenlerde çizgi romanını da okudum bütünlestim seriyle öyle diyeyim
Besinci kitabım öyle bir uğradım 2
8/10
Bu kitap gecen ay cıktı sanırsam ben pdf okudum. İlk kitaba bayılmıstım ama bu kitabı o kadar sevmedim. Bu kitap daha cok “Pirayenin ask ücgeni” kitabi gibi bisey olmus. Ben daha cok eflah ve ukre okumak istiyodum.
Altıncı kitabım Efsane
10/10
Artık marie lu’ya baslama zamanim gelmisti. Yazarın ilk kitabıymıs ama dili cok akıcı kurgu cok güzel genel hatlarıyla begendim.
Yedinci kitabım Deha
10/10
Öncelijle söyliyim bu kitaba bayıldım!!! Efsanenin hemen devamini okudum ve duramadim. Özellijle haritasi muhtesemm hemen gidip marie lu okumanızı öneriyorumm.
Herkese iyi okumalar ve mutlu günler diliyorum<33
Tumblr media
8 notes · View notes
bulutlugokyuzumsblog · 1 month ago
Text
Tumblr media
Ukde en çok unutulmaktan korkardı.
Ve Eflah onu unuttu.
Ukde en çok o kitabı okumayı istedi.
Ve onun dışında herkes o kitabı okudu.
1 note · View note
muslumanincenneti · 11 months ago
Text
 Hadis, Kütüb-i Sitte
Tumblr media
117  - Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Ya'la, Bereket, Eflah, Yesâr, Nâfi ve benzeri isimlerin kullanılmasını yasaklamayı arzu etmişti. Sonra onun bu mevzuda sükut ettiğini gördüm. Sonra da yasaklamadan vefat etti."   Bu hadisi Müslim, Âdab 13, (2138); ve Ebu Dâvud, Edeb, 70, (4960) rivayet ettiler. Hadisin metni Müslim'e aittir.   Ebu Dâvud'un rivayetinde şu ziyade mevcuttur: "…Zira kişi "Bereket burada mı?" diye sorar da "hayır yok!" diye cevap verirler."  
isim #Ya'la #Bereket #Eflah #Yesâr #Nâfi #yasak #hadis #günlükhadis #buhari #muslim #peygamber #islam #hadisler #hadiskitabı #kütübisitte #nesai #tirmizi #ebudavud #ibnmace #muhammed #muhammet #sallallahualeyhivesellem
0 notes
sarjimaz · 2 years ago
Text
Eflah ve Ege'nin bloglarını seviyorum
1 note · View note
azimlikaplumbaga-blog · 7 years ago
Text
Tumblr media
"Ne oldu?" dedi, hırıltılı ve gizemli bir sesle.
"Nefesin kesildi Eyşan?"
"Sen de kendini koklasan senin de nefesin kesilir."
28 notes · View notes
iskambil-kagidi-maca-kizi · 4 years ago
Text
olum benim bi takipcim vardı eflah mıydı neydi o yine ortalarda yko öldün mü lan deac mı oldun yine
9 notes · View notes
kavsaktandonenida · 4 years ago
Note
1,3,4,5,6,7,8
Tumblr media
1-Sadwce Minerva olacaktı o aslında ama alınmıştı buraya geldigim zaman wftjsfyjdyfjfduk mitolojide ki Minerva akıl tanrıçası oluyor bi yerde ablam bana böyle diyor ordan koydum zaten
2-Hayır yok..
3-Esimle karar vermek isterim ama kiz olursa Aymira,Açelya,Aysima erkek olursa da Eflah koymak isterim yani qffjsfgjxfhkxfhk
4-Avengers serisi
5-Öyle bi şey yok fdahfsgjvgxj bir sürü var seçemiyorum
6-Bu da cok var YYK,DKTT,Duman,Kendimden Hallice,Yedinci Ev,Model..daha sıralarım yani twdjdfykfykwulgsv
7-Bu da yook cgafyksfvhkwhkvs
8-Bilmem ruh halime bağlı ama genelde uyumamak için direnirim gjwfyjfhkwhfkd
Teşekkür ederimmm 💖
4 notes · View notes
uzayagidenyolcudan · 6 years ago
Text
-Zihninin içi kurtlanmış. - O yüzden ölü ya çiçekleri.
Korkut Eflah, Eyşan.
2 notes · View notes
dzsimsek · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Kenzül Arş Duası Kenzül Arş Duasının Fazileti Bu duânın hikmeti ve fazileti pek çoktur, sizlere bu duânın pek kolay ve kestirmeden (114 süreyi celileyi) Hz. Ali R.A. efendimizin buyurduğu veçhile Kur’an-ı azimi şanı hatmetmiş oluyoruz. Yukarıdaki ismi geçen duâyı şerifi eceli yetmeyen bir hastaya okunursa şifa bulur, sıkıntısı olan tahareti kâmile ile okursa o sıkıntı ondan uzak olur, işte bu duâyı şerif her ne niyet üzere olursa olsun, bi iznillahi teala muradı hasıl olur. Bismillâhirrahmânirrahim Allahümme inneke ta’lemü sırrı ve âlâniyeti fakbel ma’zireti ve ta’lemü haceti fa’tını süali ve ta’lemü mâ fi nefsi fağfirlî zünubi fe innehu la yagfirüz illâ ente yâ erhamer rahimin. Vel hamdü lillâhil lezi lâ ilâhe ente yâ Hannanü yâ Mennân, yâ bedias semâveti vel ardı ya zelcelâli vel ikram. Ve sallallahü alâ seyyidina Muhammedin ve âlihi ecmaiyn. Allahümme inni es’elüke bi hürmeti vechikel kerimi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti Ademe ve Havva aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti Nuhin aleyke yâ yarabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti İsâ vel artşil azıym Aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti Muhamedin Mustafa aleyke yâ rabbi, ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti Cebrail aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti Mikâil aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve hürmeti İsrafil aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti Azrail aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bilmillahirrahmânirrahim. Elhamdülillâhi rabbilâlemin aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bilmillahirrahmânirrahim. Elif lâm mim zâlikel kitâbü lâ reybe fihi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Elif lâm mim Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyumu aleykeya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühen nasütteku aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühellezine âmenü evlu bil ukud aleyke ya rabbi ve eselükebi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillâhillezi halakas semâvâti aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elif lâm mim sad kitâbün ünzile ileyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yeselûneke anil enfâl aleyke yâ rabbi ve eselüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Berâetün minallahi ve rasûlihi aleyke ya rabbi ve eselike bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elif lââm ra tilke âyatül kitabi aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Elif lââm ra kitâbün uhkimet âyâtühu aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim elif lââm ra tilk âyatül kitabi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elif lâm ra. Tilke âyâtül kitabi aleyke ya rabbi ve eselüke bihakkın ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim elif lââm ra kitâbün enzelnâhü aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Elif lââm ra tilke âyâtül kitâbi aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Etâ emrullâhi felâ testa’ciluhu aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Subhanellezi esra aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Elhamdülililâhillezine enzele alâ abdihil kitâbe aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkıve hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Kâf hâ ya ayın sad zikrü rahmeti rabbike aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Tahâ mâ enzelnâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim İkterebe linnasi hisabühüm aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Yâ eyyühen nâsütteku rabbeküm aleyke yarabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kad eflahal mü’minune aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Suretin enzelnâ hâ ve faradnâhâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Tebârekellezi nezzelel furkane aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ta sîn mîm tilke âyâtül kitâbi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Ta sîn. Tilke âyâtül kitâbi aleyke es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ta sîn mîm tilk âyâtül kitâbil Mübin aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Elif lââm mîm e hasiben nâsü en yütrekû aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elif lââm mîm gulibetir rumü aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Elif lââm mîm tilke âyâtül kitâbil hâkim aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elif lâm mîm tenzilül kitabi lâ raybe fihi aleykeya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühen nebiyüt tekıllâhe yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillâhillezi lehu mâ fis semavâti aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elhamdülillâhi fatıris semâvati aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Yâsin ve kur’anil hakim aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ves sâffeti saffen aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Sâd vel Kur’ani ziz zikri aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Tenzilül kitâbi minallâhil azizil hakîm aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Hamim tenzilü kitâbi aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ha mim tenzilün minerrahmanirrahim, aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ha mîm Ayn Sîn Kaf. Kezalike yuhyi ileyke Aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ha mîm kitabül Mübin aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ha mîm vel kitabül Mübin inna enzelnahü aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ha mîm. Tenzilül kitabi minallahil azizil hakim aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim.Ha mÎm. Tenzilül kitabi minallahil azizil hakim ma halaknas semavati aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim.Ellezine keferu ve saddü aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. İnnâ fetahnâleke fethan mübîna aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim.Yâ eyyühellezine âmenu lâ tükedimu aleyke yâ rabbi .Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kaf vel Kur’anil mecidi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vez zâriyâti zerven aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vet turi ve kitâbin mesturin aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ven necmi izâ havâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. İkterebetis saat ü aleyke yâ rabbi ve es’elüke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Errahmânü allemel Kur’an aleyke yâ ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim İza vakaatil vakıatü yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Sebbaha lillâh mâ fis semâvâti aleyke ya rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Kad semiallâhü kavlelleti aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Sebbeha lillâhil mâ fis semâvâti aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ya eyyühellezine âmenû lâ tettehizü aduvvî âleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Sebbeha billahima fissemavati vema filardı aleyke ya rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi Yüsebbihu lillâhi mâ fis semâvâti aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. İza câkel münâfıkune aleyke yâ rabbi ve es’ elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yüsebbihu lillâhi mâ fis semâvati aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühen nebiyyü izâ tallaktümün nisâe yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühen nebiyyü lima tüharrümü mâ ehallâhü leke aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Tebârekellezi bi yediül mülkü aleyke yâ rabbi ve es’elüke i hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Nûn vel kaleme ve mâ yas turune aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elhakkatü mel hakkatü aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Seele sâilün bi azâbin vakı’ın aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. İnnâ erselnâ Nuhan ilâ kavmihi aleyke yâ rabbi ve es’ elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kul uhiye ileyye ennehüs temae neferün aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühel müzzemmilü kumil leyle aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Yâ eyyühel müdessirü kum fe enzir ve rabbeke fe kebbir aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Lâ uksimu bi yevmîl kayâmeti aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Hel etâ alel insâni hıynün aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Vel murselâti urfen aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ammeyetesâlune aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim Ven naziâi garkan aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim Abese ve tevellâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim İzeş şemsü kuvviret aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. İzes semaün fataret aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Veylün lil mutaffifinellezine aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim izez semâün şakkak aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ves semâi zâtil büruci aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Ves semâi vet tarıkı aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Sebbilhısme rabbikel a’la aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Hel etâke hadîsül gaşiyeti aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vel fecri ve leyâlin aşrin aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Lâ iksumu bihazal beledi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Veş şemsi ve du hahâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vel leyli izâ yag şâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vedduha velleyli izâ secâ aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elem neşrah leke sadreke aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vettini vez zeytuni aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. İkra bismi rasbikellezi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. İnna enzelnâhü fi leyletil kadri aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Lem yekünillezine keferu aleyke yâ rabbi ve eselüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim İza zülziletil ardu zil zâleha aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vel adiyâti dabhan aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elkariatü me kariatü aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elhâkümüttekâsürü aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Vel asri innel insâne aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Veylün likülli hümezetin aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Elem tere keyfe feale rabbüke aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Liîlâfi kureyşin aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Eraeytellezi yükezzibü biddini aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. İnnâ a’tayna kelkevsere aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kul yâ eyyühel kâfirun aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. İzâ câe nasrullahi vel fethi aleyke yâ rabbi. Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Tebbet yedâ ebilehebin ve teb aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kul hüvallâhü ehad aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti Ve es’elüke bi hakkı ve bi hürmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kul euzü bi rabbil felakı aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti bismillâhirrahmanirrahim. Kul euzü bi rabbin nâsi aleyke yâ rabbi ve es’elüke bi hakkı ve bi hurmeti esmâil hüsnâ aleyke yâ rabbi.  
1 note · View note
sarjimaz · 2 years ago
Text
eflah bu ne zaman geçer biliyor musun
mesaj kutum görünmüyor
10 notes · View notes
azimlikaplumbaga-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Onun omzundaki gamze, Bir şiirin en sevilen dizesi gibiydi. Tekrar ve tekrar etmek istiyordum.
2 notes · View notes
aynur-dogan · 7 years ago
Text
Dünyaca ünlü türk bilim adamları
Tumblr media
Dünyaca ünlü türk bilim adamları sıralaması .:A DAN Z YE BÜTÜN ÜNLÜ BİLİM ADAMLARI VE DALLARI:. Çeşitli alanlarda Başarı göstermiş olan Dünyaca ünlü Türk Bilim Adamları Kimlerdir, Türk Bilim Adamlarının İsimleri, Türk Bilim Adamlarının adları nedir sorusunun yanıtını sizlere özetlemek gerekirse sunmak istiyoruz. İlerleyen günlerde bilim adamlarımızın yaşam öykülerini ve insanlığa kazandırdıkları buluş ve eserleride bulacaksınız. İşte çeşitli alanlarda emek harcamalar yapmış Türk bilim adamlarının isim sıralaması  Abdüsselam : ( 1926 – 19 ) Pakistanlı Fizik Bilgini İlk nobel ödülü kazanan müslüman bilim adamı. Ahmed Bin Musa : ( 10 yüzyıl ) Sistem mühendisliğinin Öncüsü. Gökbilimci ve Mekanikçi. Akşemseddin : ( 1389 – 1459 ) Pasteur ilkin Mikrobu kabul eden ilk bilim adamı. İstanbulun fethinin içsel babasıdır. Fatih sultan Mehmet’ in Hocasıdır Ali Bin Abbas : ( ? – 994 ) 1000 yıl ilkin ilk kanser ameliyatını icra eden bilim adamı. Kılcal damar sitemini ilk kere ortaya atan bilim adamıdır. Eski son zamanların en büyük hekimlerinden olan hipokratesin (Hipokrat) Doğum vakası görüşünü kökünden yıktı. Ali Bin İsa : ( 11 yüzyıl ) İlk kere göz hastalıkları hakkında yapıt veren müslüman bilim adamı. Ali Bin Rıdvan : ( ? – 1067 ) Batıya tedavi metodlarını öğreten islam alimi. Ali Kuşçu : ( ? – 1474 ) Ünlü Bir türk astronomi ve matematik bilginidir. Ammar : ( 11 yüzyıl ) İlk katarak ameliyatını kendine özgü şekilde icra eden müslüman bilim adamı. Battani : ( 858 – 929 ) Dünyanın en meşhur 20 astrononumdan biri trigonometrinin mucidi, sinus ve kosinüs tabirlerini kullanan ilk alim. Beyruni : ( 973 – 1051 ) Dünyanın döndüğünü ilk kabul eden bilim adamı umut burnu, amerika ve japonyanın varlığından bahseden ilk bilim adamı. Beyruni amerika kıtasının varlığını kristof colomb’un Keşfinden 500 yıl ilkin bildirmiştir. Matematik, Yerbilim, Coğrafya, Tıp, Felsefe, Fizik, Astronomi benzer biçimde dallarda eserler yazmıştır. Son zamanların En Büyük Alimidir. Bitruci : ( 13 yüzyıl ) Kopernik’e neden olan öncülük eden gökbilimci bilim adamı. Cabir Bin Eflah : ( 12 yüzyıl ) Ortaçağın büyük matematik ve gökbilimci bilginidir . Çubuklu güneş saatini kabul eden ilk bilim adamıdır. Cabir Bin Hayyan : ( 721 – 805 ) Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve kimyanın babası sayılır. Maddenin en Minik parçası atomun parçalana bileciğini bundan 1200 yıl ilkin söylemiştir. Cahiz : ( 776 – 869 ) Zooloji İlminin öncülerindendir. Hayvan gübresinden amonyak elde etmiştir. Cezeri : ( 1136 – 1206 ) İlk sistem mühendisi ve ilk sibernetikçi ve elektronikçi Bilgisayarın babası; oysa bilgisayarın babası yanlış olarak ingiliz matematikçisi Charles Babbage olarak bilinir.. Demiri : ( 1349 – 1405 )Avrupalılardan 400 yıl ilkin ilk zooloji ansiklopedisini yazan alimdir … Hayatül hayavan adlı kitabı yazmıştır. Dinaveri : ( 815 – 895 ) Botanikçi Ve gökbilimci bir alim olarak bilinir. Ebu Kamil Şuca : ( ? – 951 ) Avrupaya matematiği öğreten islam bilgini. Ebu’l Fida : ( 1271 – 1331 ) Büyük Bir alim tarihçi ve coğrafyacıdır. Ebu’l Vefa : ( 940 – 998 ) Matematik ve Astronomi bilginidir trigonometriye tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantı kazandıran matematik bilginidir. Ebu Maşer : ( 785 – 886 ) Med-cezir vakasını (gel-git) ilk keşfeden bilgindir. Evliya Çelebi : ( 1611 – 1682 ) Büyük Türk seyyahı ve meşhur seyahatnamenin yazarıdır. Farabi : ( 870 – 950 ) Ses vakasını ilk kere fiziki yönden ele alıp açıklayıp izah getiren ilk bilgindir. Fatih Sultan Mehmet : ( 1432 – 1481 ) İstanbulu feth eden ve Havan topunu icad eden yivli topları döktüren padişahtır fatihin kendi icadı olan ve adı “şahi” olan topların ağırlığı 17 ton ve bakırdan dökülmüş olup 1.5 ton ağırlığındaki mermileri 1 km ileriye atabiliyordu bu topları 100 öküz ve 700 asker sadece çekebiliyordu.. Fergani : ( 9 yüzyıl ) Ekliptik meyli ilk kere tesbit eden astronomi alimi. Gıyasüddin Cemşid : ( ? – 1429 ) Matematik alimi. Ondalık kesir sistemini kabul eden çemşid cebir ve astronomi alimi. Harizmi : ( 780 – 850 ) İlk cebir kitabını yazan ve batıya cebiri öğreten alim. Adı algoritmaya isim oldu sayıları Avrupa’ ya öğreten alim. Cebiri sistemleştiren Alim. Hasan Bin Musa : ( – ) Dünyanın çevresini ölçen, üç kardeşler olarak malum üç kardeşten biri.. Hazini : ( 6 – 7 yüzyıl ) Yerçekimi ve terazilerle ilgili izahlarda bulunan alim. Hazerfen Ahmed Çelebi : ( 17 yüzyıl ) Havada uçan ilk Türk. Planörcülüğün öncüsü. Huneyn Bin İshak : ( 809 – 873 ) Göz doktorlarına öncülük icra eden alim. İbni Avvam : ( 8 yüzyıl ) Ziraat alanında ortaçağ süresince kendini kabul ettiren alim. İbni Battuta : ( 1304 – 1369 ) Ülke ülke , kıta kıta dolaşan büyük bir gezgin. İbni Baytar : ( 1190 – 1248 ) Ortaçağın en büyük botanikçisi ve eczacısıdır. İbni Cessar : ( ? – 1009 ) Cüzzam hastalığının sebeb ve tedavilerini 900 yıl ilkin açıklayan müslüman tabip. İbni Ebi Useybia : ( 1203 – 1270 ) Tıp Zamanı hakkında benzeri olmayan bir yapıt veren tabip. İbni Fazıl : ( 739 – 805 ) 12 çağ ilkin ilk kağıt fabrikasını kuran vezir. İbni Firnas : ( ? – 888 ) Wright kardeşlerden ilkin 1000 yıl ilkin ilk uçağı yapmış olup uçmayı gerçekleştiren alim. İbni Haldun : ( 1332 – 1406 ) Zamanı ilim haline getiren sosyolojiyi kuran mütefekkir. Psikolojiyi tarihe uygulamış, ilk kere tarih felsefesi icra eden büyük bir islam tarihçisidir. Sosyolog ve şehircilik uzmanı. İbni Hatip : ( 1313 – 1374 ) Vebanın bulaşıcı hastalık bulunduğunu bilimsel yoldan açıklayan tabip. İbni Havkal : ( 10 yüzyıl ) 10 çağ ilkin bilimsel kıymeti yüksek bir coğrafya kitabı yazan alim. İbni Heysem : ( 965 – 1051 ) Optik ilminin kurucusu büyük fizikçi. İslam dünyasının en büyük fizikçisi, batılı bilginlerin öncüsü, göz ve görme sistemlerine açıklık kazandıran alim. Galile teleskopunun arkasındaki isim. İbni Karaka : ( ? – 1100 ) Dokuzyüz yıl ilkin torna tezgahı icra eden alim. İbni Macit : ( 15 yüzyıl ) Ünlü bir denizci ve coğrafyacı. Vasco da Gama onun bilgilerinden ve rehberliğinden istifade ederek hindistana ulaştı. İbni Rüşd : ( 1126 – 1198 ) Büyük bir tabip, gökbilimci ve matematikçidir. İbni Sina : ( 980 – 1037 ) Doktorların sultanı. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 yıl temel kitap olarak okutulan dahi tabip. Hastalık yürüyerek minik organizmalar, civa ile tedavi, pastör’ e ışık tutması, ilaç bilim ustası, dış emarelere dayanarak teşhis koyma, botanik ve zooloji ile ilgilendi, Fizikle ilgilendi, yerbilim ilminin babası. İbni Türk : ( 9 yüzyıl ) Cebirin temelini atan islam bilgini. İbni Yunus : ( ? – 1009 ) Galile’den ilkin sarkacı kabul eden gökbilimci. İbni Zuhr : ( 1091 – 1162 ) Endülüsün en büyük müslüman doktorlarından asırlarca Avrupa’da eserleri ders kitabı olarak okutuldu. İbnünnefis : ( 1210 – 1288 ) Minik kan dolaşımını kabul eden ünlü islam alimi. İbrahim Efendi : ( 18 yüzyıl )Osmanlılarda ilk denizaltıyı gerçekleştiren mühendis. İbrahim Hakkı : ( 1703 – 1780 ) Büyük bir sosyolog, psikolog, gökbilimci ve fen adamı. En ünlü eseri marifetnâme, Burçlardan, insan fizyoloji ve anatomisinden bahsetmiştir. İdrisi : ( 1100 – 1166 ) Yedi çağ ilkin bügünküne oldukca benzeyen dünya haritasını çizen coğrafyacı. İhvanü-s Safa : ( 10 yüzyıl ) çeşitli ilim dallarını içine alan 52 kitabından meydana gelen bir ansiklopedi yazan ilim adamı. Astronomi , Coğrafya, Musiki, Ahlâk, Felfese kitapları yazmıştır. İsmail Gelenbevi : ( 1730 – 1791 ) 18 yüzyılda osmanlıların en kuvvetli matematikçilerinden. İstahri : ( 10 yüzyıl ) Minyatürlü coğrafya kitabı yazan alim. Kadızade Rumi : ( 1337 – 1430 ) Çağını aşan büyük bir matematikçi ve astronomi bilgini. Osmanlının ve Türklerin ilk astronomudur. Kambur Vesim : ( ? – 1761 ) Verem mikrobunu Robert Koch’dan 150 yıl ilkin keşfeden ünlü tabip. Yazman Çelebi : ( 1609 – 1657 ) Osmalılarda rönesansın müjdecisi coğrafyacı ve düşünce adamı. Kazvini : ( 1203 – 1283 ) Ortaçağın Herodot’u müslümanların Plinius’u , gökbilimci ve coğrafyacı alim. Kemaleddin Farisi : ( ? – 1320 ) İbni Heysem ayarında büyük islam matematikçisi, fizikçi ve gökbilimci. Kerhi : ( ? – 1029 ) İslam Matematikçilerinden. Kindi : ( 803 – 872 ) İbni Heysem’e kadar optikle ilgili eserleri kaynak olan alim. Fizik, felsefe ve matematik alanında yapmış olduğu hizmetleri ile tanınmıştır. Kurşunoğlu Behram : ( 1922 – 2003 ) Genelleştirilmiş izafiyet teorisini ortaya atan beyin güçlerimizden. Halen prof. Behram Kurşunoğlu ABD da florida üniversitesinde kuramsal fizik merkezinde başkanlık yapmaktadır Lagarî Hasan Çelebi : ( 17 yüzyıl ) Füzeciliğin atası, osmanlılarda ilk kere roket ile uçan alim. Macriti : ( ? – 1007 ) Matematikte başkan kabul edilen Endülüslü Matematikçi ve gökbilimci. Mağribi : ( 16 yüzyıl ) Çağının en büyük matematikçilerinden . Mağribinin eseri olan Tuhfetü’l Ada adlı kitabında üçgen, dörtgen, daire ve öteki geometrik şekillerinin yüz ölçümlerini bulmak için metodlar gösterilmiştir. Maaşallah : ( 72? – 815 ) Meşhur islam astronomlarındandır. Usturlabla İlgili ilk eseri veren bilgindir. Mes’ûdi : ( ? – 956 ) Kıymeti sadece 18. 19. Yüzyıllarda anlaşılan büyük tarihçi ve coğrafyacı. Mesudi günümüzden 1000 yıl ilkin depremlerin oluş sebebini açıklamıştır. Mesûdinin eserlerinden yel değirmenlerinin de müslümanların icadı olduğu anlaşılmıştır. Mimar Sinan : ( 1489 – 1588 ) Seviyesine bugün dahi ulaşılamayan dahi mimar. Mimar Sinan tam manası ile bir sanat dahisidir. Muhammed Bin Musa : ( 9 yüzyıl ) Dünyanın Çevresini ölçen 3 kardeşten biri. Matematikçi ve gökbilimci. Mürsiyeli İbrahim : ( 15 yüzyıl ) Piri reisten 52 yıl ilkin bugünkü uygun Akdeniz haritasını çizen haritacı. Günümüzden 500 yıl ilkin kadar ilkin yaşamıştır. Nasirüddin Tusi : ( 1201 – 1274 ) Trigonometri sahasında ilk kere yapıt veren, Merağa rasathanesini kuran, matematikçi ve gökbilimci. Necmeddinü-l Mısri : ( 13 yüzyıl ) Çağının ünlü astronomlarından. Ömer Hayyam : ( ? – 1123 ) Cebirdeki binom formülünü kabul eden alim. Newton yada binom formülünün keşfi ömer hayyama aittir. Piri Reis : ( 1465 – 1554 ) 400 yıl ilkin bu günküne oldukca yakın dünya haritasını çizen büyük coğrafyacı. ABD kıtasının varlığını kristof kolomb ‘dan ilkin bilen ünlü denizci. Razi : ( 864 – 925 ) Keşifleri ile ün salan asırlar süresince Avrupa’ya ders veren kimyager tabip ünlü klinikçi. Devrinin En büyük bilgini İbni Sina ile aynı ayarda bir alim. Durağan(durgun) Bin Kurra : ( ? – 901 ) Newton’ dan oldukca ilkin diferansiyel hesabını keşfeden alim. Dünyanın çapını doğru olarak hesaplayan ilk islam bilgini. Matemetik ve astronomi alimi. Sabuncu Oğlu Şerefeddin : ( 1386 – 1470 ) Fatih devrinin ünlü tabip ve cerrahlarındandır. Deneysel fizyolojinin öncülerindendir. Seydi Ali Reis : ( ?-1562 ) Ünlü bir denizci, matematik ve astronomi alimidir. Şemsettin Halili : ( ?-1397 ) Büyük bir astronomi bilginidir. Şihabettin Karafi : ( ? – 1285 ) orta son zamanların en büyük fizikçi ve hukukçularından. Takiyyüddin Er Rasit : ( 1521 – 1585 ) İstanbul rasathanesi ilk kuran çağından oldukca ileride asrın önde gelen astronomi alimidir. Uluğ Bey : ( 1394 -1449 ) Çağının en büyük astronomu ve trigonometride yeni çığır açan ünlü bir alim ve hükümdar. Zehravi : ( 936 -1013 ) 1000 yıl ilkin ilk uygar ameliyatı icra eden böbrek taşlarının iyi mi çıkarılacağını ve ilk böbrek ameliyatını gerçekleştiren bilim adamı.. Zerkali : ( 1029 – 1087 ) Bulgu ve hizmetleri ile ün salmış astronomi alimidir.
Dünyanın en ünlü türk bilim adamları kimlerdir, adları nedir
Ünlü Türk bilim adamları CAHİT ARF 1910 senesinde Selanik’te dünyaya geldi. Yüksek öğrenimini Fransa’da Ecole Normale Superieure’de tamamladı (1932). Bir süre Galatasaray Lisesi’nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonrasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doçent talibi olarak çalıştı. Doktorasını yapmak için Almanya’ya gitti. 1938 senesinde Göttingen Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamış oldu. Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe terfi etti. Burada 1962 yılına kadar çalıştı. Hemen sonra Robert Koleji’nde Matematik dersleri vermeye başladı. 1964 senesinde Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu. Hemen sonra gittiği ABD Birleşik Devletleri’nde araştırma ve araştırmalarda bulunmuş oldu; Kaliforniya Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak vazife yapmış oldu. 1967 senesinde yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine getirildi. 1980 senesinde emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonrasında TÜBİTAK’a bağlı Gebze Araştırma Merkezi’nde vazife aldı. 1985 ve 1989 yılları aralığında Türk Matematik Derneği başkanlığını yapmış oldu. Arf İnönü Armağanı’nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü kazanmıştır (1974). Cebir ve Sayılar Teorisi üstüne internasyonal bir bilimsel toplantı 1990’da 3 ve 7 Eylül tarihleri içinde Arf’in onuruna Silivri’de gerçekleştirilmiştir. Halkalar ve Geometri üstüne ilk konferanslarda 1984’te İstanbul’da yapılmıştır. Arf, matematikte geometri terimi üstüne bir yazı sunmuştur.Cahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir kalp rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı… GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 – 1790) 1730 senesinde şimdiki Manisa’nın Gelenbe nahiyesinde doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir. Aslolan adı İsmail’dir. Gelenbe nahiyesinde doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir. Daha oldukca Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır. Ilkin, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır. Hemen sonra, öğrenimini tamamlamak suretiyle İstanbul’a gitmiştir. Burada, oldukca kıymetli ve kültürlü öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini oldukça ilerletti. Müderrislik sınavına girerek kazanmıştır ve 33 yaşlarında müderris oldu. Bundan sonrasında kendisini tümüyle ilme verdi. Gelenbevi, eski yöntemle sorun çözen son Osmanlı matematikçisidir. Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptan-ı Derya Cezayirli hasan paşa’nın istekleri üstüne, Kasımpaşa’da oluşturulan Bahriye Mühendislik Okulu’na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı. Bu atama ona parasal yönüyle bir rahatlık getirdi. Bazı silahların hedefe vurmaması, padişah III. Selim’i kızdırmış ve Gelenbevi’yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur. Hedefe olan uzaklığı tahmin ederek lüzumlu düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını elde etmiştir. Gelenbevi’nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah tarafınca ödüllendirilmiştir. Gelenbevi, Türkçe ve Arapça olmak suretiyle tam otuz beş yapıt bırakmıştır. Türkiye’ye logaritmayı ilk sokan Gelenbevi İsmail Efendi’dir. EL-HARİZMİ Ebu Abdullah Muhammed bin Musa El-Harezmi, Özbekistan’da dünyaya geldi. Doğum zamanı kati olarak bilinmemektedir. Yaşamı hakında oldukca fazla data bulunmamaktadır. Batı bilim dünya-sında en devamlı, en derin etkisinde bırakır bırakmış matematikçi olarak tanınmıştır. El Harizmi’nin en oldukca ilgi gören eserleri Kitabü’l muhtasar fi’l Cebr ve’l Mukabele ve Kitabü’l muhtasar fi Hisabü’l Hindi dir. Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk yapıt yazan kişidir. Bu bilim dalı daha ilkin azca oldukca işlenmiş ve kısmen geometriden ayrı bir ilim dalı olmaya başlamıştı. Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu. Fakat hemen hemen ikinci aşama denklemlerin köklerini bulma yöntemi geliştirilmemişti. İşte El Harizmi’nin El Cebr ve’l Mukabele kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk yapıt niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir süre (15. yüzyıla kadar) el üstünde tutulmasının sebebi de budur. Harizmi’nin Denklem Grupları El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır: Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle ifade edersek x2 = ax x2 = n ax = n şeklindeki denklemlerdir. Bunların çözüm kurallarını gösterdikten sonrasında El- Harizmi ikinci denklem grubuna geçer x2 + ax = n x2 +n = ax ax + n = x2 Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar. Bu kitapta ek olarak, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi du-rumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin gerçek kökü olamayacağını oldukca açık bir halde belirtmiştir. Bu kuralları bir öğretmen kabiliyetiyle ortaya koyduktan sonrasında El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır. Harizmi’nin bu eseri matematik zamanı bakımından oldukca mühim gelişmelere dayanak ve başlangıç olmuş 600 yıldan birazcık daha çok (15. y.y. sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır. Yapıt, Endülüs medreseleri vasıtasıyla Batı’ya geçmiştir. İlk Latince çevirisi 1183’te yapılmıştır. Roger Bacon, Fibonacci benzer biçimde bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır. 1486 senesinde Leipzig Üniversitesi’nde okutulmaya başlanmıştır. 1598 -1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi’nin bu eseridir. El Harizmi matematiğin yanı sıra astronomi ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir. Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12. y.y. da Latince’ ye çevrilmiştir. Bunun yanısıra Ptolemy’nin coğrafya kitabını düzeltmelerle tekrardan yazmış, 70 tane bilim adamıyla beraber emek vererek 830 senesinde bir dünya haritası çizmiştir. Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır. Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üstüne yazılmış eserleri de vardır. HÜSEYİN TEVFİK PAŞA Hüseyin Tevfik Paşa (1832-1901) Vidin’de dünyaya gelen, genç yaşta İstanbul’a gelmiş ve Askerî Okul’da öğrenim görmüştür. Burada, matematik derslerindeki kabiliyetiyle Cambridge Üniversitesi’nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa’nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine hususi dersler vermiştir. Tahsilini bitirdikten sonrasında Harbiye’ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa’ya kalmıştır. Harbiye’deki hocalığı devam ederken, Tophâne Deneyim ve Muayene Komisyonu’na da getirilmiştir. 1868’de Paris’teki Mekteb-î Osmanî’ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve bununla birlikte balistik ve tüfek imalatı üstüne araştırmalarda bulunmakla göreve getirilmiştir. Ayrıca matematik bilgisini geliştirmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris’te kalmış olduğu iki yıl süresince bazı makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara iştirak etmiştir. Hüseyin Tevfik Paşa, 1872’de ABD’daki bazı tabanca fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını denetim etme göreviyle ABD’ya gönderilmiştir. 1878 yılına kadar ABD’da kalmış ve bu süre içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand’ın karmaşık sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur. Eserinin önsözünde şu şekilde anlatmaktadır: “Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton’a borçlu olduğu quaterniyonlara oldukca benzer. Lineer cebir, quaterniyonların tüm potansiyellerine haizdir ve güçlüğü daha azdır. Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir. Lineer cebirin de aynı kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını şimdiden bilmiyorum”. Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şu şekilde ifade etmiştir: “Quaterniyonların çarpımı, isim olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; oysa lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı süre bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz”. Hüseyin Tevfik Paşa’nın bu eseri çeviri değildir ve mevzuya örneksiz katkı yapması açısından oldukca önemlidir. Tevfik Paşa’nın başka pek oldukca görevleri olmuş, Fransa ve ABD’da kalmış olduğu sıralarda Fransızca ve İngilizce’yi, bu dillerde kitap yazabilecek kadar iyi öğrenmiştir. Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile beraber Cemaat-i Tedrisiyye-i İslâmiye’nin ve Dârüşşafaka’nın kurucularındandır. Burada matematik dersleri vermiş, gene bu sıralarda dostlarıyla çıkarttığı Mebâhis-i İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır. Bu dergide yayımladığı yazıları içinde “Mahsûsât ve Gayr-ı Mahsûsât” adlı felsefî bir yazısı, ek olarak türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur. Hüseyin Tevfik Paşa, daima devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye süre ayırabilmiş, varlıklı bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî benzer biçimde yetenekli gençlere, zaman ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına çaba sarf etmiştir. KERİM ERİM İstanbul Yüksek Mühendis mektebi’ni bitirdikten (1914) sonrasında Berlin Üniversitesi’nde Albert Einstein’in yanında doktorasını yapmış oldu (1919). Türkiye’ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim ü-yesi olarak çalışmaya başladı. Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı. Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde çözümleme profesörü ve dekan olduğu benzer biçimde Yüksek Mühendis Mektebi’nde de ders vermeye devam etti. Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi’nde çalış-maya devam etti. Hemen sonra burada ordinaryüs profesör oldu. 1948 senesinde Fen Fakültesi Dekanlığı’na getirildi. 1940 – 1952 yılları aralığında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne bağlı Matematik Enstitüsü-‘nün başkanlığını yapmış oldu. Türkiye’de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağ-daş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı. Mekaniğin matematik esaslara dayandırıl-masına da öncülük etti. Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üstünde de çalışmalarda bulunan Erim’in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Traghe-its-formen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üzerine – 1928) MATRAKÇI NASUH ( …. – 1564) Türk, minyatürcü. Ek olarak matematik ve tarih mevzularında kitaplar da yazmış oldukca yönlü bir bilgindir. Doğum zamanı ve yeri bilinmiyor. Kâtip Çelebi ölüm zamanı olarak 1533’ü vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir. Çeşitli kaynaklarda onun 1547’den, 1551’den, 1553’ten sonrasında ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir. Yaşamı üzerine data de yok denecek kadar azdır. Saraybosna civarlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır. Enderun’da öğrenim görmüştür. Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobotu çağrıştıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzeyen bir tür cenk oyunu olduğu malum “matrak” oyununda oldukca usta olmasından ve kim bilir bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir. Nasuh ek olarak oldukca usta bir silahşördü. Bu yüzden Silahî adıyla da anılırdı. Türlü tabanca ve mızrak oyunlarındaki ustalığı sebebiyle Osmanlı ülkesinde “üstad” ve “reis” olarak tanınması için 1530’da I. Süleyman (Kanuni) tarafınca verilmiş bir beratı da vardı. Çeşitli silahların iyi mi kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini özetleyen Tuhfetü’l-Guzât adlı bir k��lavuz kitap bile yazmıştı. Nasuh, bilhassa geometri ve matematik alanlarında mühim bir bilim adamıydı. Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış ve bu mevzuda kendinden sonrasında gelenlere önderlik etmiştir. Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü’l-Küttâb ve Kemalü’l- Hisâb ile Umdetü’l-Hisâb’ı I. Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır. Bu yapıtlardan sonuncusu uzun seneler matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır. Nasuh bir tarihçi olarak da mühim yapıtlar vermiştir. Mecmaü’t-Tevârih adıyla Taberî Zamanı’ni Türkçe’ye çevirmiştir. Ek olarak Tarih’i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih’i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki vakaları anlatmıştır. Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 1520-1537, 1543-1551 ve 1542-1543 içinde geçen vakaları ele almıştır. Kanuni’nin 1534 Irak seferini Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han’da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâme-i Karaboğdan’ da mevzu etmiştir. Nasuh 28 Nisan 1564’te öldü. ÖMER HAYYAM Aslolan adı Giyaseddin Ebu’l Feth Bin İbrahim El Hayyam’ dır. 18 Mayıs 1048′-de İranin Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almıştır.Fakat o soyisminin oldukca ötesinde işlere imza atmıştır.Daha yaşamış olduğu dönemde İbn-i Sina’dan sonrasında Doğu’nun yetiştirdiği en büyük alim olarak kabul ediliyor-du. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında mühim emekleri olan Ömer Hayyam için dönemin tüm bilgilerini bilmiş olduğu söylenirdi. O herkesten değişik olarak yapmış olduğu çalışmaların çoğunu kaleme almadı, oysa O is-mini çokça duyduğumuz teo-remlerin isimsiz kahramanıdır. Elde bulunan nadir kayıtlara da-yanılarak Ömer Hayyam’ın emekleri şu şekilde sıralanabilir: Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar içinde Cebir ve Geometri Üstüne, Fizyolojik Bilimler Alanın-da Bir Özet, Varlıkla İlgili Informasyon Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır. Enbüyük eseri Cebir Risalesi’dir. On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sı-nıflandırmayı icra eden kişidir. O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini a-maçlayan bilim olarak tanımlardı. Matematik bilgisi ve kabiliyeti dönemin oldukca ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarıya ulaşmış emek harcamalar yapmıştır. Nitekim, Hayyam 13 değişik 3. dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üstüne dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3. dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizi-mi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır. Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur. Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları kabul eden ilk şahıs olduğu düşünülmektedir. (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslen bir Hayyam üçgenidir).Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzana-cak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi’ni ve Rubaiyat’ı Semerkant’ta kaleme almıştır. Devrin üç ünlü adı Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir. Devrin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşayan veziri Nizamül-mülk’e oldukca güvenirdi. Ömer Hayyam ile ilk kez Semerkant’ta tanışan Düzen onu İsfa-han’a çağrı eder. Orada buluştuklarında O’na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük ha-yalinin gerçekleşmesi için Hayyam’dan yardım ister. Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemez ve teklifini geri çevirir.4 Aralık 1131’de doğduğu yer olan Nişabur’ da fani dünyaya veda eder.. SALİH ZEKİ (1864 – 1921) XIX. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş, kıymetli eserler vererek, 57 yaşlarında hayata gözlerini kapamış, bir ilim ve düşünce adamıdır. Salih Parlak zeka Bey, 1864 senesinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Ortaöğrenimini Darüşşafaka’da görmüş, yüksek öğrenimini Paris’te elektirk mühendisliği bölümünü tamamlamıştır. Salih Parlak zeka, Darüşşafaka ve Mühendis Mektebi’nde matematik ve fizik dersleri okutmuştur. Daha sonraki çalışmalarının tümünü üniversiteye vermiştir. Bugünkü gerçek üniversitenin kurucusu salih Parlak zeka’dir. Türkiye’ye, matematik, fizik ve fen derslerini batılı yöntemleriyle ilk getiren odur. Birçok gazete ve dergide çıkan güzel yazılarıyla Türk gençliğini edebiyat kadar matematiğe yönelten ve matematiği sevdiren gene o olmuştur. Salih Parlak zeka, aydın fenciler silsilesinin en dikkate kıymet son halkasıdır. İlk ve ortaöğrenimin gereksinim duyan matematik, geometri, cebir, astronomi, trigonometri ve fizik kitaplarından başka binlerce sahifeyi kabul eden, yüksek seviyedeki Darülfünun ders kitapları yazmış; felsefi mevzularda telif-tercüme eserler bırakmış, bilim zamanı ile ilgili incelemeler yayınlamış, bizzat Mizan-ı Tefekkür adlı bir matematik kitabı yazmış, anıt bir yapıt olarak Kamus-ı Riyaziyat’ı hazırlayarak bunun ilk cildini yayınlamıştır.   SELMAN AKBULUT (1949) Prof. Dr. Selman Akbulut, 1971 senesinde California Üniversitesi (Berkeley) Matematik Kısmı’nden mezun olmuştur. Prof. Dr. Akbulut, 1975 senesinde aynı üniversitede doktora eğitimini tamamlayarak, 1976 senesinde Wisconsin Üniversitesi’nde destek doçent olarak göreve adım atmıştır. 1978 – 1980 yılları aralığında Rutgens Üniversitesi’nde, 1980 – 1981 yıllarında Michigan State Üniversitesi’nde Destek Doçent; 1983 – 1986 yılları aralığında aynı üniversitede Doçent olarak çalışmalarda bulunan Prof. Dr. Akbulut 1986 senesinde profesörlüğe terfi etmiştir ve halen Michigan State Üniversitesi’nde vazife yapmaktadır. Prof. Dr. Akbulut, 1975 – 1976, 1980 – 1981 yıllarında Advanced Study Institute’da, 1982 – 1983 yıllarında Max – Planck Enstitüsü ve 1984 – 1985 yıllarında California Üniversitesi, Mathematical Sciences Research Institute’de çalışmalarda bulunmuştur. Prof. Dr. Akbulut, Türk Matematik Derneği, Amerikan Matematik Derneği ve Tabiat – Türk Matematik Dergisi Editörler Kurulu’na üyedir. Prof. Dr. Selman Akbulut’un Internasyonal Science Citation Index’ce taranan hakemli dergilerde çıkmış 29 yayını vardır ve bu yayınlara 1991 yılı sonu itibariyle 239 atıf yapılmıştır. PROF. DR. TOSUN TERZİOĞLU Tosun Terzioğlu 1942 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. 1961 senesinde Robert Koleji’nden mezun olduktan sonrasında, lisans derecesini 1965 senesinde, matematik branşında İngiltere-Newcastle-upon-Tyne Üniversitesi’nden; doktorasını 1968 senesinde, aynı dalda, Frankfurt Üniversitesi’den aldı. Michigan, Wuppertal ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde ders veren Tosun Terzioğlu, 1974-1975 ve 1989-1991 yıllarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Kısmı Başkanlığı; 1977-1982 yıllarında ise aynı üniversitede Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanlığı yapmış oldu. 1977-1981 yılları aralığında TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Grubu üyesi, 1979-1981 içinde üniversitelerarası kurul üyesi, 1990-1991 içinde ODTÜ Senato üyesi ve 1992-1997 yıllarında da TÜBİTAK Başkanı olarak hizmet verdi. Terzioğlu, aynı dönemde Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu, KOSGEB İcra Kurulu üyeliği ve 1993-1997 döneminde de NATO Bilim Komitesi Türkiye Temsilciliği yapmış oldu. 1996-1997 yıllarında Bilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı-BİTAV Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstüne alan Terzioğlu, 1997-2000 döneminde de TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı oldu. 1997-2001 yılları aralığında TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyeliği icra eden Terzioğlu, 1990 yılından bu yana Türk Matematik Derneği Başkanlığı görevini, 1997’den bu yana Sabancı Üniversitesi Rektörlüğünü, “2002’den bu yana da Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı-TÜSEV Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürmektedir. Editörlük ve Yazı Kurulu üyelikleri de bulunan Terzioğlu, ek olarak Matematik alanında 50’nin üstüne bilimsel yazının ve 2 kitabın yazarıdır. 1974’de TÜBİTAK Teşvik, 1986’da ise bilim ödülünü alan Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, evli ve iki çocuk babasıdır.” ALİ KUŞCU (1474-1525) Türk-İslam Dünyası astronomi ve matematik alimleri içinde, ortaya koyduğu eserleriyle haklı bir şöhrete haiz Ali Kuşçu, Osmanlı Türklerinde, astronominin önde gelen bilgini sayılır. “Batı ve Doğu Bilim dünyası onu 15. yüzyılda yetişen müstesna bir alim olarak tanır.” O şekilde ki; müsteşrik W .Barlhold, Ali Kuşcu’yu “On Beşinci Yüzyıl Batlamyos’u” olarak adlandırmıştır. Babası, Uluğ Bey’in kuşcu başısı (doğancıbaşı) idi. Kuşçu soyadı babasından gelmektedir. Aslolan adı Ali Bin Muhammet’tir. Doğum yeri Maveraünnehir bölgesi olduğu ileri sürülmüşse de, adı geçen bölgenin hangi şehrinde ve hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmektedir. Sadece doğum şehri Semerkant, doğum yılının ise 15. yüzyılın ilk dörtte biri içinde olduğu kabul edilmektedir. 16 Aralık 1474 (h. 7 Şaban 879) tarihinde İstanbul’da ölmüş olup, mezarı Eyüp Sultan Türbesi hareminde bulunmaktadır. Ölüm zamanı; torunu meşhur gökbilimci Mirim Çelebi’nin (ölümü, Edirne 1525) Fransça yazdığı bir eserin incelenmesi sonucu anlaşılmıştır. Gömüt yerinin 1819 yılına kadar belirli olduğu ve hüsnü muhafazasının yapıldığı; sadece 1819 yılından sonrasında, Ali Kuşcu’ya ilişkin mezarın yerine, zamanının nüfuzlu bir devlet adamının gömüt taşının konmuş olduğu anlaşılmaktadır. Uluğ Bey’in Horasan ve Maveraünnehir hükümdarlığı esnasında, Semerkant’ta ilk ve dini öğrenimini tamamlamıştır. Minik yaşta iken astronomi ve matematiğe geniş ilgi duymuştur. Devrinin en büyük bilginlerinden; Uluğ Bey , Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddün Cemşid ve Mu’in al-Din el-Kaşi’den astronomi ve matematik dersi almıştır. Ilkin,Uluğ Bey, tarafınca 1421 senesinde kurulan Semerkant Rasathanesi ilk müdürü, Gıyaseddün Cemşid’in, kısa süre sonrasında da Rasathanenin ikinci müdürü Kadızade Rumi’nin ölümü üstüne, Uluğ Bey Gözlemevi-ye müdür olarak Ali Kuşcu’yu görevlendirmiştir. Uluğ Bey Ziyc’inin tamamlanmasında büyük emeği geçmiştir. Nasirüddün Tusi’nin Tecrid-ül Kelam adlı eserine yazdığı şerh, bu mevzuda da çaba ve başarısının en güzel delilini teşkil etmektedir. Ebu Said Han’a ithaf edilen bu şerh, Ali Kuşcu’nun ilk şöhretinin duyulmasına niçin olmuştur. Kaynakların değerlendirilmesi sonucu anlaşılmaktadır ki; Ali Kuşcu yalnız telih eseriyle değil, talim ve irşadıyle devrini aşan bir alim olarak bilinmektedir. O şekilde ki; telif eserlerinin haricinde, torunu Mirim Çelebi, Hoca Sinan Paşa ve Molla Lütfi (Sarı Lütfi) benzer biçimde astronomların da yetişmesine sebep olmuştur. Bu bilginlerle birlikte, Ali Kuşcu’yu eski astronominin en büyük bilginlerinden birisi olarak belirtebiliriz. ESERLERİ: Ali Kuşcu’nun bilhassa, matematik ve astronomi ile ilgili eserleri, gerçek bilimsel kişiliğini ortaya koymaktadır. Bu eserlerinin adları şunlardır; Risale-i fi’l Hey’e (Astronomi Risalesi) Risale-i fi’l Fehiye (Fetih Risalesi) Risale-i Hisap (Aritmetik Risalesi) Risale-i Muhammediye (Cebir ve Hesap mevzularından bahseder) Tecrid’ül Kelam (Sözün Tecridi) Risale-i Adudiye Unkud-üz zvehir fi Man-ül Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım) Vaaz İstiarad. AHMET FERGANİ 9. yüzyılın başlarında dünyaya geldiği kabul edilen ünlü matematik ve astronomi bilgini Ahmet Ferganî, çağının bilim ve kültür merkezlerinden olan Türkistan’ın Fergana bölgesindendir. Bilim ve kültür tarihimizin birinci elden kaynakları olan tezkireler (biyografik eserler)de doğum zamanı ile ilgili bir data bulunmamakla beraber kendisi benzer biçimde bir gökbilimci olan babasının adının Muhammed, dedesinin ise Kesir olduğu kayıtlıdır. Ahmet Ferganî, ilk öğrenimini ünlü bilginlerin yetiştiği Fergana’da yapmış oldu ve büyük bir ihtimalle astronomi mevzusundaki bilgilerini babasından aldı. Belli bir seviyeye ulaştıktan sonra da mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmak amacıyla da, çağının bilim, kültür ve bununla birlikte halifelik merkezi olan Bağdat’a geldi. Ömrünün yarısına yakınını burada geçiren Ferganî, kısa sürede matematik ve astronomi mevzularındaki bilgisini Bağdat bilim çevresine kabul ettirip, bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle bahsedilen Abbasi halifelerinden Me’mun ve el-mütevekkil sürecinin en ünlü bilginleri arasına girdi 861 senesinde halife el-Mütevekkil tarafınca Nil ırmağı kıyısında meydana getirilen ölçüm işlerini yürütmesi için Mısır’a gönderilen Ferganî’nin, bundan sonraki yaşamı bilinmiyor. MOLLA LÜTFİ (? – 1495) İ15. yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıd dönemlerinde yaşamış meşhur matematikçilerdendir. Sinan Paşa’nın ve Ali Kuşçu’nun talebesi olmuş, Ali Kuşçu’dan öğrendiği matematik bilgilerini Sinan Paşa’ya aktarmıştır. Böylece Sinan Paşa, onun vasıtasıyla matematik öğrenmiştir. Sinan Paşa’nın tavsiyesiyle, Fatih, Molla Lütfi’yi, hususi kütüphanesinin müdürlüğüne getirmiştir. Molla Lütfi, bu sayede pek oldukca kıymetli kitabından değişik bilimleri öğrenme fırsatına haiz olmuştur. Sinan Paşa, Fatih tarafınca Sivrihisar’a sürülünce, Molla Lütfi de hocası ile beraber gitmiş, Sultan II. Beyazıd’ın tahta çıkmasının arkasından hocasıyla beraber İstanbul’a dönmüştür. Ilkin Bursa’daki Yıldırım Beyazıd Medresesi’nde, sonrasında Filibe’de ve Edirne’de medrese hocalığı yapmıştır. Molla Lütfi, çevresindeki devlet erkanına ve bilginlere latife yaparak onları eleştirdiğinden, bir çok kimse tarafınca sevilmezdi. Fatih Sultan Mehmet’le bile iki dost gibi şakalaşırdı. Kendisini çekemeyen bazı kimselerin, dinsizlik suçlamaları sebebiyle kovuşturmaya uğradı ve Sultan Beyazıd döneminde idam edildi. Ölümü üstüne pek oldukca kimse yas tutmuş, tarihler düşmüş ve şehit sayılmıştı. Molla Lütfi’nin, bir çok Arapça olan eserleri 17. yüzyıla kadar elden düşmemiştir. Taz’ifü’l-Mezbah (Sunak Taşının İki Katının Bulunması Hakkında) adlı kitabı iki bölümden oluşur. Birinci bölümde kare ve küp tarifleri, çizgilerin ve yüzeylerin çarpımı ve iki kat yapılması benzer biçimde geometri mevzuları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise meşhur Delos problemi incelenmiştir. Molla Lütfi’nin, bu problemi, İzmir’li Theon’un kitabından öğrendiği anlaşılmaktadır. İzmir’li Theon, İskenderiye kütüphanesinin müdürü Eratosthenes’e atıfla, Delos adasında büyük bir veba salgını çıkınca, ahalinin, Apollon rahibine müracaat ederek bu salgının geçmesi için ne yapmak icap ettiğini sorduklarında, rahibin tapınaktaki sunak taşını iki katına çıkarmalarını tavsiye ettiğini, böylece kolaylıkla çözülemeyecek bir matematik problemi ortaya çıkmış bulunduğunu yazar. Mimarlar bu işi başaramıyınca, Platon’un yardımını isterler. Platon, rahibin sunak taşına ihtiyacı olduğundan değil, Yunanlılara matematiği dikkatsizlik ettiklerini ve küçümsediklerini söyleme maksadında bulunduğunu bildirdikten sonrasında, problemlerin orta orantı ile çözüleceğini ifade etmiştir. Molla Lütfi, işte bu hikayeye dayanarak eserini yazmıştır. Kitabında, küpün iki kat yapılmasının, yanına başka bir küp ilave etmek demek olmayıp, onu sekiz kere büyütmek demek bulunduğunu açıklar. Molla Lütfi Mevzuatü’l Ulüm (Bilimlerin Mevzuları) adlı eserinde de yüz kadar bilimi tasnif etmiştir. ULUĞ BEY (1393 – 1449) Türk matematikçilerinden birisi olan Uluğ Bey, Timur’un adam torunlarından hükümdar olanlardan birinin erkek evladıdır. Aslolan adı Mehmet’tir. Fakat o, daha oldukca Uluğ Bey adı ile ünlü olmuştur. 1393 senesinde Sultaniye kentinde dünyaya gelmiştir. Timur’un öldüğü sıralarda Uluğ Bey Semerkant’ta bulunuyordu. Semerkant ve Maveraünnehir, Mirza Halil Sultan’ın saldırısı ve işgali üstüne babasının yanına gitmek zorunda kalmıştır. Babası buraları tekrardan yönetimine alarak on altı yaşlarında olan Uluğ Bey’e yönetimini bırakmıştır. Uluğ Bey, bu tarihten sonrasında, hem hükümeti yönetmiş ve hem de öğrenimine devam etmiştir. Uluğ Bey, alim ve olgun bir padişahtı. Boş zamanını kitap okumak ve bilginlerle bilimsel mevzular üstünde konuşmakla geçirirdi. Tüm bilginleri yöresinde toplamıştı. Uluğ Bey, dikkatlice okumuş olduğu kitabı kelimesi kelimesine hatırında tutacak kadar belleği vardı. Matematik ve astronomi detayları oldukça ileri düzeydeydi. Bir söylentiye bakılırsa, kendi falına bakarak, oğlu Abdüllatif tarafınca öldürüleceğini görmüş ve bunun üstüne oğlunu kendisinden uzak tutmayı uygun görmüştür. Baba ile oğlu arasındaki bu soğukluk, Uluğ Bey’in minik oğluna karşı olan yakınlığı ile daha da şiddetlenmiş ve sonunda Uluğ Bey’in korkmuş olduğu başına gelmiştir. Uluğ Bey, Semerkant’ta bir medrese ve bir de gözlemevi yaptırmıştır. Kadı Zade bu medreseye başkanlık etmiştir. Gözlemevi için yörede bulunan tüm mühendis, alim ve ustaları Semerkant’a çağırmıştır. Kendisi için de bu rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmişti. Rasathanenin yapım ve gözlem aletleri için hiçbir harcamadan kaçınmamıştır. Bu gözlemevinde meydana getirilen gözlemler, sadece on iki yılda bitirilebilmiştir. Gözlemevinin yönetimini Kadı Zade ile Cemşid’e vermiştir. Cemşid, gözlemlere başlandığı sırada ve Kadı Zade de gözlemler bitmeden ölmüştür. Gözlemevinin tüm işleri o süre genç olan Ali Kuşçu’ya kalmıştır. Bu gözlem üstüne Uluğ Bey, ünlü Zeycini düzenlemiş ve tamamlamıştır. Zeyç Kürkani yada Zeyç Cedit Sultani isminde olan bu yapıt, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda faydalanılacak bir yapıt olmuştur. Zeyç Kürkani bazı kimseler tarafınca açıklanmış ve Zeyç’in iki makalesi 1650 senesinde Londra’da ilk olarak basılmıştır. Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir. 1839 senesinde cetvelleri Fransızca tercümeleriyle beraber, aslolan yapıt de 1846 senesinde aynen basılmıştır. Zeyç Kürkani’nin aslolan kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonrasında Türkiye’ye getirilmiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir. Bir hile ile oğlu Abdüllatif tarafınca 1449 senesinde öldürülmüştür.
Türk Bilim Adamları Yurtdışında…
Ato’ nun raporuna bakılırsa yurtdışında okuyan 50 bin kişinin Türkiye’ye maliyeti 1.5 milyar Doları, 5 senelik eğitim maliyeti ise 7.5 milyar Doları aşıyor… Okunması ihtiyaç duyulan bir yazı! ATO’NUN RAPORUNA GÖRE YURTDIŞINDA OKUYAN 50 BİN KiŞiNİN TÜRKİYE’YE YILLIK MALİYETİ 1.5 MiLYAR DOLARI, 5 YILLIK EĞİTİM MALİYETİ İSE 7.5 MİLYAR DOLARI AŞIYOR YURT DIŞINDA EĞİTİM GÖREN 100 KİŞİDEN 59’U DÖNMÜYOR. TÜRKİYE, YURT DIŞINDAKI 50 BİN ÖĞRENCİDEN GERİ DÖNMEYEN 30 BİNİ İÇİN HER YIL 900 MİLYON DOLAR ÖDEMEKLE KALMIYOR, 5 YILLIK EĞİTİM SONUNDA DÖNMEME MALİYETİ 4.5 MILYAR DOLARI BULUYOR. AYGÜN: “TÜRKİYE AKLINI KAYBEDİYOR BEYİN GURBETÇİLERİ SADECE BAVULLARIYLA GİTMEZ ” Bir taraftan 2 milyona yaklaşan gencimiz üniversiteye girmek için ter döküyor, öteki taraftan yetiştirdiğimiz beyinler yurt dışına göç ediyor. İyi eğitim görmüş, düşünen, üreten, nitelikli işgücümüz, seneler ve milyarlar harcayarak yatırım yaptığımız beyinlerimiz, lüzumlu ortamı ya da refahı sağlayamadığımız için yurtdışına uçup gidiyor. Birbirinden mühim buluşlara imza atarak insanlığa büyük katkı elde eden “Bilimin Gurbet Kuşları” Ankara Tecim Odası (ATO)’nın son raporuna mevzu oldu. İyi eğitim gören her 100 kişiden 59’unu elimizden kaçırdığımızı gözler önüne seren Ankara Tecim Odası (ATO)’nın hazırladığı “Türk Beyin Gurbetçileri” raporuna bakılırsa Türkiye, beyin göçü en fazla olan 32 ülke içinde 24’üncü, yurt dışına en oldukca talebe gönderen ülkeler içinde ise 11’inci sırada yer ediniyor. GÖÇÜN MALİYETİ YÜKSEK  Yurt haricinde üniversite eğitiminin maliyeti talebe başına senelik 30 bin doları buluyor. Buna bakılırsa yurtdışında okuyan 50 bin kişinin Türkiye’ye senelik maliyeti 1.5 milyar doları, 5 senelik eğitim maliyeti ise 7.5 milyar doları aşıyor. Sayı büyük sadece beyinler kolay yetişmiyor. Türkiye bu bedeli seve seve ödüyor. Sadece problem gidenler geri dönmeyince başlıyor. Türkiye, yurt dışına giden 50 bin öğrenciden 30 bini için her yıl 900 milyon dolar ödemekle kalmıyor, 5 senelik eğitim sonunda dönmeme maliyeti 4.5 milyar doları buluyor. Bu da gelişmiş ülkelere karşılıksız bağışlama anlamına geliyor. Mesela, devlet işletme eğitimi almak suretiyle ABD’ye gönderilmiş olduğu bir gence eğitimi süresince ortalama 100 bin dolar harcıyor. Sadece gençler Türkiye’ye dönmek yerine ABD’de kalmayı tercih ediyor. Şu sebeple Türkiye’de bir bankada çalıştığında ortalama 700 dolar maaş alacakken; ABD’de bu ücretin 10 katından fazlasını alabiliyor. BEYİN AVCISI ÜLKELER  Rapora bakılırsa 24 bini Almanya’da, 15 bini ABD’da olmak suretiyle 50 binden fazla Türk genci yurt haricinde eğitim görüyor. Bu ülkeleri İngiltere, Kanada, Belçika, Avustralya, Fransa ve G. Afrika’ya izliyor. Türkiye ABD’de en fazla talebe okutan 9’uncu ülke konumunda. Gençlerin akıllarını çelen, hayallerini süsleyen bu ülkeler vasıfsız işçilere kapılarını giderek daha sert önlemlerle kapatırken, yetişmiş ve eğitimli işgücüne büyük kolaylıklar sağlıyor. Mesela bir numaralı beyin avcısı konumundaki ABD, her yıl 200 bin nitelikli elemana, Kanada ve Avustralya ise 40 bin nitelikli elemana geçici emek harcama vizesi veriyor. Türkiye’de beyin göçünün 1960’lı yıllarda ilk kez tıp doktorları ile başladığı belirtilen rapora bakılırsa doktorları, mühendisler ve sonrasında bilimadamlarının izlediğine vurgu yapılıyor. Bugün yalnız ABD’da 3 bin 600 Türk doktoru bulunuyor. Bunlardan yalnız 90’ının Türkiye’ye dönmüş olması, gidenin kolay kolay gelmediğini ortaya koyuyor. GİDEN DÖNMÜYOR  Raporda son 12 yılda yalnız Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın bursuyla yurt dışına giden 1991 gencimizden 769’unun dönmediği (% 38), buna paralel olarak, TÜBİTAK bursiyerlerinin ülkeye dönmeme oranının ise % 21 olduğu belirtiliyor. Geri dönmeme en oldukca mühendislikte (bilgisayar, tayyare, elektrik-elektronik, iletişim, makine, kimya, sanayi, maden, metalurji, bioteknoloji benzer biçimde dallarda), tıpta ve daha azca oranda toplumsal bilimlerde yoğunlaşıyor. Fen bilimlerinde master ve doktora çalışmasını tamamlayanlar araştırma merkezleri ve teknoparklarda yüksek ücretle emek harcama imkanı bulabiliyor. BEYİN MEZARLIĞI  Dönen beyinler ise, data birikimleri ve deneyimleri doğru yerlerde değerlendirilmediği, aldıkları ücretler geçinmelerine yetmediği ve mesleki gelişimleri sekteye uğramış olduğu için mutlu değil. Yurtdışına gitmeyip Türkiye’de kalanların mühim bir kısmı da ya küstürülüyor ya da düşük ücret ve düşük motivasyonda çalıştırılıyor. Bu durum “Beyin Küsmesi” olarak adlandırılıyor ve Türkiye adeta bir “Beyin mezarlığı” na dönüyor. Raporda, Karbon kaplama teknolojisini buluş ederek bilim dünyasında çığır açan ve ABD’nin “Yüzyılın 100 bilimadamı” ndan biri kabul etmiş olduğu Prof.Dr.Ali Erdemir’ e, seneler ilkin iş aramış olduğu Türkiye’de resepsiyon memurluğu uygun görülmesi beyin küsmesine çarpıcı bir örnek olarak gösteriliyor. Türkiye, “Zakkumcu Tabip” olarak tanınan Genel Cerrah Opr. Dr. Ziya Hususi’ in hikayesi de Erdemir’in kinden değişik değil. Türkiye’de şarlatanlıkla suçlanan Hususi, küsüp ABD’ye gitti. 1992’de ABD’den zakkumdan elde edilmiş “Oleander” maddesinin bağışıklık sistemini güçlendiren tesiri üstüne patent aldı. 1995’te bu konudaki araştırma haklarını bir ABD firmasına satan Hususi’in oluşturduğu ilaç, ABD’de Teksas eyaletinin San Antonio kentinde bulunan Ozelle Pharmaceuticals Laboratuvarı’nda üretilmeye başlandı.  Cleveland Kanser Kliniği’nde meydana gelen ve zakkumdan elde edilmiş hammaddenin tümörlere karşı etkili bulunduğunu gösteren klinik emek harcama, ABD’de Amerikan Klinik Onkoloji Cemiyeti’nin 2001 senesinde düzenlemiş olduğu konferansta da sunuldu.İrlanda’da bazı durumlarda ilacın kullanılmasına izin verilmişken, Honduras’ta ilaç resmen eczanelerde satılmaya başlandı. Türkiye gelecek yıllarda bu ilacı ithal etmek zorunda kalırsa şaşmamak gerekir!.  CEP DOLMAYINCA BEYİN GÖÇÜYOR  Raporda beyin göçüne yol açan etmenlerin başlangıcında ekonomik koşullar gösteriliyor. Düşük ücret politikası, vergi oranlarının yüksek olması, ekonomik istikrarsızlık, gelecek endişesi, en fazla işsizliğin üniversite mezunları içinde olması, üniversite mezunlarının %70’inin meslekleriyle ilgisiz işlerde emek harcaması benzer biçimde sebeplerin yanısıra, siyasal istikrarsızlık, siyasetin ve kayırmacılığın iş hayatına girip onu denetim etmesi benzer biçimde siyasal nedenler, Ar-Ge’ye, bilim ve teknolojiye kıymet verilmemesi, düşünce üretiminin ve buluşun para etmemesi ve desteklenmemesi benzer biçimde bilim ve teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar ve şahıs başına (142 dolar) minimum eğitim harcanması icra eden 5’inci ülke olmamız, eğitim harcamasında 109 ülke içinde 105’inci sırada yer almamız benzer biçimde eğitim sistemindeki çarpıklıklar beyin göçünü tetikleyen öteki nedenler olarak sıralanıyor. MODERN DÜNYANIN İBNİ SİNA’LARI  Rapora bakılırsa ABD’da yaşayan Türk Doktorlar Birliği’ne kayıtlı tam 1.150 tabip bulunuyor. Onlar artık ABD’da gelenekselleşmiş “en iyi doktorlar” sıralamasına kolaylıkla giriyor. Biri, çağdaş dünyanın hastalığı aşırı kiloluluk ile ilgili çalışıyor, bir diğeri beyin kanamalarının, karaciğer naklinin, sindirim hastalıklarının tedavisinde çığır açıyor. Harvard, Cornell, Yale, John Hopkins benzer biçimde hastanelerinin en mühim isimlerinin başlangıcında çağdaş dünyanın İbni Sinaları olan Türkler geliyor. Onlar ki, çalışmış oldukları hastanelerin girişine artık Türk Bayrakları çektiriyor, İstiklal Marşımızı dinlettiriyor. Gazi Yaşargil, Mehmet Öz, Gökhan Hotamışlıgil, Münci Kalayoğlu ve daha nice doktorumuz yabancı ülkelerde göğsümüzü kabartıyor sadece, bu tablo beyin göçünün Türkiye fotografını en ıstırap şekilde gözler önüne seriyor. TÜRK BEYİN GURBETÇİLERİ  Prof. Dr. Muzaffer Şerif: Toplumsal Psikoloji alanında dünyada otorite Psikoloji kürsüsü Öğretim Üyesi Dr. Muzaffer Şerif Güneydoğu Anadolu’da köylüler içinde yapmış olduğu bilimsel araştırmaları esnasında dönemin yönetimi tarafınca gözaltına alınır. Emniyette sorgu-sual, mahkeme derken derdini hiç kimseye anlatamaz. Bu yetenekli beyini ABD görür ve derhal sahiplenir. Adına Enstitü kurar. Ölümü üstünden seneler geçmesine karşın Muzaffer Şerif Toplumsal Psikoloji bilim branşının dünyadaki en etkili tek adı olarak kalır. Günümüzde kullanılan psikoloji kavramlarının isim babası olur. Fakat bu büyük beyin artık bizim değildir. Şu sebeple bu gerçek bilim adamımız ABD vatandaşıdır ve soyadı da SHERIFF olarak değiştirilmiştir. Prof. Dr. Gazi Yaşargil: Beyin Cerrahı. Alanı nöroşirürjide rakipsiz kabul edilen Yaşargil, halen ABD’da yaşıyor. Prof. Dr. Mehmet Öz: Kalp hastalıkları uzmanı. New York Colombia Üniversitesi’nde vazife icra eden kalp cerrahı Öz, Batı tıbbı ile alternatif tıbbı birleştiren çalışmalarıyla tanınıyor. Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Ankaralı Murat Günel de beyin gurbetçilerinden. “Yeni Gazi Yaşargil” denen Günel, Yale-Çapa içinde kurulan beyin göçü köprüsünden geçenlerden yalnız biri. Murat Günel, beyin cerrahı Gazi Yaşargil’den sonrasında beyin ve damar cerrahisinde dünyada isim icra eden ikinci Türk doktoru olarak biliniyor. Günel, başlangıcında olduğu laboratuvarında beyin ve damar hastalıkları, moleküler biyoloji ve genetiği üstüne araştırmalar yapıyor, Yale Üniversitesi’ndebölüm başkanlığı yapıyor. Yılda ortalama 300 ameliyat icra eden Murat Günel, ABD’de mesleğindeki sayısız ödülün sahibi ve pek oldukca organizasyonun da yönetim kurulunda bulunuyor. “Dahi Türk” olarak adlandırılan bilim adamı, beyin kanamalarının mühim sebeplerinden kabul edilen damar balonlaşması, tıp dilindeki adıyla “anevrizmalar” mevzusunda çalışmalarıyla tanınıyor. Dr.Gökhan Hotamışlıgil: Harvard Üniversitesi’nde Genetik ve Karmaşık Hastalıklar Bölüm Başkanı. Aşırı kiloluluk, şeker hastalığı ve kalp hastalıklarıyla ilgili kendisine patent kazandırmış emekleri var. Emrah Yücel: Oscarlı afişlerin sahibi. Bilhassa ödül almış olduğu “Frida” posteri ve “Rüyamdaki ABD”, “28 Gün”, “Panama Terzisi”, “Bayanlar Ne İster” ve daha birçok Hollywood filminin afişleriyle tanıdığımız Yücel şu anda ABD’da yaşıyor. Feryal Hususi: NASA’nın en başarıya ulaşmış astrofizikçilerinden. Bilimadamı Einstein’ın aralarında bulunmuş olduğu 20 dehadan oluşan Büyük Fikirler Sıralaması’nde yer ediniyor. Prof. Dr. Atilla Ertan: A.Ü. Tıp Fakültesi mezunu Gastroenterolog, ABD’nin en seçkin 10 klinik hekimi arasına girdi. Ertan, dünyaca ünlü ünlü Methodist Hastanesi’nde sindirim hastalıkları mevzusunda tıbbi direktörlük görevinde bulunuyor. Prof. Dr. Deniz Keçecioğlu: Almanya Freiburg Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Erdemir: Nano teknoloji kullanarak geliştirdiği suni elmas özelliği taşıyan buluşuyla, uygulamalı bilimin Nobeli R&D ödülünü 3 kez kazanmıştır. 1987 yılından beri ABD’nin Chicago kenti civarlarında bulunan Argon laboratuvarlarında araştırmalarını sürdürüyor. Prof.Dr.Aslıhan Yener: Chicago Üniversitesi’nde görevli Kazıbilimci . Esen Ercan Alp: ABD Enerji Bakanlığı Laboratuarları’nda araştırmalar icra eden fizikçi 5 bin senelik metal heykeli, röntgen cihazında çözümleme ederek, 1949 senesinde icad edilmiş olan radyokarbon tekniğine son vererek arkeolojik araştırmalarda yeni bir devrin başlamasına ışık tuttu. Ayşem Sunal: Belçika Kraliyet Başdansçısı. Ankara Devlet Balesiyle gittiği Japonya’daki bir yarışmada Anvers Kraliyet Balesi Müdürü Robert Denvers’ın Belçika’ya çağrı etmesi üstüne Belçika’ya yerleşti ve kariyerine hala burada devam ediyor. Haldun Direskeneli: Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’da vazife icra eden sadece bir süre ilkin yaşamını yitiren Direskeneli, ODTÜ’yü bitirdikten sonrasında yaşanmış olan beyin göçü ile ABD’ye gitmişti. Neva Çiftçioğlu: Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’da çalışan Türk hanım araştırmacı. Teksas’taki Johnson uzay merkezinde vazife icra eden Çiftçioğlu, kireçlenmenin niçin olduğu kalp ve böbrek hastalıklarının tedavisinde kullanılabilecek yeni bir antibiyotik üstünde çalışıyor. Vamık Volkan: ABD’de yaşayan ünlü Psikoanalist. Yapmış olduğu çalışmalarla psikiyatri alanında dünyanın en prestijli ödülü sayılan “Sigmund Freud” ve “En iyi eğitmen ödülü”nü aldı. Prof. Dr. Hasan Garan: New York Presbytarian Hastanesi Elektrofizyoloji Kısmı Başkanı olan Garan ABD’de en oldukca tercih edilen doktorlar sıralamasında yer ediniyor.Garan kalp ritmi bozukluğunu kateter yöntemi ile yakarak tedavi ediyor. Prof.Dr.Ahmet Çakmak: Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Mareşal Fevzi Çakmak’ın torunu. Princeton Üniversitesi İnş.Müh. Bölümünde zelzele mevzusunda emek harcamalar yapıyor. Prof.Dr.Reşat Kasaba: Washington Üniversitesi Jackson Internasyonal ilişkiler Yüksek Okulu’nun Başkanlığını yapmış oldu. Prof.Dr.Olcay Çığtay: 30 yıl Georgetown Üniversitesi Hastanesi Lombardi Kanser Merkezi Mamografi Bölümünü yönetti. Fatih Çulha: Bilgisayar Mühendisi. Maryland Eyaleti’ndeki Amerikan Deniz Kuvvetleri Hastanesinde geliştirdiği veri tabanı projesiyle çalmış olduğu firmanın binlerce elemanı arasından birinci seçildi. Prof.Dr.Aydın Arıcı: Yale Üniversitesi’nde hormon hastalıkları ve kısırlık mevzusunda başarıya ulaşmış emek harcamalar yürüten araştırma merkezini yönetiyor. Süleyman Gökoğlu: NASA’nın Glenn Uzay Merkezinde çalışıyor. Prof.Dr.Ali Erdemir: Triboloji’nin Türk dehası. Nono teknoloji kullanarak geliştirdiği suni elmas özelliği taşıyan buluşuyla uygulamalı bilimin Nobel’I R&D ödülünü üçüncü kez kazanmıştır. Dr.Rahmi Öklü: ABD’nin en iyi hastanelerinden Cornell’de çalışan Öklü beyindeki tıkanan damarların tedavisinde mucizeler yaratıyor. Prof.Dr.Münci Kalayoğlu: Binin üstünde karaciğer nakli yapmış oldu.Karaciğer nakline getirmiş olduğu yenilikler ile alanında dünyanın en önde gelen bilim adamaları içinde yer ediniyor. Yönetmen Ferzan Özpetek, Güher-Süher Pekinel Kardeşler benzer biçimde dünyaca ünlü sanatçılarımızı bu kervana kattığımızda “Beyin Gurbetçileri” nin sıralaması uzadıkca uzuyor, kalkınmamız geciktikçe gecikiyor. ON BİN KİŞİYE 11 ARAŞTIRMACI DÜŞÜYOR  Rapora bakılırsa Türkiye Ar-Ge’de dünyada 25. Sırada yer ediniyor. 2003 senesinde araştırmacı sayısı olarak, 10 bin kişide 15 araştırmacı hedefleyen Türkiye, sadece 10 bin kişide 11 araştırmacı oranını yakalayabildi. Yunanistan’da ise 10 bin kişiye 45 araştırmacı düşüyor. OECD raporuna bakılırsa her bin kişiye, Türkiye’de 1.1, Yunanistan’da 3.8, AB’de 5.8, ABD’de 8.6, Japonya’da ise 9.7 bilimadamı düşüyor. Vatanımızda Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki oranı yalnız binde 6. Japonya’da ise bu oran yüzde 3. 1993- 2003 içinde hususi teşebbüsün ar-ge yatırımları yüzde 17’den yüzde 36’ya çıktı. İleri teknoloji ürünlerinin Türkiye’nin ihracatındaki oranı yüzde 4. Bu oran İrlanda’da yüzde 47, Arjantin’de yüzde 8. Ülkelerin, teknolojiyi ekonomilerine yansıtma başarısına bakılırsa 49 ülkeyi kapsayan sıralamada Türkiye 33’üncü sırada yer ediniyor. Bu sıralamada ilk üç sırayı ABD, İsveç ve Finlandiya alıyor. ATO BAŞKANI AYGÜN  Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, beyin göçünün gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere yapmış olduğu karşılıksız bir bağışlama olduğu belirterek “Beyin gurbetçileri yalnız bavullarını alıp gitmiyor. Beyin avcıları ulusal insani yatırımı temelinden söküp alıyor. Her giden beyni ile Türkiye aklını kaybediyor” dedi. Aygün şunları söylemiş oldu: Bir çocuğun 15 senelik eğitim maliyeti 150 milyar lirayı buluyor. İyi yetişmiş yetenekli işgücümüz gelişmiş ülkelere akıyor. Türkiye kıt kaynakları ile yetiştirdiği kıymetli beyinleri doğru yerde ve doğru zamanda değerlendiremiyor, iyi olanaklar sunamıyor. Gençlerimiz gelecekle ilgili hayallerini daha iyi olanaklar sunan ülkelerde yaşamak üstüne kuruyorlar. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki yar daha açılıyor. Gelişmiş ülkelerdeki iş ve fırsat olanakları olduğu ve daha iyi bir gelecek sunulmuş olduğu sürece beyin göçü kaçınılmaz olarak devam edecektir. Yapılacak en iyi iş bunu minimuma indirmektir. Beyin göçünü tersine ve beyin gücüne çevirmeliyiz. İyi eğitilmiş beyinlerimizden yararlanmak ve beyin göçü sorununu aşabilmek, bu yönde lüzumlu ortamı oluşturmak için devlete, hususi sektöre, kamuoyu ve Sivil Cemiyet Örgütlerine büyük görevler düşüyor. Bu beyinlerimize haiz çıkmadığımız takdirde bu beyinlerimiz tamamen ülkemizin kaybı olacaktır. Türkiye’ nin aslolan kaybı beyin gücü kaybıdır. Türkiye’de tescil edilen patent sayısı 2 bini geçmiyor. Buna karşılık her yıl ABD ve Japonya’da 150 bin, Almanya’da 50 bin, Fransa ve İngiltere’de 40 bin, Rusya’da 20 bin patent tescil ediliyor. Beyinler göçtükçe buluş yapma sayımız da yerinde sayıyor. Buna rağmen yurt haricinde dünyaca ünlü firmalarda çalışan beyinlerimiz buluş üstüne buluş yaparak hem çalışmış oldukları şirketlere hem göçtükleri ülkelere her yıl milyarlarca dolar para kazandırıyor. Cefasını Türkiye, sefasını gelişmiş ülkeler çekiyor ATO Ankara Tecim Odası 2005.07.16
Tumblr media
OKUDUYSANIZ yada IZLEDIYSENIZ PAYLAŞIN LÜTFEN HERKES OKUSUN Read the full article
0 notes