#Doğum Günleri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sevgilerle kutladığımız doğum günleri sonsuzdur, bitmemiş şiirler gibidir, bazı hüzünleri, çokça sevinçleri anlatmak gibidir. Doğum günleri yaşanmışlıktır, ömür barındırır tırnak içine alınıp yazılan, uzun A’lar vardır yüreğinde, yuvarlak B’ler, içerlek C’ler, çengelli Ç’ler, kalender E’ler, geveze G’ler, olumlu H’ler, sıkıcı I’lar, uykucu Z’ler, şakacı virgüller, kibirli noktalar, aristokrat noktalı virgüller, avangart iki noktalar, öğretici iki nokta üst üsteler vardır, hayat taşır her renginden, her sesinden, hep bir hevesli, niyetli hâliyle. Şiirin üç aylarından biridir haziran. Öyle demiş şairimiz. Haklıdır da. Haziran doğumlu olarak iş yerindeki mesai arkadaşlarımın birkaç gün öncesinden sürpriz bir erken doğum günü kutlamasıyla kim bilir yüzlerimiz kaç sefer gülmüştür beraber, kalplerimiz kaç sefer gökyüzüne düşmüştür türküleşerek... Akarsuların güzelliğiyle aksın gönülleri, yakın yazlara, uzak yazlara, güneşli sabahlara baksın ömürleri. Kalbimin dostluğunu, kardeşliğini, şiirini bırakıyorum sevgimle... “Şimdi mi, sonra mı, başka zaman mı, kaç yaşında değilsin söyler misin bana gizlice...”
#Doğum Günü#Yürekbalı#Hakan Ercan#Haziran#Mesai Arkadaşları#Antalya İl Sağlık Müdürlüğü#Antalya#Yaş Günü#Yaş#Doğum#8 Haziran#Dostluk#Arkadaşlık#Zonguldak#Hayat#Ömür#ömür#Doğum Günleri#Yaşam
24 notes
·
View notes
Text
Pazar günü tematik gezi için gara gidiyoz. Kardesim.. koskocaman Ankara da baska yer mi kalmadı
#onlara diyemedipim için burdayım evet#aslında 12 martta olucaktı#sertifikalar da 5 martta verilicekti ama 18 marta ertelenmiş#bu beni üzer#NEYSE YA EN AZINDAN CUMARTESİ EĞLENCELİ GEÇİCEK#eğer erken dağılırsak kızılaya gidip ablamla babama doğum günü hediyesi bakıcsm#yaklasıyo doğum günleri#OF COK HEYECANLIYIM MUTLUYUM SEVİYORUM HAYATI
17 notes
·
View notes
Text
HEDİYEMEN - MEGA+
Hediyemen: Özel Anları Unutulmaz Kılın
Sevgiliniz için unutulmaz bir hediye arıyorsanız, doğru yerdesiniz! Hediyemen, sevdiklerinize özel anlarınızı daha da özel kılmak için benzersiz ve kişiye özel hediyeler sunan bir platformdur. Doğum günü, yıl dönümü, özel günler veya sadece sevginizi göstermek için aradığınız harika bir hediye varsa, Hediyemen size en iyi seçenekleri sunuyor.
Sevgiliye Hediye:
Sevgilinize olan sevginizi ve özel bağınızı ifade etmenin en güzel yolu, ona özel ve anlamlı sevgiliye hediye vermektir. Hediyemen'de, sevgilinize özel olarak tasarlanmış romantik hediyeler, kalplere dokunacak duygusal anlar yaratacak.
Doğum Günü Hediyesi:
Sevdiklerinizin doğum günlerini unutulmaz kılmak için Hediyemen'de birçok seçenek bulabilirsiniz. Kişiye özel doğum günü hediyesi, doğum günü pastaları, sürpriz kutlamalar ve daha fazlası ile sevdiklerinize mutlu anlar yaşatabilirsiniz.
Erkeğe Hediye:
Erkek arkadaşınıza, eşinize veya babanıza özel bir hediye seçmek bazen zor olabilir, ancak Hediyemen'de bu sorun yok! Kişiye özel erkeğe hediye, teknolojik ürünler, spor eşyaları, kişisel bakım ürünleri ve daha fazlası erkeklere özel seçenekler sunar.
Hediyemen'de Bulabileceğiniz Diğer Seçenekler:
Hediyemen, sadece sevgililer ve doğum günleri için değil, aynı zamanda arkadaşlarınıza, ailenize veya iş arkadaşlarınıza özel hediyeler bulabileceğiniz bir yerdir. Kişiye özel takılar, ev dekorasyon ürünleri, kişisel bakım setleri, unutulmaz deneyimler ve daha fazlası Hediyemen'de sizi bekliyor!
Hediyenizi Kişiselleştirin:
Hediyemen'de bulunan birçok ürünü kişiselleştirebilir ve sevdiklerinize özel bir dokunuş ekleyebilirsiniz. İsimler, tarihler, fotoğraflar veya özel mesajlarla hediyenizi daha da özel hale getirebilirsiniz.
Siz de Hediyemen Ailesine Katılın:
Özel anlarınızı daha da özel kılmak ve sevdiklerinize unutulmaz hediye sunmak için Hediyemen'i ziyaret edin. Sevgi dolu anlarınızı paylaşmak ve sevdiklerinizi mutlu etmek için hemen web sitemizi keşfedin! Hediyemen ile sevgi dolu anlarınızı unutulmaz kılın!
865 notes
·
View notes
Text
Günaydın güneşi çiğnemeden yutan evren,
Sana da günaydın beynimin vızıltısı,
Son cigaramın ateşi, külleri
Yeni yıllar,
Doğum günleri,
Takvimde asılı günler,
Hayatımızın dönüm noktaları,
Unutmadan unutuldu sanılanlar,
günaydın…
Nazım Hikmet...
#good morning#snow#home#house#pics#art#landscape#scenery#nature#travel#amazing#aesthetic#beautiful photo#traveling#photagraphy
488 notes
·
View notes
Text
Günaydın mutlu sabahlar 🌈🌿🦋
Hayırlı Cuma'lar 🙏
Günaydın Günaydın
Güneşi çiğnemeden yutan Evren, Sanada günaydın beynimin vızıltısı,
Son cigaramın ateşi,külleri günaydın, Yeni yıllar, Doğum günleri, Takvimde asılı duran günler, Aylar,yıllar zamanlar....
Hayatımızın dönüm noktaları, Unutmadan unutuldu sanılanlar günaydın...
İz bırakmış unutulmamış tarihler....
Ocak Şubat, Mart, Mayıs, Ekim, Aralık sizede günaydın......
Nazım Hikmet
150 notes
·
View notes
Text
"Hiç isyan etme!" Anlattıklarıma gerçekten öfkelenmiş gibiydi. "Ne yapıyorsan, sen kendine yapıyorsun. Kusura bakma ama bazen sırf bu yüzden yaşadıklarını hak ettiğini düşünüyorum. Kimse için kendinden ödün vermemen gerektiğini ne zaman öğreneceksin mesela? Ailen için bile olsa bunu yapmamalısın, anlıyor musun? Sen onların senin hayatını istedikleri gibi tasarlamalarına izin verdikten sonra büyük bir hoşnutsuzlukla 'Ben bunu yaşamak istemiyorum' diyemezsin! Sırf onlara karşı kendini suçlu hissetmemek için kendini o kadar çok öldürdün ki kendi kendinin seri katili oldun, farkında mısın?"
O beni hararetle azarlarken, gözlerim masanın üzerindeki küçük gemi maketini izliyordu. Dolu gözlerle güldüm; hep kaçtığım bir anının tuzağına yakalanmıştım.
"Benim de vardı bundan," dedim bir anda. İlk birkaç saniye neyden bahsettiğimi anlamadı bile. Anladığında afalladı. Kafamın çok başka yerlerde olduğuna inandı ve belki de az önce sarf ettiği cümleler için hayıflandı.
"Ben çok küçükken bir arkadaşım hediye etmişti, bunun biraz büyüğü," diye devam ettim yine de anlatmaya. Anlam veremedi, ancak bölmedi de. Terleyen ellerimi nereye koyacağımı bilemezken bir kez daha güldüm; bu, içimde uyanan kaçma isteğini gizleme çabasıydı.
"Abim hep üzerine konmak isterdi de ben vermezdim. Çok beğenmişti, defalarca kez istedi benden; ancak vermek istemedim işte. Biz de çoğu kardeş gibi pek anlaşamazdık." Titrek bir nefes aldım. Hâlâ yüzümde buruk bir tebessüm vardı.
"Üzerinden çok zaman geçti. Abimin doğum günüydü ve abim pek benim gibi değildir. Önem veriyor kutlamalara. Annem de çocukça bulurdu o dönem; canı istemediği şeyleri geçiştirmeyi pek sever. O sene de canı istemedi herhâlde. Abimin büyüdüğünü ve gerek olmadığını söyledi. Güya abim de istemezmiş. Kendi verdiği kararları biz istemişiz gibi bize dayatmaya da bayılır, biliyor musun?"
Olağan bir şeyden bahsedermiş gibi anlatıyordum ama ellerim hafifçe titriyordu.
"Abim odasına çekildi. Bir şey demedi ama kalbi kırıldı, biliyorum. Bizim kendi aramızda kutlamadığımız gibi aile yakınlarından da kimse hatırlamamıştı; günleri karıştırmışlar. Annemler de anladı herhâlde abimin alındığını. Gittik, bir pasta aldık… Ama ne anlamı var ki? Abim çıkmadı bile odasından."
Gözümden bir damla yaş aktı. Bunu saklamak için başımı önüme eğdim ve yine güldüm.
"Ben çocuktum tabii. Aramızda yaş farkı vardı ama o da çocuk sayılırdı işte. Ben o paylaşamadığım gemi maketini, üzerinde bir notla, kilitli kapısının önüne bıraktım. Çocuk aklı... Hediye vererek onu mutlu etmek istedim... Sonra o büyüdü, kendi hayatını kurdu. O maket de hâlâ bizim evde, onun odasında duruyor. Abim onu gördüğünde aynı şeyleri hatırlıyor mu bilmiyorum. Ama ben o gemiyi görmek bile istemiyorum, çünkü her seferinde kalbim kırılıyor."
Burnumu çektim. Kendimi toparlayarak başımı dikleştirdim ve onun gözlerine baktım. Üzgündü.
"Şimdi bir başkası bana fedakârlıklarından bahsetse, ben de senin verdiğin tepkileri veririm. Onu suçlarım, kendine gelmesini istediğim için azarlarım. Çünkü hikâyenin dışındayken bunu yapmak kolaydır. Bu anlattığım, büyük acılar içeren bir anı da değil, biliyorum. Başkaları için sıradandır hatta, basit görünüyordur belki. Ama ben o evde herkesin birbirinin kalbini kırdığını gördüm çocukken. Annemin babamın kalbini kırdığını, her ikisinin abimin canını yaktığını, annemin babam yüzünden üzüldüğünü, babamın abim yüzünden ağladığını gördüm. Belki de hepsi unutmuştur, alışmıştır ya da orada bir yerlerde duruyordur da ben bilmiyorumdur, emin değilim."
Başımı iki yana sallayarak tekrar önüme döndüm, parmaklarımla oynamaya başladım ve dudaklarımı ıslatıp devam ettim.
"Lâkin ben hâlâ bir makete baktığımda ağlıyorum mesela. Çoktan kurumuş bir güle baktığımda bir kırgınlık hatırlıyorum. Babamın kırgınlığını ben kurutuyorum defterimin arasında. Ben onların hepsinin birbirine kırıldığı her ânı hatırlıyorum. Kendimden bu kadar ödün verdim, çünkü onlar gibi olmak istemedim. Evet, ben de kırıldım. Hem de defalarca. Ama hiçbir zaman onları kıran taraf olmak istemedim. Bütün mesele bu... Koca bir hayat çekildi içimden, bir sürü kırgınlık battı göğsüme. Fakat şimdi vicdanım rahat." Nemli gözlerle gülümsemeye çalıştım. "Aynanın karşısında değil, evet... Ama onların karşısında."
95 notes
·
View notes
Text
Seni özledim adam. Seninle uyumayı özledim, seninle battaniye üstümüzde birbirimize sarılıp film izlemeyi özledim, kış geliyor seninle karda yürümeyi özledim, beraber sigara içmeyi sohbet etmeyi özledim, 20’ lerimizdeyiz seninle parkta çocuklaşmayı özledim, seninle beraber sabahlamayı özledim, bana küsmeni özledim, arkanı dönüp yattığında bile dayanamayıp yanıma sokulmanı özledim, seninle piknik yapmayı özledim, konserlere gidip bağıra çağıra şarkı söylemeyi özledim, beraber dans edemeyişimizi ama çok eğlendiğimizi özledim, asker yolunu beklemeyi özledim, bana çiçek almanı bu çiçek 800 tl tuttu deyip gülüştüğümüzü özledim, aynı kombini yapıp el ele yürümeyi özledim, kavga edip sonunda birbirimize sarılıp sakinleşmeyi özledim, sinir krizi geçirip ağladığımda beni kucağına alıp ninni söyleyerek sakinleştirmeni özledim, nerde olursam olayım çıkıp gelmeni özledim, her şey geçecek yalanını bile özledim, geceleri uzun uzun iyi geceler mesajı atmanı özledim, gülerken taa içi parlayan gözlerini özledim, yüzüme bakıp çok güzelsin demeni özledim, balım sultanım böcüümm demeni özledim, uykulu sesini özledim, göğsümde uyuyakalmanı özledim, saçlarını sevmeyi özledim, kokunu özledim, beni ısırmanı bile özledim, bi gün hiç ısırmayacağını bilseydim kızmazdım ısırıyosun diye, ellerimle oynamanı özledim, sinirlenince bana öfke dolu bakışlarını bile özledim, beraber imkansız hayaller kurup gerçekmiş gibi hissetmeyi özledim, burnumu sıkmanı bile özledim, soğukta dona dona buluşmayı özledim, saçlarımı öpüp koklamanı özledim, beraber içip saçmalamayı özledim, inadını bile özledim, Hümeyra diye seslenişini özledim halbuki çok kızardım, beni deli gibi kıskanmanı ama kıyamamanı özledim, olmayan çocuğumuza beraber isim koymayı bile özledim, olmuyor kızım sensiz deyip çaresiz bakmanı özledim, gece iş çıkışı kapımın önünden geçip ışığını kapat camını ört uyu demeni özledim, 2 dakika sesini duyuyum diye aramanı özledim, bebeğin gibi sevip ilgilenmeni özledim, yanımda ettiğin kahkalarını özledim, canım irmik helvası çekti yapar mısın demeni özledim, hastayken zorla sarımsak yedirmeni bile özledim sarımsaktan nefret ettiğim halde, öpiyim de barışalım diye diretmeni özledim, Ankaradan dönüşte benzinlikten aldığımız o tadsız kahveyi bile özledim, cebimizde beş kuruş yokken bile buluşup saatlerce oturmayı özledim, bana araba kullanmayı öğretmeni özledim, beni yanına herkesi karşına almanı özledim, karım da karım diye sevmeni özledim, beraber araba yıkamayı özledim, bana sürpriz yumurta almanı özledim, beni mutlu etmeni özledim, beraber evde yaptığımız kahvaltıları özledim, annemle ettiğin sohbetleri dinlemeyi özledim, anneme abla çok seviyorum demeni özledim, çeyizlerime puan vermeni bununla bana ne yemek yapacaksın diye sormanı özledim, bana makyaj yapmanı özledim, sivilcelerini patlatmayı bile özledim, saçlarımla oynamanı özledim, yaralarımdan öpüp iyileşti mi diye sormanı özledim, seninle konuşacağım diye uykusuz kaldığım günleri özledim, beni öperek uyandırdığın sabahları özledim, deli gibi yattığım için sabaha kadar 40 kere yanına çekip üstümü örtmeni özledim, omzunda ağlamayı özledim, çok yorgun olmana rağmen bana masaj yapmanı özledim, başım ağrıyor ilacım sensin dediğinde gecenin bi vakti ağrın dinsin diye yanına gelmeyi özledim, seninle bi çikolatayı paylaşmayı özledim, bağıra çağıra kavga etmemizi sonra yine birbirimize sarılıp sakinleşmeyi özledim, telefonun başında uyuyuşunu izlemeyi özledim, beraber lunaparka gidip en tehlikeli oyuncaklara bile beraber binmeyi özledim, beni kızdırmanı özledim, el kol şakaları yapmanı bile özledim hep kızmama rağmen, doğum günlerimizi beraber kutlamayı özledim, üflemeden önce bizimle ilgili ettiğin dileklerini özledim, beraber namaz kılıp birbirimiz için dua etmeyi özledim, ders çalış diye beni darlamanı bile özledim, seni gördüğüm an titreyen içimi özledim, bana aşkla bakan gözlerini özledim,Ben seni çok özledim be adam yemin ederim çok özledim. Şimdi bunların birini bile yaşayamayacak kadar imkansız olmamız el olup boğazımı sıkıyor. Senden vazgeçerken seni niye hâlâ bu kadar özlediğimi bilmiyorum.
85 notes
·
View notes
Text
Mutlu sabahlar ☀️🕊️🦋🍂
Günaydın Güneşi çiğnemeden yutan evren, Sanada günaydın beynimin vızıltısı, Son cigaramın ateşi, külleri günaydın, Yeni yıllar, Doğum günleri, Takvimde asılı duran günler, Aylar, yıllar zamanlar.... Hayatımızın dönüm noktaları,
Unutmadan unutuldu sanılanlar günaydın....
Nazım Hikmet
125 notes
·
View notes
Text
Yeni yıla ve yeni yaşıma ,
Bu sene o kadar çok şey yaşadım ki kimi zaman günler su gibi kimi zamanda asla bitmicek gibi geçti .. cidden zor günler yaşadım .Bekleme eyleminden nefret eden biri olarak hep bir bekleyişle geçti ve bu döngü hiç bitmedi .Üniversite sınavına 2. Defa hazırlanmak sınava girmek açıklanmasını beklemek ,tercihi beklemek ,yeni sehire gitmeyi beklemek ,okula gitmek için otobüsü beklemek , yemekhanede markette sıra beklemek, yurt nakilini beklemek ,sevdiğim grubun yeni albümünü beklemek ,onun aramasını mesajını beklemek, mutlu olacağım günleri beklemek sayarken bile yoruldum ... Evet çok mutlu olduğum nadir de olsa oldu nankörlük edemem ama hepsi tadımlıktı ve asla tüm çabama rağmen devamı gelmedi. Kalbi çok güzel birini tanıdım. " Bugün hayatımın dönüm noktası " dedim çünkü o vardı .. Ona sürekli 2024 yılında başıma gelen en güzel şey olduğunu söylerdim aslında işin aslı öyle değilmiş . 2024 te basima gelen en büyük hayal kırıklığıydı . O kadar derdimin arasında bana iyi gelen tek şeydi ama istemedi beni işte.. vaz geçti bizden... Evet , son güne kadar çabamı gösterdim, elimden gelen her şeyi yaptım, hep bekledim, sabahları günaydın ,aksamlari iyi geceler yazmayı özledim ,hayatımdaki varlığını özledim , karşılıksız uzaktan sevdim, aynı sarkilari dinledim , o kadar mesafeyi aştım onunla defalarca aynı sehirde oldum belki de aynı metroya binmistik, aynı sokaktan gecmiştik ama hiçbir zaman buluşmadı gözlerimiz ... Silip atamadım bir türlü , olmayan yoluma bakamadım ,sürekli içimden sen demek ki sevilmeyi hak edecek biri değilsin demekten geri duramadım .Evet yeni bir şehirde yaşadıklarımla ve yalnızlığımla birlikte bu hissettiklerim bünyeme fazla geldi her şeyden herkesten uzak kalmak istedim. Konuşamaz yemez içmez oldum, kendi derin kuyumda boğulmak istedim .. Oda arkadaşlarımın beni kolumdan tutup zorla götürmesi sonucu psikolojik tedavi gördüm ilk baş isteksiz olsamda bana iyi geliyordu kur an ve mealinden ayetler, yeni kitaplar , şiirler okumaya başladım tek başıma da olsa yeni yerler keşfettim konumuma çok uzak olsada her fırsatta sahilde yürümeye gittim . Evet orada dinlediğim şarkılar bana onu hatirlatiyordu ama onu acı olarak değil de güzel hatırlamak istiyorum çünkü bu onun kararı ve bu şekilde daha mutlu olacaksa benim buna saygı göstermem gerekiyor . Mutluluğu için ... :) Umarım şuan her anlamda iyidir .Farkındayım bir şeyler biraz geç danketti ama ben farkındaydım zaten her şeyin ,sadece kabullenemedim, alışamadım yokluğuna belki de alışmak istemedim ,uzak kalmak istedim onu hatırlatan her şeyden... bu kararı almak zordu ama başka çarem de yoktu acı cekmeye devam ediyordum ve hâlâ hissediyorum ,tek bildiğim elbet bir gün geçecek ...Yeri geldi deac olup tüm hesapları kapatmak istedim ama burası kendimi rahatça ifade edebildigim tek yer, bir nevi dost gibi ..7 yıldır bazen ara versemde sabahları yazdığım günaydınlar , bıraktığım şarkılar ,fotoğraflar iyi geceler mesajları, yakınmalarim , rb ler bana iyi geliyor .. Yeni yıldan beklentim herkesin mutlu olduğu savaşın , salgının olmadığı , sevdiklerimizin sağlık sorunlarının geçtiği iyileştiği , özellikle kadınların ,çocukların ,hayvanların öldürülmediği bir yıl , bunlar sürekli dualarımda ...✨. Yarın (birkaç saat sonra) doğum günüm ve 20. yaşıma yeni yurdumda ( dün nakilim çıktı kampüsteki yurda ) hiç tanımadığım oda arkadaşlarımla girecegim . Haberleri bile yok . Bu yalnız gecirecegim ilk doğum günüm ve bu konuyu düşündükçe daha da duygusallaşıyorum daha büyük hissetsemde geldim yirmili yaşlara ve bu rakama alışmak zor olucak... Yeni yaşımdan tek beklentim beklemelerin olmadığı ve geçmişte yaşadıklarıma iyi ki dedirtecek günler yaşamak..🌸 tabii biliyorsunuz çok da şey beklememek lazım , beklentiler üzer ... :')
Mutlu yıllar dilerim ..✨
23 notes
·
View notes
Text
Biz Cumhuriyet'i Sokakta Bulmadık!
youtube
Bu kutlu bayramımıza da yine bu genç kardeşimizin geçen yıldan kalma, doğum günümüz olan cumhuriyetimizi anlatımıyla girmek istedim. Elbette ki çoğumuz bilse de, bilenlerin tekrar o günleri hatırlaması, çocuklarına, torunlarına anlatması gereken, bilmeyenlerin ise ibretle dinleyip öğrenmesi gereken kutlu bir doğum günüdür bugün.🇹🇷🤍❤️
Bu toprakları vatan kabul etmiş, bayrağını benimseyip gölgesine sığınmış kürt, türk, laz, çerkez, bu genç gibi arnavut, boşnak vs her yurtdaşın bayramıdır bugün🇹🇷
Doğum günümüz, Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun, varlığı daim olsun 🇹🇷🤍❤️🇹🇷
38 notes
·
View notes
Text
Bir erkek gidince;
Kentin tüm yolları çökmüş,
Dağları yan yatmış gibi olur.
Bir erkek gidince,
Raflarda kalır dizi dizi kitaplar,
çekmecede dosyalanmış evraklar,
ödenmiş senet koçanları, su, elektrik faturaları, banka dekontları,
maaş ekstreleri, taksit tarihleri, kalın bir defter içinde doğum günleri,
baş başa çekilmiş gülen resimler,
telefonlar, görüşme günleri, araba anahtarı, cep telefonu, dizüstü bilgisayar,
Boynunu büker kalır.
Bir erkek gidince;
Susar dış kapının gürültüsü,
Kahvaltı için ekmek almaya, gazete getirmeye giden olmaz.
‘Gelince ne gerekli?’ diye telefon eden,
‘Hazırlan, akşam gidiyoruz’ diyen,
‘Boyunbağım nerede?’
‘çoraplarım yıkanmamış mı?’,
‘Hani beyaz gömleğim?’,
‘Anahtarımı unuttum!’,
‘Sahi, saatim evde mi kalmış!’
‘Evlenme yıldönümümüz dün müydü?’ Sesleri eksilir..
Bir erkek gidince;
Ev kapanmaz ama ışıkları söner, karanlığa gömülür..
Bir erkek gidince bir evden;
Bir dede,
bir baba,
bir oğul,
bir ağabey,
bir dayı,
bir amca,
bir kuzen,
bir yeğen,
bir torun,
bir delikanlı,
bir sevgili,
bir yiğit,
bir savaşçı,
bir barışsever,
göklerden bir kartal,
ormandan bir aslan,
bir günün aydınlık kısmı,
beynin yarısı,
mevsimlerden yaz olanı,
kolun iş göreni,
ayağın adım atanı kesilir.
Kısacası;
bir erkek gidince yatağın yarısı buz kesilir...
Bekir ÇOŞKUN
Cemal Süreya Şiir Keyfi Sayfa
sından ALINTI'dır.
33 notes
·
View notes
Text
Tetikleniyorum.
Son zamanlarda en sık kullanılan cümlelerden biri. Çünkü öyle çok travmamız var ki "Günaydın!" dense içimizde neyin hortlayacağı belli değil. Mayın tarlası gibi ruhumuz. Alelade bir hareketten her an ruhumuzun bir yerinde patlama yaşanabilir ve bir kere daha delik deşik edilebiliriz.
Meşhur bir cehennem tasviri vardı: "Yanacak yanacak yanacaksın, derin değişecek tekrar yanacaksın ve sonsuza dek bu sürecek."
Peki, günümüz ne? Ne bu yaşadıklarımız? Her olayda bir deri değiştiriyoruz, bir önceki bize hiç benzemiyoruz ve aralıksız yanıyoruz. Sonra tekrar ve daha kuvvetli. Sonsuz bir acı döngüsü içinde.
Gebe olan ve gebelik yaşayacak olanlar için, travmatik olmaması adına doğum hikayemi hiç anlatmadım buralarda. Bir yıl olacak ama hâlâ atlatamadım. Şimdi gebeler ve gebelik yaşayacak olanlar, bebeği şu an yoğun bakımda olanlar neler hissediyor? Taşıyamıyorum ya.
Benim yavrum üç günlükken sarılıktan hastaneye yattı. Aynı odadaydık, o küvözdeydi. Uygulamanın böyle olduğunu duyduğumda yaşadığım sevinci anlatamam. Yoğun bakıma alacağız ya da senden ayrı bir odada tutacağız deseler ne diyebilirsin ki? Ama yanımdaydı. Zor bir gecenin ertesinde taburcu olduk. Bir sürü tahlil yapıldı, eve geldik. Sonra tahlillerin sonucu için doktoru aradım, doktor bana saçma sapan yanıtlar verdi. Yanlış hastadan aktarım yaptığı çok belliydi. En son tahlillerin karıştığı anlaşıldı. Üste çıkmak için bağırıyordu bana telefonda. Oysa ben hiç aksileşmemiştim, sadece çok paniktim. Bana birdenbire "Ne demek istiyorsunuz, neyi sorguluyorsunuz, sağlık çalışanına bu tepki nedir?" diye bağırmaya başladı. Şok oldum. Beni anlamsızca doktora şiddet faili yapmaya çalışıyordu. Histerik gibiydi. "BEYEFENDİ, BEN ÜÇ GÜNLÜK BİR ANNEYİM. ŞU ANDA AŞIRI TEDİRGİNİM. ÜSLUBUMDA HATA VARSA BUNA İSTİNADENDİR, SİZ DE ANLAYIN. ÇOCUĞUMUN SONUCU NE???" dedim. Elim ayağım titriyordu. Dağhan bu halimi görünce aşırı sinirlendi, arabaya atladığı gibi doktorun yanına gitti. Bir şey yaşanmasın diye annesi de koştu peşinden. Dağhan orada olay çıkarmış, dosyayı da adamdan alıp başka doktora geçirmişti. Biz sekiz günlükken sarılıktan tekrar yatış yaptık. Daha detaylar da var ama benim yenidoğanımın günleri benim için hayli zordu. Meğer neleeeeer varmış.
Nasıl hazmedeceğiz bunu ya. Nasıl onaracağız biz sistemi, kendimizi? Taşıyacak yerim kalmadı hiçbir şeyi.
22 notes
·
View notes
Text
Bugün benim doğum günüm ama ben doğum günlerini ve özel günleri hiç sevmiyorum. Çünkü çok düşünen biri olarak böyle belirli günlerde geçmişteki yaşadığım şeyler geliyor. Neredeyse tüm doğum günlerimi hatırlıyorum aklım yettiğinden beri. Bazıları keyifli de olsa şimdiden düşününce keyifli şeyler bile acı veriyor. Birini hatırlıyorum mesela, küçüktüm gecekondu da oturuyoduk ve yaz yağmurlu rüzgarlı bi havada akşam üzeri sokakta tektim. Yokuşlu bir sokaktı, yolun ortasında durup aşağı doğru bakıyordum. Çok gereksiz bir detay ama doğum günüm olduğu için hatırlıyorum işte. Sıradan bi gün olsa böyle net hatırlayamazdım. Birinde de ateri oynuyodum gündüz annem hediye olarak ateri kaseti almıştı. Orta halli hatta ortanın biraz altında bir hayat yaşıyosanız o ateri kaseti çok büyük bir hediye oluveriyor işte. Ben çok ayrıntılara ( istemsizce ) takılan biriyim ve bu ayrıntılar beni çok üzüyor. Elimde değil, durduk yere hüzünlü veya neşeli bir anıyı hatırlayıp ağlayabilen bir yapıda olmak hiç de güzel değil. Üstelik erkek olarak. En azından doğum günümü ailem hariç kimse kutlamıyor da ordan daha fazla anı biriktirmemiş oluyorum hüzünlenecek. Bu da bir şeydir. İyi geceler ..
@siirlendikalbimiz
#siirlendikalbimiz#şiir#şiirler#şair#şiirli#şiirsel#şiirsokakta#aşk#sevmek#şiirheryerde#doğumgünü#anı#anılar#çocukluk#çocuk#çocukluğum#postlarım#text post#my post#hatıra#hatırlatma#beni hatırla
28 notes
·
View notes
Text
Canım sevgilim, varlığının bana hediye olduğu 279. gün bugün ve yaşadığım 8127 gün içindeki en güzel günleri sadece seninle yaşadım. Sen benim en güzel günlerim, en guzel saatlerim, en güzel dakikalarım, en güzel saniyelerimsin. Varlığın yaşıyor olmamın tek sebebi, senden önce ölmeyi, dünyaya veda etmeyi her şeyden çok istiyordum ve şimdi tek dileğim kalan tüm ömrümü seninle yaşamak, çünkü cennetin gözlerinden daha güzel kokundan daha güvenli sesinden daha huzurlu olabilme ihtimali yok. Sen benimleyken benim ölebilme ihtimalim olmadığı gibi. Beni yaşatan bana hayat veren sensin çünkü. Ailem, evim, çocukluğum sensin. Tek istediğim seni mutlu edebilmek, seninle bir hayatı paylaşabilmek ve sonsuza kadar kollarının arasında yaşayabilmek. Simdi fark ettim, ben ilk defa yaşlanmak istiyorum, seninle, yanında yaşlanmak, saçlarım seninle beyazlasın istiyorum mesela, yüzüm falan kırışsın ama sen yine çocuğum diye sev beni istiyorum. Her gece uyumadan, ellerim saçlarına değsin kokun burnumda uyuyayım istiyorum, sesin hep kulaklarımda olsun, arada kavga edelim ama hep sevgime ihtiyacın olsun ve sarılalım istiyorum, bir evimiz olsun evimde evimleyim diyebileyim istiyorum, arada çocukluğumuza dönelim birbirimizi büyütelim ama hiç büyümeyelim istiyorum, her yaşta seni seveyim istiyorum, ben seni hayatımın her anında her şeyden çok isteyecek kadar çok seviyorum. Arada naz yapasım geliyo sana, sadece sana geçiyor çünkü nazım, sadece sana çocuk olabiliyorum, kızma bana olur mu? Hep sarıl, hep geçsin, hep sen öpünce geçsin. Sen hep yanımda ol istiyorum. Nolur güvenelim birbirimize, her şeyden çok güvenelim, kırmayalım güvenlerimizi, birbirimizi. Özür dilerim.. doğum günü mesajı olmalıydı bu, ben sanırım biraz değiştirdim konuyu. Nerde kalmıştımmm. Heh buldum.. Bugün sevgilim, senin hayatının 7670.günü, son 279 gündür olduğu gibi bugün de yanında olacağım ve hayatının kalan her gününde de sen istediğin sürece yanında kalacağım. İstemesen de kalırım orası ayrı bir konu tabii.. Bugün benim için dünyadaki ennn enn enn özel 2. Gün çünküü benim canım sevgilimin, hayatımın, birtanemin, aşkımın, bebeğimin, canımın içinin doğum günü. 1.sini de söylemeyeceğim işte. Çatla meraktan. İyi ki doğdun bitanem iyi ki varsın ve iyi ki sayende nefes alıyorum. Ve bugün aynı zamanda bizim 10. ayımız o yüzden onu da kutlamam lazım. 10.ayımız da kutlu olsun bebeğimmmmm. Vee ciddilesme vakti. Şeyma, seni her gün aynı aşkla ve her gün bir öncekiden çok çok çok daha büyük bir sevgiyle seviyorum ve her gün diyorum ki bundan daha çok sevemem ama sen o kadar güzel bakıyorsun ki gözlerime sevgim kalbimden, bedenimden, ruhumdan taşıyor ve heeer gün daha da çok seviyorum, bunun nasıl olduğu hakkında da bi fikrim yok bence büyü yaptın bana da neyyse.. Varlığın için şükretmem gereken yeni bir güne daha girdik şimdi.. doğum günün kutlu olsun sevgilim yeni yaşında taş gibi manitan da, yani ben, yanından hiç eksik olmasın. Seni her şeyden, herkesten çok seviyorum, iyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın, iyi ki doğdun bitanem.
23 notes
·
View notes
Text
ikibinyirmidört kendini kabullenme yılıydı benim için sanırım. aslında yıl değerlendirmesi yapacaktım fakat onu sanki doğum günümde yapmışım. şimdi de yaş değerlendirmesi tadında bir yazı olacak. aklımdaki ayrımı anlatabildim mi bilmiyorum fakat ters yazmışım anlayacağınız. başlayayım.
bu yıl kendimde fark ettiğim en önemli durum gerçekten kabullenme oldu. ama bu kendimi kabullenme. yoksa ben zaten dünyadaki her şeyi ve her durumu hiç yargılamadan kabul edebiliyorum. herkesin şaşkınlıkla kabullenemedikleri şeylere "burası dünya, bu kadar işte" diyerek kabulleniyorum. bir tek kendimi kabullenemiyordum. ne çekingenliğimi, ne durduğum yeri, ne geç kalmışlığımı, ne duygularımı, ne hayatı yaşama biçimimi, ne düşüncelerimi, ne kendimi koyduğum noktayı. yeni yeni ben buyum ve böyleyim diyebiliyorum. mesela hakkınızı asla yedirmemelisiniz, karşı çıkmalısınız, değil mi? tamam, ama bu benim yapımda yok. yani kavga ederek hırsla ve hınçla hakkımı almaya çalışmak. benim yapacağım bir şey değil. hakkım verilmiyor mu, okey deyip yerimi değiştimek benim yapımda olan ve bu da bana kalırsa kendi hakkına ve sınırlarına saygı duymaktır. kırılmasınlar, küsmesinler, sorun çıkmasın diye susan b. de yok artık. aileme karşı bile doğru bildiğim ne varsa direkt söyleyebiliyorum. bu benim doğrularım ve kabul edip etmemek sizin bileceğiniz bir iş ama saygı duymak zorundasınız. duymadığınızda da her an her bağımı koparabilirim. -eskiden bu tarz cümleler de çok beylik laflar ediyormuş gibi hissettiriyordu. asla bu denli keskin cümleler kuramazdım. şu an ise böyle net konuşabilmek çok hoşuma gidiyor.
çekingenliğim pek kalmadı. yine arada bocaladığım oluyor fakat dedim ya kabulleniş halindeyim, hiç zoruma gitmiyor o anlarım. üzerine düşünmüyorum bile. oldu ve bitti. konuşmayı sevmediğim ortamlarda konuşmadığımda kendimi kötü hissediyordum. artık buna benim tercihim olarak bakabiliyorum. istemediğim yerde konuşmuyorum ve bundan rahatsızlık da duymuyorum. bazen kızların yanında tek kelime etmeden kalktığım oluyor.
bu yıl sürekli ve farklı ortamlarda duyduğum bir şey var. "otoriter sahibisin. " bunu ilk duyduğumda çok gülmüştüm sldmmdl ben ve otorite. hayalimde bile yan yana gelemeyecek iki kelime gibi hissettiriyor(du). sonra düşününce üstte saydığım şeylerden kaynaklı olduğunu fark ettim. sınırlarınıza ve kendinize sahip çıkarsanız hem kendi hayatınızda hem de çevrenizde, saygıdan oluşan bir otorite oluşuyor sanırım. böyle diyorum çünkü hiçbiri olumsuz anlamda anlatmadı. hep "senin söylediğini yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum, hiç farkında olmuyorum" tarzında yorumlar duydum. hâlâ çok ilginç geliyor bana.
dün ev arkadaşım z.'nin sevgilisi m. şehir dışından geldi. ben de ders çalışmaya gitmiştim. bir anda aradılar bugün birlikte yemek yiyelim, dediler. çok mutlu oldum çünkü uzak mesafe ilişkileri, her zaman görüşemiyorlar ve bir günleri vardı. beni de davet etmeleri çok mutlu etti o yüzden. bir de ikisini de çok seviyorum. oturduk saatlerce sohbet ettik, farklı farklı konular tartıştık ve m. sohbetin ortasında bir anda "beyza'yla sohbet etmek çok keyifli ya çok iyi" dedi gülerek. (çok şımardım tabii ki :d) ablaları yaşındayım ve kardeşim gibi çok seviyorum onları. bu kadar olgun olmaları ve sağlıklı bir ilişkilerinin olması beni çok mutlu ediyor. şu an hangi konular hakkında tartıştığımızı söylesem belki linçlenirim ama böyle her konuyu bilimsel çerçeveden konuşabildiğim arkadaş çevremi çok seviyorum ve çevremdekilere bunları aşılayabildiğim için çok mutluyum. neyse. çok uzattım. burada kendimle ilgili izlenimim, yine bir kabulleniş. her konuda konuşamıyorum yani benimle her konu hakkında konuşamazsınız, özellikle yüzeysel ve güncel konular hakkında. bunu artık kabullendim. bu tarz sohbetlere girmeye çalışmıyorum bile artık. ama derin, üzerine fikirler üretebileceğimiz, ilişkiler hakkında olur, cinsellik hakkında olur, psikoloji, sosyoloji, toplum, dinler arası, inançlar. bunlar benim üzerine konuşmaktan keyif aldığım, saatlerce susmayacağım ve dinlemekten de keyif aldığım enfes konular. (tabii biraz karşındakine bağlı kendini tamamen dış fikirlere kapatmış, sözümü kesen kişilere azıcık bile açıklamaya çalışmıyorum. direkt 'ha öyle miymiş' deyip konu hakkında bilgim yokmuş gibi davranıyorum :d) bu tarz sevdiğim sohbet ortamları olduğunda gerçekten hem aktarım yaptığım hem aktarım aldığım bir alan oluyor ki böyle olduğum ortam sayısı bir ikiyi geçmez. çoğunlukla dinleyici olduğum konumdan konuşan tarafa da geçiyorum. ve böyle olamadığım ortamlarda kötü hissetmek yerine senin ortamın bu değil, böyle bocalaman normal, zorlama kendini deyip kabullenebiliyorum.
kendimi yormamak üzerine bir hayat kurdum ve bundan çok memnunum. teşekkür ederim kendim. kabullendik ve güzelleştik.
7 notes
·
View notes