#Doğan Hızlan
Explore tagged Tumblr posts
Text
Folkart Gallery'de İzmir'in kurtuluşunun 100'üncü yılına özel sergi
İZMİR, (DHA)- DÜNYACA ünlü fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ, İzmir'in kurtuluşunun 100. yılında, Folkart Gallery için, İzmir'i ve İzmir'in gündelik hayatını, 'sanatsal bir pencereden' görüntüledi. Karadağ'ın 'İzmir'in 100'ü' adlı fotoğraf sergisi, 8 Ekim-18 Aralık tarihleri arasında Folkart Gallery'de ziyaret edilebilecek. Folkart Gallery, 2022-2023 sergi sezonunu, İzmir'in kurtuluşunun 100. yılında dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ'ın İzmir fotoğraflarıyla açıyor. Karadağ'ın İzmir fotoğraflarından oluşan 'İzmir'in 100'ü' adlı sergi 8 Ekim'de, kapılarını açacak. Sergide, Çerkes Karadağ'ın aylar süren çalışması sırasında çektiği 15 bin kare fotoğraf arasından seçilen 100 eser yer alacak. ÖZEL ALBÜM HAZIRLANDI Proje Direktörlüğü'nü Folkart Gallery Genel Koordinatörü Fahri Özdemir'in üstlendiği sergide yer alan tüm fotoğraflar, İzmir'in kurtuluşunun 100. yılı olarak tarihe geçen 2022 yılında çekildi. Sergi için Türkçe ve İngilizce olarak 300 sayfalık özel bir albüm de hazırlandı. Albümde Karadağ'ın fotoğraflarıyla birlikte gazeteci-yazar Doğan Hızlan, sanat eleştirmeni Evrim Altuğ; şair-yazar Ahmet Telli, şair-yazar Hüseyin Ferhad ve şair - yazar Ünal Ersözlü'nün yazıları ile ünlü şairlerin İzmir için yazılmış bazı şiirleri de yer alıyor. Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, "Güzel İzmir'in kurtuluşunun 100'üncü yılı nedeniyle özel bir projeyle sanatseverleri buluşturmak istedik. Fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ, İzmir'i kurtuluşunun 100'üncü yılında ölümsüzleştirerek, tarihe anlamlı bir not bıraktı. Folkart Gallery olarak kentin bugününü geleceğe taşıyacak belgesel niteliğinde bir projeye imza attık" dedi. ÇERKES KARADAĞ KİMDİR? Çerkes Karadağ, 1953 yılında Kars'ın Kağızman ilçesinde doğdu. 1978 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun oldu. 1985 yılında da Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Grafik Bölümü'nde de lisans eğitimini tamamladı. Karadağ 1971 yılından günümüze kadar grafiker, reklam yönetmeni, yayımcı, tanıtım fotoğrafçısı ve Film Denetleme Kurulu üyesi olarak Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi'nde görev yaptı. 1987 yılında Karadağ, FOTOART isimli reklam ve tanıtım fotoğrafları atölyesini kurdu. Karadağ, 1990 yılında Fotoğraf Sanatı Uluslararası Federasyonu (FIAP), 'Artist of FIAP-(AFIAP)' ünvanını aldı. 2000 yılında Çek Cumhuriyeti Devlet Şeref Madalyası alan Çerkes Karadağ'ın çok sayıda ödülü ve kitapları bulunmaktadır. Read the full article
0 notes
Text
Tavsiye Kitaplar
Boş zamanı en iyi değerlendirme aracı kitaplar, öğretileri ile de en yakın dostlarımız. Bu sayfada; toplumcu, anlatı, tarihi, kısa hikayeler ve içinizi ısıtacak kitap seçkileri veriyoruz. Aşağıdaki kitap çalışmasında Yusuf Has Hacip'ten Haşmet Babaoğlu'na, Tarık Akan'an Panait Istrati'ye kadar dünyanın çeşitli yazarlarını ve eserlerini bulabilirsiniz. Umarız, beğenirsiniz.
İçindekiler:👉Tavuk Suyuna Çorba
👉Tezer Özlü'ye Armağan
👉Kutadgu Bilig
👉Esnaf Hikayeleri
👉Akdeniz
👉Anne Kafamda Bit Var
👉Kurt Adam kitabı
👉Çılgın Bir Dünya👉Rüyalarını Ver Bana
👉İnsan Ne İle Yaşar
Tavsiye Kitap; Tavuk Suyuna Çorba, Jack Canfield
Kitapta verilen mesajlar; annelik, evlilik, yaş almak, kuşak farklılığı, benliğe saygı, sevgi yeşermesi ve benzeri konularda neşelenecek hatta rahatladığınızı hissedeceksiniz. İster çalışan kadın olun, ister genç, ister büyükanne olun ister ev emekçisi kadın olun bu kitabı yıllarca okuyacak, başucunuzdan eksik etmeyeceksiniz. Kızlarınıza veya torunlarınıza miras bırakacağınız nitelikte ve önemde olduğunu okudukça kavrayacaksınız. Yürekleri ısıtacak öyküler için tıkla. Kitabın yazarları; Jack Canfield, Mark Victor Hansen, Jennifer Read Hawthorne, Marci Schimoff... Kitabı dilimize kazandıran isim ise yine bir kadın olan Gülder Tümer.
Tezer Özlü'ye Armağan, Sezer Duru
Genç yaşta kaybettiğimiz yazarı anlatan Tezer Özlü'ye Armağan kitabında yazarın kitapları, hayatı, karakteri, kaleminin gücü, yaşantıları yer alırken, onun hakkında düşüncelerini dile getiren Doğan Hızlan, Selim İleri, Can Yücel gibi isimlerin yazılarına da yer veriliyor. Kitabın son kısmında kendi yazıları hakkında görüşleri de bulunan Tezer Özlü'nün bir de fotoğraf albümü kitabı süslüyor. Yer yer burukluk bırakan anlatıma sahip Tezer Özlü'ye Armağan kitabı, yazarın bilinmeyen yönlerini, Avrupa günlerini, yazarlığa kattığı emekleri de içeriyor. Tezer Özlü yaşantısını okumak için tıkla.
Tavsiye Kitap; Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip
Bahsi sık sık geçen, hepimizin bildiği bir eserdir diyebiliriz onun için. Ama Balasagunlu Yusuf hakkında detaylı bilgiye kaynaklarda pek rastlayamıyoruz. Yusuf Has Hacip, Kuz-ordu denilen şehirde dünyaya geldiği bilinse de, doğum ve ölüm tarihi hakkında kesin bilgi elimizde ne yazık ki mevcut değildir. Toplama veya kırıntı bilgiler ışığında ancak onun ve kitabının hakkında bir şeyler yazabiliriz. Bunlardan biri de kitabın bitiş tarihinin1070 yılına denk geldiğidir. Zamanına göre yüksek eğitim aldığı, Arapça ve Farsça bilen yazarın, bu kitabı başkent Kaşgar'da yaklaşık iki yılda yazdığını söyleyebiliriz. Küt, yani mutluluk için insanoğluna doğruluk ve iyilik gereklidir diyen Yusuf Has Hacip, bütün isteklere kavuşmak için en büyük araç olarakta bu görüşü merkezde topluyor. Doğrularla yaşayan insanın hayat düzeni kendiliğinden kurulur, diyen yazar; doğru insanın gittiği yerlerde hıyanetin de dağılacağına işaret ediyor. Kutadgu Bilig Eseri Oku...
Tavsiye Kitap 2; Esnaf Hikayeleri, Fehmi Çaluk
Gazeteci meraklıdır, sorular sorar, gözlem yapar ve sonuçları ilişkilendirir. Fehmi Çaluk, gazeteciliğin verdiği bu merakla kaleme kağıda sarılmış, sımsıcak hikayelerle kitabını okuyucuya sunmuştur. Ahi Evran geleneği ile iç içe bir kitap olması, esnafın manevi değerini de su üstüne çıkarırken, halk olarak bizlerin de esnafı bir simge ve yakın akraba konumuna nasıl taşıdığımızı aktarıyor. Hak yemeyen, kuruşuna kadar hesap yapan esnaf sıcaklığını kitabında yer yer duyuran yazarımız, haktan ve halktan yana olan esnaflarımızı bir kere de hikayeleri ile hatırlatıyor. 144 Sayfalık bu kitabı zevkle okuyacağınızı umuyoruz. Esnaf Hikayeleri ile tanışın...
Tavsiye Kitap 3; Akdeniz, Panait İstrati
Fransızca bilmezdi belki, ama sözlükten yararlanarak kitap yazacak kalitede bir yazardı o. İnsanı politikadan bağımsız gören gözlere ve duyarlılığa sahipti, önce insan derdi. İstanbul dahil, Beyrut'a kadar pek çok şehir gezmiş, pek çok insanla haşır neşir olmuş biridir ayrıca. Balkanların Maksim Gorki'si olacak kadar edebi gücü olan bir yazardan bahsediyoruz bugün. Eğer, kitaplığınızda bir Panatit İstrati yoksa, işte fırsat... İstrati'den Adriyen Zografi maceraları için tıkla.
Tavsiye Kitap; Tarık Akan Anne Kafamda Bit Var Kitabı
İstanbul 13 Aralık 1959 doğumlu Tarık Akan'ın asıl adı Tarık Tahsin Üregül. Yazarlık ve oyunculuğunun dışında yapımcıdır. Cankurtaranlık yaptığı dönemlerde Ses dergisinin açtığı yarışmaya katılmış, birincilik derecesi almıştır. 1972 Yılında ilk sinema filmini Fatma Girik'in de oynadığı Solan Bir Yaprak Gibi ile oyunculuk kariyerine başlamıştır. Yeşilçam'ın en yakışıklı oyuncusu olan Tarık Akan, 1972 yılında Suçlu filminde oynamış Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kapmıştır. Aynı yıl hepimizin çok sevdiği Canım Kardeşim filminde Halit Akçatepe ile beraber oyunculuk kalitesini göstermiştir. 1975 Yılında Hababam Sınıfı ile Damat Ferit olarak karşımıza çıkan Tarık Akan, 1976 yılında Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı ile serinin ikinci kendisinin bu seride son filminde rol almıştır. Adını dünyaya duyuran Yol filmini ise 1982 yılında çekmiştir. 1990 Yılında çektiği Karartma Geceleri filmi ise Yeşilçam klasikleri arasında yer alır. Akan, 1986 yılında evlenmiştir. 1991 Yılında Bakırköy'de Taş Mektep isimli ilkokulun ortaklarından biri olmuştur. 16 Eylül 2016 yılında 66 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Can Yayınları, 2002 yılı basımı Anne Kafamda Bit Var kitabı 198 sayfa.
Tarık Akan, kitabında Atıf Yılmaz, Zeki Ökten, Burhan Apaydın, Şerif Gören anılarına da değinirken, Yılmaz Güney ile Yol filminin hikayesini de anlatıyor.
Tavsiye Kitap; Kurt Adam kitabı
Şair, mühendis, oto yapımcı, senarist, caz müzisyeni, oyun yazarı, düz yazı ustası Boris Vian, ölümünden sonra anlaşılan yazarlardan biri. Mezarlarınıza Tüküreceğim / I spit on Your Grave) romanının sinemaya uyarlanması ve gala gecesinde kalp krizi sonucu ölümü ile hatırlanır. 1946 Yılında kaleme aldığı 13 öykünün sıralama Kurt Adam kitabı, "Nereye gidiyorsun, kentsoylu?" sorusuna aradığı cevabı da vermektedir. Taklit edilmez güçlü kalemi ve özgür tarzı ile her zaman dikkat çekmiş olan Vian, sansürlenmiş kitapları ile de gündemde kalmıştı. "Bu saatten sonra sende fırtına kopsa, bende yaprak kımıldamaz." gibi pek çoğumuzun bildiği, ama kime ait olduğunu bilmediği sözleri de mevcuttur. Yazarın 10 Mart 1920'de başlayan dünya yolculuğu 23 Haziran 1959'da Paris'te son buldu.
140 Sayfaya sığan on üç kısa öykü 1995 yılı Altıkırkbeş Yayın basımı, eserin Türkçesi Ayça Sezen'e ait.
Tavsiye Kitap 2; Çılgın Bir Dünya, John Irving
Aile özlemi ve sosyal hayatı irdeleyen bir kitap tavsiyesine ne dersiniz? Annne olmak zor, kadın olmak daha zor. O akşamda zordu. Annesi sinemada rahatsız edilmiş ve bir erkeği yaralamıştı. Annesinin tutuklanması ile başlamıştı olaylar. Kader demişti galiba. Mutluluk içinde film izlemek varken, taciz nedeniyle üç kere koltuk değiştirmek zorunda kalan bir kadın ve son tepkinin, son sinirin getirdiği yer hapishane olmuştu.
Genç adam belki de bu nedenle hayatını kaos olarak görüyordu. Böyle olmamalı der, çocuksu bakamazdı. Tüm kaoslarda insan iki şey beslermiş ya ; biri umut ve biri korku. Onun umudu hiç bitmemişti çocuk olsa da yaşadıklarına inat. Çalışmış, daha çok çalışmış, başarmış ve hatta sevgiyi kalbinden hiç mi hiç çıkarmamıştı. Yine de onun bakışında dünya hepten rezillik, rüsvalık içindeydi. Çılgın bir dünya derdi buna. Kısaca, herkesin dünyası kadar gerçek bir dünya... Kitap hakkında devamını okumak için tıkla.
Tavsiye Kitap; Rüyalarını Ver Bana, Haşmet Babaoğlu
Aşk yaraları hakkında kitap mı arıyorsunuz?
Sadece acı vermeyen yaraların, zaman zaman ve tatlı tatlı kaşınması asıl ruhumuzda derin yer edinmiş olan anılar diyen Haşmet Babaoğlu, yaraları aşka da benzetir. Bunca geçen kısa veya uzun zaman o yaralara o aşka bakıp iç çekmeye, bir kaç damla yere düşen gözyaşına, yeri gelen coşkuya ve heyecana bırakıp, hayata tekrar sarılma güdüsündedir. Kitap, bu yolculuğu son bakışta aşk öyküleri olarak yorumlayan ana temaya sahip. Ayrılmasak öper miydin diye sorması da belki bu nedenledir. Gazete yazıları ile tanıdığımız Haşmet Babaoğlu, gazete derlemelerini bu kitapta toplamış. Daha fazlası için tıkla.
Tavsiye Kitap 1; İnsan Ne İle Yaşar, Lev Nikolayeviç Tolstoy
Tanrının ilkesi galiba. Bazılarımız insanlık tarihinin bolluk ve bereketi den yararlanırken, bazılarımız bir ömrü her türden sıkıntı içinde geçer. Yoksulluğun hakim olduğu Rusya'dır mekan. Tarih 1828. Anne ve baba yoktur, korkular içinde bir çocukluk, ardından muharebe meydanlarında arayışlar. Lev Nikolayeviç Tolstoy, seyahat etmeyi her zaman seven biriydi. Askerlik sonrası kendini yollarda buldu. Batı Avrupa'da Almanya, İsviçre seyahatlerini Fransa'ya kadar uzattı. Voltaire ve J. J. Rousseau okumuş olması, onların etkisinde kalmasının payı vardı bunda. Rusya'ya döndüğünde Polonya'ya yerleşti. İnsan Ne İle Yaşar kitabında ahlak anlayışı....
0 notes
Text
'Hakkı Devrim, dürüst, inandığını yazan, inanmadığına yüz vermeyen bir gazeteciydi'
‘Hakkı Devrim, dürüst, inandığını yazan, inanmadığına yüz vermeyen bir gazeteciydi’
Yayın yönetmenliğini yaptığı Meydan Larousse ansiklopedisiyle neredeyse her eve giren gazeteci ve yazar Hakkı Devrim, vefatının 6. yılında anılıyor. 1929’da İstanbul’da doğan, Behçet Necatigil ve Faruk Nafiz Çamlıbel gibi şairlerin de aralarında bulunduğu isimlerin ders verdiği Kabataş Erkek Lisesini ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren Devrim, 1950-1954 yılları arasında…
View On WordPress
#Behçet Necatigil#Biyografi#Doğan Hızlan#Edebiyat#Faruk Nafiz Çamlıbel#Gazeteci#Hakkı Devrim#Meydan Larousse#Serdar Devrim#Yazar
0 notes
Text
‘Hey Gidi Yıllar’ kitabı Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuyor
28 isim 28 hikâye! ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabı Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuyor Hürriyet Kitap, arşiv niteliğindeki yayınlarına Zeynep Bilgehan’ın imzasını taşıyan ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabıyla devam ediyor. Her biri alanının zirvesinde olan 28 ismin söyleşisini zenginleştiren arşiv niteliğindeki fotoğraflarla bir Türkiye panoraması sizi bekliyor.
28 isim 28 hikâye! ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabı Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuyor Hürriyet Kitap, arşiv niteliğindeki yayınlarına Zeynep Bilgehan’ın imzasını taşıyan ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabıyla devam ediyor. Her biri alanının zirvesinde olan 28 ismin söyleşisini zenginleştiren arşiv niteliğindeki fotoğraflarla bir Türkiye panoraması sizi bekliyor. Zeynep Bilgehan’ın imzasıyla Hürriyet’te…
View On WordPress
#Alpay#Altan Öymen#Bedri Baykam#Cemal Enginyurt#Cemil Çiçek#Coşkun Aral#Cüneyt Arkın#Doğan Hızlan#Erol Evgin#Ezel Akay#Fatma Şahin#Güneri Cıvaoğlu#Hakan Bayrakçı#Haldun Dormen#Hey Gidi Yıllar#İdil Biret#Muazzez İlmiye Çığ#Nevzat Aydın#Nilgün Belgün#Oya Eczacıbaşı#Prof. Dr. Arif Verimli#Prof. Dr. İlber Ortaylı#Prof. Dr. Mehmet Ceyhan#Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu#Prof. Dr. Naci Görür#Prof. Dr. Şener Üşümezsoy#Selda Bağcan#Vedat Milor
1 note
·
View note
Text
Doğan Hızlan: Bu cübbede çok emek var
Doğan Hızlan: Bu cübbede çok emek var
Türkiye’de sanat eğitiminin öncü kurumu konumundaki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin (MSGSÜ) 139’uncu kuruluş yıldönümünün kutlandığı törende, ‘Edebiyatın Cumhurbaşkanı’ olarak anılan Hürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan’a sanat ve edebiyata yaptığı katkılar nedeniyle fahri doktora unvanı sunuldu. Dün sabah üniversitenin Fındıklı Yerleşkesi’ndeki Osman Hamdi Bey Salonu’nda düzenlenen…
View On WordPress
0 notes
Text
Doğan Hızlan, kitap söyleşilerine konuk oldu
Doğan Hızlan, kitap söyleşilerine konuk oldu
Üsküdar Belediyesi kültür sanat etkinlikleri kapsamında “kitap söyleşileri programı” düzenlendi. Sunuculuğunu Erkan Şimşek’in üstlendiği programa gazeteci ve yazar Doğan Hızlan konuk oldu. Yeni tip koronavirüs salgını sebebiyle çevrim içi gerçekleştirilen program, belediyenin sosyal medya hesaplarından canlı yayınlandı. Hızlan, anı-söyleşi türündeki son kitabı “Hatırlamak: Günlük yaşamdan…
View On WordPress
0 notes
Photo
Ercümend Behzad Lav / Kara Bulut
11 notes
·
View notes
Text
"Ömür Dediğin" Adlı Şiirin Can Yücel'e Ait Olduğu İddiası
"Farkında Olmalı İnsan" Başlıklı Şiirin Can Yücel'e Ait Olduğu İddiası
“Farkında Olmalı İnsan” ya da “Ömür Dediğin” Başlıklarıyla Tanınan Şiirinin Can Yücel’e Ait Olduğu İddiası Doğru Değil
“Ömür Dediğin Üç Gündür / Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür / O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.” mısralarıyla hatırlanan “Farkında Olmalı İnsan” ya da “Ömür Dediğin” başlıklarıyla tanımlanan şiir Can Yücel’e ait değildir. Can Yücel’e ait yayımlanan eserlerde bu…
View On WordPress
#Asım Kemal Güner#Atilla Öksüz#Aydın Kırobalı#Ayşe Aydan#Cem Özer#Dilek Gappi#Doğan Hızlan#Dursun Seyis#Fahrettin Hepkeskin#Gamze Palamut#Göktan Ay#Gül Anasal#Hıncal Uluç#İbrahim Okuyan#İlhan Düzgün#İsmet Badem#Mehmet Salih Köse#Mehmet Y. Yılmaz#Muzaffer Kolik#Nalan Özver#Narin Tenekeci#Nedim Bubik#Nevzat Erol#Nurcan Yakut#Orhan Arıkan#Osman Müftüoğlu#Özlem Nihan#Sevilay Yılman#Şinasi Kula#Şükrü Kızılot
0 notes
Quote
İyi bir müzik sever, müzikten gerçekten anlayan, oda müziği dinler.
Aydın GÜN (kaynak: Doğan Hızlan)
4 notes
·
View notes
Text
DÜŞÜNCENİN ŞAİRİ SABRİ ALTINEL…
“Ey unutulmuşluğun insanı…
Sabah sisinde, Anadolu yazılarında, sevincin acıyı yendiği her yerde;
Ayağın, üstünde bir diri toprağın, bir düşüncenin serinliğinde;
Tozların üstünde büyük umutlu izler insanın ayağı,
Çekingen, kararsız bir ırgat ayağı değil artık o,
Suya düşen bir çınar yaprağı değil,
Taşlaşmış bir iz değil;
Yaşamımızda, düşümüzde yürüyor insanın ayağı,
Gecenin içindeki sesi yürüyor, karanlıktaki ışıltıyı,
Çoğala çoğala kafamızda,
Anılarımızda çoğala, çoğala.”
Okuduğunuz dizeler Sabri Altınel’e ait.
Kim mi Sabri Altınel?
Bir edebiyat öğretmeni...
Aynı zamanda Türk Şiirinin en güçlü isimlerinden birisi…
Ve Susurluklu…
16 Nisan 1925’de Susurluk’ta doğdu Sabri Altınel. 19 Ekim 1985 yılında İstanbul’da vefat edene kadar Türk Şiirinde kendine özgün bir yer edindi.
“İnsanın Değeri”, “Kıraçlar”, “Zamanın Yüreği”, “Şiirler”, “Kentin Küçük Sokağı” adlı şiir kitapları yazdı.
Biz onu tanımasak da farkında olmasak da hatırlamasak da ülkemizin en ünlü yazarları, şairleri, anısını yaşatmak için her yıl bir araya gelip anma toplantıları düzenliyor…
Sanat dergileri, onun için özel sayılar çıkartıyor…
Çeşitli üniversitelerde anısına şiir resitalleri yapılıyor…
Adına şiir yarışmaları düzenleniyor…
Besteciler şiirlerini besteliyor.
Şiirleri filmlere konu oluyor…
Ülkemizin önde gelen edebiyat eleştirmenlerinden Doğan Hızlan, Sabri Altınel şiirleri için şöyle diyor; “Onun şiirlerini ilk okuduğunuzda, sizi birden kendi içine çekmeyebilir. Çünkü yüzeysel okurun geçici, günübirlik şiir gereksinimini karşılayan bir şiir anlayışından uzaktır. Ancak derinlemesine okuduğunuzda, iyi bir şairle karşılaştığınızı fark edersiniz.”
Yine bir başka sanat eleştirmeni Adnan Benk; “Umudu yeryüzüne indirirken, insanoğlunun bütün bırakılmışlığını da içten duymuş olmalı ki, acı, keder, hüzün, dizelerin kaçınılmaz bir yoldaşı gibi sürüp gidiyor.” diyor.
Cemal Süreya Sabri Altınel’e, “Türkçenin tadını çıkaran bir şair. Düşüncenin şairi.” sıfatını yakıştırıyor.
“Şiir bir hayat deneyidir, bir yaşama anlayışıdır. Şair, doğru gönlünce, doğru kafasınca yaşamasının şeklini anlatır, deneyini anlatır.” diyor Sabri Altınel…
‘Şiirin hikâyesine şairin hikâyesi’ olarak bakıyor…
Demek ki şiirlerinde Susurluk’un, bu toprakların izleri var.
Şu dizelerdeki sessizliğin sesini duyabiliyor musunuz?
“Kentin üstünde bir bulut sesi uğultulu
Kimsesiz yollarda uzun günde Yaralı insanlar iniyor gölgelere
Sokaklarda yalnızlık kaldı…"
Keşke kalmasa bu sokaklarda yalnız…
Keşke bizler de hep hatırlasak Sabri Altınel’i…
Şairimizin doğum gününde, anısına şiir yarışmaları düzenlesek…
Şiir geceleri düzenleyip şiirlerini okusak, anlasak, yorumlasak…
İsmini yaşatsak.
Unutmasak, unutturmasak…
2 notes
·
View notes
Text
DİNİ TERİMLER-1
SORU: İrhas nedir?
CEVAP: Peygamberlik görevi verilmeden önce onlarda görülen olağanüstü hallerdir. Kundakta Hz.İsa’nın konuşması buna örnektir.
SORU: Keramet nedir?
CEVAP: Salih müminlerde ortaya çıkan olağanüstü hallerdir.
SORU: istidrac nedir?
CEVAP: Küfrü ve günahı sabit kimselerde kendi isteklerine uygun olağanüstü hallerin zuhur etmesidir. Allah Teala böylece onları daha fazla küfre düçar kılar.
SORU: ihanet nedir?
CEVAP: Ehli istidracın bazı isteklerinin aksine dönmesi olağanüstü hallerin meydana gelmesidir. Buna Hızlan da denir. Müseylemet-ül Kezzab’ın tek gözü kör olan çocuğun gözünü açmak için tükürüğünü sürünce öbür gözünün kör olması buna örnek gösterilebilir.
SORU: Berzah hayatı nedir?
CEVAP: Kabir hayatı demektir.
SORU: Haşr nedir?
CEVAP: Mahşer yerinde insanların toplanmasıdır.
SORU: Ba’s nedir?
CEVAP: Öldükten sonra dirilmektir.
SORU: Teharri nedir?
CEVAP: Kıbleyi bilmeyen kişinin kıbleyi araştırmasıdır.
SORU: Tesmi nedir?
CEVAP: Semiallahülimenhamideh demektir.
SORU: Tahmid nedir?
CEVAP: Rabbena lekel hamd demektir.
SORU: Teverruk nedir?
CEVAP: Kadınların teşehhüd oturuş halidir.
SORU: Sütre nedir?
CEVAP: Namaz kılanın önünden geçene engel olması için önüne koyduğu şeylerdir. Sütrenin hükmü sünnettir.
SORU: Büyük abdest temizliği dediğimiz kan meni sidik ve gaita (büyük pislik) gibi pisliklerin çıkmış oldukları yerleri temizlemeye verilen isim nedir?
CEVAP: İstinca.
SORU: İnsanların ve evcil hayvanların yiyecek ve içecekleri olan maddeleri ucuz olan yerlerden alıp kıymetinin artması için 40 gün bekletmeye ne ad verilir?
CEVAP: İhtikâr denir.
SORU: İslam hukukunda miras taksimini kendisine konu alan ilmin adı nedir?
Feraiz ilmi.
SORU: 6 vakit namaz üst üste kazaya kalmayan kişiye ne ad verilir?
CEVAP: Sahib-i Tertip.
SORU: Fıkıh ilminin dört büyük kısımlarından biri olan cezalarla ilgili bölümüne ne isim verilir?
CEVAP: Ukubat.
SORU: Mucize ve Keramet ne demektir?
CEVAP: Mucize: Peygamberlerin peygamber olduklarını isbat etmek için Allah'ın yardımı ile gösterdikleri olağan üstü olaylardır.
Keramet: 'ın veli kulları tarafından meydana getirilen olağan üstü haller dır.
SORU: Câiz Nedir?
CEVAP: Yapılması dinen yasak olmayan şeydir.
SORU: Amin Ne Demektir?
CEVAP: Yapılan duâ için, “Ya Rabbi Kabul buyur” demektir.
SORU: Bid’at nedir?
CEVAP: Dinin aslından olmadığı halde dindenmiş gibi algılanan şeylerdir.
SORU: Adak Nedir?
CEVAP: Kişinin dinen yükümlü olmadığı halde, farz veya vacip türünden bir ibadet yapacağına dair Allah’a söz vermesidir.
SORU: Şecaat ne demektir?
CEVAP: Yiğitlik, kahramanlık, kalp metinliği, gerektiğinde tehlikelere atılabilme özelliğidir.
SORU: Sıla-i Rahim ne demektir?
CEVAP: Akrabayı arayıp sormak, kusurlarını bağışlamak, ihtiyaçlarında yardım etmek, onlarla
SORU: “İnşaallah” ne demektir?
CEVAP: “İnşallah” (Eğer Rabbim dilerse) demektir.
SORU: Tefsir yapan alime ne ad verilir?
CEVAP: Müfessir adı verilir.
SORU: Tasavvuf nedir?
CEVAP: “Tasavvuf, Allah Teala’nın insana “şah damarından daha yakın olan” yakınlığını ve “Attığın zaman sen atmadın” ayetindeki inceliği tattırmak ve ihsan derecesinde ibadet etmeyi hissettirmektir.” Tasavvuf kişinin nefsini ve Rabbini bilmesi, nefisteki kötü hasletleri mücadele ile yenip, güzel ahlaka kavuşturan bir terbiye sistemidir.
SORU: Ganimet ne demektir?
CEVAP: Harpte düşmanlardan alınan mal demektir.
SORU: Yeni doğan çocuklar için kesilen kurbanın adı nedir?
CEVAP: Akikadır
SORU: Söz bakımından Peygamberimiz (s.a.v.)’e anlam bakımından Allah (c.c.)’e ait olan hadislere ne ad verilir?
CEVAP: Kutsi Hadis denir.
SORU: hadiste müttefekun Aleyh ne demektir?
CEVAP: Buhari ve Müslim’in bir hadis üzerindeki ittifakıdır.(Görüş birliğidir).
SORU: Mevzu hadis ne demektir?
CEVAP: Peygamber Efendimiz(s.a.v.)!in ağzındanmış gibi uydurulan gerçek olmayan sözlerdir.
SORU: Senet nedir?
CEVAP: Hadis-i Şerif’i rivayet eden kişiler zinciridir.
SORU: Ravi kimdir?
CEVAP: Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’in söz ve fiillerini rivayet eden her kişiye ravi denir.
SORU: İsyanda haddi aşan, zalim ve Allah (c.c.)’dan başka ibadet edilen put ve ilahı olan sistemlere ne ad verilir?
CEVAP: Tağut.
SORU: Müellefe-i Kulüp kimlerdir?
CEVAP: Müslüman olmayıp, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenlerdir.
SORU: Karzı hasen ne demektir?
CEVAP: Çıkar gözetmeksizin Allah (c.c.)’ın rızası için ödünç para vermektir.
SORU: Rab” kelimesinin manası nedir?
CEVAP: Terbiye eden, yöneten, mülkün sahibi, koruyan.
SORU: “İlah” kelimesinin manası nedir?
CEVAP: Kendisine sığınılan, güvenilen, sevilen, tapılan.
SORU: Celse nedir?
CEVAP: Namazda iki secde arası kısa oturuştur.
SORU: Fecir nedir?
CEVAP: Tan yerinin ağarmasıdır.
SORU: Hurûc-i Bi sun’ıhi ne demektir?
CEVAP: Namazdan kişinin kendi iradesiyle ayrılması demektir.
SORU: İstinşak ne demektir?
CEVAP: Burna su çekmektir.
SORU: Kade-i ûlâ ne demektir?
CEVAP: Namazda ilk oturuştur. (vaciptir)
SORU: Kade-i ahire ne demektir?
CEVAP: Namazda son oturuştur (Farzdır)
SORU: Kavme ne demektir?
CEVAP: Rükûdan doğrulduktan sonra secdeye gitmeden önce ayakta ayakta beleyiştir.
SORU: Muhtazar kelimesinin anlamını söyleyiniz.
CEVAP: Ölmek üzere olan kimsedir.
SORU: Sekerat halinde olana ne telkin edilir?
CEVAP: Kelime-i tevhid
SORU: Sahib-i tertip ne d emektir?
CEVAP: 6 vakit veya daha fazla namazı kalmamış kimsedir.
SORU: Eyyam-ı Bîd orucu nedir?
CEVAP: Her kameri ayın 13-14-15. günleri oruç tutmaktır.
SORU: İstiska namazı nedir?
CEVAP: Yağmur duası namazıdır
SORU: Zelletü’l Kari nin anlamını söyleyin
CEVAP: Okuyucunun yanılması
SORU: “Zebh” kelime anlamı nedir?
CEVAP: Boğazlamak demektir.
SORU: “Talak” kelime anlamı nedir?
CEVAP: Boşamak demektir.
SORU: “Adavet” ne demektir?
CEVAP: Düşmanlık demektir
SORU: “Arasat Meydanı” ne demektir?
CEVAP: Kıyamet günü toplanılacak mekândır.
SORU: “Ashab-ı Suffe” ne demektir?
CEVAP: Rasul-i Ekrem (s.a.v)’in mescidinde devamlı oturanlar.
SORU: “aynel yakin” ne demektir?
CEVAP: Gözle görür derecede müşahede ederek bilmek.
SORU: “Bâtın”ne demektir?
CEVAP: Gizli demektir.
SORU: “Bühtan” ne demektir?
CEVAP: İftira demektir
SORU: “Fetanet”ne demektir?
CEVAP: Zihin açıklığı, anlayışlık
SORU: “Feyz”ne demektir?
CEVAP: Bereket, ilim, irfan, ihsan anlamındadır
SORU: “Gassal”ne demektir?
CEVAP: Ölü yıkayıcısıdır
SORU: “Güruh” ne demektir?
CEVAP: Topluluk, bölük anlamındadır.
SORU: “Haşyet” ne demektir?
CEVAP: Korku demektir
SORU: “Hüccet” ne demektir?
CEVAP: Delil demektir
SORU: “Hulle” ne demektir?
CEVAP: Cennet elbisesidir.
SORU: “Kerahat” ne demektir?
CEVAP: Dinimizde iyi sayılmayan şey
SORU: “Cezbe”ne demektir?
CEVAP: Ruhun ve kalbin Allah’a yükselmesi, Allah tarafından çekilişi, demektir.
SORU: “Cihanşümul” ne demektir?
CEVAP: Dünyayı kaplayan, demektir.
SORU: “İhsan” ne demektir?
CEVAP: Allah’ı görür gibi ibadet etmektir.
SORU: “İnkişaf” ne demektir?
CEVAP: Meydana çıkmakdır
SORU: “İstiaze” ne demektir?
CEVAP: “Euzübesmele” okuyarak Allah’a sığınmaktır.
SORU: “Kubbe-i Hadra ne demektir?
CEVAP: Yeşil kubbedir
SORU: “Marifetullah” ne demektir
CEVAP: Allah’ı bilmektir
SORU: “Mukedderat” ne demektir?
CEVAP: Kaderimizde yazılı olan şeyler
SORU: “Müsebbibü’l esbab” ne demektir?
CEVAP: Bütün sebeplere sahip olan hakiki müsebbip Cenab-ı Hak.
SORU: “Neş’et etmek” ne demektir?
CEVAP: Meydana çıkmak demektir
SORU: “Ucup” ne demektir?
CEVAP: Kibir demektir
SORU: Ulema-i izam” ne demektir?
CEVAP: Büyük âlimler demektir.
SORU: “Fırka-i Naciye”ne demektir?
CEVAP: Ehl-i sünnet vel cemaat yolundan ayrılmayan Müslümanlar
SORU: “Fırka-i dâlle”ne demektir?
CEVAP: Sapık inançta olanlardır.
17 notes
·
View notes
Text
Hasan İzzettin Dinamo / Yazdıklarımı siyasi hırsızlar çalıp mahvetti
Türk edebiyatının önemli adlarından Hasan İzzettin Dinamo 20 Haziran 1989'da hayatını kaybetti. O ay yayımlanan Gösteri dergisinde, Doğan Hızlan'ın 31 Mayıs 1989 günü Dinamo'nin evinde gerçekleştirdiği son söyleşi "Sunarken kendisini saygıyla anıyoruz" spotu ile yer aldı.
Sayın Dinamo yazmaya başladığınızda ülkedeki fikir hareketleri nelerdi?
- İnsan ilk yazmaya başladığında, yazdığı şeyleri matbuata aksettirmek meselesi vardır. Bir de, senelerce uğraşıp yazdığınız şeyler, bir kenarda kalır. Çünkü veremezsin, matbuat almaz. Ben uzun seneler, hep bunları yaşadım. Çok düz yazı ve şiir yazmışımdır, hepsi çarçur olmuştur. Yayınlama olanağı bulduktan sonra, yeniden siyasal durumda müşkilat başgösterdiği için, bu sefer yeniden kapılar kapanmış ve yayınlanma imkânı olmamıştır. Yayınlamak üzere hazırladığımız bütün şeyleri siyasi hırsızlar çalmış ve mahvetmiştir, çok zayiat var böyle.
1940 kuşağının özelliği neydi?
- 1940'da, ben Ankara'da hapisten çıktıktan sonraki yıllarda, küçük burjuva şairleri vardı. Bunların çoğu, 20-25 yaşlarında gençlerdi. Daha sonra, onlarla arkadaş olduk. Bunların hepsi günlük şiir yazarlardı. Ben de zorunlu olarak, onlar gibi yazmaya başladım. O sıralar, Nâzım Hikmet hapishanede ve toplumcu şiir mahkûm durumdaydı. Bir süre sonra, küçük burjuva şairlerinden ayrıldım ve toplumcu şiirler yazmaya başladım. Böylece, toplumcu bir şiir kuşağı meydana geldi. Çevremde toplumcu şiirler yazan şairler ortaya çıktı ve ondan sonra hepsi meşhur oldular. Bu şairlere, 1940 toplumcu gerçekçi kuşağı dendi.
Kutsal İsyan'ın yazma hazırlığı 20 yıl sürdü
1940 kuşağının yazdıkları, sonradan genç kuşağı etkiledi mi?
- Biz sürgüne gönderildik ve toplumcu şiir mahkûm oldu. Bunun sonucunda, yeniden bir boşluk oluştu ve bu 50'li yıllara kadar sürdü. Daha önce Nâzım Hikmet'le mahkûm olan toplumcu şiir, bir kez de bizimle mahkûm oldu. Ama, 1960'lı yıllarda bir hürriyet havası esmeye başladı. Ben de bu sıralarda, yirmi yıldır hazırlıklarını yaptığım Kutsal İsyan'ı yazmaya başladım. Daha sonra da Kutsal Barış'ı yazdım. Bütün bunlar, 27 Mayıs sonrası özgürlük ortamının sonuçları.
"Kutsal İsyan" ve "Kutsal Barış"ı yazma gereğini neden duydunuz? O yıllarda Millî Mücadele hareketine nasıl bakıyordunuz?
- Anadolu'da Kurtuluş Savaşı devam ederken, biz Beykoz'da Darü'l Eytam'da 400 kişi kadar kalıyorduk. İstanbul'da bizim gibi binlerce çocuk vardı. Bu sıralarda Yunanlılar'ın da, İngilizler'in de çok kötülüklerini gördük. Yani biz, İstanbul'da Kuvayı Milliyeci ruhuyla yetiştik. İngilizler, Beykoz çayırında sabahtan akşama kadar beyzbol oynarlardı. Yunanlılar da İstanbul Rumları'ndan bir tabur meydana getirmişlerdi. Bizim oynadığımız çayırlarda bu tabura talim yaptırırlardı. Bunların hepsi, korkak çocuklardı. Papaz gelir bu çocuklara Mustafa Kemal'i ve çevresindekileri öldürmeleri yok etmeleri için fetva verirdi. Biz de toplanıp onları izlerdik. Biz bu koşullarda birer Kuva'yı Milliyeci gibi yetiştik. Öğretmenlerimiz her akşam bizi toplayarak Anadolu'daki harekât hakkında bilgiler verirlerdi. Bunlar, beni çok etkiledi. Bunun sonucu olarak da Sivas Öğretmen Okulu'ndayken İstiklal Savaşı'nı konu alan piyesler yazmaya başladım. Bunlar Kolordunun sahnesinde oynanırdı, seyircilerin alkışını alırdı. Bu sırada İstiklâl Savaşı'nın pekçok kahramanının bilinmediğini anladım. Bu da beni etkiledi. Ben okulu bitirdikten sonra İstiklâl Savaşı hakkında kitaplar okumaya başladım. Ve, İstiklâl Savaşı hakkında büyük bir kitap yazmaya başladım. Sonuçta, 15 ciltlik "Kutsal İsyan" ve "Kutsal Barış" ortaya çıktı.
Fakat, 27 Mayıs'a kadar hiçbir şekilde kaleme elimi sürmedim. Bir dergide bir yazım çıktığı zaman bir polis kapıya dayanıyor, "Dinamo ne yapıyorsun? Kulağı tırmalayan bir ses çıkıyor ortaya" diye baskı yapıyordu. Bu tür olaylar benim yazmamı 27 Mayıs'a kadar geciktirdi. Ancak ondan sonra "Kutsal İsyan" ile "Kutsal Barış"ı tamamladım.
Yeni kuşak sembolizme kaçan tarzda yazıyor
Döneminizdeki yönetimin, sanata ve edebiyata karşı tavırları yüzünden sizin kuşak çok çekti. Bugünkü kuşağın durumu ne sizce? Daha mı özgürler?
- Yeni kuşak bize göre biraz daha rahat. Ama, hayat pahalılığı, herşeyi etkiliyor. Yeni kuşak biraz daha rahat, ama sembolizme kaçan bir tarzda yazıyor. Bunları da kolay kolay yayınlayamıyorlar, çünkü kâğıt fiyatları çok pahalı. Genç kuşaklar, bu hususta bizim kadar talihsiz.
Sizin kuşağın toplumcu gerçekçi şairleriyle yeni kuşağın toplumcu gerçekçi şairleri arasında nasıl bir bağlantı kuruyorsunuz?
- "Kutsal İsyan" ve "Kutsal Barış" genç kuşaklara fazla bir etki yapmadı, sanıyorum. Ayrıca, bu kitapların ne şekilde değerlendirildiği hakkında bir bilgim yok. Çok okunduğunu biliyorum, ama nasıl değerlendirildiğini bilmiyorum.
Yalnız ben işin gerçeğini yazdığım için, herkes kitapla bu açıdan ilgilendi. Özellikle de, kitapta adı geçen insanların yakınları, akrabaları.
1960'a kadar yazdığım çok sayıda şiir, roman kayboldu
İlk yazınızı kime götürdünüz ve nasıl karşılandı?
- İlk romanımı Sivas Öğretmen Okulu'nu bitireceğim sırada yazdım. Yine İstiklal Savaşı'na ilişkin bir romandı. Ulus Gazetesi'ne gönderdim. Bu sırada Ulus Gazetesi'nin sahibi vuruldu, kitap da kayboldu. Yıllar sonra, İzmit'te "Bir Yedek Subayın Anıları" adıyla yayınlandığını duydum. 60'a kadar yazdığım çok sayıda şiir ve roman kayboldu. Hapishanedeyken yazdığım romanlar elbiselerimle beraber çalındı. 27 Mayıs'tan sonra yazdıklarım ise düzenli bir şekilde yayınlandı. Diyebilirim ki, gençliğimin hayrını görmedim ben. Şu an seksen yaşındayım, ama yazdığım herşeyi bir gençlik heyecanıyla yazıyorum. Benimki geç yaşanan bir gençlik.
Sizin çok sayıda anı kitabınız var. Bunlar yazdığınız şiirlere, romanlara ışık tutar nitelikte mi?
- Ne yaşadımsa onları aynen bu kitaplara aktardım. Anı kitaplarımda hiçbir yalan yoktur.
Okur sizin anılarınızı okuduktan sonra romanlarınızı, eserlerinizi daha iyi anlar düşüncesinde misiniz?
- Kesinlikle evet. Zaten romanlarımı da, otobiyografik biçimde yazıyorum.
1940 toplumcu gerçekçi kuşağının en büyük özelliği bu zaten. Yani, yazılanlar ile yaşananlar arasındaki paralellik. İyi bir edebiyatın böyle olması gerektiğine inanıyor musunuz?
- Bir zamanlar Japonlar da böyleydi. Yaşadıklarını yazıp, sonra roman haline getiriyorlardı. Baskı altındaki ülkelerde böyle oluyor hep.
Ufak tefek işlerden birkaç kuruş kazandım, bana kız kardeşim baktı
Bütün baskıların yanında bir de medar-ı maişet motorunu yürütmek var. Zorlu günlerde bu, nasıl sağlanırdı?
- Bu zor günlerde benimle ilgilenen kız kardeşim Lütfiye'ydi. Benim, belli bir işim yoktu. Sadece ufak tefek işler yaparak, üç beş kuruş kazanmışımdır. Ama bana asıl bakan, kız kardeşimdi. Yani edebiyata yapılan baskı, doğrudan doğruya insana yansıyordu.
Son günlerde bir şey yazıyor musunuz?
- Evet. şimdi toplumcu gazeller yazıyorum. Serbest gazel yazıyorum.
Niçin gazel?
- Biliyorsunuz yeni şiirde kafiye kalktı. Gazelde daha güzel kafiye yapabiliyorsunuz.
Siz birçok dönemi yaşadınız. Sizce sanatın, edebiyatın özgürlüğü bir yerden bir yere geldi mi?
- Biraz değişti, ama tam özgürlüğünü kazanamadı. Yani, eskiye oranla Türk edebiyatında bir ilerleme var, ama henüz yeterli değil.
Sizce 1940'lı yıllarda okur daha mı bilinçlendi, daha mı kaliteli idi?
- Şimdi, okur daha bilinçli ve daha kaliteli, aynı zamanda seçmesini biliyor. 40'lı yıllarda bu kadar zengin ve kaliteli bir okur kitlesi yoktu.
Nazım öncesi en popüler şair Faruk Nafiz'di
Siz yazı yazmaya başladığınızda, usta saydığınız, beğendiğiniz yazarlar kimlerdi?
- En çok sevdiğimiz, şair Faruk Nafiz'di. O zamanın en iyi şairiydi. Hayat Dergisi'nde her hafta bir şiiri çıkardı. Daha çok aşk üzerine yazardı ve biz kendisine hayrandık. Nâzım Hikmet gelinceye kadar o, Türkiye'nin en popüler şairiydi. Hattta onu, Shakespeare ile kıyaslayan edebiyat adamları vardı. Batıdan İngiliz şairleri, gibi şairleri okurduk. Benim en çok sevdiğim şairler, Mallarme ve onun arkadaşlarıydı.
O zamanlar da fikir kitapları vardı. Bunlar, sanatla politik oluşum arasında, bir köprü görevi yaparlardı. Bu bağlantı, bugün daha iyi bir oranda sağlanabiliyor mu acaba?
- Bugün daha iyi.
Türk edebiyatçısı bugün geniş bir kitaplık oluşturan politik çevirileri değerlendirip özümseyebiliyor mu?
- Siyasetin bu işle alâkası olduğunu hiç zannetmiyorum. Bütün bu siyaset dünyası, sanattan kopuk olarak yetişiyor, gelişiyor. Ben Türk edebiyatının, Türk politikacısını etkileyebildiğini hiç sanmıyorum. Türk politikacısı, edebiyatçıların içinden gelmiyor ki. Daha sonra da geldiği yere dönüyor. Siyaset adamları, basın kendilerini darbelemeye başladığında, basınla ilgilenmeye başlıyor.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
- Sabahları erken kalkarım; öğleye kadar yazar, öğleden sonra da okurum.
(Doğan Hızlan / Haziran 1989 / Gösteri dergisi, Sayı 103, Sayfa 36 – 38)
ÇİLELİ VE VERİMLİ BİR YAŞAM
Hasan İzzettin Dinamo 1909'da Akçaabat'ta doğdu. Sivas İlköğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra Malatya ve Adıyaman'da iki yıl öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne girdi. Ancak öğrenimini tamamlayamadan buradan ayrıldı. İlk şiirlerini 1931 yılında iki arkadaşıyla birlikte Adsız Kitap adını verdikleri bir kitapta yayınladı. Daha sonra: Deniz Feneri (1937), Karacaahmet Senfonisi (1960), Özgürlük Türküsü (1971), Mapusanemden Şiirler (1974), Sürgün Şiirleri (1975), Gecekondumdan Şiirler (1976), Çoban Şiirleri (1982) adlı şiir kitapları yayınladı. Daha çok Kurtuluş Savaşı'nı konu edinen romanlar yazan Dinamo'nun romanları: Kutsal İsyan, - sekiz cilt (1966, 1967), Ateş Yılları (1968), Savaş ve Açlar (1968), Kutsal Barış - yedi cilt (1972 - 1976), Öksüz Musa (1973), Musa'nın Mapusanesi (1974), Koyun Baba (1976), Musa'nın Gecekondusu (1976), Açlık (1981), Türk Kelebeği (1981). Dinamo anılarını 6-7 Eylül Kasırgası (1971) ve İkinci Dünya Savaşından Edebiyat Anıları (1984) kitaplarında topladı. Son olarak TKP ve Aydınlar adlı kitabını yayınlamıştı.
3 notes
·
View notes
Text
Metin Altıok’un anısına düzenlenen 'Metin Altıok Şiir Ödülü'nün sahibi belli oldu
Metin Altıok’un anısına düzenlenen ‘Metin Altıok Şiir Ödülü’nün sahibi belli oldu
Metin Altıok’un anısına Kırmızı Kedi Yayınevi’nin düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü’nün sahibi belli oldu.
Ali Cengizkan, Eray Canberk, Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Salih Bolat, Şükrü Erbaş ve Doğan Hızlan’dan oluşan seçici kurul, 20 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirdikleri toplantıda “Öpülmemiş Şehlâ” adlı kitabıyla Hıdır Işık’ı ödüle değer gördü.
Jüri, gerekçeli kararında “Hıdır…
View On WordPress
0 notes
Text
İlber Ortaylı: Rastgele insanlardan Atatürk okunmaz
İlber Ortaylı: Rastgele insanlardan Atatürk okunmaz
İSTANBUL (DHA) – Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Doğan Hızlan, Demirören Medya tarafından düzenlenen “Atatürk ve Cumhuriyet: Kültür ve Tarihte Değişimler” başlıklı söyleşide okurseverlerle buluştu.
Bu yıl 38’ncisi düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, Demirören Medya tarafından düzenlenen söyleşiye ev sahipliği…
View On WordPress
0 notes
Photo
Ercümend Behzad Lav / Açıl Kilidim Açıl
10 notes
·
View notes
Text
Muallim Naci'nin "Bir Hakikat Kalmasın Alemde Allah'ım Nihan" Mısrası ve Yanlış Kullanımları
Muallim Naci’nin “Bir Hakikat Kalmasın Alemde Allah’ım Nihan” Mısrası ve Yanlış Kullanımları
Doğrunun, Gerçeğin, Hakikatin Hasretinde Bir Şairin Feryadı: “Bir Hakîkat Kalmasın Âlemde Allahım Nihân“
Muallim Nâcî‘ye (1850 – 1893) ait Gazel’de geçen (Fâ’ilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâ’ilün kalıbındaki) bu mısranın yer aldığı beyit şu şekildedir (Abdulkadir Hayber, Hüseyin Özbay (1997). Muallim Nâci’nin Şiirleri, Milli Eğitim Bakanlığı, sf. 207):
İhtirâz-ı ta’neden kalmakdadır âhım nihân
Bir…
View On WordPress
0 notes