#Dizi modası
Explore tagged Tumblr posts
Text
Mavi Pantolon Fiyatları
Mavi Pantolon Fiyatları: 2024 Yılında Değişen Trendler ve Fiyatlar Mavi pantolonlar, erkek ve kadın giyiminde şıklığı ve rahatlığı simgeleyen vazgeçilmez parçalardır. Her sezon modası değişen bu pantolonlar, farklı kesim ve kumaş seçenekleriyle kullanıcılarına hitap etmektedir. 2024 yılına girerken, mavi pantolon fiyatları da bir dizi faktöre bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu yazımızda,…
0 notes
Text
RADIO ROMANCE // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb: 6,7 Benim Puanım: 7
Drama: Radio Romance
Hangul: 라디오 로맨스
Director: Kim Shin-Il
Writer: Jeon Yoo-Ri
Date: 2018
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Yoon Doo-Joon, Kim So-Hyun, Yoon Park, Yura, Ha-Joon, Kwak Dong-Yeon, Kim Hye-Eun
2018 KBS Drama Awards - December 31, 2018
Best Youth Actor (Nam Da-Reum)
Tam olarak ortalama bir dizinin sözlük anlamı olabilir. Ne iyi ne kötü, izlemek ne zor ne kolay. Çileden çıkartmıyor ama minik minik gıcık ediyor gibi bir durumu var. Tam bir çift dizisiydi. Oyuncuları da seviyorsanız izlenebilirliği bir tık daha artıyor. Ben kendi adıma oyunculara karşı pek boştum. Bu nedenle de benim için bir tık öteye gidemedi. İşin tuhafı ise çok seven bu seneryoda erkek tarafıydı. Aslında çok sevende dememek lazım. Sadece seven diyebiliriz. Kıskançlık yapacak kadar bir sevgi olmamasına rağmen bol bol kıskançlık da izledik, klişe de izledik. Kızımızın dünya umurunda değil gibi bir karakteri vardı.
Ji Soo Ho(Yoon Doo-Joon), Kore'nin popüler aktörlerinden birisidir. Basına karşı mükemmel bir imaj çizen bir ailesi vardır. Örnek, çalışkan baba, başarılı ve zarif bir anne, mutlu aile tablosu. Diğer yandan ise yalnızca kağıt üzerinde ailedirler. Ji Soo-Ho da ona verilen senaryolara göre hayatını yaşamaktadır. Kimseye güvenmez, kimseyle samimi olmaz, oturması kalkması, yemesi, uyuması, gülmesi, konuşması… her şeyi önceden belirlenmiştir. Küçüklüğünden beri bütün rollerini önce annesi onaylar. Büyük bir hayran kitlesine sahiptir.
Hem arkadaşı olan hem de psikoloğu olan Jason (Kwak Dong-Yeon) karakteri ara ara görünüp gizemli ve eğlenceli bir şekilde diziye dahil oluyor. Kwak Dong-Yeon; kalp kalp kalp. Yine beni keyiflendiren bir nam-ı diğer küçük kardeşimiz oldu.
Song Geu-Rim (Kim So-Hyun) ise çocukluğundan beri hayalini kurduğu radyoda çalışmaktadır. Düşündüğü kadar hızlı yükselememiş, hala yanında çalıştığı insanların emirleri ile ordan oraya koşturan bir çalışandır. Aslında yardımcı yazardır. Hayali ise ana yazar ve program sunucusu olmaktadır. Kendi yazdığı şeyleri dinleyiciler ile buluşturmak ister. Ama fırsat vermeyen çoktan modası geçmiş bir radyocunun altında çalışmaktadır. Bu kişi Ra Ra-Hee (Kim Hye-Eun) ‘dır. Oyuncu olarak kendisini çok beğenirim. Çok ciddi olmasa da kötü bir rolde izlemek her seferinde ilginç geliyor. The Sound of Magic, Twenty Five Twenty One, Itaewon Class, Doctor John, Mr. Sunshine, Dr. Romantic ve daha biiiir çok dizide kendisine rastlamanız mümkün. Severiz 😊
Radyo da program yöneticiliği yapan Lee Gang(Yoon Park) çıktığı 1 yıllık tatilinden geri dönünce duruma el atar. Ana yazar olarak Geu-Rim’i yanına alır. Ve yapacağı programda yazıları okuması için ünlü ve herkesin dinlemek isteyeceği biri olan Soo-Ho’nun sunuculuk yapmasını ister. Geu-Rim’in ana yazar olmasındaki şart Soo-Hoo’yu ikna etmesidir. Lee Gang, çok başarılı ödülleri olan herkesin tanıdığı bir yönetmendir ama “deli” olarak bilinir.
Öncelikle 1999 doğumlu başrol kızımız ile 1989 doğumlu başrol erkeğimiz kesinlikle uyumlu değillerdi. Oyuncu olarak bence başrole ikisi de çok oturmamışlar birbirlerine de yakışmamışlardı. Keza Kim So-Hyun dizide kimseye yakışmıyordu. Ya farklı bir kadro olmalıydı ya da oyuncuya daha yakışan çıtır rol arkadaşı seçmeliydiler diye düşünüyorum. Dizide en sevdiğim karakter “deli” yönetmen rolüyle Yoon Park oldu. Forecasting Love and Weather ve You Are My Spring dizilerindeki karakterlerini sevemesem de bu dizi onun dizisiydi diyebilirim. Öte yandan dizideki anlatılmak istenilen duyguların bir çoğu anlaşılmıyordu zaten. Çok donuk bir duygu geçişi vardı. İyi ya da kötü demek doğru olmaz ama donuk bir diziydi. Radyo dinlemeyi seven biri olarak, eski zamanlarımda bol bol dinlediğim zamanlarım aklıma geldi. Açıp radyo dinleme istediğimi tetikledi diyebilirim.
Konu olarak oldukça geniş ve dolu dolu geçirilebilecekken ikiliye takılıp kalmış gibiydi. Sürekli bir duygu patlaması gel-gitleri vardı ama konu ilerlemiyordu. Yormayan bir dizi olması güzeldi ama unutulmaz bir dizi değildi. İzlememin üzerinden bir süre geçti ve şimdiden yazacaklarımın bir çocuğu hafızamdan silindi.
Öncesinde çok daha doğal oyunculuklar izledikten sonra amatör gibi görünen oyunculuklarda aşk meşk konuları bile sarmıyor. Taş yutmuş gibi öpüşme sahneleri beni gerçekten diken diken ediyor. Şurada belirteyim ki, dizideki bütün çiftler uyumsuzdu. Yan karakterler zayıftı. Bir çoğunu gösterip çektiler, anlamadık. Bu dizinin derin bir etki bırakmasının imkanı yok. Hele geçmiş ile ilgili bir şey gösterirken, sanki bütün gizemi açıklıyormuş gibi bir müzik, sahne geçişi kullanıp aslında ne olduğunu anlamadığınız bir dizi olay izlettiler. Sonunda da asla açıklanmadı. Örneğin Ji Soo Ho ‘nun menajeri geçmişte neden telefonunu açmamış. Bilmiyoruz ki? Anne figürü de çok havada açıklanmayan başka bir konuydu. Psikolog arkadaşı ise bambaşka bir mevzuydu.
Ve sonu… Bütün sezon boyunca radyo programı için götünü yırtan yönetmen çekti gitti. Sezonun yarısında “sözümden dönmem” diyerek radyo sunan Soo-Ho çekti gitti. Kız tek başına bok gibi kalmış gibi bir şekilde bitti. Kendi yazdı kendi konuştu kendi yönetti gibi bir şey mi oldu hiç anlamadım. Herkes hayaline kavuştu mu oldu? Ne oldu?
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
#Radio Romance#kdrama#yorum#inceleme#dizi#eleştiri#Yoon Doo-Joon#Kim So-Hyun#Yoon Park#Yura#Ha-Joon#Kwak Dong-Yeon#Kim Hye-Eun
0 notes
Text
Modanın İkonu: Tişört ve Baskılı Tişörtler ile Rahatlığın Buluşması
Tişört, herkesin gardırobunda bulunan ve günlük hayatta en sık tercih edilen giyim parçalarından biridir. Hem rahatlığı hem de kullanım kolaylığı ile öne çıkan tişörtler, farklı kesimleri ve desenleriyle her tarza uyum sağlayabilen çok yönlü bir seçenektir.
Tişört, pek çok farklı materyalden üretilebilir. Pamuklu tişörtler hafif dokusu ve nefes alabilir yapısıyla yaz aylarında tercih edilen bir seçenektir. Aynı zamanda polyester veya karışık kumaşlardan üretilen tişörtler ise daha dayanıklı olabilir ve istenilen şekli daha uzun süre koruyabilir.
Son yıllarda moda dünyasında baskılı tişörtler oldukça popüler hale gelmiştir. Baskılı tişört, üzerinde çeşitli grafikler, desenler, yazılar veya logolar bulunan tişörtlerdir. Bu tür tişörtler, kişilerin tarzını yansıtmak veya bir mesaj iletmek için ideal bir seçenektir. Örneğin, sevdiğiniz bir film, dizi veya müzik grubunun logosunu taşıyan bir baskılı tişörtle, ilgi alanlarınızı da ortaya koyabilirsiniz.
Baskılı tişörtler, aynı zamanda birçok kişi için bir ifade biçimidir. Söylemek istedikleri bir düşünceyi veya duruşu, üzerindeki baskıyla gösterme imkanı sunarlar. Bu nedenle, bazen toplumsal olaylara dikkat çekmek veya farkındalık yaratmak amacıyla da özel tasarımlar yapılarak baskılı tişörtler üretilir.
Baskılı tişörtlerin yanı sıra, son yıllarda baggy pantolon tarzı da popülerlik kazanmıştır. Baggy pantolonlar, genellikle gevşek ve bol kesimlidir. Rahatlık odaklı olan bu tarz pantolonlar, gençler arasında özellikle sokak modası olarak tercih edilmektedir. Hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilebilen baggy pantolon, sportif ve rahat bir görünüm sağlar.
Tişörtler ve baskılı tişörtler, gündelik hayatta tercih ettiğimiz rahat giysilerdir. Tişörtlerin farklı kesimleri ve materyalleriyle her zevke ve ihtiyaca uygun seçenekler bulunurken, baskılı tişörtler ile kişisel tarzımızı veya düşüncelerimizi ifade etme şansına sahibiz. Baggy pantolonlar ise rahatlık ve sokak modasıyla bir araya gelerek trendler arasında yerini almıştır. Moda dünyasının vazgeçilmez parçalarından olan tişört ve baggy pantolonların kombinlenmesi ile herkes kendi tarzını yaratma özgürlüğüne sahiptir.
0 notes
Text
🎼🏂Sahip olunması gereken en iyi 10 kadın güneş gözlüğü, dışarı çıkan ünlülerin olmazsa olmazı!
Haşhaş Lissiman – Le Skinny
Avustralyalı tasarımcı Poppy Lissiman'ın güneş gözlükleri, Adwoa Aboah, Emily Ratajkowski, Hadid kardeşler ve diğer birçok ünlü tarafından benimsendikten sonra hızla popüler oldu. Güçlü bir parlaklığa sahip minyatür kedi gözü tasarımı çekicidir.
Ray-Ban – Kulüp Yöneticisi
Çerçeveler gözleri kaş gibi çerçevelediği için kaş gözlüğü olarak adlandırılan kaş gözlükleri, ellili ve altmışlı yıllarda çok modaydı. , ve bazen modası geçmiş, ancak son zamanlarda hit dizi Mad Men ve diğer birkaç etkili ürün yerleştirme sayesinde, bu klasik retro tarz şimdi bizimle geri döndü. 👇👇
🔲🎁Cheapest PC & metal sunglasses popluar 94 designs in hot in stock
💸 💵 Wholesale only
MOQ : 1000pcs/per group( 94 models)
wa.me/8613858844563
E-mail: [email protected]
#Stock_sun_glasses_cheapest T56568
#Modaya_uygun_güneş_gözlüğü_promosyon_tarzı
#Güneş_gözlüğü_stok_fabrikası
#Güneş_Gözlüğü_2024
0 notes
Text
90’lara Dair Güzel Anılar 90’ları Farklı Kılan 6 Özellik
90’lı yıllar, birçok özelliğiyle diğer dönemlerden ayrılan ve hafızalarda yer eden bir dönemdir. İşte 90’lı yılların ön plana çıkan özellikleri: 1. Müzik: 90’lı yıllar müzik dünyasında oldukça hareketli ve renkli bir döneme denk gelmektedir. Özellikle pop müzik, rock ve eurodance tarzları ön plandadır. Ajda Pekkan, Tarkan, Sezen Aksu, Barış Manço gibi isimler bu dönemin en önemli sanatçıları arasında yer alır. 2. Moda: 90’lı yılların modası da oldukça karakteristik ve unutulmazdır. Herkesin gardırobunda mutlaka bir kot ceket, şort veya gömlek bulunurdu. Ayrıca o dönemin vazgeçilmez aksesuarlarından olan choker kolyeler, çift renkli platform ayakkabılar ve spor ayakkabılar da modayı belirlemekteydi. 3. Televizyon Dizileri: Türk televizyon tarihinde efsaneleşen birçok dizi 90’lı yıllarda yayınlanmıştır. Süper Baba, Ferhunde Hanımlar, Tatlı Kaçıklar gibi diziler hala akıllarda yer etmiştir. Bu dizilerdeki karakterler ve hikayeler, o döneme ait güzel anılarımızın bir parçası haline gelmiştir. 4. Karakteristik Oyunlar: 90’lı yıllar çocukların en çok eğlendiği ve bağımlılık yaratan birçok oyuna sahne olmuştur. Nintendo, Sega ve Atari gibi oyun konsollarıyla birlikte oyuncular Super Mario, Sonic, Mortal Kombat gibi efsanevi oyunlarla keyifli zaman geçirirdi. 5. Kaset Kültürü: 90’lı yıllarda dijital müzik platformlarının henüz hayatımızda yer almadığı bir dönemdi. Herkesin evinde bir kasetçalar bulunurdu ve kasetlerle müzik dinlenirdi. Hatta özellikle sevgililere hazırlanan karışık kasetler çok popülerdi. 6. Sokak Oyunları: 90’lı yıllar çocukların sokakta oyunlar oynadığı bir dönem olarak da hatırlanır. İki kapılı ev, yakar top, ip atlama gibi oyunlar sokaklarda yoğun olarak oynanırdı. Arkadaşlarla geçen bu yaratıcı ve hareketli zamanlar, 90’ları farklı kılan özellikler arasındadır.
90’lı Yılların Farklı Yanları
90’lı yıllar, birçok farklı yanı ile diğer dönemlerden ayrılmaktadır. İşte 90’lı yılların öne çıkan farklı yanları: 1. İnternetin Gelişi: 90’lı yılların başlarında internet hızla yayılmaya başlamıştır. Herkesin evinde bir internet bağlantısı bulunması, iletişim ve bilgi erişimine yeni bir boyut kazandırmıştır. Ancak o dönemde internetin kullanımı günümüze göre oldukça sınırlıydı. 2. Cep Telefonlarının Yaygınlaşması: 90'lı yıllarda cep telefonlarının kullanımı hızla artmıştır. Özellikle Nokia 3310 gibi efsanevi modeller, 90’lı yıllara damgasını vurmuştur. Ancak cep telefonları henüz akıllı telefonların fonksiyonlarına sahip değildi ve sadece temel haberleşme özelliklerine sahipti. 3. VHS Kayıtları: 90’lı yıllar, televizyon programlarının çoğunlukla VHS kasetlere kaydedildiği bir dönemdir. Özellikle izlemek istediğimiz dizi veya film saatleri gelince hemen kasetleri ayarlamaya çalışırdık. 4. Yabancı Diziler ve Sitcom'lar: 90’lı yıllar, Türk televizyonlarında yabancı dizilerin yaygınlaştığı bir dönemdir. Friends, Beverly Hills 90210, Baywatch, Full House gibi diziler o dönemlerde büyük ilgi görmüştür. 5. Kasetçalar ve Walkman'lar: 90’lı yıllar müzikseverlerin kasetçalar veya Walkman denilen taşınabilir müzik çalarlarıyla müzik dinlediği bir dönemdir. Kulağımızda kulaklıklarla saatlerce favori şarkılarımızı dinlemek, o zamanın keyifli anılarından biridir. 6. Fotokopi Çekimleri: 90’lı yılların başlarında fotokopi makineleri daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Ödevlerimiz, ders notlarımız ve diğer belgeleri fotokopiye çektirerek çoğaltmak, özellikle öğrenciler için önemli bir durumdu.
90’ların Unutulmazları
90’lı yıllar, pek çok unutulmaz anının yaşandığı bir dönemdir. İşte 90’ların unutulmazları: 1. Furby: Peluş oyuncak olan Furby, 90’lı yıllarda büyük bir fenomene dönüşmüştür. Sesli tepki veren, kendini ifade eden ve öğrenen bu oyuncak, çocuklar arasında popüler olmuştur. 2. Tamagotchi: Elektronik evcil hayvan olarak bilinen Tamagotchi, 90’lı yılların en popüler oyuncaklarından biriydi. Kendi sanal evcil hayvanını besleyen çocuklar, onların ihtiyaçlarını karşılamak ve büyütmekle görevliydi. 3. Spice Girls: 90’lı yılların en popüler kız grubu Spice Girls, dünya çapında büyük bir etki yaratmıştır. "Wannabe" gibi hit şarkıları ile genç kızlar arasında büyük bir hayran kitlesi oluşturmuşlardır. 4. Super Nintendo: Oyun konsolu furyasının doruk noktasına ulaştığı 90’lı yıllarda Super Nintendo, en çok tercih edilen oyun konsollarından biriydi. Birçok efsanevi oyunuyla (Super Mario World, Donkey Kong Country) çocukların ve gençlerin favorisi olmuştur. 5. Titanic: James Cameron'ın yönettiği ve büyük bir gişe başarısı elde eden film Titanic, 90’lı yılların en unutulmaz yapımlarından biridir. Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'in muhteşem performansları, filmi efsaneleştirmiştir. 6. Baywatch: 90’lı yılların ünlü televizyon dizisi Baywatch, kıyı güvenlik ekibinin maceralarını anlatmaktadır. Ünlü oyuncu David Hasselhoff ve Pamela Anderson'ın yer aldığı dizi, dünya genelinde büyük bir fenomene dönüşmüştür.
90’lara Dair Güzel Anılar
90’lı yıllar, pek çok insanın güzel anılara sahip olduğu ve özlemle hatırladığı bir dönemdir. İşte 90’lara dair güzel anılar: 1. Yaz tatilleri: 90’lı yıllar, okulların yaz tatiline girdiği ve çocukların uzun soluklu yaz tatillerine doyasıya eğlendiği bir dönemdir. Denize gidip kumdan kaleler yapmak, bisiklete binmek, pikniklere gitmek gibi aktiviteler yaz tatillerinin vazgeçilmezleridir. 2. Misafirlikler: 90’lı yıllarda misafirlik kültürü oldukça yoğundu. Akşamları komşu veya akraba evlerine giderek sohbetler edilir, güzel yemekler yenir ve keyifli zamanlar geçirilirdi. 3. Meşhur çizgi filmler: 90’lı yıllar, birbirinden güzel çizgi filmlerle doluydu. Tom ve Jerry, Scooby-Doo, Looney Tunes, Batman, Ninja Kaplumbagalar gibi karakterlerin maceralarını izlemek, çocuklar için büyük bir mutluluk kaynağıydı. 4. Toplama kartlar: 90’lı yılların en popüler trendlerinden biri de toplama kartlarıdır. Pokemon, Yu-Gi-Oh, Dragon Ball Z gibi kart oyunları ve koleksiyonları, arkadaşlar arasında büyük bir heyecan yaratırdı. 5. Arkadaşlarla buluşmalar: 90’lı yıllar, sosyal medya veya cep telefonlarının yaygın olmadığı bir dönem olduğu için arkadaşlarla buluşmalar oldukça önemliydi. Okuldan çıktıktan sonra parklarda veya sokaklarda buluşarak saatlerce oyun oynamak ve eğlenmek, güzel anılarımız arasındadır. 6. Doğa ile vakit geçirmek: 90’lı yıllar, teknolojinin henüz hayatımızı ele geçirmediği bir dönem olduğu için doğa ile daha fazla vakit geçirme fırsatı buluyorduk. Bisiklet turları düzenlemek, ormanda keşif yapmak veya çiftliklere gitmek gibi etkinlikler doğa ile iç içe olmanın keyfini yaşatırdı. Read the full article
0 notes
Text
Sürdürülebilir Moda ve Hızlı Moda Arasındaki Farklar: Neden Sürdürülebilir Modayı Tercih Etmeliyiz?
Erkek modası dünyası sürekli değişiyor ve gelişiyor ve en son erkek moda trendlerine ve tarzlarına ayak uydurmak zor olabiliyor. İster moda konusunda bilgili ve bir adım önde olmayı amaçlayan biri olun, ister en son stilleri ve 2023 erkek moda trendlerini merak eden biri olun, bu yazı tam size göre.Bu yazıda, sezonun en popüler stilleri ve trendlerinin yanı sıra, çıkış yolunda olan bazı stillere de göz atacağız. Ayrıca trendi takip edebilmeniz ve en iyi şekilde görünebilmeniz için bu trendleri gardırobunuza dahil etmenize yardımcı olacak bazı ipuçları ve püf noktaları da sunacağız.En büyük trendlerden biri erkek modası şu anda sürdürülebilir modanın yükselişi. Giderek daha fazla insan moda endüstrisinin çevresel etkilerinin bilincine vardıkça, çevre dostu giyim ve aksesuarlara olan talep de artıyor. Trendi korumak için organik pamuk gibi sürdürülebilir malzemeleri kullanmayı düşünün. geri dönüştürülmüş polyester ve bambuyu gardırobunuza ekleyin.
[Sürdürülebilir Moda] Sürdürülebilir moda, moda dünyasında giderek daha fazla insanın endüstrinin çevresel etkileri konusunda bilinçlenmesiyle birlikte büyüyen bir trend haline geliyor. Sürdürülebilir moda, çevre dostu malzemeler ve üretim yöntemleri kullanılarak yapılan giyim ve aksesuarları ifade ediyor ve karbon ayak izini azaltmak ve desteklemek isteyenler arasında popülerlik kazanıyor.Sürdürülebilir modanın temel bileşenlerinden biri çevre dostu malzemelerin kullanılmasıdır. Bu malzemeler yenilenebilir kaynaklardan elde edilir ve genellikle organik, biyolojik olarak parçalanabilir veya geri dönüştürülür. Sürdürülebilir tarzda yaygın olarak kullanılan çevre dostu malzemelerin örnekleri arasında organik pamuk, bambu, kenevir ve geri dönüştürülmüş polyester yer alır.Sürdürülebilir modanın bir diğer yönü ise etik üretim yöntemlerinin kullanılmasıdır. Bu, giysi ve aksesuarların adil işçilik uygulamaları kullanılarak üretildiği ve kötü atölyelerde veya diğer etik olmayan çalışma koşullarında üretilmediği anlamına gelir. Ayrıca sürdürülebilir moda, üretim sürecinin çevresel etkisini en aza indirmek için genellikle doğal boyalar ve sürdürülebilir üretim süreçleri gibi düşük etkili üretim yöntemlerini kullanır¹.Sürdürülebilir moda, çevresel faydalarının yanı sıra bir dizi başka avantaj da sunuyor. Örneğin çevre dostu malzemelerden üretilen giysi ve aksesuarlar, geleneksel malzemelerden üretilenlere göre çoğu zaman daha dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Buna ek olarak, sürdürülebilir moda sıklıkla giyim ve aksesuarlara bireysellik ve ayrıcalık hissi katabilen benzersiz, el yapımı veya zanaatkâr unsurları içerir.Genel olarak sürdürülebilir moda, hem çevreye hem de tüketiciye çeşitli faydalar sunan, büyüyen bir trend. Çevre dostu malzemelere ve etik üretim yöntemlerine odaklanan sürdürülebilir moda, hızlı moda endüstrisine bir alternatif sunuyor.
[Hızlı Moda]Hızlı moda, moda endüstrisinin en yaygın ve en tartışmalı yönlerinden biridir. Hızlı moda, giyim ve aksesuarların hızlı ve ucuz bir şekilde üretilmesi ve tüketilmesi anlamına gelir. Hızlı moda, modaya uygun ve uygun fiyatlı ürünler sunarak tüketicilerin taleplerini karşılamayı amaçlar. Hızlı moda, moda endüstrisinin büyümesine ve küreselleşmesine katkıda bulunmuştur.Hızlı modanın temel özelliklerinden biri, giyim ve aksesuarların kısa ömürlü olmasıdır. Hızlı moda, sürekli değişen moda trendlerine uyum sağlamak için sık sık yeni koleksiyonlar sunar. Bu da tüketicilerin daha fazla alışveriş yapmasını ve daha sık giysilerini değiştirmesini teşvik eder. Hızlı moda, giyim ve aksesuarların kalitesini ve dayanıklılığını düşürerek maliyetleri azaltır. Bu da tüketicilerin giysilerini daha çabuk atmasına veya bağışlamasına neden olur.Hızlı modanın bir diğer özelliği ise etik olmayan üretim yöntemlerinin kullanılmasıdır. Hızlı moda, giyim ve aksesuarların ucuz bir şekilde üretilmesi için genellikle işçi haklarını, çevre standartlarını ve hayvan refahını ihlal eder. Hızlı moda, giyim ve aksesuarların üretiminde ve dağıtımında çok miktarda enerji, su, kimyasal ve atık kullanır. Bu da karbon ayak izini artırır ve küresel ısınmaya, kirliliğe, habitat kaybına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına katkıda bulunur².Hızlı moda, tüketicilere modaya uygun ve uygun fiyatlı ürünler sunmanın yanı sıra bir dizi sorun da getiriyor. Hızlı moda, tüketicilerin giyim ve aksesuarlara karşı değerlerini ve bağlılıklarını azaltır. Hızlı moda, tüketicilerin giyim ve aksesuarlara karşı aşırı tüketim ve israf davranışları geliştirmesine neden olur. Hızlı moda, tüketicilerin giyim ve aksesuarların gerçek maliyetini ve etkisini göz ardı etmesine veya bilinçsizce kabul etmesine yol açar.Özetle, hızlı moda, moda endüstrisinin en yaygın ve en tartışmalı yönlerinden biridir. Hızlı moda, giyim ve aksesuarların hızlı ve ucuz bir şekilde üretilmesi ve tüketilmesi anlamına gelir. Hızlı moda, modaya uygun ve uygun fiyatlı ürünler sunarak tüketicilerin taleplerini karşılamayı amaçlar. Ancak hızlı moda, hem çevreye hem de tüketiciye çeşitli zararlar verir. Hızlı moda, giyim ve aksesuarların kalitesini ve dayanıklılığını düşürür, etik olmayan üretim yöntemleri kullanır ve tüketicilerin giyim ve aksesuarlara karşı değerlerini ve bağlılıklarını azaltır.
1 note
·
View note
Text
Ben mini-dizi insanıyım. Mini-diziler de son yılların modası.. Yeni çıkan işler de internetten bulunmuyor. Allahım bunlar neee buyuk acılar !!!!!!!
0 notes
Text
Denim Kumaş Nedir?
Denim kumaşı veya kot kumaşı çoğunlukla pamuk ipliğinden yapılmış, atkısı boyasız, çözgüsü indigo boya ile boyanmış dimi veya dimi bir kumaştır. Denim giysiler, çözgüleri indigo boyalarla boyanmış çözgüleri olan pamuklu kumaşlardan yapılır. Bu giysiler, onlara yıpranmış bir görünüm kazandırmak için özel bir dizi yıkama işleminden geçer. - İlginizi Çekebilir: Kloş Etek Modası Read the full article
1 note
·
View note
Text
ÜS-006
Üst Seviye Arama Sonuçlarında Üstlere Çıkmak İçin
Etiketlerin ve özel gönderi URL'lerinin gücünden faydalanarak Google'da en tepelere yüksel. Arama motorları, hangi içeriğin gösterilmeye layık olduğunu anahtar kelimelere göre belirler. Gönderinin etiketleri ve URL'si de bu anahtar kelimeler arasındadır.
80'ler İtalyan modası üzerine bir blogun varsa, gönderilerinde her zaman "#80'ler #italyan #moda" etiketlerini bulundurmalısın. Gönderilerinle ne kadar çok kişi etkileşimde bulunursa, Google da blogunda "80'ler İtalyan modası" ile ilgili değerli bilgiler yer aldığına o kadar inanır.
Özel URL'ler ayrıca sıralamada daha üstlere çıkmanı sağlar. Normalde bir gönderi oluşturduğunda, bağlantısının sonu bir dizi rakamdan oluşur.
Bu rakamlar yerine kelimeler kullanırsan, arama motorları bu bilgiye dayanarak gönderini gösterip göstermemeye karar verir.
URL'deki kelimeleri tireyle birbirinden ayırmak genelde çok işe yarar. Bu sayede Google "80'ler-italyan-modası"nı uzunca tek bir kelime olarak değil, üç ayrı kelime olarak okur. Masaüstünde özel gönderi URL'si şöyle oluşturulur:
Masaüstü
✔️ Sağ üstteki dişli simgesine tıkla.
✔️ İstediğin URL'yi yaz. Anahtar kelimeleri tireyle ayırmayı unutma.
Gönderin artık özel bir URL'ye sahip.
😎
27 notes
·
View notes
Text
✳️✳️"Övgü modası" diye bir şey var. Her dönem bir şey moda oluyor toplumda. Hatta inanç & politik tercihler bile... Birinden nefret etmek bile moda oluyor. O övgü modasının dışında kalan, demode bir şeyi övmek ya da moda olan bir şeyi eleştirmek linci göze almak demek artık. İslâmî referanslı her şeyi yermek, ateizm güzellemek, felsefî söz serpiştirmek, Cem Yılmaz azımsamak, Gibi (dizi) (hak ediyor) & Jaguar kapaklarını göklere çıkarmak uzun zamandır moda mesela. Övgü ve yergi trendlerinin gerisinde kalmayın aman. Ontolojik yıkıma uğrarsınız yoksa. Herkeste öyle bir azımsama iştahı ve telaşı var ki, demode bir şeyi övmek ya da moda bir şeyi yermek için; söze en önce trendlerin farkında olduğunuzu gösteren nitelikli bir itirazla başlamanız gerekiyor. Yoksa "cahil, çomar, taşralı (son trend)" diye harcanmanız an meselesi.✳️✳️
14 notes
·
View notes
Text
Hani nerde şimdi Angelina Jolie?
Aslında her şey 1942'de başlamıştı.
İkinci Dünya Savaşı devam ediyordu.
ABD başkanı Roosevelt, dört Oscarlı yönetmen John Ford'u Beyaz Saray'a çağırdı.
Bu görüşme sonrasında Pentagon'da Hollywood'un irtibat bürosu kuruldu.
★
O güne kadar çekilen filmlerde kızılderililer düşmandı.
İyi kalpli John Wayne mıhlıyor, masum insanlara saldıran kötü kalpli apaçiler geberiyordu.
Pentagon'daki irtibat bürosundan itibaren, düşman rolü Almanlara ve Japonlara verildi.
Almanların hepsi nazi, Japonların hepsi kamikazeydi, 20 sene film seyrettik kardeşim, ilaç için bi tane sivil kıyafetli Alman veya Japon görmedik, hepsi üniformalıydı.
★
70'li yıllarda soğuk savaş vardı.
Düşman coğrafyası değişmişti.
Aptal ve suratsız KGB ajanları daima mağlup oluyor, zeki ve yakışıklı CIA ajanları daima galip geliyordu, üstelik, Rus, Polonyalı, Macar komünist kızları yatağa atıp, çatır çatır götürüyorlardı.
Komünist kızlar bi tek komünistlere aşık olmuyordu, devamlı Amerikalılara aşık oluyorlardı.
★
80'lere gelindiğinde Rocky ringe fırladı.
Rus yarması Ivan Drago'nun ağzını burnunu kırdı.
Muhammed Ali yenmiş kadar sevindik.
★
Bilahare…
Boks eldivenlerini çıkardı, kafasına bandana bağlayıp, Rambo olarak Vietnam ormanlarına daldı, kötü kalpli çekik gözlülerin hepsini tek tek bıçakladı.
Böylece, 741 şehit verdiğimiz Kore'ye dair en ufak bilgisi olmayan sayın ahalimiz, Vietnam'a dair bütün detayları öğrendi.
★
Rambo'nun kıçının kılları ağarmıştı, 60 yaşını geçmişti ama, kötülüklere karşı duyarsız kalamıyordu, insaniyet namına iyilik yapmaya devam ediyordu, atladı atına, Afganistan'a gitti, zavallı müslüman Afganları işgalci Rusların elinden kurtardı.
En başta sayın ahalimiz, bütün müslüman alemi pek sevindi.
Rambo'yu alkışladı, mücahit ilan etti.
★
Halbuki, 2000'lere gelinmişti.
Sıra bize gelmişti!
★
Kızılderililer, naziler, çekik gözlüler, komünistler filan demodeydi.
Hollywood'un, yani Pentagon'un yeni modası, müslümanlardı.
★
Kahraman (!) Amerikalıları senelerdir hayran hayran seyreden müslümanların haberi yoktu ama… 11 Eylül'den hemen sonra, başkan Bush'un sağ kolu Karl Rove, sinema endüstrisinin devleriyle Beverly Hills'te biraraya gelmişti. “Yeni senaryolar” ele alınmıştı.
★
(1 Mart 2003 tezkeresinin TBMM'de reddedilmesinden hemen sonra mesela… Amerikan dizilerinde ve Hollywood filmlerinde aniden “Türk teröristler” peydah oldu.
ABD'nin en çok izlenen “istihbarat” dizisi 24'e Thomas Sherek adıyla Türk terörist monte ettiler.
Thomas Sherek, Türk vatandaşıydı, İzmir doğumluydu, Türkçe bilmiyordu, anadili Arapça'ydı, bir nükleer santralı havaya uçurdu, ABD savunma bakanını kaçırdı, ABD başkanının uçağını bile düşürdü!
Amerikan halkının nefret ettiği bu Türk terörist, bu işleri tek başına mı yaptı? Hayır… Los Angeles'te oturan, normal bir aile gibi yaşayan uyuyan hücre vardı, onlar da Türk'tü.
Elebaşları Habip diye biriydi, o da Türk'tü.
ABD'yi birbirine katan, Arapça konuşan bu Türk terörist örgüt, Ankara'dan İstanbul'dan talimat alıyordu, merkez üsleri Türkiye'deydi.)
★
(1 Mart 2003 tezkeresinden hemen sonra, Türkiye'yi “terör merkezi” olarak tanıtan bu dizi, izlenme rekorları kırdı.
Televizyon Oscar'ı olarak nitelendirilen Emmy ödülleri dağıtıldı, biz Türkleri azılı teröristler olarak gösteren bu dizi beş dalda Emmy kazandı!)
★
(Libya'da ABD büyükelçisinin öldürülmesiyle alakalı film çektiler.
“Bingazi'nin Gizli Askerleri” adıyla vizyona giren filmde, elçilik binasını yakan terörist Türk bayraklı tişört giyiyordu.)
★
(NCIS Los Angeles dizisinde, beyaz takkeli kalaşnikoflu teröristleri taşıyan gemi, Türk gemisiydi, Türk bayraklıydı, adı da Hamidiye'ydi.)
★
(Out of Reach filminde, Polonya'daki Türk konsolosluğu terör yuvasıydı, üstüne, çocuk ticareti yapılıyordu.)
★
(War Dogs filminde silah ticareti anlatılıyordu, Türk tankları ve bizzat Tayyip Erdoğan gösteriliyordu.)
★
(Bunun gibi sayısız örnek türemişti.
Sayın yalaka basınımız bu meseleyi magazin zannediyordu ama, aslında dünya kamuoyu “Türk terörist” kavramına alıştırılıyordu.
“Terörist köktendinciyse, mutlaka Türk'tür” algısı yerleştiriliyordu.)
★
Ve, bir başka moda başlamıştı.
Hollywood'un filmlerdeki rolü yetmiyormuş gibi, gerçek hayatta da rol üstlenmeleri istenmişti.
★
İyi niyet elçisi rolü.
★
İlk önce Brooke Shields, Birleşmiş Milletler iyi niyet elçisi oldu.
İyi niyetini göstermek için Basra'daki Amerikan uçak gemisine geldi, bahriyelere iyi niyetlerini sundu.
Brooke gemiden ayrılır ayrılmaz, Saddam'ın kafasına füze yağdı.
★
Julia Roberts, George Clooney, Andy Garcia, Brad Pitt ve Matt Damon iyi niyetlerini göstermek için Adana İncirlik'e geldiler.
İyi niyetlerini göstermek için pilot montları giydiler.
F16 kokpitlerine oturup, hatıra fotoğrafları çektirdiler.
Bu iyi niyetli ziyaretin tüm masrafları Ocean's Eleven filminin yapımcısı Warner Bros şirketi tarafından karşılandı.
İncirlik'teki pilotlar da, bu iyi niyetli ziyarete iyi niyetle karşılık verip, Saddam'ı bombaladılar.
★
Irak yokedildi.
Terminator Bağdat'a geldi.
★
Arnold Schwarzenegger, Irak'taki en büyük Amerikan üssü Victory'de iyi niyetli bi konuşma yaptı.
“Ben yokedici'yi sadece canlandırıyorum, sizler ise gerçek yokedicilersiniz, hepinizi kutlarım” dedi.
★
Antonio Banderas, Nicole Kidman, Orlando Bloom, Susan Sarandon, Edward Norton, Drew Barrymore, Liam Neeson, Forest Whitaker, Jackie Chan, Danny Glover, Whoopi Goldberg… Hep iyi niyet elçileriydi.
★
Bir yere gidiyorlar.
ABD orayı vuruyordu.
Veya, önce ABD vuruyor.
Sonra bunlar gidiyordu.
★
En ünlüleri Angelina Jolie.
★
Afganistan'a gitti.
Kosova'ya gitti.
Pakistan'a, Sudan'a gitti.
Libya'ya gitti.
Tunus'a, Irak'a gitti.
Mısır'a gitti.
Her gittiği yerin altı üstüne geldi.
★
2011'de Türkiye'ye…
Suriye sınırımıza geldi!
★
Akp hükümeti, yalaka basınımız, sayın ahalimiz pek mutluydu, sevinçten içimiz içimize sığmadı, dünyalar bizim oldu.
★
O günden beri Suriye'de kan gövdeyi götürüyor.
O günden beri Türkiye gün yüzü görmedi.
★
Bastığı yerde ot bitmeyen Angelina Jolie, Türkiye'ye gelmeden önce, en son nereye gitmişti biliyor musunuz?
Suriye'ye!
★
Esma Esad'ın kankasıydı.
Zırt pırt Şam'a gidiyordu.
O zamanlar, Suriye'ye sığınan Iraklı mültecilere iyi niyet gösteriyordu.
Angelina geldiği için, Suriye halkının mutluluktan içi içine sığmıyordu.
Hatta, Suriye'ye üçüncü gidişinde Brad Pitt'i de yanında götürmüştü, dünyadan haberi olmayan Beşar Esad makam otomobilinin direksiyonuna geçmiş, Brad'i gezdirmişti.
★
E şimdi bakıyoruz Edirne sınırımızda olan bitenlere…
Veya, botlara bindirerek Ege adalarına ittirdiğimiz mültecilere…
Hani nerede şimdi Angelina Jolie?
★
Oscar ödüllü senaryolarda “figüran” olmak, hazin bir duygu değil mi?
★
Kendini hâlâ “başrol”de zanneden asrın liderimize samimiyetle hatırlatayım istedim…
Aklımızı başımıza toplamazsak, Denzel Washington mı gelir, Sandra Bullock mu, orasını bilemem gari!
Yılmaz Özdil
58 notes
·
View notes
Text
& roze & blush & clairet &
üst edit: bu postla birlikte tam 3300 içerik yayınlamışım.
şarap alıp geldim de aldığım şarabı araştırırken roze’ler hakkında böyle bir yazı buldum. ben içerken size de bu okumayı bırakayım, keşke birlikte içebilseydik. afiyet olsun.
şimdi roze ve blush farklı şeyler mi, nedir bu blush? üstüne bi de clairet varmış. neymiş bu clairet? öncelikle ikisi de rozedir. anladığım kadarıyla bunların arasındaki esas fark renkleriymiş. bu renk farklılığını da kabuğa temas süresi belirlemekteymiş. şaraba rengini veren üzümün suyu değildir çünkü uzum suyu beyazdır. kabuk şaraba rengini verir. yani siyah üzümden beyaz şarap elde edilir mi? evet elde edilir. blush açık pembe rozedir yani kabuğuyla az temas ettirilmiştir. blush 80'lerde amerika’da üretilmiş ve rozenin popülerliğini oldukça artırmış. o dönemde flamingo yolu diye bol entrikalı bi dizi varmış. oldukça ünlüymüş hatta trt’de de yayınlanıyormuş. her neyse efenim bu dizide zenginler beyaz şarap içiyormuş ve bi beyaz şarap modası oluşmuş. beyaza olan talep artınca üreticiler yetişememiş amerika’da daha az değerli siyah zinfandel üzümlerinden de beyaz şarap üretilmeye çalışılırken (saignee metodu) beyaz zinfandel ortaya çıkmış. bu pembe şaraba beyaz demeye gönülleri el vermemiş çünkü rengi gayet pembe imiş ve mahcubiyetten adı blush (yüz kızarması, al al olma durumu) olmuş. blush'ın tarihi bu kadar yeniyse de roze şarap üretimi çok eskilere dayanmakta olduğunu da ekleyeyim. roze üretiminin pek çok metodu varmış buna kırmızı ve beyaz şarabı karıştırmak bile dahilmiş. bu yöntem üretimdeki meşakkati azaltmak için tercih ediliyormuş ancak avrupa’da bu karışımın piyasaya sürülmesi (şampanya hariç) yasakmış. hala yasak mı bilmiyorum. pembe şarap ilk olarak antik yunan döneminde ortaya çıkmış. çıkışıyla ilgili bi mit varmış. mite göre deucalion ve pyrrhanin oğlu amphictyon insanların münakaşalarını azaltmak için şaraba su katarak seyreltiyor ve böylelikle ilk roze oluşuyomuş. clairet'e gelelim. blush'in aksine yoğun bir pembe renge sahiptir. hatta clairet kırmızıdır, kırmızı şarap bordodur.
#corona#corona days#rose wine#korona#corona quarantine#ekşisözlük#blush#blush wine#clairet#rose#şarap#roze şarap#blush şarap#clairet şarap#myth#mit#yunan mitolojisi#greek myth
3 notes
·
View notes
Text
Aslında her şey 1942'de başlamıştı.
İkinci Dünya Savaşı devam ediyordu.
ABD başkanı Roosevelt, dört Oscarlı yönetmen John Ford'u Beyaz Saray'a çağırdı.
Bu görüşme sonrasında Pentagon'da Hollywood'un irtibat bürosu kuruldu.
O güne kadar çekilen filmlerde kızılderililer düşmandı.
İyi kalpli John Wayne mıhlıyor, masum insanlara saldıran kötü kalpli apaçiler geberiyordu.
Pentagon'daki irtibat bürosundan itibaren, düşman rolü Almanlara ve Japonlara verildi.
Almanların hepsi nazi, Japonların hepsi kamikazeydi, 20 sene film seyrettik kardeşim, ilaç için bi tane sivil kıyafetli Alman veya Japon görmedik, hepsi üniformalıydı.
70'li yıllarda soğuk savaş vardı.
Düşman coğrafyası değişmişti.
Aptal ve suratsız KGB ajanları daima mağlup oluyor, zeki ve yakışıklı CIA ajanları daima galip geliyordu, üstelik, Rus, Polonyalı, Macar komünist kızları yatağa atıp, çatır çatır götürüyorlardı.
Komünist kızlar bi tek komünistlere aşık olmuyordu, devamlı Amerikalılara aşık oluyorlardı.
★
80'lere gelindiğinde Rocky ringe fırladı.
Rus yarması Ivan Drago'nun ağzını burnunu kırdı.
Muhammed Ali yenmiş kadar sevindik.
★
Bilahare…
Boks eldivenlerini çıkardı, kafasına bandana bağlayıp, Rambo olarak Vietnam ormanlarına daldı, kötü kalpli çekik gözlülerin hepsini tek tek bıçakladı.
Böylece, 741 şehit verdiğimiz Kore'ye dair en ufak bilgisi olmayan sayın ahalimiz, Vietnam'a dair bütün detayları öğrendi.
Rambo'nun kıçının kılları ağarmıştı, 60 yaşını geçmişti ama, kötülüklere karşı duyarsız kalamıyordu, insaniyet namına iyilik yapmaya devam ediyordu, atladı atına, Afganistan'a gitti, zavallı müslüman Afganları işgalci Rusların elinden kurtardı.
En başta sayın ahalimiz, bütün müslüman alemi pek sevindi.
Rambo'yu alkışladı, mücahit ilan etti.
★
Halbuki, 2000'lere gelinmişti.
Sıra bize gelmişti!
Kızılderililer, naziler, çekik gözlüler, komünistler filan demodeydi.
Hollywood'un, yani Pentagon'un yeni modası, müslümanlardı.
Kahraman (!) Amerikalıları senelerdir hayran hayran seyreden müslümanların haberi yoktu ama… 11 Eylül'den hemen sonra, başkan Bush'un sağ kolu Karl Rove, sinema endüstrisinin devleriyle Beverly Hills'te biraraya gelmişti. “Yeni senaryolar” ele alınmıştı.
(1 Mart 2003 tezkeresinin TBMM'de reddedilmesinden hemen sonra mesela… Amerikan dizilerinde ve Hollywood filmlerinde aniden “Türk teröristler” peydah oldu.
ABD'nin en çok izlenen “istihbarat” dizisi 24'e Thomas Sherek adıyla Türk terörist monte ettiler.
Thomas Sherek, Türk vatandaşıydı, İzmir doğumluydu, Türkçe bilmiyordu, anadili Arapça'ydı, bir nükleer santralı havaya uçurdu, ABD savunma bakanını kaçırdı, ABD başkanının uçağını bile düşürdü!
Amerikan halkının nefret ettiği bu Türk terörist, bu işleri tek başına mı yaptı? Hayır… Los Angeles'te oturan, normal bir aile gibi yaşayan uyuyan hücre vardı, onlar da Türk'tü.
Elebaşları Habip diye biriydi, o da Türk'tü.
ABD'yi birbirine katan, Arapça konuşan bu Türk terörist örgüt, Ankara'dan İstanbul'dan talimat alıyordu, merkez üsleri Türkiye'deydi.)
(1 Mart 2003 tezkeresinden hemen sonra, Türkiye'yi “terör merkezi” olarak tanıtan bu dizi, izlenme rekorları kırdı.
Televizyon Oscar'ı olarak nitelendirilen Emmy ödülleri dağıtıldı, biz Türkleri azılı teröristler olarak gösteren bu dizi beş dalda Emmy kazandı!)
(Libya'da ABD büyükelçisinin öldürülmesiyle alakalı film çektiler.
“Bingazi'nin Gizli Askerleri” adıyla vizyona giren filmde, elçilik binasını yakan terörist Türk bayraklı tişört giyiyordu.)
(NCIS Los Angeles dizisinde, beyaz takkeli kalaşnikoflu teröristleri taşıyan gemi, Türk gemisiydi, Türk bayraklıydı, adı da Hamidiye'ydi.)
(Out of Reach filminde, Polonya'daki Türk konsolosluğu terör yuvasıydı, üstüne, çocuk ticareti yapılıyordu.)
(War Dogs filminde silah ticareti anlatılıyordu, Türk tankları ve bizzat Tayyip Erdoğan gösteriliyordu.)
(Bunun gibi sayısız örnek türemişti.
Sayın yalaka basınımız bu meseleyi magazin zannediyordu ama, aslında dünya kamuoyu “Türk terörist” kavramına alıştırılıyordu.
“Terörist köktendinciyse, mutlaka Türk'tür” algısı yerleştiriliyordu.)
Ve, bir başka moda başlamıştı.
Hollywood'un filmlerdeki rolü yetmiyormuş gibi, gerçek hayatta da rol üstlenmeleri istenmişti.
İyi niyet elçisi rolü.
İlk önce Brooke Shields, Birleşmiş Milletler iyi niyet elçisi oldu.
İyi niyetini göstermek için Basra'daki Amerikan uçak gemisine geldi, bahriyelere iyi niyetlerini sundu.
Brooke gemiden ayrılır ayrılmaz, Saddam'ın kafasına füze yağdı.
Julia Roberts, George Clooney, Andy Garcia, Brad Pitt ve Matt Damon iyi niyetlerini göstermek için Adana İncirlik'e geldiler.
İyi niyetlerini göstermek için pilot montları giydiler.
F16 kokpitlerine oturup, hatıra fotoğrafları çektirdiler.
Bu iyi niyetli ziyaretin tüm masrafları Ocean's Eleven filminin yapımcısı Warner Bros şirketi tarafından karşılandı.
İncirlik'teki pilotlar da, bu iyi niyetli ziyarete iyi niyetle karşılık verip, Saddam'ı bombaladılar.
Irak yokedildi.
Terminator Bağdat'a geldi.
Arnold Schwarzenegger, Irak'taki en büyük Amerikan üssü Victory'de iyi niyetli bi konuşma yaptı.
“Ben yokedici'yi sadece canlandırıyorum, sizler ise gerçek yokedicilersiniz, hepinizi kutlarım” dedi.
Antonio Banderas, Nicole Kidman, Orlando Bloom, Susan Sarandon, Edward Norton, Drew Barrymore, Liam Neeson, Forest Whitaker, Jackie Chan, Danny Glover, Whoopi Goldberg… Hep iyi niyet elçileriydi.
Bir yere gidiyorlar.
ABD orayı vuruyordu.
Veya, önce ABD vuruyor.
Sonra bunlar gidiyordu.
En ünlüleri Angelina Jolie.
Afganistan'a gitti.
Kosova'ya gitti.
Pakistan'a, Sudan'a gitti.
Libya'ya gitti.
Tunus'a, Irak'a gitti.
Mısır'a gitti.
Her gittiği yerin altı üstüne geldi.
2011'de Türkiye'ye…
Suriye sınırımıza geldi!
Akp hükümeti, yalaka basınımız, sayın ahalimiz pek mutluydu, sevinçten içimiz içimize sığmadı, dünyalar bizim oldu.
O günden beri Suriye'de kan gövdeyi götürüyor.
O günden beri Türkiye gün yüzü görmedi.
Bastığı yerde ot bitmeyen Angelina Jolie, Türkiye'ye gelmeden önce, en son nereye gitmişti biliyor musunuz?
Suriye'ye!
Esma Esad'ın kankasıydı.
Zırt pırt Şam'a gidiyordu.
O zamanlar, Suriye'ye sığınan Iraklı mültecilere iyi niyet gösteriyordu.
Angelina geldiği için, Suriye halkının mutluluktan içi içine sığmıyordu.
Hatta, Suriye'ye üçüncü gidişinde Brad Pitt'i de yanında götürmüştü, dünyadan haberi olmayan Beşar Esad makam otomobilinin direksiyonuna geçmiş, Brad'i gezdirmişti.
E şimdi bakıyoruz Edirne sınırımızda olan bitenlere…
Veya, botlara bindirerek Ege adalarına ittirdiğimiz mültecilere…
Hani nerede şimdi Angelina Jolie?
Oscar ödüllü senaryolarda “figüran” olmak, hazin bir duygu değil mi?
Kendini hâlâ “başrol”de zanneden asrın liderimize samimiyetle hatırlatayım istedim…
Aklımızı başımıza toplamazsak, Denzel Washington mı gelir, Sandra Bullock mu, orasını bilemem gari!
Yılmaz Özdil
3 notes
·
View notes
Text
90’lara Dair Güzel Anılar 90’ları Farklı Kılan 6 Özellik
90’lı yıllar, birçok özelliğiyle diğer dönemlerden ayrılan ve hafızalarda yer eden bir dönemdir. İşte 90’lı yılların ön plana çıkan özellikleri: 1. Müzik: 90’lı yıllar müzik dünyasında oldukça hareketli ve renkli bir döneme denk gelmektedir. Özellikle pop müzik, rock ve eurodance tarzları ön plandadır. Ajda Pekkan, Tarkan, Sezen Aksu, Barış Manço gibi isimler bu dönemin en önemli sanatçıları arasında yer alır. 2. Moda: 90’lı yılların modası da oldukça karakteristik ve unutulmazdır. Herkesin gardırobunda mutlaka bir kot ceket, şort veya gömlek bulunurdu. Ayrıca o dönemin vazgeçilmez aksesuarlarından olan choker kolyeler, çift renkli platform ayakkabılar ve spor ayakkabılar da modayı belirlemekteydi. 3. Televizyon Dizileri: Türk televizyon tarihinde efsaneleşen birçok dizi 90’lı yıllarda yayınlanmıştır. Süper Baba, Ferhunde Hanımlar, Tatlı Kaçıklar gibi diziler hala akıllarda yer etmiştir. Bu dizilerdeki karakterler ve hikayeler, o döneme ait güzel anılarımızın bir parçası haline gelmiştir. 4. Karakteristik Oyunlar: 90’lı yıllar çocukların en çok eğlendiği ve bağımlılık yaratan birçok oyuna sahne olmuştur. Nintendo, Sega ve Atari gibi oyun konsollarıyla birlikte oyuncular Super Mario, Sonic, Mortal Kombat gibi efsanevi oyunlarla keyifli zaman geçirirdi. 5. Kaset Kültürü: 90’lı yıllarda dijital müzik platformlarının henüz hayatımızda yer almadığı bir dönemdi. Herkesin evinde bir kasetçalar bulunurdu ve kasetlerle müzik dinlenirdi. Hatta özellikle sevgililere hazırlanan karışık kasetler çok popülerdi. 6. Sokak Oyunları: 90’lı yıllar çocukların sokakta oyunlar oynadığı bir dönem olarak da hatırlanır. İki kapılı ev, yakar top, ip atlama gibi oyunlar sokaklarda yoğun olarak oynanırdı. Arkadaşlarla geçen bu yaratıcı ve hareketli zamanlar, 90’ları farklı kılan özellikler arasındadır.
90’lı Yılların Farklı Yanları
90’lı yıllar, birçok farklı yanı ile diğer dönemlerden ayrılmaktadır. İşte 90’lı yılların öne çıkan farklı yanları: 1. İnternetin Gelişi: 90’lı yılların başlarında internet hızla yayılmaya başlamıştır. Herkesin evinde bir internet bağlantısı bulunması, iletişim ve bilgi erişimine yeni bir boyut kazandırmıştır. Ancak o dönemde internetin kullanımı günümüze göre oldukça sınırlıydı. 2. Cep Telefonlarının Yaygınlaşması: 90'lı yıllarda cep telefonlarının kullanımı hızla artmıştır. Özellikle Nokia 3310 gibi efsanevi modeller, 90’lı yıllara damgasını vurmuştur. Ancak cep telefonları henüz akıllı telefonların fonksiyonlarına sahip değildi ve sadece temel haberleşme özelliklerine sahipti. 3. VHS Kayıtları: 90’lı yıllar, televizyon programlarının çoğunlukla VHS kasetlere kaydedildiği bir dönemdir. Özellikle izlemek istediğimiz dizi veya film saatleri gelince hemen kasetleri ayarlamaya çalışırdık. 4. Yabancı Diziler ve Sitcom'lar: 90’lı yıllar, Türk televizyonlarında yabancı dizilerin yaygınlaştığı bir dönemdir. Friends, Beverly Hills 90210, Baywatch, Full House gibi diziler o dönemlerde büyük ilgi görmüştür. 5. Kasetçalar ve Walkman'lar: 90’lı yıllar müzikseverlerin kasetçalar veya Walkman denilen taşınabilir müzik çalarlarıyla müzik dinlediği bir dönemdir. Kulağımızda kulaklıklarla saatlerce favori şarkılarımızı dinlemek, o zamanın keyifli anılarından biridir. 6. Fotokopi Çekimleri: 90’lı yılların başlarında fotokopi makineleri daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Ödevlerimiz, ders notlarımız ve diğer belgeleri fotokopiye çektirerek çoğaltmak, özellikle öğrenciler için önemli bir durumdu.
90’ların Unutulmazları
90’lı yıllar, pek çok unutulmaz anının yaşandığı bir dönemdir. İşte 90’ların unutulmazları: 1. Furby: Peluş oyuncak olan Furby, 90’lı yıllarda büyük bir fenomene dönüşmüştür. Sesli tepki veren, kendini ifade eden ve öğrenen bu oyuncak, çocuklar arasında popüler olmuştur. 2. Tamagotchi: Elektronik evcil hayvan olarak bilinen Tamagotchi, 90’lı yılların en popüler oyuncaklarından biriydi. Kendi sanal evcil hayvanını besleyen çocuklar, onların ihtiyaçlarını karşılamak ve büyütmekle görevliydi. 3. Spice Girls: 90’lı yılların en popüler kız grubu Spice Girls, dünya çapında büyük bir etki yaratmıştır. "Wannabe" gibi hit şarkıları ile genç kızlar arasında büyük bir hayran kitlesi oluşturmuşlardır. 4. Super Nintendo: Oyun konsolu furyasının doruk noktasına ulaştığı 90’lı yıllarda Super Nintendo, en çok tercih edilen oyun konsollarından biriydi. Birçok efsanevi oyunuyla (Super Mario World, Donkey Kong Country) çocukların ve gençlerin favorisi olmuştur. 5. Titanic: James Cameron'ın yönettiği ve büyük bir gişe başarısı elde eden film Titanic, 90’lı yılların en unutulmaz yapımlarından biridir. Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'in muhteşem performansları, filmi efsaneleştirmiştir. 6. Baywatch: 90’lı yılların ünlü televizyon dizisi Baywatch, kıyı güvenlik ekibinin maceralarını anlatmaktadır. Ünlü oyuncu David Hasselhoff ve Pamela Anderson'ın yer aldığı dizi, dünya genelinde büyük bir fenomene dönüşmüştür.
90’lara Dair Güzel Anılar
90’lı yıllar, pek çok insanın güzel anılara sahip olduğu ve özlemle hatırladığı bir dönemdir. İşte 90’lara dair güzel anılar: 1. Yaz tatilleri: 90’lı yıllar, okulların yaz tatiline girdiği ve çocukların uzun soluklu yaz tatillerine doyasıya eğlendiği bir dönemdir. Denize gidip kumdan kaleler yapmak, bisiklete binmek, pikniklere gitmek gibi aktiviteler yaz tatillerinin vazgeçilmezleridir. 2. Misafirlikler: 90’lı yıllarda misafirlik kültürü oldukça yoğundu. Akşamları komşu veya akraba evlerine giderek sohbetler edilir, güzel yemekler yenir ve keyifli zamanlar geçirilirdi. 3. Meşhur çizgi filmler: 90’lı yıllar, birbirinden güzel çizgi filmlerle doluydu. Tom ve Jerry, Scooby-Doo, Looney Tunes, Batman, Ninja Kaplumbagalar gibi karakterlerin maceralarını izlemek, çocuklar için büyük bir mutluluk kaynağıydı. 4. Toplama kartlar: 90’lı yılların en popüler trendlerinden biri de toplama kartlarıdır. Pokemon, Yu-Gi-Oh, Dragon Ball Z gibi kart oyunları ve koleksiyonları, arkadaşlar arasında büyük bir heyecan yaratırdı. 5. Arkadaşlarla buluşmalar: 90’lı yıllar, sosyal medya veya cep telefonlarının yaygın olmadığı bir dönem olduğu için arkadaşlarla buluşmalar oldukça önemliydi. Okuldan çıktıktan sonra parklarda veya sokaklarda buluşarak saatlerce oyun oynamak ve eğlenmek, güzel anılarımız arasındadır. 6. Doğa ile vakit geçirmek: 90’lı yıllar, teknolojinin henüz hayatımızı ele geçirmediği bir dönem olduğu için doğa ile daha fazla vakit geçirme fırsatı buluyorduk. Bisiklet turları düzenlemek, ormanda keşif yapmak veya çiftliklere gitmek gibi etkinlikler doğa ile iç içe olmanın keyfini yaşatırdı. Read the full article
0 notes
Text
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Kıyafetleri
New Post has been published on https://dizikiyafetleri.net/siyah-beyaz-ask-11-bolum-kiyafetleri/
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Kıyafetleri
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Kıyafetleri 25 Aralık pazartesi akşamı izleyicisini Kanal D ekranına kilitleyecek görünüyor. Birce Akalay ve İbrahim Çalikkol ustalıkla oynağı dizisinin konusu kadar aşklarının önüne geçen 2017-18 Sonbahar- Kış modasını yansıtan Siyah Beyaz Aşk Dizi kıyafetleri ile de kendinden çok söz ettiriyor. Siyah Beyaz Aşk Aslı kıyafetleri arasında Aslının giydiği kaban, triko kazak, jean pantolon, deri mont, bot, çizme ve çantası ile Aslının takıları çok favori gösteriliyor. Aslı özellikle taktığı küpeler çok soruluyor ve Siyah Beyaz Aşk Aslı Takı sponsorları kim? sorusunun cevabını soran izleyicilerimiz için Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm sponsorları açıklandıkça yazımızı güncelliyor olacağız.
Siyah Beyaz Aşk 10.Bölüm Kıyafetlerine göz atmak için Tıklayınız
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm konusu ise Aslı Ferhat’ın karanlık yönünün dayısı Namıkt’an geldiğini düşünürken aslında Ferhat’ın babasının Namık Emirhan olduğunu öğrenen Aslının gerçeği Ferhat’a söyleyecek mi? Namık Aslıyı uzaklaştırmak için neler yapacak? Aslı bu durumun içinden çıkabilecek mi?
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Aslı Kıyafetleri arasında Aslının giydiği yakası kürklü gri kaba, Aslının giydiği V yakalı mor kazak, Aslının giydiği bordo deri ceket, beyaz kazak, kahverengi çizmeleri ve taktığı kolye ile yüzükler hangi marka? Birce Akalay Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm sponsorları açıklandıkça yazımızı güncelliyor olacağız.
İbrahim Çelikkol Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm kıyafetleri arasında Ferhat’ın giydiği siyah boğazlı kazak, siyah kaban, siyah pantolon ve siyah botları ile Ferhat’ın gözlüğü bu haftanın öne çıkan kıyafetleri arasında yerini alıyor.
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Kıyafetleri
Siyah Beyaz Aşk 11 Bolum Asli gri kaban Oxxo incelemek için Tıklayınız
Siyah Beyaz Aşk 11 Bolum Ferhatin siyah Kazagi Pierre Cardin incelemek için Tıklayınız
Siyah Beyaz Aşk 11 Bolum Ferhatin siyah Kabanı: Hatemoğlu incelemek için Tıklayınız
Siyah Beyaz Aşk 11 Bolum Ferhatin Gözlüğü: Tom Ford
Siyah Beyaz Aşk 11 Bolum Asli mor kazak Network incelemek için Tıklayınız
Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Fragmanı
youtube
Tüm Dizi Kıyafetleri için tıklayınız
#Birce Akalay Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm sponsorları#Dizi kıyafetleri#Dizi modası#Dizi sponsorları#İbrahim Çelikkol Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm sponsorları#Siyah Beyaz Aşk 10.Bölüm Kıyafetleri#Siyah Beyaz Aşk 11 Bolum Aslinin giydigi bordo deri mont#Siyah Beyaz Aşk 11 bolum Aslinin küpeleri nereden#Siyah Beyaz Aşk 11 bolum Aslinin yüzükleri nereden#Siyah Beyaz Aşk 11 bolum Fertatin siyah kabani#Siyah Beyaz Aşk 11 bolum Fertatin siyah kazagi#Siyah Beyaz Aşk 11 bolumde Aslinin mor kazagi#Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm Kıyafetleri#Siyah Beyaz Aşk 11.Bölüm sponsorları#Siyah Beyaz Aşk dizi kıyafetleri#Siyah Beyaz Aşk kıyafet sponsorları
0 notes
Text
No 309 Dizi Kıyafetleri 38.Bölüm
New Post has been published on https://dizikiyafetleri.net/no-309-dizi-kiyafetleri-38-bolum/
No 309 Dizi Kıyafetleri 38.Bölüm
No 309 Dizi Kıyafetleri 38.Bölüm çok beğenildi. Sizler için No 309 38.Bölüm sponsorlarını araştırdık. 8 Mart Dünya Kadınlar günü haftasına özel bölümde kadının önemini ve toplumdaki yerini vurgulayan bölüm topluma da Sosyal sorumluluk mesajları verdi ve hem konusu hemde No 309 Dizi Kıyafetleri bu hafta çok beğenildi.
No 309 38.Bölüm Lale Kırımızı Triko Markası ve Fiyatı
No 309 38.Bölüm Lale Siyah Beyaz Triko
No 309 38.Bölüm Lale Siyah Beyaz Triko Markası ve Fiyatı
No 309 38.Bölüm Lale Desenli Mont
, No 309 38.Bölüm Lale Desenli Mont Markası ve Fiyatı
No 309 38.Bölüm Lale Beyaz Bluz
No 309 38.Bölüm Lale Beyaz Bluz Markası ve Fiyatı
No 309 Dizi Kıyafetleri 38.Bölüm Galerisi
No 309 38 Bolum Lale Bamber
◄ Back
Next ►
Picture 1 of 19
No 309 38. Bölüm Lale Mont: İpekyol
jQuery(function($) new NggPaginatedGallery('a3884f945c2760cf805514d25f882404', '.ngg-imagebrowser'); );
#Dizi modası#Dizi sponsorları#Dizilere sponsor olan markalar#No 309#No 309 dizi kıyafetleri#No 309 Dizi Kıyafetleri 38.Bölüm#No 309 Kıyafetleri 8 Mart#No 309 Lale Kıyafetleri#No 309 Pelin su kıyafetleri
0 notes