#Cinnîler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Çok acayip bir alemdeyiz.
#Ruhanîler#Cinnîler#Şeytanlar#Melekler#Risale-i Nur#Bediüzzaman#Said Nursi#Necip Fazıl Kısakürek#Çile
6 notes
·
View notes
Text
PİRANDAN HİKMETLER
Mevlânâ Salâhuddin İbn-i Mevlânâ Sirâcüddin Hazretleri, Hazreti Üstazımıza:
"Senin vefâtında cinnîler, süflîler ve şeytanlar bayram ederler. Zîra sizdeki tasarruf-u küllî onları bağlayıp, mânî olmaktadır.
Kezâ Mevlânâ Salâhuddin İbn-i Mevlânâ Sirâcüddin Hazretleri "Sana öyle bir tasarruf verilmiş ki, şu dağa teveccüh etmiş olsan, okutursun." buyurdular.
Cenâb-ı Hak bana Şems tecellîsi ihsan etti; teveccüh ettiğimiz yer ihyâ olur.
Nefsini öldüren kişinin fermânına güneş dahî tâbi olur.
Bu yolda üstazların himâyesiyle nice belâlar bağışlanır.
Hadis-i şerif:
Ümmetimden bir tâife devamlı olarak (kıyâmete kadar) zaferden zafere koşacak, kendilerine hile ve desîse yapmak isteyenler, bir zarar veremiyecek.
Semâdan taş yağsa, benim kardeşlerime isâbet etmeyecek.
Vallahi çocuklar, dünyanın en bahtiyar insanlarısınız.
Size müjde ediyorum, din yenilenecek.
Atom'un teesir sâhası (müddeti) elli sene olup, Deccal'in teesir müddeti de elli senedir.
Bu dînin garib anlarında hizmetini gören, saltanatını görmeden ölmez. İmam-ı Ebû Yusuf misaldir.
Muhâliflerin ezâsına sabredip, onları büyüklerin bâtınına havâle ediniz. (Mektûbât-ı İmam-ı Mâsum K.S.)
Bu talebel eski talebe değil, Onlar İmam-ı Rabbânî evlatları, onlarla mücâdele olmaz; kim karşı koyabilir?..Eski hocaları astılar kestiler.
Tek kişi de kalsa, ayağına kadar gidip okutacağız. O da olmazsa külâha ders vereceğiz. (Vazîfe azmi...)
Sene 1942 Hasan Basri ve Mehmet Emin berâberken "Şimdi üç kişi olduğuna bakmayın. Yarın 30, daha sonra yüzbinler olacak. Bu asırda ilim bizim elimizden intişar edecek. Bu Cenâb-ı Hakk'ın takdiri, peygamberân-ı ızâm ve evliyâ-i kirâmın kararlarıdır. (Mutlaka olacak...)
Enbiyâ silsilesi gibi, evliyâ silsilesi de vardır. Enbiyânın hâtemi Hazreti Fahr-i âlem S.A.V., evliyânın hâtemi vâris-i Rasûl-ü âhirzamandır.
Bu dünya istirahat için değil, imtihan içindir.
Harb olur, darb olur, müslim olur, kâfir olur, gelir, gider, devran döner; bâzısının imtihan sırası gelir, bâzısı sabî iken gider.
Mü'min için dünyada zarar yoktur. Çektiklerinin cümlesi mağfiret içindir.
Tesbih namazı, dünya mavaffakiyetleri için istiğfârı tâmmedir.
Bizim yolumuzda her ne zaman ârızalar vukû bulsa, bilinsin ki bu, terakkî alâmetidir.
Allah dostlarının teveccüh kudretiyle âlemde olmayan iş yoktur.
Bizden sonra vâris olmayacak, bizde son bulacak. Âlem-i âhirete irtihâlimizden sonra 40 sene tasarruf bizde kalacak ve daha kuvvetli olacak. Zirâ kılıç kınından çıkınca daha kuvvetli keser ve ruhda telsiz sür'ati vardır. 40 yılın sonunda tasarruf kesilecek ve âlem beklenen âkıbetini görecek.
Bey Agabeyimiz şöyle buyurdular:
Hazreti Üstâzımızın fem-i saâdetlerinden bir kaç sefer duydum. "İrtihâlimden sonra 40 yıl tasarrufum devam edecektir." Bu mubârek sözlerden mecâzî bir mânâ murat edilmiyorsa dünyanın ömrüne şurada bir kaç senelik zaman kaldı.
Kardeşlerime tebliğ ediyorum; hizmetlere iyi yapışsınlar. Yarın kıyâmet gününde herkes kendi hesâbıyla uğraşırken Mevlâmızın bizlere gösterdiği iltimas karşısında "Yâ Rabbi yarım saat daha ömür verseydin de Dînine, Kitâbına hizmet etseydik." diyeceğiz. Zîrâ aramızdaki derecât da hizmetlerimize göre olacaktır.
Ay'a çıkacaklar. Bu kıyâmetin son alâmeti olur.
Sahâbe-i Rasûlüllah S.A.V. 124 bir erkek. 100 bin kadın, ceman 224 bindir.
Bu yolu bulmak ne benim, ne sizin haddiniz değil, geçmiş ecdâdımızdan kimlerin hürmetine nasib etmişse etmiş...
1950 Mart ayının son haftaları: Halil Bey, Refik Bürüngüz bey, Süleyman Kuşçulu Bey, yemekte berâberdi: Hazreti Üstaz:
"Efendiler, Efendiler! Dünyada yemeğe, içmeğe îtibar etmeyen bir kimse ararsanız beni bulursunuz. Ben size yemek içmek için değil, şunun için geldim: Sizlerden her biriniz bir kaç talebe doyurabilirsiniz. Memleketlerinizden talebe temin edin. Okutmak benden doyurmak sizden olsun." Yanında götürdüğü talebeleri gösterip:
"Ben bunları okuttum ve size göstermek için getirdim, İnanmazsanız okutun" buyurdu.
3 notes
·
View notes
Photo
Küfre sebep olan bazı söz ve işler Sual: Küfre sebep olan söz ve işlerden bazıları nelerdir? Cevap: Ben çalınanları ve gayb olanları bilirim dese, söyleyen ve inanan kâfir olur. Bana cin haber veriyor dese, yine kâfir olur. Peygamberler ve cinnîler dahi gaybı bilmezler. Gaybı, ancak Allahü teâlâ bilir ve Onun bildirdikleri bilir. Bir kimse, Allahü teâlâya and içmek dilese, bir ahar kimse dahi, ben senin, Allahü teâlâya and içtiğini istemem. Talâka ve itâka veya şerefe, namusa and etmeni dilerim dese, kâfir olur, demişlerdir. Bir kimse, bir kişiye, senin didarın bana can alıcı gibidir dese, kâfir olur demişler. Zira, can alıcı, bir ulu melektir. Bir kimse, namaz kılmamak hoş iştir dese, kâfir olur. Bir kimse, bir kişiye gel namaz kıl dese, o dahi bana namaz kılmak zor iştir dese, kâfir olur demişler. Allahü teâlâ, gökte benim şâhidimdir dese, kâfir olur. Zira Allahü teâlâya, mekân isnat etmiş olur. Allahü teâlâ, mekândan berîdir. [Allah baba diyen de kâfir olur.] Bir kimse; Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yemek yedikten sonra mübarek parmağını yalardı dese, bir başkası, bu iş terbiyesizliktir dese, kâfir olur. Rızk Allahdandır. Lâkin kuldan da hareket gerektir dese, bu söz şirktir. Zira kulun hareketi de Allahdandır. (İslâm Ahlâkı s. 203) https://www.instagram.com/p/B-RYrnVlCAT/?igshid=wl3u0e4zlukj
0 notes
Text
Gölgesiz Matiz
0
Gölgesiz Matiz Bülent Ayyıldız İthaki Yayınları
2018 Kayıp Rıhtım okur anketlerinde yılın en iyi yerli fantastik romanı seçilen Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil’in yazarı Bülent Ayyıldız bu defa bir öykü kitabıyla karşınızda.
Perdedeki gölgeler aynı insan gibi ses çıkarıyordu. Hayalînin ustal��ğına verdiler. Aniden kocaman bir canavar belirdi perdede. İnsanlar bunu da gerçek mi değil mi ayırt edemediler; derken perde yırtıldı. Yanı başında Lami müstehzi sırıtmasıyla halka bakıyordu. Yırtılan bezin arkasından tepegözler, şahmaranlar, câzûlar, cinnîler, yılanlar, çıyanlar çıkmaya başladı. Halk ne olduğunu anlayamadı. Bu da neyin nesiydi. Tepegözler ağızlarından ateş saçmaya başlayınca bir vaveyla koptu. İnsanlar sağa sola kaçışmaya başladı. Acı bir seda kapladı meydanı. Ahali ne olduğunu anlamasa da can havliyle sağa sola kaçışıyordu. Kafalar kopmaya, işkembeler, bağırsaklar ortalığa saçılmaya başladı. Ortalık kan revan oldu. Lami kahkahalar atıyordu.
Gölgesiz Matiz, ilk kitabı Durun Yanlış Anladınız ile dikkat çeken Bülent Ayyıldız’ın ikinci hikâye toplamı. İlk romanı Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil ile farklı üslupları harmanlayarak şahsiyetli bir kurgu oluşturulabileceğini gösteren yazar, bu kitabında kendisini takip eden okuyuculara; farklı dönemlerin, coğrafyaların, dillerin, karakterlerin seçkin bir koleksiyonunu sunuyor.
Günümüz kurgusu hakkında fikir edinmek ve onun zenginliğine tanık olmak isteyen okuyucuları kitabın arka kapağını kenara bırakıp vakit kaybetmeden kitabı okumaya çağırıyorum. -İsmail Pelit
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://sizekitap.com/deneme/golgesiz-matiz/
0 notes
Text
Dede Berduş
Dede Berduş Kadir Osoydan Cinius Yayınları
İnsanların cenneti olan dünyaya dökülen ilk kan Habil ve Kabil kardeşlerin arasına Habil ile beraber düştü. Tekrar hiç çıkmamak üzere Kabil’in üstüne sıçradı. İyi ve kötü, ezilen ve ezen, ölen ve öldüren birileri devamlı vardı.
Başlangıçta dünya birdi. Cinnîler ve insanoğlu beraber yaşadı. Âdemoğlu, nefsi için binlerce yıl cinnîleri ve büyüyü tabanca olarak kullandı. Ta ki Yaradan doğaüstü güçleri kullanmayı ve büyüyü yasaklayıp, boyut yasalarını koyana kadar. O, cinnîleri ve ademîleri aynı dünyada ayrı boyutlara attı. Bir aynanın iki tarafı benzer biçimde. Diğer boyutu duymak, görmek isteyenler boyut kurallarını uyguladıkları sürece duyabilir ve görebilirdi. Fakat boyut kitaplarında yazılı üst düzey büyüler olmadan karşı boyutun doğaüstü güçleri kullanılamazdı.
Boyut yasaları kötü niyetle kullanılmaması için güvenlik amacı ile yedi parçaya bölündü ve her parça bir kitap şeklinde cinnîlere emanet edildi. Cin diyarında kitapların hepsine hükmetmek için yüzyıllar süren savaşlar yaşandı. Sonunda yedi cinnî kabilesi savaşları bitirmek ümidiyle bir araya gelmiş olarak kitapları âdemoğlu diyarında Habil neslinden gelen ve Göktanrı’ya yakarma eden Türk şamanlara emanet ettiler.
Her kitap kendi kabilesine ilişkin yüce bir savaşçı cinnîye büyü ile bağlandı. Cinnîler kitapların ve kitapları elinde tutan kitap koruyucularının muhafızıydı. Ve boyutlar arasında her iki boyutun güçlerini de kullanma yetkisine sahiplerdi.
Fatih Sultan Mehmet, kitapları ve kitapların doğaüstü gücünü kullanmak isteyen kardeşlerini fetva ile boğdurdu. Boyut yasalarını, gerçek Türk tarihini ve Mu adasını özetleyen kitapları tekrar bulunmamak üzere ortadan kaldırttı. Mustafa Kemal Atatürk ömrünün son on yılını bunları bulmak için harcadı.
Fakat buldukları ve öğrendiklerinden sonrasında bulduğu detayları gizledi, birçoğunu yaktı ve yok etti. Son beş yıl araştırmaya bizzat kendisi, tek başına devam etti.
Yaşayan Türk şamanların hepsi Birinci Dünya Savaşı’nda kitapları ele geçirmek isteyen işgalci devletler tarafından işkencelerle öldürüldü. Saf Habil kanından bir şaman kalmayana kadar. O süre Mustafa Kemal tüm bildiklerini ve kitapları hem Habil hem Kabil’in kanını taşıyan, malum son Türk şaman olan isimsiz bir çocuğa emanet etti.
Can yakmamak için can veren eski şamanlardan farklı olarak, emanetler için can almaktan çekinmeyen isimsiz şaman süreında akan kan, dere oldu aktı, deniz oldu taştı. Okyanuslar kızıla boyandı. Türk devletleri ve Aksakallılar kitapları isimsizden almak istediğinde kardeş kavgası tüm dehşetiyle yine başladı.
0
.bookmarked-avatar imgmargin: 3px;
Bookmarked By
devamı burada => https://goo.gl/n7BF6S
0 notes