#Buna River
Explore tagged Tumblr posts
Text
The Buna River and Shkodra Lake seen from Rozafa Castle, Shkodër, Albania
Linda Gerbec
1 note
·
View note
Text
Blagaj (2) by Tibor Lelkes
Via Flickr:
A small village in Bosnia-Herzegovina. Here is also the Vrelo Bune, the source of the river Buna.
95 notes
·
View notes
Text
Tekija, primary guest & meeting room
Blagaj, Herzegovina
The guest room windows offer a view of the Buna River as it emerges from below the cliff. A divan (built-in seating) bounds the exterior walls of the room, and is covered with patterned textiles. Their dominant deep red combines with white walls and brown woodwork to create an inviting ambiance. (photo 1997)
39 notes
·
View notes
Text
selam... bu gece sana yazmak istediğim gecelerden yalnızca biri. bir yere yazarsam rahatlayacağımı düşündüm ama söyleyeceklerimin bir word dosyasında tıkılı kalmasını da istemedim. “söyleyeceklerim” yazarken dakikalarca durup düşündüm. söylemek istediklerim var sana, zamanında söylemek istediklerim, şimdi söylemek istediklerim, söylemediğim için pişman olduklarım... keşke en başından itibaren böyle olmasaydı her şey. keşke sadece sana şarkılar söyleyebilseydim ve uzun telefon konuşmalarımızda günümün nasıl boktan geçtiğini ya da sınıfa gelen yeni kızı anlatsaydım. keşke en başından sana her şeyi doğruca yalan söylemeden aktarsaydım. yıllar önce nasıl zorbalığa uğradığımı, bütün bir şehir tarafından dışlandığımı, dışarı dahi çıkmadığım yıllarımı utanmadan sana anlatabilseydim. keşke yaşadığım zorbalığı aptal bir çocukluk kabusu olarak görüp anlamsızca kurdeleler ve kurutulmuş çiçeklerle süslemeseydim. bu, romantize edilebilecek bir şey değildi. keşke ilişkimize başka kimseyi dahil etmeseydim. lafta bile olsa, sözde bile kalsa rahatsız oluyordun ve farkındaydım. sadece beni daha çok sevmeni istedim. zannettim ki kıskanmak sevmekti, kıskanman için başkası gerekirdi. kıskanmadığını hissettiğim her an ruhum ağzımdan uçup gidiyordu sanki. bu ilişkide hatalı olan tek bir taraf yok biliyorum ama yine de kendimi suçlamaktan ve üzülmekten başka bir şey gelmiyor elimden. ağlamak istemiyorum ama kendimi üzgün, kırgın ve yorgun hissediyorum. en başını hatırlamaya çalışıyorum... en başında sana senden hoşlandığımı söylediğim gün kalmış hatırımda sadece. ondan önce nasıl tanıştık, ne konuştuk, senden nasıl hoşlandım hatırlamıyorum... sana senden hoşlandığımı söylediğimde gerçekten hoşlanmıyordum... en azından romantik açıdan. kafanın karıştığını, yönelimini daha bilmediğini söylemiştin. çok sinirlenmiştim sana. nasıl olabilirdi böyle bir şey? peki ya ben biliyor muydum kendimi? ne hissettiğimi, neyin doğru neyin yanlış olduğunu? sonrasında işler nasıl gelişti hatırlamıyorum... sene kaçtı acaba 2019-2020 mi? arada küstük mü hatırlamıyorum. konuşmadığımız bir zaman vardı onu biliyorum ama neden konuşmuyorduk nasıl yeniden konuşmaya başladık onu da hatırlamıyorum. ufak tefek anılar var sadece aklımda. papatyalar ve kahveler... piyanom, yiruma river flows in you ve einaudi experince, kediler ve şarkılar... yüzünü unuttum mesela, sesini unuttum, ellerini unuttum. çok bir şey yok aklımda. üzüntülerin ve sevinçlerinin benimle paylaştığın kadarı var aklımda. dişinin ağrısı, yeme bozukluğun, beden algı bozukluğun, annen, baban, kardeşin, adın ve soyadın kaldı sadece aklımda bitiren bendim. belki de benim ne kadar kalpsiz olduğumu, seni hiç sevmediğimi, seni unutup hayatıma hiç yokmuşsun gibi devam ettiğimi düşünmüş olabilirsin. ama yemin ederim öyle değildi. evet kendim için bitirdim. çünkü seni seviyordum ve sabah akşam seni düşünüyordum, doktor olmak istiyordum ve çalışmalıydım. kendimi düşünüp bencilleştim, bütün evren beni korkutuyordu. ufak bir çevrem var, ya öğrenirlerse dedim. korktum. korkakça davrandım, savaşmadan kaçtım. eğer senle ayrılırsam her şey biter sandım. seni unuturum, seni hiç sevmemiş gibi olurum sandım. yanıldım. eskisinden bile daha çok düşündüm seni. o kadar çok özledim ki kalbim göğüs kafesimi parçalayıp çıkıp gitti sanki. sana zamanında yalanlar söyledim, zamanı değildi. ve buna rağmen beni anlayacağını düşündüm. evet dedim şimdi çıkacak ve beni anladığını söyleyecek. korkakça seni engellemiştim ki bana mesaj atama. öfkeni, üzüntünü ve beni unutuşunu görmekten korktum. hiç mesaj atmamandan korktum bu yüzden engelledim. sınavdan bir hafta önce engelini kaldırdım. emindim çünkü, anlamıştın beni ve durumumu. sınavımda başarılar dileyecektin. mesaj atmadın, aramadın. yok gibiydin. hiç olmamış gibiydik. mesaj atsaydı dikkatim dağılırdı sınavda seni düşünürdüm, iyi ki atmadın dedim. sınavdan sonra atacaktın, tebrik edecektin beni. etmedin. bütün bir yaz tatilini üzülerek geçirdim. hem seni özlüyor ve üzülüyordum hem de sınavıma üzülüyordum. hayatımın en depresif dönemiydi. her gün sabahtan akşama şeytanlarımla boğuşuyordum. 48 gün boyunca her uyuduğumda kabuslar gördüm. uyumak istemedim. gecelerce uyanık kaldım. artık bitip gitmişti sınav. sen de yoktun. ne konuşacak kimsem vardı ne de çalışacak dersim. ağlayamadım da yas da tutamadım. kendimi sana iyi anlatamadığıma yandım. umarım yoldan geçerken sana uğramış uzak bir tanıdıkmışım gibi unutmuşsundur beni, hatıranın tozlu sayfalarında ismi bile olmayan biri olmuşumdur. şu an mutlu olman beni mutlu eder çünkü mutluluğu hak ediyorsun. hayatında başka biri olduğunu biliyorum. benim de hayatımda birileri oldu, çok da sevdiklerim oldu. hiçbiri senin kadar acıtmadı. sen ve ben hiçbir zaman hak ettiğimiz ayrılığı alamadık. en azından arkadaş kalabilirdik. seni dinlerdim sen de beni dinleseydin. uyuyamadığım gecelerde seni düşündüm aynı bu gece gibi. beni görmezden geldiğin geceler oldu zamanında biliyoruz bunu ikimizde. zamanı değil demek ki diyerek ertelediğim ölümsel düşünceler oldu. online oluşunu görürdüm ama bana yazmazdın. twitterda kavga ederdin, instada idollerini överdin, kim bilir ne uygulamalar kullanıyordun ben kaçırmıştım, ben senin bana iyi geceler yazdığını görmeden uyumazdım. sen bunları bilmezdin. her bunlar yaşandığında o kadar üzülürdüm ki ölecek gibi hissederdim. denizin tam orta yerinde yanımda kimseler yokken bacağıma kramp girmesi gibi bir his. ölecek gibiyim, endişeliyim ve çok sinirliyim. defalarca gururumu kırıp yeniden, yeniden, yeniden, yeniden yazdım sana. bütün o depresif gecelerim ve ölmek istediğim anlardan sonra senin başka birin varken bile yazdım sana. arkadaşlarım beni uyarırdı, yanlış bu bırak bu kızı derlerdi, sana diş bilerdim, onlar da diş bilerlerdi. uykusuz gecelerimde bunları hatırladım, beni hiç sevmediğini düşünüp üzüldüm. eğer beni hiç sevmemiş olsan bile bana yaşattığın güzel hislerin hepsi için teşekkür ederim. hiç acı çekmemiş ve ağlamamış olmanı dilerim. benim de ağlamış olmamı dilerim. eğer ağlasaydım her şey içime bir bıçak yarası gibi oturmazdı. sana adadığım şarkıları dinleyemiyorum, kaymak’ı aneke’yi her görüşümde yüreğim sızlıyor, piyanoya elimi bile sürmedim aylardır. keşke ağlamış olsaydım zamanında her şey içimde bu kadar taşlaşmasaydı. seni ömrüm boyunca unutamayacağımı biliyorum. hala seninle olan ilişkimizin arkadaşlık boyutunu özlüyorum. sen benim gözümden hiç düşmeyen bir göz yaşım oldun, sana hiç veremediğim bir buket çiçeğin kurdelesi oldun. sevemediğimiz kedilerimizin doğmamış çocuklarında kaldı artık sana olan aşkım. bu yazıyı hiç okumayacaksın, beni hiç hatırlamayacaksın, merak etmeyeceksin. bense kendi tercih ettiğim bu yolda yürüyeceğim ve kendimle gurur duyacağım. kendimi sevmem gerek, bunun için senden nefret etmeyi denedim ama başaramadım. canımı yaktığın gibi canını yakmak istedim en çok benim canım yandı. bu yazı sana son yazışım olacak. artık ne günlüğüme ne hikayelerime ne de worddeki anlamsız dosyalarıma seni anlatacağım. metroda gördüğüm kızı sen sanmayacağım, gelirsin diye kızılayda seni beklemeyeceğim. hiçbir fotoğrafın, mesajın kalmadı bende. takipleştiğimiz bütün uygulamaları kana buladım, artık hiçbir yerde yokum. senin olabileceğin hiçbir yerde olmayacağım. sen de bana yazmayacaksın. bana ulaşmak istemeyeceksin.
kendimi seveceğim. kendimle gurur duyacağım. bütün insanlığın işine yaramak istiyorum. anatomi çalışırken seni düşünmek istemiyorum. biyokimya dersinde seni hatırlamak istemiyorum. dizi izlerken senin de izleyip izlemediğini merak etmeyeceğim. bu sana ilk ve son vedam olacak. umarım ömrün boyunca mutlu olursun, bir zamanlar ankaradaki bir noktanın seni ne kadar sevmiş ve özlemiş olduğunu hatırlayıp gülümsersin. anneni affet, kardeşini sev. ülkeden kaçmak tek çözüm yolun değil. sen akıllı bir kızsın, kitap oku, yeni şeyler öğrenmekten zevk al ve istediğin işi yap. bahçeli bir ev bir köpek, üç de kedi al. taylor swift sana beni hatırlatsın. seni unutmama izin ver.
aklımdan çık artık.
seni unuttur.
sayısız penceren vardı bir bir kapatmıştım bana dönesin diye, açıyorum pencerelerini dönmeyeceğin bir yer seç, bana kendini hatırlatma.
şiirlerimi, şarkılarımı bana bırak ve git.
mutlu olalım.
2 notes
·
View notes
Text
🌍✨ 7 Must-See Spots in Bosnia You Can’t Miss! ✨🌍
Hey travelers! Bosnia and Herzegovina should definitely be on your list if you're planning your next adventure in Europe. This hidden gem is packed with stunning landscapes, rich history, and vibrant culture.
Here are 7 must-see spots that you absolutely can’t miss! 🗺️❤️
Sarajevo Dive into the heart of the Balkans in Sarajevo! Explore the charming streets of Baščaršija, visit the historic Latin Bridge, and enjoy some delicious cevapi. The blend of cultures here is fascinating! 🕌🍽️
Mostar Snap a pic at the iconic Stari Most (Old Bridge) and wander through the enchanting cobblestone streets. Don’t forget to try the saffron-infused mostarski somun while you’re there! 📸🌉
Blagaj Visit the stunning Blagaj Tekke, a Dervish house nestled against a cliff by the Buna River. It’s a serene spot for coffee and contemplation! ☕💧
Jajce Known for its breathtaking waterfall and medieval fortress, Jajce is a must-visit for history buffs and nature lovers alike. The Pliva Waterfall is a sight you won’t forget! 🌊🏰
Una National Park Nature lovers, rejoice! Explore the picturesque waterfalls and lush landscapes of Una National Park. Perfect for hiking, kayaking, or just soaking in the beauty! 🥾🚣♂️
Srebrenica Pay your respects at the Srebrenica-Potočari Memorial and Cemetery. It’s a poignant reminder of history and a place for reflection and peace. 🕊️
Travnik Stroll through the colorful streets of Travnik and visit the impressive fortress. Don’t miss out on trying the local Travnik cheese—it’s a treat! 🧀🏞️
Bosnia is a treasure trove of experiences waiting to be explored! 🌟 If you're looking for a unique addition to your Europe tour packages, include these incredible spots. Happy travels! ✈️❤️
0 notes
Photo
by Rapsak on Flickr.Dervish Monastery and Buna river source in Blagaj, Bosnia.
0 notes
Text
Events 1.22 (before 1950)
613 – Eight-month-old Constantine is crowned as co-emperor (Caesar) by his father Heraclius at Constantinople. 871 – Battle of Basing: The West Saxons led by King Æthelred I are defeated by the Danelaw Vikings at Basing. 1506 – The first contingent of 150 Swiss Guards arrives at the Vatican. 1517 – The Ottoman Empire under Selim I defeats the Mamluk Sultanate and captures present-day Egypt at the Battle of Ridaniya. 1555 – The Ava Kingdom falls to the Taungoo Dynasty in what is now Myanmar. 1689 – The Convention Parliament convenes to determine whether James II and VII, the last Roman Catholic monarch of England, Ireland and Scotland, had vacated the thrones of England and Ireland when he fled to France in 1688. 1808 – The Portuguese royal family arrives in Brazil after fleeing the French army's invasion of Portugal two months earlier. 1824 – The Ashantis defeat British forces in the Gold Coast. 1849 – Second Anglo-Sikh War: The Siege of Multan ends after nine months when the last Sikh defenders of Multan, Punjab, surrender. 1863 – The January Uprising breaks out in Poland, Lithuania and Belarus. The aim of the national movement is to regain Polish–Lithuanian–Ruthenian Commonwealth from occupation by Russia. 1879 – The Battle of Isandlwana during the Anglo-Zulu War results in a British defeat. 1879 – The Battle of Rorke's Drift, also during the Anglo-Zulu War and just some 15 km (9.3 mi) away from Isandlwana, results in a British victory. 1890 – The United Mine Workers of America is founded in Columbus, Ohio. 1901 – Edward VII is proclaimed King of the United Kingdom after the death of his mother, Queen Victoria. 1905 – Bloody Sunday in Saint Petersburg, beginning of the 1905 revolution. 1906 – SS Valencia runs aground on rocks on Vancouver Island, British Columbia, killing more than 130. 1915 – Over 600 people are killed in Guadalajara, Mexico, when a train plunges off the tracks into a deep canyon. 1917 – American entry into World War I: President Woodrow Wilson of the still-neutral United States calls for "peace without victory" in Europe. 1919 – Act Zluky is signed, unifying the Ukrainian People's Republic and the West Ukrainian National Republic. 1924 – Ramsay MacDonald becomes the first Labour Prime Minister of the United Kingdom. 1927 – Teddy Wakelam gives the first live radio commentary of a football match, between Arsenal F.C. and Sheffield United at Highbury. 1941 – World War II: British and Commonwealth troops capture Tobruk from Italian forces during Operation Compass. 1943 – World War II: Australian and American forces defeat Japanese army and navy units in the bitterly fought Battle of Buna–Gona. 1944 – World War II: The Allies commence Operation Shingle, an assault on Anzio and Nettuno, Italy. 1946 – In Iran, Qazi Muhammad declares the independent people's Republic of Mahabad at Chahar Cheragh Square in the Kurdish city of Mahabad; he becomes the new president and Haji Baba Sheikh becomes the prime minister. 1946 – Creation of the Central Intelligence Group, forerunner of the Central Intelligence Agency. 1947 – KTLA, the first commercial television station west of the Mississippi River, begins operation in Hollywood.
1 note
·
View note
Text
The Buna River as seen from the Rozafa Castle, Shkodër, Albania
Linda Gerbec
0 notes
Text
by Rapsak on Flickr.Dervish Monastery and Buna river source in Blagaj, Bosnia.
1 note
·
View note
Text
The source of river Buna in Blagaj, Bosnia and Herzegovina
1 note
·
View note
Text
Dervish Tekija from shore of Buna
Blagaj, Herzegovina
The village of Blagaj na Buni is located southeast of Mostar in the Neretva Canton of Herzegovina. The Buna River emerges from under the massive karst stone formation after traveling over 19 kilometers underground. Archaeological finds indicate that the area has been inhabited for over 5,000 years. The present tekija (dervish monastic complex) dates back over 300 years. The karst formation extends high above the tekija to sites where ruins of fortresses occupied by Illyrians, Romans, and medieval rulers are located. (photo 1988)
33 notes
·
View notes
Text
Plinius-river-pacyris-Turkic-bakir-copper
Bakir-copper-kupfer
Plinius told about a river Pacyris.
Herodotus called it Hypacyris.
Plinius Pacyris
*
Both match with Turkic BAKIR, meaning copper.
Had this river the color of copper? Is it a Turkic name?
By the way the etymology of the Indo-European words for copper is very unclear and could be a metathesis of this Turkic word-> COPPER(Kupfer)~BAKIR
*
TURKISH:
Plinius Pacyris nehrinden bahseden.
Herodot buna Hypacyris adını verir.
Her ikisi de Türkçe BAKIR ile kolayca eşleşir.
Bu nehir bakır renginde miydi? Adı da Türkçe miydi?
*
Bu arada bakır için kullanılan Hint-Avrupa kelimelerinin etimolojisi çok belirsizdir ve bu Türkçe kelimenin bir metatezi olabilir-> COPPER (KUPFER) ~BAKIR
*
Uzunbacak Adem
#prototurk#Öntürk#Pliny#pliny the elder#Plinius#Hypacris#Copper#Cupfer#Etymology#Kelimeköken#Bakir#Herodotus#Herodot#Pacyris#RiverPacyris
0 notes
Link
Patterson, bu yıl BBC'nin River City Academy eğitim programındaki çalışmasının bir parçası olarak, EastEnders setine oradaki gölge yönetmenlere duygusal bir dönüş yaptı.Videoda Patterson'un Albert Meydanı'na adım attığı ve duygulara boğulduğu görülüyor. Gösterinin Walford için olan orijinal seti, sabunun daha fazla çekim fırsatı ve daha fazla teknolojik ilerleme sağlamak için yakınlardaki Elstree'deki bir arsada yeniden yaratılması nedeniyle bu yılın başında yıkılmıştı.Özel klipte Caroline'ı, karakterinin Mark'la birlikte yaşadığı eski Fowler evinin rekreasyonuna giderken görüyoruz.Patterson haykırıyor: "Tamamen aynı görünüyor, buna inanamıyorum!"Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.RadioTimes.com'a programın Elstree'deki setine dönüşü ve dizinin nasıl değiştiği hakkında konuşan Patterson şunları söyledi: "Yani insanların diziye bakış açısı tamamen farklı. Bilirsiniz, farklı kameralar kullanıyorlar - bence daha iyi görünüyor ."Ve içinde bulunduğum zamanla karşılaştırıldığında, gerçekten fark ettiğim şeylerden biri de ne kadar çeşitli olduğuydu. Ve bunun Londra'yı yansıtmaya başladığını hissettim. Oysa ben içindeyken, biliyorsunuz, öyle değildi. Orada değil. Bu yüzden bu durumun tamamen değiştiği için gerçekten çok mutluyum."Patterson, seti ziyaret ettiğinde kameraların önünde ve arkasında da çeşitlilik görebildiğini ve bunun "her şeyin daha iyiye doğru" olduğunu kaydetti.Caroline Patterson, EastEnders'ın Elstree setini ziyaret etmekten çok memnun. BBCAktör ve yönetmen, Mark Fowler'ın HIV yolculuğunun güçlü hikayesine kendi katılımını hatırlatarak, dizinin ele aldığı hikayelerde "zamana ayak uydurması" gerektiğini düşündüğünü açıkça belirtti.Patterson, "Hikayeler aslında değişmedi" dedi. "Toplumda olup bitenlerle ilgili hâlâ büyük hikâyeler anlatıyorlar ve ben sadece Mark Fowler'ın HIV hikâyesini düşünüyorum, biz de bunu yapıyorduk ve halkta çok fazla korku vardı. Bu, aslında verdiği bilgilerden dolayı çok büyük bir hikâyeydi." İzleyicilerde bu korkunun olmaması gerektiğini biliyorsunuz. Ben de bunun harika bir hikaye olduğunu düşündüm."Buna benzer daha fazlaPatterson, Zack Hudson'a (James Farrar) HIV teşhisi konulduğuna dair son hikayeyi gördüğünü açıkladı ve bunun işlerin ne kadar ileri gittiğini gösterdiğini söyledi.James Farrar, EastEnders'daki Zack Hudson rolünde BBCPatterson, "Zack'le aralarında bir HIV hikayesi olduğunu fark ettim ve çok şaşırdım" dedi. "Çok şükür. Sonra EastEnders'tayken, HIV ortaya çıkabilecek korkunç bir şeydi, gizli tutuldu, ama bu toplumun bu noktaya ne kadar ilerlediğini gösteriyor."24 yaşından beri tiyatro ve sinema alanında yönetmenlik yapan Patterson, artık kendisine oyunculuktan çok daha fazla yönetmenlik işi teklif edildiğini açıkladı.Ancak bu alanlarda hiçbir resmi eğitim almamış olan Patterson, sevilen İskoç draması River City ile birlikte çalışan River City Akademisi eğitim planının bir parçası olarak yönetmenlik becerilerini daha da geliştirme fırsatını değerlendirdi.Yönetmen, "Bu benim ilk eğitimim ve bunu seviyorum ve öğrenmeyi seviyorum çünkü River City benim çalıştığımdan tamamen farklı bir şekilde çalışıyor" dedi. "Yani bu eğitimden gerçekten keyif alıyorum. 'Yeni bir beceri öğreneyim' diyorum. Şu anda yönetmenliğe odaklanmayı gerçekten seviyorum."Yönetmen Caroline Patterson River City Eğitim Akademisi için poz veriyor. Alan PeeblesEğitim planını öven Patterson şunları ekledi: "BBC'nin bunu yapmasından çok memnunum çünkü bu, bu becerileri isteyen insanlar için ama aynı zamanda sadece sektöre girme fırsatı bulamayan insanlar veya gençler için de geçerli. içine giremeyeceğini biliyorum."Biliyorsunuz, bu zor. Sadece sektöre girmeye çalışmak kolay değil, bu yüzden bunun yeni başlayanlar için de olmasından memnunum; belki ses ekibinin veya kostümlerin bir parçası olabilecek insanlar."Hiç böyle bir eğitim görmemiştim ve umarım devam eder ve devam eden tüm dramaların devam etmesini sağlar; insanların öğrenmesine izin vermek zaman alır."Şimdi River City Academy'ye 2024 grubunun bir parçası olmak için başvurabilirsiniz.EastEnders'taki Ruth Fowler kimdi?Caroline Patterson, EastEnders'taki Ruth Fowler rolünde. BBCRuth Fowler Mark Fowler'ın ikinci karısı.1994 yılında tanıtılan Ruth Aitken, arkadaşı HIV kaptıktan sonra ölmekte olan arkadaşı Anna'ya bakımevinde bakıyordu ve birkaç yıldır virüs testinin pozitif çıkmasıyla uğraşan Mark Fowler ile orada tanıştı.İkili yakınlaştı ve bir aşk yaşadı, ardından katı ebeveynlerinin onayına rağmen sonunda evlendiler. Bununla birlikte, Ruth'un çocuk istemesi nedeniyle sorunlar ortaya çıktı ve o ve Mark bir çocuk yetiştirmeye çalıştılar, ancak bu, aldıkları çocuktan ayrıldıklarında kısa süre sonra gönül yarasıyla sonuçlandı.Ruth ayrıca Mark'ı, o zamanlar bağnaz bar sahibi Peggy Mitchell'e (Barbara Windsor) karşı olmak üzere Albert Meydanı'ndaki tacizlere karşı savundu.Mark ve Ruth'un evliliği bozulmaya başladı ve Mark'ın kuzeni Conor Flaherty'yi (Seán Gleeson) baştan çıkarmaya çalıştı, ancak Mark'ın HIV durumu nedeniyle geri püskürtüldü. Mark'a itiraf ettikten sonra Fowler'ın evliliği sona erdi.Ruth'un davranışları, ayrılmalarının ardından daha da vahşileşti ve o da para için mücadele etti. Sonunda Conor ve Ruth'un bir ilişkisi oldu ve Ruth hamile kaldı. Conor hamileliğini sonlandırmasını isterken, Ruth bunu sürdürmeyi seçti ve ne olduğuna dair bilgi Mark'ın Conor'a öfkelendiğini ve fiziksel darbelere maruz kaldıklarını gördü.Sonunda Conor, çocuğu Ruth'la birlikte büyütmeyi teklif etti ancak Ruth, 1999'da İskoçya'ya dönüp çocuğunu bekar bir anne olarak büyütmeye karar verdi. Sonrasında Conor ve kız kardeşi Mary (Melanie Clark Pullen) onu bulmak için ayrıldılar.Mark, 2002 yılında Lisa Shaw (Lucy Benjamin) ile evlenmeye devam ettiğinde Ruth'tan kendisine iyi dileklerini gönderen bir kart aldı. Ne yazık ki bu evlilik Mark için de gönül yarasıyla sonuçlandı.Sonunda Mark, sağlığının kötüleşmesi ve artık tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle 2003'te Walford'u terk etti. 2004'te ekran dışında öldü.Devamını oku:EastEnders pazartesiden perşembeye saat 19.30'da BBC One'da ve sabah 6'dan itibaren BBC iPlayer'da yayınlanıyor. Özel EastEnders'ımızı ziyaret edin sayfa En son haberler, röportajlar ve spoiler için. Daha fazlasını izlemek istiyorsanız bölümümüze göz atın TV Rehberi ve Yayın Rehberi.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
Link
Patterson, bu yıl BBC'nin River City Academy eğitim programındaki çalışmasının bir parçası olarak, EastEnders setine oradaki gölge yönetmenlere duygusal bir dönüş yaptı.Videoda Patterson'un Albert Meydanı'na adım attığı ve duygulara boğulduğu görülüyor. Gösterinin Walford için olan orijinal seti, sabunun daha fazla çekim fırsatı ve daha fazla teknolojik ilerleme sağlamak için yakınlardaki Elstree'deki bir arsada yeniden yaratılması nedeniyle bu yılın başında yıkılmıştı.Özel klipte Caroline'ı, karakterinin Mark'la birlikte yaşadığı eski Fowler evinin rekreasyonuna giderken görüyoruz.Patterson haykırıyor: "Tamamen aynı görünüyor, buna inanamıyorum!"Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.RadioTimes.com'a programın Elstree'deki setine dönüşü ve dizinin nasıl değiştiği hakkında konuşan Patterson şunları söyledi: "Yani insanların diziye bakış açısı tamamen farklı. Bilirsiniz, farklı kameralar kullanıyorlar - bence daha iyi görünüyor ."Ve içinde bulunduğum zamanla karşılaştırıldığında, gerçekten fark ettiğim şeylerden biri de ne kadar çeşitli olduğuydu. Ve bunun Londra'yı yansıtmaya başladığını hissettim. Oysa ben içindeyken, biliyorsunuz, öyle değildi. Orada değil. Bu yüzden bu durumun tamamen değiştiği için gerçekten çok mutluyum."Patterson, seti ziyaret ettiğinde kameraların önünde ve arkasında da çeşitlilik görebildiğini ve bunun "her şeyin daha iyiye doğru" olduğunu kaydetti.Caroline Patterson, EastEnders'ın Elstree setini ziyaret etmekten çok memnun. BBCAktör ve yönetmen, Mark Fowler'ın HIV yolculuğunun güçlü hikayesine kendi katılımını hatırlatarak, dizinin ele aldığı hikayelerde "zamana ayak uydurması" gerektiğini düşündüğünü açıkça belirtti.Patterson, "Hikayeler aslında değişmedi" dedi. "Toplumda olup bitenlerle ilgili hâlâ büyük hikâyeler anlatıyorlar ve ben sadece Mark Fowler'ın HIV hikâyesini düşünüyorum, biz de bunu yapıyorduk ve halkta çok fazla korku vardı. Bu, aslında verdiği bilgilerden dolayı çok büyük bir hikâyeydi." İzleyicilerde bu korkunun olmaması gerektiğini biliyorsunuz. Ben de bunun harika bir hikaye olduğunu düşündüm."Buna benzer daha fazlaPatterson, Zack Hudson'a (James Farrar) HIV teşhisi konulduğuna dair son hikayeyi gördüğünü açıkladı ve bunun işlerin ne kadar ileri gittiğini gösterdiğini söyledi.James Farrar, EastEnders'daki Zack Hudson rolünde BBCPatterson, "Zack'le aralarında bir HIV hikayesi olduğunu fark ettim ve çok şaşırdım" dedi. "Çok şükür. Sonra EastEnders'tayken, HIV ortaya çıkabilecek korkunç bir şeydi, gizli tutuldu, ama bu toplumun bu noktaya ne kadar ilerlediğini gösteriyor."24 yaşından beri tiyatro ve sinema alanında yönetmenlik yapan Patterson, artık kendisine oyunculuktan çok daha fazla yönetmenlik işi teklif edildiğini açıkladı.Ancak bu alanlarda hiçbir resmi eğitim almamış olan Patterson, sevilen İskoç draması River City ile birlikte çalışan River City Akademisi eğitim planının bir parçası olarak yönetmenlik becerilerini daha da geliştirme fırsatını değerlendirdi.Yönetmen, "Bu benim ilk eğitimim ve bunu seviyorum ve öğrenmeyi seviyorum çünkü River City benim çalıştığımdan tamamen farklı bir şekilde çalışıyor" dedi. "Yani bu eğitimden gerçekten keyif alıyorum. 'Yeni bir beceri öğreneyim' diyorum. Şu anda yönetmenliğe odaklanmayı gerçekten seviyorum."Yönetmen Caroline Patterson River City Eğitim Akademisi için poz veriyor. Alan PeeblesEğitim planını öven Patterson şunları ekledi: "BBC'nin bunu yapmasından çok memnunum çünkü bu, bu becerileri isteyen insanlar için ama aynı zamanda sadece sektöre girme fırsatı bulamayan insanlar veya gençler için de geçerli. içine giremeyeceğini biliyorum."Biliyorsunuz, bu zor. Sadece sektöre girmeye çalışmak kolay değil, bu yüzden bunun yeni başlayanlar için de olmasından memnunum; belki ses ekibinin veya kostümlerin bir parçası olabilecek insanlar."Hiç böyle bir eğitim görmemiştim ve umarım devam eder ve devam eden tüm dramaların devam etmesini sağlar; insanların öğrenmesine izin vermek zaman alır."Şimdi River City Academy'ye 2024 grubunun bir parçası olmak için başvurabilirsiniz.EastEnders'taki Ruth Fowler kimdi?Caroline Patterson, EastEnders'taki Ruth Fowler rolünde. BBCRuth Fowler Mark Fowler'ın ikinci karısı.1994 yılında tanıtılan Ruth Aitken, arkadaşı HIV kaptıktan sonra ölmekte olan arkadaşı Anna'ya bakımevinde bakıyordu ve birkaç yıldır virüs testinin pozitif çıkmasıyla uğraşan Mark Fowler ile orada tanıştı.İkili yakınlaştı ve bir aşk yaşadı, ardından katı ebeveynlerinin onayına rağmen sonunda evlendiler. Bununla birlikte, Ruth'un çocuk istemesi nedeniyle sorunlar ortaya çıktı ve o ve Mark bir çocuk yetiştirmeye çalıştılar, ancak bu, aldıkları çocuktan ayrıldıklarında kısa süre sonra gönül yarasıyla sonuçlandı.Ruth ayrıca Mark'ı, o zamanlar bağnaz bar sahibi Peggy Mitchell'e (Barbara Windsor) karşı olmak üzere Albert Meydanı'ndaki tacizlere karşı savundu.Mark ve Ruth'un evliliği bozulmaya başladı ve Mark'ın kuzeni Conor Flaherty'yi (Seán Gleeson) baştan çıkarmaya çalıştı, ancak Mark'ın HIV durumu nedeniyle geri püskürtüldü. Mark'a itiraf ettikten sonra Fowler'ın evliliği sona erdi.Ruth'un davranışları, ayrılmalarının ardından daha da vahşileşti ve o da para için mücadele etti. Sonunda Conor ve Ruth'un bir ilişkisi oldu ve Ruth hamile kaldı. Conor hamileliğini sonlandırmasını isterken, Ruth bunu sürdürmeyi seçti ve ne olduğuna dair bilgi Mark'ın Conor'a öfkelendiğini ve fiziksel darbelere maruz kaldıklarını gördü.Sonunda Conor, çocuğu Ruth'la birlikte büyütmeyi teklif etti ancak Ruth, 1999'da İskoçya'ya dönüp çocuğunu bekar bir anne olarak büyütmeye karar verdi. Sonrasında Conor ve kız kardeşi Mary (Melanie Clark Pullen) onu bulmak için ayrıldılar.Mark, 2002 yılında Lisa Shaw (Lucy Benjamin) ile evlenmeye devam ettiğinde Ruth'tan kendisine iyi dileklerini gönderen bir kart aldı. Ne yazık ki bu evlilik Mark için de gönül yarasıyla sonuçlandı.Sonunda Mark, sağlığının kötüleşmesi ve artık tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle 2003'te Walford'u terk etti. 2004'te ekran dışında öldü.Devamını oku:EastEnders pazartesiden perşembeye saat 19.30'da BBC One'da ve sabah 6'dan itibaren BBC iPlayer'da yayınlanıyor. Özel EastEnders'ımızı ziyaret edin sayfa En son haberler, röportajlar ve spoiler için. Daha fazlasını izlemek istiyorsanız bölümümüze göz atın TV Rehberi ve Yayın Rehberi.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
Photo
by Rapsak on Flickr.Dervish Monastery and Buna river source in Blagaj, Bosnia.
0 notes
Text
by Rapsak on Flickr.Dervish Monastery and Buna river source in Blagaj, Bosnia.
0 notes