#Biraz gec oldu ama olsun
Explore tagged Tumblr posts
benimsadeceben · 1 year ago
Text
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıı. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsunnn (⁠◍⁠•⁠ᴗ⁠•⁠◍⁠). Gelecek yıllara kadar sürsün milletimizin varlığı 100 yıl önce atılan adımlar hiç durmasın devam etsin gelişmeye, çalışmaya, başarmaya...
9 notes · View notes
kabuluk · 2 years ago
Text
kedili kupam ve dumanı üstünde tüten türk kahvesinin cozemeyecegi derdim yok gunaydin
4 notes · View notes
gs-v · 6 months ago
Text
Biraz gec oldu ama olsun.
Bayraminiz mubarek olsun.
O tosun sana kosun.
1 note · View note
kurbisdiary · 2 years ago
Text
selam dostlarim bugun 13 ocak, saat itibariyle 14 ocak oldu ama olsun, dun erkek arkadasimla gecmiste gunluk olarak kullandigim bir instagram hesabindaki gonderileri inceledik ve cok eglendik. sonra dusundum ki buna devam edeyim hem icimi dokebilecegim bir yer olur hem de belki golge yanlarimi kendimle konusurken kesfedebilirim diye dusundum ve bu hesabi actim yaklasik 3 dk once. bugunumden bahsetmek gerekirse mohuk sinavim vardi son gun iyi calistim ama pek yeterli bir calisma da degildi. genel olarak bekledigim notu asagi yukari alabilecegim bir sinavdi o yuzden gercekten gunumu guzellestirdi diyebilirim. sinavdan sonra yurda gecerken kulakligimi cikarma ihtiyaci hissettim bir an ve sadece cevremdeki sesleri dinleyerek yurumek istedim. bana cok iyi geldi, farkettim ki mutluyken ya da her sey yolundayken cok daha baska bakiyoruz hayata ve rahatsiz oldugumuzu dusundugumuz seyleri gormuyoruz bile. ornegin bugun ringdeyken bir kac kisi inebilsin diye once ben indim ve onlar indikten sonra ring direkt yola devam etmeye calisti??? mutlaka sofor beni gormustur ama hareket eden araca atlamak zorunda kaldim resmen ama cok takilmadim baska zaman olsa zaten ringin konforsuzlugundan gec gelisinden vs kurulu olurdum ve sikayet etmek icin bir sebep daha bulmus olurdum neyse anlatmak istedigim sey su ki bakis acimizi duygu durumumuz belirliyor ve bence bu kontrol edilebilir bir sey degil… neyse sonra bir seyler izleyeyim dedim uyuyakalmisim izlemeye calistigim filmin adi “Finch” mutlaka izleyecegim ama o gun bugun degilmis belki de o filmden almam gereken mesaji alacak zamanda degilim suan.. sonra uyandim yutup falan izledim sonra noodle yedim baska yiyebilecegim bir sey yoktu o yuzdennn neyse cok kotu bir yemek degildi ama hayal ettigim yemek de degildi. biraz sipirutuellikle ilgili videolar izliyorum simdi ama direkt odak noktam yapmamak icin kendimi dizginlemeye calisiyorum cunkuuu 6 aydir vizelerim bitmedi :/// simdi bi kahve sigara icip biraz tiktok izleyip uyumayi dusunuyorum cunku yarin biraz islerim var planladim kesin yapmaliyim. uyumadan bir tane podcast dinlerim ve bir tane daha once dinlemedigim bir sarki dinleyip uyuycam okumayi planladigim kitabin adini da yazayim “ışığı arayanların karanlık yanı” unutmamis olurum kismet bakalim somestrda okurum. hayatimin mutlu oldugum bir doneminde olduguma inaniyorum ve bence her sey daha da guzellesicek, kendimi seviyorum ve kabul ediyorum her yonumu.. iyi geceler bana ve kurbise 👉🏼👈🏼
1 note · View note
birakmambesiktasimseni · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Hoşgeldin Vida 👏
54 notes · View notes
ucusmode · 2 years ago
Text
Merve bi gün geliyor ohh diyor iyi ki kovmusum ohh huzurrr diyor. Bi gün geliyor abi ekmegimden ettim onlari be diyor. Bi gün geliyor. Duygu benim elim ayagimmis ne yaptim ben diyor. Hem çoklu kisilik bozuklugu ile ugrasirken bi yandan şok.net sistemi ve obase diye asıl yönetim bilgisayarini öğrenmeye basladim. Bazi zanlar fazla kaliyordum öğrenmek icin. Duygunun yaparken titredigi her şeyi üç saniyede yapinca merve aglayacak gibi oldu zaten. Sorunu neydi biliyor musunuz. Cok gercekciydi. Şok.net e sicaklik ve elektrik sayaci girecek, temsili sayilar var. Onlari yaz en makul sekilde gec di mi. Elinde kagit kalem bütün dolaplari gezerek sicaklik bakiyor ve elektrik sayacı kontrol ediyor. Yahu yapma iste yapma diger seylere zaman kalmiyor agliyorsun sonra. Siparis girilecegi sira beni de olaya dahil ediyordu dolaplarda görüntülü ariyorduk birbirimizi ne eksik söylüyordum ama bunu yaparken panikle dan dan diye sormasi delirtiyordu. Yani o siparis isi 40 dk sürüyor ben de islerimden geri kaliyordum. Gerek var miydi yokk tuuu. Açıyorum bilgisayari zaten mağazayı tüm gün düzenliyoruz ne var ne yok biliyorum ya da bazen not aliyordum telefona düzenlerken. Hop giriyorum. Ama ben hata etmisim öyle büyük etmisim ki. Bilgisayardaki her seyi yer yutar gibi öğrendiğim icin merve beni magazada tek birakmaya basladi. Hadi benim isime geldi. Tek basima miiis gibi çalışıp o çocuk geldiğinde güzelliğini izlemeye de vakit bulabiliyordum hshdhf. Neyse işte. Ben hakim olunca benim istifami ertelemeye basladi. Başak diye bi kiz geldi o da 18 yasinda. Güzel bi kiz valla. Hemen adapte oldu. Gülüşe gülüşe çalışıyorduk. Kizin tek sorunu gelecegini korkunnc sekilde takmamasiydi. Ne üniversite hayali vardi ne ne yapacagini biliyordu. Bi ara acaba intihar mi edecek diye şüphe etmeye baslamistim ama fazla hayat dolu. Çıkmanın bi yolu öğrendiğim bilgisayar sistemlerini bilmiyormus gibi yapip merveye itelemekti, serefsizlik ama yaptim. Negatif bi tepkisi olsaydi o zaman at beni isten diyecektim onu da yapmiyordu biliyordu çünkü istegim dışında ittigi bi seydi. Ben son günler diye buldugum yakışıklı cocuklara instami falan veriyordum kafamda küçük bi koleksiyon yapmistim önce ona yazar sonra buna yazarim falan filan diye. Ama asıl kestigim çocuğa hoslanma derecem tavana ulasti çünkü herkesle çatır çatır flört ederken ona karsi assiri bi utangaclik gelistirdim. Geregi yoktu. İsten cikamayinca ekledigim cocuklarda bos bos magazaya gelmeye basladi. Lann pes pese gelseler patlayacagimmmm. Basak artik abla hangisi seninki diye gülüyordu. İkisini engelleyince artik magazaya gelmemeye basladilar. Birazcik magazayi batirir gibi oldum. Neyse benim olmadigimi görünce gelmeye baslarlar. Bu cocukla konusamadan çıktım ya ona yanıyorum. Merve arada bizde kaldi. Annemle kurabiye yediler haticeye ayetel kürsi falan okumaya calismis uyuyamayinca. Ben merveyi ekim sonundan beri darliyordum cikayim da cikayim diye. Magaza bi sayima girdi, benim çıkış saati oldu mu bir günlüğüne 01:30. Cikmayi bırak eve gidemedim abi. Son on gün izin yapamadım müdür yardımcısı yok diye. Mervenin grip olasi tuttu o hengamede. Tek başıma yönetim. 3 gün full e kaldim üst üste. Artik kim gelirse bıçaktan gecirecek haldeydim. Yine yilmadim hic yilmadim. Dün itibariyle ilisigimi kestim. Çok şükür bin şükür. Bugün hesapta karisiklik olmus bes dk yardima gittim geldim o da ayri konu.. cocukla da konusursam maksimum verimi almis olacagim. Arada merveyle laflamaya bos zamanlarda mağaza önüne oturmaya giderim. Bu süreçte rehber olmam gerektigini bana baska hicbir sektörün iyi gelmedigini iliklerime kadar anladim. Gemi acentesinde de calistim. Cok eglenceli degildi ama fiilen güzeldi bakin. Sadece akıcı ruscam olmadigindan ayrildim oradan. Haklilardi ben oraya olmayan ruscami pazarladigim icin girmistim. Uzun süre gururuma yediremedim bu olayi. Calistigim seyahat acenteleri ile ilisigi kesmedim. Hatta bi kes kasadayken tur geldi. Biraz aglatti. Olsun gelecege dair umudum olustu.
15 notes · View notes
acid-gramma · 3 years ago
Note
günaydin. amk hesabını aldim sonunda bi ebeme yazmamis oc
oyyyyyyyy gecmis olsun cok ya... biraz gec oldu ama tebriklr
4 notes · View notes
timurkaraca · 4 years ago
Text
teknoloji ile birlikte sosyal medyanin bu denli gelismesinin insan gelisimine ''cok'' buyuk zararlari olacagini dile getirdigimde bazi jonjon abilerim ve guzel arkadaslarim bana gotleri ile gulmustu. neyse bu kismin pek fazla bir onemi yok fakat gene de dile getirmek istedim. cunku savunmus oldugum dusuncelerimin daha farkli ve daha iyi bir konseptine ne yazik ki pek rastlayamadim. konumuza donelim. lafi fazla uzatmak istemiyorum. sen birazdan yazacaklarimi istersen ciddiye al, istersen gotun ile gul. benim acimdan iki kere iki bestir. son birkac yildir elimden geldigince dunyada yasanilan olaylardan kendimi her ne kadar uzak tutmak istesem de -ya da gormemek, gormezden gelmeye calismak, uzerine kafa patlatmak yerine yeni bir hobi edinmek- bundan kendimi hicbir sekilde siyiramayacagimi, kacamayacagimi -aksine daha fazla derinine inmek ve islemek icin elimden geleni ardima koymayacagima dair kendime soz verdim. hep soyledim yine soyleyecegim. dunyanin herhangi bir yerinde herhangi bir X olayi yasandigi zaman ''anlik'' tepkilerin sonucu her zaman husran olmustur ve ne yazik ki bu ''anlik'' tepkilerin arkasinda yatan sey ile baglantili bu bahsi gecen illet. sosyal medyanin hayatimiza girmesi ile birlikte. ''evet, sosyal medya diye bir sey yoktu.'' (yapma yavv) asirlar  boyunca hicbir sekilde varolmamis bir seyin bir anda hayatimiza girmesi soz konusu. bak guzel arkadasim. burasi cok muhim. ve burasi oldukca trajik. tamam canim. barok doneminde degiliz sonucta. okey. eskiden ogretmenlerimiz buyuyunce ne olmak istedigimizi sordugunda, hepimiz bir meslek soylerdik. kimimiz bir holivud filmi izlerdi ve ben itfaiyeci olacagim derdi ve kimisi de hayat kurtaran bir adamin cizgi filminden etkilenip doktor olmak istedigini soylerdi ve kimisinin de meslegine ailesi coktan karar vermisti. iyi guzel hos. buraya kadar bir sikinti yok. simdi gelelim sikintilarin basladigi yere. tabii cocukken masallar guzeldi. hayatlar da oyle. toz pembe. net. gelisi guzel. ilk diz kanamasi. (bunlar biraz bizim jenerasyon icin gecerli artik) simdiki jenarasyon icin ilk tablet diyelim. e sonra baktik. hayat filmlerdeki gibi degilmis aga. napcaz simdi. ilk kirilma ani. bu kisim yeterli olur diye dusunuyorum. yetmez ama evet diyenler olursa gelsin abi doldururuz. bende malzeme  bol. sosyal medya hayatimiza girdikten sonra ne yazik ki hepimiz o agin icerisinde normal yasantimizda kabul gordugumuz -ya da kabulenmek zorunda hissettigimiz- (ki bu da bir kirilma anidir ve oldukce muhimdir, bazi insanlarda travmatik sonuclar dogurdugu da gorulmustur) ozgurlugumuzden cok daha fazla ozgur olabilecegimiz bir platformun icinde yer alabilecegimizi ve bunun ile birlikte istedigimiz gibi top kosturabilecegimizi dusunduk. herkes bir takim tutmus ama kim, neden o takimi tuttuguna dair hicbir fikri  yok. ve herkese yer var. doldur doldurabilirsen. yepyeni bir kimlik. mesela ben alpacino olmak istedim. sen ? merak etme.  herkese bir rol var. rolu kaptik. sekil semal belli. simdi ne olacak?  ben alpacinoyum. mutluyum. goruyorsunuz iste. bu benim arabam. bu mu? zenginim. goruyorsunuz. hep guluyorum. mutluyum. hatta biliyorum beni kiskaniyorsunuz. cunku sizden daha iyi yasiyorum. bakin bugun mesela bunu yedim. sen yedin mi hic? yiyemezsin canim. fakirsin. ozlu sozler paylasiyorum mesela. cunku ben sadece bunlar degil, ayni zamanda entelektuel bir bireyim. ah canim benim ya. keske biraz kitap okusan. cok cahil kalmissin. efendime soyleyeyim storyler atildi, fotograflar paylasildi, ozlu soz yazildi, bir seyler cizildi... e sonra? sonra telefonun sarji bitti. SELAMUN ALEYKUM. en sevdigim yere geldik. donusumun basladigi yer. herkes sosyal medyada ustlenmek ve oynamak istedigi karakteri yarattiktan sonra,  sosyal medya uzerinde yaratilan karakterin gercek yasantisindaki karakter ile hicbir sekilde bir baglantisi olmadigini anladigi ve algiladigi ''an'' insan bir secim yapti. (yuzde yuz olarak algiliyorsan bunu arkadasim sen bir doktora gorun) elbette bu bir genelleme. secimi alpacino kazandi. cunku alpacino insanin normal yasantisindaki karakterden cok daha yakisikli, cok daha muazam biriydi. bknz: asagilik kompleksi. boyu kisaydi ve surekli fotograflarinda topuklu ayakkabilar ile poz veriyordu. yuzunu begenmiyordu ve bu yuzden o kadar makyaj yapiyordu. zengin degildi ve ayda yilda bir gittigi cafede nargile tuttururken fotograf cekiyordu. entelektuel degildi ve vikipedia uzerinde hosuna giden sozleri paylasiyordu. karakter yavas yavas oturdu. ve is artik coktan gecti. alpacino artik ''gercek'' hayatindaki karakter ile yuz yuze gelmekten korkuyordu ve bu sefer salt bir kimligin altinda bos bir cesaret kulvarinin icinde donup dolasip kosuyordu. artik kisi, sosyal medyanin bagimlisi degildi. sosyal medya icin yaratmis oldugu, olmak istedigi karakterin bagimlisiydi. HAYRANIYDI. kafasi simdi geldi mi? bu kismi burda keseyim cunku yoruldum. ustun koru bu kadar oldu. tabii ki de herkes tum bunlarin farkinda. umut her zaman var. dunya daha guzel bir yer olabilir de olmayabilir de. iste dunya global bilmem ne falan fistan aclik sefillik insanlar oluyor abiler. dunya cok kotu bi yermis. ama bi yandan da iyiymis. butun umitler de ne hikmetse bu son jenerasyondaymis. cok akillilarmis onlar. kafalar zehirmis. ellerde tablet. her seyi hemen ogrenebiliyorlarmis. ogrenirsin tabi. insanlar gotlerini yirtmis  insanliga bir faydam olsun diye. hayatlarini vermisler. tabi ya ne gerek var. ozetini oku gec. ya sen bu cocuklarin ne tukettiginin farkinda misin? git sor bakalim bu son jenerasyondan bir kardesine, en sevdigi yiyecek hangisiymis? dunyadaki gidayi kimin yonettigini de anlat bunu sorarken. evet guzel arkadasim buna dunyanin bilmem neresinin bilmem neresinde yetisen domates bile dahil. git bir bak bakalim glifosat nerede kullaniliyormus. sonra aktar. uzun lafin kisasi insanlar ile oyuncak gibi oynayabilmek icin muazzam bir alan yaratildi ve oyun hamuru gibi takiliyorlar. yani onlarin gozunde bir oyun hamuruyuz canlarini  yedigim. neyse sen simdi istersen bu yazdiklarimi bi dusun. he bu arada.. zaten joronoya herkes hazirdi. cunku zaten insanlar sosyal medyanin hayatimiza girmesi ile birlikte gereginden cok daha fazla yalnizlasti. kabullen  ya da kabullenme. fark etmez. gecmedi mi filtreden? zamanla gecer. butun bu dile getirmek istedigim seylerin bes sene once yasanmis olan butun olaylardan tut bugun yasanan butun olaylar ile bir  baglantisi vardir. hakikaten yoruldum. dinlemek isteyen olursa buyursun ben anlatirim fakat simdi degil. cok tesekkurler. iyi geceler.
22 notes · View notes
dolunayinterlude · 2 years ago
Note
anoreksiyan nasıl başladı (hassas konuysa anlatmayabilirsin)
lise 2 gibi iste ben vucuduma biraz takilmaya basladim yavas yavas bacaklarim falan kalindi gobegim yoktu ama ideal kilomda bir insandim benim toxic iliskim vardi o bana kollarimin ve bacaklarimin kalin oldugunu soyluyordu ben her seferinde cok uzuluyordum ve etrafima soruyordum sonra lise uce gecince farkli bir okula gectim o okulda cok zor donemlerim oldu igrenc bir sevgilim vardi gayim ben merak etme kizlara bakmam sana asigim falan diyordu oyle bir manyakti yani o ve cevremdeki insanlar benim anksiyetemi tetikledi. yemekhaneye yazdirdi annem zorla ben ogle yemegi bile yemezdim yani ogun ekledim ve yasadigim problemlerden dolayi her eve geldigimde annem bana sevdigim bir yemegi yapmis oluyordu aglayarak onu yiyordum bana destek oluyordu. sonra o yil(korona yili) ben ideal kilomdan 4 kilo daha almistim ve bunun farkindaydim bu da body dysmorpiamin baslangici oldu ben aynaya bakmiyordum o donemler kendimden tiksiniyordum tenefuslerde tuvalete gidip oturup 1 saat tek basima oturuyordum herhangi bir ayna gormeyeyim diye basimi one egiyordum. diyete girdim bahar ayinda saglikli bir diyete iki kiloya yakin verdim ama tatmin olmadim ve sonra dedim ki kendi kendime nolur okullar bir hafta on gun tatil olsun yemin ederim kilo vericem falan. korona cikti lol. izmire gittik yazliga orada da diyete devamdi cipse hayir demezdim cips yerken abim hayir demistim ilk. orada ben yine ideal kiloma ulastim. okullar basladi son sinifim artik okullar basladi ilk donem yine karantina vardi kisin online egitim baslangicinda evde diyet ve her gun spora basladim ve karin kasim cikti max 1 kilo vermisimdir full kaslandim yani ikinci donem okullar acildi bahardi ve ben evden cikarken anne ben simit aliyorum diyip kahvaltisiz cikiyordum oglen de okulda sadece kahve iciyordum bir de telefonuma app yukledim kalori saydigim eve giderken orada 0 yazmasi beni sevinc cigliklarina boguyordu eve geliyordum anne okulda cok yedim diyordum hicbir sey yemiyordum aksam bir tabak sebze yemegi gec saatlerde de bir kirmizi elma besleniyordum gunde 300 kaloriden fazla almiyordim ve ben kilo vermeye basladim o surecte 4 kilo verdim kisa zamanda sonra yine karantina geldi yine izmire geldik ve ben yemegi tamamen kestim yemek yememek icin uyuyordum ders calisamiyordum yerimden kalkamiyordum uyuyamiyordum ve ankaraya gelip tartildigimda olmam gereken minimum kiloya ulastigimi gordum paha bicilemez bir andi. boyle boyle toplamda 20 kilo verdim ve hala da vermeye devam ediyorum anlatmadigim kisim ise haddine olmayan insanlarin bana gotun kocaman bacaklarin kalin vb demesiydi kucuk dolunay bunlardan cok etkilendi
1 note · View note
aydangeceyeyansiyan · 3 years ago
Note
Genel gibi ama sebepleri de var yani insanlar işte sevmiyor da beni canım yanıyor. Arkadaşım dediğim kız konuşuyor onunla yani öyle işte. Olmamasını isterdim ben daha çok etrafıma değil de kendime zarar veriyorum fiziksel olmasa da ruhsal olarak. Başkasına asla yaptırmayacağım şeyleri kendime fazlasıyla yapıyorum. Anlıyorum aynı durumdayız aslında. Gençliğimi böyle geçirmeyi istemezdim ya çocukluğumu da aslında herkes soruyor ya çocukluğuna dönmek ister misin diye ben ona evet desem de hep içinden hayır diyen birisiyim. Yani bunu sana anlattığıma bile şaşırıyorum. Neyse derslere kafayı takma dersem çok saçma olacak ama bunlar ne kadar kaderini belirliyor gibi gözükse de aslında kendin seçeceksin kaderini bunun bilincinde olmalısın. Sınav sistemi bizden sadece belli şeyleri yapmamızı istiyor klonlar gibi ama biz klon değiliz hepimizin yetenekleri çok farklı. Ne güzel en azından rahatlıyorsundur ben onu da yapamıyorum dışarı çıkmam gerekiyor telefonumu almayınca kavga ediyorum ailemle hiç uğraşamam o yüzden kapatmıyorum. Hiç ajanda tutabildin mi çok alakasız ama yine de sorasım geldi. Bu arada ben sana yazdığımı unutmuşum kafam o kadar dolu ki ne yaptığımı bile unutuyorum kusura bakma lütfen.
senin duygularını bile bile mi konuşuyor arkadaşın peki? yani eğer öyleyse ne bilim bu arkadaşlık sağlıklı değil bence. ya bak bu kadar yıpratma işte kendini. suan aslında nasil olduğunu birazda olsa anlıyorum. çünkü bir dönem geçirdim senin bu şekilde olduğun gibi ama benim ki daha ağırdı ve ayrı bi konuydu. ve kötü sonuçlar doğurdu. ama bak sana şunu söyleyebilirim bir zamandan sonra hafifliyorsun. ama asla unutmuyorsun. bunu kendine yapma derim. hayatında ki unutamayacağın anıların sadece iyi anıların olsun. ben başaramadım ama belki sen başarırsın geç olmadan. neden çocukluğuna dönmek istemiyorsun ki? yani tamam gençliğini anlarim ama çocukluğun masum değil mi? belki baska bir sebebi vardır ama çocukluğunu da sev ne olursa olsun. ya derslerden ziyade içine düştüğüm durum komik biraz.. gülesim geldi düşününce bir dk. benim olay baya farklı da neyse. sınav sistemi bizden belirli bir sey istemiyor. her seyi yapmamızı istiyor. robot muyuz biz?!?! benim ailem alıştı sorun çıkarmıyor. şeye sinir oluyorum. ariyoruz telefonun kapalı, neden kapalı, bisimi oldu vs. ya size ne. yani etmeyin merak filen istemiyorum. kapatiyorsam bir sebebi vardır, tamam de gec ne kurcalıyorsun her şeyi. eee ajandadan kastin ne kestiremedim ama yazmayı severim. sanırım ajanda tutmadım. yani düzenli ve düzensiz biriyimdir. ajandadan daha çok günlük yazarım. üç günlük bitirmis biri olarak söylüyorum bunu:D bunun yaninda normal yazi yazdığım bir büyük defteri de bitirdim. bir de fransizca ingilizce yazdığım ayri bir defterim daha var. yani hayatımda ajandaya cok yer kalmıyor :D sen tutar mısın peki ya da yazar mısın böyle? yok ne kusuru sorun değil, alıştım sana artık :) ne zaman istersen ya da hatırlarsan zaman gelirsin. ooo saat 03:36 ve benim yarın sinavim var, of. goremiyceksin suan ama yine de, güzel geceler:)
1 note · View note
berkinhayaldunyasi · 3 years ago
Text
Mikonos Gezisi , Mikonos’a gitmeye deger mi ?
Mikonos Gezisi , Mikonos’a gitmeye deger mi ?
Mikonos sadece Yunanistanin degil, Avrupa’ninda en populer adalarindan biri. Bu ruzgarli corak ada inanilmaz derece de fiyatli. Insanlar luks ada muhabbeti yapiyor ama burasi karayipler ya da Bora bora degil ki.  Neyse efenim, euronun alip basini gitmedigi bir zamanda bi yurt disi yapalim dedik. Mykonos’a nasil gidilir? mykonos’da yapilacak seyler nelerdir anlatayim.
Tumblr media
Nereye gittik dersiniz ? Bingo ! Mikonos. Kurban Bayrami tatili için eşimle birlikte gittiğim güzelim yunan adası. çok araştırmamıştım daha önce, sadece adını duymuştum ama nereden bilebilirdim ki yunanistan'ın en pahalı adası olabileceğini? oysa biraz araştırsam öğrenebilirdim. Mykonos adasi ufacık, bitki örtüsü yok. tek olayı eğlence ve o yüzden geliyor herkes. kaldığımız yerde hemen yanımızda 3 türk erkek arkadaş kalıyordu, onların ilk söylediği eşcinsellerin çok olduğu ve erkekleri bakışları ile rahatsız ettikleri oldu ama benim başıma öyle bir şey gelmedi. benim tahminim bunlar 3 erkek dolaştıkları için sürekli bunları da gay sanıp bakıyorlardır.
Mikonos gezisi Nasil Basladi ?
Mykonos Adasinin merkezi minnacik.  Buraya Mykonos Town diyorlar bizde buradan basladik adayi gezmeye.labirent gibi sokaklardan oluşuyor. baştan sona gezmesi 10 dakika falan sürüyor. Ama boyle ufacık yerlee dünyanın en pahalı yerleri oluyor heo.  sabahın 7'sinde adada olduk ve öğlen 12'ye kadar orada takılmak zorunda kaldık. (kalacağımız oda 12'de boşalacağı için) tam bir kabus gibiydi, inanılmaz rüzgarlı ve eylül sonu olduğu için hava da soğuktu o saatlerde. dedik herhalde 8'de falan açılır heryer ama bekle bekle hiçbir yer açılmıyor. meğer mekanlar zaten gece 4-5 gibi kapanıp öğlen 12 gibi falan açılıyormuş. kahvaltı edecek bi yer bulduk şansımıza da, kazık mı yedik poğaça mı bilemedim. iki poğaça iki kahveye 15 euro ödedik.
Tumblr media
neyse efendim bunlar dışında plajları güzeldir. eğer plajları gezmek isterseniz araba veya atv kiralarsanız rahat edersiz. (motor alacaksanız da 250cc kiralamanızı öneririm zira çok fazla yokuşlu yol var 125cc'lik motorlarla o yollarda zorlanabilirsiniz) hatta araba kiralarsanız daha rahat edersniz çünkü eşyalarınızı vs arabada bırakıp rahat rahat plaja gidersiniz. yalnız yolları inanılmaz dar, eğer acemiyseniz bu biraz canınızı sıkabilir. bir de arabaya günlük 60-70 euro vermek istemiyorsanız 30-35 euro'ya kiraladığınız arabalar biraz eski oluyor. eğer eski araba kullanmadıysanız biraz garip gelebiliyor ama alışıyor insan.
sahillerinde şöyle bir şey farkettik; şezlong ve şemsiye kirası 10-15 euro arası değişiyor. onun yerine havlunuzu alıp bir de bi mağazadan 10-15 euro'ya şemsiye alırsanız sahillerin en sağ tarafları ücretsiz ve istediğiniz gibi takılabiliyorsunuz. yalnız o taraflarda gay ve lezbiyenler daha çok (neden bilmiyorum). hatta bazı plajlarda nüdist abiler, ablalar da o taraflarda takılıyorlar. kimse kimseye karışmadığı için biz hep o taraflarda takıldık, bi şezlong'a 10-15 euro vermek istemedik açıkcası.
Mikonos'da Yeme icme Konusu
Yeme içme de pahalı biraz. diğer yunan adalarında 10-15 euro'ya iki kişi çok rahat yemek yiyebilirken burada 40-50 euro vermeniz gerek. biz genelde kaldığımız yerde kendimiz yaptık yemeğimizi. ucuz marketler (ab market) var oradan alışveriş yapıp oldukça ucuza getirebilirsiniz yemek işini. tabii tatile geldim yemekle uğraşmam diyorsanız da günlük öğle yemeği, kahvaltı, akşam yemeği derken kişi başı 50-60 euro bayılmanız gerek.
Mykonos’da gece Hayati Nasil ?
Biz 30larinin sonlarindayiz. Artuk gece hayati , parti vs cok bir alakamiz yok .Ancak Mykonos gezisinde herseye ragmen soyle guzel muzikli falan bir yerler olsun istedik. Tabii cok gec saatler olmadan. Sezon sonu olduğu için plaj partilere pek rastlayamadık, aman zaten biz parti olmusuz. Tüm plajlar sezon sonu partilerini yapmışlardı biz gittiğimizde herkez biraz kabuguna cekilmisti. Yoksa anladığım kadarı ile plajlara insanlar yüzmek için değil partiler için geliyorlar. Harbiden de o kadar iciyorlar ki ayılmak için de arada bi denize giriyorlardır.
Bacalhau nedir yazima bakamayi unutmayin. Suradan braga gezilecek yerler ile ilgi bilgi bulabilirsiniz.
youtube
2 notes · View notes
ehilal · 7 years ago
Text
Istanbul Kafası
Şükretmem gereken bir sey varsa o da bosluga dusmemis olmam. Issizligimin 3. Haftasini bitirip 4. Haftasina girerken arkadaslarim, ailem ve bekledigimden cok erken baslayan is gorusmeleri ile zamanin nasil gectigini gercekten anlayamadim. Dun kurumsal adi sani bilindik bir yerle gorusmeye gittim. Genelde çıktığımda hakkimda ne dusunduklerini sorgulayan ben bu defa onlarin ciddiyetsiz, plansiz ve amator mulakatina sovdum. Donus yaparlar yapmazlar kendileri bilir deyip Istanbul'un tadini cikarmaya devam ettim. Dun gelen bir mesajla bugun beklemedigim bir görüşmeye gidecegim birazdan. Su an sonuclardansa gorusme sureclerine odakliyim. (Issizlikten sıkılacak kadar bos kalmadim sanirim daha)
Istanbul hatiralar sehri hala benim icin. Dun aksam irish pub diye bir mekana ugradim. Taksim'in artik hoslanmayacagim bir aurasi var bundan emin oldum. Oralar,o ara sokaklar en cok hatiralarimi animsatiyor bana.
Gonul mevzularına gelecek olursak gecmisin etkilerinin silinememesi ne fena bir sey, yada bilemiyorum tecrube deyip kendimi korunakli bir bolgeye aldigim icin mutlu mu olmaliyim? Tarifsiz bir ikilen yasadim dun gece. Bu sehirden cikip onun yanina gitmek.. Bir yanim bunu isterken diger yanim korktu. Ilk kez sonunu merak edip yasamak yerine korku ve gecmis karar mercimde etkili oldu. Bunu kendime yediremedim yalan yok. (Ben her zaman dimdik, kendi ayaklari uzerinde duran, yikilmayan ve icinden geceni sonuna kadar yapan insandim ne oldu simdi? Belki yoruldum) Bunu dile getirdim. Yasadigimiz korkunc seylerin etkisi oldugunu anlattim. Anlayisla ve biraz soguk karsilandim. Bir yanim hala çık git, ne olacak, ne degismis gor sonra konus diyor. Diger yanim o kisi ile bir gun daha hayal kirikligi yasarsan.. Cok ama cok kirilacaksin yapma diyor. Gitmek mi beklemek mi.. Kararsizim.
En gec pazar gunu icin de aileme bir surpriz planim var. Aniden habersiz yanlarına gidecegim. Sevineceklerdir epey, zaten ben de ozledim. (Bakalim annem blogumu okuyor mu? Bu arada bunu da test etmis olacagiz)
Istanbul'dan bildiriyorum. Ne olursa olsun yasamayi hala seviyorum!
1 note · View note
basladigimnoktadayim · 7 years ago
Text
Bu yaziya istersen baslik atabilirsin
Biz senle hep opusup sarilip ayrildik. Ayni tepede, birinde seni seviyorum ama ayrilmamiz lazim diyerek, ikincisinde de bize zaman ver diyerek. Ilkinde, pinar beni sevmedi dedin, ikincisinde numarama kadar sildin.. anlam veremedigim pek cok hareketinin yaninda, bu iki ayrilik cok baska noktalarda. Seni seviyorum, ama ne yapicagimi hic bilmiyorum. Gelmek istemiyorum, yeterince nefes almadan, kendim olmadan, kendimi geri kazanmadan sana gelmek istemiyorum. Hayatta en guzel sansimiz birbirimizsek eger, bunu baska sanslar gormeden de anlayabiliriz, gorerek de anlayabiliriz. Bu zamandan ben de korkuyorum, ya sensizlige alisirsam, ya boyle daha mutlu olursam, ya seni unutursam diye... hayatta hersey mumkun biliyorum, ama seni ya sevmeyi birakirsam diye dusunmuyorum. Birakmam biliyorum.
Sadece su an cok baska biseye ihtiyacim var gibi hissediyorum. Alevle konustuk, evlilikten olgunluktan benim kucuk olusumdan senin artik benden daha sakim bi hayati duslediginden tekrar birlikte yapip yapamayacagimizdan.. bana dedi ki, bi yastan bi yerden sonra insanin hayati degisiyo, hep evli ciftlerle evlilik asamasindaki ciftlerle oluyosun, yasin ilerledikce enerjin o kadar kalmiyo cikalim kopalim kafasinda olmuyosun, yattigin kalktigin insanlarla bi ortama girmiyosun, onlar selam vermiyo sen de almiyosun, yasantin farklilasiyo ve senin de hosuna gidiyo zaten bu. O kadar cok hakli ki.. kabul ediyorum boyle olabilir, ben istisna degilimdir herkes boyle olucaktir tamam kabul. Ama ben kucugum, ergenim belki sana gore, benim baska seylere de hevesim var. 5 yil sonra kendimi seninle ayni evde televizyon karsisinda bayilmis, sabah gunaydin deyip birbirimizi operken gorebiliyorum. Cok ciddiyim. Hepsi mumkun. Disari cikip dans ettigimizi de hayal edebiliyorum, bu cumartesi cok yorgunuz evimizde sarabimizi icelim demedigimiz bi aksam benim gonlum olsun diye senin basini agritabiliyoruz hayalimde. Seninle hersey bana hep mumkun geliyo. Ama.. 3 yil sonra, 5 yil sonra. Cunku sen hicbi zaman beni oldugum gibi kabul etmedin. Ben senin sakin hayatina sonsuza kadar saygi duydum, ama sen benim ne istedigimi hic aklina oturtmaya calismadin. Sikayet etmiyorum, durup tespiti. Ben seninle daha 26 yasimi doldurmadan tanistim, sen hep daha buyuksun ve matematik kurallarinca oyle kalicaksin. Bunun yaninda mizacimiz da farkli, benim enerjim icime sigmaz, hareket etmezsem duserim asil, edersem yasarim, dans etmezsem gozlerimin isigi soner, sarhos olmayi canim ceker. Sen benim sakin kosemken ben cok mutluydum. Ama ben istedim ve istiyorum ki, icimdeki beni gercek beni de yasatabiliyim sevgilimle. Cok uzak bisey degildi istedigim senden, kimsenin yapmadigi bisey de degildi. Benim sevdigim yerlere benimle gel istedim, sikildin hosuna gitmedi kalabalik basit belki varos bile buldun oralari. Olabilir dedim, senin gorusun. Gelme ben gidiyim dedim, onu da istemedin. Beni yaninda tuttugun surece mutlusun, sana uydugum surece, senin dogrularini yasadigim surece, seni senin beni sevdigin gibi sevdigim surece. Ben seni kendi elimden geldigince sevdim, cok sevdim, bazen senin beni sevdiginden cok sevdim, sana saygisiz demiyorum yanlis anlama ama sana saygi duyarak sevdim ben seni. Bana uymasan da sevdim, benle gelmesen de sevdim. Ben seni cok sevdim, bulutlarin ustunde sevdim.. ama senin istedigin gibi sevmedim, bu da yetmedi sana. Her sana uymayan hareketimde seni sevmedigimi dusundurttu hep. Sen benim yapisik ikizim gibi gezmeyi sevdin, ben kendime de zaman ayirmayi. Sen ne yaparsan yap, kimle olursan ol yaninda beni goturmeyi sevdin, ben bazen sensiz olmayi da sevdim. Ne yaparsam yapayim, ben seni hep ayni sevdim. Sevdigimiz icin katlandik birbirimize zaten. Evet katlandik, evet kavga ettik, evet tartistik, evet asik olduk, evet sevistik, evet biz senle herseyi yaptik. Kotulerini kabul etmesende HERSEYI... ben ne cok iyi bi insanim, ne melegim, ne senin gordugun ne de kendi gordugum gibi bi insanim. Ben hatalari olan, hatalariyla buyumus, gecmisi olan, sen kabul etsen de etmesen de pek cok sey yasamis gormus ve kendi dogrulari olusmus biriyim. Siradanim, ama seni cok ozel sevdim. O kavgamizda da soylemistim, ben sana nasil yeterim bilmiyodum o noktada. Hala bilmiyorum.
Biz bir elmanin iki yarisi degiliz, bir butunun parcalari olamayiz, zittiz, farkliyiz, baskayiz. Olmayalim, gerek yoktu ki. Biraz kabullenme biraz anlayisla hepsi onemsiz kalirdi, kalamadi. Ne ben bazi konulari kaldirabiliyorum, ne de sen benim bazi isteklerime olumlu bakabilirsin. Sorunlarimiz baki... ben belki sana beni kiskanma dememeliydim, sadece anlamadigim icin buna karsi cikmamaliydim. Kiskan beni, hosuma gidiyo, ama boyle ifade etme demeliydim. Bir fazla insanla daha birlikte olsan kendimi keserdim deme, keske erken bulsaydik birbirimizi de demeliydim. Belki ben yol gostermeliydim. Yaptigimi sandim, ama belki de yapamamisim. Ya da sen cikma etme gec kalma demek yerine, pinar buyuyecek demeliydin. Bir yil daha gezer iki yil daha gezer, sonra her gece benimle uyuyacak demeliydin belkide. O zaman da sen bize yol gostermeliydin. Farkliliklarimizi belki avantajimiza cevirmeliydik, yapamadik.
Ayri kaldigimiz kisa zamanlar boyunca bak ben bu kadarini anladim. Evet kisa sureler, cunku bi gun ayrildik, bikac gun sonra para yolladik, bikac gun sonra senin tatil snaplerin basladi, bikac gun sonra ben seni engelledim, bikac gun sonra bulustuk, bikac gun sonra yine fotografini gordum, bikac gun sonra sen beni engelledin. Kim bilir senin aklindan neler geciyodur.. bir de benim aklimdan cok garip bisey geciyo, sen iliskide degilken cok degisik bir sosyal medya kullanicisi oluyomussun. Benim senden ilk hoslandigim zamanlardaki gibi olmussun aslinda, daha aktif daha eglenceli, daha enerjik fotograflarin.. ben o halini sevmistim, cok mu farkli dersen degil ama o baska bi enerji, anlatamam. Benimle kendin olamadigina inandiriyo bu beni, sanki kendi hayatini silip yerine beni koydun ve bu seni olmadigin biri yapti gibi. Ben hayatimin guzel bi kosesine oturttum seni, ama hayatima da devam ettim. Belki bu oyuzden seni bu kadar rahatsiz etti. Bu senin ozelligindir elestirmek istemiyorum, sadece seni tanidigimi dusunursek buyuk bi fark hissediyorum. Asik ve herseyi pinar icin silecek bi oytun degil de, kendi gibi olup pinara hayatinda bi yer bulacak bi oytundu belki de derdim... seni her halinle sevdim, kendimin senle oldugu hallerin bazilarini sevemedim. Kavgamiz da hep bu oldu.. belki sen de ayni degerlendirmeyi yapmaliydin..
Seni onemsemeyi, senin icin biseyler yapmayi hic birakmadim. Ben su an sadece kendimi daha cok onemsemek istiyorum. Lutfen elimizden geldigince zamanimiz olsun...
1 note · View note
sahmalt · 7 years ago
Note
Biraz gec oldu 4. Senede oldu ama olsun ya hedefim hep cerrahpasaydi sonunda oldu :d hic tanıdığım da yok etrafımda cerrahpasada olan :D geldim istanbuldayim normalde samsun da yaşıyorum 😄
Hedefler önemli 😊
0 notes
senakdeniz · 7 years ago
Text
Taslaklarımda bulduğum anı köşesi. Okurken galiba tekrar yaşadım..
Sonunda dayanamadım ve Leylisha’dan laptopunu ödünç aldım. Daha evvel yazmadığım şeyler var eve tama bu sefer yazmazsam olmaz. Bu 4 günü unutursam çok üzülürüm..
Prague.. Altın şehir. Leyli sana boşuna altın şehir demiyorlar diye yazdı fotoğrafının altına ama rusça bir şekilde. Öyle yazınca daha anlamlı oluyormuş bu şeklinden. Gerçekten de öyleydi, boyle su gibi, hayal gibi, masal gibi. Bilmem ki nasil anlatilir. (klavye ile bogusuyorum kendisi Leyli sagolsun international tr olarak kullanamadim bir turlu,) heh iste ne diyordum nasil anlatilir bilmiyorum ki. O guzel nehri, neseli koprusunu en cok da gokyuzunu. Ya ben bugune kadar gokyuzunu fark edememisim ya da gokyuzu buralarda cok daha farkli. Saf mavi boyle ucsuz bucaksiz, sonsuz gibi. Gozlerini alamiyorsun o an aklina kazinsin da omur boyu unutama istiyorsun.  Ama oyle olmuyor tabi unutuyorsun bu yuzden fotograf cekiyorum. En guzel koseleri, en ozel anlari..
Ulkelerde denk geldigin kisiler, mekanlar cok onemli ve sanirim sadece sans meselesi mesela  Belgium’da daha ilk dakikada azarlandigim da oldu cok iyi nazik bir sekilde karsilandigim zamanlar da oldu. O yuzden Prag da sans benden yanaydi ve cok tatli insanlar ile guzel bir ani olarak zihnime kazindi. Kaldigimiz hostel de minik sevimli boyle filmlerdeki gibi citi piti bir seydi. Odamiz minnos mu minnos kendisi tam bir pinterest cati kati odasi tadindaydi. Leylisha ile minik penceremizden  Prag gokyuzunu izledik. Ikimiz de hayallerimizin icindeydik.. Hem de tam da ortasindaydik.
Sokaklar enfes, eski tarz arabalar, fotografimi cek diyen binalar insanlar bir kosusturma hali ve uzaktan gelen melodiler. Kac kere sanki film sahnesi dedik bilemiyorum. Ama tipki film sahnesi gibiydi. Bu arada paramizi da cevirdik ve kafamiz karisa karisa tum gun bu kac euro eder ki diye dusune dusune bir seyler aldik. Mesela 46kr ye pizza yedik. 200 kr ye hediyelik esya aldim. 110kr ise dondurmali hamurlu bir sey aldik (her yer onlar ile dolu) Oyle boyle harcadik da harcadik.
Hostelde biraz dinlenip tekrar ciktik sokaklara, aksam biraz daha az civil civil daha sakindi. Parklara ormanlara daldik. Aksam yemegimiz ise klasik bir sekilde “doner” idi.
 Ayrilmak zorolsa da guzel uzuun bir gun gecirdik tam tadinda ne az ne cok diyebilecegim mukemmel bir gun oldu.
  Simdi gelelim yaziyi yazma sebebim olan ikinci gunumuzu gecirdigimiz Vienna.. Lanetli Vienna desem dogru olur. Cunku oyle gibiydi. 4 saatlik bir otobus yolculugudan sonra otobusten indik ve esyalari birakmak uzere hostelimize gitmeye karar verdik. Haritadan actim ve yolumuzu bulduk. Ama yuruyoruz yuruyoruz bitmiyor. Anlam veremiyoruz neden bu kadar uzun. Biraz daha biraz daha derken yaklasik bir 17000 adim atmisiz. Artik gunes tepede, sirtimizda canta elimizde poset derken yikilmak uzereyiz. Sokaklar normal, sanki Almanya’nin klasik bir sehrinde gibi, kahvalti etmek icin baktigimiz her yer bizi sasirtiyor. Fiyatlar almis basini gitmis. Siradan peh diyecegin bir kahve 3,5 euro. Gideriz Starbucks’da iceriz diyoruz (4 euro) alasimiz da gelmiyor. Yiyecekler desen o fiyata neler yersin. Sonunda bir makete gidip meyve, yogurt, corek fala alip hostele dogru devam ettik. Bilmem kaca adim sonra bir donerci bulduk. Doner 2.5 euro. Gozlerimizden kalpler fiskirarak hemen aliverdik tabii ki. Bana yolculuklarin ogrettigi bir sey varsa o da bir seyi buldun mu sonra alirim demeyecek hemen alacaksin. Cunku sonra aslaaa bulamiyorsun. Donerimizi de aldik mutlu mutlu gidiyoruz hostele. Artik vardigimizda saat 3 e geliyordu. Giris yapip odamiza gectik. Bu sefer ki tatli cati katimiz gibi degildi amabembeyaz minicik bir odacikti. Biraz dinlenip karnimizi doyurduk ve sehri kesfetmek uzere disari ciktik. Yalniz artik akillandik, Vienna yuruyerek gezilmez. Gidip metroyu falan bulduk ve sehir merkezine gectik. Klasik bir kilise bizi karsiladi, italyan bir grup dini bir dans yapiyordu biraz onlari seyrettik. Mozart’in evine bakindik, her ulkede oldugu gibi dondurmalari tadimladik. (perfecti dogrusu)
Biraz sokaklarda gezindik ve geri kalan yerleri yarina birakarak guzel bir uyku icin hostelimize gectik.
 Ertesi gun bir onceki gun aldiklarimizdan kalan seyleri yiyip esyalarimizi toparlayip hostelden cikis yaptik. Esyalar ile gezilmeyecegi icin kilitli dolap bulmak icin ana tren istasyonuna gittik ve fazla esyalarimizi kilitledik.(2 euro) Sonra elimizde kocabir harita ve koca bir sehir gune basladik. Gidilmesi gereken yerlere gittik, gorduk cekindik, hayran kaldik. Binalar mimari cok guzel, detaylar ince isler cesit cesit her sey var. Paramento binasina bayildimm. Sanki mitolojik bir hikayeden firlamis gibi. Sonra kendimize kucuk bir supriz yaptik ve kahve icmeye starbucksa gittik. Kendimize sinir koyuyoruz cunku kahveleri buralarda cok pahali.
Daha sonra saraylari gezdik, toplu tasima kullanmis olsak bile baya baya bir yuruduk. Anladim ki yurumeyi cok seviyormusum. Artik yorulmayi hissetmiyorum bile. (En az yurumemiz bile 21000 adim) Oyle boyle darken yine guzel mi guzel masalsi mi masalsi bir gun gecirdik. Aksam artik gec oldu ve esyalarimizi almak uzere tren istasyonuna gittik ardindan otobus terminaline. Otobus 23.30 da oldugu icin hala vaktimiz vardi ve kenardaki masalara gectik. Cebimizde son 6-7 euro kalmisti ve icecek almak icin Leyli kola makinesine para atti. Ve makine 3 euromuzu yuttu ne kola Verdi ne parayi.  Ikimizin de sinirleri bozuldu vesusuz oturmaya devam ettik. Ardindan bikac cocuk market poseti ile geldi ve onlara market var mi diye sorunca kendi yiyeceklerinden bize zorla ikram ettiler. Cunku buralarda o saatte market acik olmasi yalnizca bir mucize. Biz mutlu mutlu ahh ne iyi insanlar var diyerek verdikleri seyi yerken hatta birazini da yola saklarken satin yaklastigini fark ettik ve kalktik. Sonra otobusler beklemeye basladik. Bekliyoruz gelmiyor, bizim binecegimiz firmanin tum otobusleri geldi ve gitmeye basladilar ama bizimki yok. Leyli iceri girip sormaya gitti ve ben de o esnada bi kizin telefonuna caktirmadan bakarak saati ogrendim. Yaklasik 10 dakika gecmisti otobusun kalkis saatinden ve ortada daha bir otobus bileyoktu. Ben neler oluyor ya diye dusunurken birden Leyli cikti ve konustugu kisiyle sesleri yukselmeye basladi. Megerbizim otobusun firmasini degismisler ve bizim bunu kendimiz anlamamiz gerekiyormus. Onlarin yapacagi bir sey yokmus bu bizim sorunumuzmus ve otobus gitmis. O esnada bize yiyecek veren arap cocuklar da geldi ayni sebepten ve onlar da oylece kabullenip gittiler. Ardindan pis gicik uyuz cocuk kapilari kilitledi ve bizi orda birakip gitti. Umurunda bile olmadi basimiza gelen sey. Ve saat 12 ye dogru gelirken Leyli ile otogarda tek basimiza kaldik. Cevrede garip garip sarkilar soyleyen bir grup sarhostan baska kimse yok. Telefonlarimiz sarjsiz oldugu icin kapali ve internet bile yok . Biraz soku atlattiktan sonra bi care bulmak icin ana tren istasyonuna gittik. Orada da her yer her sey kapaliydi bir tane ibadet yeri tabelasi gordum ve aa Leyli bak belki mesciddir dedim ve oraya gittik meger hristiyanlar icin sessizlik odasiymis ve bu saatte kapaliymis. Sonra temizlikci adam kafelerin 5 te acildigini ileride bekleme yeri oldugunu soyledi. Bekleme yerine gittik ve bizim gibi baska insanlar da bekliyordu bir seyleri. Uyuyanlar oturanlar duranlar. Biz de gittik ve oturduk. Sabah 5 e kadar beklememiz gerekiyordu. Kocaman istasyonda bir priz bile bulamadik. O koltukta ki koltuk derken demir bir sandalye gibi nasil 4.30 saat durduk. Artik cantamin sapini bacagima falan dolayip yorgunluktan uyuyakaldim. Tabi o nasil bir uyku oyle rahatsiz oyle rezil. Leyli bu gürültüde nasıl uyuyabiliyorsun diye söylenmedi değil. (Bütün gece temizlik arabaları çalıştı durdu.)Sabah 5 e kadar oyle durduktan sonra kalkip acilan kafelere gittik. Kullanmak icin mecbur bir sey almak gerekiyordu ve son kalan paramizi bir kahve ve bir kruvasani bolusmek uzere harcadik. Hemen prizi kullandik ve sonunda telefonumuza kavustuk. Sonra beles bir multeci interneti bulduk. Hos multecilerden bir farkimiz yoktu o esnada zaten. Internetten yeni bilet almayi denedim ama bir turlu olmadi zaten nakitimiz yok kalmadi. Artik daha ne ters gidebilir derken basimiza bu citki. Hemen kizlara yazdim. Kubrayi uyandirdim ve internetten almayi denedi. Uzun ugraslar sonucu almayi basardi. Ve kosarak 8.40 da olan arabaya yetistik. Artik yolda bizi gorenler ne dusundu, kimler halimize acidi bilmiyorum ama ben beni gorsem halime uzulurdum sanirim. 20 25 dakikalik metro yolculugundan sonra otobuse yetistik. Ve yolculuk basladi. He bu arada kalan paramiz ile 2 corek 2 su aldik ve 14 saatlik yolculuk icin tek kurus paramiz kalmadi. (wc icin bile) Allah yol git git bitmiyor. Saga yat sola yat. Hava aydinlik, normalde gunduz yolculugu tercih etmiyoruz ama baska secenegimiz kalmamisti. Git git bitmiyor. Aksi gibi mola verip duruyor bir suru sehirlere ugruyor. Birileri inip biniyor neredeyse zikzaklar cize cize biz aksam 00.30 gibi anca Dusseldorfa geldik. Artik otobusten indik bacaklarim ayaklarim davul gibi sismis, uyuşmuşuz. Yuruyemiyorum topuklarim su toplamis, zar zor tren icin istasyona gittik bir de ne olsun trene 2 dakika var ve sonraki saat 4 te. Bi hizla kosa kosa trene yetistik o halde. Nasil yetistik bilemiyorum. Trende perisan halde coktum koltuga. Derman kalmamis dizlerimde uyuyamiyorum bile yorgunluktan. Ve Duisburga geldigimizde daha ne olabilir ki derken tramwaylarin o saate yurumedigi gercegi ile yuzlesiyoruz. Evimize 40 dakika kadar yuruyerek variyoruz. Artik eve nasil girdim, o nefret ettigim ayakkabilarimi nasil cikardim hayal meyal aklimda. Hissiz bombos bir andi. Bitmeyecek derken oyle boyle bitti. Bize de bu unutulmaz bir ani olarak kaliverdi. Daha simdiden gulerek bahsediyorum. Iyi ki yasamisiz diyemeyecegim ama kotu de olmadi simdi yani. Sokakta yatmadik demeyecegiz hani. Ve attigimiz adim 28000 olmus.
Eh lanetli Vienna gunumuz de boylece sona erdi. Artik baska bir macerada baska anilarla yine yazmak uzere son noktayi koyuyorum…  Ah Vienna.. Neler de yasattin bize.
PS: Artık ayağıma nasıl yapıştılarsa o ayakkabıları hala giyesim gelmiyor..
0 notes
feyzaq · 7 years ago
Note
Dogum günün kutlu olsun biraz gec oldu ama olsun 😊
teşekkürler ve sorun yok ailem bile kutlamadi daha
0 notes