#Biraz Mizah
Explore tagged Tumblr posts
lefkosahaberleri · 2 months ago
Text
İplik Pazarı Camii: Tarih, Mimari ve Büyüleyici Atmosfer
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/iplik-pazari-camii-tarih-mimari-ve-buyuleyici-atmosfer-22988/
İplik Pazarı Camii: Tarih, Mimari ve Büyüleyici Atmosfer
Tumblr media
Kıbrıs’ın tarih kokulu daracık sokaklarında gezinirken, birdenbire karşınıza çıkan bir cevher: İplik Pazarı Camii. Adı ilk başta kulağa sıradan gelebilir ama inanın, bu cami sıradanlığın çok ötesinde. Hem geçmişten bugüne taşıdığı hikayelerle hem de dokusuyla sizi hemen içine çeker. Hazırsanız, biraz “Kıbrıslı” bir dokunuşla, İplik Pazarı Camii’nin büyüleyici dünyasına dalalım. Tarihi Dokusu ve Hikâyesi İplik Pazarı Camii’nin kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun adaya hükmettiği 16. yüzyıla dayanıyor. Lefkoşa’nın Surlariçi bölgesinde yer alan bu cami, adını geçmişte bölgede kurulan iplik pazarından alıyor. O dönemde çevresindeki dükkanlar, adeta Kıbrıs’ın ticari nabzını tutuyordu. Bugün caminin etrafındaki atmosfer, hala geçmişin izlerini taşırken modern yaşamın ritmiyle uyum […]
https://lefkosa.com.tr/iplik-pazari-camii-tarih-mimari-ve-buyuleyici-atmosfer-22988/ --------
0 notes
chaoticdreamfart · 1 year ago
Text
Adem Fırat..🎤😂🎤😁🎤👍
Muhteşem sesiyle karşınızda.
Beğeniler için çok.
Teşekkür ederim 🙃
İyi Dinlemeler arkadaşlar 🤗.....✍️
Tumblr media Tumblr media
Erkekler kızlardan korkun 😁🤣
Bugün biraz kızlarla sahilde gezmek🤪
İçin karar aldık🤣
Tlefonun kamerasını açıp arka cebime🤭
Koydum kimler bakacak diye🤪
Merak ettim 🤔
Aboooov 🤪🤭 kızlarla gafeye.
Oturduk kızlara dedim video😁
İzlemek istermisiniz tabi ki dediler😂
İt bit pic godoş yavşak 😂😁
Video hem izledik hemde Sesli😁
Güldük eee delikanlı kız 😁🤪
Budur işte 😁😂.......✍️
Tumblr media Tumblr media
Yaptığım esprili paylaşımları🤣
Saptirarak ciddiye alanların 😁🤪
Başını okşayıp mizah yavrum🤭🤣
İroni kuzum şaka gi şaka 🤭
Kurban olduğum 😁🤪
Demek istiyor delikanlı kız 😁🤪
Şaka gibiyim hahaha.🤭😁.....✍️
Tumblr media Tumblr media
Bilim adamları kalça kemiğinin🤣
Betondan da sağlam 😁 olduğunu.
Söylüyor bende diyorum millet🤭
G*tüne niye bu kadar güveniyor😁
Delikanlı kız der 🙃😁.....✍️
Tumblr media
Delikanlı kız 😁😂
Hem deli hem prenses 🌿♥️🌿
Hayırlı akşamlar olsun arkadaşlar🙃
Bu akşam Fox dizim var 👈🤗
Şahane hayatım 👈🤣😁
🍓👑🍓
158 notes · View notes
vazgectimwagnerden · 3 months ago
Text
Tumblr media
22 notes · View notes
nedemeliyim · 26 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media
İlk yoğurt çorbam. Tadına bakınca ağladım. Annemi görüntülü aradım ağlama filtresi koydum sanmış. Babam müsait olunca kendi aradı bize gelince de yap dedi. Eşim sana sürprizim var deyince et yemeği zannetmiş, bu mu yani deyip gözlerini devirince biraz bozuldum, benim için ne kadar değerli bir an daha iyi bir şey yapabilirsin dedim. Kapıdan çıkıp zili tekrar çaldı mutfağa koşup yaşasın diye zıpladı skdkdj mizah yavaş yavaş evimize nakş oluyor... Ben niye ağladım ailem neden destekliyor anlatayım; yıllardır boyu ben beceremem, güzel olmaz, malzeme ziyan olur gibi bahanelerle mutfakla arama hep mesafe koydum(mükemmeliyetçi yanım), sadece yaşayacak kadar yapıyordum. Çocuklarla hayatım damak tadım renklendi biraz harekete geçtim ama yapabildiğimi asla kabul etmedim(eleştirilmiş benliğim). Şurada uzak değil geçen ay ben galiba güzel menüler yapıyorum derken bugün birden yoğurt alıp eve geldim ki bu çorbayı sadece annem kayinvalidem bize yapar,öğrenmek,yapmak istemiyorum diye şartlamıştım kendimi (önyargılarım). Bu hayatımda önemli bir geçiş ânı, bir devrin kapanışı gibi, ruhum için pozitif bir yönelim, elle tutulur gözle görülür bir kanıt. Bu yazı da eski beni güzellikle uğurluyorum yazısı.. Çorbaya odaklandım ama şu yanındaki soğuk yemek en favori yemeğimiz olacak gibi duruyor tadı enfesss, onu da başka zaman anlatayım (eren ve ahsen bana yemek kanalı açmamı teklif ettiler bu da günün bonusu)
15 notes · View notes
belleepoque7 · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Uzun bir süre sonra sinemaya güzel bir film için gitmiş olmak insanı çok mutlu ediyor. Konusunu açıklamak gibi durumlara girmeyeceğim bu konuda çok kötüyüm zaten. Ben de bıraktığı hislerden bahsedebilirim.
Öncelikle tek başınıza gitmiyorsanız sinemaya yanınıza bundan keyif alan insanları alın. Yine de bu film sevmeyenlere bile sevdirir. Öyle çok uzun olmaması da bunu kolaylaştırıyor. Filme girmeden önce yaşı bizden epey büyük hanımefendiler vardı baya. Bizim gibiler de vardı ama onların enerjisini sevdim en çok. Filmi izlerken verdikleri tepkiler tatlıydı. Sanırım karakterle benzer yaş grubu olduklarından dolayı birçok şeyi daha iyi anladılar.
Mahin 70 yaşında, 30 sene önce kocası vefat etmiş ve yalnız yaşayan bir kadın. Çocukları uzun zaman önce İran'ı terk etmiş. Film Mahin ve arkadaşlarının çay saatine tanıklık etmemizle başlıyor. O hanımefendi grubunun en çok eğlendiği kısımlardan biriydi bu sahne çünkü muhabbetleri onlar için çok tanıdıktı. Yaşlandıkça böyle bir arkadaş grubunuzun olmasının da ne kadar büyük bir nimet olduğunu görebiliyorsunuz. Muhabbetler artık biraz hastalıklar, ilaçlar, hala diri tutulmaya çalışılan aşk hayatları olsa da bir arada olmanın verdiği his o yaşta bile güven verici. İşte bu sohbette Mahin'in 30 yıldır yalnız süren yaşamına birini dahil etme isteği daha çok kabarıyor ve etrafına dikkat kesilmesiyle Faramarz ile karşılaşıyor. Bundan sonrası sürprizlerle ve tatlı anlarla dolu.
Bir diğer dikkatimi çeken husus da ülkedeki devrimle birlikte değişen sosyal hayat ve insan ilişkileri. Ahlak polisinin varlığından ve hayatlarındaki yerinden sık sık söz ediyorlar. Gerçekçi bir tarafı olduğu yadsınamaz. Festival filmi olması da daha çok vurgu yapılmasını gerektirmiş gibi. Gözünüzü korkutmasın film her ne kadar gerçeklerle yüzleştirse de mizahını da yapıyor. Ben içinde mizah bulundurmayan aşırı kasvetli filmleri de çok sevemiyorum zaten. Benim için dozunda oldu.
Bir yandan da üzülüyorsun, böyle bir ortamda yaşamanın ne kadar zor olduğunu görüyorsun. İslam'a olan soğukluklarının sebebini görebiliyorsun. Onları da suçlayamıyorsun çünkü aynı hayatı yaşamıyorsun. Bir yandan da İran kültür olarak çok uzak değil. Kendine yakın hissediyorsun. Kelimelerde, davranışlarda kendini görüyorsun. O samimiyeti alıyorsun. Bu bakımdan da hoştu.
Özetle çokça tavsiye ederim. Tam sıkıldık hadi bitmiyor mu derken şaşırtıyor. Şimdiden izlemek isteyenlere keyifli seyirler.
7 notes · View notes
Text
Biraz daha aşk postu görürsem kusacağım nerede bu mizah bloglari aq imdat
6 notes · View notes
denemememeler · 8 months ago
Text
Yoğun bir günden sonra otelde duş alıp, taze ve rahatlamış bir şekilde hissediyordum. Yatağa uzandım ve odadaki sessizliğin tadını çıkardım. Ancak midem, akşam yemeği için hazırlanmam gerektiğini hatırlattı.
Giyinip odadan çıktım ve asansöre doğru ilerledim. Asansörde beklerken, yanımda duran kadına göz ucuyla bakmaktan kendimi alamadım. Gözlerindeki derinlik ve gizem, beni cezbetmeye yetiyordu.
Asansör kapısı açıldığında, içeri adım attım ve yanımdaki kadınla göz göze geldim. Kadın, etrafındaki atmosferi dolduran bir çekicilikle doluydu. Koyu kahverengi saçları, omuzlarına hafifçe dökülüyordu. Gözleri, beni içine çeken bir derinlik taşıyordu.
Ben: "Merhaba, ben Ahmet(takma isim). İş seyahati için buradayım. Sen de mi?" dedim, içimdeki merakı bastırmaya çalışarak.
Kadın: "Merhaba, ben Aylin(takma isim). Evet, iş dolayısıyla buradayım. Ama bu akşam işleri bir kenara bırakıp eğlenceli vakit geçirmek isteyen bir tek ben miyim?" dedi, gizemli bir gülümsemeyle.
Sözlerini duyduğumda, içimde bir heyecan dalgası hissettim. Belki de Aylin'le geçireceğimiz bu akşam, iş stresinden biraz uzaklaşmak için tam da ihtiyacım olan şeydi.
Ben: "Eğlenceye açık olmak her zaman iyidir. Belki önce biraz yemek yiyebiliriz. Otelin restoranında bir şeyler atıştırabiliriz. Bu, bu gece için iyi bir başlangıç olabilir." dedim, içimdeki heyecanı gizlemeye çalışarak.
Aylin: "Harika fikir. Biraz açım zaten. Otelin restoranında biraz keyifli vakit geçirelim." dedi, gülümseyerek.
Birlikte otel lobisine indik ve restoran kısmına doğru ilerledik. Aylin'in neşeli tavrı ve samimiyeti, beni biraz daha rahatlattı.
****
Restorana vardığımızda, içeri adım attık ve bir masaya geçtik. Yerimize oturduğumuzda, garson bize menüyü getirdi ve yemeğimizi seçerken sohbetimiz de devam etti.
Ben: "Dürüst olmam gerekirse, iş seyahatleri genellikle sıkıcı geçer. Bu yüzden bu gece biraz heyecan ve macera arıyorum." dedim, gözlerimde bir kıvılcım belirerek.
Aylin: "Anlıyorum, iş seyahatleri gerçekten de monoton olabiliyor. Ama belki de bu gece birlikte geçirdiğimiz vakit, sıkıcılıktan uzaklaşmamızı sağlar. Mesela ben, iş stresini atmak için yoga yapıyorum. Senin hobilerin neler?" dedi, gülümseyerek.
Ben: "Evet, yoga yapmak harika bir fikir, aslında ben de spor yaparak stres atmayı seviyorum. Ayrıca biraz mızıka çalarım, ama asıl marifetim duşta şarkı söylemekte." dedim, gülümseyerek.
Aylin: "Haha, duşta şarkı söylemekte bir numara olabilir. Benimle birlikte bir gün duet yapmak ister misin? İşte o zaman gerçek bir performans olur!" dedi, göz kırparak.
Ben: "Tabii ki, neden olmasın? Düşünsene, otel odamızda bir konser veriyoruz ve odanın duvarları bile bize alkış tutuyor. İşte bu, bir iş seyahati macerası!" dedim, kahkahalarla.
Siparişlerimizi verdikten sonra, esprili diyaloglarımız yemeğimiz gelene kadar sürdü. Aramızdaki konuşmalar giderek daha rahat ve samimi bir hal aldı. Aylin'in mizah anlayışı ve konuşkanlığı, beni daha da cezbetmeye başlamıştı.
Yemeğimizi yerken, bir yandan da hobilerimizden bahsediyor ve birbirimizi daha yakından tanımaya çalışıyorduk. Otel restoranında geçirdiğimiz bu keyifli zaman, iş seyahati yorgunluğunu bir kenara bırakmamıza yardımcı oluyordu.
****
Yemeğimizi yerken, Aylin'in yoga ve benim spor ve müzik tutkularımız hakkında daha fazla konuştuk. Hobilerimiz ve ilgi alanlarımız arasında ilginç benzerlikler olduğunu fark ettik. Bu ortak noktalar, aramızdaki bağı daha da güçlendirdi.
Aylin: "Bu arada, iş seyahatlerinde otel odasında vakit geçirmek dışında neler yaparsın?" diye sordu, merakla.
Ben: "Genellikle müsait olduğumda şehri keşfetmeyi severim. Bölgesel yemekler tatmak, sokakları dolaşmak, yerel insanlarla sohbet ya da müzeleri ziyaret etmek gibi. Bu, sıkıcı iş seyahati dışında biraz eğlence ve keşif zamanı sağlar." dedim, gözlerimde bir ışıltıyla.
Aylin: "Vay canına, ben de aynı şekilde! Yeni bir şehri keşfetmek benim için de büyük bir heyecan. Belki bir gün iş seyahatlerimiz çakışır da birlikte şehri gezeriz." dedi, heyecanla.
Ben: "Kesinlikle! Yeni bir şehri birlikte keşfetmek çok eğlenceli olabilir. Hatta müsait olduğumuzda birlikte bir şehir turu yapabiliriz. Bu da iş seyahatlerine ayrı bir renk katacaktır." dedim, gülümseyerek.
Sohbetimiz yemeğimiz boyunca devam etti ve giderek daha samimi ve eğlenceli bir hal aldı. Aylin'in enerjisi ve neşesi, bu akşamı unutulmaz kılacak gibi görünüyordu.
****
Yemeğimizi yedikten sonra, asansöre binmek için lobiye geldik. Asansörde, bir an için gözlerimiz kilitlendi ve derin bir bakışma yaşandı. Aylin'in gözlerindeki ışıltı, benim için bir davet gibiydi. Gözlerimiz hala birbirimizi tararken, aramızdaki çekim iyice arttı. Bir an için sessizce birbirimize bakıştık, ardından yavaşça yaklaşıp dudaklarımızın buluştuğu sıcak bir öpücük paylaştık. Asansörün sessizliği, dudaklarımızın buluşmasıyla daha da etkileyici hale geldi.
Öpücüğü kısa bir süre sonra sonlandırdık ve birbirimize gülümseyerek baktık. "Burası biraz dar değil mi?" diye muzip bir şekilde sordum, gülümseyerek.
Aylin de gülerek cevap verdi, "Evet, biraz dar gibi. Ama sanırım dar alanlar insanları bir araya getirir," dedi, göz kırparak.
Aramızdaki bağı daha da güçlendi ve aramızdaki çekim biraz daha yumuşadı. Ardından, Aylin'i odama davet ettim ve o da memnuniyetle kabul etti.
****
Odaya adım attığımız anda, odanın huzur veren atmosferi bizi sarıverdi. Aylin'in teni, ay ışığının altında parlıyordu. Saçları, omuzlarına düşmüş, koyu renkli dalgalar halindeydi. Gözleri, odanın loş ışığında daha da derinleşmiş gibiydi, bakışlarında gizemli bir çekicilik vardı. Dudakları, kırmızı rujunun altında gizlenmiş, arzunun ve ihtirasın ifadesiydi.
Ve işte o an, kelimelere gerek kalmadan hissettiklerimizi açığa çıkardığımız bir an olmuştu.
Aylin, odanın içine göz gezdirdikten sonra gözlerime bakarak, "Harika bir özgüvenin var," dedi, içtenlikle.
Gururla gülümsedim ve "Teşekkür ederim. Bazen sürpriz misafirler için ideal biri olabiliyorum," diye yanıtladım, muzip bir şekilde göz kırparak.
Aylin de gülerek, "Eminim ki daha fazla sürprizle karşılaşmak çok hoş olur," dedi, bakışlarında bir ışıltıyla.
Aylin'in yanına yaklaştım ve yavaşça elini tuttum. Parmaklarımız birbirine dolandığında, bedenlerimiz arasındaki mesafe iyice azaldı. Gözlerimiz birbirimize kilitlendi ve aramızdaki sessizlik, içimizdeki heyecanı daha da arttırdı. Aylin'in nefesini hissetmek, beni daha da yaklaşmaya teşvik etti. Yavaşça, ellerimi onun beline yerleştirdim ve bedenlerimiz arasındaki mesafeyi kapatmak için ona doğru eğildim. Öpüşmeye başladığımızda, her bir dokunuşumuzda bedenlerimiz birleşiyor, her bir temasımızda tutku daha da alevleniyordu. Ellerimiz birbirimizin teninde gezinirken, hissettiğimiz şehvetin doruklarına çıkıyorduk. Gözlerimiz birbirimizin derinliklerine bakarken, içimizdeki tutkuyu görebiliyorduk. Benim bedenim, arzunun kudretiyle yanıp tutuşuyordu, Aylin'in teniyle birleşmek için can atıyordum. Yavaşça yaklaştım ve dudaklarımı onun boynuna yerleştirdim. Hafifçe nefes alıp verirken, boynunun o muhteşem kokusunu içime çektim. Parmak uçlarım, teninde hafif bir iz bırakarak yukarı doğru gezinirken, boynunun etrafında dolaşmaya başladım. Dudaklarımı boynuna yerleştirip hafifçe öpmeye başladım, ardından dilimi dudaklarımdan dışarı çıkarıp boynunu yalamaya başladım. Onun teninin tadı, beni daha da deli ediyordu. Yavaşça boynundan göğüslerine doğru inmeye başladım. Her bir öpüşümde, bedenimde bir elektriklenme hissediyordum. Göğüslerini öpmeye başladım, dudaklarımın onun teninde bıraktığı izleri görmek için ona bakarken, kadının nefesi daha hızlı ve derinleşmişti. Dudaklarım hala göğüslerinde dolaşırken, ellerim cesurca bacaklarına doğru yol aldı. Parmak uçlarım, onun teninde dolaşırken, her bir dokunuşumda teninin yumuşaklığını hissediyordum. O, yavaşça yukarı doğru hareket ederken, kalçasını avuçladım. Kalçasının şeklini, yumuşaklığını ve dokusunu hissetmek beni daha da heyecanlandırıyordu. Parmaklarımı nazikçe hareket ettirerek, kalçasını sıkıca kavradım, Aylin'in nefes alışverişinin hızlandığını hissediyordum.
Ardından, dudaklarımı dudaklarından, boynundan ve göğüslerinden ayırıp aşağıya doğru inmeye başladım. Bacaklarının arasına yerleştirdim ve amını parmaklamaya başladım. Her bir dokunuşumda, bedeninden bir inilti yükseliyordu. Parmaklarımı onun ıslaklığında kaydırırken, onun nefesini boynumda hissedebiliyordum. Bedenini zevkle keşfederken, dudaklarım hedefini bulmuştu ve amını yalamaya başladım. Dilim, onun ıslaklığını hissettiğimde daha da hızlandı, her bir dokunuşumda ona zevk vermek için çabalıyordum. İnlemeleri, zevk alışını bana hissettiriyordu ve bu beni daha da azdırıyordu. Aynı anda, ellerim kalçasını sıkıca kavramıştı. Ona olan arzumu göstermek için kalçasını sıktım ve tokatladım, her bir tokatla onun nefes alışverişinin hızlandığını hissediyordum. Ardından, ellerimi göğüslerine doğru yönelttim, onları sıkmak ve tokatlamak için sabırsızlanıyordum. Göğüslerinin dolgunluğunu ve yumuşaklığını hissetmek beni daha da heyecanlandırıyordu.
Amını yaladıktan sonra, onun dudaklarına ve boynuna tutkulu öpücükler kondurmaya başladım. Ellerim beli, kalçası ve göğüslerinde dolaşırken, onu daha fazla arzulamaya başladım. Dudaklarımı ve dilimi onun teninde gezdirirken, aniden beni yakaladı ve sikimi ağzına aldı. Soğuk ve ıslak ağzı, beni deli ediyordu. Dilini kullanarak etrafımı dolaşırken, sikimin her santimini zevkle emiyordu. Onun ağzında olmak, beni tam anlamıyla bir zirveye taşıyordu. Ona karşı duyduğum arzuyu ve zevki hissetmek inanılmazdı. Saçlarını tutarak hafifçe kafasını geriye doğru eğdim, böylece sikimin tamamen ağzına girebilecek şekilde köklemesini sağladım. Saçları elimde hissetmek, kontrolü tamamen elinde hissetmemi sağlıyordu. Sikim onun ağzında kaybolurken, derin bir nefes aldım ve zevkin tadını çıkardım. O an, arzunun doruklarında kaybolmuştum ve sadece onunla olan bu anın keyfini çıkarıyordum.
Onu yatağa sırt üstü yatırdım ve bacaklarını açarak amını parmaklarımla açtım. Yavaşça sikimi sıcak ve dar amına girmeye başladım. Amı, ıslaklığı ve darlığıyla beni karşıladı, adeta ona girmek için yanıp tutuşuyordum. Her girişimde inlemesi ve tepkileri beni daha da ateşlendiriyordu. Hızımı artırarak Aylin'in içinde hızlı git gel yapmaya başladım. Her itişimde iniltileri yükseliyor, nefes alıp verişi hızlanıyordu. İçindeki sıcaklığın ve darlığın tadını çıkarıyor, alev gibi yanıyorduk ve birbirimizi kelimelerle değil, bedenlerimizle anlatıyorduk. Birlikte zevkin doruklarına ulaşıyorduk, bedenimiz bir araya geldikçe zamanın durduğunu hissediyorduk. İnlemeleri çığlığa dönüşüyor, birlikte tutkulu bir dansın içine dalıyorduk, kelimelerin anlatamayacağı duyguları bedenlerimizle ifade ediyorduk.
Titreyerek ve nefes nefese kalarak, son birkaç vuruşla göğüslerine boşaldım. O anın verdiği yoğun hazla, yatağa yanına uzandım ve derin bir nefes aldım. Yan yana uzanarak, bedenlerimizin hala birbirine yakın olmasının keyfini çıkarıyorduk. Gözlerimiz hala birbirimize bakıyor, sakinleşmeye başlıyorduk. Kalbimiz hızlı atıyordu ancak birlikte geçirdiğimiz o anın verdiği huzur iş seyahati macerasından çok daha fazlası olduğuna hemfikirdik.
****
Yataktan kalkıp birlikte duşa girdik. Sıcak suyun altında, bedenlerimizin birbirine teması, içimizdeki arzuyu yeniden canlandırdı. Öpüşerek, tenimizin her noktasını yıkamaya başladık. Ellerimizin ve dudaklarımızın dokunuşları, birbirimizi daha da ateşli hale getiriyordu. Her bir öpücük, bedenlerimiz arasındaki ateşi daha da körükleyip alevlendiriyordu. Gözlerimiz birbirimize kilitlenmişti, arzumuzun yoğunluğu odayı doldurmuştu. Duşun suyu üzerimizden akarken, birbirimize olan isteğimiz giderek artıyordu. Ardından sabaha kadar farklı pozisyonlarda birbirimizle seviştik. Her bir dokunuş, her bir nefes aldığımızda, arzumuz daha da derinleşiyordu. Gece boyunca, tutkumuzun zirvesine ulaşmak için birlikte adeta bütünleştik, farklı duyguları ve hisleri bir arada deneyimledik.
Gökyüzü ağarmadan önce, yorgun ama doygun bir şekilde birbirimizin kollarında uykuya daldık.
6 notes · View notes
korelist · 2 months ago
Text
Tumblr media
TALE OF THE NINE TAILED 1938 // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 7,9 Benim puanım: 8
Drama: Tale of the Nine Tailed 1938
Hangul: 구미호뎐1938
Director: Kang Shin-Hyo
Writer: Han Woo-Ri
Date: 2023
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Lee Dong-Wook, Kim So-Yeon, Kim Beom, Ryoo Kyung-Soo, Hwang Hee, Kim Yong-Ji, Kim Soo-Jin
İlk sezonun bana verdiği yetkiye dayanarak ikinci sezonun da bir o kadar kötü olacağını düşünüyordum. Çok özür dileyerek söylüyorum ki Jo Bo-Ah’ın 2.sezonda yer almaması diziye sınıf atlatmış. Oyuncu 2.sezonda konuk olarak gelmek istediğini söyleyerek para almadan ufacık görünmüş.  Gerçekten sınıf atladığını tekrar söylemek istiyorum. Hala absürt sahnelerini korusa da o kadar da rahatsız edici olmadığını fark ediyorsunuz. Benim ilk sezona bakış açım çok net olduğu için 2.sezonun eleştirisini sevgili kocam yazmak istedi. Ben kısaca fikrimi beyan edip onun yazısını aşağı bırakacağım.
Öncelikle Lee Yeon karakteri ile gönlümüzün ölüm tilkisi Lee Dong-Wook… Saç şeklinden rengine, kıyafetinden oyunculuğuna her bir adımı şahaneydi. Uzun saçlı sahneleri ayrıca ayrıca güzeldi. Boynuz kulağı geçer mi demeliyim bilmiyorum ama Lee Rang rolü ile evimizin küçük tilkisi Kim Beom abisinden rol çalıyordu. Law School ve Ghost Doctor dizileri ile rüştünü ispatlayan yakışıklı oyuncu başrolden farksızdı. Bu dizideki ikinci adam demek biraz ayıp olur.
Bence dizinin ana kadrodaki 4 isimde başrol gibiydi. Bu sezon yeni katılan isimlerden biri olan Cheon Mu-Young karakteri ile Ryoo Kyung-Soo’ydu. Itaewon Class dizisinden bizde yer eden oyuncu burada da oldukça başarılıydı. Oyunculuklar profesyonel bir seviyedeydi. Ve bu sezon yeni katılan diğer isim Ryu Hong-Joo rolü ve dizinin kadın oyuncu kontenjanından Kim So-Yeon. Tek kelime ile bayıldım. Oyunculuğuna da oynadığı karaktere de bayıldım. Kendisini, Taxi Driver dizisinin 2.sezonunun sonunda 3dk görmüştük ama bana bir şey ifade etmemişti. Tanıyan izleyiciler o kadarcık dakikasına bile baya bir yükselmişlerdi. Bunun nedenini şimdi biraz daha iyi anlamış oldum.
Bunların dışında ilk sezonun güzel yanlarından olan Goo Shin-Joo(Hwang Hee) & Sunwoo Eun-Ho(Kim Yong-Ji) çifti de 2. Sezonda boy gösteriyordu. Onları görmek güzeldi. Günün sonunda benim söyleyeceklerim bu kadar. Dizi ile ilgili genel düşüncem ise; ikinci sezonun bambaşka bir dizi olarak ilki izlenmeden bile izlenebileceği yönünde.
YORUM:
Dizilerde ikinci sezonun, ilk sezonu aşması, üstelik bunu ilk sezonun kurduğu hikaye kurgusundan ödün vermeden yapması nadir görülen bir durumdur. "Tale of the Nine-Tailed 1938" bunu son derece iyi yapıyor.
Bu yeni sezon, ilk sezonu harika yapan unsurları korumayı başarıyor: Lee Yeon ve Lee Rang kardeşler ve onların karmaşık ama kırılmaz bağları ve zengin Güney Kore folkloruna dayalı fantastik bir dünya. Bununla birlikte, daha iyi bir tempo, daha sıkı bir olay örgüsü ve daha iyi kötü adamlar ve arka plan ile orijinalini aşıyor bence. Dizinin neredeyse tamamının Mr. Sunshine dizisinin setinde çekilmiş olması da izlerken zaman zaman nostaljik anlar yaşattı. Hatta dizi aynı seti kullanmasını sahiplenerek, Mr. Sunshine dizisine birçok gönderme yapıyor. Birçok paralel sahne ile gözlerimizi yaşartıyor.
Orijinalin en büyük kusuru başrol kadın oyuncuydu. Lee Yeon ile aralarındaki kimya eksikliği ve donuk oyunculuğu ilk sezonda sevmediğim tek şeydi. Ve sadece onun bu sezon olmaması bile ikinci sezona bir şans vermek için yeterli bir sebep.
Keyfin büyük kısmı karakterler arasındaki mükemmel kimyadan geliyor. Lee kardeşler arasındaki olağanüstü yoldaşlığın ötesinde, Dağ Tanrısı üçlüsü arasındaki dostluk da aynı derecede ilgi çekici. Mizah, komik durumlar ve esprili diyaloglar her şey yerli yerinde. Dizinin geçtiği dönem itibariyle gergin tonu, mizah ve entrika, bölümleri sıkılmadan izlettiriyor.
Yazarın bazı kusurları bu sezonda hala mevcut. Senaryodaki olay örgüsündeki boşluklar her ne kadar 2. sezonda biraz daha az belirgin olsa da yine de göze çarpıyor.
İkinci sezon tam da ilkinin bittiği yerden devam ettiği için; daha iyi, daha mutlu ve yaşamı daha çok seven bir dokuz kuyruklu tilki görüyoruz. Bu yüzden ikinci sezonun başrol kadın karakteri Ryu Hong-joo ile kimyası da duygusal olarak karmaşık olmayan, esprili ve keyifli bir arkadaşlığı da diziyi izlettiriyor.
Küçük kardeş Lee Rang'ın sürpriz gücünü bir anlık olsa da görmek ve onun aşk hikayesini de seyretmek keyifliydi.
3. sezonun şimdiden duyurulmuş olmasıyla, sabırsız bekleyiş başladı.
Benim Puanım: 10 üstünden 13
OST:
Kihyun - Full Moon
Thama - Kiss The Rain
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
3 notes · View notes
gunncem · 4 months ago
Text
dün aksam yeldemle goruntulu konuştuk. o kadar ilac gibi geldi ki gerçekten ihtiyacim varmis buna onu anladim. mizah anlayisimiz, beni zorbalayisi, kocası... cok ozledim ya gercekten. VE dün benim icin baslamasiyla bitmesi bir oldu, cok inanilmaz hizliydi.
bugun favori hocamin hayat enerjisi dolu bir hocanin dersi vardi🥹 kendisinin instagram hesabı var ve çocuk kitapları yaziyor ingilizce sekilde. bazen etkinlikler yapiyor ve yinw o etkinlikler icin bugun kizinin eski oyuncaklarini getirmis. hepimize verdi iste ustune şey yazacakmisiz "ben oynadim sira sende" o kadar tatli ve o kadar guzel bir sey ki... bana canta denk geldi ama olsun yarın üstüne yazip birakacagim bir yere.
dün degil de pazar gunu 2 tane müzeye gittik. muzeler baya guzeldi ama donusu yanlis tarafa bindigimiz icin dagin basina gittik, inanilmazdi. kapiyi acmayan sofor ve yurdun onune kadar giden bir otobus bulusumuzla gunu kapattik.
carsamba persembe cuma zaten dolu gecti. gecen hafta sonradan konuşmaya başladığımız eski arkadaşımla buluştuk, anlatmistim saniyorum ki.
ozet olarak bu sekilde biraz karisik anlattim ama olsun. sonunda akşam baglanabildim. şimdi bir bardak cay alip ingilizce calismam laziiim. BU ARADA BUGUN 1 EKIM ve hava soguk serin hafif yagmurluydu ve ben yurudum bir sure cok özlemişim bu havayi sonunda ya 🫠🫠 simdi de dona dona yazı yazmaya calisiyorum. şimdi benim için cok ozel olan bir sarkiyi paylasip -aklima baska bir sey gelmezse- gunu bitirmek var 🫶
2 notes · View notes
sayendeyirmiki · 6 months ago
Text
biraz daha kötü şeyler yaşarsam mizah yeteneğim gelişir mi
5 notes · View notes
venaamoris1 · 8 months ago
Text
Oda arkadaşımızın biri biraz muhafazakar ve dinine düşkün. Namazını aksatmaz, küfür desen asla etmez edeni de kınar. Diğer arkadaşımız geldi zil zurna sarhoş, gelir gelmez ellerimi öpüp "Beyzamm ben geldim ilk defa cin denedim votka içtim çok sarhoşum Beyzammm hayatımda ilk defa bu kadar sarhoşum" diyor sürekli. Diğeri de tövbe çekip duruyor bunları gördükçe. Ölücem şimdi gülmekten. O kadar alakasız bir topluluk oldu ki burası, dini mizah yapmamak için zor duruyorum bir de bunların üstüne 🤡
4 notes · View notes
bunudaburayayazdim · 2 years ago
Text
Burası saf bir yazı bloğu olacağı için kafama göre yazabilirim gibi hissediyorum. Bence hislerimde haklıyım. İlk yazıda taslakta beklettiğim iç savaşımdan biraz bahsetmiştim. Bu kez değişiklik yapalım. Yapalım yapmaya da, ne yazalım...
Geçen gün anonimler aracılığıyla yapılan ahmaklığa değinmiştim diğer blogda. Ona biraz daha devam edesim var. İnsanların "hoha burası internet burada kimliğim gizli" mantığıyla (ki çok hatalı bir mantık çünkü ücretli vpnler kullanmıyorsanız gayet de açıktasınız djfgjdfgj) "hadi şuna söveyim, hadi bunun gününü bok edeyim" tarzı gereksiz salaklıklar içeren davranışlarını anlayamıyorum.
Bir insan neden başka birini üzmekten keyif alır ya? Nasıl bir mutluluk geçebilir yani eline? Birine çirkinsin demek ne zamandan beri kabalık değil de dürüstlük? Birinin kendinde sevdiği bir özelliği küfrederek yermek ne zamandan beri karaktersizlik değil? Ne zaman bu kadar kaybettik biz insan olabilme yetimizi?
Anonim özelliği sizin gibi karakter yoksunu davarlar, açıktan yazmaya korkacakları cümleleri yapay bir maskenin arkasına gizlenip söyleyin diye mi var gerçekten sizce? Bu kadar yüzeysel mi gerçekten beyniniz ve hayatlarınız? Bu kadar mı düz yaşıyorsunuz ya? Aşırı ahmaklık kokuyor bu yaşam biçimi. O kadar kendini başaramamış ki başkalarını da aşağıya çekmeye çalışıyor lağım kokan kelimeleriyle...
Birini gerçekten tanımak, olumsuz yorum yapacak olsan da bunu düzgün bir üslupla yapmak ne kadar zor olabilir ki? Biri sizin için zeki olmayabilir, güzel/yakışıklı olmayabilir, kötü bir mizah anlayışı olabilir. Bunların hiçbiri size "ohaha ne malsın, hehöhö çok çirkinsin, hihaha çok salaksın" vb anlamsız salaklıklarınızı damla damla akıtan cümleleri kurma hakkı vermiyor çok sevgili amip dostu arkadaşlar. Çok büyük sabır testisiniz gerçekten... Neyse yine gereksiz yükseldik, gideyim bi' kahve içeyim.
19 notes · View notes
magazintblr · 2 years ago
Text
Oyuncak bebeğin orasını burasını paylaşarak mizah yaptığını sanan sevgili @eliffexclusive 13 yaşında olduğumu düşünüyor. Biz buna biraz ağlayacağız...
12 notes · View notes
sapkalikedii · 1 year ago
Text
Ben biraz mizah blogu olcam
2 notes · View notes
aynodndr · 1 year ago
Text
Tumblr media
Biraz da mizah
🤣🤣🤣
3 notes · View notes
by-hulusi · 2 years ago
Text
✍️
Öğretmen sınıftan bir öğrenciyi kaldırıp; "Kaç tane böbreğimiz var?" diye sorar.
Öğrenci;
"Dört!", diye yanıt verir.
“Dört mü? Haa ha ha!" diye sesli güler.
Öğretmen, öğrencilerinin hatalarını üstlenmekten ve onların moralini bozmaktan zevk alan biridir.
Tam önündeki sıraya; "Bir demet ot getirin, çünkü aramızda bir eşşek var," diye emreder.
"Ve benim içinde bir kahve!", diye araya girer öğrenci.
Öğretmen bu tavra çok sinirlenir ve öğrenciyi sınıftan kovar.
Bu öğrenci, "Baron de Itararé" olarak bilinen mizah yazarı Aparicio Torelly Aporelli'dir. (1895-1971).
Öğrenci, sınıftan çıkarken öfkeli öğretmeni düzeltme cüretini gösterir;
"Bana kaç böbreğimiz olduğunu sormuştun. Benimki iki ve seninkiyle dört eder. 'Bizim kaç böbreğimiz var' çoğul için kullanılan bir ifade. Şimdi otların tadını çıkar" der ve kapıdan çıkıp gider.
* * *
Hayat, bilgiden çok daha fazla anlayış gerektirir.
Bazen insanlar, biraz daha fazla bilgiye sahip oldukları veya sahip olduklarına 'inandıkları' için, başkalarını hafife alma davranışı sergiler.
İnsanları dinlemek yerine, önyargılı davranmayı seçer.
•Alıntı
11 notes · View notes