#Beslenme Sorunları ve Çözümleri
Explore tagged Tumblr posts
guncelzemin · 23 days ago
Text
MAMA DUNYASİ - DEVASA+ (5)
Tumblr media
Kedi sahipleri için en iyi beslenme çözümlerini sunan Mamadunyası, kaliteli kedi mamaları ve zengin ürün yelpazesiyle her daim yanınızda! Kedinizi sağlıklı ve mutlu tutmak için ihtiyacınız olan tüm bilgilere ve ürünlere bu platformda ulaşabilirsiniz. Hem 15 kg hem de 10 kg’lık kedi mamaları ile her ekonomik bütçeye hitap eden seçenekler sunan Mamadunyası, aynı zamanda uygun fiyatlarla kaliteli besin maddelerini evinize getiriyor. Ürün yelpazemizde, kedilerinize uygun erkek kedi isimleri de bulabileceksiniz. Hemen Mamadunyası’na göz atın, kedinizin beslenme ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayın!
Kedi Maması Fiyatları
Kedi maması fiyatları, kedinizin sağlığını ve mutluluğunu doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Farklı markalar ve içerik seçenekleri ile sunduğumuz kedi mamalarımız, her bütçeye hitap etmektedir. 15 kg ve 10 kg torbalarımızla hem daha ekonomik hem de çok daha uzun süreli bir kullanım imkanı sağlıyoruz.
Özellikle kedi maması 15 kg paketler, ailelere uzun süreli beslenme çözümleri sunarak alışveriş sıklığını azaltır. Ayrıca, kaliteli içeriklerle zenginleştirilen bu mamalar, kedinizin ihtiyaç duyduğu tüm besinleri karşılayarak onların sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olur.
10 kg kedi maması seçeneklerimiz ise, daha küçük evcil hayvan sahipleri için idealdir. Bu boyut, hem kullanışlı hem de taşınabilir olup, tazelik garantisi sunar. Böylece, mamalarınızın her zaman besleyici kalmasını sağlarız.
Siz de kediniz için en uygun fiyat ve kaliteli beslenme seçeneklerini keşfetmek istiyorsanız, mama yelpazemize göz atmayı unutmayın. Hızlı teslimat ve seçeneklerimizle, kedinizin sağlığına katkıda bulunmanın en kolay yolunu sunuyoruz. Hemen bizimle iletişime geçin!
Kedi Maması 15 KG
Kedinizin sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesi için kaliteli beslenme oldukça önemlidir. Kedi maması 15 kg seçenekleri, hem uzun süreli kullanım sağlar hem de herhangi bir değişiklik yapmadan kedinizin beslenme ihtiyaçlarını karşılar. Farklı lezzet seçenekleri ve besin içeriği ile sağlıklı bir diyet oluşturmanıza yardımcı olur.
Kedi maması fiyatları, ürünlerin kalitesi ve içeriğine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. 15 kg'lık ambalajlar, özellikle yoğun kedi sahipleri için ideal bir tercihtir; çünkü hem ekonomik hem de pratik bir çözüm sunar. Dayanıklı ambalajı sayesinde, mamanızın tazeliği korunur ve kedinizin sağlık açısından gerekli olan besin maddelerini alması sağlanır.
Enerji ve besin değeri: Yüksek kaliteli protein kaynaklarıyla zenginleştirilmiş kedi mamaları, kedinizin enerjisini artırır ve sağlıklı kas gelişimini destekler.
Lezzet seçenekleri: Tavuk, balık veya kuzu eti gibi farklı lezzetler, kedinizin damak tadına hitap eder.
Hassas formül: Alerjik veya sindirim sorunları olan kediler için özel formülasyonlar mevcut, böylece her kediye uygun beslenme planı oluşturabilirsiniz.
Kedi maması 15 kg seçeneklerine göz atarak, kedinizin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak ürünü kolayca bulabilirsiniz. Unutmayın ki, iyi bir beslenme sağlıklı bir kedi demektir!
Kedi Maması 10 KG
Kedi maması 10 kg seçenekleri, evcil hayvan sahipleri için büyük bir avantaj sunar. 10 kg'lık paketler, kedinizin beslenme ihtiyacını karşılamak için ideal boyutlarda olup, tasarruf etmenizi sağlar. Uzun süreli kullanım için en uygun alternatiflerden biridir.
Yüksek kaliteli içeriklerle hazırlanmış kedi mamaları, kedinizin sağlığını korurken onu mutlu edecek lezzetler sunar. İçerdiği protein, vitamin ve mineral dengesi ile kedinizin enerji seviyesini artırır. Özellikle büyüme ve gelişim dönemindeki kediler için hayati önem taşır.
Kedi maması fiyatları, ürünün kalitesine ve içeriğine göre değişiklik göstermektedir. Mamadunyası.com.tr adresinde, bütçenize uygun birçok 10 kg kedi maması seçenek bulabilirsiniz. Bu geniş yelpaze, her kedi sahibi için en uygun beslenme çözümünü sunma amacını taşır.
Ayrıca, kedi maması satın alırken sağlığa zararlı yapay katkı maddeleri içermeyen doğal formüllere yönelmek, kedinizin genel sağlığı için büyük önem taşır. Mamadunyası'nın sunduğu ürünler, güvenilir ve sağlıklı seçeneklerdir.
Büyük paketler almak, sıklıkla alışveriş yapmaktan da kurtarır. Kedi maması 10 kg paketler ile, hem zaman hem de maliyet açısından avantajlar elde edebilirsiniz. Hemen kedi maması siparişi vermek için Mamadunyası’nı ziyaret edin ve kedinizin sağlığına yatırım yapın!
Erkek Kedi İsimleri
Erkek kediniz için doğru ismi bulmak, onunla aranızdaki bağı güçlendirecek önemli bir adımdır. Her kedi sahibi, kedisine özel bir isim vermek ister ve bu seçim çoğu zaman onların karakterine veya görünümlerine dayanır.
Önerilen erkek kedi isimleri arasında; Leo, Mavi, Zorro ve Gizmo gibi eğlenceli seçenekler bulunmaktadır. Bu isimler, kedinizin enerjik ve oyuncu yapısını yansıtırken, aynı zamanda akılda kalıcıdır.
Farklı bir tarz arıyorsanız, tarihi figürlerden ya da filmlerden ilham alarak isimler seçebilirsiniz. Örneğin, Thor, Simba veya Oscar gibi isimler, kedinize hem havalı bir sıfat kazandıracak hem de dikkatleri üzerine çekecektir.
Unutmayın ki, kedinizin adı, onunla olan iletişiminizde önemli bir rol oynar. Bu yüzden, sevdiğiniz ve kedinizle uyumlu bulduğunuz bir ismi seçmek her zaman en iyisidir.
Siz de erkek kedi isimleri üzerinde düşünerek, kedinize özel bir isim belirleyip, ona olan sevginizi ifade edebilirsiniz. Şimdi, en uygun erkek kedi ismini bulma zamanı!
249 notes · View notes
teknolojialemi · 1 year ago
Text
Erkeklerde Saç Dökülmesi – Nedenleri ve Çözümleri 2023
Erkeklerde saç dökülmesi, bir çok erkeği etkileyen ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen yaygın bir sorundur. Kellik, birçok erkeğin kendine güvenini azaltabilir ve sosyal ilişkilerini etkileyebilir. Bu yazımızda erkeklerde saç dökülmesinin nedenlerini, yaygınlığını ve çözüm seçeneklerini ele alacağız.
Erkeklerde Saç Dökülmesinin Nedenleri
Erkeklerde saç dökülmesinin birkaç temel nedeni vardır. Genetik yatkınlık en yaygın neden olarak kabul edilir. Erkeklerdeki saç dökülmesinin büyük çoğunluğu, ailesinde kellik geçmişi olan erkeklerde görülür. Hormonal değişiklikler de saç dökülmesine neden olabilir. Testosteron hormonu, saç foliküllerinde bir enzim olan 5-alfa redüktaz tarafından dihidrotestosterona (DHT) dönüştürülür. DHT, saç foliküllerini zayıflatarak saç dökülmesine neden olabilir.
Diğer nedenler arasında stres, yanlış beslenme, vitamin eksiklikleri, tiroit sorunları, saç derisi enfeksiyonları ve bazı ilaçların yan etkileri sayılabilir. Anksiyete ve depresyon gibi psikolojik faktörler de saç dökülmesine katkıda bulunabilir.
Devamını oku: Erkeklerde Saç Dökülmesi - Nedenleri ve Çözümleri 2023 - Erkekler Hakkında (erkeklerhakkinda.com)
3 notes · View notes
lemaclinic · 2 months ago
Text
Dişlerdeki beyaz lekeler, mine hipoplazisi, florozis veya yetersiz ağız hijyeninden kaynaklanabilir. Tedavi seçenekleri arasında topikal florür, mikroabrasiyon ve profesyonel beyazlatma bulunmaktadır. Dişlerdeki beyaz lekeler hem rahatsız edici hem de kafa karıştırıcı olabilir. Genellikle temel diş sorunlarının bir işareti olan bu lekeler, mine demineralizasyonu, beslenme faktörleri veya hatta genetik nedenlerle ortaya çıkabilir. Etkili bir tedavi için bu lekelerin kökenlerini anlamak önemlidir. Bu çirkin işaretlerin nedenlerini keşfedin ve gülüşünüzü geri kazanmak için çözümleri araştırın. Dişlerdeki Beyaz Lekeler Nedir? Dişlerdeki beyaz lekeler, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen oldukça yaygın diş sorunlarıdır. Bu lekeler genellikle çevreleyen mine dokusundan belirgin bir şekilde farklıdır ve boyutları ile yoğunlukları değişebilir. Genellikle, diş minesindeki minerallerin kaybolduğu ve görünür renk değişikliğine neden olan demineralizasyon adı verilen bir sürecin işareti olabilirler. Bu beyaz lekeler tamamen kozmetik olabilirken, aynı zamanda potansiyel diş problemlerinin de sinyali olabilir, bu nedenle bunlara hemen müdahale etmek önemlidir. Bu lekelerin ne anlama geldiğini anlamak, bireylerin ağız sağlıklarını korumak için proaktif adımlar atmalarına yardımcı olur. Beyaz Lekelerin Yaygın Nedenleri Dişlerde beyaz lekelerin oluşumuna katkıda bulunan çeşitli faktörler vardır. İşte en yaygın nedenlerden bazıları: Ağzın Yetersiz Hijyeni: Yetersiz fırçalama ve diş ipi kullanımı, plak birikimine yol açabilir ve bu da sonunda minenin demineralizasyonuna neden olabilir. Florozis: Çocukluk döneminde, dişler hala gelişirken aşırı florür maruziyeti, renk değişikliklerine yol açabilir ve beyaz lekeler oluşabilir. Beslenme Faktörleri: Şekerli yiyecekler ve asidik içecekler açısından zengin bir diyet, minenin aşınmasına neden olabilir ve beyaz lekelerin oluşumuna katkıda bulunabilir. Minenin Hipoplazisi: Bu genetik durum, minenin miktarında eksikliğe yol açar ve beyaz lekeler gelişme olasılığını artırır. Asidik Ortam: Asit reflüsü gibi durumlar, dişleri mide asitlerine maruz bırakabilir ve bu da minenin zayıflamasına ve beyaz lekelerin oluşmasına neden olabilir. Beyaz Lekelerin Önlenmesi İçin İpuçları Dişlerinizde beyaz lekelerin oluşumunu önlemek, iyi ağız hijyeni ve yaşam tarzı seçimleri ile başlar. Bu temel ipuçlarını takip etmek, daha parlak ve sağlıklı bir gülüşü korumanıza yardımcı olacaktır: İpucuAçıklamaDüzenli FırçalamaPlakları temizlemek ve demineralizasyonu önlemek için dişlerinizi günde en az iki kez florürlü diş macunu ile fırçalayın.Günlük Diş İpi KullanımıDiş ipi kullanımı, dişlerinizin arasındaki yiyecek parçacıklarını ve plakları temizlemeye yardımcı olur; bu bölgeler diş fırçanızın erişemeyeceği alanlardır.Şekerli Yiyecekleri SınırlamaŞekerli atıştırmalık ve içeceklerinizi azaltmak, çürük oluşumunu ve beyaz lekeleri önlemeye yardımcı olabilir.Bol Su İçmeGün boyunca bol su için. Su, yiyecek parçacıklarını temizlemeye ve mineyi koruyan tükürük üretimini teşvik etmeye yardımcı olur.Düzenli Diş KontrolleriDiş temizliği ve kontrolleri için dişçinizi düzenli olarak ziyaret edin. Bu, sorunları erken tespit etmenize ve optimal diş sağlığını korumanıza yardımcı olur. Beyaz Lekeler İçin Profesyonel Tedaviler Dişlerinizde beyaz lekeler oluştuğunda, gülüşünüzün doğal görünümünü geri kazandırmak için çeşitli profesyonel tedaviler mevcuttur. İşte bazı yaygın seçenekler: TedaviAçıklamaFlorür TedavileriDiş hekiminiz, minenin remineralize edilmesine yardımcı olmak için florürlü vernikler uygulayabilir, böylece beyaz lekelerin görünümünü azaltabilir.MikroabrasiyonBu teknik, beyaz lekelerin görünümünü etkili bir şekilde azaltmak için ince bir mine tabakasının çıkarılmasını içerir.Diş BeyazlatmaProfesyonel beyazlatma tedavileri, beyaz lekeleri çevreleyen mine ile uyumlu hale getirerek daha homojen bir görünüm sağlayabilir.KaplamalarPorselen kaplamalar, beyaz lekeleri kapatabilir ve gülüşünüzün estetiğini etkili bir şekilde iyileştirebilir.
BondingDiş hekiminiz, beyaz lekeleri doldurmak için diş renginde reçine malzeme kullanarak gülüşünüzün görünümünü artırabilir. Beyaz Lekeler İçin Evde Tedavi Yöntemleri Dişlerinizde beyaz lekeler varsa, görünümünü azaltmak ve diş estetiğinizi iyileştirmek için etkili evde tedavi yöntemleri mevcuttur. Başlangıç olarak, ağzınızı su ve karbonat karışımı ile çalkalayın. Bu kombinasyon asitleri nötralize etmeye ve beyaz lekelerin görünümünü azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, çilek ve karbonattan yapılan bir macun kullanabilirsiniz; çileklerdeki malik asit, lekeleri kaldırmaya ve dişleri doğal olarak beyazlatmaya yardımcı olur. Ek olarak, hindistancevizi yağı kullanmak da faydalı olabilir. Hindistancevizi yağını ağızda 15-20 dakika kadar çalkalayın ve sonra tükürün; bu, bakterileri temizlemeye ve ağız sağlığını desteklemeye yardımcı olur. Beyaz Lekelerle Dişleri Nasıl Beyazlatırsınız Beyaz lekeler içeren dişleri beyazlatmak zor olabilir, ancak doğru yöntemle daha homojen bir gülüş elde edebilirsiniz. Dişlerinizi etkili bir şekilde beyazlatmak için bu adımları izleyin: Beyazlatıcı diş macunu kullanın: Beyazlatma için özel olarak formüle edilmiş diş macunları seçin; bu, beyaz lekelerin görünümünü zamanla azaltabilir. Profesyonel tedavileri düşünün: Diş hekiminizi ziyaret ederek profesyonel beyazlatma tedavileri alabilirsiniz; bu tedaviler, reçeteyle satılan ürünlerden daha güçlü beyazlatıcı ajanlar kullanır ve belirgin sonuçlar sağlayabilir. Beyazlatıcı jel uygulayın: Evde kullanım için birçok beyazlatıcı jel etkili olabilir. Jeli dikkatlice etkilenen bölgelere uygulayın ve güvenlik ve etkinlik için talimatları takip edin. İyi ağız hijyenini koruyun: Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayın ve günlük olarak diş ipi kullanın, diş sağlığınızı koruyun ve daha fazla lekelenmeyi önleyin. Lekelenmeye neden olan yiyecek ve içecekleri sınırlayın: Kahve, çay ve kırmızı şarap gibi lekelenmeye neden olan ve beyaz lekelerin görünümünü kötüleştirebilecek yiyecek ve içeceklerin tüketimini azaltın. Dişlerde Beyaz Lekelerin Nedenleri ve Tedavileri 1. Dişlerde beyaz lekelerin yaygın nedenleri nelerdir? Dişlerdeki beyaz lekeler birkaç faktörden kaynaklanabilir, bunlar şunları içerir: Florosiz (çocuklukta aşırı florid) Kötü ağız hijyeni nedeniyle demineralizasyon Bazı beslenme faktörleri, örneğin yüksek şeker tüketimi Asidik içecekler nedeniyle mine aşınması Genetik faktörler ve gelişimsel koşullar 2. Dişlerdeki beyaz lekeler diş çürümesinin bir işareti midir? Beyaz lekeler, demineralizasyon olarak bilinen diş çürümesinin erken aşamalarını gösterebilir. Tedavi edilmezse, bu lekeler çürüklere dönüşebilir. Bu ilerlemeyi önlemek için iyi ağız hijyenini korumak çok önemlidir. 3. Dişlerdeki beyaz lekeler nasıl tedavi edilir? Beyaz lekeler için tedavi seçenekleri şunları içerebilir: Mineyi yeniden mineralize etmeye yardımcı olmak için florür tedavileri. Yüzeysel beyaz lekeleri kaldırmak için mikro-abrasiyon. Kozmetik iyileştirme için diş kaplamaları veya dolgu. Beyaz lekeleri çevreleyen mine ile uyumlu hale getirmek için diş beyazlatma tedavileri. 4. Yaşam tarzı değişiklikleri beyaz lekelerin oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir mi? Evet, bazı yaşam tarzı değişiklikleri dişlerdeki beyaz lekeleri önlemeye yardımcı olabilir. Bunlar şunları içerir: İyi ağız hijyenine özen göstermek (günde iki kez diş fırçalamak ve günlük diş ipi kullanmak). Şekerli ve asidik yiyecek ve içeceklerin tüketimini azaltmak. Florürlü diş macunu ve ağız gargarası kullanmak. Profesyonel temizlik ve izleme için düzenli diş kontrolleri yaptırmak. 5. Dişlerimdeki beyaz lekeler için ne zaman diş hekimine görünmeliyim? Dişlerinizde sürekli olarak beyaz lekeler fark ederseniz ve bu lekeler ağız hijyeninizi iyileştirmeye rağmen düzelmiyorsa veya görünümünde değişiklik oluyorsa, bir diş hekimine danışmanız önemlidir. Diş hekimi durumu değerlendirebilir ve uygun tedavi seçeneklerini önerebilir.
0 notes
seovas · 5 months ago
Text
Ağız Kokusu Tedavisi: Nedenleri ve Çözümleri
Ağız kokusu, birçok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir sorundur. Bu durumun sosyal ilişkilerde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle, ağız kokusu tedavisi büyük önem taşır. Ağız kokusunun başlıca nedenleri arasında yetersiz ağız hijyeni, diş çürükleri, diş eti hastalıkları ve bazı sistemik hastalıklar yer alır. Ayrıca, yetersiz su tüketimi ve bazı yiyeceklerin tüketimi de bu soruna yol açabilir.
Ağız kokusu tedavisi için ilk adım, ağız hijyenine dikkat etmektir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanması, diş ipi kullanımı ve ağız gargaraları, ağızda biriken bakterilerin temizlenmesine yardımcı olur. Diş hekimine düzenli ziyaretler, diş sağlığını korumanın yanı sıra, ağız kokusunun altında yatan sorunların tespit edilmesi açısından da önemlidir.
Bunun yanı sıra, beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi de ağız kokusunun giderilmesine yardımcı olabilir. Sarımsak, soğan gibi keskin kokulu yiyeceklerin tüketimi, ağız kokusunu artırabilir. Bu tür yiyeceklerin tüketiminden kaçınmak veya sonrasında ağız temizliğine özen göstermek faydalı olabilir. Yeterli miktarda su tüketimi, ağız kuruluğunu önleyerek, ağız kokusunun azaltılmasına katkıda bulunur.
Ağız kokusu tedavisi sürecinde doğal yöntemler de kullanılabilir. Karbonat ve su karışımı ile yapılan gargara, ağızdaki bakterileri öldürerek, kokunun azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, nane yaprağı çiğnemek veya nane çayı içmek de ağız kokusunu gidermek için etkili olabilir. Doğal yöntemlerin yanı sıra, eczanelerde satılan ağız gargaraları ve spreylere de başvurulabilir.
Son olarak, bazı durumlarda ağız kokusunun nedeni, mide ve bağırsak sorunları olabilir. Bu tür durumlarda bir doktora başvurmak ve altta yatan nedeni tedavi etmek önemlidir. Ağız kokusu tedavisi hakkında daha fazla bilgi ve profesyonel destek almak için ağız kokusu tedavisi konusunda uzmanlaşmış sağlık merkezlerine başvurabilirsiniz.
Ağız kokusuyla mücadelede, düzenli ağız bakımı, doğru beslenme ve gerektiğinde profesyonel yardımla başarılı sonuçlar elde edilebilir. Ağız kokusu tedavisi, yaşam kalitesini artırarak, sosyal ilişkileri olumlu yönde etkileyen önemli bir süreçtir.
0 notes
bebekiz · 1 year ago
Text
Emzirme Teknikleri ve Sıkça Sorulan Sorular: Bebeğinizin Sağlıklı Beslenmesi İçin İpuçları
Tumblr media
Emzirmenin Önemi: Anne Sütünün Bebek Sağlığı Üzerindeki Etkileri Emzirme teknikleri ve sıkça sorulan sorular hakkında emzirme, bebeğinizin sağlıklı beslenmesi ve bağışıklık sistemi gelişimi için en önemli faktörlerden biridir. Anne sütü, bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm besinleri içerir ve bağışıklık sistemi gelişimini destekler. Ayrıca, anne-bebek bağını güçlendirir ve duygusal bağlanmayı teşvik eder. Emzirmenin Önemi: Anne Sütünün Bebek Sağlığı Üzerindeki Etkileri Doğru Emzirme Pozisyonları ve Teknikleri Emzirme Sıklığı ve Süresi: Bebeğin Beslenme İhtiyaçlarına Uygun Planlama Emzirme Sırasında Annenin Beslenmesi: Sağlıklı Bir Anne Sütü Üretmek İçin İpuçları Emzirme Döneminde Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları Emzirme Dönemindeki Ortak Zorluklar ve Çözümleri Emzirme Desteği ve Danışmanlık: Yardım Alabileceğiniz Kaynaklar Doğru Emzirme Pozisyonları ve Teknikleri Doğru emzirme pozisyonları ve teknikleri, bebeğinizin rahat ve etkili bir şekilde emzirilmesini sağlar. - Cradle pozisyonu: Bebeğin başı annenin koluna veya dirseğine desteklenirken emzirme. - Football pozisyonu: Bebeğin yan, annenin altına alınarak emzirme. - Yarı oturur pozisyon: Annenin sırt dayanağına yaslanırken emzirme. - Doğru emme ve sıkıştırma teknikleri: Bebeğin ağzını doğru şekilde kavraması ve etkili bir şekilde emmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar. Emzirme Sıklığı ve Süresi: Bebeğin Beslenme İhtiyaçlarına Uygun Planlama Emzirme sıklığı ve süresi, bebeğinizin beslenme ihtiyaçlarına göre planlanmalıdır. - Yeni doğan emzirme sıklığı ve süresi: Yeni doğan bebekler genellikle her 2-3 saatte bir emzirilmelidir ve her bir emzirme süresi 15-20 dakika olmalıdır. - Emzirme takvimi oluşturma: Bebeğinizin taleplerine göre bir emzirme takvimi oluşturabilirsiniz. Bebeğinizin ihtiyaçlarına göre belirli bir düzen oluşturarak beslenme sürecini kolaylaştırabilirsiniz. Ancak, bebeğinizin ihtiyaçlarına esneklik göstermek önemlidir. Emzirme Sırasında Annenin Beslenmesi: Sağlıklı Bir Anne Sütü Üretmek İçin İpuçları Anne sütünün kalitesi ve miktarı, annenin beslenmesiyle yakından ilişkilidir. - Dengeli bir beslenme planı: Protein, karbonhidrat, vitamin ve mineral açısından zengin bir beslenme düzeni takip edilmelidir. Özellikle süt üretimini artırmaya yardımcı olan besinler arasında yulaf, fındık, yoğurt, ıspanak, havuç ve balık gibi yiyecekler bulunur. - Sıvı alımı: Bol miktarda su içmek, süt üretimini artırır. Günde en az 8 bardak su tüketmek önemlidir. - Kafein, alkol ve sigara: Mümkün olduğunca kafeinli içeceklerden, alkolden ve sigaradan uzak durmak emzirme döneminde önemlidir. Emzirme Döneminde Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları a. Bebek emmeyi reddediyorsa ne yapmalı? Bebekler bazen emmeyi reddedebilir. Bunun nedenleri arasında meme ucu sorunları, gaz veya sindirim rahatsızlıkları olabilir. Bebeği rahatlatacak ve emmeye teşvik edecek yöntemler deneyebilirsiniz. Ayrıca, emzirme danışmanlarından yardım alabilirsiniz. b. Yeterli süt üretimi nasıl sağlanır? Yeterli süt üretimi için düzenli ve sık emzirme önemlidir. Bebeğinizin taleplerine göre sık sık emzirmek, süt üretimini artırabilir. Ayrıca, uygun beslenme ve bol sıvı tüketimi de süt üretimini destekler. c. Göğüs ucu sorunları ve çözümleri: Göğüs ucu çatlakları veya yaraları gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz. İyi bir emzirme tekniği ve doğru pozisyonlar kullanmak, göğüs ucu sorunlarını önleyebilir. Lansinoh krem veya papatya çayı gibi doğal yöntemlerle de rahatlama sağlanabilir. Ancak, şiddetli ağrı veya enfeksiyon belirtileri varsa bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. d. Emzirme sırasında ağrı ve rahatsızlık hissi nasıl giderilir?: Emzirme sırasında ağrı veya rahatsızlık hissi yaşamanız durumunda emzirme pozisyonunuzu düzeltmeyi deneyebilirsiniz. Bebeğin ağzının doğru şekilde kavradığından emin olun. Ayrıca, sıcak duş, ılık kompres veya emzirme pedleri gibi rahatlama sağlayıcı yöntemler de uygulanabilir. e. Anne sütünü sağma ve depolama teknikleri: Anne sütünü sağmak ve depolamak için steril malzemeler kullanmak önemlidir. Manuel veya elektrikli bir göğüs pompası kullanarak süt sağabilirsiniz. Sağdığınız sütü temiz ve hijyenik kaplarda saklayarak buzdolabında veya dondurucuda muhafaza edebilirsiniz. Ancak, depolama süreleri ve sütün nasıl kullanılacağı konusunda dikkatli olmanız gerekmektedir. Emzirme Dönemindeki Ortak Zorluklar ve Çözümleri Emzirme döneminde karşılaşabileceğiniz bazı zorluklar vardır, ancak bu zorluklar genellikle çözülebilir. - Süt kanallarının tıkanması ve mastit: Bu durumda, sıcak kompresler kullanarak tıkanıklığı açabilir ve bebeği emzirerek sütü boşaltabilirsiniz. Mastit gibi enfeksiyon belirtileri varsa, bir sağlık uzmanına başvurmanız önemlidir. - Bebeklerde gaz sorunu ve emzirmeyle ilgili çözümler: Bebeklerde gaz sorunu yaygın bir durumdur. Emzirme sonrasında bebeğin gazını çıkarmak için sırtına hafifçe vurarak veya masaj yaparak yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca, emzirme sırasında bebeğin hava yutmamasına dikkat etmek önemlidir. - Emzirme sırasında meme enfeksiyonları ve tedavisi: Meme enfeksiyonu belirtileri varsa, bir sağlık uzmanına başvurmanız önemlidir. Genellikle, antibiyotik tedavisi veya doğal yöntemlerle tedavi edilebilir. Emzirme Desteği ve Danışmanlık: Yardım Alabileceğiniz Kaynaklar Emzirme sürecinde destek ve danışmanlık almak önemlidir. Emzirme danışmanları, hastanelerdeki emzirme destek birimleri ve destek grupları size yardımcı olabilir. Ayrıca, internet üzerindeki emzirme kaynakları ve mobil uygulamalar da bilgi ve destek sağlayabilir. Bu makale, emzirme teknikleri ve sıkça sorulan soruları ayrıntılı bir şekilde ele alarak annelerin bebeğini sağlıklı bir şekilde emzirme konusunda bilgi sahibi olmalarını hedefler. Doğru emzirme pozisyonları, beslenme sıklığı ve süresi, annenin beslenmesi, emzirme sırasında yaşanan sorunlar ve çözümler, sağma ve depolama teknikleri gibi konularda detaylı ipuçları ve çözümler sunar. Ayrıca, emzirme dönemiyle ilgili ortak zorluklar, çözümler ve destek kaynakları hakkında bilgiler de içerir. Read the full article
0 notes
themoiira · 5 years ago
Text
Beslenme Sorunları ve Çözümleri I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/beslenme-sorunlari-ve-cozumleri/
Beslenme Sorunları ve Çözümleri
Tumblr media
Bebeğinize katı yiyeceklerle başladığınızda beslenme sorunları olabilir. Beslenme Sorunları ve Çözümleri. Acemi yiyiciler katılar la uğraşmaktan vazgeçtikleri için , dillerini ağzından yiyecekleri itmek ve hatta tıkaçması normaldir. Ne zaman yeni bir yiyecek soktuğunuzda , derhal veya birkaç saat sonra ortaya çıkabilecek besin alerjisi belirtilerine dikkat edin . Anemi , genellikle diyetteki demir eksikliğinden kaynaklanan başka bir potansiyel problemdir. Bebeklerin katılaşmaya başladığı ve daha az formül veya anne sütü içtiği yaklaşık 6 ayda gelişebilir.
BU MAKALEDE
Besin alerjisi nedir?
Hangi yiyecekler bebekte alerjik reaksiyona neden olabilir?
Bebeklerde gıda alerjisi için risk faktörleri nelerdir?
Bebeğimin gıda alerjisi geliştirme riskini azaltabilir miyim?
Bebeğime alerjenik gıdaları nasıl tanıtmalıyım?
Bebeğime yer fıstığı ürünlerimi ne zaman verebilirim?
Bebeklerde besin alerjisi nasıl teşhis edilir?
Bebeklerde besin alerjisi nasıl tedavi edilir?
Bebeğimin alerjik bir reaksiyon geçirdiğini düşünüyorsanız ne yapmalıyım?
Beslenme Sorunları ve Çözümleri. Besin alerjisi nedir?
Bir gıda alerjisi, bağışıklık sisteminin belirli bir gıdada normalde zararsız proteinlere aşırı reaksiyon göstermesidir. Alerjisi olan bir bebek rahatsız edici bir yemek yediğinde, vücudu antikorlar üretir ve bağışıklık sisteminin reaksiyona girmesine neden olan diğer maddeleri serbest bırakır. ABD’deki çocukların yaklaşık yüzde 8’inde en az bir tane gıda alerjisi var.
Bebeğiniz, yediği bir şeye alerjik reaksiyon gösterirse, semptomlar dakikalar içinde ortaya çıkabilir veya saatler sonra ortaya çıkabilir. Bazen belirtiler ciltte görülür ve şunları içerir:
kurdeşen
Kaşıntılı kırmızı yamalar 
egzama
Şişme
Bebeğiniz ayrıca aşağıdaki gibi gastrointestinal semptomlara da sahip olabilir:
Karın ağrısı
Kusma
İshal
Yiyecek alerjisi olan çocukların çoğunda hafif reaksiyon görülür. Bebeğiniz ciddi derecede alerjik ise, belirtiler genellikle hemen gelişir.
Şiddetli bir alerji hırıltılığa, yüz şişmesine (dudaklar ve dil dahil) ve nefes almaya neden olabilir. Hayatı tehdit edici bu reaksiyona anafilaksi denir  .
Çocukların çoğu, bazı alerjilerin (örneğin yer fıstığı veya deniz mahsulleri gibi) devam etmesi daha muhtemel olmakla birlikte, 5 yaşına kadar gıda alerjileri ortaya koymaktadır.
Beslenme Sorunları ve Çözümleri. Hangi yiyecekler bebekte alerjik reaksiyona neden olabilir?
Herhangi bir gıda alerjiye neden olabilir, ancak küçük çocuklar için en yaygın gıda alerjenlerine “yüksek oranda alerjenik” gıdalar denir. Bunlar:
Yumurtalar
İnek sütü
Yer fıstığı
Ağaç fıstığı (ceviz, Brezilya fıstığı ve kaju fıstığı gibi)
Buğday
Ben
Balık (orkinos, somon ve morina balığı gibi)
Kabuklu deniz ürünleri (ıstakoz, karides ve yengeç gibi)
Bebeklerde gıda alerjisi için risk faktörleri nelerdir?
Bir bebeğin, saman nezlesi , alerjik astım, egzama ve gıda alerjisi dahil olmak üzere herhangi bir alerjisi olan bir ebeveyni veya kardeşi varsa, yiyeceğe karşı alerjik olması daha muhtemeldir . Yiyecek alerjisi için diğer yüksek risk faktörleri şunlardır:
Yer fıstığı alerjisi olan bir kardeşin olması
 Bir doktorun tedavi planını��izlemesine rağmen orta ve şiddetli egzamayı sürdürmeye devam etmek 
Daha önce yeni bir yiyeceğe hemen alerjik reaksiyon göstermiş olmak.
Bir gıda alerjisi için tanı koymak veya daha önce test etmek pozitif
Bebeğiniz gıda alerjisi açısından yüksek risk altındaysa, katı yiyeceklere başlamadanveya  yeni yiyecekler koymadan önce bir doktor veya alerji uzmanı ile görüşün . Bazı bebeklerin daha fazla bakıma ve özel bir beslenme planına ihtiyacı olabilir.
Bebeğimin gıda alerjisi geliştirme riskini azaltabilir miyim?
Muhtemelen. Uzmanlar, 6 ay sonrasına kadar yüksek oranda alerjenik yiyecekleri sokmanın beklenmesinin bir çocuğun yiyecek alerjisi geliştirme riskini artırabileceğinibulmuşlardır . Artık birçok uzman, bazı bebeklere, yiyecek alerjileri riskini azaltmak için erken dönemde alerjenik yiyecekler verilmesini önermektedir.
Amerikan Allerji Astım ve İmmünoloji Akademisi (AAAAI), ebeveynlerinin, bebekleri 4-6 aylıkken, katı alerjik yiyecekler dahil, katı yiyecekler koymalarını önerir. Ancak, aşağıdaki koşulların tümü yerine getirilmelidir:
Bebeğiniz gelişimsel olarak katılar için hazırdır .
Bebeğiniz zaten birkaç geleneksel ilk yemeği denedi ve herhangi bir alerjik reaksiyon göstermedi.
Bebeğiniz yok değil (örneğin fıstık tedaviye rağmen şiddetli egzama orta alerji, yeni bir gıdaya önceki alerjik reaksiyon veya bir gıda alerjisi tanısı alan kardeş sahip olarak) herhangi yüksek riskli alerji kategoriye ayrılır.
Beslenme Sorunları ve Çözümleri. Bebeğime alerjenik gıdaları nasıl tanıtmalıyım?
Her bebek farklıdır, bu nedenle çocuğunuzun doktoruyla hangi katı yiyeceklerin ne zaman sunulacağı hakkında konuşmak iyi bir fikirdir. Doktoru saf sebzeler, meyveler, etler veya demir takviyeli mısır gevreği ile başlamanızı önerebilir – bunlar genellikle bebeklerde alerjik reaksiyonlara neden olmaz, ancak uzmanlar bebeğinize alerji belirtileri olup olmadığını gözlemlemenizi önerir.
Herhangi bir yeni gıdayı verirken, bir sonraki gıdayı denemeden önce üç ila beş gün buna yapışınız. Muhtemelen, gıda alerjisi belirtileri bu süre içinde ortaya çıkacaktır. Ayrıca bebeğinize alerjisi olabilecek herhangi bir şeyi tanımlamasını kolaylaştırmak için tek bileşenli yiyecekler verin.
Doktorlar, ebeveynlerin evde veya alerjik yiyeceklerde ilk kez tadına bakmalarını önerir. (Yer fıstığı gibi bazı yiyecekler, ilk yediklerinde reaksiyona neden olabilir.) Küçük bir miktarla başlayın ve bebeğinizin reaksiyonu yoksa, ona yavaş yavaş sonraki üç öğün boyunca verdiğiniz yiyecekleri verin. beş güne kadar.
 (Not:  Bebeğinize  ilk doğum gününden önce bal  veya  inek sütü vermeyin  . Ancak işlenmiş süt proteini içeren ürünler (  peynir  ve yoğurt gibi) genellikle bebeğinizin katı gıda diyetine dahil edilebilir.)
Bu arada, katı yiyecekleri 4 ila 6 ayda sunma tavsiyesinin, Amerikan Pediatri Akademisi’nin (AAP) yalnızca ilk 6 ay boyunca emzirmeye yönelik tavsiyesine uymadığını fark etmiş olabilirsiniz. Bunun nedeni, alerji önleme konusundaki en son keşifler ve erken katı maddelerin tanıtılması henüz AAP’ın emzirme kılavuzlarına dahil edilmemiştir. Uzmanlar, gıdaya erken başlamanın emzirmeyi ve sağlık yararlarını nasıl etkilediğini görmek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söylüyorlar.
  Peki bu sizin ve bebeğiniz için ne anlama geliyor? Bebeğiniz katı yiyecekler yedikten sonra emzirmeyi mümkün olduğu kadar uzun süre muhafaza edin. (Ailede alerji öyküsü olan bebeklerde emzirmenin alerji riskini azalttığına dair bazı kanıtlar vardır.) Ve bebeğinizin doktoru ile kendisinin için doğru olan bir beslenme planı hakkında konuşun.
Bebeğime yer fıstığı ürünlerimi ne zaman verebilirim?
Geçmişte, fıstık alerjisi riski yüksek olan çocukların ebeveynlerine, çocuklarının yaşam risklerini azaltmak için yaşamlarının ilk yıllarında yer fıstığı ürünleri vermemeleri önerildi, ancak yeni araştırmalar bu tavsiyede büyük değişikliklere yol açtı. Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Ulusal Enstitüsü şimdi aşağıdaki önerir:
Egzama veya yiyecek alerjisi olmayan bebekler için: 4-6 aylıkken bebeğinize yer fıstığı ürünleri verin. Bu, çocuğunuzun yer fıstığı alerjisi riskini azaltabilir.
Hafif ila orta dereceli egzama olan bebekler için: 6 aylık yaşlarda yer fıstığı ürünleri koymak muhtemelen güvenlidir ve çocuğunuzun yer fıstığı alerjisi riskini azaltabilir, ancak önce bebeğinizin doktoru ile görüşmeniz önemlidir.
Şiddetli egzama veya yumurta alerjisi olan bebekler için: Şiddetli egzama reçeteli kremlerin sık kullanılmasını gerektiren kalıcı veya tekrarlayan egzamadır. Bebeğinizin 2- veya 4 aylık kontrolünde, doktorunuza bebeğinizi yer fıstığı alerjisi için test etme hakkında sorun. Eğer test pozitifse, büyük olasılıkla doktor muayenehanesinde ilk kez bir fıstık ürünü tadına bakacaktır – ideal olarak 4 ila 6 aylık.
Herhangi bir yerfıstığı ürününü piyasaya sürmeden önce, bebeğinizin katılar için hazır olduğundan ve reaksiyon göstermeden bazı geleneksel ilk yiyecekleri yediğinden emin olun. Ve bebeğinize yer fıstığı, yerfıstığı parçaları veya tıknaz fıstık ezmesi vermeyin (çünkü boğulma tehlikesi vardır). Bunun yerine, bebeğinizin yemeğine harmanlanmış yumuşak fıstık ezmesini ya da fıstık ezmesiyle hazırlanan atıştırmalıkları deneyin.
Beslenme Sorunları ve Çözümleri. Bebeklerde besin alerjisi nasıl teşhis edilir?
Çocuğunuzun gıda alerjisi olabileceğini düşünüyorsanız, doktoruyla konuşun. Kan testleri yapabilir veya cilt testleri yapabilir.
Çocuğunuzun ayrıca bir yiyecek testi de olabilir. Bir yemek zorlama testinde çocuğunuzun doktoru bir ofis ziyareti sırasında çocuğunuza şüpheli yiyecekleri verir ve ardından çocuğunuzu alerjik reaksiyon açısından izler. Bu, bir gıda alerjisinin teşhisi için en doğru yol olarak kabul edilir.
Bebeklerde besin alerjisi nasıl tedavi edilir?
Bebeğinize bir gıda alerjisi teşhisi konulursa, kesin olarak kaçınmak tedavidir. Rahatsız edici yiyecekleri yememesini sağlayın ve hangi yiyeceklerin alerjen içerebileceğini, etiketlerin nasıl okunacağını ve alerjik reaksiyonun erken belirtilerini nasıl tanıyacağınızı da dahil olmak üzere elinizden gelenin en iyisini öğrenin.
Bebeğinizin reaksiyon göstermesi durumunda bir eylem planı geliştirmek için bebeğinizin doktoru ile birlikte çalışın. Hafif bir alerjisi varsa, onu antihistaminikler ile tedavi edebilirsiniz. Alerji şiddetli ise, doktoru muhtemelen her zaman yanınızda taşıyabilecek enjekte edilebilir epinefrin (anafilaksiyi durduran bir ilaç) yazacaktır.
Bebeğinizle ilgilenen herkesin – bakıcılar, akrabalar, günlük bakım çalışanları – alerjiyi ve ona yemek için neleri veremeyeceğini bildiğinden emin olun. Onlara alerjik reaksiyon gösterdiğinde ne yapmaları gerektiğini gösterin.
Bebeğimin alerjik bir reaksiyon geçirdiğini düşünüyorsanız ne yapmalıyım?
Kızarıklık, kurdeşen ,  kusma veya  ishal gibi semptomlar��  bebeğiniz yeni bir yemek yedikten sonra dakikalar veya saatler içinde görürseniz  , derhal tavsiye için doktora başvurun. Bebeğinizin belirtileri aniden kötüleşirse ne yapmanız gerektiğini söyleyebilir.
  Kaynak: Moiira % Etiketler%
0 notes
asd321fr45-blog · 8 years ago
Text
Yaşlanmayı Hızlandıran Etkenler Nelerdir?
Tumblr media
Her yaşın güzelliği ayrıdır. Ancak doğruları konuşmakta da fayda var. Kimse yaşlanmayı veya yaşlı görünmeyi istemez. Bu hakkınız elbette var. Ancak yaşlı görünmemek adına sürekli zor şeyler yapmak yerine, daha kolay şeyler yapabilmeniz de mümkündür. Yani yaşlılığı hızlandıran etkenler aradan çıkartılır ise, bir o kadar genç görünmeye devam edersiniz. İşte bu yüzden bu etkenleri iyi tahlil etmemiz ve beraberinde uzak durmamız gerekiyor. Dilerseniz, hep beraber içeriğimize şöyle bir göz atalım. TAVSİYE: Cildin Bozulmasına Neden Olan Hatalar Nelerdir?
Yaşlılığı Hızlandıran İşte O Etkenler!
Tumblr media
1) Sigara: Sigaranın zararları hakkında uzun uzun konuşmaya gerek yok. Çünkü, sigara içenler de sigaranın zararlarının farkında. Sigara içen insanların, içmeyenlere göre daha yaşlı göründüğü de açık. Çünkü sigara zamanla cilt kırışıklığını beraberinde getiriyor. Ayrıca C vitaminini azalttığı için, bu durum cilt gerginliğinin azalmasına yol açıyor. Kan dolaşımını da kötü yönde etkileyen sigara, yaşlı görünmenizin en önemli sebebi olabilir. Sonuç olarak, daha kalın ve daha sağlıksız bir cilt istemiyorsanız, sigaradan uzak durmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmamalısınız.
TAVSİYE: Yaşlılık İzlerini Gizlemek için Neler Yapılabilir?
2) Dengesiz Beslenme: Cildimizin mevcut gerginliğini ve diri yapısını koruması için, sağlıklı beslenmemiz gerekiyor. Böylelikle A, C ve E vitaminleri elde ederek, cildimizin sağlığını koruyabiliriz. Bu yüzden dengeli beslenmek oldukça önemli olup, dengeli beslenmez isek, cildimiz de bir nevi beslenemez ve bir zaman sonra ortaya cilt sorunları çıkar. Sürekli fast-food beslenme kesinlikle cildimiz için yararlı değil. Bu yüzden daha sağlıklı sebze ve meyve tüketimi gerçekleştirmenizde fayda bulunmaktadır.
TAVSİYE: Sindirimle İlişkili Cilt Problemleri ve Çözümleri
3) Stres ve Gerginlik: Birçok hastalığın altında yatan temel nedenlerden bir tanesi, strestir. Yaşlanmanın veya yaşlı görünmenin sebepleri arasında da stres ve sürekli yaşanan gerginlikler yer almaktadır. Bu yüzden uzun süreli stresler ile başa çıkmanız gerekiyor. Çünkü bu durum cildinizde olası kırışıklıklara neden olabilmektedir. Bu yüzden endişe, gerginlik, korku gibi duygulardan kaçınmaya çalışmanızda fayda var. Ayrıca sürekli kaşlarınızı da çatmayın, çünkü bu da kalıcı kırışıklıklara dönüşebilecek bir durumun temelini oluşturabilmektedir.
TAVSİYE: 10 Yaş Genç Göstermenize Yardım Edecek Gıdalar
4) Kozmetik Ürünler: Kalitesiz veya cilt tipinize uygun olmayan kozmetik ürünlerin kullanımı da, yaşlılığı hızladıran etkenler arasında yer almaktadır. Yani sert temizleyiciler ve cildimize uygun olmayan ürünler, cildimizi tahriş edebilir ve cildimizin doğal yağ dengesini bozarak, yaşlanmayı beraberinde getirebilir. Bu yüzden her zaman cilt tipinize uygun ve kaliteli kozmetik ürünleri kullanmaya özen göstermeniz gerekmektedir.
TAVSİYE: Yüz Temizliğinde Yapılan Hatalar Nelerdir?
5) Alkol: Sürekli olarak alkol tüketiyorsanız, bu durum da yaşlılığı hızlandıran faktörler arasında yer almaktadır. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Çünkü sürekli içilen alkol, cildin kırışmasına yol açmaktadır. Elbette bu bir süreç ancak bu sürecin hiç başlamaması için, hiçbir zaman alkol tüketmemeniz daha yerinde ve sağlıklı bir tercih olacaktır. Sağlıklı bir yaşam için alkol tüketmemelisiniz.
TAVSİYE: Pürüzsüz ve Yumuşak Cilt için Benzersiz Tavsiyeler
6) Düzensiz Uyku: Cildimiz biz uyurken kendisini yenilemektedir. Bu yüzden düzenli uyku oldukça önem arz ediyor. Ayrıca sırtüstü yatarak, cildimizi olası bir tahriş durumundan da korumaya özen gösterebiliriz. Bu yüzden uyku düzenimizi yerine oturtarak, yaşlılığı engelleyemesek bile, gecikmesini sağlayabiliriz ve faydasını da bir o kadar görürürüz.
Son Sözler
Evet, gördüğünüz gibi yaşlılığı hızlandıran etkenler karşımızda duruyor. Bu etkenlerden uzak durmamız ve elimizden geldiğince daha sağlıklı bir cilt için efor sarf etmemiz gerekiyor. Elbette, yaşlılık da bir gerçek. Ancak bu sürecin hemen başlamaması için elimizden geleni yapabiliriz. Yaşlanmayı hızlandıran etkenlerden kendimizi koruyarak, sigara ve alkol tüketmeyerek, kozmetik ürünlerimizi doğru seçerek ve sağlıklı bir uyku düzeni belirleyerek, daha genç ve diri kalabiliriz. TAVSİYE: 40 Yaş Üstü Kadınlar için Güzellik İpuçları Cildimizin gergin yapısını korumak ve kırışık olmamasını sağlamak aslında işte bu kadar kolaydır. Yalnızca kendimize inanmamız ve biraz daha düzenli bir hayat benimsememiz gerekmektedir. Sizlerin de bu konu ile ilgili farklı görüşleri var ise, aşağıda yer alan yorum formu ile tüm okuyucularımız ile paylaşabileceğinizi hatırlatmak istiyoruz. Eğer ki yaşlılığı geciktirmek için farklı yollar biliyorsanız, durmayın, herkes ile paylaşabilirsiniz. Unutmayın, bilgi paylaştıkça çoğalır...
Önerilen Makaleler:
Günlük Cilt Bakımı Nasıl Olmalıdır?
9 Adımda Evde Ağda Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?
Kışın Ayak Bakımı Nasıl Yapılmalıdır?
Soğuk Havalarda Cilt Bakımı Nasıl Yapılmalıdır?
Limon İle Cilt Bakımı Nasıl Yapılır? Cilde Faydaları Nelerdir?
Kontür ve Highlight (Gölgelendirme ve Aydınlatma) Nasıl Yapılır?
Birkaç Adımda Bakımlı Ellere Sahip Olmanın Yolları
Ayak Tırnağı Neden Kalınlaşır? Tedavisi Nedir?
0 notes
trentonpanj677dilan-blog · 4 years ago
Text
Sağlık Sorunları
Sağlıklı Bir Yaşam İçin Rehber Site
Eğer yapabilirseniz hijyenik bir ömür sürdürmek önemli bir başarıdır. Ancak günümüzde mevcut olan yenilikler haysiyetiyle insanlar unutmaya ve sağlıklı bir ömür tarzını sürdürme okunuşu tatbikat konusunda başarısız olmaya meyillidir. Birçok insan sağlıklı kalmanın ve yapabilecekleri en bol figürü korumanın yollarını bilmekte zorlanıyor.
Pozitif Sağlık sıhhat üzerine elinden gelmek istedikleriniz hakkında bilgi veriyor. Bu sitenin sayfalarına özgürce bakabilir okunuşu toplanan ipuçlarından öğrenebilirsiniz.
Pozitifsaglik.com kesin size nesne) olacaktır. Sağlığınızla ilgilenirken sorunlarınız okunuşu endişeleriniz varsa, sağlık sitesi pozitif sağlıkta sizin yoluna kombine gerçekler okunuşu bilgiler bulunmaktadır.
Sigara bağımlısı mısınız? Öyleyse ve bu türlü aşırı alışkanlıklardan caymak istiyorsan, o mevsim sitedeki sayfalara bakma zamanın geldi. Bunlara anormal derecede bağımlı olmayı bırakmanıza nesne) olabilecek yönergeler sunar. Dişlerinde okunuşu dert var mı? Eğer danışmaya gücünüz yetmiyorsa okunuşu website doktora başvurmak uğruna zamanınız yoksa, iş merkezi size nesne) olabilir. Sadece sıhhat sitesinden okuyarak okunuşu öğrenerek, hissettiğiniz acıyı hafifletebilir ve hatta yasak edebilir. Ve kilogram vermede problem yaşıyorsanız, hijyenik beslenme çözümleri hakkında literatür bilgilerine malik olan ve sağlam olmada uzun vadeli etkileri olduğu malum siteden de taha
i yapabilirsiniz.
En esen şekle okunuşu işaret hijyenik vücuda malik tutulmak isteyen birçok erkek var. Hepimiz bu hedeflere ulaşmak hakkında birkaç girişim atılacağını biliyoruz. Ancak bu bir mesele değil zira sitelerin mert sağlığı bölümünü inceleyerek, kesin olarak başarıya muavin olacak işaret çok ipuçlarını okunuşu fikirleri alabilirsiniz. Kadınlar da bu ölçüsünde endişelenmemelidir, çünkü şayet sağlığınızda problemleriniz varsa amaçlanan bilgiler okunuşu vardır, insan kadın anatomisi, enfeksiyonlar okunuşu diğerleriyle alakadar bilgileri izlemekte okunuşu öğrenmekte özgürsünüz. Ziyaretçilere kolaylık sahip olmak yoluna çareler de yalnızca bir tık uzaklıkta sunulmaktadır.
Sağlıklı sürdürmek ve sürdürmek herkesin sorumluluğudur. En sağlıklı okunuşu genişlik gerçek vücuda malik olmanın önemini asla ihmal etmeye çekinmezlik etmemelisiniz zira sağlık hayattır. Doğru ve yarar bakım olmadan, sonuçların alınması ve zararlı etkilerin alınması beklenir. Para, sağlığı esen olanlar amacıyla her vakit mesele olmayacaktır.
0 notes
kivirciksacbakimi · 5 years ago
Text
Hemoroid için Hangi Doktora Gidilir?
Hemoroid İçin Hangi Doktora Gidilir?
Hemoroid, günümüzde birçok kişinin sağlık sorunları arasında yer alıyor. Araştırmalar gösteriyor ki beslenmenin bozulmasıyla birlikte hemoroid gibi anal kanalın üst kısmındaki oluşan damar yumaklarına dönüşerek kişilere sıkıntı çıkartabiliyor. Birçok kişi bu durumdan utanarak muayene olmayı reddederek yıllarca bu sorunla baş etmeye çalışıyor. Oysaki hastalıkların çözümleri uzman bir doktora ulaştığınızda son derece basit şekilde bulunabiliyor. Çünkü çözüm üretilmedikçe ilerleyen bir problem olduğu herkes tarafından bilinir.
Hemoroid için gidilmesi gereken bölüm Proktoloji yani Hemoroid ve Anorektal hastalıklar ünitesidir. Bu bölümün baktığı rahatsızlıklar arasında kalın bağırsak, rektum ve anal bölge hastalıkları yer alıyor. Bu bölgelerin hassas oluşu tedavi ve tanısında zorluklar yaşatır. İşinde uzman bir doktorla çalışılması uygun olacaktır.
Yürüyüş ayakkabısının önemi hakkında bilgi almak için tıklayın.
Hemoroid Nedir?
Halk arasında basur veya mayasıl olarak bilinen hemoroid, anal kanal çevresinde oluşan damar yumakları şeklindedir. Beslenme bozukluğu, su tüketiminin yetersizliği gibi sebeplerden dolayı iç kısımda yer alan toplar damarlar giderek genişler ve iç kısımda veya dış kısımda geniş yerler kaplar bu damar topluluğu hemoroid olarak tanımlanır.
Hemoroid Nasıl Anlaşılır?
Tuvalete gittiğinizde zorlanma, çevresinde oluşan kanamalar, düzensiz dışkı çıkartma, makatta ıslaklık hissi, şişlik veya makatta aşırı derecede kaşıntı varsa hemoroid olabilirsiniz. Dışkıyı atma sırasında ağrı veya yanma gibi can acıtıcı durumlar da hemoroidin anlaşılması için birer yöntemdir.
Hemoroid Belirtileri Nelerdir?
Hemoroid iki şekilde oluşan bir rahatsızlıktır. İç kısımda ve dış kısımda oluşur. Bu nedenle içte ve dışta oluşan belirtilerde birbirinden farklıdır. İlk olarak makatta oluşan dışkı çıkartma esnasında oluşan kanamalardır. Yalnız bu kanamalar anüs kanamalarıyla karıştırılmamalıdır. Anüs kanamaları çoğu zaman bağırsak kanserinin habercisi olabilir. Bu nedenle makattan oluşup oluşmadığına dikkat edilmeli. Bir haftayı aşkın bir sürede kanama hissederseniz mutlaka doktora başvurmalısınız. Diğer bir iç hemoroid sebebi anüs içinde meme oluşumu yani toplar damar genişlemesidir. İlk aşamada dışkınızı yaparken sizi ağrılı haliyle zorlar daha sonra kanamalar seviyesi uzadıkça da dışarı doğru meme oluşumu başlar.
Hatta son evresi üçüncü kısma geldiğinde anüsle birleşmiş bir görüntüye sahip olur ve siz tuvaletinizi yaptıktan sonra kendiliğinden içine çekilir. Bazen tedavi süresini erteledikçe parmakla sokulacak seviyeye dahi gelecektir. Bu nedenle bir haftadan uzun kabızlıkta ve ağrılı dışkılanma sürecinizde doktora başvurmalısınız. Son evreye yani dördüncü evreye gelindiğinde anüs dışında bir şişlik ve meme görüntüsü sürekli olarak kalıcı hale gelecektir. Kişiler bitkisel çözümler arasa da kalıcı çözümlere ulaşamamaktadır.
Hastalığınız son aşamaya gelene kadar beklemek yerine ilk bir hafta içerisinde doktora başvurmanız ilerde kansere çevirmesini önleyecektir. Hastalığın derecesi arttıkça ağrısı ve verdiği rahatsızlık da o derece artış gösteriyor.
Tromboze basur yani basur boğulması olduğunda toplar damarların dışa çıkması ve oluşan meme parçacıkların makat kasları arasında sıkışması durumudur. Bu da gerçekleştiğinde ağrılar dayanılmaz hale gelir ve neredeyse kişi oturamaz hale gelir. Bu durumu hafifletmek amacıyla sıcak su içerisine biraz kaya tuzu ve sirke konularak birer saat aralıklarla oturarak rahatlama sağlanır. Hemoroidle birlikte oluşan meme parçacıkları kaşıntı da oluşturur.
Her kaşıntı hemoroid belirtisi olmasa da meme oluşmuşsa kıyafetlerin sürtünmesi ile birlikte şiddetli kaşıntıya sebebiyet verir. Kaşıntıyı önlemek için bol ve pamuklu iç çamaşırı kullanmak en iyisi olacaktır. Son olarak iç basur belirtisi ıslaklık. Islaklık hissi sanki bir akıntı varmışçasına kötü koku ve çamaşırda lekeye yol açacaktır. Bu durum bazen de dışkı yapma sırasında zorlamadan kaynaklanan damar çatlamasına da sebep olacaktır.
Dış hemoroid belirtisi olarak da anüs etrafında şişlik oluşmasıdır. Bu şişlik kişinin kabız olmasıyla doğru orantılıdır. Kabızlık yüzünden ıkınma sonucunda toplar damarların dışa çıkmasıyla oluşur. Bu şişlikler bazen mercimek tanesinde bazen de ceviz büyüklüğüne kadar ulaşabilmektedir.
Hemoroid Çeşitleri Nelerdir?
İç ve dış hemoroid olmak üzere ikiye ayrılır. İç hemoroid, makatın içinde oluşurken dış hemoroid makatın dış çevresinde oluşur. Dış hemoroid oluşumu anüs çevresinde gelişen ince derili tabakadır ve meme oluşumuna sebep olur. Eğer bu dışa çıkan damarlarda pıhtı oluşumu da gerçekleşirse bu durum kişi için oldukça ağrıya sebep olacaktır. Ayrıca kabızlık sonucu zorlamalarda yırtılma gibi bir durum oluşur ve kanamalar meydana gelebilir. İç hemoroid de durum biraz daha farklıdır. Anüs içerisinde meydana gelen ve ağrısız kanamalar en önemli özelliğidir. Dışkı yapma sırasında hastanın eline sertlikler gelebilir. Yalnız hastalık seviyesi ilerlemişse bu durum elle içeri itilmeye kadar ilerleyebilir.
Hemoroid Tedavisi
Hemoroid tedavisi kişiye ve hastalık derecesine göre değişkenlik gösterir. Ameliyat, doğal tedavi yöntemleri, şifalı otlarla tedavi ve ameliyatsız hemoroid tedavisi yapılabilir. Doğal tedavi yöntemleri arasında makat bölgesine konulacak sülükler, sıcak suya oturma terapileri, sıcak uygulama yani tuğla kullanılarak ağrıyı hafifletme gibi yöntemler yer alıyor. Patlıcan sapı, civan perçemi, acı badem ezmesi, süs biberi gibi şifalı otların kaynatılarak günlük tüketimi sağlanır.
Bağırsakların çalışma sistemi düzenlendiğinde ağrınız da hafifleyecektir. Sorunu tamamen ortadan kaldırmak amacıyla ameliyat olmayı tercih edebilirsiniz. Öncesinde lavman verilerek bağırsaklar tamamen boşaltılarak lokal anestezi uygulanır. Hasta uygun pozisyona getirilerek klasik cerrahi yöntem olan memelerin kesilmesiyle sorun ortadan kaldırılır. Birkaç gün sıvı yiyecekler tüketmeniz dışkıyı kolaylıkla yapmanızı sağlayacaktır. Bir diğer ameliyat yöntemi de longo ismi verilen bağırsağın son kısmının bir aletle kesilmesi işlemidir. Bu da sorunlu bölgeden kurtulmanızı ve basuru ortadan kaldırmanızı sağlayacaktır. Basura bağlı damarın bağlanması yöntemiyle lazer ışınıyla memelerin yakılarak kesilip çıkartılması işlemidir. Tüm bu tedavi yöntemleri arasından kendinize uygun olanı seçerek tedaviye başlamanız ilerideki oluşabilecek sıkıntılardan kurtulmanızı sağlar.
Aynı zamanda bol su tüketimi ve diyet yapılmasıyla birlikte bol lifli gıda tüketimi hemoroidin tedavisinde son derece etkilidir. O bölgeye uygulanan lokal kremler ve pomatlar da tedavinin başlıca yardımcı unsurlarıdır. Cerrahi müdahaleler arasında bant ligasyon ve skleroterapi uygulamaları da yer alıyor.
Hemoroid’den Nasıl Korunulur?
Hemoroidin bir bağırsak ve beslenme, sindirim sorunu olduğu biliniyor. Bu sebeple sindirim sistemi ve beslenmenin düzenli çalışabilmesi için gerekli besinlerin tüketilebilmesi gerekir. Günlük yaşantınız içerisinde bol su tüketimini alışkanlık haline getirmeniz gerekir.
Kabızlık oluşturan market ürünlerinden ve fast food beslenme şeklinden uzak durarak klasik ev yemeklerinden tüketmenizi tavsiye ederiz. Özellikle öğrenciyken farklı şehirlerde kalınması ve yemeklerin kuru olmasından kaynaklanan bir sıkıntı olması kabızlığa yol açıyor. Bu dönemde ev yemeklerine yönelmeniz sizler için faydalı olacaktır. Ayrıca bağırsak florasının düzenli çalışmasına yardımcı olacak besinlerin tüketilmesi, spor yapılması kişinin hemoroidden korunmasını sağlayacaktır.
Hemoroid İçin Hangi Doktora Gidilir?
Günümüz beslenme alışkanlıklarının karışık ve çok almasından kaynaklanan bir hastalık olan ve hızla ilerleme kaydeden hemoroid halk arasında bilinen ismiyle basur toplar damarların dışarıya çıkmasıyla yumakların oluşmasına sebep olur. Birçok kişi bu hastalıktan kurtulmak isterken hangi doktora gideceğini bilmez veya utandığı için doktora gitmek istemez. Ancak hemoroid için proktoloji bölümü doktorlarından birini seçerek hastalığınızı ilk evrede ortadan kaldırarak sorundan tamamen kurtulabilirsiniz.
Hemoroid için Hangi Doktora Gidilir?
0 notes
dustylipscom · 6 years ago
Text
Adet Düzensizliğin / Yokluğun Nedenleri Ve Çözümleri
Kadınların hormonları, birçok farklı faktör ve bedensel sistemden etkilendiğinden, anormal adet döngüleri düzeltilmesi karmaşık bir konu olabilir. Kadınların %5i uzun bir süre adet görmüyorken daha fazlası adet düzensizliği yaşar. Beyindeki hipotalamus, hipofiz, yumurtalık, adrenal ve tiroid bezleri, doğal olarak menst��rasyonu düzenler ve hormonları dengeler. Bu nedenle hormonal seviyelerini olumsuz yönde etkileyebilecek yaygın yaşam tarzı alışkanlıklarına dikkat etmek önemlidir.
Adet Olmamanın Ve Adet Düzensizliğin Tehlikeleri
Düzenli bir döngüye sahip kadınlarda normal yumurtalık fonksiyonu, her 25–28 günde bir yumurtayı serbest bırakır. Dönemler arasındaki ortalama süre, özellikle ergenlik döneminde ve perimenopoz dönemlerinde, kadına bağlı olarak değişmekle birlikte, çoğu kadın, sağlıkları iyi olduğunda aylık periyotlarına sahip olacaktır. Bir kadın olmamaya başladığında (amenore) bir şeylerin doğru olmadığını gösteren kesin bir işarettir. Birincil amenore genç bir kadının ergenlik döneminde hiçbir zaman adet olmadığı durumunda olur. İkincil amenore ise bir kadının geçmişte adet olup, ancak üç ay veya daha fazla bir zaman içinde adet görmeme durumunda olur. Her ay düzenli, orta derecede ağrısız bir adetin olması hormonların dengede olduğu ve üreme sisteminin düzgün bir şekilde çalıştığının iyi bir göstergesidir. Bunun tersi de doğrudur. Düzensiz adet, adet görmeme veya çok ağrılı ve yoğun PMS belirtileri, hormonların birinin eksik ya da çok yüksek olduğu belirtisidir. Altta yatan bir sağlık durumu, kronik stres düzeyleri, zayıf beslenme, çok fazla egzersiz veya düşük vücut ağırlığından adet görmeme göz ardı edilecek bir şey değildir. Tabi hamile olmadığına emin olduğunuz zaman. Birçok kadının sıklıkla adet düzensizliği veya yokluğu hakkında bir doktorla konuşmamayı tercih ediyor. Düzensiz hormonlar ve amenore bir dizi hastalığının ciddi koşullarıyla bağlantılı olduğu düşünülürse bu büyük bir risktir. Mayo Endokrinolojinin Klinik Bölüm’ünden araştırmacılara göre, amenore, çok çeşitli anatomik ve endokrin anormalliklerinin tezahür edici özelliği olabilir. Amenore, doğurganlığa zarar vermek ile sonuçlanır. Östrojen seviyeleri düşük olduğunda, mineral, glikoz ve yağ metabolizmasındaki değişiklikler amenore’ye eşlik eder. Bu metabolik değişiklikler kemik ve kardiyovasküler sağlığını etkiler, daha sonraki yaşamda osteoporoz ve koroner kalp hastalığı riskini artırır. İkincil amenore durumunda, genellikle önemli rol oynayan beş faktör vardır; sınırlı beslenme, egzersiz, düşük ağırlık, stres ve genetik.
Regl Nasıl Çalışır? Vücudunuzun Düzensiz Adet Dönemlerini Doğal Olarak Nasıl Düzenler
Anovulasyon, yumurtalığın belirli bir süre zarfında yumurtaları serbest bırakmamasıdır, genellikle üç ayı aşar. Anovulasyonun başlıca belirtilerinden biri düzensiz adet veya adet yokluğudur. Üreme çağındaki gebe olmayan kadınlar için (yaklaşık 15-40 yaş arası), anovulasyon anormaldir ve fertilite hastalarının yaklaşık yüzde 30’unda infertilitenin ana nedeni olarak düşünülmektedir. Oligomenore, düzensiz fakat tamamen yok olmayan dönemler için başka bir terimdir. Kadının yumurtlama ve regli, bazı cinsiyet hormonlarında, özellikle de östrojende bir değişim döngüsü tarafından düzenlenir. Bir kadın bedeninde birçok östrojen var. Üç ana östradiol, östriol ve östron’dur. Östradiol yumurtalıklarda ve adrenal bezlerde üretilir. Üç ana östrojenin en güçlü olduğu düşünülür ve menstrüasyonla yüksek derecede ilişkilidir, öte yandan östrojenlerin diğer tipleri de gebelikle daha ilişkilidir. 50 yaşından sonra yumurtalıklar daha az östrojen üretir ve östrojeni beslemek veya östrojen sentezlemek için kullanılan biyokimyasal habercileri sağlamak için böbreküstü bezlerinin görevi olur. Bu nedenle, kadınlar doğal olarak menopoza geçerler ve normal üreme dönemlerinden sonra adet görmeyi bırakır. Üreme çağındaki birçok kadın için, düşük östrojen adet görmemeye veya düzensizliğe neden olabilir. Aslında, genç kadınlarda amenore, östrojen eksikliği için en iyi klinik göstergelerden biridir. Düşük östrojenin, sadece kalıtsal hormonal problemler olduğunda yeterli miktarda cinsiyet hormonu üretememesinden kaynaklandığına inanılmamaktadır, stres hormonlarının vücuttaki yüksek düzeylerinin etkilediği için de ortaya çıkar. Düzensiz dönemlere sahipseniz, stres hormonlarını yıkmanın bir yolunu bulmalısınız çünkü cinsiyet hormonları, metabolik, fiziksel veya psikolojik stres etkenlerinden gerçekten olumsuz etkilenebilir. Stres hormonları, birçok faktör nedeniyle dominant hale gelebilir; kalitesiz diyet ve kronik duygusal stres etkenleri.
Adet Düzensizliğin En Yaygın Nedenleri
Stres Seviyeleri
Uzun bir süre boyunca çok fazla stres altında olduğunuzda, vücudunuz ovülasyona engel olarak enerji tasarrufu yapmaya başlayabilir. Travmatik bir olayın ya da sıradan stresin yaşanması, aniden adrenallerin fazla mesai yapmasına neden olabilir, bu da tiroid hormonları, östrojen ve diğer üreme hormonlarının üretimini bozabilir. Kısıtlı beslenme ve aşırı egzersiz gibi diğer faktörlerin yanı sıra, stres hipotalamik amenoreye (HA) katkıda bulunabilir. Östrojen, luteinize edici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormonların (FSH) seviyeleri normalin altına düştüğü zaman, uterus kaplamasını düzgün bir şekilde inşa edemezsiniz ve sonuç olarak adet olamazsınız. Bu neden oluyor? Esasen, vücudunuz acil durumların öncelik kazanmasını sağlar. Rahatlık güzeldir ve verimli olmak için önemlidir, ancak hayatta kalmak için ikincildir. Hepimizin içinde yer alan yerleşik bir hayatta kalma mekanizması, kortizol ve adrenalin gibi hayati “mücadele ya da uçuş” stres hormonlarının devam eden üretimidir. Adrenalin ve kortizol, tehditlerden kurtulmamıza yardımcı olan stres yanıtlarımızla ilgili iki büyük oyuncudur. Adrenalin ve kortizol koşmak, tırmanmak, enerji uygulamak, ter atmak için ve kalp atışlarımızı düzenlemek için bize yardım ederek gerekli ve faydalıdır ama fazlası sorun olabilir. Vücut her zaman bir krizden kurtulmanıza yardımcı olamak için bu stres hormonlarını üretmeye öncelik veriyor. Yani cinsiyet hormonları vücudunuzun “zor durumda” olduğunu algıladığında bir arka planda kalabilir. Kronik stres altında, bazı durumlarda hem cinsiyet hormonları hem de stres hormonları yapmak için nörotransmiterlerin çalışmasına yardımcı olan amino asitler gibi yeterli hammadde mevcut değildir, bu yüzden bir seçim yapılmalı ve vücut her zaman stres hormonlarını seçer.
Kötü Beslenme
Besin maddeleri, antioksidanlar ve probiyotik gıdalarda, ancak yüksek uyarıcılarda yüksek bir diyet, adrenal bezlerine ve tiroide yük olabilir. Örneğin, yüksek miktarda şeker, hidrojene yağlar ve yapay katkı maddeleri veya pestisitler, tiroid sorunları ve kortizolü arttırabilecek adrenal yorgunluk ile bağlantılıdır. Aşırı kortizol, cinsiyet hormonları gibi diğer birçok hormonun optimal işlevini engeller. Ayrıca uzun bir süre boyunca yüksek olduğunda kemiklerin, deri, kasların ve beyin dokusunun bozulmasını da teşvik edebilir. Aşırı kortizolün bu döngüsü, kas kaybı ve potansiyel olarak osteoporoz ile sonuçlanan protein yıkımına yol açabilir. Besin açısından yoğun, özellikle bol miktarda yağ ve protein içeren yüksek antioksidan yiyecekler yiyin. Ayrıca, düşük kiloluysanız, düşük vücut yağınız varsa veya bir sporcuysanız, yüksek kalorili bir takviye seçin.
Aşırı Kilo Kaybı
Vücut kitle indeksiniz 18 veya 19’un altına düştüğünde, çok az vücut yağınız olması nedeniyle hiç adet görmeyebilirsiniz. Vücuttaki yağlar yeteri kadar östrojen yaratmak için önemlidir, bu yüzden çok ince kadınlar veya anoreksiya ve bulimia gibi ciddi rahatsızlıkları olanlar adet düzensizliği veya yokluğu yaşayabilirler. Aşırı egzersizden dolayı fiziksel aktivite ve beslenme talepleri artar ve bu düşük bir vücut ağırlığına yol açabilir ve bu hormonal sorunlara neden olabilir. Düşük kalorili, az yağlı bir diyet, aynı zamanda besinsel eksikliklere ve vücut yağ yüzdesinin düşmesine de neden olabilir. Bu adet düzensizliğe ve kemik kaybına katkıda bulunabilir.
Aşırı Egzersiz
Orta derecede egzersiz devam eden kalp sağlığı, duygudurum düzenlenmesi, uyku ve sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak için çok önemlidir, ancak çok fazla egzersiz, adrenal, tiroid ve hipofiz bezlerine aşırı baskı da koyabilir. Yüksek yoğunlukta hızla egzersiz yapmaya başlayan kadınlar dönemlerini aniden alamamaya başlayabilirler. Diğer stres hormonları gibi, kortizol fiziksel veya duygusal olabilecek herhangi bir gerçek veya algılanan strese yanıt olarak serbest bırakılır. Stres etklenlerin arasında aşırı çalışma ve aşırı zorlama da yer alır. Günümüzde, zorla ince ve formda kalmaya yönelik, bazı kadınlar haftada çok fazla egzersiz yapmaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu tür egzersizler aslında gerginliği artırabilir ve seks hormonlarını düzenlemek için gerekli olan enerjiyi tüketebilir.
Tiroid Bozuklukları
Bazı raporlar tiroid rahatsızlıklarının kaçırılmış dönemlerin önde gelen nedenlerinden biri olabileceğini, tiroid düzensizlikleri olan amenore hastalarının yaklaşık yüzde 15’inin olduğunu göstermektedir. Genellikle “ana bez” olarak adlandırılan ve endokrin sistemin önemli bir kontrolörü olarak kabul edilen tiroid bezi, büyük ölçüde metabolizmanızı kontrol eder ve birçok cinsiyet hormonunu etkiler. Hipotiroidizm veya hipertiroidizm dahil tiroid bozuklukları, östrojen ve kortizol hormonlarındaki değişiklikler ve adet yokluğu gibi yaygın semptomlara neden olabilir. Vücutta dolaşan çok fazla kortizol, tiroid direnci de dahil olmak üzere genel hormon direncine yol açabilir. Bu, vücudun bu hormonlara karşı duyarsızlaştığı ve aynı işi yapmak için daha fazla ihtiyaç duyulabileceği anlamına gelir.
Doğum Kontrol Hapını Bırakmak
Bazı kadınlar doğum kontrol hapı alırken kasıtlı olarak almayı durdururlar, ancak hapı durdurduklarında bile adet olmazlar. Bazı doktorlar, bir kadının periyodunun hapı durdurduktan birkaç ay sonra ayarlanması ve geri dönmesi gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunurken, pek çok kadın, yıllar sonra kaçırılmış veya düzensiz dönemlere maruz kalmaktadır. Bir kadının doğal adet döngüsü, yükselen ve düşen östrojen ve progesteron düzeylerinden oluşur, ancak doğum kontrol hapları almak, östrojeni yeterince yüksek bir seviyede tutar, bu da vücudun hamile olduğunu düşünmeye ve düzensiz dönemlere yol açmasına neden olur. Vücudun bunu düzeltmesi ve homeostaza dönmesi için aylar hatta yıllar alabilir.
Hormonal Dengesizlikler ve Bozukluklar
Polikistik over sendromu (PKOS), kadınlarda ovulasyonu olumsuz etkileyen bir hormon dengesizliğidir. Bir kadın PKOS’lu olduğunda, östrojen, progesteron ve testosteron da dahil olmak üzere, anormal vücut veya yüz kılı büyümesi, kilo artışı, kan şekeri problemleri, akne ve düzensiz adet döngüsü ile sonuçlanabilecek değişen cinsiyet hormonları deneyimleri yaşar. PCOS bir kadın jinekolog tarafından teşhis edilebilir. O hormon düzeylerini test edecek, semptomları ve aile öyküsünü gözden geçirecek ve potansiyel olarak kist büyümesi için yumurtalıklarını inceleyecektir. Ayrıca, yaklaşık 40 yaşından önce erken menopoza geçmek de mümkündür.
Gıda Alerjileri ve Duyarlılıkları
Tanı konmamış gluten duyarlılığı veya çölyak hastalığı hormon seviyelerini etkileyebilir. Bu koşullar besin eksikliğine neden olabileceğinden, bağırsak sağlığını olumsuz yönde etkiler ve böbreküstü bezlerine kronik stres ekleyerek, cinsiyet hormonu üretimini etkileyebilir.
Hormonları Yeniden Dengelemek ve Döngününüzü Geri Getirmek
Gördüğünüz gibi, bir kadının diyeti, stres düzeyi, aile ve arkadaşlarla ilişkileri, alışkanlıkları, çevre ve diğer birçok etken, yaşam kalitesine ve dolayısıyla hormonal sağlık durumuna katkıda bulunur. Hormon dengesizlikleri çoğu kez göz ardı edilebilse de, tüm kadınların yaşam tarzlarının her bir parçasın, sağlıklarını nasıl etkilediğine dikkat etmeleri çok önemlidir. Bu şekilde düzensiz dönemlere neden olan herhangi bir özelliği ortadan kaldırmak veya düzeltmek için seçimler yapabilirler. Birçok uzman, döneminizi ve hormonal sağlığınızı yeniden kazanmak için üç aşamalı bir tedavi stratejisi önerir:
1. İlk önce uygun diyet, yaşam tarzı ve stres azaltma değişiklikleri yapın. 2. Ekstra desteğe ihtiyaç duyulduğunda doğal bitkiler ve ilaçlar kullanın. 3. Eğer gerekirse, hormonal hapları veya prosedürleri bir doktora danışarak denemeyi düşünün.
Yaşam tarzı değişiklikleri şunları içerir:
• Stresi azaltın: Hafif egzersiz, meditasyon, esansiyel yağlar, akupunktur ya da masaj terapisi gibi stresle savaşmak için çeşitli yaşam tarzı tekniklerini kullanabilirsiniz. • Diyetinizi geliştirin: Çeşitli besleyici yoğun gıdalar yemek, hormonlarınızı kontrol altında tutmanın anahtardır. Ayrıca hormonlar için temel yapı taşları olan birçok kısa, orta ve uzun zincirli yağ asidine sahip olduğunuzdan emin olun. • Egzersiz rutini: Hem çok fazla hem de çok az egzersiz kortizol ve stres hormonlarının kontrolü için sorunlu olabilir. Menstruasyon problemleri yaşarsanız, orta dereceli egzersiz formlarını denemeye çalışmanız problemi çözebilir. • Çevresel toksinlerden uzak durun: DEA, parabenler, propilen glikol ve sodyum loril sülfat gibi hormona zarar veren maddelerdeki geleneksel vücut bakım ürünlerinden kaçınarak vücudunuzdaki toksinleri büyük ölçüde ortadan kaldırabilirsiniz. Bunların hepsi, değişen östrojen üretimi ve muhtemelen tiroid ve adrenal konularla ilgilidir. Cilt bakımı ve ev eşyaların içerdiği maddelerini dikkatlice kontrol edin. Ayrıca, plastik yerine cam ve paslanmaz çelik mutfak ekipmanları ve kapları kullanmayı deneyin.
Facebook | Twitter | Instagram | Pinterest | Youtube
  Hormon Dengesizlikleri, Doğal Olarak Dengelemenin Yolları
  Hormonlarınızı Kontrol Etmek İçin 7 Sebep
The post Adet Düzensizliğin / Yokluğun Nedenleri Ve Çözümleri appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: https://ift.tt/2McTRxp
0 notes
itsbelinceltme-blog · 7 years ago
Text
Lezzetin İnanılmaz Hafifliği
New Post has been published on http://www.belinceltme.com/lezzetin-inanilmaz-hafifligi/
Lezzetin İnanılmaz Hafifliği
Lezzet ve sağlık aynı yerde olur mu, demeyin! Bu kitabı okuduktan sonra mümkün olduğunu siz de göreceksiniz…
Taylan Kümeli’den yeni kitap: “Lezzetin İnanılmaz Hafifliği”
Nemli Yayıncılık tarafından yayına hazırlanan Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli’nin yeni kitabı “Lezzetin İnanılmaz Hafifliği” raflardaki yerini aldı. Sağlıklı beslenmeyle ilgili 4 + 1 adet kitaptan oluşacak serinin bu ilk kitabında Taylan Kümeli, “lezzet ve sağlık aynı yerde barınmaz” tabusunu yıkmak üzere yola çıkıyor. Kümeli, yeni kitabında, doğum yapan kızının hamileliği sırasında aldığı fazla kiloları kendi danışmanlığında verme sürecinde birlikte edindikleri deneyimleri hem lezzetli, hem de sağlıklı yemek tarifleriyle birlikte okurlara aktarıyor.
Kitabın serüvenine gelince… Taylan Kümeli, hamileliğinde yaşadığı bazı güçlükler nedeniyle aldığı fazla kilolarından kurtulması için kızına her hafta sağlıklı beslenme listeleri hazırlar. Kızı Elif Ezgi bu listeleri uygularken kendisini ilk kez, çocukluğundan beri birikimine tanık olduğu annesinin teknik, uzmanlık, bilimsellik ve tecrübeyle oluşan yol haritasının içinde, uygulama faslında bulur. Anne ve kızın karşılıklı düetleri işte bu şekilde başlar… Elif Ezgi, 33 kilo vererek eski kilosuna geri dönerken yaşadığı süreci sosyal medya aracılığı ile paylaşır ve annesinin sağlıklı beslenerek zayıflama formülünün başkalarına da ilham vermesine aracılık eder. Ardından bu formülü zenginleştirerek daha geniş kitlelerle buluşturma heyecanı doğar. İşte iki kimya bu minvalde yan yana gelir ve lezzetin hafifliğine ve hafifliğin lezzetine inandırmak için ortaya bu kitap, bu menüler, bu tarifler çıkar…
Bir başarı hikayesinin mutluluğunu ve enerjisini barındıran bu rengarenk kitap, 7 ana bölümden ve 16 listeden oluşuyor. Diyete başlamadan önce mutlaka okunması gerekenler, genel uyarı ve önlemler, yemek yaparken dikkat edilecek hususlar, mevsimlere göre oluşturulmuş diyet menüleri ve bu menülerin içerdiği yemek tarifleri, Taylan Kümeli’nin özel iksirleri ve diyet sürecinde motivasyonu artırıcı rehber kitabın öne çıkan bölümlerinden bazıları…
Taylan Kümeli, önsözde bu kitabı neden yalnız başına oluşturmadığının yanıtını okurlarıyla şu sözlerle paylaşıyor: “Bazen kendi varoluşumuzu anlamak ve anlatmak için ve dahası resmin tamamını görmek için başka gözlerden yardım alırız. Bu defa, yardım aldığım gözler, benim yıllar içinde bir araya getirdiklerimin canlı şahidi olan, kalemi ile kendi yolunu çizen ve o yolu yakın geçmişte birlikte yaşadığımız deneyimler sayesinde benimle birleştirebilen bir insana aitti… O kişi, kızım… İkimizin de ortak paydası, insanlara ve insani duygulara hitap ettiğimizin bilincinde olmak… Bu yüzden kişiyi kendi doğasına başkaldırmaya değil, onunla uyum içinde olup, onu tanımaya davet ediyoruz. Lezzet ve sağlık aynı yerde barınmaz, diyen klişelere, özgünlüğün gücüyle kafa tutuyor ve inanılmaz belki ama “Lezzetin hafifliği mümkündür ve biz böyle başardık”, diyoruz.”
Taylan Kümeli’nin kızı Elif Ezgi Uzmansel ise hikayenin baş aktristi olarak bu süreçte yaşadığı deneyimlerin ardından okurlara “siz de başarabilirsiniz”, diyor”: “Ben, en yalın ve en amatör haliyle sorunları ve sıkıntıları dile getiriyordum; annem, en bilimsel ve profesyonel bakış açısıyla cevapları ve çözümleri söylüyordu… Ben tıkanma noktalarını dile getiriyordum; annem her defasında özgün yöntemlerle bu tıkanıkları çözüyordu… Günün her saati, dünyanın herhangi bir yerinde, her bütçeye uygun, sağlıklı bir sofra kurmayı başarabiliyordum. Ben yapabilirsem, herkes yapabilirdi, dileyen herkes…”
Taylan Kümeli Hakkında
Taylan Kümeli 1962 yılında Ankara’da doğdu. İlkokuldan itibaren geleceğe yönelik meslek seçimiyle ilgili soru soranlara “Bilim Kadını” yanıtını veren Kümeli, bu isteğini insanın vazgeçilmez dürtüsü olan beslenme konusu üstüne yoğunlaştırarak Ö.S.S. koşullarına rağmen istediği bölüme girdi ve 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden derece ile mezun oldu. 1986-1988 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde “Gıda Katkı Maddelerinin İnsan Sağlığına Etkileri Üzerine” başlıklı teziyle yüksek lisans programını tamamladı.
20 yılı aşkın bir süre hastanelerde, catering kuruluşlarında, çeşitli gıda firmalarında, tedavi edici, bilgilendirici ve kurumsal diyetisyen olarak çalıştı. Çalışma hayatı boyunca sağlıklı beslenme söylemine farklı bir soluk getirmeyi amaçlayan Kümeli, 1999 yılında açtığı Beslenme Danışmanlık Merkezi’nde bireysel özelliklerin ön plana alındığı ve ”Sentez Diyeti” olarak isimlendirdiği yöntemini geliştirdi. Mesleğine başladığı ilk günden bu yana binlerce kişiye sağlıklı beslenme konusunda danışmanlık yapan Kümeli “bilgi paylaştıkca çoğalır” felsefesi ile kendi bünyesinde yer alan diyetisyenlerle yeni geliştirdiği Sentez Diyeti’ni paylaşarak, ekip çalışması sisteminin beslenme konusunda nasıl etkili olabileceği konusunda bir ilki daha gerçekleştirdi… Klinik çalışmalarında, Zayıflatma, Diabet, Kalp Damar Hastalıkları, Kanser, Sindirim Sistemi hastalıkları, Bebek, Çocuk, Erişkin, Hamile, Emzikli, Menopozlu, P.O.S. beslenmesinde yaptığı beslenme danışmanlığı ile son derece başarılı sonuçlar elde etti ve ödüllere layık görüldü. Uluslararası bir çok platformda “beslenme ” ile ilgili konferanslarda görev aldı. ADA, ICDA, EFAD, Türkiye Diyetisyenler Derneği, Türkiye Diabet Derneği üyesidir.
Beslenme danışmanlığının gülümseyen yüzü olan Kümeli, NTV, TV8, ATV, Türkmax gibi kanallarda muhtelif zamanlarda süreli yayınlar yaptı. Yazılı basında günlük, haftalık ve aylık dergilerde düzenli yazılar yazdı ve halen de yazmaya devam etmekte. 2009 yılının Ocak ayından itibaren özgün çalışma yöntemiyle yetiştirdiği ve yöntemini paylaşmaktan mutluluk duyduğu diyetisyenleri ile vedalaşan Kümeli, “Beslenme doğduğumuz andan itibaren vazgeçilmezimizdir ama aynı zamanda bizim tamamlayıcımız, şekillendiricimiz, aklımız, ışıltımız ve yaşama tutunma biçimimizdir”, diyerek keşfetmeye ve ilk olmanın zorluğuna karşı özgünlüğünden ödün vermemeyi ilke olarak benimsemiştir.
0 notes
lemaclinic · 2 months ago
Text
Dişlerdeki beyaz lekeler, mine hipoplazisi, florozis veya yetersiz ağız hijyeninden kaynaklanabilir. Tedavi seçenekleri arasında topikal florür, mikroabrasiyon ve profesyonel beyazlatma bulunmaktadır. Dişlerdeki beyaz lekeler hem rahatsız edici hem de kafa karıştırıcı olabilir. Genellikle temel diş sorunlarının bir işareti olan bu lekeler, mine demineralizasyonu, beslenme faktörleri veya hatta genetik nedenlerle ortaya çıkabilir. Etkili bir tedavi için bu lekelerin kökenlerini anlamak önemlidir. Bu çirkin işaretlerin nedenlerini keşfedin ve gülüşünüzü geri kazanmak için çözümleri araştırın. Dişlerdeki Beyaz Lekeler Nedir? Dişlerdeki beyaz lekeler, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen oldukça yaygın diş sorunlarıdır. Bu lekeler genellikle çevreleyen mine dokusundan belirgin bir şekilde farklıdır ve boyutları ile yoğunlukları değişebilir. Genellikle, diş minesindeki minerallerin kaybolduğu ve görünür renk değişikliğine neden olan demineralizasyon adı verilen bir sürecin işareti olabilirler. Bu beyaz lekeler tamamen kozmetik olabilirken, aynı zamanda potansiyel diş problemlerinin de sinyali olabilir, bu nedenle bunlara hemen müdahale etmek önemlidir. Bu lekelerin ne anlama geldiğini anlamak, bireylerin ağız sağlıklarını korumak için proaktif adımlar atmalarına yardımcı olur. Beyaz Lekelerin Yaygın Nedenleri Dişlerde beyaz lekelerin oluşumuna katkıda bulunan çeşitli faktörler vardır. İşte en yaygın nedenlerden bazıları: Ağzın Yetersiz Hijyeni: Yetersiz fırçalama ve diş ipi kullanımı, plak birikimine yol açabilir ve bu da sonunda minenin demineralizasyonuna neden olabilir. Florozis: Çocukluk döneminde, dişler hala gelişirken aşırı florür maruziyeti, renk değişikliklerine yol açabilir ve beyaz lekeler oluşabilir. Beslenme Faktörleri: Şekerli yiyecekler ve asidik içecekler açısından zengin bir diyet, minenin aşınmasına neden olabilir ve beyaz lekelerin oluşumuna katkıda bulunabilir. Minenin Hipoplazisi: Bu genetik durum, minenin miktarında eksikliğe yol açar ve beyaz lekeler gelişme olasılığını artırır. Asidik Ortam: Asit reflüsü gibi durumlar, dişleri mide asitlerine maruz bırakabilir ve bu da minenin zayıflamasına ve beyaz lekelerin oluşmasına neden olabilir. Beyaz Lekelerin Önlenmesi İçin İpuçları Dişlerinizde beyaz lekelerin oluşumunu önlemek, iyi ağız hijyeni ve yaşam tarzı seçimleri ile başlar. Bu temel ipuçlarını takip etmek, daha parlak ve sağlıklı bir gülüşü korumanıza yardımcı olacaktır: İpucuAçıklamaDüzenli FırçalamaPlakları temizlemek ve demineralizasyonu önlemek için dişlerinizi günde en az iki kez florürlü diş macunu ile fırçalayın.Günlük Diş İpi KullanımıDiş ipi kullanımı, dişlerinizin arasındaki yiyecek parçacıklarını ve plakları temizlemeye yardımcı olur; bu bölgeler diş fırçanızın erişemeyeceği alanlardır.Şekerli Yiyecekleri SınırlamaŞekerli atıştırmalık ve içeceklerinizi azaltmak, çürük oluşumunu ve beyaz lekeleri önlemeye yardımcı olabilir.Bol Su İçmeGün boyunca bol su için. Su, yiyecek parçacıklarını temizlemeye ve mineyi koruyan tükürük üretimini teşvik etmeye yardımcı olur.Düzenli Diş KontrolleriDiş temizliği ve kontrolleri için dişçinizi düzenli olarak ziyaret edin. Bu, sorunları erken tespit etmenize ve optimal diş sağlığını korumanıza yardımcı olur. Beyaz Lekeler İçin Profesyonel Tedaviler Dişlerinizde beyaz lekeler oluştuğunda, gülüşünüzün doğal görünümünü geri kazandırmak için çeşitli profesyonel tedaviler mevcuttur. İşte bazı yaygın seçenekler: TedaviAçıklamaFlorür TedavileriDiş hekiminiz, minenin remineralize edilmesine yardımcı olmak için florürlü vernikler uygulayabilir, böylece beyaz lekelerin görünümünü azaltabilir.MikroabrasiyonBu teknik, beyaz lekelerin görünümünü etkili bir şekilde azaltmak için ince bir mine tabakasının çıkarılmasını içerir.Diş BeyazlatmaProfesyonel beyazlatma tedavileri, beyaz lekeleri çevreleyen mine ile uyumlu hale getirerek daha homojen bir görünüm sağlayabilir.KaplamalarPorselen kaplamalar, beyaz lekeleri kapatabilir ve gülüşünüzün estetiğini etkili bir şekilde iyileştirebilir.
BondingDiş hekiminiz, beyaz lekeleri doldurmak için diş renginde reçine malzeme kullanarak gülüşünüzün görünümünü artırabilir. Beyaz Lekeler İçin Evde Tedavi Yöntemleri Dişlerinizde beyaz lekeler varsa, görünümünü azaltmak ve diş estetiğinizi iyileştirmek için etkili evde tedavi yöntemleri mevcuttur. Başlangıç olarak, ağzınızı su ve karbonat karışımı ile çalkalayın. Bu kombinasyon asitleri nötralize etmeye ve beyaz lekelerin görünümünü azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, çilek ve karbonattan yapılan bir macun kullanabilirsiniz; çileklerdeki malik asit, lekeleri kaldırmaya ve dişleri doğal olarak beyazlatmaya yardımcı olur. Ek olarak, hindistancevizi yağı kullanmak da faydalı olabilir. Hindistancevizi yağını ağızda 15-20 dakika kadar çalkalayın ve sonra tükürün; bu, bakterileri temizlemeye ve ağız sağlığını desteklemeye yardımcı olur. Beyaz Lekelerle Dişleri Nasıl Beyazlatırsınız Beyaz lekeler içeren dişleri beyazlatmak zor olabilir, ancak doğru yöntemle daha homojen bir gülüş elde edebilirsiniz. Dişlerinizi etkili bir şekilde beyazlatmak için bu adımları izleyin: Beyazlatıcı diş macunu kullanın: Beyazlatma için özel olarak formüle edilmiş diş macunları seçin; bu, beyaz lekelerin görünümünü zamanla azaltabilir. Profesyonel tedavileri düşünün: Diş hekiminizi ziyaret ederek profesyonel beyazlatma tedavileri alabilirsiniz; bu tedaviler, reçeteyle satılan ürünlerden daha güçlü beyazlatıcı ajanlar kullanır ve belirgin sonuçlar sağlayabilir. Beyazlatıcı jel uygulayın: Evde kullanım için birçok beyazlatıcı jel etkili olabilir. Jeli dikkatlice etkilenen bölgelere uygulayın ve güvenlik ve etkinlik için talimatları takip edin. İyi ağız hijyenini koruyun: Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayın ve günlük olarak diş ipi kullanın, diş sağlığınızı koruyun ve daha fazla lekelenmeyi önleyin. Lekelenmeye neden olan yiyecek ve içecekleri sınırlayın: Kahve, çay ve kırmızı şarap gibi lekelenmeye neden olan ve beyaz lekelerin görünümünü kötüleştirebilecek yiyecek ve içeceklerin tüketimini azaltın. Dişlerde Beyaz Lekelerin Nedenleri ve Tedavileri 1. Dişlerde beyaz lekelerin yaygın nedenleri nelerdir? Dişlerdeki beyaz lekeler birkaç faktörden kaynaklanabilir, bunlar şunları içerir: Florosiz (çocuklukta aşırı florid) Kötü ağız hijyeni nedeniyle demineralizasyon Bazı beslenme faktörleri, örneğin yüksek şeker tüketimi Asidik içecekler nedeniyle mine aşınması Genetik faktörler ve gelişimsel koşullar 2. Dişlerdeki beyaz lekeler diş çürümesinin bir işareti midir? Beyaz lekeler, demineralizasyon olarak bilinen diş çürümesinin erken aşamalarını gösterebilir. Tedavi edilmezse, bu lekeler çürüklere dönüşebilir. Bu ilerlemeyi önlemek için iyi ağız hijyenini korumak çok önemlidir. 3. Dişlerdeki beyaz lekeler nasıl tedavi edilir? Beyaz lekeler için tedavi seçenekleri şunları içerebilir: Mineyi yeniden mineralize etmeye yardımcı olmak için florür tedavileri. Yüzeysel beyaz lekeleri kaldırmak için mikro-abrasiyon. Kozmetik iyileştirme için diş kaplamaları veya dolgu. Beyaz lekeleri çevreleyen mine ile uyumlu hale getirmek için diş beyazlatma tedavileri. 4. Yaşam tarzı değişiklikleri beyaz lekelerin oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir mi? Evet, bazı yaşam tarzı değişiklikleri dişlerdeki beyaz lekeleri önlemeye yardımcı olabilir. Bunlar şunları içerir: İyi ağız hijyenine özen göstermek (g��nde iki kez diş fırçalamak ve günlük diş ipi kullanmak). Şekerli ve asidik yiyecek ve içeceklerin tüketimini azaltmak. Florürlü diş macunu ve ağız gargarası kullanmak. Profesyonel temizlik ve izleme için düzenli diş kontrolleri yaptırmak. 5. Dişlerimdeki beyaz lekeler için ne zaman diş hekimine görünmeliyim? Dişlerinizde sürekli olarak beyaz lekeler fark ederseniz ve bu lekeler ağız hijyeninizi iyileştirmeye rağmen düzelmiyorsa veya görünümünde değişiklik oluyorsa, bir diş hekimine danışmanız önemlidir. Diş hekimi durumu değerlendirebilir ve uygun tedavi seçeneklerini önerebilir.
0 notes
Text
Lezzetin İnanılmaz Hafifliği
Lezzet ve sağlık aynı yerde olur mu, demeyin! Bu kitabı okuduktan sonra mümkün olduğunu siz de göreceksiniz…
Taylan Kümeli’den yeni kitap: “Lezzetin İnanılmaz Hafifliği”
Nemli Yayıncılık tarafından yayına hazırlanan Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli’nin yeni kitabı “Lezzetin İnanılmaz Hafifliği” raflardaki yerini aldı. Sağlıklı beslenmeyle ilgili 4 + 1 adet kitaptan oluşacak serinin bu ilk kitabında Taylan Kümeli, “lezzet ve sağlık aynı yerde barınmaz” tabusunu yıkmak üzere yola çıkıyor. Kümeli, yeni kitabında, doğum yapan kızının hamileliği sırasında aldığı fazla kiloları kendi danışmanlığında verme sürecinde birlikte edindikleri deneyimleri hem lezzetli, hem de sağlıklı yemek tarifleriyle birlikte okurlara aktarıyor.
Kitabın serüvenine gelince… Taylan Kümeli, hamileliğinde yaşadığı bazı güçlükler nedeniyle aldığı fazla kilolarından kurtulması için kızına her hafta sağlıklı beslenme listeleri hazırlar. Kızı Elif Ezgi bu listeleri uygularken kendisini ilk kez, çocukluğundan beri birikimine tanık olduğu annesinin teknik, uzmanlık, bilimsellik ve tecrübeyle oluşan yol haritasının içinde, uygulama faslında bulur. Anne ve kızın karşılıklı düetleri işte bu şekilde başlar… Elif Ezgi, 33 kilo vererek eski kilosuna geri dönerken yaşadığı süreci sosyal medya aracılığı ile paylaşır ve annesinin sağlıklı beslenerek zayıflama formülünün başkalarına da ilham vermesine aracılık eder. Ardından bu formülü zenginleştirerek daha geniş kitlelerle buluşturma heyecanı doğar. İşte iki kimya bu minvalde yan yana gelir ve lezzetin hafifliğine ve hafifliğin lezzetine inandırmak için ortaya bu kitap, bu menüler, bu tarifler çıkar…
Bir başarı hikayesinin mutluluğunu ve enerjisini barındıran bu rengarenk kitap, 7 ana bölümden ve 16 listeden oluşuyor. Diyete başlamadan önce mutlaka okunması gerekenler, genel uyarı ve önlemler, yemek yaparken dikkat edilecek hususlar, mevsimlere göre oluşturulmuş diyet menüleri ve bu menülerin içerdiği yemek tarifleri, Taylan Kümeli’nin özel iksirleri ve diyet sürecinde motivasyonu artırıcı rehber kitabın öne çıkan bölümlerinden bazıları…
Taylan Kümeli, önsözde bu kitabı neden yalnız başına oluşturmadığının yanıtını okurlarıyla şu sözlerle paylaşıyor: “Bazen kendi varoluşumuzu anlamak ve anlatmak için ve dahası resmin tamamını görmek için başka gözlerden yardım alırız. Bu defa, yardım aldığım gözler, benim yıllar içinde bir araya getirdiklerimin canlı şahidi olan, kalemi ile kendi yolunu çizen ve o yolu yakın geçmişte birlikte yaşadığımız deneyimler sayesinde benimle birleştirebilen bir insana aitti… O kişi, kızım… İkimizin de ortak paydası, insanlara ve insani duygulara hitap ettiğimizin bilincinde olmak… Bu yüzden kişiyi kendi doğasına başkaldırmaya değil, onunla uyum içinde olup, onu tanımaya davet ediyoruz. Lezzet ve sağlık aynı yerde barınmaz, diyen klişelere, özgünlüğün gücüyle kafa tutuyor ve inanılmaz belki ama “Lezzetin hafifliği mümkündür ve biz böyle başardık”, diyoruz.”
Taylan Kümeli’nin kızı Elif Ezgi Uzmansel ise hikayenin baş aktristi olarak bu süreçte yaşadığı deneyimlerin ardından okurlara “siz de başarabilirsiniz”, diyor”: “Ben, en yalın ve en amatör haliyle sorunları ve sıkıntıları dile getiriyordum; annem, en bilimsel ve profesyonel bakış açısıyla cevapları ve çözümleri söylüyordu… Ben tıkanma noktalarını dile getiriyordum; annem her defasında özgün yöntemlerle bu tıkanıkları çözüyordu… Günün her saati, dünyanın herhangi bir yerinde, her bütçeye uygun, sağlıklı bir sofra kurmayı başarabiliyordum. Ben yapabilirsem, herkes yapabilirdi, dileyen herkes…”
Taylan Kümeli Hakkında
Taylan Kümeli 1962 yılında Ankara’da doğdu. İlkokuldan itibaren geleceğe yönelik meslek seçimiyle ilgili soru soranlara “Bilim Kadını” yanıtını veren Kümeli, bu isteğini insanın vazgeçilmez dürtüsü olan beslenme konusu üstüne yoğunlaştırarak Ö.S.S. koşullarına rağmen istediği bölüme girdi ve 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden derece ile mezun oldu. 1986-1988 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde “Gıda Katkı Maddelerinin İnsan Sağlığına Etkileri Üzerine” başlıklı teziyle yüksek lisans programını tamamladı.
20 yılı aşkın bir süre hastanelerde, catering kuruluşlarında, çeşitli gıda firmalarında, tedavi edici, bilgilendirici ve kurumsal diyetisyen olarak çalıştı. Çalışma hayatı boyunca sağlıklı beslenme söylemine farklı bir soluk getirmeyi amaçlayan Kümeli, 1999 yılında açtığı Beslenme Danışmanlık Merkezi’nde bireysel özelliklerin ön plana alındığı ve ”Sentez Diyeti” olarak isimlendirdiği yöntemini geliştirdi. Mesleğine başladığı ilk günden bu yana binlerce kişiye sağlıklı beslenme konusunda danışmanlık yapan Kümeli “bilgi paylaştıkca çoğalır” felsefesi ile kendi bünyesinde yer alan diyetisyenlerle yeni geliştirdiği Sentez Diyeti’ni paylaşarak, ekip çalışması sisteminin beslenme konusunda nasıl etkili olabileceği konusunda bir ilki daha gerçekleştirdi… Klinik çalışmalarında, Zayıflatma, Diabet, Kalp Damar Hastalıkları, Kanser, Sindirim Sistemi hastalıkları, Bebek, Çocuk, Erişkin, Hamile, Emzikli, Menopozlu, P.O.S. beslenmesinde yaptığı beslenme danışmanlığı ile son derece başarılı sonuçlar elde etti ve ödüllere layık görüldü. Uluslararası bir çok platformda “beslenme ” ile ilgili konferanslarda görev aldı. ADA, ICDA, EFAD, Türkiye Diyetisyenler Derneği, Türkiye Diabet Derneği üyesidir.
Beslenme danışmanlığının gülümseyen yüzü olan Kümeli, NTV, TV8, ATV, Türkmax gibi kanallarda muhtelif zamanlarda süreli yayınlar yaptı. Yazılı basında günlük, haftalık ve aylık dergilerde düzenli yazılar yazdı ve halen de yazmaya devam etmekte. 2009 yılının Ocak ayından itibaren özgün çalışma yöntemiyle yetiştirdiği ve yöntemini paylaşmaktan mutluluk duyduğu diyetisyenleri ile vedalaşan Kümeli, “Beslenme doğduğumuz andan itibaren vazgeçilmezimizdir ama aynı zamanda bizim tamamlayıcımız, şekillendiricimiz, aklımız, ışıltımız ve yaşama tutunma biçimimizdir”, diyerek keşfetmeye ve ilk olmanın zorluğuna karşı özgünlüğünden ödün vermemeyi ilke olarak benimsemiştir.
Lezzetin İnanılmaz Hafifliği
0 notes
fjhfjh765765-blog · 7 years ago
Text
Sağlıklı cilt bakımının önündeki beş engel ve çözümleri
Tumblr media
Aynaya bakıp cildinizin istediğiniz gibi görünmediğini mi düşünüyorsunuz? Cildinizin sağlıklı görünmesi için uğraşıyor ama bir türlü sonuç alamıyor musunuz?  Cildinizin sağlıklı görünmesini engelleyen bazı nedenler olduğunu vurgulayan Herbalife Global Dış Beslenme Ürün Eğitmeni Jacquie Carter, arzu ettiğimiz cilde kavuşmak için yapmamız gereken 5 önemli adımı paylaştı. Herbalife Global Dış Beslenme Ürün Eğitmeni ve Dış Beslenme Ürün Pazarlama Direktörü Jacquie Carter güzel bir cilde kavuşmanın önündeki sorunları ve kolay çözümlerini anlattı: Abur cuburdan uzak durun Hepimizin bildiği üzere, sağlıklı görünen bir cilde giden yol sağlıklı beslenmeyle başlar. Fazla abur cubur yerseniz, cildiniz istediğiniz gibi görünmeyecektir. Sağlıklı ve besin değeri yüksek gıdalar tükettiğinizde, cildiniz daha sağlıklı ve genç görünür. Eğer cildinizden memnun değilseniz, beslenme tarzınızı iyice gözden geçirmelisiniz. Daha fazla taze meyve, sebze tüketmeye çalışın ve kızartılmış, işlenmiş gıdalardan ya da şekerli atıştırmalıklardan uzak durun. Çok fazla yağlı ya da şekerli gıdalar vücudunuza ve cildinize iyi gelmeyecektir. Sağlıklı ve daha genç görünen bir cilde kavuşmak için, ne yediğinize dikkat edin. Cildinizi temizlediğinizden emin olun Cildinizi sabah akşam temizlediğinizi sanırken aslında gereken temizliği yapmamış olabilirsiniz. Cilt temizliğinizi aceleye getiriyor ve cildinize sürdüğünüz ürünü sadece köpürtüp duruluyorsanız cildinizde makyajınızdan sonra kalan kalıntıları tam anlamıyla temizlememiş olursunuz. Cildinizi temizlediğinizden emin olmak için beyaz bir havluyla kurulayıp kontrol edebilirsiniz. Havlunun üzerinde fondöten, ruj veya maskara izleri görürseniz, bu cildinizi yeterince iyi temizlemediğiniz anlamına gelir. Suya dayanıklı makyaj ürünleri kullanıyorsanız yatmadan önce bütün makyajı temizleyebilmek için, makyaj temizleyicilerden yararlanmanız gerekecektir. Bazı makyaj ürünleri gün boyu ciltte kalacak şekilde formüle edilmiştir ve yıkayarak çıkarılmaları zordur. Bu nedenle, temizleme sırasında dikkatli olun ve aceleye getirmemeye gayret edin. Uzun vadede cildiniz bunun için size minnettar kalacaktır. Sorunlu bölgelere savaş açın Herkes arada bir cilt sorunu yaşar ama asıl önemli olan, cildimizin genel yapısında fark yaratmak için ne yaptığımızdır. Yüzün tamamı yerine yalnızca sorunlu alanı tedavi etmek gerekir. Cilt sorunlarını tedavi etmek için geliştirilen ürünler biraz sert olabilir ve cildi kurutabilir. Bu nedenle, tedaviyi yalnızca gerekli alana uygulamanız önemlidir. Sivilce karşıtı bir ürünü yüzünüzün tamamına uygulamaya başlarsanız, cildin doğal dengesinin bozulmasına yol açabilirsiniz. Bunun sonucunda cildinizin yağ üretimi artabilir ve bu da gözeneklerin tıkanmasına ve daha fazla cilt sorunu yaşamanıza neden olabilir. Bu yüzden, cildinizin güzel görünmesini sağlamak istiyorsanız, söz konusu ürünleri yalnızca sorunlu alanlara uygulayın. Haftada bir gün peeling yapın Cilt hücrelerinin dış tabakası sürekli olarak dökülür. Fakat bazen alttaki güzel ve sağlıklı cilt hücrelerini ortaya çıkarmak için, yüzeydeki ölü hücreleri temizlemek üzere bir peeling ürünü kullanmamız gerekebilir. Bu şekilde, cildimiz yumuşak ve pürüzsüz bir görünüme kavuşur. Fakat aşırı peeling, cildinizin genç görünmesi için gerekli olan koruyucu nem bariyerinin zarar görmesine neden olabilir. Öte yandan, yeterince peeling yapmayıp ölü cilt hücrelerinin birikmesine izin verirseniz, büyük ihtimalle cildiniz donuk ve cansız görünmeye başlar. Ayrıca cildinizde böyle bir bariyer oluştuğunda cilt bakım ürünleriniz de iyi sonuç vermeyebilir. Cilt tipine bağlı olarak haftada 1 ila 3 kez mutlaka peeling yapılmalıdır. Bunu haftalık bir ritüel haline getirdiğinizde, cildinizdeki farkın gözle görülür hale geleceğinden emin olabilirsiniz. Ürünleri doğru sırayla uygulayın Cilt bakımının belirli aşamaları vardır ve ideal sonuçlara ulaşmak için bu aşamalara uymanız gerekir. Talimatları tam olarak uygulamak ve ürünleri belirtilen sıralamayla kullanmak önemlidir. İlk aşama olan cilt temizliğinin sonunda tonik, serumlar ve nemlendiricilerle devam etmeniz gerekir. Bu sıralamanın dışına çıktığınızda, ürünler olumsuz etkilere yol açabilir veya hiç etki göstermeyebilir. Örneğin, serumlar nemlendiricilere kıyasla cilde daha derinlemesine nüfuz eder. Bu yüzden de, önce serumu kullanmak gerekir. Eğer serumu nemlendiricinin üzerine sürerseniz, cilde tam olarak nüfuz edemez ve istenen sonucu veremeyebilir. Aynaya bakıp gördüklerinizden memnun kalmadığınızda, bu beş kolay ama önemli adımı hatırlayın. Deneyerek farkı kendinizde gözlemleyebilirsiniz. İstediğiniz sonuçlar için cildinize iyi bakmanız gerekir. Unutmayın, en güzel cilt her zaman en sağlıklı olandır.
0 notes
themoiira · 5 years ago
Text
Bebekler - Bebekler Hakkında - Tüm Bebekler Hakkında I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/bebekler-bebekler-hakkinda-tum-bebekler-hakkinda/
Bebekler - Bebekler Hakkında - Tüm Bebekler Hakkında
Ebeveynliğe hoş geldin – Bebekler – Bebekler Hakkında – Tüm Bebekler Hakkında ! Bebek uyku alışkanlıkları , bebek bakımı ve beslenme , sağlık , gelişim ve güvenlik hakkında sorularınız mı var ? Biz çözmeye yardımcı olabiliriz emzirme ve bebek uyku problemleri başlatmak katı gıdalar idare, ağlama biliyorum tespit bebek hastalıkları , bebeğinizi izlemek aylık gelişimini harika bulmak çocuk bakımı ve bebek faaliyetleri ve daha fazlası. Moiira Anneleri Bu yazımız size yardımcı olacak.
Yeni doğan Bebek
Bebeğinizin Bakımı
Gelişme ve Davranış
  Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
2 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
3 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
4 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
5 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
6 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
7 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
8 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
10 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
11 Aylık Bebeğinizin Gelişimi ve Kilometre Taşları
  Yeni Doğan Bebeğiniz
Yeni doğan Bebek Sağlığı ve Güvenliği
Yeni doğan Bebek Bakımı ve Beslenmesi
Yeni doğan Bebek Uyku
  Doğum Sonrası Sağlığınız
Bebek Formülünü Seçme ve Kullanma
Bebek Bezi ve Alt Bakım
Bebek Bezi Temelleri
Bebek Banyo ve Vücut Bakımı
Bebek Banyo Temelleri
Bebek Vücut Bakımı
Bebek Ağlaması
Bebekler Neden Ağlıyor?
Bebek uykusu
Bebek Uyku Temelleri
Bebek Uyku Sorunları ve Çözümleri
Bebek Uyku Zamanı Rutinler
Bebeğinizin Şekerleme
Bebek programları
Bebek Uyku ve Beslenme Programları
Bebeğinizin Rutini Oluşturma
Özel Durumlar
İkizler ve Katlar
Evlat Edinilen Bir Bebek Bakımı
Katılar ve Atıştırmalıklar
Katı Beslenme Temelleri
Beslenme Sorunları ve Çözümleri
Besin Güvenliği
Bebek Maması Fikirleri ve Tarifler
Çocuk bakımı
Çocuk Bakımı Temelleri
Evde Bakım
Bebek gelişimi
Bebeğinizin İlkleri
Bebek Gelişimi, Aylara Göre
Fiziksel Geliştirme
Sosyal ve Duygusal Gelişim
Bebeğinizin Beyin Gelişimi
Bebek Gelişimini Teşvik Etmek
Bebek Gelişimi Gecikmeleri
Otizm
Bebeğinizin Gelişen Duyuları
  Bebekler – Bebekler Hakkında Her şey – Tüm Bebekler Hakkında – Davranış
Davranış Temelleri
Davranış Kaygıları
Etkinlikler ve Oyun
Hakkında
Oyunlar ve Aktiviteler
Oyuncaklar ve Müzik
Kaynak: Moiira % Etiketler%
0 notes
petpatiler-blog · 8 years ago
Text
Yeni Gönderi Yayınlandı!! Pet Patiler
Yeni Gönderi Yayınlandı!! http://www.petpatiler.com/kedilerde-agiz-kokusu-nedenleri/
Kedilerde Ağız Kokusu Nedenleri ve Çözümleri
Kedi severlerin en çok rastladığı durumlardan biri ağız kokusudur. Kedilerde ağız kokusu sorunu bir çok sebepten kaynaklanabilir. Herhangi bir hastalık veya beslenme tarzı kedilerde ağız kokusu sebepleri arasında yer almaktadır. Kedilerde ağız kokusu sorununu en aza indirmeniz için kedinizin düzenli ve sağlıklı beslenmesi gerekmektedir.
Peki Kedilerde Ağız Kokusu Nedenleri Neler Olabilir?
Genel olarak kedilerde ağız kokusu nedenlerini sıralayacak olursak ;
Peridontal hastalıklardan biri olabilir.
Ağız boşluğu lezyonları olabilir.
Kedinizde diş taşı olabilir.
Dişlerinde çürük veya tartar olabilir.
Mide problemleri olabilir.
Organ yetmezliği olabilir.
Parazitler olabilir.
Ağız içi yaraları olabilir.
Diş Çürükleri
Kedinizin ağzının koktuğunu farkettiğinizde ilk kontrol etmeniz gereken yer kedinizin dişleridir. Diş taşı veya çürükler kedilerde rahatsız edici bir ağız kokusuna sebep olur. Dişlerinde sararma yada çürük görülüyorsa veteriner hekiminizle iletişime geçerek sorunu çözmeye yönelik tedaviye başlamalısınız.
Diş Değiştirme Süreçleri
Genellikle yavru kedilerde 3. Aylarında süt dişleri dökülür ve yerine kalıcı dişleri çıkmaya başlar. Bu süt dişlerinin dökülmesi ve kalıcı dişlerin çıkması esnasında kedinizde ağız kokusu olabilir. Bu diş değiştirme süreci 6-7 ay kadar sürmektedir. Bu 6-7 ay boyunca kedinizde ağız kokusu görülebilir. Diş değiştirme sürecinin sona ermesi ile kedinizdeki ağız kokusu bitmiş olur.
Mide veya Bağırsak Sorunları
Kedilerde ağız kokusu sebepleri arasında yalnızca dişlerden kaynaklı sebepler yoktur. Mide ve bağırsak sorunları da kedilerde ağız kokusu yapabilir. İç parazii olan bir kedinin ağzı oldukça yoğun kokabilir. Bu durumdan korunmak için ise iç dış parazit aşılarını düzenli olarak yaptırmanız gerekmektedir.
Düzenli Beslenme
Kedilerin hastalıklarının çoğunda beslenmelerinin etkisi büyüktür. Ağız kokusunun sebepleri arasında da düzenli ve sağlıklı beslenme yer alır. Kuru mama yerine sürekli yumuşak besinler yiyen bir kedide ağız ve diş problemleri daha sık görülür. Bundan dolayıdır ki kedinizi kuru mamaya alıştırmayı denemelisiniz.
Kedilerin Ağzında Oluşan Lezyonlar
Ağız boşluğu iltihabı, diş eti iltihabı, dil iltihabı gibi lezyonlarda ağız kokusuna sebep olmaktadır. Ağız boşluğunda mantar, bakteriyel enfeksiyonlar görülebilir. Dilde yaralar oluşabilir.Kediler kendilerini yalayarak temizledikleri için tüylerinde oluşacak bakteriler ağızlarına girer ve bunun sonucunda da ağız kokusu oluşabilir.
Şeker Hastalığı
Kedilerde görülen şeker hastalığı kedilerde ağız kokusu sebeplerinden biridir. Şeker hastalığı ile birlikte gelen ağız kuruluğu ve bu ağız kuruluğu ile gelişen diş etlerindeki deformasyonlar ağız kokusuna neden olur. Kedilerde şeker hastalığı veterinerler tarafından kontrol altında tutulmalıdır.
Ağız kokularının giderilmesi için sebebini bulup veteriner desteği ile birlikte ağız kokusuna sebep olan durumu ortadan kaldırmalısınız.
  Faydalanılan Kaynaklar :
www.vetlove.com
www.kedikutusu.com
0 notes