#Baran Güneş
Explore tagged Tumblr posts
Text
Cumhuriyet'e Giden Yolda Tarihi Adım: Mudanya Mütarekesi
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Bursa Uludağ Üniversitesi, Mudanya Belediyesi, Çekül Vakfı ve Bursa Okulu iş birliğiyle düzenlenen ‘Uluslararası Mudanya Mütarekesi ve Kültürel Miras Sempozyumu’, yurt dışından ve yurt içinden birçok akademisyenin katılımıyla başladı. Mudanya Mütarekesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuna giden yolda atılmış olan en önemli adımlardan biri olduğunu söyleyen…
#Ayhan Terzi#Baran Güneş#Bursa#Bursa Okulu#Bursa Uludağ Üniversitesi#Çekül Vakfı#Deniz Dalgıç#Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar#Dokuz Eylül Üniversitesi#Dr. Alper Can#Düzce Üniversitesi#Güney Özkılınç#Kamil Özer#Marmara#Mithat Kırayoğlu#Mudanya Mütarekesi#Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi#Mustafa Bozbey#Prof. Dr. Ferudun Yılmaz#Prof. Dr. Murat Keçiş#Tirilye Kültür Merkezi#Uğur Ozan ÖzenDoç. Dr. Gürhan Yellice#Uluslararası Mudanya Mütarekesi ve Kültürel Miras Sempozyumu
0 notes
Text
ODE Yalıtım Eskişehir tesisinin çatısına 2,403 kW güneş enerjisi kurdu
ODE Yalıtım, geçen yıl Eskişehir’de kurduğu 20 bin metrekarelik üretim tesisinin çatısını tamamen güneş panelleriyle kaplayarak elektrik üretmeye başladı. ODE Yalıtım Üretimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Tuğrul Baran, 2 bin 403 kWp kurulu güce sahip güneş enerjisi sistemiyle yıllık 3,2 milyon kWh enerji üreteceklerini belirterek, “Kurduğumuz bu sistem ile üretim tesisimizin elektrik ihtiyacının…
View On WordPress
0 notes
Text
Ne bilindik bir yalandır iyiyim demek.
Hele şu günlerde.
Hem de ateşin üşüdüğü mevsimde,
sesin çürüdüğü yerde.
Etin tırnağa sabrı yok,
sağ gözün sol göze hayrı.
Ama yinede söylüyorum bu yalanı.
İYİYİM
Oysa gerçeklerim rüyalarıma karşılık gelmiyor.
Dünya bir yalanı yörünge tutmuş da koşuyor.
gölgem ayak uçlarıma çürüyor.
Güneş asılı durduğu yerde üşüyor.
Sağ elim sol elimden ayırmış sofrasını.
Ama yinede söylüyorum bu yalanı.
İYİYİM
Baran Bülent Akdemir (deli gömleği)
33 notes
·
View notes
Text
yürek ehline denk gelmeli.
Her gün doğar Güneş hiç usanmadan. Her bahar Leylak çiçekler açar bıkmadan. Kardelen ölmeyi göze alır şems'e aşkından. umut ederim her vakitte seni, yorulmadan.
Yağmurlu havalarda sevdim seni bilirsin. Bana yağmuru sevdiren de sendin. Baran sonrası açan, Alkımsın derdin. Beni şimdi ebediyen badiye edende sensin.
Çölde meh-ru çiçek açtım. "Hasbinallah. Kaktüs kadar çetin değil,narin ve ince ah ah Bu kara sevda bir sana Ömürbillah. Müptelân oldum bu yolda, sen ise Bedhah.
21 . Asır nasıl bu kadar berbatsa. Günün sonunda ölüm var nasılsa. Şiirlerim, öpemediğim dudaklarında ıslansa. Mahşerde kırk yılın sevabına, sayılsa.
Şimdilerde gün ay-mıyor bana hep kasvetli . Bahçem kurak verimsiz, saksılarda kederli. Ölüme terk edilmiş sine'min kafesi dikenli. Umudun olmadığı insanı, insan terk etmeli. Velhasıl yürek ehline denk gelmeli.
2 notes
·
View notes
Text
AK Partili Kalfaoğlu'ndan Cihangir Sağır'a Destek Mesajı
14 Kasım 2024 günü AK Parti Buca ilçe başkanlığı için Ankara 'ya genel merkeze çağrılan, 4 Aday içinde Cihangir Sağır, Ziya Aksu, Emrullah Duran ve Yüksel Yönt görüşmeler sonrası Cihangir Sağır'a AK Parti Buca İlçe başkanlığı görevi ataması yapılmış 24 Kasım 2024 günüde Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi Konferans Salonunda gerçekleşen kongreye, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, AK Parti İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı ve Mahmut Atilla Kaya, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ile partililer katılımı ile gerçekleşirken. Genel merkezin atadığı Cihangir Sağır'ın karşısında adaylığını açıklayan Özalp Şevik 'in Divan kuruluna verdiği listedeki eksik nedeniyle seçime giremediği ve tek adaylı gerçekleşen kongrede AK Parti Buca İlçe Başkanı Cihangir Sağır oldu. Önceki Dönem İlçe başkanı ve Meclis üyesi Hakan Kalfaoğlu'ndan Cihangir Sağıra destek mesajı. Kalfaoğlu kendi sosyal medya hesaplarından "Ak Parti Buca İlçe Başkanı Olarak Göreve Atanıp Emaneti Göğüsleyen Dava ve Yol Arkadaşım, Kadim Dostum Cihangir Sağır Kardeşimi Gönülden Tebrik Ederim. Çıktığın Bu Kutlu Yolda Muvaffakiyetler Dilerim, Allah Yar ve Yardımcın Olsun Kardeşim Durmadan yorulmadan #AKParti mesajını paylaştı. AK Parti Buca İlçe Başkanı Cihangir Sağır'ında yönetim listesinde bulunduğu, Kalfaoğlu'nun İlçe başkanlığındaki yönetim listesi ile yakınlığı dikkat çekti. AK Parti Buca İlçe Başkanlığının 2024 Yeni Yönetim Kurulu Listesi BAŞKAN CİHANGİR SAĞIR NECATİ ÖZCAN İLYAS GÜNDÜZ MUHAMMET ALİ DERKİ GÜLAY SAKARTEPE MEHMET KIŞLA İHSAN SABIR EKİN TATLI MÜGE ÖLGELİ YAKUP BARAN MEHMET GÜNEŞ SERAP ZEYTİN ENDER DOĞAN SEHER CANERLER SUAT ÖZBEY SEZGİN TİRYAKİOĞLU ABDURRAHİM ERTAŞ MURAT ŞAHİNLER YÜKSEL YILMAZ MÜCAHİT GÜL SULTAN B. SANATA ZİYA AKSU MUSTAFA GÜNDOĞDU NURETTİN AKMEŞE SONAY UYGUR MEHMET YALÇIN ARİF GÜNEYLİ CEMİL ERGÜL ENGİN BİLİCİ BÜLENT DALKIRAN
Cihangir Sağır Buca Mustafa Fikret Çiçek Oğuzhan Kara Yunus Emre Bozkurt Metin Uzuner Ömer Faruk Karcı Mustafa Pektaş Savaş Timurkutluğ Eyüp Daş Ramazan Gök Muharrem yurt Havva Nur Dalkıç İbrahim Tamer İsmail Çalık İlhan Bulut Fahrettin Çaprak https://www.youtube.com/watch?v=WeCJulngbBQ Read the full article
#AhmetSamiCeylan#akparti#AkPartiBuca#BilalSaygılı#Buca#bucahaberleri#ceydabölünmezçankırı#CihangirSağır#eyüpkadirinan#GÜNDEM#hakankalfaoğlu#hamzadağ
0 notes
Text
Mübadillerin kültürel mirası Bursa Osmangazi'de konuşuldu
https://pazaryerigundem.com/haber/193683/mubadillerin-kulturel-mirasi-bursa-osmangazide-konusuldu/
Mübadillerin kültürel mirası Bursa Osmangazi'de konuşuldu
Bursa UNESCO Derneği’nin organizasyonluğunda, Lozan Mübadilleri Vakfı, Bal-Göç ve Bursa Lozan Mübadilleri Derneği iş birliğinde Osmangazi Belediyesi katkısıyla mübadele ve mübadillerin kültürel mirası her yönüyle ele alındı.
BURSA (İGFA) –Bursa Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen panelde, 30 Ocak 1923’de Lozan Barış Anlaşması gereği Türkiye ve Yunanistan arasında gerçeklesen zorunlu göç sebebiyle yaşanan olumsuzluklar, çekilen zorluklar, geride bırakılan hayatlar, zorunlu göçü oluşturan koşullar ve bu koşulların ekonomik, politik nedenleri, göçmen haklarının korunması, iskan zorunluluğu, göçün sosyo-kültürel etkileri, göçmenlerin kültürel mirasları gibi konular konuşuldu.
Mübadelenin unutulmaması ve hatırlanması, gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine inanılarak düzenlenen panelde, mübadelenin pek çok yönden incelenmesi ve akademik çalışmalara kaynak olması hedefleniyor. Düzenlenen panele Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, Milli Savunma eski Bakanı Turan Tayan, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, Lozan Mübadili ailelerin torunları ve yurttaşlar katıldı.
İlker Özarslan Moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Araştırmacı Yazar Aycan Yılmaz, Prof. Dr. Kemal Arı, Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri Esat Halil Ergelen, Mutfak Araştırmacısı Yazar Ramazan Başan, mübadele ve mübadillerin kültürel mirasını pek çok yönüyle konuştu.
Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, “Bu panelin benim için ayrı bir önemi var; ben de Lozan Mübadili bir ailenin torunlarıyım. Büyük Önder Atatürk’ün Lozan Mübadelesi sayesinde orada ki Türkleri buraya getirmesi, burada ki Rumları da memleketlerine mübadil etmesi, iç barışın sağlanmasında ve Anadolu’nun tekrar Türkleşmesinde önemli bir etken oldu. O günü yaşayanlar, acıları çekenler yalnızca Türkler değil, mübadil olmuş Yunanlılar da üzüntüler yaşadı. Büyük Önder Atatürk’ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh, sözünün üzerine dünyada bir başka söz olduğunu düşünmüyorum. Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç mübadil anıları yaşatmasın” şeklinde konuştu.
ZORUNLU GÖÇ YÜREKLERDE BİTMEYEN 100 YILLIK BİR SIZI
CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk ise, “Bursa’nın mübadillerini, somut olmayan kültürel mirası, yaşananları, yaşananların bize hissettirdiklerini, kazandırdıklarını ve kaybettirdiklerini konuştuğumuz bu anlamlı panel için katkısı olan herkese çok teşekkür ediyorum. Göç, mübadele ve zorunlu göç yüreklerde bitmeyen 100 yıllık bir sızı. Şimdi hepimiz resimlere bakıyoruz. Resimlere baktığımızda yüzlerce yıllık geçmişimizi, sahip olduğumuz kültür ve mirası, iki bohçaya sığdırarak ne şartlarda ve ne acılarla geldiğimizi görüyoruz” şeklinde konuştu.
Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, “Mübadele Cumhuriyetin ilk kurulduğunda devraldığı çok büyük bir yüktü, Genç Türkiye Cumhuriyeti, bunun altından büyük bir mağfiretle kalktı, bugüne kadar mübadele konusunda bir çok panel, sempozyum, konferans ve söyleşi yapıldı. Biz UNESCO Derneği olarak panele kültürel miras gözüyle bakmak istiyoruz. Mübadillerin Yunanistan’a giden ve oradan gelen mübadillerin hala sürdürmekte olduğu ve kaybettikleri yaşam, müzik, gıda, giysi kültürlerini, panelde aktarmaya çalışacağız” dedi.
BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, “1893 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan bu tarafa hala göç alıyoruz. Sadece Balkanlar ve Selanik çevresinden buraya gelenler değil, Türkiye’den Yunanistan’a giden, ana dili Türkçe olan ve Yunanca hiç bilmeyen Ortodoks Türkler de vardı. O aileler hala bizleri kendilerine yakın görüyorlar. Bunun yanında Rumlarda göç ettiler; ama onlarında gönül bağı var. Anadolu’nun Türkleştirilmesinde, tarım, ziraat ve ticaretin gelişmesinde, mübadil göçmenlerinin çok büyük katkıları olmuştur” diye konuştu.
“YAŞADIĞIMIZ BU ACILARI HEP BERABER NASIL TATLIYA ÇEVİREBİLİRİZ”
Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, “Bu topraklar acıların birleştiği ve sürgün edildiği topraklar. Türkiye’nin her bir noktasında acılar yaşanmış. Ben bir mübadil damadı olarak bunu çok yakından hissediyorum. Hep beraber yaşadığımız bu acıları nasıl tatlıya çevirebiliriz, geleceğin mirasını daha güzelleştirebiliriz ve yaşanan acıları geleceğe nasıl kültürel farklılık zenginlik olarak oluşturabiliriz; işte bunun mücadelesini vereceğiz” dedi.
Mübadele ve mübadillerin kültürel mirasını pek çok yönüyle ele alındığı panelde; Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, özellikle İzmir ve İstanbul’da ortaya çıkan bir çeşit Yunan halk müziği rebetika müziğini anlattı. Lozan Mübadilleri Vakfı Mudanya Temsilciliği Kadın Kolları Başkanı Birsen Kermen’in mutfağından içinde bol miktarda tarçın ve ceviz olan Girit kurabiyesi ‘Trivirya’lar ikram edilirken, vakfın Girit danteli öğretmeni ve Mudanya Belediyesi personeli Sevgi Tunca Akuş’un da koleksiyonundan 30 dantel sergilendi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
#photograph @sinancemsimsek “”Bazen kendini anlamsız bir arayışın içinde bulursun Bazen hiç bir amacın ve hedefin yokmuş gibi yaşarsın Bazen tüm dünyadan sorumlu kişi sensin gibi omuzlarında misyonla uyanır, farkedersin Hiç bir duygu tıpkı koku gibi sonsuza kadar kalıcı olamaz. Anladımki “HİSLERİN KADAR KALICISIN” “” Söz: Ender Gündüzlü & Rafet El Roman Müzik: Ender Gündüzlü & Can Sanıbelli Yönetmen : @camuradam & Derya Çapacı Yıldız Görüntü Yönetmeni:Eren Yıldız Styling :@camuradam Modern Dansçı: Tuğçe Göncü & Berk Can Ceylan Sokak Dansçı: Dilara Tiryaki Dijital Dağıtım: El Roman Müzik Artist End Repertuare: Erdal Başıbüyük Düzenleme: Tansel Doğanay & @camuradam & Vesim İpek Stüdyo: Bahçekat Mıx Mastering : Vesim İpek & Serkan Ayman Kemanlar: İstanbul Strings İngilizce bölüm yazarı: @camuradam İngilizce bölüm seslendireni: Barış Ekmen Sanat Yönetmeni: @camuradam Prodüksiyon : Ali Asker Bozatlı & Bozatlı Prodüksiyon Focus Player: Emre Çelebi Set Ekibi: Metin Ayin & Set İstanbul Kapak ve Video Fotoğrafları: Cozy Ajans Sertan Tiryaki Sinan Cem Şimşek WeekiAli Thepakmuserking Mehmet Çiçek Miguelon Gülşah Altan Makyaj ve Saç : Eda Kozatlı & Yulia Praniuk & Ahmet Çakmak Focus player: Emre Çelebi Dron: Okan Gülsen Mekan : Collesium Mall Merter Ses Sound: Sinan Güneş Sahne Kurulumu : Serkan Genç DJ: Yetiş Sayar Edit: Ziya Anavatan Fx:Saıdzhon Khazıhmamatov Color: Post Broders & Ufuk Aktaş Kostüm dikim :Ümit textil&Bülen Ümit&Faik Yorgun & Tülay Köprülü & İsmet Çınar Cast Blend MODEL(Cem Alanyalı & Metin Yıldız) Farzam feyzaghaei Dayanacardenas Ceren Yağlı Pakmuserking Daria Zhadaniuk Solmaz Alisaink Yaroslavstarkov Rhuan trend Nikakobal Andrei Radu Emre Koçbuğ Thepakmuserking Çocuk Oyuncu: Aybek Töleganöv Cemal Çiloğlu Hasan ve İslam Tayar Mehmed Caymaz Orhan Ayazım Baran Ümit Ercan ve Çayan Selçuk Yusuf İmen Zehra Töleganöv Mahmut Polat Muharrem Sözen Hüseyin Karahan Mahmut Polat Sponsor firmalar: Eyfel Die More Chamur National Yazarlar Örme Textil (İstanbul Turkey) https://www.instagram.com/p/CmwPF5Mok_z/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note
·
View note
Photo
Galeri Soyut’un 2011’den itibaren düzenli olarak gerçekleştirdiği, tamamı 25×25 cm resim ve küçük boyutlu heykellerden oluşan, 67 sanatçının, 500’e yakın eserin yer alacağı “Yeni Aralık” sergisi, 9 – 30 Aralık 2022 tarihlerinde Galeri Soyut / Çankaya’da izlenebilir. Ayrıca sergiyi web sitemizden izleyebilirsiniz. https://www.galerisoyut.com.tr/yeni-aralik-2022/ Sergiye katılan sanatçılar: Adem Başpınar, Ali Herischi, Ali Fatih Küçükosmanoğlu, Ayhan Çetin, Ayşe Ergüner, Azimet Karaman, Baran Kamiloğlu, Bengü Bahar, Binnur Yücebaş, Buse Fulürya, Buğra Özer, Buşra Nur Aslan, Canan Aydoğmuş, Canseven Bahçeci, Ceren Çağlar, Celal Binzet, Derya Yıldız, Doğan Karakılıç, Ercan Ayçiçek, Ekin Yüksel, Emine Bıyıklı, Emrah Emir, Erol Pelioğlu, Furkan Özmen, F. Deniz Korkmaz, Fikriye Atik Güneş, Güler Genç Erol, Güray Uygun, Hakan Eraslan, Halil Coşkun, Hamdi Eser, Hasan Basri İnan, Hatice Aras, Hira Yılmaz, Ilgın Erdem, İrem Koçan, İsmail Türel, İlhan Aydan, Kadir Öztoprak, Makbule Ayaz, Mehmet Sakızcı, Mehmet Ali Doğan, Mehmet Yücel, Melihat Tüzün, Melahat Özcan Şener, Mine Poyraz, Müge Selçuk, Murat Tolga, Necmettin Özlü, Nihat Kahraman, Nurettin Akkaya, Oğulcan Öz, Orçun İlter, Özer Aktaş, Parvin Ghorbanzadeh Dizaji, Saeed Aghanejad, Sedanur Şimşek, Sema Öcal, Serap Soyaltın, Serdar Dartar, Serhat Diker, Seyit Taha Baydar, Sibel Keçeli, Suna Aktaş, Tamer Derican, Zekiye Akalın The “New Space” exhibition, which has been held regularly since 2011 by Gallery Soyut, which consists of 25×25 cm paintings and small-sized sculptures, and which will feature nearly 500 works by approximately 67 artists, will be held at Galeri Soyut / Çankaya between 9-30 December 2022 #yeniaralık#newspace#galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#25x25#25x25cm#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim (Galeri Soyut) https://www.instagram.com/p/Cl3dMeUMjyJ/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#yeniaralık#newspace#galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#25x25#25x25cm#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim
0 notes
Text
Günlerden cumartesi, Moda'da oturan bir kaç arkadaşla akşamdan kalmayız. Binanın çelik kapısını çekip çıktım. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Üzerimde bir t-shirt'ten başka bir şey yoktu. Daha önce de belirttiğim gibi benim gibi adamlar yağmur durduğunda nasıl taşıyacaklarını bilmedikleri için şemsiye taşımazlar, Islanmayı yeğlerler.otobüs durağında 15-BK'yı beklerken daha vakit olduğunu görüp yolun karşısındaki seyhan müzik isimli kitapçıdan bozma, zamanla züccaciyeye evrilmiş dükkana giriyorum. Rafların arasında Kazım Baran Yılmaz'ın kırık bej'ini bulamayıp kapıya yöneldiğim sırada şık giyimli dükkan sahibesinin oturduğu kasanın hemen önünde duran limon yeşili postitler dikkatimi çekiyor. Bir kaç tane de renkli kalem alıp hızla yolun karşısındaki durağa geçiyorum.
Orta kapının arkasındaki ikili koltuğun koridar tarafında dizlerimi neredeyse birleştirmiş oturuyorum. Yanımda oturan kırklı yaşların başındaki adamın hacmi ortalama bir kutup ayısı ile aynı. Adamın indiği Acıbadem durağında hikayenin koridor tarafına güneş açmaya başlıyor. Ben hala ıslağım.
Adama inmesi için izin verdikten hemen sonra cam kenarına geçtim, biri gelip koridor tarafına oturdu. Hikaye yüzümü çevirdiğim anda başladı.
Üzerinde, diz ve muhtelif bir kaç noktasından daha yırtık kot. Nar çiçeği renginde ince yazlık bir bluz. Saçları siyah ve uzun ve ayakkabısı. Tam olarak ne zamandır kadınların ayakkabısına göre karakter analizi yapıyordum bilmiyordum ama ayağına converse giyse bile yine de çekici görünürdü.
Sekizinci harika hemen yanımda oturuyprdu, virajlarda birbirine değen omuzlarımızdan başka bir iletişimimiz yoktu.
Olması gerektiğinde akla gelmeyen her fikir, gerçekleşmesi gerektiğinde asla olmayan herhangi bir mucize gibi onunla konuşmam mümkün değildi.
Bir erkek elinde küçük bir poşetle otobüste son derece komik durumdadır. Bunu iyi bilirsiniz, poşeti saklayarak "taşıyıcı" görünümünden çıkmak istersiniz. Ben dizlerimin ortasında birleştirdiğim ellerimin arasına aldığım poşetin avuç içlerimi terletmesine hayretle tanık oluyor, plastik malzeme ile aramda olası bir etkileşim olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bir şey denemeye karar verdim, sadece denemek. Delice ama en azından denemiş olacaktım.
Poşetin içindeki postiti sol elime aldım, en üsttekü sayfaya.
-Bu Beykoz otobüsü, değil mi yazdım ve sekizinci harikaya gösterdim. Harika ne tür bir şeye bulaştığının farkında olmadan, başını yukarı aşağı sallayarak "evet"dedi.
Evet yapmıştım, harika ile tanışabilmek için sağır dilsiz numarası yapıyordum ve iyi bir başlangıç yaptığmda net bir şekilde görülüyordu.
İkinci postit'e.
- Peki, Ne kadar sürer yazdım.
harika bir adım daha atarak postiti ve kalemi elimden alarak kağıda "45 dk" yazdı.
sekizinci harika ile ilişkimizin sese dayalı olduğu söylenemezdi ama bilirsiniz, ilişkinin başlarında çiftler pek konuşmaz. Açıkçası onunla sürekli omuz teması halinde kalabilmek için sonsuza kadar dilsiz takliti yapabilirdim. abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben piyasadaki çok adamın harika ile yan yana durabilmek için evcil hayvan numarasına girişebileceğinden de emindim.
postit 3.
-Beykoz Merkezde ineceğim, geldiğimizde haberdar edebilir misiniz?
sekizinci harika her postitte biraz daha fazla harf kullanmaya başlamıştı. Ben, aynı kalemin git gel yapmaması için poşetten bir kalem daha alıp ona verdim.İlişkimiz git gide olgunlaşıyordu ben her gecen dakika daha da dilsiz sağır oluyordum.
Harika, 3.postite daha da özverili ve beni benimsemiş biçimde "evet" yazdı.Harika bu seferki evet'i daha bi içten yazmıştı sanki. Ben pek yüz vermiyordum, ilk defa bir kadın bana otobüste asılıyordu ve ağırdan almalıydım.
Yol boyunca onsekiz postit kullandık.
4-5-6-7.postitlerde neredeyse tanışmıştık. Bir ara neredeyse sesli yanıt vererek her şeyi batıracaktım.
sekiz ve dokuzuncu postitlerde Yalıköyde oturduğunu, Kadıköyde bir hukuk bürosunda çalıştığını ve kadıköy -beykoz otobüsünde yolcu olmak konusunda master yaptığını öğrendim.
onbeşinci postit'e kadar her şey yolundaydı. İlişkimiz anlam kazanmaya başladığı sırada otobüse kavacıktan binen yaşlı bir kadın orta kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı, sekizinci harikanın kendisine doğru adım adım yaklaşan tehlikeye yer vereceğinden hiç şüphem yoktu. Ben ilişkimizin böyle yarıda kalacağı endişesi ile dilsiz sağır bir gerginlik yaşıyor, içimden "Hay amına koyayım, ne işi var bu yaşta kadının belediye otobüsünde diyordum, otursana evinde torunlarını sevsene, fındık yesene, çorap örsene" diyordum.
O anda bir mucize gerçekleşti ve kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir amca kalkarak yaşlı teyzeye yer verdi. Belli ki amca teyzeye iş atıyordu, heyecan doruktaydı. Yaşkı teyzenin memesinin altına kadar çektiği fistan eteği amcanın gözünü alıyor, yaşlı teyze de bu durumu kayıtsız kalmayarak yaşlı amcaya başını sallayarak teşekkür ediyordu.
16. postit..
-Adın ne?
-Sekizinci harika: Ece..
17.postit;
- Biliyor musun, adım naile deseydin bile çok güzel bir adın olduğunu düşünecektim. Çünkü isimleri güzel yapan onları taşıyan kişilerdir. Ama ece gerçekten güzel.
- Sekizinci harikanın adı "Ece"idi.
Ece, 15 Bk'da başlayan ilişkimizi bir adım daha ileri götürerek Kavacık -Tokatköt dolmuşunda da sürdürelim diye sormak geçti içimden, daha sonra eceyle ilişkimiziniz sonraki adımının Kadıköy-Eminönü vapurunun kıç tarafı olması gerektiğini düşündüm .Bu yüzden sorumu erteledim.
Anadolu kavağında yaşadığımız dönemlerde annemin sürekli kazak ören Naile isminde bir arkadaşı vardi. Kadın tek seferde omuzunda 20 litrelik su bidonunu yaşıyabiliyordu. O yaşıma kadar hayatımda onun kadar çirkin bir kadın görmemiştim. ( Bir defa babaannemi köydeki evde duş alırken görmüştüm, ondan bile daha çirkindi.) Naile teyze muhtemelen ölmüştür,ölünce naile teyzenin kişisel tarihi güzellik kazanmıştır belki.
15 yaşında öğrenmiştim. Bir cenazenin kalabalığı kişinin yaşarken ne kadar sevildiğinin göstergesidir.Sonra bir şey daha öğrendim, cenaze pazar günleri ve yağmurlu havada olunca ilk öğrendiğim anlamını yitiriyordu.
18 postit.
İneceğim yere daha çok var mı ?
Bunu sormamın bir amacı yoktu İneceğim yere sadece iki durak kaldığını biliyordum. Onunla olayımıza bir kaç kelime daha eklemek için yazılmış öylesine bir soru sadece..
( Seni aşağılık piç kurusu, orospu çocuğu, yavşağın önde gideni lan kızla konuşabilmek için sağır-dilsiz takliti mi yaptın lan sen,
-evet.
( arkamda melih gökçek var, o kadar öndeyim yani), parantez içinde parantez açılır mı bilmiyorum o yüzden bu parantezi işler daha da karışmadan kapatıyorum )
Sekizinci harika Postiti aldı..
* Bu durakta ineceksin, yazdı ve bana gösterdi.
Sahi sekizinci harikanın nasıl bir sesi vardı, ince?, kalın, Nutellanın ilk, sigaranın son nefesi gibi?
Hiç bir fikrim yoktu..
Otobüs durağa yanaşırken ayağa kalktım ve harikanın geçmem için sola kıvırdığı sizlerinin önünden koridora ayak bastım.
Şoförün kapıyı açmasını bekledim, kapı açılır açılmaz ona döndüm..
ve,
sesimle, "Yardımın için teşekkür ederim" dedim..
Harikanın kahverengi gözleri ağaca kuyruğundan asılmış habeş maymunu gibi ters döndü. Bir anlık kapalı algı kanunlarına esasen..
-Rica ederim dedi..
Gülümsedim..
Hızlıca "Son postit'in arkasına bak" dedim..
5 dakika sonra, otobüsten iner inmez aradı.
Ciddiyetle "efendim" dedim, gülerek..
Muhteşemsin, dedi..
Bir de, nişanlıymış, konuşmanın sonlarına doğru söyledi.
ö.s.ö
2 notes
·
View notes
Text
anlamayınca beni sen,
kör bir taş tutar ellerimden
ve
sessizce ölür sana yazdığım birkaç dize.
duymayınca söylediklerimi (gök)yüzün
âmâ çocuklar derelerde yıkanır,
güneş yüzünü kavurur bir ekincinin,
eski bir ağıt yakar ölülerden bir kadın,
kırılır ismine yazılmış tüm abideler,
çocuklar kırkında dilsiz düşüp ölürler bir bir…
bilir misin?…
anlamayınca sen,
sürgüne düşer tebessümlerim,
divane bir sır bitirir kapkara geceleri…
şairleri bu felçli kentin
ısmarlama sevinçler taşır suratlarında,
silkelenirken balkonlardan sofralar
veremli tümceler düşer sokaklara…
sonra
kalabalıklar çoğalır durmadan
ve
göçebe olup deliler
kuytulardan terk ederken bu kenti;
gönül yaram / anlamsızlığım
uçurumlarda son bulur…
anlaşılmak ister bütün nehirler
ve
anlaşılmayan nehirler
hep
dışına akar ülkelerin…
İbrahim Halil Baran
5 notes
·
View notes
Text
Tutuldum gözlerine sanki güneş orada bu kara bahtım ile beklerim orada.
4 notes
·
View notes
Text
Günlerden cumartesi, Moda'da oturan bir kaç arkadaşla akşamdan kalmayız. Binanın çelik kapısını çekip çıktım. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Üzerimde bir t-shirt'ten başka bir şey yoktu. Daha önce de belirttiğim gibi benim gibi adamlar yağmur durduğunda nasıl taşıyacaklarını bilmedikleri için şemsiye taşımazlar, Islanmayı yeğlerler.otobüs durağında 15-BK'yı beklerken daha vakit olduğunu görüp yolun karşısındaki seyhan müzik isimli kitapçıdan bozma, zamanla züccaciyeye evrilmiş dükkana giriyorum. Rafların arasında Kazım Baran Yılmaz'ın kırık bej'ini bulamayıp kapıya yöneldiğim sırada şık giyimli dükkan sahibesinin oturduğu kasanın hemen önünde duran limon yeşili postitler dikkatimi çekiyor. Bir kaç tane de renkli kalem alıp hızla yolun karşısındaki durağa geçiyorum.
Orta kapının arkasındaki ikili koltuğun koridar tarafında dizlerimi neredeyse birleştirmiş oturuyorum. Yanımda oturan kırklı yaşların başındaki adamın hacmi ortalama bir kutup ayısı ile aynı. Adamın indiği Acıbadem durağında hikayenin koridor tarafına güneş açmaya başlıyor. Ben hala ıslağım.
Adama inmesi için izin verdikten hemen sonra cam kenarına geçtim, biri gelip koridor tarafına oturdu. Hikaye yüzümü çevirdiğim anda başladı.
Üzerinde, diz ve muhtelif bir kaç noktasından daha yırtık kot. Nar çiçeği renginde ince yazlık bir bluz. Saçları siyah ve uzun ve ayakkabısı. Tam olarak ne zamandır kadınların ayakkabısına göre karakter analizi yapıyordum bilmiyordum ama ayağına converse giyse bile yine de çekici görünürdü.
Sekizinci harika hemen yanımda oturuyprdu, virajlarda birbirine değen omuzlarımızdan başka bir iletişimimiz yoktu.
Olması gerektiğinde akla gelmeyen her fikir, gerçekleşmesi gerektiğinde asla olmayan herhangi bir mucize gibi onunla konuşmam mümkün değildi.
Bir erkek elinde küçük bir poşetle otobüste son derece komik durumdadır. Bunu iyi bilirsiniz, poşeti saklayarak "taşıyıcı" görünümünden çıkmak istersiniz. Ben dizlerimin ortasında birleştirdiğim ellerimin arasına aldığım poşetin avuç içlerimi terletmesine hayretle tanık oluyor, plastik malzeme ile aramda olası bir etkileşim olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bir şey denemeye karar verdim, sadece denemek. Delice ama en azından denemiş olacaktım.
Poşetin içindeki postiti sol elime aldım, en üsttekü sayfaya.
-Bu Beykoz otobüsü, değil mi yazdım ve sekizinci harikaya gösterdim. Harika ne tür bir şeye bulaştığının farkında olmadan, başını yukarı aşağı sallayarak "evet"dedi.
Evet yapmıştım, harika ile tanışabilmek için sağır dilsiz numarası yapıyordum ve iyi bir başlangıç yaptığmda net bir şekilde görülüyordu.
İkinci postit'e.
- Peki, Ne kadar sürer yazdım.
harika bir adım daha atarak postiti ve kalemi elimden alarak kağıda "45 dk" yazdı.
sekizinci harika ile ilişkimizin sese dayalı olduğu söylenemezdi ama bilirsiniz, ilişkinin başlarında çiftler pek konuşmaz. Açıkçası onunla sürekli omuz teması halinde kalabilmek için sonsuza kadar dilsiz takliti yapabilirdim. abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben piyasadaki çok adamın harika ile yan yana durabilmek için evcil hayvan numarasına girişebileceğinden de emindim.
postit 3.
-Beykoz Merkezde ineceğim, geldiğimizde haberdar edebilir misiniz?
sekizinci harika her postitte biraz daha fazla harf kullanmaya başlamıştı. Ben, aynı kalemin git gel yapmaması için poşetten bir kalem daha alıp ona verdim.İlişkimiz git gide olgunlaşıyordu ben her gecen dakika daha da dilsiz sağır oluyordum.
Harika, 3.postite daha da özverili ve beni benimsemiş biçimde "evet" yazdı.Harika bu seferki evet'i daha bi içten yazmıştı sanki. Ben pek yüz vermiyordum, ilk defa bir kadın bana otobüste asılıyordu ve ağırdan almalıydım.
Yol boyunca onsekiz postit kullandık.
4-5-6-7.postitlerde neredeyse tanışmıştık. Bir ara neredeyse sesli yanıt vererek her şeyi batıracaktım.
sekiz ve dokuzuncu postitlerde Yalıköyde oturduğunu, Kadıköyde bir hukuk bürosunda çalıştığını ve kadıköy -beykoz otobüsünde yolcu olmak konusunda master yaptığını öğrendim.
onbeşinci postit'e kadar her şey yolundaydı. İlişkimiz anlam kazanmaya başladığı sırada otobüse kavacıktan binen yaşlı bir kadın orta kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı, sekizinci harikanın kendisine doğru adım adım yaklaşan tehlikeye yer vereceğinden hiç şüphem yoktu. Ben ilişkimizin böyle yarıda kalacağı endişesi ile dilsiz sağır bir gerginlik yaşıyor, içimden "Hay amına koyayım, ne işi var bu yaşta kadının belediye otobüsünde diyordum, otursana evinde torunlarını sevsene, fındık yesene, çorap örsene" diyordum.
O anda bir mucize gerçekleşti ve kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir amca kalkarak yaşlı teyzeye yer verdi. Belli ki amca teyzeye iş atıyordu, heyecan doruktaydı. Yaşkı teyzenin memesinin altına kadar çektiği fistan eteği amcanın gözünü alıyor, yaşlı teyze de bu durumu kayıtsız kalmayarak yaşlı amcaya başını sallayarak teşekkür ediyordu.
16. postit..
-Adın ne?
-Sekizinci harika: Ece..
17.postit;
- Biliyor musun, adım naile deseydin bile çok güzel bir adın olduğunu düşünecektim. Çünkü isimleri güzel yapan onları taşıyan kişilerdir. Ama ece gerçekten güzel.
- Sekizinci harikanın adı "Ece"idi.
Ece, 15 Bk'da başlayan ilişkimizi bir adım daha ileri götürerek Kavacık -Tokatköt dolmuşunda da sürdürelim diye sormak geçti içimden, daha sonra eceyle ilişkimiziniz sonraki adımının Kadıköy-Eminönü vapurunun kıç tarafı olması gerektiğini düşündüm .Bu yüzden sorumu erteledim.
Anadolu kavağında yaşadığımız dönemlerde annemin sürekli kazak ören Naile isminde bir arkadaşı vardi. Kadın tek seferde omuzunda 20 litrelik su bidonunu yaşıyabiliyordu. O yaşıma kadar hayatımda onun kadar çirkin bir kadın görmemiştim. ( Bir defa babaannemi köydeki evde duş alırken görmüştüm, ondan bile daha çirkindi.) Naile teyze muhtemelen ölmüştür,ölünce naile teyzenin kişisel tarihi güzellik kazanmıştır belki.
15 yaşında öğrenmiştim. Bir cenazenin kalabalığı kişinin yaşarken ne kadar sevildiğinin göstergesidir.Sonra bir şey daha öğrendim, cenaze pazar günleri ve yağmurlu havada olunca ilk öğrendiğim anlamını yitiriyordu.
18 postit.
İneceğim yere daha çok var mı ?
Bunu sormamın bir amacı yoktu İneceğim yere sadece iki durak kaldığını biliyordum. Onunla olayımıza bir kaç kelime daha eklemek için yazılmış öylesine bir soru sadece..
( Seni aşağılık piç kurusu, orospu çocuğu, yavşağın önde gideni lan kızla konuşabilmek için sağır-dilsiz takliti mi yaptın lan sen,
-evet.
( arkamda melih gökçek var, o kadar öndeyim yani), parantez içinde parantez açılır mı bilmiyorum o yüzden bu parantezi işler daha da karışmadan kapatıyorum )
Sekizinci harika Postiti aldı..
* Bu durakta ineceksin, yazdı ve bana gösterdi.
Sahi sekizinci harikanın nasıl bir sesi vardı, ince?, kalın, Nutellanın ilk, sigaranın son nefesi gibi?
Hiç bir fikrim yoktu..
Otobüs durağa yanaşırken ayağa kalktım ve harikanın geçmem için sola kıvırdığı sizlerinin önünden koridora ayak bastım.
Şoförün kapıyı açmasını bekledim, kapı açılır açılmaz ona döndüm..
ve,
sesimle, "Yardımın için teşekkür ederim" dedim..
Harikanın kahverengi gözleri ağaca kuyruğundan asılmış habeş maymunu gibi ters döndü. Bir anlık kapalı algı kanunlarına esasen..
-Rica ederim dedi..
Gülümsedim..
Hızlıca "Son postit'in arkasına bak" dedim..
5 dakika sonra, otobüsten iner inmez aradı.
Ciddiyetle "efendim" dedim, gülerek..
Muhteşemsin, dedi..
Bir de, nişanlıymış, konuşmanın sonlarına doğru söyledi.
128 notes
·
View notes
Text
Zaman geçer, ömür geçer, durakta beklediğin otobüs geçer, dolaptaki ilaçların son kullanma tarihleri geçer, gövdende hissettiğin ağrı geçer, biraz uzansan yorgunluğun geçer, puan sıralamasında tuttuğun takım diğerlerini geçer, makineye attığın kıyafetlerin renkleri birbirine geçer, kırdığın ceviz kırkı geçer, boyun yaşıtlarını geçer, borcun kazancını geçer, faturaların son ödeme günü geçer, pencereden güneş geçer, aklından binbir türlü düşünce geçer, beklersen arkandan gelenler seni geçer, boynuz kulağı geçer, üstünden bulut geçer, ağlarsan geçer...
o,
geçmez!
✏Kazım Baran Yılmaz
15 notes
·
View notes
Text
senem,gülin,gözde,betül, deniz,eren,engin,dilek,kaan,ender,dilan, emrah, mustafa,sadık,narin,fidan,mihriban,ibrahim,berfin,doğukan,memet, baran,ozan,umut,dicle,yasemin,can,gamze,barış,tolga,serhat, metin, servet,ipek,güneş,o��uz,ilhan,muazzez,tülin, merve demet,... burada beş yıldır tanıdığım, isimini hatırladığım ve hatırlayamadığım dolu dolu güzel insan, blogunu kapatıp giden, kapatmayıp unutan, unutmayıp arada yazan,hiç yazmayıp sadece izleyen, şifresini unutup giremeyen, canından bezip hayatın cenderesinde ezilen, evlenen, çoluğa çocuğa karışan, memleketi değişen, askerlik yapan, sonunda istediği yeri kazanan, henüz kazanamayan, atanan, atanamayan, hapse giren, yurtdışına kaçan, erasmusla dolaşıp geri dönen, 5 yıldır bitmedi lanet okul diyen, sevgilisinden ayrılıp yenisini bulan, sevdiğini yitirp bir daha asla kavuşamayan, son keşfedilmiş kıtadan, orta avrupadan, kürdistanın dağlarından, kıbrısın mavisinden, basbayağı küçük bir dünyayı kurduğumuz bütün tanıdığım Tumblr aleminden, sesi çıkmasa da bunu duyacağına emin olduğum herkes el ele, elden ele..
biz’le değişir.
#biroyhdpyebiroydemirtaşa
30 notes
·
View notes
Text
Kürd Aleviliği Avesta ve Hakikatçi Felsefe
İsmet Yüce
Türkiye’deki cezaevlerinden, Serencamname üzerine Kaniya Kurda, Kürd Kaynakları şahsında bana yazılan çok kıymetli yorumlar ve öneriler içeren mektuplar elime ulaştı.
Yanıt olarak; Biz Kaniya Kurda olarak gözden kaçmış, referans olacak kaynakları Kürd kültür ve tarihine Kürd gözü ile bakma amacı çerçevesinde Kurmanci ve Türkçeye çevirmek için uğraşındayız. Bu amaçla ilk, “Kürdistan’da Kürd Aleviliğinin temel kaynakları” başlıklı araştırmamızı yaparken Serencam’ın temel eser olduğunu fakat Kurmanci veya Türkçesinin olmadığını gördük. Uzun uğraşlar sonucu kitabı bulduk ve çevirdik. Amacımızı kısaca önsözde belirttik.
Bildiğiniz gibi; Kürtçe veya Türkçe Alevi düşünce ve felsefesini yerli yerine oturtmaya çalışan eserlerin yayımlanmasına ancak 2000’li yıllarda başlandı. Ondan önce referansı veya anlatımı fazla derin olmayan çalışmalar vardı. Sonra başta Mehmet Bayrak olmak üzere Erdoğan Yalgın, Gürdal Aksoy, Munzur Çem, Mamo Baran, Erdal Gezik, Ali Haydar Ülger, Mustafa Ertekin, Ayfer Karakaya gibi değerli ve güçlü referanslar kullanan araştırmacılar bu alanı güçlendirerek çalışmalar yürüttüler, yürütüyorlar.
Benim bu konuya ve sorularınıza nacizane bakış ve yorumum şöyledir: Serencam Kakai ve Yarsanlar da kutsal kitaptır. Sultan Sahak “Pir” olarak, “Bu kitabı okuyan onu cahillere ifşa etmemelidir. Çünkü bu böyle bir sırdır ki sözlerle anlatılamaz” dediği için Kakai toplumu kitabın kamuda paylaş��mını olumlu karşılamıyor. Fakat yeni dönem düşüncenin anlaşılması ve yayılması amacı hasıl olduğundan, yorum ve çeviriler mümkün oldu.
Bizim alanımız Kürd Alevileri üzerinedir. Başka milletlerden de Alevi olduğunu biliyor ve kabul ediyoruz. Bize göre Kürd Alevilerin bu felsefeyi oluşturma ve dönüştürme süreci ile başka milletlerin süreci farklıdır. Çünkü Kürd Aleviliğin oluşum merkezi Kürdistan’ın kalbi olan Hawraman bölgesidir. Bu kaynak tarihi Zerdüşti, Avesta sürecinden Ezidiliğe Lalişa Nurani’ye ulaşan bir dönemi kapsamaktadır. Bu felsefe düşüncenin son tartışmacıların üç önemli ismi birbirine yakın süreçte yaşamış ve tartışmışlardır. Süreç 12. yüzyıl son dönemine denk gelmektedir. Kürd filozof Sühreverdi, Pir Sultan Sahak ve Şeyh Adî.
Bu uğraş sadece İslama değil, bütün semavi dinlerin hakimiyetine karşı tarihi kültürü koruma ve döneme göre yaşatma amaçlıdır. 12. yüzyılın son dönüm yılı olmasının nedeni artık bölgede semavi dinlerin İslam referansı ile tamamen hakim olmasıdır. Zerdüşti felsefe ve Avesta bilindiği gibi, ilk semavi dinler öncesi tekler felsefesini formüle eden düşüncedir. Semavi dinler ve kitapları bunu ayrıntılandırarak devam etmişlerdir.
Zerdüşti felsefe önce Yahudi düşüncesine sonra Hıristiyan ve son olarak İslam felsefesine karşı direnme içerisinde olmuşlardır. Yahudi ve Hıristiyan akımları daha çok askeri olmadığı ve Doğuya güçlü yönelmediği için fazla etkili olamamıştır. Fakat İslam hem Doğuya yöneldiği ve hemde askeri olarak hareket ettiği için Zerdüşti inancı yok etmiştir. Buna karşı kendilerini koruma uğraşı takiyelerle çeşitli biçimler almıştır. Fakat bugün bile görüleceği gibi neredeyse Balkanlardan Afganistan’a, hatta Pakistan ve Hindistan’ın batı bölgelerinde bu felsefeyi kabul edenlerde aynı ritüel, yaşam biçimleri, giyimden, mimariye, Zerdüşti felsefenin izleri vardır. Güneş, doğa, ateş vb.
Sühreverdi Işık felsefesi tartışmasında bundan bahseder. Ezidilik bir güneş kültüdür. Alevilik özellikle Kürdistan’da böyledir. Halepçe, Hawraman bölgesinde Kakai Yarsan Ehli Haq, Dersim bölgesi Rea Haq ve Maraş Malatya Sivas ta Hakikatçi felsefe ekolleri tam bir benzerlik içindedir. Bu yakınlığı şöyle düşünelim; Sanırım 4 yıl önce Halepçe de Kakai pirleri bir kuzey gezisi yaptılar. Geziye Elbistan Kantarma ocaklarından başlayıp Hacı Bektaş, Banaz ve Dersim üzerinden Adıyaman ocaklarında tamamladılar. Aynı durumu biz Laliş’i ziyaretimizde yaşadık, Laliş pirlerine Alevi olduğumuzu söylediğimizde bütün kapıları açtılar.
Mehmet Bayrak’ın referansı ile söylersek; Yarsan Kakai kutsal metinleri gulbanglar tarzında çok var, en çok bilinenleri, Babe Serhengi Dewdani, Dewrey Balül, Defteri Pirdiweri, Defteri Diwani Gewre, Defteri Dewrey Kelami, Zebure Hakikat gibi metinler var. Görüldüğü gibi defter ve diwan olarak geçiyor. Bu konularda çok araştırma yapan bulunmuyor. Önemli isimlerden bir tanesi Dr. Golmorad Moradi’dir. Tayeb Taheri, Serencam Felsefesi ve Tarihi kitabı var. Bu kaynaklarda Serencam dışında hiçbirisi küçük şiir broşürleri dışında Türkçeye çevrilmemiştir. Fakat asıl referans Serencamname’dir. Kitab 12. yüzyılda Sultan Sahak tarafından derlenmiş, gulbanglardır. Baba Tahire Uryan, Sühreverdi, Hacı Bektaş isimleri geçmekte, Pir Şalyar, Behlülü Dana vb. pirlerin 600 ile 1200 yılları arasındaki yazılarının derlenmiş halidir.
Semavi isim ve referanslar süreç içerisindeki takiye ve dönüşüm kavramlarıdır. Yeni oluşturulan dile bu kavramlar gittikçe azalmaktadır. Avesta referansları ışık felsefesi biçiminde alt metin olarak görülebilir. Enel Haq, Donadon-rekarnasyon, cilvet köprüsü ana benzerliklerdir.
Yeni dönem 19. yy ekolü ise; Sıx Süleyman-Kangal, Momko Kose-Kırkısrak ve Ali’ye Kötüre-Afşin kurucularının olduğu Hakikatçi felsefedir. Öze dönüşün en klasik biçimi denilebilir. Yukarıda ismin verdiğim araştırmacılar bu konularda epey yol kaybetmişlerdir. Bazılarına ulaştım. Bu konuda cezaevlerindekilere kitap gönderilmesini talep ettim, umarım ulaşır.
0 notes
Text
AK Parti Buca 7. Olağan Kongresinde İlçe Başkanı Cihangir Sağır Oldu
Genel Merkez, Buca için Cihangir Sağır’ı aday gösterdi. AK Parti İl Yönetiminde de görev yapmış Özalp Şevik de kongreye aday olarak katılmak istedi. Listesini de hazırlayan Özal Şevik’in listesi divan tarafından kabul edilmemesi şok etkisi yaptı. 7. Olağan AK Parti Buca ilçe kongresi için saat 14:30 'da başlanması planlanan saat 16:30 başladı. Kongreye, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, AK Parti İzmir milletvekilleri Ceyda Bölünmez Çankırı ve Mahmut Atilla Kaya, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ile partililer katıldı. Bölge Koordinatörü Çorum milletvekili ve kongre Divan başkanı Ahmet Sami Ceylan sözleri kongreye damga vurgu. Kongre nin tüm kurumsal afişlerinde ve görsellerinde 8. olağan kongre yazması üzerine Sami Ceylan bugün burada Buca ilçemizin 7. Olağan kongresini yapıyoruz demesi üzerine bazı partililer 7. değil 8. kongre şeklinde uyarılar yapmasına ise hayır 8. kongremiz değil Buca nın 7. olağan kongresini gerçekleştiriyoruz demesi ile salonda hazırlanan görsellerin tamamının hatalı basıldığı anlaşıldı.
AK Parti İzmir Buca ilçe Kongresi hatalı baskılar Kongre İki Adaylı geçmesi bekleniyordu ?
Hamza Dağ Cihangir Sağır ve Özalp Şevik AK Parti Buca ilçe başkanlığı için yarışması için Divan kurulu başkanı Ahmet Sami Ceylan adayların listelerinin divana istemesi ile birlikte. Adaylar Cihangir Sağır ve Özalp Şevik listelerini divana sunması sonrası. Divan Kurulu başkanı Ceylan Özalp'ın listesinde eksikler var denilenerek Şevik’in listesi divan tarafından kabul edilmedi ve kongre tek adaylı olarak gerçekleşti. AK Parti Buca 7. olağan kongresi sonrası İlçe Başkanı Cihangir Sağır oldu.
AK Parti Buca İzmir AK Parti Buca İlçe Başkanı seçilen Cihangir Sağır'ın yönetim listesi BAŞKAN CİHANGİR SAĞIR NECATİ ÖZCAN İLYAS GÜNDÜZ MUHAMMET ALİ DERKİ GÜLAY SAKARTEPE MEHMET KIŞLA İHSAN SABIR EKİN TATLI MÜGE ÖLGELİ YAKUP BARAN MEHMET GÜNEŞ SERAP ZEYTİN ENDER DOĞAN SEHER CANERLER SUAT ÖZBEY SEZGİN TİRYAKİOĞLU ABDURRAHİM ERTAŞ MURAT ŞAHİNLER YÜKSEL YILMAZ MÜCAHİT GÜL SULTAN B. SANATA ZİYA AKSU MUSTAFA GÜNDOĞDU NURETTİN AKMEŞE SONAY UYGUR MEHMET YALÇIN ARİF GÜNEYLİ CEMİL ERGÜL ENGİN BİLİCİ BÜLENT DALKIRAN Yedekler Listesi Mustafa Fikret Çiçek Oğuzhan Kara Yunus Emre Bozkurt Metin Uzuner Ömer Faruk Karcı Mustafa Pektaş Savaş Timurkutluğ Eyüp Daş Ramazan Gök Muharrem yurt Havva Nur Dalkıç İbrahim Tamer İsmail Çalık İlhan Bulut Fahrettin Çaprak Read the full article
0 notes