erhannnerginnn
İsimsiz
59 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
İnsanlar sevmeyi dokunmak sanıyor. Sen ne düşünüyorsun?
Huzur arayan bir çok insan hiç bir zaman bilemedi bulmak için huzuru bakılması gereken yerin belin altı değil, kalbin içi olduğunu..
207 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Yaptığın seçimleri seni bu hayatı yaşamak zoruda bırakmasından, Pişmanmısın ?
“Bu hayatı yaşamak zorunda bırakmak”ne var hayatımda, jigolo muyum ?, sokakta mı yaşıyorum, aç mıyım, açıkta mıyım..Param var, işim var, evim var, 108 ekran televizyonum var , 1 kızkardeşim, 2 erkek kardeşim ve harika insanlarla örülü bir çevrem var.Dün gece içip sızdım, az önce duş aldım birazdan kahvaltı edeceğim.Olabildiğince mutluyum.Yazdıklarımı analiz ederek bu adam kafasına silah dayamış geziyor gibi sonuca ulaşıyorsanız büyük hata.Tespit, geniş açılarla yapılmalıdır.saygılar.
35 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Fotoğraflar bazen ?
İnsanın taşıdığı ruhu yansıtır, deklanşöre hazırlıksız ve olduğu gibi yakalanırsa eğer.
17 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
çok fazla kola içersek kafamız güzel olur mu ?
Annen bir kadın ile sevişse, çocuk olur mu ?
31 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
İnsan ne zaman mutlu olur ?
kadın ise, dünyaya bir bebek getirdiğinde, erkek ise 100 misli oynadığı iddia kuponu tuttuğunda.
47 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
aşk ?
“1. Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. ‘Aman sakın kendini’ diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: ‘bırak kendini, ko gitsin!’Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!”
151 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Birinin size aşık olduğunu nasıl anlarsınız ?
Yaş senin kuru benim der bir taşa tükürür havaya atarım, karşı tarafa kuru taraf geldiği halde yaş gözüne düşmüşse, aşıktır.. Sevilir o.
5 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
because of you :((
Anlam derinliği filan tamam da, ne gerek var cumartesi gecesine because of you kıvamında bir dokunuş yapmaya. İyiyiz çok şükür, yedik içtik.
2 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Şimdiye kadar sana söylenen en güzel şey neydi ?
Şimdiye kadar'ı boş ver, geçmiş geçmişte kaldı. Bundan sonra bana söylenecek en güzel şeyi bekliyorum.
6 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Sarılmak sımsıkı, kokusuyla doldurmak ciğerlerini?
Ciğerlerde o kokunun değmediği tek nokta kalmayıncaya kadar.
4 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
bana bir söz yaz..
Bir ayna karşısına geç ve "Söz" derken dudaklarının aldığı biçime bak. Şiir oradadır.
5 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Text
Tumblr media
6K notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Text
Günlerden cumartesi, Moda'da oturan bir kaç arkadaşla akşamdan kalmayız. Binanın çelik kapısını çekip çıktım. Yağmur çiselemeye başlamıştı. Üzerimde bir t-shirt'ten başka bir şey yoktu. Daha önce de belirttiğim gibi benim gibi adamlar yağmur durduğunda nasıl taşıyacaklarını bilmedikleri için şemsiye taşımazlar, Islanmayı yeğlerler.otobüs durağında 15-BK'yı beklerken daha vakit olduğunu görüp yolun karşısındaki seyhan müzik isimli kitapçıdan bozma, zamanla züccaciyeye evrilmiş dükkana giriyorum. Rafların arasında Kazım Baran Yılmaz'ın kırık bej'ini bulamayıp kapıya yöneldiğim sırada şık giyimli dükkan sahibesinin oturduğu kasanın hemen önünde duran limon yeşili postitler dikkatimi çekiyor. Bir kaç tane de renkli kalem alıp hızla yolun karşısındaki durağa geçiyorum.
Orta kapının arkasındaki ikili koltuğun koridar tarafında dizlerimi neredeyse birleştirmiş oturuyorum. Yanımda oturan kırklı yaşların başındaki adamın hacmi ortalama bir kutup ayısı ile aynı. Adamın indiği Acıbadem durağında hikayenin koridor tarafına güneş açmaya başlıyor. Ben hala ıslağım.
Adama inmesi için izin verdikten hemen sonra cam kenarına geçtim, biri gelip koridor tarafına oturdu. Hikaye yüzümü çevirdiğim anda başladı.
Üzerinde, diz ve muhtelif bir kaç noktasından daha yırtık kot. Nar çiçeği renginde ince yazlık bir bluz. Saçları siyah ve uzun ve ayakkabısı. Tam olarak ne zamandır kadınların ayakkabısına göre karakter analizi yapıyordum bilmiyordum ama ayağına converse giyse bile yine de çekici görünürdü.
Sekizinci harika hemen yanımda oturuyprdu, virajlarda birbirine değen omuzlarımızdan başka bir iletişimimiz yoktu.
Olması gerektiğinde akla gelmeyen her fikir, gerçekleşmesi gerektiğinde asla olmayan herhangi bir mucize gibi onunla konuşmam mümkün değildi.
Bir erkek elinde küçük bir poşetle otobüste son derece komik durumdadır. Bunu iyi bilirsiniz, poşeti saklayarak "taşıyıcı" görünümünden çıkmak istersiniz. Ben dizlerimin ortasında birleştirdiğim ellerimin arasına aldığım poşetin avuç içlerimi terletmesine hayretle tanık oluyor, plastik malzeme ile aramda olası bir etkileşim olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bir şey denemeye karar verdim, sadece denemek. Delice ama en azından denemiş olacaktım.
Poşetin içindeki postiti sol elime aldım, en üsttekü sayfaya.
-Bu Beykoz otobüsü, değil mi yazdım ve sekizinci harikaya gösterdim. Harika ne tür bir şeye bulaştığının farkında olmadan, başını yukarı aşağı sallayarak "evet"dedi.
Evet yapmıştım, harika ile tanışabilmek için sağır dilsiz numarası yapıyordum ve iyi bir başlangıç yaptığmda net bir şekilde görülüyordu.
İkinci postit'e.
- Peki, Ne kadar sürer yazdım.
harika bir adım daha atarak postiti ve kalemi elimden alarak kağıda "45 dk" yazdı.
sekizinci harika ile ilişkimizin sese dayalı olduğu söylenemezdi ama bilirsiniz, ilişkinin başlarında çiftler pek konuşmaz. Açıkçası onunla sürekli omuz teması halinde kalabilmek için sonsuza kadar dilsiz takliti yapabilirdim. abarttığımı düşünebilirsiniz ama ben piyasadaki çok adamın harika ile yan yana durabilmek için evcil hayvan numarasına girişebileceğinden de emindim.
postit 3.
-Beykoz Merkezde ineceğim, geldiğimizde haberdar edebilir misiniz?
sekizinci harika her postitte biraz daha fazla harf kullanmaya başlamıştı. Ben, aynı kalemin git gel yapmaması için poşetten bir kalem daha alıp ona verdim.İlişkimiz git gide olgunlaşıyordu ben her gecen dakika daha da dilsiz sağır oluyordum.
Harika, 3.postite daha da özverili ve beni benimsemiş biçimde "evet" yazdı.Harika bu seferki evet'i daha bi içten yazmıştı sanki. Ben pek yüz vermiyordum, ilk defa bir kadın bana otobüste asılıyordu ve ağırdan almalıydım.
Yol boyunca onsekiz postit kullandık.
4-5-6-7.postitlerde neredeyse tanışmıştık. Bir ara neredeyse sesli yanıt vererek her şeyi batıracaktım.
sekiz ve dokuzuncu postitlerde Yalıköyde oturduğunu, Kadıköyde bir hukuk bürosunda çalıştığını ve kadıköy -beykoz otobüsünde yolcu olmak konusunda master yaptığını öğrendim.
onbeşinci postit'e kadar her şey yolundaydı. İlişkimiz anlam kazanmaya başladığı sırada otobüse kavacıktan binen yaşlı bir kadın orta kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı, sekizinci harikanın kendisine doğru adım adım yaklaşan tehlikeye yer vereceğinden hiç şüphem yoktu. Ben ilişkimizin böyle yarıda kalacağı endişesi ile dilsiz sağır bir gerginlik yaşıyor, içimden "Hay amına koyayım, ne işi var bu yaşta kadının belediye otobüsünde diyordum, otursana evinde torunlarını sevsene, fındık yesene, çorap örsene" diyordum.
O anda bir mucize gerçekleşti ve kendisiyle hemen hemen aynı yaşlarda bir amca kalkarak yaşlı teyzeye yer verdi. Belli ki amca teyzeye iş atıyordu, heyecan doruktaydı. Yaşkı teyzenin memesinin altına kadar çektiği fistan eteği amcanın gözünü alıyor, yaşlı teyze de bu durumu kayıtsız kalmayarak yaşlı amcaya başını sallayarak teşekkür ediyordu.
16. postit..
-Adın ne?
-Sekizinci harika: Ece..
17.postit;
- Biliyor musun, adım naile deseydin bile çok güzel bir adın olduğunu düşünecektim. Çünkü isimleri güzel yapan onları taşıyan kişilerdir. Ama ece gerçekten güzel.
- Sekizinci harikanın adı "Ece"idi.
Ece, 15 Bk'da başlayan ilişkimizi bir adım daha ileri götürerek Kavacık -Tokatköt dolmuşunda da sürdürelim diye sormak geçti içimden, daha sonra eceyle ilişkimiziniz sonraki adımının Kadıköy-Eminönü vapurunun kıç tarafı olması gerektiğini düşündüm .Bu yüzden sorumu erteledim.
Anadolu kavağında yaşadığımız dönemlerde annemin sürekli kazak ören Naile isminde bir arkadaşı vardi. Kadın tek seferde omuzunda 20 litrelik su bidonunu yaşıyabiliyordu. O yaşıma kadar hayatımda onun kadar çirkin bir kadın görmemiştim. ( Bir defa babaannemi köydeki evde duş alırken görmüştüm, ondan bile daha çirkindi.) Naile teyze muhtemelen ölmüştür,ölünce naile teyzenin kişisel tarihi güzellik kazanmıştır belki.
15 yaşında öğrenmiştim. Bir cenazenin kalabalığı kişinin yaşarken ne kadar sevildiğinin göstergesidir.Sonra bir şey daha öğrendim, cenaze pazar günleri ve yağmurlu havada olunca ilk öğrendiğim anlamını yitiriyordu.
18 postit.
İneceğim yere daha çok var mı ?
Bunu sormamın bir amacı yoktu İneceğim yere sadece iki durak kaldığını biliyordum. Onunla olayımıza bir kaç kelime daha eklemek için yazılmış öylesine bir soru sadece..
( Seni aşağılık piç kurusu, orospu çocuğu, yavşağın önde gideni lan kızla konuşabilmek için sağır-dilsiz takliti mi yaptın lan sen,
-evet.
( arkamda melih gökçek var, o kadar öndeyim yani), parantez içinde parantez açılır mı bilmiyorum o yüzden bu parantezi işler daha da karışmadan kapatıyorum )
Sekizinci harika Postiti aldı..
* Bu durakta ineceksin, yazdı ve bana gösterdi.
Sahi sekizinci harikanın nasıl bir sesi vardı, ince?, kalın, Nutellanın ilk, sigaranın son nefesi gibi?
Hiç bir fikrim yoktu..
Otobüs durağa yanaşırken ayağa kalktım ve harikanın geçmem için sola kıvırdığı sizlerinin önünden koridora ayak bastım.
Şoförün kapıyı açmasını bekledim, kapı açılır açılmaz ona döndüm..
ve,
sesimle, "Yardımın için teşekkür ederim" dedim..
Harikanın kahverengi gözleri ağaca kuyruğundan asılmış habeş maymunu gibi ters döndü. Bir anlık kapalı algı kanunlarına esasen..
-Rica ederim dedi..
Gülümsedim..
Hızlıca "Son postit'in arkasına bak" dedim..
5 dakika sonra, otobüsten iner inmez aradı.
Ciddiyetle "efendim" dedim, gülerek..
Muhteşemsin, dedi..
Bir de, nişanlıymış, konuşmanın sonlarına doğru söyledi.
ö.s.ö
2 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Text
Bakma sen bana, ben ne söylediğimi bilmiyorum. Sen de zaten ne istediğinin farkında değilsin. Ne söylersem söyleyeyim içinde bulunduğumuz duruma faydası olmayacak, sen de şu durumda neyin sana iyi geleceğini bilmediğinden ilişkimiz orta saha mücadelesi şeklinde geçiyor. Güçlü savunmalarımız var ama gol yollarında iyi değiliz. Ortak bir şarkımız yok. Ben de çok sevdiğin bir şey yok. Benim sende sevmediğim hiç bir şey yok. Böyle pis bir durum işte, bazen keşke birbirimizi hiç tanımasaydık diyorum, ne kaybederdik ki en fazla,bir kaç sigara az içerdik, bir kaç iyi geceler, biraz da seni seviyorum..
Anlatsam anlatılmayacak kadar..
ö.s.ö.
1 note · View note
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Bu gece de onun hayaliyle uyuyacağız demi .
Birilerinin hayali ile uyumayı yeni bıraktım. Gerçek ve olan yareni kahvaltıya beklerim.
4 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Note
Aşık olduğunu nasıl anlarsın abi ?
Beynin devre dışı kalıyor. Tuvalette mesaj çekiyorsun. Sabah mesaj gelmiş mi diye telefonuna bakıyorsun. İnce bir salaklık deri altında kaşıntı yapıyor. Bir kadına tahammül etmeye başlıyorsun. Canına okusa eyvallah diyorsun. Acaba ne yapıyor diyorsun. Bu tip şeyler. Şu daha kesin, onunla seviştiğini hayal edip masturbasyon yapamıyorsun. Bunu lisede tecrübe etmiştim. Bu da ölçüttür. Yani anlayacağın, kalbine değeni fermuarına değdimiyorsun.
48 notes · View notes
erhannnerginnn · 4 years ago
Text
Arasam biliyorum açmayacak ya da açıp kalbimden geçen herşeyi bozacak. Dönsem,biliyorum özlediklerim aynı olmayacak. Başlasak, biliyorum birbirimizden daha çok nefret edeceğiz. Bu kadar şeyi biliyorum, ama soluk borumu kesip, burnumun ucunda sızıya dönüşen hissi ne yapacağımı bilmiyorum.
– ( via - @dasiyahorpheus )
2K notes · View notes