#Atatürk Kadir Gecesi
Explore tagged Tumblr posts
hzrinan · 5 years ago
Photo
Tumblr media
#Millî ve #manevîyatımızın en önemli #gün ve gecesini yaşıyoruz #Kuran'ın nâzil olduğu mübarek #Kadir #Gecesi ile aynı gün ve geceye tevâfuk eden #19Mayıs #Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun Bu gece yapacağımız #ibadet ve #dualarımızı #ALLAH (C.C) kabul etsin (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/CAXHfuogPQU/?igshid=qjo2yh8dwwht
0 notes
mustafakemalimcom · 7 years ago
Text
Atatürk Kadir Gecesi Ayasofya Camii'nde Mevlid Okutmuştu
Atatürk Kadir Gecesi Ayasofya Camii’nde Mevlid Okutmuştu
Yere Batan Camiinde okunan Yasin tercümesinden sonra Atatürk, beni huzurlarına çağırdılar, dediler ki:
“-Dinî merasim güzel olmuş, tebrik ederim. Halk büyük rağbet göstermiş. Cami küçük olduğu için fazla izdiham olmuş. Ayni merasimi Cuma günü Sultan Ahmet Camii’nde de tekrarlayınız.”
Bu direktifleri üzerine gereken hazırlıklar yapıldı. Cuma günü öğle namazından bir sat evvel dokuz hafızdan…
View On WordPress
0 notes
omeragdogan · 5 years ago
Text
ideolojik deli gömleği
Tumblr media
Geçmişte, idrakime geçirilmiş ‘ideolojik deli gömleği’ ile yaşadığım yıllarım oldu. Mağrur gezen mecnunlardık. Büyük bildiklerimiz ne derse inanır, inandıklarımızı sorgulamaz, cebimize konulanı harcardık. O yıllardaki Allah algımla şimdiki Allah algım arasında dağlar var.
O yıllarda inandırılmıştım ki: Allah “bizim Allah” idi. O “bizden” idi yani; bizim ideolojiden, bizim inançtan, bizim partiden, bizim mezhepten, bizim takımdandı. HAŞA: O bizim mülkümüz, kabile Tanrımızdı. Özelleştirmiş, tapusunu almıştık. kimseye vermez, koklatmaz, kıskanırdık.
Şöyle inanırdık: Biz kimi seviyorsak Allah da onu severdi, biz kimden nefret ediyorsak O da onlardan nefret ederdi. Bizim cennetlik sandığımızı O cennete koyar, cehennemlik sandığımızı O cehenneme atardı. Biz, canımızı sıkan için “kahret” derdik, o da kahreder (miy)di!?
Sevip kul olduğumuza “evliya/Allah dostu” adını koyar, O’nun yerine geçip rütbe dağıtırdık. Sanki biz O’nun kulu değildik de, -haşa- O bizim kulumuzdu, emirler yağdırırdık: sevileceek, sev! Dövüleceek, döv! Öldürüleceek, öldür! İhya edileceek, ihya et! Linç edileceek, linç et!
Fakat.. Esma-i Hüsna üzerine ne zaman yoğunlaştım, Allah’ı bilmek, tanımak ve anlamak için zihin emeği sarf ettim, o zaman bunların bizim uydurduklarımız olduğunu gördüm. Güce tapıp adını Allah koyduğumuzu, deli gömlekli köle idraklerimizin uydurduğu imaja Allah dediğimizi gördüm
Meğer Allah, kabile Tanrımız değil “Âlemlerin Rabbi” imiş. Fatiha’da bunun için tekrar edermişiz Meğer Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatırmış; sadece bizimkileri değil, ötekileri de.. sadece yandaşlarımızı değil, karşıtlarımızı da.. sadece hısımlarımıza değil, hasımlarımızı da..
Meğer O’nun alemlerinin içine sadece bizim ulus, ırk, kabile, mahalle, taraftar, parti, takım değil ötekiler de girermiş Kinini din edinenlerin sevdikleri değil, sevmedikleri de girermiş. Sadece Necip Fazıl değil Nazım Hikmet de; sadece Abdülhamit değil Mustafa Kemal de girermiş
Atatürk’ü put edinenler var, bundan böyle de olacak. Atatürk’ü şeytanlaştıranlar ve Deccal ilan edenler de var ve olacaklar. Ben tüm içtenliğimle şunu söylerim: Atatürk bazı hayranlarının yaptığı gibi ne tapınılacak put, ne de bazı düşmanlarının dediği gibi şeytan ve deccal.
O da sen, ben her insan gibi bir insan. Sevabıyla-hatasıyla tarihe mal olmuş bir kişilik. Zor günlerde ölümü pahasına risk almış, çok ter dökmüş. 10 yıl savaşmaktan yorulmuş bir halkı harekete geçirmiş. Bu ülkeyi işgal eden emperyalizme karşı kelle koltukta savaşmış.
- Eleştirilemez mi? - Elbet eleştirilir, kul kusursuz, kul işi hatasız olmaz. - Şeytanlaştırılır, Deccallaştırılabilir mi? - Asla! Yanlıştır, hadsizliktir, emeğe haksızlıktır. Hepsinden öte ölmüş olan bir kişinin -haşa- Allahı olmaya kalkışmaktır. Onu Allah yerine yargılamaktır.
Birinin akıbet ve ahireti hakkında son söz Allah’a aittir. Her kim olursa olsun. “Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır”. Bu her şeye Atatürk ve siyasi muhalifleri de, onu benimseyen ve benimsemeyenler de dahildir. Kinini din edinen, dindar değil “dini dar” bir fanatiktir.
Bu bilgiseli niçin paylaştım? Kadir gecesi mesajımın altına bir Kur’an talebesi, gayet kibar bir üslupla, o günün kurtuluş savaşının ilk adımı olan 19 Mayıs olduğunu hatırlatan ve emeği geçenleri yad etmemi isteyen bir mesaj bırakmış. Ben de dediğini yaptım ve rahmet diledim.
Kıyamet koptu. Küfürler, tekfirler, hakaretler, iftiralar gırla. Görmüyorsunuz, engelledim ve gereği yapılacak. “Keşke Yunan işgal etseydi” desem, Amerika’ya methiye döşenen makale kaleme alsam, ihale anlaşmazlığı halinde İngiliz mahkemelerini yetkili kılsam böyle saldırmazlardı.
Bilmem kendimi anlatabildim mi? Biliyorum, bağnaz önyargılıdır, dinlemez ve anlamaz. Sözüm “sözün tamamını dinleyip en iyisine uyanlara”. Son sözü Kitab’a bırakayım: “Bu dünyada baki kalan iyi işlerdir.” Şimdiden hepinizin bayramını kutlarım.
MUSTAFA İSLAMOĞULLARI
0 notes
fenomenkoc · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ne güzel bir gün.. 19 Mayıs ve Kadir Gecesi 19.19'da balkonlarda istiklal marşı okuyoruz. Sonra'da ülkemiz için, çocuklar için, sağlık için, refah için, güzel günler için... Şu virüsten kurtulmak için dua ediyoruz. #19mayıs #19mayısatatürküanmagençlikvesporbayramı #gençlikvesporbakanlığı #gençlikvesporbayramı #101yıl #atatürk #kadirgecesi #kandil #ramazanayı #iftar #sahur #pandemi #korana #Samsun #samsunaçıkıyoruz #19mayısüniversitesi #koçluk #terapi #sağlık #şifa #telkin #farkındalık #olumludüşünce #spor #motivasyon #huzur #tyt2020tayfa #ayt2020 #yks20 #lgs (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/CAXeO4cDx0v/?igshid=rd42pdsqiuet
0 notes
trenbaz · 5 years ago
Photo
Tumblr media
- Dağ başını alan duman hiç eksilmez. Biz de seni ne unuturuz ne de unuttururuz. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun. Ve dahi Kadir Gecesi de tüm müslüman alemine mübarek olsun. Allah senden ve silah arkadaşlarından razı olsun Atam. - #Türkiye #Atatürk #19Mayıs #MustafaKemalAtatürk #KadirGecesi https://www.instagram.com/p/CAWKdIZB2MT/?igshid=1fa5f6j4ka6um
0 notes
kara-yel · 5 years ago
Text
Tumblr media
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes
ha-kan-kara-yel · 5 years ago
Text
Tumblr media
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes
barkoturktv · 6 years ago
Text
Akşener, Erdoğan’a MFÖ ile seslendi: Değişik bir felsefe; idiotloji
Tumblr media
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener'in açıklamalarından satır başları şu şekilde: "TÜRK DEMOKRASİSİNİ TAMAMLAMA GELENEĞİ 17 DEĞİL 5 BİN YAŞINDA" "Bundan 3 yıl önce devlet içine yuvalanmış, yuvalandırılmış alçak bir güruhun kalkışmasına tanık olduk. Askerin, polisin, yargının içine sızmış sızdırılmış eli kanlı bir çete Türk devletine kalkışma yaptı. Millet iradesinin tecelli ettiği meclisimizde önerge verdik, sorumlular kimse araştırılsın dedik. 15 Temmuz gecesi tankların önüne dikilerek şehit olan, gazi olan vatandaşlarımıza aziz milletimize sözümüz var. Buradan bir kez daha demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık dolu bir hayat diliyorum. Yalnız bir eksiği de tamamlamayı görev sayıyorum. Türk demokrasisini tamamlama geleneği 17 değil 5 bin yaşında. Bu toprakları kanları ve canlarıyla bize yurt yapan, başta İstiklal savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimize rahmet diliyorum. Samsun’da, Sivas’ta, Erzurum’da Conkbayırı’nda destan yazan kahramanlarımıza selam olsun. Bağımsızlığın temellerini atan birinci meclise selam olsun. Allah bize şehitlerimize layık olmayı nasip etsin. Ne yazık ki geçtiğimiz hafta içimizi yakan şehit haberleri ile yüreğimiz yandı. Geçtiğimiz günde Tunceli'de iki yavrumuz teröristlerin döşediği mayın yüzünden hayatını kaybetti. Canım Nupeldam, abilerinle birlikte huzur içinde uyu. Allah’ım Mehmetçiklerimizi muzaffer eyle. Aziz şehitlerimizin ailelerine sevdiklerine başsağlığı diliyorum."
Tumblr media
"DAMADI GÖREVDEN AL DEDİK, ETRAFINDAKİ EN GÜVENİLİR KİŞİLERİ GÖREVDEN ALDI" "Geçim derdi altında ezilen, ne yapacağını bilemeyen vatandaşlarımıza iktidar yine hikayeler anlatıyor. Biz hazinenin başından damadı al dedik, o gitti damadın etrafında güvenilir kim varsa görevden alıyor. Döviz ve faiz düşmesin diye her şeyi yapıyor. Tam dolar düşecek gibi oluyor, damat bir sunum yapıyor dolar yine fırlıyor. Faizler düşecek gibi oluyor, Merkez Bankası Başkan Görevden alınıyor. Krizdeki Yunanistan, Pakistan, darbeci Sisi’nin yönettiği Mısır Türkiye’den daha az riskli görülüyor." "BÖYLE GİDERSE TL DEĞER KAYBEDECEK, ENFLASYON ARTACAK" "Bu aralar öncelikli bir başka sorunumuz da var. Görünen o ki Sayın Erdoğan Merkez Bankası'nın faizi indirmesini isterken, ihtiyat akçesinin de daha fazlasını almak istiyor. Bunu bir yararı olmayacak sayın Erdoğan. Küçük esnafımız, sanayicimiz için önemli olan orta ve uzun vadeli faizlerdir. Merkez Bankası’na faizleri indir başkası yaptığınızda belki gecelik faiz düşer ama orta ve uzun vadeli faiz artar. Çünkü yatırımcı bunun risk ve enflasyon getireceğini gördü. Keşke her şey emrettiğinizde ve istediğiniz gibi gerçekleşse. Ekonomi, bilim ve teknoloji bu şekilde gelişmiyor. Bu şekilde devam ederse TL değer kaybetmeye devam edecek, enflasyon artacak. Çünkü ithalat bağımlılığı giderek artıyor. TL değer kaybettiğinde ithal edilen ara malın değeri daha da artacak. Böylece 30’lara yükselmiş üretici enflasyonu daha da artacak. Bu durum dar gelirli vatandaşı daha kötü etkiliyor. Emekçinin kuş kadar maaşı daha da azalıyor. Faiz serbesttir, enflasyon sonuçtur düşüncesi ile emir vermeye devam ederseniz bu böyle devam eder. Eğer bir ülkede tasarrufları artırırsan dışarıya muhtaç kalmadan ülkene kaynak aktarırsın. Tasarrufa devlette gideceksin. Ama gitmiyorsun. Nereden biliyorum? Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine göz diktiğin için, bütçe açığı hedefine 6 aydır ulaştığın için biliyorum. Bu arkadaşların 'itibardan tasarruf olmaz' diye bir inançları var. Değişik bir felsefe, ideoloji… Önce bu felsefeyi bir kenara bırakacaksın. Sayın kayınpeder, yalanla, dolanla devlet yönetilmez. Artık millete masal anlatmaktan vazgeçin. Önce tehlikeyi ortaya koyun ki tedaviyi hep birlikte bulalım. Birkaç uçak satın, ballı ihalelere son verin." "SADECE KENDİLERİ DEĞİL, EŞLER, DOSTLARI, İŞ ORTAKLARI LÜKSE ALIŞTILAR" "Sadece kendileri değil, eşler, dostları, iş ortakları lükse alıştılar. Ne verirsen ver doymuyorlar. Milletimiz umut ve çözüm bekliyor. Kurulduğumuz günden bu yana konuşmamıza engel oldular. Suni gündemlerle milletimiz bölmeye çalıştılar. Ama artık işlemiyor. İYİ Parti sonrası oluşan yeni siyasi denklemde artık rahatlar bozuldu. Artık her siyasi parti milletin değerleri ile barışmak zorunda, milletin sorunlarını konuşmak zorunda. Bundan sonra Türkiye’yi şahlandıracak siyaseti ortaya koyacağız. Dünyanın en değerli topraklarında yaşıyoruz. İnsanlığın geçmişine ışık tutan 12 bin yıllık bir tarihe ev sahibi yapıyoruz. 4 mevsimin yaşandığı muhteşem bir iklime sahibiz. Yeter ki kullanmasını bilelim. Türkiye’nin neler kadir olduğunu sizlere göstereceğiz. Yolsuzluğun tüm yolları tıkandığında millete ait olanlar millet için harcandığında zenginliğin nasıl olacağını göstereceğiz." "Size Türkiye’nin nasıl büyük bir ülke olduğunu değerlerimizi unutturdular. Siyasette bundan sonra çözümler konuşulacak. Tüm siyasi partiler İYİ Parti ile rekabet etmek için çözüm yollarını konuşturacaklar. Siz bu ülkede birilerinin rahatını bozdunuz. Siz milletin çok zor durumda hissettiği bir dönemde o şeffaf camı parçaladınız. Bugün bu ülkede farklı şeyler konuşuluyorsa sebebi sizsiniz. Partiyi kurarken belli ilkelerde uzlaşan herkese teklif götürdük. Çoğu kişi haklıydı iktidardın ceberrutluğundan korktu. Ama bir avuç, belki Kürşat’ın kırçerisi… Bir araya geldiniz ve İYİ Parti’yi kurdunuz. İYİ Parti kuruldu, korku duvarı yıkıldı, Türkiye nefes aldı. Hepinizle gurur duyuyorum, Allah razı olsun sizden. Ülkemiz devasa diplomatik sorunlarla karşı karşıya kaldı." YAPTIRIM UYGULAMA KARARI ALAN AB'YE: "UTANMIYOR MUSUNUZ" "Akdeniz’deki sondaj çalışmaları Türkiye'nin hakkıdır ama dün yapılan hataları görmezden gelemeyiz. 2004’te Kıbrıs AB’ye üye yapılırken veto hakkımızı kullanmadık. Adaların işgaline sessiz kalırsanız Ege’yi kayberiz dedik. Adasından vazgeçenin denize sahip olması mümkün mü? Ama yaptırım kararı alan AB’ye bir çift sözümüz var: Kendinizi medeniyetin beşiği kabul ederken, Akdeniz’deki hukuksuzluğa sahip çıkmaya utanmıyor musunuz? Siz bu tutum ve davranışı gösterdiğiniz sürece İYİ Parti sonuna kadar bu tavrınızın karşısında tavır almaya devam edecektir. Ege bir Yunan denizi değildir. Akdeniz'in her metrekaresi Rumların kıta sahanlığı içinde hiç değildir. İşe işgal altındaki adalarınızı geri almakla başlayın, şımarık Yunan askerlerinin mangal partilerine son verin. HDP'YE YANGIN TEPKİSİ: "LOGONUZDAKİ AĞACI SÖKÜN" "Vatan toprağı kutsaldır. Vatanın toprağı kadar, insanı bitkisi, hayvanı kutsaldır. Son günlerde içimizi acıtan yangınları izliyoruz. Dalaman’da Göcek’te yanan ağaçları görünce benim de içim yandı. Kaybettiğimiz ormanları yerine koymamız en az 100 yıl gerektiriyor. Dalaman ve Fethiye’deki yangınları terör örgütü PKK’nın bir konu üstlendi. PKK’nın sözcüsü olan sözde siyasi parti HDP’ye sesleniyorum. Eğer bunu da meşru görüyorsanız logonuzdaki ağacı sökmekle başlayın. THK’nın uçakları yangınlar söndürülürken neden kullanılmadı? İmar iddiaları havalarda uçuşuyor. Böyle ciddiyetsiz bir yönetim anlayışı olur mu? İşinizi hakkıyla yapamıyorsanız o koltuklarda oturmayacaksınız." "HODRİ MEYDAN AĞALAR" "Biliyorsunuz FETÖ’nün siyasi ayağı araştırılsın diye verdiğimiz önergeler iktidar partisinin oyları ile reddediliyor. Ama bununla kalmayıp emirle hakkımda soruşturma açtılar, ifademi bile almadıkları soruşturma için gizlilik kararı verdiler. Dün bir dilekçe verdim ve hakkımda yapılan soruşturmanın at izi mi it izimi olduğunun tespiti, bu sürecin sorumlularının tespiti, FETÖ’nün siyasi ayağının ifadelerim ile hızlıca tespiti ve Türk siyasetinin şeffaflık ilkelerine sıkı sıkıya bağlanması için hakkımda yürütülen soruşturmanın gizlilik kararının kalkması ve ifademin alınmasını talep ettim. Hodri meydan ağalar. İyilerin cesaretini görmeye hazır olun. Milletimiz doğruları görsün, yalan son bulsun." https://youtu.be/qYSAF7qmxUI Read the full article
0 notes
mustafataturkemal-blog · 8 years ago
Note
okulumdaki insanlar Atatürk'ün din düşmanı olduğunu, müslümanları astığını vb iddia ediyorlar. açıkladığımdaysa dinlemiyorlar. ne yapmam gerek?
Bir zamanlar başörtüsü sorununu Mustafa Kemalin yaptığını düşünerek söylüyorlar halbuki o zamanlarda Atatürk yaşamıyordu
 onlara de ki Atatürkün annesi ve kızkardeşi ve hatta eşi latife hanım da kapalıydı 
Atatürk elmalılı hamdi yazıra kuranın türkçe mealini yazması için 50 bin lira vermiştir
laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına denir Atatürkün ilkelerinde var çünkü insanlar dini kullanarak toplumda gruplaşmalara yer açıyorlardı laiklik olduktan sonra yapamadılar 
Atatürk içki içerdi ama Kadir gecesi vb günleri içmezdi
Atatürkün dinini değil siyasetini eleştirmeleri gerekiyor çünkü o siyasi liderimiz peygamberimiz değil.
Atatürk günümüzdeki fetö ve cübbeli gibi olan din tüccarlarını astırdı ayrıca o din tüccarları ingiliz ajanı olduğu için asıldı 
53 notes · View notes
utopianatolia · 8 years ago
Text
Kitaplar...
225)Ahmet Hamdi Tanpınar-Beş Şehir
Ankara:
Hakikatte 26 Ağustos sabahı Dumlupınar’da gürleyen toplar, iktisadi ve siyasi esaret altında yaşayan bütün şark milletleri için yeni bir devrin başladığını ilan ediyordu.Onun içindir ki bundan böyle her zincir kırılışının başında Ankara’nın adı geçecek ve hürriyet mücadelesi  Sakarya’da İnönü’de Afyon’da Kütahya ve Bursa yollarında ölenlerin ruhuna kendiliğinde ithaf edilmiş bir dua olacaktır
Ahi Şerafeddin’in türbesini asırlarca Greko-Romen arslanlar bir nöbetçi sadakatıyla beklerler ve bu yüzden Arslanhane adını alan camiin hakikaten eşsiz mihrabında,Etilerin toprak ve bereket ilahesinden başka bir şey olmayan bir yılan son derece kuvvetli platikliğiyle meyvalar arasında dolaşır
Kurduğu Bayramiye tarikatı esnaf ve çiftçinin tarikatıdır.Böylece Anadolu’da Horasanlı Baba İlyas’la başlayan geniş köylü hareketiyle ahilik teşkilatı onun etrafında birleşir.Daha sağlığında hareket o kadar genişler ki II. Murad yanı başında gelişen bu manevi saltanattan ürkerek Şeyh’i Ankara’dan Edirne’ye getirtir.
Fatih’e İStanbul’un fethinde o kadar yardım ettikten sonra çekilip köyüne gidecek kadar vakar ve haysiyet sahibi olan, mektuplarında ona sahip olduğu manevi rütbeden bir akran gibi hitap eden nasihatler verem “ Eğer padişaha huzur-i surimiz matlup ise biz anda varırız veya padişahla diyar-ı Arabı beraberce feth ederüz” diye ufuk gösteren Akşemseddin’in şeyhinin köpekleriyle bir sofraya oturması ancak XV. asır Türkiye’sinde görülür.
Erzurum:
Bir ihtiyar adamdan bahsettiler ki yıllarca pencere önünden ayrılmamıştı. Kafkasya’ya giden torunun dönmesini istiyordu..İç mahallelerde her kapı çalışını haşa heyecanla karşılanıyor.İşin garibi, aradan beş yıl geçtiği halde, hala tek tük dönenler oluyordu. Sibirya buzlarını çözdükçe, Hint cengelleri yol verdikçe hala yaşamakta oluşuna kendisi de şaşıran şaşkın bir biçare yurduna dönüyor, kurtulduğu cehennemin hikayesi, insanüstü kudretini,katlanılan ıstırabın büyüklüğünden alan yeni bir Odise gibi şehre yayılıyordu. Küçük bir köy kahvesinde Kamçatka’nın soğuğunu, Seylan’ın sıcağını, Madagaskar’ın yılanlarını her gün başka başka ağızlardan dinlemek kabildir.
İzzet Molla Meşhurdur ki zulm ile olmaz cihan harab Eyler anı müdahane-i aliman harab
Atatürk birkaç yerinden çatlamış hükümet konağında yatmakta ısrar etti Atatürk’ü ilk defa Erzurum’da gördüm. Onunla tek konuşmam da Erzurum Lisesi’nde oldu.İki gün evvel Kars Kapısı’nda bütün şehir halkı ile beraber karşıladığımız adam, liseye gelir gelmez beraberindeki “huzuru mutad zevatın” ardından adeta sıyrılarak aramıza girdi. Sakin,kibar,daima dikkatli ve her şeye alakaydı.O günü, Erzurum Lisesi’ndeki hocalara,talebelere, orada rastlayacaklarına vermişti.Ne pahasına olursa olsun sözünü tutacaktı.Yemeğe kalmayacaktı,fakat ikindi çayı içmeye razı oldu. Yarım saatte gidecekti. Üç buçuk saat bizimle kaldı. Kendisine söylenenleri son derecede rahat bir dinleyiş tarzı vardı. Bununla beraber araya garip bir mesafe koymasını da biliyordu. Bu mesafe, yalnız yaptığı işlerden veya mevkiinden gelmiyordu,Mustafa Kemalliğinden geliyordu. Atatürk her şart içinde kendisini empoze edenlerdendi.Bakışında, jestlerinde,ellerinin hareketinde,kımıldanışlarında ve yüzünün çizgilerinde bütün bir dinamizm vardı. Bu dinamizm etrafını bir çeşit sessiz sarsıntı ile dolduruyordu. Öyle ki birkaç dakikalık bir konuşmadan sonra bu mütevazı ve rahat adamın, bu öğreticinin anında bir uçtan öbür uca geçebileceğini, mesela en rahat ve kahkahalı bir sohbeti keserek en çetin bir kararı verebileceğini ve deha gücü bu kadarı verdikten sonra yine aynı noktaya dönebileceğini düşünebilirsiniz. En iyisi istim üzerinde bir harp gemisi gibi çevik,harekete hazır bir dinamizm diyelim.
Erzurum Kalesi’ni gezerken gözümün önünde olan şeylerden çok başkalarını görür gibiydim. Sanki vatana çatısından bakıyordum.
Konya:
II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonraki karışık devirde hemen herr büyük meselede Konya ahilerinin ve hükümet teşkilatına mensup gençlerin yardımı istenir. Sahip Şemseddin İsfahani, bazı rakiplerini ortadan kaldırmak için ahilere müracaat eder. 1291′de Moğol ordusu Konya’yı muhasara ettiği zaman şehrin hakiminin Ahmed Şah Kazzaz adında bir ahi olduğunu biliyoruz
Aşkın ayrı bir tanrının dini olduğu eski çaplarda bile hiç kimse ondan Mevlana gibi bahsetmemiştir. Sanki alevden bir dille konuşuyordu. Divan-ı Kebir, İbrahim’in atıldığı ocağa benzer, dışarıdan kavurucu gibi görünen ateş içeride bir gül bahçesi olur. Bu şiirler yazıldığı devirle beraber düşünülürse, batmakta olan bir gemiden yükselen son dua gibidir. Bütün varlık orada, Allah’a doğru giden bu geniş hıçkırıktadır. Kaybolan her şeyin aksisedasından doğacağı bu duaya veya davete yanmış ve yıkılmış Anadolu, o kadar akide ve görenek ayrılığının,kin ve kanın arasından yaralı bir hayvan gibi sürüne sürüne koşar ve bu pınardan içtikçe dirilir.
Mevlevi ayinini son defa dergahların kapanmasından biraz evvel bir Kadir gecesi, Konya’da görmüştüm. Bu kadar sembollerle konuşan bir terkip azdır. Her duruşun,tavrın,kımıldanışın ve adımın manası vardır. O hırkaya bürünüşler, ilk ney sesinde uyanışlar (ölüm ve haşir), kol açışlar ve ayak kilitleyişler (Mevlevi ayininde her Mevlevi,Ali’nin Zülfikar’ı olur) bir kitap gibi derin derin anlatan şeylerdir.
Bursa:
Rüyanın ilk defa Hammer’in dikkat ettiği gibi, Tevrat’taki Yakup’un rüyasına göre uydurulmuş eski hükümdar sülalesi rüyalarına tıpkı tıpkısına benzediği aşikardır. Bununla beraber bu evlenmenin Osman’ın gittikçe artan silah kuvvetine manevi bir nüfuz ilave ettiği inkar edilemez.
102
Yeşil Cami’ye girdim. Andre Gide bu cami için “zekanın kemal halinde sıhhati” der.
Yıldırım’ın aşık olduğu kızını onun elinden zorla,hatta bizim için biraz da kanlı bir şekilde alan Emir Sultan, Bursa’nın büyük aşk maceralarindan birinin kahramanı sıfatıyla aşıklara maneviyatıyla yardım eder, evlenmelerini kolaylaştırırmış.
İSTANBUL:
İstanbul bu kadın için serin,berrak,şifalı sularn şehriydi.Tıpkı babma için, her yerde eşi bulunmayan büyük camilerin,güzel sesli müezzinlerin ve hadızların şehri olduğu gibi. Bu Müslüman adam, kadere yalnız İstanbul’dan uzakta ölmek endişesiyle isyan ederdi.
123
Çocukluğumda,İstanbul’un hemen her evinde, saat başlarında, “Entarisi ala benziyor”u yahut “Üsküdar’dan geçer iken” i çalan masa saatleri vardı. Bunlar o devrin işporta mallarıydı.Sonra üstü al bayraklı, “Hatıra-i İstanbul”lu veya “hürriyet,adalet,müsavat” yazılı kahve fincanları peydahlanmıştı.
129
İstanbul, ya hiç sevilmez;yahut çok sevilmiş bir kadın gibi sevilir; yani her haline, her hususiyetine ayrı bir dikkatle çıldırarak.
Bayezıt Camii, İstanbul’un toprağına atılmış bir çekirdek gibidir. Bütün ilerideki gelişmeler,çiçek açmalar, bütün feyizli mevsimler onda vardır.Gelenek, camiin bittiği sıralarda, II.Bayezıt’ın fakir bir kadından aldığı bir çift güvercini buraya hediye ettiğini söyler.
153
Eski İstanbul nasıl bir tarafı ile yeniçeri ise Tanzimat’tan sonraki İstanbu’un bütün bir tarafı da az çok külhanbey idi. Bazı küçük esnafın, sokak satıcılarının manilerini ve destanlarını o kadar ince zarif yapan, onlalrın azına kendine mahsus bir konuşma ve yaşama üslubu veren, yatağana mukabil saldırmalı ve bıçaklı, sırasına göre uysal,vefalı,kendi aralarında çok disiplinli ve haddinden fazla zalim,namuslu kadına hürmetkar, bir kere büyük tanıdığının karşısında daima boynu bükük, alabildiğine heccav ve komik,bayağı, teşkilat sahibi bu külhanbeylerinden başta Ebüzziya’nın Yeni Osmanlıları’ı bulunmak üzere İstanbul’a dair yazılmış her hatıra eseri bahseder.
Amiel manzara bir ruh halidir der. Fakat bazı manzaralar vardır ki bizi Amiel’in iddia ettiği kadar serbest bırakmaz.Hulya ve düşüncelerimize kendiliğinden bir istikamet verirler. Bu esrarlı dehliz öyle teşekkül etmiştir ki ,bir tarafında yaşanan şey,öbür tarafında bir hatıra gibi tadılır.Çünkü güneş, Boğaziçi’nde doğup batmaz. Tıpkı hoparlörle dışarıdan dinlenen bir opera gibi, bütün hareket adesenizin dışında kalır: Siz yalnız musikiyi duyarsınız. Her iki kıyı birbirine saatlerin aynasını tutar.
İnce bir sis tabakasının büyük zambaklar gibi kestiği İstanbul minareleri kendi hayallerinden daha beyaz bir aydınlıkta erir.
Beşiktaş Köşkünü sahili doldurarak genişleten I.Ahmed’tir. Dolmabahçe adı bu devirden kaldı.
IV. Mehmed: Gönül ne Göksu’ya mail ne Sarıyar’a gider Sipah-ı gamdan emin olmağa Hisar’a gider
185
Vasıf: Va’diniz buse mi vuslat mı unuttum ne idi!
Lamartine Boğaz’ın güzelliğinden bize çok coşkun sahifelerle bahseder, bilhassa eski Beylerbeyi Sarayı’na hayrandır. Şurası var ki, daha sonra “Ben bu memleketin ışığını seviyorum” diyen ve Abdülmecid Han’ın kendisine İzmir’de hediye ettiği çiftlikte ömrünü bitirmeyi bile düşünen,görmüş geçirimiş romantik şairi İstanbul’u sevmiş olanların başında sayma icap eder.
Bizzat İstanbul’un kendisi de bu hayatın ve kendisine yeni kıymetler yaratacak yeni zamanın peşinde sabırsızlanıyor. En iyisi,bırakalım hatıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden sçesinler. Ancak bu cins uyanış anlarında geçmiş zamanın sesi bir keşif,bir ders,hulasa günümüze eklenen bir şey olur. Bizim yapacağımız yeni, müstahsil ve canlı bugünün rüzgarına kendimizi teslim etmektir. O bizi güzelle iyinin, şuurla hülyanın el ele vereceği çalışkan ve mesut bir dünyaya götürecektir.
1 note · View note
kara-yel · 5 years ago
Text
Tumblr media
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes
barkoturktv · 6 years ago
Text
Akşener, Erdoğan’a MFÖ ile seslendi: Değişik bir felsefe; idiotloji
Tumblr media
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Akşener'in açıklamalarından satır başları şu şekilde: "TÜRK DEMOKRASİSİNİ TAMAMLAMA GELENEĞİ 17 DEĞİL 5 BİN YAŞINDA" "Bundan 3 yıl önce devlet içine yuvalanmış, yuvalandırılmış alçak bir güruhun kalkışmasına tanık olduk. Askerin, polisin, yargının içine sızmış sızdırılmış eli kanlı bir çete Türk devletine kalkışma yaptı. Millet iradesinin tecelli ettiği meclisimizde önerge verdik, sorumlular kimse araştırılsın dedik. 15 Temmuz gecesi tankların önüne dikilerek şehit olan, gazi olan vatandaşlarımıza aziz milletimize sözümüz var. Buradan bir kez daha demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık dolu bir hayat diliyorum. Yalnız bir eksiği de tamamlamayı görev sayıyorum. Türk demokrasisini tamamlama geleneği 17 değil 5 bin yaşında. Bu toprakları kanları ve canlarıyla bize yurt yapan, başta İstiklal savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimize rahmet diliyorum. Samsun’da, Sivas’ta, Erzurum’da Conkbayırı’nda destan yazan kahramanlarımıza selam olsun. Bağımsızlığın temellerini atan birinci meclise selam olsun. Allah bize şehitlerimize layık olmayı nasip etsin. Ne yazık ki geçtiğimiz hafta içimizi yakan şehit haberleri ile yüreğimiz yandı. Geçtiğimiz günde Tunceli'de iki yavrumuz teröristlerin döşediği mayın yüzünden hayatını kaybetti. Canım Nupeldam, abilerinle birlikte huzur içinde uyu. Allah’ım Mehmetçiklerimizi muzaffer eyle. Aziz şehitlerimizin ailelerine sevdiklerine başsağlığı diliyorum." "DAMADI GÖREVDEN AL DEDİK, ETRAFINDAKİ EN GÜVENİLİR KİŞİLERİ GÖREVDEN ALDI" "Geçim derdi altında ezilen, ne yapacağını bilemeyen vatandaşlarımıza iktidar yine hikayeler anlatıyor. Biz hazinenin başından damadı al dedik, o gitti damadın etrafında güvenilir kim varsa görevden alıyor. Döviz ve faiz düşmesin diye her şeyi yapıyor. Tam dolar düşecek gibi oluyor, damat bir sunum yapıyor dolar yine fırlıyor. Faizler düşecek gibi oluyor, Merkez Bankası Başkan Görevden alınıyor. Krizdeki Yunanistan, Pakistan, darbeci Sisi’nin yönettiği Mısır Türkiye’den daha az riskli görülüyor." "BÖYLE GİDERSE TL DEĞER KAYBEDECEK, ENFLASYON ARTACAK" "Bu aralar öncelikli bir başka sorunumuz da var. Görünen o ki Sayın Erdoğan Merkez Bankası'nın faizi indirmesini isterken, ihtiyat akçesinin de daha fazlasını almak istiyor. Bunu bir yararı olmayacak sayın Erdoğan. Küçük esnafımız, sanayicimiz için önemli olan orta ve uzun vadeli faizlerdir. Merkez Bankası’na faizleri indir başkası yaptığınızda belki gecelik faiz düşer ama orta ve uzun vadeli faiz artar. Çünkü yatırımcı bunun risk ve enflasyon getireceğini gördü. Keşke her şey emrettiğinizde ve istediğiniz gibi gerçekleşse. Ekonomi, bilim ve teknoloji bu şekilde gelişmiyor. Bu şekilde devam ederse TL değer kaybetmeye devam edecek, enflasyon artacak. Çünkü ithalat bağımlılığı giderek artıyor. TL değer kaybettiğinde ithal edilen ara malın değeri daha da artacak. Böylece 30’lara yükselmiş üretici enflasyonu daha da artacak. Bu durum dar gelirli vatandaşı daha kötü etkiliyor. Emekçinin kuş kadar maaşı daha da azalıyor. Faiz serbesttir, enflasyon sonuçtur düşüncesi ile emir vermeye devam ederseniz bu böyle devam eder. Eğer bir ülkede tasarrufları artırırsan dışarıya muhtaç kalmadan ülkene kaynak aktarırsın. Tasarrufa devlette gideceksin. Ama gitmiyorsun. Nereden biliyorum? Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesine göz diktiğin için, bütçe açığı hedefine 6 aydır ulaştığın için biliyorum. Bu arkadaşların 'itibardan tasarruf olmaz' diye bir inançları var. Değişik bir felsefe, ideoloji… Önce bu felsefeyi bir kenara bırakacaksın. Sayın kayınpeder, yalanla, dolanla devlet yönetilmez. Artık millete masal anlatmaktan vazgeçin. Önce tehlikeyi ortaya koyun ki tedaviyi hep birlikte bulalım. Birkaç uçak satın, ballı ihalelere son verin." "SADECE KENDİLERİ DEĞİL, EŞLER, DOSTLARI, İŞ ORTAKLARI LÜKSE ALIŞTILAR" "Sadece kendileri değil, eşler, dostları, iş ortakları lükse alıştılar. Ne verirsen ver doymuyorlar. Milletimiz umut ve çözüm bekliyor. Kurulduğumuz günden bu yana konuşmamıza engel oldular. Suni gündemlerle milletimiz bölmeye çalıştılar. Ama artık işlemiyor. İYİ Parti sonrası oluşan yeni siyasi denklemde artık rahatlar bozuldu. Artık her siyasi parti milletin değerleri ile barışmak zorunda, milletin sorunlarını konuşmak zorunda. Bundan sonra Türkiye’yi şahlandıracak siyaseti ortaya koyacağız. Dünyanın en değerli topraklarında yaşıyoruz. İnsanlığın geçmişine ışık tutan 12 bin yıllık bir tarihe ev sahibi yapıyoruz. 4 mevsimin yaşandığı muhteşem bir iklime sahibiz. Yeter ki kullanmasını bilelim. Türkiye’nin neler kadir olduğunu sizlere göstereceğiz. Yolsuzluğun tüm yolları tıkandığında millete ait olanlar millet için harcandığında zenginliğin nasıl olacağını göstereceğiz." "Size Türkiye’nin nasıl büyük bir ülke olduğunu değerlerimizi unutturdular. Siyasette bundan sonra çözümler konuşulacak. Tüm siyasi partiler İYİ Parti ile rekabet etmek için çözüm yollarını konuşturacaklar. Siz bu ülkede birilerinin rahatını bozdunuz. Siz milletin çok zor durumda hissettiği bir dönemde o şeffaf camı parçaladınız. Bugün bu ülkede farklı şeyler konuşuluyorsa sebebi sizsiniz. Partiyi kurarken belli ilkelerde uzlaşan herkese teklif götürdük. Çoğu kişi haklıydı iktidardın ceberrutluğundan korktu. Ama bir avuç, belki Kürşat’ın kırçerisi… Bir araya geldiniz ve İYİ Parti’yi kurdunuz. İYİ Parti kuruldu, korku duvarı yıkıldı, Türkiye nefes aldı. Hepinizle gurur duyuyorum, Allah razı olsun sizden. Ülkemiz devasa diplomatik sorunlarla karşı karşıya kaldı." YAPTIRIM UYGULAMA KARARI ALAN AB'YE: "UTANMIYOR MUSUNUZ" "Akdeniz’deki sondaj çalışmaları Türkiye'nin hakkıdır ama dün yapılan hataları görmezden gelemeyiz. 2004’te Kıbrıs AB’ye üye yapılırken veto hakkımızı kullanmadık. Adaların işgaline sessiz kalırsanız Ege’yi kayberiz dedik. Adasından vazgeçenin denize sahip olması mümkün mü? Ama yaptırım kararı alan AB’ye bir çift sözümüz var: Kendinizi medeniyetin beşiği kabul ederken, Akdeniz’deki hukuksuzluğa sahip çıkmaya utanmıyor musunuz? Siz bu tutum ve davranışı gösterdiğiniz sürece İYİ Parti sonuna kadar bu tavrınızın karşısında tavır almaya devam edecektir. Ege bir Yunan denizi değildir. Akdeniz'in her metrekaresi Rumların kıta sahanlığı içinde hiç değildir. İşe işgal altındaki adalarınızı geri almakla başlayın, şımarık Yunan askerlerinin mangal partilerine son verin. HDP'YE YANGIN TEPKİSİ: "LOGONUZDAKİ AĞACI SÖKÜN" "Vatan toprağı kutsaldır. Vatanın toprağı kadar, insanı bitkisi, hayvanı kutsaldır. Son günlerde içimizi acıtan yangınları izliyoruz. Dalaman’da Göcek’te yanan ağaçları görünce benim de içim yandı. Kaybettiğimiz ormanları yerine koymamız en az 100 yıl gerektiriyor. Dalaman ve Fethiye’deki yangınları terör örgütü PKK’nın bir konu üstlendi. PKK’nın sözcüsü olan sözde siyasi parti HDP’ye sesleniyorum. Eğer bunu da meşru görüyorsanız logonuzdaki ağacı sökmekle başlayın. THK’nın uçakları yangınlar söndürülürken neden kullanılmadı? İmar iddiaları havalarda uçuşuyor. Böyle ciddiyetsiz bir yönetim anlayışı olur mu? İşinizi hakkıyla yapamıyorsanız o koltuklarda oturmayacaksınız." "HODRİ MEYDAN AĞALAR" "Biliyorsunuz FETÖ’nün siyasi ayağı araştırılsın diye verdiğimiz önergeler iktidar partisinin oyları ile reddediliyor. Ama bununla kalmayıp emirle hakkımda soruşturma açtılar, ifademi bile almadıkları soruşturma için gizlilik kararı verdiler. Dün bir dilekçe verdim ve hakkımda yapılan soruşturmanın at izi mi it izimi olduğunun tespiti, bu sürecin sorumlularının tespiti, FETÖ’nün siyasi ayağının ifadelerim ile hızlıca tespiti ve Türk siyasetinin şeffaflık ilkelerine sıkı sıkıya bağlanması için hakkımda yürütülen soruşturmanın gizlilik kararının kalkması ve ifademin alınmasını talep ettim. Hodri meydan ağalar. İyilerin cesaretini görmeye hazır olun. Milletimiz doğruları görsün, yalan son bulsun." Read the full article
0 notes