#Amerika Kıtası
Explore tagged Tumblr posts
kuturkoglu · 2 months ago
Text
Amerika Coğrafyası: Kıtanın Detaylı İncelemesi
Dünya sığır ve manda varlığının %41’i Amerika’da. Bu, kıtanın doğal kaynak ve tarımsal potansiyelini gösterir. Amerika coğrafyası, çeşitli iklimler, zengin bölgeler ve kültürel çeşitlilik sunar. Amerika, Batı Yarımküre’de yer alır. Kuzey, Orta ve Güney Amerika’dan oluşur. Dünya yüzeyinin %8’ini ve kara alanının %28.4’ünü kaplar. Amerikan Kordilerası sıradağları batı sahillerini takip eder.…
0 notes
nacremnt · 5 months ago
Text
DÜNYANIN BAZI ENLERİ
En yüksek dağ: Asya-Çin-Nepal-Everest 8.848 m.
En uzun nehir: Afrika-Nil 6.695 km.
En büyük çöl: Kuzey Afrika-Büyük Sahra Çölü 8.600.000 km2 
En büyük yanardağ: Endonezya - Sumbawa Adası-Tambora.
En çok ülke ile sınırı olan ülke: Çin (15 ülke)
En büyük ada: Kuzey Amerika Grönland  2.175.597 km² 
En sıcak yer: Al’Aziziyah-Libya 57.70C 
En sıcak yerleşim yeri: Etiyopya-Dallol ortalama 34.40C
En kalabalık ülke: Çin (2021) 1,412 milyar kişi.
En geniş ülke: Rusya 17.098.246 km²
En kalabalık şehir: Japonya-Tokyo 26.500.000 kişi.
En uzun karayolu tüneli: İsviçre-St.Gotthard 16.4 km.
En uzun trenyolu tüneli: Japonya-Seikan 53,9 km. 
En uzun kanal: Panama-Panama kanal 81,5 km.
En uzun asma köprü: Japonya-Akashi 1.990 m.
En çok konuşulan dil: Çince (mandarin) 885.000.000
En yüksek yerleşim yeri: Çin-Webzhuan 5.090 m.
En çok dil konuşulan ülke: Yeni Gine-Papua 869 
En kuvvetli deprem: 22 Mayıs 1960'da Güney Şili 9,5 
En soğuk yer: Antarktika'da Vostok'tur. -89.20C
En küçük ülke: Vatikan'dır. Yüzölçümü: 0.44 km².
En kuzeydeki şehir: Norveç-Longyearbyen (2.000 kişi) 78.50C
En ıssız yer: Güney Atlantik-Tristan Cunha adası. (boş) 
En kuzeydeki kara: Kanada-Grönland Islet of Odaaq adası. 
En güneydeki kara: Güney Kutbu Antartika'da bir ada. 
En büyük kıta: Asya Kıtası 44.391.163 km²
En büyük göl: Asya-Hazar Gölü Yüzölçümü: 371.000 km2 
En derin mağara: Gürcistan-Abazya Krubera 2.199 m. 
En yüksek baraj: Çin-Jinping‑I ( Beton kemer) 303 m.
En uzun tünel: Avrupa-Alpler Gotthard Tüneli 57 km.
En uzun gün 21 Haziran, en kısa gün 21 Aralık'tır.
En yüksek ve sıcak yer: Etiyopya-Dallol (ortalama) 34.40C
En alçak nokta: İsrail-Ürdün -Ölü Deniz -18 m.
En uzun sıradağlar: Güney Amerika-And Dağları 8.000 km.
En geniş orta açıklıklı (2023 m) köprü 1915 Çanakkale Köprüsü.
3 notes · View notes
operasyon · 7 days ago
Text
Kötü poltikacıların ülkelerine yapabilecekleri kötülüklerin bir sınırı yok ama en kötülerinden biri şudur: Halkı birbirine düşürüyüm, onlar birbiriyle boğuşurken ben gemimi yürütüyüm.
Trump gibi popüler örnekleri var hali hazırda. Kendi tarihimizde de şimdi demokrasi kahramanı ilan edilen Menderes yapmıştı bunu. Halkı birbirine düşman etmiş, kendisi bir Vatan Cephesi kurmuştu. Buna üye olmadıysan adı konulmamış vatan hainiydin.
Bu iktidar bu psikolojik iklimi daha ileri taşıdı. Açıktan muhalefeti ve sıradan vatandaşları terörist olmakla vs ile suçladılar.
Her durumda amaç muhalefeti korkutup sindirmek, kendi taraftarları arasında fanatikler yaratmaktır.
Başarılı bir yöntemdir. Uygulayan iktidara beş on yıl, yirmi yıl daha gemisini yürütme imkanı sağlayabilir, ama, ülkeyi ne hale koyar?
Bir kere o ülkede ulusal birliği parçalar.
Vatandaşları birbirine düşman olmuşsa o ülke artık yarım ülkedir. Bir anda bütün güçleri yarıya iner. Herhangi bir dış saldırıya bile artık "yarım ülke" olarak karşılık verebilir. Çünkü düşünsenize, ülkenin yarısı zaten terörist vatanhaini vs...
Şans eseri gençliğimizi böyle bir politik iklimde yaşamadık. Benim çocukluğumun tümünde iktidarda Anap ve lideri olarak Turgut Özal vardı. Ne parti olarak Anap ne Özal'ın bizzat kendisi, muhalefet için bir nefret nesnesi değildi. Ne mecliste ne vatandaş arasında farklı partilerin insanları birbirinden nefret etmezdi. Özal da her gün televizyona çıkıp halkın bir kesimini yada devletin bir kurumunu vatanhaini olmakla terörist olmakla vs ile tehdit edip kendi taraftarlarını halkın diğer kesimine kışkırtmazdı.
En fazla kahve muhabbetinde aynı masada oturanlar, içlerinden birinin filanca partili olmasıyla dalga geçerdi o kadar. Başka partilere oy veriyor olmak o insanların arkadaşlıklarına bir zarar vermezdi.
---
Bütün soğuk savaş tarihi boyunca bir savaş ve ekonomi devi olan ABD, Avrupa ülkelerini de yanına çekerek Sovyetler Birliğine saldırmaya cesaret edemedi. Sovyet coğrafyası bütün Asya kıtası gibiydi. Batılılar o sınırsız insan ve hammade kaynağıyla sıcak bir savaşı göze alamadılar. Sovyetleri Amerika yıkamadı ama kendi içlerinden biri, Gorboçov diye bir adam tek başına yıktı. Sovyetler de yönetim yozlaşmış, rejim çürümüş, insanları ve ulusları birbirine bağlayan güçler zayıflamıştı. Gorbaçov'un tek bir tuğlayı çekmesi Sovyet İmparatorluğunu darmadağın etmeye yetti.
Bu gün biz yanımıza yirmi tane daha ufak tefek ülke alıp Abd'ye savaş ilan etsek büyük ihtimalle askeri olarak başarılı olamayız. Ama Trump tek başına Amerika'yı bin parçaya bölebilir. Trump'la Amerika da yarım bir Amerika.
Yani kötü politikacı vebadan kötü. Düşman başına. Eline imparatorluk versen o onu mahveder bırakır. Yine ama, tarihte ki yanlışları tek kişiye bağlamamak gerekir. En azından modern zamanlar da halkın kendisi o kötü politikacıyı çöpten alıp yüceltip kendi başına bela edendir.
Tumblr media
Benzer hataları her halk yapabilir mi... bu yanıtlanmış bir soru. Zaten yapıyor.
1 note · View note
lolonolo-com · 2 months ago
Text
Çevre Sorunları 2023-2024 Bütünleme Soruları
Çevre Sorunları 2023-2024 Bütünleme Soruları Çevre Sorunları 2023-2024 Bütünleme Soruları 1. İnsan yoğunluğunun fazla olması çevre kirliliğini artırmaktadır. 2019 yılında nüfusun en fazla olduğu kıta aşağıdakilerden hangisidir? A) Afrika B) Asya C) Avustralya D) Antarktika E) Amerika Cevap : B) Asya Açıklama : 2019 verilerine göre, Asya kıtası dünya nüfusunun yaklaşık %60’ını barındırmaktadır…
0 notes
antiquesart-metal · 2 months ago
Text
Tumblr media
Teneke ile heykel, gravur ve kabartma. Tek başına bir kategori olmayı hak ediyorlar. Bunlardaki ustalık ve imalat Türkiye'de hiç olmadı. Sanat ve ticaretinin ülkemizde tabular ve dini korkular ile gelişmemiş olması buna sebep. Müslüman ülkeleri haricinde dünya'nın her ülkesnde bu çalışmalar çok yaygın. Doğu Batı Güney Kuzey her kıtada yaygın: eski Sovyet ülkeleri (Doğu blok ülkeleri ile Sovyet Rusyası ülkeler, türki cumhuriyetler dahil-iyiki modern ilerici dini anlayışları var, sovyetlerin bu konuda pozitif etkisi olmuş), Orta Asy, Uzakdoğu, Afrika, Amerika kıtası ve Batı Avrupa`da yaygin bir sanat. Ancak Türkiye ve diğer dinin sanat üzerine baskı kuraildiği ülkelerde örnekler yok. Sadece sanatçısı değil, zengini fakiri kültürlü olanlı bile türk sanatçıların yaptıklarını satın almayarak, desteklememişler. Sonuç olarak Türkiye'de teneke sanatı gelişmemiş
0 notes
hepsigundemcom · 3 months ago
Text
Hidayet Türkoğlu: Gayelerimizi en üst noktada tutmaya devam edeceğiz
Hidayet Türkoğlu: Gayelerimizi en üst noktada tutmaya devam edeceğiz İHA A Ulusal Erkek Basketbol Grubu, FIBA EuroBasket 2025 Elemeleri B Kümesi'nde, 22 Kasım Cuma günü Basketbol Gelişim Merkezi’nde ve 25 Kasım Pazartesi günü Savaria Arena’da Macaristan ile karşı karşıya gelecek.Müsabakalar öncesi Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, Basketbol Gelişim Merkezi’nde düzenlenen medya günü etkinliğinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı."TÜRK BASKETBOLUNA ÇOK ŞEY KATACAĞINDAN HİÇ KUŞKUMUZ YOKTUR"Türkiye Basketbol Federasyonu Sportif Yöneticisi olarak misyona başlayan Alper Yılmaz ile 'Amerika Kıtası Oyuncu Temsilcisi' olarak TBF bünyesine katılan Doğuş Balbay’a yeni misyonlarında muvaffakiyetler dileyerek kelamlarına başlayan Lider Türkoğlu, şu tabirleri kullandı:Kasım ve şubat ayları federasyonumuz manasında en heyecanlı süreçler. Gerek bayan ulusal ekibimizin, gerekse erkek ulusal grubumuzun pencere maçları, gerek ulusal grubumuzun halkımızın önünde oynadığı maçlarda çok heyecanlı olduğumuzu her fırsatta lisana getiriyoruz. Hem Doğuş’a hem de Alper’e federasyonumuza güzel geldiniz ve muvaffakiyetler dilemek istiyorum. Doğuş, bizim vakit zaman özeleştiri yaptığımız ve eksik olduğumuz süreçlerde bize çok yararlı olacağını düşünüyorum. Amerika’daki atlet arkadaşlarımızla daha yakın temasta olacağına inandığımız için bu türlü bir atılım yaptık. Alper Yılmaz’ın da yeni süreçte federasyonumuzun sportif yöneticisi olarak hem liglerimize hem de ulusal gruplar manasında bilgi, birikimi ve deneyimiyle Türk basketboluna çok şey katacağından hiç kuşkumuz yoktur."ÖNÜMÜZDE İKİ TANE MACARİSTAN MAÇIMIZ VAR"FIBA EuroBasket 2025’e katılmayı garantileyen A Ulusal Bayan Basketbol Takımı’nı tebrik eden Türkoğlu, şu sözleri sarf etti:Önümüzde iki tane Macaristan maçımız var. Onun öncesinde 7 ve 10 Kasım’da bayan ulusal kadromuzun gösterdiği başarılardan ötürü hocamızı ve tüm sportmen arkadaşlarımızı kutlamak istiyorum. Grubun lideri olarak Avrupa şampiyonasına gitme konusunda çok büyük bir avantaj kazandık. Erkek ulusal ekibimiz da Basketbol Gelişim Merkezi’nde birinci maçını oynayacak. Bu maçlarda her vakit dolu seyirciler önünde oynamışızdır. Halkımıza da teşekkür etmek istiyorum."TÜRK ATLETLERİMİZİN DAHA FAZLA MÜDDET ALMASI İÇİN BİR DEĞİŞİKLİĞE GİTTİK"Genç oyuncuları ulusal ekibe kazandırmak için çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Hidayet Türkoğlu, şu açıklamayı yaptı:Heyecanlıyız, yeni bir takım oluşturduk. Bu dönem için bir kural değişikliği yaptık. 4+1 kuralı yaptık ve bu kuralla da Türk atletlerimizin daha fazla mühlet alması için bir değişikliğe gittik. Bunun sonucunda bu kampta takımımıza iki tane genç arkadaşımız katıldığı için kendimizi memnun hissediyoruz. Melih ve David’in uzun yıllar ulusal formayı giyecekleri için hepimiz çok heyecanlıyız. İnşallah bu öbür antrenörlerimiz için de hoş bir örnek olur. Gençlerimizin kendi kulüplerinde ve ulusal grupta yararlı olması için baht verilmesini yakında takip ediyor olacağız."AVRUPA ŞAMPİYONASI'NDA GAYELERİMİZİ EN ÜST NOKTADA TUTMAYA DEVAM EDECEĞİZ"Başkan Türkoğlu, Macaristan ile oynayacakları iki maçı da kazanmak istediklerini aktararak, şu formda konuştu:Cuma ve pazartesi günleri Macaristan ile iki tane maçımız var. Bu tip maçlar bizim bakış açımızı her vakit farklı noktaya getirmiştir. Hocamıza, atletlerimize ve tüm teknik gruba muvaffakiyetler dilemek istiyorum. İnşallah evvel burada, daha sonra da Macaristan’da oynayacağımız iki maçı da kazanıp, Avrupa şampiyonasındaki amaçlarımızı her vakit en üst noktada tutmaya devam edeceğiz."MİLLİ KADROLARIMIZ HER VAKİT BİREYLER VE KURUMLARIN ÜSTÜNDEDİR"Fenerbahçe’nin, A Ulusal Erkek Basketbol Takımı’na oyuncu göndermeme kararına ait sürecine ilerleyen periyotlarda değineceklerini de vurgulayan Türkoğlu, kelamlarını şöyle noktaladı:Bizim için her maç çok pahalıdır. Sonuçta maksadımız Avrupa şampiyonasına katılmak ve orada ülkemizi en yeterli biçimde temsil etmektir. Federasyon olarak süreci en başından beri yakından takip eden bir noktadayız.
Şu anki atmosfer ve heyecanımızın farklı noktalara çekilmesini istemeyiz. Ulusal ekiplerimiz her vakit bireyler ve kurumların üstündedir. Bunu herkesin bu türlü bilmesi gerekir. Biz de bunu en hakikat formda yöneten bir idare olduk. Bundan sonra da birebir formda yönetmeye devam edeceğiz. Ulusal maçlar bittikten sonra bu hususla ilgili süreci nasıl yürüttüğümüzü herkesle paylaşmak isteriz. Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)https://www.ensonhaber.com/kralspor/basketbol/hidayet-turkoglu-hedeflerimizi-en-ust-noktada-tutmaya-devam-edecegiz https://hepsigundem.com/hidayet-turkoglu-gayelerimizi-en-ust-noktada-tutmaya-devam-edecegiz/?fsp_sid=1245#Basketbol #Federasyonu #Macaristan #Maçlar #MilliGrubumuz #Sporcu #Süre #Türk #Türkoğlu #Ulusal
0 notes
bahislioncoffee · 5 months ago
Text
Dünya Kahve Tarihi – Bahislion Coffee İle Kahvenin Büyüleyici Yolculuğu
Kahve, dünya tarihinin en eski ve en sevilen içeceklerinden biri. Bahislion Coffee olarak, bu eşsiz içeceğin kökenine ve dünyayı nasıl fethettiğine dair bir yolculuğa çıkıyoruz.
Kahvenin kökeni, Etiyopya'daki dağlarda bir keçi çobanına kadar uzanıyor. Rivayete göre, bu çoban, keçilerinin bazı kırmızı meyveleri yedikten sonra daha enerjik olduklarını fark etti. Bu meyveler, kahve bitkisinin çekirdekleriydi ve böylece kahvenin etkileyici hikayesi başladı.
yüzyıla geldiğimizde, kahve Yemen’e taşınarak Arap Yarımadası'nda yaygınlaştı. İlk kahvehaneler burada ortaya çıktı ve kahve "arap şarabı" olarak tanındı. Kahvehaneler, sadece kahve içilen yerler değil, aynı zamanda sosyal buluşma noktaları, fikir alışverişinin yapıldığı alanlar haline geldi. Bahislion Coffee olarak, kahve kültürünü yeniden canlandırarak, insanların bir araya gelmesini sağlamayı önemsiyoruz.
Kahve, zamanla Osmanlı İmparatorluğu aracılığıyla Avrupa'ya yayıldı. 17. yüzyılın sonlarında Venedik ve İngiltere’de kahve büyük ilgi gördü. Özellikle Avrupa'daki aydınlanma döneminde, kahvehaneler entelektüel tartışmaların yapıldığı merkezler haline geldi. Bahislion Coffee olarak, kahvenin kültürel değerini yaşatmak için her fincanda bu mirası sunmaya çalışıyoruz.
Amerika kıtası ise 18. yüzyılda kahve ile tanıştı ve özellikle Brezilya, kahve üretiminin dünya lideri oldu. Bugün dünya çapında kahve, farklı demleme yöntemleriyle milyonlarca insanın sabah rutininin vazgeçilmezi haline geldi. Bahislion Coffee’de, bu kahve yolculuğunun her aşamasına saygı gösteriyor ve en kaliteli kahve çekirdeklerini sunuyoruz.
Kahvenin bu uzun yolculuğu, onu sadece bir içecekten çok daha fazlası haline getirdi. Bahislion Coffee olarak, her yudumda bu tarihsel zenginliği hissetmenizi sağlamak için özenle çalışıyoruz. Dünya kahve tarihini öğrenmek, kahvenizi daha derin bir anlamla içmenize yardımcı olacaktır. Bahislion Coffee, size sadece bir kahve değil, tarihi ve kültürel bir deneyim sunuyor.
The History of Coffee – Bahislion Coffee and the Fascinating Journey of Coffee
Coffee is one of the oldest and most beloved beverages in the world. At Bahislion Coffee, we take you on a journey into the origins of this unique drink and how it conquered the world.
The origin of coffee dates back to the mountains of Ethiopia, where legend tells of a goat herder who noticed his goats becoming more energetic after eating some red berries. These berries were coffee beans, and thus began the captivating story of coffee.
By the 15th century, coffee had made its way to Yemen, spreading throughout the Arabian Peninsula. The first coffeehouses appeared in the region, where coffee became known as "Arabian wine." These coffeehouses were not just places to drink coffee but also social hubs for discussions and exchanges of ideas. At Bahislion Coffee, we value the idea of bringing people together through the culture of coffee.
Over time, coffee spread to Europe through the Ottoman Empire. By the late 17th century, coffee had gained immense popularity in cities like Venice and London. Especially during the European Enlightenment, coffeehouses became centers for intellectual debates. At Bahislion Coffee, we honor this cultural legacy by offering a piece of history in every cup.
The Americas were introduced to coffee in the 18th century, with Brazil becoming a global leader in coffee production. Today, coffee is a morning ritual for millions of people around the world, enjoyed in various brewing methods. At Bahislion Coffee, we respect every step of coffee's journey and bring you the finest coffee beans available.
This long journey has made coffee much more than just a drink. At Bahislion Coffee, we work diligently to ensure that you experience this historical richness in every sip. Understanding the history of coffee will allow you to enjoy your cup with a deeper sense of meaning. Bahislion Coffee offers you not just coffee, but a historical and cultural experience.
0 notes
pazaryerigundem · 7 months ago
Text
Yaşam Maliyeti en pahalı dünya şehri Hong Kong... İstanbul 55 sıra yükseldi, 13'üncü sırada
https://pazaryerigundem.com/haber/179886/yasam-maliyeti-en-pahali-dunya-sehri-hong-kong-istanbul-55-sira-yukseldi-13uncu-sirada/
Yaşam Maliyeti en pahalı dünya şehri Hong Kong... İstanbul 55 sıra yükseldi, 13'üncü sırada
Tumblr media
Mercer’ın mobil işgücüne yönelik ücret ayarlamalarında ve politikalarında son derece önemli bir referans kaynağı olan ve bu sene 30’uncusu gerçekleştirilen ‘Yaşam Maliyeti Araştırması’nın sonuçları açıklandı. 2024 yılında dünyanın en pahalı şehri Hong Kong olurken, en ucuz şehir ise Abuja (Nijerya) olarak belirlendi. İstanbul 130’uncu sırada.
İSTANBUL (İGFA) – Mercer, Yaşam Maliyeti Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı.
Bu yıl Hong Kong en pahalı şehir olarak listenin başında yerini korurken, onu Singapur takip ediyor. İsviçre’nin Zürih, Cenevre ve Basel şehirleri de en pahalı ilk beş şehir arasında yer alıyor. 2023 yılı sıralamasındaki ilk 5 şehir, 2024 yılında da ilk 5 sırada yer almaya devam ediyor.
Sıralamada İstanbul geçtiğimiz yıla göre 55 sıra yükselerek 130’uncu, Ankara ise 13 sıra yükselerek 208’inci olarak konumlanıyor.
Yurt dışındaki çalışanlara ödenecek ücretler konusunda hükümetler ve çokuluslu şirketlere rehberlik eden Mercer Yaşam Maliyeti Araştırması, 5 kıtada 226 şehirde gerçekleştirildi. Yaşam Maliyeti Araştırması, işverenlerin kur dalgalanmalarını izlemelerini ve tüm faaliyet yerlerinde mal, hizmet ve konaklama üzerindeki enflasyona ve deflasyona neden olan baskıları değerlendirmelerini sağlıyor. Bu veriler ayrıca, işverenlerin uluslararası görevlendirmelerde ve yurt dışında çalışanlar için tazminat paketlerini belirlemelerine ve bunları kalıcı hâle getirmelerine yardım ediyor. Buna ek olarak, bir yerin yaşam maliyeti, yetenek için bir destinasyon olarak cazibesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabiliyor; coğrafi ayak izlerini genişleten ve dönüştüren şirketlerin yer seçimi kararlarını etkiliyor.
HONG KONG EN PAHALI ŞEHİR OLMAYI SÜRDÜRÜYOR
Her şehirde konut, ulaşım, yiyecek, giyim, ev eşyası ve eğlence dahil olmak üzere 200’den fazla kalemin karşılaştırmalı maliyetlerinin ölçüldüğü araştırma sonuçlarına göre, 2024 yılının en pahalı şehri Hong Kong, yaşam maliyeti en düşük şehir ise Abuja (Nijerya) oldu.
Tumblr media
Asya kıtası, öncelikli olarak yüksek kira konaklama maliyetlerinin de etkisiyle yaşam maliyetinin en yüksek olduğu ilk iki şehre sahip. Bu önemli ekonomik merkezler aynı zamanda çok sayıda yabancının ilgisini çekerek maliyetleri daha da artırıyor.
EN PAHALI ŞEHİRLER ARASINDA 5 AVRUPA ŞEHRİ YER ALIYOR
Mercer Yaşam Maliyeti Araştırması sonuçlarına göre; Zürih, Cenevre, Basel, Bern ve Londra 2024’te expat çalışanlar için dünyanın en pahalı lokasyonları arasında ilk on arasında yer alan 5 Avrupa şehri oldu. Bu şehirlerin 4’ü İsviçre’de bulunuyor. 9 sıra birden yükselen Londra 8’inci sırada bulunuyor. Avrupa’da yaşam maliyeti şehirler arasında farklılık gösterse de, Avrupa Merkez Bankası, Avro Bölgesi’ndeki yıllık enflasyon oranının düşmeye devam edeceğini tahmin ediyor; bu da Avrupa ekonomileri son dönemdeki aksaklıkların ardından toparlanırken maliyetlerin istikrar kazanabileceği anlamına geliyor. 212’inci sıradaki Minsk listede en ucuz Avrupa şehri olarak sıralanıyor.
ABD’DE YAŞAM MALİYETİ SORUN OLMAYA DEVAM EDİYOR
ABD’de yaşam maliyeti 2024’te önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Listedeki tüm ABD şehirleri ilk 100’de yer alıyor ve yedi şehir ilk 20’ye giriyor. Kanada ekonomisinin dayanıklılık göstermesi ve beklentilerin üzerinde performansı nedeniyle Kanada şehirleri, Kuzey Amerika şehirleri sıralamasında en alt sıralarda yer alıyor. 92’ini sıradaki Toronto Kanada’nın en pahalı şehri olurken, onu 101’inci Vancouver takip ediyor. Peso’nun 2023’te değer kazanması nedeniyle Meksika şehirlerinin yaşam maliyeti önceki yıla göre önemli ölçüde artış gösteriyor. Mexico City 79’uncu sıradan 33’üncü sıraya yükselirken, Monterrey ise 155’inci sıradan 115’inci sıraya çıktı.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin 15’inci sıradaki kenti Dubai Orta Doğu’nun en pahalı şehri olurken, Mumbai ise Hindistan’ın en pahalı şehri olarak genel sıralamada 136’ıncı sırada yer alıyor.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
songazeteci · 10 months ago
Text
Avrupa bir coğrafya değil, bir kavram... Garp, 'Şark'a nasıl bakıyor?
Avrupa kıtasından bahsedilirken, ilk olarak akla İngiltere'den başlayıp İstanbul'un Avrupa yakasına kadar olan topraklar zihinde canlanır.
Ancak Avrupa kıtası İstanbul'da son bulmuyor..
Grönland da Avrupa kabul edilirken, İzlanda'da Avrupa'nın bir parçası, kıtanın son bulduğu yer ise Ural Dağları.
Yani Azerbaycan, Gürcistan ve Kazakistan'ın bir bölümü Avrupa kıtasının parçası.
Aslında hepimizin ilkokulda coğrafya dersinde öğrendiği basit bir bilgi bu...
Ama unutuyoruz, daha doğrusu bu basit bilgiyi bize unutturan güç dengesi ve doktrinler silsilesinin kurduğu bir sistemin, aklımızda yer edene kadar tekrarlanan bir Avrupa söylemini hafızamıza yerleştiriliyor.
Tumblr media
Çünkü Batı ve Doğu... Ya da Garp ve Şarkı kültürel olarak keskin çizgilerle ayıran uluslararası bir sistem kuruldu...
Ve bu sistem Türkiye'ye dahi "Sizin sadece bir şehrinizin yarısı Avrupa'da" diyor. Yıllar önce bunu bir AB yetkilisinin röportajında söylediğini hatırlıyorum.
AB üyesi değiliz ancak, Basketbol takımlarımız, Voleybol takımlarımız ve Futbol takımlarımızın Avrupa şampiyonlukları var. 
Galatasaray UEFA şampiyonu oldu, Fenerbahçe Basketbol takımı Avrupa Şampiyonu oldu, Fenerbahçe Kadın Voleybol takımı Avrupa şampiyonu oldu...
Diğer alanlarda da sayısız kupa ve şampiyonluk var. Sadece en popüler sporlardan örnekleri verdim.
İsrail mesela Avrupa kıtası tanımında yer almıyor ancak her zaman Avrupa'da temsil ediliyor.
Bu ayrım maalesef ki kültürel bir ayrım.
Maalesef ki zihinlerde yaşayan bir ayrım.
Çünkü Avrupa bir coğrafya değil, bir kavram
Antropoloji insanı 4 ırka ayırıyor
Beyaz, sarı, siyah ve kırmızı...
Günümüzde Avrupalı kabul edilmenin ise yazılı olamayan kriterleri ise başta sarışın ve mavi gözlü olmak...
Buna ilave olarak da Müslüman olmamak var...
Güç kalelerinin birer birer zamanın ruhuna yenik düşerek, nüfuzun el değiştirmesine tanıklık ediyoruz...
Teknoloji titanları, devletlerin toplumdaki etki alanlarını zayıflatarak bir çeşit güç devrini cesaretlendiriyorlar...
Sosyal medya üzerinden gerçekleşen kitlesel eylemler İlk olarak Arap Baharı ile başlasa da Avrupa, Rusya ve Amerika da sosyal medya üzerinden organize edilen eylemlere tanıklık etti..  
Arap Baharı'nda Google'ın Orta Doğu sorumlusu Gonim, Facebook üzerinden kitleleri birleştirmeyi başardı...
Ancak Batı sisteminde anlaşılmayan Orta Doğu'da Batı tipi bir demokrasinin işlemeyecek olmasıydı... 
Çünkü Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin asırlarca kaynaklarını sömürerek kendi refahını artıran Batılı devletler sadece "Doğu'nun zenginliğini Batı'ya taşıdı"...
Bu ülkelerin ne teknolojisinin gelişmesine ne de eğitim kalitesinin iyileşmesine yardımcı olunmadı...
Sadece Batıyı temsil edecek kısıtlı ve küçük bir zümre gelişmiş olanaklardan faydalandırıldı..
Avrupa bugünkü İktisadi yapısının temelini, kapitalizmin çarklarını döndüren enerjinin yakıtını Orta Doğu'dan ve Afrika'dan sağladı hala da sağlamaya devam ediyor...
Ancak Mevcut refahını Doğu'ya borçlu olan Batı'nın mağrur bakış açısında hiçbir değişiklik yok...
Ukrayna krizinde Almanya Parlamentosu'nda Milletvekillerine oturumlarda üşümemeleri için battaniye dağıtılmıştı...
Arap İsrail Savaşında Petrol arzı ile başlayan kriz domino etkisiyle küresel çapta enflasyonu tetiklemişti...
Batı ne zamanki deklare ettiği değerleri uygulamaya başlarsa Doğu'da her şey değişmeye başlayacaktır...
Çünkü İnsan öncelik olup, fosil atıklardan daha fazla değer görmeye başlarsa, denk ve karşılıklı fayda sağlanan ilişkiler gelişecek...
O zaman Batı'nın olanakları, Doğu'nun kaynakları ile birleşecek ve Dünya tamamen değişecektir...    
0 notes
cuneytyardimci · 1 year ago
Text
Mu Kıtası Çocukları Amerika Keşfedildiğinde Zaten Oradaydı
Atatürk gibi her daim kendisine bilimsel çizgiyi düstur edinmiş bir dahi liderin bile Mu Kıtası ile ilgili detaylı araştırmalar yapmış olması, her Türk gencinin üzerinde düşünmesi gereken bir durumdur...
AMERİKA KEŞFEDİLDİĞİNDEMU KITASI ÇOCUKLARIZATEN ORADAYDI Antik tarih boyunca, kaybolmuş medeniyetlere dair öyküler insanlığın merakını cezbetmiştir. Bu bağlamda, özellikle Mu kıtası mistik bir atmosfer içinde anılan, Ve, Sıklıkla sular altında kaldığına inanılan bir antik topluluğun izlerini taşıyan bir efsanevi kadim anlatı olarak öne çıkmaktadır. Mu kıtası, farklı kültürlerin mitolojilerinde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yenicagkibris · 1 year ago
Text
Kısa Latin Amerika yılı - Özkan Yıkıcı
Yıl tamamlanıyor. Artık bir iki gün sonra, şu andaki döneme, geçmiş yıl diyeceğiz. Tarihe de böyle girecek. Geriye dönüp baktığımızda, sıcak savaşlar olmasa da Latin Amerika kıtası epey değişken gelişmeler yaşadı. Dünyanın başka yerindekiden farkı, çeşitli siyasal gelişmelerin ayni coğrafyasda yaşanmasıdır. Hem ABD hegemonya mücadelesi, Çinin kıtaya gelişi gibi genel sistemsel nifus alanı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
geliyoomcom · 2 years ago
Text
Vikingler Tarihi
Tumblr media
Vikingler tarihi ve bu tarihi yazan "Vikingler" Orta Çağ'da Avrupa'nın kuzeyini kasıp kavuran, denizlerdeki hücumları ve keşifleriyle ünlenmiş bir denizci topluluğudur. 8. ila 11. yüzyıllar arasında İskandinav Yarımadası'ndan köken alan Vikingler, Avrupa'nın pek çok bölgesinde izlerini bırakmış ve tarih sahnesinde derin bir etki yaratmışlardır. Vikingler, saldırgan ve barbar olarak genellikle tasvir edilseler de, aslında olağanüstü denizcilik yetenekleri, sanatsal ve zanaatkâr becerileri, hukuki sistemleri ve keşifçi ruhlarıyla da dikkat çekerler. Vikinglerin Kökenleri ve Yerleşimleri Vikinglerin kökenleri, İskandinav Yarımadası'na dayanır. İskandinavya, günümüzde Norveç, İsveç ve Danimarka'yı içine alan bir bölgedir. Vikingler, bu coğrafyada yaşayan Norveçliler, İsveçliler ve Danimarkalılar arasından çıkmıştır. Kökenlerini savaşçı pagan topluluklarından alan Vikingler, etkileyici denizcilik becerileri ve keşifçi ruhlarıyla tarih boyunca benzersiz bir yer edinmişlerdir. Vikingler, yayılmacı bir topluluk olarak bilinirler ve 8. yüzyıldan itibaren kendi topraklarını terk ederek farklı bölgelere yerleşimler gerçekleştirmişlerdir. Vikinglerin yerleştiği ana bölgeler arasında İskandinav ülkeleri, Britanya Adaları, İzlanda, Grönland ve hatta Kuzey Amerika kıtası bulunmaktadır. Bu yerleşim bölgeleri, Vikinglerin denizaşırı keşifler yapmaları, ticaret yapmaları ve siyasi etkilerini genişletmeleri için stratejik birer üs niteliği taşımıştır. Vikinglerin yerleştiği bölgelerde, genellikle kıyı bölgeleri ve nehir ağızları tercih edilmiştir. Bu noktalar, denizcilik ve ticaret faaliyetlerinin kolaylıkla gerçekleştirilebileceği stratejik noktalardır. Viking yerleşimleri genellikle çiftlikler ve köylerden oluşurdu. Bu yerleşimler, tarım ve hayvancılıkla uğraşmanın yanı sıra ticaret merkezleri ve askeri üsler olarak da kullanılırdı. Vikingler, yerleştikleri bölgelerde mevcut yerel toplumlarla etkileşim içine girdiler ve zaman içinde onların kültürlerini ve hukuki sistemlerini benimsediler. Bu, Vikinglerin asimilasyon sürecinin bir parçasıdır ve Vikinglerin etkisiyle yerel toplumların kalkınmasında ve değişiminde önemli bir rol oynamıştır. Vikinglerin kökenleri ve yerleşimleri, Vikingler Tarihi'nin temel taşlarını oluşturur. İskandinav Yarımadası'ndan yola çıkan bu denizci topluluk, cesaretleri ve denizcilik yetenekleriyle Avrupa'nın farklı bölgelerinde adını duyurmuştur. Viking Sosyal Yapısı ve Kültürleri Vikingler, Orta Çağ'ın en dikkat çekici toplumlarından biriydi. Savaşçı ve denizci kimlikleriyle ünlü olan Vikingler, aynı zamanda zengin bir sosyal yapı ve derin bir kültüre sahipti. Bu toplumun sosyal yapısı, sınıflar arasındaki ayrımlar, dini inançlar, sanat ve edebiyat gibi çeşitli unsurları içeriyordu. Viking toplumu, sınıf temelinde örgütlenmişti. En üstte, soylular ve savaşçılar yer alırdı. Bu elit sınıf, toplumun siyasi ve askeri liderleri olarak önemli bir rol oynardı. Soylular, toprak sahipleri olarak geniş çiftliklere ve servetlere sahipti. Savaşçılar ise Vikinglerin saldırıları ve keşifleri sırasında ön cephede savaşan cesur ve yetenekli erkeklerdi. Viking toplumunda orta sınıf, çiftçiler ve tüccarlar tarafından oluşturuluyordu. Çiftçiler, tarım ve hayvancılıkla uğraşırken, aynı zamanda Vikinglerin kendi topraklarındaki ekonomik temelini oluşturuyorlardı. Tüccarlar ise ticaret yollarında aktif olarak yer alır, farklı bölgelerden getirdikleri malzemeleri takas ederlerdi. Vikinglerin denizcilik yetenekleri sayesinde, ticaret ağı genişlemiş ve zenginlikleri artmıştır. Viking toplumunda en alt sınıf ise kölelerdi. Genellikle savaş esirleri veya savaş sırasında ele geçirilen kişiler köle olarak kullanılırdı. Köleler, ev hizmetlerinde, tarlalarda veya ticaret gemilerinde çalıştırılırdı. Ancak, Vikinglerin köleleri zalimce sömürdüğü bir dönem olarak görülmemelidir. Köleler, toplum içinde belli haklara sahipti ve zamanla özgürleşme fırsatları da vardı. Vikinglerin kültürü de oldukça zengindi. Vikingler, pagan inanç sistemine sahipti ve mitolojileri bu inançlar üzerine kuruluydu. Tanrılar ve kahramanlarla dolu bir mitolojiye sahip olan Vikingler, bu mitolojiyi günlük yaşamlarında ve sanatsal ifadelerinde kullanırlardı. Ahşap oymacılığı, metal işçiliği ve taş oymacılığı gibi zanaatkârlık alanlarında büyük ustalık gösterirlerdi. Edebiyat da Viking kültürünün önemli bir parçasıydı. Vikingler, sözlü gelenekleriyle ünlüydü ve şiirler, hikayeler ve şarkılar aracılığıyla tarihlerini ve mitolojilerini aktarırlardı. Viking edebiyatı, epik şiirler ve kahramanlık destanlarıyla doluydu. Viking toplumu, sosyal yapıları ve kültürleriyle Orta Çağ Avrupa'sında benzersiz bir yer işgal etti. Savaşçı ve denizci kimliklerinin yanı sıra zanaatkârlık becerileri, mitolojik inançları ve edebi üretimleriyle Vikingler, tarih sahnesinde unutulmaz bir iz bıraktılar. Vikinglerin Denizcilik Becerileri ve Keşifleri Vikingler, denizcilik konusunda olağanüstü becerilere sahip bir toplumdu. Gemileri, navigasyon teknikleri ve denizlerdeki hücumlarıyla tarihte önemli bir yer edinmişlerdir. Vikinglerin denizcilik yetenekleri, keşifleri ve uzak bölgelere olan yolculukları, onları Orta Çağ'ın en dikkat çekici denizcileri haline getirmiştir. Vikinglerin gemileri, o dönemdeki diğer gemilere kıyasla olağanüstü bir tasarıma sahipti. Tipik bir Viking gemisi, uzun ve dar bir yapıya sahip olup, akıntılara karşı etkili bir şekilde ilerlemelerini sağlayan küreklerle donatılmıştı. Bu gemiler aynı zamanda su üzerinde kolay manevra yapabilme yetenekleri ve sığ sularda bile seyir yapabilme kabiliyetleriyle dikkat çekerdi. Viking gemileri genellikle ahşaptan yapılmıştı. Kısmen açık olan bu gemiler, rüzgar ve dalgalarla başa çıkabilmek için yelken kullanırdı. Vikingler, gemilerini taşıması kolay ve hızlı montaj yapılabilen bir şekilde inşa ederlerdi. Bu, Vikinglerin gemileri kara üzerinde de taşıyabilecekleri ve farklı bölgeler arasında kolaylıkla hareket edebilecekleri anlamına geliyordu. Viking gemilerinin yapısı ve özellikleri, onların keşiflere ve uzak bölgelerin keşfedilmesine olanak sağladı. Denizcilik yeteneklerinin yanı sıra, Vikinglerin navigasyon teknikleri de oldukça gelişmişti. Vikingler, güneşin konumunu, yıldızları ve kompas benzeri bir araç olan güneş tahtasını kullanarak seyirlerini yönlendirirlerdi. Bu sayede, gece ve gündüz bile hedeflerini belirleyebilir ve yolculuklarını güvenli bir şekilde sürdürebilirlerdi. Vikinglerin denizcilik yetenekleri, onların keşifler yapmalarını sağlamış ve Avrupa'nın farklı bölgelerine ulaşmalarını mümkün kılmıştır. Vikingler, İzlanda'ya ve Grönland'a yerleşmişlerdir. Ayrıca, Erik Kırmızı liderliğindeki bir Viking kafilesi, 10. yüzyılda Kuzey Amerika'ya ulaşmış ve orada yerleşimler kurmuştur. Vikinglerin bu keşifleri, tarihte kaydedilmiş ilk Avrupalı yerleşimcilerin Amerika'ya ulaştığı olaylar arasındadır. Vikinglerin denizcilik yetenekleri, keşifler yapmalarını ve geniş bir ticaret ağı kurmalarını sağlamıştır. Vikingler, Baltık Denizi'nde, Rusya'nın iç bölgelerine kadar uzanan bir ticaret ağı oluşturmuşlardır. Ayrıca, Batı Avrupa'da da ticaret faaliyetlerine aktif olarak katılmışlardır. Vikinglerin ticaret yolları üzerindeki etkileri, ekonomik ilişkilerin gelişmesine ve farklı kültürlerin etkileşimine olanak sağlamıştır. Vikinglerin denizcilik becerileri ve keşifleri, onların tarih sahnesindeki önemini ve etkisini göstermektedir. Vikinglerin cesaretleri, keşifçi ruhları ve denizlerdeki hücumları, Orta Çağ Avrupa'sının en dikkat çekici denizcileri olarak onları unutulmaz kılmıştır. Vikinglerin Kültürel Mirası ve Etkileri Vikingler, sadece denizcilik becerileri ve savaşçı kimlikleriyle değil, aynı zamanda kültürel mirasları ve etkileriyle de tarih sahnesinde büyük bir öneme sahiptir. Vikinglerin kültürleri ve yaşam tarzları, birçok açıdan Orta Çağ Avrupa'sında ve sonraki dönemlerde iz bırakmıştır. - Dil ve Edebiyat: Vikingler, kendi dil ve edebiyatlarıyla önemli bir kültürel miras bırakmışlardır. Eski İskandinav dilleri temelinde gelişen Viking dili, günümüzdeki İskandinav dillerinin köklerini oluşturmuştur. Vikinglerin sözlü edebiyatı, destanlar, mitolojik hikayeler ve şiirlerle doludur. Viking şairleri, toplumun hafızası olarak görev yapar ve tarihlerini ve mitolojilerini aktarırlardı. - Sanat ve El Sanatları: Vikingler, zanaatkârlık becerileriyle ünlüydü. Ahşap oymacılığı, metal işçiliği, taş oymacılığı ve tekstil üretimi gibi alanlarda ustalıkla çalışırlardı. Vikinglerin yaptığı ahşap oyma gemi figürleri, mücevherlerde kullanılan karmaşık desenler ve heykeller, sanatsal yeteneklerini yansıtır. Vikinglerin sanat eserleri, zengin motifleri ve detaylarıyla dikkat çeker. - Hukuk ve Adalet: Vikinglerin hukuki sistemi, tarihte oldukça ileri bir düzeydeydi. Vikinglerin yasaları ve adalet anlayışı, toplum içinde düzeni sağlamak ve anlaşmazlıkları çözmek için etkili bir yapıya sahipti. Althing olarak adlandırılan bir meclis, yasaların tartışıldığı ve kararların alındığı bir platformdu. Vikinglerin adalet anlayışı, toplumsal düzenin korunmasında önemli bir rol oynamıştır. - Keşifler ve Ticaret: Vikinglerin keşifleri ve ticaret faaliyetleri, kültürel etkilerini geniş bir coğrafyaya yaymıştır. Vikingler, İzlanda'ya, Grönland'a ve hatta Kuzey Amerika'ya yerleşimler kurmuşlardır. Bu bölgelerdeki etkileri, yerel kültürlerin gelişiminde ve değişiminde önemli rol oynamıştır. Aynı zamanda Vikinglerin Baltık Denizi'ndeki ticaret ağı, ekonomik ilişkilerin gelişmesine ve farklı kültürlerin etkileşimine katkı sağlamıştır. - Sosyal Yapı ve Kadın Hakları: Viking toplumu, kadınların toplum içinde daha fazla özgürlüğe sahip olduğu bir yapıya sahipti. Kadınlar, toplumsal ve ekonomik hayatta aktif olarak yer alır, hatta bazıları savaşçı olarak da görev yapardı. Viking kadınları miras ve mülkiyet haklarına sahipti ve bazı durumlarda işletmeleri yönetme yetkisine sahipti. Viking toplumu, kadınların statüsü ve hakları açısından ileri bir durumda bulunuyordu. Vikinglerin kültürel mirası ve etkileri, Orta Çağ Avrupa'sı ve sonraki dönemlerde birçok açıdan hissedilmiştir. Dil, edebiyat, sanat, hukuk, keşifler, ticaret ve sosyal yapı gibi alanlarda Viking kültürünün izleri görülmektedir. Vikingler, sadece denizlerdeki cesaretli seferleriyle değil, aynı zamanda zengin kültürel miraslarıyla da unutulmaz bir toplum olmuşlardır. Read the full article
0 notes
bilimuzay · 2 years ago
Text
Pangea Nedir? - İlk Süper Kıta Nasıl Oluştu?
Tumblr media
Pangea Nedir? - İlk Süper Kıta Nasıl Oluştu?
Pangea, tarih öncesi dönemde dünya üzerindeki tüm kıtaların tek bir büyük kıta halinde birleştiği bir zaman dilimini ifade eder. Bu süper kıta, yaklaşık 335 milyon yıl önce oluşmuş ve yaklaşık 175 milyon yıl önce parçalanarak günümüzdeki kıtalara ayrılmıştır. Pangea'nın oluşumu, jeolojik süreçler ve yerkürenin hareketleri sonucu gerçekleşmiştir.
Pangea Ne Demek?
Pangea, "tüm topraklar" anlamına gelen bir kelime olup, tek bir süper kıta için kullanılan bir terimdir. Bu süper kıta, yaklaşık 300 milyon yıl önce tüm günümüz kıtalarının bir arada bulunduğu dev bir kıtayı oluşturuyordu.
İlk Süper Kıta Nasıl Oluştu?
Pangea'nın oluşumu, milyonlarca yıl boyunca gerçekleşen jeolojik süreçlerin sonucudur. Bu süreçte, yerkürenin hareketleri ve deniz tabanındaki levha hareketleri etkili olmuştur. Yaklaşık 335 milyon yıl önce, tarih öncesi dönemin karbonifer dönemi olarak bilinen zamanında, dünya yüzeyindeki tüm kıtalar, bugünkü Afrika, Antarktika, Avustralya, Güney Amerika, Hindistan ve Madagaskar kıtalarının da dahil olduğu tek bir büyük kıta halinde birleşti. Bu süper kıtaya Pangea denir. Pangea'nın oluşumu, yerkürenin iç tabakalarındaki hareketler sonucu gerçekleşti. Dünya yüzeyindeki kıtaların birleşmesi, deniz tabanındaki levha hareketleri nedeniyle gerçekleşti. Yerkürenin kabuğu, zaman içinde sürekli olarak hareket ederek farklı şekillerde çarpıştı ve ayrıldı. Bu çarpışmalar sonucu, levhalar birbirine doğru hareket etti ve nihayetinde birleşerek Pangea'yı oluşturdu. Pangea'nın oluşumu sırasında, yeryüzündeki dağlar ve diğer doğal oluşumlar da ortaya çıktı. Bu süreçte, Himalayalar ve Alpler gibi dağlar da dahil olmak üzere birçok dağ oluştu. Kısaca Dünya Neden Döner adlı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Pangea'nın Parçalanması
Tumblr media
  Kıtalar Ayrılıyor Pangea'nın varlığı, yaklaşık 175 milyon yıl önce sona erdi ve kıtalar günümüzdeki konumlarına doğru hareket etmeye başladı. Bu hareket, yerkürenin iç tabakalarındaki hareketler nedeniyle gerçekleşti. Pangea, yerkürenin iç tabakalarındaki hareketler sonucu, parçalanmaya başladı. Yaklaşık 200 milyon yıl önce, Pangea, Lavrasya(Laurasia) ve Gondwana adında iki büyük kıtaya ayrıldı. Pangea'nın ayrılmasının ardından, bu süper kıtalar birbirlerinden ayrılmaya başladılar ve günümüzdeki kıtaları oluşturdular. Bu süreç milyonlarca yıl sürdü ve hala da devam etmektedir. Lavrasya(Laurasia) Nedir?
Tumblr media
Lavrasya ve Gondwana Lavrasya, tektonik levhaların hareketleri sonucu oluşan bir süper kıtadır. Lavrasya, günümüzden yaklaşık 335 milyon yıl önce, Karbonifer döneminde oluşmuştur ve yüzölçümü yaklaşık olarak 200 milyon km²'dir. Lavrasya, Kuzey Amerika, Avrasya ve Grönland'ı kapsamaktadır. Lavrasya'nın oluşumu, Pangea'nın oluşumundan yaklaşık 100 milyon yıl önce gerçekleşmiştir. Pangea'nın oluşumu, tüm dünyadaki kara parçalarının birleşmesiyle gerçekleşirken, Lavrasya'nın oluşumu ise Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'nın bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu birleşmenin sonucunda, Urallar ve İskandinav dağ sıraları ortaya çıkmıştır. Lavrasya, yüzölçümü bakımından dünyanın en büyük kıtasıdır ve birçok önemli su kaynağına ev sahipliği yapmaktadır. Kuzey Kutbu'nun yaklaşık üçte ikisi, Avrasya bölgesinde yer almaktadır. Lavrasya, dünya nüfusunun büyük bir kısmını barındırmaktadır ve birçok kültür ve medeniyetin gelişimine ev sahipliği yapmıştır. Lavrasya, yüzyıllardır ticaret yolu olarak kullanılmış ve günümüzde de birçok önemli şehir bu kıta üzerinde bulunmaktadır. Gondwana Nedir? Gondwana, yaklaşık 510 milyon yıl önce var olan bir kıtaydı ve Güney Yarımküre'nin çoğunu kapsıyordu. Adını Hint-Avustralya Bölgesi'nin batısında yer alan Gondvana kütlesinden almıştır. Gondwana, dünyadaki diğer kıtalardan uzak ve izole bir konumda bulunuyordu. Bu nedenle, kendi kendine gelişebilen ve farklı türlerin ortaya çıkmasına neden olan birçok benzersiz habitat barındırdı. Gondwana kıtası, devasa ormanlar, yoğun bitki örtüsü, derin vadiler ve büyük göller ile karakterizedir. Bu benzersiz özellikleriyle, Gondwana, zamanında dünyanın en verimli ekosistemlerinden biriydi. Fakat zamanla, kıta parçalarının hareketi ve iklim değişiklikleri sonucu bu büyük kıta parçalanmış ve günümüzdeki Güney Yarımküre kıtalarının oluşumuna yol açmıştır. Gondwana kıtası, dünya tarihinin önemli bir parçasıdır ve günümüzdeki birçok kıtanın öncüsü olarak kabul edilmektedir. Afrika, Güney Amerika, Antarktika, Avustralya, Hindistan ve Madagaskar'ı içine alan Gondwana, tarih öncesi çağlarda yaşanan biyolojik ve coğrafi olayların bir izdüşümüdür. Gondwana'nın oluşumu, jeologlar ve paleontologlar tarafından günümüzde de detaylı olarak araştırılmaktadır ve hala bu süreçlerin yeryüzünde hissedildiği görülmektedir. Bu kıta, yüz milyonlarca yıl öncesindeki biyolojik evrim ve çevresel değişimlerin bize sunduğu bir mirastır ve günümüzdeki canlıların evrim süreçlerinde büyük bir rol oynamıştır.
Kıtalar Birbirinden Neden Ayrılıyor?
Kıtaların ayrılması, levha hareketleri sonucu gerçekleşen bir süreçtir. Yerkürenin dış katmanı olan litosfer, büyük levhalar halinde birbirinden ayrılmıştır. Levhalar, mantonun hareketi sonucu itilir ve sürüklenir. Bu sürüklenme sonucu, kıtalar birbirinden uzaklaşmaya başlar. Bu hareket, milyonlarca yıl boyunca devam eder ve kıtaların konumunda büyük değişimlere neden olur. Kıtaların ayrılması sırasında, okyanus tabanındaki sıcak magma yukarı doğru çıkarak yeni kabuk oluşturur ve okyanus tabanı genişler. Levhaların sürtünmesi sonucu oluşan depremler ve volkanik patlamalar da bu sürecin bir parçasıdır. Kısacası, kıtaların ayrılması, yer kabuğunun yapısal özellikleri ve levha hareketleri ile ilişkilidir.
Pangea'nın Dünyamıza Etkisi
Tumblr media
Pangea Günümüzde Dünya, sürekli olarak hareket eden ve değişen bir yerdir. Denizler yükselirken, kıyılar değişir ve dağlar oluşur. Pangea, Dünya'nın bir zamanlar sahip olduğu devasa bir kıta idi ve bugünkü kıtaların ana hatlarını oluşturmuştur. Bu süper kıta, yeryüzündeki hayatın evriminde büyük bir rol oynamıştır ve günümüzde de bilim adamları tarafından araştırılmaya devam etmektedir. Pangea'nın oluşumu ve dağılması hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, jeoloji, coğrafya ve evrim bilimleri gibi konulara ilgi duyanlar, konu hakkında yapılan araştırmaları ve bulguları inceleyerek, bu devasa kıtanın tarihini daha iyi anlayabilirler. Pangea’nın parçalanmasının ardından, bu plakalar giderek uzaklaştı ve bugünkü kıtalar şekillenmeye başladı. Bugünkü Afrika ve Güney Amerika gibi kıtalar, yaklaşık 100 milyon yıl önce ayrıldı ve Atlantik Okyanusu’nun oluşumuna neden oldu. Sonuç olarak, Pangea, Dünya tarihinin en büyük süper kıtasıydı. Yeryüzündeki tüm kıtaların bir arada olduğu bu devasa kıta, yaklaşık 335 milyon yıl önce meydana geldi. Pangea’nın varlığı, bugünkü kıtaların oluşumuna ve Dünya’nın jeolojik tarihine dair birçok şeyi anlamamıza yardımcı oldu. Bu devasa kıtanın varlığı, Dünya’nın sadece yeryüzünde değil, aynı zamanda altında da devasa değişimler yaşayabileceğini gösteriyor. Bugün, Dünya’nın jeolojik tarihi hakkındaki bilgilerimiz, bu süper kıtaların varlığına dayanmaktadır. Araştırmalar, Pangea’nın varlığı sayesinde Dünya’nın jeolojik tarihini anlamakta daha başarılı olduklarını gösteriyor. Bugünkü kıtaların nasıl oluştuğunu anlamak için, Pangea’nın parçalanması ve ayrılması sürecini incelemek gerekiyor.
Pangea Gerçek mi?
Pangea, gezegenimizdeki en büyük süper kıta olarak bilinir. Bu kıta, tarih öncesi dönemde var olan ve günümüzde dağılmış olan bir kıtaydı. Birçok bilim insanı, Pangea'nın varlığına dair kanıtların bulunması nedeniyle bu süper kıtanın gerçek olduğuna inanmaktadır. Pangea, tarih öncesi dönemde (yaklaşık 335 milyon yıl önce) tek bir kıta halindeydi ve dünya yüzeyinin yaklaşık 'unu kaplıyordu. Ancak, yaklaşık 175 milyon yıl önce, Pangea, süper kıtalar Laurasia ve Gondwana'ya ayrıldı. Bugün, Pangea'nın parçaları, dünyanın farklı yerlerinde bulunmaktadır. Pangea'nın varlığına dair kanıtlar, jeolojik araştırmalar ve fosil kayıtları gibi birçok kaynaktan elde edilmiştir. Örneğin, Pangea'nın parçalarının birbirleriyle tam olarak uyuşan jeolojik yapılarının ve kayalarının bulunması, bu kıtanın varlığının bir göstergesidir. Ayrıca, farklı kıtalarda bulunan fosillerin benzer özellikler göstermesi de Pangea'nın gerçek olduğuna dair bir kanıttır. Bazı bilim insanları, Pangea'nın var olup olmadığına dair kanıtların yeterince net olmadığını ve başka açıklamaların da mümkün olduğunu savunmaktadır. Ancak, çoğu bilim insanı, Pangea'nın gerçek olduğuna inanmaktadır. Sonuç olarak, Pangea'nın varlığı, jeolojik ve fosil kayıtlarına dayanan birçok kanıtla desteklenmektedir. Bu süper kıtanın tarih öncesi dönemde var olduğu ve sonradan parçalara ayrıldığı düşünülmektedir. Pangea, gezegenimizin tarihinde önemli bir yere sahiptir ve bugün bile birçok bilim insanı tarafından araştırılmaktadır. Büyük Patlama Nedir? adlı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Pangea’yı Kim Buldu?
Tumblr media
Alfred Wegener Pangea, ilk kez 1912 yılında Alman bilim adamı Alfred Wegener tarafından öne sürüldü. Wegener, kıtaların bugünkü yerlerinde olmadan önce tek bir süper kıta oluşturduğunu ve bu kıtanın daha sonra parçalara ayrılarak günümüz kıtalarını oluşturduğunu düşünüyordu. Wegener, bu fikrini ilk kez 1912'de yayımlanan "Köpüklerin Kayması" adlı kitabında ortaya attı. Wegener, Pangea teorisini destekleyen birçok kanıt topladı, ancak teorisi o zamanlar bilimsel camia tarafından genel olarak kabul görmedi. Wegener'in teorisi, 1920'lerde ve 1930'larda yavaş yavaş kabul edilmeye başladı ve sonunda günümüzde kabul gören tektonik levha teorisi ile birleştirildi. Bugün Pangea'nın varlığı, jeolojik ve paleontolojik kanıtlarla desteklenmektedir. Örneğin, aynı fosillerin bugün Afrika ve Güney Amerika'da bulunması, bu kıtaların bir zamanlar birleşik olduğunu göstermektedir. Pangea'nın varlığı, dünya tarihi ve kıta oluşumunu anlamak için önemli bir kavramdır ve bugün hala jeologlar ve paleontologlar tarafından incelenmektedir. Kaynak: Pangea Nedir? Read the full article
0 notes
cointahmin · 2 years ago
Text
Avustralya, kullanıma hazır Bitcoin ATM sayısı bakımından Asya kıtasını geride bıraktı. Çin, Japonya, Singapur ve Hindistan üzere büyük ekonomileri içeren Asya kıtası, dünya genelinde şurası toplam Bitcoin ATM’lerinin yüzde 1’ini temsil eden 355 Bitcoin ATM’sine konut sahipliği yapıyor. Dünya Genelindeki Bitcoin ATM Sayısı Düşüş Gösterdi2023 yılının başından bu yana Bitcoin ATM kurulumunda artış yaşayan Avustralya, Ocak ayında beşinci sıradan üçüncü sıraya yükseldi. Coin ATM Radar’dan alınan bilgiler, ülkenin fiat paradan kriptoya dönüşüm için efor gösterdiğini gösteriyor.Avustralya, geride bıraktığımız sekiz ayda önde gelen Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bilakis, Bitcoin ATM sayısını artırdı. Bu süreçte ise dünya genelindeki ATM sayısı düşüş gösterdi.  Cointelegraph’ın daha evvel yaptığı bir habere nazaran, 2023 yılının birinci iki ayında dünya genelinde 412 Bitcoin ATM’si devre dışı bırakıldı. Yakın vakitte Avustralya Hazine Bakanlığı’ndan sızdırılan dokümanlar, kripto mevzuatının yakında olduğunu ortaya koydu. Avustralya hükümeti bu kapsamda 2023’ün ikinci çeyreğinde istişare evrakları yayınlamayı planlıyor. Bununla birlikte, kabineye en son sunumların yılın ilerleyen periyotlarda yapılacağı düşünülüyor. Bu da kripto mevzuatına ait rastgele bir kararın 2024’e ertelenebileceği manasına geliyor.
0 notes
guncelpaylasim · 2 years ago
Text
Safari Yapılacak En Güzel Yerler
Safariler, Afrika’da safaride ziyaret edilebilecek en iyi altı yerde bulunan huzur, sürpriz ve beklenmedik lüks duygusuyla sizi evcilleşmemiş vahşi doğaya sürükler. Afrika kıtası, Amerika Birleşik Devletleri’nin tamamını sınırları içine üç kattan fazla sığdırabilir ve geniş oyun rezervlerine ve muazzam milli parklara ev sahipliği yapan Doğu ve Güney Afrika ülkelerinde keşfedilecek fırsatlar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
marketfiyatlari · 2 years ago
Text
Passiflora Meyvesi Fiyatı
Tumblr media
Passiflora Meyvesi Fiyatı özellikle tiktok yayıncıları tükettikten sonra sıkça araştırılmaktadır. Passiflora meyvesi kg fiyatı merak eden tüketiciler araştırmaktadır. Market fiyatları sitemiz sizler için güncel Passiflora Meyvesi Fiyatı araştırması sağladı. Passiflora Meyvesi Fiyatı araştırmasını güncel olarak sağladık ve sizler için bulduk.
Passiflora Meyvesi Fiyatı
Halk arasında Çarkıfelek Meyvesi Fiyatı olarak ta araştırılan Passiflora Meyvesi Fiyatı diğer meyvelere göre biraz daha pahalıdır. Passiflora meyvesi aynı zamanda çarkıfelek meyvesi, passion meyvesi ve tutku meyvesi olarakta bilinmektedir. İşte Güncel Passiflora Meyvesi Fiyatı; - 4 adet Passiflora Meyvesi Fiyatı 62,10 TL'dir. - Passiflora Meyvesi 8 adet fiyatı ise 80,10 TL üzerinden fiyatlandırılmaktadır.
Tumblr media
çarkıfelek meyvesi fiyatı
Passiflora Meyvesi
Passiflora edulis, çarkıfelekgiller familyasından çarkıfelek cinsinin en yaygın olan türüdür. "Maruçya" olarak da adlandırılmaktadır. Çarkıfelek adıyla bilinen meyveleri insanlarca tüketildiği için tropik bölgelerde ziraati yapılır. Bitki, asma sülüğü gibi helezonik tutmaçlarla tutunarak hızlı büyür.
Tumblr media
tutku meyvesi fiyatı
Çarkıfelek Meyvesi Neye Faydalıdır?
Çarkıfelek meyvesi antioksidan meyveler arasında yer alır ve bu özelliği sayesinde vücudu zararlı maddelerden arındırır. İltihapları temizlerken yeni hücre oluşumunu da destekler. Antioksidan gücünü kullanarak hem zayıflamaya hem de arınmaya yardım eder. Bu özelliği sayesinde kolesterolü de dengelemektedir.
Çarkıfelek Meyvesi Tadı Neye Benzer?
Çok şekerli olmamakla beraber ekşi bir tada sahip olan çarkıfelek, çekirdeklerinin bıraktığı çıtır tadı ile beğeni alır. Birçok türü olan meyve, yaz aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. https://www.youtube.com/watch?v=EXD3ziGcDxs Passiflora Meyvesi Fiyatı
Çarkıfelek meyvesi diğer adı nedir?
Passiflora edulis, çarkıfelekgiller (Passifloraceae) familyasından çarkıfelek cinsinin en yaygın olan türüdür. "Maruçya" olarak da adlandırılmaktadır. Çarkıfelek adıyla bilinen meyveleri insanlarca tüketildiği için tropik bölgelerde ziraati yapılır. Çarkıfelek meyvesi ile ne yapılabilir? Çarkıfelek meyvesinin kabuğu mor ve buruşuk olanları tercih edilir. Ortadan ikiye bölünerek içi kaşık yardımıyla yenir. Yoğurt ve dondurmaya katılarak tüketilebilen çarkıfelek meyvesi tatlılarda da kullanılır. - Antioksidan görevi görür - Kilo vermeye yardımcı olur - Depresyona iyi gelir - Strese iyi gelir - Uykusuzluğu giderir - Seratonin (mutluluk hormonu) yükselmesine yardımcı olur - Göz sağlığını korur - Bağışıklığı güçlendirir - Kolesterol ve trigliseritleri düşürmeye yardımcı olur Not: Her bünye farklıdır. Bu nedenle sizin için yaralı olup olmayacağını doktorunuza danışın. Rusya Alkol fiyatları 100 gramında 10,4 gram lif bulundurmasıyla günlük lif ihtiyacınızın yüzde 28’ini karşılıyor. Güney Amerika’da yetişen bu meyve, A ve C vitaminlerinden zengin oluşuyla antioksidan görevi görüyor. Bu özelliğiyle kilo vermenize yardımcı oluyor. Depresyon, stres ve uykusuzluğa iyi geliyor. Kalorisinin ve şeker seviyesinin düşük olması nedeniyle diyabet hastalarının da tüketebileceği bir meyvedir. Bim ıslak mendil fiyatları Anayurdu Amerika kıtası olan bu harika meyve, tropik sepeti sayesinde kapınıza geliyor. Dünyaca ''passion fruit'' ismiyle bilinen ve dilimizde ''tutku meyvesi'' anlamına gelen bu tropik meyveyi yediğiniz anda ismini fazlasıyla hak ettiğini anlayacaksınız. Amerika Market Fiyatları Kiminle Paylaşırım? Mutluluğu, kiminle paylaşmak isterseniz Çarkıfelek meyvesini de onunla paylaşabilirsiniz! Seratonin yani mutluluk hormonunu yükseltmeye yardımcı olan passion fruit; stresi, depresyonu ve uykusuzluğu da uzaklara gönderiyor. Astım hastalığının doğal tedavisinde bir alternatif olan bu meyve; güçlü bir antioksidan ve lif kaynağı. Nasıl Olgunlaşır? Olgunlaşmış bir çarkıfelek meyvesinin dış kabuğu mor renkte olmalıdır. Kabuk, genel olarak sertliğini korur. Olgunlaşmış halini; 2-7 derece arasında, nem oranı yüksek olan bir alanda bir haftaya kadar saklayabilirsiniz fakat bu meyve o kadar lezzetlidir ki; saklamak yerine anında yiyeceğiniz neredeyse kesindir. Migros Rp Fiyatları Mor kabuklu bir çarkıfelek meyvesini bir bıçak yardımıyla ortadan ikiye kesin; içindeki akışkan lezzetin dökülmemesi için gayret edin. Ardından yayılan nefis koku iştahınızı kabartmaya yetecektir, bir kaşık yardımıyla içindeki, çekirdekli, sulu ve ferahlatıcı iç dolguyu çıkartın ve çıtır çıtır yenilebilir çekirdekleriyle bu meyvenin keyfine varın. İsterseniz içecek ya da tatlılarınızda da kullanın. Çağrı Market Peynir Fiyatları - Çağrı Market Et Fiyatları Read the full article
0 notes