Tumgik
#Allahallah ya
mel-inoe · 10 months
Text
gelen giden duygusal düşünme duygusal düşünme diyip duruyor aq bi salın da üzüntümü yaşayayım kolay mı lan yaşananlar ben niye beton heykel gibi sapasağlam durmak zorundayım üzülmeye hakkım yok mu anasını satayım
4 notes · View notes
operasyon · 15 days
Text
Üniversite yıllarında birinci sınıfın ilk bir kaç ayında çok samimi olduğum bir hatun vardı. Bir kaç ay benle takıldı. Her sabah karşılaştığımızda gelir son derece samimi bütün vücuduyla sarılır öper filan. Sevgilim olsa ondan bile bu samimiyeti beklemem yani o derece sevgi dolu bir insan. Ben de seviyorum doğal olarak. Ama arkadaş. Aramızda duygusal bi şey yok.
İlk yarı yıl bitmişti. Tatile gitti geldi ama baktım değişmiş. Benden uzak duruyor. Benden kaçıyor. Konuştuğumuzda eski samimiyet yok. Resmi bir hale döndü.
Yine de süpriz saymadım. Kendi durumumu biliyorum. O'na özel de değil. O günnlerde birlikte görülmenin konuşurken görülmenin bile tehlike yaratacağı adamım. İnsanlar korkuyor ve uzak duruyor.
Bir gün anlayabileceğim biçimde dedi ki " Politik ortam son derece kötü, tehlikelere atılmak istemiyorum, sende poltik bir kişisin, senden zorunlu uzaklaşmam gerekiyor". Anlayabileceğim makul bir gerekçe. Tabii ki, bunu doğal sayıyorum. Herkesin kendi tericihi olması gereken bir konu. Sorun etmedim. Ben de hak verdim. Benim yüzümden başı belaya girsin istemem. Ona kısa bir süre kızdığımı sonra hak verdiğimi yüzüne söyledim. Ama o günlere ait bir mani uydurmuştum onu da söyledim yine
"Seni bir yolculuğa gönderdim
Gittin de geri gelmedin.
Gelmiş dediler varıp baktım
Geleni hiç bir şeye benzetemedim"
---
Belki bir yıl geçmiştir olayın üstünden. Artık poltik ortamda da gergin değildi. O gergin günleri başıma bir badire gelmeden atlatabildim. Bu hatunun ev arkadaşı mı gitmiş kendisi yurttan mı atılmış tam aklımda değil olay ama bir nedenle evsiz kalmış.
Bana geldi. "Bu gece bile kalacak yerim yok" dedi.
Bir düşündüm. "Bizde kalabilirsin. Belki alıştığın konforlar olmaz ama sokakta kalmana gönlüm razı değil" dedim. Geçmişte de kalsa eski arkadaş.
"Siz de nasıl kalacam?" dedi
"Büyük bir evimiz yok.. sana ayrı bir oda veremem de ben kendi odamı veririm... ben de salonda yatarım. Bu evsizlik durumu da sonsuz değildir, zamanla başka çözümler bulursun ama bir süreliğine bizde kalman mümkün olur" dedim.
Kendimce fedakarlık ediyorum. O saniye de evden gelecek saçma sorulara, salonda yatarken bölünecek uykulara, sonra oluşacak kızgınlıklara, ben yavan ekmek yiyorsam da onu misafir sayıp hiç olmazsa standart yemekler hazırlamak için düşülecek sıkıntılara kadar her şey aklımdan geçerken ne dese!
" Tabii bu arada sana bedeva karılıkta yapmış olurum değil mi?"
Belki o bu sözü dalga geçerek espri olarak söylese kızmazdım ama büyük bir ciddiyetle söylüyor.
Bu sözü duyan 100 erkekten kaç tanesi ne anlar ne tepki verir, işin doğrusu bir fikrim yok.
Benim o günkü durumumda bana edilen ağır bir hakaret gibi geldi. Ne demek ya bu? Ben evsiz yurtsuz kalmış kızlardan yararlanacak bir alçak mıyım? Beni nasıl böyle aşağılar hem de ben onun için bunca fedekarlığa hazırken?
Kimbilir belki o çok ciddiydi. Sözü belki bir alay bir aşağılama içermiyordu ama benim algılayışım anlattığım gibi oldu. Sözü bana iğrenç gelince bende tamamen çakal moduna geçtim.
" E tabii canım...İyi tarafından bak daha ne istiyorsun ki.. işte seni de seks dahil her anlamda doyuracam. Salonda yatmaktan da vazgeçtim. Birlikte aynı odada yatabiliriz" dedim.
Son derece masum, son derece iyi niyetli biçimde ben onun için bin tane sıkıntıya hazırken o bana bunu derse bu iğrenç tepkiyi haydi haydi hakketti ama şimdi çok kızacak diye bekliyorum.
" Biraz düşünüyüm. Daha sormadığım bir kaç arkadaş var. Duruma göre sana haber veririm, sağol" dedi
Allahallah....O güne kadar oluşan ahlakımı anlayışımı kültürümü aşan bir tepki.
Arkadaşımken ondan ne böyle sözler beklerdim ne böyle davranışlar.
Artık bu kişiye nasıl saygı duyuyum diye düşündüm. İmkanı yok. Hem beni aşağıladı hem kendisini diye düşünüyorum.
Ben de tepki olarak gördüğüm yerde aşağılıyorum. Kimseye yapmadığım ağır alaylar dalga geçmeler falan filan filan..tabii hoş olmuyor. Bir gün özel olarak konuştu. Rol gereği o konuşmaya ciddiyet havası veriyor. Kızgınlığıma neden olarak politik konuları bulmuş, politik konularda davranışları, o eski uzaklaşmaları beni kırmışsa özür diliyormuş vs...
Gerçek konuyu, beni asıl neyle kızdırdığını yeniden açmadım bile. Artık onla uğraşmamaya karar verdim ve konu kapandı gitti.
Kimbilir bir iki yıl geçmiştir. Büyük bir guruptayım.. Ortalama dışı büyük bir gurup.. belki yirmi kişiyle sohbet ediyoruz. Hepsi arkadaşlarım. Tam ben konuşurken bu hatun geldi. Yılların intikamını orda alacağını düşündü herhalde: "Sen son derece kötü, son derece şeytani birisin ama bu kadar iyi insanı başına nasıl topluyorsun?" diye sordu.
Kalabalığı pohpohlayıp beni yalnızlaştıracak.
Hiç mütevazi olmadım. "Ben bu hayatta göreceğin belki de en iyi adamdım. Beni sana kötü davranmaya sen kendin zorladın" dedim.
Sadece milleti gülümsettik bu saçma son tartışmayla.
--
Biliyorum ki anlamamıştır bile. Beni kıran kızdıran, ona duydfuğum saygıyı yok eden şeyin o evsiz kaldığı gün söylediği söz olduğu aklına bile gelmez.
Hatta belki o günün hatırlasa o sözleri hatırlasa iyilik edecek olanın ben değil de kendisi olduğunu bile ileri sürebilir. Ne de olsa "bedava karım" olacaktı.
----
Şimdi böyle anlatıyorum ya... anlattığım bu hatunda bu toplumun vasatı değil yine de eliti bile sayılır. Bir kere insan ilişkilerinde sıcak. Şu toplumun sahte ahlaklı insanları gibi vara yoğa amanın tacize uğradım vs demez. Belki benden çok kitap okumuştur. Sevgiye inanır. Açık yüreklidir sinsilik filan yapmaz. Ailesi öğretmendir kültürel bir ortamda büyümüştür. Neşelidir vs...
Ama işte bir yer var ki her insan kendi başına bir dünya. Bir insanla ilişki kurmak iki dünyanın karşılaşması gibi bir sonuç doğuruyor bazen . Kimsenin kötü olmasına gerek olmuyor.
Sembolik olarak şimdi uzayın boşluğundan dünyamızla kesişen bir yörüngede yeni çok güzel bir dünya çıkıp gelmiş olsa...
Hatta o bizim dünyamızdan daha güzel olsun. Onda da elfler ve diğer fantastik canlılar - minatorlar, boynuzlu atlar, ejderhalar, dinozorlar -yaşıyor olsun. Bu iki dünya çarpışsa ikisi de yanar tuz buz olur.
Bunlardan hangisi kötü? diye bir soru olmaz. Bir suç yoktur. Bir kötü niyet yoktur. Sadece başka başka dünyalar olmaları her şeyin kötüye gitmesine yetebilir.
---
Bu uzun hikayeyi neden anlattım?
Buralarda da bu arkadaşıma benzeyen ama ayrı dünyaların insanı olduğumuz insanlar yok mudur?
Bence vardır.
0 notes
muhammadankhadim · 3 months
Text
Le Jugement dernier
Sultanul Awliya as-Sayyid Mawlana Shaykh Muhammad Nazim ‘Adil Al-Haqqani An-Naqshbandi ق sohbat, 20 mars 2010, Lefke Dergah, ChypreDastur ya Sayyidi, dastur Ya Sultan, madad.Allah Allah, Allah Allah, Allah Allah, Aziz AllahAllah Allah, Allah Allah, Allah, Allah, Subhan AllahAllah Allah, Allah Allah, Allah, Allah, Karim AllahAllah Allah, Allah Allah, Allah, Allah, Sultan AllahYa Rabbi salli wa…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
ay--tenli--kadin · 1 year
Note
Allahallah Çankırıya nasıl gidiyorsun peki
E hani ben üniversite okuyorum ya kanka
0 notes
ruhudenizolankiz · 2 years
Text
Ya nie bana inanmıyorlar bişey yok diyorsam yoktur seninki kim seninki kim diyip diyo duruyorlar baştada annem anlamıyom yok diyom yoğğğğğğğkkkkk AllahAllah
2 notes · View notes
ehlibeyt-yolu · 3 years
Text
Tumblr media
HZ.ALİ pirimiz Buyuruyor ki Kim hak katında makamının Nasıl olduğunu Bilmek istiyorsa.hata ve suç ettiği zaman hakkın kendi yanındaki makamının Nasil olduğuna Baksın. Vede özünü dara çeksin eğer doğruyu bulur vede hatadan döner ise bak ozaman nasıl hızırı yanında hazır ve nazır görüyor. Hak orda ve onda vücut buluyor ve zuhur ediyor. Düşmeden önce çamura. iyi bak özündeki hamura umut katma boş uğura. Yolunuz ulu ola gönlünüz iman dola hak muhammed ali yardımcınız ola hızır yodaşınız olsun rehperiniz 12 imamlar ola. Gerçeğe Hû. mümine ya Allah Ya Muhammed ya ali allahallah..
----------------------
Hz.Ali buyuruyor ki;
Akıllı insanın dili, kalbinin arkasındadır: önce düşünür sonra konuşur.
Ahmağın kalbi ise dilinin arkasındadır: önce konuşur, sonra düşünür.
------------------------
Hz.Ali (as) Buyuruyor ki: “ Biziz nübüvvet agaci, vahyin indigi mahal; meleklerin inip çiktiklari yer. Biziz ilim mâdenleri, hikmetlerin kaynaklari. Bize yardim eden, bizi seven, rahmeti bekler; bize düsman olan, bize bugzeden, azâbi bekler. ”
Nehc'ul Belaga,Hutbe:109 ..
3 notes · View notes
acid-gramma · 4 years
Note
Kızın diğer kişilikleri bu durumun farkında mı çok ilginç bir durum oha video falan çekmesi
Yaw git izle allahallah ya...
Bende olsa kesin alterlerim birbiriyle anlaşamazdı ve yutub açsam oçun biri kapatırdı her kontrole geçtiğinde :D diğer personaları ikna etmek de zor olurdu benim icin. Kızın neredeyse hepsi birbirine çok saygı duyuyor koruyor kolluyor falan o yönden imrendim baya. Mesela jade kişiliği çocukları konusunda çok hassas ve çok haklı bence https://youtu.be/ZdmPlIjIrBI
youtube
15 notes · View notes
susmakyok · 4 years
Text
Hiç aklımda olmayan bi işe başladım Allahallah ya hadi bakalım azcık para kazanıp hayatı biraz daha seveyim bari
2 notes · View notes
layfmacun · 5 years
Note
tmm ozm onu döverim allahallah
Ya boksörse , neyse orasını sen düşün..
1 note · View note
inkspclled · 5 years
Text
estambul todavía le sentaba rara. unos pocos años y todo parecía haber cambiado -- o quizás él se había vuelto tan distinto, tal cual la metáfora del río de heráclito. sí, era un hombre muy diferente del que dejara aquella ciudad y aquella mujer que ahora vivía atrás de aquella puerta. y su bebé. ahora, más viejo y más maduro, cargaba unos tantos arrepentimientos y, en aquel momento, unos tantos nervios más. sonó la campaña aunque ya le había enviado un mensaje a feride avisándola que la esperaba. y esperaba que ella le dejaría ver su bebé que ya hace mucho no era un bebé; esperaba tanto, aunque no lo dijera. allahallah, tenían mucho que hablar. @geermanotta
Tumblr media
2 notes · View notes
mel-inoe · 10 months
Text
ULAN BEBEYİ ÇEKMİŞ KÖŞEYE DÖVÜYOR GECE GECE MANYAK MISIN BE
5 notes · View notes
operasyon · 1 year
Text
 Fantastik aşkım Jezabel benim için bir şey yapmış mıdır? Kimbilir...
Ben  rastgele zamanlarda belki tesadüfen karşılaşırız diye okul bahçesinde yada kantinde onu beklerdim. Sözleşerek olan bir olay değil ama orda olmazsam görme ihtimalimin daha düşük olacağı da kesin.
Biliyorum bir zaman O da sırf beni görmek için kantini bahçeyi, olabileceğim yerleri arardı. O bunu bir gurur meselesi yapmıyordu. Bulamazsa “dün seni her yerde aradım” diyebiliyordu. Ben daha aptaldım. Böyle bir söz söyleyemezdim. Onu beklesem yada arsam bile bunu ona söylemezdim.
---
Hayatın dengesizliği işte yada sadece benim dengesizliğim. Bir ara “seninki geliyor” modası çıktı. Bana özel moda.
Bir gün Okuldan çıkacağız. Yanımda Gülcan var. Bahçeden geçerken birden ani bir kahkaha “ Şu kız sana aşık Hüseyin” dedi. Bir yandan da “ bakma bakma, sen bakma dikkat çekmeyelim” diyor.
Gidecekken durduk biraz ayak üstü. Kimmiş bu aşık merak ettim. Neyse dikkat çekmeden bana iki tane kızı gösterdi. Biri ötekine demiş ki “ Aha seninki geliyor “
Ben duyamadım ama o duymuş.
Kızlar daha dikkatli belki bu konuda.
“Yahu o bahsettikleri seninki dedikleri ben değilimdir” diye iddalaşıyorum. O da kabul etmiyor, seninkinin ben olduğumdan emin.
Ben gösterdiği iki kızı da tanımıyorum.
İlerleyen zamanlarda netleşti ki, ben de emin oldum ki kız gerçektende bana ilgi duymuş. Uzaktan uzağa. Gerçekten de tanışmamıştık bile.
Bu olaydan sonra ama kısa süre belki bir ay sonra benzeri bir olay felsefe sınıfında yaşandı. Felsefecilerle ortak ders alıyoruz. O derslerin biri başlamak üzere. Sıraların arasında yürüyorum ama geçeceğim yerde iki kız var. Biri ötekine yine aynı sözü söyledi. “ Yol ver... senin ki geliyor” Sonra bir gülüş.
Allahallah şaka gibi...
İlk seferde olduğu gibi olayın peşini bırakmadım. Bu sefer en azından “ seninki geliyor” diyen kızı tanıyorum. Arkadaş filan değiliz ama tanışmıştık sadece. O yine hiç tanımadığım kendi arkadaşına diyor bu sözü.
Geçip gitmedim bu sefer. Zaten yanlarındayım sağır rolü de yapamam. Tanıdığım hatuna “ ben kimin seninkisiyim?” diye sordum. O da benim gibi köylü şivesini bırakmamış bir hatun. Konuşmasından samimiyet hissedilen biri. “ Aha bu yav” yanında ki dikilmekte olan arkadaşını gösterdi.
Sarışın bir hatun. Aynı sınıfta olduğumuza göre felsefe bölümü hatunlarından biri de o.
Ama o da dikkatimi çekmiş biri değil olayın öncesinde.
Açıklamayı yapan kız biraz daha açıkladı 
“Bu kız sana aşık, kafamın etini yiyor her gün, seni görse bir dert görmese bi dert, gün boyu seni anlatıyor bana, valla beni bıktırdı artık, sizi tanıştırıyımda ne olacaksa olsun”
“Şaka mı yapıyorsunuz?” dedim gülerek. Sakin kalmaya çalışıyorum..
Bu sefer kendisi girdi olaya onun ki olduğum hatun.
“Ben sana aşığım gerçekten, seviyorum ya ne yapıyım” dedi.
“ Allahallah ne denir ki şimdi, başıma her gün böyle şeyler gelmiyor, şaşırdım” dedim.
Kız da “ Ben senden bi şey beklemiyorum.. Umutluca sevmedim. Sadece seni seviyorum ama seni hiç ilgilendirmeyebilir bu. Belki sevgilin bile vardır özel hayatını bilmiyorum ( laf arasında sevgilin var mı diiye de kaygılıgözlerle bakarak sordu.) ama olsa da olmasa da senin için sorun yaratmam. Ben kendi kendime seviyorum. Zaten şu anda tanışıyoruz buna tanışma denirse, senin bir sorumluluğun yok. Seni sevmeme izin veriyor musun? “ dedi. Sonra yanıtımı da beklemedi. 
“Gerçi izin vermesende ben sevmeye devam ederim. Sonuçta senin iznini alarak sevmedim bu güne kadar “
Ezik bir ruh haliyle söylemiyor bu sözleri. Hatun vasatın üstünde güzel bir hatun. Kendine güveni tamdır bu konuda. 
Tabi bende tavan bir ego bu anda “  bütün kızlar  da bana aşık canım, hiç rahatım kalmadı bu dünyada”  ama şaşkınım da. Sonuçta başıma her gün böyle bir şey gelmiyor. Bi de hiç beklemediğim bir an. Yine bir dersin öncesi.
Söyleyecek bir şey bulamadım. Onlara da söyledim.
“Bu durumda ne denir ki, söyleyecek bir söz bulamıyorum” dedim.
Hatun o ana kadar iyi gitmişti. İyi konuşmuştu. 
Ama işte aşkın trajedisi... gururunu yerlere saçmadan durmaz. 
“Umutluca sevmedim ama yine de merak ediyorum hiç umut yok mu aramızda?” diye sordu.
Sormamalıydı.
Strateji hatası. Bırak adam bir üstündeki şoku atsın. Bırak gidip yerine otursun. Üç beş dakika düşünsün. Üç beş dakika nasıl olur diye hayal kursun. Derste seni şöyle bir alıcı gözle süzsün. Bi bakışlarınız kaşılaşsın. 
Yok. Yanlış biçimde üsteledi.
Hem sorusu da yanlış. Umutsuz olacak yada umut duyacak bir şey yok. Hiç bir tepki vermedim ki daha kendi umutsuzluğunu peşinen kabullenmiş biçimde sordu.
Bir yanıt vermek zorunda kalınca, “ yok, hiç umut yok. Seni boşuna üzmeyim” dedim.
Yoldan çekildiler üzgünce, gidip yerime ancak oturabildim.
Yol keserek ilanı aşk mı edilir canım?
Şimdi düşünüyorum da neden olmasın. Sevilesi bir hatundu. İkimizde öğretmen olur çoluk çocuk büyütürdük. Şu fani dünyada ev bark araba filan almaya çalışırdık. Sonrada ölür giderdik. Zaten hayat başka ne ki ortalama insanlar için?
Ama işte yöntemi yanlıştı.
O anda ısrarla bir yanıt beklemesi yanlıştı.
Epeydir söylemediğim sözü tekrar ediyim: Yanlış bir yolla - yöntemle doğru bir hedefe varılamaz.
0 notes
pitchblackkk · 5 years
Note
Tamam ne kızıyorsun ya gıcıklık yapmadım ben bi kere hem bekle sabret ne olucak bir güncük :))
Kizdirtma ozmn allahallah Nyse affettim bi guncukluk nfnsbfks
0 notes
mel-inoe · 1 year
Text
kalkıp ders çalışasım geliyor şimdi de.. matematik çalışasım.. bi ton bilgi öğrenesim var.. ya ne gerek vardı beni inat ettirmeye, çalışasım geliyomuş benim normalde ALLAHALLAH
#23
2 notes · View notes
operasyon · 2 years
Text
Hayatımdan geçen hatunları düşündüm de bu gün. 
Acaba yalnızım derken bir sürü hatunun hayatından da ben mi geçtim diye düşündüm.
Öyle ya.. istisna bile olsa bu günkü toplumda, bir erkek de tanışıp sevdiği ilk kadınla evlenebilir.
Bir olasılık olarak mümkün
---
Sevdiğim hatunlar hayatımda istediğim pozisyonda durmuyorsa, arkadaş olarak kalmayı içime sindiremezdim. Tek bir istisnası oldu. Üniversite de hoşlandığım ilk hatunu liseden kalma bir sevgilisi varmış.Bunu öğrenince tamam onu arkadaş statüsüne indirebildim. Erkek arkadaşını da tanıyordum. O  da bizim okulu kazanmıştı. Genellikle güzel hatunların yanındaki herifleri layık bulmam, aşağılarım.. bu da bir isitisna, bu platonik aşkımın arkadaşı da efendi bir herif, yakışıklı.. tanıdığım kadarıyla iyi bir çocuk o günlerde.
----
Bir kış gecesi. Psikolojik danışma ve rehberlik dersinden çıktım. Hava karanlık. Dışarda yağan kar bir anda okulun iç bahçesinde kalın bir tabaka yaratmış. İnce ince yağmaya devam ediyor. İç bahçede kimse yok. Bahçe ışıklarından birinin altında, kar yağışı sürerken biri bekliyor. Baktım platonik aşkım, tatlı arkadaşım. Gökte de dolunay var. Zaten güzel bir kız. Kardan yansıyan ışık, lamba ışığı, dolunay, karın kendisi hepsi hatuna yansıyor. Eşsiz güzel bir manzara yaratıyor. Bende tabii şair gönlümle durumu daha da abartabiliyorum. İçimden evrende eşsiz bir an, iki yıldızın çarpışmasından daha olağandışı nadirlikte bir an yaşanıyor. Bu ışığı hiçbir ressamın bulamayacağı, hiç bir ressamın tasvir edemeyeceği güzellikte bir an. Milyonlarca dolar harcasalar yeniden yaratılamayacak bir set, bir fon.
Gerçekten çok seviyorum hatunu. Güzel olduğu kadar çok zarif bir insandır. Kibardır, ince düşüncelidir. şefkat doldur. 
O anın güzelliğini bozmadık bile kelimelerle. İkimizde bekledik bir süre karda sessizce.
Şu kadar da samimiydik. Hatunun  hamile olduğunu, kendi annesinden hatta sevgilisinden önce bile ben öğrendim. İlk bana güvenerek söyledi.
Başka hiç bir arkadaşımın ilgi alanında olmaz. Benim telefon borcum var mı, ödedim mi diye telefon şirketini arayan soruşturan bir hatun.
Arada geçen olaylar detay... okullar bitti. herkesi iş güç peşinde, kimileri evleniyor filan..  O da zaten tanıdığımız arkadaşıyla evlendi. bizde görüşmeyi sürdürüyoruz.
Okuldan sonraki İlk bir kaç yıl beni arıyordu. Buluşup görüşüyorduk bir kaç ayda bir bile olsa.
Sonrada aramayı sürdürdü ama baktım, beni artık yalnız görüşmek için aramıyor. Hep başka bir arkadaşımız dolayısıyla arıyor. “Urfadan filanca arkadaşımız geldi hüseyin sende gel”. İyi geliyim.. gidiyorum. Sorun yok. ama baktım bu sürekli bir hale geldi. Sürekli hale gelince dikkat çekiyor. Artık beni hiç aramıyor. Ben şehre gelip gidenler için eskort gibi bir şey miyim? Allahallah!
Sıradan biri yapsa, eh eyvellah ederim. Bu benim canım arkadaşım yav. Yıllar geçmiş, ondan hiç bir çıkarım yok. seks beklemiyorum, aşk beklemiyorum, makam beklemiyorum, parasal bir çıkar beklemiyorum.
Saf sevgimi veriyorum saf sevgi bekliyorum.
Beni altı ayda bir kere başkaları için arıyorsan bi kere de “hüseyin öldün mü kaldın mı nasılsın ?” de. İşin gücün çoktur tamam.. bu kadar bile olsa sor kapat telefonu.
Yok. Tanıdığım zarif hatunun yerinde yeller esiyor.
O sevimli kızın yerine vahşi bir iş kadını geldi.
Çiçek çocuğu hippi kızın yerine kapitalizmin tanrısı geldi.
Kapitalizmin tanrısıyla benim ne işim olur?
Yine aradığı bir gün ben  kararımı çoktan vermiştim. Gemileri yakmıştım.
Yine “bir arkdaşımız ankaraya gelmiş, görüşelim” dedi.
Ben de “ ben ankaradayım zaten” dedim. “Yirmi otuz yıldır ankaradayım”
Bu sözün altında yatan anlamı bile anlayamayacak kadar kopmuş zarif dünyasından.
Baktım anlamıyor. Daha bi açıklama yapılamaz. “Beni bir daha arama, görüşmek istemiyorum kimseyle” dedim.
Bir kaç saat sonra yine aradı.
“ Seni ben kızdırmış olamam. herhalde kızgın bir anına geldim, şimdi sakinleştin mi” falan dedi.
“ Duygularım aynı. artık seninle görüşmek istemiyorum” dedim. Bitti gitti.
----
Bu bitişten bir kaç yıl sonra da açtım baktım facebookta. Artık öğrenciliğimiz bir tarafa görüştüğümüz günler de ki güzelliği de kalmamış.
Tamam zamanın eli bana da değdi. Ben de artık 18 yaşında değildim ama ona göre hem fiziken hem ruhen daha az aşınmıştım diye düşünüyorum.
“Bu kızı çok seviyordun zamanında, hiç bir şey beklemeden seviyordun. Şimdi şu karşında duran kişiliğinde zarafeti yitirmiş, fiziğinde güzelliği yitirmiş kadınla evli olmak ister miydin?” diye sordum kendime.
Duygumu yazıyım: verilmiş sadakam varmış gibi baktım duruma! 
Nerden nereye?
Ayışığında evrensel bir mucize gibi gelen güzelliğinden, en vasat insanların dünyasına yuvarlanmamız çok da uzun sürmedi.
---
İşte böyle olayları düşününce diyorum ki: üzülmem. En beklemediğim insanlardan bile her şeyi gördüm ben sanırım.
0 notes
operasyon · 2 years
Text
Kendimi hayat deneyimleri konusunda yetersiz sayıyorum ama bu son kiracım güzel bir örnek oldu bana.
Adama baktıkça, “iyi ya.. o kadar da boşa yaşamamışım” diyorum.
Adam benden on beş yaş büyük. Aşçılık filan yapmış. Evlenmiş boşanmış, karısı evine maaşına filan el koymuş. En nefret ettiğim şeylerden biri, adam sözde aşçı ama tanıdığım mafyaların ağzıyla konuşuyor. O tarzı yansıtıyor. Ben belge filan istememiştim ama muhtemelen sabıkası filan da vardır.
Artık çıkaracağım evden. Çıkmamak için bana öyle saçma gerekçeler sunuyor, o kadar temelsiz tehdit ediyor ki, zekama hakaret sayıyorum adamın her sözünü.
Haziranda aramıştım. Tamam haziranı da öderim temmuzu depozitoya sayarız çıkarım dedi. İyi ne güzel. 
Geçen gün aradım son derece iyi niyetle. Amacım, adam çıkacak madem, temmuz kirasını da ağustosu da ödemesin. Parası birikir daha kolay taşınır. Yaşlı bir insanı mağdur etmeyim diye düşünüyorum. Bunun için aradım. Sonra bunu kim kışkırttıysa kışkırtmış.
“Yok ben bedeva oturmam, kiramı öderim” filan diyor.
Allahallah....
Ev sahibi kira istemiyor kiracı öderim diye diretiyor. Hiç böylesini gördünüz mü?
Sanmayın ki bu kadar onurlu bir adam da ondan böyle diyor. Aklından kimbilir ne hinlikler geçiyor,,, muhtemelen “mahkemeye filan verilirsem bariz bir suçum olmasın, kirasını ödemiyor diyemesin” diye kirayı eksiksiz ödeme yanlısı.
Ama evden çıkma yanlısı hiç değil. 
Haziranın sonundaki sözlerini unutmuş.
Çünkü baktı gördü ki ortalama ev kiralarının üçte biri fiyatına oturuyor. Bunu kaybetmek istemez hiç. Kira diye ödediği para cep harçlığı. Kim gönül rızasıyla çıkar?
Son olarak  tutturmuş, çıkmak için şart olarak, benden o eve kendim taşınacağıma dair bir belge istiyor.
Veriyim dedim. Gel ben sana öyle kağıtlardan bin tane veriyim dedim.
Yav hangi hakim ne karışır benim nereye taşınacağıma, kendi evimi ne yapacağıma. Kaldı ki kendimde kiracıyım. İşgüzar bir hakim öyle bir dosyayı mucize eseri kabul etse bile “ taşınacaktım, çok iyi kiracı buldum taşınmadım” derim. Bu kadar. Beni ipe mi çekecekler?
Bana bir şart koşamaz çünkü ben ayrıca “kiracı tahliye taahhütnamesi” aldım. Adama çık dediğinde bir ay içinde çıkacak. Altını imzaladı güzelce. Adını yazdı. Yani istesem adamı ocakta bile çıkarırım kışın ortasında.
Hep iyi niyet. Hep iyi niyet.
Aslında hukuken hiç bir değeri olmayan kağıt parçalarına umut bağlamak nedir?
İşte bu adama bakınca diyorum ki, en azından şu beş yaşındaki çocuk zekasına ve deneyimine sahip aptal adamdan daha iyi yaşadın. Bak evlenmiş çoluk çocuğu olmuş ama o hayat bu adama hiç bir şey katmamış. Bomboş. Demek ki senin içinde evlenmemek  bir kayıp değil diyorum.
İsterse züğürt tesellsi olsun durum bu
-----
Kendi salaklığımı da yazıyım. Adam istese söylemezdi bile. Karısından ayrıldığını malvarlığını kaybettiğini, emekli maaşının bir kısmına el konulduğunu söylediği halde kefilsiz mefilsiz o adama evini kim verir.?
Adam “çıkmam” dediğinde alacağın bir şey yok.
Bunu da ancak bir gerizekalı yapar.
Ben de böyle bir gerizekalıyım işte.
0 notes