Türk Dünyası Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu üyesi, Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, Irak Türkmen Cephesi’nin 28. Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonuna katıldı.
Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, ankara’da düzenlenen Irak Türkmen Cephesi’nin 28. Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonuna katıldı.
Ankara’da düzenlendi
Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliği, ITC’nin kuruluş yıl dönümü…
MUSKİ Genel Müdürlüğüne yeni atanan Yılmaz Şengül, Bodrum’da yaşanan içme suyu sorunlarının çözümü için ayağının tozuyla sahaya indi. Şengül, alternatif su kaynakları oluşturarak Bodrum’u susuz bırakmamak için tüm güçleriyle çalışacaklarının ve sorunları çözeceklerini söyledi.
MUĞLA (İGFA) – Muğla Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MUSKİ) Genel Müdürlüğünde görevi yeni devralan Yılmaz Şengül hemen çalışmalara başladı. Şengül, ayağının tozuyla Muğla’nın en büyük su sorununun yaşandığı Bodrum’u ziyaret ederek bölgelerde incelemelerde bulundu. Genel Müdür Şengül, bölgede yaşanan su sorunlarını bildiğini ve bununla ilgili alternatif kaynak oluşturmak için çalışmalara başladıklarını vurgulayarak, yeni sezonda Yarımada’da su sorunu yaşanmaması için tüm güçleriyle çalışacaklarının sözünü verdi.
“ALTERNATİF SU KAYNAKLARI YARATARAK BODRUM’UN SU SORUNUNU ÇÖZMEYE ÇALIŞACAĞIZ”
Şengül, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın hassasiyetleri doğrultusunda İl genelinde vatandaşlara kesintisiz su sağlamak amacıyla projelerini şekillendirmeye başladıklarını ve aciliyeti olan bölgelerdeki çalışmaları ivedilikle hayata geçireceklerini söyledi. Muğla’da en büyük içme suyu sorununun Bodrum’da olduğuna dikkat çeken Şengül, “Yatağan’a saniyede 50 litre su verdiğimiz Dipsiz Çayı’ndan Geyik Barajı’na ilave su sağlama projemiz var ve bu nedenle Dipsiz Çayı’nda incelemelerde bulunduk. Geyik Barajı’nın kapasitesi 40 Milyon metreküp ancak şuan yüze 55 dolaylarında su bulunuyor. Normal şartlarda bu mevsimde en az yüzde 70 seviyesinde su olması gerekiyor. Baktığımızda hem seviye düşük hem de barajdan Yeniköy Termik Santrali de su alıyor. Bodrum’un su ihtiyacının %25’ini karşılayan Mumcular Barajında su oranı yüzde 17 seviyesinde. Bu şartlarda alternatif su kaynaklarına yönelmemiz gerekiyor. Bu nedenle çözüm üretmek amacıyla incelediğimiz farklı alternatif su kaynakları var. Böylelikle Bodrum’da bu sezon su kesintilerinin önüne geçmeyi amaçlıyoruz ve bu uğurda var gücümüzle çalışacağız” dedi.
“İLAVE SU TEMİNİ YAPACAĞIZ”
Gerekli revizyon ve ek projelerle Bodrum’a verilen içme suyu miktarını arttıracaklarına vurgu yapan Şengül; “Mumcular Barajı’nda ne gibi revizyonlar yapabiliriz, Mumcular İçme Suyu Arıtma Tesisi kapasitesini nasıl arttırırız ve nasıl teknolojik revizyonlar yapabiliriz gibi konularda değerlendirmelerde bulunduk. Ayrıca 40 bin metreküp kapasiteye sahip olan Güvercinlik İçme suyu arıtma tesisinin kapasitesini 80 bin metreküpe çıkaracak olan proje hakkında değerlendirmeler yaptık. Sürekli patlayan Bodrum hatlarının güzergahını inceledik. Tüm ekibimizle turizm sezonuna hazırlıklar konusunda değerlendirmelerde bulunduk. Baraj kapasitesi ve Güvercinlik İAT Kapasitelerinin artmasıyla bölgeye verilen su miktarından da artış yaşanacak ayrıca Ekinanbarı ve Turgutreis’te tuzlu suyu arıtmak için desalinasyon tesisi kuracağız. Yine su yetersizliğine çare olması için Nam Nam ve Dalaman çayı alt havzalarından su transferi yapacağız ve kurum olarak bu projeler için çalışmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
İlahilerimizi beğendiyseniz "BEĞEN" butonuna basarak bana desteğinizi gösterebilirsiniz.
İlahiler ile ilgili "YORUM" yani görüşlerinizi bırakırsanız ilahilerimiz daha fazla kişiye ulaşacaktır.
Abone olup bildirim zilini açmayı unutmayın... 🌹
💐Linke tıklıyarak kanalımıza "Abone" olabilir, yeni ilahilerden haberdar anında haberdar olabilirsiniz. Haydi Sende Bize Katıl: https://www.youtube.com/@ILAHIFASLI/
İlahi Sözleri
Seher vakti esen yeller Efendime selam söyle
Dost aşkıyla açan güller Efendime selam söyle
****
Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim
Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle
****
Çöl, ovalar tuzlu yollar âşık olan yanar, ağlar
Aciz gönlüm görmek ister Efendime selam söyle
****
Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim
Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle
****
Ebu Zemzem sucuları bitmez aşkın acıları
Anadolu hacıları Efendime selam söyle
****
Uzatırım yetmez elim medhedemez aciz dilim
Ravzaya varınca yolum Efendime selam söyle
Kanalımda ilahilerini okuduğum sanatçılardan bazıları: Sedat Uçan, Abdurrahman Önül, Mustafa Dursun, Murat Belet, Cengiz Çelikel, Eşref Ziya Terzi, Ramazan Toprak, Adem Pala, Beytullah Kuzu, Engin Titiz, Osman Gündüz, Abdulkadir Şehitoğlu, İbrahim Demir, Celaleddin, Abdurrahman Sağır, Muhammed Emin, Yunus Can, Abdüssamed Demir, Mehmet Karakuş, İsmail Önül, Yahya Soyyiğit, Adem Kesik, Mehmet Yiğit, Ahıskalı Tevfik, Ahmed Muhammed, Ahmed Sami, Mustafa Yılmaz, Ahmet Bağrıyanık, Musa Gelici, Ahmet Basak, İsmail Coşkun, Hafız Murat, Ahmet Bülent Can, Mustafa Uyar, Fatih Emre, Ahmet Feyzi, Cemal Kuru, Ahmet Hakan Karagül, Fatih Öztürk, Ahmet Karaca, Osman Yanardağ, Ahmet Taşkın, Ahmet Yolcu, Alperen, Muhammed İrmikçi, Ahmet İzci, Atilla Öniz, Ayhan Özel, Mesut Baytekin, Bahadır, Başar Dikici, Bekir Çiçek, Cavit Çakır, Harputlu Cebrail, Celalettin Şensoy, Enver Balcı, Enver Cin, Erol Şahin, Garip Bekir, Bedrettin Bektaş, Gökhan Korkmaz, Hakan Gögerçin, Hakan Moral, Halil Çıbık, Halil İbrahim Büyükoruç, Hamit Özcan, Harun Beyaz, Hasan Kılıçatan, Hidayet Doğan, İbrahim Say, İbrahim Sivasi, İsa Dönmez, İsmail Aksu, İsmail Kalaycı, Kasım Ali Eminoğlu, Kemal Erdoğan, Kemal Şimşek, İsmail Çakır, Mehmet Balkan, Hilmi İlker Kaçan, Kemal İnaler, Kudbettin Gedik, Niyazi Suna, Küçük Emre, Küçük Halil Taşkit, Yaşar Yılmaz, Mehmet Ali Arslan, Mehmet Demir, Mehmet Habib Kurum, Mehmet Can, Mehmet Salih Arslan, Mehmet Yılmaz, Mesut Yavaş, Metin Kara, Muhammed Arif Şahin, Muhittin Yurttaş, Murat Aydın, Murat Ceylan, Murat Güneş, Mustafa Açıkgöz, Mustafa Bakar, Mustafa Bodur, Mustafa Kalyoncu, Mustafa Onur, Mustafa Sekman, Mustafa Uyar, Orhan Türk, Ahmet Taşkın, Reşit Ceyhan, Salih&İbrahim Cuşan, Salih İpek, Selim Yıldız, Seyfullah Çakmak, Seyyid Veysel Ekinci, Siyami Yücel, Süleyman Yıldırım, Şeref Genç, Abdüssamed Selam, Şerif Haşimi, Tuğrulhan Şen, Ahmet Turan, Turan Turgut, Ufuk Akın, Ümit Dursun, Veysel Bilen, Yakup İba, Yalçın Akdeniz, Yasin Konevi, Yaşar Sancak, Yılmaz Kılıç, Yılmaz Sarıkaya, Yusuf Çengelci, Yusuf Keleş, Abdullah Fehmi Demir, Hakan Ertaş
Videolarıma aramalarda aşağıdaki kelimeleri yazarak kolaylıkla ulaşabilirsiniz:
Etiketler: ilahi kervanı, yeni ilahiler, sevilen ilahiler, müziksiz ilahiler, en güzel ilahiler, seçme ilahiler, karışık ilahiler, zikirli ilahiler, yürek yakan ilahiler, ağlatan ilahiler, çok dinlenen ilahiler, meşhur ilahiler, yeni çıkan ilahiler, en beğenilen ilahiler, birbirinden güzel ilahiler, ilahi listeleri, karışık seçme ilahiler, müziksiz ilahiler 2023, ilahiler 2024, 2024 ilahiler hareketli, 2023 ilahi albümleri, cuma günü ilahileri, iş yaparken dinlenecek ilahiler, ilahi albümleri, anne ilahileri, bebek ilahileri, çocuk ilahileri, defli ilahiler, çalgısız ilahiler, baba ilahileri, ilahi fon müzikleri, ilahi karaoke, ilahi zil sesleri, hareketli ilahiler, coşturan ilahiler, arapça ilahiler, müziksiz neşidler, müziksiz zikirli ilahiler, diyanet radyo ilahileri, tgrt ilahileri, kürtçe ilahiler,
Eski İzmir Büyükşehir Belediye başkanı rahmetli Ahmet Piriştina’ya “ İzmir’in kızları neden bu kadar güzel?” diye sorulduğunda beni çok etkileyen şu cevabı vermiştir
“Özgür oldukları için”
Genellikle köklerinde göçmenlik olduğu için beyaz olurlar. Bronzlaşmaları can yakıcı olur. mutlaka ilk gün soyulurlar.
Uğruna şarkılar, şiirler yazılmıştır. O nedenle karşısındaki adamın bir mesaj bile yazmadığı zamanlarda kolayca fıttırırlar.
Yeni gönderi oluştur
Kafalarında kayış kopmaz. Sinirleri bir anda zıplamaz. Asfalyaları vardır. O atar. Siz bunun ne olduğunu bir araştıradurun. Anlayan anlar.
Türkiye’nin güzel kadın ihtiyacını karşılarlar.
Makyajı ihtiyaçtan değil, hobi olarak yaparlar.
Güzelliklerinin farkında oldukları için zekasına iltifat eden adamlara bayılırlar.
Diğer şehirlerce haklarında çıkarılan çirkin yakıştırmalara aldırmazlar. Yakıştırma yapan bir kızsa, muhtemelen sevgilisini bir İzmirliye kaptırmıştır veya sevgilisinin geçmişinde unutamadığı bir İzmirli vardır. He erkekse, istemiştir olmamıştır.
Damarını kessen özgüven akar. Yürürken bakılmasının nedeni güzelliği değil, rüzgarıdır. Bir an denizden eser, bir an karadan. Moduna bağlı.
Konuşurken elini kolunu ve mimiklerini kullanır. İzlemek, dinlemekten daha keyiflidir.
Yazı severler. Kışın yazlık kıyafetlerinin üzerine mont giyerler.
Sevgililerini aileleriyle tanıştırmak istemeleri evlenmek istediklerinden değil, fikir almak istediklerindendir. Hemen havaya girmeyin. Ailesinin görüşleri birinci plandadır. Laf dinlerler.
En lüks restaurantlarda da yemek yerler. Sokaktaki kokoreççide de. Hele bi de midye tepsisinin başına geçtiler mi görsel şölen.Baskıyla büyümemişlerdir. Bu nedenle ailelerine yalan söyleme ihtiyacı duymazlar.
Kıskanılmak, sahiplenilmek isterler ama fazla sıkıya gelemezler. Oraya gitme, bunu yapma, şunu giyme diyen sevgililerine “bana annem babam karışmıyo sana noluyo” en kısa ve net cevaplarındandır.
Pazar günü çeşmeden, foçadan, dikiliden, gümüldürden tuzlu saçlarıyla bikinilerinin üzerindeki pareoyla dönerler. Şehir içinde bu halde bi kahve bile içerler. Dert değil.
İlk aşkı ortaokulda yaşamışlardır.
Deniz Gezmiş’i bilirler. Ailelerinden Nazım Hikmet’i, Yaşar Kemal’i, Aziz Nesin’i. Atatürk’e aşıktırlar.
Başka şehirlerde zorlanırlar. Neden yazın şort giydiklerinde insanların çok acayip bir şeymiş gibi onlara baktığını anlayamazlar. İzmir’e toprak öpecek şekilde dönerler.
Harmandalı oynayan adamdan etkilenmemeleri mümkün değildir.
Eğlenceli olmaları evlenilmeyecek kız oldukları anlamına gelmez. Eğlenmedikleri adamla bırak evlenmeyi sevgili bile olmazlar. Karşısındaki adamda ilk özgüven ararlar sonra muhabbet.
Evleri balkonludur. Beline kadar sarkarlar ancak düşmezler.
Efelikleri köklerinden gelir. Erkek gibi kafa tutarlar.
Restaurantta, cafede, vapurda veya otobüste ruj sürerler, allık tazelerler, tırnağı kırılırsa çantadan törpü çıkarıp kırılan yeri törpülerler.
Hiçbir mekanda kasmazlar. Oynamak isterse oynar, dertlenirse ağlar.Mavi boncuk dağıtıp aklına yatmayan bir durumda hepsini geri toplar. Bunu o kadar akıllıca yapar ki kimse bana umut verdin diye hesap soramaz. Sorsa da cevap alamaz.
Babaları gibi rakı içerler. Kırmızı ojeli ellerine kadeh, derin muhabbetine Zeki Müren eşlik eder. Samimiyeti sarhoş eder.
Gerçekten sevdiklerinde kendi kurallarını da yıkarlar, duvarlarını da. Koca şehri yıkarlar adamın başına. Akıllıdırlar aslında, gerçekten aşık olana kadar…
Not: İzmirin kızları güzel derken sadece yüz güzelliği değil. Kalpleride güzeldir.
Sevdim inanamıycağın kadar seni esmer kız kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu göz yaşımda ihanetin adı yok ihanetin adı yok neylersinki çember daralmakta şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim...
Yalnız şiirdir ki yazıldığı lisanın malıdır. O lisanda okunmak şartıyla güzelliklerine sahiptir, vardır. Çünkü şiir dilin özüdür, kokusudur, lezzetidir, musiki kabiliyetidir. Yahut bunlardan doğan hususi bir şekildir. Hepsinin birden doğurduğu hususi ve canlı bir şekil ki, hatta aynı dilde bile başka bir suretle tekrar edildi mi kendisi olmaktan çıkar. Çünkü mısra dediğimiz şey, denizköpüğü gibi göğün maviliği gibi, kendi hazinelerinde seyredildikçe mevcut ve güzel olan şeylerdir. Denizköpüğünü dalgaların ucundan toplamaya kalkınız, avucunuzda birkaç damla tuzlu su kalır. Fakat dalgaların üstünde, o, çalkantıların mucizesi, tacı ve süsü oldukça size Afrodit'i düşündürür, su perilerinin çıplak oyunlarını hatırlatır, kâinatınızı bir yığın hayalle doldurur. Evet, ne göklerin maviliği, ne denizin köpüğü yakalanmaz; fakat oldukları yerde kadir Allah'ı ve aşk mabudesini doğururlar.
Çocuksun Sen II Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm Bir çiçeğe tutundum düşerken oradayım hâlâ Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle Zaman benim işte nesneleşiyor tüm anlar Dursam ölürüm paramparça olur dünya . Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm . Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna Tutunabileceğim tüm umutları görmeyeyim için Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak (Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı bunu Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç) Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte . Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan . Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle Batık bir gemiyim orada seni bekliyorum Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su . Çocuksun sen büyümek yakışmazdı hiç Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı (Soluğunun elma kokması bundandı belki) Bir elma kokusuna tutundum düşerken Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle . Çocuksun sen, çocuğumsun . Ahmet Telli . . . #kamp #kampateşi #bushcraft #bushcrafttürkiye #gezi #gezgin #şiir #edebiyat #ahmettelli #çocuksunsen https://www.instagram.com/p/CYnwqQaAnFj/?utm_medium=tumblr
Şerif Ahmet ERTURHAN ve @zennure_erturhan 'a Kıymetli paylaşımları için teşekkür ederim 📚 🖋 . Gerçek bir hayat hikayesi 📍 Roman serisinin ilk kitabı #hayattakal 1 📍 . 🔹' 'tatlı tatlı esen rüzgar, ona ahenkle eşlik eden üzüm bağının dalları, denizden yayılan tuzlu yosun kokusu... Of kere of dedirtirdi insana' '🔹 . @gizem_erturhan_orman @lunayayinlari . 💝Aşkla okuyoruz. 🥰 📸🖋👏 @kitapokufotografcek . 💘Aşkla okumak için takip etmelisiniz. 💖Konu etiketimizi #kitapokufotografcek takip edin ve kullanın 📖📝Gönderi ve hikayenizde bizi paylaş bizde kitaplarınızı paylaşalım. ✅@facebook gebzevecevresifotograflari @tumblr, @twitter,@1000kitap, @google ile tüm sosyal medyada heryerdeyiz #roman #lunayayınları #kitapkurdu #edebiyat #edebiyatdünyası #seriroman #hayattakal #neokusam #kitaptavsiyesi #gercekhayathikayesi #yasanmishayatlar #surukleyiciroman #yeniroman #kesfet #yeni #romanyazmak #okudumbitti #kitapyorumu #kitaplariyikivar #kitapkulubu #romanserisi #hayathikayesi https://www.instagram.com/p/CJTT_edp_Xk/?igshid=sce2hzqsvucy
Başım dik, tenim hafif kavruk buğday rengi Galata kulesi koydular ismimi Bilirim, işlemeli değildir yapıldığım taşlar Lakin ölçemedi, hiçbir ölçü birimi Duvarlarıma kazınmış şiirlerin kıymetiniBenim anahtarım teslim edilince Fatih’e Yeniden temelleri atıldı onun Bir denizkızı misali Poz verir gibi Kayalıkların üstüne uzanmış Bir gelinlik kadar beyazdı cemali Bilmem ki nasıl tasvir etmeli Ah be Kızkulesi! Dayanılacak güzellik değildir seninkiBen uzun uzun, dalgın dalgın bakınca ona İlk Kızkulesi göz kırpmıştı bana Ben nerden bileyim Gemilere bile göz kırptığını Sevdaya düştüm, Bimarhaneye döndümOnu görünceye dek Her gün seyrederim, Yedi tepenin yedisini Sonra görmez oldum, ondan başkasını Haksız mıyım? Galata kulesi Âşık, Kızkulesi Maşuk olunca Tepeler küsmüş, kimin umurundaİşte o yaşta şairlik başladı bende Nice tümceler yazdım, şişelere koydum Denize saldım, mühürlü aşk beyitlerimi Okusun AYDIN’ lansın istedim O kadar çok yazmışım ki Saray şairi oldu balıkçıları hepsiBir tek o okudu da anlamadı beni Ben açtıkça yüreğimi Haykırdıkça sevgimi Sessiz sessiz denizi seyretti “Olmaz, biz buluşamayız, anlaşamayız” dedi O bunu söyleyince Yer yarıldı, gök karardı Yıkıldım, harap oldum, viraneye döndüm Mateme büründü tüm şehir Âdemoğlu kâinatın son günü sandı Tarihe deprem olarak düştü kaydı Hala “Küçük Kıyamet” diye bilinir namıEy gözleri yapıldığım taşlara benzer dilber Haçlılar bile Seferlerinde bu kadar ziyan eylememişti beni Sorarım sana Nasıl mazur görülür Hiçe sayman Sana divaneler gibi âşık hallerimiVakit 16. asırdı Zindan olmuştu artık hayat bana Harp esirlerini koydular içime Onlar kederli, ben daha kederli Kulaklarımızda sağır gürültüler Elden ayaktan kesilmiş Kurtuluş diye beklerdik eceliÜçüncü murat dedi ki “Nedir sendeki bu kasvet Senin gibisinin fezaya bakması gerek” Emir verdi Murat Bin Hayrettin kaldırdı heyelanımı Tekrar dizdiler taşlarımı Biz de Gökyüzüne bakmaya başladık Takiyıddin ile Heyhat, bu yaşa bu vakte kadar Bir onu görmüş, bir onu sevmişiz Kalbimizden silinecek değil ya Semada yıllarca aradık Ayyıldız’ı Aramakla bulunsaydı Âdemoğlu ab-ı hayatı bulurdu Bulamadık…Seneler sonra Dördüncü murat devriydi Canı sıkılmış olacak Topkapı sarayından Haliç’e çevrince gözlerini Beni fark etmiş “Hatırladın mı beni? ” dedi Seni unutmak ne mümkün Başladık tekrar konuşmaya Gündüzler geceye, Geceler gündüze varıncaya dek Hoş sohbetler ettik Bir vakit tutamadım kendimi “Ben hala seni seviyorum” dedim Şaşırdı, “Olamaz! Sevemezsin! ” dediBir gün Martılar söyledi Bana bir mektup yazıp güvercinin biriyle göndereceğini Daha onunki varmadan yazdım ilan-ı aşkımı Daha hızlı ulaşsın diye benimki Bir beşer buldum, Hazerfan isimli İki kartal kanadı taktık kollarına Süzüldü Üsküdar ufuklarına Akabinde sürüldü uzak diyarlaraHazerfan’ın sürgünü padişahın kıskançlığından sanılır Aslı başkadır hikâyenin Dördüncü Murat kızmış benim yazdığım mektuba Böyle övgü böyle naat ondan başkasına yazılmazmış Kimse sevilemezmiş bu kadar Beni de tekrar zindan eylediBen de arkadaş oldum Yedikule ile Bakmayın sıfatımızın zindan olduğuna Her birimizin vardır ayrı bir görevi Yalnız çok kıskanırmış beni Hazine Kulesi Bir gün hazinedar başından işitmiş “Galata’nın mektubunun yanında Az kalır, Hazine-i hümayunun ederi”Üçüncü Ahmet devriydi sanırım Bana dediler ki yangın çıktığında söyleyeceksin Bre akılsızlar! Ben sevda esiriyim Her nefeste için için yanıyorum Bu meftunlukla neyi gözetleyeceğim Baktılar böyle olmayacak Bir kule daha yaptılar Harik köşkü isimliBir ara Mehter Takımı konuk olmuştu bana Onlar çalınca mızıkalarını Hasretten olacak Galeyana gelmişim, bir ah çektim Bizim Harik yangın çıktı sanmış Ortalığı ayağa kaldırmış O da haksız değil aslında Korkuyor bir gün tutuşup İstanbul’u yakacağımdan Gece gündüz hazır bekletiyor tulumbacılarıNe olur demeyin “Bu derece aşk ziyade” Deryalar dolusu zehirdir benim sevdiğim abide Hele bir kere tatmaya görün Vurgun yemişe döner insan Artık ne göz görür, ne de kulak işitir Evet, biçare kalmaktır benim ki Yalnız kolaysa gelin gönlümdeki sevdayı taşıyın Atlasın sırtlandığı ne kiBir vakit hasret sona erdi Üçüncü selimdi tahtın sahibi Takvim 1794, günlerden haziranın yirmisi O kollarını doladı boynuma Ben sımsıkı sardım belini Kumrular gibi İlk kez öpüştük Yandım ki ne yandım Tüm Marmara’yı döktüler üstüme de Söndüremediler beniYıl 1875 idi İlk defa beni sevdiğini söyledi Aklım başımdan gitti Ah! Bu nasıl bir sevinç Rüzgârdan külahım devrildiOrak mevsimiydi Bana öpücüklü bir mektubun içinde geldi Uzak diyarlardan onun hediyesi Tahta bir kaşık Genç kızlar yavuklularına verirmiş Buna sevinilir mi demeyin Olamazdım, bu kadar bahtiyar Şu koca İstanbul’u bana bağışlasalarSiz bilmezsiniz, görmezsiniz Anlayamaz benden başka kimse Göğsüm daralıyor, duyunca onun ismini Başım dönüyor, gözlerimi her kapattığımda O belirince ufukta, sığamıyorum bu duvarlara Bakmayın öyle ihtişamlı durduğuma Ben basit bir dilenci Yoktur, Kızkulesi’ni sevmekten başka becerisiBilirdim benim onu sevdiğim kadar Beni sevmediğini, sevemeyeceğini Kendisi de söylerdi “Ben kibirli ve bencil Kızkulesi Bakalım ne kadar üzeceğim seni”Yine de, o mahmur bakışlı bir prenses idi Aşikâr oldukça meftunluğum “Beni bu kadar çok sevme” diye isyan ederdi Ama gel gör ki Rum ateşi ile sıvamışlar sanki Kaç asırdır yağmur yağar üstüme Lakin söndüremez gönlümdeki alevleri Her daim çınlar kulaklarımda, “Yangın var! ” sesleriPera ahalisinin diline düştüm, bir zamanlar Rivayete bak; Güya ben normal bir insanmışım eskiden Eros’un tüm okları saplanınca yüreğime Tanrılara değil aşka tapar olduğumdan Ürkmüşler sevdamdan Beni taşa çevirmişler işte bu korkudan Sadece ben mi düştüm dile Grimm Kardeşler köy köy, kasaba kasaba Pamuk prenses diye anlatırdı onu çocuklaraDeniz dalgalı olunca ıslanır üşürmüş ayakları O üşüyünce buz kesmez miyim ben Yıldızları ayaklarının altına serecektim “İstemem onlar bana layık değil” dedi Hemen İki çift çetik örüldü, Her ilmeği her düğümü toprak kokan Zira en sıcak yorgandır toprak Kaç milyar kişinin üstüne örter de Bir tanesi ses çıkarıp üşüyorum demezYalnız hiç anlamadım Ben gene orman yangını gibi yanarken Onun aşkıyla onun ismiyle Bir sebep dahi demeden Elimi tutmak istemediğini söyledi Ansızın, niçin, nasıl ve neden? Hem de normal bir şeymiş gibi İçime gömdüm acımı Öksüz bir papatya misali Cam kırıkları doldu avucuma Ama yine de anlatmaya çalıştım sevdamıVe günlerden Cumartesi Düşünmüş, taşınmış, Sözlerini bir zırh emsali kuşanmış Ayrılık bir top Yazdığı iki satır ise gülle Metrelerce olsa da duvarlarımın kalınlığı Binlerce kilometre uzaklıktan Tek bir cümlede parçalandı kalbim Tek bir cümlede kimsesiz kaldım İstila edildim ey vicdansızlar! Şuursuzca çıktı o birleşik krallık askerleriİki kelime beklerdim ondan Deseydi ki “Kalk! Ayaklan! Gir Haliç’e, dal tuzlu sulara Boğul orada! Bir tek saçımın teli için “ “Emrin olur! ” Derdim Heyhat! Bir tahta kaşık suda boğdu beniRabbim bu nasıl bir acı Genç Osman kulesinde vurup başımı Atsalardı kanlı kuyuya Bu kadar telef olmazdı bedenim Vah ki ne vah! Seksen dokuz arşın boyum Çıkmadan son soluğum Yerin yedi kat dibinde Ebedi zindanlara koyuldumDediler “Sen namı değer Galata Kulesi” İstanbul’un en yüksek bekçisi Küskün bir çocukmuşçasına Nasıl bükersin boynunu Nasıl teslim olursun Çünkü onlar Gidecekler! Hem de geldikleri gibi Ve gittiler…Kim bilir Şimdilerde Belki bir Big Ben vardır onun gönlünde Lakin hala şaşıyorum Nasıl bırakılır bu kadar çok seven âşık İşin acısı, yüreğimdeki bu ateş yandıkça Isınıyor âlem-i cihan Ve nihayeti bellidir dünyanın, Yıllar geçtikçe Uzak kıtalarda eriyecek buzlar Denizler yükselecek ve gömülecek O özgürlük ismindeki sulara Çırpınsa da ruhum, içim içimi kemirse de Yemin üstüne yeminler olsun Gururum izin vermeyecek onu bir daha görmeyeBaşım dik, tenim hafif kavruk buğday rengi Galata kulesi koydular ismimi Bilirim, işlemeli değildir yapıldığım taşlar Lakin ölçemedi, hiçbir ölçü birimi Duvarlarıma kazınmış şiirlerin kıymetini
ÇOCUKSUN SEN
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar Dursam ölürüm paramparça olur dünya
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için
Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak (Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte
Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı (Soluğunun elma kokması bundandı belki)
Bir elma kokusuna tutundum düşerken Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Ne büyük bencillik geldikten sonra gittiğin gibi bulmak istemen. Ne gariptir gitmek. Ya da kalmak mı daha garip. Bir orda bir burda nerdeydi hayat? Kaçırmış olmalıyım. Aşağı da görseniz saçma da gelse beni derinden parçalayan bir şeyler içimde. Bağırsam yetmez ki son sesim ya da kelimeler gelmez ki yeterli. Ağlasan okyanus da olsa ne fark eder ki. Ahmet kaya nın da dediği gibi; içimde ölen biri var içimde intihar korkusu var bir gülsen ağlarım da kendimi bulur muyum acaba. Ciddiye alınmasa da her insan kadar ve bence fazlasıyla da ölürüm ben hızlıca. Nesneler çünkü konumlarıyla acıtıyorlar. Kitaplar var ayrıca şiirler var insanlar… hayır bir saniye seneler var şuan etrafta ve canımın ne kadar yandığını anlatamam. Çoğulluğu aslında delicesine tekilliği anlatamam size. Belki işte böyle söylerim. Tüm içimde tuttuklarımın ve içimdeki tuzlu denizlerin intiharı bunlar. Biraz sonra ise esas şov başlayacak. Buralarda biri vardı diyecekler. Şuandan bahsedersem iyiyim! Derim. Kötüyüm dediğimde değişmeyen iyiyimde de değişmez ki. Neyse karışık oldu. Kontrolü kaybetmekti biraz bahsettiğim. İçten duygularımla,
“ ağlamıyorum…sadece hüzünlerim intihar ediyor gözlerimden…”
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Alerjisi ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, koronavirüse (COVİD-19) karşı astım hastalarını bilgilendirdi!
Yeni koronavirüsün, griple benzer oranda yayıldığı tahmin edilmektedir. Koronavirüste; sık sık el yıkamak ve hasta olanlardan kaçınmak gibi önlemler almak önemlidir. Bu virüs, akciğerleri etkileyen bir virüstür. Koronavirüsün sık karşılaşılan semptomları; ateş, öksürük, nefes darlığıdır. Semptomlar virüsle temastan, 2 ile 14 gün sonra ortaya çıkabileceğine inanılmaktadır.
Astımlı kişiler risk grupları içerisinde yer alıyor!
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), koronavirüs hastalığında risk gruplarını; 60 yaşından büyük olmak, kronik tıbbi rahatsızlığı olması, yüksek tansiyon, kalp hastalığı olması, diyabet ve astım hastalığının olması olarak bildirilmiştir. Sonuç olarak astımı olan kişiler; koronavirüs hastalığı için risk altında gibi görünmektedir. Ancak koronavirüsün, astımlı hastaları nasıl etkilediği konusunda yeterince bilgi yoktur.
Astım hastalarının COVİD-19 hastalığına yakalanma riski daha yüksek midir?
Bunun hakkında yeterince bilgi yoktur. Ancak bir çalışmada koronavirüs nedeniyle yatan hiçbir hastada, astım hastalığı bildirilmemiştir. Astımlı hastalarda, ekstra bir risk olmadığı konusunda görüş bildirilmiştir.
Astımı olanların koranavirüsten etkilenmesi daha ciddi midir?
Henüz astımlı hastaların nasıl etkilendiği konusunda bilgi yoktur. Ancak virüslerin, astım atağına neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle koronavirüsler, astım ataklarına neden olabilir.
Astımlı olanlardan kimler maske taksın?
Dünya Sağlık Örgütü ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, sadece hasta olanlara, COVID hastalarının bakıcılarına ve de sağlık çalışanlarına maske takmasını öneriyor. Maske takmak sadece hafif bir koruma sağlar. Elleri sık yıkamak daha idealdir. 20-30 saniye boyunca sabun ve suyla ve sabun su yoksa el dezenfektanı ile yıkanmalıdır. Herkesin maske takması, maske takması gerekenlerin maske bulamaması anlamına gelir. Koronavirüs riski yüksek olan hastanelere giderken ve de toplu taşıma kullanılırken maske takılması faydalı olabilir.
Astımı olanlar halka açık alanlarda maske taksın mı?
Çok gerekli değildir. Yapılacak daha önemli noktalar vardır. Diğer insanlardan, uzak durulmalıdır. Elleri sık sabunlamak, astımı kontrol altında tutan ilaçları kullanmak daha faydalı olacaktır
Astımı olanlarda ateş ve öksürük gelişirse ne yapmalıdır?
Astımda ateş ve öksürük olması, hemen akla koronavirüsü getirmemelidir. Öncelikle; astım tedavinizi doktorunuza danışarak düzenleyin ve evden dışarı çıkmayın. Ateşin ısrar etmesi, nezlenin olmaması ve öksürüğün balgamsız şekilde kuru olması durumunda “Alo 184” ile temasa geçip testin evinizde yapılması konusunda bilgi alabilirsiniz. Dışarı çıkacaksanız da, maske takmanız faydalı olacaktır.
Kortizon içeren spreyler astımlıların bağışıklığını zayıflatır mı?
Sprey şeklindeki kortizon içeren spreyler, astımlı hastaların bağışıklığını zayıflatmaz ancak ağızdan kullanılan kortizon ilaçlar zayıflatabilir. Bu nedenle; ağızdan kortizon gerektiren ilaçların kullanımını azaltmak için kortizon içeren spreyler doktor kontrolünde kullanılabilir.
Astım atağı geçirince koronavirüse karşı nasıl tedbir alınmalıdır?
Koronavirüs hastalığı, diğer virüsler gibi astım atağına neden olabilir. Astım atağı geçirince diğer astım atakları gibi tedavi edilmelidir. Burada önemli olan; astım tedavisinde kullanılan maskelerin, kullanım sonrası steril edilmesi gerektiğidir. Diğer hastalara bulaştırmamak için izole bir odada tedavi edilmelidir.
60 yaş üstü koronavirüslü astımlı hastalar nasıl önlem almalıdır?
Risk grubundaki kişiler gibi davranmalıdırlar.
Astımı olanlar ilaç stoklasın mı?
Gerek yok. Sadece mevcut tedavinizi devam edecek şekilde ilacınızın olması yeterlidir.
Koronavirüs pnömonisinde (zatüre) korunmak için pnömokok aşısı yaptırmalı mıyım?
Hayır. Pnömokok aşısı; koronavirüste görülen pnömoniye karşı korumaz, streptokok pnömonisine karşı korur.
Astımı olan kişilerde ateş ve öksürük belirtileri varsa ne yapmalıdır?
Ateş ve öksürük belirtileriniz varsa, lütfen doktorunuzu arayın. Nezleniz yoksa, öksürüğünüz balgamsız kuru ise, bitkinlik varsa, kas ağrınız varsa; “Alo 184” ile temasa geçebilirsiniz.
Antihistaminikler bağışıklık sistemini zayıflatır mı?
Antihistaminikler, bağışıklık sistemini baskılamaz. Virüs ya da bakteriyel enfeksiyon olma ihtimalinizi, artıracaklarını düşünmek için hiçbir neden yoktur.
Alerji aşısı koronavirüse yakalanma riskini artırır mı? Aşımı geciktirsem olur mu?
Artırmaz. Alerji aşı tedavisi için kliniğe giderken, maske takın. Toplu taşıma kullanmamaya çalışın. Toplu taşıma kullanacaksanız, maske takmanız faydalı olacaktır. Kliniğe geldikten sonra, elinizi sabunlu su ile yıkayınız. Aşı yapıldıktan sonra, diğer hastalar ile temas etmeyin. 30 dakika bekleme süresine uyun. Aşı süresini geciktirmek isterseniz, uygun olup olmadığını doktorunuzla danışın. Aşı; haftada bir yapılıyorsa bir hafta geciktirilebilir, ayda bir yapılıyorsa 3 hafta geciktirebilirsiniz.
Alerji aşısı yapıldıktan sonra 30 dakikadan az beklesem olur mu? Arayı açsak olur mu?
Alerji aşısı yapıldıktan sonra klinikte beklerken, 30 dakikadan kısa sure beklemek uygun olmaz. Çünkü her doz sonrası ciddi reaksiyon riski vardır. Bu nedenle gerekli önlemleri alarak 30 dakika beklenmesi uygundur. Aranın da yapılma periyotlarına göre hekiminize danışarak düzenleyebilirsiniz.
Anti IgE, Anti IL-5 gibi biyolojik ajanlar koronavirüs riskini artırır mı?
Anti IgE, Anti IL-5 gibi biyolojik ajanlar koronavirüs riskini artırmaz. Bu ajanlar, immün sistemini bozmaz. Ara vermeye veya kesmeye gerek yoktur.
Polen alerjisine bağlı astımım varsa nelere dikkat etmeliyim?
Astım hastalığı olanlarda genelde; alerjik rinit ve göz alerjisi hastalığı da vardır. Polen alerjisine bağlı astım, alerjik nezle ve göz alerjiniz varsa; bahar ayında bazı önlemler almakta fayda vardır. Özellikle bu dönemde ağaç polenleri, ilk çıkan polenlerdir. Ağaç polenlerine alerjiniz varsa ve burun kaşınmanız, hapşırmanız ve nezleniz varsa mutlaka antihistaminik ve doktorunuzun önereceği burun spreylerini kullanın. Burnunuz ve gözünüz kaşındığında, elinizin dış kısmı ile kaşımaya çalışın. Hapşırmanız olunca, tek kullanımlık mendil kullanın veya kolun iç yüzüne öksürün.
Astımı olanlar koronavirüs için bağışıklığı güçlendirmek için ne kullanmalıdır?
Bol bol sıvı ve doğal meyve sularını tüketin. Mümkün olduğu kadar, az da olsa kırmızı et tüketin. Vitamin ve mineral takviyesi, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren beta glucan, omega 3 balık yağı alabilirsiniz. Ayrıca her gün evde, en az 20-30 dakika egzersiz yapın ve düzenli uyuyun. Güzel müzikler dinleyin ve hijyene önem verin. Moralinizi yüksek tutun. Bu uygulamalar, koronavirüsten korumada faydalı olacaktır.
Astımlı hastalar ateş düşürücü olarak ne kullansınlar?
“İbuprofen” ve “NSAİ” grubundaki ilaçlar ile ilgili, koronavirüs için risk oluşturduğuna yönelik bilgiler olduğu için “Parasetamol” içeren ateş düşürücülerin kullanılması daha faydalı olacaktır.
Astımlı hastaların burnunu sık aralıklarla tuzlu su le temizlemesi virüsten korur mu?
Hayır. Sık tuzlu su ile burun yıkamanın, yeni tip koronavirüsten koruduğuna dair bir bilgi yoktur. Basit soğuk algınlığına yakalanıldığında burun yıkama ile daha kolay geçeceğine dair bazı veriler olsa da, bu yöntem enfeksiyonları etkilemez.
Toparlamak gerekirse;
* Astımlı hastalar koronavirüs için çok ciddi risk oluşturmamakla birlikte risk grubu içinde yer almaktadır.
* Astımı olanlar kortizon içeren sprey kullanmayı aksatmamalıdırlar.
* Astımlı hastalar alerji aşısını yaptırmalarında sakınca yoktur.
* Astımlı ilaçların biyolojik ajanları kullanmasında sakınca yoktur.
* Astımlı hastalar, beslenmesine dikkat etmelidir. Vitamin, mineral, balık yağı ve beta glucan almaları faydalı olabilir.
* Polen alerjiniz varsa ve burun kaşınması ve göz kaşınması varsa antihistaminik alın