#ABD dış politikası
Explore tagged Tumblr posts
alaturkaamerika · 15 days ago
Text
Trump, ABD’yi BM İnsan Hakları Konseyi ve UNRWA’dan Çekti!
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi ve BM’nin Filistinli mültecilere yardım ajansı UNRWA’dan çekilmesi kararını onayladı. Bu hamle, ABD’nin uluslararası kuruluşlardaki rolünü yeniden şekillendirirken, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sonrası tartışmalara neden olan UNRWA’ya sağlanan desteği de sonlandırıyor. ABD, BM İnsan Hakları Konseyi ve…
0 notes
zerihcom · 1 month ago
Text
Llyod Austin: “ABD Birliklerinin Suriye’de Kalması Gerekiyor”
1 minute ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Suriye’deki ABD birliklerinin varlığının devam etmesi gerektiğini belirtti. Austin, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından DEAŞ’ın yeniden büyük bir tehdit oluşturabileceğini söyledi. ARLINGTON, VIRGINIA – JANUARY 31: US Secretary of Defense Lloyd Austin meets with the U.K. Secretary of State for Defense Grant Shapps at the Pentagon on January 31,…
0 notes
lolonolo-com · 7 months ago
Text
ABD Dış Politikası 2023-2024 Final Soruları
ABD Dış Politikası 2023-2024 Final Soruları ABD Dış Politikası 2023-2024 Final Soruları ABD Dış Politikası: Tarihsel Gelişim ve Modern Stratejiler Giriş Amerika Birleşik Devletleri (ABD), dünya siyasetinde önemli bir aktör olarak uzun bir tarihsel sürece sahiptir. Dış politikası, küresel güvenlik, ekonomi ve diplomasi alanlarında etkili stratejiler geliştirmeye yönelik kapsamlı bir yaklaşımla…
0 notes
patronlar · 9 days ago
Link
Rusya'nın dış politikası, Ryabkov'un ABD Büyükelçisi Tracy ile gerçekleştirdiği tarihi görüşme ile yeni bir boyut kazanıyor. Bu önemli diyalog, iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrini değiştirecek kritik adımları içeriyor.
0 notes
rayhaber · 30 days ago
Text
Washington Diğer Ülkelere Kalkınma Yardımını Askıya Aldı
ABD Başkanı Donald Trump yayınladığı yeni bir kararname ile, Washington’ın politikalarına uyumunu ve etkinliğini analiz etmek için diğer ülkelere kalkınma yardımını 90 gün boyunca askıya alıyor. Beyaz Saray web sitesinde yayınlanan kararnamede, “ABD’nin politikası, artık dış yardımı başkanın dış politikasıyla uyuşmayan bir şekilde ülkelere tahsis etmemektir” denildi. Bu bağlamda, diğer ülkelere…
0 notes
sansadavetcom · 3 months ago
Text
Dolarizasyon: Avantajları ve Riskleri
Dolarizasyon, bir ülkenin kendi para birimi yerine ABD doları gibi yabancı bir para birimini kullanması anlamına gelir. Bu durum, genellikle ekonomik istikrarsızlık, yüksek enflasyon veya yerel para birimine olan güven kaybı gibi nedenlerle ortaya çıkar.
Dolarizasyonun avantajları arasında fiyat istikrarı, daha düşük enflasyon oranları ve uluslararası yatırımcıların güveninin artması sayılabilir. Özellikle yüksek enflasyon yaşayan ülkelerde, dolarizasyon, ekonomik güveni yeniden tesis etmek için bir araç olarak kullanılabilir.
Ancak dolarizasyonun ciddi riskleri de vardır. Öncelikle, para politikası kontrolünün kaybı, bir ülkenin ekonomik krizlere karşı tepkisini sınırlar. Ayrıca, doların küresel dalgalanmalarından doğrudan etkilenme riski artar. Bunun yanında, ticaret açığı ve dış borç gibi sorunlar, dolarizasyon altındaki bir ekonomide daha belirgin hale gelebilir.
Sonuç olarak, dolarizasyon bir çözüm gibi görünse de, uzun vadeli ekonomik bağımsızlık ve sürdürülebilirlik açısından dikkatlice değerlendirilmesi gereken bir süreçtir.
0 notes
yenicagkibris · 3 months ago
Text
Trump kime karşı? - Ceren Ergenç
Trump’ın ABD seçimlerini açık farkla kazanmasının ülke içindeki siyasi ve sosyolojik nedenleri ve olası sonuçları üzerinde bir mutabakat oluşmuş gibi. Örneğin, Cumhuriyetçi eyaletlerdeki Demokratlar çocuklarının alacağı eğitimden kaygı duydukları için Demokrat eyaletlerde iş bakmaya başladılar bile. Ancak, Trump’ın dış politikası ve bunun dünya siyasi ve iktisadi dengelerine etkisi konusunda her…
0 notes
elazigsurmanset · 5 months ago
Text
Ümit Özdağ Ak Parti Hükümetinin Büyük Milli Güvenlik Hatalarını Paylaştı..
Tumblr media
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ Ülke üzerinde artan güvenlik tehditleri ile alakalı çeşitli açıklamalarda bulundu Prof. Dr. Ümit Özdağ: Türkiye’nin çevresi ve içinde artan güvenlik tehditlerini ve AKP Hükümetinin yaptığı büyük milli güvenlik konusundaki hataları sizler ile paylaşmak istiyorum; ayrıca ülkemizin güvenliği için alınması gereken tedbirler konusunda Zafer Partisi’nin görüşlerini de açıklayacağım. İsrail’in sivil hedeflere yönelik yoğun hava saldırıları, Filistin ve Gazze’de büyük bir yıkım ve soykırıma dönmüştür. İsrail ordusunun Lübnan’a girmesi ile bu savaşta yeni bir cephe daha açılmış, yeni bir evreye gelinmiştir. İran’ın İsrail’e füze saldırısı ile savaş bölge dışı aktörleri içine çekecek bir aşamaya ulaşmıştır. ABD ve İngiltere desteğiyle gerçekleşen İsrail saldırganlığı dünyayı bir küresel çatışmaya sürüklemektedir. Netanyahu hükümetinin gerek Hamas ve Hizbullah lider kadrolarına yönelik saldırıları, gerekse Irak ve Lübnan’da İran’la ilgili hedeflere düzenlediği nokta operasyonlar ve son olarak Lübnan’a yönelik askeri harekat, İran’ın füze saldırısı ile cevap vermesi, İran’ı da içine alan bir bölgesel çatışma arayışıdır. Başka bir ifade ile Netanyahu açıkça İran’ı konvansiyonel savaşın içine çekmeye çalışmaktadır. ABD ve İngiltere’nin önümüzdeki günlerde İsrail’in yanında bu savaşın içine girmesi ile Gazze’de başlayan çatışmalar, bölgenin tamamını etkileyen bölgesel ve hatta Rusya ve Çin’in tavır almasıyla küresel bir savaşa dönüşebilecektir. Açalım: ABD’nin İran ile bir angajmana girmesi, Rusya-Ukrayna cephesi ve Pasifik’te Çin-Tayvan gerginlik bölgelerinde de yeni askeri çatışmaların başlamasını tetikleme potansiyeline sahiptir. Çin’in on yıllar sonra Pasifik’te kıtalararası balistik füze denemesi yapması, Rusya ve İran arasında yeni askeri işbirliği antlaşması hazırlıkları, artan gerginliğin bir sonucudur. Daha basit bir anlatımla; Gazze saldırısı ile başlayan kaos, bölgesel veya daha geniş çaplı savaş riskini içermektedir. Tarafların sahip oldukları nükleer yetenekler, riski daha da artırmaktadır. Türkiye, anılan çatışma bölgelerinin tam merkezinde yer alan jeopolitik konumuyla mevcut ve olası çatışmalardan çok olumsuz etkilenmektedir. Bu süreçte, AKP Hükümetinin yanlış politikaları Türkiye’yi çatışmaların içine çekebilecek riskler barındırmaktadır. Bu risklerin birincisi Erdoğan ve hükümetinin bölgeye bakışının mezhep eksenli olmasıdır. “Müslüman Kardeşler” temelli bu bakış açısı, Türkiye’yi Ortadoğu’nun mezhep savaşlarında taraf ve hedef yapma potansiyeline sahiptir. İsrail’in hedef aldığı gruplardan Hamas’a adeta sonsuz destek verirken, yeni açılan cephede Şii olduğu için Hizbullah’ın adını anmadan genel ifadeler ile değerlendirmeler yapılması geleneksel Türk dış politikası ile bağdaşmamaktadır. Erdoğan’ın bu bölgeye yönelik politikalarındaki tek çelişki, mezhep eksenli bakış açısı da değildir. İran, Yemen’de Husiler ve Lübnan’da Hizbullah’ın hipersonik füzeler ile İsrail’i hedef alması ile geniş çaplı bir “vekalet savaşı” yürütmektedir. Lübnan’a başlayan askeri harekat ve artan gerginliğe paralel olarak, İran’ın da hipersonik füzeler ile İsrail’i vurmuştur. Şimdi, İsrail buna karşı saldırı ile cevap verecek ve İsrail karşı saldırısını muhtemelen Rusya-Çin destekli İran saldırısı izleyecektir. Bu olasılık Malatya-Kürecik Radarını oldukça hassas bir konuma getirmektedir. Emir komutanın ABD subaylarında olduğu bu NATO radarının, İran’dan atılacak füzeler konusunda İsrail’i bilgilendirilmesinin ciddi sonuçları olması muhtemeldir. İran, muhtemel bir çatışmada Kürecik Radarının İsrail’e erken uyarı füze bilgilerini aktarması halinde bu radarı hedef alacaklarını daha önce ilan etmiş durumdadır. Bu bakımdan, Türkiye’nin çatışmaların tırmanması durumunda tarafsız bir tavır takınması ve Kürecik Radarından İsrail’e bilgi akışını durdurması gerekmektedir. Bu noktada özellikle sevgili Cumhur İttifakı seçmenlerine seslenmek istiyorum; AKP Hükümetinin bir yanda Gazze’ye destek nutukları atarken diğer yanda Kürecik Radarı vasıtasıyla İsrail’e bilgi aktarılmasına izin vermesi en hafif tabirle samimiyetsizliktir. Savaşın tırmanması durumunda İncirlik Hava Üssü de benzer kapsamda değerlendirilmeli ve buradan ABD uçaklarının İsrail’e lojistik destek sağlamasına izin verilmemelidir. Bölgesel ve küresel savaşın hızla gerektirdiği bir diğer önlem TSK’nın stratejik istihbarat üretme konusundaki yetersizliğidir. AKP hükümetleri asker hastaneleri ve askeri yargı yanında TSK’nın “Stratejik İstihbarat” yeteneğini de kapatmıştır. İsrail-Gazze savaşında İsrail’in Hamas ve Hizbullah lider kadrosuna yönelik operasyonları Türk halkının haklı olarak neden Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan gibi PKK’nın Öcalan’dan sonra en etkili isimlerinin öldürülmediği sorusunu sormasına neden olmuştur. Bunun nedeni AKP döneminde TSK’nın stratejik istihbarat yeteneğinin köreltilmesidir. Stratejik istihbarat gereksinimi kapsamında, Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığının yeniden TSK hizmetine alınması, sinyal istihbaratı üretiminde “gayret birliği sağlanması” bakımından hayati önemdedir. Son zamanlarda gelişim gösteren SİHA’lar “taktik seviye” ve “operasyonel seviye”de silah ve keşif sistemleridir. Pervaneli SİHA sistemlerinin bölgesel veya genel bir savaşta bekasının sağlanması ve stratejik gözetleme, keşif ve istihbarat üretimi için kullanılması mümkün değildir. Rusya-Ukrayna Savaşı, İHA/SİHA kullanımı ve oluşan stratejik istihbarat açığı konusunda önemli dersler içermektedir. Daha kısa süre önce Irak’ta iki ayrı bölgede SİHA sistemlerimizin kolayca vurulması, terörle mücadelede çok etkin olan bu sistemlerin konvansiyonel bir harpteki etkinliklerinin dikkatle değerlendirilmesini gerektirmektedir. Sonuç olarak, TSK’daki istihbarat kadrolarının aktif hale getirilmesi ve bütünleşik istihbarat gayretleri ile “Muharebe Sahası İstihbarat” yeteneğinin ivedilikle tesis edilmesi gerekmektedir. Stratejik askeri istihbarat ihtiyacı kadar acil olan diğer konu da özellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığının “Kuvvet Yeterlilik” durumundaki zafiyettir. Daha basit bir ifadeyle, AKP hükümetinin askerlik süresini 6 aya indirmesi ve bedelli askerlik uygulaması ile askerlik görevini faturayla satışa çıkarması, asker sayısını görev yeterlilik düzeyinin altına çekmiştir. Halihazırda, askeri birliklerde mevcutlar sadece nöbet tutabilecek asgari yeterlilik düzeyindedir. TSK profesyonelliğe geçişi tamamlayamamış ve eksik mevcutlarla adeta “terhis edilmiş” ordu durumuna düşürülmüştür. Sadece sınır birlikleri ve iç güvenlik birliklerinde “görev yeterli” mevcutlar vardır. Bu birliklerin büyük bölümü halen Irak-Suriye bölgelerinde görevdedir. Nicelik yani asker sayısı kadar önemli diğer bir konu da nitelik konusudur. Sözleşmeli subaylar, uzman erbaşlar ve sözleşmeli erlerden oluşan sistemin “muharebe etkinliği” yeniden değerlendirilmelidir. Mevcut durumda, konvansiyonel birliklerin personel mevcutlarının 6 aylık askerlik süresi ve devamlı hale gelen bedelli askerlik ile asker sayısı ve muharebe etkinliği bakımından muharip düzeyde olması olanaksızdır. Değerli yurttaşlarım, Zafer Partisi olarak, bu gerçekleri toplumumuzla paylaşmayı, bir ulusal güvenlik meselesi ve vatan sorumluluğu olarak görmekteyiz. Özellikle 15 Temmuz kalkışması ve tek adam rejimine geçilen süreçte, TSK’nın içine düştüğü durumu; askeri liselerin, asker hastanelerinin ve askeri yargının kapatılmasını Zafer Partisi olarak sürekli gündeme getirdik. Gelinen noktada; Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze savaşının bölgesel ve hatta bir Dünya Savaşına evrilmesi ihtimali, ABD’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile askeri işbirliği antlaşmaları yaparak Türkiye’yi adeta batı ve güneyden jeopolitik olarak kuşatması, Yunanistan’ın 22 ada ve adacığımızı alenen işgal etmesi karşısında AKP iktidarı ve ana muhalefet tarafının sessizliğini milletimize bir kez daha duyuruyoruz. Anılan risklere ilave olarak, memleketin 13-14 milyon kadar sığınmacı ve kaçak işgali altında olması, PKK, IŞİD ve FETÖ’ye ilave olarak yeni tarikat ve cemaatlerin etkinliği artırıp yeniden devlet içinde kadrolaşmakta olmaları, Türkiye’nin güvenliğine doğrudan ve birinci dereceden tehditler oluşturmaktadır. Biz Zafer Partisi olarak, bölgesel veya Dünya Savaşı riskinin oldukça belirginleştiği bu süreçte, ulusal güvenliğimizin iç siyasete popülist yaklaşımlarla daha fazla alet ve adeta kurban edilmesine karşı çıkıyoruz. Bu bakımdan “Milli Güvenlik Kurulunun” acil olarak toplanması ve muhalefet ile de işbirliği yapılarak, ulusal güvenliğe yönelik alınacak tedbirlerin milletimiz ile paylaşılması gerekmektedir. Zafer Partisi olarak, oluşan iç ve dış tehditler karşısında temel önerilerimiz şunlardır. 1- Kuvvet komutanlıklarının yeniden Genelkurmay Başkanlığına ve Genelkurmay Başkanlığının ise Milli Savunma Bakanlığına bağlanarak komuta birliği sağlanması, 2- Asker hastanelerinin yeniden görev öncelik bölgeleri dikkate alınarak hizmete alınmaya başlanması, 3- Kuvvet yeterlilik durumu ve asker sayısının arttırılması, 4- Konvansiyonel birliklerin eksiklerinin tamamlanması ve görev hazırlık seviyelerinin yükseltilmesi, 5- İstihbarat kadrolarının seferi duruma uygun olarak aktif hale getirilmesi, 6- SİHA/İHA’lardan oluşan taktik seviye keşif ve gözetleme yeteneklerinin stratejik elektronik sinyal istihbaratı ile gelişen zaman içinde “insan kaynaklı istihbarat” ile birleştirilmesi ve GES Komutanlığının tekrar Genelkurmay Başkanlığına bağlanması, 7- Kürecik Radarının kontrolünün TSK’ya geçmesi, radarın gerçek amacı olan Avrupa’ya koruma görevini devam ettirirken, İsrail’e bilgi akışının durdurulması, 8- İncirlik Üssünün jet üssüne dönüştürülmesi, NATO amaçları dışında ve özellikle İsrail’e lojistik destek verilmesine izin verilmeyecek şekilde görev bağlantılarının belirlenmesi, 9- Suriye Arap Cumhuriyeti ile diplomatik temasların geliştirilmesi ve Geçici Koruma Statüsündeki Suriyelilerin tamamının geri dönüşü için hazırlıklara başlanması gerektiğini düşünmekteyiz. Değerli yurttaşlarım, Zafer Partisi olarak, devlet aklı ve devlet sorumluluğuyla anılan tedbirlerin alınmasına her düzeyde destek vermeye hazırız. AKP ve CHP’nin, ulusal güvenlik konusunda sorumlu ve işbirliği içinde davranmalarını bekliyoruz. AKP iktidarının “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenlerden intikam almak ve onları TSK’dan ihraç etmek yerine, yüzünü çatışma bölgelerine ve Ege adalarını işgal eden Yunan askerlerine çevirmelerini öneriyoruz. dedi.. Read the full article
0 notes
gundemarsivi · 9 months ago
Text
Tumblr media
15 Temmuz, Ne Oluyor ve Tarihi Gerçekler
✍🏻 Mustafa A. T.
https://www.gundemarsivi.com/15-temmuz-ne-oluyor-ve-tarihi-gercekler/
Türkiye, II. Dünya Savaşı’na girmemekle, denge politikası izlemekle büyük avantaj sağladı.
Her ne kadar savaşa girmese de Türkiye ağır şartlardan çıkmış, yakın tarihinde Kurtuluş Savaşı gibi yıkıcı bir savaş vermişti ve güçlü olmak için gereken dönüşümleri daha yeni yapmaya başlamıştı. Kısacası dünya için Türkler büyük ve saygın milletti lakin ülke henüz güçlü ve gelişmiş bir devlet değildi.
II. Dünya Savaşı sonrasında dünya ve bağlı bulunduğumuz coğrafya, iki kutuplu dünyaya dönüştü.
Bu kutuplaşma dünyanın en güçlü iki ülkesinin arasında kalmamıza sebep oldu. Amerikan ve Rusya bloğu. Rusya’nın bizden toprak istemesi ise bizi aslında pek de istekli olmadığımız bir harekete, tarafsızlık ve denge politikasını sürdürmek yerine, tercih yapmaya zorladı.
Bugünün aklıyla “ABD uşağı olduk!” demeden önce düşünmek gerek. Bugün FETÖ, AKP demeden önce, soğuk savaş, NATO, Süper NATO, Gladio, gayri nizami harp, Yeşil Kuşak Projesi ne demek bilmek gerek. Yukarıdaki “kavramları”, dünya üzerindeki etkilerini, diğer devletlerdeki yansımalarını bil(e)meden sadece Türkiye üzerinden konuşmak yetersiz kalacaktır. Çünkü tüm dünyayı etkileyen bir olgudan ve dönemden bahsediyoruz.
Türkiye de bunun bir parçasıydı fakat, sadece Türkiye üzerinden değerlendirmek yetersiz olacak ve yanlış sonuçlara varmamıza sebep olacaktır. Küresel ölçekteki olguları sadece “biz” çerçevesinde görürsek, resmin büyük kısmından haberdar olmayız.
Kısacası bilmeden konuşmamak gerek (al sana büyük resim 😊).
Mesela 61 darbesi Amerikan mıdır İngiliz mi, sonraki darbe diğer devletin ona cevabı mıdır, yoksa TSK’nın kararı mıdır, darbeyi klikler mi yapar, iç dinamikler mi? Kim kime sızmış ve nehrin akışını değiştirmiştir, niyet nedir, sonuç nasıl olmuştur?
Yine mesela, Senusi Tekkesi ve Lozan ilişkisi var mıdır, varsa da Lozan Antlaşması dış devletler kadar iç konsensüs içinde de mi imzaya alınmıştır Lozan ile?
Araştırmazsanız (öğrenmezseniz) mahalle ağzıyla konuşur, vatanı sevdiğinizi söyleyerek ve daha kötüsü bunun yeterli olduğuna kendiniz de inanarak, konuyu kaparsınız. Oysa sevmek, emek harcamak demektir. Car car konuşmak değil…
Neyse uzatmayalım, bu bilgiselin konusu bugünlerde giderek artan, geçmişi suçlama eğilimi. Öyle üfürmek kolay ama tarihi hakkaniyetli biçimde değerlendirirsek, tercih zorunluluğu ile olabileceklerin arasında en uygun görülenin yapıldığını fark ederiz.
Bu noktada birkaç gerçeği görmemiz lazım:
Tercihte bulunmak bizim kararımız değildi. Dünyanın şartları değişmişti. Biz de taraf seçmek zorunda kalmıştık.
Rus ya da Batı bloğu. Seçeneklerimiz bunlardı.
Hangi tarafı seçersek seçelim küresel ölçekteki hareketin tarafı, parçası oluyorduk. Sürecin kendisine, etkilerine ve dönüşüme itiraz edecek ya da yönlendirecek gücümüz yoktu (burası önemli).
Şimdi şu güç meselesini biraz açalım. Türkiye, batı medeniyetinin aksine ticaret yapan ve sermaye biriktiren ve büyüyen bir ülke değildi. Düşünün, Ford yüzyıldan fazladır araba satıyor. Koç grubu bile otomobil işinden ne kadar kazandı, düşünün ki Fiat ne kadar kazandı ve ne kadar büyük. Bu sermaye eksikliği bizi üretmek konusunda da güdük bıraktı.
Düşünün ki çelik gibi temel ağır sanayi fabrikalarımızı bile cumhuriyetin kuruluşundan çok sonraları yapabildik. Üretemeyince güçlü olamazsınız ve biz üretemedik. Şimdi bana ürettik ama izin vermediler diyeceksiniz, ki bu da güçsüz olduğumuzu gösterir. Üretimin ne olduğu konusunda söylenmesi gereken bir diğer husus ise akademidir. Sanayi ve üniversite (bilim) birlikte çalışınca ilerleme ve iyi ürün çıkar.
İşte bu yüzden eğitim sistemimiz Köy Enstitüleri ile başladı ve günümüzdeki imam hatip okullarına kadar geldi. Bu okullardaki sorun din eğitimi değil bilim ve araştırma yapacak beyin üretilmemesidir. Mesela İran, evrim teorisini okullarda gösterir ve sahip çıkar zira coğrafyasında güçlü olmak ve güçlü kalmak için bilim yapmak zorundadır…
Osmanlı bu eksikliği görmüş ve batıyla mücadele edemeyeceğini anlamıştı. Osmanlı sistemi üretemiyor ve batı karşısında devamlı dayak yiyordu. Bu sebeple son dönem Osmanlı sistemi ordudan başlayarak devleti, kurumları yeniden yapılanmaya soktu. Mesela Latin alfabesine geçiş, evrimi temel alan tıp, fizik biliminin temel alan subay eğitimi gibi konularda başlangıç, uygulama ve karar, aslında Osmanlı’da başlamıştır. Bu gerçek, günümüzde ve dahi unutmayın ki bazen gerçek görülmesine diye tam da göz önüne konur.
https://twitter.com/mustafaat/status/882956852753039361
58/ https://x.com/mustafaat/stat/mustafaat/status/882956852753039361
Unutmayın ki 2:
https://twitter.com/mustafaat/status/884560376209256448
Mesela olmayan bir sorun yaratıp bunu sonra nasıl kullanırsınız örneği: türban.
Türban / başörtüsü ayrımı ve aslında böyle bir sorunun olmaması, icat edilmesi konusu: Rotraud Scheer? Yüksel Şenler? Ben tarih okuyunca daha farklı anlamları olduğunu düşündüm üstadım. Sen de bir bak bakalım enerjimizi harcamak için nasıl var edilmiş zaman içerisinde?
Peki bu ne işe yarar: “Bir yumurta dışarıdan bir kuvvetle kırılmışsa yaşam sona erer, içeriden bir kuvvetle kırılmışsa yaşam başlar.” Dolayısıyla daha iyi eğitilmeden, daha düzgün bir adalet sisteminin, siyasetinin ve ekonominin haricindeki her alandaki çatışma-sorun, “gayri milli” akıllar tarafından, sen asıl sorunlarını fark etmeyesin diye kullanılır. O arada ordunu, subaylarını zayıflatırlar; derelerini özel şirketlere devredip sana parayla satarlar, ormanlarını keser kendilerine villalar yaparlar, sen ödersin…
Peki biz ne yapabiliriz? Kısa bir cevap vereceğim: İlkelerimizi koruyarak var olmaya ve güvenli şekilde tepki vermeye devam edeceğiz. Bu dönemde “kendin kalmak” yeterince büyük direniş ve adımdır inanın. Sağduyu, ortak akıl, çıkarının nerede olduğunu bilme (milli olmak), farkında olma ve üretmek; bu dönemde en doğru adım budur. Aksi takdirde sıkışmışlık hissi ve artan öfke ile şu
Alıntı
Zeki Yılbaş
@Stavr0gin_
·
1 Kas 2016
@Stavr0gin_ adlı kişiye yanıt olarak
TC batıya eklemlenmek zorundadır jeo-politik konjonktür gereği. Kısacası kartalımız çift başlıdır, bir yüzümüz batılı ve diğeri doğulu olur.
Şimdilik bu kadar, sorular olursa cevaplar, bir süre sonra da bugün yaşananlar nedir konusuyla ve geçmişle bağlantısını kurarak devam ederiz.
https://twitter.com/mustafaat/status/882678182851338241
Mustafa A. T.
#15temmuz #Türkiyesiyasettarihi #tarih #Osmanlı #eğitiminüretimeetkisi #ekonomik #tarihtebilinmeyenler
0 notes
yuksekovahaber · 10 months ago
Text
ABD dış politikası Trump'a mı hazırlanıyor?
http://dlvr.it/T5cYcM
0 notes
nekadarhaber · 2 years ago
Text
Dolar Yükseldikçe Biz Düşüyoruz
Tumblr media Tumblr media
Dolar yükseldikçe biz düşüyoruz, dolar/TL para birimi kurda artış gösterdikçe, Türk lirası günden güne değer kaybetmektedir. TL’nin ABD doları karşısındaki değeri geçtiğimiz yıldan bu yana yüzde 25’i aşmış durumdadır. Para birimindeki bu hızlı düşüşün Türkiye ekonomisine, özellikle özel sektörlerin döviz borçluluğu ve enflasyon üzerinde olumsuz etkilerinin bu süreçte devam edeceği bildirilmektedir. Bilkent üniversitesi iktisat bölüm başkanı Prof. Refet Gür kaynak, enflasyondaki yükselişin ekonomiyi en çok şu 3 şekilde tetikleyeceğini vurguluyor; Bu platformda kurun yükselişi ile beklenen tüm iktisadi para birimleri yeniden değerlendirilecektir. Böylelikle tüm beklentiler güncellendiği için döviz artışı oluşuyor hem de döviz kurunun artışı beklenilen para biriminin piyasa değeri yenilendiği için genel bir davranış bozuklu meydana geliyor. Bu sayede doğrudan ve dolaylı yollarla enflasyon etkisi dahil olacaktır. Esnafın ithal etmiş olduğu tüm ürünler güncel fiyatlara oranla çok daha fazla fiyatlara satılacaktır. Türkiye genelinde üretilen ve dış ülkelere ithal edilen ürünlerin fiyatları da bu sistemle beraber artacaktır. Döviz borcu olan şirketler bu borçları karşı ödemeli ve sigorta üzerinden yapmamışlarsa borçlarını bu kurdan yararlanarak ödeyemeyeceklerdir. Bu sebepten dolayı şirket bilançoları da tamamen güncellenecektir. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) baş ekonomisti Zümrüt İmamoğlu İse ‘sağlıksız’ olarak belirtmiş olduğu kurdaki artış oranının reel sektöre sarsıcı etkilerinin olacağını belirtmektedir.
Serbest Piyasa Döviz Kuralları
Serbest piyasada döviz kurları güncel olarak anlık değişimler gösterdiği için her türlü piyasada anlık kur farkı oluşumu mümkündür. Bu durumda ülkelerin ekonomik durumda fark edilen parasal değişimler, alım-satım rakamlarında oluşan yüksek değişimler, güncel döviz kuralları üzerinde her an farklı sonuçlara sebebiyet verebilir. Genel olarak bakıldığında dolar fiyatları neye göre düşer? Nasıl artar? Gibi soruların birbirinden farklı pek çok açıklaması bulunmaktadır. Bigpara’nın canlı döviz sistemi üzerinden pek çok ülkenin serbest piyasa döviz kurları ve detaylarına kolaylıkla erişim sağlayabileceğiniz gibi, yabancı para birimlerinin alış satış fiyatlarının güncel olanlarından da haberdar olabilirsiniz. Dolar TL para biriminin günlük, haftalık hatta aylık olarak piyasa değerini ve arşivde yer alan diğer tüm kur detaylarını görmek isterseniz, direkt olarak dolar TL sayfasında yer alan, geçmişten günümüze dolar kurları kısmından inceleyebilirsiniz. Herhangi para biriminizi bozdurmak istiyorsanız ve bu dövizlerin güncel kur karşılıklarını canlı olarak takip etmek istiyorsanız; döviz çevirici sistemi üzerinden paralarınızın artış veya düşüş oranını her an takibe alabilirsiniz. Rezerv para alanında son zamanlarda meydana gelen farklılıklar, artan küreselleşme ve uluslar arası sermayeler ile gelişmekte olan ülkelerde politika faizleri üzerinden tüm ürünlerin varlık fiyatlarını ve döviz kurlarını da yüksek oranda etkilemektedir. Amerikan Merkez Bankası’nın 2007 yılında yaşamış olduğu konut krizinin ardından uyguladığı ancak geleneksel olmayan ve tüm politikalarda zorunlu kılınmayan en geniş para sistemi politikası Türkiyeye dolar aktarımı mekanizmasını kur kanalı üzerinden dolar kuru ile dolar arzı ve kısa vadeli tahvil faizlerini de göz önünde bulundurulmaktadır.
Doları Yükselten Beklentiler ve Sonuçları
ABD dolarının diğer yabancı para birimleri karşısındaki değerini ölçebilmek için iki farklı sistem kullanılmaktadır. Böylelikle doların diğer para birimlerine oranla ne kadar artışta veya ne kadar düşüşte olduğunu tespit etmekte kolaylık sağlanmaktadır. Bu sistem için kullanılabilecek ilk ve en etkili ölçü türü; 1973 yılında doların altın karşılığı değerinin kaldırılması sonucu ABD’nin diğer 6 önemli para birimine karşı oluşturulmuş dolar endeksidir. Dolar günümüzde yalnızca dolar endeksi ve Euro/Dolar paritesine göre değil Türk lirasının da aralarında bulunduğu diğer tüm para birimlerine karşı oldukça fazla değer kazanmış bulunmaktadır.
Dolar Kuru
Dolar kuru sistemi üzerinden güncel dolar alış satış fiyatlarının Türk lirası karşılığının ne kadar olduğunu ve güncel olarak hangi fiyat üzerinden piyasaya giriş yaptığını öğrenebilirsiniz. Bu sistem üzerinden dolar kuru için oluşturulan güncel grafikleri takip ederek bu para biriminin hangi saate artış gösterip hangi saatte daha düşük olduğunu kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Detaylı dolar kuru istatistikleri yerine yalnızca dolar alım ve satım fiyatlarından haberdar olmak isterseniz, yine buradan dolar fiyatlarının anlık değişiminden haberdar olabileceğiniz gibi daha önceki kapanış rakamları hakkında da detaylı bilgi edinebilirsiniz. Döviz çevirici alanında bulunan güncel hesaplama makinesi ile hem dolar hesaplama işlemlerinizi yapabilir hem de diğer dövizlerinizin çeviri işlemlerini anlık döviz kurları üzerinden halledebilirsiniz.
Amerikan Doları Neden Bu Kadar Önemlidir ?
Amerikan doları dünya genelindeki en önemli ve güvenilir para birimlerinden biri olmanın yanı sıra, çoğu uluslar arası ticaret sisteminde de tercih edilen para birimidir. Bu sebepten dolayı, pek çok ülkede uluslar arası ticaret üzerinde doğrudan ve önemli bir yetkisi vardır. Dolar, altın ve hatta petrolün de dahil olduğu emtia piyasasında standart para birimi olarak kullanılır. Ve bu sebepten dolayı emtia fiyatları üzerinde doğrudan etkilidir. Aynı zamanda dolar dünyanın en önde gelen rezerv para birimi olarak da kullanılmaktadır. Küresel hükümetler ve özel kuruluşlar tarafından karşılanan yabancı rezervlerin en önemli yüzdesini temsil etmektedir. Ayrıca dolar, küresel ölçekte en likit tahvil piyasasında yer edinmektedir. ABD, herhangi bir ürün veya hizmet karşılığı, dolar ödemeli olacak şekilde talep yaratır, çünkü alıcıların her türlü mal ve hizmetler için ödeyebileceği dolar para birimini kullanmaktadır. Bu sebepten, dış ülkeler dolar ile alışveriş yapabilmek için kendi para birimlerini dolar karşılığı satarak yerel para birimlerini dolara dönüştürüp ödeme işlemlerini yapmaktadırlar. Bu sebepten dolayı ABD doları, küresel ekonomik belirsizliklere karşı güvenli bir sığınak olarak kabul edilmiştir. Read the full article
0 notes
alaturkaamerika · 16 days ago
Text
Trump ve Elon Musk, ABD'nin Küresel Yardım Ajansı USAID'i Kapatıyor
🚨 Trump ve Elon Musk, USAID’i Kapatıyor! 📢 ABD’nin en büyük küresel insani yardım ajansı USAID’in kapatılması için çalışmalar başladı! ⚠️ Demokratlar, bu adımın yasa dışı olduğunu savunuyor. Küresel yardımların kesilmesi milyonlarca insanı etkileyebilir. Trump Yönetimi USAID’i Kapatma Kararı Aldı 📌 ABD Başkanı Donald Trump, USAID fonlarını dondurdu ve ajansın kapatılması sürecini resmen…
1 note · View note
zerihcom · 2 months ago
Text
Trump’ın Grönland ve Panama Kanalı Üzerine Yaptığı Açıklamalar Dikkat Çekti
2 minutes ABD başkanlığına hazırlanan Donald Trump, seçim kampanyasında dış çatışmalardan uzak durmayı, ticaret ortaklarına yönelik tarifeleri artırmayı ve yerli üretimi yeniden inşa etmeyi hedefleyen bir platform üzerinde durmuştu. Ancak son günlerde, dış politikada daha iddialı bir yaklaşım benimseyebileceğini gösteren açıklamalarda bulundu. Trump, önce Kanada’nın ABD’nin bir eyaleti…
0 notes
lolonolo-com · 7 months ago
Text
ABD Dış Politikası 2023-2024 Final Soruları
ABD Dış Politikası 2023-2024 Final Soruları ABD Dış Politikası 2023-2024 Final Soruları ABD Dış Politikası: Tarihsel Gelişim ve Modern Stratejiler Giriş Amerika Birleşik Devletleri (ABD), dünya siyasetinde önemli bir aktör olarak uzun bir tarihsel sürece sahiptir. Dış politikası, küresel güvenlik, ekonomi ve diplomasi alanlarında etkili stratejiler geliştirmeye yönelik kapsamlı bir yaklaşımla…
0 notes
magazinevim · 4 years ago
Text
Kudüs başka bir Endülüs olmayacak
Kudüs başka bir Endülüs olmayacak
Müslüman dünyası, Filistin’in kanla kaplı olduğu için Ramazan Bayramı olarak da bilinen acı tatlı Ramazan Bayramı’nı kutladı. İsrail’in Gazze bombardımanında en az 174 Filistinlinin öldüğü bildirildi. Müslüman liderler, İsrail’in Mescid-i Aksa’daki provokasyon eylemlerine sessiz bir cevap verdi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği geleneksel çaresizliklerinden muzdarip olsa da,…
View On WordPress
0 notes
rayhaber · 2 months ago
Text
Küre Yayınları'ndan Yeniden Yayın: İsrail Lobisinin Amerikan Dış Politikası Üzerindeki Etkileri
ABD Dış Politikasında İsrail Lobisi: Derinlemesine Bir Analiz ABD’nin Orta Doğu’daki dış politikası, tarih boyunca pek çok tartışmaya ve eleştiriye konu olmuştur. Bu bağlamda, Mearsheimer ve Walt gibi düşünce liderlerinin eserleri, özellikle İsrail Lobisi’nin oynadığı rolü derinlemesine incelemektedir. Bu makalede, İsrail Lobisi’nin ABD dış politikasındaki etkileri, stratejik sonuçları ve…
0 notes