Tumgik
#5.sınıf matematik
cozumunparcasi · 2 years
Text
Sıfır, Hiçlik ve Karadelikler Üzerine Bir Söyleşi | Yeliz BAYSAL
Tumblr media
Sıfır, Hiçlik ve Karadelikler Üzerine Bir Söyleşi
Sıfır bir sayı mıdır? Öncelikle sizi bu konu hakkında düşündürmek ve sizinle beraber ortak sonuçlar bulmak istiyorum.
Sıfır bir rakamdır[1]evet ve yanına geldiği sayılara ekstra değerler katmaktadır. Peki sıfır bir sayı mıdır?
Sıfır sayı sisteminin başlangıcı olan yani sayı sistemini oluşturan ‘0,1,2,3,4,5,6,7,8,9’ rakamlarından birisidir. Adı üstünde sayı sistemini oluşturan, burada asıl takılılan ve sizin de aslında şuan da içinizden geçirip sormak istediğiniz asıl nokta şu sanırım:
Peki o zaman neden geri kalan rakamlar sayı iken sıfırın durumu muallakta kalıyor?
İşte tam olarak bu konudan girerek öncelikle sıfır rakamını yakından tanımamız gerektiğini düşünüyorum. Sıfır sayısı pozitif ve negatif olmayan bir rakamdır.[2]Sıfır Roma rakamlarında gösterilemeyen tek rakamdır[3]. Birçok skalada sıfır başlangıç ya da nötr bölgeyi temsil eder. Sayı doğrusunda sıfırın sağı artı, solu eksi değerleri barındırır.[4]
“Sıfır rakamdır” cümlesi ortak olarak kabul edilmektedir, sayı kısmı neden muallaktadır?  Daha doğrusu 0 hem rakamdır hem de sayıdır ifadesi neden kabul edilemiyor. Özellikle bazı akademisyenler sıfır sayısını doğal sayı olarak kabul etmemesi matematik dünyasında oluşan bir karşıtlık oluşturuyor. Bu durumu matematiksel olarak inceleyerek başlayalım.
Sayma sayıları : 1,2,3,4,5,6,7,8,9... vb. şeklinde devam eder. Bu bakımdan 0 sayma sayısı olarak kabul edilmemektedir.
Doğal sayılar : 0,1,2,3,4,5,6,7,8... vb. şeklinde devam etmektedir. Bu yüzden sıfır doğal sayılar kümesine dahildir.[5]
Tumblr media
Şimdi 9.sınıf kitabından alınan bir sayı tanıtım afişini sizinle paylaşmak istiyorum. Doğal sayılar bir bakıma pozitif sayılar olarak kabul edilirken, doğal sayılar kümesinin elemanı olan ve tamamen pozitif olan sayma sayıları içerisinde sıfır (0) olmadığı net bir şekilde görülür. Peki pozitif sayılmayan sıfır sayısının doğal sayıların bir elemanı olması durumu sizce de ilginç değil mi? Olayı biraz daha derinleştirmek istiyorum.
0 çift sayıdır ve rakamdır.
Çift rakamlar (sayılar) şu şekilde : 0, 2, 4, 6, 8
Tek rakamlar (sayılar )şu şekilde : 1, 3, 5, 7, 9
Kısacası çift sayılar 2'ye tam bölünebilen sayılardır. Diğerleri ise tek sayı olarak geçmektedir. Peki sayısal hiçbir değeri olmayan sıfır (0) sayısının çift olması durumu ilginç değil midir?
Aslında buradan şu noktaya varıp olayı devam ettirmek istiyorum. Matematikte yıllarca bu ayrım yaşandı ki bence hala da yaşanıyor, sıfır sayı mıdır yoksa sadece bir rakam mıdır? Çoğunluğun sayı olarak kabul ettiği aşikârken sadece rakam olduğunu savunan kesimde azımsanmayacak boyuttadır. Aslında bence sıfır mükemmel rakam kelimesinin direk karşılığıdır, farklı tanımlamalar ve farklı boyutlardaki karşılığı bize onun aslında hayallerimizin ötesinde karşılıklar alabildiği ve alabileceği sonucunu çıkarıyor. Toplama isteminin etkisiz elemanı, çarpma işleminin sonsuz güç odağı ve yutan elemanı oluyor. Yani aslında olay sıfır rakam ya da sayı olması değil asıl olay sıfırın ne olarak tanımlandığıdır.
Peki şimdi ikinci konumuz olan hiçlik konusundan bahsetmek istiyorum. Hiçlik konusunda bir fikriniz var mı? Daha önce hiç “Hiçlik”[6]üzerine düşündünüz mü?
Hiçlik ve sıfır, sizce bunlar arasında nasıl bir bağlantı olabilir?
Bu konuyu sadece matematik bilim dalı üzerinden değil de direk bilim ana başlığı üzerinden ele almak istiyorum. Bilimsel olarak hiçlik nedir cümlesiyle başlamak istiyorum. Uzun zaman önce internette gezinirken bir blog sayfasında şöyle bir yazıya denk gelmiştim.
Doğu felsefesindeki nirvananın hiçliğe ulaşmak olduğunu, tasavvufta hiçlik kavramının var olduğunu pek çok âlimin ise hiçliğin birlik olduğu konusunda hem fikir olduğundan bahsediyordu.
Hiçlik mevcut olmayışın bir ifade tarzı gibi sanırım. Ne bir görüntü ne bir ses neden bir maddesel olgunun olmaması durumu…[7]
Evrende bile hiçlik yok çünkü kütleler arsında ki onca geniş mesafelerde bile kara enerji var sonuçta.[8]Aslında bunlar hiçliği en güzel anlatan cümleler, peki sıfırın matematikçiler ve çoğu farklı alanlardaki bilim insanları arasında da hiçlik olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? Matematiğin hiçlik tanımı yani bir bakıma hiçbir şey olmaması durumu sıfırı (0) karşımıza çıkarıyor tekrar. Bu konuyu da biraz düşünme ve tartışma taraftarıyım…
“Eğer sıfır (yokluk) olmasaydı, matematik olmazdı” gibi bir cümle işitmiştim. Sıfır aslında varlığı gösteren tam tersi enerji değil midir? Ama tezat bir durumda vardır, sıfır (0) orta demektir aynı zamanda, negatif ile pozitifin başlangıç ve bitiş noktaları, büyüme ile küçülmenin tam ortası. Yine kafamızı karıştıran farklı durumlar var ve bu durumları yine bizim sıfıra yüklediğimiz tanımlamalar oluşturuyor. Yani buradan sıfırın durumunu belirleyen şeyin onu tanımlama şeklimiz olduğu konusunda hem fikir olduğumuzu düşünüyorum.
“Eğer sıfır (yokluk) olmasaydı, matematik olmazdı” sizce de muhteşem anlamlar barındıran derin bir düşünce değil mi?
Mesela farklı bir örnek daha vermek istiyorum. Hindistan’da nirvana öğretisinden çıkan hiçliğin matematiğe yansıdığını ve bu yansımanın sonucunda sıfırın oluştuğu düşüncesi de doğu felsefesinde önemli bir yer tutar. Nirvana yani en iyiye ulaşmak ve tam tersi olan hiçlik. Bence inanılmaz bir bakış açısı
Bazen hayatımızda ‘Bu durum koca bir hiçlik’ gibi cümleler duyuyoruz, şahsen ben çok duydum. Aslında o anda bu durum koca bir sıfır mı demek istiyorlar acaba? Hiçlik yani aslında hiç olma durumu sıfırda olmak olabilir mi? Ben kendi tanımlamalarımız ile sıfıra yeni bir boyut katabileceğimizi ve bunun sağlanabileceğini düşünüyorum.
Şimdi ise üçüncü konu başlığımız olan kara deliği konumuza dahil etmek ve konuştuğumuz her şeyi tek bir odak noktasına bağlamak istiyorum.
Sıfır, hiçlik ve kara delik…
Şimdiye kadar yazımızda sıfır ve hiçlik hakkında konuştuk, bundan önceki yazımda ise ben uzun uzun kara delikler ve matematik üzerine konuşmuştum. Şimdi ise bunları birbirine bağlamak ve hangi sonuca ulaştığımızı beraber analiz etmek kalıyor bize. Hazırsanız asıl ilgi çekici sorumuz ile geliyorum.
Sizce sıfır bir karadelik olabilir mi?
Ne alaka ya da gerçekten olabilir mi dediğinizi duyar gibiyim. Hadi bu soruyu beraber inceleyerek devam edelim yolumuza, önce birkaç basit örnek vererek sizin de bilgileriniz ışığında yol almak istiyorum. Sıfıra hatırladığınız üzere kendi tanımlamalarımız ile hiçlik demiştik. Peki çarpma işleminde sıfırın tanımı neydi? Yutan eleman dediğinize emin bir şekilde yoluma devam ediyorum, her şeyi yutan ve yok eden bir sıfır tanımı, bilimde her şeyi yok eden ya da yutan bir madde tanımı. Sanırım sizde biraz bağlantı kurdunuz ama yine de şu cümlede kafamızdan gitmiyordur;
‘Sadece çarpma işlemine göre yutan eleman’ peki ben de bu soruya ithafen şunu söylemek istiyorum, nereden biliyorsunuz? Sıfırı ya da karadelikleri ne kadar tanıyorsunuz ya da samimiyetle ne kadar tanıyoruz diyelim. Hangi matematiksel uzayda ya da normal uzay veya galakside nasıl durumlar olduğu kesin olarak biliniyor mu? Hayır tabi ki…
Sanırım istediğim sonuca ve vermek istediğim asıl noktaya ulaşmak üzereyiz. Bence bol bol düşündüğümüz ve bilgilerimizi birleştirdiğimiz bir sohbet oldu. Peki sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Sence sıfır farklı uzaylar ( Matematiksel uzaylar vb.) ve farklı tanımlamalar ile yeni boyutlar kazanabilir mi? Kara delik kavramı ile benzer mi?
Kara delik gizemini hala koruyan bilimsel bir keşif, belki de keşfedildikçe daha da gizemli olan demek daha doğru sanırım. Peki biz sıfırı ne kadar tanıyoruz, ne kadar keşfettik? Ne anlamlar yükledik ya da ne tanımlarla yolumuzu bulmaya çalıştık. Sizce de sıfır, kara delikler gibi keşfedildikçe daha da gizemli bir hale gelmiyor mu?
Görüşlerinizi ilgili mail adresleri üzerinden bekliyorum. Sonra ki yazımda görüşmek üzere, bilim ile kalın özellikle de matematik bilimi ile…
Yeliz BAYSAL
[1]Kaplan, Robert. (2000). The Nothing That Is: A Natural History of Zero. Oxford: Oxford University Press.
[2] Matson, John (21 Ağustos 2009). "The Origin of Zero". Scientific American.
[3] Kaplan, Robert. (2000). The Nothing That Is: A Natural History of Zero. Oxford: Oxford University Press.
[4] Banerjee; Reina. Modern School Mathematics Book - 7 Orient Blackswan.
[5] MEB Yayınları 9. Sınıf Matematik Ders Kitabı (2022-2023)
[6] Felsefe Terimleri Sözlüğü, Bedia Akarsu, İnkılap Yayınları.
[7] Sartre, J.P. (2009). Varlık ve Hiçlik. Çev.Turhan Ilgaz, Gaye Çankaya Eksen. İstanbul: İthaki Yay.
[8] Baysal Yeliz, Kara Delikler ve Matematik, (cozumunparcasiyiz.org)
4 notes · View notes
yunusakinoffical · 13 days
Text
PlayStation 5 Pro Teknik Sunumunda , uzun zamandır beklenen PS5 Pro'nun nasıl görüneceğine nihayet bir göz attık. Ve ondan önceki PS4 Pro'ya çok benzeyen bu orta nesil konsol yenilemesi, grafik kalitesini bir üst seviyeye taşıyacak gibi görünüyor. Peki, daha önce gelenlerle tam olarak nasıl karşılaştırılıyor? PS5, 2020'de özel bir AMD Zen 2 işlemci ve RDNA 2 GPU ile piyasaya sürüldü; ikisi de o dönemin üst düzey PC özelliklerine oldukça benziyordu. Çok zaman geçti ve PS5 Pro hala aynı mimariler üzerine kurulu olsa da Sony, GPU'ya biraz sevgi gösterdi ve sunulan Hesaplama Birimleri (CU) miktarını büyük ölçüde artırdı; bu da özellikle daha yüksek çözünürlüklerde oyun performansını önemli ölçüde iyileştirecek. Sony henüz detaylı teknik özellikleri yayınlamadı ancak ben basit bir matematik hesabı yaptım ve PS5 Pro'nun iç yapısının nasıl görüneceğine dair oldukça iyi bir fikir edindim. PlayStation 5 Pro İlk Bakış PS5 Pro ve PS5 – GPU PS5 Pro GPU gösterinin yıldızı. Şu anda tüm işaretler, orijinal PS5 ile aynı AMD RDNA 2 mimarisi üzerine inşa edildiğini gösteriyor, sadece daha fazlasıyla. PS5 2020'de çıktığında, 36 işlem birimine sahip bir RDNA 2 GPU'su vardı ve bu da 2.304 akış çoklu işlemcisi (SM) anlamına geliyordu. Bu, onu AMD Radeon RX 6700 gibi orta sınıf bir grafik kartı seviyesine getiriyordu . Zamanına göre inanılmaz derecede güçlü bir grafik çipiydi ve kendisinden önceki PS4 Pro'da olduğu kadar dama tahtası yükseltmeye güvenmeden gerçekten yeni nesil 4K oyun deneyimi sunabiliyordu. Ancak zaman kaçınılmaz yürüyüşünü sürdürüyor ve yeni oyunlar özellikle 4K'da biraz daha fazla beygir gücüne ihtiyaç duyuyor. PS5 Pro'ya giriş yapın. Sony bu sefer PS5 Pro'nun yüzde 67 daha fazla işlem birimine sahip bir GPU'ya sahip olacağını iddia ediyor. Hafif bir cep hesabı, yeni işlem birimi sayısını 60'a koyuyor ve RDNA 2 CU'lar 64 akış çoklu işlemcisine sahip olduğundan, yeni sayı 3.840 SM'ye çıkıyor. Bu, silikonda muazzam bir artış. Bunu perspektife koymak için, bu onu - kağıt üzerinde - PC'de 4K oyun oynayabilen bir GPU olan AMD Radeon RX 6800 ile aynı seviyeye koyuyor. Ancak PlayStation 5 Pro'ya atılan şey sadece ham GPU silikonundan ibaret değil. CNET'ten alınan uygulamalı bir önizlemeye göre Sony, Cerny'nin Team Red'in grafik kartlarından birinde piyasaya sürülmediğini iddia ettiği AMD'den yeni nesil ışın izleme donanımını dahil etti. AMD, ışın izleme performansında Nvidia ile başa çıkmakta sorun yaşadı ve bu yeni nesil donanım, PS5 Pro'nun donanım üzerindeki daha gelişmiş ışın izleme efektlerinin artan taleplerine ayak uydurmasına yardımcı olabilir. Bu kesinlikle GPU performansında nesilsel bir sıçrama değil - sonuçta aynı nesil donanımı kullanıyor. Ancak silikondaki büyük sıçrama, orta nesil bir yenileme için uygundur ve bu 'sadakat modları' etkinleştirildiğinde çok daha iyi performans sağlamalıdır. PS5 Pro ve PS5 – Depolama ve Bellek Hem Mark Cerny'nin sunumu hem de PlayStation 5 pro Blog'u SSD'den bahsetmeyi ihmal ediyor , bu yüzden PS5 Pro'nun 2020'de PS5'i çalıştıran aynı üst düzey SSD'yi kullanacağını varsaymak güvenlidir. Ve günümüzde kesinlikle daha hızlı sürücüler olsa da, bir PCIe 5.0 SSD, özellikle bu sürücülerin ne kadar pahalı olduğu düşünüldüğünde, yükleme sürelerinde önemli bir fark yaratacak kadar bir artış sağlamayacaktır. Ancak, bellekte bir artış görülüyor. PS5, birleşik sistem RAM'i olarak 16 GB GDDR6 bellekle piyasaya sürüldü. PlayStation 5 Pro aynı kapasiteye sahip ancak hızlar, muhtemelen yeni GPU'daki daha iyi bellek arayüzü nedeniyle artırıldı. Sony, belleğin yaklaşık %28 daha hızlı olduğunu iddia ediyor ve benim yarı güvenilir kalem matematiğim, bunun eski PS5'teki 440 GB/sn'den yaklaşık 560 GB/sn bellek bant genişliğine eşit olacağını gösteriyor. PS5 Pro İçin Şimdiye Kadar Geliştirilen Her Oyun Daha güçlü GPU ile birleştiğinde, bu PlayStation 5 Pro'nun Cerny'nin 10 dakikalık sunum boyunca tekrar tekrar söylediği %45'lik performans artışına ulaşmasına gerçekten yardımcı olmalı. Ancak PS5 Pro'da daha fazla
bellek görmek güzel olurdu, özellikle de 4K oyun performansına ne kadar odaklanıldığı düşünüldüğünde. Sonuçta, modern 4K grafik kartları 20 GB'ın üzerinde bellekle piyasaya sürülüyor ve bu yalnızca GPU'ya ayrılmış RAM. PS5 Pro ve PS5 – Yükseltme PS5, PC'de ölçekleme teknolojisi henüz emekleme aşamasındayken çıktı. Nvidia'nın DLSS'i veya Derin Öğrenme Süper Örneklemesi birkaç yıl önce çıkmıştı ve hala ciddi öğrenme sancıları çekiyordu. O zamandan beri çok şey değişti. Son birkaç yıldır, AI tabanlı ölçekleme PC oyunları için kazanan bir teknoloji olduğunu kanıtladı, bu yüzden Sony'nin bu aksiyona dahil olmak istemesi doğal. Sonuçta, Sony'nin PC'ye çıkardığı oyunların çoğu bir şekilde DLSS veya FSR'yi (Fidelity Super Resolution, AMD'nin DLSS'e cevabı) uyguladı. Öte yandan orijinal PS5, PS4 Pro ile öncülük edilen dama tahtası tarzı yükseltmeyi kullanıyordu. Bu yükseltme yöntemi kusurludur, ancak Sony'nin performansta çok fazla düşüş yaşamadan yüksek çözünürlükte yüksek ayrıntılı görüntüler sunmasına olanak tanır. Aynı felsefe PlayStation 5 Pro için de geçerlidir, ancak eksik pikselleri doldurmak için yüceltilmiş bir filtre kullanmak yerine, büyük bir doğruluk kaybı olmadan eksik görüntü bilgilerini daha doğru bir şekilde hesaplayabilen bir AI algoritması kullanır. Ancak PS5'in AMD donanımına kilitlenmesiyle Sony, yeni PSSR'yi (PlayStation 5 Pro Spacial Super Resolution) çalıştırmak için özel bir sinir motoru geliştirmek zorunda kaldı. Teknik sunum bu sinir motoru hakkında gerçekten hiçbir ayrıntı sunmadı, bu yüzden ham gücüne dair hiçbir iddiada bulunamam. PS5 Pro ve PS5 – CPU Mark Cerny, PlayStation 5 Pro'daki CPU'dan bahsetmek için kesinlikle hiç zaman harcamadı , bu yüzden değişmediğini varsaymak oldukça güvenli. PS5 CPU'sunun kötü olduğu anlamına gelmiyor. Hala 8 çekirdekli bir Zen 2 işlemcisi, ki bu da modern oyunlar için fazlasıyla yeterli. PS5 Pro'nun açıkça tasarlandığı gibi daha yüksek çözünürlüklerde, işin çoğu bir CPU'dan ziyade güçlü bir grafik işlemcisine dayanacaktır. CPU'nun sadece arka planda işleri koordine etmesi ve fizik hesaplamaları çalıştırması gerekir ki bunu zaten son derece hızlı bir şekilde yapabilir.
0 notes
pazaryerigundem · 1 month
Text
İstanbul 'Teknoloji Atölyeleri'nde başvuru zamanı
https://pazaryerigundem.com/haber/186311/istanbul-teknoloji-atolyelerinde-basvuru-zamani/
İstanbul 'Teknoloji Atölyeleri'nde başvuru zamanı
Tumblr media
Yaz dönemi öncesi öğrencilerini mezun eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teknoloji Atölyeleri, 2024 – 2025 yılı öğrencilerini kabul etmeye hazırlanıyor. Sınav başvuruları “İstanbul Senin” uygulamasından ve teknolojiatolyeleri.ibb.istanbul web sitesinden alınmaya başladı.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teknoloji Atölyeleri, çocukların ve gençlerin teknoloji üretimi konusunda teşvik edilmesini ve bunun için uygun zeminin hazırlanmasını sağlamaya devam ediyor. İBB, atölye çalışmalarıyla teknolojiyi üreten bireylerin yetişmesine, bilim ve teknolojide dışa bağımlığın azaltılmasına, bu alandaki beyin göçünün durdurulmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.
İBB, bu doğrultuda İstanbul’daki 10 atölyede Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte çocuklara teknoloji eğitimi veriyor. Atölyelerde geçtiğimiz yıl ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşan 944 kişi eğitim aldı.
KODLAMA, YAPAY ZEKA, ROBOTİK…
Üretim temelli programlar içinde bilgisayarsız bilgisayar bilimi etkinlikleri, bilgisayar oyunu tasarımı ve geliştirme, grafik tasarım ve üretim, programlama ve kodlama, mobil uygulama geliştirme, grafik tasarım, yapay zekâ, robotik uygulamaları ve proje geliştirme eğitimleri öne çıkıyor.
Eğitim öğretim yılı boyunca devam eden çalışmaların sonunda öğrencilerden proje yapmaları isteniyor. Akademisyenler tarafından oluşturulan jürinin proje değerlendirmesinin sonunda ise İBB’yi ulusal ve uluslararası teknoloji yarışmalarında temsil eden İBBTech takımının üyeleri seçiliyor.
Tumblr media
ÖĞRENCİ SEÇME SINAVI 7 – 8 EYLÜL’DE
Atölyedeki eğitimlere katılacak 4’üncü, 5’inci, 6’ncı, 7’nci, 9’uncu ve 10’uncu sınıf öğrencilerinin belirlenmesi için 7 – 8 Eylül’de Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde öğrenci seçme sınavı yapılacak. Sınav Türkçe, matematik fen dersleri ve problem çözme becerileri ile algoritma konularını kapsayacak.
Online olarak yapılan sınav başvuruları “İstanbul Senin” mobil uygulaması ve teknolojiatolyeleri.ibb.istanbul web sitesi üzerinden alınıyor. Sınavda başarılı olan bin 88 öğrenci 2024 – 2025 eğitim öğretim döneminde İBB Teknoloji Atölyeleri’ndeki eğitimlere katılmaya hak kazanacak.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundemsivas · 2 months
Text
0 notes
ingiltereaile · 3 months
Text
İngiltere'de Aile Birleşimi: Çocuklar İçin Vize ve Eğitim Olanakları
Tumblr media
İngiltere, dünya çapında tanınan eğitim sistemi ve kültürel zenginliğiyle, birçok ailenin yeni bir yaşam kurmak için tercih ettiği ülkelerden biridir. Aile birleşimi yoluyla İngiltere'ye taşınmayı düşünen aileler için, çocukların vize durumu ve eğitim olanakları büyük önem taşır. Bu yazımızda, İngiltere'de aile birleşimi kapsamında çocuklar için vize süreçleri ve eğitim fırsatları hakkında detaylı bilgiler sunacağız.
Aile Birleşimi Vizesi: Çocuklar İçin Gereklilikler
İngiltere'ye aile birleşimi yoluyla gelmek isteyen çocuklar için vize süreci, ebeveynlerin durumuna bağlı olarak farklılık gösterebilir. Genel olarak, 18 yaşın altındaki çocuklar, ebeveynlerinin yanında İngiltere'ye gelmek için aile birleşimi vizesine başvurabilirler.
Vize başvurusu için gerekli belgeler şunları içerir:
Geçerli pasaport
Doğum belgesi
Ebeveynlerin İngiltere'deki yasal statüsünü gösteren belgeler
Finansal yeterlilik kanıtı
Uygun konaklama kanıtı
İngilizce dil yeterliliği belgesi (11 yaş ve üzeri çocuklar için)
Vize başvuru süreci genellikle birkaç hafta sürer, ancak karmaşık durumlarda bu süre uzayabilir. Başvuru sahiplerinin, vize kararı çıkmadan önce İngiltere'ye seyahat etmemeleri önemlidir.
İngiltere'de Çocuklar İçin Eğitim Sistemi
İngiltere'nin eğitim sistemi, dünya çapında saygın ve kaliteli olarak bilinir. Sistem, çocukların yaşlarına göre farklı aşamalara ayrılmıştır:
Erken Çocukluk Eğitimi (3-5 yaş)
İlkokul (5-11 yaş)
Ortaokul (11-16 yaş)
Lise (16-18 yaş)
İngiltere'de zorunlu eğitim 5-16 yaş arasındadır. 16 yaşından sonra öğrenciler, A-Level olarak bilinen lise eğitimine devam edebilir veya mesleki eğitim alabilirler.
Devlet Okulları ve Özel Okullar
İngiltere'de hem devlet okulları hem de özel okullar mevcuttur. Devlet okulları ücretsizdir ve yerel yönetimler tarafından finanse edilir. Özel okullar ise ücretlidir ve genellikle daha küçük sınıf mevcutları ve daha geniş müfredat seçenekleri sunar.
Aile birleşimi yoluyla İngiltere'ye gelen çocuklar, ebeveynlerinin ikamet durumuna bağlı olarak devlet okullarına ücretsiz olarak kaydolabilirler. Ancak, okulların kabul politikaları ve boş kontenjanları değişiklik gösterebilir.
İngilizce Dil Desteği
İngilizce ana dili olmayan çocuklar için birçok okul, EAL (English as an Additional Language) programları sunar. Bu programlar, çocukların İngilizce dil becerilerini geliştirmelerine ve müfredata daha kolay adapte olmalarına yardımcı olur.
Müfredat ve Sınavlar
İngiltere'deki okullar, Ulusal Müfredat'ı takip eder. Bu müfredat, temel dersler (İngilizce, Matematik, Fen Bilimleri) yanında sanat, tarih, coğrafya gibi konuları da içerir. Öğrenciler, eğitimlerinin farklı aşamalarında ulusal sınavlara girerler:
SATs (7 ve 11 yaşında)
GCSEs (16 yaşında)
A-Levels (18 yaşında)
Bu sınavlar, öğrencilerin akademik ilerlemesini ölçer ve yüksek öğrenim için önemli bir rol oynar.
Yüksek Öğrenim Fırsatları
İngiltere'deki üniversiteler, dünya çapında saygın kurumlardır. A-Level sonuçlarına göre öğrenciler, üniversite eğitimine devam edebilirler. Aile birleşimi yoluyla gelen ve İngiltere'de belirli bir süre ikamet eden öğrenciler, ev sahibi öğrenci statüsünde değerlendirilebilir ve daha uygun ücretlerle yüksek öğrenim görebilirler.
Uyum Süreci ve Destek
Yeni bir ülkeye taşınmak, çocuklar için zorlayıcı olabilir. İngiltere'deki okullar, genellikle yeni gelen öğrenciler için oryantasyon programları ve ek destek hizmetleri sunar. Ayrıca, birçok topluluk ve yardım kuruluşu, göçmen ailelere ve çocuklarına uyum sürecinde destek sağlar.
Ebeveynler için Öneriler
Çocuğunuzun eğitimi için erkenden planlama yapın.
Yerel eğitim otoriteleriyle iletişime geçin ve okul seçeneklerini araştırın.
Çocuğunuzun İngilizce dil becerilerini geliştirmesine yardımcı olun.
Okul etkinliklerine ve veli toplantılarına katılın.
Çocuğunuzun uyum sürecini yakından takip edin ve gerektiğinde profesyonel destek alın.
İngiltere'de aile birleşimi yoluyla yeni bir yaşam kurmak, çocuklar için hem heyecan verici hem de zorlayıcı bir deneyim olabilir. Doğru planlama ve hazırlıkla, çocuklar İngiltere'nin kaliteli eğitim sisteminden en iyi şekilde yararlanabilir ve parlak bir geleceğe adım atabilirler. Vize süreçleri ve eğitim seçenekleri hakkında detaylı bilgi edinmek, ailelerin bu geçiş sürecini daha sorunsuz yönetmelerine yardımcı olacaktır.
İngiltere'nin çok kültürlü yapısı ve kapsayıcı eğitim anlayışı, farklı ülkelerden gelen çocukların uyum sağlamasını kolaylaştırır. Ancak, her çocuğun bireysel ihtiyaçları olduğunu unutmamak ve gerektiğinde ek destek aramak önemlidir. Sonuç olarak, İngiltere'de aile birleşimi, çocuklara dünya standartlarında bir eğitim ve kültürel zenginlik sunan benzersiz bir fırsat olarak görülebilir.
@gunerkan
web tasarım
0 notes
zekihaber · 4 months
Video
youtube
9.Sınıf Matematik I 2.Dönem 2.Yazılı Soru Çözümleri I Deneme-5
0 notes
elazigsurmanset · 5 months
Text
Bakan Tekin, Öğretmenler Mülakat ile alınacak..
Tumblr media
Öğretmenler Mülakat ile mi atanacak ? Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Gazeteci Kübra Par’ın programında çok tartışılan ‘Öğretmen atamasında mülakat’ konusuna açıklık getirdi; . “Alan sınavında 100 üzerinden 19 alan öğretmen var, bu yüzden mülakat yapmak istiyoruz”  “Popüler olmak isteseydim ben bunu yapmazdım, ‘Kaldırıyorum mülakatı’ derdim. Ben  Cumhurbaşkanımla tartışmaya girmezdim, kamuoyuyla tartışmaya girmezdim. Çok popüler bir insan olurdum”
Ortaöğretim Matematik Öğretmeninin Alan Bilgisi Şu An Sistemde Ölçülmüyor !
Gazeteci Kübra Par, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mülakat kaldırılacak” dedi, siz de kaldırılmaması gerektiğini savundunuz neden ?” sorusunu yöneltti. Bakan Tekin ise bu konuda şunları söyledi, “Öğretmen mülakatları ile ilgili rahatsız olduğum birkaç husustan bahsetmek istiyorum. Şu an öğretmen arkadaşlarımız atanırken KPSS sınavına giriyorlar. Üç oturumdan oluşuyor. Birincisi genel kültür, genel yetenek, ikincisi eğitim birimleri testi, üçüncüsü Öğretmenlik Alan Bilgisi testidir. Biz yaklaşık 130’a yakın branşta öğretmen ataması yapıyoruz. Bu branşın tamamı iki sınavı giriyor. Fakat ÖSYM kendi sınırlılıkları içerisinde 130’dan 18’ne Öğretmen Alan Bilgisi Sınavı yapıyor. 18’in dışındaki kısmın atandığı alanla ilgili bilgisini test ettiğimiz hiçbir sınav yok. Dolayısıyla KPSS puanı ilk iki sınavdan elde ettiği skor. Ortaöğretim Matematik bölümüne atanacak arkadaşımızın alan bilgisini ölçmek durumunda değil miyim ?  
Öğretmenlik Alan Bilgisi Sınavında Ortalaması 100 Üzerinden 19 Alan Öğretmene Çocuklarımızı Nasıl Emanet Edeyim ?
“18 branşta öğretmen arkadaşlarımızın Alan Bilgisi bilgileri ölçülüyor. 2023 yılında yapılan Öğretmenlik Alan Bilgisi Sınavında ortaöğretim matematik başarı ortalaması yüzde 19. Biz de o yüzden mülakat yapıyoruz. Mülakatta şunu yapıyoruz. Bir üniversiteden başka bir üniversiteye geçerken profesörlere bile deneme dersi yaptırıyorlar. Biz de öğretmenlere deneme dersi anlatmak istiyorum. Kimseyi kayırmayacağım, ben sadece çocuklarımızın iyi bir öğretmenden ders almasını istiyorum. Diğer konu matematik mezunu bir arkadaşın başarı puanı düşük. Diyelim ki ben müfredatımı değiştiriyorum. Öğretmen benim müfredatımı biliyor mu ?”
Öğretmen Mülakatı Nasıl Yapılacak ? İşte Detaylar
“O gün MEB 9. Sınıf Matematik müfredatından sınavı alacağız diyoruz. İkincisi jüriye gönderilirken elektronik ortamda bir kod numaranız olacak. Alabileceğimiz güvenlik önlemlerini alacağız. Jüri üyesini tanımayacaksınız. Bir tuşa basıyorsunuz size anlatacağınız konu çıkıyor. Öğretmene 5 dk hazırlık süresi veriliyor. Dersi anlattıktan sonra bana şu soruyu sordular, şunları anlattım diyerek tutanak altına alınıyor. Kamera kaydını da alacağız. Jüri üyesi notunu girecek ve sistem kapanacak. Sonradan bir müdahale olmayacak. Açık yüreklilikle söylüyorum, bize emanet edilen çocukların ehil arkadaşlara emanet etmek istiyorum. Şu anki tabloyla bunu yapamayız. Ben Milli Eğitim Bakanı olarak niye beni başarısız edecek bir sisteme uygulayım. Bu konu popülizme kurban olacak bir konu değil. Popüler olmak isteseydim ben bunu yapmazdım, ‘Kaldırıyorum mülakatı’ derdim. Ben  Cumhurbaşkanımla tartışmaya girmezdim, kamuoyuyla tartışmaya girmezdim. Çok popüler bir insan olurdum. Ben şu an ki sistemden rahatsızım Kübra Hanım. Siyasetçiler beni eleştiriyor. X siyasi parti çaycı alırken mülakat yapıyor. 20 milyonu öğrenciyi emanet vreeceğim öğretmene bunu yapmamam adaletsizlik olur” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)    Read the full article
0 notes
lolonolo-com · 6 months
Text
Erken Çocuklukta Fen Ve Matematik Eğitimi Final Deneme Sınavı-5(2024)
Erken Çocuklukta Fen Ve Matematik Eğitimi Final Deneme Sınavı-5 (2024) Erken Çocuklukta Fen Ve Matematik Eğitimi Final Deneme Sınavı-5 (2024) İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (Auzef) Açık Öğretim Fakültesi Bölüm : Çocuk Gelişimi Lisans Sınıf : 2. Sınıf Ders : Erken Çocuklukta Fen Ve Matematik Eğitimi Dönem : Bahar Dönemi Erken Çocuklukta Fen Ve Matematik Eğitimi Final…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundemarsivi · 7 months
Text
Tumblr media
Eğitim Bizi Çağırıyor…
✍🏻 Ercan Eroğlu
https://www.gundemarsivi.com/egitim-bizi-cagiriyor/
– “İmdat Yardım Edin!”
Yeni bir tarih yazılırken, edilgen bir pozisyonda gelişen olayları izlemek, geçmiş ve gelecek potansiyeliyle ülkemiz için istenilmeyen bir durumdur. Ülke olarak, güçlü bir ekonomiye sahip, iyi bir eğitim almış, rekabet gücü yüksek, kendini gerçekleştirmiş insan kaynağı ile yeni bir dünyanın mümkün olduğunu gösterebilme gücümüzün olduğuna inanmamız, inandıklarımızı da gerçekleştirebilmemiz gerekir.
Eğitim, uzun soluklu bir yatırım aracı olmasının yanında ülke kalkınmasında stratejik bir öneme sahiptir. Nitelikli bir eğitim, nitelikli bir yaşamın ve geleceğin güvencesidir. Kalabalık bir nüfusa sahip olmak günümüzde artık çok önemli olmamaktadır. Önemli olan ülke insanlarının ülke ve dünya ekonomisi içinde yarattığı artı değerdir.
Globalleşmenin Türkçe karşılığı olarak kullanılan küreselleşme kavramı, ilk kez ekonomi alanında kullanılmış ve daha sonra diğer alanlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Bu açıdan kavram, belirsizlik içerse de son yıllarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ilişkiler ve yeni yaşam biçimleri küreselleşmenin içeriği konusunda bazı fikirler vermektedir. Bu bağlamda küresel barış getireceği umulan küreselleşme kavramı sömürünün katmerleşmesine ve sınıfsal çatışmanın daha fazla yoğunlaşmasına neden olmuştur. Başka bir yazının konusu olmak üzere burada GATS, MAI ve MIGA anlaşmalarını anmakta yarar var.
Dünya ve insanlık tarihi bu yüz yılda gerçek bir altüst oluş yaşıyor. Biz de ülke olarak bu altüst oluştan nasibimizi fazlasıyla alıyoruz. Ekonomik kriz, çevre sorunları, demokrasi krizi, eğitim sistemimizin girdiği çıkmaz sokak, ahlaki çöküş…
Türk Eğitim Sistemine Kısa Bir Bakış ve Çöküş
2000’li yıllara kadar eğitim sistemimize hep içeriden bakılan eğitimimizin iyi olduğunu düşünürdük. Oysa bu tarihlerden sonra ülke olarak katıldığımız uluslararası sınavlar (TIMSS, PIRLS, PISA) eğitimimizin düşündüğümüz kadar iyi olmadığını göstermiştir. Örneklersek;
III. Uluslararası Matematik ve Fen Bilgisi Araştırması (TIMSS 1999) Ulusal Raporu’na göre, Fen Bilgisi testinde, Türkiye araştırmaya katılan 38 ülke arasında 33. sırada yer alırken Matematik testi sonuçlarına göre de 31. sırada yer almıştır.
TIMSS 2015 uygulamasında ise ülkemiz; matematikte 4. sınıf düzeyinde 49 ülke arasında 36. sırada, 8. sınıf düzeyinde de katılımcı 39 ülke arasında 24. sırada yer almıştır. TIMSS 2019 sonuçlarına göre matematik değerlendirmesinde Türkiye, dördüncü sınıf düzeyinde 58 katılımcı ülke arasında 23. sırada; sekizinci sınıf düzeyinde de katılımcı 39 ülke arasında 20. sırada yer almıştır. Türkiye TIMSS 2019 sonuçlarına göre fen değerlendirmesinde dördüncü sınıf düzeyinde 58 katılımcı ülke arasında 19. sırada; sekizinci sınıf düzeyinde de katılımcı 39 ülke arasında 15. sırada yer almıştır. Türkiye TIMSS 2015 döngüsünde fen alanında; 4. sınıf düzeyinde 47 ülke arasında 35. sırada, 8. sınıf düzeyinde de katılımcı 39 ülke arasında 21. sırada yer almıştır.
PIRLS (Uluslar Arası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi) 2001’in genel çerçevesi kavrama süreçleri, okuma amaçları ve okuma alışkanlıkları ve okumaya yönelik tutumlardır. Raporun sonuçlarına göre Türkiye 35 katılımcı ülke arasında 28. sırada yer almıştır.
MEB’in “İlköğretim Öğrencilerinin Başarılarının Belirlenmesi, Durum Belirleme Raporu (2002)” sonuçlarına göre 4. sınıf öğrencilerinin Türkçe testinde ülke ortalaması %42’dir. 5. sınıf öğrencilerinin Matematik testinde, Türkiye ortalaması %47’dir. 6. sınıf öğrencilerinin Fen Bilgisi testinde Türkiye ortalaması %46’dır. 7. sınıf öğrencilerinin Sosyal Bilgiler testinde, Türkiye ortalaması %38’dir. 8. sınıf öğrencilerinin Matematik testinde Türkiye ortalaması %42, Fen testinde %45, Sosyal Bilgiler testinde %47, Türkçe testinde ise %54’tür.
Daha kapsamlı olan ve 2003 yılında yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Projesi (PISA) ise 4 temel alanı kapsamaktadır. Bunlar matematik, fen bilgisi, okuma ve problem çözme alanlarıdır. Türkiye, matematik alanında OECD üyesi 30 ülke arasında 29. sırada, araştırmaya katılan 41 ülke arasında ise 40. sırada yer alıyor. Okuma alanında ise, OECD üyesi ülkeler arasında 28, katılımcı ülkeler arasında ise 34. sırada yer almaktadır. Fen Bilgisi ve Problem Çözme alanlarında 41 ülke arasında 36. sırada yer almaktadır.
Yapılan tahminler, Türkiye’de farklı eğitim kademelerinde “okullaşma oranları ile verimlilik artışı arasındaki bağın kopuk” olduğunu ortaya koymaktadır. İşgücünün ortalama eğitim süresi değişkeninde olduğu gibi, analizdeki diğer ülkeler ortalamasıyla karşılaştırıldığında Türkiye’deki okullaşma oranlarındaki görülen artışın verimlilik artışına yol açmadığı hemen hemen tüm eğitim değişkenlerinde açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır (TÜSİAD, 2006).
En az okullaşma oranlarının düşüklüğü kadar önemli olan bir diğer problem, Türkiye’de verilen eğitimin kalitesindeki düşüklüktür. Eğitim sistemindeki aksaklıkların; Türkiye’nin rekabet gücü, üretim yapısı ve dolayısıyla gelişmiş ülkelere yakınsama performansı üzerindeki etkilerini anlamaya yönelik sağlıklı analizlerin yapılabilmesi için henüz iş yaşantısına adım atmamış öğrencilerin beceri düzeylerinin farklı ülkelerdeki öğrencilerle karşılaştırılması gerekmektedir. OECD bünyesinde 2000 yılında başlatılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Program for International Student Assessment – PISA)’nın sonuçlarını analiz ederek böyle bir karşılaştırmayı yapmak mümkündür.
2010 yılında yapılan üniversiteye giriş sınavında 600.000 kişi “parantez içindeki sayıların toplamını parantez dışındaki bir sayıdan çıkarma” işlemini doğru olarak yanıtlayamamıştır. LYS yerleştirme sonuçlarına göre ise okul birincisi olan 7917 kişiden 1467’si her hangi bir üniversiteye yerleşememiş, 211’i de bir açık öğretim fakültesine yerleşebilmiştir.
2022 Yüksek Öğrenim Kurumları sınavı ilk oturumuna 3.008.287 aday katılmıştır. Bu sınavda toplam 96 bin 518 aday sıfır çekerken 40 soruluk Temel Matematik testindeki ortalama doğru yanıt sayısı 6,9’da kaldı. Üç yıl önce ÖSYM sınav sonuçlarına ilişkin değerlendirmeyi 4 yanlışın 1 doğruyu götürdüğü netleri hesaplarken artık sadece doğru yapılan soruları sonuç olarak kamuoyuna açıklamaktadır. Elde edilen sonuçlar, maalesef eğitim sisteminin içinde bulunduğu durumu ortaya koymuştur. Temel Yeterlik Testinde ise, 40 soruluk Türkçe testinde doğru cevap ortalaması 17, temel matematik ortalaması ise 6,9’da kaldı. 20 soruluk fen bilimleri testinin doğru ortalaması 3,2, sosyal bilimler testinin ortalaması ise 7,9 oldu. Alan Yeterlik Testinde de sonuçlar benzerdir.
TIMSS 2011 matematik sonuçlarına göre ise, Uzakdoğu ülkeleri katılımcı ülkeler arasında en yüksek başarıyı göstermişlerdir. En düşük performansı gösteren katılımcılar ise ağırlıklı olarak Orta Doğu ve Afrika’da bulunan ülkeler olmuşlardır.
Sekizinci sınıf düzeyinde Türkiye’nin matematik başarı puanı 1999 ve 2007 yıllarında neredeyse aynı iken, 2011 yılında yaklaşık 20 puanlık istatistiksel olarak da anlamlı bir artış görülmektedir. Türkiye dördüncü sınıf düzeyinde 50 ülke arasında 35. olmuş, sekizinci sınıf düzeyinde ise 42 ülke arasında 24. olmuştur. Türkiye, bütün Avrupa Birliği üyesi katılımcı ülkelerden daha düşük bir performans sergilemiştir.
1999 ve 2007 yıllarında erkek ve kız öğrenciler arasında genel başarı puanında yaklaşık bir ve sıfır puanlık fark statiksel olarak anlamlı değilken, 2011 yılında Türkiye’deki kız öğrenciler erkek öğrencilerin yaklaşık 9 puan önünde bir performans sergilemişlerdir. Gözlemlenen bu fark istatistiksel olarak da anlamlı bulunmuştur. Özellikle araştırılması gereken bir husus, dördüncü sınıf düzeyinde ortaya çıkan çok küçük farkın sekizinci sınıf düzeyinde önemli ölçüde artmasıdır.
Yeterlilik düzeyleri açısından da Türkiye AB üyesi katılımcı ülkelerin oldukça gerisinde gözükmektedir. Türkiye’de 475 ve üzerinde puan alan öğrencilerin oranı 2007 ve 2011 yıllarında % 33 ve % 40 iken, AB üyesi katılımcı ülkelerde aynı oran % 60 ve % 62 olarak belirlenmiştir.
Dördüncü sınıflar düzeyinde katılımcı 50 ülke arasında 469 genel başarı puanı ile 35. sırayı alan Türkiye, dünya genelindeki katılımcı ülkelerin ortalamasının 22, 1995 yılında sabitlenen ölçek ortalamasının ise 31 puan altında kalmıştır. Hiçbir AB ülkesini geride bırakamayan Türkiye, dördüncü sınıflar düzeyinde AB üyesi katılımcı ülkeler arasında 481 puanla en düşük performansı gösteren Polonya’nın ise 22 puan gerisinde kalmıştır. 2019 yılında yapılan TIMSS sonuçları hem dördüncü hem de sekizinci sınıf öğrencilerinin puanlarının önceki sınavlara göre daha iyi olmuştur. 2019 uygulamasında dördüncü sınıf matematik ile fen alanında ve sekizinci sınıf fen alanında Türkiye, TIMSS uygulamasına katılan ülkeler için sabit başarı ölçüsü olarak kabul edilen ölçek orta noktasının- yani 500’ün- ilk defa üzerine çıkmıştır. Fakat önceki yıllarda 4. sınıf öğrencileri katılırken bu sınava 5. sınıf öğrencileri katılmıştır.
“Türkiye Genelinde İlk ve Ortaöğretim Olanaklarının İncelenmesi ve Belirlenen Aksaklıklara Çözüm Önerilerinin Getirilmesi” adlı çalışmada ise; Eğitimde fırsat eşitliği sağlamanın, her öğrencinin benzer eğitim olanaklarına ulaşması ile mümkün olabileceği ifade edilmiştir. Bu raporda, ilçe bazında ilköğretim ve ortaöğretim olanakları hem ayrı ayrı hem de birlikte incelenmiştir. 2006-2007 öğretim yılı verileri kullanılarak gerçekleştirilen bu çalışmada, Türkiye’deki 923 ilçe sahip olduğu eğitim olanakları yönünden sıralanmıştır. İlköğretim ve ortaöğretim olanakları birlikte değerlendirildiğinde, eğitim olanaklarına göre gelişmişlik endeksi en yüksek olan ilçe Çankaya (Ankara) olurken, gelişmişlik endeksi en düşük olan ilçe ise Pervari (Siirt) olarak belirlenmiştir. Türkiye’deki ilçeler, sadece ilköğretim olanakları yönünden incelendiğinde, gelişmişlik endeksi en yüksek olan ilçe yine Çankaya olurken, gelişmişlik endeksi en düşük olan ilçe Başkale (Van)’dir. Sadece ortaöğretim olanakları yönünden Türkiye’deki ilçeler incelendiğinde, gelişmişlik endeksi en yüksek ve en düşük olan ilçeler, sırasıyla Çankaya ve Şemdinli (Hakkâri) ilçeleri olarak bulunmuştur.
Türkiye’deki ilçelerin ilköğretim olanaklarının ortaöğretim olanaklarına göre çok daha kötü durumda olduğu açıkça görülmektedir. Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerimizde dahi eğitim olanakları kötü (1., 2., 3. ve 4. gelişmişlik gruplarında) olan ilçelerin var olduğu görülmüştür. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki ilçelerin tamamının (%100) ilköğretim olanakları yönünden, %76’sının ise ortaöğretim olanakları yönünden kötü durumda olduğu görülmektedir.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde gerçekleştirilen bir izleme araştırması olan “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA)”, 15 yaşındaki öğrencilerin modern toplumda yerlerini alabilmeleri için gereken temel bilgi ve becerilere ne ölçüde sahip olduklarını ölçmeyi hedeflemektedir. Türkiye, PISA araştırmasına 2003 yılından bu yana katılmaktadır. PISA, temel olarak öğrencilerin matematik okuryazarlığı, fen okuryazarlığı ve okuma becerileri alanlarındaki becerilerini değerlendirmektedir.
PISA 2022’ye katılan 81 ülkenin matematik alanındaki ortalama puanları 336 ila 575 arasındadır. Katılımcı 81 ülkenin matematik alanındaki ortalama puanı 438’dir. 37 OECD ülkesinin matematik alanındaki ortalama puanı ise 472’dir. Matematik alanında en yüksek performansı gösteren ilk beş ülke Singapur, Makao (Çin), Tayvan (Çin), Hong Kong (Çin) ve Japonya’dır. Türkiye’nin matematik alanındaki ortalama puanı 453’tür ve tüm katılımcı ülkelerin ortalamasının üstündedir. Türkiye; PISA 2022’ye katılan 81 ülke arasında matematik alanında 39. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 32. sırada yer almaktadır. Türkiye matematik alanında, aralarında Yunanistan, Şili, Meksika, Kosta Rika ve Kolombiya olmak üzere beş OECD ülkesinin de olduğu toplam 42 ülkeden daha yüksek performans göstermiştir.
PISA 2022 uygulanmasına katılan 81 ülkenin fen alanındaki ortalama puanları 347 ila 561 puan arasındadır. Uygulamaya katılan tüm ülkelerin fen alanındaki ortalama puanı 447, OECD ülkelerinin fen alanındaki ortalama puanı ise 485’tir. PISA 2022’ye katılan tüm ülkeler arasında fen alanında ortalama puanı en yüksek olan ilk beş ülke sırasıyla Singapur, Japonya, Makao (Çin), Tayvan (Çin) ve Güney Kore’dir.
PISA 2022 uygulamasında Türkiye’nin fen alanındaki ortalama puanı 476’dır ve bu puan tüm ülkelerin ortalamasının üstündedir. Türkiye uygulamaya katılan 81 ülke arasında fen alanında 34. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 29. sırada yer almaktadır. Türkiye fen alanında aralarında İsrail, Slovakya, İzlanda, Şili, Yunanistan, Kolombiya, Kosta Rika ve Meksika olmak üzere sekiz OECD ülkesinin de olduğu toplam 47 ülkeden daha yüksek performans göstermiştir.
PISA 2022’ye katılan 81 ülkenin okuma becerileri alanındaki ortalama puanları 329 ila 543 arasındadır. Katılımcı 81 ülkenin okuma becerileri alanındaki ortalama puanının 435, OECD ülkelerinin bu alandaki ortalama puanının ise 476 olduğu belirlenmiştir. Okuma becerileri alanında en yüksek performans gösteren ilk beş ülke sırasıyla Singapur, İrlanda, Japonya, Güney Kore ve Tayvan’dır (Çin). Türkiye’nin okuma becerileri alanında ortalama puanı 456’dır ve katılımcı ülkelerin ortalama puanından anlamlı şekilde yüksektir. Türkiye, PISA 2022’e katılan 81 ülke arasında okuma becerileri alanında 36. sırada, 37 OECD ülkesi arasında ise 30. sırada yer almaktadır. Singapur başta olmak üzere toplam 9 ülkenin okuma becerileri performansında genel olarak bir artış olmasına rağmen bu ülkelerin performansında son yıllarda daha düşük düzeyde bir artış olduğu görülmektedir. Türkiye’nin de dâhil olduğu 30 ülkenin okuma becerileri performansında anlamlı bir değişiklik olmazken 14 ülkenin okuma becerileri performansında bir düşüş olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’de son on yıllık süreçte alt ve üst performans düzeyindeki öğrenci oranları incelendiğinde ise • Matematik alanında alt ve üst performans düzeyindeki öğrenci oranlarında anlamlı bir değişikliğin olmadığı, • Okuma becerileri alanında alt performans düzeyindeki öğrenci oranının anlamlı bir şekilde arttığı ve üst performans düzeyindeki öğrenci oranını ise anlamlı bir şekilde azaldığı, • Fen alanında ise alt performans düzeyindeki öğrenci oranında anlamlı bir değişiklik yokken üst performans düzeyindeki öğrenci oranının anlamlı bir şekilde arttığı tespit edilmiştir.
PISA’da bir öğrencinin sosyoekonomik düzeyi PISA Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Durum (ESKD) indeksi ile ölçülmektedir. ESKD indeksi ne kadar yüksekse öğrencinin veya ülkenin sosyoekonomik düzeyi de o kadar yüksektir.
ESKD indeksi, öğrenci anketinde yer alan sorulara verilen cevaplar üzerinden hesaplanmaktadır. Bu indeksin hesaplanmasında kullanılan değişkenler şunlardır;
• Öğrencinin ebeveyninin eğitim düzeyi,
• Öğrencinin ebeveyninin mesleki durumu,
• Öğrencinin evinde sahip olduğu imkânlar (kendine ait oda, çalışma masası, bilgisayar vs.).
PISA 2022 sonuçlarına göre Türkiye’deki öğrencilerin ESKD indeki -1,19’dur. Bu durum, Türkiye’deki öğrencilerin sosyoekonomik durumlarının OECD ülkelerine göre daha düşük seviyede olduğu anlamına gelmektedir. ESKD indeksinin en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla Norveç (0,52), Danimarka (0,48) ve Kanada’dır (0,38). ESKD indeksinin en düşük olduğu ülkeler ise Kamboçya (-2,01), Fas (-1,78) ve Endonezya’dır (-1,56)
(https://odsgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2024_01/26152404_pisa2022_rapor.pdf).
2023 yılında Üniversite Giriş Alan Yeterli Sınavında, sınava giren tüm adayların genel net ortalaması 14 Fizik sorusunda 2,176, 13 Kimya sorusunda 1,483, 13 Biyoloji sorusunda 1,483, 40 Matematik sorusunda 7,204, 40 Türkçe sorusunda 19,168’dir.
Temel olarak öğrencilerin matematik okuryazarlığı, fen okuryazarlığı ve okuma becerileri alanlarındaki becerilerini değerlendiren PISA raporunu ülke olarak çok iyi değerlendirmek, sonuçları üzerinden eğitim politikalarını akılcı ve bilimsel yöntemlerle çözüm önerileri geliştirmek gerekiyor. Sadece eğitim politikaları için değil ekonomi politikalarının da gözden geçirilmesi gerekiyor elbette.
Öğrencinin akademik başarısını etkileyen pek çok faktör vardır, annenin ve babanın eğitim düzeyleri ve meslekleri, ailenin sosyoekonomik durumu, ailedeki kardeş sayısı öğrenci başarısını etkileyen etmenlerdir. Birçok araştırma çocuğun eğitsel başarısının okul dışı faktörlerle ve fırsat eşitliği ile ilgili olduğu ve bunun hukuki eşitliğin ötesinde bir anlam taşıdığı sonuçlarına ulaşmıştır. Özetle öğrencinin akademik başarısı bile kendisinin ve ailesinin sınıfsal konumlanışıyla ilgilidir. Onun içindir ülkemizde eğitim bir “sınıf atlama” aracı olarak görülür.
Sonuçlar çok hüzünlü, can acıtıcı. Dünya liderliğine doğru yol aldığımızı iddia ettiğimiz bir süreçte böylesi sonuçlar söylem ve eylemin birbirini tutmadığını göstermektedir.
Jean Paul Sartre’ın ifadesiyle, “hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin bir anlamı yok” lakin hata yapmayı sanki seviyoruz ya da bile bile lades diyoruz. Ama bilmeliyiz ki eğitim sistemimiz acı çekiyor. Eğer “O” acı çekiyorsa bizi çok kötü günler bekliyor demektir. Bunu bilmek için kâhin olmaya gerek yok.
Ercan Eroğlu
#miga #mai #pisa #pirls #gats #gundemarsivi #ercaneoglu #tukiyedeegitimsorunlari #egitimcozumleri #okullardakiegitim #yıllaragoreegitibasarimiz #egitim #ogretim #esitlik #demokrasi
0 notes
turkuyede-haberler · 10 months
Text
5. Sınıf Matematik
5. sınıf matematik öğrencilerin matematik temelin atıldığı en önemli zaman olduğu için mutlaka nitelikli çalışmalar yapılması gerekir. Öğrenciler belirli bir seviyeye geldiklerinde genellikle en çok zorlandıkları ders matematik olur. Bu duruma sebep olabilecek pek çok farklı etken olabileceği gibi özellikle küçük yaşlarda matematik hakkında yeterince nitelikli çalışmalar yapmamış olmak temelin eksik olmasına yol açabilir.
Bu gibi problemler yaşamak istemiyorsanız çocuklarınız için 5. sınıf matematik konusunda nitelikli çalışmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Gerekli yerlerde internetten bulduğunuz kaynakları kullanabilir, öğretmeninizden yardım alabilir ve evde yapacağınız çalışmalar ile daha pratik ve daha mantıklı bir ders süreci yürütebilirsiniz. Bu yaşlarda temelin sağlam şekilde atılması ilerleyen zamanlarda eğitim döneminde matematik ile ilgili bir problem yaşanmasına engel olacaktır.
0 notes
sosyal-clup · 10 months
Text
5. Sınıf Matematik Testleri
5. sınıf matematik testleri öğrencilerin belirli bir niteliğe ulaşmaları ve derslerini pekiştirmeleri adına önemli bir rol oynar. 5. sınıf ile birlikte dersler zorlaşmaya ve öğrenciler tarafından zor adapte olmaya yol açabilir. Eğer sizde öğrencilerinize ya da çocuklarınızla bu gibi bir durum gözlüyor ve temelin zayıf olacağından şüpheleniyorsanız 5. sınıf öğrencileri için özel olarak tasarlanmış ve Milli Eğitim tarafından onaylanmış testleri tercih edebilir ve bu sayede derslerin daha detaylı bir şekilde anlaşılmasını sağlayabilirsiniz.
Ders ne kadar detaylı bir şekilde anlatılsa da pratik yapılmadığı takdirde anlatılanlar kalıcı olmaz. Bu durumda öğrencilerin daha önemli bir başarıya kavuşmalarına yardımcı olan5. sınıf matematik testleri, kısa süre içerisinde anlatılanları pekiştirmek ve daha iyi kavramak konusunda önemli bir rol oynar.
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
Nevşehir Gönüllü Eğitim Merkezi'nde kurslar başlıyor
https://pazaryerigundem.com/haber/180664/nevsehir-gonullu-egitim-merkezinde-kurslar-basliyor/
Nevşehir Gönüllü Eğitim Merkezi'nde kurslar başlıyor
Tumblr media
Nevşehir Belediyesi Gönüllü Eğitim Merkezi’nde öğrencilere yönelik açılacak olan ücretsiz yaz dönemi kursları için kayıtlar başladı.
Mehmet UZEL (NEVŞEHİR İGFA) Nevşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Gönüllü Eğitim Merkezi’nde, öğrenciler için 4 farklı branşta yaz dönemi kursları açılacak.
Sınırlı kontenjanlarla açılacak olan Matematik kursuna 1, 2, 3, 4, 5 ve 6. Sınıf öğrencileri, İngilizce kursuna 4 ve 5. Sınıf öğrencileri, Resim kursuna 1, 2, 3, 4 ve 5. Sınıf öğrencileri ve satranç kursuna ise dileyen tüm öğrenciler katılabilecek.
Tumblr media
Öğrenciler katılmak istedikleri kurslar için kayıtlarını, www.nevsehir.bel.tr adresindeki hızlı menü içerisinde yer alan ‘Gençik Spor ve Eğitim Merkezi Kurs Başvuruları’ sekmesinden 7 Temmuz 2024 Pazar gününe kadar yapabilecek.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
guzel-haberle · 10 months
Text
5. Sınıf Matematik
5. sınıf matematik öğrencilerin matematik temelin atıldığı en önemli zaman olduğu için mutlaka nitelikli çalışmalar yapılması gerekir. Öğrenciler belirli bir seviyeye geldiklerinde genellikle en çok zorlandıkları ders matematik olur. Bu duruma sebep olabilecek pek çok farklı etken olabileceği gibi özellikle küçük yaşlarda matematik hakkında yeterince nitelikli çalışmalar yapmamış olmak temelin eksik olmasına yol açabilir.
Bu gibi problemler yaşamak istemiyorsanız çocuklarınız için 5. sınıf matematik konusunda nitelikli çalışmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Gerekli yerlerde internetten bulduğunuz kaynakları kullanabilir, öğretmeninizden yardım alabilir ve evde yapacağınız çalışmalar ile daha pratik ve daha mantıklı bir ders süreci yürütebilirsiniz. Bu yaşlarda temelin sağlam şekilde atılması ilerleyen zamanlarda eğitim döneminde matematik ile ilgili bir problem yaşanmasına engel olacaktır.
0 notes
kultur-hat · 10 months
Text
5. Sınıf Matematik
5. sınıf matematik öğrencilerin matematik temelin atıldığı en önemli zaman olduğu için mutlaka nitelikli çalışmalar yapılması gerekir. Öğrenciler belirli bir seviyeye geldiklerinde genellikle en çok zorlandıkları ders matematik olur. Bu duruma sebep olabilecek pek çok farklı etken olabileceği gibi özellikle küçük yaşlarda matematik hakkında yeterince nitelikli çalışmalar yapmamış olmak temelin eksik olmasına yol açabilir.
Bu gibi problemler yaşamak istemiyorsanız çocuklarınız için 5. sınıf matematik konusunda nitelikli çalışmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Gerekli yerlerde internetten bulduğunuz kaynakları kullanabilir, öğretmeninizden yardım alabilir ve evde yapacağınız çalışmalar ile daha pratik ve daha mantıklı bir ders süreci yürütebilirsiniz. Bu yaşlarda temelin sağlam şekilde atılması ilerleyen zamanlarda eğitim döneminde matematik ile ilgili bir problem yaşanmasına engel olacaktır.
0 notes
balina-a · 10 months
Text
5. Sınıf Matematik Testleri
5. sınıf matematik testleri öğrencilerin belirli bir niteliğe ulaşmaları ve derslerini pekiştirmeleri adına önemli bir rol oynar. 5. sınıf ile birlikte dersler zorlaşmaya ve öğrenciler tarafından zor adapte olmaya yol açabilir. Eğer sizde öğrencilerinize ya da çocuklarınızla bu gibi bir durum gözlüyor ve temelin zayıf olacağından şüpheleniyorsanız 5. sınıf öğrencileri için özel olarak tasarlanmış ve Milli Eğitim tarafından onaylanmış testleri tercih edebilir ve bu sayede derslerin daha detaylı bir şekilde anlaşılmasını sağlayabilirsiniz.
Ders ne kadar detaylı bir şekilde anlatılsa da pratik yapılmadığı takdirde anlatılanlar kalıcı olmaz. Bu durumda öğrencilerin daha önemli bir başarıya kavuşmalarına yardımcı olan5. sınıf matematik testleri, kısa süre içerisinde anlatılanları pekiştirmek ve daha iyi kavramak konusunda önemli bir rol oynar.
0 notes
teknolojiye-dair · 10 months
Text
5. Sınıf Matematik
5. sınıf matematik öğrencilerin matematik temelin atıldığı en önemli zaman olduğu için mutlaka nitelikli çalışmalar yapılması gerekir. Öğrenciler belirli bir seviyeye geldiklerinde genellikle en çok zorlandıkları ders matematik olur. Bu duruma sebep olabilecek pek çok farklı etken olabileceği gibi özellikle küçük yaşlarda matematik hakkında yeterince nitelikli çalışmalar yapmamış olmak temelin eksik olmasına yol açabilir.
Bu gibi problemler yaşamak istemiyorsanız çocuklarınız için 5. sınıf matematik konusunda nitelikli çalışmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Gerekli yerlerde internetten bulduğunuz kaynakları kullanabilir, öğretmeninizden yardım alabilir ve evde yapacağınız çalışmalar ile daha pratik ve daha mantıklı bir ders süreci yürütebilirsiniz. Bu yaşlarda temelin sağlam şekilde atılması ilerleyen zamanlarda eğitim döneminde matematik ile ilgili bir problem yaşanmasına engel olacaktır.
0 notes