#1946 Nobel Edebiyat Ödülü
Explore tagged Tumblr posts
Text
“Madem öğrenmeye yatkın birisin, şunu da öğren o zaman: Sevgi avuç açıp dilenilebilir, para pulla satın alınabilir, armağan olarak sunulabilir sana, sokakta bulunabilir, ama haydutlukla ele geçirilemez.” - Hermann Hesse, Siddhartha (1946 Nobel Edebiyat Ödülü) (Çeviren: Kâmuran Sipal) - Görsel: Carl Dobsky
20 notes
·
View notes
Photo
Siddhartha
Siddhartha 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin başyapıtıdır. Birinci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca bir kılavuz kitap olma özelliğini korumuştur. Siddhartha, Buddha'nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. “Bu kitapta,” der Hesse, “tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.”
“Ne var ki, sözcüklerin renkleri yok, kenarları köşeleri yoktur, bir kokudan, bir tattan yoksunlar. Senin huzura kavuşmanı engelleyen de budur belki, o pek çok sözdür belki…”
25 notes
·
View notes
Text
İlk Nobel Ödülü ve Nobel Tarihi
Nobel ödülü nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır? Kimler tarafından verilir? Hangi dallarda verilir? İlk Nobel ödül'ü ne zaman ve kime verilmiştir?
Nobel Nedir?
Nobel Ödülü, 27 Kasım 1895 tarihinde kurulan ve 30 Aralık 1896 yılında Stocholm’de açıklanan vasiyetnamesiyle Alfred Nobel tarafından kurulan derneğin düzenlediği ve verdiği, insanlığa hizmet eden önemli kişileri ödüllendirmek amacını taşıyan bir ödüldür. Nobel farklı bilim dalları için farklı komiteler tarafından verilen bir ödüldür. Komiteler ve ilgilendikleri dallar şu şekildedir; Karolinska - Fizyoloji ve Tıp İsveç Kraliyet Bilimler - Fizik, Kimya ve Ekonomi Norveç Nobel Komitesi - Edebiyat Ödüle layık görülen insan veya kurum bir miktar para, bir diploma ve bir madalya kazanmaktadır. Bu Kişilerin Ödülleri Almalarına Hükümetleri İzin Vermedi Almanya 'zalim' diktatör Adolf Hitler Hükümeti'nin, Gerhard Domagk (Fizyoloji veya Tıp, 1939), Richard Kuhn (Kimya, 1938) ve Adolf Butenandıt (Kimya, 1939)'ın Nobel ödüllerini almasına izin vermedi. Nobel Ödülü'nü Reddettiler! Rus yazar Boris Pasternak (Edebiyat, 1958) Sovyetler Birliği'nin de baskısından dolayı ödül almayı reddetmek zorunda kalmıştır. Jean-Paul Sartre (Edebiyat, 1964) ve Le Duc Tho (Barış, 1973) ödül almayı reddeden diğer isimlerdir. Le Duc Tho, o dönem Vietnamın durumunu protesto amaçlı ödül almayı reddetmiştir. Öbür yandan dünyaca ünlü Sartre ise ömrü boyunca ödül almayı ve ödül sistemini reddetmiştir.
Alfred Nobel Kimdir?
Alfred Nobel 1833 yılında Stockholm şehrinde doğmuş olan İsveçli kimyacıdır. Nitrogliserin adlı maddeyi patlayıcı olarak kullanmanın yolları üzerine çalışmıştır. 30 yaşında 1863 yılında çok az miktarda Nitrogliserin yapmayı başarmıştır. Aylar süren çalışmaları üzerine talihsiz bir kaza yaşanmış ve laboratuar yerle bir olmuştur. Buna rağmen Nobel, çalışmalarına devam etmiştir ve 1864 yılında çalışmalarını sonuca bağlayarak Dinamit Barutu'nu buldu. 13 sene sonra “Balistit” adı verilen yeni ve gelişmiş bir barut tasarlamıştır. 1881 sensinde Paris şehrine taşınmıştır ve orada da bir fabrika açmıştır.
İlk Nobel Ödülü
İlk Nobel ödülleri 1901 yılında verilmeye başlanmıştır. Alfred Nobel'in 1895-1896 yıllarında kurduğu derneğin düzenlediği Nobel ödülü dünyanın en prestijli ödülüdür belki de. Marie Curie 1903 yılında Fizik dalında Nobel kazanan ilk kadın bilim insanıdır. Buna ek olarak Edebiyat dalında Nobel ödülü kazanan tartışmalı yazar Orhan Pamuk ve değerli bilim insanı Aziz Sancar şu ana kadar Nobel ödülü kazanmış olan Türk vatandaşlarıdır.
Nobel Ödülü Kazanan 10 Önemli Bilim Adamı
Albert EINSTEIN-1921 (Almanya ve İsviçre, 1879-1955) kuramsal fiziğe katkıları olan bu değerli bilim insanı aynı zamanda fotoelektriğin de mucididir. Wilhelm Conrad RÖNTGEN-1991 (Almanya, 1845-1923) röntgen ışınının mucididir. Wolfgang PAULİ-1945 (Avusturya, 1900-1958) “Pauli İlkesi” olarak da bilinen 'dışarlama' ilkesinin mucididir. Donald Arthur GLASER-1960 (ABD, 1926- ) Glaser, 1960 yılında kabarcık odasını bulmuştur. Dennis GABOR-1971 (İngiltere, 1900-1979) Gabor, holografik yöntemi keşfetmiş ve geliştirmiştir. Antonie Henri BECQUEREL-1903 (Fransa, 1852-1908) radyoaktivitenin mucididir. Sir James CHADWICK-1935 (İngiltere, 1891-1974) Nötron parçacığının mucididir. Percy Williams BRIDFMAN-1946 (ABD, 1882-1961) olağanüstü basınç seviyelerine ulaşmayı mümkün kılan düzeneği icat etmiştir. Aldred KASTLER-1966 (Fransa, 1902-1984) Atomlarda Hertz rezonanslarının çalışılmasına olanak sağlayan optik yöntemleri keşfetmiş ve geliştirmiştir. Ernst RUSKA-1986 (Federal Almanya Cumhuriyeti, 1906-1988) Elektron optiği üzerinde çalışarak elektron mikroskobunu keşfetmiştir.
İlk Nobel Ödülleri Kimlere Verilmiştir?
Nobel Fizik Ödülü - Wilhelm Conrad Röntgen (Almanya) -1901-Nobel Kimya Ödülü - Jacobus H. Vab’t Hoff (Almanya-Hollanda) -1901-Tıp ve Fizyoloji - Emil von Behring (Almanya İmparatorluğu) -1901-Nobel Edebiyat Ödülü - Sully Prudhomme (Fransa) -1901-Nobel Barış Ödülü - Jean Henry Dunant (İsviçre) -1901-Nobel Barış Ödülü - Frederic Passy (Fransa) -1901- Read the full article
#alfrednobel#azizsancar#edebiyat#fizik#ilknobel#ilknobelödülü#kimya#mariecuri#nobel#nobelödülü#orhanpamuk
1 note
·
View note
Photo
Bu haftanın kitabı Siddhartha.Kitap,1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin baş yapıtı olarak görülüyor.Bu zamana kadar okuma listemde olup neden okumamışım ki diye kendimi bunaltıyorum.Neyse geç de olsa okuyorum…Kitapta Buddha'nın yaşamının ilk yılları anlatılıyor.Bitirince altına naçizane fikrimi ucundan iliştiririm buraya.Sevgiler…
1 note
·
View note
Photo
Hermann Karl Hesse (takma adı: Emil Sinclair... 2 Temmuz 1877, Calw; 9 Ağustos 1962, Montagnola, İsviçre. Almanya'da doğmuş İsviçreli yazar ve ressam... 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür alanındaki eleştirel yazılarıyla tüm dünyada 100 milyonu aşkın okura ulaşmıştır. Kendini kanıtlama, kendi olma, yazarın kendini yansıtması, bireyin kendini aşması gibi temaları içeren Bozkırkurdu, Siddharta, Peter Camenzind, Demian, Narziss ve Goldmund, Çarklar Arasında ve Boncuk Oyunu romanları yazarın en tanınan edebi eserleridir. 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü olmak üzere 1954’te de bilim ve sanat alanında Pour le Mérite Ödülü’nü almıştır. ... 1904 Peter Camenzind 1906 Çarklar Arasında 1910 Gertrud 1912 – 1913 Rosshalde 1915 Knulp 1919 Demian 1922 Siddharta 1927 Bozkırkurdu 1930 Narziss und Goldmund 1932 Doğu Yolculuğu 1943 Boncuk Oyunu İlk Gençlik Yıllarım Klingsor’un Son Yazı Öldürmeyeceksin! Şeftali Ağacı Kaplıcada Bir Konuk Nürnberg Yolculuğu İnanç Da Sevgi De Aklın Yolunu İzlemez Gençlik Güzel Şey Bir Büyücünün Çocukluğu Küçük Dünyalar Hermann LauscherMasallar Seçilmiş Şiirler 1896-1962 .....
0 notes
Text
New Post has been published on Edebiyat Kulübü
New Post has been published on http://edebiyatkulup.com/dunyaya-yabanci-albert-camus-hakkinda-muhtemelen-bilmediginiz-19-bilgi/
Dünyaya 'Yabancı': Albert Camus Hakkında Muhtemelen Bilmediğiniz 19 Bilgi
Ruhunu edebiyat ve felsefe arasında konumlandıran, hiç kimseye liderlik etmediği gibi, hiç kimsenin kuyruğuna da takılmayan özgürlük; kendine ve dünyaya yabancı bir ruh Albert Camus.
4 Ocak 1960 yılında hayatını kaybeden Camus’nün 57. ölüm yıl dönümünde kendisi hakkında bilmiyor olabileceğiniz bazı bilgileri derledik dostlar…
1. Camus aslında tam anlamıyla bir “Fransız” değildi. Babası Fransa, Bordeaux’luydu. Annesi İspanyol kökenliydi. Kendisi ise Cezayir doğumluydu.
Birçok Cezayirli’ye göre Camus, Cezayir’in öz evladıdır…
2. Albert Camus epeyce kuvvet bir çocukluk geçirdi:
Babasını az önce bir yaşına gelmeden Marne Savaşında kaybetti. Annesi okuma-yazma bilmeyen, kısmen işitme engelli bir temizlikçiydi. Annesi ve anneannesi ile beraber sefalet içinde büyüdü.
3. Camus olağanüstü bir öğrenciydi. Olur Ya de bu yoksulluğun da verdiği azmin etkisiyle liseyi burslu kazanmıştı.
4. Camus genel kabulün tersine kendini bir “varoluşçu” olarak tanımlamıyordu. Kendini herhangi bir gösterme veya ideoloji ile özdeşleştirmek istemiyordu.
5. Felsefe diploması bulunmasına karşın benzer bir tavrı “filozof” sözcüğü için de sürdürüyordu. Kendini filozof olarak da görmüyordu.
6. Buna rağmen, 1934 yılında yükselen Nasyonal Sosyalizme tepki olarak Fransız Komünist Partisi’ne katıldı. Oysa daha sonra Cezayir milliyetçiliği yaptığı gerekçesiyle partiden ihraç edildi.
7. Camus yalnızca bir romancı değildi. Gazetecilik yapmasının yanı sıra, bununla birlikte bir oyun ve deneme yazarıydı.
8. “Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: İntihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.”
Camus kendi felsefî anlayışını ola ki de en özlü biçimde bu ifâdeyle anlatıyordu.
9. Camus buna rağmen “iyimser” ve hayatı “olumlayan” bir görüşe sahipti.
Kimi vakit uzun uzun intiharı düşündüğünü itiraf etmekle beraber, ona kadar yaşam yaşanmalıydı…
10. “Ahlâka ve insanların yükümlülüklerine dair öğrendiğim ne varsa, bunu futbola borçluyum.” diyen Camus 17 yaşında değin futbol oynadı. Kaleciydi. Verem (verem) nedeniyle futbolu ayrılmak zorunda kaldı.
Başlangıçta öyle olmasa bile sonradan kaleciliğe geçme sebebinin ayakkabılarının daha az yıpranması olduğunu söyledi. Camus bahsettiğimiz gibi epey yoksul bir çocukluk geçirmişti.
11. Camus ilk olarak 1934 yılında 21 yaşındayken evlendi. Karısı varlıklı bir göz doktorunun kızıydı. bununla birlikte bir morfin bağımlısıydı.
Karşılıklı sadakatsizlikler sebebiyle bu izdivaç iki sene sürdü. 1945 yılında Francine Faure ile evlenen Camus’nün bu evlilikten Catherine ve Jean isimli ikiz kızları oldu.
12. Fakat bu evliliği esnasında da çoğu başka kadınla ilişkisi oldu. “Kimseyi yeniden çıkartmadım”, diye yazıyordu Camus günlüğüne. “Yenildim…”
13. Camus, 1946 yılında ABD’ye gitti. New York’da kaldığı vakit dahilinde toplamda 20 kez Central Park’taki hayvanat bahçesini ziyaret etti.
14. Hayatı baştan başa sigara içti. Hatta “Sigara” isimli bir kedisi vardı.
15. Camus, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Afrika doğumlu yazar oldu. Keza ödülü şampiyon en genç 2. yazardı.
16. 4 Ocak 1960 günü geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Yanına yer alan arkadaşı ve yayıncısı olan Michel Gallimard da hayatını kaybetti…
Kazanın gerisinde Camus’nün cebinden kullanılmamış bir tren bileti çıkmıştı. “Felek” böyle zamanlar için kullanılan bir kavramdır ola ki de…
17. Camus’nün ölümünün gerisinde, son dönemde aralarının bozuk olduğu eski dostu Sartre bir methiye kaleme aldı.
18. Camus’nün üstünde üstelik otobiyografik bir romanın ilk bölümü bulundu. Bu parça daha sonra kızı göre “Ilk Adam” ismiyle yayımlandı.
19. En meşhur romanı “Tanıdık Olmayan” iki defa sinemaya uyarlandı. İlki İtalyan yönetmen Luchino Visconti göre, diğeri ise Zeki Demirkubuz tarafından.
“Bazı insanların sırf normal olabilmek için doğaüstü enerji sarf ettiklerini kimse bilmez.”
Hayal ve fikir dünyamıza kattıkların için sana şükran borçluyuz…
Onedio IQ’yu Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!
0 notes
Text
İlk Nobel Ödülü ve Nobel Tarihi
Nobel ödülü nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır? Kimler tarafından verilir? Hangi dallarda verilir? İlk Nobel ödül'ü ne zaman ve kime verilmiştir?
Nobel Nedir?
Nobel Ödülü, 27 Kasım 1895 tarihinde kurulan ve 30 Aralık 1896 yılında Stocholm’de açıklanan vasiyetnamesiyle Alfred Nobel tarafından kurulan derneğin düzenlediği ve verdiği, insanlığa hizmet eden önemli kişileri ödüllendirmek amacını taşıyan bir ödüldür. Nobel farklı bilim dalları için farklı komiteler tarafından verilen bir ödüldür. Komiteler ve ilgilendikleri dallar şu şekildedir; Karolinska - Fizyoloji ve Tıp İsveç Kraliyet Bilimler - Fizik, Kimya ve Ekonomi Norveç Nobel Komitesi - Edebiyat Ödüle layık görülen insan veya kurum bir miktar para, bir diploma ve bir madalya kazanmaktadır. Bu Kişilerin Ödülleri Almalarına Hükümetleri İzin Vermedi Almanya 'zalim' diktatör Adolf Hitler Hükümeti'nin, Gerhard Domagk (Fizyoloji veya Tıp, 1939), Richard Kuhn (Kimya, 1938) ve Adolf Butenandıt (Kimya, 1939)'ın Nobel ödüllerini almasına izin vermedi. Nobel Ödülü'nü Reddettiler! Rus yazar Boris Pasternak (Edebiyat, 1958) Sovyetler Birliği'nin de baskısından dolayı ödül almayı reddetmek zorunda kalmıştır. Jean-Paul Sartre (Edebiyat, 1964) ve Le Duc Tho (Barış, 1973) ödül almayı reddeden diğer isimlerdir. Le Duc Tho, o dönem Vietnamın durumunu protesto amaçlı ödül almayı reddetmiştir. Öbür yandan dünyaca ünlü Sartre ise ömrü boyunca ödül almayı ve ödül sistemini reddetmiştir.
Alfred Nobel Kimdir?
Alfred Nobel 1833 yılında Stockholm şehrinde doğmuş olan İsveçli kimyacıdır. Nitrogliserin adlı maddeyi patlayıcı olarak kullanmanın yolları üzerine çalışmıştır. 30 yaşında 1863 yılında çok az miktarda Nitrogliserin yapmayı başarmıştır. Aylar süren çalışmaları üzerine talihsiz bir kaza yaşanmış ve laboratuar yerle bir olmuştur. Buna rağmen Nobel, çalışmalarına devam etmiştir ve 1864 yılında çalışmalarını sonuca bağlayarak Dinamit Barutu'nu buldu. 13 sene sonra “Balistit” adı verilen yeni ve gelişmiş bir barut tasarlamıştır. 1881 sensinde Paris şehrine taşınmıştır ve orada da bir fabrika açmıştır.
İlk Nobel Ödülü
İlk Nobel ödülleri 1901 yılında verilmeye başlanmıştır. Alfred Nobel'in 1895-1896 yıllarında kurduğu derneğin düzenlediği Nobel ödülü dünyanın en prestijli ödülüdür belki de. Marie Curie 1903 yılında Fizik dalında Nobel kazanan ilk kadın bilim insanıdır. Buna ek olarak Edebiyat dalında Nobel ödülü kazanan tartışmalı yazar Orhan Pamuk ve değerli bilim insanı Aziz Sancar şu ana kadar Nobel ödülü kazanmış olan Türk vatandaşlarıdır.
Nobel Ödülü Kazanan 10 Önemli Bilim Adamı
Albert EINSTEIN-1921 (Almanya ve İsviçre, 1879-1955) kuramsal fiziğe katkıları olan bu değerli bilim insanı aynı zamanda fotoelektriğin de mucididir. Wilhelm Conrad RÖNTGEN-1991 (Almanya, 1845-1923) röntgen ışınının mucididir. Wolfgang PAULİ-1945 (Avusturya, 1900-1958) “Pauli İlkesi” olarak da bilinen 'dışarlama' ilkesinin mucididir. Donald Arthur GLASER-1960 (ABD, 1926- ) Glaser, 1960 yılında kabarcık odasını bulmuştur. Dennis GABOR-1971 (İngiltere, 1900-1979) Gabor, holografik yöntemi keşfetmiş ve geliştirmiştir. Antonie Henri BECQUEREL-1903 (Fransa, 1852-1908) radyoaktivitenin mucididir. Sir James CHADWICK-1935 (İngiltere, 1891-1974) Nötron parçacığının mucididir. Percy Williams BRIDFMAN-1946 (ABD, 1882-1961) olağanüstü basınç seviyelerine ulaşmayı mümkün kılan düzeneği icat etmiştir. Aldred KASTLER-1966 (Fransa, 1902-1984) Atomlarda Hertz rezonanslarının çalışılmasına olanak sağlayan optik yöntemleri keşfetmiş ve geliştirmiştir. Ernst RUSKA-1986 (Federal Almanya Cumhuriyeti, 1906-1988) Elektron optiği üzerinde çalışarak elektron mikroskobunu keşfetmiştir.
İlk Nobel Ödülleri Kimlere Verilmiştir?
Nobel Fizik Ödülü - Wilhelm Conrad Röntgen (Almanya) -1901-Nobel Kimya Ödülü - Jacobus H. Vab’t Hoff (Almanya-Hollanda) -1901-Tıp ve Fizyoloji - Emil von Behring (Almanya İmparatorluğu) -1901-Nobel Edebiyat Ödülü - Sully Prudhomme (Fransa) -1901-Nobel Barış Ödülü - Jean Henry Dunant (İsviçre) -1901-Nobel Barış Ödülü - Frederic Passy (Fransa) -1901- Read the full article
#alfrednobel#azizsancar#edebiyat#fizik#ilknobel#ilknobelödülü#kimya#mariecuri#nobel#nobelödülü#orhanpamuk
0 notes
Text
New Post has been published on Edebiyat Kulübü
New Post has been published on http://edebiyatkulup.com/size-en-baski-zamanlarda-deha-umut-verecek-mutlaka-okumaniz-gereken-17-enfes-kitap/
Size En Baskı Zamanlarda Deha 'Umut' Verecek Mutlaka Okumanız Gereken 17 Enfes Kitap
Bireysel veya toplumsal açıdan umutsuzluğun ruhunuza çöktüğü zamanlarda, bu kitapları elinize alıp birkaç satır da olsa okumak size her yerde yaşama sevinci, gücü ve umudu verecek. İyi okumalar diliyorum, kitabınız bol olsun!
Anekdot 1: Her kitap listesi gibi bu liste de yetersiz ve kusurlu; affola…
Not 2: Yatırma kitapların niteliğiyle ilintili değildir !
1. “Minik Prens”, (1943) Antoine de Saint-Exupery
“Hoş Bir Şekilde git,” dedi tilki. “Vereceğim giz çok basit: İnsan oysa yüreğiyle baktığı süre doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.” Minik Prens unutmamak için tekrarladı: “Gerçeğin mayası gözle görülmez.”
Ufak Prens’ten hepimizin alacağı dersler var.
2. “Küçük Kara Balık”, (1968) Samed Behrengi
Kış ortasında bir akşam vaktiydi. Denizin en derin yerinde, yaşlı mı ihtiyar bir balık nine sayıları on iki bini bulan çocuklarıyla torunlarını çevresine toplamış, onlara bir masal anlatıyordu…
3. “Şeker Portakalı”, (1968) Jose Mauro De Vasconcelos
Yazarlıkta karar kılıncaya dek, boks antrenörlüğünden artist ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa değin farklı alanlara yönlendirilmiş işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, “günün birinde acıyı keşfeden minik bir çocuğun öyküsü”dür.
Fazla yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler içeren Şeker Portakalı, yaşamın umulmadık değişimleri aleyhinde büyük sarsıntılar yaşamış küçük Zeze’nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, bütün on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir süre yüreğinde taşıdığını” söyler.
4. “Despot”, (1946) Nikos Kazancakis
“Zorba”, Nikos Kazancakis’in baki eseridir. 1930’larda geçen roman, adı kitapta hiç belirtilmeyen Yunan asıllı genç bir İngiliz yazarın ağzından anlatılır. Hayattan fazlaca bir beklentisi olmayan bu mutsuz entellektüel, bir süreliğine kendisini dinlemek ve yaşantısına çeki armoni saptamak üzere kitaplarını bir kenara koyarak Yunanistan’ın Girit adasına gelir.
Burada kendisine ait linyit kömürü madenleriyle de ilgilenecektir. Yazan burada aşırı davranışları olan, barbar saba lakin hayata şehvetle yan orta ihtiyar bir Yunan olan Alexis Zorba ile tanışır ve onu işe alır.
Zamanla hayatı tutkuyla yaşayan Zorba’nın felsefesi, yazarı içten etkileyecektir…
5. “Momo”, (1973) Michael Ende
Momo karşısındakileri, aptal insanların bile aklına aydınlık fikirler getirtecek şekilde dinlerdi… Momo’nun yanında oynanan oyunlar başka hiçbir yerde oynanamazdı. Yaşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır. Bu büyük giz zamandır.
Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır, ama bunlar hiçbir şey açıklama etmez. Herkes bilir ki, bazen bir saatlik vakit insana ömür kadar uzun gelirken, ara sıra de göz açıp kapayıncaya değin geçip gider. Çünkü vakit, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir. Bu gerçeği hiç kimse duman adamlardan daha iyi bilemezdi…
6. “Oliver Twist”, (1838) Charles Dickens
Oliver Twist, düşkünler evinde dünyaya gelmiş ve babasız kalmış bir çocuktur. Daha fazla yemek isteme cesaretini gösterdiği için düşkünler evinden kovulur ve bir cenaze levazımatçısının yanında girer.
Orada da kötü muamele görür görmez kaçar, fakat bu kez de yankesici Fagin ve çetesinin eline düşer. Yeraltı dünyasının acımasız ortamında korkunç Fagin’in pençesinden kurtulmak için akıl almaz serüvenlere atılan Oliver’ı hiç ummadığı bir gelecek beklemektedir…
7. “Ufak Şeylerin Tanrısı”, (1997) Arundhati Roy
Arundhati Roy, İngiltere’nin en saygıdeğer edebiyat ödülü olan Booker Ödülü’nü 1997 yılında “Ufak Şeylerin Tanrısı” adlı romanıyla aldı.
Yasaklanmış bir aşkın çökerttiği bir ailenin solgun kesen dramını anlattı. Varlıklı bir Hindu ailesinin hoş kızı Ammu, ailesinin yanına çalışan bir işçiye aşık olur. Önüne geçilmez, kaide tanımaz, tutkulu bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Fakat genç adam Dokunulmazlar sınıfındadır…
Hindistan’da yayınlandığında, Hristiyan bir Hindu kadınıyla daha aşağı kasttan bir erkek arasındaki aşk ve aşk sahneleri Hint gelenek ve göreneklerine tutarsız düştüğü için büyük tartışmalara yol açan “Ufak Şeylerin Tanrısı” bir solukta okunan bir roman.
8. “Uçurtma Avcısı”, (2003) Halit Hüseyni
“Uçurtma Avcısı”, Afganistan doğumlu Amerikalı yazar Halit Hüseyni’nin (Khaled Hosseini) birincil romanı. 2003 yılında yayınlanan kitap bir Afgan göre İngilizce yazılmış ilk romandır. New York Times’ın en çok satanlar listesinde bir numaraya kadar yükselmiştir.
Bu kitap şu lahza yaşanmakta olan yeni sömürgecilik dönemi, küreselleşme, kültürler arası çatışma, dinî ikiyüzlülük, ırkçılık, iç savaş ve göç gibi konulara perspektif getirmektedir. Ayrıca cinsiyet ilişkileri/rolleri gibi kavramlara da değinmektedir.
9. “Germinal”, (1885) Emile Zola
1860’larda, Fransa’nın kuzeyinde, bayağı bir gecede, genç ve işsiz bir adam olan Étienne, Montsou’ya yürümektedir. Burası, sömürüye, yoksulluğa ve ölüme terk edilmiş bir madenci kasabasıdır. Étienne, kasabanın geçimini sağlama kaynağı olan maden ocağına inecektir. Ama anapara sahiplerinin artan bir şekilde ağırlaştırdığı çalışma şartları, bütün kasaba halkını özgür ve ekmek için karşısında konulamaz bir mücadeleye sürükleyecektir.
Germinal, emekçi sınıfı mücadelesini en yalın doğallığıyla anlatan bir yapıttır. Romanda, maden ocaklarındaki ağır ve tehlikeli egzersiz koşulları, maden işçilerinin yoksulluğu, iç dünyaları, sevgileri ve mücadeleleri son derece realist bir anlatımla tanım edilir.
Zola’nın uzun süreli gözlemlere dayanarak oluşturduğu eser, tarih sahnesinde etkin bir özne olarak kendini duyuran proletaryayı, roman kahramanı olarak baştan canlandırır.
10. “Martı Jonathan Livingston”, (1970) Richard Bach
Durgun denizin minik dalgacıkları üstünde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir aks uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte şiddet bir gün daha başlıyordu.
11. “Ağla Sevgili Yurdum”, (1948) Bölge Paton
Bütün yaşamı Güney Afrika’da geçen, önceleri zengin beyaz çocukların eğitmenliğini, sonraları kara çocukların kapatıldığı bir “ıslahevi”nin yöneticiliğini yapan Bölge Paton, “Ağla Sevgili Yurdum”da; siyah insanlarla beyazların çelişki ve çatışmalarının yaşandığı bir ortamı, bütün yalınlığıyla anlatıyor.
1930’lu yıllarda Güney Afrika’da birtakım yenilikler yapılmaya başlanmış; ancak, alabildiğine ilkel koşullarda yaşayan, ezilen, sömürülen, hor görülen kara derili insanların bu değişime etap uydurmaları son derece sancılı olmuştur.
Hem engebeli bir yaşamla hem de aynı ölçüde zalim beyazlarla cebelleşen; fakat o ülkenin kendi ülkeleri olduğu ve sevgide, acıda, emekte dayanışma içinde olmaları gerektiği bilincini edindikçe kendilerini kanıtlama savaşımına girişen bu insanların dramı, Ağla Sevgili Yurdum’da en doğal hâliyle kağıda dökülmüştür.
12. “Damızlık Kızın Öyküsü”, (1985) Margaret Atwood
“Damızlık Kızın Öyküsü” The Handmaid’s Tale, Margaret Atwood’un ünlü romanıdır.
Atwood romanında distopyanın kuvvetli feminist yönünü göstermiştir. Romanında bayan haklarının bugünkü hâlinin aksine döndüğünde çıkacak sonucu incelemiştir.
13. “Sevilen”, (1987) Toni Morrison
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Toni Morrison’un 1988 Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü şampiyon bu büyük romanın konusu, Amerika’nın iç savaşını izleyen yıllarda Ohio’da geçiyor; ve esir Sethe’nin ve ailesinin çevresinde dönüyor.
Roman, Sethe’nin kölelikten özgürlüğe dürüst yaptığı engebeli yolculuğu anlatırken, halk ayrımının olanca şiddetiyle hüküm sürdüğü günlerde geçen olayları olanca gerçekliğiyle anlatıyor.
14. “Bitmeyecek Hikaye”, (1979) Michael Ende
“Ne İstiyorsan Onu Yap!”
Fantazya’nın sınırsız zorlama simgesinin üzerinde bu yazı vardı. Ama Bastian bu tümcenin reel anlamını ancak uzun, güçlüklerle batmış aramalardan sonradan öğrendi…
15. “Esinti Gibi Geçti”, (1936) Margaret Mitchell
“Esinti Gibi Geçti” Amerikan yazan Margaret Mitchell’ın 1936 tarihinde ilk basımı yapılmış Batı edebiyatının dünyaca meşhur tarihi romans kitabıdır. Amerikan iç savaşı döneminde geçen kitap, savaşın zorluklarına göğüs geren karakterlerin aşk, gurur ve yaşam koşulları örgüsüyle yazılan romantik bir eserdir.
Aynı isimle 1939 yılında kitaptan uyarlanan roman, “20. Yüzyılın En Popüler Romanı Pulitzer Ödülünü” de kazanmıştır.
16. “Başkan Babamızın Sonbaharı”, (1975) Gabriel Garcia Marquez
“Başkan Babamızın Sonbaharı”, vefat etmek üzere olan, lakin bir türlü ölmek bilmeyen, yaşama tutunmak adına ne cinayetler işleyip ne kanlar döken bir diktatörün öyküsüdür.
“Başkan Babamızın Sonbaharı”nı okurken, çağımızda da devamlı acıları, umutsuzlukları görür; fakat yine de umudu kovalamaya tanık oluruz…
17. “Kafesteki Kuş Neden Şakır, Bilirim”, (1969) Maya Angelou
“Kafesteki Kuş Niçin Şakır, Bilirim” otobiyografik bir roman: Yazar, şair, şarkıcı, dansçı, oyun yazarı ve öğretmen Maya Angelou’nun yedi kitaptan oluşan sıradışı ve ilham verici yaşamöyküsünün birincil cildi. Savunmasız, zorlama gören küçük bir kızın, ırkçılık ve bağnazlıkla savaşarak zinde bir karaktere; onurlu ve göz kamaştırıcı bir genç kadına dönüşmesinin öyküsü.
“ABD’nin en fazla yasaklanan yazarı” olarak tanıdık Maya Angelou’nun bu romanı, şiddet, müstehcenlik, ağzı bozuk dil kullanımı vs. gibi gerekçelerle daima yasaklandı.
#hangi kitabı tavsiye edersiniz#kitap önerileri ekşi#kitap önerileri en çok satanlar#onedio kitap listesi#onedio kitap önerileri
0 notes