#1907 Futbol Kulüpleri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ayşe Hür
1/22 Aşağıdaki iddia yanlış. Doğrusu: Türklere modern futbolu sevdirenler Osmanlı Devleti’nin tebaası olan Yahudiler, Rumlar, Ermeniler ve Levantenlerdi. Osmanlı ülkesindeki ilk futbol karşılaşması, 1875’te Selanik’te, 1880’lerde İzmir’de, 1890’larda ise İstanbul’da yapıldı.
2/22 Bu işin öncüsü olanlar, tütün ve pamuk ticaretiyle uğraşan İngiliz aileler ile yanlarında çalışanlardı. Onların yaptıkları ilk maçları, İzmir-İstanbul’un Rum-Ermeni-İngiliz karmalarının maçları, bunları da Kadıköylü Rumlarla Ermenilerin rekabeti izledi.
3/22 Müslüman-Türk gençleri ise yabancıların bu eğlenceli yaşamını gıptayla izlemekle yetindiler; çünkü hem Sultan II. Abdülhamit futbolu ‘haram’ sayıyordu, hem de muhafazak��r halk bu tür etkinliklere ‘gavur işi’ diye bakıyordu.
4/22 Bu bakışın temelinde, Kuran’ın insanoğlunun bütün eğlencelerini yasaklarken sadece Tirmizî’nin sahih olduğunu söylediği bir hadiste “Atıcılık, at terbiyesi ve eş ile oynaşma dışında her oyun batıldır” denmesi yatıyordu.
5/22 Abdülhamid’in gazabından kurtulmak için, 1901’de ilk futbol kulüplerini ‘Black Stockings’ (Siyah Çoraplar) adıyla kuran Müslüman/Türkler, daha ilk maçlarında Rumlara karşı 4-1 yenik iken, ünlü jurnalci başı Ali Şamil ve adamlarına yakalandılar.
6/22 Maçta Türk tarafının tek golünü atan Fuad Hüsnü Bey, maçı izlemeye gelen babası Hüseyin Hüsnü Paşa’nın faytonuna atlayarak kaçabilmiş, yakalanan diğer kurucu Reşat Danyal Bey, mensubu olduğu Hariciye Nezareti tarafından ceza olarak Tahran Sefareti’ne sürülmüştü.
7/22 Fuad Hüsnü Bey de sonra yakalanarak Divan-ı Harb’e verilecekti. Hüsnü Bey zorla da olsa paçayı ihtarla kurtardı ama bir daha da ‘Black Stockings’ adını duyan olmadı. 1903’te 26 Müslüman-Türk genci tarafından kurulan Beşiktaş takımı da aynı akıbeti paylaştı.
8/22 Kulüp yöneticileri Abdülhamid’in başyaveri Mehmed Paşa’nın himmetiyle, bir daha futbol oynamamak kaydıyla cezalandırılmaktan kurtuldular da kulüp, Osmanlı Bereket Jimnastik Mektebi adıyla faaliyete devam edebildi. Abdülhamid’in futbolcuları hafiye olarak kullanmak istediği
9/22 için okula izin verdiği rivayet edilir. İzmir’de ise 1905’te Amerikan Koleji öğrencileri Talat (Erboy), Şerif Remzi (Reyent), Sabri Süleymanoviç ve Nejat Evliyazade, okul takımlarıyla sahaya çıkan ilk Türk futbolcular oldular. Ancak bu gençler, dönemin
10/22 İzmir Valisi Kâmil Paşa’nın baskıları sonucu okullarından uzaklaştırılarak cezalandırıldılar. Halk arasında ‘Pazar Ligi’ diye anılan ‘Constantinople Football League’ adlı ilk lig, 1904’te oluşturuldu. Moda, Elpis ve Imogene takımlarının mücadelesinde ilk kupayı,
11/22 İngiltere Sefaret gemisi tayfalarının takımı Imogene kaldırdı. Türkler bundan sonra cesaretlerini topladılar ve 1905’te Galatasaray, 1907’de Fenerbahçe kulüpleri kuruldu. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte Vefa, Beykoz, Türk İdman Ocağı, Darülfünun ve
12/22 Şehremaneti takımları başta olmak üzere sayısız yerli kulüp açıldı ve 1912’de İstanbul’da, sadece Türk takımları için ‘Cuma Ligi’ adıyla yeni bir lig kurulması icap etti. Anadolu’da ise Rum ve Ermenilerin kurduğu 100’den fazla spor kulübünün kendi futbol ligleri vardı.
13/22 İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC), İzmir’de yıllardır faaliyet gösteren Panianios, Apollon, Pelops, Evangelidis, İskos, Krakoviri, Midilli Karması gibi Rum; Vaspurakan ve Armenion gibi Ermeni, Maccabi gibi Yahudi takımlarına karşı “sağlam bedenli, millî şuura
14/22 sahip Türk gençleri yetiştirmek” için 1912’de Karşıyaka Spor Kulübü’nü (nam-ı diğer ‘Kaf Sin Kaf’), 1914’te “Rum, Ermeni ve İngilizlere karşı ‘milli tavır’ koymak üzere” Altay Kulübü’nü kurdu. Aynı yıl Altay’ın Ermeni takımı Armenion’u yenerek kupayı alması;
15/22 1916-1917’de tüm Rum ve Ermeni takımlarını yenmesi, "milli" kulüp tarihinin en şanlı sayfalarını oluşturdu. Bu arada, İTC’nin Türkçülük politikaları uyarınca Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerinin tüzükleri ‘millîleştirilmişti’ bile.
16/22 Futbolun 'millî şuuru' oluşturmak üzere kullanılması Mütareke yıllarında (1918-1922) hız kazandı. İstanbul’da işgalci Fransız ve İngilizler ile Türkler arasında kıran kırana maçlar yapıldı, kazananlar adeta savaşı kazanmış gibi sevindiler. Öyle ki, İşgal Güçleri Komutanlığı
17/22 1920’de 50 maçın 41’ini kazanan, dördünü berabere bitiren, sadece beşinde yenilen Fenerbahçe Kulübü’nü kapatmak ihtiyacını duydu. Fenerbahçe ve Karşıyaka’nın pek çok futbolcusu Millî Mücadele’ye katıldıkları için İşgal Güçleri tarafından cezalandırıldılar.
18/22 1921’de İstanbul Rumlarının gözde takımı Pera ile Türk takımları Fenerbahçe ve Union Club (İttihatspor) arasındaki maçlar bir nevi Türk-Yunan savaşı gibi geçiyordu. Rumlar ‘Zito Venizelos!’ (Yaşasın Venizelos!) diye tezahürat yaparken,
19/22 Türk seyirciler İnebolu’yu bombalayan Yunan savaş gemisi Kılkış’ın bayrağını yakmışlardı. Aynı dönemde İzmir’de kırmızı forma üzerine beyaz bir kuşakla sahaya çıkan İdman Yurdu Kulübü ile Yunanistan bayrağının renkleri olan mavi beyazlı formasıyla
20/22 Apollon takımının maçları, adeta cephedeki çarpışmaların tekrarı gibiydi. Söke’de bile halk, tepkisini futbol takımıyla gösteriyordu; öyle ki işgalci İtalyan kuvvetleri bir kez bile Söke takımını yenememekten şikâyet ediyordu.
21/22 Futbolun millî kimliğin inşasındaki rolü Cumhuriyet döneminde de devam etti. 14 Mart 1923’te oluşturulmak istenen modern kültürün simgelerinden biri olarak Gençlerbirliği kuruldu. 1932’de Türk Tarih Tezi’nin parçası olarak Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat-it Türk ve
22/22 Seyyid Ali Ekber’in Hıtay-ı Nâme'sinde Orta Asya’daki Türk topluluklarının kuzu derisinden topla futbol benzeri bir oyun oynadıkları, bu oyuna ‘tepük’ dediklerinden kalkarak “dünya yüzünde futbolu Türklerin icat ettiği” iddia edilerek futbolun Türkleştirilmesine başlandı.😉
https://twitter.com/HurAyse/status/1741135608699924775?t=SFo5Bl3XGnnN_SrIitHiwg&s=19
0 notes
Text
1907 Yılında Dünya
1907 Yılında öne çıkan tüm gelişmeler
1907 yılında kurulan bazı futbol kulüpleri Atalanta BC, Atvidaberg FF, FC Augsburg, Fenerbahçe Spor Kulübü, HJK Helsinki, Helsingborgs IF, Real Betis‘dir.
1907 senesinde Amerika Birleşik Devletleri, Tifo Hastalığı yüzünden çok ciddi sağlık sorunları yaşıyordu.
1907 tarihi Ekim ayında İrlanda ve Kanada arasında düzenli olarak okyanus ötesi Radyo ve Telgrafhiz…
View On WordPress
0 notes
Text
FENERBAHÇE TARİHİ
İlk futbol oyunu, bugünkü kurallar ve oyun şekliyle ilk 1823 yılında İngiltere’de oynanmaya başlanmıştır. Futbolun Türkiye'ye gelişi ise daha sonraki yıllara dayanır. 1890'lı yıllarda Moda’da oturan İngiliz’ler ; yeşil alanların ve çayırlıkların bulunduğu Kadıköy’ün geniş alanlarında, futbolu oynamaya başlamışlardır. Moda’da yaşayan İngiliz ailelerinden La Fontaine, Giraud, Whittall, Charnaud, Pears, Armitage aileleri Kadıköy ve Moda’nın çayırlarında kendi aralarında bu oyunu yeni yeni oynamaya başladıklarında, İzmir’de yaşayan İngiliz aileleri, Bornova çayırlarında bu oyunu çoktan oynamaya başlamışlardı bile. Sultan 2. Abdülhamid’in padişahlığının sürdüğü o dönemde, mevcut monarşi rejiminin korunması amacıyla Türk gençlerinin dernek kurmaları yasaktı. Bu durum ise, yabancı ve azınlıkların top koşturdukları kendi topraklarında Türk gençlerini, futbol oynamanın imkan ve zevkinden mahrum bırakıyordu. Sosyal ve idari bakımdan başkent İstanbul’a uzak ve rahat iki şehir olan Selanik ile İzmir, 1870’li yıllarda Osmanlı’nın futbol oyunu için ilk taraftar bulduğu toprakları oluyor, futbol oyunu o dönemlerde dini inançların da etkisi ile Müslüman Türkler arasında gelişemediğinden, Osmanlı toprakları üzerinde ilk defa gayrimüslim ve levantenvatandaşlar tarafından oynanıyordu.
Tarihler 1897 yılını gösterdiğinde, James La Fontaine ve arkadaşları Kadıköy yakasında ilk kez bir futbol takımı olarak Kadıköy Football Association adı altında toplanıyor, takımı oluşturan İngiliz, Rum, Ermeni gençleri, genelde İstanbul’a sefere gelen İngiliz gemicilerle oynadıkları oyunlarını Kadıköy’ün çayırlarında sürdürüyor, ve her akşamüstü kalabalık izleyici kitlesine de seyrettiriyorlardı. Bu müsabakalar halkın öylesine ilgisini çekmişti ki "Football Association" takımı, iki yıl içerisinde "İzmir Karması" ile karşılıklı olarak futbol maçları yapmaya yönelmişti.
1899 yılında da, deniz öğrencisi Fuat Hüsnü (Kayacan), eski hariciyecilerden Reşat Danyal ve Mehmet Ali ile, Kuşdili’nde Papazın Çayırı adı verilen topraklarda meşin yuvarlağa vuruşlar yapan arkadaşları bu özlemin sona ermesini amaçlıyorlar; devrin hafiye ve jurnalcilerinin dikkatlerinden kaçmak ve hışımlarından korunmak amacıyla bir İngiliz adı altında Black Stockings FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) ’nü kuruyorlardı. Ancak siyah çorap ve kırmızı üst formaları ile Türk gençlerinin oluşturduğu bu ilk Türk spor ve futbol topluluğu daha ilk maçlarında hafiyelerin baskınına uğruyor ve hemen dağıtılıyordu.
Black Stockings FC ismi altında 1899 yılındaki bu ilk girişimindeki öncülük yapan gençler ile, ilerideki yıllarda kurulacak olan Kadıköy Futbol Kulübü (1902) ve Fenerbahçe Futbol Kulübü (1907) ismi altında toplanan gençlerin genelde aynı kişilerdir.Dolayısıyla FENERBAHÇE KULÜBÜ kuruluşunu gayri resmi olarak 1899 yılında gerçekleştirmiş, ne var ki iki kez kapatılmaları nedeni ile faaliyetlerine, ancak resmi kuruluş yılları olan 1907 yılında geçebilmişti. Ayrıca İstanbul’da kurulan futbol kulüplerinin listeleri incelendiğinde de; Moda Futbol Kulübü (1896), Cadi-Keuy Football Club (1899) ve Imogen (1900) takımlarının İngiliz uyruklular tarafından, Elpis (1900) takımının Rumlar tarafından, Black Stockings (1899), Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin ise Osmanlı uyruklular tarafından kurulmuş oldukları da zaten görülmektedir.
İstibdat ; bir başka değişle o dönemki mevcut monarşi rejimi, yurdumuzda dernek kurmak ya da bu derneklerde spor yapmak hakkını Türklere yasak etmekteydi. Bu nedenle, Fuat Hüsnü (Kayacan) Bey ve tamamen Türk gençlerinden oluşan arkadaşlarının Fenerbahçe Spor Kulübü’müzü kurma teşebbüsleri, gerek 1899 yılında Türkçe isim vermeden bir İngiliz ismi altında kurmak istedikleri "Black Stockings F.C./Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü" olsun, ve gerekse de 1902 yılında bu kez isim değiştirerek kurmak istedikleri "Kadıköy Futbol Kulübü" olsun, sarayca engellemişti.
Kadıköy Futbol Kulübü’nün mevcut rejim nedeniyle hemen kapatılarak dağıtılmasının ardından, 1902 senesinde James Lafontaine ile Horace Armitage isimli kişiler hemen hemen tamamı İngiliz’lerden oluşan "Cadıkeuy Football Club"; (Kadıköy Futbol Kulübü) isimli futbol takımını kuruyor ve kuruluşunun iznini de alıyorlardı.Bunu, 1903 senesinde Moda’da oturan İngiliz gençlerin "Moda Football Clup", 1904 senesinde de Kadıköylü Rum vatandaşların "Elpis(Ümit)Futbol Takımı"nı kurmaları izliyordu. Aynı yıl İngiliz elçilik gemisi "İmogene" nin de aynı isimde bir futbol takımı kurması üzerine, Türkiye’deki ilk lig organizasyonunu gerçekleştiren James La Fontaine, 1904 senesi sonbaharında "Constantinople Football Liege" ( İstanbul Futbol Ligi ) adı ile İstanbul’daki ilk futbol ligini kuruyordu.
Cadıkeuy (Kadıköy), Moda, Elpis ve İmogene takımlarının oluşturduğu ligdeki organizasyon olan "Pazar Ligi" ismi altında yapılan bu maçlar, bugünkü Fenerbahçe Stadının bulunduğu Papazın Çayırı’nda sürüyor ve halk tarafından da büyük bir ilgi ile takip ediliyordu. 1904 tarihindeki ilk Pazar Ligi şampiyonluğunu İmogene Takımı, 1905 yılındaki ikinci Pazar ligi şampiyonluğunu ise Cadıkeuy (Kadıköy) Futbol Takımı kazanıyordu. Tarihler 1905 yılını gösterirken , Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencileri tarafından okulun çatısı altında kurulan Galatasaray Futbol Takımı, Kadıköy’deki Papazın Çayırı mevkiinde Kadıköy Frerler Mektebi (Saint Joseph) takımı ile maçlarına başlıyor ve 1906 yılından itibaren de İstanbul Futbol Ligine resmen katılıyordu.
Yıllar 1907'yi gösterdiğinde ; Sultan 2. Abdülhamid Han son günlerini yaşadığının farkındadır; çünkü istibdat rejimi çökmekte yurt dışında örgütlenen İttihat ve Terakki üyeleri saltanata karşı baş kaldırmakta,Balkanlarda ve diğer azınlıkların olduğu Osmanlı topraklarında isyanlar baş göstermektedir. İşte bu durumda sultanın futbolla ve futbol kulüpleriyle uğraşacak zamanı ve enerjisi yoktur.Bu ortamda Kadıköy’lü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya(Songülen) Bey ile Harekat Ordusu Feriki Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar sokak 3 numaralı evinin selamlık katında yaptıkları bir görüşme sonucunda kuracakları takımın planlarını yapmaktadırlar. Buna göre ; gerekli olan parayı da finanse edecek olan dönemin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlık şerefini, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik (sekreter) görevini, Bahriye Subayı Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık (sayman) görevini veriyorlardı.Takımın adı Fenerbahçe olacak, amblemi Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçe’deki ilkbaharın müjdecisi papatyaların renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.
Ertesi gün "Baker Mağazası"ndan forma kumaşları alınıyor, Fener armalı kırtasiye malzemelerinin siparişleri veriliyor, ve de dönemin Futbol Federasyon Başkanlığı görevini üstlenmiş kişisi James Lafontaine ile yapılan görüşmede onay alınıyordu. Artık kurulacak olan kulübün ismi, başkanı, amblemi ve formaları seçilmiş, mesele sadece formaları giyerek bu ismi tescil ettirecek 11 Türk gencinin bir araya getirilmesine kalmıştı. Bu konuda da görevi St. Joseph Türkçe Öğretmeni Enver ( Yetiker ) Bey üstleniyordu.
FENERBAHÇE KADROSU KURULUYOR
1907 senesi ilkbaharının bir Pazar günü; Kadıköy’ündeki Kuşdili Çayırı’nda İngiliz ve Rum takımları arasında oynanan bir futbol maçını seyrettikten sonra , St. Joseph Mektebi talebelerinden oluşan bir grup, Moda İskelesi’nden sandallara biniyor ve koyun karşı kıyısında randevu yerleri olan Fenerbahçesi’ye geçiyorlardı. Nuri zade Ziya (Songülen)Bey ve Ayetullah Bey ile Sami Paşa zade Sezai Bey’in yeğeni Bahriye zabiti Necip(Okaner)Bey, Hintli lakaplı Mühendis Asaf (Beşpınar) Bey ve S.Joseph Mektebi Türkçe öğretmeni Enver (Yetiker) Bey isimli gençler, burada daha evvel gelmiş olan Hasan ve Hüseyin(Dalaklı), Galip (Kulaksızoğlu), Nasuhi Esat(Baydar), Yanya’lı Şevkati, Elkatipzade Mustafa ve kardeşi Hamdan, Çerkes Sabri, Hayrullah, Hakkı Saffet (Tarı),Hasan Sami(Kocamemi) Bey’ler ile buluşuyorlardı. Çoğunluğunun, yakında kurulacak oldukları takımın ilk oyuncularını teşkil edecek olan bu gençler için o gün, Ziya Bey’in İngiltere’den getirttiği; önü ve kolları düğmeli olan sarı beyaz yollu bol formaları, lacivert şort pantolonları ve sarı löverli yün çorapları ile, Fenerbahçe’nin çayırlarında ilk antrenmanlarını yapacakları gündü. Kısa zamanda çevrenin futbola kabiliyetli gençlerini de kendi etrafında toplayan bu kulüp, bugün için büyük bir kıymet ifade eden ilk kadrosunu, Asaf – Ziya , Sami – Ayetullah , Mazhar , Necip – Fethi , Galip , Hüseyin , Hasan , Nevzat şeklinde oluşturuyordu.
23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyetin ilanını takiben, yurtta dernek ve kulüp kurma hakları herkese resmen tanınıyor, böylece, Ziya, Ayetullah, Necip ve Enver Bey’lerin önderliğinde kurulmuş bu yeni kulüp tescil edilerek, Fenerbahçe’ye, cemiyetler kanununa göre kuruluşu resmen tescil olunan ilk Türk kulübü olmak şerefi kazandırılıyordu . Kulübün ilk kurucu üyelikleri ise ; 1) Ziya ( Songülen ), 2) Ayetullah Bey, 3) Necip ( Okaner), 4) Galip ( Kulaksızoğlu), 5) Hassan Sami (Kocamemi), 6) Asaf ( Beşpınar) şeklinde başlıyor (*17) ve olası diğer üyelikler de; 7)Enver (Yetiker), 8) Şevkati (Hulusi Bey), 9) Fuat Hüsnü (Kayacan), 10) Hamit Hüsnü ( Kayacan) 11) Nasuhi (Baydar),... isimleriyle devam ederek sıralanıyordu.
1908 yılında ilan edilen 2. Meşrutiyetin ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği sonucunda İstanbul’da kurulan Türk kulüplerinin sayısı çığ gibi artıyor, Anadolu, Beykoz, Vefa Futbol Kulüpleri de, sırf 1908 senesinde resmen kurulup tescil edilen Türk kulüpleri arasında yerini alıyordu. Kısa zamanda Türk kulüplerinin sayılarındaki bu artış ise, İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğuruyor, bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruluyordu.
Kuruluşu 1908 yılında resmen tescil olunan Fenerbahçe Spor Kulübü, sarı beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı laciverte çevirmiş, 1909 -1910 sezonuyla birlikte de İstanbul Futbol Ligine Galatasaray’dan sonra katılan ikinci Türk takımı olmuştu. Fenerbahçe, "İstanbul Şampiyonluğu Ligi"ne ilk kez katıldığı 1909 – 1910 sezonunda beşinci oluyordu. 1910 yılı liginin başlamasına kısa bir süre kala da kulüpten ayrılmalar ve mali zorluklar nedeniyle, Üsküdar Kulübü ile birleşmesi gündeme gelmişti. 1910 senesi Eylülünde, Koço’nun Mühürdar Gazinosu’nda yapılan müşterek toplantı sonucunda, gerçekleştirilmesi istenen Üsküdar - Fenerbahçe Kulübü teklifi, üyeler tarafından kabul görmedi. Buna karşılık, Kuşdili Kulübü Başkanı iken Fenerbahçe’ye katılan Elkatip Zade Mustafa Bey, Kuşdili Kulübü’nü Fenerbahçe’ye katmayı başardı ve bu başarısıyla da Fenerbahçe’yi çok zor günlerinde güçlendiren, geleceğini aydınlatarak güven altına alan ve takımı yücelten kişi olarak kulüp tarihine geçti.
Kadrosunu yeni gençlerle geliştiren ve güçlendiren bu Fenerbahçe 1911- 1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oluyordu. Bu şampiyonluğun en önemli yönü ise, Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile İngiliz ve Rum takımlarının şampiyonluklarının tamamen sona ermesi ve bu tarihten itibaren de Türk futbolunda şampiyonlukların artık Türk takımlarının olmasıydı. Bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltip imkanlarını da arttırmıştı. İlk iş olarak Altıyol’da bir kulüp lokali kiralandı, lokalin açılışı ise üye sayısının çoğalmasına sebep oldu. Bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet gösterilmesine başlandığından, aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü adı , Fenerbahçe Spor Kulübü’ne dönüştürüyordu.
İŞGAL YILLARI
16 Mart 1920 sabahı İstanbul halkı işgal kuvvetlerinin geçişiyle uyandı. 1. Dünya Savaşı", Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilmesi ile son bulmuş, galip itilaf devletleri mağlup Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u işgal etmişlerdi. Zırhlı araçlar cadde başlarını tutarken, sokakları dünyanın her yanından gelmiş her renkten ve her dinden askerler sarmış, Harbiye, karakollar, kaymakamlıklar, subay mahfelleri , vesair tüm makamlar işgal ordularınca işgal edilmişti. İşgal üniformalı itilaf ordusu askerleri, sosyal yaşantı içinde her fırsatta halkı manevi baskı altında ezerken, tramvayda trende ya da vapurda bile kendileri daima birinci mevkide oturup, biletli Türk vatandaşlarını vagonların sahanlıklarında vapurların ise ikinci mevkilerinde seyahat ettirir, kendilerine ayrılmış bölümlere boş da olsa kimseyi sokmaz, yolcuların bilet kontrollerini bile kendileri, üstelik alaycı bir tavır içinde ve ağır hakaretler altında yaparlardı. İşte bütün bu olumsuz şartlar altında halkın morali için mutlak bir desteğe ihtiyacı vardı ki, işte bu ihtiyaç duyduğu güç, ona kendi öz bağrından çıkarttığı takımı tarafından "Fenerbahçe"si tarafından verilecekti. Mütareke döneminde (1918 - 1921) işgal kuvvetlerine mensup özellikle İngiliz ve Fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul’daki futbol heyecanını ve futbola olan ilgiyi doruk noktasına çıkaran olgu oluyor, Türk takımları işgalci ekiplerle 5 yılda 50’sini Fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapıyor, işgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler ise Türk takımlarını gönüllerde yüceltiyordu. Bu nedenle futbol İstanbul’da büyük kitleleri kendine çekerken, Türk takımlarının özellikle de Fenerbahçe’nin, başta General Harrington Kupası (29 Haziran 1923) olmak üzere işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, İstanbul halkının intikam duyguları içindeki milli duygularını şahlandıran ve yaralı gönüllerine teselli veren yegane olay haline dönüşüyordu. 1910’lu yıllarda en fazla iki bin kişinin izlediği Fenerbahçe, 1919 -1920 yıllarında 6-7 bin kişinin hınca hınç doldurduğu tribünlere oynuyor, bir zamanların ürkek mahcup yapılan tezahüratları, artık açık açık, yüksek sesle hep bir ağızdan dile getiriliyordu; "Ya ya ya ,şa şa şa, Fenerbahçe çok yaşa, ".
Fenerbahçe'nin müttefiklerle mücadelesi sadece yeşil sahalarla da sınırlı kalmayacak, Dünya Savaşı'nda vatana feda ettikleri diğer sporcuları gibi, futbolcularının büyük bir bölümünü yine işgal yıllarında İstanbul'dan Anadolu'ya silah aktarılmasında etkin bir rol oynatarak vatanının ihtiyaç duyduğu konuda hayatlarını esirgemeyeceklerdi. İttihad ve Terakki'nin bir kolu olduğu ithamı ile işgal kuvvetlerinin devamlı olarak bastırması sonucunda kulübün kapatılma çalışılmaları ortamına rağmen, yurdun düşmandan kurtulması yolunda üstlendiği tarihi misyonu en ulvi bir biçimde yerine getirecekti.. İşte bu nedenledir ki Mustafa Kemal Paşa, 1918 yılında ilk spor kulübü olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ziyaret ediyor ve de kulüp şeref defterine şunları yazıyordu: " Fenerbahçe Kulübünün her tarafta mazhar-ı takdir olmuş (takdirle şereflendirilmiş) bulunan asar-ı mesaisini(yaptığı üstün çalışmaları) işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmetini (üstün hizmet veren kişileri) tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası (yerine getirilişi) ancak bugün müyesser (mümkün) olabilmiştir. Takdirat (takdirlerimi) ve tebrikatımı (tebriklerimi) buraya kayt ile (kaydetmekten dolayı) mübahiyim ( mutluyum).
Türkiye'de ilk defa çeşitli spor şubeleri açan kulüp olma ünvanına sahip olan Fenerbahçe, 1913 yılında tanzim olunan ikinci nizamname ile atletizm, kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çayır hokeyi, boks, kriket gibi spor dallarıyla da meşgul oluyor, yıllar içinde de futboldan başka, masa tenisi, eskrim, jimnastik, avcılık, su kayağı, atlama, bilardo, salon futbolu, otomobil, atıcılık, sutopu, bisiklet,halter, güreş, basketbol,izcilik,patenli hokey, voleybol, vs, gibi toplam 25 spor şubesi içeren 35 spor dalında sayısız başarılara imza atıyordu
Kuruluşunun 25. yılında 5/6 Haziran 1932 gecesi çıkan bir yangın, kulübümüzün tüm varlığını yok ediyor ;kupalarından üye kayıt ve maç defterlerini de içeren belgelerine kadar gelmiş geçmiş bütün maddi eser ve izlerini siliyordu. Fenerbahçe'nin uğradığı felaket bütün yurtta bomba etkisi yapıyor, Fenerbahçe Kulübü İdare Heyeti'nin, üzerinde henüz dumanları tüten kulübün enkazı karşısında, gazete ve radyolara aynen aşağıdaki sözler ile verdiği tebligat ise yürekleri dağlıyordu: " Sevgili yuvamız, 25 senelik spor hayatımızda elde ettiğimiz şeref ve galibiyet, hatıraları ile birlikte yanmıştır. Bugün, maddi spor vesaitimizden de tamamen mahrum kalmış bulunuyoruz. Yek değerlerimize karşı sarsılmaz itimat, muhabbet (sevgi) ve tesanüt (dayanışma) havası içinde, yıllarca süren müşterek emeklerimizin muhassalasının (elde edilmiş sonucunun) enkazı karşısında derin bir teessür (üzüntü) duymamak kabil değildir. Mahvolan manevi kıymetlerin maattessüf (ne yazık ki) tamiri imkansızdır. Şu kadar ki, 25 senedir kazandığımız muvaffakiyetlerin hatıralarını kalbimizde daha büyük bir vecd (heyecan) içinde yaşatmak, bu hatıraları Fenerbahçe gençliğine kitap halinde hediye etmek gene mümkündür. Hatta ilk vazifelerimizden biridir. Kupalarımız, bayraklarımız yanmıştır. Fakat yüreğimizdeki hatıralar canlılığını kaybetmeyecektir. Başta Ulu Gazimiz olmak üzere; kulübümüzün mesaisini takdir eden kıymetli yazıları taşıyan hatıra defterimiz kül olmuştur(**). Fakat bizim emeklerimizi takdir etmiş olan büyük şeflerimiz, memleketini seven memleketin idealine candan bağlı, çalışkan, tesanüt (dayanışma) ve muhabbet(sevgi) çerçevesi içinde Türk gençliğini gene himaye edeceklerdir. Hayatın mütemadi bir mücadele olduğunu, mücadelesiz, ızdırapsız, elemsiz, hayatta gerek ferd ve gerek millet itibariyle muvaffak olmak imkanı olmayacağını Türk gençliğine hatırlatan Büyük Gazinin nasihatleri bu elemli günlerimizde, bizim için en büyük teselli ve kuvvet membaı olacaktır. Fenerbahçelileri, kulübümüzün maruz kaldığı felaket nispetinde büyük olan vazifeye davet ediyoruz. "
Felaketin hemen ertesi günü Türkiye'nin o zamanki en büyük gazetesi "Cumhuriyet" ve ardından da "Milliyet" gazetelerinin "Fenerbahçe'ye Yardım" ismi altında başlattıkları kampanyalara yardımda bulunmak üzere bütün memleket adeta yarışa giriyor, yeni kulüp binası inşası ve beraberinde de kulüp sahasının satın alınmasına katkı amacıyla yapılan ilk bağışı ise, 19 Haziran 1932 tarihinde İş Bankası eliyle 500 TL. göndermek suretiyle yine Atatürk yapıyordu. Aynı amaçla tertiplenen 14 Temmuz 1933 vadeli Fenerbahçe Eşya Piyangosu'ndan elde edilen 17 bin TL. hasılat da, yine bu ilk tahta stadımızın yapılmasında kullanılıyordu.
Bu yangında kül olduğu zannedilen ve içinde kulüp ile ilgili 1914 senesinden itibaren tutulmuş şeref kayıtlarını içeren meşhur maroken kaplı hatıra defteri ise, 7 Nisan 1944 tarihinde, onu enkaz arasında bularak alan ve saklayan meçhul bir şahıs tarafından, kulübümüz üyesi (merhum) Gazeteci Kenan Onan Bey'in Vatan Matbaası'ndaki masasının üzerine, 12 yıl sonra tekrar Fenerbahçe Kulübü'ne iade edilmek üzere bırakılıyor ve böylece Atatürk'ün "kulübümüze o meşhur ithafının" da içinde bulunduğu bu büyük hazineye, önce tarihimiz ve sonra da kulüp müzemiz yıllar sonra tekrar kavuşuyordu.
Stat mülkiyetine sahip ilk spor kulübü; Fenerbahçe 1923 senesinde Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'nın kurulmasıyla Türk sporuna yeni bir yön veriliyor, bu tarihten sonra ise Fenerbahçe'de büyük bir kalkınma görülüyordu. O, teknik üstünlüğü sayesinde Orta Avrupa futbolunun Türkiye'deki temsilcisi haline geliyor, yıllar yılı hep milli takımın belkemiği olarak da Türkiye'nin en sevilen kulübü oluyordu.
İlk adı "Silahtar Ağa Sahası" iken, sonraları "Papazın Çayırı", "Union Kulüp Sahası", "İttihat Spor Sahası" ve nihayet 25 Ekim 1929 tarihinde "Fenerbahçe Stadı" ismini alan 36 dönümlük stat mahallimiz, 6 Temmuz 1932 tarihinde 500 TL'sinin Atatürk'ün verdiği 9000 TL. karşılığında (1000 Reşat Altını) satın alınıyor ve böylece yurtta stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olmak şerefi de yine Fenerbahçe Spor Kulübü'ne ait oluyordu. Fenerbahçe Spor Kulübü'müz, bugün yalnız İstanbul'un değil, tüm yurtta milyonlarca taraftarı bulunan ve yüz yıla yakın bir süredir hemen tüm spor dallarında Türk sporuna öncülük ettiği için büyük sıfatını yerden göğe kadar kazanmıştır.
İşte bu yüzden ; Şampiyon olmak mümkün, FENERBAHÇE olmak imkansızdır.
KAYNAKÇA :
1. ALUS, Sermet Muhtar." Kadıköy'ünde ilk futbol"Tarih Hazinesi Dergisi.
2. ATABEYOĞLU, Cem. "Futbol" İstanbul Ansk.
3. Tercüman Spor Ansk. "Türkiye'de Futbol".
4. DAĞLAROĞLU, Rüştü Dr. "Fenerbahçe S.K. Tarihi" .
5. FIŞEK, Kurthan.Prof. " Spor Yönetimi" .
6. HİÇYILMAZ, Ergun.: "Fenerbahçe,Ömrüm Seni Sevmekle..."
7. 50.Yıl Kutlama Kitabı : "FB. Nasıl Kuruldu"
8. Olimpiyat Spor Dergisi
9. SAKAOĞLU, Selçuk: "F.B. Spor Kulübü" İstanbul Ansk
10. BACIOĞLU, Alp : "Spor Tarihinden Yapraklar"
11. DUMAN Selahattin : "Fenerbahçenin Gizli Tarihi"
0 notes
Text
Dünyadaki En İyi 6 Futbol Kulübü - Böylesi Yok!
Dünyadaki En İyi 6 Futbol Kulübü https://goo.gl/wgBeZ7
Dünyadaki En İyi 6 Futbol Kulübü
Dünyadaki En İyi 6 Futbol Kulübü
Merhabalar, bu yazımızda sizlere Dünyadaki En İyi 6 Futbol Kulübü’nü tanıtacağız bu istatistiklerimizi uzun araştırmalara göre hazırladık.
FC Barcelona ( İSPANYA )
Listemizde dünyanın en iyi kulüplerinden biri olan takım 1. sırada Barcelona almaktadır. Barcelona Messi, villa, xavi, inesta, puyol, pique, fabregas gibi oyuncuların en iyisidir ve son üç yılda bir çok kupa kazandılar. Barcelona’ nın bugüne kadar kazandığı kupalar; La Liga: 1928-29, 1944-45, 1947-48, 1948-49, 1951-52, 1952-53, 1958-59, 1959-60, 1973-74, 1984-85, 1990-91, 1991-92, 1992-93, 1993-94, 1997-98, 1998-99, 2004-05, 2005-06, 2008-09, 2009-10, 2010-11, 2012-13, 2014-15, 2015-16 ( 24 tane kupa tane kupa ) İspanya Kral kupası: 1909-10, 1911-12, 1912-13, 1919-20, 1921-22, 1924-25, 1925-26, 1927-28, 1941-42, 1950-51, 1951-52, 1952-53, 1956-57, 1958-59, 1962-63, 1967-68, 1970-71, 1977-78, 1980-81, 1982-83, 1987-88, 1989-90, 1996-97, 1997-98, 2008-09, 2011-12, 2014-15 ( 27 tane kupa tane kupa ) İspanya Süper kupası: 1983, 1991, 1992, 1994, 1996, 2005, 2006, 2009, 2010, 2011, 2013, 2016 ( 12 tane kupa ) İspanya Lig kupası: 1982-83, 1985-86 ( 2 tane kupa ) Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası / UEFA Şampiyonlar Ligi: 1991-92, 2005-06, 2008-09, 2010-11, 2014-15 ( 5 tane kupa ) UEFA Kupa Galipleri Kupası: 1978-79, 1981-82, 1988-89, 1996-97 ( 4 tane kupa ) Fuar Şehirleri Kupası / UEFA Kupası/UEFA Avrupa Ligi: 1955-58, 1958-60, 1965-66 ( 3 tane kupa ) UEFA Süper Kupası: 1992, 1997, 2009, 2011, 2015 ( 5 tane kupa ) FIFA Dünya Kulüpler Kupası: 2009,2011,2015 ( 3 tane kupa )
Ve 2009’da, Barcelona, İspanya’nın La Liga, ispanya kral kupası ve Şampiyonlar Ligi’nden oluşan üç katını kazanan ilk kulüp oldu. Aynı yıl tek bir yılda altı yarışmanın altısını kazanan ilk futbol kulübü oldu, böylece yukarıda bahsedilen İspanyol Süper Kupası, UEFA Süper Kupası ve FIFA Kulüp Dünya Kupası’ndan oluşan sekizli tamamlandı.
Real Madrid ( İSPANYA )
Görkemli geçmişi ve geleceği olan futbol takımı real madrid 1. sırada olması gerekiyordu. Ancak Barcelona ve dünyanın en büyük ekibini dövdü. Real Madrid, Ronaldo, James, balya gibi dünyadaki en iyi oyuncuların bir çoğuna ve daha fazlasına sahiptir. Bu ekip 5 yıldızlı bir takım. Bu kulüp birçok farklı yarışmayı kazandı ve halen daha fazla kazanmak için mücadele ediyor. 2014 yılında Real Madrid, La Liga, şampiyonlar ligi ve diğer tüm büyük turnuvaların yanı sıra tüm diğer üst kulüplerle oynamak arasında 22 galibiyet kazandı ve herhangi bir futbol liginde en aralıksız süre turnuvaları kazanmak için yeni dünya rekoru elde edecek Real madrid’in bugüne kadar kazandığı kupalar; La Liga: 1931–32, 1932–33, 1953–54, 1954–55, 1956–57, 1957–58, 1960–61, 1961–62, 1962–63, 1963–64, 1964–65, 1966–67, 1967–68, 1968–69, 1971–72, 1974–75, 1975–76, 1977–78, 1978–79, 1979–80, 1985–86, 1986–87, 1987–88, 1988–89, 1989–90, 1994–95, 1996–97, 2000–01, 2002–03, 2006–07, 2007–08, 2011–12 ( 32 tane kupa ) İspanya Kral Kupası: 1905, 1906, 1907, 1908, 1917, 1934, 1936, 1946, 1947, 1962, 1970, 1974, 1975, 1979–80, 1981–82, 1988–89, 1992–93, 2010–11, 2013–14 ( 19 tane kupa ) İspanya Süper Kupası: 1988, 1989, 1990, 1993, 1997, 2001, 2003, 2008, 2012 ( 9 tane kupa ) İspanya Lig Kupası: 1984–85 ( 1 tane kupa kupa ) Şampiyon Kulüpler Kupası/UEFA Şampiyonlar Ligi: 1955–56*, 1956–57, 1957–58, 1958–59, 1959–60, 1965–66, 1997–98, 1999–2000, 2001–02, 2013–14, 2015-16 ( 11 tane kupa kupa ) UEFA Kupası/UEFA Avrupa Ligi: 1984–85, 1985–86 ( 2 tane kupa ) UEFA Süper Kupası: 2002, 2014, 2016 ( 3 tane kupa ) Latin Kupası: 1955, 1957 Amerikan Kupası: 1994 ( 1 tane kupa kupa )
Manchester United ( İNGİLTERE )
Dünyanın dört bir yanından bilinen tarihi bir takım. Çoğu kişi, bu takımı bilir ( manchester united ) . Bu takım nice efsane futbolcular gördü bunlardan biri alex’tir, Manchester United dünyanın en iyi futbol takımı olma iddiasında bulunma hakkına sahiptir. Man utd, şimdiye kadar İngiltere ve diğer ülkelerdeki performanslarından dolayı tüm dünyadaki en büyük futbol kulüplerinin arasında.
Premier Ligi: 1907–08, 1910–11, 1951–52, 1955–56, 1956–57, 1964–65, 1966–67, 1992–93, 1993–94, 1995–96, 1996–97, 1998–99, 1999–2000, 2000–01, 2002–03, 2006–07, 2007–08, 2008–09, 2010-11, 2012-13 ( 20 tane kupa ) Federasyon Kupası: 1908–09, 1947–48, 1962–63, 1976–77, 1982–83, 1984–85, 1989–90, 1993–94, 1995–96, 1998–99, 2003–04, 2015-16 ( 12 tane kupa ) Lig Kupası: 1991–92, 2005–06, 2008–09, 2009–10 ( 4 tane kupa ) Şampiyon Kulüpler Kupası/UEFA Şampiyonlar Ligi: 1967–68, 1998–99, 2007–08 ( 3 tane kupa ) UEFA Kupa Galipleri Kupası: 1990–91 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Süper Kupası: 1991 ( 1 tane kupa kupa ) FIFA Dünya Kulüpler Kupası: 2008 ( 1 tane kupa kupa )
Bayern Münih (Almanya)
Bu şimdiye kadar Almanyada ki en iyi Futbol Takım ve robben, ribery, schweinsteiger, müller, lahm ve gomez ile en iyi oyuncuları var.
Ulusal Kupa: 1931-32, 1968-69, 1971-72, 1972-73, 1973-74, 1979-80, 1980-81, 1984-85, 1985-86, 1986-87, 1988-89, 1989-90, 1993-94, 1996-97, 1998-99, 1999-2000, 2000-01, 2002-03, 2004-05, 2005-06, 2007-08, 2009-10, 2012-13, 2013-14, 2014-15, 2015-16 ( 26 tane kupa rekor kupadır ) Almanya Kupası: 1957, 1966, 1967, 1969, 1971, 1982, 1984, 1986, 1998, 2000, 2003, 2005, 2006, 2008, 2010, 2013, 2014, 2016 ( 18 tane kupa kupa rekor kupadır ) Almanya Lig Kupası: 1997, 1998, 1999, 2000, 2004, 2007 ( 6 tane kupa rekor kupadır ) Almanya Süper Kupası: 1987, 1990, 2010, 2012 ( 4 tane kupa ) UEFA Şampiyonlar Ligi: 1974, 1975, 1976, 2001, 2013 ( 5 tane kupa ) UEFA Kupa Galipleri Kupası: 1967 ( 1 tane kupa kupa kupa ) UEFA Kupası: 1996 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Süper Kupası: 2013 ( 1 tane kupa kupa )
Chelsea (İngiltere)
Chelsea, dünya futbolunda en iyi ve en hızlı büyüyen Futbol Kulübü Markasıdır. Chelsea gibi takım’ da Torres ve Drogba’da en iyi iki golcü Yıldız Futbolcular geçti.
İngiltere Premier Ligi: 1954-55, 2004-05, 2005-06, 2009-10, 2014-15 ( 5 tane kupa ) FA Cup: 1969-70,1996-97, 1999-00, 2006-07, 2008-09, 2009-10, 2011-12 ( 7 tane kupa ) İngiltere Lig Kupası: 1964-65, 1997-98, 2004-05, 2006-07, 2014-15 ( 5 tane kupa ) FA Community Shield: 1955, 2000, 2005, 2009 ( 4 tane kupa ) UEFA Süper Kupa: 1998 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Avrupa Ligi: 2012-13 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Şampiyonlar Ligi: 2011-12 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Kupa Galipleri Kupası: 1970-71, 1997-98 ( 2 tane kupa )
Juventus ( İtalya )
Arsenal, bugün en iyi futbol kulüpleri arasında! Sadece Avrupa’yı değil dünyayı ele geçiren, inanılmaz derecede yetenekli gençlerin oynadığı bir futbol stiliyle, zafer için hırslı ve azimli bir top oynayış şekilleri var.
FA Premier League: 1930–31, 1932–33, 1933–34, 1934–35, 1937–38, 1947–48, 1952–53, 1970–71, 1988–89, 1990–91, 1997–98, 2001–02, 2003–04 ( 13 tane kupa ) FA Kupası: 1929–30, 1935–36, 1949–50, 1970–71, 1978–79, 1992–93, 1997–98, 2001–02, 2002–03, 2004–05, 2013-14, 2014-15 ( 12 tane kupa ) İngiltere Lig Kupası: 1986–87, 1992–93 UEFA Şampiyonlar Ligi: 2005–06 ( 1 tane kupa kupa ) Galipleri Kupası (UEFA): 1993–94 (1 tane kupa kupa ) Fuar Şehirleri Kupası: 1969–70 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Avrupa Ligi: 1999–2000 ( 1 tane kupa kupa ) UEFA Süper Kupa: 1994 ( 1 tane kupa kupa )
Böylesi Yok!
0 notes