#(eee! Eve!)
Explore tagged Tumblr posts
eee-isat-au-blog · 1 month ago
Text
Tumblr media
☀: "LET THE CURTAINS OPEN ONCE AGAIN."
.
..
...
Tumblr media
☼: "Odd dream...."
♢: "--frin! Siffrin!"
27 notes · View notes
jagi11 · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Shh! Don’t disturb 🫵🤫
9 notes · View notes
jakowskis · 1 year ago
Text
my day be so fine then boom i run into a lj comm dedicated to gwen bashing and it's got 2k posts & 500 members. what is WRONG with you people
2 notes · View notes
macabrevampire · 2 years ago
Text
eating dried fruits and nuts 💓
1 note · View note
angeloftrumpets · 1 year ago
Text
Tumblr media
1 note · View note
gecgudlavalleru · 2 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
The Dept. of EEE and IEEE, PES Branch Student Chapter jointly organized a two day workshop on "ELECTRICAL VEHICLE TECHNOLOGY" during 9-10 Jan ‘23 for II year EEE students. Resource persons are from Vihaan Electrix, Vishakhapatnam with their infrastructure. Students learnt dismantling and assembling EVs . Got hands on experience in Controllers, Battery Management Systems, EV Advancements, Motor, Chargers etc,. The chief resource person Mr. N Venkat Reddy emphasized  the scope of Indian EV Sector. The Dr.Prasad, Principal distributed certificates in valedictory function. Vice principals Dr. P Kodanda RamaRao and Dr. M R Ch Sastry, HOD EEE Dr. B Dasu and coordinator Mr A Amarendra present.
1 note · View note
kadir01sblog · 2 months ago
Text
Tumblr media
Karısının Yerine Geçmek İsteyen Adamın Durumu..
Adamın biri hastalanıyor. O gün canı, işe gitmek istemiyor.İçinden Allah’ a şöyle bir dua edeceği tutuyor:
“Allah’ım, her gün işe gidip 8 uzun saat boyunca evim ve eşimin rahatı için çalışıyorum. Eşim ise sadece oturuyor. Ne olur, bir gün benim yerime geçip, ne kadar zor bir hayat yaşadığımı görmesini sağla.”
Hikaye bu ya, birdenbire adamın dileği yerine geliyor. Ertesi sabah , karısının bedeninde uyanıyor.
Hemen yataktan fırlıyor.Eşinin kahvaltısını hazırlıyor.Çocuklarını uyandırıyor.Elbiselerini hazırlıyor. Onların da kahvaltılarını yaptırıyor.Beslenme çantalarını hazırlıyor.Çocukları okula götürüyor.Eve dönüp, evi toparlıyor. Yıkanacak bulaşıkları ve çamaşırları hallediyor.
Temizleyiciye götürülecek olanları eline alıp telefon faturasını ödemek için bankaya gidip sıraya giriyor. Faturayı ödedikten ve temizlikçiye
uğradıktan sonra, akşam yemeği için alışverişe gidiyor.Eli kolu dolu bir vaziyette eve dönüyor.
Bu arada öğlen oluyor.Evi süpürmeye başlıyor.Eşyaların tozunu alıyor.Mutfağı siliyor. Çocuklarının okuldan gelince yiyeceği keki pişiriyor. Eee artık çocukları okuldan alma zamanı da geliyor.
Yolda onlarla sohbet ediyor.Okulda olanlar konusunda akıl fikir veriyor.Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip, çalışma masalarına oturmalarını sağlıyor.
Süt ve kek getiriyor.Bu arada yıkadığı çamaşırları ütülemesi gerekiyor. Ütü bittiğinde ancak akşam yemeğini hazırlayacak kadar vaktinin kaldığını fark ediyor.
Hemen patatesleri soymaya başlıyor.Salata malzemelerini yıkıyor.Pilav için pirinci ıslatıyor.Etleri çıkartıp, fırın için hazırlıyor.
Kocası eve geldiğinde, onu sofraya tabakları yerleştirirken buluyor.Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişiriyor.Masayı topluyor ve bulaşıkları hallediyor.
Eşinin ve çocuklarının ertesi gün giyeceği kıyafetleri kontrol ettikten sonra çocukları yatırıyor.Onlara hikaye okuyor.
Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona dönüyor ki, eşi onu yatak odasına çağırıyor.
Ne de olsa , adamcağız bütün gün onlar için çalışıp, yoruldu, şimdi rahatlaması ve gevşemesi gerekiyor.
Bu da zaten onun görevi.Ertesi sabah uyandığında hemen Allah’a yalvarmaya başlıyor :
“Allah’ım özür dilerim. Ben ne dediğimi bilmiyormuşum. Karımın hayatını rahat zannetmekle ne halt ettiğimi şimdi anladım. Lütfen beni eski halime döndür.”
Sonra ruhunun derinliklerinden gelen bir cevap işitti: :“Evet, dersini aldığını görüyorum.
Herşeyi değiştireceğim ama maalesef 9 ay beklemek zorundasın çünkü, dün gece hamile kaldın..
55 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 5 months ago
Text
Karımı İş Arkadaşına Siktirdim! (Emre 24 Y., İstanbul)
Karımı Kuryelere siktirdikten sonraki gün, karım işyerine telefon açıp izin aldı. Evde kalıp, 24 saat boyunca dinlenip kendine gelmişti, sadece götündeki ağrıdan dolayı rahat oturamıyordu. Bana, "Dün akşam kapının zili çok çaldı, gelenlere ne dedin?" diye sordu. Ben de, "Apartmanın giriş kapısını açmadım, yukarı gelemediler, diafondan konuştum sadece, (Hayırdır, kimsiniz, bu saatte neden rahatsız ediyorsunuz!) diyerek hepsini kovdum. Merak etme, birkaç gün daha böyle olur, sonra gelmezler!" deyince, birbirimize baktık ve gülmeye başladık. Karım halen kuryelerle yaşadıklarına inanamıyordu. Bense çok memnundum, istediğimi almış, karımı bir gecede 3 kişiye siktirmiştim...
Konu konuyu açınca, karıma, "Ne zamandan beri Çağan'ı beğeniyorsun?" diye sorunca şaşırdı ve gerildi. Ben, "Rahat ol, açıkça söylebilirsin!" dedim. Karım da, işe ilk başladığından beri Çağan'ı hoş bulduğunu, iş yerinde Çağan'ın sürekli espiri yaparak kendisini güldürdüğünü söyledi. "Peki, hiç onunla yatmayı düşündün mü? Bana dürüst ol!" dedim. Karım, "Aslında birkaç ay öncesine kadar düşünmemiştim, ama o geceden sonra..." deyince, sözünü kesip, "Hangi gece?" dedim. Gitti kendine bir bardak su koydu geldi. Ben, "Hangi gece?" diye sordum tekrar. Karım, "İşte hani Ayten'in doğum günü için akşam yemeğe gitmiştik ya..." dedi. (Ayten iş yerinden arkadaşı ve yanlış hatırlamıyorsam bahsettiği akşam da 2 ay önce falandı). Ben, "Eee?" deyince, "O gece içkiyi fazla kaçırmıştım ve Çağan da beni taksiyle eve bırakmış, yolda da benim o halimden cesaret almış olmalı ki, beni öptü!" dedi.
"O kadar mı?" diye sordum. Karım, "Ya aslında çok hatırlamıyorum, ama sanırım elbisemin altından da elledi beni..." dedi. Ben iyice azmıştım. Çağan benim karımı ellemiş, öpmüş ve ben bunu yeni öğreniyordum. "Eee, sonra ne oldu, başka birşey olmadı mı?" diye sordum. Karım, "Çağan 2 aydır sürekli bana yanaşıyor, ama ben seni aldatmak istemediğim için ona pas vermiyordum..." dedi. Ben de, "Artık sana yanaşmasına izin verebilirsin, hatta ver!" dedim.
Tam o sırada kapı zili çaldı. Bu sefer daire kapımızın zil sesiydi. Gittim açtım. Gelen kapıcı Hüseyin efendiydi. "Emre bey, dün akşam birkaç genç apartmanın önünde duruyorlardı, bana sizin daireyi sordular!" dedi. "Eee?" dedim. "Bana birşey anlattılar ama..." dedi. "Ne anlattılar?" diye sorunca karım içerde elini ağzına (Rezil olduk!) der gibi koymuştu. Hüseyin efendi, "Leyla hanım hakkında ayıp şeyler anlattılar! Aile apartmanı burası..." falan deyince, ben, "Ne demek istiyorsun, açık konuş!" diye üzerine gittim. Bana, "Sizi evelki akşam balkondan gördüm, dışarıdaydınız ve elinizle de... neyse, içeriyi izliyordunuz. Ben de birşey mi oldu diye sormak için sizin daireye geldim. Tam zile basacaktım ki, içeriden Leyla hanımın seslerini duydum. Sonra da dün akşam gençler bahsedince anladım... Hatta Leyla hanımın resimlerini çekmişler, ama merak etmeyin, hepsini sildirdim ve gençleri tehdit edip gönderdim, sizi rahatsız etmezler artık, ama siz de duyarlı olun biraz, çoluk çocuk var apartmanda..." dedi. Bunu duyan karım içeride perişan olmuş, elini kafasına götürmüş (Ne yapacağız?) der gibiydi!
Hüseyin efendi kapının ağzında dikilmiş, gitmek bilmiyordu, sanırım karımı sikmek istiyordu. Ona, "Bir dakika bekle!" deyip kapıyı kapattım ve karımın yanına gittim. "Ne diyorsun, Hüseyin efendiyle sikişir misin?" diye sordum. Karım hemen, "Yok olmaz, hayır! O adamla sikişmeyi bırak, karşısında soyunmam bile!" dedi. Neden istemediğini anlayabiliyordum, Hüseyin efendi çok kıllı, kilolu, bakımsız ve çirkin biriydi. Karıma, "Evelki akşam gelen kuryelerden biri resimlerini çekmiş, Hüseyin efendiye de göstermiş, adam zaten resimlerde seni çıplak görmüş, hem ifşa olmanı da engellemiş, onun bu iyiliğine karşılık vermek gerek, hem apartmanda herkese söylerse..." diye ikna etmeye çalışıyordum. Karım, "Hayır, olmaz!" diyor, başka birşey demiyordu. O anda aklıma Çağan geldi, "Beni kırma hadi! Hem söz veriyorum, Çağan'la sikişmene bir kerelik izin vereceğim, ben yanınızda olmasam da sikişebilirsin! Ama şimdi ben ne dersem onu yap!" diyerek zor da olsa karımı Hüseyin efendiyle sikişmeye ikna etttim.
Kapıya gidip, açtım ve Hüseyin efendiyiyi içeriye buyur ettim. Adam çok heyecanlanmıştı. Karım zaten altında külot, üstünde uzun tişörtle duruyordu. Bana da fırsat doğmuştu, Hüseyin efendi karımı sikerken yanlarında izleyebilecektim, hatta bütün sikişi ben yönetecektim. Hüseyin efendi daha oturmadan üstünü çıkarmaya başlıyordu ki, durdurdum onu. Koltuğa geçtim ve karıma, "Hadi sikicinin gömleğini çıkar, yavaş yavaş!" dedim. Karım da yavaş hareketlerle Hüseyin efendi'nin gömleğini çıkarttı ve onun aşırı kıllı vücuduyla karşı karşıya kaldı. Hüseyin efendi dayanamamış ve karımın dudaklarına yapışmıştı. Karım da istemeye istemeye öpücüklerine karşılık veriyordu. Ben Hüseyin efendiye, "Yavaş yavaş, merak etme istediğini alacaksın!" dedim. Sonra da karıma, "Sen de tişörtünü çıkar!" dedim. Karım tişörtünü çıkarınca memeleri Hüseyin efendiye sunulmuştu. Hüseyin efendi, "Offf, resimdekilerden de güzelmiş!" deyip okşamaya başladı.
Karıma, "Hadi, Hüseyin efendinin pantolonuyla külodunu indir ve önünde çömel!" dedim. Karım da aynen öyle yaptı ve Hüseyin efendinin heryeri kıllı yarağını ortaya çıkardı. Ben, "Al ağzına!" diye emir verdim. Karım bana dönüp, "Yapma lütfen!" deyince, "Çağan'ı düşün!" dedim. Karım da, "Çağan için!" dedi ve ağzına aldı, yalamaya ve emmeye başladı. Hüseyin efendi çıldırmıştı, "Ohhh, yala orospu, bu yarak seni düşünerek az çekmedi!" diye söyleniyordu. Ama karımın midesi bulanmıştı artık, bunu fark ettim ve "Yeter!" dedim. Sonra da, "Kendi külodunu çıkar, al sikicini oturt koltuğa ve sen de onun kucağına otur. Hadi marş marş!" dedim. Karım aynen dediğimi yapınca, Hüseyin efendi karıma yumuldu. Olay artık benim kontrolümden çıkmıştı, karımın her yerini öpüyor, yalıyor, emiyordu. Karım ise zevk almaya ve Hüseyin efendinin kollarında kıvranmaya başlamıştı.
Hüseyin efendi fazla dayanamadı ve tek hamlede sikini karımın amına sokup karımı sikmeye başladı. Karım inlemeleriyle beni iyice azdırıyor, ben karşı koltukta herşeyi izleyerek otuzbir çekiyordum. Hüseyin efendi 1 saat boyunca karımı hayvanlar gibi sikip göbeğine boşaldı. Çok geç boşalmıştı ve karımı pestile çevirmiş, 3 kez orgazm etmişti. Hüseyin efendi karımı bir posta daha sikmek istedi. Adam makine gibi durmak bilmiyordu, ki karım da buna razıydı, ama çok yorgundu. O yüzden ben Hüseyin efendiye, "Şimdi git, sonra tekrar gelirsin!" dedim. Hüseyin efendi giyinirken karıma ve bana teşekkür üstüne teşekkür ediyordu. Hüseyin efendiyi gönderip kapıyı kapattım. Salona dönünce karıma, "Birkaç kez daha gelse olur mu?" diye sorduğumda, hemen, "Olur, tamam!" dedi. Ben de, "Hayret, ne oldu da hemen kabul ettin?" dedim. Karım ise, "Yanımızda olup beni izlemen çok hoşuma gitti! Hem Hüseyin efendiyle olmak düşündüğüm kadar kötü değilmiş!" dedi. Ben de, "Tabi, adam gözümün öünde 1 saat boşalmadan hayvanlar gibi sikti seni!" dedim.
Ama biliyordum ki karımın aklında tek kişi vardı: Çağan! Karıma, "Hadi hazırlan alışverişe çıkalım, sana vücudunun hatlarını ortaya çıkartacak mini ve dar elbiseler alalım, iş yerine o elbiselerle gidip Çağan'ı deli etmeni istiyorum!" dedim. Hazırlanıp gittik. Karım için bir sürü dekolte elbiseler, mini etekler aldım.
Cuma sabahı aldığımız yeni kıyafetlerini giyen karımı işe uğurladım ve ben de işe gittim. Öğleden sonra karımdan bir bir ses kaydı geldi. Hemen açtım ve dinledim. Çeşmeden akan su sesi ile başladı kayıt, sanırım tuvaletteydi. Sonra çeşmenin sesi kapanmış ve öpüşme sesleri gelmeye başlamıştı. Çağan olduğunu düşündüğüm bir erkek sesi, karıma iltifatlar ederek yalayıp öpüyordu. Karımdan da sürekli inleme sesleri geliyordu. Hemen yazdım, "Çağan mı?" diye. Karım da, "Evet, beğendin mi hediyemi?" diye yazdı. Ben de, "Çok beğendim! Hem de daha ilk günden ha? Nasıl oldu?" deyince, "Orası bende kalsın!" dedi. Karıma, "Ses kaydından pek anlamadım, peki seni sikti mi?" diye sorunca, "Hayır, ama bu akşam için beni otele çağırdı!" dedi. Ben hemen, "Otel olmaz, onu bir şekilde ikna et, eve getir! Ben sistemi kurar evden çıkarım!" dedim. Karım önce, "Yok, olmaz!" dediyse de, ben, "Hafta sonu 2 gün evde kalın, benden sana 2 gün izin, ben evde olmayacağım, Çağan'la istediğini yaşa!" dedim. Karım, "Tamam o halde!" diyerek kabul etti.
O gün işten çıkınca bir elektronikçiden gizli kameralar alıp, evin her odasına yerleştirdim. Programı da telefonuma ve Laptopuma kurup, telefonla kendime otel odası ayarladım. Kapıcı Hüseyin efendiye de durumu bildirdim ve "Haftasonu rahat bırakalım onları!" deyip evden çıktım. Rezervasyon yaptığım otele gittim. Odada sabırsızlıkla beklemeye başladım...
Nihayet karım, eve yaklaştıklarını bildiren bir mesaj attı. Ben de, "İyi sikişmeler!" deyip laptopumun başına geçtim. Eve kurduğum kameralar görüntü aktarmaya başlamıştı. Az sonra daire kapısı açıldı ve içeri girdiler. Kapı kapanır kapanmaz Çağan karımı kucağına aldığı gibi odamıza götürdü. Karım mutluluktan gülüyordu. Bir yandan öpüşüp bir yandan soyundular. Birbirlerini öyle öpüyorlardı ki, sanki birbirine aşık iki sevgilinin öpüşüp koklaşması gibi. Nereydeyse bir saat sadece öpüşüp, koklaştılar. Birbirlerine sürekli, "Aşkım! Sevgilim!" diyorlardı. Sonra karım Çağan'ın kucağına oturdu ve sikini içine alıp zıplamaya başladı. Bir süre sonra Çağan karımı altına aldı ve misyoner pozisyonda sikmeye devam etti. O gece ve tüm haftasonu evin her yerinde sikiştiler. Karım fırsat buldukça bana teşekkür mesajları yolladı...
Pazar akşamı eve döndüğümde, karım boynuma atlayıp beni öpmeye başladı. Karıma, "Aldın mı istediğini?" diye sorunca, "Evet!" dedi. Odaya üstümü değiştirmek için gittim, arkamdan geldi. Bana birşey söylemek istediği her halinden belliydi. Ben, "Hadi çıkar ağzından baklayı!" deyince, "Şeyyy... Çağan benimle sevgili olmak istedi!" dedi. "Peki sen ne dedin?" diye sorduğumda, "Kabul etmedim tabii ki!" dedi. Benden izin istediği her halinden belliydi. "Onu seviyor musun?" diye sordum. Karım, "Evet, yani seni sevdiğim gibi değil, daha farklı, bilemiyorum, daha önce hiç böyle hissetmemiştim, seninle çok mutluyum, ama onunla olmak da beni mutlu ediyor..." deyince, "Onunla sevgili olmanı tek bir şartla kabul ederim!" dedim.
Karım hemen, "Kabul!" deyince, "Emin misin, daha şartımı duymadın!" dedim. Karım gülümseyerek, "Ben senin şartını biliyorum! O beğendiğin pørnødaki gibi, beni zencilere siktirmek istiyorsun!" dedi. "Evet!" dedim. Karım yine gülümseyerek, "Seve seve yaparım! Senden sonra çok izledim o videoyu ve o kadın gibi beni sikmelerinin hayalini kurdum. Bunu sen istemeseydin ben isteyecektim zaten!" dedi. Hemen dudaklarına yapıştım.
Artık karım herkesin orospusu olmak için can atıyordu ve ben de bu halinden çok memnundum!
[Emre]
90 notes · View notes
bawbawbridgie · 1 month ago
Text
HPCC year 8 performance notes:
october 20th!
hello! it was a joy watching the new yr 8 cast and im soooo excited to see where they go from here!! some of my notes are very similar to my previous performance notes but i hope you all still enjoy!
Part 1, Act 1:
- ellis!albus waving at eve!rose, eve not seeing (or maybe ignoring) him and instead talking to matty!james
- jaden!craig is so bouncy and energetic LOVE HIM ALREADY
- a big belly laugh from ellis after the ‘son of dark lord’ joke from harry!scorpius
- SCOTTISH YANN LETS GOOOO
- ellis again looking at harry while being sorted
- all students going very quiet and starring at ellis trying to lift up the broom
- harry back at it again with a thumbs up at eve when getting quidditch team
- jaden not participating in the bullying and just looking so concerned for ellis and harry
- david!harry getting frustrated that he calls albus al
- ellis getting right into david’s face with a lot of emotion on ‘friend to find’
- ellis reaching out to harry before running off after the astoria conversation
- layla!lily jr and matty do a cute little handshake once she gets sorted
- eve trying to get tasha!polly to stop bullying albus after wand dance by pulling her away from him
- jade!hermione being shocked about the mess left in the office
- julia!delphi shaking ellis’ hand for soooo long
- julia pretending to stab herself with her wand when she has to go to amos
- ellis laughing/mocking david after ‘i’m not going to be made responsible for your own unhappiness’
- YOUNG HARRY IS SO SMALL I CANNOT
- claire!ginny mimicking david on the line ‘harry Potter front 🤓🤓’
- eve not looking at or acknowledging harry until she goes ‘BREAD???’
- eve being really genuine with ellis about always being there for him
- ellis and harry falling into each other when the train starts
- julia/delphi seems to be almost trying to convince/gaslight amos into believing what she is saying about ‘wanting someone inside hogwarts’
- tom as ellis as ron going up to david and quickly comparing heights I DIED WHEN HE DID THAT
- david walking off after and doing the mind blowing hand action and noise
- tom rolling his robe into a baby and holding it then throwing it on desk on ‘how could i give him back’
- i have already noticed how much closer and more casually ellis and harry are standing together now EEE!!!
39 notes · View notes
humanityinahandbag · 4 months ago
Text
What Rhymes with Chest Hair (pt 2)
Steve is around more. 
He was around before, swinging by to pick up Eddie for movies or drives to D&D or physical therapy. 
Only now Steve’s around the same way as Wayne’s wall calendar or Eddie’s miniatures. Steve’s around like the wallpaper, the couch, the magnets on the fridge, or the mugs across the kitchen’s back wall. 
He’s a fixture. A part of their little home.
Ever since the phone call, Steve’s made a point of drifting closer and closer to Eddie’s orbit, and bits of Steve begin to exist everywhere Wayne turns. Suddenly there’s an extra toothbrush in a cup by the bathroom sink, Nike’s by the door, cans of hairspray in the hall closet. 
Eddie’s sunflower petals were still pressed in the pages of books, a red sticky hand was at his bedside. 
And new items appear, too. New little tokens Eddie collects like a magpie. A mood ring from a gumball machine, a new set of paintbrushes set to dry on a newspaper, a collection of notes stuck to the fridge in Steve’s handwriting (all of them mundane and ordinary; reminders for dates and times and medication schedules, and Eddie keeps each and every one of them close). 
But now, when Steve hands them over, his eyes meet Wayne’s, and he smiles. A secret thing between them. 
I like your son, it says. I hope I can be enough for him.
Wayne nods his head back, always. You’re all he wants. He hopes Steve can hear that, somehow. 
To watch Eddie fall in love is a privilege Wayne nearly lost. It’s sweet. Simple. Full of kindness and care and pink faces and twirled hair. His boy is wonderful. And deserving.
There was just one issue. 
His wonderful, deserving kid wasn’t fucking getting it. 
-
On the first Saturday after The Phone Call, Eddie comes back home from Gareths with a pink tinge across his face that doesn’t slip past Wayne. While Eddie shucks off his sneakers, Wayne peeks out the window. In the driveway Wayne watches Steve back out the driveway. He catches Wayne’s eyes and throws him a wave and then heads off down the road.
“Steve drop you off?”
“Mmhm,” says Eddie, picking at the tight knot of laces.
“You could’ve called me,” says Wayne. “If you needed a ride back home.”
Eddie swallows and pauses untying his shoes. “I didn’t call him.”
“You didn’t-”
“He sat in on band practice.” Eddie says it quickly, ducking his head as if Wayne might not notice he’d dropped that little gem onto the floor. “He asked if he could last week.”
“Oh?”
Eddie pulled off one sneaker, and then the other. He rose up but still didn’t look at Wayne. 
“Did he like it?”
Wayne finally gets a peek at Eddie’s eyes under his bangs, though most of his face vanishes anyway when his kid pulls hair in front of his smile. “He told me I was really good.”
“Oh yeah?”
“Amazing,” Eddie says, in what Wayne would call a swoon. “That’s what he said. He wants a private concert, he said, sometime. Told me he wanted to learn a little if I would teach him.”
“Oh.”
“Yeah.” Eddie drops his hair and laughs. His eyes sparkle. “The guys couldn’t even believe it. That Ste-eee-eve Harrington was there to see me! But he was and he sat down and clapped after every song and-” He pauses. The sparkle in his eyes shuts off as he watches Wayne’s face soften into a smile. “Wait. Wait.”
“Eddie-”
“No. I know what you’re going to say. And it’s- he’s not like that, Wayne.”
“I’m just saying-”
“He’s not.” Eddie looks moments from stomping his foot. “He’s just. He’s so great and I can’t. I won’t. I just.” He sucks in a breath and lets out a groan, turning on his foot and stalking away to the backyard, slamming the sliding door. 
It slides open and he stalks back in. “And I can’t even smoke anymore!” he snaps 
“I quit, too.” Wayne pats his chest. “Lungs have never felt better.”
“At least you still can poison your lungs.” 
Wayne snorts and hopes next time might fare better.
-
(Next time does not fare better.)
-
Find the rest of the story here on AO3!
32 notes · View notes
eee-isat-au-blog · 1 month ago
Text
YOUR CURRENT CAST
Tumblr media
UNICODE KEY
☼: Siffrin
☆: Loop
★: Deloop
☀: Universe/Eve Ruins
♢: Mirabelle
♡: Isabeau
♤: Odile
♧: Bonnie
31 notes · View notes
aestherin · 2 years ago
Text
privacy
18: your place or mine?
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
privacy — ayato x reader smau
prev. masterlist. next.
Tumblr media
NOTES -> do y'all recognize yn's lockscreen hahahaha -> might break my update streak tomorrow bc new year's eve and i still dont have a clear idea of how to write the next chapter hahaha sorryy -> advanced happy new year!!
TAGLIST I (closed) @catsrkool @sukunasrealgf @redactedhimbo @layla240 @mxlkytea13 @itsactuallylina @milza12 @aixaingela @tatiratty @kimiesstuff @laventiseriou @kunihaver @bibisbestgirl @lunaavity @coquettemaiden @opchara @slvdsjjk @cotton-eee @lady-elodie @dearxiiao @wheneverthesunrise @heartswonder @chuduchok @headphonesrlif3 @lleoll @vnderthesunn @lizzardlady1234 @nekogakuro @rifran @atlatcaheart @ani-st @creammpuff @lunastarjay @kittycasie @poisoned-candy-apples @zannivrs @b0bafl0wer @moonlightaangel @elsoleil
772 notes · View notes
aureliacetinn · 1 year ago
Text
Tumblr media
DIFFERENTLY DESIGNED 5
(image description: a evee form with disabled legs right top image is side view evee smiling in a dog wheelchair that holds the back legs and places a wheel level to front legs)
bottom image is the same evee having zoomees going evee vee eeee ev eee
BEHOLD THE CUTEST EVEE DESIGN
u know you love it
69 notes · View notes
avonne-writes · 3 months ago
Note
OMG THE MUTUAL PINING STORY IS SO CUTE YOU'RE KILLING MEEEEE - I would looooooveee to hear about how they actually get together like who initiates when does it happen where does it happen your hs au was won my heart fr
Eee thank you, dear! I'm glad you liked it 🥰
It happens in January, in 9th grade.
Bucky is the one asking Gale out. It’s his new year's resolution.
Before it happens, they have a New Year's Eve which gets them over the line of romance and friendship. Basically, they’re both a little sad and miserable for different reasons, both home in their room alone right after midnight, and they end up texting and then calling each other and just talking for hours quietly. It’s after this that Bucky makes his resolution.
The way he asks Gale out is funny and awkward in typical teen fashion. He’s extremely nervous, especially because he has never dated a boy before, so he’s scared of messing everything up.
He tells Gale about this exciting zombie or sci-fi action movie in the cinemas and asks if Gale would be interested. Gale says "yes, sure". Then Bucky goes, all fidgety and sweating, "I was thinking... it would be, uh, kinda just the two of us." Gale says okay, cautious, his heart racing and his mind just blaring a giant OMG sign. Then Bucky braces himself and says, "Like a date." Gale feels like he’s gonna pass out.
The movie is really not a date movie, but they still end up holding hands. If it was more romantic, they would kiss too, but as it is, they both feel super awkward and barely dare move. Their first kiss happens at the mall not long after.
The first day back at school after this date is just as exciting for them as the date itself. Gale is simultaneously happy and anxious as hell, he’s scared that Bucky will backtrack and crush his heart. He couldn't be more wrong.
Over the weekend, Bucky recovered his usual cocky confidence (at least behaviour-wise, because he’s super nervous too), and he’s all over Gale at the first opportunity. They end up having their first makeout session in a stairwell where no one ever really goes because it's in an inconvenient place.
49 notes · View notes
haravath0t · 1 year ago
Text
𝐀 𝐇𝐮𝐬𝐛𝐚𝐧𝐝'𝐬 𝐆𝐮𝐢𝐝𝐞 𝐭𝐨 𝐚
𝐍𝐨𝐜𝐡𝐞 𝐁𝐮𝐞𝐧𝐚
𝚜𝚝𝚊𝚛𝚛𝚒𝚗𝚐: 𝚝𝚑𝚎 𝚏𝚘𝚛𝚐𝚎𝚛𝚜
Tumblr media
𝑻𝒉𝒆 𝑹𝒊𝒌𝒂𝒏𝒆 𝑾𝒐𝒏𝒅𝒆𝒓𝒍𝒂𝒏𝒅 𝑨𝒅𝒗𝒆𝒏𝒕 𝑪𝒂𝒍𝒆𝒏𝒅𝒂𝒓 - 𝚍𝚊𝚢 𝟻
Tumblr media
𝚜𝚢𝚗𝚘𝚙𝚜𝚒𝚜 : ̗̀➛ the night of christmas eve has come! are the dishes a pass or fail? ask anya.
☕🤍🌿 𝚕𝚒𝚋𝚛𝚊𝚛𝚒𝚊𝚗'𝚜 𝚛𝚎𝚌𝚘𝚖𝚖𝚎𝚗𝚍𝚊𝚝𝚒𝚘𝚗: 𝚙𝚕𝚎𝚊𝚜𝚎 𝚛𝚎𝚋𝚕𝚘𝚐 𝚝𝚑𝚒𝚜 𝚒𝚏 𝚢𝚘𝚞 𝚎𝚗𝚓𝚘𝚢𝚎𝚍 𝚝𝚑𝚒𝚜 𝚜𝚝𝚘𝚛𝚢 ! 𝚒�� 𝚑𝚎𝚕𝚙𝚜 𝚝𝚑𝚎 𝚕𝚒𝚋𝚛𝚊𝚛𝚢 𝚝𝚎𝚗𝚍 𝚝𝚘 𝚢𝚘𝚞𝚛 𝚗𝚎𝚎𝚍𝚜 ! ☕🤍🌿
Tumblr media
𝙾𝚙𝚎𝚛𝚊𝚝𝚒𝚘𝚗 𝙽𝚘𝚌𝚑𝚎 𝙱𝚞𝚎𝚗𝚊
Tumblr media
“PEANUTS!” 
“Absolutely not.” 
Anya was quickly shut down by her father, a comical sight that has become almost a regular thing. 
“It’s okay, Anya. More for you,” You gently say to her, patting her on the back as her pout disappears at your assurance. 
“Eee!” She practically squeals, almost happy to hear your voice. You didn’t know it, but she knew after a few good reads of your mind that when it came to her, you were telling the truth. You always did. Loid could depend on you when taking care of Anya, especially whenever he fell short on predicting outcomes with her involved. Now that your daughter was at peace, having a bag of peanuts to herself, he’d be able to focus on what to bring to the dinner table with your family. 
Now, Loid was a good cook, that much was for sure, but a problem for him arises that can surely be tackled tonight too: having your family be pleased with his cooking. So he tells you his plan: you four (yes, Bond is coming along too) show up to your parents’ place early. Of course, your parents are quick to greet Anya, Anya’s cuteness and her glee of seeing her Lola and Lolo making their hearts soften. Perfect, for now Twilight can strike. He greets his in-laws like you had taught him to, holding their hand and pressing it against his forehead. “We all figured it may be easier to just cook here, if that’s okay!” Of course your mom agrees, so happy to be familiarizing herself with her son-in-law. 
You and your dad distract yourselves with Anya, and Loid talks to your mother with ease, making up all the entrees he can think of: some shrimp, some nicely barbecued skewers. He’d even make some mashed potatoes, help your family make some rice on the rice cooker, but then your mother asks something of him. “Loid, could you be a dear and also cook some dinuguan as well?” He hears your mom ask, hearing her struggle to be setting the long table of food and cleaning up the living space. However, he didn’t expect this, feeling his world simply shatter around him. As always, Twilight feels his chances of impressing you and your family plummet, but it’s not long till he gets it together. 
“Of course.”
He’s left alone for some time, trying his best to recall what might be involved in this dinuguan, but something stops him: your mother. “Loid? Is everything okay?” He hears her say, and as practiced, he gives her his killer smile. “Of course it’s okay! Ha, it couldn’t have been better!”
“You’re lying, papa.” His daughter answers flatly from the dining table, snacking away on puto (“rice cakes”) that her grandpa had given her. “It smells weird. Sorry, papa.” Anya always seemed to be so frank, as all children were, and Twilight couldn’t help but feel frustrated being called out for shortcomings. Your mom only laughs after getting a taste of his rather subpar dinuguan. “It’s okay,” she waves off. “You’ll get it next time.” But then there’s you, who insisted that you can manage to redo it, making sure the well-demanded dish was present in time for the noche buena. “Loid! I’m going to go to the market, okay?” You tell him, already putting your shoes and coat on, but it’s not just you coming out of the house, but your “husband” too. Your mom couldn’t help but laugh as Loid trails after you like a dog, his face red of embarrassment and shame. You couldn’t help but blush with him, seeing him drive you to the market with your directions. He’s never been to a filipino market, now that he thought about it, and he’s almost quite ashamed to see your face practically light up at the familiar sight and the familiar bustle. He watched you take all the necessary ingredients with ease, putting each thing within the basket he carries. He watched you speak in your native tongue to the person ringing up the items you two decided to buy, and he didn’t miss the way your eyes had a glow to them he has never seen before. It is only when you two exit the store that he decides to speak up. “I didn’t consider you missing this…I owe you an apology,” Loid starts off, his eyes looking oddly guilty. How could he have known? After all, you two weren’t really married. It was a part to play, after all, so that not only did it benefit Loid, but it benefits you, letting your parents and family stop all the talk of you being an old maid. 
“You couldn’t have known.” You say as you two now take the paid items to the car. Settling the bag on your lap as Loid starts the car, putting his seatbelt on. You wouldn’t admit it, but you did miss the environment during the holidays, missing the way things were just full of noise, full of the bustle of excitement, full of the distinctive aromas of dishes. 
“As your husband, I should.” He says with a tiny smile, not knowing what led him to reach out and fix your coat’s collars before he decided to back out of the parking lot. “Anya would be very happy tonight seeing her mother feel at home tonight too. She’ll hope you’ll feel that way in our own home too.” A quick pause enters the air of the car before he speaks up once more. “I would love to see to it that you smile that way more often too.” The words bring a smile to your face, no ounce of regret for making this arrangement with Loid evident on your face. Without a doubt, the smile stays as you two return home, as you teach him how to make a successful dish of dinuguan just before the family members come in, waiting for midnight to strike. He doesn’t miss the way Anya dozes on your lap comfortably, as if you were her mother all along. Neither does he miss the way you’re smiling in content watching the fruit of Loid and your work being enjoyed by the family. 
He’s no longer paying attention to the time, but now paying attention to every single thing there that makes your muscles twitch into that content and ecstatic expression. It is then that Twilight remembers that he can learn a thing or two to become a better agent, a better husband, a better father, a better man. He may not be able to achieve something as wide as world peace right now, but seeing you smile amidst the crowd made him…a little more at peace than he’d admit. Or perhaps it sends him spiraling again. Does she like me that way? Oh, I don’t know. Get it together, Twilight, you have been with many women before. You are simply refining your skill set. Nothing new. 
Not only was Loid Forger a mess when it came to you, but Twilight as well. Truly no one can shake his world the way his daughter and his wife would. 
125 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 3 months ago
Text
Çok Hızlı! (8) (Orhan 36 Y., Bursa)
Ertesi sabah işyerine gittiğimde Sevgi bir karış suratla geldi. Ne olduğunu sordum. "Hikmet..." dedi. Dersane Balıkesir'de şube açmaya karar vermiş. Hikmet'e de orda satınalma vs. gibi işlere bakmasını teklif etmişler. Maaşı da yükselecekmiş. "Ne yapacaksınız ya?" dedim. "Hikmet gidecek, dersane içinde bir odada kalacak, hem gece bekçisi gibi de olacak, sonra memnun kalırsa bizi de alacak yanına!" dedi. İçimden (Ha bir eksik ha bir fazla!) dedim. Aklımda ne Sevgi, ne Fatma, ne Merve, ne de Güzin vardı, aklım fikrim dün Merveyi siktikten sonra mutfakta gördüğüm sarışın kadındaydı. Ona nasıl ulaşabileceğimi bilmiyordum. Aklımdan çıkmasa da elimden gelen birşey yoktu. Zamana bırakmaya karar verdim.
Öğleden sonra resmi kurumlarda işlerim vardı. O işler için dışarıya çıktım. Şirket tarafından özel sağlık sigortası kapsamında anlaşılan bir özel sağlık kurumu ile görüşmem vardı. Saat 14:30'da görüşmeye girdik. Fabrikaya gelip işçilere hizmetlerini detaylı anlatmaları konusunda anlaştık. Bir çay içimi kaldım içeride. Tam otoparka doğru yürüken yine şansım yaver gitmişti. O sarışın kadın hastaneden çıkmış minibüs durağına doğru yürüyordu.
Hemen peşinden gidip, "Pardon, merhaba!" dedim. Dönüp baktı ve "Siz miydiniz Orhan bey?" dedi. "Özür dilerim, ben isminizi bilmiyorum!" dedim. "Çiğdem ben!" dedi. "Gelin minibüsle uğraşmayın, ben bırakırım sizi! Nasıl oldunuz?" diye sordum. "Düne göre çok iyiyim, doktor sadece üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu, biraz dinlenirsem iki güne birşey kalmayacağını söyledi!" dedi. "O zaman eve herhalde, değil mi?" dedim. "Evet, zahmet olmazsa." dedi.
Yolda, "Size teşekkür etmeliyim aslında!" dedi. "Neden?" dedim. "Merve ile birlikte olmaya başladığınızdan bu yana arkadaşım çok mutlu, bu da hem işyerine hem de bizim dostluğumuza yansıyor, sağolun!" dedi. Tebessüm ettim ve "Ne demek, ben de mutluyum!" dedim. Evin önüne geldiğimizde, "Bir kahve ikram edeyim!" dedi. "O zaman 5 dakika sonra sizdeyim! Ufak bir işim var!" dedim. "Tamam!" dedi.
Müdavimi olduğum lokantaya gidip kelle paça doldurttum, belki de içmez diye mercimek çorbası da aldım ve tekrar Çiğdem'in evine gittim. "Bunlar ne?" dedi. "Benim müthiş grip ilacım!" dedim. Merakla baktı. "Bu kelle paça, bu da sakatat yemiyor olabilirsin diye mercimek çorbası!" dedim. "Tamam, ama beraber kaşıklarsak!" dedi. "Olur!" dedim, ama ben dokunmadım çorbaya, bol sirke ve sarmısaklı kelle paçayı afiyetle yedi. "Ohhh, gerçekten de içim ısındı! Eee, ama bu sarımsaklıydı, leş gibi kokacağım şimdi!" dedi. "Bugün sevgilinle öpüşmek yasak!" dedim gülerek. O da gülerek, "Sevgilim olsaydı öpmezdim!" dedi. "Bu kadar güzel bir kadının yalnız olması imkansız!" dedim. "Maalesef, hem de uzun zamandır!" dedi.
Fabrikaya dönmem gerekiyordu. "Şimdi yatıp dinlenmelisin, ben gidiyorum. Ama telefon ederim!" deyip, telefon numarasını aldım. Elinden tutup kanapeye yastığa uzanmasını sağladım. İçeriden de bir battaniye alıp üzerini örttüm. Alnına bir öpücük kondurup, "Şimdi terlemelisin!" deyip evden çıktım. Arkamdan öyle güzel bakıyordu ki, kapıyı çekerken...
Saat 16:00'da iş çıkışı Fatma'yı aradım, "Geliyorum!" diye, Çiğdem'e kalkan yarağımı birine indirtmem lazımdı. Fatma yine harikaydı. Dantelli siyah bir büstiyer, amcık kısmı şeffaf bir tanga, bacaklarında baldırlara kadar gelen ince siyah çoraplar ve jartiyerle, topuklu siyah terliklerle, "Kocacığım senin için yeni aldım!" diye gülümsüyordu. Bazen böyle oyunlar oynuyorduk. "Paranı peşin mi vereyim, çıkışta?" mı dedim. "Çıkışta, pezevengim alır!" dedi. Rolüne kendini kaptırmış halde, "Muamele ister misin kocacığım, yoksa direkt sikecek misin?" diye gülümsüyordu. "Sakso istiyorum o güzel dudaklarınla yavrum!" deyip kalçalarını tokatladım.
Hemen diz çöküp fermuarımı açtı. Yarağımı çıkarıp önce tükürükledi, sonra emmeye başladı. "Offf!" dedim. Kafasını tutup ağzında git-gele başlayarak, "Sen şimdiye dek gitttiğim en güzel sakso çeken orospusun!" dedim. "Bahşişimi isterim o zaman kocacığım!" dedi. Kudurtuyorduk birbirimizi. Yatağın kenarında kendime doğru çekip dizlerinin altından geçirdim ellerimi, ben ayaktaydım, o sırtüstü yatakta. Yarağımı amcığına hizalayıp kafasını amcık dudaklarının arasına sürterken, sırılsıklam olmuş amcığını kastedip, "Yavaş sik ama kocacığım, biliyorsun o benim sermayem!" dedi. "Nazikçe sikerim ben orospumu!" dedim...
Fatma da ben de sikişmekten çok konuşmaktan, hele böyle küfürlü konuşmaktan çok zevk alıyorduk. Ama bunları Sevgi ve Hikmet'le olduğumuz 4'lü sikişlerde hiç yapmıyordu. "Nazikçe sik orospunu ki, senden sonra başka müşterilerimde var, onlara da kalsın sularımdan!" diye inliyordu. "Kaç kişiyle sikişecek orospum bugün?" dedim. "Bilmem, müşteriye bağlı, 4 belki 5!" dedi. "Hepsi aynı anda sikse ne olur orospumu?" dedim. "Ohhhhh, bayram olur, bayram!" dediği anda ikimiz de boşaldık...
Sigaralarımızı yaktı, "Çek kocacığım!" deyip birini uzattı. Diğer eliyle de yarağımı sıvazlıyordu. "Biraz daha bahşiş verirsen götümü de sikebilirsin, ama pezevengime söylemek yok, tamam mı kocacığım. Orospular dudaktan öpüşmez, götten de vermez biliyorsun, ama bu sana özel kocacığım!" dediğinde yarağımın yarısını götüne gömmüştüm bile. "Sik orospunun götünü, öbür müşterilerim de gelsin, biri amımı siksin, biri ağzıma, biri elime versin yaraklarını, her tarafımı dölleyin!" diye inim inim inliyordu. Götünü sikerken bir elim de amını sıvazlıyordu...
Fatma orgazm olunca, ben götünde birkaç git-gel daha yaptım. Ben de boşalmak üzereydim. Yarağımı götünden çıkarıp yüzünü çevirdim, "Ağzını aç orospu, dilini çıkar!" dedim. Uzaktan yüzüne saçlarına attırmaya başladım. "Immmm, ımmmm!" diyerek diliyle havada yakalamaya çalışıyordu döllerimi. Ağzı, yüzü, saçları bile dölle kaplanmıştı. Sonra Fatma telefonunu uzatıp, "Böyle fotomu çek kocacığım, orospun reklam yapacak!" dedi. Beni kapıdan öyle çırılçıplak, heryeri döl kaplı halde geçirdi ve "Yine gel kocacığım!" dedi kırıtarak :)
Eve giderken aklıma geldi, bu akşam kayınpederlerde yemekte olacağımız. Kayınpederle balkonlarında rakı içiyorduk. "Damat, sen yeni işe girdin, hem yoğunsun hem de izin alamazsın, biz torunumla kızımı da alıp biraz yazlığa geçmek istiyoruz. Bu yaz torundan uzak kalmamak için biz de yazlığa gidemedik, müsaade eder misin? Sen de fırsat buldukça hafta içi, hafta sonu gelirsin?" dedi. "Olur!" dedim, zaten Karacabey Boğazı 1 saatlik yoldu. "O zaman yarın sabah ben gelir alırım onları!" dedi. Ben de, "O zaman erken kalkalım, bavul hazırlasın!" dedim.
Karımla eve döndük. Kız uyuyordu zaten. "Özleyeceğim!" deyip 1 posta attım karıma. O bavul hazırlamaya girişince de bir bira açıp balkona çıktım. Merve ortalıkta yoktu. Çiğdem'e yazdım. "Nasıl oldun, biraz daha iyi misin?" dedim. "Senin çorba gerçekten etkili, bir de terledim, şimdi duştan çıktım. Süper hissediyorum, hatta aklım başıma geldi, kahve ikram edeyim dedim, ama içmeden gittin, borcum var!" dedi. "Yarın işe gidecek misin?" dedim. "Evet." dedi. "O zaman yarın akşam müsaitsen gelir içerim!" dedim.
İkinci biramı içerken Faceden mesaj geldi. Saate baktım, 23:15. Mesaj Güzin'den geliyordu. Şöyle bir düşündüm, Ümit 00:00-08:00 vardiyasındaydı, sabah ben fabrikaya girerken onun servise bindiğini görmüştüm. Demek ki adam evden çıkar çıkmaz yazmıştı kadın. İçeri gidip karıma baktım. Bavulları hazırlamış, uyanan kızımızı emzirirken gözleri kapanıyordu neredeyse. Uyandırdım, kızımızı yatağına yatırıp hemen yatağa gömüldü, yarım ağızla iyi geceler dileyip.
Balkona dönüp mesaja baktım. "Çok yoğunsun herhalde :)" yazmış. "Sorma, bu aralar öyle :)" yazdım. "Komşuyla mı meşgulsün bu kadar ?" dedi. "Yok, işler! Sen neredesin?" dedim. "Aşağıda kaynanamdayım, Ümit gececi olunca beni buraya bırakıyor, kaynanam da erkenden yatıyor, davul çalsan da uyanmıyor, canım sıkıldı, baktım balkondasın, mesaj yazdım!" dedi.
Kafamı uzatıp baktım. Karşı çapraz 2. katta balkonda oturuyordu. Üzerinde, oturunca dizlerinin 1 karış üstüne toplanmış askılı bir plaj elbisesiyle. Ben yukarıdan baktığım için iri göğüslerinin çatalı dar gelmiş elbiseden rahatça görülüyordu. "Geliyorum!" diye yazdım. Gülümseyen emoji ile, "Eşine ne diyeceksin?" yazdı. "Boşver onu, hallederim, Hacer teyze uyanmaz değil mi?" yazdım. "Yok, zaten kulaklığı da çıkarıp yatıyor :)" dedi.
Kalkıp karıma bir not yazdım, "Biram bitti, bira almaya çıkıyorum!" diye. Dolaptan 2 bira alıp poşete koydum, merdiven boşluğundaki ayakkabılığa soteledim dönüş için :)
[Orhan]
48 notes · View notes