#şeker üretimi
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 1 month ago
Text
Kamuda Tasarruf Söylemleri ve Ereğli Şeker Fabrikası İhalesi
Kamuda Tasarruf Söylemleri ve İhaleler İktidar, kamu kurumlarında tasarruf yapılacağını belirtirken, aynı zamanda alım ihalelerinin hız kesmeden devam ettiğini gözler önüne seriyor. Bu kez, devlete ait bir fabrikada pancarın işlenmesi ve şeker üretim kapasitesinin artırılması için dikkat çekici bir ihale duyurusu yapıldı. İhale kapsamında “danışmanlık hizmeti” alınacak. Türkiye Şeker Fabrikaları…
0 notes
konyapamuksekermakinesi · 5 months ago
Text
pamuk şeker makinesi bayilik şartları, pamuk şeker makinesi bayileri, pamuk şeker makinesi üretimi
pamuk şeker makinesi bayilik şartları, pamuk şeker makinesi bayileri, pamuk şeker makinesi üretimi
0 notes
sezginer35 · 6 months ago
Text
YAŞI 50/75 ARASI OLANLARA GELSIN ..
Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…
PEKİ KİM BUNLAR
1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…
Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…
Harp görmüş, darp görmüş…
Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış.
68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…
Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış.
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…
İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…
Bunlara iyi bakın,Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…
Dozer gibi dünya milletleri geçti…
Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…
Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan dinazorlar tam bir müzelik antika nesildir…
Onun için 1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır...
Onlara iyi bakın..
Anonim
Tumblr media
youtube
Güzel Akşamlar olsun.. ☕☕
73 notes · View notes
nesrin-c · 11 months ago
Text
YAŞI 50/75 ARASI OLANLAR MUTLAKA OKUYUN
Bir solukta okuyacağınız çok güzel bir yazı.
Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…....
PEKİ KİM BUNLAR?
1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…
Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…
Harp görmüş, darp görmüş…
Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış.
68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…
Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış.
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…
İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…
Bunlara iyi bakın,Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…
Dozer gibi dünya milletleri geçti…
Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…
Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan dinazorlar tam bir müzelik antika nesildir…
Onun için 1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır...
Alıntı
Tumblr media
162 notes · View notes
datcufan-blog · 2 months ago
Text
YAŞI 50 ve 75 ARASI GENÇLER
Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesiliz biz…....
1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…
Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Ama hepsi ders verecek kadar bilgi sahibi...
Harp görmüş, darp görmüş…
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış.
68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları,
Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış.
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğanlar…
İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…
Bunlara iyi bakın, Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…
Dozer gibi dünya milletleri geçti…
Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Onun için1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin.
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır..
Tumblr media
17 notes · View notes
kadir-tr2569 · 30 days ago
Text
Kansızlığa ve hipertansiyona iyi geliyor! Bayburt'ta hasadı başladı: Kanserli hücreleri kapı dışarı ediyor https://www.ntv.com.tr/galeri/n-life/lifestyle/kansizliga-ve-hipertansiyona-iyi-geliyor-bayburtta-hasadi-basladi-kanserli-hucreleri-kapi-disari-ediyor,15zjpuF6_ESzhyuH_J-slg
11 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 9 months ago
Text
Tumblr media
YAŞI 50/75 ARASI OLANLAR MUTLAKA OKUYUN
Bir solukta okuyacağınız çok güzel bir yazı.
Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…....
PEKİ KİM BUNLAR?
1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…
Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…
Harp görmüş, darp görmüş…
Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış.
68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…
Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış.
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…
İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…
Bunlara iyi bakın,Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…
Dozer gibi dünya milletleri geçti…
Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…
Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan dinazorlar tam bir müzelik antika nesildir…
Onun için 1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır...
Mutlaka okuyun hiç yalansız dolansız bizim hayatımız.
karekter dediğimiz şey bu insanlarda o kadar çok ki karekter abidesi her biri
13 notes · View notes
tamamsenkazandn · 1 year ago
Text
Çok düşündüm beni ne mutlu eder diye. Bir bahçe; içinde mevsimlik meyve ağaçlarının ekilebileceği, sebzeler yetiştirebileceğim, güzel çiçeklerle süsleyebileceğim bir bahçe. Evin büyük odasının hobi odası olarak kullanıp içerisinde belki kanarya üretimi belki 2m lik bir akvaryum, belki bir çok çeşit canlıları barındıran bir hobi odası. Belki çeşit çeşit ilginç meyvesi olan kaktüs, belki şeker kamışı birazda. Bir motosiklet için garajım ve tarlayı bahçeyi sürebileceğim 4 çeker traktörüm. Bazen bir kaç sinemaya kaçış, bazen müzelerin gezgini olmak. Bazen tarihi bazen geleceği araştırmak. Bunun gibi bir çokk detaylı şey daha. Emekli olmuş meğer benim içim diye düşünürken aslında benim bunlara kısmen sahip olduğum aklıma geldi. Bir kaç eksiklik ki onlarda tamamlanabilecek şeyler olmasına rağmen neden ben bunun özlemini başka şehirde çekiyorum ? Çünkü hayatımızın değerini insanlar para ile belirliyor. Paran kadar insansın, paran kadar kelimelerin güçlü oluyor. İnsansız yaşamayı 7 yıldır gerek mecburiyetten gerek bilinçli olsun denedim. İnsan insana da muhtaç. Velhasıl diyeceğim o ki, insan dosta gönül düşürsün. Dost o ki izinsiz bahçenizi dermeyen, işini kalp ile görendir.
7 notes · View notes
aynodndr · 2 years ago
Text
YAŞI 50/75 ARASI OLANLAR MUTLAKA OKUYUN
Bir solukta okuyacağınız çok güzel bir yazı.
Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…....
PEKİ KİM BUNLAR?
1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?
Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…
Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…
Harp görmüş, darp görmüş…
Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…
Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...
Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış.
68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…
Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış.
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…
İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…
Bunlara iyi bakın,Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…
Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?
Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…
Dozer gibi dünya milletleri geçti…
Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…
Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…
Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…
Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…
Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan dinazorlar tam bir müzelik antika nesildir…
Onun için 1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!
Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…
Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…
Sonra arar da bulamazsınız…
Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır...
Alıntı
6 notes · View notes
baskilipecetemm · 2 years ago
Text
Diyaroğlu - Islak Mendil - Baskılı Peçete - Stick Şeker
Baskılı ıslak mendil, baskılı peçete, stick şeker, baharat çeşitleri, kese kağıdı, yemek ve ikram seti, ambalaj malzemeleri, tek kullanımlık ürün üretimi.
2 notes · View notes
ziyaboztass · 2 days ago
Text
Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıkları: Geleceğimizi Korumanın Anahtarı
Günümüzde beslenme alışkanlıklarımız, sadece sağlığımızı değil, aynı zamanda çevremizi ve gezegenimizi de etkiliyor. Artan dünya nüfusu, sanayileşme ve modern yaşam tarzı, gıda üretimi ve tüketimini sürdürülemez bir noktaya taşımıştır. Tarım ve gıda sektöründeki üretim yöntemleri, su kaynaklarını tüketme, ormanları yok etme, sera gazı salınımını artırma gibi çevresel sorunlara yol açmaktadır. Bu bağlamda, sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları, sadece bireysel sağlık açısından değil, gezegenimizin geleceği için de büyük önem taşır. Bu makalede, sürdürülebilir beslenmenin ne olduğu, neden önemli olduğu ve sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarını nasıl benimseyebileceğimiz ele alınacaktır.
1. Sürdürülebilir Beslenme Nedir?
Sürdürülebilir beslenme, çevreye olan etkileri en aza indirirken, sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. Bu, daha az kaynak tüketimi, daha düşük karbon ayak izi ve biyolojik çeşitliliği koruma anlamına gelir. Sürdürülebilir bir beslenme düzeni, sadece bireylerin sağlığını iyileştirmeyi hedeflemez; aynı zamanda tarımda kullanılan toprak, su ve enerji kaynaklarının korunmasına da yardımcı olur. Bu şekilde, beslenme alışkanlıkları çevreye duyarlı hale gelir ve gelecekteki nesillerin ihtiyaçları için daha sağlıklı bir gezegen bırakılabilir.
2. Sürdürülebilir Beslenmenin Çevresel Faydaları
Sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarının en önemli çevresel faydalarından biri, tarım ve gıda üretimi sırasında çevreye verilen zararın azalmasıdır. Tarım sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının büyük bir kısmından sorumludur. Bu emisyonlar, fosil yakıtların kullanımından, hayvancılıkla ilgili faaliyetlerden ve aşırı su kullanımından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, endüstriyel tarımın yol açtığı toprak erozyonu ve kimyasal gübre kullanımı, ekosistemleri tahrip etmektedir.
Sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları, gıda üretiminin çevreye olan bu zararlarını azaltmak için şu yollarla katkıda bulunur:
Daha az et tüketimi: Et üretimi, özellikle sığır eti, büyük miktarda su, yem ve enerji gerektirir. Ayrıca büyük miktarda metan gazı salınımına yol açar. Daha fazla bitkisel beslenme, çevre üzerindeki bu baskıyı azaltır.
Yerel ve mevsimsel ürünlerin tercih edilmesi: Yerel olarak üretilen gıdalar, uzun mesafeler kat etmek zorunda kalmaz, bu da taşıma sırasında oluşan karbon salınımını azaltır. Ayrıca mevsimsel ürünlerin tüketilmesi, seralarda aşırı enerji tüketimini engeller.
Organik tarım: Kimyasal gübreler ve pestisitler yerine, doğal gübreler ve biyolojik çeşitlilikle yapılan organik tarım, toprak sağlığını korur ve biyolojik çeşitliliği artırır.
3. Sürdürülebilir Beslenme ve Bireysel Sağlık
Sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları, çevreye olduğu kadar bireysel sağlığa da katkıda bulunur. Modern beslenme alışkanlıkları genellikle işlenmiş gıdalar, aşırı şeker ve doymuş yağlar içerir, bu da obezite, kalp hastalıkları ve diyabet gibi sağlık sorunlarına yol açar. Sürdürülebilir beslenme, genellikle daha az işlenmiş, doğal ve taze gıdalara dayanır. Bu tür beslenme alışkanlıkları, vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin, mineral ve lifleri sağlar, bağışıklık sistemini güçlendirir ve uzun vadeli sağlık sorunlarının riskini azaltır.
Özellikle bitkisel tabanlı beslenme, vücuda daha fazla antioksidan, lif ve sağlıklı yağlar sağlar. Araştırmalar, bitkisel bazlı bir diyeti benimseyen kişilerin kalp hastalıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıklarla daha az karşılaştığını göstermektedir.
4. Sürdürülebilir Beslenme Alışkanlıklarını Benimsemek İçin Yöntemler
Sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarını benimsemek, küçük adımlarla başlayarak mümkün hale gelir. Aşağıda, bu alışkanlıkları günlük yaşamımıza entegre edebilmek için bazı pratik yöntemler sunulmuştur:
a. Daha Az Et Tüketmek
Et tüketimini azaltmak, sürdürülebilir beslenmenin önemli bir adımıdır. Et, çevresel kaynakları en fazla tüketen ve en büyük karbon ayak izine sahip gıdalardan biridir. Haftada birkaç gün et tüketmemek veya bitkisel protein kaynaklarına yönelmek, çevreye büyük katkı sağlar. Fasulye, mercimek, nohut, tofu ve quinoa gibi besinler, et yerine geçebilecek sağlıklı ve besleyici alternatifler sunar.
b. Mevsimsel ve Yerel Ürünler Tercih Edin
Mevsimsel ve yerel ürünler, daha az enerji ve su tüketerek daha çevre dostu bir seçenek oluşturur. Yerel pazarlardan alışveriş yaparak, gıda taşıma sürecinde oluşan karbon ayak izini azaltabiliriz. Ayrıca, mevsimsel ürünler, daha taze ve besin değeri yüksek olduğundan sağlık açısından da avantaj sağlar.
c. Gıda İsrafını Azaltmak
Gıda israfı, sürdürülebilir beslenmenin karşılaştığı büyük bir sorundur. Her yıl dünya çapında milyonlarca ton gıda çöpe atılmaktadır. Bu hem kaynak israfına hem de çevreye büyük zarar verir. Alışveriş yaparken ihtiyaçlarınızı belirlemek, gıda tedarikini planlamak ve yemekleri doğru saklamak, israfı azaltmanın yollarındandır.
d. Organik ve Doğal Ürünler Tercih Edin
Organik tarım, kimyasal gübreler ve pestisitler kullanmadan yapılan bir üretim şeklidir. Organik ürünler, çevreye daha az zarar verir ve biyolojik çeşitliliği korur. Bu ürünler, ayrıca daha besleyici ve sağlıklıdır. Organik ürünleri tercih etmek, sürdürülebilir beslenme için önemli bir adımdır.
e. Evde Yetiştirilen Gıdalar
Kendi bahçenizde sebze ve meyve yetiştirmek, hem ekonomik hem de çevresel açıdan faydalıdır. Küçük bir balkon bahçesi bile, evde organik sebzeler yetiştirmek için yeterli olabilir. Bu, taze ve kimyasal içermeyen gıdalara erişiminizi artırırken, gıda taşıma ve ambalaj atığını da azaltır.
5. Sonuç
Sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları, yalnızca bireysel sağlık açısından değil, gezegenimizin sağlığı için de kritik bir öneme sahiptir. Tarımın çevresel etkilerini azaltmak, gıda üretimini daha verimli ve doğal hale getirmek, aynı zamanda sağlıklı bir yaşam tarzını desteklemek, geleceğimiz için büyük bir fark yaratabilir. Bu alışkanlıkları günlük yaşamımıza entegre etmek, sadece çevreyi korumakla kalmaz, aynı zamanda daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmemize de yardımcı olur. Sürdürülebilir beslenme, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sorumluluk almayı gerektiren bir yaklaşımdır ve bu sorumluluk, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına önemlidir.
0 notes
rayhaber · 1 month ago
Text
Elbistan Ovası'nda Şeker Pancarı Hasadı Başladı
Elbistan Ovası’nda bu yıl yaklaşık 2 bin çiftçinin mart ve nisan aylarında toprakla buluşturduğu şeker pancarı tohumlarının büyümesi ile hasat dönemi resmen başladı. Makinelerle gerçekleştirilen hasat işlemleri, hasat edilen pancarların kamyon ve traktörlerle şeker fabrikasına taşınmasıyla devam ediyor. Makinelerin giremediği dar alanlarda ise çiftçiler, geleneksel tarım aletleri olan ‘Dirgen’…
0 notes
gundemarsivi · 7 days ago
Text
Tumblr media
Madeira Şarapları
✍🏻 Edip Kemal Eren
MADERIA
Maderia Atlantik okyanusunun Portekiz kıyısına yakın yerde bulunan küçük bir adadır. Bu Portekiz adası üzüm yetiştirilmesi için uygun olan dağlarla doludur. Üzüm bağları deniz kıyısındaki yüksek uçurumlardaki taraçalarda yerleşmiştir.
Bu uçurumlar suyu iyi akıtan ve geçiren, suyu iyi saklamaya uygun olan yarık taşların bol olduğu volkanik taşlara sahiptir.
Üzüm yetiştirmek burada güçtür. Her işlem yerel şartların makine kullanımına uygun olmadığından üzüm bağlarını elle sulamak gerekir. Bu hasat dönemlerinde kısıtlamalara yol açar, çünkü üzümleri ya da üzüm suyunu sonra insanlar aşağıya kendileri taşımalıdır.
Ada çok güneşli olduğu için üzümleri fazla ısıdan koruyan toprağın sağlanması gerekir. Çünkü fazla sıcaklık üzüm yapraklarının yakılmasına ve üzümün yetiştirilme dengesinin bozulmasına neden olur.
MADEIRA ÜRETİMİNDE KULLANILAN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ
Adada yetiştirilen üzüm çeşitleri, şarap üretimi ve yöntemlerine göre aşağıdakilerdir:
Sercial
Verdelho
Bual
Malmsey
Sercial deniz düzeyinden yaklaşık 880 metre yükseklikte yüksek taraçalarda yetiştirilir. Böyle bir yükseklikte üzümler başka çeşitlerine göre yavaş ve düşük şeker oranına sahip olarak olgunlaştırılır.
Bual ve Malmsey taraçanın alt düzeyinde yetiştirildiği halde Vardelho taraçanın orta düzeyinde yani deniz düzeyinden yaklaşık 500 metre yükseklikte yetiştirilir. Sonuçta Bual ve Malmsey yüksek şeker oranına ve zengin tada sahiptir.
MADEIRA’NIN ÜRETİMİ
Farklı üzüm çeşitleri büyük üreticiler tarafından ezilir ve üzüm suyu saklanır ve ayrı olarak fermentelir. Oysa küçük üreticiler üzümleri ezmek için her çeşidini karıştırır.
Şarap üretim yöntemine bağlı olarak üretim suyu kuru oluncaya kadar fermentlenir yada brandy’nin eklenmesiyle fermentasyon sürecinin yarısında durdurulur. Hafif güçlendirilen şaraplar Vihno Claro olarak tanımlanır ve sonra olgunlaşması için varillerde saklanır ve Madeira üretimine uygun olan süreçten geçer.
Bu sürece estufado denilir, kelime olarak “pişirme” anlamına gelir. Varillerdeki olgunlaşan şaraplar bekletilme depolarındaki sıcak tavan arasındaki odalara koyulur. Ek olarak bekletme depoları özel ocaklar yada estufado’larla sıcak su buhar borularıyla devamlı olarak 30-35º kadar ısıtılır.
Bu sıcaklık şarapların yavaşça pişirilmesiyle olgunlaşmasına neden olur. Şarapların rengi koyu renge dönüşür. Özellikle tatlı şarapların şaraptaki şeker oranını karamele dönüşür. Şarap pişirilerek kompleksli tadı elde eder bu özellik “maderised” olarak bilinmektedir.
“Pişirilen” şarap yani Vihno Estufado şarabı olarak kuvvetlendirildikten sonra 18 aylık süreç içinde dinlenmek için bırakılır. Şaraplar % 20’lik alkol oranıyla Solera sisteminde tat kazanmaya devam etmesi için karıştırılır ve saklanır.
MADEIRA’NIN ÇEŞİTLERİ
Madeira’nın 4 çeşidi bulunmaktadır.
Sercial
Verdelho
Bual
Malmsey
Sercial : Eskiden dry Madeira çeşitleri çok popülerdi. Bu şaraplar Madeira’nın solgun, hoş ve en taze çeşitleridir. Bu tür Madeiralar aperatif olarak sunulur.
Verdelho : Sercial’a göre daha hafif ve Maderia’nın bu 4 çeşidinden en az bilineni olarak sayılır. Orta düzeydeki bu tür şaraplar hoş ceviz tadına sahiptir ve damakta fındık ve özel meyve tadını andırır. Aperatif veya balık yanında sunulur.
Bual : Bual güzel kokulu, kahverengi ve tereyağı tadına sahiptir. Malmsey kadar tatlı değildir yani orta tatlıdır.
Malmsey : Yumuşak, çok güzel kokulu ve Madeira’nın en tatlı çeşididir. Genellikle öğle yemeği sonrası sunulur. Port şehrinin çeşitli yerlerinde çok talep edilir. Günümüzde maalesef bu tür Madeira çoğunlukla yemekhanelerde şarap yerine sunulmaktadır.
Madeira için diğer etiketleme terimleri aşağıda verilmiştir:
Rainwater : Sercial, Verdelho ve Bual şaraplarının karışımından yaratılmış orta düzeydeki dry şarapların türü.
Vintage : Dört üzüm çeşidinden yapılmış, kutularda en az yirmi yıl, ek olarak şişelerde 2 yıl bekletilmelidir.
Exceptional : 15 yıl veya ondan fazla bekletilmiş şaraplar.
Reserve, Special Reserve or Very Old : Minimum 10 yıl bekletiklmiş şaraplar.
Reserve, Old or Vie : Minimum 5 yıl bekletilmiş şaraplar.
Selected, Finest or Choise : Minimum 3 yıl bekletilmiş şaraplar.
Madeiranın en ünlü üreticileri olarak aşağıdakiler sayılır:
Barbeito
Blandy’s
Cossart Gordon
Harveys
Leacock’s
Rutherford & Milen
Edip Kemal Eren
0 notes
birfinansci · 21 days ago
Text
TZOB Başkanı Bayraktar: Türkiye, Pancar Üretiminde Dünyanın En İyilerinden Biri!
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Aksaray’da gerçekleştirilen şeker pancarı hasadına katıldı. Burada üreticilerle bir araya gelen Bayraktar, pancar üretimiyle ilgili önemli bilgiler paylaşarak çalışmaları değerlendirdi. Türkiye’nin pancar üretimi açısından ülkede stratejik bir konumda bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, “Pancar ve şeker üretimi, yüksek katma değer yaratmanın yanı sıra istihdam…
0 notes
pazaryerigundem · 1 month ago
Text
Sason'da sonbahar dönemi karakovan bal hasadı başladı
https://pazaryerigundem.com/haber/189371/sasonda-sonbahar-donemi-karakovan-bal-hasadi-basladi/
Sason'da sonbahar dönemi karakovan bal hasadı başladı
Tumblr media Tumblr media
Batman’ın Sason ilçesinde yapılan karakovan arıcılığında Sonbahar dönemi bal hasadı başladı.
YenibaharTV / BATMAN (İGFA) – Son dönem bal hasadı olarak da adlandırılan karakovan bal hasadını Ekim ayının sonlarında yaptıklarını belirten üreticiler. Bahar ayında kapatmış oldukları eski usul tezek ve topraktan yapılan arı kovanlarında yetiştirdikleri balların hasadını sonbaharın son aylarında yapıyorlar.
Tumblr media
SASON’DA 60 ÜRETİCİ KARAKOVAN ARCILIĞI YAPIYOR
Sason’da yaklaşık 60 üreticinin karakovan arıcılığı yaptığını belirten Kaymakam Furkan Başar, bu kapsamda karakovan arıcılığını geliştirmek maksadıyla “Örnek İlçe Örnek Ürün” projesi kapsamında Batman Valisi Ekrem Canalp’ın desteğiyle bu yıl da 20 üreticiye karakovan dağıtımı yaptıklarını söyledi.
Başar, ilçede Mereto dağı eteklerinde, Cöbet yaylasında ve çeşitli yaylalarda yılda yaklaşık 5 ton karakovan balı üretildiğini söyledi.
Sason’un çeşitli bölgelerinde bal üretiminin yaygınlaştığını belirten Başar, şuan yaklaşık 500 üreticinin bal üretimi yaptığını ve ilçede gerek karakovan, gerekse normal petek arıcılığını yaygınlaştırmak için çalışmalara devam ettiklerini söyledi.
Ekim-Kasım aylarında karakovan balının hasadını yaptıklarını belirten üreticilerden Hasan Uçar, Boğazkapı köyünde organik olarak yetiştirdikleri balların dağ kekiği başta olmak üzere çeşitli bitki ve çiçeklerden meydana geldiğini belirtti.
Tumblr media
KİLOSU 3 BİN LİRADAN ALICI BULUYOR
Orijinal Karakovan balının kilosunu 3 bin liradan sattıklarını belirten Uçar, bu yıl bal üretimi az olduğu için müşterilerin tümüne bal yetiştiremediklerini söyledi.
Uçar, ürettikleri balları yurtiçindeki çeşitli illerin yanı sıra Fransa, İngiltere ve Almanya’ya da sattıklarını söyledi.
Üreticilerden  Özgür Uçar da özellikle Mereto dağı eteklerinde yüksek kesimlerde ve doğal ortamda bıraktıkları karakovan arılarının doğal bir şekilde hiçbir şeker ve karışım olmadan ürettikleri ballara yoğun bir talep olduğunu söyledi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
anadoluseo · 3 months ago
Text
İç Anadolu Bölgesi
İç Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin merkezinde yer alan ve genellikle bozkır iklimiyle bilinen geniş bir alandır. Bölge soğuk ve karlı kışlar ve sıcak ve kurak yazlar yaşar. Orta Anadolu’nun ekonomik yapısında tarım önemli bir yere sahiptir; buğday, arpa ve şeker pancarı üretimi özellikle yaygındır. Hayvancılık da önemli bir gelir kaynağıdır. Orta Anadolu’nun coğrafi yapısı ovalarla kaplıdır ve…
0 notes