Tumgik
#şairden
okuryazarlar · 9 months
Text
Tumblr media
İkinci Yeni şiirinin son temsilcilerinden, şiirleri 18 dile çevrilen şair ve yazar Süreyya Berfe, 81 yaşında yaşamını yitirdi.
Son yıllarını Urla'da bir bakımevinde geçiren Berfe, bir süredir sağlık sorunları yaşıyordu.
Şair ve yazar Süreyya Berfe 27 Ocak 1943 tarihinde İstanbul'da doğdu. İki yıl İstanbul Üniversitesi Fakültesinde, dört yıl da Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde okudu. Yayınevleri ve reklam şirketlerinde çalıştı. Emekli olduktan sonra Foça’ya (İzmir) yerleşti. Şiirleri ilkin Düzlem (1963), sonra Zeren, Türk Dili, Yeni Dergi, Oluşum, Milliyet Sanat, Varlık, Gösteri gibi dergi ve gazetelerinde yayımlandı. 1969 yılında, İkinci Yeni şiir hareketine karşı çıkan ve toplumcu şiiri savunan bir manifesto yayımlayan dört şairden oldu. Şiirlerinin yanında şairler ve şiir sanatı üzerine yazılar da yazdı.
Şiir yayımlamaya Süreyya Kanıpak imzasıyla başlamıştı. 1965'e kadar gerçek adı olan Süreyya Kanıpak'ı kullandı. Daha sonra soyadını değiştirmeye karar verdi ve Cemal Süreya'nın önerisiyle Berfe kelimesini aldı. Süreyya Berfe adını kullanmaya başladı. İlk döneminde yurt insanının sorunlarından yola çıkan toplumcu-gerçekçi şiirler yazdı. Sonraki döneminde ise insanın ve doğanın türlü durumları üstüne çok katmanlı anlam derinlikleri olan bir şiire yöneldi. Düzyazının sınırlarında gezinen, yalın, arı gereçlerden oluşmuş humoru önceleyen bir şiir diline ulaştı. Türk şiirinde kendisine oldukça özgün bir yer edindi.
Usta şaire Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.
46 notes · View notes
uyumsuzunnotlari · 1 year
Text
“Kimse yoktur şairden başka kendinden bunca uzağa giden”
21 notes · View notes
aydinoztoprak · 2 years
Text
Sanırım yaklaşık 7 yıldır burada doğru düzgün bir şeyler yazmadım. Bu süre içinde 6 yıllık bir ilişkim oldu. İlişki sırasında kendimi düşünme modundan çok koruma moduna almışım, henüz fark ediyorum. Onu koru, mental sağlığını koru, evin ekonomisini koru, kedileri koru, kariyerini koru, fedakârlıklarını koru. Şimdi en başa döndüm. 7 yıl öncesine. Koca bir yokluk. Geçen gün yıllar sonra ilk defa istifa etmeyi düşündüm. İnsan, başka bir insanı amaç edindiğinde, yaşamının temelleri derinden sarsılıyor. Beni bilirsiniz, mantıkla uzaktan yakından ilişkim yoktur. Duygusal bir pezevengim. Halen şiir, halen Edip Cansever ve Ahmet Erhan’ın yalnızca birer şairden ibaret olmadığına inanıyorum, halen bir şeyler yazıp çiziyorum ve halen en sevdiğim roman Kinyas ve Kayra. Hatta bu gönderiye uygun bir şekilde yine Kinyas ve Kayra ile kapatayım: Kendinden vazgeçmenin ne olduğunu asıl ben bilirim.*
23 notes · View notes
vlamentx · 10 months
Note
"Tozlu zamanlarda yaşayan bir şairden reenkarne olmuş bir şair" bu sözün senin için anlamını sorabilir miyim?
Tabii.. Bir sıralar çok hoş sohbet ettiğimiz birisiyle tanışmıştım. Yazdığım şiirleri ve yazıları yorumlamayı, eleştirmeyi, bir şeylere benzetmeyi çok severdi. Uzun uzadıya muhabbetlerimiz olurdu. O kişinin bana uygun olduğunu düşündüğü bir tanım..
3 notes · View notes
darkisverydark · 1 year
Text
Lidya bugün sana moskovadaki kaktüsten söz etmek istiyorum. Nefes alırken kendi hoşgörüsünü kendine batıran bir insandan.
Lidya bugün sana kar kürelerinden söz etmek istiyorum.
Güzel hissiyatlarıyla koskoca bir yalnızlık yaşayan heykellerden,
Yaşadığı sokaklarda artık gezgin sayılan eksiklerden,
Lidya bugün sana gelemeyeceğimden söz etmek istiyorum.
Çok yorulmuş olacak genç ihtiyardan,
Beklenilmeyeceğini bile bile koşarak giden umutlardan,
Lidya bugün sana başka sevgilerden söz etmek istiyorum.
Bir masal dinliyormuş gibi uyuyup inanacağın sevgilerden,
Öyle sahte öyle çıkarcı öyle soluk ki yaşam isteğinin kalmayacağı sevgilerden.
Lidya bugün sana ölümden söz etmek istiyorum üstelik yaşamın bu kadar içindeyken,
Mendilinde kan sesleri olan bir şairden,
Kahkahaları insanları ürkütecek kadar yaşamı seven bir kadından,
Sevgi savurganlığını yaşayan, teni bu kadar yaşam kokarken ölüme sarılan zengin ve pişkin insanlardan.
Lidya bugün sana benden ve bizden söz etmek istiyorum,
Ulaşılmaz olandan, bir ağustos sabahı cansız uyananlardan,
Güven duvarını kumdan yapıp prensesi kurtarmaya çalışandan,
ve bu tehlikeli oyunları küçük bir çocuk gibi oynayanlardan.
Lidya bugün sana veda edemediğim için özür diliyorum, toprağımı koklayıp sana kavuşacağım günü bekliyorum.
2 notes · View notes
2m2ozgur · 2 years
Note
sevgili kitapçı şiirle aran nasıll hangi şairler ve hangi şiirler 🐦
Merhaba, şiirle aram en fazla bir adım, kitaplığımı ne vakit dağıtsam ilk rafa şiirden başlarım. Senin için şiirden değil şairden bi kaç renk bıraktım.
Tumblr media
7 notes · View notes
gb3355 · 1 month
Text
Ellerin Zamanlarla Dolu – Paul Celan Kitabından
“Onca yitirilen arasında erişilebilir, yakında ve yitirilmeden kalan ise hep bir tek şey oldu: Dil.
Evet, o, yani dil, her şeye karşın yitirilmeden kaldı. Ama kendi yanıtsızlıklarıyla, korkunç bir suskunlukla, öldürücü konuşmaların binlerce karanlığıyla çarpışmak zorunluluğuyla karşılaştı. Bütün bu badirelerin içinden geçti ve olup bitenler için sözcük harcamadı; fakat bütün bunları yaşadı. Yaşadı ve ondan sonra, bütün bunlarla ‘zenginleşmiş’ olarak, yeniden gün ışığına çıkmasına izin verildi.
Ben, gerek o yıllarda, gerekse daha sonraki yıllarda işte bu dilde şiir yazmaya çalıştım: Konuşmak için, kendimi yönlendirmek için, nerede olduğumu ve nereye götürülmek istendiğimi betimleyebilmek için...”
Paul Celan- yaşamın parçalanmışlığını bir olgu olarak benimseyen şairden – birkaç şiir:
GÜRÜLTÜLER ARASINDA, tıpkı başlangıcımızda
Bana isabet ettiğin
Vadide olduğu gibi,
Yeniden kuruyorum – hani o,
Biliyorsun: görünmeyen,
Duyulmayan
Çalarkutuyu.
TANIYORUM SENİ, sen olabildiğince eğilensin,
Ben ise delik deşik, tutsağın senin.
Nerede bir sözcük, ikimiz için de yaratmış, var mı?
Sen – tümüyle, ama tümüyle gerçek. Ben – tümüyle delilik.
BİR GÜN VE BİR GÜN DAHA
Lodoslu sen. Sessizlik
Önümüzden uçmuştu, ikinci,
Daha saydam bir yaşam.
Kazandım, yitirdim, inandık
Karanlık mucizelere, sonra çabucak
Göğe yazılan bir dal taşıdı bizi, uzandı
Akan beyazlığın içinden ayın yörüngesin,
Bir yarın düne tırmandı ve artık
Toza dönüşmüş bizler, şamdanı getirdik;
Boşalttım ne varsa, hiç kimsenin eline.
GEÇ KALMIŞ YÜZÜNÜN ÖNÜNDE,
Tek başına,
Beni de değiştiren gecelerin arasında,
Bir şey gelip durdu,
Bir zamanlar, düşüncelere aldırmaksızın,
Bizde olan bir şey.
SUS!
Yüreğine batırıyorum dikeni,
Çünkü gül, evet, o gül
Aynada gölgelerle birlikte şimdi, kanamakta!
Kanıyordu zaten, daha biz Evet ile Hayırı karıştırdığımızda,
Ve yudumladığımızda,
Çınladı diye masadan fırlayan bir kadeh:
Kararması bizden de uzun süren bir gecenin habercisiydi.
Dinmeyen susuzluğumuzla içmiştik:
Tadı acı gelmişti,
Ama şarap gibi de köpüklenmişti –
Gözlerinin ışık demetlerini izlemiştim,
Ve tatlı sözlerle dolanmıştı dilimiz...
(Şimdi de, şimdi de hâlâ dolanmakta.)
Sus! Daha da derin batmakta diken yüreğine:
Onun dayanışması, güllerle.
KAPKARA,
Anıların açtığı yara gibi
Sana giden yolu kazarak açmakta gözler,
Yüreğin parlak dişleriyle ısırılmış
Ve yatağımız olarak kalan
Bu yüce topraklarda:
Tünelden gelmelisin –
Geliyorsun.
En derinlerden,
Tohumların bereketiyle donatmakta
Seni deniz, bütün zamanlar için.
Sonu yok her şeye bir ad vermenin,
Seni kaderimle örtüyorum.
CORONA
Sonbahar, avucumdan yemekte yaprağını: biz dostuz.
Badem kabuklarından soyup zamanı, ona gitmeyi
Öğretiyoruz:
Zaman, kabuğuna dönüyor.
Aynadan yansımakta pazar,
Düşlerde uyunuyor,
Ağızlar doğruyu söylemekte.
Sevenlerin kavmine iniyor gözlerim:
Birbirimize bakıyoruz,
Karanlık şeyler söylediklerimiz,
Gelincik çiçeğiyle hatıraların birbirlerini sevmeleri gibi
Seviyoruz birbirimizi,
İstiridyelere sızan şarap,
Ay ışığında yüzen deniz gibi uyuyoruz.
Birbirimize sarılmış, duruyoruz pencerede, sokaktan bizi
Seyrediyorlar:
Zamanı geldi artık bilmelerinin!
Taşların çiçeklenmesinin,
Bir yüreğin tedirgin atmasının zamanı geldi.
Zamanıdır artık zamanının gelmesinin.
Zamanı geldi.
0 notes
veordek0derki · 3 months
Text
Öyle şair ruhludur ki
Seni alır bir yere götürür
Anlamazsın neresi olduğunu
Daha önce hiç kimse götürmemiştir seni oraya
Kaybolursun
Sonra üzerinde güzel bir elbiseyle elini tutar senin o karanlık diyarda
Gezdirir sana oraları
Bak der "bu çiçek" ama sen hayatın boyunca çiçek görmemişsin
Bak der "bu kelebek" sen hayatın boyunca kelebek görmemişsin.
İyiliktir o, güzelliktir
Senin güzellikten anladığın tek şey
Senin sevgine karşı yanlış şeyler yaşatmış insanlardır.
Ancak o öyle bir kadındır ki tüm güzellikleri bir anda ayaklarının altına serer
Ve senden bir tek şunu ister
Deniz eğer ben geliyorsam senin limanına
Bil ki sen özelsin
Bil ki seni çok seviyor
Ve ekler
Beni bırakma
Ama o anlamaz onu bıraksan gidebileceğin hiç bir yer yok.
Onu bıraksan sen karanlıktasındır
Onu bıraksan seni sevebilecek her hangi bir canlı yoktur dünyada
Seni annen baban sevmiyorken tanımadığın elin kızına yazdığın bir mesaj sonucu
Seni dünyanın en mutlu insanı eder
Kadın seni sever...
~en sevdiğim şairden bir eser
0 notes
dilsel · 7 months
Note
Şiirle aran nasıl? Sever misin, okur musun?
Sanırım çocukken aram daha iyiydi en azından annem her gün bana farklı bir şairden şiir okurdu yani severim ve okurum tabi
0 notes
Text
Behçet Necatigil / Şiir bir yaşantıdır; bize el koymuş, içimize taş gibi oturmuş olayları, olguları biçimlere, kalıplara dökmek işidir
Tumblr media
1979’da, 63 yaşında hayata veda eden Behçet Necatigil şiirde güncel akımların dışında kalmaya özen gösteren bağımsız bir sesti. Kimi zaman dizelerindeki suskunluğuyla ya da söylemedikleriyle okurlarının hayal dünyasını genişletti. Farklı tarihlerde yayımlanan röportajlarında dile getirdiği görüşlerden yapılan bu seçki şairin portresi niteliğinde.
Divan şiirinden yararlanmayı, ölmüş kelimeleri diriltme diye almıyorum ben. Estetikten, istiften, teknikten, disiplinden yararlanmak diye alıyorum. Halk edebiyatı bir yanıyla, birkaç ozanıyla nasıl toplumcu şiire kaynak olabiliyorsa, Divan şiiri de biraz kapalı, biraz soyut şiire öylece destek olur.
                                                   *  *  *
Şiir ne yana yönelirse yönelsin, geçmişten tam kopamaz. Eski motif ve imgeleri de değerlendirmek, onlarla beslenmek zorundadır. Kendimize, yani eski kültümüze gözgü olmamız, kendimize özgü olmamızı kolaylaştırır.
                                                   *  *  *
Şiiri az kelimeyle kurmak, şiiri korumaktır. Düzyazı uzatmayı gerektirir; düzyazı dahi, şiir yoğunluğuna, şiir özüne, kısaldıkça kavuşmuyor mu? Az sözcük ne sadeliktir ne de özetleme. Nedir? Anlam gücünü, çağrışım boyutlarını, türlü yorum olanaklarını pekiştirme, depo etme çabası. Kara kolaylıktır, ürkütür deniz beyaz; açılız. Şiir, kısıtlama ve anlatım toparlanmalarında gene de cesur bir açılma oluyor.
                                                   *  *  *
Bence bir şairin gerçek okuru, şairin uzağında, şairden habersiz, aynı duyarlığı bölüşen kişidir. Şair, daha çok, böyle gizli okurların düşünce ve güveniyle güçlenir. Çünkü normal olarak, şair sayısıyla eşit olsa okur sayısı, yatar şairlik. Ne güzeldir o atasözü, çok beğenirim: “Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur.” Kendisini belki göremediğimiz ama kokusunu aldığımız için ilerlemeyi göze aldığımız şifalı bitkilerdir şiir okuyucuları.
                                                   *  *  *
Benim şiirlerim ister Tekke ve Divan şairlerinin imge - kelime atkı ve desenleriyle dokunsun, ister kendi patentimle katıksız benim imalâtım olsun, çağdaş - gündeş bir soruna, bir duruma da yaslanır. Çağın, çağdaş insanın ağırlığını duyduğu baskılardan, acılardan birine yaslanır, ipuçları verir. Kendiliğinden öyledir.
                                                   *  *  *
Şiir, bilgi mı? Kuramsal bilgilerde mi yazılır şiir? Yoo, hayır, küçültür şiiri bu! Bilgiyi, bildiriyi öne alarak, standard maddelerle şiir yazanlar da olur. Ama şiir bir yaşantıdır; bize el koymuş, içimize taş gibi oturmuş olayları, olguları biçimlere, kalıplara dökmek işidir. (...) Şiir, kesin bir açıklama, bir bildiri değildir; şaşmaz doğru, doğrultu
değildir, tek yön değildir. Dilediğimiz yollara, yolculuklara açık, çeşitli yönlerdir, türlü doğrultulardır. Ben, düşündürücü yanlarını çoğaltmış, yatırım ve çabaları çokça, çokgen bir şiirden yanayım. Şiiri ağırlaştırıp, atraksiyonlara, süslere yatırıp, özü havasızlıktan boğmak değildir bu.
                                                 *  *  *
Şiirin eski savaşçılarından biriyim, yorulmadım, yorgun değilim. Yıllar önce “Evlerle savaşımız savaşların çetini” demiştim; şiirle savaşım da, çetinlikte evlerle savaştan geri kalmadı. (...) Uzatmalı bir nefer. Çevik, atak değilim, ama tecrübem var ve şiirle savaşa, geri karakollarda hâlâ katkım olabilir.
                                                 *  *  *
Şiir, ince ince soğan doğramak gibi. Çok eğilmişseniz üstüne, yaşarır gözleriniz.
                                                  *  *  *
Ülkemizde şiir diğer edebiyat türlerinin yanında değil, önündedir. Gönümüzdeki durumuyla da önündedir. Çünkü önce en çok o görülür, o göze batar, o tartışılır, o izlenir. Dikkatler en çok ona çevrilmiş, kulaklar en çok ona verilmiştir. Tehlikeli olabilir. Kılçıklısı, dikenlisi zor, fakat özlüdür, değerlidir. Lapa gibi, lokum gibi olanları kolaylıktır, fakat çocuk ellerinde sıvaşır, ele yüze bulaşır, el yüz kirletir.
                                                 * *  *
Gizli şiir sayısı, gizli işsiz sayısından aşağı değildir. Birçok şiirler, varlıklarını duyuramaz, kendilerine bir elin uzanmayışına sessizce katlanır.
                                                  *  *  * 
Bence şair, şiir hayatı boyunca, üç burçtan,  gurbet, hasret ve hikmet burçlarından geçiyor. (...) Şiir kaleleri bir bir çöküp yıkılırken, yalnız gerçek şiirdir ki, hangi yıldız burcunda olursa olsun, çok sağlam bir kale gibi uzun süre zamana dayatıyor, hatta sonsuza kadar. Gerçek şiir, kolay kolay dişleri düşmüş, sırıtan bir sur kalıntısı olmaz.
                                                   *  *  *
“Okunmak” sözü de görece bir söz. Hele şiir, sanat spekülasyonlarıyla alçalıp yükselen bir para borsasıdır. Nice kalp akçenin, sanat sarraflarının pazarlama dümenleriyle, ayarı tam sikke gibi kapışıldığı çok olmuştur. Böylesine kandırmaca okunmak istemem. Osmanlı kantarlarında hilesiz tartılmak! Eşlerde, dostlarda sevildikten, düşmanlarda, hasutlarda ölüp gittikten sonra, çok ilerde, biz artık yokken, yüreklere, belleklere buruk bir tortu olacak mıyız? İnce eleyip sık dokuyan yazılara, eleklere dolgun konular olacak mıyız? Gerçek okunma, değerlendirilme budur. Meydan okur gibi mi konuştum. Yoo, hayır, beni düşünmeyin! Ben, sağlığımda istediğim ölçüde okundum, anlaşıldım. Bulup da bunamayalım! Bulunmaz Hint kumaşı değiliz hiç birimiz.
(Milliyet Sanat / Ocak 1980)
0 notes
kadinfikri · 2 years
Text
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen sezonun ilk “Bize Şairden Bahset” programının konuğu usta şair Hüseyin Atlansoy oldu.   Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Zeynep Arkan’ın sunumuyla gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” programı bu sezon da şiirseverleri şairlerle buluşturmaya devam ediyor. Sezonun ilk programında konuk, usta şair Hüseyin Atlansoy’du.   Program, Atlansoy’un…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
habergecesi · 2 years
Text
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen sezonun ilk “Bize Şairden Bahset” programının konuğu usta şair Hüseyin Atlansoy oldu.   Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Zeynep Arkan’ın sunumuyla gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” programı bu sezon da şiirseverleri şairlerle buluşturmaya devam ediyor. Sezonun ilk programında konuk, usta şair Hüseyin Atlansoy’du.   Program, Atlansoy’un…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
listemakale · 2 years
Text
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen sezonun ilk “Bize Şairden Bahset” programının konuğu usta şair Hüseyin Atlansoy oldu.   Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Zeynep Arkan’ın sunumuyla gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” programı bu sezon da şiirseverleri şairlerle buluşturmaya devam ediyor. Sezonun ilk programında konuk, usta şair Hüseyin Atlansoy’du.   Program, Atlansoy’un…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinruhu · 2 years
Text
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Şiirseverler Şairlerle Buluşmaya Devam Ediyor
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen sezonun ilk “Bize Şairden Bahset” programının konuğu usta şair Hüseyin Atlansoy oldu.   Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde Zeynep Arkan’ın sunumuyla gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” programı bu sezon da şiirseverleri şairlerle buluşturmaya devam ediyor. Sezonun ilk programında konuk, usta şair Hüseyin Atlansoy’du.   Program, Atlansoy’un…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
berraess · 2 years
Text
"Çoğu kez şiirin şairden bağımsız olduğunu düşündüm. Bu nedenle olacak şairliğime hiç sahip çıktığım olmadı... Şiir yaptığımız bir şey değildir. Şiir kendisi var. Bir rastlantıya değil, tersine bir özel iradeyle çıkıyor yeryüzüne... Şair şiirin aleti olmalı, çekici... Şiirin iyi tabiatı ve iyi zamanında ona çekiç ol ve onu kendi haline bırak.
Kendi şiirlerimi okuyucu gibi okurum. Özellikle yayınlandıktan sonra... tabi öteki okuyucularla önemli bir farkım vardır: Onlar okuduklarıyla vehmederler. Şiirden aldıkları, büyüttükleri kendi içlerindeki kabiliyettir... Bense anahtarı yalnız bende bulunan bir odaya girer gibi okurum kendi şiirimi. Onun hatıraları bendedir."
Cahit Zarifoğlu | Yaşamak
0 notes
adnan6545-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
#canon_photos #canonaustralia #streetmobs #artofvisuals #visualambassadors #fatalframes #illgrammers #nightphotography #nightshooters #theimaged #shotzdelight #instagram #şiir #şiirler #şiirdunyasi #söz #sözler #şairden #siirsokakta #siir #siirduvarda #edebiyatkulübü #edebiyatdefteri #oğuzatay #nazımhikmet #canyucel #turgutuyar #necipfazil #kitap #şiiraşk
1 note · View note