#ünlü kadınlar
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 3 months ago
Text
Güney Kore'de Deepfake Skandalı: Ünlü Kadınların Gizli Görüntüleri Üretildi
Güney Kore’de “Deepfake” Skandalı: Ünlü Kadınların Gizli Görüntüleri Üretildi Güney Kore’de, Yonhap haber ajansının aktardığı bilgilere göre, polis, bir zanlının geliştirdiği yapay zeka destekli program aracılığıyla 72 ünlü kadının 4 bin 313 adet “sahte cinsel içerikli görüntü” ürettiğini ortaya çıkardı. Bu olay, toplumda büyük bir infial yarattı. Polis, ocak ile mart ayları arasında oluşturduğu…
0 notes
hadone · 4 months ago
Text
SKYPODİUM
Tumblr media
İhtiyacınıza uygun, konforlu ve şık ürünler arıyorsanız, doğru yerdesiniz! Skypodium, günlük yaşamınızı kolaylaştıracak ve tarzınıza zarafet katacak çeşitli ürünler sunmaktadır. Şimşek McQueen temalı crocs ayakkabılarından sıcak su torbası kemerlerine, regl kemerlerinden tekerlekli ayakkabılara kadar geniş bir yelpazeye sahip olan Skypodium, her yaş grubuna hitap eden seçeneklerle doludur. Paten ayakkabıları ve diğer eşsiz ürünlerle, hem eğlenceli hem de kullanışlı çözümler sunarak konforu ön planda tutmayı hedefliyoruz. Skypodium’un sunduğu bu işlevsel ürünler, ihtiyacınıza göre tasarlandı. Hadi gelin, bu eşsiz deneyimi birlikte keşfedelim!Şimşek McQueen'den ilham alan crocs, sıcak su torbası kemeri, regl kemeri ve daha fazlasıyla spor ve rahatlığı keşfedin.
Şimşek Mcqueen Crocs
Şimşek McQueen Crocs, çocukların ve hatta bazı yetişkinlerin favorisi haline gelen eğlenceli ve rahat ayakkabılardır. Disney'in ünlü Cars serisinden ilham alınarak tasarlanan bu Crocs modeli, hem pratikliği hem de şıklığı bir araya getiriyor. Göz alıcı dizaynı ile dikkat çeken Şimşek McQueen Crocs, sıcak su torbası kemeri ve regl kemeri gibi çeşitli aksesuarlara benzeyen özelliklerle, çocukların oyun oynarken bile konforlu olmasını sağlıyor.
Kolayca giyilip çıkarılabilen bu ayakkabılar, tekerlekli ayakkabı ve paten ayakkabı gibi hareketli aktiviteler için de ideal bir seçimdir. Su geçirmez yapısı sayesinde, dış mekanda çeşitli hava koşullarında kullanılabilirler. Ayrıca, hafif malzemesi çocukların ayaklarını yormadan uzun süreli kullanıma olanak tanır.
Şimşek McQueen Crocs, farklı renk ve desen seçenekleri ile her yaştan çocuğun beğenisini kazanıyor. Özellikle Şimşek McQueen'in canlı karakteri sayesinde, çocuklar hem şık hem de eğlenceli bir deneyim yaşayarak yürüyüşe çıkıyorlar ve bu da onların keyifli zaman geçirmelerini sağlıyor.
Sonuç olarak, Şimşek McQueen Crocs, rahatlık ve eğlenceyi bir arada sunan mükemmel bir ayakkabı seçeneğidir. Sıcak su torbası kemeri ve regl kemeri gibi ek ürünlerle kombinlendiğinde, günlük aktivitelerde hem işlevsel hem de şık bir görünüm elde etmek mümkün. Bu ayakkabılar, çocuk modasında da öne çıkan ve dikkat çeken bir ürün olarak yerini alıyor.
Sıcak Su Torbası Kemeri
Sıcak su torbası kemeri, özellikle soğuk havalarda vücut ısısını korumak ve rahatlık sağlamak amacıyla kullanılan pratik bir üründür. Bu kemer, sıcak su torbasının doğru bir şekilde yerleştirilmesini kolaylaştırır ve kullanıcısına ek bir konfor sunar. Cotyon ve polyester gibi yumuşak kumaşlardan üretilen bu kemerler, günlük kullanıma oldukça uygundur.
Ayrıca, sıcak su torbası kemeri kullanımı son derece basittir. Torbayı kemerin içine yerleştirip, belinize sabitleyerek istediğiniz sıcaklığı daha uzun süre hissedebilirsiniz. Gerekli alanlarda ısıtmayı sağlayarak, sırt ağrıları ve kas gerginliklerine karşı etkili bir çözüm sunar. Özellikle, kış aylarında ve regl döneminde rahatlamak isteyenler için ideal bir seçenektir.
Şimşek McQueen Crocs gibi şık ve rahat ayakkabılarla kombinlenerek günlük kıyafetlerinizi tamamlarken, sıcak su torbası kemeri ile de sağlığınızı ön planda tutabilirsiniz. Bu iki ürün, hem konforu hem de estetiği bir arada sunarak aktif bir yaşam tarzını destekler.
Regl Kemeri
Regl kemeri, kadınlar için tasarlanmış özel bir üründür ve regl döneminde rahatlık sağlamak amacıyla kullanılır. Bu kemerler, özellikle krampları azaltmaya ve alt karın bölgesinde destek oluşturmaya yönelik özellikleriyle dikkat çeker. Kullanım kolaylığı sayesinde, günlük hayatta konfor arayan kadınlar için ideal bir çözümdür.
Sıcak su torbası kemeri ile benzer bir işlevi olan regl kemeri, nesnelerin ısıtılarak uygulanmasından kaynaklanan rahatlatıcı etkiyi, bel çevresine yerleştirilen özel dolgu materyalleriyle sunar. Böylece krampların neden olduğu rahatsızlığın etkilerini azaltır ve kullanıcıya daha az acı çektirir.
Bu kemerler genellikle ayarlanabilir yapıya sahiptir, böylece herkesin vücut ölçüsüne uygun olur. Özellikle spor yaparken ya da hareketli bir gün geçirirken bu tür bir kemerin sağladığı destek, çok büyük bir fark yaratabilir. Şimşek McQueen Crocs gibi rahat ayakkabılar ile kombinlendiğinde, kullanıcıya sadece fizyolojik değil, aynı zamanda psikolojik bir rahatlık da sunar.
Sonuç olarak, regl kemeri, kadınların regl dönemlerinde yaşadığı sıkıntıları azaltmaya yönelik bir üründür. Hem işlevsel hem de konforlu tasarımı ile bu kemer, regl sancılarıyla başa çıkmak için etkili bir yardımcı olabilir.
Tekerlekli Ayakkabı
Tekerlekli ayakkabı hem eğlenceli hem de pratik bir ulaşım aracı olarak son yıllarda oldukça popüler hale gelmiştir. Özellikle gençler arasında büyük ilgi gören bu ayakkabılar, hareket kabiliyetini artırarak kayma deneyimini daha zevkli hale getirir. Tekerlekli ayakkabılar, çeşitli tasarımları ve renk seçenekleriyle kişisel stilinize uyum sağlayacak şekilde üretilmektedir.
Bu ayakkabılar, güçlü tekerlekleri sayesinde kayma ve dönüş yapma konusunda oldukça avantajlıdır. Ayrıca, Şimşek McQueen Crocs gibi çocukların sevebileceği karakterleri barındıran modelleriyle de dikkat çekmektedir. Paten ayakkabılarına benzer bir yapı sunan tekerlekli ayakkabılar, aynı zamanda konforlu bir yürüyüş deneyimi de sağlar.
Güvenlik açısından, kaliteli malzemelerden üretilmiş tekerlekli ayakkabılar tercih edilmelidir. Ayakkabıların kayma performansı, zemin ile temas eden tekerleklerinin kalitesine bağlıdır. Ayrıca, şık ve dikkat çekici tasarımlarıyla hem spor hem de günlük giyimde rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Sonuç olarak, tekerlekli ayakkabılar, hem eğlenceli hem de pratik bir yürüyüş aracı arayanlar için mükemmel bir seçenektir. Tekerlekli ayakkabılarınızı seçerken, konforu ve güvenliği göz önünde bulundurmayı unutmayın. Bu sayede, hem eğlenceli hem de güvenli bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Mcqueen Crocs
Şimşek McQueen crocs, özellikle çocukların ve gençlerin favorisi haline gelen, hem şık hem de konforlu bir ayakkabı seçeneğidir. Disney'in popüler karakteri Şimşek McQueen'den ilham alınarak tasarlanmış olan bu crocs modelleri, renkli ve eğlenceli görünümleriyle dikkat çekiyor. Çocuklar, bu özel tasarım sayesinde hem eğlenceli bir görünüm kazanıyor hem de rahat bir ayakkabı deneyimi yaşıyorlar.
Bu ayakkabılar, hafif yapıları ve su geçirmeyen özellikleri sayesinde yaz aylarında rahatlıkla kullanılabilir. Ayrıca, kolay giyilip çıkarılabilmesiyle çocuklar için pratik bir seçenek sunar. Şimşek McQueen crocs, dışarıda oynarken ya da evde giyerken rahatlıkla tercih edilebilir.
Özellikle sınav, doğum günü gibi özel günlerde veya yaz tatilinde hediye seçeneği olarak da değerlendirilebilecek olan bu crocs modelleri, hem işlevsel hem de eğlenceli bir hediye alternatifi sunar. Renk seçenekleriyle birlikte çocukların beğenisine hitap eden Şimşek McQueen crocs, aynı zamanda ebeveynler tarafından da ilgiyle karşılanmaktadır.
Bu tarz ayakkabılar, hem modayı takip eden hem de oyun oynamayı seven çocuklar için mükemmel bir uyum sağlar. Çocukların aktif yaşam tarzlarına uygun olarak tasarlanmış bu crocs, gün boyu konforlu bir deneyim sunar.
Paten Ayakkabı
Paten ayakkabılar, kaykay, buz pateni veya inline paten gibi farklı paten türlerine göre tasarlanmış özel ayakkabılardır. Bu ayakkabılar, genellikle hareket kabiliyetini artırmak ve spor yapan kişilere daha iyi bir performans sunmak amacıyla üretildiği için, tasarımında konfor ve dayanıklılık ön plandadır.
Bir paten ayakkabısı alırken dikkat edilmesi gereken en önemli özelliklerden biri, ayakkabının sağladığı destek ve rahatlıktır. Özellikle uzun süreli kullanımda, ayak sağlığı için bu unsurlar oldukça kritik hale gelir. Ayrıca, şimşek mcqueen crocs gibi renkli ve eğlenceli tasarımlar, özellikle çocuklar arasında oldukça popülerdir.
Paten ayakkabı, dış mekanlarda kullanıma uygun malzemelerle üretilmektedir. Bu sayede kullanıcılar, çeşitli zeminlerde güvenle kayabilirler. Tekerlekli ayakkabı gibi, paten ayakkabılar da hareket kabiliyetini ve eğlenceyi artırmak için harika bir yol sunar.
Sonuç olarak, paten ayakkabılar sadece bir spor aracı değil, aynı zamanda bireylerin sosyal yaşamlarına katılmalarını sağlayan keyifli bir aktivitedir. Şimşek mcqueen crocs, sıcak su torbası kemeri gibi çeşitli aksesuarlarla kombinlenerek çocuklar için daha eğlenceli hale getirilebilir.
2K notes · View notes
ay-simay · 8 months ago
Text
Tumblr media
Yapamazsınız, edemezsiniz, aklınız ermez, siz oturun, biz size bakarız. Demişler. Sonunda kadınları da böyle olması gerektiğine inandırmışlar. Kadınlar öylesine baskı altında tutulmuş, öylesine itilip kakılmış ki gerçekten hiçbir şey yapamaz olmuşlar. Hani işlemeyen demir parıldamaz ya bu kez de İşte görüyorsunuz, kadınlar arasından ünlü dahiler, kâşifler, yazarlar, bilim adamları çıkıyor mu? Demek ki gerçekten geri onlar, diye tutturmuşlar...
(Duygu Asena)
Güzel akşamlar diliyorum... ☕🦋
51 notes · View notes
kucukkhanimm · 5 months ago
Text
Ünlü kadınlar magazinlere ortalıkta düzgün erkek yok açıklaması yaptıktan en fazla bir ay sonra turnayı gözünden vuruyor. Ben de mi bir açıklama yapsam? 😅
6 notes · View notes
cemalsureya-kaleminden · 6 months ago
Text
Hüsnü Arkan - Deli Eylül
youtube
Sabah çalar saat ten önce uyanmanız dileği ile Günaydın...
Kahvaltı edecek zamanınız varsa Günaydın...
Bu sabah işe gidilir mi derken,aslında tatil olduğunu anlayanlara Günaydın...
Hala umudu olan ve filizlenmesini zamanından önce gerçekleştirenlere Günaydın...
Sabahın bu saatinde penceresini açıp,araba gürültüsünü kuş cıvıltısına değiştirme fırsatı bulanlara Günaydın...
Bu sabah uyandığında,birilerinin başkalarını sevme ihtimali bile olmasa da o ihtimali hep canlı tutanlara Günaydın... 
Demli çay,deniz kokusu ve bütün büyük şehirler G��naydın...
Beraber yan yana aynı sabaha uyanan  şanslı insanlar size de Günaydın...
Simit peynir dostluğu,kahvaltıdan sonra yakılan sigara,gazetede günlük haberlere edilen küfürler,Gazzeye üzülen,siyonizme diş bileyen,ekmeleddin diyemeyen " kime vereceğiz şu oyu " diye hala çözüme kavuşamayan soruları olanlar...
Bütün ünlü şair ve onlara ilham veren kadınlar...
Islıkla çalınan Ahmet kaya türküleri,ceplerimizdeki ellerimiz,tanıdık tanımadık birkaç sokak ve cadde...
Hepinize Günaydın...
2 notes · View notes
yurekbali · 1 year ago
Text
Tumblr media
Sözü Şiirden Açmak - Oktay Akbal “Şiirde 40 Yıl”, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bir kitabı bu adı taşıyor. 40 yıl!.. Bütün bir yaşam! Hele ortalama insan ömrünün elliye yaklaşmadığı ülkemizde! Şiir, sanat, yazın uğruna verilen bunca zaman! Oğuzcan, ilk şiirlerini 1942’de yayınlamaya başlamış, 1947’de de ilk kitabı “İnsanoğlu” çıkmış. İnsanoğlu’nu anımsarım, kötü baskılı bir kitapçıktı. Oğuzcan sonra, birçok kitap yayınladı, güfteler yazdı, ünlü ve sevilen bir şair oldu. Başından, içlerinde acıları da olan türlü serüvenler geçti. Kendi resmini de şöyle çizmiş: “Nedense bütün resimlerimde ben / Böyle mahzun ve perişan çıkarım / Hep böyle hayata kapalı durur / Gülmesini unutmuş dudaklarım / Artık canından bezmiş kimselerin / Hazin bakışı parlar gözlerimde / İçinden adamlar arabalar geçer / Çizgiler alnımda bir büyük cadde.” Düşündüm de hangi ünlü şairimiz 40 yılı geride bırakmamış ki! 45 yılı, 50 yılı geride bırakan ünlü şairlerimize ne demeli: Oktay Rifat, İlhan Berk, Cahit Külebi, Dağlarca, Anday, Ilgaz, Cumalı, A. Kadir vb... Oktay Rifat’ın ilk şiirleri 1936’da “Varlık”ta çıkmış, İlhan Berk’inkiler ise 1935’te... İki ozanımızın 50’nci şairlik yıl dönümünü 1985’te kutlayacağız demektir. Edip Cansever’in ilk şiiri 1944’te, Can Yücel’inki 1950’de, Özdemir İnce’ninki 1954’te, Metin Eloğlu’nunki 1943’te yayınlanmış... En gençleri İnce, o bile 27 yıllık bir şiir geçmişine dayanmakta!.. Demek istediğim, şairlerimizin, öykücülerimizin anma günlerini, toplu tanıtılma törenlerini sık sık yapmak zorundayız. Aziz Nesin, yıllığında “Yuvarlak sayı”lara ulaşan sanatçılarımızı tanıtıyor, yaşı kırka, elliye, altmışa, yetmişe, seksene gelenlere özel bölümler ayırıyor. Devlet Tiyatroları’nın, Şehir Tiyatroları’nın, özel tiyatroların da belirli bir sanat geçmişine, birikimine sahip şairleri, yazarları tanıtıcı toplantılar yapması niye düşünülmez ki! Oktay Rifat “Denize Doğru Konuşma”, İlhan Berk “Deniz Eskisi ve Şiirin Gizli Tarihi”, Metin Eloğlu “Hep”, Edip Cansever “Bezik Oynayan Kadınlar”, Can Yücel “Rengâhenk”, Özdemir İnce “Kentler”... Hangi birinden söz etmeli? Doğrusu, en yaşlısından en gencine kadar adı geçen şairlerimizin kitapları ayrı ayrı ele alınıp, değerlendirilecek nitelikte... Bunca sanat ve yazın dergisi çıkıyor, ama ayrıntılı incelemeler, eleştiriler pek görülmüyor nedense! Gerçek eleştiri -hiç değilse yeni çıkan kitapları gereği gibi tanıtan yazılar- hemen hemen hiç yok... Masamın üstünde duruyor bütün bu şiir kitapları. Çoğu yakın arkadaşım olan bu şairlerle daha nice gün ve gecelerim geçecek. Ben, şiir konusunda hızlı yorumlar, değerlendirmeler yapmam. Yanılma payı çoktur böyle çabuklukların... Şiir vardır, ilk okuyuşta kendini verir. Verir ve biter... Böyle şairler de çok. Ama yukarıda adını andığım şairlerin kitapları o türden değil. Birbirine benzemeyen şairler bunlar. Can Yücel’le Oktay Rifat; Cansever’le İnce; Eloğlu’yla Berk arasında büyük ayrımlar var. Ama hepsinin ustalığı, kişilikleri tartışılmaz bir düzeyde... Can Yücel’in kısa şiirleri ilk okuyuşta okuru çarpıyor: “Sana bin kez söyledim be evladım / Dişlerinle tırnaklarını yiyeceğine / Gözlerinle gökyüzünü yesen ya” gibi; Tevfik Fikret’ten esinlenmişe benzeyen “Kanun çalacağız diye çıkıp orta yere / Kanunu çaldılar yere”, “Hıyar diyorum / Yooo, ben, turşuyum diyor” gibi şiirler kısa sürede yaygınlaşır, dilden dile gezer. Ama Oktay Rifat’ın, Eloğlu’nun dizeleri öyle değil. Yoğunluk ağır basıyor. Berk'in, Cansever’in, İnce’ninkiler de öyle... Cansever’in dizeleri ise yer yer düz yazıya yaklaşır, ama birden bakarsınız ki o düzyazı, “şiir” oluvermiş. “Neyi bitiriyoruz, neyi başlatıyoruz / Neyi bekliyoruz, bilmem ki / Kapı mı çalınıyor ne / Gidip açıyorum / Kimse yok / Peki / Nasıl karşılanır yok olan bir şey / Karşılıyorum / Salona geçiyoruz.” Gel de Baudelaire’e inanma: “Sağlıklı insan yirmi dört saat ekmeksiz kalabilir, ama şiirsiz asla”. Çok şükür ki Türkiye’de böyle bir tehlike yok! - Oktay Akbal, Sözü Şiirden Açmak (Geçmişin İçinden) - Görsel: Yazıda ismi geçen şairler...
14 notes · View notes
mukofarmer · 1 year ago
Text
MEDENİYET Mİ DEDİNİZ...
Zorluklar, yaşamlar, alışkanlıklar... Farklı kültürlerin olduğu bu coğrafyada bana hiç uygun olmayan, yadırgayacağım kadar abartılı bir yaşam tarzıyla karşı karşıyaydım. Bir de uçakta kadınlar Türkiye'nin durumuna laf etmişlerdi. Öyle bahsedince ben de kendimi medeni bir yere geliyorum zannetmiştim. Sabah uyandığımda düne nazaran daha iyi durumdaydım. İdrak etmeye çalışıyordum sadece. Hem çok karmaşık hem çok basit geldi her şey. Buradaki Aiesec ekibi yazdı hemen, buluşalım dedi. Bu hayattaki en sevdiğim şeydir zaten sürekli yeni yerler görmek ve yeni insanlarla tanışmak. Hollandalı, Tunuslu, Faslı birçok insanla tanıştım. Hepsi inanılmaz sıcak insanlar. Buraya adapte olmamı kesinlikle kolaylaştırıyorlar. Erkekler... Aaah ah bazılarınız her yerde mi aynısınız. Anneme ilk günden Tunuslu iki tane damat adayı buldum. Ablam biz Tunuslu istemeyiz, oralar cok uzak, veremem seni ama zenginse iç güveysi olarak gelebilir diye dalga geçti benimle. Ya çocuğun biri geldi adını söylemeden açık açık dedi ki: Are you single? O an boşluğuma geldi, yes dedim. Demez olaydım. Sonra soruyor mutlu musun bu durumdan diye. Çok mutluyum ayağı yaptım başımdan gitsin diye. Ama başladı kendisinin yalnızlıktan kaynaklı ne kadar mutsuz olduğunu anlatmaya. Banane aq. O gün Meryem ve Arca diye iki kişi daha geldi Türkiye'den. Evde Meryem'de bizle kalmaya başladı. Üç yataklı eve dört kişi tıktılar bizi. Bu halis mi? Yusuf diye bir çocukla tanıştık, Tunuslu. Biraz fazla yakın davranan erkeklerden. Arca'ya mukaddesi beğendim, tatlı kız, ben de zaten Türkiye'ye okumaya gelicem demiş. Allahın manyakları ya. Sanırım hep böyle yaptığım için Allah beni cezalandırıyor şu an karşılıksız olan sevgimle. "I have someone in my heart" diyemedim çocuklara da. Bu arada cidden ben ilk defa bu kadar çok hoşlanıyorum sanırım birinden. Şairin aklımda hep sen varsın dediği yerdeyim. Neyse sizi aşk hayatımla boğmayayım. Tunusluların şavurma diye bir yemeğini yedik. Bizim dönerli dürümlere benziyor fakat açıkçası daha güzel. Ama bunlar her şeye inanılmaz derecede acı koyuyor. Adamların tuvaletteki hallerini hayal bile edemiyorum. Sonuçta o acının bir yerlerden çıkması gerekiyor. Damak tadımıza çok uzak değil lezzetleri ama çoğu zaman hijyeninden şüphe ediyorum. Ona da yapacak hiçbir şey yok artık. Zehirlenip ölmediğim sürece her şey okey benim için. İlginç gelen şey, ülkede kocaman Atatürk isimli bir cadde var ve sahip oldukları Türk restaurantının adı Atatürk. Bizim liderimize bizden daha çok sahip çıkmışlar resmen. Assil diye bir çocukla tanıştık. Bence o asla diğerleri gibi değil. Buraya aitte değil. Çocuk hem dj, hem fotoğrafçı, hem doktor. Btw Türkiye'de veya herhangi bir yerde doktorluk garanti meslek olarak görünse de burda durum böyle değil. Sağlık sistemi kötü olduğu için çoğu zaman doktorlar iş bulamıyorlarmış. Çocuk o yüzden ekstra işlerde de çalışıyor. Sağlık sistemi berbat durumda. Ölmediğin sürece hastaneye gitme yani. Sağ girersin hastalıklı çıkarsın o kadar söyleyeyim. Boşuna sağlık sigortasına o kadar para döktük bir de. İnsanların anlattıklarından anladığım kadarıyla burda inanılmaz derecede Türk dizileri izleniyor. Bu nasıl bir hayranlık anlamadım. Bizden daha çok Türk dizisi izleyip, Türk ünlü tanıyorlar. Eve döndük daha sonra. Meryem evi görünce çıldırdı. O hepimizden daha titiz biri. Buraya alışması daha fazla zaman alacak gibi. Kız gelirken kendi tarhanasını, salçasını, şehriyesini, tuzunu, domates kurusunu bile getirmiş zaten. Değişik...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
9 notes · View notes
dramatik-buluntular · 2 years ago
Text
Tumblr media
"Bekleyiş, yasadışı bir örgüt"
Ameliyathanenin hemen bitişiğindeki yoğun bakım ünitesinin önünde yoğun duygularla beklediğim bu birkaç saat, gerçekliğin yamuluşunu ve koridorda volta atan Sayın Azrail’in şımarık bir çocuk gibi herkese posta koyuşunu izliyorum. Ağlamaklı kadınlar, çocuklar, üzüntülü babalar, anneler, yaşlılar, iyi haberler bekleyen hasta yakınları o koridoru dünyadan koparmışlardı. Hastanenin bu kısmı her gün böyleydi. Ama biz bunu sadece yolumuz düştüğünde fark edebiliyoruz. Çünkü başkaları bizim için okunaksızdır. Biz de başkaları için öyleyizdir. Dokunmadığımız, ilişki içerisine girmediğimiz, göz ve anlam teması kurmadığımız herkes duygu ve empati alanının dışındadır. Başkalarıdır onlar. Sartre’ın “cehennem başkalarıdır” sözündeki başkaları o başkalarıdır belki de.
İnsan vücudunun ne kadar kusurlu, sürekli aksayan ve hastalık dediğimiz o kavramın kutsal mekânı olduğunu düşünmekten alamadım kendimi. Hayatımızın hemen hemen bütün zamanlarında sağlık ve güvenlik açısından risk altındayız. Hastaneler tıpkı tamirhaneler gibi hiç boş kalmıyor, devasa bir balon gibi şişen sağlık sektörü kapitalizmin en büyük oyuncağı olmuş. O yüzden insan hiçbir zaman yüce bir varlık olmamıştır. İnsan yüce bir varlık değildir, sonsuz evrende toz zerresi kadar bile yer kaplamayan, tıpkı diğer canlılar gibi zaman mezbahasından ufalanarak geçen ıssız bir kavramdır insan.
Neredeyse iki saat geçmişti, babam hâlâ içerde ameliyathaneden çıkmamıştı. Yetmiş altı yaşında, ömrü boyunca iğneden korktuğu için doktorlarla yakın temas kurmayan o asırlık adamın şimdi bağırsak düğümlenmesi nedeniyle karnı kırk santim açılacak ve bir kısmı deforme olan bağırsakları kesilip, sağlam olan yerlerinden yeniden dikilecekti. Yıllarca hep midesinden şikâyet ederdi babam. Ağrıları dayanılmaz olunca mecburen gelmişti hastaneye. Hastalığının midede değil de bağırsakta olduğunun ayırdında değildi henüz.  Öncesinde ciddi bir bağırsak ameliyatı geçireceğini bilseydi o ameliyata girmektense ölmeyi tercih ederdi. Çektiği ağrılar yüzünden ortam bilincini yitirmişti ve apar topar ameliyata alındığının farkına bile varamadı. Hissettiği tek şey kimsesizlikti sanırım.
Bazen babamın çok derin düşüncelere daldığını görürdüm. Onun neler düşündüğünü tahmin etmeye çalışırdım. Memleketini özlüyordu, kardeşlerini, Van Gölünü, dağlardan ovaya akan buz gibi suları, o sudan avuçlarıyla kana kana içmeyi... Atları özlüyordu bir de. Düş taşıyan atları… Şimdi o atlar kafasının içinde koşuyor. Zamanın hasar almamış bir kıyısında o atları durdurup ateş yakıyor, yemliyor onları. Hayallerini anlatıyor. Saatlerce konuşuyor, insanlara anlatamadığını onlara anlatıyor. Yüzünde güneşler doğuyor babamın, görüyorum. Büyülü sessizliği bir telefon sesi veya annemin babama dümdüz seslenişi bozuyor; yüzündeki ifade değişiveriyor babamın, hayaller bulanıklaşıyor. Gerçeklik ve yaşlılık anıt gibi dikiliyor evin ortasına.
Otuzlu yaşlarını hatırlıyorum babanın. Henüz saçları dökülmemişti. Yakışıklı sayılmazdı ama karizmatikti. Bütün yakışıklı olmayanlar karizmatik olarak anılmak isterler. Kısacık boylu dev yürekli bir adamdı. Karları, sisleri, baharları ve yeşillikleriyle resitaller sunan memleketinden kopup Ege’nin yalnızlıklarıyla ünlü bir kasabasına yerleşmişti. Ayakta kalmak için verdiği mücadeleyi, ölesiye çalışmaktan bükülmüş belini ve iki odalı küçük evimizi yapmak için sırtında taşıdığı kum torbalarını, beton torbalarını döküp, suladıktan sonra kürekle karıştırıp tek başına oluşturduğu evin temelini hatırlıyorum. O sıralarda çok küçüktüm ama yardım etmek için taşıdığım tuğlaları gururla gösterirdim babama. Gülümserdi bana. Onun gülümseyişini hatırlıyorum. Kırk yıl öncesinden kalan bir gülümsemeyi hatırlamak beraberinde kusursuz bir kederi de getirip bırakıyor şu koridora, Azrail’in pelerini ve orağıyla korku saldığı koridora.  
Ameliyat odasının kapısı her açıldığında –çok garip ve rahatsız edici bir sesi var kapı açılma sesinin- oraya yöneltiyorum başımı, ayaklarımı ve dikkatimi. Bu kez de babam değil içeriden çıkan deyip geri çekiliyorum. Bu, rahatlama ve tedirginlik arası bir duygu sıçratıyor yüzüme. Başkaları (yukarıda adına cehennem denen şu başkaları) koşup yürüyen yatağın kenarından tutuyor, “nasıl geçti, iyi mi durumu?” diye soruyorlar doktor veya asistan veyahut hastabakıcı olan kişilere. “Size bilgi verilecek” diyor ekipteki o iyi geçmiş ameliyatın kahraman kişisi.
Bir ameliyat veya yoğun bakım ünitesinin önünde ilk bekleyişim değil bu.  10 Eylül 2022’de dördüncü kattan dengesini kaybedip düşen ve mucizelerle yaşama dönen kızım için de günlerce, haftalarca beklemiştim. Anlatılmaz yıkımların ele geçirdiği o zamanlar içimi, belleğimi yara yara geçip gitti. Belki başka bir gün anlatırım o zor günleri. Çünkü o bir anlatım değil, anlatım uçurumu. Durumu iyi, normal hayatına döndü bile.  Az önce aradı Antalya’dan, dedesinin durumunu sordu. “Bekliyorum kızım, henüz çıkmadı, bekliyorum” dedim. Sonra diğer akrabalar aradı, eş dost ve komşular. Hepsine aynı şeyi söyledim: Bekliyoruz.
Beklemek, evet kıvırcık saçlı turuncu bir ormandır beklemek… Okuduğum kitapları düşünüyorum, hepsinin içinde beklemek vardı. Sayfalarca beklemeyi tutup roman yapmışlar, şiir yapmışlar. Bekleyiş, yasa dışı bir örgüt. Yazılan veya çizilen şeylerin çoğu bekleme esnasında ortaya çıkıyor. Hisler, düşler, sıra dışı sözcükler ve o sözcüklerin peşine takılmış akıl almaz imgeler düzenli bir bekleyişin ürünüdür. Şu koridorda üç saattir bekliyorum ölüm ve yaşam gibi iki ağır yükü taşıyan hisçilerle beraber.
Yine kapı açılıyor, koşuyorum, diğer başkaları da koşuyor, ben en öne geçiyorum. Dikkatle bakıyorum sedye yataktaki yüzyıllık adama. Babam bu, evet, yanımda benimle koşanlara “bu benim babam” diyorum. Bizimki bu. Diğerleri (Cehennem olmayan başkaları yani, onlarla yakınlaştık, o yüzden cehennem olmayan başkaları onlar) duruyor. Bir sonraki açılacak kapı sesini bekleyecekler. Doktor yok, içeride kalmış o. Kahraman doktor içeride kalmış. Bir asistan ve hasta bakıcı sürüyor yatağı. Koşarken aniden duruyorum, gözlerim ıslanıyor, yüzüm ıslaklığın Van Gölü. Babamın her iki yanında rahvan yürüyen atlar görüyorum. Babama düşlerindeki atlar eşlik ediyor. “İyi geçti” diyor asistan. Rahatlıyorum, kahverengi bulutların altındaki suskun şehirlerle selamlaşıyorum. Kalabalık bir umut sürüsü üşüşüyor başıma. Babamı ve yüzüne yerleşen kasabanın yalnızlığını yoğun bakım ünitesine alıyorlar. Ancak bir gün sonra görebildim babamı. Gözlerini açmıştı, boşluğa bakar gibi bakıyordu bana. Ağzından sadece tek bir sözcük çıkmıştı o an: “Gördün mü?” dedi. “Gördüm baba” dedim gülümseyerek… Atları kastetmişti babam.
12 notes · View notes
rayhaber · 3 months ago
Text
Emma Watson Türkiye'ye Geliyor: İstanbul ve Ankara'da Ziyaret Planları
Emma Watson Türkiye’ye Geliyor! Başta ‘Harry Potter’ serisi olmak üzere ‘Güzel ve Çirkin’, ‘Küçük Kadınlar’ ve ‘The Circle’ gibi birçok önemli yapımda yer alan ünlü İngiliz oyuncu Emma Watson, film görüşmeleri için Türkiye’ye geliyor. Watson’un, iki gün boyunca İstanbul ve Ankara‘da bulunacağı ve bu süre zarfında tarihi yerleri de ziyaret edeceği öğrenildi. 10 yaşından beri beyazperdede pek çok…
2 notes · View notes
aynodndr · 1 year ago
Text
Tumblr media
Bazı kadınlar vardır;
Kendisi siyah beyaz iken
Dünyayı renklendiren...
Bazı kadınlar vardır;
En ünlü ressamlara ilham veren...
Bazı kadınlar vardır;
İçinde binlerce cam kırıkları varken
Güçlü görünen...
Alıntı
6 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year ago
Text
SEKS VE ŞÜREKÂ:
kısmetse olur.. sesli düşünce...
Yine yüzümün bir yarısı karıncalanıyor. Yine şakaklarımda boktan bir ağrı var. Ve yine yazmaktan başka çare bulamıyorum. Biraz yazmak, paylaşmak, anlaşılma derdi olmaksızın bir çeşit beyin mastürbasyonu yapmak iyi gelecek..
Geçtiğimiz günlerde yakın bir arkadaşımdan mailime bir link düştü. Ardından şaşkınlığını ifade eden bazı cümleler. Neymiş diye tıkladım ve karşıma amatör çekim +18 video çıktı. Anlam veremeyip aradım ve akabinde öğrendim ki;
Filmdeki çocuk, kısmetse olur programında yer alan biriymiş. İsmini arattırdım filan. Sonra yazacağım yazı için konu ilgimi çekti ve kısmetse olur programını bir kaç bölüm izlemeye başladım. Belli aralıklarla, sansasyonel anların yayınlandığı videoları izledim. İzledikçe kafamda bazı kavramlar canlandı.
Sordum kendime; Neden insanlar kurgu olduğu bilinen bir reality şovun bu kadar izleyicisi olurlar? Çünkü daha önce ana akım medyada yer alan bir programken, evlilik programlarının yasaklanması furyası ile program yayından kaldırılmış. Şimdi Youtube üzerinden yayımlanıyor.
Üstüne biraz düşündüm. Programın en etkin işlediği motif, Statü! Yakışıklı adamlar. Güzel kadınlar. Birçoğu iş insanı. Turizm, tekstil veya hizmet sektöründe patronlar. Aynı zamanda mankenlikle uğraşılıyor. Aynı zamanda sosyal medya yayıncılığı ve vs vs..
İzleyicilerin çok büyük kısmı, bu etiketlerin çok altında sosyal yaşantıları olan kişiler. Bu statülerin doğru olup olmaması önemli değil! İşlenen tema sayesinde, çok fazla kişi sosyal yaşantısında iletişim kuramayacağı kişilerle, fanlık müessesesi üzerinden iletişim kuruyor.
En çok izlenen videolar, kavga ve tartışmaların işlendiği sahneler. Muazzam bir intikam ve saldırı dürtüsüyle ateşlenmiş adamlar ve kadınlar, izleyicinin önemsediği stratejilerle birbirlerine giriyorlar. Bu sırada, ne için tartıştıkları önemli değil! Konunun hiç önemi yok!
Tüm mesele öç almak duygusunun izleyiciye geçmesi! Konu yerlerde ama muharebe pek şaşalı! Ve tabi ki pek seksi kadınların ve çekici erkeklerin aşk teması üzerindeki rolü. Kişilerin gerçekliği, kavgaların gerçekliği, aşkın gerçekliği, sahnelerin gerçekliği hiç önemli değil!
Önemli olan işlenen ''aşk'' ütopyasının izleyicinin kabul mekanizmasından geçmesi! Sanki porno videolarla aynı düzlemde gibi.. Tema'nın önemi, işlenen konunun mesajından müteşekkil. O mesajı kim vermiş, ne kadar ahlaklıymış, ne kadar samimiymiş... Önemli olan aşk..
Ve bu aşk ütopyasını pek çok şekilde izleyiciye yükleme çalışması. Dizilerdeki gibi. Bir esas oğlan. Bir esas kız. Nice ihtiras ve kavgadan sonra nihayet baş başalar. Romantik bir ortam.
Müzik ver. Yakınlaşırlar. Öpüştü öpüşecekler. 200 bölüm sonra nihayeeet.. Reklamlar.. hassiktir ya filan dersin. İşte mesaj oy'du zaten. Andan ve pozdan ibaretti. Bir çeşit ınsragram efekt gibi düşün.. Kısmetse Olur programında da, benzer ilişki yumakları örülmüş.
Şimdi buradan hareketle, işte toplum böyle zehirlenir mesajı vermeyeceğim. Toplum böyle zehirlenir! evet ama ben bu sloganı atmak için yazmadım bu yazıyı. Ama şunu söylemeliyim;
Önemsemeyip geçtiğimiz pek çok projenin ardında, perde arkasında durmasından hicap duyacağımız ekipler vardır. Bu ekipler, işlerini yaparlar. Sen de o projelerin verisi olursun. Senin etinden sana bir kebap yaparlar. Sende afiyetle yer, inorganik dışkılarsın.. hepsi bu..
Andy Warhol'a atfedilen bir söz vardır. "Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacaktır." oldukça yuvarlak bir söz.. Peki ya nasıl? Sağlıcakla..
Tumblr media
5 notes · View notes
06chrome06 · 2 years ago
Text
Ben en çok sana anlattım umutlarımı,
Sana tutundum hep düşerken,
Ne kadar mutluydum konuşurken,
Yıldız Parkında bir bahar sabahıydı hani,
Gözlerimizi bir birimize açtığımızda...
Sonra bakındık etrafa,
Gökyüzünden çiçek yağmış adeta,
Bir kaç ünlü tepesi İstanbul'un,
Ve boğaz karşımızdaydı tüm ihtişamıyla,
Biz mutluluktan gülmeye başladık,
Belirdi Kız Kulesine adres soran kayıp gemiler,
Öğrenmiş olmalılar ki seferlerini,
Arka arkaya dizildiler,
Beşiktaş- Üsküdar kucaklaşmış sanki,
Önlerinde şehir vapurları iskelesi,
Ya şu dilek ağacına ne demeli?
Umutlarını kağıtlara yazıp,
Dallara tutuşturan kadınlar,
Neydi ki hüzünlerinin sebebi?
Rüzgar değdi iplerine, yüreklendiler...
Ve aşklarını denize itiraf eden sevgililer,
Özlemler içinde mavilikleri gözlediler,
Tertemiz bir sevda düşlediler,
İstemsiz şahit olduk,
İstanbul'un insanla mücadelesine,
Biraz konuştuk,
Biraz ağlaştık Yıldız Parkında,
Cemrelerle yoğrulan bahar,
Sahiplendi bizi...
Bakıştık çokça,
Ve dedik ki;
Ah be güzel İstanbul!
Her yanın ayrı bir umudu yaşar,
Her yerin uçsuz bucaksız aşk kokar...
Alpay Can-Doğan
******************
Tumblr media
2 notes · View notes
kozba · 2 years ago
Text
Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlüler içeriğimizde Türk Onlyfans hesap sahibi olan kişileri 2023 yılı itibariyle sizlere fotoğraflarıyla birlikte listeleyeceğiz. Online bir paylaşım platformu olan Onlyfans, 8 Haziran 2023 yılı itibariyle ülkemizde erişme kapatıldı. Bu platforma girmek için Yasaklı Sitelere Giriş içeriğinde aktardığımız yöntemleri kullanmak zorundasınız. Onlyfans Nedir, Nasıl Kullanılır? Onlyfans bir sosyal içerik platformu olmakla birlikte temelde abonelik sistemine dayanan yeni bir platformdur. Platform üzerinde erkek ve kadınlar; Fotoğraf, Video, Özel Sohbet ve direk mesaj paylaşımı yapmaktadır. Diğer yandan bu paylaşımlar abonelik modelinde satılmakta yani takip etmek istediğiniz bir erkek veya kadın Onlyfans'ci varsa kesinlikle belirlenen abonelik modelini ödemek zorundasınız. Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlüler - Güncel Liste! Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlülerin fotoğrafları ve listesini aşağıda sizlerle paylaştık. Kullanıcıların instagram ve Onlyfans hesaplarının yanı sıra Onlyfans'de yaptıkları paylaşım sayıları da tabloda veri olarak yer almaktadır. Gizem Bagdaçiçek - Onlyfans Gizem Bağdaçiçek (Gizem Savage) Onlyfans Gizem Bağdaçiçek Instagram'da yaptığı paylaşımlarla ünlü olmuştur. Onlyfans'de en çok kazanan Türk ünlülerin de başında gelmektedir. Polislerle paylaştığı fotoğraf sonrasında ise hakkında dava açılmıştır. Onlyfans HesabıTıklaInstagram / Twitter HesabıTıklaPaylaşım Sayısı2.2K Fotoğraf, 588 Video Alya Vural - Onlyfans Alya Vural (Zeyd Carey) Onlyfans Alya Vural'da son zamanlarda adından sıklıkla bahsedilen Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlüler arasındadır. Onlyfans HesabıTıklaInstagram / Twitter HesabıTıklaPaylaşım Sayısı11 Fotoğraf, 2 Video Merve Taşkın - Onlyfans Merve Taşkın Onlyfans Merve Taşkın geçtiğimiz günlerde hakkında açılan dava ile tekrar gündeme gelmiştir. Geçmişse ise yaptığı futbolcu ifşalarıyla popüler olmuştur. Onlyfans HesabıTıklaInstagram / Twitter HesabıTıklaPaylaşım Sayısı134 Fotoğraf, 22 Video Neslihan Güneş - Onlyfans Neslihan Güneş Onlyfans 126 binden fazla instagram takipçisi bulunan Neslihan Güneş'te Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlüler arasındadır. Onlyfans HesabıTıklaInstagram / Twitter HesabıTıklaPaylaşım Sayısı279 Fotoğraf, 263 Video Betul Lily - Onlyfans Betül Lily Onlyfans Odtü mezunu olan Betül Lily'de Instagram'da ciddi abone sayısına sahiptir. Onlyfans'i diğer ünlülere göre aktif şekilde kullanmamaktadır. Onlyfans HesabıTıklaInstagram / Twitter HesabıTıklaPaylaşım Sayısı157 Fotoğraf, 38 Video Ebru Polat Onlyfans Hukuk mezunu ve şarkıcı olan Ebru Polat'da Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlüler arasındadır. Onlyfans'de en popüler olan kullanıcıların da başında gelmektedir. Onlyfans HesabıTıklaInstagram / Twitter HesabıTıklaPaylaşım Sayısı41 Fotoğraf, 105 Video Onlyfans Ücreti Ne Kadar?Onlyfans ücretleri hesabın sahibinin belirlediği tutara göre değişse de ortalama 10 dolar ile 15 dolar haftalık abonelik ücreti talep edilmektedir.Gizem Bağdaçiçek Onlyfans Kullanıcı Adı Nedir?Gizem Bağdaçiçek Onlyfans kullanıcı adı: "gizemsavagex"'dir. Onlyfans'de bu şekilde arama yaparak kendisini bulabilirsiniz. Onlyfans Hesabı Olan Türk Ünlüler içeriğimizde 2023 yılı itibariyle güncel ünlüleri sizlerle paylaştık. Bu içeriğimize benzer olarak; Türkçe Altyazılı Promo Kelimelik Hile 36 Numara Ayak içerikleri de ilginizi çekebilir.
1 note · View note
edebiyatiturk · 1 day ago
Text
Zara Bayan Kaban
Zara Bayan Kaban Modelleri: Şıklığın ve Rahatlığın Adı Zara, dünyaca ünlü bir moda markası olarak her sezon yeni koleksiyonlarıyla kadın giyiminin en önemli isimlerinden biri olmaya devam ediyor. Zara bayan kaban koleksiyonu, kış aylarında şıklığından ödün vermek istemeyen kadınlar için çeşitli seçenekler sunuyor. Farklı stilleri ve kaliteli kumaşlarıyla öne çıkan Zara kabanlar, her zevke hitap…
0 notes
kalbindekiiz · 3 days ago
Text
kazanmak istediğim savaşlar, giymek istediğim bir cübbe var. başını okşamak istediğim çocuklar, şiirler karalamak istediğim duvarlar, bağırarak söylemek istediğim şarkılar, balkonumda sulamak istediğim çiçekler, içinde huzuru bulmak istediğim, her köşesinde emeğimin olmasını istediğim bir ev var. ünlü olmayan, çalışanlarının beni tanıdığı ve kendi köşem olmasını istediğim bir kafe var. sahiplenmek istediğim kediler köpekler balıklar var. almak istediğim bir karavan var. duymak istediğim sesler, sevmek istediğim coğrafyalar var, bulmak istediğim bi ben var, yanında olmak istediğim kadınlar var. koşmak istediğim sahiller, gitmek istediğim adalar var. sahip olmak istediğim güzel dostluklar, aşk var.
kavuşmak istediğin sen varsın.
1 note · View note
wooing-fistik-wooing · 6 days ago
Text
Antalya Güzel Hanımları: Zarafetin ve Doğallığın Buluştuğu Şehir
Antalya Güzel Hanımları: Zarafetin ve Doğallığın Buluştuğu Şehir
Antalya, Türkiye'nin güney sahilinde, hem doğal güzellikleriyle hem de tarihî zenginlikleriyle ünlü bir şehir olmasının yanı sıra, kendine özgü sosyal yapısı ve kültürel dokusuyla da dikkat çeker. Antalya'nın güzel hanımları, şehrin eşsiz doğasıyla uyumlu bir zarafeti temsil ederler. Antalyalı kadınlar, doğa ile iç içe, huzurlu ve zarif bir yaşam sürerlerken, aynı zamanda şehirlerinin modernleşen yüzünde önemli bir rol oynamaktadırlar. Akdeniz'in sıcak iklimi ve berrak denizinin etkisiyle, Antalya'daki kadınlar doğallığı ve tazeliğiyle tanınırlar, aynı zamanda geleneksel Türk kadın kimliğini modern dünyayla birleştirirler.
Antalya'nın güzel hanımları, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu şehri sadece fiziksel olarak değil, kültürel anlamda da şekillendirmişlerdir. Hem Osmanlı İmparatorluğu'ndan hem de Cumhuriyet dönemi değişimlerinden etkilenmişlerdir. 1920'ler ve 1930'lar, Türk kadınının toplumsal alandaki haklarını daha çok kazandığı yıllar olmuştur ve Antalya'nın hanımları, bu dönüşümde önemli bir yer tutmuştur. Geleneksel yaşam biçiminden modern yaşama doğru bir geçiş sürecinde, Antalya'daki kadınlar hem şehrin kültürel dokusunu hem de kadın hakları mücadelesini güçlendirmiştir. Bu dönemde, Antalyalı kadınlar sadece şık giyim ve zarif tavırlarıyla değil, aynı zamanda eğitimli, kültürlü ve sosyal sorumluluk sahibi bireyler olarak da ön plana çıkmışlardır.
0 notes