#üçayak
Explore tagged Tumblr posts
Photo
#üçayakdagıtıcı#şapmakinası#şapmakinasıdagıtıcısı#üçayak#perdahmakinasi #şap#05360107017 (İvedik Organize Sanayi Bölgesi) https://www.instagram.com/p/CCu8YWqHwx8/?igshid=1k7q7hz6rbwod
0 notes
Text
Yaslandım. Arkam yoktu. Arkam bomboştu. Arkama düşerken anladım. Tabure, üçayak, açısal momentum, acı biber, kayalar. Arkam yoktu. Boşluktu arkam. Sorun denge, ayak sayısı, fizik bilgisi değildi. Arkam bomboştu.
17 notes
·
View notes
Text
Ürün Çekimi Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey!
Ürünlerinizi çevrimiçi satmaya çalışıyorsanız, müşterileri bir satın alma işlemi yapmaya ikna edecekseniz, mükemmel ve tutarlı bir fotoğrafa sahip olduğunuzdan emin olmak pazarlık konusu değildir.
Neyden Bahsediyoruz?
Ürün fotoğrafçılığı veya bazen bilindiği gibi e-ticaret fotoğrafçılığı temel olarak neye benzediğidir: ürününüzün veya hizmetinizin satışlarını artırmaya yardımcı olmak için web sitelerinde ve sosyal medya platformlarında çekilen ve kullanılan fotoğraflar. Çevrimiçi alışverişin yükselişi göz önüne alındığında, herhangi bir kategorideki tüketicilere sunulan ürün ve marka seçimi çok büyük olabilir – yani ne sattığınızı ve neden satın almaya değer olduğunu gösteren fotoğraflar, çevrimiçi satış yapan herhangi bir işletme için temel bir özelliktir.
Neden önemlidir?
Ürün fotoğrafçılığında potansiyel müşterilere ürününüzün neye benzediğini göstermekten çok daha fazlası var. İyi düşünülmüş fotoğraflar, bir müşterinin kendi hayatına nasıl uyabileceğini görmesine yardımcı olarak ürününüzü bağlam içine sokabilir. Aslında araştırmacılar, bir ürünün canlı ve ayrıntılı görüntülerinin bir müşterinin o ürüne ilişkin psikolojik sahiplenme duygusunu artırdığını bulmuşlardır. Fotoğraf da marka artırmak, tüm bu olanlar hakkında ne anlama ve ne takviye yardımcı olabilir. Bütün bunlar bir satın alma işlemine ilham verme olasılığını artırır.
Bağlam sağlayan ve markanızı oluşturan fotoğraflar çekmek, çok fazla süslü ekipman veya profesyonel bir fotoğrafçı gerektirmez - ancak bu iki şey yardımcı olabilir. Fotoğrafçılık söz konusu olduğunda hedeflerinizi düşünmeniz ve bu fikirleri hayata geçirmek için biraz zaman ve enerji harcamanız yeterlidir.
Not Almak
Farklı fotoğraf türleri farklı amaçlara hizmet eder. Bir fotoğraf herkese uymuyor. Ürünün arkasındaki süreci yakalayan vurgulamak istiyorum; kendi web sitesine veya sosyal kanallar üzerinde kullanmak için markalı ürün çekimleri; kullanımı çekici bir ortamda veya ürün gösteren yaşam tarzı çekimleri; temel unsurları yakalayan ayrıntı çekim veya özellikleri; ve sahne arkası fotoğrafları sadece tek bir ürün için pazar yerleri kullanmak için beyaz bir arka plan üzerinde birkaç fotoğraf: standart ürün çekim gerekebilir.
Aydınlatmana odaklan. Aydınlatma, kamera değil, bir görüntüyü yapacak veya kıracak olan şeydir. Çok fazla süslü teçhizatınız yoksa, doğal aydınlatma ile çalışmak isteyeceksiniz, bu nedenle çekim yapmak için büyük bir pencerenin yakınında bir yer bulun ve günün en parlak saatine kadar bekleyin. Dağınık aydınlatma (aka yumuşak ve eşit) amaçtır ve ekstra parlak noktalardan veya süper koyu gölgelerden kaçınmak için ışığı ürününüze yansıtmak için yerel sanat mağazanızdan beyaz köpük tahta kullanabilirsiniz.
Tutarlılık anahtardır. Tüm ürünlerinizin markanızla ilişkili olduğundan emin olmak için, bunları fotoğraflama şeklinizin nispeten tutarlı olduğundan emin olun. Tüm ürün fotoğraflarınız aynı açı ve mesafeden çekilmeli ve tüm yaşam tarzı çekimleri benzer bir ton ve renk paletine sahip olmalıdır. Burada neyi başarmak istediğinizi düşünün ve bunu başardıktan sonra, gelecekte çektiğiniz diğer fotoğrafların benzer göründüğünden emin olmaya çalışın.
Profesyonel çekim yapmak için bir profesyonele ihtiyacınız yok. Elbette, süslü bir DSLR fotoğraf makinesi ve tecrübeli bir göz, güzel ürün fotoğrafları elde etmeyi kolaylaştıracak, ancak yine de ayrıntılara ve bazı temel ekipmanlara biraz dikkat ederek kendiniz yaparak iyi bir yere varabilirsiniz. Arka planında beyaz köpük tahta olarak dağıtmada kullanılacak kağıt (bu tamamen iyi olan bir akıllı telefon, üzerinde olabilir) elinizin en iyi kamera kullanmak, bir şeyleri sabit tutmak için bir üçayak, bazı temel mukavva veya büyük levhalar ve bazı harika fotoğraflar elde etmek için iyi bir başlangıç pozisyonunda olacaksın.
Ürününüzün fotoğrafları nasıl çekilir?
1. Bir plan tahtası hazırlayın. Bu adımı atlamayın. Fotoğraflarınızda çoğaltmak istediğiniz görünümü ve hissi yakalayan fotoğrafları toplamak için biraz zaman ayırın. Size ilham ve desenler için dalaşıyorsun şeylere bak resimlerin kullanılan açılar, pozisyonda sahne ve renkler ve tonlar çalışma. Burada yaptığınız notlar, kendi fotoğraflarınızı şekillendirirken ve çekerken nelere dikkat etmeniz gerektiğine karar vermenize yardımcı olacaktır.
2. Kararlarınızı doğru ve düzgün verin. Her ürün için istediğiniz tüm fotoğrafların bir listesini yapın. En azından, bu muhtemelen nötr bir arka plan üzerinde birkaç basit ürün çekimi (öğeyi çeşitli kilit açılardan gösteren) içermelidir; markanızla daha iyi uyum sağlayan daha eğlenceli ürün çekimleri; ve ürünü müşteriniz için bağlam içine koymak için yaşam tarzı çekimleri.
3. Sahneyi hazırla. Çekim gününde düzeninizi mükemmelleştirin. Doğal ışığa erişiminiz olduğunda günün bir saatini seçin ve gerektiğinde arka plan kağıtları ve sahne alanlarıyla konumunuzu (belki de büyük bir pencerenin yakınında bir masa) ayarlayın. İşleri yerinde tutmak için Blu-Tack veya teyp kullanabilirsiniz - kurulumun fotoğraflarınız için çalıştığından emin olmak için zaman ayırın.
4. Çoklu fotoğraf çekimi. Ateş etme zamanı! Çekimi tam olarak doğru yapmak muhtemelen birkaç deneme alacaktır, bu nedenle aynı kurulumun aynı açıda birden fazla fotoğrafını çekmekten korkmayın. Resimlerin neye benzediğini görmek ve ayrıntılara dikkat etmek için durduğunuzdan ve kontrol ettiğinizden emin olun. Gölge ve parlak ışık tarafından gizlenmiş ya da herhangi bir tuşa özellikleri vardır? Çerçevenizde daha sonra düzenlenemeyecek veya kırpılamayacak herhangi bir dikkat dağıtıcı var mı? Fotoğraf çekiminizi planlarken listelediğiniz tüm çekimleri yakaladığınızdan emin olun.
5. Düzenlemeler ve seçimler yapın. Çektiğiniz tüm fotoğrafları gözden geçirin ve en iyi sonucu veren her ürün için her türden bir veya iki resim seçin. Ürününüzü çevrimiçi olarak sergilemek için kullanmayı planladıklarınızı daraltın, ardından tüm fotoğrafların tutarlı görünmesine yardımcı olacak düzenlemeler yapın. Yine telefon ya da bilgisayarınızda gerekli profesyonel becerileri – temel yazılım rahatsız edici unsurları kırpma Yardım ve kontrast ve ürün açıkça tasvir yardımcı olmak için maruz kalma gibi şeyler ayarlayabilirsiniz.
6. Web için fotoğrafları optimize edin. Fotoğraflarınızı çevrimiçi kullanmadan önce, yayınladığınız platform için hem en boy oranı (görüntülerin oranları) hem de çözünürlük (görüntüyü kaç piksel oluşturur) açısından doğru boyutlandırıldığından emin olun. Farklı sosyal medya platformları veya web sitesi düzenleri genellikle farklı boyutlar ve özellikler kullanır (bu kullanışlı hile sayfasına göz atın). Fotoğrafın yeterince iyi kalitede olduğundan emin olmanız gerekir, böylece bulanık olmaz, ancak hızlı bir şekilde yüklenmesini sağlayacak kadar küçük bir dosya boyutuna sahiptir. Son olarak, resimlerin tanımlayıcı olarak adlandırıldığından emin olun, böylece insanlar fotoğraflarınızda gösterilenler gibi öğeleri aradığında arama motorları bunları getirebilir.
2 notes
·
View notes
Video
instagram
Doğuştan horoncu, maşallah 👏👏 #folklorgentr #folklor #halkoyunlarıcandır #halkoyunlarıaşktır #halkoyunlari #halkoyunları #halkdansları #halkoyunlarım #horon #trabzon #rize #giresun #gümüşhane #3ayak #üçayak #ağasar #tonya #şalpazarı https://www.instagram.com/p/CDdlK5sntMe/?igshid=9cqogpaqota6
#folklorgentr#folklor#halkoyunlarıcandır#halkoyunlarıaşktır#halkoyunlari#halkoyunları#halkdansları#halkoyunlarım#horon#trabzon#rize#giresun#gümüşhane#3ayak#üçayak#ağasar#tonya#şalpazarı
0 notes
Video
Teipodu tekrar icat ettiklerini iddia ediyorlar. Sizce nasıl? #ilginçürünler #ilginçşeyler #tripod #üçayak (at Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/BuXSNIFhYvC/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1mijvxwxnwjdt
0 notes
Video
Karadeniz horon Show 💃💃💕🌺🌸🌺🌺 #karadeniz #trabzon #horon #kemençe #yayla #otçular #kızlar #erkekler #üçayak #düğün
0 notes
Note
Aaaaa yani aslında komidin ile gece lambası birleşmiş oldu ortaya tek bir ürün çıktı. Bak bu satış yapabilecek bir fikir.
işte internette diy tarzı rastladığımız şeylerden, bir nevi hobi yani. ürünü de ne için kullanırsan hehe
bu arada komodin (doğrusu buymuş) ve sehpanın anlamlarına ve farklarına bakarken sehpanın farsça üçayak demekten geldiğini öğrendim.
1 note
·
View note
Photo
5 Nefis Albüm... 1- Whyte "Naim" 2021 2- Calgija "Üçayak" 2021 3-Dagar Gyil Ensemble Of Lawra "Dagara - Gyil Ensemble Of Ghana's Upper West Region" 2021 4-Kolektivni Halucinace 'Reality" 2021 5-Asian V.A 'Mien (Yao) - Canon Singing in China, Vietnam and Laos 2021 #dünyayıdinliyorum #ilovemusic #listenandperceive #dinle #dünyamüziği (at Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CRcWkwwAgbx/?utm_medium=tumblr
0 notes
Text
KORONAVİRÜS SALGINI YANLIŞ KURGULU EKONOMİYE MÜDAHALEYİ ZORLUYOR
08.05.2020 / ANAKARA Dünya Aralık 2019’dan beri Covid-19 isimli küresel bir salgın hastalıkla mücadele ediyor. Salgının ortaya çıkardığı birçok gerçek var. Bu gerçeklerden birisi de “Devletin yapısal kurgusunun uygunluğudur.” Salgın, bu kurgunun daha ziyade ekonomik modeli ile ilgili sıkıntıları ve sakıncalarını istismar etmiştir. Devletlerin işbaşında olan yönetimleri istismar edilen hassasiyetleri kriz anında gidermek için çeşitli çabalar içine girmişlerdir. Bazı devletlerin yönetimleri başarılı olurken bazıları ise sınıfta kalmıştır. Oysa bu kurgu ortalık yerde hiçbir sorun yokken, her türlü olumsuz şartları bertaraf edecek şekilde tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Böylesi hem daha az hasarlı hem de daha az maliyetli olur. Geldiğimiz noktada “Devletler ekonomiye müdahale etmeli mi, etmemeli mi?” diye sormak gerekiyor. Bu soruyu şu şekilde sormamız da mümkün: devletler ekonomiye kriz anlarında niye müdahale etmelidir? Burada müdahalenin sınırını belirlemek gerekir. En son yaşanmakta olan küresel salgın, bu sınırın nerelerden geçtiğini büyük bir oranda gösterdi. Bu sınırları çeşitli bilimler kendi terminolojileri ile elbette açıklıyorlardır ancak burada yapılmak istenen herkesin anlayacağı seviyede anlatmaktır. Ekonomiye müdahale, daha ziyade, kapitalist/anaparacı veya özel sektörcü diye anılan modelde ekonomisi olan ülkelerde söz konusu olduğundan, “ekonomiye müdahale söz konusuysa, bu ancak anaparacı ekonomiler için geçerlidir” tespitini yapmakta bir sakınca olmadığını düşünüyorum. Komünist model ile karma ekonomik/devletçi modellerde zaten devlet ekonominin içinde ve yönlendireni olduğundan bu müdahale aranır, beklenir, istenir boyutta değildir. O model zaten kendi kendini tamir edecek tasarımı içinde taşıyor demektir. Halen daha devam eden Korona Virüs salgını sürecinde tüm dünyada görüldüğü üzere bazı anaparacı devletler ana hatlarıyla şunları gerçekleştirdi: 1. İşletmelere, büyüklüğüne veya kar edip etmediğine bakmadan, KREDİ olanağı sağladı. Kredilerde alt sınır ile üst sınır koyan da var koymayan da… 2. İşletmelerde çalışan ve emekçi konumunda olanların işten atılmaması için çeşitli yasaklamalar getirdi. Bu yasaklama için bazı devletler üç ay gibi sınır koyarken bazıları koymadı. 3. Bazı devletler çalışanların ücretlerini bir yıla varan bir süre için üzerine aldı. 4. Bazı devletler işletmelere sosyal güvenlik destekleme primi tahakkuk ettirmedi ve erteledi. Borcu olanları ise olduğu yerde tutarak başlangıç zamanını tam kapasite çalışma sürecine bıraktı. Bazıları ise primlerde indirim sağladı. 5. Bazı devletler vergi tahakkukunu erteledi, tahakkuk edilmiş olanları ise, verginin türüne göre, bir veya birkaç ay ödemesini erteledi. Bazı devletler, bazı işletme dallarının, bazı tür vergilerini ertelemedi ve tahakkuk ettirilmelerini istedi. 6. Bazı devletler kendilerince stratejik olan bazı şirketleri kurtarma yoluna gitti. Bunların belli bir yüzdesini alanların yanında tamamına el koyanlar da oldu. 7. İşletmelerin stoklarında bulunan tam mamullerin tümünü satın alan uygulamalar da görüldü. 8. Bazı devletler dışa sattıkları mallara satış yasağı getirdi. Kimisi buna bir süre koydu, kimisi ise koymadı veya ikinci bir emre kadar dedi. 9. Bazı devletler dışalımı kapattı. İç piyasada üretilenlerin devamlılığını ve tüketilmesini sağladı böylelikle. Bu yapılanların sosyal devlet anlayışının içinde olup olmadığını tartışmak bu yazının konusu değildir. Kaldı ki tüm bunlar, devletin varlık nedeni olan ülke insanının, gereksinimleri için yapıldığı ortadayken, bunun sosyal devlet anlayışını uygun olup olmadığını tartışmak ancak kötü niyetlilerin yapacağı bir iştir. Bu aşamada şu sorulabilir: Zaten devlet halkından en başta vergilendirme yoluyla olmak üzere çeşitli araçlar üzerinden aldığı ve yine o halk için kullanmak zorunda olduğu parasal varlığı harcamıştır, bunu yapmayacaktı da ne yapacaktı? Bu soruya yanıt veremeyen devletlerin varlığını görmek de bu salgında mümkün oldu. Bu bağlamda “sosyal devlet kavramı sadece kriz anlarında değil her zaman hatırlanmalı ve gündemde olmalıdır” demek gerekir. Gelelim, hatalı davranan tüm devletler olan ve duyar gibi olduğum söylediklerinize: 1.Madem işletmelere kredi açacak veya açtıracak gücün var, o zaman ne demeye fahiş vergiler alırsın? Vergi oranlarını makul ve ödenebilir seviyelerde tut ve kriz zamanlarında ileri-geri yapma. Yardım etmek durumunda kaldığın insanlar kendi birikimleri ile o krizi atlatabilsin. 2.Madem SGK primlerini azaltabiliyordun ne demeye şirketlere çile çektirdin? Ne demeye maliyetlerin artmasına ve halkın daha pahalıya mal satın almasına neden oldun? Ne demeye SGK sistemine borçlu kurum, kuruluş, şahıs yarattın? Niye halkın birikim sağlamasına yönelik özendirici olmadın? 3.Bankalardan sağlanan ve çarpıcı isimler verilen destekleme kredilerinin faiz oranları bu denli düşük olabiliyorsa, ne demeye bunu başlangıçtan beri sağlamadın? Niye işletmelerin kredi yollarını açık tutacak şekilde düşük prim ve faiz oranları belirlemedin, işletmeleri devlete ve bankalara borcunu ödeyemez hale getirdin? 4.Maksadın ölümü gösterip sıtmaya razı etmek mi, “en büyük devlet” dedirtmek ve diz çöktürmek mi? Bu tür soruları çoğaltmak mümkündür. Bu kadarı bile konunun anlaşılmasına yeterlidir. Devam etmekte olan salgın sürecinde her insanın gözlemlediği gerçekleri ve konu hakkında aklından geçenleri belirttikten sonra tartışılması artık bir gereklilik olan “ekonomik modellerin” krizlere vereceği tepkiler o modele ne kadar uyum sağlar ve başarı oranı ile başarı sürekliliği ne kadardır sorusuna. Ekonomik modelleri iyi bilenler her modelin bu tür sürece nasıl tepki vereceğini de zaten bilirler. Bilmeyen ise geniş halk kitleleridir. İşte, bu bilinmeyeni “ıslak adama” anlatır gibi anlatmayı deneyeceğim. Ancak yine de anlaşılmayan yanları olacaktır. Bu tek taraflı konuşma esnasında akla gelebilecek soruları sıralamak gerekirse; -Küresel salgın sürecinde, ekonomilere müdahale etmek kapitalizm ile uyuşur mu? Uyuşur ise neden uyuşur? -Bu süreçte, yukarıda çeşitli örneklerini verdiğimiz devlet müdahalesi, komünist ekonomik model uygulaması mıdır yoksa insanların, aslında, komünist ekonomik modelin daha rahat, huzurlu ve bağışıklık siteminin daha güçlü olduğunu görmesinden dolayı komünist ekonomik modele kayışın ilk evresi midir? Tam bu noktada, komünizm ve sosyalizm arasındaki farklılaşmanın temel nedenlerinden biri olan “üretim araçlarının tek elde toplanması ile üretim araçlarının dağıtılması arasındaki uygulamada hangisi daha iyidir” tartışmasına girilmeyeceğini belirtmek gerekir. Aslında, yukarıdaki sorulara verilen asıl yanıt devletlerin kuruluş aşamasındaki tercihlerinde yatar. Her devlet kuruluş veya yeniden yapılanma aşamasında, devlet kurgusunun ve onun varlık nedeni olan milletin rahatlığını, huzurunu, mutluluğunu, ekonomik refahını, sosyal adalet gereksinimlerinin giderilmesi, hukuki adaletin, hak ve özgürlüklerinin sağlanması için birçok ögeyi dikkate alır. Bunlardan öyle üç tanesi vardır ki olmazsa olmaz veya “üçayak” diye nitelendirilebilecek olanlardır. Nelerdir bunlar, bakalım: -Ekonomik model, -Yönetim şekli, -Yaşam tarzı. Bu üç modelin ana alt unsurlarına bakmakta yarar var. Ekonomik model Komünizm: Her ne kadar çoğu kişi bunu yönetim şekli olarak sunuyorsa veya sanıyorsa da çok kötü yanılıyorlar. İlk durakları yıkamayacakları bir duvardır ve ona çarparak dururlar. Komünizm tamamen bir ekonomik modeldir. Üretim araçlarının bir elde -tercihen ve özellikle devletin elinde- bulundurulması ve ürünün hakça paylaşılması üzerine kurgulanmıştır. Ürün çeşidi ve miktarı az olan steplerde/bozkırda ve çeşitli nedenlerden dolayı kuşatılmış veya enterne edilmiş halde yaşayanların ekonomik modeli olarak ortaya çıkmıştır. Çok az olan ürünün topluma hakkınca paylaştırılması esasına dayanır. Bu modelde haksız kazanç deyimi yoktur. Haliyle sosyal devlet anlayışını destekleyen bir modeldir. Devletçilik (karma ekonomi): Devletin, komünizmde olduğunun tersine, üretimin her boyutunda ve aşamasında olmaması ile açıklanabilir. Çok pahalı, stratejik önem arz eden, vurgunculuk oranı fazla olan üretim alanlarında -tercihen ve özellikle- devletin öncü veya tekel olması, diğer alanların kontrollü bir şekilde daha ziyade anaparacılara (özel sektör) bırakılması şeklinde kısaca açıklamak da mümkündür. Ancak çok sağlam tasarlanmış kontrol elemanları ile üretimin, piyasanın ve fiyatların kontrol edilmesi gerekir. Bu modelde haksız kazanca izin verilemez. Sosyal devlet anlayışını ciddi oranda destekleyen bir modeldir. Anaparacılık: Nerdeyse tüm üretimin, ahlaksız olduğu savlanan ve esasında her seferinde ispatlanan sermaye babalarına bırakıldığı modeldir. Her kim ki ben bu modelde piyasayı kontrol ederim derse, bilin ki yalan söylüyordur. İstediğiniz kadar anti tröst, anti tekel yasaları getirin o yasayı uygulayacak olan da bir insandır ve anaparacılıkta esas olarak önce “insanların fiyatı” belirlenir. Kısacası toplum bunların insafına bırakılmıştır, piyasa üzerinde kontrol mekanizmaları yoktur, olamaz da. Ne demiştik, unutmayın, bu modelde önce insanın fiyatı belirlenir. “Satılık olmayan insan yoktur, yeter ki doğru rakamı söyle diye de bir yaklaşım” vardır ve bu yaklaşım tüm ahlaksızlığı ortaya serer cinstendir. Bunların yanında ana paracılığın temelinde vergi kaçırmak; tahakkuk eden vergiyi ödememek, çok zor durumda kalındığında bunları takside bağlamak ve onu da ödememek; çok yüksek kar oranları yani bire mal edileni en az yüz katına, bin katına satmak, zaten bu yüzden sanayi üretiminde olmak; tüketilmesine gerek olmayanı bir şekilde tükettirmek, alınan kredileri ödememek gibi bu işin anayasası diyeceğimiz her türlü ahlaksızlık vardır. Hal böyle olunca, kapitalizmin sosyal devlet anlayışını desteklediğini söylemek mümkün müdür? Bazı ülkelerin yöneticileri şirket yönetir gibi ülke yönetmek arzusundadır. Devlet ve onu görevlendiren millet kimsenin malı değildir ve kişisel bir yönetim söz konusu olamaz. Anaparacı ekonomik modele sahip bir devlet kurgusu her an böyle bir açmaz ile karşı karşıya kakabilir. Sosyal devlet anlayışını ekonomik modelden ayrı düşünmek konuya eksik bakmaktır. “Devlet vergisini toplar, yeri ve zamanı geldiğinde de sosyal devletin gereğini yapar” denebilir. Evet, derken kolay ama uygularken denildiği kadar kolay değil, hatta olanaksız. Vergi toplayamayan devletler ne yapacak kriz anlarında? Üç beş adet IBAN numarası vermek zorunda kalınabilir. Bildiğiniz üzere bu da gerçekleşti. Sosyal devlet anlayışı paranın kazanıldığı ekonomik modelden bağımsız düşünülemeyeceği gibi, devlet kurgusu içinde yer alan herhangi bir ögeden de bağımsız düşünülemez. Yönetim modeli Cumhuriyet: Herkesin bildiği şekilde halkın kendini yönetmesini istediği insanları seçmesidir. Yargı, yasama ve yürütme kesin çizgilerle ayrılmıştır. Egemenlik kesinlikle o sınırlar içinde yaşayan bireylerin elindedir, kimseye verilmez. Ancak sandığa gidip kendisine gösterilen kişiye oy vermek cumhuriyet kavramına uygun değildir. Oy veren kişi kendisini en iyi şekilde yöneteceğine inandığı kişiye oy verebilmelidir. Mevcut siyasi partiler anlayışında bu mümkün değildir. Bu sistem “kişi hak ve özgürlüklerinin sağlanmasında” en önemli yeri tutar. Meşrutiyet: Halk yönetiminin yanında bir imtiyazlı sınıfın veya (genelde) ailenin olması olarak karşımıza çıkar. Bu tür yönetim şekli artık simgesel konuma gelmiştir. Mesela hiçbir işlevi kalmamış olan İngiltere, Hollanda, Belçika, İsveç kraliyet ailelerinin varlığı gibi. Bunlar meşrutiyet gibi görünürler ama birçok cumhuriyet uygulamasından daha ileri seviyededirler. Yasama, yargı ve yürütme tamamen birbirlerinden ayrı ve birbirlerini denetler niteliktedir. Mutlakiyet: Toplumun bir kral, zümre, aile, soy, parti gibi ilkel anlayış ile yönetilmesidir. Bu tam da özel sektör şirketlerinin yönetilmesi yöntemidir. Şirketin sahibi kimse onun dediği olur. Mutlakıyette otokrat, teokratik, oligark, askeri yapılanmalar ve yönetimler kendilerine alan bulur. Toplum ruhuna aykırı bir yönetim şeklidir. Çünkü insan haysiyetine aykırıdır. Yasama, yürütme ve yargılama tamamen bağımlı ve taraftır. Daha açık anlatımı ile böyle ülkelerde bu denilenler “tek ağız” ile yerine getirilir Yaşam tarzı Demokratik: Herkesin eşit oy hakkına sahip olduğu ve aykırı dahi olsa tek oyun sahibine karşı hesap vermenin öne çıkarıldığı anlayıştır. Asla yönetim şekli değildir, yaşam tarzıdır. Oradan bir yerden gelen en cılız sese dahi kulak vermektir, eciş bücüş yazıya bile ne anlatıyor diye bakmak ve görmektir. Bu yaşam şeklinde herkes ve her şey değerlidir. Kim ne yapıyorsa diğerlerinin de bunu yapmaya hakkı vardır düşüncesi hâkimdir. O yapılanlardan rahatsız olacaksa kendisi de onu yapmama otokontrolünü insanlara aşılayan bir tarafı vardır. Aşı tutmayan kişilere karşı toplumca mücadele edilir. Demokratik yaşam tarzı insanların kolayca ulaşamayacağı bir yaşam tarzıdır. Çünkü bencilliği değil toplumculuğu öne çıkarır ve bunun için de etkili bir eğitim-öğretim sistemine ihtiyaç duyar. Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığı insanların kişisel bağımsızlıkları kadar önemli ve dokunulmazdır. Faşizm: Kısacası kelle koparmaktır, ben dedim oldu anlayışıdır. Kimse hâkim otoritenin dediğinin dışına çıkamaz, çıkan olursa susturulur. Böylesi bir yaşam tarzında, pek tabi ki yasama, yürütme ve yargı tamamen bağımlı ve yandaştır. Her devlet kurgusu, başlangıçtan itibaren yüz yüze kaldığı yaşamsal gerçekleri sonuca ulaştırmak zorundadır. Bu üç model içinden kurgusuna en uygun olanı seçmelidir. Biraz beyin jimnastiği yapalım: Yönetim şekli olarak cumhuriyet benimsenmiş ise yaşam tarzı olarak faşizm seçilemez. Çünkü cumhuriyet kavramında halkı yönetecek bir zümre veya küme yoktur. Cumhuriyet yönetim şeklini seçenler demokratik yaşam tarzına yönelir. Yönetim şekli olarak mutlakiyetçilik seçilmişse ekonomik model olarak komünizm uygun olabilir ama o yöneticilerin hırsız ve yalancı olmaması gerekir. Mutlakiyetlerde yalancı ve hırsız olmayan bir yönetim kadrosuna tarih henüz tanık olmamıştır. Çünkü zaten onlar yönetmeye çalmak için taliptirler. Mutlakiyetçi yönetim şeklinde demokratik yaşam tarzı söz konusu olamaz. Olsa bile o anki yöneticinin kişiliği ile alakalıdır, o ölünce yerine gelen aynı olacak diye bir kural yoktur. Eğer bir devlet yönetim şekli olarak CUMHURİYETİ seçmişse, yaşam tarzı olarak DEMOKRASİYİ, ekonomik model olarak da KOMÜNİZMİ seçebilir. Bunlar birbirlerine uygundur. Bunun yanında CUMHURİYET, DEMOKRASİ ve DEVLETÇİLİK de oldukça uygundur, sorun çıkmadan yaşanabilir. İdealize edilmiş uygulamalarda CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE ANAPARACILIK da uygun olabilir. Ancak çok güçlü piyasa denetim kuralları oluşturulmalı ve ödünsüz uygulanmalıdır. Bir devlet yönetim şekli olarak cumhuriyeti seçerse, yaşam tarzı olarak faşizmi seçemez. Birbirlerine hiç uymaz. Ancak sahtekârların, diktatoryanın, teokrasinin iş başında olduğu bazı ülkelere baktığımızda altı şişhane, üstü gazhane uygulamalar görürüz. Suriye Arap Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti gibi… İnceleyelim: Suriye Arap Cumhuriyeti demek Arapların öne çıkarıldığı bir yönetim anlayışı var demektir ve bir etnik öne çıkarıldığından cumhuriyet ile hiçbir ilgisinin olmadığı, diktatorya olduğu her halinden bellidir. Aynı şekilde İran İslam Cumhuriyetinde de İslam’ın, yani teokrasinin/din adamlarının, yani mutlakıyetin olduğu ve aynı anda cumhuriyetin olamayacağı açıktır. Benzer şekilde bir parti diktatoryasının hüküm sürdüğü Çin Halk Cumhuriyeti de, içinde her ne kadar halk geçiyorsa da, komünist partiye üye olanların ülkeyi yönettiği bir uygulamadır. Bu gibi cumhuriyet tanımlamaları insanları kandırmaya yöneliktir, itibar edilmemelidir. 1923 yılında tüm nitelikleri belirlenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetim şekli olarak CUMHURİYETİ, yaşam tarzı olarak DEMOKRASİYİ, ekonomik model olarak da (daha ziyade) ANAPARACILIĞI/ÖZEL SEKTÖRÜ seçmiştir. Bunlar birbirleri ile uyumludur ama yukarıda bahsettiğim gibi çok güçlü denetim kuralları ile. Ekonomik model için Birinci İktisat Kongresi (Şubat 1923 İzmir) kararlarına bakmak yeterlidir. İktisat kongresinde özel sektörün teşvik edildiği ve öne çıkarıldığı görülecektir. Ancak iş beklenildiği gibi olmamıştır, yürümemiştir. Halk kendisinden beklenen sermayeyi çeşitli nedenlerden dolayı ortaya sürememiştir. Tam bu noktada dikkatleri bir noktaya çekmekte yarar var. Daha devletin yönetim şekli belli olmadan ekonomik model bir kongre ile belirlenmiştir. Bu önemlidir. Bu arada dünya ekonomik buhranı patlamıştır. İktisat kongresinden tam on yıl sonra (1933), ülke devletçilik modeline geçmiştir ve asıl ekonomik büyüme ve atılımlar ondan sonra yaşanmıştır. Bu da taşların yerine oturduğunu göstermektedir. Derken dünya savaşı tüm dünyayı kasıp kavurmuştur ve aslında bu iki önemli olay, bu topraklar için DEVLETÇİLİK modelinin altını, ANAPARACILIĞIN ise üstünü çizmiştir. Türkiye en kısa zamanda 1933 yılında deneyimlerle elde ettiği kurguya dönmek ve bununla yoluna devam etmek zorundadır. Halk istedi diye anaparacı ekonomik model uygulanamaz. Halk bunu istemiştir ancak bunu bilgisizce yapmıştır. Devleti yönetenler de işlerine böylesi geldiği için halkın isteğine karşı durmamıştır. Gelinen noktada aynı halk bu sefer “sosyal devlet” anlayışını da istiyor ama çelişkili davrandığının farkında değil. Nasıl olacak bu? Devletin kasasında para yok. O parasız devlet, kendine vergi ve SGK borcu olan anaparacı şirketlerden bunları tahsil etmediği gibi ya affediyor ya da kasada ne varsa yine bunlara aktarıyor. Sahi, nasıl olacak bu, ey halk? Şu bir gerçektir ki anaparacı model asla sosyal devlet anlayışını desteklemez. Desteklediği zaman asıl maksadı olan karlılık işlevsiz kalır. Kurguda uyum çok önemli bir ögedir. Bu üç ana etmen birbirleri ile uyum içinde olmak zorunda olduğu gibi o ülke sınırları içinde yaşayan toplumun yapısı ve coğrafya ile de uyumlu olmak zorundadır. Bu ülke için en uygun birleşimi özetlemek gerekirse CUMHURİYET-DEMOKRASİ-DEVLETÇİLİKDİR. Kriz anlarında ekonomik model olan devletçilik yerine komünizmi önerenler olabilir. Doğrudur. Ancak bu asansör değildir, bir aşağı bir yukarı gitsin. Ayrıca böylesi bir değişim yapısal sorunlara neden olur, diğer ögelerle arasındaki uyum bozulur. Ekonomik modeller, kriz anları hariç, uygulanmaya başladığında ilk meyvelerini 3-5 yıllık vadede vermektedir. Yerine oturması ise 15-20 yıllık bir süreyi almaktadır. Bu nedenlerden dolayı, kriz anlarında, daha “sıkı devletçilik” modeli bazı kapsamda kalıcı, bazı kapsamda geçici olarak uygulanabilir. En yaygın kullanımı ile sıkı devletçilik devletleştirme, toplum hayatını ilgilendiren ve vurgunculuğu sıkça yapılan ürünlerde tekelleşme olarak karşımıza çıkar. Salgın sonrası kısa ve orta vadede, bazı ülkelerin yönetim, yaşam tarzı ve ekonomik model üzerinde değişiklikleri gideceğini değerlendirmek yanlış olmasa gerek. Zaten ulus-devlet kavramına doğru bir yöneliş var. Ulus-devlet kavramı ekonomik model olarak ciddi bir devletçilik önerir. Bunun yanında yaşamsal önemi olan tüm ürünlerin, ne pahasına olursa olsun ülke içinde üretimini öne alır. Bunlar ayrı bir yazının konusu olacak kadar kapsamlıdır ancak bir sonuç olarak ortaya çıktığını ve bu sonucun yukarıda sözü edilen kavramlarla yakından ilgili olduğu açıktır. Read the full article
0 notes
Text
0 notes
Text
Cep telefonunuzda harika fotoğraflar çekmek için ipuçları! I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/cep-telefonunuzda-harika-fotograflar-cekmek-icin-ipuclari/
Cep telefonunuzda harika fotoğraflar çekmek için ipuçları!
Cep telefonunuzda harika fotoğraflar çekmek için ipuçları!
Cep telefonlarındaki kameralar çok uzun bir yol kat etti ve şimdi çarpıcı fotoğraflar çekebiliyor. Cep telefonlarımız her zaman yanımızdayken, toplu halde artık mobil cihazlarımızda her yıl milyarlarca fotoğraf çekiyoruz.
Cep telefonunuzda harika fotoğraflar çekmek için ipuçları!
Hızlı bir fotoğraf çekmek için cep telefonlarımızı kullanabilmek kolay ve kullanışlıdır, ancak harika fotoğraflar mı? Cep telefonunuzda harika fotoğraflar çekmenize yardımcı olacak 13 ipucumuz var.
Cep telefonunuzdaki kameranın özelliklerini öğrenin . Yeni cep telefonlarının sahip olduğu yeteneklere şaşıracaksınız! Ayrıca, fotoğraf çekerken hangi ayarları ve özellikleri kullanabileceğinizi de anlarsınız (yalnızca göster ve çek yaklaşımı yerine). Örneğin, daha yeni iPhone’larda Portre modu ola��anüstü fotoğraflar üretebilir. Apple’ın iPhone’da çekim için harika ipuçları var ve Samsung Galaxy fotoğraf makinenizle fotoğraf çekmek için destek bilgilerinde bulunuyor .
Fotoğraf çekerken cep telefonunuzu sabit tutun . Ellerimizi sabit tut ve dirseklerini yanlarına al. Cep telefonu fotoğrafçılığı gerçekten merak ettiğiniz bir şeyse, üçayak kullanmayı deneyin. Cep telefonunuzu standart bir kamera tripoduna bağlayan özel ekler vardır.
Flaşı kapatın ve mümkün olan yerlerde doğal ışık kullanın . Mobil kameralar uzun bir yol katetse de, genellikle flaşla harika bir fotoğraf çekmek için mücadele ediyorlar. Yani yapabilirseniz, flaşı kapalı bırakın ve doğal ışık kullanın. Ya da trafikten veya çevresindeki binalardan gelen geceleri olduğu gibi diğer ortam ışıklarını bile. Bu aynı zamanda gölgeler ve siluetlerle oynamanın ve eğlenmen için bir fırsat verecek.
Dijital olarak yakınlaştırmaktan kaçının . Telefonunuzu yakınlaştırmak için çimdiklediğiniz veya kaydırdığınız yer burasıdır. Evet, uzaktan fotoğraf çekerken yakınlaştırmak cazip gelebilir, ancak bu görüntü kalitesini düşürebilir, böylece fotoğraf bulanık, grenli veya pikselli görünür. Yapabiliyorsanız, konuya yaklaşın veya fotoğrafı daha sonra kırpın. Bazı yeni iPhone ve Samsung Galaxy cep telefonları artık dijital yakınlaştırmanın yanı sıra optik yakınlaştırmayı da içeriyor, bu nedenle yakınlaştırmanız gerekirse, fotoğraf makinesinin optik olarak nasıl yakınlaştırdığını ve bu işlevi nasıl kullandığını öğrenin.
Üçte bir kuralını izleyin . Konunuzu yalnızca merkeze koymadan ve fotoğraf çekmeden önce , üçte bir kuralını düşünün . Bu, görüntüyü üçe ayırmakla (yatay ve dikey) ilgilidir, bu yüzden dengeli bir fotoğraf çekiyorsunuz. Merkez dışı görüntüler daha dinamik görünebilir. Birçok cep telefonunda bunu yapmanıza yardımcı olacak kılavuzlar bulunmaktadır! Izgara çizgileri 3 × 3 bölümler gösterecek ve ufku düz tutmanıza ve fotoğrafınızı dengelemenize ve oluşturmanıza yardımcı olacak. Bunları iPhone veya Samsung Galaxy cihazınızda kullanmak için: – iPhone: Ayarlar> Kamera> Izgara – açık – Samsung Galaxy: Kamera uygulamasını başlat, Ayarlar’a git, ‘Izgara çizgileri’ni bul ve aç.
Aksiyon çekimleri için seri çekim modunu kullanın , böylece daha sonra gözden geçirebilir ve en iyisini seçebilirsiniz.
Size daha iyi bir fotoğraf verecek olanı görmek için HDR’yi normal modla test edin. HDR size yüksek kontrastlı sahneler sunacaktır, bu yüzden gidişatınız buysa açın.
Harici lens ile bir sonraki seviyeye geçin . Evet, cep telefonunuza takılan harici bir mercek alabilirsiniz. Bir dış mercek size yeni bir bakış açısı ve daha fazla seçenek verebilir, geniş açı ve balık gözü lens düşünüyorum. Bir tane almadan önce (isterseniz) araştırmanızı yapın ve fotoğrafçılık ihtiyaçlarınız için ve ayrıca akıllı telefonunuzun türü için en iyi lens eklentisini bulun.
Farklı açıları deneyin . Sadece durup göz seviyesinden fotoğraf çekmeyin, bunun yerine açıları deneyin. Dizlerinin üstüne çök ya da yere yat. Fotoğrafları farklı açılardan çekin, tamamen yeni bir bakış açısı bulun ve fotoğraflarınızı daha unutulmaz kılın.
Yapabiliyorsanız, pozlananlar yerine samimi fotoğraflar çekin . Pozlanan fotoğraflar, aile ve arkadaşların bir araya geldiği anılarını yakalamak için mükemmel olsa da, insanların samimi çekimleri, poz veren fotoğraflardan çok daha ilginç ve daha fazla duygu ifade edebilir. Bir sonraki aile etkinliğinizde veya arkadaşlarınızla yakalayın, olabildiğince çok sayıda gizli fotoğraf çekin, ardından kazananları korumak ve diğerlerini silmek için bunları daha sonra gözden geçirin. Seveceğiniz bazı taşlar bulacaksınız.
Yansımaları ile oynayın . Sadece gözlerimiz yansımalar için değil, aynı zamanda olağanüstü fotoğraflar oluşturmak için de kullanılabilir. Büyük su kütleleri, su birikintileri, bardaklar, ayna, güneş gözlüğü, diğer yansıtıcı yüzeyler – çalışmak için yansımaları bulmak için kutunun dışında düşünün.
Düzenlemeyi kucakla! Fotoğraflarınızı görsel olarak çekici yapmak için fotoğraflarınızı düzenlemekten korkmayın. Cep telefonunuz güçlü bir bilgisayardır ve bir dizi düzenleme uygulaması bulacaksınız ya da yazılımı kullanarak bilgisayarınızdaki fotoğrafları düzenleyebilirsiniz.
İyi eğlenceler!
Kaynak: Moiira % Etiketler%
0 notes
Video
Kastamonu Üniversitesi Trabzon Yöresi horonlariyla... 2019 TÜSF Klasman Final – Kastamonu Üniversitesi – Trabzon Yöresi Videonun tamamına sitemizden ulaşabilirsiniz. #folklorgentr #folklor #halkoyunları #tüsf #horon #kastamonu #kastamonuüniversitesi #trabzon #üçayak #düzhoron #instafollow #instalike #instagram #instatoday https://www.instagram.com/p/CCvaCtVHK9I/?igshid=1a6tlyr0n5vem
#folklorgentr#folklor#halkoyunları#tüsf#horon#kastamonu#kastamonuüniversitesi#trabzon#üçayak#düzhoron#instafollow#instalike#instagram#instatoday
0 notes
Text
Yelkovan'ın Akrep Zehrine Karşı Bağışıklığı
yetişmekten daha etkilidir geç kalmak. karşındakini ne kadar sinirlenirse, sen o kadar güçlü hissedersin kendini.
üç ayaklı siyah bir iskemle hayal edersin beyaz bir duvarın önünde, bir kovboy şapkası masa lambasının başında. bir Picasso hayal edersin,…
Yazıyı Görüntüle
#313#akrep#üçayak#beyaz duvar#birilerine geç kalmak#diken#diz çökmek#doktor#güçlü#geç kalmak#gitar#gitar soloları#hayal#ince mi teli#kartal#kitap#kocaman#kovboy şapkası#koyu yeşil dilli yapraklar#meşgul#Picasso#saçmalama#siyah#siyah iskemle#yelkovan#yetişmek
0 notes
Text
LED Projektör: Acer C250i
Acer C250i, kablosuz bağlantı özelliği, herhangi bir yüzeye yansıtma imkanı tanıyan benzersiz tasarımı ve tek şarjla 5 saate kadar kullanım ömrüyle öne çıkıyor.
Dünyada ilk kez otomatik dikey moda sahip olan Acer C250i, akıllı telefondan görüntü paylaşımını zahmetsiz bir hale getiriyor. Hiçbir ayar gerektirmeden akıllı telefon ekranındaki görüntüyü otomatik olarak dik şekilde yansıtabilen C250i, her yerde her zaman kullanılabilecek esnekliği sunuyor. Bu yenilikçi otomatik dikey mod sayesinde kullanıcılar, dikey video görüşmeleri veya canlı yayın oturumları da (örneğin Facebook veya Instagram’da) doğrudan kablosuz olarak yayınlayabiliyor. Kenar düzeltme özelliği ise ekrandaki içeriklerin her açıdan düzgün görünmesini sağlıyor.
Stant Olmadan Çok Açılı Projeksiyon Benzersiz bir tasarımla kullanıcıların karşısına çıkan C250i’nin bükülmüş silindir formunda olması, stant veya üçayak gibi aksesuarlara gerek olmaksızın her yüzeye yansıtma yapabilmesini sağlıyor. Kullanıcılar, silindir formundan yararlanarak, yan konumda kullandıkları C250i’yi basitçe döndürerek içeriklerini ister duvarda isterse tavanda görüntüleyebiliyor. Bulundukları mekana en uygun açıyı bulmayı mümkün kılan projektör, günlük kullanım için de son derece esnek.
Yüksek Kaliteli Görüntü Performansı ve Zengin Bağlantı Seçenekleri Full HD çözünürlük sunan taşınabilir LED projektörle, akıllı telefonlardan kablosuz olarak bağlanıp görüntü yansıtmak son derece kolay. Hem Android hem de iOS destekli C250i, kompakt yapısı ve fonksiyonelliği sayesinde hareket halindeyken dahi üst seviye kullanım kolaylığı vadediyor. Kablosuz bağlantı yeteneklerine ek olarak masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar için bir HDMI girişine sahip olan cihazda USB Type-C ve Type-A girişleri de mevcut. Kullanmak için herhangi bir ek yazılım veya kuruluma ihtiyaç duymayan C250i ile doğrudan USB bellek üzerinden, bir bilgisayara ihtiyaç duymadan da yansıtma yapmak mümkün.
C250i’nin LED modülü 30.000 saate varan çalışma ömrü sunuyor. %100 NTSC uyumlu renk gamı, 300 ANSI lümen parlaklık ve 5000:1 kontrast oranı da cihazın diğer özellikleri arasında yer alıyor. C250i ayrıca telefonları her yerde şarj etme olanağı sunan bir taşınabilir şarj cihazı görevi görüyor. Tek şarjla 5 saate kadar kullanım ömrü sunan C250i’nin 5 W’lık dahili Bluetooth hoparlörleri, film veya TV programları izlerken sınıfının en iyi ses kalitesini sunuyor.
Fiyat ve Bulunabilirlik Acer C250i, 3.049 TL fiyatla satışa sunuldu.
source https://www.kocaali.com/teknoloji/led-projektor-acer-c250i-h14761.html
0 notes
Text
Yelkovan'ın, Akrep Zehrine Karşı Bağışıklığı
yetişmekten daha etkilidir geç kalmak. karşındakini ne kadar sinirlenirse, sen o kadar güçlü hissedersin kendini.
üç ayaklı siyah bir iskemle hayal edersin beyaz bir duvarın önünde, bir kovboy şapkası masa lambasının başında. bir Picasso hayal edersin,…
Yazıyı Görüntüle
#313#akrep#üçayak#beyaz duvar#birilerine geç kalmak#diz çökmek#doktor#güçlü#geç kalmak#gitar#gitar soloları#ince mi teli#kartal#kitap#kovboy şapkası#koyu yeşil dilli yapraklar#meşgul#Picasso#saçmalama#siyah iskemle#yelkovan#yetişmek
0 notes