#öfke kontrolü nasıl kontrol edilir
Explore tagged Tumblr posts
bakirkoypsikolog · 1 year ago
Text
Öfke, insan doğasının bir parçasıdır ve herkesin zaman zaman hissettiği bir duygudur. Ancak, öfkeyi kontrol etme becerisi, sağlıklı ilişkiler kurma ve içsel huzurun korunması için son derece önemlidir. Öfke kontrolü, duygusal zeka ve kişisel gelişimin temel bir bileşenidir.
Öfke Kontrolü Nedir?
Öfke kontrolü, öfke duygusunun uygun bir şekilde ifade edilmesi ve yönetilmesini içeren bir süreçtir. Bu, agresif davranışlardan kaçınmak, iletişim becerilerini geliştirmek ve duygusal dengeyi korumak anlamına gelir. Öfke kontrolü, öfkenin kontrolsüz bir şekilde patlama yapmasını engellerken, olumsuz sonuçlardan kaçınmamıza yardımcı olur.
Neden Öfke Kontrolü Önemlidir?
Sağlıklı İlişkiler: Öfke, ilişkilerde sık sık sorunlara neden olan bir duygudur. Kontrolsüz öfke, tartışmaların şiddetli hale gelmesine ve ilişkilerin zarar görmesine yol açabilir. Öfke kontrolü becerilerine sahip olmak, başkalarıyla sağlıklı iletişim kurmayı ve anlaşmazlıkları yapıcı bir şekilde çözmeyi sağlar.
Fiziksel ve Zihinsel Sağlık: Kronik öfke, stres seviyelerini artırabilir ve fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Yüksek tansiyon, kalp problemleri ve bağışıklık sistemi zayıflaması gibi sağlık sorunları, sürekli olarak yüksek düzeyde öfke yaşayan insanlarda daha yaygın görülür. Öfke kontrolü, stresin azalmasına ve fiziksel sağlığın korunmasına yardımcı olur.
İçsel Huzur: Kontrolsüz öfke, bireysel refahı ve içsel huzuru olumsuz etkiler. Öfkenin yönetilmesi, duygusal dengeyi sağlamaya ve daha sakin, daha mutlu bir yaşam sürmeye yardımcı olur. İyi bir öfke kontrolü stratejisi, duygusal zeka ve kişisel gelişim açısından büyük önem taşır.
Öfke kontrolü, duygusal sağlık ve iyi ilişkiler için önemli bir beceridir. İşte öfke kontrolünün neden önemli olduğunu açıklayan bazı nedenler:
Sağlık ve Refah: Sürekli öfke duymak, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Yüksek düzeyde öfke, kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, uyku sorunları ve baş ağrıları gibi sağlık sorunlarına neden olabilir. Öfke kontrolü, stres seviyelerini azaltır, genel refahı artırır ve fiziksel sağlığı korur.
İlişkiler: Öfke kontrolü, sağlıklı ilişkiler kurmak ve sürdürmek için önemlidir. Kontrolsüz öfke ifadeleri, insanlar arasında güvensizlik, iletişim sorunları ve duygusal yaralar açabilir. Öfke kontrolü becerilerini kullanmak, diğer insanlarla daha empatik ve anlayışlı bir şekilde iletişim kurmayı sağlar. Böylece, ilişkilerde daha az çatışma yaşanır ve daha iyi bir iletişim ortamı oluşur.
Karar Verme: Yoğun öfke duyduğumuzda, düşünme ve karar verme becerilerimiz olumsuz etkilenebilir. Öfke anında verilen ani kararlar, genellikle pişmanlık duyulan veya sorunlara yol açan kararlar olabilir. Öfke kontrolü, duygusal zekayı artırır ve daha dengeli ve mantıklı kararlar almamıza yardımcı olur.
İş Performansı: Öfke, iş yerinde performansı olumsuz etkileyebilir. Öfkeli bir şekilde tepki vermek, profesyonel itibarı zedeler ve iletişim problemlerine yol açabilir. Öfke kontrolü, stresli iş ortamlarında sakin ve etkili bir şekilde tepki vermemizi sağlar. Böylece, iş ilişkilerini güçlendirir, işbirliğini teşvik eder ve verimliliği artırır.
Kendini İfade Etme: Öfke kontrolü becerileri, duygusal durumları daha etkili bir şekilde ifade etmeyi öğretir. Kontrolsüz öfke ifadeleri yerine, daha yapıcı ve olgun bir şekilde duyguları ifade etmek, karşılıklı anlayış ve çözüm odaklı iletişimi teşvik eder.
Tumblr media
Öfke kontrolü, duygusal zekayı artırır, sağlığı korur, ilişkileri geliştirir, karar verme becerilerini iyileştirir ve iş performansını destekler. Öfke kontrolü, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları birçok durumda önemli bir beceridir. İşte öfkeyi kontrol etmeye yardımcı olabilecek bazı stratejiler:
Nefes Almak: Öfke anında derin nefes almak, sakinleşmenize yardımcı olabilir. Yavaşça derin nefes alıp vermek, sinir sistemini sakinleştirebilir ve öfkenin yoğunluğunu azaltabilir.
Zamanı Verin: Öfkelendiğinizde, tepki vermek yerine biraz zaman verin. Hızlı bir tepki yerine olayı bir süre düşünmek, daha rasyonel bir şekilde yanıt vermenizi sağlayabilir.
Düşünceleri Değiştirmek: Öfke anında zihninizi sakinleştirecek düşüncelerle değiştirmek önemlidir. Kendinize pozitif ve olumlu cümleler söyleyerek öfkenizi yatıştırmaya çalışın.
Empati Kurmak: Karşı tarafın bakış açısını anlamaya çalışmak önemlidir. Empati yapmak, öfkeyi azaltmanın ve daha yapıcı bir iletişim kurmanın bir yoludur.
Stres Yönetimi: Stres, öfkeyi tetikleyebilir. Stres yönetimi teknikleri uygulamak, genel olarak daha sakin ve kontrol edilmiş bir ruh haline sahip olmanıza yardımcı olabilir. Bu teknikler arasında egzersiz yapmak, meditasyon yapmak, hobilerle uğraşmak ve stres azaltıcı aktiviteler yapmak bulunur.
İletişim Becerilerini Geliştirmek: Öfke anında doğru iletişim becerilerini kullanmak önemlidir. Kendi duygularınızı ifade etmek, başkalarının da duygularını anlamak ve saygılı bir şekilde iletişim kurmak öfkeyi kontrol etmeye yardımcı olabilir.
Destek Almak: Öfke kontrolü konusunda zorluk yaşıyorsanız, bir uzmandan yardım almak önemlidir. Bir terapist veya danışman, öfke yönetimi konusunda size rehberlik edebilir ve etkili stratejiler öğretebilir.
Unutmayın, öfke birçok insanın yaşadığı normal bir duygudur, ancak bu duyguyu kontrol altında tutmak önemlidir. Yukarıdaki stratejiler, öfke kontrolünüzü geliştirmenize yardımcı olabilir.
Öfkemizi Nasıl Kontrol Edebiliriz ?
Farkındalık geliştirin: Öfkenizin tetikleyicilerini ve bedensel tepkilerini tanımak için farkındalığınızı artırın. Öfkelendiğinizde hangi düşüncelerin ve duyguların ortaya çıktığını gözlemleyin.
Derin nefes alın: Nefes almak, sakinleşmenize yardımcı olabilir. Yavaş ve derin nefes alarak bedeninizi rahatlatın. Nefes alırken sayıp nefesinizi verirken sayınızı artırarak bir ritim oluşturun.
Zaman kazanın: Öfkelendiğinizde hemen tepki vermek yerine, biraz zaman kazanın. Hızlıca tepki vermek yerine düşünme sürenizi uzatarak daha yapıcı bir yanıt geliştirebilirsiniz.
Olumsuz düşünceleri değiştirin: Öfkeniz sırasında ortaya çıkan olumsuz düşünceleri fark edin ve onları daha yapıcı düşüncelerle değiştirin. Olayları başka bir açıdan değerlendirmeye çalışın.
Empati kurun: Karşı tarafın bakış açısını anlamaya çalışarak empati geliştirin. Başkalarının nedenlerini ve duygularını anlamak, öfkenizi kontrol etmenize yardımcı olabilir.
Stres yönetimi yapın: Öfke genellikle stresin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Stres yönetimi tekniklerini uygulayarak günlük stresinizi azaltın. Egzersiz yapmak, meditasyon yapmak, hobilerle uğraşmak veya rahatlama teknikleri kullanmak bu konuda yardımcı olabilir.
Destek alın: Öfke kontrolü konusunda zorluk yaşıyorsanız, bir uzmana başvurabilir veya destek gruplarına katılabilirsiniz. Bir profesyonel size özel stratejiler ve tavsiyeler sunabilir.
Unutmayın, öfke kontrolü zaman alabilir ve herkes için farklı stratejiler işe yarayabilir. Kendinizi tanımak ve öfkenizi yönetmek için size en uygun olan yöntemleri bulmak önemlidir.
0 notes
eksim · 5 months ago
Text
Psikolog Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Yorumların Önemi
Psikolojik destek almak, ruh sağlığı problemleriyle başa çıkmada önemli bir adım olarak kabul edilir. Ancak doğru psikoloğu bulmak bazen zorlu bir süreç olabilir. Özellikle Ankara'da psikolog arayanlar için internet üzerindeki yorumlar, seçim sürecinde belirleyici bir rol oynar.
İnternet çağında, hemen hemen her şey hakkında bilgiye ulaşmak çok daha kolay hale geldi. Psikologlar da bu durumdan nasibini almış durumda. İnternet üzerindeki forumlar, sosyal medya platformları ve özel inceleme siteleri, kullanıcıların psikologlar hakkında görüşlerini paylaştıkları yerlerdir. Bu yorumlar, özellikle ilk kez psikolojik destek almayı düşünenler için oldukça faydalıdır. Ankara Psikolog Yorum üzerinden ulaşabileceğiniz kullanıcı geri bildirimleri, güvenilir bir psikolog bulmanıza yardımcı olabilir.
Psikolog seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta, psikoloğun uzmanlık alanıdır. Örneğin, öfke kontrolü sorunları yaşayan bireyler, bu alanda deneyimli bir uzmana başvurmalıdır. Öfke kontrol testi uygulayan ve bu konuda danışmanlık veren bir psikolog, kişinin sorunlarına daha etkili çözümler sunabilir. Öfke kontrol testi ile kişinin öfkesini nasıl yönettiği ve bu konuda ne tür zorluklar yaşadığı tespit edilir. Bu sayede, kişiye özel terapi yöntemleri geliştirilebilir.
Anksiyete bozuklukları, modern yaşamın getirdiği stresle birlikte artan bir başka ruh sağlığı problemidir. Anksiyete testi ile kişinin kaygı düzeyi ölçülerek, uygun terapi yöntemleri belirlenir. Anksiyete testi, bireyin günlük yaşamında yaşadığı stres ve kaygı seviyesini anlamaya yardımcı olur. Bu testlerin sonuçları doğrultusunda, kişiye özel bir tedavi planı hazırlanır ve uygulanır.
Psikolog seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise psikoloğun deneyim ve eğitim seviyesidir. Bir psikoloğun, alanında ne kadar deneyimli olduğu, hangi eğitimleri aldığı ve hangi terapötik yaklaşımları benimsediği, tedavi sürecinin başarısını doğrudan etkiler. Bu nedenle, psikolog seçimi yaparken bu kriterlere de dikkat edilmelidir.
0 notes
borittaekin · 2 years ago
Text
Jenerasyonlar içinde z kuşağı hangi yıllar içinde sayılıyor? Yaş grubuna göre z kuşağı ne demek? Davranış alışkanlıklarına göre z kuşağı özellikleri ve yaş aralığı nedir? Tüm bu ve benzeri soruların yanıtlarını birlikte inceleyeceğiz.
Bir nörotransmitter ve hormon olarak dopamin ne işe yarar? İnsan vücudunda ve sinir sisteminde dopamin rolü nedir? Mutluluk hormonları nedir ve dopamin nasıl artar, mutluluk ile nasıl etkisi vardır? Tüm bu ve benzeri soruların yanıtlarını birlikte inceleyeceğiz.
Doğum yıllarına göre x kuşağı hangi yıllar arasındadır? Jenerasyonlar içinde x kuşağı özellikleri nedir? Diğerlerine göre x kuşağı hangi yıl arasındadır? Milenyum öncesi x kuşağı nedir? Bu x kuşağının diğer kuşaklara göre davranış farkları ve yaşam beklentileri nasıl değişiyor? Tüm bu soruların yanıtlarını birlikte inceliyoruz.
Yaşamda strese ne iyi gelir? Gün içinde yorulduğumuzda, kızgın olduğumuzda, duygusal olduğumuzda stres nasıl kontrol edilir? Artan stres düzeyi nasıl normale döner? Yüksek stres düzeyi organları nasıl etkiler? Kendi duygularımızı kontrol altına almak için öfke kontrolü nasıl sağlanır? En uygun ve hızlı stresi çözen ipuçlarını inceliyoruz.
0 notes
avatar1818 · 3 years ago
Text
Tumblr media
#coronavirus
İnsan ikili ilişkilerde kendini kontrol etmeli yoksa kontrolünü karşısındakinin yüklediği duygulara bırakır. Aslında bu iradeyi etkileyen her durum için de kabul edilebilir. Buna iradeyi felç etme adını verebiliriz.
Aslında insanı değerli yapan farkındalıkla iradesini tercih için kullanması ve buna göre de yaşamasıdır. Farkındalığın kaybolması aynı zamanda iradeyi ve tercihin de kaybolması anlamına gelir. Sonuçta istemediğiniz bir hayatı yaşarken kendinizi bulursunuz.
Nasıl mı?
Çok sevdiğiniz biriyle konuşurken güzel giden konuşmanın sizi rahatsız eder şekle dönüştüğünü hayal edin. Başta sakinliği koruma ardından sinirlenme ve sonunda da öfke patlaması yaşadığınızı hayal pencerenizde seyredin. Hiç üzmek istemediğiniz birine bağırdığını, sesinizi yükselttiğinizi hissedin. Normal bir durumda hiç bir zaman üzmek istemiyeceğiniz birini üzmeyi tercih ettiniz. Bunun kabul edilir bir bahanesi olamaz.
Ne oldu?
Farkındalığınızı kaybetiniz; iradeniz konuşmanın yüklediği duygunun kontrolüne geçti; hızlı ve otomatik bir tercihte bulundunuz ve istemediğiniz bir durum yaşadınız, yaşattınız.
Aynı durum olumsuz iç sesleriniz için de geçerlidir. Onlar kontrolü devr alır; size istemediğiniz ve aklınız almadığı yanlışlıkları tercih etmenize ve yaşamanıza neden olur.
Kontrolün siz de olmasını istiyorsanız farkındalığınızı güçlendirin. Lütfen çeldiricilerin oyununa gelmeyin.
.
Düzenleyen- byduyarli
Görsel- Canva-Pixabay-
.
#cetinduyarli
#zelfbewustzijn_nl
#yasammimarlari
#levenarchitects
#genezing
#breathhealer
#helendeadem
#onderbewust
#bevestiging
#believers
#Muslim
#Christian
#Jewish
#Buddha
#bewustzijn
#levenscoach
#behandeling
#meditatie
#reiki
#astralereizen
#bioenergie
#Nederland
#amsterdam
#deventer
#roterdam
#denhaag
#almelo
#zwolle
0 notes
cocukpsikiyatristi · 5 years ago
Text
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Okul öncesi dönemde çocuk psikiyatristleri tarafından en sık konulan tanılardan biri Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğudur (DEHB). Okul öncesi çocuklarda DEHB yaygınlığı yaklaşık % 2-6’dır. Okul öncesinde DEHB’si olan çocukların %60-80��i sonraki dönemlerde de aynı bozukluğu yaşamaya devam eder. Bu dönemde en fazla hiperaktivite ve dürtüselliğin baskın olduğu görünüm bulunur. Bu yüzden bu yaş grubunda DEHB tanısı konan çocuklar çoğunlukla erkek cinsiyettedir.
Okul Öncesi DEHB Tanısı ve Tedavisinin Önemi Nedir?
Okul öncesi dönemde DEHB belirtileri olan çocuklarda ilerleyen dönemde derslerde başarısızlık, sosyal ilişkilerde sorun, davranış problemleri ve ek psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkması ihtimali daha yüksektir. Bu yüzden DEHB’nin erken tanılanması ve müdahalede bulunulması çocuğun ailesi ve yaşıtları ile ilişkisinin düzelmesini, etiketlenmenin/damgalanmanın önüne geçilmesini, başka ruhsal sorunların (özgüven kaybı, kaygı, depresyon) gelişmesinin engellenmesini sağlayabilir. DEHB’si olan bu dönemdeki çocuklar yıkıcı davranışları nedeniyle okuldan veya kreşten uzaklaştırılabiliyor. Bu durumda çocukların ruhsal, sosyal ve akademik gelişimi açısından çok önemli olan okul öncesi eğitimden mahrum kalıyorlar. Okula devam etseler bile DEHB belirtileri nedeniyle okulda elde etmesi beklenen akademik, sosyal ve ruhsal kazanımlarda kayıplar yaşıyorlar.
Aileler okul öncesi dönemde genellikle agresif davranışlar, öfke nöbetleri, inatlaşma, yaşıtları ile sorun yaşama, hareketlilik gibi sorunlar nedeniyle DEHB’li çocuklarını çocuk psikiyatristine getirirler. Okul öncesi dönemde en sık görülen DEHB belirtileri; isteklerini erteleyememe, oyunlardan çabuk sıkılma-sık oyun değişikliği, çok konuşma, sakarlık, sık kaza geçirme-yaralanma, kurallara uymada güçlük, dikkat gerektiren etkinlikleri tamamlamakta güçlük, diğer çocukları itme-vurma, eşyalara zarar verme, hareketlilik, sırasını beklemekte güçlük, uygunsuz yerlerde koşma-tırmanma, uyumaya dirençdir.
Okul öncesi çocuklarda DEHB tanısı nasıl konur?
DEHB'nin belirtileri dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir. DEHB’si olmayan okul öncesi çocuklarda da bu belirtilerin belli düzeyde görülebiliyor olması, bu yaş grubunda tanı koyarken daha dikkatli olmayı gerektirir. Bu yüzden psikiyatrik değerlendirme sırasında mümkün olduğu kadar farklı kaynaktan (aile, çocuk, öğretmen, rehberlik servisi, hatta önceki öğretmeni) bilgi almak gerekir. Anne karnından bize başvurulan ana kadar olan süreçte karşılaşılan güçlükler, bozukluğa ait belirtilerin seyri, ailenin çözüm çabaları ile ilgili ayrıntılı veri toplanır. Çocuğun psikiyatrik muayenesinde DEHB belirtileri hakkında fikir edinmek için iyi bir klinik gözlem, ev-okul-arkadaş-günlük yaşam konularında karşılıklı konuşma, oyun oynama ve bilişsel durumunu değerlendirmek için yaşına uygun etkinlikler yapılır. DEHB belirtilerinin bedensel (tiroid hastalığı, kansızlık gibi) ya da başka bir ruhsal bozukluğa (depresyon, kaygı, uyku bozukluğu) bağlı olup olmadığı değerlendirilir. Bedensel bir hastalıktan şüphelendiğimizde gerekli tıbbi tetkikleri isteyebilir ya da ilgili uzman hekime yönlendirilir. DEHB tanısı koymak için yapılması gereken bedensel bir tetkik (kan testi, EEG gibi) yoktur.
DEHB tanısı koyarken aile üyelerinin, bakım verenlerin, öğretmenlerinin doldurması gereken form ve ölçekler verilir. Bu form ve ölçekler aracılığıyla farklı kişilerin çocukla ilgili gözlem ve düşüncelerine ulaşmak amaçlanır. Ayrıca takiplerde aynı form ve ölçekleri tekrar doldurtarak DEHB belirtilerindeki değişimi ve tedaviye yanıtı değerlendirilir. Tanı, tedavi ve takipte katkısı olacaksa psikolojik testler (zeka-gelişim-dikkat düzeyi hakkında bilgi veren) uygulanabilir. DEHB tanısı koymak için mutlaka psikolojik bir test yaptırmaya gerek yoktur. DEHB olup olmadığına aile ve okuldan alınan bilgiler, psikiyatrik muayene bulguları, uygulanan psikolojik test sonuçları, DEHB ile ilgili form ve ölçeklerden elde edilen veriler birlikte değerlendirerek tanı konulur.
Okul öncesi çocuklarda DEHB nasıl tedavi edilir?
DEHB tanısı konan okul öncesi çocuklar için ilk tedavi seçeneği olarak ilaç dışı yaklaşımlar önerilir. Aileye DEHB belirtileri ve olası sebepleri, tedavi seçenekleri, yan etkiler ve bozukluğun gidişi hakkında psikoeğitim verilir. Aileye çocukla sağlıklı iletişim, doğru davranışın teşvik edilmesi, problem davranışlarla başa çıkma, olumlu davranış ve beceri kazandırma, akademik koçluk, öfke kontrolü gibi konularda danışmanlık verilir. Çocuklara terapi sürecinde problem çözme, öfke-davranış kontrolü, olumsuz duygular ve yaşantılarla başa çıkma, sağlıklı iletişim kurmaya yönelik davranışçı tedavi yöntemleri uygulanır. DEHB’li çocukların en çok sorun yaşadığı alanlardan biri okul olduğu için okul ile iletişime geçilir, okulda ve sınıfta düzenlemeler yapılır, öğretmen ve rehberlik servisi bilgilendirilir, uygun yaklaşım ve tutum konusunda işbirliği yapılır.
Okul öncesi DEHB’li çocuklarda hangi durumlarda ilaç önerilir?
DEHB belirtileri orta ya da şiddetli düzeyde ise, davranışçı tedavi yöntemleri tek başına sorunun çözümünde yeterli olmamışsa, çocuğun yaralanma ya da başkasını yaralama riski varsa, okul ve arkadaş ortamında ciddi uyum sorunu yaşıyorsa, dil ve bilişsel gelişimini olumsuz etkileyecek düzeyde dikkat sorunu varsa, ebeveynler ciddi baş etme ve kontrol etme güçlüğü yaşıyorsa ilaç seçeneği düşünülür. İlaç tedavisine başlamadan önce aileye ayrıntılı bilgilendirme yapmak gerekir. Bu bilgilendirme; ilaç önerilmesinin gerekçesi, ilaçla hangi belirtilerin hedeflendiği, beklenen fayda, ilaçla ilgili olası yan etkiler, yan etki çıkması durumunda ne yapılacağı, ilaç tedavisinin süresi gibi başlıkları içermelidir.
Sonuç olarak; okul öncesinde DEHB tanısı olan çocukların ilerleyen dönemde akademik, sosyal ve ruhsal sorun yaşama riski yüksektir. Bu çocukların çocuk psikiyatristi uzmanı tarafından düzenli takip ve tedavisi (öncelik ilaç dışı yaklaşımlar olmak üzere) DEHB belirtilerinin kontrol altına alınmasını, olası kayıpların en aza indirilmesini sağlar.
#dikkateksikliği #hiperaktivite #dehb #alikorkmaz #çocukpsikiyatri #çocukpsikiyatrisi #istanbul #çocukpsikiyatristi #adhd #dikkatdağınıklığı #okulöncesi #çocuk #ergen #psikiyatri #psikoloji
Tumblr media
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
Migren tedavisi ve hipnoterapi
Migren bulantı,kusma,çift görme gibi başka birçok şikayetle birlikte ortaya çıkan, çoğunlukla başın bir yarısında odaklanan, ışıktan ve sesten aşırı rahatsızlık duyulan, farklı tipleri olup nöbetler halinde gelen bir tür baş ağrısıdır.Migren tanısı koyulabilmesi için; aşağıdakilerden en az iki özellik bulunmalıdır.Tek taraflı baş ağrısı, zonklayıcı karakter, rutin aktivitelerle kötüleşen orta yada şiddetli düzeyde ağrı.Ayrıca şunlardan da en az biri olmalıdır.Bulantı ve/veya kusma, ışık ve sesten rahatsızlık .Migrenin nedeni çoğunlukla psikolojiktir. Genellikle bilinçaltındaki neden öfke ve değersizlik düşünceleridir.Bu kişiler genellikle öfkelidir,herkesin ona kötü davrandığını düşünür.Genellikle takıntıları olan, kontrolü daima elde tutmak isteyen, titiz, detaycı ve mükemmeliyetçi kişilerde daha sık görülür.
Kadınlarda erkeklere göre üç kat daha fazla rastlanır. Migrende günümüzde yapılan tedaviler genellikle nedene yönelik değil, belirtileri geçirmeye yöneliktir.İlaç tedavisi altındaki kişi de migren nöbeti geçirebilir. Bu kişiler şiddetli ağrıların her an başlayabileceği korkusuyla yaşamakta ,depresyona girebilmektedirler.Bu da migreni tetiklemektedir.
Migren ataklarını tetikleyen etmenler çok çeşitlidir ve kişiden kişiye göre değişir. Başlıcaları:
-Stres,
-Yoğun fiziksel aktivite,
-Aç kalma, öğün atlama,
-Parlak ışık,
-Sigara, sigara dumanlı ortamlar,
-Başa alınan darbeler,
-Gürültü,
-Uykusuzluk veya uyku düzeninin değişmesi,
-Hormonal değişiklikler;menapoz dönemi, adet görme veya öncesi, hamilelik, doğum kontrol hapları,
-Bazı yiyecekler: çikolata, süt, peynir, salam, sosis, domates, patates, çay, kahve.
Uyguladığımız hipnoz destekli bütüncül psikoterapi migren tedavisinde çok başarılıdır. Hipnoterapi ayrıca ilaç tedavisini de destekler,ilaç tedavisini devam ettirmek istemeyen ya da yan etkilerinden dolayı yararlanamayan kişilerde başarılı sonuçlar elde edilen bir tedavi şeklidir. Hipnoterapide yaş geriletmesi yapılarak sorunun ilk başladığı ana gidilir,başlatıcı faktör bulunur, ortadan kaldırılır ve kalıcı tedavi sağlanır. Hastaya atak geldiğinde kendi kendine nasıl hipnoz yapacağı öğretilir,migren nöbeti geldiğinde hastanın bulantı,kusma,çift görme gibi belirtiler tamamen düzelir,baş ağrısı şikayeti kabul edilebilir düzeye iner veya başka şekilde hissedilir(baş ağrısı olmayacağı bunun yerine avuç içinde kaşınma hissedeceği telkin edilir). Yapılan uygulamalar sonucunda, tetikleyici faktörlere karşı direnç oldukça hızlı bir şekilde artmakta, nöbet aralıkları gittikçe uzamakta ve kişi, migrene bağlı yaşamın kıskacından çıkmaktadır.
source https://saglik.kocaali.com/migren-tedavisi-ve-hipnoterapi/
0 notes