Tumgik
#çok tatlıydı ya
bozusuruz · 1 year
Text
Nurgülüm bugün bana Fenerbahçe atkısı alacağını söyledi almasa bile düşünmesi o kadar tatlı ki
2 notes · View notes
japonyamesken · 12 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
---
Evet geçen hafta board games gecesine gidemedim ama bugün arkadaşım board game oynamaya davet etti 💃Her şey bir board game gecesi öncesinde olmuştu ve bi anda hayatımın akışı değişti. Sonra da yoğunluktan veya Türkiye'de ya da yolda olmaktan dolayı katılamadım hiçbirine. Bugün şansım dönmüştür diye umuyorum 🍀
Aslında amacımız Katan (Catan?) diye bi oyun oynamaktı ama gittiğimiz yerde yokmuş. Biz de iki farklı oyun oynadık. İsmini hatırlayamadığım ilk oyunu bir kez, Dixit'i de iki kez.
Vee tahmin edin kim kazandı? Üçünü de ben kazandımfkkfkf hadi bir olsun, iki olsun, üç nedirdfklf Acemi şansı mı?
Beklediğimden çok daha eğlenceli ve güzel geçti. Bilmediğim yepyeni bi dünyaya adım attım sanki. Kutu oyunları dünyasında ben de varım artık 🪆 Gittiğimiz yerdeki insanlar aşırı tatlıydı, ayrıntıları anlatamıcam ama bu neşe, bu tatlılık nedir ya gerçekten? Off ben gittikçe çok seviyorum bu ülkeyi, napıcaz?
Napıcaz? Önümüzdeki hafta market kasasında heeepp Dutch konuşacağız. Ve artık thank you yerine Dankjewel demeye alışacağız.
Benim için hem zihinsel hem de manevi yükü biraz ağır bi hafta başlıyor 🥲Umarım hepimiz için to-do listlerinin tiklerle dolduğu, hayırlı ve güzel haberler aldığımız bi hafta olur 🌸 Selametle 🦖
38 notes · View notes
sexcxsblog · 2 years
Text
NASIL BAŞLADI -10
Abim artık her seferinde fırsatını buldukça beni istediği yerde sikiyor işini görüp yoluna devam ediyordu. Abi yarrağı baldan tatlıydı. Ben de her azdığımda abimin yarrağını yalayıp üstüne ata biner gibi çıkar abimin yarrağını sürerdim. O da bana hediye olarak döllerini yedirtirdi. Karı koca gibiydik. Bu durum hoşuma gidiyordu artık sikilmek için birini beklememe gerek yoktu. Neyse bir gün evde oturuyoruz. Abimin arkadaşları geldi. Ellerinde yine içki vardı. Yine bir güzel sarıldılar oturma odasına geçtiler. Benim üstümde de gecelik var. Amımı zar zor kapatan. Eğildiğimde her şey kabak gibi ortada oluyordu. Salaş bir şey olduğu için memelerim bir oyana bir bu yana sallanıyordu. Abim arkadaşları gelince
-Gül git üstüne doğru bir şey giy
M-rahat bırak kızı kanka hem biz yabancı mıyız amk
A-ne isterse giyer Gül bacım. Abimde iyi madem öyle olsun. Tabi am göt görmek için bunun üzerimde olması onların işine gelirdi. Bunla içkileri çıkarıp içmeye başladılar. Abim bu sefer gıdım gıdım içti. Çünkü niyetleri belliydi. Abimi sarhoş edip yine beni sikmek. Abim oyuna gelmedi tabi. Onlar ne kadar iç iç diye zorlasa da abim içmedi. Sonra konu yine porno izleyelime geldi. Sohbetler açıldı falan filan ordan
A-Gül bacım benim her yerim ağrıyor sana zahmet bana bir masaj yapar mısın.
-tabi abi diyerek yüz üstü yatmış bende götünün üstüne çıktım sırtına masaj yapıyorum. Bulunduğumuz yer abimin oturduğu koltuğun arkasındaydı. Ben Ali abiye masaj yaparken Mesut abi de abime zorla içki içirmeye başlıyordu. Sonra birden Ali evi sırt üstü döndü. Kalkmış yarrağını hissediyordum amımda bi hamleyle şortun kenarından yarrağını çıkardı öyle sürtmeye başladı. Amım sulanmaya başlamış bunu fırsat bilen Ali abi vıcık vıcık amıma yarrağını dayamıştı. Mesut abi ile de abim televizyondaki maça dalmış arada bir Ali abi
ağğ tam orası Gül kuluçu ez diyerek fazla dikkat çekmemeye özen gösteriyordu. Mesut abi Ali abinin niyetini anlayınca sesi biraz daha açtı. O sırada Ali abi eliyle ağzımı kapattı ve bir den o koca yarrağını amıma soktu. Beni kucağında sektiriyordu. Sonra beni altına alıp öyle köklemeye başladı. Vıcık vıcık amımdan yarrapın girmesiyle şlop şlop sesler geliyordu ama anca biz duyuyorduk. Arada Ali abi bş
-5 dk ovala yeter gülüm diyerek kuşku bırakmamaya çalışıyordu. Aynı zamanda amıma seri bir şekilde pompalıyor amımda boş yer bırakmıyordu. Abimin arkasında arkadaşıyla sikişmek çok muhteşem bir histi. Büyük ihtimalle arkadaşını bunu yapacak kadar cesaretli olmadığını düşünüyordu. Ams ikisi de bayır domuzu gibi azgındı. Ali abi daha fazla dayanamadı ve torba gibi taşaklarındaki bütün dölleri içime boşalttı. Amımdan oluk oluk Ali abinin dölleri taşıyordu. Parmağımla dölleri ağzıma getirip yutuyordum. Ali abi de şortun kenarından çıkmış yarrağını geri içeri soktu. Terlemiş yüzünü t shirtle silip abimlerin yanına oturdu. Ben bi koşup amımı yıkayıp geldim.
A-valla Allah razı olsun Gül bacım bütün kuluçlarımı patlattın
-ne demek Ali abi diye tebessüm ettim.
Abim bir şey anlamamıştı belli maça olan odağı ve arkadaşlarından beklemediği cesareti yüzünden. O onu sarhoş edip beni sikerler diye düşünmüş eğer sarhoş olmasam sikemezler niye kendince içi rahattı. Mesut abi Ali abiye bakarak naptın dedi eliyle. Ali abi de eliyle çaktım işareti yaparak güldü.
M-ulan Ali şuncacık kıza masaj yaptırıp yoruyorsun ya
-yok abi önemli değil
M-e bacım şimdi sen spor yapıyordun saldın mı yoksa.
-yok abi devam ediyorum da sen geçen yanlış yapıyorsun diye söyleyince
M-aşk olsun Gül bacım niye söylemiyorsun. Hadi geç şuraya öğreteyim.
Abimin biraz daha arkasına geçtik. Ama abimin bir dönüşüyle tabiki de net görünürdük. Bu sefer abimin dikkatini dağıtma görevi Ali abideydi konuştuğu kızı göstererek oyalıyordu.
M-bak bacım bu şekilde eğiliyoruz kalkıyoruz diyerek o da dikkati çekmemeye çalışıyordu. Şortun kenarından çıkardığı yarrağı ağzıma dayadı. Benimde canıma minnet hemen yalamaya başladım. İyice tükürüklü olmuştu. Beni domaltıp ağzımı da eliyle kapatıp. Birden kökledi. Başladı sikmeye kulağıma eğilip
M-özledin mi orospu yarrağımı yemeyi.
Kafamı evet anlamında salladım. Sanki gerçekten spor öğretiyormuş gibi
M-hayır Gül o hareket öyle değil ben göstereyim izle diyordu. Bense aldığım zevkten dolayı umursamıyordum. Gelmesine yakın hızlı hızlı köklemeye başladı adeta üstüme çıkmış beni altında eziyordu. Sonra oda bi bardak boşaldı amıma yarrağını şortuna sokarak
M-sonra dewam ederiz bacım maçı kaçırıyorum bacım diyerek abimin yanına oturdu. Bende yine parmağımla dölleri ağzıma götürüp yuttum. Abime seslendim
-abi ben duş almaya gidiyorum çok terledim
-tamamm
Gidip duşumu aldım üstüme bir Crop ve amımın hatlarını belli eden ince bir şort giydim. Zaten şort üç parmak ya var ya yoktu. Oturduğum zaman kumaş götümün arasına kaçıyor koca götüm kabak gibi belli oluyordu. Amımın tombul dudakları zaten şortun darlığı yüzünden aşırı belli oluyordu. Üstümdeki Crop çok dar olup meme ucuna yakın yerde başlıyor memelerimi sıkıştıyor bazı hareketlerde memelerim croptan fırlıyordu. Abilerim beni görünce dillerini yuttular sanki abim
-bu ne kızım daha açık giyinseydin.
-napim abi hava sıcak hem ali ile Mesut abim yabancı mı onlarda benim abim
M-sal şu kızın giyindiklerine be Semih amk yan gözle mi bacımıza
A-sorma amk bu bizi iyice ırz düşmanı ilan etti ha.
Aynen yan gözle bakmıyor direk sikiyorlardı. Abimde
-iyi tamam geç otur dedi. Geçtim yanlarına oturdum. Maçta bitmek üzereydi. Ali abi ile Mesut abi maçta çok beni seyrediyorlardı. Bi 5 dk sonra maç bitti. Abim
-Gül bize soğuk içecek falan getirsene hava çok sıcak.
Ben gittim kola koydum. O an aklıma şeytanlık geldi üçünün de beni sikmesini istiyordum bunu sağlamanın da en iyi yolu tabiki de azdırıcı ile onları kudurtmaktı. Saolsun zamanında Fikret abi almıştı. Onları içkinin içine koydum ve abilerime verdim. Hepsi lıkır lıkır içti. Acaba nasıl olucak diye kara kara düşündüm. Bunlar pc nin başına geçtiler porno izlemeye başladılar. Benimde canım sıkılmış onlara sataşmaya başladım. Devirmeye falan çalışıyordum.
M-kızım uğraşma sonu fena olur
-naparsın ki
M-sikerim görürsün. Sanki yapmadığı şeydi beni ikiye katlayıp köklememişti sanki. Sonra ali abiye sataştım.
A-kızım kaşınma dur yoksa fena kaşırım sen iyi biliyorsun. Baktım oda tepki vermiyor. En son şansımı abimde denedim.
-dayak mı istiyorsun orospu. Kankalar devirin şu orospuyu yere demesiyle. Yarrakları şorttan fırlayacak üç erkek beni yatırmaya çalışıyorlardı. Hepsi aslında okşamın dayanmanın derdindeydi. Üçü de bir dayıyor bir okşuyor ama hesapta yere devirmeye çalışıyorlardı. O boğuşmada benim croptan memeler de yerinden fırladı. Ali abinin yüzüne çarptı.
A-demek füzelerini devreye sokuyorsun he diyip memelerimi avuçladı. Mesut abi ile Semih abim yarıldı bu dediğine. Büyük ihtimalle alkol etkisini yavaştan gösteriyordu.
M-onun füzeleri varsa bizimde kılıç kadar sert yarraklarımız var savunun askerler diyerek şortunu çıkarıp attı at gibi yarrak dimdikti. Ali abide bir hışımla şortunu çıkarıp attı. Abim hala katıla katıla gülüyordu.
A-Mesut asker kaleye girecek yolu hazırla bize ben füzelerle ilgilendiririm diye kahkaha attı.
M-emredersiniz komutanım. Giydiğim donu çıkarıp kenara attı. O sırada Ali abi memelerimi sömürüyordu.
A-bu orospunun memeleri çok güçlüymüş ımmh diyerek ısırıp bırakıyordu.
M-komutanım iki tane delik buldum kalenin içine giden. Yolu hazırlıyorum. Başladı hem amımı hem götümü yalamaya.
A-güzel kılıçlarımızla o delikleri iyi açarız.
Abim oturduğu yerden bizi izliyor arada sikini sıvazlayıp arada da gülüyordu. Kafaları baya güzeldi anlaşılan. Ben önlerinde bir den eğilip ikisin de yarrağını tutup yalamaya başladım. Ağzım bi Ali abinin yarrağına bir Mesut abinin yarrağına giriyordu.
M-orospu kılıçlarımız imha etmeye çalışıyor komutanım.
A-merak etme asker kılıçlarımızda gizli bir patlama yatıyor ahahahaa
Mesut abinin yarrağını alıp sömürmeye başladım.
M-komutanım dayanamıyorum ahhğ patlıcam ben dedi ve ağzıma patladı. Sonra ali abinin sikini sömürdüm o da
A-bende geliyorum asker diyerek ağzıma patladı. Benim ağzımı zor kapatıyordum ama bu dölleri ziyan edemezdim. Hepsini yuttum.
M-döllerimizin hepsini yuttu orospu onun içine patlamadan onu yenemeyiz. Beni Mesut abi kucağına alıp
M- komutanım ön kapıyı kılıcımla deliyorum ben. Yarrağını hizaladı ve soktu. Ben çığlığı bastım.
M-hasar alıyor galiba komutanın sizde arka kapıdan yeriniz alın ve paraçlayın. Ali abi de yarrağını birden soktu. Bu sefer ki çığlığım daha yüksekti.
A-işe yarıyor asker orospuyu bu şekil yenebiliriz tüm gücünle pompala.
İstediğim olmuştu tek eksik abimdi oda sızıp kalmıştı. Tekrardan tost olmak çok eğlenceliydi. Mesut abi ve Ali abi yarraklarını tam dibine kadar köklüyor boş yer bırakmıyordu. Kaç gere orgazm oldum hatırlamıyorum. 10 dk beni böyle siktikten sonra ikisi de boşalmaya yakın hızlı hızlı nefes alıp veriyorlardı.
A-asker ben arka kapıyı bombalıyorum ağggh diyerek boşaldı içime.
M-komutanım bende ön kapıyı bombalıyorum dedi ve boşaldı.
Benim pestim çıkmıştı.
M-başardık komutanım yendik orospuyu diye kahkaha attılar.
Amımdan ve götümden döller süzülüyordu. Mesut abi bunun videosu fotoğrafını çekti.
M-gruba atarım :D
Biraz dinlendikten sonra duşa girdik orda da beni bi posta siktiler. Temizlenip çıktık. Mesut abi ile Ali abi evden ayrıldılar. Bende odayı toparladım. Sabah abim uyanınca
-noldu ya bana hiçbir şey hatırlamıyorum
-en son ne hatırlıyorsun abi
-porno falan izleyecektik sonrası yok
-sonrasında sen yere yığıldın seni koltuğa taşıdık. Onlarda zaten evden ayrıldılar.
-sikmediler dimi seni
-yok abi o bir kereliğineydi zaten sonra çok pişman oldular. Bacımızsın sen şeytana uyduk affet diye
-he iyi bari neyse ben yatıyorum sana iyi geceler
-iyi geceler abi
Bende odama geçip olup bitenleri düşündüm o asker komutan goygoyu nerden çıkmıştı ana bir o kadar komikti sonrasında günde 6 yarrak yemenin yorgunluğu ile uyuyakaldım .
150 notes · View notes
ozlemekk · 10 months
Text
bugün çok güzel anlar yaşadım bana hayatı sevdirecek yani şöyle ki ben bir şeyi yapmıyorsam o şeyi sonra yaptığımda gerçekten doğru zaman olduğunu hissediyorum mesela sevgilimle birkaç kere birlikte kalmayı çok istemiştik ama kaldığımız zaman gerçekten doğru hissettirmişti her şey birkaç gündür de Kilitbahir Kepez böyle gidip kabuk toplamak istiyordum tek başıma güzelce okuldan sonra güneş güzel bir hal alınca kepeze gideyim yakınca dedim hemen geçiverdim gittiğim gibi gözüme herrrrr yerde taraklar çarptı sanki o tüm toplanmış yosun gibi şeylerin üzerine konmuş beni bekliyorlardı güneş batmasın hava kararmasın ben bir sürü toplayayın istedim bir köpek mesela bana eşlik edip geri döndü çok tatlıydı sonra hava kararmaya yakın tamam dedim artık bulamam zaten buradan geçtim yine güzel tarak buldum deniz yeni getirmiş yani o kadar mutlu ve huzurluydum ki anlatamam hayatımda bir şeylerin böyle tam zamanında olması beni aşırı mutlu ediyor ağlayacaktım huzurdan ya iyi ki önceden gitmemişim de anlık bir kararla bugün gitmişim beni bekleyen tüm tarakları toplamışım nasıl anlatabilirim hislerimi bilmiyorum güzeldi işte yerinde hissettim ve her tarak bulduğumda içimden teşekkür ettim allaha bana onları sunduğu için
9 notes · View notes
hyunsua123 · 3 months
Note
Şşş ana-bacı yapmak yok, anne ve bacılarıyla çay içmek var ehfuebxj şarkı isteyip dinlememek nezaketsizlik olur, süresi gereği dizi için aynı şey mümkün değil tabi. Aklına gelen dizi sayısı>benim toplam izlediğim kore dizisi sayısı, gerçi farklı ülkelerin dizilerini de pek izlemiyorum. En son herhalde Yumi's cells diye bi dizi izledim onda da Goblin'deki kız oynuyodu, fena değildi tatlıydı. Ters yüz filminin dizi hâli gibi bir şeydi. Gitmek ya da yaşamak istediğin yeri sorucam ama cevap çok belli gibi shfjebd Burdan diğer anonimine sesleniyorum, kıskanması ve kötü hissetmesine üzüldüm, anlaşıp barışabiliriz. Sevdiğin yemekler neler? Hayalindeki meslek ne?
tamam ana bacı yok (!)ksndkdmxn
yumis cells izlemedim...
yaşadığım yer dünya
gitmek istediğim kore
Hayalimdeki meslek
zengin ceo bir koca bulup evlenmek JEBDKDNKXNDKXNMDKSKDM
neyse ciddileşiyorum gastronomi
ama grafik tasarım okuyup mutfak işlerini hobiye çeviriyorum
en sevdiğim yemekler
sarma
dolma
mantı
tavuk
vs...
2 notes · View notes
banadabirbardaksu · 11 months
Text
dostlarım az önce yurtta 29 ekim kutlama amacıyla yurttaki kızların -ortalama 4k kişi- aşağı inmesiyle bahçeye çıkıp ilk önce saygı duruşu onun ardından istiklal marşı ve andımızı okuduk. sonra 10. yıl ve izmir marşını okuduk ve 29 ekim bayramımızı kutlamak için şarkılar açıp dans ederken bi anda yurda koskaoca il emniyet müdürü yanında birkaç polis geldi ve şarkılar kesildi. meğerse geçen gece size anlattığım protesto olayından müdüre hanımımızın uykusu kaçtığından, benim düşüncem bizden bunun acısını çıkarmak için polisi çağırmış. bahane de şey: tekrardan örgütleneceğimizi dışarı çıkmaya çalışacağımızı falan sanmış. aynn knk yalan! sırf geçen gecenin hırsını çıkartmaya çalışıyor. neyse ki il emniyet müdürü müdüre hanımla konuştu ve müdürenin de bunu onayladığını söyledi bla bla bla... neyse işte il emniyet müdürüyle birlikte tam marşları söyleyip istiklal marşını okuyacakken yurda rektör geldi hsisnidnsje şaka mı? bi anda karşımıza rektör çıktı. rektör dibimizde beraber şarkı söyleyip istiklal marşını okuduk çok ani gelişen değişik olaylar oldu ama çok tatlıydı.. sonrasında odaya çıktık ve yurdun wp grubunda tam 00:00'da camlara çıkıp istiklal marşı okunacağı ve telefon fenerleri açılacağı yazıyordum yaptık bunu ama yine akpli insanlar, yobaz insanlar kendilerini belli ettiler. bir kısım insan gruba şey yazmış: "şu an yaptığınız şey sadece gürültü kirliliği, işte yarın işimiz var, uyuycaz ses yapmayın.." hah salaklara bak kaç kere kutlanıyor be 100. yıl, noldu ya battı mı? bayramımızı kutluyoruz salaklar. ayrıca sanki ne kadar sürdü max 10 dk camda durduk sonra herkes camını kapatıp odasına çekildi... ama yine de organize olup böyle şeyler yapmak çok hoştu her ne kadar çıkıntılık yapanlar olsa da.. ülkenin yobazı çok şekerim yapacak bir şey yok 29 ekim cumhuriyet bayramınızı kutluyorum nice 100. yıllara iyi geceler🥳
7 notes · View notes
rorinina · 5 months
Text
7. günden olanlar
geçirdiğim en vasat haftalardan birinin sonu. şu anda kafam öfkeli bir ispanyolcayla şişirilmekte bense aylak aylak hem bitkilerim hem kendim için biraz güneş arıyorum. "bana ait" ne varsa; zihnim, cebim, kalbim hepsine ayrı ayrı saldırıldı bu hafta. eski şirketim, terapistim, hayatımın aşkı/ya da aşk düşleri. vurun kahpeye.
8, "insanlara olan bağımlılığını en uygun terapisti bularak geçirmeye çalışmak çok pahalı değil mi? keşke spor yapmaya bağımlı olucak bir yapın olsaymış, çok daha ucuza kapatırdın bu işi" dedi dün.
çok şükür ispanyolca kavga bitti. duyusal tahammülüm çok azaldı. her şey ve herkes derimde dolanan karıncalar gibi hissettiriyor. beynimin başa çıkma kapasitesi tam olarak ruh halime uygun cevaplar veriyor.
acısını yaşama şekli beni uyuz ettiğine göre herkesin farklı olabileceğine alışamamış olsam gerek, ya da belki de bir olduğumuzu düşündüklerimle ilgili kendimi ne denli kandırdığımı görmek istemiyorumdur. tavırları saygısız geliyor, benimle ilgili her şeyi şefkatsizce tek tek yok ediyor. hayatında gittikçe solan bir anı gibi kaldım şimdiden. diş fırçasına bakıp saatlerce ağlamıştım oysa.
-"neden hiç üzülmüyorsun da hayatının en doğru kararıymış gibi davranıyorsun?"
ne bu gökçe, malumun ilamı mı? ayaklarına bağlanan bir yük gibi hissettirilmedin mi sanki? bir çocuğun bulduğu yeni oyuncaklarla oynama heyecanını ne kadar içinde tutabileceğini sanıyordun ki, al işte yeni oyunlara katılamadığın için örselene örselene buralara geldin.
dönis örselenmeyle alakalı şöyle dedi:
"Belli ki kendi ayaklarının üzerinde kimseye yükler bindirmeden yaşamını sürdürebilecek bi durumdasın, birkaç sene boyunca sadece yatıp reels izlemek bile sana ödevini yapmadığı için okula gitmek istemeyen bi çocuğun devam edemeyiş utancını vermemeli."
ah dönis, ballı turtam. sen ve yitip giden zamanın dostlukları.
yaşar kemal okumak ne güzeldir.
benden nereye kadar kaçacaksın ve ne kadar fazla şeyle doldurabileceksin boşalan yerlerini? yalanların ve acıların ve bu sahte bekleyiş... her şey ama her şey zıttını gösterirken neden karnımın demir bir pençe tarafından avuçlanıp sıkıldığını ve beni yatağa gömüp kalkmama müsaade etmediğini hissediyorum? ne-den seni aşmanın çok kolay olması gerekirken yapamıyorum? ve sen nasıl yapıyorsun?
pocket parrot olmak tatlıydı.
sana baktıkça sana daha çok bakasım gelirdi, sadece sana bakmak ve bakmak eyleminin sadece sende anlam bulması. bugüne denk gördüğüm en güzel gözlerin ve dudakların sende olduğunu düşünürdüm ve güzelliğin acı verirdi. şimdi sana baktıkça var olma tercihlerinin beni daha ne kadar hayal kırıklığına uğratabileceğini düşünüyorum. bu işin bir durağı olmalı.
5 notes · View notes
gozlerimdekiparilti · 6 months
Text
Teravihte yanımda yere uzanan 3 yaşlarında bir Arap çocuk vardı aşırı tatlıydı beni namazda güldürüyordu. Sonra annesine sordu heralde bizi anlıyor mu diye. Annesi yok diyince bana öpücük attı 🤭 sonra namaz aralarında bildiğim kadar ammice konuşmaya çalıştım "اش اسمك" dedim "İsmim Abdullah." dedi "شو لونك" dedim "الحمد الله" dedi dilleri o kadar tatlı ki o kadar tatlı konuşuyor ki benim adımı sordu o kadar komik ki kardeşlerimin adını da sordu söyledim böyle cevap verince yandan yandan gülümsüyor utangaç utangaç" تشرفت بلقائك حببي " dedim sonra annesinden öğrendim ki adı Abdülkadirmiş kendi adını düzgün bilmiyor yicem 😂 neyse sonra giderken veda ettim son olarak bana "عندما رحت الي بيتي ساكل بطاطة ب" diyince "حقااان" dedim çok tatlıydı ya maşallah yarın yarın da görürüm inşallah :)
3 notes · View notes
benmisim · 9 months
Text
ilk dersin müzik olduğu lise bir günlerini özlüyorum.
müzik sınıfı bodrum kattaydı. bodrumdu ama karanlık da değildi. bodrumla bahçe kat arasında kalmış bir yer gibi. o kadar sıcak bir atmosferi vardı ki. sanki sınıf değil de hocamızın özel küçük odası gibi bir yerdi. müzik aletleriyle dolu falan. hocanın oturduğu yerde önünde masa yerine piyano vardı. pencerelerden bakınca bahçeyi, ayak bastığın yeri görürdün. şimdi hatıramda bir sonbahar karesi canlanıyor, o bodrum katın penceresinden bahçeye kurumuş yaprakların düşüşünü seyrediyorum. yaşlı, gözlüklü, sarışın, kahküllü, sert mizaçlı müzik hocası bize günde iki saat uyuduğundan, yetişkin insana iki saat uykunun yeteceğinden bahsediyor. başka bir hatıramda bize solenzara'yı dinletiyor. bir başka hatıramda piyano çalıyor şarkı söylüyor. o nemrut kadın şarkı söylerken o tatlı sesiyle öyle peri gibi görünürdü ki... hayran kalırdım. ilk defa o bize ödev olarak verdiği için senfoniye gitmiştim. sırf onun için bile iyi hatırlıyorum kendisini. iyi hatırlanmak çok önemli bence hayatta ya. neyse... güne öyle sıcacık bir odada, müzikle başlamak ne tatlıydı.
4 notes · View notes
kalemineiyibak · 1 year
Text
Üz Yorganlı Kış Yalnızlığı
Aklımın terk edilmiş sokağında uzaktan bana bakan birini görüyorum. Gözlerinde kardan adam soğuğu var sanki, o derece soğuk, o derece katıksız, o derece yabancı bakıyor gözlerime. Bir yerlerden tanıyorum aslında ben bu yabancıyı, sorsam adını; ben küllerin arasında kaybettiğin adamım demesinden korkarım.
Sen tanıyor musun onu acaba? Kalbimin tek odasında çaldığım enstrüman yerine kalbimden çalan nağmeler bana eşlik ederken bana bakmasını söylesem tekrar bakar mı?
Bir adam vardı, gözce hasret; sözce nefret, kalben hep yakın hissettiğim. Onu tanıyor musun peki? O kadar tatlıydı Ki sevda yakamozlarından güzel sevmeler barakasından hep onu kaçırıp kendime katık edip misafir güzelliğime ölümsüzlük katmak isterdim.
Peki bu soğuk adam kim? Sen elbet tanırsın. Olmadı; işte bu olmadı. Şarkı gizeminde tutuk kalbim yerleşen karabasanın kurtarılamaz acısı oldu. İşte bu şarkıyla, işte bu çok eski şarkıyla... sen unuttun bu şarkıyı, değil mi? Unutursun tabii. Ben unutmadım, ne bu şarkıyı; ne de seni... bu soğuk adam, uzaklardan öylece bana bakan, gözlerime bakan adam... onu da tanıyorum aşinalık rüzgarımca, o soğuk adam; beni ısıttığına inanır gibi olduğum adam, yoksa o adam da mı sensin? Ah, tabii ya... sen... ne hayallerim vardı bize dair; hâlâ çok can yakıyor yıkılan hayal duvarlarım. Kime aşkım diyorsun... aşk beni teğet köprüsünden atıp teğet geçerken. Unutulmuyormuş. Yok, hayır, asla. İz de değil bu; üz yorganlı kış yalnızlığı... üstüme başka örteceğim de Yok, sensiz üşümemek için üzüşlerine de razıyım.
Seni çok, seni çok, seni çok ama çok, seni... yoo, aşk damlası gözümden yağarsa bir daha; ben yaşayamam artık. Bu kez değil... sen, hiç kimseyle olmayan, kalbinin mateminde adını sayıklayan bu kızı tanıyor musun peki? Tanıma, ben de tanımıyorum. Sümsük çaresizliğinin koluna girip güneş gözlüklerini takarak her Defasında ağladığını başkalarından saklıyor. Sen de bilme bu gerçeği. O kız seni ilk günkü gibi...
Bilmesen daha iyi, bitti kalmadı çare hastalığına deva sen'i; bitti, kalmadı artık sen dolu aşkın umut verici yanlarından öpüp kaçacak olan şımarıklığı... o kız seni...
Bitti işte, bitmesi daha iyiydi demek ki. O kız var ya... satırlarında gözyaşlarını mendilden ihanet çığlıkları duymamak için akıtmaktan cayan... o kız çok sevdi seni. O kız her geçen zamanda tutulduğu her güneşte ve tutunduğu her ayda, yalnızlığın ısmarlama kaçaklığında o kız an be an, her an nefesi gibi çok sevdi seni. Eğer bir daha görürsen o kızı; kalbimin anahtarı onda kalmış, söyle de bir zahmet getirsin. Kalbimde o kadar çok sen var Ki anahtar bende olmadan azat edemiyorum bizi...
Dilara AKSOY
13 notes · View notes
farklibirsey · 1 year
Text
yeni komşumla kapıda karşılaştık 5 dk sonra kapımı çaldı elinde karpuz yanlış anlama ikram etmek istedim sorun olmaz umarım dedi yok olmaz tabi dedim ama niye ki dedi hdueuj yani sorun yok demek istedim teşekkür ettim yine anlamadı ısrar etti ama kadın çukk tatlıydı ya çok mutlu oldum
2 notes · View notes
yasinnbb · 1 year
Text
Hiçbirimiz küçük bir dünyada doğmadık...
Belki yıllar önce ya da çok başka bir zamandan, güzel duygularla geldin bu hayata. Birileri şarkılar söyledi gelişinle birlikte ve birileride sesinde doğanın tüm seslerini aynı anda duydu. Kuşlar berrak baharı söyledi, kayalar kıyıya vuran dalgaları, parlak yeşil çayırlar esen rüzgârı... Birileri de "Beklediğim sensin!" diye haykırdı tüm dünyaya. Günlerce, aylarca, belki yıllarca, varlığına, gözleri kapalı, çarpan kalpleriyle, ses dahî çıkarmadan, göz kulak oldular. Birilerine göre sen hep talihin sesiydin...
Daha dün; bebek oldun, çocuk oldun, genç oldun. Geçen günler ne tatlıydı ya da ne acı, bunu kim bilebilir senden başka... Belki neşe ve sevgi içinde, belki de sonsuza dek neşesiz ve sevgisiz yaşadın... Belki dün, büyümek için can atıyordun ya da belki  kim bilir büyümekten korkuyordun... Belki çevren çoktu, kalabalıktın, belki de kimseler yoktu yanında, yakınında; yalnızdın ve yalnız yaşadın. Yinede her koşulda büyümeye devam ettin...
Büyüdükçe yeni biri olmak, sürekli hayatımızı bir düzene sokmaya çalışmak ve etrafımızdaki dünyayı sevmeye koşullanmak... Bu kısımdan nefret etmişimdir her zaman... Ne yaparsak yapalım, kim olursak olalım, gerekli ya da gereksiz, hakkımızda her şey kararlaştırıldı ve her şey planlandı... Kader! Bir hayatı işte böyle yaşarsın ya da böyle kaybedersin...
Bir noktada değişmek istediğinde hatalarını veya eksikliklerini görmezden gelemiyorsun. Sonunda da umutsuz pişmanlıkların ve üzüntülerin arasında savrulup duruyorsun. Her şeyiyle sana komplolar kuran ve kaoslar yaratan bir hayatın sonunda, başarısız olduğunu hissediyorsun. Günlerinin bir bir solduğunu, insanların hayatından bir bir geçtiğini seyrediyorsun. Sokağında dolaşan o sessiz kalabalıkların, gölgelerinin bile sana dokunmadığı bir dünyada, yaşlanıyorsun...
Sokağın diğer tarafında mutlu olabilen insan sayısı çok az, çok nadir, çok seyrek... Biliyorum. Hepsinin perdeleri çekili, camları ve kapıları kapalı. Çünkü belkide sana her zaman sahip olduğundan çok daha fazlasını verebileceklerken, sana sırt çevirmeyi tercih ediyorlar...
Kimi içinse sokağın diğer tarafı koca bir bilinmezlik ülkesi... Günlük mutluluğu arayan insanlar tanıyorum. Günlük mutluluğa ihtiyacı olan insanlar tanıyorum. Günlük mutluluğa aç olan insanlar tanıyorum... Ama sen, önce sil şu gözyaşlarını gözlerinden. Günlük gelecek olan mutluluğa ve sevgi kırıntılarına ihtiyacın yok. Aynı hayatın içinde birileri hep gülerken, bir köşede ağlayan birilerini görmek hiç hoşuma gitmiyor. İnsanların seni önemsemediklerini artık çok iyi bilecek kadar yaş aldın hayattan. Bugün belki de tüm umutlarının ve hayallerininin gittiğini anlayabiliyorum ama hayat anılarıyla birlikte devam ediyor... Hatırlanmasan, bilinmesen ve fark edilmesen bile bu hep böyle...
Her seferinde tekrarlıyoruz, yine yeniden aynı duyguları yaşıyoruz süregelen bir yaşamın ortasında. Bu yüzden canımı sıkan geçmiş ve gelecek günler var, kimileri için bilinmezlik tarihleri, kimileri içinse dört gözle bekledikleri bir zaman dilimi. Oysa ben bazı günler, bir şeyleri özlüyorum sadece. Çocukluğumu mesela... Sonra tüm mutlulukları buluyorum orada... Yetiyor bana... Mutlu olmamı engelleyecek hiçbir yer, hiçbir durak, hiçbir mesafe yok. Hâlâ yeni bir diyar orası benim için, büyük bir dünya ve asıl büyüdüğüm yer...
Bugün hâlâ yirmili yaşlarımda yürüyorum ve öğrendim ki, her şey kadar mutlu olmalı hayatta, her şeye rağmen mutlu kalmalı... Çünkü üzerimizdeki mavi gökyüzü bir kez parçalanırsa, bütün dünyamız parçalanır...
"...ve sonunda..." dedi... "...dünyadaki yaşamımız sona erdiğinde, "herkes kadar bende mutluydum" diyebilmeli..." Umut ve sevgi dolu yeni yıllara...
3 notes · View notes
lotustk · 1 year
Text
Tumblr media
DÜNYANIN EN AMA EN GÜZEL GÜNÜYDÜ AĞLAYACAĞIM ŞİMDİ GÜNÜN GÜZELLİĞİNE. Evet anlatmama izin verin. Öncelikle kütüphaneye gittiğimizde yere oturduk yani bildiğimiz örtü serdik işte, mis gibiydi ama ortam. Ağlicaktık o derece ağağağaağ. Bide şarkı açtık telefondan. (Evet ders çalışmayı romantize ettik evet cjsjkxnwkskwk) Sonra baya çalıştım ben. Güzelim @zamaninotesinde11 fizik projesini bitirdi !! 🩷 Normalde ağlayarak yapardım diyen güzelimin projeyi mutlu mutlu yapması. (Şey aslında bi tık çıldırmış olabilir). Neyseeee tabi fotoğraf çekindik olmazsa olmazımız. Ve bi tane yer keşfettik. Oranın vibe mükemmeldi. Haftaya oraya geleceğiz Allah izin verirse. Ve kitaplarımı iade ettim... Dorian Gray'in portresini yarım bıraktım çünkü şuan okuyabileceğimi hiç ama hiç düşünmüyorum. Zaten sınav haftam geliyor malum. Bi kaç yıl sonra okurum artık. (Bi tık fazla oldu). Ya da bir kaç ay sonra bilemem, zaman gösterecek. Normalde ders çalışma yerlerinin içine girerdik, kitaplarla baya bir oyalanırdık böyle 1 saat falan. İnanır mısınız oraya adımımızı bile atmadık. Çünkü oraya girseydik kitap almadan çıkamazdık. Neyse uzun lafın kısası aşşşşırı iyi bir gündü. Çok güzel vakit geçirdik. Bugün hiç kitap okuyamadık ama olsum. Sınavlar bitsin bol bol okuyacağız söz. Bu günler de geçecek Allah'ın izniyle. Sonra dönüşte GÜZELİME KEDİ SEVDİRDİM. Kediden korkan güzelim artık kedi sevebiliyor sayemde hehehehe. Ama çok tatlıydı. Fotoğraflarını çektim zatennn. İyi ki kendim gibi birini bulmuşum. Neden daha önce onunla dışarı çıkmamışız ki ??! 😭😭 HERNEYSE SONUÇ OLARAK AŞIRI EĞLENDİK HAVA AŞIRI GÜZELDİ BİDEEE RAMAZAN BİTTİKTEN SONRA PİKNİK YAPMAYA DA GELECEĞİZ SADECE HAYVAN GİBİ KİTAP OKİCAZ. @zamaninotesinde11 bugün günümü güzel ge��irmeme yardımcı olduğun için çok teşekkür ederim sanaaaa. Seni çok ama çok seviyorum yavrummmm. 🩷🩷🩷⭐️⭐️🥺🥺🥺😭😭🎧🩹
3 notes · View notes
wworldisyours · 2 years
Text
Annemle telefonda konuşurken yarım saat ağladım. 
hiçbir işe yaramayacağını bildiğim halde tutamadım işte. Uzun zamandır zayıflıklarımı göstermemeye dikkat ediyordum. Güçlü durucam ya.
neyse ya olan oldu napıyım. zayıfsam zayıfım. a kişilik zayıflığından bahsetmişken biraz gerçeklere dönüş :D güldür güldür şov ; 
ben normalde iki öğün besleniyorum öğlen gibi kahvaltı yaparım, bide akşam yemeği işte. 
kahvaltı en sevdiğim öğünken iki haftadır kahvaltı yapmıyorum sadece akşam yemeği. canım istemiyor bu aralar. belki böyle zayıflayarak yok olurum
Tumblr media
Burada yazı yazarken sürekli depresif şeyler yazmaya zorluyormuşum gibi hissettim kendimi. Evet ruh sağlığım ve hayatım iyi sayılmaz ama sonuçta 7/24 böyle değilim. Yani çoğunlukla öyleyim tabi de. Yazdığım zamanları hep depresif saatlerime denk getiriyorum galiba. Ama yazarken de mutsuz olmaya başlıyorum ister istemez, şu an oluyo mesela. 
Şuracıkta delirsem ne güzel olur
@oyasumifiratat​ geçen gün bloglarımızı tek bi postta paylaşman aşırı tatlıydı bu arada, çok teşekkür ederim.
@watermelonelywizard’ın dediği gibi bi occult üyesi gibiyiz şu an. Kapüşonlu pelerinlerimiz eksik. :’) 
5 notes · View notes
oyasumifiratat · 2 years
Text
davranışsal bozukluk
Tumblr media
Kaldırdığımız gibi indiririz koçum.
Ona sorsan hiç hesapta olmayan şeyler yaşandı bu son haftada. Bana sorsan ben zaten başından bildiğimi söylerdim. Korkutucu olan bilmek ya da bilmemek değildi tabii, o günleri yaşamaktı. İşte o günleri belirleyen hisler gerçekten hesaplanamaz.
Karanlık ve kuru hayatım daha kara gölgelerin rengiyle ıslanıyor. Daha karanlık ve çok çamurlu, her yerime bulaştı. Köprüyü beraber geçtiğim ayı da hala peşimde kokumu takip ediyor. Koynuna girmediğim sürece dayı demeye razıyım.
En çok hislerime kapılmaktan korkuyorum.
Tumblr media
Kılıcımın parıltısı havada keskin bir yay çizer.
Mis sokaktaki kaderimi kabul etmeye başladım. Borcumu ödeyene kadar buraya mahkum kalacağım gerçeği ile yüzleşmeyi başardım sonunda.
Artık Cihangir'de yaşayan bir barmenim. İş çıkışlarında sevgilimle uyumaya gidiyorum, sabah uyanıp yemek yiyoruz ve sonra yine iş.
Bunu beni rahatsız etmeyecek bi düzene uydurmaya çalışıyorum. Aynı pandemide yaptığım gibi dünyamı evim ve iş yerim arasındaki alana sığdırdım. Beni mutlu eden şeyler de, üzen şeylerde sadece bu alandakiler olacak. Sokakları izleyerek, gece bir iki bir şey içerek, yeni yemekler türeterek günlerim geçecek. Ayrıca geçinmek için yapmak zorunda olduğum işimi de yeni mesleğim olarak kabul ettim. Sadece günü geçirmek için çalışmak dışında biraz da mesleğim dahilinde yeni şeyler keşfedeceğim.
Tumblr media
İnsan her fırsatta umutsuzluğa düşer.
Kabul edemediğim tek şey gençliğimle olan ilişkimin hali. Onlu yaşlarımı hatırlıyorum da biraz garip hissettiriyor. Yirmibeş yaşında birini çoktan ölmüş varsayıyordum. O kadar radikalliğin peşinde eninde sonunda yirmibeş yaşına girince işler iyice karıştı. Odamda yatarken bir his dalgası yüzüme çarptı boğulur gibi oldum.
Hala bir ergen gibi yaşıyor ve hissediyorum.
Aynaya baktığımda bir yetişkin görmüyorum, ilişkilerimde bile hala genç ve toy hissediyorum. Bu da saçma bir dengesizlik yaratıyor benim için. Çünkü eski örnekleri hatırlıyorum da, bazı adamlar vardı, yirmibeş yaş onların tabutuydu. Yetişkinliğin içinde derinlerde tabut kapağını güçsüz pençeleriyle tırmalıyorlardı.
"Seni on yedi falan sanıyordum." internette insanlardan duyduğum en sık yorum. Bazen ergen kızları baitleyen görüntüm rahatsız hissettirmiyor değil. Hatta her yaşımı açıkladığımda önce şaşırsalar da konuşmanın tonu aynı kalıyor. Komik iş, zaten ergen kızlar yirmilerindeki erkeklere ayrı bi çekiliyorlar.
Eskiden garipsemiyordum namlunun diğer ucunda olunca kendinden büyük biriyle beraber olmanın bir sürü pozitif yönü olabiliyor. Yaşıtlarıma göre özgürdüm ergenken mesela, hesap vermeden uzun süreler evden uzaklaşırdım. Tek bir şartı vardı, sakat kalmamak.
Kendi evi olan, ekonomik bağımsız, seksi sadece seks olarak gören ablalarla ilişkiler annesinden izin almadan diğer semte geçemeyen ergen kızlarla olanlardan daha tatlıydı.
Bunu anlayabiliyorum ama şimdi düşününce, bu büyüklerin derdi ne peki? Neden kendi yaşıtlarıyla takılmıyor da veledin tekiyle vaktini harcıyor?
İlişkilerde yaş farkı çok belirgin değilse beni çok rahatsız etmiyor, benzer yaşlarda gözüken ve benzer davranan insanlar istediklerini yapsınlar. Ama gidip de veletlerle aşk oyunu oynayan kimseyi anlayışla karşılayamam. Çünkü iddaa edilen ne olursa olsun genelde büyük olan manipulatif ve yaşıtlarına gücü yetmeyen bir ezik, küçük olan da kandırılmış ukala bir çocuk benim gözümde.
Tumblr media
Siz siz olun. Başka bir şey olmayın.
Şu an halimden memnunum. Sadece keşke bi on yaş geriye gitsem diyorum arada. Benim ergenliğimde bir avuç insanın dahil olduğu o internet altkültürü şu an bu kadar yaygınken ve normalleşmişken ergen olmayı tatmak isterdim. Durum zaten öyle bir hal almış ki, artık o kendi içine kapanık izole gruplar varolamıyor bile. Resmen sosyal bir cennete doğmuş şu anki nesil. O zamanlar sırf sohbet edebiliyoruz diye ne tür gerizekalılara katlanmak zorunda kalıyorduk.
Şimdi ruhu kırılmış yaşıtlarım düz insanlara dönüşüp ortadan kayboluyor. Kaybolmayanlar da zaten zamanında da ilginizi çekmeyecek türden insanlar. Anlaşabildiğim kesim de ergenlerden oluşunca iyice kopuyorum meseleden. Hayat böyle böyle zorlaşıyor.
Yanlış anlaşılmadın ergenlerle iletişim kurmaktan haz almıyorum ama henüz yaşam şartlarının çarklarında ezilip şekillenmemiş beyinleri ilginç konulara sebep oluyor. Fakat bi o kadar da salakça dertleri ve hiçbir şey hakkında fikirleri olmayışı durumu çirkinleştiriyor. Zaten kısa hayatlarında edinebildikleri birikim çok çabuk tükeniyor, bir yerden sonra sadece ilişkileri hakkında konuşup kafa ütülüyorlar.
Yani bunun pek yaşla alakası yok gerçi ama ergenlerin kendini tüketmesi daha hızlı oluyor. Yaşama biçimleri neredeyse beyaz yaka bi yetişkine benzediği için olsa gerek. Ama en azından yetişkin beyaz yakalının sadece lise anıları değil, üniversite ve ofis anıları da var. Neyse, eşit derecede ilgimi çekmiyorlar.
Blogumu sıkılmadan okuduğunuz için teşekkür ederim.
4 notes · View notes
gunncem · 1 month
Text
Tumblr media
son zamanlarda geçirdiğim en iyi vakitlerden biriydi tiyatroya gitmek. oyuncular muhteşemdi. zaten tiyatroya aşığım oyunculuk güzel olunca ayrı aşığım 🫠🫠🫠 (sanki kırk yıllık aktris gibi konuştum, senin ne haddine de oyunun veya oyuncunun iyisi kötüsü hakkında yorum sahibi olmak?! demi bence de. ama şöyle ki bence bir zaman sonra okuya okuya izleye izleye tiyatro anlayışı oluşuyor insanın bunu anlıyorum veya belki her şey zevke göre, değişir 🤷🏻‍♀️)
>bence< oyun çok da güzel değildi açıkçası yalan söylememek lazım. ama oyun sonrası oyuncularla fotoğraf çekmece sohbet muhteşem oldu. çok da karıştırmadan anlatmaya koyulayım. teyzem ben anneannem işte sahneye çıktık, teyzem dedi ki “şu an seninle bu sahneye çıktığım için gurur duyuyorum” çok heyecanlandırdı, duygulandırdı beni🥺 teyzemle birlikte bir gün aynı oyunda aynı sahnede olmayı o kadar istiyorum ki, sahnede olmayı zaten istiyorum bi de teyzemle aynı oyunda olcam amaanınnnnn tadından yenmez ben size söyleyeyim! her neyse sonra fotoğraf çekinmek için ilk ben atıldım çok tatlı bir adamdı ama ismini unuttum. teyzem ilk fotoğrafı muhteşem (!) çektiği için 2. defa daha çekindim, adamın ismini unuttum demeye bile yüzüm yok bu yüzden utanıyorum maalesef. sonrasında 1 kadın ve 2 adamla daha çekindim. biri selahattin taşdöğen öteki murat ercanlı, hanımefendinin ismi de suna fakat hatırlayamadım soyadını. murat ercanlı bu arada kızılcık şerbo görkemin babası (dizide, yanlış anlaşılmalara meyil vermeyelim🤭) anneannemle sohbet edip sezonla ilgili minik spoiler verdi, adam çok tatlıydı ya 🤠🤠 gerçekten konuşmasını bilen, kibar insanlara bayılıyorum... selahattin taşdöğen’in “bütün hayatımda tiyatro olsun istiyorum, tavsiyen nedir?” diyen küçük bir çocuğa verdiği cevaplar hoşuma gitti, çocuk benim içimden geçenleri duymuş da sormuş gibiydi. böyle ünlü insanlarla özellikle tiyatro oyuncularıyla konuşmak veya yakın diyaloglarına şahit olmak garip hissettiriyor ama güzel.
bu yazıya da nerden başlasam neyi anlatsam karar veremedim bir türlü, bu ara cümlelerimle “yakınımdasın ama dokunamıyorum” gibi bir ilişkim var maalesef. her neyse aşıcaz aşıcaz no problem🐢 bugün yine kendi kafamın içinde negatiflikten kırılırken bazen arkadaşlarımızdan görmek istediğimiz çaba aslında arkadaşlarımızdan görmek istediğimiz değilmiş sanırım bunu anladım. bi de bazı insanlar bazen gerçekten hak etmiyor :)
derken derken böyle düşünürken ilk defa bir cenazeye şahit oldum, diyebilirim evet. çok şükür aileden biri değildi karşı apartmanımızdaydı. kısa süreliydi tabutu araca koyma süresi ama o çığlıklar hâlâ kulağımda. yazarken bile içim garip oldu. yaşıyorsun ve ne yaşadıysan ne yaptıysan kendine. sonra ölüp gideceksin ve unutulacaksın bir şekilde. hayat bu kadar işte ya. hem bunları düşünüp yazacak kadar uzun hem de vakit olmayacak kadar kısa.
içinizden geleni yapıp, kendinizi mutlu etmeyi bırakmayın💐
1 note · View note