#çok alıştım sana
Explore tagged Tumblr posts
Text
TEHLİKELİ SÖZLER:
Allah'a Hitaben
1-Allah'ım bizi de gör artık.
2-Burası Allah'ın unuttuğu yer.
3-Allah yazdı ise bozsun.
4-Allah gelse bile seni elimden alamaz.
5-Allah özenmiş de yaratmış. (Özenmek acizliktir. Allah aciz değildir. "Ol" der "olur")
6-Allah bizi unuttu.(unutmak fanilerin işidir)
7-Bu işte bir Allah'a birde sana güveniyorum, demek. (Güven hususunda Allah ile o kimseyi ortak kılmak demektir)
8-Önce Allah'a sonra sana emanet ediyorum, demek. (Emniyet hususunda Allah ile kimseyi ortak kılmak demektir)
9-Yukarıda Allah var demek. (Allah yukarıda, aşağıda, ileride, geride değildir, mekandan münezzehtir).
Kaderle ilgili tehlikeli sözler:
1-Kader utansın.
2-Böyle kadere lânet olsun.
3-Kaderi kötüymüş.
4-Kaderin oyunu
5-Kadersizim
6-Kaderim kader değilmiş
7-Alnına kara yazı yazılmış
İnsanların birbirine sarf ettiği tehlikeli sözler:
1-Seninle cennete bile girmem
2-Cehenneme kadar yolun var
3-Yüzünü gören cennetlik
4-Allah belanı versin demek
5-Bir iş yaparken ben bunun Allah'ını yaparım demek
6-Allahın belası demek
7-Allahın cezası demek
8-Yalansız iş mi var demek
9-Yalandan kim ölmüş demek
10-Biz de yalan çok demek
Şarkı/türkülere girmiş olan tehlikeli sözler:
1-Kahpe kader
2-Secde ettim taparcasına
3-Bir sana taptım bir de Tanrıya
4-Tanrım Madem unutacaktın beni neden yarattın
5-Kuluna kul oldum severek taptım
6-Alıştım kaderin zulmüne artık
7-Rabbim adaletin bu kadar mı?
8-Sensiz cennet bile sürgündür bana
*Bu sözlerin bir çoğu imanı alır götürür. Tevbe etmeyi ve İmanı yenilemeyi gerektirir. Bilmeden söylemekte büyük günahtır.*
Bu sözlere Din literatüründe Elfâz-ı Küfür denir.
50 notes
·
View notes
Text
ben alıştım ikinci sigaramı birinci sigaramın ateşiyle yakmaya. çakmağı ilk başta parmak uçlarıma tutmaya. sokaklarca yürümeye ve hatta gerekirse koşmaya. günlerce kusmaktan oluşan bedenimin acısına. gözlerimdeki karanlığa her ne kadar bakmaya gücüm yetmese de alıştım. ben birçok şeye alıştım. vedasız gidişlere -ki vedaları sevmem ben-, kalışlara, susuşlara ve daha bir çoğuna. binbir katına. vedasız sözler karalıyorum şimdi sana, burada. tüm gücümün elimden alındığını hissetmekten öte artık biliyorum. gülmek bir yana dursun ufak bir tebessümü çok gören bedenim artık aynaya bakmama bile engel oluyor. saçlarıma makası vurma isteğimi kaldırdığım raftan almak üzereyim. üzeri tozla kaplandı sandığım tüm geçmiş bir gelecek gibi önümde dikilmiş, izliyor beni. bir bitişi izler gibi. o sahnenin perdeleri kapanmasın diye verdiğim her savaş aklımın bir köşesinde, sakın unuttum sanma. yalnızca bu kötücül durum artık nefesimi kesmekten öte bir hâl aldı. bileklerimi ve hatta şah damarımı kesiyor. kırılmış her bir çerçevenin parçası ayaklarıma batıyor. bir değil binbir kırık benim bedenimi yuva belliyor. bir tane daha sigara yakıp beklemeye dâhi hâlim kalmadı. susmak değil, olduğum yerde olmak zehirliyor beni. ciğerlerime çektiğim her nefes bir ölüm gibi yakıyor boğazımı. damağımı kurutuyor, dudaklarımı yara yapıyor. biraz bekliyorum. neyi beklediğimi bilmeden. kendi ellerimle açtığım her yara çiçek açar sanmıştım ben oysa. gün gelir güneş bana da doğar, bana da gülümser. bir gecede tüm ışıklarımı söndürdüklerini unutmuştum. ben hep unuturum zaten bir şeyleri. kendimi bile. sana karaladığım her yazı veya artık her ne dersen de bir vedasız gidişti. bundan şimdi bedenimde yer edinen sessizlik. ne yapacağını bilmemenin sancısı yüreğimde. ellerimde bir sigara ile vedasız gidişi karalıyorum sana, size. çünkü ne kadar dayanabileceğimi artık kestiremiyorum. üç sene desem de yalan, üç saat desem de. bu durum elimi kolumu bağlamayı geçti artık. kendimi susturmak, bu durumu bitirmek istiyorum. dilimi ısırıyorum da koparıp bir köşeye tüküremiyorum. ciğerlerimde gezinen havanın zehir olduğunu hissediyorum. sigaramdan bağımsız bir konu oldu artık bu. çünkü aldığım tek bir nefes bile bazen kalbime bir sızı bahşediyor. ve ben tam o anlarda ne yapacağımı şaşırır oluyorum. ellerim yumruk oluyor, bedenim kaskatı kesiliyor. nefesim ciğerlerime ulaşmıyor ve ben öylece bekliyorum. vedasız gidişler karalıyorum. ilk kez değil belki ama son- neyse.
47 notes
·
View notes
Text
Zaman geçiyor ve iliklerime kadar ürperten o soğuk hala üzerime geliyor.
Sana birkaç kısa satır bile yazmak istedim, ama her zaman orada basılmaya hazır kelimelerle bitiyorum ve asla bir başı ya da sonu yok.
Sana o kadar çok şey anlatmak isterdim ki, uzun zamandır sen değil de yalnızlığım sen değilken, soğumakta olan o kahve eşliğinde yanında olup seninle sohbet edebilmek isterdim. geçti; hava değişti, hayat değişti.
Hala geceleri gözlerimi kapatıyorum, seni arıyorum, hayaller kuruyorum nerede Seni bulabilirim Bu doğru! Artık eskisi gibi ağlamıyorum, ruhum uzun süre yokluğunla yumuşadı, alıştım ama seni özlemekten vazgeçmiyorum, hatırladıkça bile hep gülümsedin, her şeyi adım adım öğrendim, o anlamam yıllarımı aldı.
Ama yine de bakışlarım boşlukta kayboluyor, kendimi incitmemek için boş bir zihinle ve seni hatırladıkça gülümsüyorum.
Hala kendimi geceleri hiçbir şey düşünmeden yıldızlara bakarken buluyorum.
Hala beni görüyor musun yoksa benim kadar özlüyor musun merak ediyorum.
Eskisi gibi ağlamadı, hayır! Gözyaşı denizi mi kurudu yoksa alışkanlık mı kalbime öğretmeyi bilmiyorum.
Henüz bilmiyorum ama böyle oldu. Seni tekrar görmek isterdim, sana sarılmak ve o kucakta yanımda kalmak, kokunun varlığımda emprenye olarak kalması, sesini yeniden kulağımda en güzel melodi olarak dinlemek ve o ezgiyi bir daha asla unutmamak isterdim. .
Hala bunu istiyorum, hala eskisi gibi, dün gibi yine benimle olmanı istiyorum. Yine de seni tekrar görmek istiyorum.
Seni hala çok özlüyorum..
Anladım diyemem ki! Suçluyum
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim
En kötüsü beni koyup gitmendi
O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.:🗝️💓🗣️👣👥
20/11/2023
73 notes
·
View notes
Text
Aşksın,sevdasın,beklenensin..sen bana çok yakıştın,ben sana çok alıştım..:
Hoş saatler:
135 notes
·
View notes
Text
Aklım, fikrim her şeyim sen oldun. Sanki her an şu kalbimin yanında atan başka bir kalp daha var içimde. Seni de içimde taşıyorum, senin için gülüyorum, senin için ağlıyorum. Her yer sen oldun bana. Kitap okuyorum kelimeler art arda dizilmiş her biri senin ismini yazıyor. Sayfalarca seni okuyorum. Elime kalemi alıp biraz dursam kağıda adını yazarken buluyorum kendimi. Aynaya bakınca kendi gözlerime bakmıyorum sanki, senin o güzel gözlerini buluyorum yansımada.
Sen doğmasaydın sevgilim, bulmasaydın beni bu kalp böyle atmazdı. Böyle gülemezdim hiçbir zaman. Sen benim her şeyimsin. Sanıyor musun ki beni ısıtan güneş. Sen olmasan beni yakıp kavurmaktan başka ne yapar ki, beni ısıtan senin sevgin. Seni sevmek nefes gibi. Öyle alıştım ki sana. Aldığım her nefes için nasıl şükrediyorsam Allah'a seni bana denk getirdiği için de şükrediyorum. Tüm şiirlerin, şarkıların, kalbimin biriciği seni çok seviyorum. İyi ki varsın, iyi ki benimsin...
7 notes
·
View notes
Text
sahiden seni unuttum mu sevgili, öldü mü bütün kelebekler? ya da yokluğundan nefret eden ben alıştım mı sensizliğe?
sanırım hikayemiz sona ermiş ve ben bunu çok geç fark etmişim. bir zamanlar kendim olabildiğim tek yerden bile kaçıyorum artık. muhtemelen ben artık kendimden kaçıyorum. kayboldum yokluğunda, sensiz rotamı bulamıyorum. okyanusun ortasında savrulan bir gemi misali. sanırım sana dönmem imkansız artık. neyse sevgili iyi bak kendine. hayır seni özlemedim ama seni sevmeyi çok özledim. ve hayır ağlamıyorum, bunun yerine senin için son bir sigara yakacağım.
40 notes
·
View notes
Note
Şu an okuyorum ama mutlu değilim bu yara beni bi gölge gibi takip ediyor canımı yakıyor boğazımı sıkıyor. Kadin olmaktan hiç bu kadar nefret etmemiştim. Temiz ve saf yaşlarımda kirlenmiş hissettim. Gülüyorum etrafıma ama mecburen neden kötü olduğumu anlatmamak için. Ailemi yıllarca kendi içimde affedemedim beni koruyamadiklari için sonra her şeye nasıl alışılıyorsa buna da öyle alıştım. Hiç çocuk olamamanın acısını içimde hep taşıdım taşıyorum. Ölmeyi düşündüğüm gecelerim oldu Çağatay. Ama zordu benim için yapması. Yapmadım niye bilmiyorum belki hala hayatımdan bi umudum vardır. O kişi evlendi ben onun kız çocuğu olursa yaşadıklarımı yaşasın demedim hiç içimden. Bunu kimse yaşamasın. Ama o acı çeksin. Benim ruhumu öldürdü. Paramparça olsun. Neyse çok konuştum, teşekkür ederim beni dinlediğin için çok güzel bi kalbin var senin, seni buralarda görmek iyi hissettiriyor. Belki bir gün ileti atarim şimdilik dursun bakalım.
Gunaydin bu arada, umarım tadını kacirmamisimdir
Oku güzelim, belki sana bunu yaşatanlardan hesap sorarsın, belki sana bu ağır travma etkisi verenlere bi tokat atarsın. Oku güzelim, güçlü bi kadın ol, kendi ayakları üzerinde duran, durmaya çalışanlara ışık ol, oku güzelim, insanlara örnek ol, umut ol.
Yaşadığın olayların tarif yok, seninle ağlamak, seninle üzülmek, başını okşamak için şu an neleri feda ederdim bir bilsen.. Sen çocuklarına çok iyi bi anne olacaksın. Onlara güçlü olmayı aşılayacaksın, herşeyin başlangıcı yine sen olacaksın. Ne diyeceğim bilmiyorum hiç, beni affet lütfen olur mu. İyi ki varsın..
Gökyüzü senin gözlerin, cennet ise senin gülüşün olsun. Işıklar yoldaşın olsun..
8 notes
·
View notes
Text
Elveda iki bin yirmi üç… çok sitem doluyum sana. İçimdeki çocuğu aldın oradan oraya savurdun. Sana çok kızıyorum. Ama vedaları hiç sevmem o yüzden bu satırları sana yazıyorum. Gençliğimin en güzel yıllarında dibi gösterdin bana, sürekli düşen bir kızdım zaten oysa ama kalkamaz oldum. Ben kalkamazken sen beni daha da sürükledin o karanlığına. Dizlerim çok kanadı görmedin, göz yaşlarım kurudu, sevdiklerimi aldın benden. En fazla ne kadar merhametsiz olabilir derken ben, sende vefadan bir o kadar yokmuşsun. Bir sürü darbeler aldım senden belki de alıştım. Bu senin bana bi nevi “büyüme” “olgunlaşma” evresiydi demendi aksine büyüyüp olgunlaşmadım. Her şeye rağmen güldüm. Dizlerim kanadı dizlerimden öptüm, göz yaşlarımı kendim dindirdim, kendim sildim. Ve sana rağmen yaşamsal faaliyetlerimi bi o kadar güzel devam ettirdim ki.. ben bile bana hayran kaldım. Yine olsa kendimden yine taviz vermem. Sana teşekkür falan etmeyeceğim ne gerek vardı bunca kavgaya bunca gürültüye ben zaten bunlarla baş edebilirdim ki hala ediyorum belki de deliriyorum. Derdimi hüznümü kederimi en derinlerimde saklıyorum hala. Ama ben artık geçmişin üstesinden gelmek istemiyorum. Hesabı kesip dosttan saymak istemiyorum. Ben vicdanımın sesini duymak istemiyorum. Evet belki azalıyor, tükeniyorum ama asla yanılmıyorum ve ben senden vazgeçiyorum. Evet tüm benliğimle kırgın, yorgun, argın senayı sende “iki bin yirmi üçte” bırakıyorum. Bana bıraktığın onca iz, onca darbe, tonlarca hayal kırıklığı hepsini bu seneye bırakıyorum. Ben artık gülümsemek, mutlu olmam gereken şeylerle mutlu olmak istiyorum…
20 notes
·
View notes
Text
Yaşamdan haz aldığın anlar vardır. Güzel bir yaz akşamı sesiyle büyüleyen sevdiğin şarkıcının konseri veya kalabalık bir mekanda sahne performansına en önde tanık olduktan sonra duyduğun heyecan. Soğuk ve yağmurlu kış geceleri battaniyeye sarılıp loş ışıkta sevdiğin yazarın kitabını okuyorken ah işte tam da beni anlatmış dediğin o an satırları çizmek için duyduğun telaş. Serin sonbahar vakitlerinde beklediğin diziyi izlemek için akşamı zor ettiğin o sıkıcı mesai gününün gecesinde uykun gelse de merakından bir bölüm daha izlemeye kendini ikna etmen. Uzun yolculuklara çıktığın o ılık yaz geceleri zifiri karanlıkta saatlerce araba sürsen de, gitgide şehir ışıkları küçük noktalara dönüşse de ve sık sık kahve molaları vererek yolu uzatsan da sonunda kavuşacağın o nefis deniz manzaralı yere kavuşma ümidi. Tüm bu heyecanların hepsi sigara içerken, balkondan bakarken, benim sana ulaşmam için yaşamam gereken dünya sancılarıymış meğer. Seni her düşündüğümde aklına gelen ilk kelime sevdiğim oluyorsa, diğerlerinin pek ehemmiyeti yoktu. Dişime takılmış ve anlamını kaybetmiş bir kelime gibi hafızam durmadan seni yoklayıp duruyordu çoğu zaman. Yaşça büyük biri demişti, zamanın birinde; "Unutma evlat, doğru trene binersen bir gün o çok istediğin denize kenarı olan uzaklara gideceksin." Uzun zaman, doğru trenin hangisi olduğunu bilmediğim peronlarda kayboldum. Ah be beybaba, doğru tren nerede? Şehrin sıkıştırılmış insanlar yığını hayatlarında, otobüslerden, vapurlara, metrolardan, dur kalk yapan otomobillerine her çözümü denedim. "Beni istediğim yere ulaştırın."
Haykırmakla susmak arasında bir yerdeydim çoğu zaman. Zihnimin puslu belirsizliklerine berrak bir gelecek hayali gerekirken, ben hep geçmişe takılı kalıp duruyordum. Ben sanırım hep düne ait bir yerde kaldım. Hikayenin bütününü yaşama ihtimalini merak ediyordum; mutlu bir yaz akşamında karşılaşacağımıza, sarılacağımıza fonda denizin dalga sesleri kıyıya vuruyordu, yakında bir meyhaneden eski bir plaktan cızırtılı bir şarkı çalıyordu. Çokça kafamda kurdum bu sahneyi. Hep güzel kafamdan...
Bir yerlerde sen vardın. Olmadığın her yere dayanabilmemin tek mümkünü buydu. Çocukluğumda üstümü şefkatle örten annem artık çok uzakta bir düştü. Benim için dünyanın en iyi adamı olan babam hiç gidilemeyecek olan ülkemdi.
Bir tek kedim var benim gözlerimin içine bakan...
Sana gelmenin cesaretini şarkılarda buluyor, filmlerde inanıyor, kitapların sayfalarında rastlıyor gibiydim. Eski bir hatırayı canlandırmanın yollarını arıyordum ama sen, gözlerimi kapattığım an yanımda olmamayı başarıyordun, bir hayalden ötesi misali.
Sokaklarında kaybolabildiğin bir şehir, güvenle bakabildiğin insan, uzaklardan gelen eski bir dost, uzun ve sakin bir tren yolculuğu. Tek istek!
Ne kurduğum kelimelerin içine ne de anılara sığabiliyordum. Edip Cansever'in "ben her şeyin bir bir yok olmasına o kadar çok alıştım ki." dizeleri aklımdaydı. Oysa sana uzunca çocukluğumdan bahsetmek istiyordum. Aklımda uzun uzun canlanan bir anıdan. Korktuğumda masa altına saklanan o çocuğun büyülü dünyasından, kulağına hiç fısıldanmayan masallardan.
Ben seninle denize bakıp bu gece yarasında uzun uzun sessiz kalmak istiyordum çünkü. Sonra yine bir kitabın satır aralarında rastladım sana: "Sadece seni görmek istiyordum güneş batarken, bu kadar basit. güneş batarken seni görmek istiyorum, başkaca bir şey yok."
38 notes
·
View notes
Text
"kibirli, çok bilmiş, dikbaşlı, alaycı ve korkusuz görünen, halbuki yakını olmasına izin verdiklerince duyarlı, kırılgan ve ölümüne gururlu olduğu iyi bilinen biridir.'' demiş...
Bazı insanların görünmeyen yükleri vardır. Yavaş yürüdüğünü zannederiz dışardan bakınca aslında öyle değildir pek halimden anlayan olmaz bir çok şeyi İçimde yaşayıp bitirmeye o kadar çok alıştım ki gece yanlışlarımla astığım kendimi sabah umutlarımla sarılmaktan hiç çekinmedim..
Hakikat'ın ne olduğu tanımlanamaz.
Ne desen eksik kalır, tam olmaz.
Sana hakikat şudur diyecek tek bir KİŞİ bile yoktur dünyada. Varsa dinleme, uzaklaş ordan.
Tanımlanamaz çünkü;
Her şey(Varlık) O desen, iyi ama her şey ne demek diye bir soru çıkar?. Sen her şeyin dışında değilsin ki dışardan bakıp her şey bu diyebilesin. Dışına çıkıp bakmadığın hiç bir şeyi tanımlayamazsın.
Hiçlik (Yokluk) O desen, iyi de hiçliği kim tanımlayacak dışına çıkıp o zaman. Mümkün değil. Ortada hiçliği Tanımlayacak bir SEN varsan bu sefer onun adı hiçlik olmaz.
Ee peki nedir bu Varlık, yokluk geyiği günlerdir devam eden?..
Söyliyeyim. Bunlar sadece zihinsel kavramlar. Gerçekte hiç bir anlamı olmayan zihinin uydurduğu zıt kutupsal kelimeler. İyi kötü, güzel çirkin, az çok, gibi... Var yok.. vs... Sadece kavramlar bunlar. .
Amaç zihnin kavramlardan kurtulması.
İyi olan bir şeyin aynı anda kötü de olabileceği. Ama aslında ne iyi ne kötü olması gibi.
Su mesela içine düşsen boğulsan kötü, içsen yaşasan iyidir. Peki su iyi midir kötü müdür? Hakikatten bakınca su sadece su'dur.
Peki SEN var mısın yok musun?
Bugüne kadar hep VARım dedin.
Su ya hep iyi demek gibi.
Ama kafanda VAR olan bir sen varsa YOK olan bir sende olmalı. Yoksa zihnin Varım diyemezdi. Çalışma prensibi bu.
Birisi sana sen yoksun diyorsa zihnin kutularını birleştirmeye yarar bu sohbetler sadece. Hepsi bu.
Yoksa kimin umurumda var mıyım yok muyum? Gerçek miyim Rüya mıyım?Olayları basit anlatmaktan yanayım.
Kavramlardan kurtulduysam
Rüya mı gerçek mi demem artık
İyisiyle, kötüsüyle içimden geldiğince yaşarım...
Uyanmak denilen bunun idrakinden başka bir şey değil...
76 notes
·
View notes
Text
Sen her daim benim aklımdasın. Artık alıştım yüreğimde senin yükünü taşımaya.
Lakin sendeki ben, bendeki sen gibi değil.
Ansızın bir meltem eser, bir kelime işitir kulağın; “Şairane”. O kelime beni hatırlatır sana. İşte o an.. o meltem bir fırtına olur, savurur seni.
Bilirsin az çok beni; severim ama acımasızca…
#bookblr#art#books & libraries#edebiyat#şairane#gencnujininacilari#spotify#library#alıntı#books#aşk acısı
3 notes
·
View notes
Text
Bugün nasılım bilmiyorum, nasıl hissediyorum bilmiyorum, gerçi hissediyor muyum onu da bilmiyorum. Bugün içimde öfke mi, kin mi, özlem mi var onu da bilmiyorum. “keşke hayatıma girmeseydin, keşke hiç tanışmasaydık, senden nefret ediyorum.” demeyeceğim. Aksine iyi ki hayatıma girmişsin, iyi ki seni tanımışım. insanlara asla güvenemeyeceğimi, bir kere yaralayanın ikinciye öldürebileceğini, insanların lafla değişmeyeceğini ama en çok da sevgisizliği senden öğrendim. Bana bunca zaman içinde çok mu çok güzel bir aşk yaşatamadın, teşekkür ederim, çok mutluyum. Alıştım, biraz sensizliğe biraz sessizliğe, biraz da kimsesizliğe.. Bugün nasılım bilmiyorum dedim ya, çok mutluyum. Herkese her şeye karşı seni savunduğum cümlelerim bugün tokat gibi suratıma çarptı, çok mutluyum. Daha da uzun yazarak sana hâlâ bu kadar çok önem verdiğimi düşünmeni istemiyorum, hoşçakal.. Ya da sen en iyisi bana muhtaç kal…
6 notes
·
View notes
Text
Günbatımı geldi,
Şafak vakti gitti..
Tekrar geleceksin,yine geleceksin,umarım gelirsin..
Günbatımı geldi,
Şafak vakti gitti..
Sana çok alıştım,çok alıştım,biliyorsun..
#keşfet#keşfetteyiz#yeraltı edebiyatı#edebiyat#sanat#love#sözler#aşk acıtır#fakat müzeyyen bu derin bir tutku#fypage#iyi geceler#geceye söz#geceye bir söz bırak#şarkı sözü
7 notes
·
View notes
Text
Ben bugün kendimden özür diliyorum.
Ben bir yerde kendim olmayı bıraktım.
Seni incitmemek için kendime haksızlık ettim. Seni kaybetmemek için kendimden vazgeçtim. Seni, senin duygularını, senin kurallarını kollayacağım diye varlığımı yok saydım.
Sen beni sev diye kendime verdiğim kendim olma sözümü yuttum.
Hayallerin yarım kalmasın diye, beni uğrattığın hayal kırıklıklarını kendimden bile sakladım. Sen parla diye gölge olmaya, sen üzülme diye sabır taşı gibi durmaya alıştım.
Belki seversin diye…
Belki gitmezsin diye..
Ben yoktum. Sen oldum.
Senin tarafından her incitildiğimde en çok kendime kızdım.
Bana yaptığın her haksızlığı sevgime sarıp sana hak verdim.
Mutluluğumu bile senin mutluluğuna bağladım. Belki ben ailemden böyle bildim.
Belki ben ilişkiyi, dostluğu, aşkı böyle öğrendim. Belki de yalnızlıktan çok korktum. Fazla yük aldığım için, bir türlü kendime gelmediğim için, kendimden özür diliyorum.
Bu özür iyileşmemin başlangıcı olsun ve zamanla kendini hatırlatıp beni kendime getirsin istiyorum. Çünkü bu açılan yaralar, sen avuttuğunda bitmiyor, sen yok sayınca yok olmuyor, öpünce geçmiyor…
2 notes
·
View notes
Text
Yıllardır aynı şey, alıştım sanıyorsun ama bi bakmışsın ki alışmamışsın. Sırtın ağrıyor mu hala güzelim diye soruyorsun. Hayır alıştım artık cevabı peki gerçekten öyle mi. Dokunduramadıgının farkındalar mı, dokununca biri kriz geçirdiğinin. Ben farkındayım merak etme. Canın yandı mı peki. Yakan sırtım değildi. Hakaretler... İnsanlara göre boş ama senin için içi dolu hakaretler. Bu sefer farklı birinden gelince dumura ugradın dimi. Ağlamak istiyorsun farkındayım. Ağla dök içini.
Gördüğün gibi olmaktan korkuyorsun dimi. Söz veriyorum olmayacaksın. Sadece yaşama tutunmaya bak. Bu sefer aklından ne geçiyor biliyorum ne kadar kararlı oldugunun da yapma demiyorum ilk defa kendime. Çok yoruldun dimi, çok kırıldım, çok pişman oldun. Egonun sebebi bu belki de duvarların. Duvarların burada suan hiç yok.
Çok fazla iz var. Beni günden güne yiyip bitiriyor. Açıklamaya çalıştın biliyorum. Ama yine yapamadın . Çünkü bu yaşına kadar sana kimse söz hakkı vermedi hep susturuldun. Yine sustun cezasını kıvrılıp kriz geçirerek verdin.
Bir şeye tutunmaya ihtiyacın var biliyorum. Ama o tutanacağın şey bende de yok küçük ben.
2 notes
·
View notes