#çador
Explore tagged Tumblr posts
moottah · 1 year ago
Text
Tumblr media
“Bana kalırsa, buralarda kaybolmadan, tamamen kaybolup gitmeden geldiğin yere dön delikanlı. Aradıkların ya ölmüştür, ya kaybolmuş... Bulsan bile, onların senin bıraktığın insanlar olmadığını göreceksin. En kötü yabancı çeşidi, bir zamanlar tanıdıklarının arasından çıkar.”
Çador - Murathan Mungan
1 note · View note
yorgunherakles · 2 years ago
Text
sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan, benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
murathan mungan - yaz geçer
29 notes · View notes
afilimeczup · 4 years ago
Photo
Tumblr media
"bir kadının yüzündeki gülümseyişi unutmak, güneşin buruşması gibi bir şeydi. yaz sıcağı gibi varlığını duyuran ama kendi görülmeyen bir güneş; bu güneşle yaşamak, bu güneşin kendisi yokmuş ama sıcağı varmış gibi yaşamak... duvarlara vuran ürkek gölgelerine bakarak varlıklarına inanmak... saklı kayıplar gibi aramızda ama görünmeden yaşamak zorunda bırakılmış kadınların yokluklarıyla yoksullaştırdığı bu dünya, bu ıssızlık canını acıtıyor, etine batıyor. belki de bu yüzden etinin çürüdüğünü hissediyor, belki de bu yüzden gövdesini aşıp gitmek istiyor. bu da bir gurbet. gurbetin birçok çeşidi olduğunu unutmuştu." #murathanmungan #çador 📚 https://www.instagram.com/p/CLHTL1ZJzeIVTO8gm2eE5unsBvIPFSExG0oJ_Y0/?igshid=1xyqjkunzkjlv
16 notes · View notes
masumcetin · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Bazı şeylerin yoklukları, varlıklarını daha çok hatırlatır.
Murathan Mungan, Çador s.51 Fotoğraf: Krzysztof Kieślowski’nin 1993 yapımı, “Three Colors: Blue” (Üç Renk: Mavi) filminden, (Juliette Binoche).
119 notes · View notes
yelkovankuslarininizinde · 7 years ago
Photo
Tumblr media
10 notes · View notes
huzunlupalyacocuk · 8 years ago
Photo
Tumblr media
İnsanın kelimelerini emanet edebileceği bir yüzün var senin. Murathan Mungan Çador
103 notes · View notes
yasasinbudunyayokoluyor · 7 years ago
Photo
Tumblr media
2 notes · View notes
baysherlockholmes · 7 years ago
Note
bu ara hangi kitapları okudun?
mihail bulgakov, genç bir doktorun anılarıoliver sacks, karısını şapka sanan adammurathan mungan, çador
8 notes · View notes
kitapcafe · 7 years ago
Photo
Tumblr media
“Firar ruhlu erkeklerin bağımsızlık arzularındaki gurur, çoğu kez güçsüzlüklerini saklamak içindi.” -Çador / Murathan Mungan- 📚 #kitap #kitaplık #kitabevi #sanat #kitapkokusu #kitaptavsiyesi #edebiyat #felsefe #müzik #sinema #kitapkurdu #kitapcafe #aşk
4 notes · View notes
kitapidea · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Çador
0 notes
kasifadam · 8 years ago
Text
İran’ın Şiraz kenti dünyanın en büyüleyici camilerinden birine ev sahipliği yapıyor: Şah-e Çerağ Cami. Şah-e Çerağ, Farsçada “ışıkların şahı” anlamına gelmektedir. Bu isim aynı zamanda yapı içerisinde türbesinin de bulunduğu Emir Ahmet’e (Seyit Ahmet), Şii halk tarafından verilen bir isimdir.
Bu harika yapı Şiraz’a gidildiğinde, hatta Şiraz’ın yakınından dahi geçildiğinde görülmesi gereken yerlerin başında yer almaktadır. Sadece bu yapı için şehri ziyaret etseniz dahi pişman olmazsınız. Çünkü dünyada hiçbir yerde karşılaşamayacağız bir manzara sizi beklemekte. İsfahan’ın güzelliği için nisf-i cihan (cihanın yarısı) derler. Güzelliğin diğer yarısı da Şah-e Çerağ Cami olmalı diye düşünüyorum. Her santimetrekaresine işlenmiş sanatıyla Prag’daki Votiv Katedrali’yle beraber gönlümde ayrı bir yeri oldu.
8. İmam, İmam Rıza’nın kardeşleri olan Emir Ahmet ve Mir Muhammet’in mezarları yapı içerisindeki türbelerde bulunmakta. Emir Ahmet ve Mir Muhammet, kardeşleri İmam Rıza’nın yanına Horasan’a giderken, 835 yılında tam da türbenin bulunduğu yerde, Abbasi Halifesi Memun’un emriyle kurulan bir pusu sırasında öldürülmüştür.
Başlarda gayet mütevazı inşa edilen yapı, türbenin yakınına Moğol kökenli Şii İncu hanedanından sanatperver bir soylu olan Taş Hatun tarafından bir okul ve cami yaptırılınca daha da önem kazandı. İkonik cam küre ise yine Taş Hatun tarafından, “ışığın cami içinde binlerce kez dolaşmasını istediği” için hediye edilmiştir. Zamanla görkemli bir görünüme kavuşan cami, Şiilerin Şiraz’daki hac noktalarından biri haline geldi.
Bir diğer rivayete göre, Ayetullah Destgayb yolculuğu sırasında bir mezardan ışık yayıldığını görür ve ışığın kaynağını merak ederek ışığa doğru ilerler. Mezarı kazdırır ve zırh giymiş bir ceset keşfeder. Cesedin parmağındaki yüzükte “al-‘Izzatu-Lillāh Ahmad bin Mūsā (İzzetullah Ahmet bin Musa)” yazdığını görünce bu kişinin büyük din adamlarından biri olan Musa el-Kazım’ın oğlu olduğu anlaşılır. Işıklı mezarın üzerine de bu cami yapılır.
Caminin bulunduğu alana doğru ilerlerken, göze ilk çarpan şey doğal olarak minareler oluyor, ancak daha dev bir şamdan şeklinde tasarlanmış minarelerden çok farklı bir esere doğru yaklaştığınızı anlıyorsunuz. Özellikle geceleri çok uzaklardan bile görülebilen, deniz feneri misali geceyi ışıl ışıl aydınlatan minareler sizi kendine doğru çekiyor. Işığı takip edip camiye vardığımızda, önce büyük bir avlunun içerisindeki geniş bir havuzun yanından geçip, işlemeli ahşap sütunların yönlendirdiği gümüş bir kapıdan giriyorsunuz. Cami içerisinde kozmik çokgen, Davut kalkanı ve çoğu evrensel düzen, denge ve birlik (genel olarak vahdet-i vücut) düşüncesini yansıtan geometrik şekiller başta olmak üzere birçok Şii felsefeye ait sembol bulunmaktadır. Özellikle iç kubbede bulunanlardan “camın felsefesi” denilen ve Emir Ahmet’e dayandırılan bir düşünce ortaya çıkmıştır.
Bunların yanı sıra prizmatik öğelerin yan yana ve üst üste dizilerek oluşturdukları bezeme türü olan mukarnes bezemeye de sıkça mimari yapıya kaynaştırılarak yer verilmiştir. Her bir renkli cam bezemenin ve aynanın bir parmak boğumu kadar olduğu bu yapıya gönderilen bir ışık, size bir ışık şöleni olarak geri dönüyor. Yapının altın işlemeli pencereleri ise vitrayın İranî tarzı olan aynakârî sanatı kullanılmıştır. Tüm bu renk cümbüşü de göze doyumsuz bir zevk tattırıyor.
Cam mozaiklere ve aynalara eşlik eden yeşil ve beyaz mermerler de göz kamaştırıcı bir güzellik sunuyor. Parlak avizelere sahip caminin renkli camlarla kaplanmış duvarları ışığın geliş yönüne göre dans etmekte ve loş ortam içinde yoğunlaşan sarı ve yeşil ışıklar inanılmaz bir mistik atmosfer oluşturmaktadır.
Renkli cam mozaik ve aynalarla örülmüş duvarlar ışıltısıyla ziyaretçileri kendine çekiyor ve içlerinin huzur dolmasına sebep oluyor. Bu atmosferde her türlü duygunun karmaşasını yaşamanız içten bile değil. Bu yüzden mistisizmin etkisinde, ibadet ederken veya sadece bir yere bakarken ağlayan insanlarla karşılaşabilirsiniz. Cami içerisinde, türbenin bulunduğu kısımda duygular yoğunlaşır ve insanlar bu kısımdan ayrılırken sırtlarını türbeye dönmeden, geri geri yürüyerek ayrılmaktadır.
Şah-e Çerağ Cami, İran’ın en kutsal üçüncü mabedi olarak kabul edilmektedir ve Cuma günleri önemli bir kalabalığı kendine çekmektedir. İnsanların kutsal kabul ettiği cami duvarlarını yere düşen ekmek misali, öpüp alınlarını değdirdiğini görmek de alışılmadık bir durum değil. Özellikle türbenin bulunduğu taraftaki duvar öpülür, başa konur ve önünde kutsal kişinin ölümü anılarak ağlaşılır.
Caminin cam mozaik yapısı, gerek yenilemelerle gerekse eklemelerle günümüzde hala geliştirilmektedir. Kompleksin yapımı her ne kadar 14. yüzyıla dayansa da geliştirmeler 20. yüzyıla kadar uzamaktadır. Hatta depremler sebebiyle hasar gören eski kubbe ve kubbenin çinileri İsa Bahadarî tarafından baştan yapılmıştır. Işıklandırmalar ise çok eski değildir. Uzun zaman alan yapımı ve geliştirmeleri açısından da Votiv Katedrali’ne benzer.
Camide doğal olarak haremlik-selamlık uygulaması bulunduğundan, kadınlar ve erkekler ayrı kapılardan girmektedir. Ancak çoğu camide kadınlara ayrılan küçük alanların aksine, caminin tam olarak bir yarısı kadınların kullanımına tahsis edilmiştir. Ancak kadın ziyaretçilerin, bir turist gibi değil de “çador (çadur, çadar)” denilen siyah çarşaf giymeleri gerekmektedir. Eğer çarşafınızın yoksa görevlilerden çoğunluğu ayrı ayrı siyah ve beyaz olmak üzere renk renk çarşaflardan birini alabilir ve nasıl giyileceğini öğrenebilirsiniz. Hatta pembe kumaş üzerine çiçek desenli çarşaflara kadar birçok çador bulabilirsiniz. Umumi kıyafetleri giymek istemeyenler, kendi kıyafetini yanında getirmeli. Biraz rahatsızlık oluştursa da yapı içerisindeki kadın görevliler, ziyaretçi kadınları zaman zaman giyim konusunda uyarmaktadırlar.
Neredeyse tüm camilerde olduğu gibi tüm ziyaretçiler, içeriye girerken ayakkabılarını çıkarmak zorundadır. İçerde fotoğraf çekmek, flaşların mozaiklere ve çinilere zarar vermesi, ibadet edenlerin rahatsız olması sebepleriyle yasak olsa da avluda serbesttir. Fotoğraf makinesi ve kamera ile girmek yasak olsa da birçok kişi telefonla gizlice fotoğraf çekebilmekte ve bazen de görevliler telefonla çekilen fotoğraflara aldırış etmemektedir. Yine de riske girmemekte fayda var, çünkü içeride güvenliği sağlayan püsküllü devrim muhafızları bulunmakta. Püskülle dolaşmalarının sebebi, muhafızların bir kadına veya yabancıya dokunmaları yasak olduğundan bu püskülle hafifçe dokunarak uyarmalarındandır. Fotoğraf konusuna tekrar dönecek olursak, görevliler tarafından internete servis edilmiş birçok etkileyici fotoğraf bulmak zaten mümkün. Bizler de yer yer bu fotoğrafları kullandık. Kompleksin tüm bölümleri ücretsiz olup 24 saat açıktır. Ziyaretlerin Cuma günleri, aşure günü ve bayram günleri dışında yapılması daha rahat olmanızı sağlayacaktır. Ancak bu dini günlerde de İranlıların bayramlaşma ve dayanışma kültürlerini görmek açısından ilginç olabilir. Yine özellikle dini günlerde olmak üzere zaman zaman ziyaretçilere çeşitli ikramlar yapılıyor.
Türbe kesinlikle turistik bir alan değil, bir ibadethane. Ziyaretinizde bunu aklınızdan çıkarmamanız gerekiyor. İstanbul’daki Sultan Ahmet veya Ayasofya’daki gibi rahat tavırlar sergilenmesini pek hoş karşılamıyorlar. Yabancı olduğunuzu anlayarak, yanınıza gelen görevli erkek veya kadın son derece sıcakkanlı bir tavırla size rehberlik yapabilir. Hatta bazı görevliler İran Türkü çıkabilir: “Haray! Haray! men Türk’em!” Normalde azınlıkların bu tarz milliyetçi sloganlar atması yasak olsa da coşkuya kapılan arkadaşlarımız, sizlere çok sıcak davranıp, çok ilgi gösterebiliyor. Hatta meşhur birkaç Türkçe şarkı söylemek isteyebiliyor. Gerçekten de başka bir ülkede, sizden birini görmek çok hoş bir atmosfer yaratıyor ve sizi duygulandırabiliyor. Avluda bulunan turizm bürosundan herhangi bir konuda yardım isteyebilir, size camiyi ilginç bilgiler eşliğinde gezdirecek rehberlik hizmetini ücretsiz alabilirsiniz. Rehberler genelde stajyer olduğu için çok ilgili davranıyorlar. Üstelik rehberlerin işaret ettiği bazı noktaların fotoğrafını çekmek serbest. Genel kuralların biraz dışına çıktığımız anlar olsa da bu durumu anlayışla karşılamaları bir kez daha İran’a karşı ön yargıları bir kenara bırakmamız gerektiğini düşündürdü.
Çoğu dinde çoğu hac merkezinin sadece o dine mensup kişilere açık olmasından dolayı, oradaki görevliler bazı ziyaretçilere “Müslüman mısınız?” diye sorabilir. Ancak bunu hoş karşılamak ve fazla garipsememek gerekiyor. Eğer böyle bir uygulama ile karşılaşırsanız -Müslüman değilseniz bile- kısa bir “evet” yeterli olacaktır. Yine de bu uygulamaya çok nadir rastlanılır. Biraz da oradaki görevlinin tutuculuğuna göre şekillenen bir kural gibi görünüyor. Çünkü birçok yabancı burayı ziyaret etmiş. Namaz kılan kişilerin önünde disk şeklinde bir taş veya taş parçaları görürseniz bu kişilerin önünden geçerek gezmenizde bir mahsur bulunmamakta. Çünkü bu taşlar Kerbela ve Necef’ten geldiği için taşın arkasında kalan dünyayı yok sayarak kişiyi direk Kâbe’ye bağladığına inanılıyor.
Cami içerisinde kamyonetler sizi şaşırtabilir, ancak caminin halıları sürekli değiştirildiğinden bu kamyonet oldukça sık görülmektedir.
İmkanınız varsa; camiyi öğleden önce, güneş batmaya yakın ve gece ayrı ayrı ziyaret edin. Her birinde farklı bir atmosferle karşılaşacaksınız. Cami ve çevresinde yöreyi temsil eden birçok hediyelik eşya, baharat, kıyafet vb. İran’a özgü birçok şey bulunabilir. Camiye, Vekil Pazarı’nın içerisinden tabelaları takip ederek ulaşabilirsiniz.
Dünyanın En Görkemli Camisi: Şah-e Çerağ Cami İran’ın Şiraz kenti dünyanın en büyüleyici camilerinden birine ev sahipliği yapıyor: Şah-e Çerağ Cami. Şah-e Çerağ, Farsçada “ışıkların şahı” anlamına gelmektedir.
0 notes
yorgunherakles · 3 years ago
Quote
her insan kendisi olması karşılığında topluma bir bedel öder. az ya da çok ama mutlaka bir bedel... kimse bedelsiz kendi olamaz. bu bedel çoğu kez yalnızlıktır.
murathan mungan - yüksek topuklar
43 notes · View notes
dubakiym · 8 years ago
Text
çador
"çünkü insanın kelimelerini emanet edebileceği bir yüzün var senin," dedi. "kendi uğultusunda kör olmamış bakışların, hala taze bakıyor dünyaya, içinin çıplağını yankılarken bakışları kör olmuş yüzlerce insan var sokaklarda hayaletler gibi dolaşan. birbirlerinin yüzlerinde kaybolmuşlar. birinin yüzünden diğerinin yalnızlığına geçiliyor. bazı insanlar bir kelime darbesiyle ölürler. şimdilerde ise değil ölmek, kimseye tek bir mana bile söylemiyor kelimeler."
Murathan MUNGAN
1 note · View note
merve-deniz · 8 years ago
Photo
Tumblr media
Sonunda #çador bitti. Sadece 106 sayfa olmasına rağmen öyle bir oturuşta bitecek bir kitap değildi. #MurathanMungan ın yoğun kalemi ve sizlere sunduğu bakış açısı durup durup düşünmenize neden oluyor. Gerçek bir kitaptı. Çok gerçek hem de. Kesinlikle tavsiye ederim. Hemen altındaki kitaba başladım bu arada. İlişkimiz hiç iyi değil #otomatikportakal ile. Aykırı hikayeleri her zaman sevmem. Ama akıyor mu su gibi? Evet akıyor. İyi geceler dünya #kitap #okuyorum #neokuyorum #instabook #instakitap #bookstagram #okumahalleri #kitaptavsiyesi #kitapönerisi #kitapkurdu #kitapsevgisi #kitapağacı #read #kitaplar #book #edebiyat #bookworms #kitapiyikivar #kahve #kitapaşkı #books #kitaplık #reading #currentlyreading #iyigeceler #goodnightworld
0 notes
amokgunlukleri · 8 years ago
Photo
Tumblr media
“Çünkü insanın kelimelerini emanet edebileceği bir yüzün var senin,” dedi. “Kendi uğultusunda kör olmamış bakışların, hala taze bakıyor dünyaya, içinin çıplağını yankılarken bakışları kör olmuş yüzlerce insan var sokaklarda hayaletler gibi dolaşan. Birbirlerinin yüzlerinde kaybolmuşlar. Birinin yüzünden diğerinin yalnızlığına geçiliyor. Bazı insanlar bir kelime darbesiyle ölürler. Şimdilerde ise değil ölmek, kimseye tek bir mana bile söylemiyor kelimeler.
Murathan Mungan
56 notes · View notes
yorgunherakles · 3 years ago
Quote
hiçbir şey yarım kalmaz. bir gün bir tamamlayan çıkar mutlaka.
murathan mungan - şairin romanı
36 notes · View notes