#çırılçıplak
Explore tagged Tumblr posts
trendebirkitap · 2 months ago
Text
sonsuzluğu ufuklar götürdü. yarattığım dünyaların içinde daraldım. kararsızlık bir an sürdü. başlangıçla bitiş ortasında ben kaldım, çırılçıplak.
14 notes · View notes
nesrin-c · 6 months ago
Text
Tumblr media
Eylül'dü
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım..!
Cemal Süreya
#yağlıboya #reprodüksiyon
🎨🖌
184 notes · View notes
sertsiken0606 · 13 days ago
Text
İlk aldatma
Merhaba Hasan bey sizlere teşekkür ederim böyle bir blog hazırladığınız için. Benim ismim Candan şuan 35 yaşındaydı 155 boy 63 kilo esmer 2 çocuk annesi bir kadınım. Sizlere anlatacağım olay 23 yaşımda başıma geldi o zaman kocam sürekli olarak Ukrayna ya diyordu benimde pasaportum vizem olduğu halde beni götürmek istemiyordu aslında anlıyordum da kondurmak istemiyordum , birgün arkadaşlar ile AVM ye alışveriş ve eğlence amaçlı gittik insan gezerken ister istemez acıkıyor hep birlikte yemek katına çıktık orada okul arkadaşım Cumali ile karşılaştım konuştuk birçok avm de restoranları varmış telefon numaralarımızı aldık yemeğimizi yedik biraz daha oyalanıp evlerimize gittik gece 10 gibi mesaj geldi Cumali den tam hatırlamıyorum ama sanırım 3 e kadar yazmıştık kocam ertesi gün gece 3 te kiminle mesajlaşıyordun diye mesaj atmış mesajı görünce mesaj ve konuşarak kavga ettik en son cümlem sen orada başka kadınla yatarken ben burada amımı parmaklayamam olmuştu Sonuçta kavga ederken söylenen bir cümle idi . Saat 2 gibi Cumali mesaj attı nasıl oldu bir anda Cumali ye adresimi verdim işin bitince gel moralim çok bozuk dedim yarım saat geçmemişti kapı çaldı açtığımda Cumali kapıda karşımdaydı sarılıp ağlamaya başladım yok böyle bir sarılma oturma odasıns geçtik biraz yatıştıktan sonra çay demledim 2 saatten fazla sohbet ettik o sırada orta okuldan beridir arkadaşım olan Beyhan aradı balkonda konuştuk . Bana hiç aklımda olmayan bir şey sordu ne o kaltak yoksa kısasa kısasmı yapacaksın o sikişiyor diye sende mi siktireceksin dedi evet dedim güldü eğer seksi güzelse bana da gönder dedi . Oturma odasına geçtim tekrar Cumali ben güzel değilmiyim deyip etrafında manken gibi tur attım çok güzelsin bebeğim dedi oturduğu koltuktan kalkıp bana sarıldı öpüşmeye başladık çok ateşli bir öpüşmeydi ne zaman soyunduk ne zaman yatak odasına gittik bilmiyorum inanın bana. Bir anda amım yalanmaya başladı ben o an bitmiştim kocam beni hiç böyle sikmezdi ihtiyaçım var sana der yatırır sokar boşalır yatardı Cumali direkt amımı emmeye başlamıştı elleriyle am dudaklarını kenara çekip amıma dilini sokup sokup çıkarıyordu ilk kez sikilmeden orgazm oluyordum benim orgazm olduğumu anlamıştı sikini amıma dayadı sokmaya başladı sanki içine demir yada sert bir şey giriyordu o kadar zevk alıyordum ki kendimden geçiyordum pompalamaya başladığında bende çığlık atıyor daha sert sikmesini söylüyordum Cumali ile yaklaşık 45 dakika her pozisyonu deneyerek seviştik. Cumali boşalmıştı yatak göbeğim memelerim her tarafa fışkırmıştı birer sigara yaktık, konuşurken Beyhan dan bahsettim çağır gelsin dedi çok ciddiydi telefon ettim gel acil dedim 10 dakika sonra kapıya geldi kapıyı açtım beni çıplak vaziyette görünce soyunup çırılçıplak kalmıştı yatak odasına girdik ufff manzaraya bak dedi ve Cumali nin sikini ağzına aldı beni elimden tutup Cumali nin başına oturttu Cumali benim amımı göt deliğimi yalamaya başladı o güne kadar hiç tatmadığım duyguları tadıyordum. Beyhan 10 dakika siki yaladı yuttu sonra sikin üzerine oturdu offf harika bir sik benim tam istediğim gibi offf harikasın Cumali beni ne zaman istersen sikebilirsin diyerek oturup kalkıyordu birden benim memelerimi tuttu uçlarını emiyor okşuyordu Cumali de Beyhan gibi ellerini memelerime koydu birlikte okşamaya başladılar. Ben yine sikilmeden orgazm oluyordum yine bir ilki tatmıştım bu kadar yeterdi benim pil bitmişti yan tarafa uzandım onlar seks yapmaya devam ettiler.
O günden sonra hemen hemen her gün Cumali ve Beyhan bizde buluşuyor bazen 3 lü bazen tek tek seks yapıyorduk . . . Sizlere daha sonra 4 kişi ile birlikte olduğumuzu nasıl tost olduğumu anlatacağım.
83 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 5 months ago
Text
Tatlı Komşum! (9) (Furkan 31 Y., Manisa)
Pazar gecesi sabaha karşı telefon çaldı. Ebru, "Cevat'a birşeyler oldu, ambulans çağırdım, hastaneye gidiyoruz!" dedi. Hastaneye gittiğimde öğrendik. Yüksek tansiyondan beyin kanaması geçirdiği söylendi. Sonraki 15 gün boyunca ameliyat olup hastanede yattı. Anevrizma temizlenmesine rağmen felçli olarak kaldı. Sadece bakışları vardı. Ama çocukları bile üzülmedi desem yeridir. Hem gündüz hem de gece için 2 ayrı hemşire tutulup evde bakım yapılmaya başlandı. Bu da bizim neredeyse işimize geliyordu. Gece çocuklar uyuduktan sonra ya ben gidiyordum, ya da Ebru bana geliyordu.
Haftada bir gün Pazar günleri kahvaltıda çocuklarla bir araya geliyor, sonra da Cevat'ın odasına geçip ben işle ilgili gelişmeleri, Ebru da çocukları ve kendi işini vs. anlatıyordu. Cevat boş g��zlerle bakıyor, arada gözlerini kırpıyor, ama bizi anladığına dair bir işaret göstermiyordu. Biz yine de her Pazar yarım saat bunu yapıyorduk. Ebru, çocukların babalarının odasına hiç girmediklerini söylüyordu.
Bir akşam Ebru bana gelecekti. Güzel bir masa hazırladım. Tabii ki herşey dışardan, bana tabaklara koyup servis etmek düşmüştü. Masaya 3 servis açtım ve Hatice'yi de çağırdım. Ebru gelip masayı gördüğünde daha masaya oturmadan tekrar zil çaldı. "Geçen sefer Ayşe ile sen sürpriz yapmıştın, bu kez sürpriz yapma sırası bende!" dedim. Tanıştırdım. Ebru çok sessiz, uzak ve düşünceli kalmıştı. Açıkcası bu beni bir an için korkuttu. Önce Hatice kendi hikayesini anlattı. Ebru işte o an yüzünde tuhaf bir rahatlama hissiyle, "İkimiz de kocada şanssız ve sevgilide şanslı çıktık desene!" deyip kendi hikayesini anlattı. O gece yine müthiş geçti.
Ebru ve Hatice sabah çocuklarını okula göndermek için çıktıklarında, gece boyu çok az uyumuş, kah sevişmiş, kah sohbet etmiştik. Ebru oteli, Olga, Boris, Aishe, son gece katılan barmen ve Ayşe ile olayları anlattı. Hatice de Bursa gezisini, Büşra ve Mert'i. O kadar iyi anlaşıp, daha önce yaşamadıkları şeyleri birbirlerine anlatırken, tekrar o anları yaşayıp heyecanlanıyorlardı ki, ben arada sessiz sadece onları izlemekle yetiniyordum.
Çırılçıplak üç beden yatakta yanyana yatarken, ortadaki Ebru aynı gecede 5 farklı yarak tarafından neredeyse her deliğinden ayrı ayrı sikildiğini anlatırken Hatice kopmuş bir şekilde, gözleri kapalı Ebru'nun amını parmaklıyor, Ebru da Hatice'nin götüne soktuğu parmağını yarak gibi kullanıp, ikisi de birbirini gaza getiriyordu. Ebru, "Düşünsene, benimkinin kalkmayan yarağı ile yıllarca uğraştıktan sonra bir gecede hem sevgilim, hem otelde tanıştığım bir kabuklu sikti ve üç ter kokulu hırpani herif üstümden geçti!" diyor, Hatice sanki o anları kendi yaşarcasına götündeki Ebru'nun parmağına daha fazla abanıp neredeyse 4 parmağını Ebru'nun amına sokmaya çalışıyordu.
Ben onları dirseğimin üzerinde seyrederken, arada öpüşmeye ve birbirlerini parmaklarıyla sikmeye devam ettiler. Ebru da Hatice de özellikle serserilerin tecavüzüne takmış, bundan müthiş zevk alır şekilde konuyu oraya çeviriyor, Ebru, "Adam acımadan direk soktu götüme, çok acıdı ama içimin yağları eridi!" dedikçe Ohlar Ahlar havada uçuyordu. İkisi de orgazm olup, birkaç dakika dinlendikten sonra ikisi de bana masumane bakıp, beni aralarına aldılar ve iki tarafımdan vücudumun her yerini yalayıp öptüler.
Bir yer bulup, tüm bu ekibi bir hafta sonu toplama kararı aldık. Hatice, Bozdağ'da bir yayla evlerinin olduğunu, orada toplanabileceğimizi söyledi. Herkes programlarını kontrol etti ve 3 hafta sonra Cumartesi sabahı buluşup Pazar akşamı dağılacak şekilde sözleşildi. Sadece Ayşe Ebru'nun yerine dükkanda kalacağı için Cumartesi akşamüzeri dükkanı kapatıp gelecekti...
Benim arabayı Ayşe'ye bıraktık. Cumartesi sabahı ben, Ebru ve Hatice bir sürü malzeme düzüp eve gittik. Burası Bağevinden daha çok kocaman bir salon ve mutfak, devasa veranda, üst katta 4 adet ebeveyn banyolu yatak odası olan, meyve ağaçları kaplı bir ön bahçe içinde yüksek duvarlarla kaplı kapı girişinde bir bakıcı evi bulunan bir bölümünde üzüm bağı olan, birkaç yüz metre arkada bina çatıları vardı ama bunlar da arazi içindeydi.
Hatice, "Burayı rahmetli kayınpeder kendi zevkine göre yaptırmıştı. Arka tarafta depolar, çiftlikte çalışanların kaldığı binalar, küçük bir şaraphane var. Ama bu bölüm ayrı burası gibi duvarlar içinde çiftliğin geri kalanından ayrı bir yer. Burda bekçi olarak bir aile var, ama aynı zamanda çiftliğinde kahyası adam. Ben pek gelmem, bu üçüncü gelişim bunca yılda. Ama Ahmet ayda birkaç kez gelir, gece kalır, kontrol eder dedi.
Yaşları 35-40 arası bir çift gelip arabadaki malzemeleri çıkarıp, bize, "Hoşgeldiniz!" dedi. Yanımıza o kadar çok alkol almıştık ki, ikisinin de (Ne oluyor burda?) der gibi bize baktığını hissettim bir an. Adam, "Hatice hanım bunlara gerek yoktu, çok kaliteli şaraplarımız var, kendi bağımızdan!" dedi sitem edercesine. Hatice de, "Haklısın, ama misafirler çok, arkadaşımın doğumgününü kutlayacağız da..." diye mazeret uydurdu...
Öğlen için yapılan yemeklerden yedik. Biraz bahçeyi dolaştık. Neredeyse sözleşmiş gibi Boris ile Olga, Aishe aynı araçla, Büşra ve Mert ayrı araçla konvoy halinde geldiler. Onların eşyalarını da içeri taşıdı kadın ve adam, kırık Türkçeli iki Rus, kırık Türkçeli bir zenci kadın ve bizim gruba aval aval bakarak. Herkes hayran hayran etrafı dolaştı, sonra da odalarına yerleşti. Kahya Halil akşam yemeği için Mangal yaktı. Karısı Hülya bahçenin mamullerinden hazırladığı çeşit çeşit salatalar, turşular, mezeler ve bizim getirdiklerimizle masayı kurdu verandaya...
Baharın o muhteşem ılık havasında içkiler içilmeye başladığında, zaten herkes birşeyleri özlemiş halde kıpırdanmaya başladı. Halil ve Hülya müsaade isteyip çekildiler. Boris Ebru'yu çok özlemiş, tüm gece masa altından heryerini mıncıklamıştı. Hatice ile Aishe Mert'in iki tarafında, biri eğilmiş yarağını emerken, diğeri dudaklarına yamulmuş nefessiz öpüşüyordu. Olga ve Büşra da hem içkilerini yudumluyor, hem de biri yarağımı avuçlamışken, diğeri boynumu emiyor, öpüyordu. Tam o sırada bir korna sesi duyuldu, Ayşe gelmişti.
"Bensiz mi başladınız?" deyip, direk Boris'le Ebru'nun yanına gitti. Ebru'dan dinlediği bu kabuklu yarağı merak ediyordu sanırım. Masanın üzerinde, kenardaki koltuk takımında, her yerde öpüşen, birbirini yalayan insan doluydu. Bunca hareket içinde meyve ağaçlarının altında karartılar dikkatimi çekti. Kızları birbiriyle öpüşür bırakıp, "Tuvalete gideceğim!" dedim. Mutfaktan dışarı arkaya açılan kapıdan çıkıp, meyve ağaçlarının arkasından dolaştım. Gördüğüm manzara müthişti.
Hülya ağaçların arasında domalmış, biri arkadan amına sokmuş, biri ağzına vermiş, iki gencin arasında sikişiyordu. Üçü de verandada dönen seks oyunlarına gözlerini dikmiş, kendilerini kaybetmişlerdi, geldiğimi bile farketmediler. "Kolay gelsin!" dediğimde gençler de Hülya da doğruldu, ne yapacaklarını bilemez halde bakakaldılar. "Halil nerde, kim bunlar?" dedim. Hülya, "O sızdı mangal başında rakıları çekince! Zaten tüm gece masa altından okşamalardan azmıştım, bunları çağırdım ben de. Bunlar Halil'in yeğenleri, 5 yıldır Ahmet bey'le Halil sikişmeye başlayalı beni bunlar sikiyor!" dedi. "İyi iyi! Şimdi cezalısınız, bu gece bize katılacaksınız!" dedim. Üçünün de gözleri parladı resmen.
Bizimkilerin yanına gidince, "Misafirlerimiz var!" dedim. Hep beraber salona geçtik. Sonrasında, yerlerde, odalarda, koltukta, mutfakta sikiştik. Bir ara Boris Hülya'yı kendi bekçi kulübesine doğru domaltmış verandada... Yani hemen hemen bütün kadınlar bütün erkekler tarafında sikilerek, sabaha karşı yorgun sızıp kaldık...
Öğlene doğru Hülya'nın hazırladığı müthiş kahvaltı masasında otururken araba sesi geldi. Ahmet gelmişti. O iki genç eve girip gözden kayboldu. Ahmet gelip hepimize, "Hoşgeldiniz!" dedi. Karısını yanağından öpüp, o da masaya geçti bizimle kahvaltı etti.
Kahvaltıdan sonra, Ahmet, "Dostlar burası artık hepinizin yeri biliyorsunuz, haber bile vermenize gerek yok. İşte Hülya ile Halil de burda, siz onları onlar sizi tanıdı, ne zaman isterseniz gelip dinlenin, eğlenin. Bozdağ kar turizminde de iyidir! Şimdi bana müsaade işlerim var!" dedi gitti. Ben Hülya'ya soran gözlerle bakınca, "Önce çiftliği gezerler, sonra bizim evde..." deyip meşhur pompa hareketini yaptı. Hepimiz gülüştük.
Akşamdan beri Boris en çok Hülya ve Hatice'ye, ben Büşra'ya ve Olga'ya, Mert ise Aishe'ye ilgi gösteriyor, en çok onlarla oluyorduk. Ebru ve Ayşe ise gençlere takılmıştı. Gerçi Olga, Hülya ve Büşra da gençlerin tadına bakmıştı, ama içeri geçince, gençler akşamdan beri dokunamadıkları Aishe'nin iki yanına oturdu. Mert biraz bozuldu, ama belli etmedi. O öğleden sonra herkes enerjilerini sonuna kadar kullandı.
O hafta içi ne ben kadınları aradım, ne de onlar beni. Birdahaki hafta sonuna kadar hepimiz ancak dinlenip kendimize gelebildik.
[Furkan]
86 notes · View notes
meteokcu · 5 months ago
Text
BURSA'DA ZAMAN - 5
Meltem Abla o geceki sikiş sonrası bir kaç gün aramadı beni. Kızmış mıydı acaba? Telefonlarıma da çıkmıyordu. Sonunda "Çok yorgunum aşkım, bir kaç gün dinleneyim ben seni ararım" diye mesaj attı. Kadınını bir orospu gibi sikmek benim de içimdeki hiç bilmediğim dehlizleri keşfetmeme neden olmuştu. Sevgi dolu, yumuşak sikişler de güzeldi ama bazen de bir kadını hem bedenini hem ruhunu acıta acıta sikmek istiyordum artık.
Serhat Abi o gece Uludağ Üniversitesinden bir hatunla buluşacakmış. Ben de Oya'yı aradım. Heyecanla açtı telefonu, sanki onu aramamı bekliyor gibiydi. Hemen müsait değilmiş ama akşam gelebilirmişim evine. Adresini verdi, ben de 'akşam Serhat Abiyleyim' deyip izin aldım teyzemden.
Oya'nın evi Altıparmak'taydı. Altıparmak o yıllarda hâlâ orta sınıfın tercih ettiği, şimdiki gibi göçmenler nedeniyle kiraların çok düşmediği bir yerdi. Serhat Abinin sözünü dinleyip çiçek aldım bir apartmanın teras katındaki eve giderken. Beni şık bir blüz ve diz üstü etekle karşıladı ve komşular görmeden hızla içeri aldı. Şamdandaki mumların aydınlattığı çok güzel bir sofra hazırlamıştı. Bonfile ve makarnanın yanında içtiğimiz Kırmızı Yakut ikimizi de gevşetti ve derin mevzulara dalmaya başladık. Eşiyle sorunlarını, oğlunu, boşanma sonrası yaşadıklarını anlattı uzun uzun. Kocası hödüğün tekiymiş ve evliliği boyunca cinsellikten hiç keyif almamış.
"O zamanlar Eskişehir'de yaşıyorduk. Bu ev bana babamdan kalma, boşanıp Bursa'ya taşındım. Oğlum da liseye burada, Tophane Turizm Otelcilikte başladı. Zor bir süreçti onun için de, liseden sonra okumadı, çalışmaya başladı zaten. Geçen sene, boşandıktan sonra ilk kez bir erkek arkadaşım olduğunda çok kavga ettik ama artık kabul etti benim de bir cinsel hayatım olduğunu. Ben de kadınım ama öncelikle insanım. Hayattan zevk almak benim de hakkım değil mi?"
Şarabımı alıp yanına gittim, omzunu öpüp "tabii ki senin de hakkın canım" dedim. Şimdi düşünüyorum da nereden öğrendim acaba bu hareketleri? Gözleri dolmuştu. Ürperdi ben öpünce, sözlerimde hiç bir sahtelik sezmedi. Duymak istediği sözlerdi bunlar.
Masadan kalktı, müzik setine yumuşak bir CD koydu, kanepeye geçtik. Romantik bir şekilde sikilmek istediği belliydi. Yavaş yavaş boynunu, omuzlarını öpmeye başladım. Ben de acemiydim aslında ama Oya o yaşına rağmen benden de tecrübesizdi. Kanmaya hazır bir şekilde aşkla sevişmek istiyordu. Boynunu öperken "kıyafetin çok güzel" dedim. Serhat Abinin Jagler'ini sürmüştüm, gömleğimin düğmelerini açıp gözlerini kapattı ve göğsümden yükselen parfümü içine çekti. Başını göğsüme koydu, "çok mutluyum şu an" dedi hafiften sarhoş olmaya başladığı belli bir tonda.
"Ben de senin yanında çok mutluyum" dedim. Yavaş yavaş boynunu, yanağını öpüp dudaklarını öpmeye başladım. Önce o da yavaş yavaş öpüşüyordu benimle ama kısa süre sonra dilini ağzıma sokmaya elini bacak arama atmaya başladı. Romantik müzik ve şarap işlevini görmüş Oya'yı ateşlemişti. Elimi göğüslerine attım, o kocaman memelerini avuçlamaya başladım. Dayanacak hali yoktu, hemen blüzünü ve sütyenini çıkarıp göğüslerini serbest bıraktı. Ben göğüslerini yalamaya başlamışken artık iyice kendinden geçiyordu, "soyun hadi" dedi. Sikilmek için yanıyordu belli ki. Ben de zaten onun için buradaydım, ayağa kalktım, göğsüme yatarken açmaya başladığı düğmelerin kalanını açıp gömleğimi çıkarırken Oya dayanamayıp hemen kemerimi çözüp pantolonumu çıkarmaya başladı. Ben ağırdan aldıkça o daha da azıp hızlanıyor bir an önce altıma yatıp sikilmek için sabırsızlanıyordu. Pantolonumu ve donumu indirir indirmez yarı sertleşmiş sikimi eline alıp yalamaya başladı. İlk kez yarrak görmüş gibi öpüyor, yalıyor, yüzüne sürüyordu. 'Bu kadının azgınlığını dindirmek vakit alacak' dedim içimden. Sikimi kaldırıp taşaklarımı yalıyor sonra yüzünü kasıklarıma gömüp sarılıyordu bana, bu yarrak hep onun olsun ister gibiydi. Sikim iyice kalkınca önce eteğinin fermuarını çözüp eteğini sonra bu gece için özenle seçildiği belli dantelli külodunu çıkarıp çırılçıplak yatırdım kanepeye.
"Sok hadi" deyip elini sikime attı. Benim sikmemi bekleyecek halde değildi, sikimi ıslatmadan amına dayadı. Çoktan ıslanmıştı amı, ben başını dayarken kendini öne atıp sikimi içine aldı ve derin bir 'Ohh!' çekti. Dudaklarına yapışıp üstünde gidip gelmeye başladım. Yavaş yavaş, durgun denizde yol alan bir sandal gibi sikiyordum Oya'yı. O sikişi sertleştirmeye çalıştıkça onu altımda sabitleyip kendi istediğim hızda sikiyordum. Bileklerinden tutup hareketsiz bırakıp sikmeye başladım. Böyle bir kontrol onu iyice azdırdı. Dibine kadar yarrak yemek istiyordu ama üstündeki erkek köklemiyordu. Kımıldamaya çalışıyor ama hem bileklerini tutmam hem de ağırlığım altında onu sabitlemiş olmam nedeniyle kımıldayamıyordu. Çok azmıştı bu durumdan. "Hadi! Hadi" diye inlerken dayanamayıp ilk boşalmasını yaşadı. Sikim durgun bir deniz kadar ıslak amının içinde gidip geliyor Oya'nın kasılmalarına aldırmadan işini görüyordu. Oya kısa bir süre kendinden geçti. Kollarını bırakınca kollarını boynuma sarıp salıncağın ritmine uygun sallanıyor gibi bana eşlik etmeye başladı. Yarrağım gittikçe daha hızlı giriyordu amına, tempolu şekilde sikiyordum şimdi. Oya bir kez daha boşaldığında artık bacaklarım akan am suyuyla ıslanmaya başlamıştı. Oya seri halde boşalırken ben ritmik hareketlerle sikmeye devam ettim. Artık köküne kadar sokuyordum. Ohhh'lamaları Ahh'lamaya inlemeleri çığlıklara karışınca artık ben de sertçe köklemeye en derine kadar sokmaya başladım. Oya zevkin doruklarına çıkmış hödük kocasından görmediği ilgiyi görmenin ateşiyle bir kez daha boşalmaya çok yaklaşmıştı. "Aşkım benim" diyerek hızla kökleyip sert sert sokunca bağıra bağıra boşalmaya başladı ve sıkı sıkıya sarılıp sikimi içinde hapsetti. Benim de dayanacak halim kalmamıştı, sikimi çekip dışarı boşalmaya çalıştım ama Oya orgazmın şiddetiyle öyle bir kasılmıştı ki, içine boşalmak zorunda kaldım.
Üstüne yığılıp bir süre yattım öyle. Oya bayılmış gibiydi. Birazdan gözünü açıp gülümsedi ve "çok mutluyum şu an" deyip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Ben içine boşalmanın pişmanlığını yaşıyordum "çekemedim son anda kusura bakma, içine boşaldım" dedim. "Önemli değil aşkım, geçen günden sonra korunmaya başladım, içime boşalabilirsin artık" dedi. Huzurla gülümseyip ben öptüm bu sefer Oya'yı. Sonradan yattığım kadınların çoğu böyle hızla iki üç kez boşalmayınca bir şeyleri yanlış mı yapıyorum diye düşündüm önce ama sonraki yıllardaki tecrübelerim istisnai iki kadınla seks hayatıma başladığımı anlattı bana.
Oya birazdan ayaklanıp yatak odasına götürdü beni. Yatağa yatırıp koluma yattı ve uyumaya başladı. Onu kollarıma alıp yatırmak bana da çok iyi geliyordu. Saçlarını kokluyor, terli boynundan yükselen kadınsı anaç kokusunu içime çekip yatıyordum. Ne kadar uyuduk bilmiyorum ama birazdan uyandım, Oya'yı uyandırmadan yataktan kalkıp önce salona gittim, donumu giyip cebimden sigaramı aldım sonra mutfağa geçip pencereyi açtım ve sıcak sigara dumanıyla beraber serin havayı içime çekip karanlık Bursa manzarasını izlemeye başladım. Teras katındaki ev doğu cepheydi ve Tophane'yi görüyordu. Saat kulesini ve Tophane'ye doğru yükselen evleri seyrettim biraz. Tam manzaraya dalmışken anahtar ve kapı sesiyle irkildim. Kendime gelemeden mutfağa giren çocukla göz göze geldik. Oya oğlunun geleceğinden hiç bahsetmemiş ben de sorma ihtiyacı duymamıştım ama şimdi karşımda oğlu olduğunu anladığım benden bir kaç yaş büyük olmasına rağmen benden bir kaç yaş küçük görünen çocukla birbirimize bakıyorduk. Ancak daha şaşırtıcı olan karşımdaki gencin İsmail Abinin geçen gece Tophane'de siktiği garson olmasıydı.
"Selam." dedim çocuğa, elimi uzattım "Mete ben". İfadesiz bir yüzle elimi sıktı "Serkan" dedi. Halimden ne durumda olduğumuz belliydi tabii.
"Oya içeride uyuyor" derken Oya sabahlığıyla mutfağa geldi "Geldin mi oğluşum? Seni Mete'yle tanıştırayım" dedi.
"Tanıştık biz" dedi Serkan gözleri hâlâ gözlerime dikili olarak.
"Aç mısın oğlum? Güzel yemekler yaptım, dolaptan çıkarıp ısıtayım" dedi Oya.
"Yok anne sağol, meyhanede yiyip de geldim. Çok uykum var zaten, yatacağım hemen. İyi geceler size" deyip odasına kaçtı Serkan. Oya da bana sarılıp "Biz de yatak odamıza geçelim mi?" dedi. Sigaramı söndürüp yatak odasına geçtik. Oya her ne kadar oğlunun artık erkek arkadaşlarını kabul ettiğini söylemiş olsa da bir kadını oğlu hemen yan odada yatarken sikmek biraz garipti ama daha garibi oğlanın seks hayatını da biliyor olmamdı. Geçen gece bu sefer o benden elli metre ötede götünü siktirmişti. Çok karışmaya başlamıştı ilişkiler ama açıkçası çok da sallamıyordum. Siken memnun sikilen memnundu sonuç itibariyle.
Oya'yla birbirimize sarılıp öpüşmeye başladık. Sabahlığı kenara atıp yine o dolgun göğüslerini yalamaya başladım. Oya az önceki sikişten sonra biraz sakinleşmiş daha yavaş sevişmeye başlamıştı. Elimi amına atıp yavaş yavaş deliğini parmaklamaya başladım. Az önce boşaldığım döllerimle şimdi ıslanmaya başlayan amının suyu birbirine karışıyordu. Islak parmağımı çıkarıp göt deliğiyle oynamaya başladım.
"Burdan sikeyim mi bu sefer?" deyip parmağımı yavaş yavaş götüne sokmaya başladım. Gözleri açıldı "Serhat geçen gün sen gelmeden denedi ama alamadım. Çok canım acıyor ordan" dedi. "Acıtmadan yavaş yavaş sikerim ben merak etme" deyip parmağımı içinde oynatmaya başladım.
"Önce amımdan sik ama" deyip elini sikime attı. "Tamam, madem öyle istiyorsun. Önce bi ağzında ıslatalım" deyip göğsüne doğru çıktım ve sikimi ağzına uzattım. Yine şevkle yalamaya başladı. Ağzına alıp dudaklarını büzüyor, ağzını daracık bir amcık gibi yapıp ileri geri kendini siktiriyordu. Kafasını elimle biraz kaldırıp daha derine sokup git gele başladım. Az sonra elimi itip öksürmeye başladı, çok derine sokmuştum. "Dur ben yapayım" deyip kendisi git gele başladı. Yarrağım ağzının içinde iyice kalkmış diğer deliklerine girme isteğim tavan yapmıştı. Ağzından çıkarıp arkasını döndürdüm. Boynunu öperken arkadan kaşık pozisyonunda amına geçirdim yarrağımı. Kalçasını daha çok bana yanaştırıp en dibine kadar kendini siktirmeye başladı. Bir elim göğüs uçlarıyla oynuyor alttan da sert sert yarrağımı sokuyordum. Yavaş yavaş Ohhlamaları artmaya başladı. "Çok güzel çok güzel" diye inliyordu kucağımda. Bu sırada kapının buzlu camında bir kıpırdanma sezdim. Sanırım Serkan kapıya gelmiş bizi dinliyordu. İsmail Abi götünü siktikten sonra utanmış hızla uzaklaşmıştı ama şimdi anasını sikerken bizi dinlemekten utanmıyordu demek ki. Biraz daha zevke gelsin diye sertçe sokmaya başladım, Oya'nın inlemelerinin şiddeti arttı. Amı sırılsıklamdı yine. Serkan'ın kapıda rahatça duyacağı şekilde bağırtıyordum Oya'yı. Boynunu emip kulaklarını yalarken bir elimi de klitorisine attım. Meltem Abladan öğrendiğim şekilde oynuyordum klitorisiyle. Öğretmenim çok iyiymiş ki Oya'nın inlemeleri daha da arttı. Çok fena gaza gelmişti. Yarrağımı daha hızlı köklemeye başladığımda çığlıkları odayı dolduracak şekilde boşalmaya başladı. Annesinin sesi Serkan'ı korkutmuş olacak ki kapının camında Serkan'ın odasına doğru bir karartı hızla geçti. O da otuzbir çekip anasının sikilmesini dinlerken boşalmış mıydı acaba?
Oya biraz dinlenirken ben de am suyuyla ıslattığım parmağımı götüne götürüp yavaş yavaş masaj yapmaya başladım. Kendine gelmeye başlayınca da "sıra bu dar göte geldi aşkım, onu da sikeceğim bu gece" dedim. Oya komidinden bebe yağını alıp "bununla sik o zaman, Serhat kremsiz, tükürükle deneyince alamadım ordan" dedi. Sonraki yıllarda da kadınları götten sikmeyi çok sevdim. İlk seferlerinde önce parmaklarımla alıştırıp sonra yavaş yavaş sikerken kadınların acı duyması ardından da zevk almaya başlaması beni hep çok tahrik etmiştir. Yine öyle yaptım, Oya'yı domaltıp bebe yağını önce parmaklarıma ardından Oya'nın daracık göt deliğine sürdüm. İlk boğumla içerisini yağlayıp parmağımı yağı yedire yedire soktum götüne.
"Kasma kendini aşkım, yavaş yavaş alıştırıp sikicem senin bu daracık götünü, kısa sürede çok zevk almaya başlayacaksın" deyip parmağımı sokup çıkarmaya başladım. Oya rahatlayınca ikinci parmağımı da sokup arkadan sırtını öpmeye başladım.
"Acıyor" dedi biraz tedirgin bir tonda.
"İlk başta acıması normal, sonra alışacaksın, merak etme" dedim. Karşısında oğlu yaşında bir ergen değil de tecrübeli bir adam varmışçasına itaat ediyordu her dediğime. İki parmağımı sokup git gele başlayınca 'Ahh!' seslerine kasılmalar eşlik etmeye başladı. Bir süre kastığı deliğine yara yara soktum yağlı parmaklarımı ve direnci kırılınca rahat rahat almaya başladı.
"Zamanı geldi aşkım" deyip bebe yağı sürdüğüm yarrağımı dayadım Oya'nın göt deliğine. Önce ucunu hafiften sokuyor gibi yapıyordum ama kendini kasıyordu. Götüne öpücük kondurur gibi baskı yapıp sürttüm bir süre. Elimi klitorisine atıp oynamaya başlayınca inlemeye başladı yine. Sonunda sokmayacağıma kanaat getirip götünü gevşetince sikimin kafasını soktum. Aynı anda çığlık atıp kaçmaya çalıştı ama sımsıkı tuttum Oya'yı kaçmasın diye.
"Tamam aşkım kafası girdi, bundan sonrası daha kolay olacak" deyip sakinleştirmeye çalıştım ama "Çıkar! Çok acıyor! İstemiyorum!" diye bağırıyordu. Kapının camındaki karartı geri geldi bu sırada. Serkan anasının götten sikildiğini anlamış kendi sikilmelerini düşünüp otuzbir çekerek götünü parmaklıyordu herhalde.
"Tamam aşkım, tamam bitanem! Geçecek merak etme sen. Dayan biraz senin de çok hoşuna gitmeye başlayacak. Bak ben çok zevk alıyorum seni götten sikerken." gibi laflarla sakinleştirdim Oya'yı. Götünün sızısı azalmıştı belli ki, Oya debelenmeyi bırakıp "lütfen kımıldama böyle bekleyelim" dedi.
"Sen merak etme aşkım, alıştırmadan sokmam, böyle bekleriz biraz" deyip sikimin başını içinde tutup bekledim biraz. Oya sakinleşince yavaş yavaş kımıldatmaya başladım sikimi.
"Bak ne güzel giriyor yarrağım götüne. Götünü siktirip çok mutlu ediyorsun beni, şimdi tam kadınım oluyorsun" deyip milim milim gidip gelmeye başladım Oya'nın götünde. Bana zevk verdiğini bilmek Oya'yı yatıştırmış ona dayanma gücü vermişti. Yarısına kadar sokunca "şimdi derin nefes al aşkım sonu geliyor" dedim. Derin derin nefes almaya başladı. Tam gevşediği anda kökledim götüne. Çığlığı basıp öne doğru kaçmaya çalıştı ama mengene gibi sıkıştırdım Oya'yı, bir milim bile kımıldayamıyordu.
"Ohhhh! Taşaklarıma kadar soktum aşkım benim! Ne güzel senin bu daracık götünü yara yara sikmek, çok zevk veriyorsun bana, seni hep sikmek istiyorum" derken ağlıyordu Oya. Kapıda bizi dinleyen Serkan da kesin ilk sikilmesini, daracık götünün ilk açıldığı zamanı, annesinin götten sikilmesini dinleyip yeniden yaşıyordu.
Bir süre bekledik böyle. Zaten yarrağımı öyle bir sıkmıştı ki kımıldamam imkansızdı. Birazdan kendine gelen Oya "Çok canım acıdı" dedi ağlamaklı bir sesle.
"İlk sefer olduğu için normal canım, şimdi köküne kadar soktuğumdan alıştıracağım o daracık götünü sikilmeye. Şimdi biraz gevşe ve sikilmenin tadını çıkar, sen hayattan zevk almayı hakeden bir kadınsın, her zevki yaşatacağım sana" derken biraz gevşemeye başlamıştı. Yavaş yavaş sikimi içinde kımıldatmaya başladım. Oya önce kasmaya çalıştı ama yarrağım yara yara içinde hareket etmeye başlayınca gevşedi. Bir kaç dakika sonra yarısına kadar sokup çıkartıyordum o daracık götüne. Az sonra inlemeye başladı. Bir elini klitorisine atıp kendini okşarken zevke geldiğini, götünde artık daha rahat git gel yapabildiğimden anladım. Kendini sikişin zevkine bırakmış götten sikilmenin tadını almaya başlamıştı, tıpkı kapıda bizi dinleyen oğlu gibi. Götünü kanırta kanırta sokup çıkarmaya başladım. İlk başta göt deliğinin sıkılığından sikimin derisi yüzülecek gibiysi ama şimdi göt deliği biraz açılmış, yarrağımı götüne daha rahat almaya başlamıştı. Yine de çok dardı götü, kim bilir kaç kez sikilince amı kıvamına gelecekti. Bu gece ilk kez başlamıştık götünü alıştırma operasyonuna.
"Hoşuna gidiyor mu aşkım?" dedim içinde gidip gelirken. Sesi küçük bir kız çocuğu ürkekliğinde çıkmıştı "Evet".
"Ben de senin götünü sikmekten çok zevk alıyorum, çok mutlu ediyorsun erkeğini. Artık senin her deliğini sikip uçuracağım seni." deyip daha sert sokmaya başladım. Oya yeniden kendinden geçmeye başladı. Çok çabuk alışmıştı götten sikilmeye de. Daracık götündeki acı yerini zevke bırakmıştı belli ki. Sertçe köklemeye başladım. Taşaklarım alttan amına çarpıyor, am suyuyla karışmış bebe yağının ıslaklığıyla odayı Şak Şak sesleri dolduruyordu. Köklemeye başlayınca yine canı yanıyor gibi bağırmaya başladı Oya. Bu sefer ben elimi klitorisine atıp oynamaya başlayınca daha fazla dayanamadı ve boşalmaya başladı, benim de bu daracık göte dayanacak gücüm kalmamıştı. Son bir köklememle derisi yüzülüyormuş gibi çığlık atınca içine attırmaya başladım döllerimi. Oya boşalırken iyice kastı göt deliğini, sadece çeyreğine kadar geri çekebiliyor sonra yine sokuyor ve götünün en derinlerine akıtıyordum döllerimi. Bu geceki en zevkli anlardan biriydi Oya'nın daracık götüne boşalmam.
Bu ilk götten sikilişi Oya'yı çok yordu, hemen sızıp kaldı. Götünden sikimi çıkarıp yatağa serildim ben de. Az sonra osuruk sesi geldi Oya'nın tam kapanmayan götünden. Bir an irkilip "özür dilerim aşkım tutamadım" dedi. "Normal aşkım, o kadar yarrak yedin, gevşemiştir deliğin tabii" deyip omuzuna bir öpücük kondurdum. Sakinleşti yine Oya ve uykuya geri döndü. Ter, döl ve am suyu kokan yatak odasında sabaha kadar deliksiz uyuduk ikimiz de.
67 notes · View notes
begonvilceblog · 3 days ago
Text
Elbet bir gün, bütün çiçekler beyaz açar
Hür ve mes'ut bir şarkı halinde
Penceremizden uzanır nur.
İstediğimiz şekilde doğar gün,
Dilediğimiz gibi yağar yağmur.
Gök yüzüne hayranlığımız biter;
Kapımıza çırılçıplak gelen bahar,
Bir tohum halinde toprağa düşer...
#YasarKemal
Tumblr media
37 notes · View notes
Text
İş ortağım
Her şey çalıştığım iş yerinde Erdal adında yeni evli bir arkadaşın işe girmesiyle başladı. Erdal benden iki yaş büyüktü. Ara sıra işyerine gelen karısıyla da tanıştırdı beni… 
Gül benimle aynı yaştaydı. Güzel, seksi, yuvarlacık hatlarıyla, uzun bacaklarına güvenerek giydiği mini etekleriyle harika bir kadındı. Gerek Gül, gerek Erdal ile kısa sürede samimiyetimiz arttı, kafalarımız uyuyordu. Her konuda rahatça konuşabiliyorduk, zevklerimiz hemen hemen aynıydı.
Aramızdaki ilişki koyulaşıp ilerledikçe, kanka konumuna yükselen arkadaşlığımız derinleştikçe Erdal'ın garip bir huyu olduğunu öğrendim zamanla... İş yerindeki kadınlarla ilgili geyik muhabbetleri yaparken listeye karısını da ilave etmeye başladı. Bana sürekli karısıyla olan yatak odası ilişkilerini anlatıyordu. 
"Kanka, benim karı çok azgın!" dedi bir gün… 
"Eve girer girmez üstüme atladı!" diyordu benden hiç çekinmeden… Zamanla daha çok ayrıntı vermeye başladı,
"Şu pozisyonda siktim!" , "Şöyle soktum!" , "Böyle inledi!" , "Kasıla kasıla orgazm oldu!" gibi sözlerini sık sık duyar oldum.
"Karım doymak bilmiyor kanka..! Yatakta çok yoruyor beni…" gibi sürekli karısıyla nasıl seks yaptığını anlatması ilk başlarda bana tuhaf gelse de, sonradan bunları anlatmasını bekler oldum. Sonunda bir sohbet sırasında,
"Kanka, bak sana ne göstericem. Ama ölümü gör, aramızda kalacak." diyerek telefonunu uzattı bana… 
Merakla alıp baktım, çırılçıplak bir kadın, yatakta poz vermiş, yüzü görünmüyor. Vücut yapısından bir şeyler tahmin ediyordum ama yine de buna cesaret edeceğini zannetmemiştim.
“Nasıl? Güzel değil mi?” diye sordu. Resmi büyütüp büyütüp bakıyordum kadının her yerini iyice inceledim. İri memeler, tertemiz kaymak gibi amı, her şeyi meydandaydı. 
“Of, kanka… Harika bir kadın… Tam sikilecek pozisyonda poz vermiş. Her yeri mükemmel, taş gibi… Ne amcık vardır bunda…” dedim sonunda… Sertleşen sikimi pantolonumun üstünden oğuşturarak zaptetmeye çalışıyordum bir yandan… Gözleri parladı, 
“Kanka, karımın resmi bu… Gül…” dedi heyecanla… Tahmin ettiğim şey gerçekti, karısının çırılçıplak, amı götü meydanda resimlerini gösteriyordu bana… Yine de gözlerime inanamadım. Tekrar tekrar baktım resme… Evet, oydu, karısıydı.
“Gerçekten mi? Erdal, sen baya ilerlettin işi kanka… Gerçekten, Gül mü bu?”
“Evet kanka… Karımın resimleri… Sen doymadın galiba bakmaya… Hem de inanmadın sanki bana… Dur, başka resimler de var. Onları da göstereyim sana…” 
Gösterdi. Diğer resimlerde yüzü de görünüyordu. Her şeyiyle mükemmel bir seks abidesiydi karısı… İçim gitti. Telefonu geriye verdim. 
“İyisin valla Erdal… Ne güzel, sana çırılçıplak poz veren bir karın var. Peki neden bana gösterdin bu resimleri? Bekar adamım, senin yüzünden evde kaç posta otuzbir çektireceksin bana…” 
“Hoşuma gidiyor kanka, elimde değil. Zevk alıyorum. Ne yapayım, ben böyleyim işte… Cuckold olayı acayip tahrik ediyor beni… İstersen sana da atayım Gül'ün resimlerinden… Karımın çıplaklığına, amcığına götüne bakıp otuzbir çekersin. Ne diyorsun buna?” 
“İnanamıyorum kanka…” diyebildim. “Demek karının amını görmemden zevk alıyorsun ha? Peki… Madem istiyorsun, akşam karının resimlerine bakıp bakıp asılırım artık… Yarın söylerim sana, karını hayal ederek kaç posta attığımı…” 
“Off… Karımın amına bakıp otuzbir çekeceksin kanka… Gül'ümü siktiğini hayal edeceksin, sikini okşarken boşalacaksın, döllerin fışkıracak karım için… İnan şu anda benimki taş gibi oldu. Söylemesi bile sertleşmeme yetiyor inan...”
Zamanla Erdal bu olayı iyice ilerletti. Artık karısıyla seks yaparken fotoğraflar ve videolar çekip bana gösteriyordu. Karısına sakso çektirirken... Gül'ü altına almış, iki büklüm yapmış vaziyette sikerken... Seksi iç çamaşırları giymiş veya çırılçıplakken… 
Bir erkeği tahrik edip sikini kaldırabilecek, şehvetten delirtebilecek bir sürü fotoğraf ve videolar... 
“Nasıl poz veriyor sana böyle?” dedim bir gün, öyle pozisyonlarda çekmiş ki kendilerini… Uzaktan, yakın plan amına girerken, götünü sikerken… “Çoğu kadın bacaklarını bile göstermez, senin Gül hiç çekinmiyor bakıyorum.” 
“Sana söylüyorum, inanmıyorsun kanka… Benim karım azgın diyorum. Hoşuna gidiyor böyle pozlar vermek, o da teşhircilikten, çırılçıplak poz vermekten zevk alıyor. Gündüz ben evde yokken sikiş resimlerimize bakıp kendini okşuyormuş.”
Erdal'ın karısı Gül dediğim gibi genç, güzel, taş gibi, çok seksi, biraz zayıf, bembeyaz teni olan biri, ama özellikle tahrik edici olan sesiydi. Konuşmasını duymak bile resmen insanın sikini kaldırmaya yetiyordu. 
Fotoğraflara ve videolara bakarken, karısıyla çırılçıplak sikişen Erdal'ın sikinin küçük bir şey olduğunu görmüştüm. Artık benim bütün odağım Gül olmuştu. Fırsat buldukça Erdal'la sohbet etmek ve bir şeyler içmek için bahane uyduruyor, sık sık onlara gidiyordum. 
Resimlerinden ve videolarından o kaymak gibi amcığının her ayrıntısını bildiğim, sakso çekerken kocasının küçük sikini boylu boyunca kavrayışını, o narin dudakların hırsla emişini, orgazm olurken attığı zevk çığlıklarını bildiğim kadına hasta oluyordum. Karşımda hanım hanımcık oturan bu azgın kadının hep yakınında olmak istiyordum... 
Erdal da anlıyordu elbette… Evlerinden neden çıkmadığımı, sık sık neden bir bahane uydurup onlara damladığımı gavur gibi biliyordu. Pek şikayetçi de sayılmazdı, hatta kendisi çağırıyordu evlerine… 
Karısı karşımda otururken açılan eteğinden sergilediği güzel bacaklarına bakarken dalıyordum bazen… Başımı çevirdiğimde kocasının gülerek beni izlediğini görüyordum. Gül içeriye gittiğinde bana dönüyor,
“Karımın çıplak resimlerine bakmak kesmedi galiba kanka… Gözünü ayıramadın bacaklarından… Bir şey görebildin mi bari, külodunu gösterdi mi sana?” diyerek kahkahayı basıyordu pezevenk… Gülmesini duyan karısı yanımıza gelirken cümlenin sonunu yakalıyordu,
“Neye gülüyorsunuz bakayım siz? Kim külodunu göstermiş?” 
“Aşkım, bu benim abaza kankam var ya… Bugün muhasebedeki mini etekli kızın külodunu görücem diye deli oldu da… Ona gülüyorduk.” diye geçiştirdi… 
“Aman ne meraklısınız bacak görmeye… Ondaki bacak bende de var aşkım…” diyerek mini eteğini biraz daha yukarı çekip bacaklarını gösterdi bize… İkisi de birbirinden çılgındı bu karı kocanın…
İki ay önce ev sahibim kiramı aşırı yükseltmişti ve ben kirası daha uygun başka bir kiralık ev arıyordum. Bir gün Erdal karşılarındaki dairenin boşaldığını, kirasının da uygun olduğunu, kaçırmamamı söyleyince hemen tuttum ve oraya taşındım. 
Artık karşılıklı dairelerde, hep birlikte yaşıyor gibi olmuştuk. Fırsat buldukça akşam yemeklerini beraber yiyor, içiyor, televizyondan dizi, film izliyor, beraber bolca zaman geçiriyorduk. Tabii ben sürekli Gül'ü dikizliyor, adeta gözlerimle sikiyordum. 
İlerleyen haftalarda birbirimize iyice kaynaşmış ve bunun neticesinde Gül ile iyice samimi olmuştum. Artık yanımda iyice rahatlamıştı. Kısa ve açık şeyler giymeyi seviyordu zaten, artık benden hiç çekinmiyordu. Erdal ara sıra takılıyordu karısına,
“Aşkım, biraz daha kısa giy istersen, kankam iyi göremiyor bacaklarını…” diyerek gülüyordu. Benim yüzüm kızarırken karısı aldırmıyor,
“Ne diyorsun sen aşkım?” diyerek gülüyordu.
“Ne bu kızım, bu kadar mini etek giymişsin. Üstün başka alem, memelerin yarısı meydanda… Çocuğun canı çekecek seni göre göre… Bekar adama otuzbir mi çektireceksin akşam akşam…” Karı koca kahkahayı patlatıyor, ben de biraz utanmış, biraz şaşkın vaziyette gülmeye, onlara katılmaya çalışıyordum.
O bembeyaz güneş görmemiş teni canlı canlı gözlerimin önündeydi. Bazen el şakası bahanesiyle dokunuyordum ve teninin o tazeliği, pürüzsüzlüğü beni kendimden geçiriyordu. 
Bir hafta sonu onlarda akşam yemeği yedik. Yemeğin üstüne de Erdal'ın açtığı viskiden içtiğimiz birkaç duble ile gece yarısını etmiştik. Televizyonda film izlerken içim geçmiş ve kanepede uyuklamışım. Erdal'ın beni dürtmesiyle uyandım, gözlerimi açıp bakındım. Gül yoktu yanımızda... Erdal, 
“Kanka, miskin miskin uyuma, biraz hareket edelim.” Uykum açılmıştı bile, bu deli herif ne planlıyordu acaba? Doğrulup merakla yüzüne baktım, 
“Gül yine azdı, ille de sik beni diye tutturdu. Ben birazdan karımı sikicem. Yatak odasında beni bekliyor. Kapıyı aralık bırakayım, istersen sen de gizlice bizi sikişirken izlersin!” dedi. 
Bir yandan da pis pis sırıtıyordu. Gerçekten tuhaf bir insandı bu Erdal... Benim bir şey dememe fırsat vermeden karanlıkta süzüldü gitti yatak odasına... Böyle bir şey yapmasını beklemem lazımdı aslında… Karısıyla sikişirken videolarını çeken, benimle paylaşan kocadan her şey beklenirdi. 
Biraz sonra içerden belli belirsiz fısıltı ve şapırtı sesleri gelmeye başladı. Yavaşça yatak odasının önüne gittim. İçerisi gece lambasının loş kırmızı ışığıyla aydınlanıyordu, ama Gül'ün çıplak beyaz teni ay gibi parlıyordu. 
Yatağın önündeydi karı koca... Gül ayakta duran Erdal'ın önüne diz çökmüş, benimkinin yarısı kadar büyüklükte olan sikini iştahla yalıyordu. Sikim bir anda kalkmıştı onu öyle görünce... 
Gül bir süre Erdal'ın sikini yalayıp emdi. Sonunda Erdal karısını ayağa kaldırıp dudaklarına yumuldu. Deli gibi, hırsla, şehvetle öpüşüyorlardı. Erdal Gül'ün dolgun dudaklarını öpüp emerken, elleriyle de götünü avuçluyordu. Onları böyle izlemek kafamı allak bullak etmiş, sikim kazık gibi olmuştu. 
Erdal, ayağa kaldırdığı Gül'ün arkasına geçip çömeldi. Yüzünü Gül'ün götünün yanakları arasına soktuğunda, Gül çıldıracak gibi oldu ve 
“Ohhhhh!” diye inledi, sonra da yalvarırcasına, “Yala hadi beni! Hadi yala, ne olursun...” demeye başladı. 
Erdal Gül'ün götünün yanaklarını iki eliyle iyice ayırıp ağzını amına yapıştırmış, şapırtılı sesler çıkararak amını götünü yalıyordu. Gül ise gözleri kaymış, Erdal'ın götünün yanaklarına yaptığı destekle ayakta durabiliyordu. 
Biraz daha yaladıktan sonra Erdal ayağa kalktı, yüzü Gül'ün zevk sıvılarıyla iyice ıslanmış, parlıyordu. Gül yatağa sırt üstü uzanırken, Erdal sinsi bir bakış attı kapıya, beni görünce sırıtarak göz kırptı. 
Gerçekten deliydi bu Erdal ve beni de kendine uydurmuştu. Ben de pantolonumu indirip zonklayan sikimi serbest bıraktım ve tekrar içeriyi izlemeye başladım. 
Erdal, zevkten iyice ıslanmış olan Gül'ün amının girişine dayamıştı sikini. İyice kendinden geçmiş olan Gül iki eliyle Erdal'ı belinden asılarak içine istiyordu, ama Erdal sikini sürekli yukarı aşağı sürtüp Gül'ü delirttikçe delirtiyordu. 
“Hadi aşkım sok içime sikini, hadi yar beni!” deyince sonunda Erdal var gücüyle bastırdı. 
“Ohhhhh!” diye bir inleme koptu Gül'den. Erdal'ın sikini amında hissetmekten müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum saklandığım yerden. Gül Erdal'ın boynuna sarılıp dudaklarına hırsla yumuldu. 
Erdal belini oynatmaya, yavaşça pompalamaya başladı. Gül'ün zevkten gözleri kaymış, bacaklarını Erdal'ın beline dolamış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak amına girip çıkan sikin verdiği zevkle inliyordu. Erdal da, 
“Aşkım... Güzel amcıklım benim... Dar amcıklı orospum benim!” diyerek var gücüyle Gül'ün kaymak gibi amını sikiyordu.
Elimi tükürükleyip kayganlaşan parmaklarımla sikimi sıvazlamaya başladım. Manyak herif, benim onları izlediğimi bilerek, beni delirtmek, daha çok tahrik etmek için konuşuyordu böyle, emindim buna…
Dakikalarca sürdü bu sahne... Hırsla, vahşice sikişiyorlardı. Gül bacaklarını Erdal'ın bacaklarına sarmıştı şimdi. Kocasının acımasız köklemelerine zevk çığlıkları ile karşılık veriyor, dudakları titriyor, iki eliyle Erdal'ın belini tutmuş, amına daha çok köklemesini istiyordu. 
“Ohhhh!” diye bir çığlık kopardı Gül, sonra da, “Dayanamıyorum... Geliyorumm kocacım..." diye kıvrandı. Erdal da ona homurtularıyla eşlik ediyordu. 
Ve birden o videolarında defalarca izlediğim Gül'ün kasılması başladı. Amının o anda Erdal'ın sikini sağdığına emindim. Zaten Erdal da daha fazla dayanamadı ve var gücüyle son bir kez altında çırpınmakta olan Gül'ün amına kökleyip kasılmaya başladı. Erdal da boşalmıştı. 
Manzara mükemmeldi. Hayvanlar gibi sikişen bu çifti izlerken otuzbir çekerek deli gibi asılıyordum. Gül'ün o pürüzsüz amının kenarından dışarıya taşan zevk sıvıları ve kocasının dölleri kendimden geçmeme yetmişti. Hiç boşalmadığım kadar boşalıyordum avucuma. 
Döllerimi yerlere damlatmamaya özen göstererek banyoya gidip temizlendim. Geri geldiğimde içeriye bir bakış attım, çırılçıplak ve sarmaş dolaş uykuya dalmışlardı. Bir süre yatakta yatan şehvetli ve isterik kadının çıplak, bembeyaz tenli bedenine baktım. 
Daha az önce boşalmama rağmen sikim taş gibi olmuştu. Ama yapacak bir şeyim yoktu. İçeri dalıp Gül'ü pezevenk kocasının yanında sikmeyi düşündüm bir an, ama sonra vaz geçtim. 
Ne tepki vereceğini bilemezdim. Kocasıyla aynı şeyleri düşünmüyor olabilirdi Gül…Ben de geri salona döndüm. Artık kafama koymuştum, bir yolunu bulup Gül'ü sikmem lazımdı... 
Ertesi gün birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, Erdal Gül'e çaktırmadan benimle konuşmak istediğini söyledi. Benim eve geçip birer bira açtık ve anlatmaya başladı. 
“Biliyorsun, daha önce sana söylemiştim. Uzun zamandan beri Cuckold olayına ilgi duyuyorum. Bu olay beni aşırı derecede tahrik ediyor kanka… Adeta deliriyorum.” 
“Biliyorum sapık herif… Dün gece de harikaydınız, çok güzel siktin karını… Siz yatakta, ben de kapının önünde boşaldım.” diyerek güldüm. 
“Her zamanki halimiz arkadaşım. İnan hep böyle bu kadın… Delirtiyor beni sikişirken… Hele dün gece senin bizi sevişirken izlediğini, otuzbir çektiğini bilmek de zevkimi ikiye katladı.” 
“Eee, kanka? Şimdi benden ne istiyorsun? Bu kadar önemli olan ne?” dedim. Yüzüme baktı Erdal... Söylesem mi söylemesem mi diyordu, çok belliydi. Sonunda, 
“Kanka, bunu çok düşündüm inan… Artık bu cuckold işini bir adım daha öteye taşımak istiyorum.”
“Nasıl yani?” Derin bir soluk alıp derdini döküverdi bir anda,
“Nasıl var mı işte kanka… Ben… Ben senin karımı sikmeni istiyorum… Ama ben de izleyeceğim siz sevişirken… Gizlice… Sen karımı sikerken ben bir şekilde röntgenleyeceğim sizi…” 
Doğrusu hiç şaşırmadım buna… Zaten karısını sikmek için fırsat kollamaya başlamıştım. Bir punduna getirip sikmeliydim o seksi kadını… Şimdi bunu bizzat kocasından teklif olarak duyunca ağzım kulaklarımda kabul ettim elbette… 
“Ama ufak bir sıkıntı var kanka... Karımın bu konulardan haberi olmasını istemiyorum. Gül, seninle sevişirken kocasını aldattığını, beni boynuzladığını sanmalı... En azından şimdilik... Belki böylesi onun için daha da zevkli olur aslında… Adrenalin patlaması yaşar.” 
“Peki, karın kabul edecek mi bunu?”
“Ben elimden geldiğince seni Gül'e anlattım, her fırsatta methettim. Gül de zaten seni çok seviyor, beğeniyor seni...” 
“Vay anasını kanka… Desene işimiz pek zor değil öyleyse…”
Erdal ile oturup iyi bir plan yaptık. Öncelikle Erdal yorgun, hasta ve keyifsiz olduğunu söyleyip Gül'e bir hafta hiç dokunmayacaktı. Her gün, her gece sikişmeye alışmış karısını duvara tırmanır hale getirip, sonra da öylece bırakacak, memlekete gidecekti. 
Öyle de oldu. Bir hafta sonra Erdal memlekete gidiyorum diyerek benim eve geldi saklandı. Planımıza göre ben de o gün akşam yemeklik malzemeleri alıp, Gül ile birlikte yemek için kapısını çaldım. 
Gül kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. Üzerinde göğüslerini belli eden beyaz ince bir tişört vardı. Altında ise siyah renkte tayt vardı. Eli yüzü kıpkırmızıydı, sanki ateşi varmış gibiydi. 
Onu biraz tanıyorsam, amını parmakladığı resimlerini, kocasıyla sikiştiği videolarını gördüğüm, kocasının altında sikişirken canlı izlediğim kadın, ben kapıyı çaldığımda kesin mastürbasyon yapıyordu. 
Erdal bir haftadır karısına elini sürmemişti ve kalıbımı basarım, Gül kesin azgınlıktan delirmek üzereydi. 
Birlikte mutfağa geçtik. Ona güzel bir yemek hazırlayacağımı söyledim. Yine o sik kaldıran şuh kahkahasını attı ve sonra dilini çıkarıp dudaklarını yalarken, 
“Mmmm, desene bu gün tıka basa doyacağım!” dedi. 
Pembe dilinin etli dudaklarını yaladığını görünce içim eridi birden… İçimden (Doyuracağım seni yavrum... Hem karnını yemeğe, hem amını yarağa doyurucam!) dedim. 
Yemekleri hazırlarken mutfakta bana yardım etti. Arada ona sürtünmeyi ve dokunmayı ihmal etmiyordum. 
Mutfak dardı ve mecburen sürekli birbirimize sürtünmemiz gerekiyordu. Bilerek her seferinde onu önümden geçmeye mecbur bırakıyor ve o güzel götüne önümü bastırıyordum. 
Gül hiç tepki vermiyor, aksine o geçişlerini elinden geldiğince yavaşlatıyordu. Gerçekten iyice kızışmıştı, benim birşey yapmama gerek kalmadan o üzerime atlayacaktı anlaşılan… 
Yemeği masaya servis ederken gecenin biraz daha ısınması için getirdiğim viskiyi de masaya koydum. Bunu yapmamı Erdal istemiş, içkinin onu daha da isterik bir orospuya çevirdiğini söylemişti. Erdal ile içerken bazen Gül bize eşlik ederdi zaten. 
Küçük yemek masasında çok yakın oturmuştuk, bacaklarımız birbirlerine değiyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Gül viskinin verdiği gevşemeyle bacaklarımı okşamaya başlamıştı. Hiç konuşmuyor, sadece birbirimizi süzüyorduk. 
Aklımdan onun Erdal ile sikişirken çıkardığı inleme sesleri ve orgazm kasılmaları geçiyordu. Ve bu gece o güzelliğin tadına bakma fırsatını bana bizzat kocası olacak pezevenk sunmuştu. 
Ama işi dayanabildiğim kadar uzatmak ve Gül'ü adeta kudurtmak istiyordum. Ne kadar azdırırsam o kadar ateşli sevişeceğini biliyordum. 
Yemekten sonra yine elimden geldiğince götüne sürtünerek gelip geçtim. Artık viski onu iyice gevşetmiş, bilerek gelip önümde oyalanır olmuştu. Götünün o sıcaklığını ince taytının üzerinden hissedebiliyordum. O da götünü iyice bana yaslayıp adeta sikimi içine davet ediyordu. 
Artık iş o kadar uzamaya başladı ki, nerdeyse boşalacaktım. Neyse ki mutfaktaki işimiz bitmişti, ama ikimizde de artık film koptu kopacaktı. Ben lavaboya giderken, Gül de terlediğini ve üzerini değiştirmesi gerektiğini söyleyip kendini yatak odasına zor atmıştı. 
Ben ondan önce lavabodan çıkıp mutfağa geçtim, ikimize birer kadeh daha viski hazırlayıp salona geçtim. Artık son noktayı koymanın vakti gelmişti. Biraz sonra Gül de salona gelince dilimi yutacaktım. 
Göğüslerinin büyüklüğünü meydana çıkaran minik bir gecelik giymişti. Gecelik tam olarak erotik iç çamaşırı sayılmazdı. Ama ancak kendi kocasının yanında, yatak odasında giyilebilirdi. Başka bir yerde, yabancı bir erkeğin yanında giyilecek bir giysi değildi. 
Gül'ün yüzünde de heyecan ve karışık duygular belirmişti. Şeffaf gecelik kumaşından minicik tanga külodunu görebiliyordum. Geceliğin boyu o tanga külodun hemen altında bitiyordu zaten, kısacıktı. 
Sütyen yoktu içinde. Meme uçlarının pembemsi koyuluğu ve kabarıklığı belli oluyordu. Gözlerimi ince geceliğin altında sergilenen hazinelerine diktim. Gülümseyerek, 
“Gül… Geceliğin çok seksiymiş!” dedim. 
“Sen yabancı sayılmazsın canım... İyice sıcak bastı!” dedi. 
Gerçekten beni istiyordu, onu sikmemi istiyordu. İncecik şeffaf kısa geceliği bütün güzelliğini meydana çıkarmıştı, uzun ve çıplak bacaklarını, güzel götünü zor kapatıyordu. 
Eline içkisini tutuşturdum. Hemen çaprazıma oturdu. Otururken özenle geceliğinin eteğinin sıyrılmasına dikkat etti. Bacak bacak üstüne atmıştı. Götünün bir yanağına kadar görünse de o beni delirten tazecik şeftalisini bacakları kapatmaktaydı. 
Sohbet havadan sudandı, ama odanın havası seks yüklüydü. Tıpkı hayvanların çiftleşmeden önce yaptığı gibi birbirimizi tava getirmeye çalışıyorduk. 
Bacak bacak üstüne atmışken vazgeçti, bacağını indirip sürekli hareket ettirmeye başladı. Tangasından taşmış amı bir görünüp bir kayboluyordu. Onun gözleri de önümdeki kabarıklıktaydı. Birden kumandaya uzanıp, 
“Hadi film izleyelim!” diyerek televizyonu açtı, sonra da kalkıp salonun ışığını dimerden kısıp geldi, yanıma oturdu. O baştan çıkarıcı kokusu kendimi kaybetmeme sebep olmuştu. Bana dönüp, 
“Ne izleyelim?” dediğinde burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı ve birden dudağına yapıştım. 
Öyle iştahla öpüşüyordu ki nerdeyse dilimi kopartacaktı. Dudağına bir ısırık atıp kendimi kurtardım. Erdal'a söz vermiştim, karısını sikerken onun da izlemesini sağlayacaktım. Ama Gül, 
“Seni istiyorum!” dedi. Uzun parmaklarıyla düğmelerini açtığı gömleğimden vücuduma öpücükler kondurup aşağılara iniyordu. Öyle azmış bir hali vardı ki, kendini kaybetmiş gibiydi. Fazla zaman kaybetmeden pantolonum ve boxerimden de kurtulmuştu. 
“Offf, ne kadar büyük sikin! Erdal'ın siki bunun yarısı kadar…” diyerek yirmi santimlik sikimi eline almış, gözleri parlayarak inceliyor, sikimin başına küçük öpücükler konduruyordu. 
Ayağa kalktım ve üzerimdekileri tamamen çıkardım. Çıplak vücudumu hayranlıkla izleyen Gül'ü de ellerinden tutup ayağa kaldırdım ve tekrar dudaklarına yumuldum. Öpüşürken üzerindeki gecelikten de kurtuldum. Sonra da ondan yatak odasına geçip jartiyer çorap giymesini istedim. 
İstemeye istemeye yatak odasının yolunu tuttu Gül. Ben de o arada benim evde beklemekte olan Erdal'a mesaj atıp gelebileceğini yazdım. 
“Gelebilirsin kanka… Senin azgın karını sikmek üzereyim. Yatak odasına gönderdim. Benim için jartiyer giyecek orospu karın… Biraz sonra yarağı karıcığının kızışmış amcığına geçiricem. Kaçırma istersen, çabuk gel…”
Garip bir duyguydu. Ben arkadaşımın karısını sikecektim ve o gizlice bizi izleyecekti. Bana karısını siktiği videoları izletirken duyduğu heyecanın aynısını yaşıyordum şu anda… Tek farkı Erdal bizi canlı izleyecekti. 
Bu durum beni daha da tahrik ediyordu. Artık sikim zonklamaya başlamıştı ve yatak odasına gidip bir an evvel sikimin sızısını geçirmek istiyordum.
Yatak odasının kapısına geldiğimde, Gül arkası kapıya dönük, siyah dantelli bir jartiyer giyiyordu. Doğrusu çok zevkli kadındı. Üzerindeki son bez parçası olan tangadan da kurtulmuştu. Gece lambasının loş ışığında kabarmış ve ıslaklıkla parlayan amı ve siyah jartiyerin vücuduyla oluşturduğu kontrast çok tahrik ediciydi. 
Onu jartiyerini giyene kadar izledim ve arkadan yaklaşıp o dolgun memelerini bir elimle mıncıklayıp boynuna öpücükler kondurmaya başladım. Elini arkaya atıp sikimi avuçladı ve 
“Mmhhhh!” diye inledi. “Epey kalınmış senin şeyin…” diyerek inledi. 
“Kalındır benim yarak… Sen bir de amcığına soktuğumda gör onu…” diye yanıtladım kulak memesini emerken… 
“Terbiyesiz…” diyerek kikirdedi. “Amıma sokacakmış yarağını…” Kulak memesini emmemden huylanmış, dudaklarımdan, dilimden kaçırmaya çalışıyordu bir yandan da…
Gül'ü yavaşça yatağa sırt üstü uzattım. O da beraberinde beni bacaklarının arasına çekmiş, hırsla boynuma sarılmıştı. Dudaklarıma, boynuma her yerime öpücükler konduruyor, elleri sabırsızca omuzlarımda, kollarımda, sırtımda, belimde dolaşıyordu.
Sikim taş gibi olmuş, hareket ettikçe Gül'ün ıslak amına sürtünüp duruyordu. Dudaklarımı öpmüyor, adeta yiyor, somururcasına emiyordu. Dillerimiz birbirini okşuyordu. Dudaklarımı kurtarıp, 
“Ağzına al yavrum!” diyerek üzerinden kalktım. Doğruldu ve hiç vakit kaybetmeden etli dudaklarını araladı. 
Kalın sikimi ağzına almaya çalışıyordu. E tabii, Erdal'ın minik boy sikine alışkın olduğundan, benim sikimi almakta zorlanıyordu. Kırmızı loş ışıkta Gül'ün açılıp kapanan o narin dudakları harika görünüyordu. 
Birden kapı aralığından bizi izleyen Erdal'ı fark ettim. Benim yönüm kapıya dönüktü, Gül'ün ise sırtı... Erdal sırıtarak, heyecan içinde, gözlerini fal taşı gibi açmış, bizi izliyordu. En küçük bir ayrıntıyı kaçırmak istemiyor gibiydi. Küçük sikini çıkarmış bizi izleyerek sıvazlıyordu. 
Deliydi bu adam... Ben karısını sikmek için fırsat kollamaya başlamışken, o bana karısını kendi elleriyle ikram etmişti. Birazdan onun tazecik, körpe karısının tadına bakacaktım. Var gücümle sikimi onun o narin amına kökleyecek, altımda zevkten bayıltana kadar sikecektim. 
Ve bu imkanı bana kocası olacak pezevenk sağlamıştı. Bunu düşünmek bile beni delirtiyordu. Sikimi karısının ağzına kökledikçe duyulan boğuk sesler, nefessiz kalan karısının çırpınmaları, beni daha da kendimden geçiriyordu.
Gül'ün başını tutup sikimi ağzından çıkardım. Dakikalarca sikimi yalayan ıslak dudaklarına yumuldum. Vahşice öpüşmeye başladık. Tekrardan yatağa uzattım ve memelerini yalayıp aşağıya indim, o ıslanıp kabarmış şeftalisine yumuldum. 
Amcığının tadı, kokusu harikaydı. Amını şapırdatarak yalıyor, akan zevk sularını büyük bir iştahla yutuyordum. Gül kendinden geçmiş, saçlarımı çekiştirip duruyor, bir taraftan da kıvranıyor, 
“Ohhh, çok güzelll, harikaaa!” diye inliyordu. Beni gazladıkça daha bir iştahla yalıyordum. Dilimi amının en dibine kadar sokup orda dolandırıyor ve geri çıkarıyordum. Arkadaşımın karısını resmen dilimle sikiyordum. Biraz sonra o adım gibi bildiğim, artık tanıdığım kasılmaları başladı, orgazm oluyordu. Zevk feryatları eşliğinde beni bacaklarıyla sıkıştırarak dakikalarca kasıldı. 
Neden sonra durulunca ayağa kalktım ve bacaklarının arasındaki yerimi aldım. Gül başını kaldırmış sikime bakıyordu. Biraz önce yalaya yalaya zevk sularını akıttığım amcığına bu kez kol gibi kalın, kavisli sikimi dokundurdum. "
“Ohhhh!” diye bir inleme kopardı, müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum. Arkadaşımın karısı altımda onu sikmem için kıvranıyordu. “Hadiii!” diyerek bana ellerini uzatıp üzerine çekmeye çalışıyordu. “Beni mi istiyorsun?” diye sordum. 
“Evet seni istiyorum!” dedi hırsla, ardından şehvet dolu bir sesle, 
“Sikini istiyorum... Beni sikmeni istiyorum!” diye ekledi. Bunları kocasının da dinlediğini bilmek beni çileden çıkartıyordu. 
“Hadi içime sok artık şunu... Sik artık beni... Dayanamıyorum!” diye feryat edip altımda kıvranıyordu azgın kadın... 
Sikimi gövdesinden tutup o ıslak amcığına sürttüm biraz, klitorisine bastıra bastıra ileri geri yaptım. Jartiyerli dizlerinden tutup bacaklarını ikiye ayırdım. Şimdi amı tam anlamıyla önümde serili vaziyetteydi. Yavaş yavaş yüklenmeye başladım çizgi gibi duran tazecik amına... O kadar dardı ki, girmekte zorlanıyordum. Olanca gücümle bastırınca nihayet sikimin başını sokabildim. Kalanını da sokacaktım. Gül, 
“Ahhh, acıyor, acıyor!” diye altımda ciyaklıyor, elleriyle de yüklenmemi engellemeye çalışıyordu. 
Biraz bekledikten sonra sikimin başıyla yavaş yavaş git gel yapmaya başladım. Rahatlaması için kilitorisini okşuyor, eğilip memesine ve dudağına şehvetli öpücükler konduruyordum. 
Sikim Gül'ün amında milim milim ilerliyordu. Zevkten gözleri kaymış, belimi tutan elleri kasılmış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak içine giren sikime dayanmaya çalışıyordu. Amcığı ateş gibiydi, daracıktı ve tazecikti. Dayanacak gücüm kalmamıştı artık, bir hamlede kalanını kökleyiverdim amına. Kasıklarımız birleşince Gül bir çığlık kopardı, 
“Aaahhhh! Yandııımmm!” diye yankılandı sesi... “Ahhh! Yavaş... Yavaş sik ne olur... Yardın beni... İkiye ayrıldım sanki... İçim yanıyor... Amım yanıyor!” diye feryat ediyordu. 
Üzerine uzanıp iyice altıma aldım, yavaş yavaş gidip gelmeye devam ediyordum. Biraz sonra acının yerini zevk çığlıkları almaya başladı. 
“Ohhhh, devam et aşkım, sik beni, daha hızlı sik!” diye inliyordu. Kocaman sikimi arkadaşımın karısına hırsla sokup çıkarıyordum. Gül bacaklarını açabildiği kadar ikiye ayırmıştı. Ellerini belimde, kaba etlerimde dolaştırıyor, kasılmış bir vaziyette, sürekli inliyor, çığlıklar atıyordu. 
Kendinden iyice geçmiş, gözleri kaymıştı. Teni sıcaktan ve şehvetten kıpkırmızı olmuştu. Yine o defalarca videolardan izlediğim orgazmına ulaşmaya yaklaşmıştı. Bu kez şahane kadın benim altımdaydı. İçindeki benim sikimdi. 
Hırsla sikiyordum, kapıda bizi izlemekte olan kocasına kadın nasıl sikilirmiş göstermek istercesine, sikimi dibine kadar kökleyip çıkarıyordum.  Gül elektrik çarpmış gibi sarsılmaya başladı. Aslında kendimi kasmasam ben de onunla birlikte boşalabilirdim, ama elimden geldiğince ilk sikişimizi uzatmak istiyordum. 
Sikimi dibine kökleyip dudaklarına hırsla yumuldum. Gül orgazm olurken ker tarafı titriyordu. Dakikalarca sürdü titremesi. Titremesi bitip kendine gelince ben de kendimi biraz toparlanmıştım. İçinden çıkıp yana devrildim ve 
“Hadi bakalım Gül hanım, sıra sizde!” dedim. 
“Zevkle beyefendi…” dedi ve şehvetten kaymış gözlerle tebessüm ederek kalkıp üstüme çıktı. 
O koca sikimin kafasını amının girişine hizalayıp yavaş yavaş alçalmaya başladı. İkimiz de yeni bir zevk dalgasının içine giriyorduk. 
Gözlerim kapıya ilişti yeniden. Erdal da çoktan boşalmıştı, inik sikiyle oynayarak karısını nasıl siktiğimi izliyordu. Göz göze gelince, eliyle 'Süper' işareti yapıp memnuniyetini belli etmeyi de ihmal etmedi. 
Artık kasıklarım sızlamaya başlamıştı, ama dayanabildiğim kadar dayanıp Gül yeniden orgazm olurken birlikte gelmeye çabalıyordum. Gül kalın sikimin üstünde yaylanmaya başladı. Ellerini göğsüme dayamış vaziyette, yavaş hareketlerle götünü indirip kaldırıyordu. 
Amcığı sikimi öyle sıkı sarıyordu ki, delirtiyordu beni. Koca sikim bir görünüp bir kayboluyordu, her kaybolduğunda Gül'den bir inleme sesidir yükseliyordu. 
“Ohhh... Çok güzelll...” diye mırıldanıyordu arada, “Başını hissediyorum, yumurtalıklarıma dayandı, en derinlerimi okşuyor sikin...” diyordu... “Harikasın Gül! Aşkım! Çok güzel sikişiyorsun bebeğim!” deyip bu kez sımsıkı beline sarıldım, boynunu, memelerini hırsla öperken, üstten sabitlediğim Gül'e alttan hızlı hızlı köklüyordum şimdi. 
Yine orgazm olmaya yaklaşıyordu. Gözleri kaydı zevkten, inlemeleri sıklaştı, zevk çığlıkları yükselmeye başladı. Orgazmın eşiğindeydi, iyice yükselmiş, gelmek üzereydi tekrar... 
Bir hamlede içinden çıkmadan altıma aldım onu, artık benim de dayanacak gücüm kalmamıştı, transa girmiştim, var gücümle pompalıyordum... Kızarmış, ter ve zevk sıvılarımızla ıslanmış kasıklarımızdan çıkan ses ikimizin homurtusuna eşlik ediyordu. 
“Geliyorum!” dediğimde, 
“İçime gel, korunuyorum!” diye inledi. 
Son gücümle sikimi dibine kadar kökleyip hayvan gibi böğürerek boşalmaya başladım. İlk defa böyle iştahla boşalıyordum! Sanki taşaklarım birbiri ardınca kasılıp içindeki yükleri boşaltıyordu. 
Gül de titreyip kasılmaya, orgazm olmaya başladı. Amı kasılıyor, içindeki sikimi adeta sağıyordu. 
“Ohhh, içimi yakıyor döllerin, hissediyorum, rahmime ulaşıyor döllerin, ohhhh!” diye mırıldanıyordu sürekli… Sonra ikimiz de durulduk. Doğrulup, içinden halen çıkarmadığım ve yavaş yavaş sertliğini kaybeden sikimin olduğu amına baktım. Manzara müthişti. 
Sevgili arkadaşımın karısının sikilmekten kızarmış, açılmış, kaymak gibi amının etrafından süzülen zevk sıvıları ve benim döllerim... Çıkardığımda ölü bir yılanı andıran ve amıyla mükemmel bir tezatlık oluşturan koyu renk sikim! Kendine gelen Gül doğrulup dudaklarıma şehvetli bir öpücük kondurdu ve 
“Çok iyiydin aşkım, kocam beni hiç böyle sikemiyor inan..!” dedi. Sonra hınzırca gülümseyip omuzlarımı okşayarak, “Kocam ikinci postayı da atamaz, eminim sen sabaha kadar rahat durmazsın!” dedi ve yeniden yatağa uzandı... O gece uyku çökene kadar sikiştik. Bu böyle bir hafta devam etti. Erdal güya memleketten dönünce Gül ile yatakta baş başa sabahlama olayımız bitti doğal olarak... 
Ama yine de, sevgili arkadaşımın karısını artık ortak kullanır olmuştuk. Daha doğrusu, ben ondan çok kullanır olmuştum. Çünkü adamın en büyük zevki karısının başka bir erkekle sikişmesini izlemekti. En çok bundan zevk alıyordu. 
Gül, kocasının bilmediğini sansa da herkes durumundan gayet memnundu. 
Erdal evin her yerine gizli kameralar kurmuş, benim Gül'ü sikmelerimi gizli gizli izlediği yetmiyormuş gibi bir de kaydedip tekrar tekrar izliyordu. 
Hatta işi daha da ileriye götürmüştük. Gül'ün olmadığı zamanlarda iki ortak, benim evde oturuyorduk. Rakıyı açıp yudumlarken karısını siktiğim videoları ikimiz beraber büyük ekran televizyonda heyecanla izliyorduk. 
“Of kanka… Şurda ne biçim geçirdin Gül'e yaa… Nasıl da zevkle bağırıyor karım… Muhteşemsin kanka…” diye yorumlar yapıyordu sertleşmiş sikini okşarken… 
“Senin sikin ufak ya Erdal... Karın kalın yarağı yedikçe bağırıyor işte... Korkarım Gül zevkten geberecek bir gün altımda…” diyerek kahkahayı basıyordum ben de… 
Neden bize katılmadığını sorduğumdaysa, büyünün bozulmasını istemediğini söyledi. Azgın karısının o kocasını aldatma heyecanını, şehvetini sürekli yaşamasından haz aldığını söyledi. 
Garip bir adamdı Erdal, ama bu garipliği hiç tahmin edemeyeceğim kadar zevk almama yarıyordu...
162 notes · View notes
sairbirkadin · 2 months ago
Note
Çok bekledim gelirsin diye,
İşvelerinle, şehvetinle...
Çırılçıplak düşlerinle...
O kokunu, sesini, coşkunu bekledim.
rüyalarıma aldım çırıl çıplak,
Hayallerime taşıdım kokunu,
Hayallerimi taşıdım sevişmelerimizi.
Tadın damağımdaydı sanki,
Tek bedende sende olmayı düşledim,
İçinde olmayı, içinde ıslanmayı düşledim...
Ama yoktun, ben sensiz,
Seni hayal ettim, ateşli halini, sevişmelerimizi...
Rüyalarımda seviştim, birlikte oldum seninle.
Rüyalarıma almıştım ya seni;
Rüyalarımın kazığını yedim, sensizliğinde...
Tumblr media
35 notes · View notes
endergelisenataklar · 5 months ago
Text
istemekle yetinmek insanı eksilten bir umut türü. bu yüzden kalmış gibi hissetmiyorum. hayat, bir gömlek gibi ve onu üstümden çıkarıp atmak için elim çok yakın bu aralar son düğmesine. hatta parmaklarım üstünde. özenle çıkarayım istiyorum, yırtmadan, koparmadan, çıkarıp onu, hayatsız, çırılçıplak kalmak istiyorum.
49 notes · View notes
rojs-world · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Seni öyle sade,öyle çırılçıplak seviyorum. Tüm ruhumla ve tüm ruhunla. Makyajsız ve rujsuz. Öyle olduğu gibi. Süslü, püslü değil. Dağınık saçların ve ��stsüz vucudunla. Çünkü böyle daha güzelsin, daha hissedilir ve daha aşksın..❤💕
33 notes · View notes
selin-n · 6 months ago
Text
Hikâye bitmedi ki..... Senin için...
Eylüldü.
Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylüldü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz. Eylüldü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin, Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun. Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya…
Eylüldü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin
Cemal Süreya
Tumblr media Tumblr media
Günaydın.......mutlu sabahlar💙🦋
Huzurla 🍀
Sevgilerimle 💙
91 notes · View notes
yasamasancisi · 6 months ago
Text
- gitmeyi sever misin?
+ evet
- ben de severim ama gitmem. kolan bitince ayrılacaz. istersen kolanı bekle bitir git. istiyorsan bitirerek git al yanına ya da al git, gittiğin yerde bitir o beni ilgilendirmez, ben hepsine açığım. hesabı da fifti fifti yaparız ya da sixti forti senin aleyhine yaparız. kabul etmiyorum mu diyorsun? naynti tenti benim aleyhime olsun hiç önemli değil. ben hayatımda parayı bir kere bile sorun etmedim. 96 senesinde dayımın vefatında oldu bir kere, masada beş lira vardı, dedim yenge ben bununla kola aldırayım mı çocuğa, yok dedi dokunma, dursun. allah kahretsin dedim, masaya geri fırlattım beş lirayı, hâlâ daha görüşmeyiz. sen buraya açık bir kalple gelseydin, cesurca seveceğini bana bakışlarınla belli etseydin anında, dakikasında evi senin üzerine yapardım. ben bu kadar yürekli seven bir insanım. karşımda çırılçıplak kendini aşka soymuş bir sevda çiçeği ararken senin gibi bir beton yığınıyla karşılaştım. işte bu yaşadığım en büyük hayal kırıklığı. yazıklar olsun sana, yıkıl karşımdan. eğer burada biraz daha durursan seni rezil ederim. cümle aleme seni rezil ederim. sosyal medyada adın çıkar. kaybol! hesabı da komple bana bırak. sor insanlara, nasıl severdi diye sor. o nasıl severdi diye sor, gittiğin herkese sor. benim sevdam şiirseldir.
61 notes · View notes
sertsiken0606 · 2 months ago
Text
Merhaba Hasan sizin sayfanızda bayağı çift hikayesi var . Bende sizlere anlatacağım hikaye çiftlerle ilgili. Ben Pelin avukatlık bürosunda çalışan biriyim. Asıl memleketim kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Kendimden bahsedeyim. 177 boyunda esmer tenli 69 kg evli çocuksuz bir kadınım. Eşim seks delisi manyak bir adam. Ben Türkçe hariç 8 dili ana dili gibi konuşan girişken bir kadınım. Şuan 30 yaşımdayım, eşim her seksimizde fantazi kurar fantaziye göre hareket ederiz 2016 bitmek üzereyken 30 Aralık ta seks yapmak için bana deri iç çamaşırı kırbaç vs almış. Seksimiz başladı bana keşke başka bir çift daha olsaydı müthiş zevkli bir seks olacak bu gece dedi. Gerçekten o gece sabaha kadar hiç durmadan seks yaptık sabah 7 falandı Kıbrıs tan bir arkadaşım ve eşi yılbaşı için İstanbul'a geliyormuş arkadaşım mükemmel bir vücuda sahip erkeklerin peşinden koştuğu bir kadın. Uçak saatine kadar uyuduk eşimle birlikte havaalanına gidip arkadaşım Hayrünnisa ve eşi Hüseyin i beklemeye başladık. Onları beklerken bizim avukatlardan bir tanesini gördüm gidip yeni yılını kutlamak istedim o da beni gördü ortada buluştuk birbirimize mutlu yıllar dilerken uçaktan yolcular geliyordu Hayrünnisa ve eşi Hüseyin el sallayarak geliyordu benim yanıma geldi tokalaştık Hüseyin avukat Cihan beyle sarıldı Hüseyin enişte o kocam değil diyerek güldüm bana döndü Cihan benim dayımın oğlu Baldız dedi şok olmuştum eşim yanımıza geldi birlikte bizim arabaya bindik avukat Cihan bey de bizim arabayı takip ediyordu eve gittiğimizde Cihan beye bu gece hep beraber olalım eşiniz Biricik hanımı da getirin dedim . Telefon edeyim o gelir dedi dediği gibi yaptı Biricik hanımı aradı adresi verdi konuşmaya başladık Biricik hanım da gelince köyü bir sohbet başladı ilerleyen saatlerde konu nasıl oldu da sekse geldi anlamadım Hayrünnisa birden ayağa kalktı mankenler gibi masanın etrafında döndü sonra üzerindeki elbiseleri tek tek çıkardı biz izliyoruz o sırada Biricik hanım da soyunarak dolaştı eşim bana sende hadi herkes senide bekliyor dedi mecbur kaldım dans ederken bende soyundum 3 kadın çırılçıplak olmuştuk ilk Hüseyin soyundu ardından eşim ve avukat Cihan soyundu en büyük yaraklı erkek eşimdi eşim Hayrünnisa ya doğru yürüdü Cihan bey bana geldi Hüseyin de Biricik hanım ile Hayrünnisa ve eşim 69 pozisyonuna geçmişti sanki daha önce hiç am görmemiş gibi yalıyordu Hayrünnisa da öyleydi o kadar iştahla yalıyordu ki nefes almıyordu Cihan bey de beni yere yatırdı biraz öpüstükten sonra bizde 69 pozisyonuna geçtik evimizin içi inleme sesleriyle yankılanıyordu Cihan dayanamadı ağzıma boşaldı ben eşimden alışık olduğum için bütün döllerini yuttum eşim Hayrünnisa yı domaltmış sikmeye başlamıştı Hayrünnisa inliyor arada bir daha hızlı şerefsiz yavaş yavaş karını sikersin beni sert sik diyordu eşim de olanca gücüyle pompalamaya başladı bizlerde artık sikişmeye başladık Biricik hanım bağırarak orgazm oluyordu orgazm olurken kendini bırakmış gibiydi yere yığıldı ben de orgazm ı yaşarken gözlerimi kapadım biraz bekleyip Hayrünnisa nın da orgazm olmasını beklerken Hüseyin Hayrünnisa orgazm olmuştur o belli etmez dedi dediği gibi orgazm olmuştu. Hepimiz masaya oturduk eşim Cihan a sordu nasıldı dedi müthiş dedi Hüseyin de evet müthiş dedi birer bira içtik eşim Biriciği aldı beni Hüseyin i Hayrünnisa da Cihan a kaldı o kadar güzel bir seks oluyordu ki anlatamam. O gece sabaha kadar hiç durmadan seks yaptık yeni yıla seks yaparak girmiş olduk.
Şimdilerde Biricik hanımla ve Cihan la seksimiz devam ediyor arada bir Hüseyin le Hayrünnisa geliyor bir bu yaz hep birlikte Kıbrıs a gideceğiz.
75 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 6 months ago
Text
Çok Hızlı! (10) (Orhan 36 Y., Bursa)
Kadehlerimizi sehpaya alıp, koltukta yan yana oturduk. Çiğdem'in bende yarattığı duygu selini kelimelere dökmem mümkün değil. Sürekli birbirimize dokunuyorduk. Ama seks dokunuşu değildi. Aşık oluyorduk. "Sen en yakın arkadaşımın hem de patronumun sevgilisisin!" dedi. "Ayrılırım, bitiririm!" dedim. "Hayır olmaz, o hayatında ilk kez bu kadar mutlu!" dedi. "Ama böyle de ne yapacağız?" dedim.
"Sakin olalım, sevişemediğimiz için bu ateşle yanıyor olabilir miyiz?" dedi. "Sanmam!" dedim. Tişörtümü kendi elleriyle çıkarttı, kendi tişörtünü de bana çıkarttırdı. Sütyen kopçasını açtığında bembeyaz teninde muhteşem iki göğüs (Beni yala yut!) diyordu. Sonra tekrar yanyana koltuğa oturduk, "Tenin tenime değsin istiyorum!" diyordu. Göğüslerini bana bastırıyor, göğüs kıllarımla oynuyor, sımsıkı sarılıyorduk birbirimize. Birer kadeh daha içtik. Küçük öpücükler konduruyorduk vücutlarımıza, kah omzunu öpüyordum, kah o benim boynumu. Seksten çok aşktı...
Gece saat 03:00'de yatak odasına geçtik. Pantolonumu ve boxerımı çıkardı. Ben de onun şortunu ve külodunu çıkardım. Çırılçıplak yattık bu kez, birbirimizi öpe öpe uykuya daldık. Saat 04:30 gibi uyandım. Kaşık pozisyonunda uyuyordu kollarımda. Omuzbaşını öptüm, ordan da boynuna kaydı dudaklarım. Uyanıp bana döndü, dudaklarını dudaklarıma getirdi, bacağını kalçalarıma doğru kaldırdı. Bu hareketle yarağım tam bacak arasına yerleşti. Fakat ne ben içine girmek için hareket ediyordum, ne de o herhangi bir hareket yapıyordu. Sadece birbirimize sürtünerek öpüşüyor, birbirimizi öpüyor, ellerimizle vücudumuzu dolaşıyorduk.
İçine girmeden sabah 07:30'a dek yatakta oynaştık. Ben iki kez boşaldım. O kaç kez orgazm oldu bilmiyordum. Ama sanki boşalan biz değilmişiz gibi, sadece sürtünüp, oyunlarla arka arkaya boşalmıştık. Öpe öpe birbirimize duş aldırdık. Kan çanağı gözlerle çorbalarımızı içip, onu işyerine 2 sokak kala bıraktım. Sonra da kendi işyerime gittim. Ofisime vardığımda Sevgi geldi ve "Kız nasıl?" diye sordu. "İyi, sorun yok!" dedim. "Hikmet gidiyor, benim daha çok ilgiye ihtiyacım olacak, biliyorsun değil mi?" diye sordu. "Hı hı, biliyorum!" dedim. Ama aklımda sadece sevdiğim sarışın güzel kadın Çiğdem vardı.
Cumartesi akşamı iş çıkışı Karacabey boğazına Malkara'ya gittim. Karım ve kızım ile hafta sonunu geçirip, Pazartesi sabahı erkenden işyerime yola çıktım. Hafta sonu telefonumu kapatmıştım. Kimseye laf yetiştirecek halim yoktu. Yolda telefonu açtım. Herkesten 4-5 mesaj vardı. Ama en ilginci 3-4 akşam önce (Bana orospu muamelesi yaptın, bir daha arama!) diyen Güzin'dendi. "Eğer bir daha öyle davranmayacağına söz verirsen tekrar görüşebiliriz!" yazıyordu. "Orospuya orospu gibi davranılır!" yazıp sildim tekrar :) Öğlene doğru telefonum çaldı. Çiğdem arıyordu. "Aşkım babam fenalaşmış, ben şu an otobüsteyim Edirne'ye gidiyorum!" dedi. "Geçmiş olsun!" deyip iyi yolculuklar diledim. Onu özleyeceğimi biliyordu, ama yine de söyledim. "Ben de birtanem!" dedi.
Pazartesi Salı evde dinlendim. Akşamları rakımı koyup balkona bile çıkmadan mutfakta içtim. Gelen mesajın haddi hesabı yoktu. Okuduğumu sildim. Sadece aşkım Çiğdem'le mesajlaşıyordum. Babası kalp krizi geçirmiş, hastanede yoğun bakımdaydı, sadece haberleşiyorduk...
Çarşamba öğleden sonra, Sevgi, "Akşama bekliyorum!" dedi. Kafamı dağıtırım diye gittim. Aşağıdan, "Geldim!" diye yazdım. "Kapı açık!" diye cevap geldi. İçeri girdim, kapıda kimse yoktu, sadece koridorun lambası yanıyordu. Kapıyı kapatıp yatak odasına doğru gittim. İçeride Fatma ve Sevgi yatakta birbirleri ile sevişiyordu. İkisi de dönüp ellerini uzatıp beni yatağa çektiler. Yolda bir hap atmıştım başıma gelecekleri bildiğimden. Fatma söze girdi, "Orospuların seni bekliyordu kocacığım!" diye. Sevgi devam etti, "Pezevengimiz çıkarken vizite ücretini portmantoya koysun diye tembihledi!" dedi. Fatma da, "Bahşişin bolmuş, o yüzden sana kucak dansıyla başlayalım istiyoruz!" deyip telefonuna dokundu, iç gıdıklayıcı bir müzik yayıldı.
Fatma beni koltuğa oturttu. Sevgi de gelip yüzüme doğru önce göğüslerini salladığı, sonra da kalçalarını hareket ettirerek yarağıma sürtündüğü bir dansa başladı. Bir-iki ay önce ağzına bile ilk kez alan bir kadından kucak dansı yapan orospuya dönmüştü. Ama tabii ben bundan çok memnundum. Fatma da bu arada Sevgi'nin göğüslerini avuçlayıp ısırıyor, vibratörü amına götüne sürtüp, sonra da ağzına alıp vibratöre sakso çekiyordu...
"Domalın lan yatağa, amk orospuları!" dedim. İkisi de domalıp, "İkimizi aynı anda mı sikeceksin kocacığım?" dedi Sevgi. Fatma da, "Siker benim koçum, her deliğimizi siker kocacığım!" diyordu. Birinin amından çıkardığım yarağımı diğerine sokuyor, arada boş kalanın amına vibratörü geçiriyor, aynı anda pompalıyordum. İkisi de, "Sik bizi kocacığım!" diye zevk çığlıkları atıyordu. "Yardım çağıracağım orospularım, yetemedim size!" dedikçe ikisi birden çığlıklar atarak, "Çağır kocacığım, bütün kahvehaneyi çağır, amımızı götümüzü siksinler, öyle siksinler ki götümüzün üstüne oturamayalım, kalın, kirli, kıllı siklerini heryerimize soksunlar!" diye bağıra bağıra orgazm oluyorlardı. Yarım saatten fazla siktim ikisini de. Sonra da, "Dönün yüzünüzü!" deyip, yüzlerine attırdım. İkisi de elleri dilleri ile yalanıp döllerimi sindirdiler...
Fatma Sevgi'ye, "Nasıl, orospu rolünü sevdin mi?" dedi. Sevgi de, "İki aydır çeşit çeşit her yerde sikti beni Orhan, hatta Hikmet'le, senle gruplar yaptık, ama ben bu kadar zevk almadım hiç!" dedi. Sonra hepimize bira getirdi. Biralar bittiğinde neredeyse aynı şeyleri konuşarak bu sefer de götlerinden siktim ve tekrar yüzlerine boşaldım. "Eve gitmem lazım!" deyip, 23:00 civarı çıktım ordan.
Merdivenlerden inerek alt kata geldiğimde, kamyoncunun karısı dedikleri kadın olsa gerek, kafam kadar göğüsleri askılı bluzundan taşan, giydiği penye şort koca götünün arasına girmiş halde kapıyı açıp, çöp poşetini yere bıraktı. Otomat sensörlü olduğundan ışık yanıyordu. Kadınla gözgöze geldik. Ama kadın içeri girip kapıyı kapamadı. Ben merdivenlere devam ederken mecburen önünden geçtim. "Hımmm!" dedi. Döndüm, "Pardon?" dedim. "Zevkliymişler!" deyip içeri girdi, kapıyı kapadı. Kendi kendime, Lan Orhan nasıl bir apartman burası deyip? indim merdivenleri. Arabama binip evimin yolunu tuttum...
Eve varıp, daire kapısını açarken, terasa çıkan merdivenin ordan bir mırıltı duydum. Kafamı kaldırıp baktım. Güzin burnunu çekiyordu. Kapıyı açtım, elimle buyur işareti yapıp, içeriyi gösterdim. İçeri geçti. Kapıyı kapatır kaptmaz, direkt, "Neden bana orospu muamelesi yapıyorsun?" diye sordu. "Çünkü, orospu sikiyormuş gibi davranmak beni tahrik ediyor! Karşımdaki kadının da benim de küfür ederek, ya da aşağılayarak sevişmesi çok hoşuma gidiyor!" dedim. Bu davranışımın ona has birşey olmadığını söylediğimde, gülmeye başladı.
"Ne oldu?" dedim. "Beni öyle aşağılayarak becerdiğinde inanılmaz zevk aldım, sonrasında kendimi paçavra gibi hissettim, ama o günden sonra aklıma geldikçe ıslandım, kendimi parmakladım. Ümit beni sikmeye çalışırken bile, onun sadece o akşamlık gelen müşteri, benimse parasını alıp amını peçeteyle silecek orospu olduğumu hayal ettim ve ancak o zaman orgazm oldum!" dediğinde, ben de gülmeye başladım.
Elinden tuttum ve "Yavrum bu akşam boş musun? Kaç para sabaha kadar sınırsız sikiş?" dedim. "Ağanın eli mi tutulur, gönlünden ne kopuyorsa ver kocacığım!" dedi şuh bir sesle. Cüzdandan bir miktar para çıkarıp verdim. Paraları büküp göğüs arasına soktu. Ben de yarağımı fermuardan çıkardım. Fatma ve Sevgi'nin götünde dolaştırıp boşaldığım yarağımı Güzin'in ağzına verdim. "Saksonu görelim orospu!" dedim. Nasıl da vahşi, nasıl da iştahla emiyordu, taşaklarımı avuçlayıp. Zaten boşaldığım için boşalmam uzun sürecekti. Güzin'in ağzı uyuşmaya başlamıştı, kalkıp, "Parasını verdiğin amcığımı sikecek misin?" dedi.
Bu tavrına karşı ödülü haketmişti. Parmak hareketimi yaptım, hıçkıra hıçkıra orgazm oluyordu. Sonra domaltıp, göt deliğine dayadım yarağımı. "Hayır!" deyince, "Ben parasını verdim, sınırsız dedim!" diye ısrar ettim. Çaresiz boyun eğdi, ama ilk kez götü sikilecekti. "Kocacığım krem!" dedi. Yatak odasından krem alıp geldim. Koridorda parmaklarımla göt deliğini gevşetene dek parmaklayıp, yarağımın kafasını soktum. "Acıyor kocacığım!" dedi. "Sus lan orospu!" deyip kalçasına sert bir tokat indirdim. "Ahhhh!" deyip kendini geri itti. Ben götünü kıpkırmızı yapana dek tokatlarken, kendisi köklediği yarağımda götünü götürüp getiriyordu. Taş çatlasa beş dakika dayanabildim, "Yeter, dön ve çömel!" dedim. Yüzüne, dudaklarına, saçlarına attırdım döllerimi...
Sonra gitmesi için kapıyı açtım. Güzin tam çıkacakken, karşı dairenin açık kapısının önünde duran Behiye abla ile göz göze geldik. Mantosu üstünde, elinde bavul, kaşlar çatık, bir Güzin'e baktı, bir bana baktı. Benim üstümde sadece boxer vardı, Güzin'in üstünde de plaj elbisesi, saç baş dağınık, yüzünde döllerim. İçerden kocasının sesi gelince, "Geliyorum patlama!" deyip kapıyı çat diye kapadı. Güzin koşa koşa aşağı kaçtı, ben de kapımı kapadım. İçimden, Eyah, boku yedik! dedim.
Az sonra Güzin'den mesaj geldi, "Ne yapacağız?" diye. "Bilmiyorum, dur bakalım!" diye cevap yazdım. Yattım ama korkudan uyuyamadım. Ya karıma söylerse, rezil olacaktım. Bir bira açıp balkona çıktım. Çevrede kimse yoktu, içerinin ışığı yanıyordu sadece. Karanlık balkonda sigara ve bira içiyordum. Güzin habire mesaj yazıyordu. Derken yan balkonun kapısı açıldı, onların da içerde ışık yanıyordu ama balkon karanlıktı. Korka korka baktım. Behiye abla parmağıyla (Seni gidi yaramaz seni!) işareti yapıyordu. Ama dikkatimi çeken, bunu gülümseyerek yapmasıydı :)
[Orhan]
52 notes · View notes
dehrizen · 1 year ago
Text
sabaha kadar, o uyuyana kadar defalarca sevişiyoruz. bir ayin gibi. gösterişli bir tören gibi. çok yavaş. çok hızlı. hiç durmadan. bütün ölümünü, taşıdığı bütün acıyı içime çekmeye çalışıyorum. o kadar alıyorum ki kendime ölümü, ona bir şey bırakmıyorum uykudan başka. uyuyor. çırılçıplak. omzundaki dövmeyi okşuyorum, yara izleriyle dolu parmaklarımla. ona aşık değilim, hediye ettiği ölüme aşığım.
208 notes · View notes
siyahtanbiiradam · 10 days ago
Text
sonunda en sonunda bilerek ve isteyerek öldürdüğüm hep aynı yaşta kalan çocuk.
boğdum çırılçıplak ellerimle. ellerimde şişen damarlarım onun atar damarları gibi sertleşene kadar sıktım boğazını. hiç sesini çıkarmadı, bana baktı sadece. benim nefesim hızlandıkça onun nefesi azalıyor, sessizleşiyordu. üzülmedim. birimiz diğeri için feda ediyordu kendini. ikimizde bunun bilincindeydik. olabildiğimiz kadar asıldık birbirimize karşı. bu bir cinayet değil nefsi müdafaydı.
kısa ve anlamsız lakin olmazsa olmaz bir feda öyküsü.
nefessiz kalıp öldüğüne inandığımda arkama bile bakmadan kaçıp gittim. reşit bile sayılmayan halim o kadar büyük bir acı yaşıyordu ki, o kadar zarar görmüştü ki bir daha "o acıyı" yaşamamanın tek çözümüydü öldürmek. düşünmedim gidip boğdum canavarca.
tekrar içimde hissedene kadar hiç hatırlamadım. başlı başına "yok olmak" uğruna işlenen günahın doğal sonucuydu zaten hatırlamamak. hissettiğimde ise ölmediğine sevinmekten üzülmeye zamanım olmadı, hemen sonra unuttum bile öldüğünü, öldürdüğümü. o da hatırlamadı ya da hatırlatmadı öldüğünü, öldürdüğümü... belki egom beni korumak için düşündürdü bunları. geçmiş zamanın kötü hatıralarını kendini korumak için erkenden silen beynin oynadığı oyun sebebiyle net değil şu anda eski yaşanmışlıklar, düşünülmüşler.
karşıma çıktığında mı mutlu oldum, mutlu olduğum için mi karşımdaydı bilemedim o zamanlar. onu düşündüğümde hep mutlu anlarımın içinde izi olduğunu kabullendim çok sonra. hatırlayamadığım herhangi bir zamanda orada olması her şeyden güzeldi ve mutluluklar sebepsizken bile anlamlıydı. sordum;
-neden hissediyorum seni?
+ben içinde bir daha asla yaşayamayacağımıza inandığın bir mutluluk olduğunda burda olacağım.
-her zaman mı?
+sen istediğin sürece olacağım.
- her zaman tekrarı olamayacak mutluluklarımız olacak mı?
+sen inandığın sürece olacak.
-mutluluklar normalleşecek zamanla. doymayan insan nefsi her mutluluğu hak sayacak bir süre sonra.
+evet büyümelisin. sahiplenmelisin.
doğasında vardı ayrılık. biliyorduk ikimizde bunun hep süremeyeceğini ama asıldık işte yine. ingiliz sarayları asaletimizi görse ayakta alkışlardı. ölmüş, öldürmüş katil ve maktüldük ama içiçe ve tekrar kopana kadar bütündük. bunu kendine bile hatırlatmayacak kadar da asil.
şimdi anlıyorum da hiç unutmamıştı onu öldürmeye çalıştığımı. her zaman yaptığını yapıp sonunda feda etmeye gelmişti yine kendini. ne zamandan beri biliyordu onu tekrar öldürmek isteyeceğimi? belki de...
geçmiş zamanın kötü hatıralarını kendini korumak için erkenden silen beyin sayesinde hatırlamadığım bir zamana ait hatırlamadığım bir an hiçbirinize ve hiçbir şeye değmediği halde defalarca teşebbüs edip sonunda başardım evrensel hukukta ve yerel ceza kanunlarında yeri olmayan katillerden biri olmayı.
bu defa başardım. öldürüp gömdüğüm yere baktıkça anladım öldürdüğümü. defalarca kanıtladım kendime. en son ne zaman baktım oraya? cinayet mahalline dönmeye meyilli suçlu değildim cinayeti işlediğimi kendime kanıtlayan zavallıydım sadece. korkana kadar, dönemeyeceğimi bilene kadar gittim. son kez gitme hakkım kaldığını anlayıncaya kadar gittim.
aranızdaki isimsiz katil olarak serbetçe dolaşmam kötülüğün yürüyen zaferi olduğumun apaçık kanıtı. suçlanamaz ve aklanamaz bir cani.
ağlanacak sonunun farkındaydı ve herkes üzerine düşeni yapmaktaydı. ben gözü yaşlı katil o beni büyüten kurban. çıplak ellerimle öldürmeyi başaramadığım çocuğu ellerim değil içime akan göz yaşlarımla öldürdüm. bir kaç damla bu kadar canavarlaşabilir miydi başka bir yerde veya herhangi, bilinmeyen bir zamanda?
artık mucizevi mutluluklar olmayacaktı. mutluluklar küçük ve büyük diye kollara ayrılıp hizaya geçecekti. ip gibi, asker gibi. her zaman ciddi, kurallara bağlı, sert ama tek düze. her şey tekrar edip tahammülsüzlüğe varana kadar rüzgarı dolduracaktı yelkenlerine. en büyük zevkler bir orgazma, bir beyin-beden koordinasyonsuzluğuna yani sarhoşluğa sığıp çiğleştikçe küçülecekti. ben sonsuz yalnızlığıma ilk adımımı o an attığımı nerden bilecektim ki? ben ilk adımı atarken o çocuk son durakta beni karşılamaya hazırlanacak mıydı? bir daha karşılaşmak isteyecek miydik?
tek başıma suçumu kabullenecek kadar asil kalabilirim hala ama ben değildim sadece seni öldüren. kirli dünyada suç ortağımdı,azmettirendi. hiçbirimiz pişman olmayı düşünmeyeceğiz bile.
hoşçakal...
31 notes · View notes