#Ömer Bayram
Explore tagged Tumblr posts
hosgeldinhuzun · 1 year ago
Text
"Güzeller bayram günü süslenir,
Seninse bayramları süslüyor yüzün."
60 notes · View notes
nergisblogsposts · 7 months ago
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
proofhead · 10 months ago
Text
2023 Yılımın Özeti
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
altinovaguncel · 11 months ago
Text
“Altınova’da Üretim, istidam artıyor”
Başkan Oral, Tersanelerde çalışan Taşeron temsilcileri ve esnafla kahvaltıda bir araya geldi… Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, Ahmet Can Kant ve Mehmet Cineviz’in ev sahipliğinde işletme temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, ACK Group sahipleri Ahmet Can Kant Mehmet Cineviz’in ev sahipliğinde Cumhuriyet Mahallesi’ndeki işyerinde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
photographss-world · 7 months ago
Text
Tumblr media
“Güzeller bayram günleri süslenir:
Seninse bayramları süsler yüzün.” 🥀
Ömer Hayyam / Dörtlükler syf:79
495 notes · View notes
chaoticdreamfart · 5 months ago
Text
👍🤣👌😁✌️🤪
Ömer Şahin....👍
Muhteşem sesiyle karşınızda💐
İyi dinlemeler 😏
Beğeniler için çok 👈
Teşekkür ediyorum 🤪
Sevgiler saygılar 😏
PRENSES 👰💐
Delikanlı yağmur🤗
Tumblr media Tumblr media
Günaydın 🌄
Değerli kıymetli arkadaşlarım bayram nedeniyle kısa bir süre aranızdan ayrılıyorum sizi bilerek veya bilmeyerek kirdiysam affınıza sığınıyorum ve özür diliyorum 👍
Nasıp ise yine aranıza gelicem.
Kurban bayramını en iç dileklerimle kutluyorum nice mutlu yıllara 🌹🪻
Hayırlı Bayramlar💐
PRENSES 👰💐
Delikanlı yağmur 🤗
Diyor 👌✌️.....✍️
Tumblr media
PRENSES 👰
🐞YAĞMUR 💐
152 notes · View notes
muhibbi · 11 months ago
Text
Tumblr media
Buraya içimi dökmeye geldim.. Peygamber diyarının yolcusu olarak hep hayal ederdim kendimi rüyalarıma girerdi orada olduğumu görürdüm hatta mescidi haramdaki mermerin soğukluğunu hissetmiş idim rüyamda , umreye gidebilmek için kaç kumbara aşındırmış ama hayal kırıklığı ile bitmişti her birikim projem, birinin mekkeye medineye gideceğini duysam hemen kulak kesilir aman bende gideyim inşaallah derdim ve gidenleri hayranlıkla "şurda ne hissettin şurası nasildı ? Banada dua ettin değilmi ? Resulüme ( sav) selamımı ilettinmi ? Medinin mi havası güzel mekkenin mi ? Diye sorular sorar dinlerdim.. ..
Ah ne günlerdi...
Bazen gitmek istersin o diyara derdim ve önümüzdeki ay gidiyorum biiznillah .
Kıymetli Zevcim ömer bey den nikah akdimiz de Mehr-i müeccel olarak umre miktarınça talep etmiş idim ,Allah ondan razı olsun. Kabul etmiş ve evlenmişidik . Kendime aldığım bu terliklere uzun uzadıya bakıyorum en son küçükken bayram sabahı giyeceklerime bukadar hayran hayran bakıyordum...
Duam o ki Rabbim bizleri ve sizleri bahtiyar bahtı ile yar eylesin Allaha emanet eder dualarınızı beklerim haklarınızı helal edin bizden yana helali hoş olsun duası olan bu yolcuya iletebilir vesselam.
67 notes · View notes
reallifesultanas · 2 months ago
Text
Family tree of Ahmed I
Ahmed (1590.04.18. - 1617.11.22.) - Kösem (~1589 - 1651.09.02.)
Mehmed 1605. 03. 08. - 1621. 01. 12.
Ayse ~1606 - 1657
Fatma ~1608 - 1671 (before March)
Hanzade 1609 - 1650.09.
disputed: Selim 1611.06.27.-1611.06.27.
Murad IV 1612.07.27. - 1640.02.08.
Kasim 1614 - 1638.02.17.
Ibrahim 1615.11.05. - 1648.08.18.
Ümmügülsüm ~1616 (possibly) - after 1690
Ahmed (1590.04.18. - 1617.11.22.) - Mahfiruze (~1589 - ~1612)
Osman II 1604.11.03. - 1622.04.20.
disputed: Gevherhan ~1606 - after 1631
disputed: Cihangir 1609
disputed Bayezid 1612. 12. - 1635.07.27.
Ahmed (1590.04.18. - 1617.11.22.) - Unknown concubine(s)
daughter born in 1605 March
Hasan 1612.11.25. - ~1612
Hüseyin 1613.11.14. - 1617
Atike 1614 - 1670
Süleyman 1615 - 1635.07.27.
Abide 1618 - 1648(?)
Orhan (died as a child)
Zahide (died as a child)
Zeynep (died as a child)
Esma (died as a child)
Hatice (died as a child)
Marriages of Ahmed I's daughters:
Gevherhan: - Öküz Kara Mehmed Pasha 1612-1621 * one son (1620) - Topal Recep Pasha 1623-until her own death * Safiye Hanimsultan (~1624-?) - married Mehmed Pasha and was his widow in 1638/9 - married Sadrazam Abaza Siyavuş Pasha 1643-1656
Ayşe: - Nasuh Pasha 1612-1614 - bethroed to Şehit Karakaş Mehmed Pasha 1614 - Müezzinzade Hafiz Ahmed Pasha 1622-1632 * Sultanzade Mustafa Bey 1628-1670 * Sultanzade X - Silahdar Ahmed Pasha 1639-1644 - Voynuk Ahmed Pasha 1645-1649 - Ibşir Mustafa Pasha 1654/5-?
Fatma: - Murtaza Pasha 1622- - Şehid Ali Pasha 1624 - Çatalcali Kapudan Hasan Pasha 1624-1626 * Sultanzade Hasan ~1625 - Kara Mustafa Pasha 1626-? - Sarraç Mustafa Pasha 1629-1630/1 - Kaçanikli Mehmed Pasha 1631 - Canpoladzade Mustafa Pasha 1632-1636 * Sultanzade Hüseyin 1633-1680 * Sultanzade Süleyman 1635-1665 - Koça Yusuf Pasha 1637-1658 * Sultanzade Ömer 1637-after 1670 - Melek Ahmed Pasha 1661-1662 - Kanbur Mustafa Pasha 1663-1666 - Közbekçi Yusuf Pasha 1667
Hanzade - married or bethroed to Murtaza Pasha’s son 1622 - Bayram Agha 1623-1638 * one son - Nakkaş Mustafa Pasha ~1641-until her death * Sultanzade Abdülbaki Bey ~1642-after 1685
Ümmügülsüm - married or bethroed to one pasha in 1626 - Halil Pasha ?-1641/2 - Hersekzade Ahmed Pasha ~1642-1648
Atike - son of Ekmekçizade Ahmed Pasha 1618-? - Sofu Kenan Pasha ~1624-1652 - Doganci Yusuf Pasha 1652-until her death
Theories:
The daughter born in 1605 March being Gevherhan (and then she was not Mahfiruze's daughter).
Hasan being Mahfiruze's not Bayezid and they both died due to complications.
Zeynep being Mahfiruze's daughter as Osman II possibly had a daughter Zeynep (as there are two Zeyneps buried in Ahmed I's türbe), and since Zeynep is not a dynastical name, Osman may named her after his deceased sister. PS: One of the sarcofagies is for a grown woman, which can be a mistake, or maybe Osman's daugter Zeynep reached adulthood (would be strange as until now there is no evidence for an adult sultana called Zeynep during this period).
Identity of Abide: Now it seems that Abide was not a daughter, but an aunt of Ahmed I and so the daughter of Murad III, see more under Murad III's family tree.
Tumblr media
18 notes · View notes
1sairbisikletle · 5 months ago
Text
Meursault'la Konuşmalar 46
Bayram için Kepsut'tayız. Çok yorucu ve ağrılı bir yolculukla geldik. Yolda inanılmaz bir trafik vardı, üç saat sürmeyen yolu yedi saatte tamamladık. Yollar araba dolu, dinlenme tesisine giriyoruz insan fışkırıyor. Tuvalet sırasında 40 kişi vardı abartısız.
Bu bayram hem kolum hem ayağım kırık olduğu için bana ilişmediler, hiç işe karışmadım. Erkek gibi geçirdim yani bayramı ama inanılmaz suçlu hissettim kendimi herkes aşağıda etle boğuşurken boş takıldığım için. Misafirlere de pek çıkmadım çünkü herkese anlatmak gerekiyor baştan. Annemler üçüncü gün İzmir'e gitti baba tarafımıza ziyarete. Ben yola dayanabileceğime ihtimal vermediğim için gitmedim. Günlerim sakin geçiyor nispeten. Evdeyken dizi izlemekten sıkılıp aylardır ertelediğim bir işi yapmaya başlamıştım pomodoro yaparak. Burada da devam ettim ve nihayet 253 soruyu editöryal bir incelemeden geçirerek kullanıma hazır hale getirdim. O kadar uzun süredir kafamda taşıyordum ki bittiğini hissedemiyorum tam olarak. Bir de çok daha uzun süredir kafamda yük olan bir şeyi hallettim. Yeni telefonla birlikte gelen WhatsApp okunmamışlar sekmesine tıkladım ve okunmamış 110 mesajı 19'a indirdim, yıllar önce tam depresyona girdiğim sırada çağrı ve mesajlarına aniden cevap vermeyi bıraktığım biri vardı, hocamın ricası üzerine tercümanlık yapıp asiste ettiğim Yemenli bir yatırımcı, rehberde çok başta yer aldığı için her gördüğümde canım sıkılıyordu ona durumu izah eden bir mesaj attım. Sonra mesajına dönmediğim bazı arkadaşlarım vardı, onlara yazdım. Biri daha var yazmam gereken ama onun için biraz cesaret toplamam gerekiyor. Kendimi tebrik ediyorum yaptığım kısımlar için. Whatsappa girip 100 küsur okunmamış mesaj olmadığını görmek o kadar iyi geliyor ki. Mesajlara da bundan sonra vakitli dönmeye niyet ettim, inşallah başarabilirim. Bunları iyileşmenin bir parçası sayıyorum.
Tumblr media
Döndükten sonra beni yoğun bir trafik bekliyor olacak. Bu sakinliğin kıymetini bilsem iyi olur. Şimdi Ömer abinin çevirisinin belli bölümlerini okuyacağım, zaten merak ediyordum o da okusan güzel olur dedi ama orijinal metne de sık sık bakmam gerekeceği için o işi yarına erteledim. Bu akşam boşum.
Alçıyla 15 günü tamamladım, 15 gün daha var. İnşallah daha uzun kalması gerekmez. Her şey o kadar zor oluyor ki tek elle. Neyse buna da şükür. Şimdilik olan biten bu kadar, tekrar görüşene dek esen kal Meursault.
8 notes · View notes
hiraset · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Nasıldır ki seninle bayram?
Medineli çocukların yüreklerinde ki heyecan, çehrelerinde ki tebessüm sığdımı ki Medine'nin sokaklarına?
Koşa koşa mı geldiler sana, ağlaya ağlaya mı çaldılar kapını?
Ya Resulullâh sen nasıl selam verdin onlara, nasıl sardın gül kokulu kollarına?
Ya Zeynebin... Zeynebin nasıl karşıladı seninle bayram sabahını, ellerini mübarek ellerinin içine alıp yine Zeynebinin avcunu mu öptün? Gözleri dolu dolu bakmıştır sana... Nasıl hayran olmuştur biricik babasına. O da sana sıkı sıkı sarılmıştır değil mi ya Resulullâh...
Ya Ebubekir ya Ömer ya Osman ya Ali ya Enes... Mescidinin kapısında mı karşıladılar seni, lisanları dile gelmiş midir sana olan aşklarını haykırmaya. Ashabından birisi çıkıp sevdasıyla titreyen ses tonu ile yine "anam babam sana feda olsun ya Resulullâh" demiş midir?
Nasıldır ki seninle bayram?
Geçtiğin sokaklarda ki dağlar taşlar ne çok sevinmiştir adımlarına.
Yüreğin kaç defa yanmıştır yetim ve öksüz oluşuna. Kim bilir nasıl sildin göz yaşlarını, Cibrili emîn mi teselli etti seni ya Resulullâh? Kâinat mı sardı göz yaşlarını?
Esen yel, uçan kuş sana selam verdi. Senin hürmetine yaratılan kâniat sana hep hasret oldu.
En çok da Seni görmeden seven ümmetin, en çok da onlar hasret kalmadı mı sana? Ne bir taş olabildi ayağının altında ne de sırtına aldığın ridan. Hiç göremedi, hiç dokunamadı sana.
Mahzûn yürekli ümmetin ama tesellisi Kevser havuzu başında mübarek avcundan, mübarek suyu yudumlarken gidereceğiz birikmekten taşan hasretimizi ve işte o gün bayramımız bayram olacak ya Resulullâh...
🪶 30 Ramazan 1445
19 notes · View notes
naftalin2027 · 2 months ago
Text
Herkes İçin SiYER (17.Bölüm)
✓Bedir dönüşünde sevinç ve hüzün var.sevinç var şehadet e ulaşan yiğitler var.Hüzun var keşke daha iyi Savaşsaydik
✓Medine girişinde Rukiye annemizin vefatını öğrenip hüzünleniyor peygamber efendimiz
Bir kızım daha olsaydı onuda Osman ranh a verirdim diyor peygamber efendimiz
✓Sahabelerin en üstünde Ebubekir ranh en altında vahşi ranh var
✓Sahabe i Kiram anahtar nesildir bize İslami açar köprüdür bizi peygamberimize ulaştırır
✓Peygamber efendimizi öldürmeye giden müşrik müslüman olup geri dönüyor işte İslam diriltir
✓Hz. Ömer şahsa değil küfre düşman
✓İlk bayram namazı bedir den sonra kılındı
✓Peygamber efendimiz her kurban bayramında iki kurban keserdi
*1.ehli için ümmeti için
*2.ümmetinden kesemeyenler için
✓Asr-ı Saadet aynı zamanda aslı Saadettir
✓Aişe annemiz i Aişe yapan babası değil kendi şahsiyeti duruşudur
✓Aişe ranh mihenk taşı dır
✓Saadet bazen kavga hüzün ve acıdadır
✓Baki kabristanina defnedilen ilk ensar Esad ibni Zürare ilk muhacir Osman ibni mazun ranh tır
✓Ben çocuklarima kardeşim harunun çocuklarına koyduğu güzel isimleri koyarım diyor peygamber efendimiz Hz Ali ranh a
✓Ehli beyt in kökü Hz Ali ve Hz Fatıma annemiz dır
✓Hasan ranh vahdeti öğretti
✓Hüseyin ranh şehadeti öğretti
✓rukiye anh İzzeti öğretti
✓Gülsüm ranh dirayeti öğretti..
2 notes · View notes
lalvi · 7 months ago
Text
Güzeller bayram günü süslenir,
seninse bayramları süslüyor yüzün.
Ömer Hayyam
3 notes · View notes
bert06 · 5 months ago
Text
Sevgili, bir başka güzelsin bugün;
Ay gibisin, pırıl pırıl gülüşün.
Güzeller bayram günleri süslenir:
Seninse bayramları süsler yüzün.
- Ömer Hayyam
2 notes · View notes
photographss-world · 5 months ago
Text
“Güzeller bayram günleri süslenir:
Seninse bayramları süsler yüzün.”
Ömer Hayyam
252 notes · View notes
klndrmsrp · 1 year ago
Text
Tumblr media
Güzeller bayram günleri süslenir:
Seninse bayramları süsler yüzün.
/Ömer Hayyam
16 notes · View notes
seslimeram · 9 months ago
Text
Ne İzah Eder
Tumblr media
Bildik cümlelerin anlamını yitirdiği bir zeminde, hayatın biçiminin, olgusunun, sınırları ve tüm albenisinin her nasıl yerle bir edildiğini izah neyle edilebilir? Kimselerin hiç ama hiçbir şeyi okumadığı, görmediği, sorgulamadığı gel gelelim herkesin bir biçimde fikirler öne sürebildiği bir zeminde o yalın çapraşık / kesintisiz çürüten yerin hakikatini her nasıl izah edebilir sıradan insan! Kimselerin değil bizatihi yönetim katının var ettiği bir halden, bir bütünlükten istikamet devşirilirken oluşturulan karanlığı kim nasıl izah edebilir sahici bir halde, nasıl? Bir yeni yüzyıl tiradı aralıksız yinelenip durulurken ezberlerle yarının iş bu şimdi içerisinde cürümlere rehin edilmesini ne izah ettirebilir. Bilindik aşina tahayyül ve tahlillerin kıyısında ezber edilmiş olan şeylerin yamacında bambaşka bir zeminin artık hakikat kılındığı yerde yaşıyoruz, elde var bir! Gerisinin çorap söküğü gibi geldiği belirli, belirgin bir teslimiyetçilik hali üstünden yaşam pratikleri mahvediliyor bu da iki. Bunları kapsayan, geliştiren ve deneyimi herkese eşit pay eden akımın o yeni ülke tiradının da bir biçimde yeni yüzyıl bahsinin de nasıl aralıksız bir yağmacılığı ihtiva ettiği zaten yaşanan güncelliğin sınırlarında kendiliğinden görünür kılınır.
Her güne içkin kılınan şiddet pratiklerini ne anlatabilir sahiden? Onca badire yaşanmamış gibi yapılırken duraksamadan yeniden biçimlenen kötülüğün bir günde birkaç on insan ya da hayvanı yok ettiği bir zeminde olağanın alt üst edildiği çürümeyi ne izah edebilir ki bu saniye, şu an. Tümüyle kendisinin sandığı dünyayı, önce kendisine, sonra düşman görüp saydıklarına daha sonra hayvanata, nebatiye karşı bir kırımla güncelleyen dünyanın tamı tamına yamacında bir yok edicilik şablonu altında yol nereye çıkacaktır ki, sahiden. Her halükarda insan olma erdeminin bariz bir yıkıma terk edildiği yerde onca ilerleme her neyi var edecektir! Sözde kurumsallaşan insan aklı, depolama alanlarının sınırsızlığı illa ki yaşama katılan yeni yaşlar, yaş alma hakkının güncellenmesi, destekler, yenilemeler ve bitimsiz araştırmalarla insanın geliştirildiği zikredilirken, daha yerküre üstünde birbirinin haklarını tam olarak göremeyenlere, anlamayanlara, sürekli çatışanlara bir umut söz konusu edilebilir mi? Hayat aleni bir biçimde paçavra kılınırken, cerahatle bir yarın imali söz konusu kılınırken, hakikat bambaşka şeyleri imal ederken / gösterirken yolun pek de matah bir zemine çıkmadığı aşikardır. Bu hallerle / bunca bariz tüketerek, yeniden yıkımı önceleyerek, hep yok ederek, aklı terk ederek hangi düzleme varılabilir? Zaten her şekilde halimiz ortadayken...
Bianet’ten aktaralım: “Diyarbakır Barosu 2018-2020 dönem Başkanı Cihan Aydın ve yönetim kurulu üyelerinin 24 Nisan Ermeni Soykırımı açıklaması nedeniyle TCK (Türk Ceza Kanunu) 301’den yargılandıkları davadan karar çıktı.
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Serdar Çelebi ve Tevfik Karahan mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.
Aydın ve yönetim kurulu üyeleri Muhlis Oğurgül, Ahmet Dağ, Erhan Aytekin, Fırat Üger, Gazal Bayram Koluman, Mehmet Akbaş, Serdar Çelebi, Tevfik Karahan, Ömer Şeran ve Özgür Yılmaz Biçen ise hazır bulundu.
MA’nın haberine göre; savcı bir önceki duruşmada açıkladığını mütalaasını tekrar etti ve ceza istedi.
İddialara karşı ilk savunmayı Cihan Aydın yaptı. Aydın, Diyarbakır Barosu’nun çok kez hedef alındığını ve haklarında davaları açıldığını söyledi.
"Önce işaretleniyoruz sonra dava açılıyor"
Hedef gösterildikten sonra katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi’yi hatırlatan Aydın, “Tahir Elçi önce işaretlendi, sonra öldürüldü" dedi.
Aydın'ın sözlerine müdahale eden mahkeme başkanı "Onların yeri burası değil" diyerek sözünü kesti.
Aydın ise "Evet, biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bu davanın yeri burası değildir. Bu dava buranın dışında gelişen olaylar nedeniyle açıldı. Önce siyaset, medya, kolluk tarafından işaretleniyoruz, sonra yargıya havale ediliyoruz" yanıtını verdi.
"Beşinci altıncı davayı açıyorsunuz"
"Ermeni Soykırımı" ifadeleri nedeniyle Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyelerine daha önce üç dava açıldığın, bu davalarda beraat kararı verildiğini hatırlatan Aydın, "Bu beraat kararları kesinleşti. O zaman neden 4, 5, 6'ncı davayı açıyorsunuz. O zaman hukuki öngörülebilirlik nerede kaldı? Konuşuyoruz hedef gösteriliyoruz, belediye başkanı seçiliyoruz hedef gösterilip, görevden alınıyoruz, tutuklanıyoruz, tehdit ediliyoruz. Bunlar olurken yargı neredeydiniz?" diye sordu. Bir kez daha Aydın’ın sözünü kesen mahkeme başkanı "Müdahale edeceğim" dedi.
Aydın ise "Müdahale etmeyin. 'Ermeni Soykırımı' dedik, dava açıldı, yine 'Ermeni Soykırımı' diyoruz. Bu bir fikirdir" cevabını verdi.
Aydın'ın savunmasının ardından diğer yargılanan diğer avukatlar, Ermeni Soykırımı ifadesinin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ifade ettiler.
"Ermeni Soykırımı Osmanlı döneminde yaşandı"
Yargılanan avukatların beyanlarının ardından avukatları Mehmet Emin Aktar, Raci Bilici, Şeyhmus Bayhan, Cafer Koluman, Nahit Eren savunma yaptı.
Avukatlar, soykırımın Osmanlı devleti döneminde yaşandığını "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak" fiilinde belirtilen hiçbir kurumun o dönemde olmadığını vurguladılar.
Müvekkillerinin kullandığı ifadelerin "aşağılama" içermediğini, bir durumun tespiti olduğunu dile getiren avukatlar, müvekkillerinin beraatini talep ettiler.
Mahkeme verdiği kısa aranın ardından, Aydın ve yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı beraatine karar verdi.”
Bildik cümlelerin anlamını yitirdiği bir zeminde, hayatın biçiminin, olgusunun, sınırları ve tüm albenisinin her nasıl yerle bir edildiğini izah neyle edilebilir? Yineleyerek, daimi bir biçimde Ermeni tabusu kılınan o büyük felakete dair bir tespiti / hakikatten bir kesiti anmak neden halen suçtur misal. Türkiye Cumhuriyeti denen olgunun varlığı söz konusu dahi edilemez bir zaman diliminde, bu ülkenin kökünden olagelen milyonlarca yurttaşın o sahneden paldır küldür el çektirilmesinin, canlarının tehcirle heder edilmesinin, kervanlar boyunca ya da bulundukları nahiye, mezra, köylerde infaz edilmelerinin ardılını sorgular olmak neden suçtur, onlar insan değil midir, yoksa! Değişimden, ilerlemeden, muasır ülke olup olmama halini arşınlamaktan helak olacak bir yerde, daha kökenleri buraya ait olagelen insanların hayatlarına dair sorgu / sual etmenin tabu kılındığı, suç bildirildiği bir zeminde yüz dokuz yıl sonra Ermeni’nin yarasına soykırım denilse ne olur, büyük acı dense ne yazar, gidenlerin farkına dahi varamayacak bir nobranlık / karanlık her günü kuşatırken. Diyarbakır Barosunun cesaretle, itinayla sunduğu, Kürdistan sathı mahallinin yıkımdaki payına dair sorgulamaları, adaletin tecellisi, en azından yitirilenlere karşı açık bir özrü var etme gayretinden neden çekinilir, hani herkes için bir yurttu burası, değil mi? Komşulardan en yakın, en uzak, en faydalı, en zararlı diye ayrıştırmanın gündelik bir hal ve eyleme dönüştüğü zeminde, dünya üstünde hepi topu on milyon, bu ülke sınırlarında da otuz beş / kırk bin dolayındaki bir halkın acısına dair konuşmak ne zaman söz konusu “301”lik olmaktan çıkartılacaktır, düşünür müsünüz...
Agos Gazetesinden aktaralım: “Büyükdere'deki Santa Maria Kilisesi'ne yapılan silahlı saldırıyla ilgili adliyeye sevk edilen 34 şüpheliden 25'i tutuklandı, 9 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
IŞİD'in üstlendiği silahlı saldırıda 52 yaşındaki Tuncer Murat Cihan hayatını kaybetmişti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından saldırının ardından başlatılan çalışmalarda 60 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 26'sı sınır dışı edilerek, geri gönderme merkezine gönderildi. Olayla ilgili gözaltına alınan 34 şüpheli ise yoğun güvenlik önlemleri altında Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne getirildi.
Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler ardından Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildi. Şüphelilerin savcılık ifadelerini alması için 18 savcı görevlendirildi. Saat 11.00 sıralarında başlayan ifade işlemleri saat 20.00 sıralarında bitti.
İfadeleri alınan 34 şüpheliden 13'ü 'Örgüt üyeliği' suçundan, 21 şüpheli ise 'Örgüt üyeliği' ve 'Adam öldürmek' suçundantutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
Şüphelilerden 13'ü "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan, aralarında katil zanlıları Amirjon Kholikov ile David Tanduev'in de bulunduğu 21 şüpheli ise "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" ve "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hakimlikçe 34 şüpheliden aralarında Amirjon Kholikov ile David Tanduev'in de bulunduğu 25 şüpheli "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" ve "Tasarlayarak Kasten Öldürme" suçundan tutuklandı.
9 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
Şüphelilerin nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki işlemleri devam ederken savcılığın sevk yazısına ulaşıldı. Sevk yazısında, 28 Ocak'ta Sarıyer'deki Santa Maria Kilisesi'nde rahiple birlikte 31 kişinin pazar ayini yaptığı sırada, IŞİD terör örgütü üyesi şüpheliler Hamza kod adlı Amirjon Kholikov ve David Tanduev'in saat 08.20 sıralarında keşif yaptıkları kiliseye geldikleri aktarıldı.
Tanınmamak için siyah kıyafetler giyen ve yüzlerinde maske olan şüphelilerin, aracı yakın bir bölgeye bıraktıktan sonra 7,65 milimetre çaplı tabancalarla kilise kapısına geldikleri aktarılan yazıda, bu sırada maktul Tuncer Cihan'ın kiliseye girdiği, şüpheli Tanduev'in ayine katılanların en arka sırasında bulunan Cihan'ın kafasına tabancanın kabzasıyla vurduktan sonra hedef gözetmeksizin kilisedekilere ateş etmeye başladığı kaydedildi.
Yazıda, Tanduev'in Cihan'ı olay yerinde öldürdüğü anlatılırken, Tanduev'in kilisedekilere ateş etmeyi sürdürmek istediği ancak tabancanın zaman zaman tutukluk yaptığı, kilise duvarlarına isabet eden mermiler olduğu aktarıldı.
Tanduev'in kilisede yüksek sesle bir şeyler söylediği, kameranın sesli kayıt yapmaması ve kilisedekilerin ''anlaşılamayan yabancı bir dil'' diye tanımlaması nedeniyle ne söylediğinin tespit edilemediği kaydedildi.
Diğer şüpheli Kholikov'un da ayinde bulunanlara yönelik hedef gözetmeksizin ateş ettiği, tabancasının ara ara tutukluluk yaptığı ifade edilen yazıda, kilisede maktul Cihan dışında ölen ya da yaralanan kimse olmadığı, şüphelilerin kiliseden çıktıktan sonra geldikleri otomobille olay yerinden kaçtıkları vurgulandı.
Sevk yazısında, şüpheliler David Tanduev ve Amırjon Kholikov'un kaçış güzergahına yönelik yapılan arama çalışmaları kapsamında Sarıyer Bahçeköy-Kemerburgaz yolu üzerindeki ormanlık alanda şüphelilerin olayda kullandığı değerlendirilen tabancaya ait kabza, sürgü, şarjör, şarjör kapağı gibi materyaller ile kamufle amaçlı giydikleri kıyafetlerin ele geçirildiği kaydedildi.
Yazıda, şüphelilerin aynı araçla 20 ve 21 Ocak'ta gün içerisinde ve akşam saatlerinde kilise ve çevresinde keşif yaptıklarının değerlendirildiği anlatılarak, saldırganlarla hareket ettiği değerlendirilen şüpheliler Abdulaziz A, Rasul A, İslam M, Omadbek K. D. ve Temurbek M.U.E'nin 5 Ocak'ta İstanbul'dan Kayseri'ye giderek içeriği tespit edilemeyen ve örgütsel olduğu değerlendirilen toplantı, etkinlik yapmış olabilecekleri ifade edildi.
Sevk yazısında, olayda kullanılan aracın Abdullo Buriev ile 27 Kasım 2022'de Edirne'den Türkiye'ye giriş yaptığı, 29 Kasım 2022'de ise Rusya'ya gittiğinin değerlendirildiği belirtilerek, söz konusu aracın 23-24 Ocak'ta İstanbul Havalimanı ile Fatih civarında Shamsullo Radzhabov tarafından kullanıldığının değerlendirildiği, Radzhabov'un emniyet güçlerince yakalandığı ifade edildi.
Zanlıların telefon trafiği ile saldırıyı gerçekleştiren şüphelilerle diğer 32 şüphelinin bağlantılarına dair detaylara da yer verilen yazıda, "Mezkur saldırıya ilişkin açık kaynaklarda yer alan haberlerden DEAŞ terör örgütüne müzahir yayınlar yapan AMAK Medya isimli sitede 28 Ocak'ta 'Türkiye'nin İstanbul şehrinde İslam Devleti'nden 2 savaşçı tarafından Hristiyanlara ait bir kiliseye silahlı saldırı düzenlendi, bu saldırı İslam Devleti liderlerinin her yerdeki Yahudi ve Hristiyanları hedef alma çağrısına icabeten düzenlendi.' şeklinde paylaşım yapılarak, söz konusu eylemin DEAŞ terör örgütü tarafından üstlenildiği" ifadesi yer aldı.
Yazıda ayrıca Amirjon Kholikov ile bağlantılı olduğu değerlendirilen şüpheli Anderi Guzun'in, hakkında "Türkiye'de bulunan terör örgütü DEAŞ'ın sözde sorumlularından olan ve Türkiye'de eylem yapmak için kendisine bağlı unsurlara izin verdiği" şeklinde bilgiler bulunan ''Adam Abu-Darrar Al-Shishani'' kod adlı kişi olduğunun değerlendirildiği aktarıldı.”
Devletlinin bir biçimde cezasızlık politikasıyla taltif ettiği, çoğu zaman göz yumduğu bir dönem “ılımlı, muhafazakar, öfkeli çocuklar” diye geçiştirdiği / bunu dile getirebildiği ol yapılanma bir kere daha hedefteki ötekinin değil doğrudan bir Türk’ün canına kast eder. Göz ardı olunan Hristiyan halkına yönelik aralıksız sürdürüle durulan ötekileştirme bahsi içerisinde bir toprak parçasındaki yaşam idesine sahip olmak bir kere daha imkansız kılınmak istenir alenen. Bir pazar günü ortalık yerde, onca kameranın gözetiminde habersiz kuşun dahi uçurulmadığından dem vurulan bir zeminde, bir cana, bir mabet içinde kıyılır. Göz ardı olunan yaşam pratiğinin bir biçimde yerle bir edilmesinin zemini bir kere daha yoklanır. Bütünüyle şablonla kesilmiş gibi hakikat bir yerlerden sökün ederken, bunların bu ülkede yaşamanın tuzu biberi olduğundan bahisler, x sosyal medya platformunda kimi münazaralar içerisinde goygoy malzemesi kılınır. Hayatın berhava edilip, bir inancın sistematik bir biçimde dışlandığı, bunun da ister Ermeni, ister Rum ister Katolik, İtalyan, Fransız o bu ya da şu olsun bir biçimde yeniden imal edildiği bir zeminde hayatın mahvedilmesinin goygoy bahsi olmaz. Olmayacaktır da. Piyonların var ettiği, kimi makamların ister dolaylı ister doğrudan el altından yol verip, zemin sağladığı nefret ve ayrımcılık bu ülkenin asıl yüzünü görünür kılar bir kere daha. Kendi kimliğini taşıyanları dahi dışlayan, hedefe rahatça koyabilen bir aklın karşısında kelimeler mucizeyi bildirmeyecektir. Bu ülke çürümeye devam ediyor tüm önyargı halleriyle, vurdumduymazlık çehresiyle, nicesiyle nice haliyle. Biliniz yani öyle...
Bildik cümlelerin anlamını yitirdiği bir zeminde, hayatın biçiminin, olgusunun, sınırları ve tüm albenisinin her nasıl yerle bir edildiğini izah neyle edilebilir? Tümüyle garabetlik bir haller toplamında, cürmün birbiri peşi sıra yinelendiği bir zeminde, nefreti ve kinin tam ve eksiksiz oyun kurucu ilan olunduğu bir sahada yaşamın ehven ile olan kesişimine ketler vurulmaya devam olunuyor. Hakikat bir yerlerde sökün ederken, gerçekliğin peşini kovalayabilen, artık bir illüzyon halini almış demokratik, eşit, adil bir hukuk devleti bahsi ve söyleminin kadük kaldığı, geçersiz ilan olunduğu bir zeminde o hayat imgesi kurtarılmayı bekliyor. Şeriatın dahi masaya çağrıldığı, hakkaniyet kavramını altüst eden bir yönlendirmeyle düşmanlaştırma mitinin her gün yeniden kurumsallaştırıldığı bir yer, bir zeminde gündelik yaşam kırıma uğruyor kimseler farkında değil. Her durumda başka, bambaşka bir yaranın yolunun açıldığı, zeminin kolaçan edildiği bir sahnede bunca can kırığı, bu kadar afaki sınamanın ortasında bir kez olsun elimizden kayıp gideni fark etme çabasında ortaklaşabilecek midir, bu ülke? Meselemizdir, mesel bildiğimizdir. İlginize...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Emrah GÜREL – AP Photo
2 notes · View notes