#Çevrecilik
Explore tagged Tumblr posts
elestirenadam · 11 months ago
Text
Ama maç sonrası çöp topladılar!
Haber şu: "Japonya'nın kuzeydoğusundaki Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'nde biriken radyoaktif özellikli işlenmiş atık suyun okyanusa boşaltılmasında dördüncü evre sona erdi." Japonya'nın 2023 yazından beri okyanusa boşalttığı atık su 31 bin 200 tonu buldu. Adamlar okyanusa büyük bir kirlilik bırakıyor ama medyadaki algı, "Japonlar ne temiz maçtan sonra statta çöp topladılar." Örnek hareket, alkışlıyorsunuz bu büyük çevrecileri değil mi! Hatta Akkuyu kadar konuşulmuyor bile bu atık su meselesi. Neden biliyor musunuz? Çünkü Japonya Atlantik'in tam denetiminde. ABD'nin Çin'e karşı kullandığı bir ileri karakol. Ayrıca Japonya'da bulunan ABD üslerindeki Conilerin Japon kadınları tecavüz etmesini ve Japonların buna karşı eylemlerini de duymuyorsunuz. 1995'te ABD askerlerinin bir ilkokul öğrencisine toplu tecavüz ettiğini de pek bilmezsiniz. ABD askerlerine bir şey de olmaz. Neden? İki ülkenin imzaladığı ve ABD güçlerine daha geniş yetki veren "Kuvvetler Statüsü Anlaşması" doğrultusunda Japon otoriteleri soruşturma gücünün kullanılmasında sınırlamalar yaşıyor.  Velhasıl kelam, Atlantik'in maçlarda, gezilerde çöp toplayan örnek(!) çevreciler tiyatrosu izliyorsunuz. Atlantikçi medya bunların gerçek yüzünü örtüyor. Maskeleyip size sunuyor. Oysa gerçek başka. Dünyamızı gerçekte kirletenler bunlar.
13 notes · View notes
cafedeotocom · 2 years ago
Text
Nissan Ariya: Green NCAP’ten Tam Not
Araçların sürdürülebilirlik performanslarını çeşitli testlerle ölçen bağımsız girişim Green NCAP Nissan Ariya için 5 yıldız verdi.
Araçların sürdürülebilirlik performanslarını çeşitli testlerle ölçen bağımsız girişim Green NCAP Nissan Ariya için 5 yıldız verdi. Temiz hava, enerji verimliliği ve sera gazı testleri olmak üzere 3 ayrı bölümden oluşan Green NCAP’te Nissan Ariya 10 üzerinden 9,6 puan ortalamasıyla tam not aldı. Egzoz borusu bulunmayan Nissan Ariya temiz hava testinden 10/10 tam puan alırken enerji verimliliği…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
wozwaldllik · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Aynı şekilde zorunlu eğitim sistemi de, iyi yetiştirilmiş kafalar, yerine iyice doldurulmuş kafalar oluşturmaya çalışarak, ilgiyi ve öğrenme isteğini boğar. Yaratıcı kapasitenin geliştirilmesi ile öğrenmeyi birbirine karıştırır. Öğrenci, eğitimin bir sınıftan bir üst sınıfa geçmek, yetkinin diploma ile eş anlamlı, bilginin kendini kabul ettirebildiği oranda bir değeri olduğuna, dili kullanmayı bilmenin yeni bir şey söylemeye yaradığına inanır. Bu karşı verimlilik saptamaları aygıtın kendisinin gerekliliğini yadsımaz ama onun şu andaki verimliliğini irdeler. Gelişmenin bir aşamasından sonra aygıtın temel hedefinin tersine çalıştığını gösterir: hız yavaşlar, tıp hasta eder, eğitim aptallaştırır. Aynı şekilde polis özgürlükleri savunacak yerde tehdit eder, politikacı bir düşüncenin temsilcisi olacağına onun sahibi olur...s.41
Doğasından koparılan insan emeğini değersizleştirir: Zanaatkârın ve işçinin gururu olan iyi bir iş yapma aşkı bir sosyal statü kazanmak uğruna yok olur. "Nesnel görevlerin zorlamasıyla, çağdaş işçi, doğasına aykırı bir şekilde kendisini tekdüzeliğin çarkına bırakır. Zamansız ve yersiz olduğu, örgütlenme normlarına uymadığı suçlamasıyla karşılaşmaktan korkarak girişimde bulunmaktan çekinir. Her türlü kişisel girişimden kaçar ve ürkekleşir, uygunculuğa sığınır. Ne günlük iş düzeninin ne de varoluş nedeninin dışına çıkmaya cesaret eder. Artık neyin ilginç olduğunu bilmez, ne kendinin ne de hayatın tadına varır" (Bernard Vincent) s.53
...bu çağdaş doğa savunuculuğu, ekolojizm, aynı zamanda sanayi toplumunu da sorgular. Yaşadığı ortamın, 20. yüzyılın ikinci yarısının ayrılmaz bir parçasıdır. Her şeyden önce kendini ilerlemeci Batı gerekirciliğine karşı olmakla belirler. Gerici değil tepkiseldir. Dünyayı sadece kalabalıklar ve kitleler olarak gören anlayışa karşı, duyarlı ve tek, farklı ve değişken bireyin bakış açısını aktarır. Toplumun ve evriminin peşine körü körüne takılan bu dünyada, duyarlı ve tek, farklı ve değişken doğa adına konuşur.
(...)
Ekolojizm insanın derinliğine işlemek ister, ama bunu yaparken onun yaratıcı yeteneğini serbest bırakmayı, düşgücünün zincirlerinden boşanmışcasına kopup gitmesine olanak vermeyi bilir. Günlük hayatın gerçeklerine meydan okumak ister ama sosyal gerekircilikten kaçınmayı bilir, gerçeküstü bir mükemmelciliğin ve bu sevinci yaşamanın arayışı olduğunu duyurur.
Ayağı toprağa sağlam basan ama kafası bir karış havada bir yeniyetmedir ekolojizm; toy, küstah, zayıf ve özellikle duygulu. s.120
Simonnet, Dominique. 1990. Çevrecilik. (Çev. Mehmet Selami Şakiroğlu). İstanbul: İletişim Yayınları.
6 notes · View notes
aynodndr · 2 years ago
Text
ALLAH YENİDEN BAŞLAYANLARIN YARDIMCISIDIR
Esasen bilmiyorum sokağa çıkıp adım atmayı hanidir...
Hanidir araba kullanmayı...
Pürtelâş okula gidip soluk soluğa merdivenleri çıkıp bir şiir hakkında konuşmadan önce birkaç satır okumayı...
Unutmuşum sınıfta öğrencilerin ders edebiyat mıydı yaw diye yorgun bitkin serzenişlerine gülümsemeyi...
Defter kalem sınıf kokusunu da unutmuşum... Hiç bilemem gibi sınıfta elimi kolumu nereye koyacağımı.. Bir çocuğun gözünün taaaaa içine bakmayı...
Çok zaman girdi araya sanki çok acı..
Kar tatili oldu önce sonra toz duman yangın yeri ortalık...
Âfetler felâketler ortasında kaldık , yandık...
Yandık Rabbim yandık!!!
Depremle imtihanla...
Çoluk çocuk genç ihtiyar nefessiz kaldık...
Ben pijamamla sokak ortasında kaldım bu kıyafetim tesettüre uygun değil senin montun uzun bana montunu verir misin diyen hanımların hikayelerinin arasında tik tok videosu çekip pijaması ev hâli ile evinde eşi ile amatör oyunculuk yapan bağyanların arasında kalakaldık elimizde telefon...
Burda devlet yok sadece ekonomik geçmişi pek de parlak olmayan bi şarkıcının ahbapları var diyenleri okuduk ibretle, subhanAllah çekerek...
Zaten yeterince çadır yok bu misafirlik fazla uzamadı mı Suriyeliler gitsin gari sözleri şok etti yine ve gine... Mülkiyet 'i de sorguladığımız şu günlerde...
Bir yandan devran dönüyor politikacılar politika yapıyordu aslî görevleri idi belki de enkazdan ilk önce Ak partililer çıkarılıyor demeleri yani... Dediler de acılar da insanî hüzün de susturmadı bu kadar büyük ıstırabın karşısında.. Hani dilsizdi bazı acılar ? Oysa un ufak oldu en minik heveslerimiz bile...
Enkazdan çıkarılırken yarın okulum var ben sakız istiyorum diyen çocuklarla, Rabbimin rızıklandırdığı bebelerle , tekbirlerle çıkan gençlerle...
Yahud kadere Gayretullah' a ithafen iktidar kader diyor , düpedüz liyakatsızlık bu , diyerekten muhalif olmak adına çıkmak dinden imandan ne popülist bir çağ yangını bu... Yazık çok yazık klavyenin arkasında küfrederken her şeye ve herkese insanlığından soyunmak baştan ayağa üryan , dişsiz öz kardeşini yemek ve yamyamlıktan şikayet etmek Âkif 'in dediği gibi..
Depremden için :
Tankla topla girmeye gerek kalmadı diyen batının tek dişi kalmış canavarlığına öykünen birileri var sanki tüm kutsallara düşman... Yeminli kışkırtma timleri onlar...
( Bunlara )
Özenti ve kendini agnostik olarak tanımlayan uçarı kaçarı gençlikten söz etmiyorum , onlar kurgu video ile siyâsi görüşlerini inşâ eden hayâlperestler işte, Ironman gerçek amma otoyol ve havaalanı Yemyeşiller partisi jargonuna ters... Avrupa 'nın eski nükleer santral binalarında çekilen korku filmlerini izleyip izleyip çevrecilik oynuyorlar kendi dijital mecralarında, uyandırmayın...
Bir yandan da cidden habis ruhlar yetişiyor bol bol böyle laaaayiklik kol gezince tabi Allah 'ınız kitabınız yok mu yaw sizin diye sual edince yok vallaha yok diyorlar sosyal medyada enkaz altında olanlarla alay edip video çekip bi de bunları yayınlayan yasaklı madde imalatı beyinliler...Ne yaptığının ya da yapmadığının da farkında olmayan eğitim & öğretim& ahlak zayiatları...
Delirmelik olaylardan seçmeler deyince aklıma geliveren :
Yıldırı / man seferberlik ilan etseydi diyor , hani sınır dışına asker yollamayın şehid olmasınlar şimdi diyen hümanist vicdanî redci var ya onu diyorum...
Sosyal medyayı tümden es geçiyorum orası tam hunilik...
Aynı kızla aynı adamın hem 6 yaşında hem 14 yaşında sarmaş dolaş fotoğrafı var ya hafızlık töreninde çekilmişmiş hocalarına iftira atılmış hani radyocu ile kaçmak içinmiş bunlar hocamıza iftira yaw iftira diye yazanlarla ne konuşur ne tartışır ki insan ?
Profiline baksan şiir profili mi ? Dinî profil mi ? Kurgu eğlence mi belli olmayan ne idüğü belirsiz türediler...
Dünyayı yöneten şirket- devletler bböylelerinin İnternetini kısıtlasa biraz da azcık nefes alsak... Kene gibiler cidden teşhir ve röntgenin dibine vurup hazzın doruklarında saçmalıyorlar 7 / 24...
Ben bugün nerde kahvemi içerken sahilde depremzedeler için şu türküyü dinledim bilin bakalım sayın seyirciler...
Hocamıza iftira atmadan layk atın Allah rızası için bakıyım, heh !!!
Sosyal medya saç baş yoldurur aman diyim hele böyle günlerde kesinlikle uzak durulmalı kanımca...
Uzaktan bile hasta ediyor kimileri Rabbim şerlerinden muhafaza buyursun maddi manevi...
Liyakat, işi ehline teslim konusuna gelince...
Acılar bu kadar taze iken kk gibi konuşmak absürt olur lâkin bu geniş ülkede dikey değil yatay mimariyi savunanlardanım...
Yolcu gibi olmak dünyada, incitmeden doğayı da ahşap belki prefabrik hafif malzemeleri kullanmak bahçeli küçük evler inşa etmek olabildiğince...
Bahçeli evlerin sadece çok varlıklı ya da çok yoksul insanlar için değil de yaygın bir yaşam alanı olmasını temenni ediyorum bütün kalbimle... Çelik konstrüksiyon büyük yapılar olur elbet zaten onların dayanıklılığı bariz bu konuda...
Ama ille de yatay mimari olmalı bence...
Ayağımız toprağa değmeli ve sefer tası apartman mantığından uzak durmalıyız artık...
Ve bir afet yokken de her zaman maliyeti değil de güvenliği ön plana alarak hareket etmemiz... Bu , gerçekten çok önemli...
Ucuz alacak kadar zengin olmamak ve eğitim sisteminin dürüst & ahlaklı çalışanlar yetiştirmesi her alanda... Zemin etüdü , demiri kolonu...Prosedür değil de insan hayatı anlamında...
Tedbir bizden takdir Hak' tan diyebilmeliyiz çok çalışarak.. Baştan başlayarak... Çok ama çok çalışarak... İnsanları, insanlığı severek yapmalıyız bunu..
"Allah , yeniden başlayanların yardımcısıdır" umuduna sımsıkı tutunarak...
Haydi Bismillah !
Nüket Belsan Taşören
2 notes · View notes
dugun-rehberim · 19 days ago
Photo
Tumblr media
Spor, ekoloji ve çevrecilik konularına koşucuların gözünden bakış: “Nefesin Peşinde”
0 notes
life-kaan · 3 months ago
Text
13- James Cameron,
Kanadalı yönetmen, yapımcı, senarist ve film yapımcısıdır, 16 Ağustos 1954 doğumludur. Cameron, özellikle bilim kurgu ve aksiyon türlerindeki yapımlarıyla tanınır ve çağdaş sinemanın en önemli yönetmenlerinden biri olarak kabul edilir. Yüksek bütçeli projelerdeki yönetmenliği ve teknik yenilikçi yaklaşımı ile tanınan Cameron, sinema tarihinin en büyük gişe başarılarına imza atmıştır. James Cameron’ın sineması, yüksek teknik bilgi, yaratıcı görsel efekt kullanımı ve geniş kapsamlı hikayeleriyle tanınır. Aynı zamanda büyük bütçeli projelerdeki yönetmenliğiyle Hollywood’un en başarılı isimlerinden biri olmuştur.
İşte James Cameron’ın en bilinen filmleri:
1. The Terminator (1984) – Cameron’ın sinemadaki çıkış filmi olan The Terminator, gelecekte makinelerin yönetimde olduğu bir dünyada geçen distopik bir hikâyeyi anlatır. Arnold Schwarzenegger’in efsanevi “Terminator” rolüyle tanınır.
2. Aliens (1986) – Aliens, 1979 yapımı Alien filminin devamı olarak çekilmiştir ve Cameron bu kez daha aksiyon odaklı bir yapım ortaya koyar. Sigourney Weaver’ın Ellen Ripley karakteriyle tekrar başrolü üstlendiği film, bilim kurgu ve korku türlerinde önemli bir dönüm noktasıdır.
3. Titanic (1997) – Cameron, Titanic ile büyük bir gişe başarısı elde etti ve En İyi Yönetmen ve En İyi Film dahil olmak üzere 11 Oscar kazandı. Film, gerçek bir deniz felaketini anlatırken, dramatik aşk hikayesi ile birleşir.
4. Avatar (2009) – Cameron’ın 3D teknolojisini ve görsel efektleri en ileri düzeyde kullandığı Avatar, tüm zamanların en yüksek gişe hasılatı yapan filmi olarak kayıtlara geçmiştir. Pandora adlı hayali bir gezegende geçen film, çevrecilik ve yerli halkların korunması gibi temalarla dikkat çeker.
5. True Lies (1994) – Arnold Schwarzenegger’ın başrolünde olduğu bu aksiyon-komedi filmi, bir casusun normal bir aile hayatı sürerken gizli görevlerde bulunmasını konu alır. Film, aksiyon sahneleri ve mizahi yönleriyle dikkat çeker.
6. The Abyss (1989) – Derin denizlerde geçen bir bilim kurgu filmi olan The Abyss, Cameron’ın görsel efektleri kullanma konusundaki ustalığını sergileyen önemli bir yapımdır. Film, denizin derinliklerinde bir keşif yapan bir grubun karşılaştığı bilinmeyen varlıkları anlatır.
7- Piranha II: The Spawning (1982) – Cameron’ın yönetmenlik kariyerine ilk adım attığı film, korku ve doğaüstü öğelerle harmanlanmış bir B filmi olarak tanınır. Piranha II Cameron’ın sinemaya olan ilgisini ortaya koysa da, film genellikle “Cameron’ın en kötü filmi” olarak anılır.
8- Avatar: The Way of Water (2022) – Avatar serisinin devamı olan bu film, Pandora’nın deniz altı dünyasına odaklanır. Yüksek teknoloji ve görsel efektlerin kullanımı, Cameron’ın stilini yansıtır.
9- The Terminator 2: Judgment Day (1991) – Terminator serisinin en çok beğenilen devam filmi olan Judgment Day, bilim kurgu ve aksiyon türlerinde önemli bir kilometre taşıdır. Arnold Schwarzenegger’in “Terminator” rolü tekrar efsaneleşmiştir.
10- Strange Days (1995) – Cameron’ın yapımcı olarak yer aldığı, Kathryn Bigelow’un yönettiği bu film, sanal gerçeklik temalı bir distopyayı anlatır. Film, 1990’ların teknolojik korkularını ele alır.
11- Battle Angel (2024) – Cameron, yapımcı olarak yer aldığı bu film, Japon manga serisi Gunnm’dan uyarlanmıştır. Film, bir cyborg kadının kimlik arayışını ve kendi geçmişini keşfetme mücadelesini konu alır.
Cameron’ın sineması, görsel açıdan çarpıcı ve ileri teknolojilere dayalı görsel efektlere sahip olmalarıyla tanınır. 3D teknolojisi ve aksiyonun ön planda olduğu büyük bütçeli yapımlar, onun sinemadaki en önemli izlerini bırakmıştır.
0 notes
yenicagkibris · 4 months ago
Text
Kıbrıs Barış Konseyi Ağrotur’daki İngiliz Üssü önünde savaş karşıtı eylem için çağrı yaptı
Kıbrıs Barış Konseyi Ağrotur’daki İngiliz Üssü önünde savaş karşıtı eylem için çağrı yaptı
Kıbrıs Barış Konseyi açıklaması şöyle: Kıbrıs Barış Konseyi (KBK) 29 Eylül 2024 Pazar günü saat 11.00’deAğrotur’daki İngiliz üssü önünde savaş karşıtı bir protesto mitingi düzenleneceğini duyurdu. Protesto mitingi için önce, üsse 500 metre uzaklıktaki Çevrecilik Merkezi’nde toplanılacak. Cani İsrail devletinin bölgede gerçekleştirdiği saldırılar, Ortadoğu’yu giderek insanlık açısından…
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
Yürüyen Köşk'ün bahçe alanı büyütülecek
https://pazaryerigundem.com/haber/186445/yuruyen-koskun-bahce-alani-buyutulecek/
Yürüyen Köşk'ün bahçe alanı büyütülecek
Tumblr media
Yalova, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şehre gelişinin 95. yıl dönümünü unutulmaz bir etkinlikle andı. Yürüyen Köşk’te düzenlenen törende, Atatürk’ün Yalova’ya bıraktığı miras konuşmacılar tarafından bir kez daha hatırlatıldı. Başkan Mehmet Gürel, Yürüyen Köşk ile ilgili bir müjdeyi de dile getirdi.
YALOVA (İGFA) – Yalova’da düzenlenen etkinliğe Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel’in yanı sıra; Yalova Valisi Dr. Hülya Kaya, Vali Yardımcısı Deniz Pişkin, CHP Yalova Milletvekili Tahsin Becan, CHP Yalova İl Başkanı Erdem Doğancı, CHP Yalova merkez İlçe Başkanı Kemal Sürel, Çiftlikköy Belediye Başkan Adil Yele, Yalova Belediye Başkan Yardımcıları Aytaç Mutlu, Mesut Tutuğ, Murat Tiryaki, Ömür Bayar ve Hatice Öncü Yürekkorkutan, Yalova Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Sebeha Bektaşoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği Yalova Şubesi Başkanı Vildan Alkış ve misafirler katıldı.
Program, Yalova Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Sebeha Bektaşoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Bektaşoğlu, Atatürk’ün Yalova’ya yaptığı ziyaretlerin önemini vurgulayarak, bu tür etkinliklerin genç nesillere Atatürk’ün vizyonunu aktarmada büyük rol oynadığını ifade etti.
Tumblr media
Atatürkçü Düşünce Derneği Yalova Şubesi Başkanı Vildan Alkış ise Atatürk’ün Yalova’ya duyduğu ilgi ve önemden bahsederek burada aldığı önemli kararlardan devlet büyüklerini Yalova’da ağırlamasından ve şehri adeta ülkenin ikinci başkenti gibi kullandığına değindi.  
“Bugün çok özel bir gün sebebiyle burada bir araya gelmiş bulunmaktayız�� diyerek sözlerine başlayan Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel ise, Türk mareşal, devlet adamı, yazar, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1929’da ilk defa Yalova’ya gelişinin 95. yıl dönümünü bir kez daha büyük bir gururla kutladıklarını söyledi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ilk ziyaretinden, 1 Şubat 1938 tarihinde son kez Yalova’dan ayrılışına kadar, bu topraklara değer vererek “Yalova Benim Kentimdir” diyecek kadar çok sevdiğini ifade eden Başkan Gürel, “Şifalı sularından, temiz havasından faydalanmış, çok kısa süre içinde Yalova’nın kalkınması adına birçok yenilik yapmıştır. Bununla da kalmamış, Türkiye’den ve dünyadan birçok değerli devlet adamını, burada ağırlamış ve ülke yönetimi, eğitim ve kültür alanında ilk adımları şehrimizde atmış ve ilk kararlarını burada almıştır. Bugün üzerine bastığımız bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış, burada yaptığı çalışmalar sırasında Türk Dil Kurumu’nu ve Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur. Koyunculuk ve tarımla ilgili çalışmaları burada yapmıştır. Yalova’yı sağlıklı yaşamın başkenti yapmak için uğraşmış, modern cumhuriyetin tüm planlamalarını burada yapmış, kendi elleriyle imar planlarını çizmiştir. Yaptığı imar planlaması çalışmalarında da çevrecilik hususuna dikkat çeken çalışmalar yapmıştır. Bunların en belirgin örneği çevrecilik abidesi olan Yürüyen Köşk’ümüz bu özelliği ile günümüze kadar gelmiştir. Şu an önünde bulunduğumuz Yürüyen Köşk’ün hikâyesiyle tüm dünyaya verdiği mesaj, şehrimizin hatta ülkemizin sınırlarını aşmıştır” diye konuştu.
BAŞKAN GÜREL, YÜRÜYEN KÖŞK HAKKINDA MÜJDE VERDİ
Başkan Mehmet Gürel, konuşması sırasında Yürüyen Köşk ile ilgili bir müjdeyi de dile getirdi. Başkan Gürel, “Yürüyen Köşk’ün bahçe alanını daha da büyüteceğiz. Daha önceki yıllarda yemeklerin yapılması için kullanılan binayı ve etrafındaki bu muhteşem ağaçları görüyorsunuz. Otopark olarak kullandığımız alanın arkasındaki ağaçları da bu alanın içine katacak şekilde bir düzenleme yapmaya gayret ediyoruz. Mutfak olarak kullanılan müştemilatı da içine katacak şekilde yapacağımız düzenleme ile mevcut Yürüyen Köşk alanı 7, 8 kat büyüyecek” dedi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
ozel-buro · 9 months ago
Text
ÇEVRECİLİK DOSYASI : Çevre ve Turizm
Çevre ve Turizm Mehmet Adil Gürkan Bilge Turizmci Sürdürülebilirlik geleceğimiz için en önemli kavram haline geldi. Birçok sektör ile birlikte turizm de, bu kavramın kapsama alanı içine girdi. Turizm sektörü için sürdürülebilirlik, faaliyetlerinin çevreye olan olumsuz etkisinin azaltılması için alınması gereken önlemleri ifade eder. Bu önlemlerin başında, enerji tasarrufu, atık yönetimi, yerel…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
medyapollscom · 9 months ago
Text
Marion Cotillard
Tumblr media
Marion Cotillard Kimdir?
Marion Cotillard, 30 Eylül 1975 tarihinde Paris, Fransa'da doğmuş bir Fransız aktris ve şarkıcıdır. Genç yaşlardan itibaren tiyatro ve sinema dünyasına ilgi duyan Cotillard, 1990'ların sonunda oyunculuk kariyerine başlamış ve kısa sürede Fransız sinemasının en önemli isimlerinden biri haline gelmiştir. Cotillard, 2007 yılında Edith Piaf'ı canlandırdığı La Vie en Rose filmiyle dünya çapında büyük bir başarı elde etmiş ve En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar kazanan ilk Fransız kadın oyuncu olmuştur. Bunun yanı sıra, Rust and Bone,Two Days, One Night ve Inception gibi filmlerdeki performanslarıyla da tanınmaktadır. Marion Cotillard, sadece oyunculuk kariyeriyle değil aynı zamanda çevreci ve sosyal projelere verdiği destekle de tanınmaktadır. Çevre konusundaki duyarlılığı nedeniyle Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından iyi niyet elçisi olarak atanmıştır.
Marion Cotillard'ın Kariyeri
Marion Cotillard, oyunculuk kariyerine genç yaşlarda başlamış ve Fransız sinemasının en önemli isimlerinden biri haline gelmiştir. 1990'ların sonunda çeşitli televizyon dizileri ve filmlerinde rol almaya başlayan Cotillard, 2003 yılında Love Me If You Dare filmiyle uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekmiştir. Cotillard'ın kariyerindeki dönüm noktası ise 2007 yılında rol aldığı La Vie en Rose filmi olmuştur. Bu filmde Edith Piaf'ı canlandıran Cotillard, performansıyla hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin beğenisini kazanmış ve En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştır. Bunun yanı sıra, Cotillard'ın Rust and Bone,Two Days, One Night ve Inception gibi filmlerdeki performansları da büyük beğeni toplamış ve onun dünya çapında tanınan bir yıldız olmasını sağlamıştır.
Marion Cotillard'ın Özel Hayatı
Marion Cotillard, özel hayatını genellikle medyadan uzak tutan bir isimdir. 2007 yılından beri aktör ve yönetmen Guillaume Canet ile birliktedir ve çiftin Marcel adında bir oğulları bulunmaktadır. Cotillard, oyunculuk kariyerinin yanı sıra çevreci ve sosyal projelere verdiği destekle de tanınmaktadır. 2010 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından iyi niyet elçisi olarak atanmış ve çeşitli çevre projelerinde yer almıştır. Aynı zamanda, Cotillard ve Canet çifti, çeşitli hayır kurumlarına da destek vermektedir ve sosyal sorumluluk projelerine aktif olarak katılmaktadır. Marion Cotillard'ın Stil İkonu Olması Marion Cotillard, sadece oyunculuğuyla değil aynı zamanda tarzıyla da dikkat çeken bir isimdir. Kırmızı halı etkinliklerinde ve moda dergilerinde sıkça yer alan Cotillard, zarif ve şık tarzıyla moda dünyasının da dikkatini çekmektedir. Dior markasının birçok defilesine katılan Cotillard, markanın yüzü olmuş ve Dior'un tasarımlarını sıkça tercih etmiştir. Aynı zamanda, Cotillard'ın kendi tarzını yansıtan özgün ve zarif kıyafet tercihleri de moda dünyasında geniş yankı uyandırmaktadır. Marion Cotillard ve Çevrecilik Marion Cotillard, çevre konusundaki duyarlılığıyla da bilinmektedir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından iyi niyet elçisi olarak atanmış olan Cotillard, çeşitli çevre projelerinde yer almakta ve çevre konusunda farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, Cotillard ve Canet çifti, çeşitli çevre dostu uygulamaları desteklemekte ve çevreye duyarlı bir yaşam tarzını benimsemektedir. Cotillard'ın çevreci duruşu, hayranlarının da ona olan ilgisini artırmakta ve gençler arasında çevre konusunda farkındalık yaratmaktadır.
Marion Cotillard'ın Gelecekteki Projeleri
Marion Cotillard, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde de birçok önemli projede yer almayı sürdürecektir. Önümüzdeki dönemde çıkacak olan Annette ve Deux gibi filmlerde rol alacak olan Cotillard, oyunculuk kariyerine üst düzeyde devam edecektir. Aynı zamanda, Cotillard'ın çevreci projeleri desteklemeye devam edeceği ve çevre konusunda farkındalık yaratmaya çalışacağı da bilinmektedir. Oyunculuk kariyeri ve sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çeken Cotillard, gelecekte de sinema dünyasının önemli isimlerinden biri olmaya devam edecektir. Marion Cotillard, sadece oyunculuk kariyeriyle değil aynı zamanda çevreci ve sosyal projelere verdiği destekle de tanınan bir isimdir. Fransız sinemasının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Cotillard, kariyeri boyunca pek çok önemli filmde yer alarak uluslararası alanda büyük bir başarı elde etmiştir. Aynı zamanda, Cotillard'ın tarzı ve çevreci duruşu da onun hayranları tarafından takdir edilmekte ve gençler arasında çevre konusunda farkındalık yaratmaktadır. Gelecekte de kariyerine üst düzeyde devam edecek olan Marion Cotillard, sinema dünyasının önemli isimlerinden biri olmaya devam edecektir. Read the full article
0 notes
temkinlifuturist · 1 year ago
Text
BİR ENERJİ MASALI
Harcayacağından fazlasını kazanan adamların, parayı nereye gömecekleri konusunda bir örnek. İki tane aç doyur, fakir giydir değil mi… Yoooooo… Ekonomik ömrü dolmuş bir arabayı alıp binlerce dolar harcıyorsun, elektrikliye çeviriyorsun ve sonra da çevrecilik şemsiyesi altına sığınıp yeni kapitalist süreçlere çanak açıyorsun. Altından klozete s*çan araplar gibi yağı bol bulunca nereye süreceğini şaşırmış insanlar.
Programda izlemeyi sürdürünce, yeni nesil yaşam trendlerinin pompalandığı bir kamu sloganına dönüştüğünü fark ediyorsun. Amerika'da ikinci dünya savaşından beri bu model programlar sürekli yapılıyor. O günkü devlet düşüncesi nasılsa ona uygun bilgi akışı radyo, tv ve sinema filmleriyle topluma pompalanıyor.
Tumblr media
Mesela ikinci dünya savaşı sonrası çalışan nüfus azaldığı için insanları aile olmaya, çocuk yapmaya teşvik eden diziler, filmler, programlar yapılması gibi.
Mesela son 20 yıldır ülkemizde aile kavramını yıkıp insanları bireyselleştirmek için programlar yapılıyor. Önce dizilerde ve kadın programlarında kötü anne ve baba örnekleri gözümüze sokuldu. Aile pek de matah bir şey değil diye gösterildi. Bireysellik parlatıldı. Halbuki insan toplu halde yaşamaya uygun bir yaşam modelidir. Aslında dünya üzerindeki bütün yaşam modelleri toplu halde yaşamaya programlanmıştır. Ama kapitalist ekonominin daha verimli çalışması için bireysel yaşam modeli teşvik edilir. Ikea’nın dünyada bu kadar popüler edilmesinin gerekçesi de budur.
Daha küçük mekanlarda yaşam alanları oluşturmak. Bunun ilksel örnekleri Japonyada var. Japonya dünyanın Amerika'dan çok önceleri kapitalist olmuş sömürgen bir ülkesidir.
Tumblr media
Olay aslında Enerji Baronlarının petrol üzerine kurulu sömürü yapısının ekonomik ömrünü yitirmesi üzerine yeni tip enerji sömürü düzenini ELEKTRİK üzerine kurgulamasıdır.
Tumblr media
Tahmin edeceğiniz gibi elektrik üretmekle iş bitmiyor. Kullandığımız bütün makineler son 40 yıldır tamamen elektrik ile çalışır şekilde düzenlendi. Sonra toplu taşım elektriklendi. Şimdi ise bireysel taşımacılık elektrikleniyor, sonrasında fabrikalar da elektrikle çalışacak.
Dedikleri gibi elektrik çevreci mi? Büyük soru işareti. Elektriği nasıl ürettiğine bağlı. Dünyada elektrik hala termik santrallerde (kömür ve doğalgaz ile çalışıyor), nehirlere kurulan su barajlarında, minimal olarak yeldeğirmenleri ve güneş panelleri ile elde ediliyor. Ve bunların ardında gizli olarak işleyen milyarlarca dizel yakıtlı jeneratör var. Araç şarj istasyonları arkada dizel yakıtla çalışan jeneratörlerle şarj istasyonlarına enerji sağlıyor. E ne oldu şimdi. Yine petrol kullanıyoruz.
İşte değişen sana sattıkları araçlar olacak. Değişen sana sattıkları enerji türü olacak.
Tumblr media
Elektrik bize öğretildiği şekilde 1800’lü yıllarda mı keşfedildi? Elbette hayır. Arkeoloji, elektrik enerjisinin binlerce yıldır kullanılageldiğini kanıtlayan yeni yorumlar yapıyor. Bilgi akışının yoğun olmadığı geçmişte insanların değerlendirme yapması güçtü. Bu bilgi sadece birkaç elitte sıkışıp kalmıştı. Şimdi antik Mısır duvar resimlerinde elektrikli araçların örneklerini algılayabiliyoruz. Kazılarda, toprak kaplar içine kurulmuş piller bulundu. Piramit çalışanları ellerinde devasa ampüller taşıyor. Ve şimdiye kadar ne anlama geldiği anlaşılmayan bazı toprak-seramik parçaların, yüksek voltajlı elektrik aktarımında yalıtıcı olarak kullanıldığı fark ediliyor. Toprak altına gömülü olarak bulunan bazı tesislerin tapınak olduğu konusunda halen ısrarcılar ama bunların enerji santrali veya elektrik deposu (pil) olduğu da rahatlıkla iddia edilebilir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Eğer elektriği Güneş-Rüzgar-Dünyanın Doğal Manyetizması ile üretecekseniz evet gayet temiz bir enerji modeli. Ama iş ısı üretip ondan enerji elde etmek üzerine modellenince illa ki birşeyleri yakmak zorunda kalacaksınız. Zaten onbinlerce yıl yaka yaka ne orman kalmış doğru dürüst ne de verimli arazi.
Savaşlar dolayısıyla ilkelleşen insanın doğayı nasıl sömürdüğüne tanık oldum. Üretmek yerine sadece tüketme üzerine kurul bu vahşi düzen. 
1900’ler öncesine ait film ve fotoğraflarda bir şey dikkatinizi çekti mi? Ağaç, yeşillik, doğa kavramları çok zayıf. Her yer çorak toprak. Hani bir Anadolu efsanesi kafamıza sokulmuştur ya, Osmanlı ordusu güneye sefere çıkınca İstanbul’da ağaca çıkan sincap hiç yere inmeden Suriye’ye varırmış. Hadi canım sende. Ne yemişiz ama bu masalları. Anadolu’nun büyük bölümünün çorak, kıraç, taşlık, kayalık, verimsiz topraklardan oluştuğu artık kanıtlanan bir gerçek. Sadece büyük nehirlerin aktığı bölgelerde, Yeşilırmak, Kızılırmak, Dicle, Fırat, Menderes, Asi gibi yerlerde tarım verimli gözüküyor. Koskoca ülkede Çukurova, İzmir Menderes havzası, Nizip, Iğdır, Tokat, Amasya, Balıkesir, Bursa gibi bölgelerde verimli topraklar var. Geri kalanı kuru toprak ve taş.
Her zaman söylüyorum. Kendilerini üstakıl zanneden birileri kendi çıkarları doğrultusunda dünyayı şekillendirmeye çalışıyor. Ve bu şekillendirme her zaman acı verici savaşlarla, sanal kıtlıklarla, oluşturulan ekonomik krizlerle oluyor.
0 notes
sedanaraba · 2 years ago
Link
Güçlü performans ve çevreci teknoloji bir arada! Ford Puma Ecoboost Hibrit, yakıt tasarrufu ve sürüş keyfi sunar. Çevrecilik ve güç bir arada!
0 notes
tahtapod · 5 years ago
Link
Bakın nükleer santrallerden falan hiç bahsetmiyorum bile. Eminim daha unuttuğum aklıma gelmeyen neler neler olmuştur benim görüp duymadığım... Muhtemelen çevre konusunda gösterdiğimiz duyarlılıktan ötürü Claudia Roth bile bizi kıskanarak fesatlığından çatlıyordur. Hatta sanırım bizzat Greta Thunberg er ya da geç teşekkür etmek için Balgat'ı ziyaret edecektir.
Eyvallah, ben hatamı, cehaletimi kabul ediyorum kabul etmesine de, bazıları milletin gözünün içine baka baka milleti salak yerine koymaya nasıl utanmaz onu anlayamıyorum. Millete bu kadar saygısızlığı hangi akla hizmet ederek sözde 'milliyetçilik' diye yutturur ve asıl bütün bu kepazeliğe rağmen hala milletimin bir kısmı nasıl bunlara itibar eder aklım ermiyor.
1 note · View note
adimadimcin · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Çevreci yaşam tarzı yaygınlaşıyor Hızlı ekonomik gelişme çağında çevreci yaşam, çoğu Çinli’nin peşine düştüğü bir yaşam biçimi haline geldi. Çevreci ve doğa dostu tüketim anlayışı, insanların günlük hayatına entegre olurken yaşamı daha konforlu ve çeşitli kılıyor. Yeni açılan botanik restoranlar, çevreci pansiyonlar ve kurulan bahçecilik evleri büyük ilgi görüyor. Beijing’deki 300 metrekarelik Precious Moment, en çok tercih edilen botanik restoranların başında geliyor… #beijing #shenzhen #Zhiyijian #preciousmoment #botanic #restaurant #ılımaniklim #doğal #ekolojik #ekolojikyasam #çevredostu #çevrecilik #environment #bahçecilik #evleri #bahçekültürü #çevreci #pansiyonlar #cicekyetistirmek #çiçekyetiştirme #bitkilerleugrasmakguzeldir (Beijin - Pekin, Rep of China.) https://www.instagram.com/p/B6JBs7YqsdM/?igshid=1bv8axfxqo8g2
1 note · View note
yenicagkibris · 1 year ago
Text
Doğa, Marksist Ekoloji ve Sosyalizm - Sibel Özbudun, Temel Demirer
“Sınıf mücadelesi olmadan yapılan çevrecilik sadece bahçeciliktir.”[1]   Çoğunluk bir ‘Anksiyete Çağı’nda olduğumuzdan; Yahya Kemal’in dizelerindeki üzere “Dönülmez akşamın ufkunda” olduğumuzdan söz ediyorken; iklim krizi siyasi gündemin tam ortasında yer alıyor. Yerkürenin dört bir yanından kuraklık, yükseldikçe yükselen sıcaklık, sel, orman yangını, gıda sorunu, enerji krizi, iklim krizi ile…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
timurbdavletov · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Dr. Öğr. Ü. Nükhet Okutan Davletov'un saha araştırmasına dayalı "Hakas Türklerinde Şamanizm ve Ölüm" ve bizim "Sibirya'dan Anadolu'ya Türk Şamanizmi'nin Sosyolojisi" ile "Şaman: Doğa'nın Şifası Uyanınca" adlı kitaplarımızı okuyan Almanya'dan değerli okurumuz Betül Çetin sağolsun, varolsun🙏☘️🤗🌿📚🧿 ↘️↘️↘️ https://twitter.com/aronberk/status/1577926028768460800?t=RVIIzlhEsX9FHZJ64BQ4FQ&s=08 @ndavletovart @timurbdavletov @shamansociology @samandoganinsifasiuyaninca @samanmasallari #şaman #şamanlık #şamanizm #kamlık #shaman #shamanism #mitoloji #mythology #ecology #çevrecilik #environmentalism #siberia #khakas #khakassian #turk #türk #altay #sibirya #eurasia #avrasya #din #religion #inanç #belief #kültür #culture #uygarlık #medeniyet #civilization https://www.instagram.com/p/CjXUV2fg_uh/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes