sanslimavikelebek

[sanslimavikelebek]

Bazen yanında onlarca insanın olmasına rağmen kendini dünyanın en yalnız insanı gibi hissedersin. Tek bir kişinin yokluğunda kimsesiz, kış günü karların altında uyuyan yetim gibi kalırsın.

[sanslimavikelebek]

Çok aşık oldum, onda kendimi gördüm, yüzüm güldü kalbim acıdı.

[sanslimavikelebek]

Kalbim de olan o karmaşayı pek umursamam da, senin o sözlerin birer mermi gibi saplanırken ki acı daha çok üzer beni.

[sanslimavikelebek]

Benim tek dileğim, dikkatini çeken yıldızlar arasında benim de bulunduğumu farketmen ölüm bizi ayırsa da, ayırmasa da sana olan sevgim tıpkı bir sonsuzluğa kadar sürecek.

[sanslimavikelebek]

Endişelerimizle baş başayız. Geceleri odanın karanlığında bizi yutuyorlar.

[sanslimavikelebek]

Yaşım ilerledikçe daha iyi anlıyorum bazı konuları, daha çok ders alıyorum insanlara kendimden çok değer vermemeyi.

[sanslimavikelebek]

O yok oldu benimse dünyam başıma yıkıldı.

[sanslimavikelebek]

Canımın bile istemeyeceği şeyleri yerine getirirken keyif alamaz oluyorum peki sen benim başkasıyla olmama bu kadar çabuk göz yumdun..

[sanslimavikelebek]

Ölümle yaşam arasında bir çizgideyim Onca lafın arasında küfür gibiyim

[sanslimavikelebek]

Bambaşka acılar, bambaşka engeller çıkıyordu elbet sona erecekti ancak, ruhum çöküş yaşadığından sonra ne anlamı kalırdı mutlu olmamın..

[sanslimavikelebek]

Gözlerim gözlerinle ne zaman buluşsa sanki içimde bir yerlerde tarif edemeyeceğim his oluşuyor sonra bana yine soğuk yapıyorsun. İşte o an bütün umidim kayıp gidiyor.. tıpkı bir zamanlar senin benden alınıp gittiğin gibi.

[sanslimavikelebek]

Günümün yarısı arkadaşlarımla geçiyor sonunda ise çökmüş ruhumu müzik dinlemeyle geçiriyorum. Hayat bir kere daha yüzüme gülmemekte ısrarcı..bezmiş her ne kadar mutlu gözükmeye çalışsanız da elbet bir süre sonra zorunuza gidiyordur.

[sanslimavikelebek]

Günümün yarısı arkadaşlarımla geçiyor sonunda ise çökmüş ruhumu müzik dinlemeyle geçiriyorum. Hayat bir kere daha yüzüme gülmemekte ısrarcı..bezmiş her ne kadar mutlu gözükmeye çalışsanız da elbet bir süre sonra zorunuza gidiyordur.

[sanslimavikelebek]

'Now, Sirius, I think we can calm –'

'Don't!' Sirius interrupts the older man abruptly. 'Don't 'Sirius' me, I am not here as one of your old students or a member of the Order. I am here as a guardian who is demanding to know why the fuck you let my eleven-year-old on a jinxed broom.'

'I think there's been a misunderstanding here, what happened –'

'What happened –' Dumbledore's words are cut short yet again. 'Is I came all the way here from London to see my Godson play his first game on the house team and ended up with at least three new grey hairs because somebody cursed his racing broom! The racing broom I got him when he made the team.'

'I think your hair is as lovely as ever,'

'Shut the hell up! I want to know how that happened, how you let it happen and why the one responsible hasn't been found and kicked out of here, as far from Harry as possible!'

'You see... There were some... complications.'

'I'll show you complications!' Sirius' hands come down heavy on Dumbledore's office desk. 'You promised he would be safe here, and I trusted you not because I actually do trust, but because you are supposed to be the most powerful wizard alive, and you don't want to make me your enemy.' The venom is thick in his words.

'I promise you Harry is as safe as he could be.'

'Well, make it safer. I don't care how safe you think this place here is because Harry, the – the last good thing that's left in my life,' Dumbledore doesn't miss the quick way emotion seeps through Sirius' voice and face. It disappears as rapidly as it came. 'Harry could have died today, right in front of my eyes, and I will not have that. You understand me? Not even if I have to hunt down that person myself and take the entire castle down as I do. Do you understand?'

'Yes, I do.' His tone is anything but mocking.

Right before turning around and leaving the room, the door slammed as he left, Sirius bellows 'Good. Nobody, NOBODY, curses my Godson! If you mess with Harry, you mess with me, and you do not want to mess with me!'

[sanslimavikelebek]

- “Ege, Maria kim?”

- “Maria mı?”

- “Evet, Maria!”

- “Maria kim?” diye sordu Ege, bana kaşlarını çatarak.

- “Ben de sana soruyorum Ege. Maria kim?”

- “Haa, Maria!” dedi, “Şu seni aldattığım kız!”

- “Haa!” dedim, “Beni aldattığın kız mı, oh, rahatladım. Ben de bu kız kim diye düşünüyordum. Bildiğim iyi oldu.”

[sanslimavikelebek]

Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?

[sanslimavikelebek]

Kimse beni kaybetmemek için çabalamadı.