''Çevresindeki ve ülkemizin çeşitli yerlerindeki doğal varlıklar ile tarihî mekânları, nesneleri ve yapıtları tanır.''
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Truva Antik Kenti
Troya ya da Truva; Homeros tarafından yazıldığı sanılan iki manzum destandan biri olan İlyada`da bahsi geçen Truva savaşının geçtiği antik yerleşimin adı olup bugün antik İda Dağı`nın (Kaz Dağı) eteklerinde Çanakkale ili sınırları içersinde yeralmaktadır. Bugünkü Hisarlık (}) mevkinde 1870lerde Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilen antik şehrin kalıntılarında ondan daha sonra yapılan kazılar sonucunda, aynı yerde yedi kez -farklı dönemlerde- kent kurulduğu ve farklı dönemlere ait 33 katman olduğu saptanmıştır. Schliemann Truva`da bulduğu hazineyi önce Yunanistan`a kaçırmıştır. II. Dünya Savaşı`ndan önce Almanya`da olduğu bilinmekte olan hazine daha sonra kayıplara karışmış ve yakın zamana dek hazine hakkında bilgi alınamamıştır. Fakat kısa zaman önce Ruslar bu hazinenin kendilerinde olduğunu açıklamışlardır. Truvalılar, Sardis kökenli Herakleid hanedanının yerine geçmiş ve Anadolu`yu 505 yıl boyunca Lidya krallığı Candaules (MÖ 735-718)dönemine dek yönetmişlerdir. İonlar, Kimmerler, Frigyalılar, Miletliler onlardan sonra Anadolu`da yayılmış, ardından MÖ 546 yılında Pers istilası gelmiştir.
0 notes
Text
Divriği Ulu Cami Ve Daruşşifası
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifas��, Sivas'ın Divriği ilçesindeki tarihi cami ve hastane. Cami 1228–29 yıllarında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmed Şah'ın eşi ve Erzincan beyi Fahreddin Behramşah’ın kızı olan Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmıştır.
Ahmet Şah, annesiyle camiyi yaptırıken eşi Turan Melik de camiye bitişik hastaneyi yaptırmıştır. Ulucami`nin vakfiyesi 5 Temmuz 1243 tarihini taşımaktadır. Evliya Çelebi şöyle diyor: "Üstad.., mermer, bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakş bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır..." Ulucami ve darüşşifa Unesco nun Türkiyeden Dünya Mirasına kabul ettiği ilk mimari yapıdır.
0 notes
Text
Nemrut Dağı
Nemrut Dağı Güneydoğu Anadolu bölgesinin Adıyaman ilinde Ankar dağları yakınında 2.150 metre yüksekliğinde bir dağdır. Kommagene kralı Antiochus Theos, M.Ö. 62 yılında bu dağın tepesine, pekçok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanısıra kendi mezar-tapınağını da yaptırmıştır. Mezarda, bir kartalın başı gibi, tanrıların taş oymaları bulunur. Heykellerin diziliş şekli hiyerotesyon olarak bilinir. Mezarda 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan kazılarda da Antiochus`un mezarı bulunamamıştır. Nemrut Dağı 1987`de UNESCO tarafından Dünya mirası alanı ilan edilmiştir. Piyanist Tuluyhan Uğurlu, 2150 metreye taşınan piyano ile 4 Eylül 2003`te ``Nemrut Dağı`` zirvesinde bir konser vermiştir.
0 notes
Photo
Hattuşaş (Çorum)
Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri, Çorum İli'nin 82 km. güneybatısında yer almakta olup Ankara'ya uzaklığı ise 208 km'dir. Hitit devletinin eski çekirdek bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy (Hattuşaş) örenyeri Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda, ovadan 300 m. yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır. Şehir kuzeye doğru açık olup kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir. Hattuşaş örenyeri ilk kez 1834 yılında Charles Texier tarafından gezilmiş ve dünyaya tanıtılmıştır. Bu kalıntılarla Hitit devleti arasında ilk kez bir bağ kuran kişi Sayce'tır. Bu zamana kadar Hitit'lerin merkezinin Suriye olduğu sanılmaktaydı. 1882'de Carl Human, Otto Puchstein ile Boğazköy'e birlikte gelmiş ve ilk kez toplu bir plan çalışması yapmıştır. Halen Pergamon Müzesinde bulunan Yazılıkaya'nın kalıplarını da çıkarmışlardır. E. Chantre ilk test kazısını 1893-1894'te gerçekleştirmiş, 1905 yılında ise Makridi ve H. Winckler Boğazköy'ü gezmişler ve 1917 yılına kadar devam eden kazı çalışmalarını yürütmüşlerdir. 1932 yılında ise Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Kurt Bittel tarafından başlanılan sistemli kazılara II. Dünya savaşı sırasında bir süre ara verildikten sonra, yeniden başlanmış ve 1978 yılına kadar çalışmalar aralıksız sürdürülmüştür. 1978 yılından 1993 yılına kadar Dr. Peter Neve başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarını, 1994 yılından itibaren Dr. Jurgen Seeher üstlenmiştir.
0 notes
Photo
Kız Kulesi
Kız KulesiKız Kulesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapı. Tarih içinde gözetleme kulesi, deniz feneri olarak kullanılmış, Boğaz girişini belirten bir mihenk noktasıdır. Geçen yüzyıldaki görüntüsünü koruyan kule turizme tahsis edilmiş lokanta ve seyir balkonu ile servis vermektedir. Batı kaynakları yanlış olarak burayı sevgilisi Hera’ya kavuşmak için yüzerken boğulan Leander’in kulesi olarak isimlendirmiştir. Bu olay mitolojik hikayede Çanakkale Boğazında geçmiştir. Bir diğer mit’e göre de burası, kızının yılan tarafından sokulacağını rüyalarında gören İmparatorun emniyette olması için genç kızı yerleştirdiği kule idi. Meyve sepeti içinde gelebilmiş bir yılan trajediye sebep olur.
0 notes
Photo
Sardes-Artemis Tapınağı
Efeslilerin ilk yerleşimlerinin bu tapınağın olduğu yerde bulunduğu bilinmektedir. Daha sonra bir depremle yıkılması üzerine Roma İmparatorluğu’nun yardımı ile Efesliler tapınağı yeniden ve daha gösterişli bir biçimde inşa etmişlerdir. Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen Efes Artemis Tapınağı’nın bugün sadece temel kalıntıları bulunmaktadır. Selçuk’tan Kuşadası yoluna girişte sağda bu görkemli tapınağın kalıntıları görülür. Bakir doğa tanrıçası Artemis inancının köken itibari ile bir Anadolu inanışı olduğu ve kaynağının Hititlerin ana tanrıçası Kibele‘ye dayandığı bilinmektedir.
0 notes
Photo
Ayasofya Camî
Ayasofya, 916 yıl boyunca kilise, 481 yıl da cami olarak hem Hıristiyanlığın, hem de Müslümanlığın hizmetinde bulundu. İlk yapıldığında Büyük Kilise (Megale Ekklesia) denilen bu muhteşem yapıt, Kutsal Bilgelik’e (Sofia) adandığından Ayia Sofia olarak tanınır, Fetih’ten sonra ise Ayasofya olarak anılmaya başlanır
Daha yapıldığı ilk yıllardan itibaren ihtişamı ve “erişilmez bir sınırsızlığı” temsil eden kubbesiyle herkesi şaşırtıp büyüleyen Ayasofya, 916 yıl boyunca kilise, 481 yıl da cami olarak hem Hıristiyanlığın, hem de Müslümanlığın hizmetinde bulundu. İlk yapıldığında Büyük Kilise (Megale Ekklesia) denilen bu muhteşem yapıt, Kutsal Bilgelik’e (Sofia) adandığından Ayia Sofia olarak tanınır, Fetih’ten sonra ise Ayasofya olarak anılmaya başlanır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisi ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla 1935yılında müze olarak tüm insanlığın ziyaretine açılan Ayasofya, Bizans İmparatoru İustinianos tarafından 532-537yılları arasında yaptırıldı. Ayasofya aynı adla yaptırılan üçüncü yapı.
0 notes
Photo
Keops Piramidi
Keops Piramidi veya Büyük Piramit, Mısır'ın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehrinin batısında bulunan Gizze Yaylasında bulunmaktadır. Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eserdir.
Keops Piramidi veya Büyük Piramit, Mısır'ın başkenti Kahireyakınındaki Nil Nehrinin batısında bulunan Gizze Yaylasında bulunmaktadır. Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eserdir. Keops Piramidi'nin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikeranos piramitleri bulunmaktadır. Ayrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait mumyaların bulunduğu beş piramit daha vardır.
0 notes
Photo
Ayder Yaylası (Çamlıhemşin/Rize)
Ayder yaylası, Rize`nin Çamlıhemşin ilçesinin 19 km. güneydoğusunda 1350m. rakımda ladin ve kayın ormanlarıyla kaplı bir yayla.
Kaçkar Dağı`na çıkmaya gelen dağcıların ilk durak yeridir. Turizm bölgesi olarak ilan edilmesinden sonra oldukça gelişme göstermiştir. 50 derece sıcaklıkdaki kaplıcası, buranın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Kaplıca romatizmal hastalıklar, iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve cilthastalıklarına iyi gelmektedir.
0 notes
Photo
İnsuyu Mağarası
İnsuyu mağarası, Burdur il merkezine göre güneydoğuda 10 km uzaklıkta bulunmaktadır. Mandıra köyü sınırları içerisindedir. Uzunluğu 597 m ve en geniş yeri 80 m dolayındadır. Birbirine bağlı 9 boşluktan oluşur. Boşluk yanaklarında birikmiş sular gölcükler oluşturmuştur. Gölcükler mağara tabanından geçen karstik bir yer altı akarsuyu ile birbirine bağlıdır.
Mağara yatay olarak uzanır ve hidrolojik olarak kaynak özelliği taşımaktadır. Yani aktif olup çok dönemli oluşum özelliği taşımaktadır. Jura-Kretase yaşlı kireçtaşları içerisinde oluşmuş bulunan mağara aynı zamanda kırık hatlar üzerinde bulunmaktadır. İnsuyu mağarasının suları aynı fay üzerinde ve kuzeyde bulunan Kızılin mağarasından gelmektedir. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney yönlü fay hatlarının kesişme yerinde bulunan mağara ağzından çıkan kaynak suları mağara üzerinde traverten düzlükleri oluşturmuştur.
İnsuyu mağarasında; karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucunda mağara içinde sarkıt ve dikitler meydana gelmiştir. Ayrıca girintili çıkıntılı çeşitli yönlere açılan dehlizler bulunmaktadır.
Sarkıt ve dikitlerle kaplı mağaranın girişindeki bir faydan çıkan karbonatlı maden suyu mağara içindeki küçük bir yer altı deresinin suyuna karışmaktadır.
İnsuyu mağarasında araştırma çalışmalarına devam edilmektedir. Son çalışmalar 14-18,08,1993 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu araştırma ile mağaranın devamı olan yeni galeriler olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma ile elde edilen galeriler ve diğer bulgular 1/1000 ölçekli kroki üzerinde işaretlenmiştir.
0 notes
Photo
Düden Şelalesi (Antalya)
Düden Şelalesi Antalya şehir merkezine yaklaşık 10 km uzaklıktadır. Kaynağını Kepez Hidroelektrik Santrali’nden alır veDüdenbaşı denilen noktada yer yüzüne çıkar. Düden Çayı boyunca iki kola ayrılır. Antalya'ya yaklaşık 7 km uzaklıkta olan kolu Aşağı Düden (ya da Karpuzkaldıran Şelalesi) ve Varsak'a 1 km uzaklıkta olan kolu Yukarı Düden Şelalesi'dir. Bu iki kola ayrılan şelaler Akdeniz'e dökülür.
Aşağı Düden Şelalesi, Lara yak��nlarında şehir merkezine 8 km. uzaklıktadır. Bu bölümü yaklaşık 40 metrelik falezlerden denize dökülmektedir. Çok yakınında Gençlik Parkı ve Karpuzkaldıran Askeri Tesisleri bulunur.
Yukarı Düden Şelalesi'ne aynı zamanda İskender Şelalesi de denilir. MÖ 334-333 yıllarında Pamphylia'yı fetheden Büyük İskender'in bu bölgeden geçerken atlarını sulattığı söylenmektedir. Yukarı Düden Şelalesi'nin bulunduğu alan 1970 - 1972 yılları arasında Devlet Su İşleri tarafından piknik ve mesire yeri haline getirilmiştir.
0 notes
Photo
Fethiye Ölüdeniz (Fethiye/Muğla)
Fethiye, Muğla iline bağlı ilçe. Fethiye'nin ilk adı "Meğri" idi. Meğri’nin adı Belediye Meclisi’nin 1914’te aldığı bir kararla ilk Türk Hava Şehidi Teyyareci Fethi Bey’in adına ithafen “Fethiye” olarak değiştirilmiştir.
Fethiye, Muğla iline bağlı ilçe. Fethiye'nin ilk adı "Meğri" idi. Meğri’nin adı Belediye Meclisi’nin 1914’te aldığı bir kararla ilk Türk Hava Şehidi Teyyareci Fethi Bey’in adına ithafen “Fethiye” olarak değiştirilmiştir. Fethiye çok eski çaglardan beri önemli bir yerlesim merkezidir. M.Ö.S. YY’ da adinin Isik ülkesi anlaminda TELEBEHI oldugu bilinmektedir. Ilçe Anadolu uygarliklarinin en eskilerinin basinda gelen Likya’ nin çok önemli bir liman kentidir. Bu dönemde adi aydinlik ülke anlamana gelen Telmessos’tur. M.Ö. 5. yüzyılda Attik Delos Birligine katılmıştır. Bir müddet sonra birlikten ayrilmis ve bagimsiz bir kent olarak varligini sürdürmüstür. Tarihte kehanetleriyle ünlü kahinlerin yasadiği Telmessos, bütün Likya sehirleri gibi Iskender tarafindan zapt edilmistir.Telmesos Romalilar tarafindan isgal edilmis ve Roma Imparatorlugu merkezine uzakligindan dolayi ;asli Latince olan ve Uzak diyar anlamina gelen Makri ismi verilmistir. MS.5.Yüzyilda Bergama Imparatorlugu ve 8.yüzyilda da Dogru Romalilar yani Bizanslilar tarafindan idare edilmeye baslanmistir. Bizans Imparatoru ll. Anastas zamaninda Makri ismi Anastasia Polis olarak degistirilmisse de yüz yil kadar sonra tekrar MAKRI ismi kullanilmaya baslanmistir 1282 (1284) Mentese bey Makri’ yi fethetmistir. Bu esnada kendisi de sehit olmus ve simdi yanlislikla Ahmet Gazi Türbesi türbesi denilen türbede yatmaktadir. Bu türbeyi 75-80 yil sonra Makri’ ye idareci olarak gelen yegeni ahmet Gazi yaptirdigi için halk arasinda bu yanlislik sürüp gitmistir. Ahmet Gazi’ nin türbesi Milas yakinlarindaki Beçin kalesindedir. 1424 yilinda Osmanlilar hakimiyetine geçen Makri’ ye Halk Megri demeye baslamistir. Osmanli kayitlarinda Mekri veya Megri kullanilmistir. Türkler kalabaliklastikça buraya Iskele denmeye baslanmistir. Bu isim simdilerde bile kullanilir 1874 yilinda Mentese Livasina bagli Megri ilçesine dönüstürülmüs, ayni yil belediye teskilati da kurulmustur. Cumhuriyetten sonra Mentese Livasi Mugla ili olmus ve Megri de Mugla’ nini ilçelerinde biri yapilmistir. 1914 yilinda Taberiye yakinlarinda sehit düsen ilk pilotlarimizdan Pilot Yüzbasi Fethi Bey’in adi, 1914 yilinda Megri belediye meclisi tarafindan alinan karar geregince; Megri adi Fethiye olarak degistirilmistir. Bu isim hemen kullanilmaya baslanmistir. Araya l. Cihan Harbi, istiklal Savasi ve Atatürk Devrimleri girmistir. Bu isim ancak 1934 Cumhuriyet hükümetince onaylanmistir. Yani kisacasi bu ismin tescili yirmi yil sonra yapilmistir. Yalniz karar alindigi tarihten itibaren hemen bu isim kullanilmistir.
0 notes
Photo
Peri Bacaları
Kapadokya, (Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelir). Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.
Peri Bacaları 60 milyon yıl önce 3. Jeolojik devirde Toroslaryükseldi. Kuzeydeki Anadolu Platosu'nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasandağı ve ikisinin arasında kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgarlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: "Peri bacası". Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakları ise erozyonla vadilere dönüştü. İlginç şekilli oluştu. Daha sonraları insan eli, emeği ve duygusu işe koyuldu. Dokuz-on bin öncesine ait yerleşimlerden ilk Hıristiyanların kayalara oydukları kiliselere, büyük ve güvenli yer altı kentlerine kadar uzun bir dönemde büyük bir uygarlık yaratıldı. Bölge günümüzde turizm açısından büyük bir öneme sahiptir. Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ- Zelve belli başlı görülmesi gereken yerlerdir.Kayalara oyulmuş geleneksek Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler ondokuzuncu yüzyılda yamaçlara ya kayaların ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanaklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür. Kapadokya'yı eskiden ev olarak kullanıyorlardı.Bu yüzden şimdi kalıntılar çıkartılıyor. Bunlar tarihi eser olarak koruma altına alınıyor.
0 notes
Photo
Pamukkale Travertenleri (Denizli/Pamukkale)
Pamukkale'nin eski ismi Hierapolis, kutsal şehir anlamına geliyor. Kente bu kutsallığı, binlerce yıldır şifa dağıtan kalsiyum oksitli sular veriyor.
İ.Ö. 190 yılında 2. Eumenes tarafından kurulan Hierapolis İ.Ö. 188 yılında Apameia Barış Antlaşması ile Pergamon Krallığı'na verildi. Defalarca depremden zarar veren Hierapolis Roma egemenliğinde en parlak dönemlerini yaşadı.
Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Pamukkale'de birçok otel hizmet vermektedir. Pamukkale otelleri arasında çeşitli kategoriler mevcuttur. Termal hizmet veren Pamukkale otelleri ya da lüks hizmet veren tatil otelleri talep görmektedir.
Yıl boyunca talep gören Pamukkale otelleri, yaz aylarında serinlemek için, kış aylarında ise sımsıcak otellerde ve sıcak termal havuzlarda sağlık bulmak için tercih edilmektedir.
Pamukkale otelleri, oldukça fazla oda sayıları ile geniş ve kalabalık tatil gruplarını ağırlayabilecek düzeydedir. Gerek yemek salonları, gerekse konforlu ve geniş odaları ile şık bir tatil için tercih edilebilir konumdadır.
Pamukkale otellerinde konaklarken, çevre yöreyi keşfedebilir, antik kalıntıları fotoğraflayabilirsiniz. Pamukkale otelleri arasından hangi tesisi tercih ederseniz edin, keyifli bir tatil geçireceğinizden emin olabilirsiniz.
Türkiye'nin en eski tatil yörelerinden biri olan Pamukkale, İç Ege Bölgesi'nde Denizli iline bağlı bir ilçe...Eski adı ile Hierapolis kenti, günümüzdeki görüntüsü nedeniyle Pamukkale ismini almıştır. Unesco dünya mirası listesinde yer alan Pamukkale'de turizm başlıca gelir kaynağıdır. Özellikle yaz aylarında travertenleri görmek isteyen birçok kişi bu yöreyi tercih etmektedir.
0 notes
Photo
Uzungöl (Çaykara/Trabzon)
Uzungöl Türkiye’nin Doğu Karadeniz bölgesinde bulunan Trabzon şehrinin,çaykara içesine bağlı bir turizim beldesi.Trabzon’a 99 km Rize’ye ise 71 km mesafede.Beldeye hava yolu ulaşımı Trabzondakı Trabzon hava limanından karşılanıyor.Bölgeye kara yoluyla gelmek için ise tütkiyenin her bölgesindeki otobüs terminallerinden Trabzon veya Rizeye otobüs seferleri mevcut.Bu şehirlerden herhangi birine geldiğinizde Bu şehirlerden toplu taşıma araçlarıyla Uzungöl’e varmanın mümkün.Özellikle yaz aylarında turizminde hareketlenmesi ile ulaşım seçenekleride artmaktadır.
Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan bu bölgenin bu denli ilgi gösterilmesinin en önemli nedenleri,Muhteşem dogal güzelliği ile şehir hayatından uzak,doğaya duyulan özlemin,doğanin insana verdiği huzurun tam manasıyla hissedildiği bir yer olması.Bu muhteşem doğal güzelliğin yanı sıra, Yamaç paraşütü,olta balıkçlığı,Doğa yürüyüşü gibi birçok aktiviteninde uzungölde yapılabılır olması.bölgeyi ilgi odağı yapan sebeplerden.Ayni zamanda bölgede turiziminde gelişmesiyle bölgeye ait yöresel lezzetleri gelen konuklara sunmak için hizmet veren restoranlarda mevcut.Uzungölde bölgenin berrak ve soğuk sularında yetişen alabalığı,yine bölgede yetişen mısır ve meşhur trabzon treyağı kullanılarak yapılan mıhlama ve daha bir çok yöresel lezzeti tatmadan ayrılmamalı Uzungölden.
Tarihi belgeler ışığında en eski adı “Saraho” olan bu bölgeye ilişkin ilk kayıtlar 1586 yılına aittir. Kayıtlara göre, bölgede ilk kalıcı yerleşim 1650’li yıllardan sonralarına rastlamaktadır. Bölge, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte uzun yıllar Trabzon’nun Of İlçesi’ne bağlı olarak kalmışsa da, Çaykara’nın ilçe olduğu 1948 yılından itibaren ise bölgenin tamamı bu ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır.
Uzungöl’ün hangi doğa olayı neticesinde oluştuğu hakkında o dönemden kalan herhangi bir yazılı belge yoktur. Fakat bölgedeki zaman içindeki jeolojik değişimler ve yerleşim hareketleri incelendiğinde ,Uzungöl’ün derin bir vadi olduğu anlaşılıyor.Uzungöl’ün bugünki göl haline gelmesi ise garaster yaylasının doğu tarafından Uzungöl’e tepeden bakan yamacın bir heyelan neticesinde akıp aşağı gelmesi ile solaklı deresinin önünü kaplaması ile meydana geldiği düşünülmektedir.
Uzungöl tarihi dokusu, kültürü ve coğrafi özellikleri açısından bir birçok zenginliği içinde barındıran bir bölge olmuştur. Dünya’nın en önemli biyolojik çeşitliliğine sahip olan Karadeniz ve Hazar Denize uzanan Kafkas Ekolojik Bölgesi içerisinde bulunan Uzungöl, eşsiz orman, yüksek dağ ve akarsu ekosistemlerine ev sahipliği yapmaktadır.
0 notes
Link
0 notes