Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Kent Kart Nedir? Kent Kart Yükleme, Kent Kart Bakiye Öğrenme
Türkiyede toplu taşıma ile ulaşımda gün geçtikçe yeni bir uygulama getiriliyor. Bu uygulamalar sayesinde şehir içi ulaşım araçları olan otobüs,metrobüs gibi toplu taşıma araçları vatandaşların seyahetleri kolaylaştırılıyor.Kullanılan bu kent kartlara sahip olarak sizde toplu taşıma da rahat olabilirsiniz. Bir kent kart edindikten sonra, kent kart yüklemesi yapın ve toplu taşımada bunu kullanın.
Bu kartlar hakkında sizin için bilgilendirici bir site oluşturduk. Bu siteye girip, uygulanmaya başlayan bu sistemle ilgili ayrıntılı bilgileri öğrenebilir, kent kart yükleme, kent kart bakiye sorgulama ve kent karta internetten para yükleme işlemi nasıl yapılır öğrenebilirsiniz.
Ülkemizde araçların yoğunlugu sebebi yüzünden çoğu insanımız toplu taşıma araçlarını tercih ediyor. İlk, Orta ve Üniversite öğrencilerinden tutunda, çalışanlar, devlet görevlileri gibi hemen hemen herkesin muhakkak kulllandığı bir kamu alanıdır. Bunun yanısıra, bu toplu taşıma sistemlerinin hem çeşidi hemde miktarının artmasıyla, artık nerdeyse hayatımızın bir parçası oldu. İşte burada kolaylık sağlayan bir kart var. Kredi Kartı ile kent kart yükleme işlemi ile nerede olursanız olun yükleme işlemi yapabilirsiniz.
Bir metropolde yaşayan kişinin, işine gitmesi için kullanacağı Metro kullanaması, onun işe geç kalması anlamına gelir. Dolayısıyla, Metropoller özellikle bu gibi sistemleri geliştirerek, kişilerin bir sorun yaşamaması için hizmetler ortaya koymakta.
İşte sizde Kent Kart uygulamaları ile ilgili aklınıza gelebilecek tüm soruların cevaplarını sitemizde bulabilirsiniz.
https://kentkartyukle.com/
0 notes
Text
KLİMASA'DA KLİMA İLGİLİ HERŞEY
KLİMASA’DA KLİMA İLGİLİ HERŞEY
Klima bakım ve tamir servisi, İstanbul’da her ilçe ve bölge için servis hizmeti klimasa ile güvenli hizmet. Bakırköy klima servisi, avcılar klima servisi, Bahçelievler klima bakım ve montaj işlemleriniz için hemen arayın, 0212 876 0 888. Avcılar klima bakım servisi, Esenyurt klima servisi bunların yan ısıra klimasa olarak tüm İstanbul ilçelerine 7/24 hizmet sunuyoruz. Bize dilerseniz http://www.k…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/klimasada-klima-ilgili-hersey/
KLİMASA'DA KLİMA İLGİLİ HERŞEY
Klima bakım ve tamir servisi, İstanbul’da her ilçe ve bölge için servis hizmeti klimasa ile güvenli hizmet. Bakırköy klima servisi, avcılar klima servisi, Bahçelievler klima bakım ve montaj işlemleriniz için hemen arayın, 0212 876 0 888. Avcılar klima bakım servisi, Esenyurt klima servisi bunların yan ısıra klimasa olarak tüm İstanbul ilçelerine 7/24 hizmet sunuyoruz. Bize dilerseniz www.klimasa.com web adresimizden de ulaşabilirsiniz.
Arçelik klima servisi, Vestel klima bakım fiyatlarımızı ve Vestel klima montaj ücretlerini görmeden servis hizmeti almaya karar vermeyin.Daikin klima, Mitsubishi klima gibi farklı japon klimalar içinde servis hizmetimiz vardır. Klimaya çok fazla para ayıramam diyorsanız, servisimiz de tüm bakımları yapılmış montaja hazır ikinci el klimalarımızı veikinci el klima fiyatlarımızı inceleyiniz.
Klima bakımı, klima montajı, klima servisi, ikinci el klima ve sıfır klimalar, uzman kadro ile İstanbul da klima tamir ve klima bakım servisi bir telefon kadar yanınızda.
İstanbul Bakırköy klima servisi, klima bakım ve klima montaj servisi, klima servisi bakırköy;
Tel: 0212 876 0 888
Web: www.klimasa.com
#arçelik klima servisi#bahçelievler klima servisi#bakırköy klima servisi#ikinci el klima#klima bakım servisi#klima servisi#vestel klima servisi
0 notes
Text
AŞIK MISIN SAPLANTILI MISIN?
AŞIK MISIN SAPLANTILI MISIN?
Aşık mısın saplantılı mısın?
Saplantılı aşk yüzyıllar boyunca edebi eserlerde romantik bir şekilde tasvir edilegeldi. Romeo ve Juliet'in aşkları için intihar etmelerinden tutun da bir çok romantik filmde bile, birinin saplantılı bir şekilde aşık olması, yıkıcı davranışlara sebep olabilecek bir tavırdan çok imrenilesi bir şeymiş gibi anlatılıyor. Oysa saplantılı aşk akıl sağlığı problemlerinin…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/asik-misin-saplantili-misin/
AŞIK MISIN SAPLANTILI MISIN?
Aşık mısın saplantılı mısın?
Saplantılı aşk yüzyıllar boyunca edebi eserlerde romantik bir şekilde tasvir edilegeldi. Romeo ve Juliet'in aşkları için intihar etmelerinden tutun da bir çok romantik filmde bile, birinin saplantılı bir şekilde aşık olması, yıkıcı davranışlara sebep olabilecek bir tavırdan çok imrenilesi bir şeymiş gibi anlatılıyor. Oysa saplantılı aşk akıl sağlığı problemlerinin habercisidir.
Peki ama saplantılı aşkın belirtileri, sebepleri, teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında neler biliyorsunuz?
SAÐLIKLI VE SAPLANTILI AŞK ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Sağlıklı ve saplantılı aşk arasındaki fark, saplantılı aşkta partnere karşı duyulan ilk baştaki aşırı heyecan ve hayranlık dolu hislerin zaman içinde saplantı derecesine varmasıdır. Saplantılı aşk ve delüzyonel (kuruntulara dayanan) kıskançlık akıl sağlığı problemlerinin habercisidir ve yetişkin kişilerin yüzde 0.1'inde görülür. Delüzyonel kıskançlıktan muzdarip olan kişiler mesela bir iş arkadaşı, eşleri ya da partnerlerini dışarıda gördüğünde selam verse ya da eş veya partnerleri sokaktan geçen birine biraz dikkatli baksa, hemen onları sadakatsizlikle suçlarlar.
ALKOL KULLANAN ERKEKLER DAHA YATKIN
Alkol bağımlısı olan erkeklerin delüzyonel kıskançlık geliştirmeye özellikle daha yatkın oldukları belirlenmiştir. Kadınlarsa, bir yabancıdan ziyade tanıdıkları birine karşı saplantılı aşk duymaya daha yatkındırlar. Saplantılı aşka tutulan kadınlar genelde hayatlarının bir döneminde kendilerine yardımcı olmuş kişilere karşı bu tür bir aşk geliştirirler. Pek yaygın olmasa da saplantılı aşkın şiddet içerdiği vakalarda, erkek ve kadınların eşit oranda şiddete başvurduğu görülmüştür. Kişide saplantılı aşk gelişimine zemin hazırlayan risk faktörlerinden biri kişinin tam zamanlı bir işinin olmaması, ailesinde psikiyatrik problemleri olan, özellikle de delüzyonel bozukluk yaşayan, kişiler bulunmasıdır.
SAPLANTILI AŞKIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Delüzyonel kıskançlık bir tarafa, saplantılı aşk, sağlıklı bir aşktan bağımlılık yapan bazı özellikleri nedeniyle ayrılır. Örneğin, saplantılı aşktan muzdarip bir kişi sevdiği kişiyle çok fazla zaman geçirmek ister, sürekli onu düşünür ve sevdiği kişiyle her an beraber olmak için bazı uçuk davranışlar sergiler. Bu kişiler eğlenceli faaliyetlere ya da diğer sosyal ilişkilerine neredeyse hiç vakit ayırmaz ve hatta artık işlerini bile yapamayacak duruma gelirler. Saplantılı bir şekilde birine aşık olan kişi, sevdiğini hep kendine yakın tutmak için, bazı psikolojik kontrol ve diğer kontrol yöntemlerine başvurabilir. Bunun örnekleri mesela çok aşırı durumlarda harcanan para ya da yenilen yemeği bile kontrol etmek, fiziki takip ya da tacizde bulunmak veya şiddete başvurmak şeklinde gerçekleşebilir. Saplantılı bir aşk yaşayan kişi ve onun aşık olduğu kişi birbirlerine bağımlı ya da eş bağımlı olabilirler. Saplantılı aşktan muzdarip kişiler aşık oldukları kişiye sanki bir madde bağımlısı gibi davranabilirler. Buna karşılık olarak, saplantılı aşkın hedefindeki kişi saplantılı davranış ve isteklere karşı kesin çizgiler çizmekte ve sınır koymakta zorlanabilir.
SAPLANTILI AŞKIN SEBEPLERİ NELERDİR?
Bir kişinin saplantılı aşktan muzdarip olduğunu gösteren uyarı sinyalleri şöyle sıralanabilir:
-Düşük özgüven/ aşırı derecede onaylanma beklentisi
-Aşık olduğu kişi hakkında sürekli konuşma isteği
-Aşık olunan kişiyi sürekli arama, mesaj/mail gönderme, onunla her an beraber olmayı isteme
-Aşık olunan kişiye onu bıktıracak derecede aşırı ilgi gösterme
-Biriyle ilgili aşırı boyutta iyi ya da kötü duygular hissetme, dengeli olamama
-Aşık olunan kişinin sadece olumlu ya da olumsuz yönlerine odaklanma
-İşe, eğlenmeye, sosyalleşmeye ve aşık olunan kişi dışında kalan hayattaki diğer kişi ve konulara konsantre olmada zorluk çekme
-Aşık olunan kişinin hayatını ve yapıp ettiklerini takip ya da kontrol etme girişimlerinde bulunma.
SAPLANTILI AŞK NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Saplantılı aşkı teşhis etme süreçlerinde, kişide saplantılı aşk belirtilerinin yanında bazı ruhsal bozuklukların belirtileri de var mı ona bakmak ve varsa bu bozuklukların tedavisine öncelik verilmek gerekir. Bu ruhsal bozukluklar mesela şizofreni, bipolar bozukluk, delüzyonel bozukluk ya da organik (bir tıbbi durumdan kaynaklanan) beyin sendromu olabilir.
Saplantılı aşkın tedavisinde hem aşık olan hem de aşık olunan kişi için, özellikle de bu iki kişi halihazırda bir ilişki yaşıyorlarsa, sıklıkla psikoterapiye ihtiyaç duyulur. Danışmanlık hizmeti almak da faydalı olabilir ve her iki partner de ilişkilerini sağlıklı bir şekilde hayallerinde canlandırabilir ve özgüvenlerini arttırmaya yönelik onaylama cümleleri ve diğer bazı teknikleri kullanmayı öğrenebilirler. Saplantılı aşktan muzdarip olan kişi tehditkar ya da tehlikeli davranışlar sergileyemeye başlamışsa, o zaman bazı yasal adımlar atmak, polis ve savcılık nezdinde bazı önlemlerin alınmasını sağlamak gerekebilir.
SAÐLIKLI AŞKIN FORMÜLÜ
Peki sağlıklı aşk dedikleri nedir? Partnerine aşırı derecede hayranlık duyma ve onu delicesine sevme dönemi genellikle sağlıklı bir aşk ilişkisinin ilk aylarında görülür. Kişi, sürekli aşık olduğu kişiyi düşünür ve her dakikasını onunla geçirmek ister. Sağlıklı bir aşk ilişkisi genelde zaman içinde değişime uğrar ve o ilk başlardaki aşırı yoğun duygular ve heyecan sona erer. Sağlıklı bir aşk, yıllar içinde olgunlaşır ve partner ya da eşler birbirlerine karşı sadakat, arkadaşlık, fedakarlık ve saygı hisleriyle dolarlar. Sağlıklı bir aşkta, her iki partner de birbirleri tarafından sevildiklerini, önemsendiklerini ve birbirlerine saygı duyduklarını samimi bir şekilde hissederler. Böyle bir ilişkide, partnerlerden her birinin kendine ait bireysel bir alanı vardır ve partnerler, aşk ilişkileri dışında, bireysel olarak kendi profesyonel hayatlarını sürdürme, eğlenme ve yeni arkadaşlıklar edinme imkanına sahiptirler.
Yazar : Mehmet Başkak Kaynak: www.icerikfabrikasi.com
0 notes
Text
21.YÜZYIL İNSANI OLMAK
yüzyıl insanı olmak
Uzmanlaşmanın başlamasıyla birlikte, eğitim sistemi de değişim ve dönüşüm sürecine maruz kaldı. Çoklu düşünme becerimizi ve en önemlisi de merak duygumuzu zaman içinde kaybettik. Halbuki, bu yüzyılda ayakta kalmak için öğrenmeyi yeniden öğrenmek ve çoklu disiplinde çalışabilmek gerekiyor.
Bir önceki yazımda İstanbul’un fethinin Rönesans’ı tetiklediğini yazmıştım. İkona…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/21-yuzyil-insani-olmak/
21.YÜZYIL İNSANI OLMAK
yüzyıl insanı olmak
Uzmanlaşmanın başlamasıyla birlikte, eğitim sistemi de değişim ve dönüşüm sürecine maruz kaldı. Çoklu düşünme becerimizi ve en önemlisi de merak duygumuzu zaman içinde kaybettik. Halbuki, bu yüzyılda ayakta kalmak için öğrenmeyi yeniden öğrenmek ve çoklu disiplinde çalışabilmek gerekiyor.
Bir önceki yazımda İstanbul’un fethinin Rönesans’ı tetiklediğini yazmıştım. İkona yapan İstanbul sanatçılarının işsiz kalmasıyla birlikte Avrupa’ya göç etmesi ve orada resim sanatının doğmasına öncülük etmeleri bunun en önemli nedenlerinden biriydi.
Rönesans döneminde yaşayan ve o dönemde birçok dahinin hayatını yazarak onları anlamamıza ve öğrenmemize yol açan, aynı zamanda Rönesans kelimesini ilk kullanan ünlü İtalyan sanat tarihçisi ve Rönesans sanatçısı Vasari’ye göre Rönesans’ı tetikleyen asıl neden, sanatçıların çok yönlü düşünme becerilerini yeniden kazanmış olmalarıydı. Peki bu beceriyi nasıl kazandılar? Daha öncesinde ressam ve heykeltraşlar sanatçı sayılmıyor aksine bir işçi olarak görülüyordu. Kilise, Avrupa’da hemen hemen tek alıcıydı. Bu nedenle tüm sanatçılar, kilise için kilisenin istediği şekilde ve tarzda eser yaratıyorlardı. Keşiflerle birlikte soylu sınıf zenginleşmeye başlayınca, sanatçıların tek müşterisi kilise olmaktan çıktı. Sanatçılar, kendi eserlerini ortaya koyabilmek için yaratıcılıklarını kullanmaya başladılar. Diğer bir deyişle alıcıların çeşitlenmesiyle birlikte istekler ve beklentiler de değişti. Yeni alıcıların farklı ve özgün eserler talep etmesiyle birlikte, satıcılar da kendilerini yenileyerek farklılaştılar. Tek bir tarz da eser yaratmak yerine farklı disiplinleri kullanarak eserler yaratmaya başladılar. Resmin içinde matematik yer aldı, heykeller ise büyük bir mühendislik harikası olarak karşımıza çıktı. Aydınlanma çağını tetikleyen en önemli faktörlerden birinin Rönensans olduğunu unutmamak gerekir.
18 yüzyıl her açıdan en önemli bir yüzyıldı. Sanayi Devrimi ile birlikte yeni bir dünya düzeni oluştu. Bir tarafta zenginlik hızla artarken diğer tarafta da yoksulluk aynı hızla artış kaydetti. Toplumsal sorunlar o kadar yükseldi ki bu sorunları anlamak ve analiz etmek için sosyoloji bilimi ortaya çıktı. Sosyoloji tarihine bakarsak en ünlü sosyoloji düşünürlerinin çok yönlü düşünebilme becerisine sahip olduğunu görebiliriz. Örneğin Durkeim, yapısal işlevselci yaklaşımını geliştirirken biyolojiden etkilenmiştir. Spencer da evrimci bir sosyolog olarak Darwin’in evrim teorisini sosyoloji çalışmalarına uygulamıştır.
Dönemin ihtiyaçları eğitim sistemi dönüştürdü
yüzyıla baktığımızda ise teknolojik ilerlemenin ilk adımlarını görüyoruz. Ford’un band sistemini bulması sayesinde bir anda maliyetler düştü. Sadece zenginlerin alabildiği arabalara bir anda herkesin ulaşabilir hale gelmesi, Rönesans’a benzer bir etki yaptı ve üretimi artırdı. Bu sefer talep o kadar arttı ki üretim ona yetişemedi ve Taylorist yönetim sistemi iş dünyasına damga vurmaya başladı. Bu modelde zamandan kazanmak ve hata payını en aza indirmek için bir işçinin insiyatifi elinden alınıyor ve günlerce, hatta haftalarca düşünmeden aynı işi hep aynı şekilde yapması bekleniyordu. Chaplin’nin “Modern Zamanlar” filmi, bu dönemi anlamak için en önemli kaynaklardan biridir.
Bu düzen tüm sistemi, iş dünyasını ve iş dünyasına kaynak yetiştiren eğitim sistemini değiştirdi. Uzmanlaşma başladı ve eğitim sistemi çok yönlü düşünme yerine tek yönlü düşünme sistemi çerçevesinde evrildi. Hedeflenen, herkesin yaptığı işte en iyi olması idi. En iyi doktor, en iyi mühendis ve en iyi öğretmen olacaktık. Branşlar buna göre belirlendi ve talebe göre düzenlendi. Okul dersleri birbirinden ayrıldı. Matematiğin içindeki fiziği, sosyal bilimlerde biyolojinin etkisini göremedik. Tarihe antropolojik açıdan bakamadık. Sadece olayları öğrendik. Diğer bir deyişle sadece bize verileni öğrendik. Çoklu düşünme becerimizi ve en önemlisi merak duygumuzu zaman içinde kaybettik. Çoklu düşünmeye ihtiyaç duymadık da. Yönetim bilimleri, elimize uygulanması gereken reçeteler verdi. Oysa o reçetelerin büyük bir bölümü dünyada arzın az talebin çok ise olduğu dönemlerde yazılmıştı, bunu göremedik.
Şimdi 21. yüzyıldayız. Bilgi ve teknoloji devriminin içindeyiz. Eskiden zor bulunan bilgi, şimdi her yerde. Bilgiye ulaşıyoruz ama bu bilgiyi nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Bu yüzyılda yaşamak ve ayakta kalmak için öğrenmeyi yeniden öğrenmek ve çoklu disiplinde çalışabilmek gerekiyor. Günümüzde birçok sivil toplum örgütü tarafından çeşitli yetkinlik çalışmaları yapılıyor. İçlerinde benim ilgimi en çeken www.p21.org organizasyonun yaptığı çalışma oldu. Aralarında Disney, Ford, Apple, Intel ve çeşitli eğitim kurumları ve üniversite temsilcilerinin bulunduğu bu organizasyon, 21. yüzyıl yetkinliklerinin çerçevesini çiziyor. Benim gözüme çarpan yetkinliklerden bazıları, küresel düşünebilmek, yaratıcılık, her konuda okur yazar olmak, esneklik, insiyatif almak, problem çözme ve farklı düşünebilme, sosyal ve kültürel beceriler, üretken ve hesap verebilir olmak.
Bence bütün bunları yapabilmek için sahip olunması gereken tek yetkinlik var o da merak duygusu. Merak insanoğlunun hayatta kalma ve gelişebilmesi için sahip olması gereken tek yetkinlik. İlk insanlar kendimi nasıl koruyabilirim, demeseydi alet geliştirmeyecekti ve dolayısıyla biz olmayacaktık. Albert Einstein da dediği gibi “İlk insanların özel bir yeteneği yoktu, sadece meraklıydılar.”
Merak ettikçe öğrenme isteğimiz artıyor ve okuduklarımızı birbirine bağlıyoruz. Sadece merak ettikçe sağ ve sol beyinimizi birlikte kullanıyor, düşündüklerimi gerçekleştirebiliyoruz. Ian leslie, NTV Yayınları’ndan bu sene çıkan Merak isimli kitabında, merakın nasıl harekete geçirileceğini çok güzel anlatıyor.
20 yüzyılın düşünce sisteminden bir an önce kurtulup kendimizi 21. yüzyıl düşünce sistemine hazırlamamız gerekiyor. Ne yazık ki Taylorist model kendi dönemi için büyük bir başarı sağlasa da günümüzde geçerliliğini yitirdi. Dünyada eğitim sistemi hala Taylorist sistem üzerine kurulu. İş dünyası bir yandan Taylorist sisteme yönelik İnsan Kaynakları politikaları uygularken diğer yandan 21. yüzyıla hazırlanmaya çalışıyor. Orada yerimizi almak için çoklu düşünme sistemine geçmeliyiz. Bunun da ilk adımı merak duygusunu harekete geçirmek. Düşünen biri olmak, bir işin nasıl yapıldığını gözleyerek sıkılmadan öğrenmeye çalışmak, küçük şeyleri fark etmek, farklı şeyler okumak ve okuduklarımızı birbirine bağlamak.
İçimizdeki yaratıcı ve meraklı “ben”i keşfetmek.
Merak edenler için başlangıç, Ian Leslie’nin “Merak” kitabı olabilir.
Yazar : Ayşegül Güngör
Kaynak: www.icerikfabrikasi.com
0 notes
Text
ŞEHİRDE BAHAR KAFASI
Şehirde bahar kafası
Bu hafta önce, baharı en güzel karşılayan semtlerden Emirgan’a uğruyoruz. Buradaki lezzet duraklarının ardından Yeniköy ve Maslak’a uzanıyoruz. Şehrin tadını çıkarmak için, buyurunuz.
AMAN DA BRAVO
AKŞAMLARI DAHA KEYİFLİ
İlk açıldığında baya ses getirmişti, sadece öğlen saatlerinde servis yapması. Hatta bu usul çok sevilmiş, uzun süre yer bulmak imkansız olmuştu.…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/sehirde-bahar-kafasi/
ŞEHİRDE BAHAR KAFASI
Şehirde bahar kafası
Bu hafta önce, baharı en güzel karşılayan semtlerden Emirgan’a uğruyoruz. Buradaki lezzet duraklarının ardından Yeniköy ve Maslak’a uzanıyoruz. Şehrin tadını çıkarmak için, buyurunuz.
AMAN DA BRAVO
AKŞAMLARI DAHA KEYİFLİ
İlk açıldığında baya ses getirmişti, sadece öğlen saatlerinde servis yapması. Hatta bu usul çok sevilmiş, uzun süre yer bulmak imkansız olmuştu. Yemekleri de bu ilgiyi fazlasıyla hak edince gelen taleplere karşı koyamadılar ve akşam yemeği servisine de başladılar. Evet, mutfağı kadar adına da bayıldığım Aman da Bravo’dan bahsediyorum. Emirgan Reşitpaşa’daki bu güzel mekan her akşam yeme içmeye meraklı çok iyi grupları ağırlıyor. Gittiğinizde tıpkı yurtdışındaki gibi gizli saklı ve lezzetli lokantaları keşfetmiş gibi oluyorsunuz. Nefis mantısını ve bonfilesini yemeden dönmeyin. Tatlıları ise bir bir deneyin. Pişman olmayacaksınız.
HAVAN’DAN BY BEFF GOURMET
ÖÐLEN GİTMEK ŞART
Güzergahımız yine Reşitpaşa. Son iki yıldır kaliteli yemeğin adresi haline gelen mahallenin son konuğu ise Havan’dan. Burası tam bir aile restoranı. İsmindeki “BEFF” de aile üyelerinin baş harflerinden geliyor. Her gün değişen sağlıklı ve lezzetli ev yemeklerinin hakkını veren mekanda, adet olduğu üzere şimdilik sadece öğlen servisi var. Kısa zamanda büyük ilgi gören ve öğlen saatlerinde kendi kitlesini yaratan Havan’dan’a giderseniz zeytinyağlıları ve et yemeklerinin hakkını verin derim. Cumartesiye denk gelirseniz kaburga burgerin tadını mutlaka bakın. Duvarlara asılı lezzetleri de satın alabileceğinizi peşinen söylemiş olayım.
MİTTAG
SAÐLIKLI ANNE YEMEKLERİ
Yine Reşitpaşa, yine sağlıklı yemekler. Bu defa, saatler daha uzun ama yine sadece öğlen kafasında olan Mittag’a uğruyoruz. Siz de bahar geldiğinde benim gibi Emirgan taraflarına sık sık gidenlerdenseniz, bu lezzet durakları sayesinde semte yolunuzu daha çok düşürebilirsiniz. Burada da her güne ayrı bir menü hazırlanıyor çok sevdiğimiz anne yemekleri, en sağlıklı halleriyle servis ediliyor. Cuma gününe özel menüye giren balık dışında çorba ve et yemekleri oldukça popüler. Giderseniz uzun uzun tadını çıkarın.
AVLU
YENİKÖY’ÜN EN YENİSİ
Yeniköy şehrin en keyifli semtlerindendir. Burada kendinizi bir mekana teslim ederseniz müdavimi olmamanız imkansız. Bilenler bilir eskiden La Vie En Rose vardı ve böyle bir yerdi. Şimdi ise yerine açılan Avlu, kısa zamanda yarattığı müdavim kitlesiyle adından söz ettiriyor. Tam da baharın ruhuna uygun geniş ve huzurlu avlusuyla konuklarını ağırlarken, leziz yemekleri ve kokteylleriyle gelenlerden tam not alıyor. Özellikle kuzu tandır, tahinli bal kabaklı tatlısı ve Adana’ya has köz kahvesini öneririm. Tabii ki, menünün geri kalan kısmını da.
KAF
KAF’A NEREYE SEN ORAYA
Yeni nesil kahvecilerin “en yenisi” KAF, Maslak 1453’de boy gösterdi. Bildiğiniz kahvecilerle ortak noktası, birbirinden lezzetli kahveleri en güzel şekilde sunmaları. Farkı ise kurucusu Atilla Bingöl. Alaçatı Esnaf’la yeme içme dünyasındaki rüştünü ispatlayan Bingöl, şimdi içine bol bol eğlence de serpiştirdiği yeni nesil kahvecilikte şartları zorluyor. Yakında zamanda Londra’ya da şube açmayı planlayan ekibin, kahvelerini de akşam üstü eğlencesini de test etmek istiyorsanız yollara düşmeye değer. Bu arada, nefis sandviçlerini yemeden dönmeyin.
*Yazarımızın bu yazısı daha önce Hello Dergisi'nde yayınlanmıştır.
Yazar : İsmail Polat
Kaynak: www.icerikfabrikasi.com
0 notes
Text
PTT İNTERNET BANKACILIĞI
Online çalışmaların son zamanlarda çok yoğun bir şekilde talep görmesi ve çalışmaların hızlı bir halde ilerlemesi açısından da kurumların da bu sistemi arzu etmesi ile yaygınlaştı. PTT Kurumu da bu sisteme geçiş sağladı. PTT interaktif işlemler sayesinde sağladığı bu olanakları müşterilerinin hizmetine açmıştır. PTT internet bankacılığısistemi ile devlet kurumlarınla anlaşmalı olarak üyelerine…
View On WordPress
0 notes
Text
New Post has been published on http://napcaz.xyz/ptt-internet-bankaciligi/
PTT İNTERNET BANKACILIĞI
Online çalışmaların son zamanlarda çok yoğun bir şekilde talep görmesi ve çalışmaların hızlı bir halde ilerlemesi açısından da kurumların da bu sistemi arzu etmesi ile yaygınlaştı. PTT Kurumu da bu sisteme geçiş sağladı. PTT interaktif işlemler sayesinde sağladığı bu olanakları müşterilerinin hizmetine açmıştır. PTT internet bankacılığı sistemi ile devlet kurumlarınla anlaşmalı olarak üyelerine büyük imkânlar sağlar.
Eski zamanlarda devlet kurumlarının kapısı önünde beklenen sıralar ya da banka önünde oluşan uzun kuyruklar insanoğluın neredeyse tüm mesai gününü almaktaydı. Bu hem zamandan bununla beraber iş gücünden büyük kayıplar vermektedir. Bunun artık önüne geçecek bir sistem oluşturulması ve bu işlemleri yapmak isteyen kişilere de avantaj sağlamak için PTT internet şubesi hizmetini vermeye başlamıştır.
İnternette PTT
Bankacılık hizmetlerinde önemli olan müşterinin hem sıra beklememesi bununla birlikte meydana getirilen işlemlerden cuzi miktarlarda yahut hiç ücret alınmamasının sağlanması gerekmektedir. Bunun da en önemli ayağı artık ptt interaktif giriş bankacılık olarak ortaya çıktı. Bu sayede işlemini yapmış olduracak olan vatandaşın interneti kullanarak PTT sitesi üzerinden TC kimlik numarası ile abonelik oluşturması sağlandı.
PTT internet girişi yaptıktan sonra artık devlet kurumları dâhil olmak üzere her türlü ödemeyi bu kanalla sağlayabilecektir. Bu tarz şeylerin yanında kargo ve posta çeki sorgulamaları, HGS kaçak geçiş sorgulama ve ceza ödeme, KGS, OGS bakiye yükleme türünde biroldukça işlemi yapmanın ve bankada sıra derdi olmadan halletmenin çok büyük pozitif yanlarını sağlamışlardır.
0 notes
Text
YEŞİL ÇAY ÖĞRENMEYİ POZİTİF ETKİLİYOR
YEŞİL ÇAY ÖĞRENMEYİ POZİTİF ETKİLİYOR
Yeşil çay öğrenmeyi pozitif etkiliyor
Yeşil çayda antioksidan etkinin yanında teanin etkileri de öne çıkıyor. Günde 4-5 kupa yeşil çay içilmesiyle yeterli antioksidan alınabiliyor ve kalp-damar sistemine pozitif etki sağlanabiliyor. Yeşil çayın içerdiği teanin maddesi de öğrenme, hatırlama, kaygı bozukluğunu giderme üzerinde pozitif etkiye sahip.
En çok tercih edilen bitki çaylarının başında…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/yesil-cay-ogrenmeyi-pozitif-etkiliyor/
YEŞİL ÇAY ÖĞRENMEYİ POZİTİF ETKİLİYOR
Yeşil çay öğrenmeyi pozitif etkiliyor
Yeşil çayda antioksidan etkinin yanında teanin etkileri de öne çıkıyor. Günde 4-5 kupa yeşil çay içilmesiyle yeterli antioksidan alınabiliyor ve kalp-damar sistemine pozitif etki sağlanabiliyor. Yeşil çayın içerdiği teanin maddesi de öğrenme, hatırlama, kaygı bozukluğunu giderme üzerinde pozitif etkiye sahip.
En çok tercih edilen bitki çaylarının başında hiç şüphesiz yeşil çay geliyor. Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, yeşil çayın Güney Çin’de 5.000 yıl önce kullanıldığı ve yeşil çaydan değişik içecekler hazırlandığı kaydediyor. Geleneksel Çin tababetinin, M.Ö. 1000-200 yılları arasında yazılmış kitaplarında, sağlıklı kişilere stresten korunmak için yeşil çay içmelerinin tavsiye edildiğini de hatırlatan Ekrem Sezik, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu bilgiler, yeşil çayın binlerce yıldır bilindiğini ve şifa verici olarak kullanıldığını göstermektedir. Diğer taraftan, son yıllarda yapılan çalışmalar sağlığı korumada antioksidanların önemli bir rolü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla antioksidan etkideki maddeleri çay içerek almak gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Değişik antioksidan maddeleri taşıyan bitki kısımlarından hazırlanan poşet bitki çayları piyasada bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi yeşil çaydır. Bu yüzden son yıllarda ülkemizde de yeşil çay tüketimi oldukça artmıştır.
Yeşil çay nasıl elde ediliyor?
Yeşil çay, çay bitkisinin fermantasyon uygulanmamış yapraklarıdır. Bitkinin tepesindeki tomurcuk halindeki ve altındaki 2-3 yaprak toplanır ve kurutulur. Kimyasal yapısı siyah çaya benzer ama antioksidan etki gösteren polifenoller yeşil çayda daha fazladır. Dolayısıyla daha çok bu amaçla kullanılmaktadır. Günde 3-4 kupa yeşil çay içilmesi, uygun miktarlarda antioksidan madde alınmasına yetmektedir.
Yeşil çayın taşıdığı önemli maddeler
Yeşil çay kateşinler, flavonoller gibi değişik polifenol yapısındaki maddelerin yanında kafein ve teanin adlı bir amino asit vb. maddeleri taşımaktadır. Yeşil çayın sağlık için yararlı kullanımı, bu maddelerin müşterek etkilerinden dolayıdır. Yeşil çayda, kafein % 2-4, teanin % 1-2, antioksidan etkiyi sağlayan kateşinler ise % 20-25 gibi yüksek oranda bulunmaktadır.
Yeşil çay nasıl hazırlanmalı?
Kateşinlerin önemli bir kısmı demlemenin ilk 5 dakikasında poşetten suya geçer. Eğer ortamda limon bulunursa suya geçiş hızı artmaktadır. Dolayısıyla, kupaya konan yeşil çay üzerine, 70-80 derece civarındaki sıcak su ilâve edip, 1 ince dilim limon koyduktan sonra 5 dakika civarında tutulur. Poşet bu süre sonunda çıkarıldığında, kupadaki sıvıda yeterli antioksidan madde yoğunluğu sağlanmış olur.
Sağlık ve teanin
Teanin ile ilgili son yıllarda, deney hayvanları ve insanlar üzerinde çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bunların bir kısmından bahsedelim: Sıçanlarda yapılan çalışmalarda öğrenmeyi hızlandırdığı ve hatırlamayı artırdığı gösterilmiştir. Yine sıçanlarda yapılan çalışmalarda, tansiyonu yüksek olanların tansiyonlarında belirgin düşme sağladığı, normal tansiyondakilerde ise herhangi bir değişiklik olmadığı gösterilmiştir. Kafeinin tansiyon yükseltici etkisini de azalttığı deney hayvanlarında yapılan çalışmalarda elde edilen bir sonuçtur.
Japonya’da insanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, deneklere 50-200 mg teanin verilmiş, teanin kullanılmamış deneklere göre, kullanılanlarda teaninin beyinde alfa dalgalarının sıklığını artırdığı tespit edilmiştir. Alfa dalgalarının sıklığının artması kişide sersemlik hali yaratmadan bir gevşeme, rahatlama meydana getirdiği için çok önemlidir. Bu bilgiden hareketle yapılan yeni çalışmalarda, teaninin yüksek kaygı bozukluğu (sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe duyma durumu) olan kişilerde bu durumu düzeltici etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Araştırmalar sonucu ortaya çıkan önemli bir bilgi de, teaninin alındıktan 1 saat sonra serum, karaciğer ve beyinde en yüksek seviyeye çıktığı, serum ve karaciğerde bu seviyenin hızla düştüğü ama beyinde alımdan 5 saat sonra düşmeye başladığıdır. Bu bilgiler, yeşil çayın geleneksel Çin tıbbında, rahatlatıcı olarak kullanılmasını açıkladığı için son derece önemlidir. Teaninin önemini anlatmak için herhalde bu bilgiler yeterlidir.
Yeşil çay ve diğer etkileri
Günde 4 -5 kupa yeşil çay içilmesi halinde,
Kalp-damar hastalıklarına yakalanma riski azalır,
Kişilerin total kolesterol oranı yeşil çay içmeyenlere göre % 11 civarında düşer,
Antioksidan etkiden dolayı, kolon, göğüs, küçük hücreli akciğer kanseri, prostat kanseri gibi kanserlere karşı koruyucu etki sağlar,
Günde 4-5 kupa yeşil çay içilmesiyle kalp-damar sistemine pozitif etkiler yanında iyi ve ucuz bir antioksidan etki sağlanabilir.
www.icerikfabrikasi.com
0 notes
Text
EGİTİMDE MUCİZE VE YARATICI TOPLUM DÜZLEMİ
EGİTİMDE MUCİZE VE YARATICI TOPLUM DÜZLEMİ
EGİTİMDE MUCİZE VE YARATICI TOPLUM DÜZLEMİ
Başbakan Erdoğan, 250 kişilik bir ekiple 07 Kasım 2013 tarihinde Helsinki’ye resmi ziyaretİ sırasında, Finlandiya’nın kendisinden 15 yaş genç Başbakanı Katainen‘den; bazı uzmanlarca “Fin Mucizesi” diye adlandırılan eğitim sistemi hakkında birinci ağızdan bilgi aldı. İş Forumu’nda yaptığı konuşmada; eğitim konusunda iki ülke arasında işbirliği…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/egitimde-mucize-ve-yaratici-toplum-duzlemi/
EGİTİMDE MUCİZE VE YARATICI TOPLUM DÜZLEMİ
EGİTİMDE MUCİZE VE YARATICI TOPLUM DÜZLEMİ
Başbakan Erdoğan, 250 kişilik bir ekiple 07 Kasım 2013 tarihinde Helsinki’ye resmi ziyaretİ sırasında, Finlandiya’nın kendisinden 15 yaş genç Başbakanı Katainen‘den; bazı uzmanlarca “Fin Mucizesi” diye adlandırılan eğitim sistemi hakkında birinci ağızdan bilgi aldı. İş Forumu’nda yaptığı konuşmada; eğitim konusunda iki ülke arasında işbirliği kanallarının açık olduğunu vurguladı ve Fin eğitim sektörünü Ankara’ya davet etti. 1990’larda Avrupa’nın en genç başbakanı seçilen dostum Esko AHO, Fin Başbakanı olduğunda bütün bakanlarını topladı ve şu talimatı verdi; “bütçelerinizi yarıya indirin. Bu krizden kurtulmanın başka seçeneği yoktur. Ancak bu talimatımın tek bir istisnası vardır; o da Milli Eğitim Bakanlığı bütçesidir. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi aynen kalacaktır” dedi.
Türkiye’nin en büyük motoru olan endüstrinin temel sorunlarından biri, nitelikli eleman eksikliğidir. Diğer sektörlerde de durum farklı değildir. Yaş ortalaması 28 olan 80 milyon nüfuslu bir ülkede nitelikli eleman sıkıntısı çekilmesinin temelinde; ‘mükemmel eğitim sisteminin yaratılamayışı’ yatar. Buna çarpıcı bir örnek şudur: 2010-2012 döneminde milli gelir (GSYH) 1998 sabit fiyatlarıyla %11.1, çalışan sayısı ise %9.2 oranında artarken çalışan başına yaratılan katma değer artışı % 1.7 oldu. Peki mükemmel bir eğitim sistemi nasıl yaratılır? Finlandiya’nın çok başarılı eğitim modelini yakından tanımak, bugünlerin sıcak konusu olan eğitim sistemine yeni bakış açısı getirebilir.
FİN MODELİ VE PISA ÖLÇÜMÜ
OECD’nin (Uluslararası Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) geliştirdiği ölçme programı PISA’ya (Program for International Students Assesment) göre 15 yaş grubundaki Fin öğrencileri, diğer bütün OECD ülkelerindeki aynı yaş grubuna büyük fark atmaktadırlar. Bu yaş grubundaki Fin öğrenciler okuma yeteneğinde ve matematikte ya birinci ya da ikinci sıradadırlar. (Türkiye genel sıralamada 42’inci durumda) Finli öğrenciler, OECD ülkelerinin 500 puan olan ortalamasının daima 50-60 puan üzerindedirler. Öğrenci başına eğitim harcaması ve sınıfta geçirilen süre Avrupa ortalamasına paralel olduğu halde, kıtanın diğer ülkelerinden daha başarılı olmanın sırrı nedir? Beş kıtanın eğitim uzmanları, pedogogları ve köşe yazarları, gruplar halinde Finlandiya okullarına giderek ‘işin sırrını’ ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Ortak görüşe göre işin sırrı; nitelikli master derecesine sahip öğretmenlere sahip olmak ve eğitim ordusunun yaşam standartlarını yükseltmek. Öğretmenlerin mutlaka üniversite mastarı yapmaları, ana bilim dalı olarak pedogoji eğitimi almaları ve yardımcı derslerin ise değişik uzmanlık alanlarından seçilmesi öngörülüyor. Mastır derecesine sahip öğretmenlerin, kendi müfredat programlarını planlama ve ‘bağımsız öğretme’ metotlarını seçme hakkı bulunuyor. Fin eğitim sistemimin temeli; kültürü ön planda tutmaya ve öğretimi baskı altına almamaya dayanıyor. Finli öğretmenler öğrencilere; bağımsız olmayı, eleştirel düşünmeyi ve her koşulda sorunlara çözüm üretme yeteneği kazanmayı öğretiyor. Fin eğitim sistemi; yaratıcı olmayı ve bireyin anlama/kavrama yeteneğini artırmayı sağlayarak bilgiyi kazanma hünerini geliştirme temellidir. Öğrencilerin kendi çalışmalarını ve buna paralel gelişmeleri bizzat ölçecek ekosisteme entegre olmalarını sağlamaktır. Yaratıcı toplum düzeni ancak böyle kurulur ve korunur.
Finlandiya’da 1850’li yıllarda bir yasa çıkarıldı. Bu yasaya göre okuma yazma bilmeyenlere evlilik izni verilmedi. Bu ülke eğitimin kurallarını 167 yıl önce ortaya koymuş ve o yıllardan beri devamlı eğitim reformları yapıyor. Finli eğitim uzmanları şuna inanıyor; “ Eğitim modeli başka bir ülkeden ithal edilemez. Her ülke kendi eğitim modelini oluşturmak zorundadır.”
Türkiye’de 18 milyon öğrenci ve 900 bin öğretmen görev yapmaktadır. Özel kurslarda ise 100 bin öğretmen çalışmaktadır.Yani nüfusun %25’i doğrudan eğitimle ilgilidir. İlköğretimin %95’i devlete, %5’i özel okullara aittir. Bir ülkedeki yeni nesli, eğitim yoluyla 15 yılda şekillendirmenin en çarpıcı örneklerinden biri Türkiye’dir. Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz’da ülkede yaşananlar, son 30 yılda eğitim sektöründeki uygulamaların net yansımasıdır. Uyuyan dev artık uyandı. Politika, ekonomi, adalet, sanat, şehircilik, medya ve sosyal alanlarında yaşananlar 30 yıldır sistemli şekilde eğitilen nesille doğrudan ilgilidir. Çünkü ülkedeki uygulamaları yeni nesi yürütmektedir. Toplumun çoğunluğu, yeni yeni bu dramatik eğitim karmaşasını anlama moduna giriyor.
Diğer taraftan ana okulundan itibaren bilim odaklı değil de din dersleri ağırlıklı eğitim modeline odaklanılırsa, Türkiye’nin PISA’daki yeri 53’den en sonlara düşeceğini belirtmek kehanet olmayacaktır. Yaratıcı toplum düzlemi ancak ve ancak fizik, matematik, kimya, biyoloji, Türkçe ve sanat ağırlıklı eğitimle sağlanabilir. Orta gelir tuzağından başka türlü kurtulmanın reçetesi yoktur.
FATİH projesinin açılımı; ‘Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi’dir. Eğitim alanında dünyanın en iddialı bütçesine sahip projelerden biridir. Sadece okullara tablet ve akıllı tahtalar vererek bu proje başarıya ulaşabilir mi? Pedogojik performansa sahip öğretmenler nasıl yetiştirilecek? Eğitim ordusu ve öğrenciler ideolojik yaklaşımlardan nasıl korunacak? Yeni jenerasyon, politik simge odaklı olmaktan ve siyasetin kıskacından nasıl korunacak? Öğretim ordusunun yaşam standartları nasıl artırılacak? FATİH’in son kelimesi olan ‘HAREKETİ’ ine simgesel bir işlev verilecek midir?
Dünyadaki iyi örneklere bakıldığı zaman eğitimde mucizelere yer olmadığı; 15-20 yıl değil yüzyıllar boyu sürekli reforma tabi tutulduğu görülür.
Yazar : Yılmaz Çakır
Kaynak: www.icerikfabrikasi.com
#EĞİTİM#eğitim modelleri#eğitim sistemleri#eğitimde mucize#eğitimde toplum düzlemi#fin modeli#pisa nedir#pisa ölçümü
0 notes
Text
EFSANE MAÇ ŞAMPİYON BELİRLEDİ
EFSANE MAÇ ŞAMPİYON BELİRLEDİ
Dün Trabzon ile Beşiktaş arasında oynanan ve Süper Lig’de son yıllarda oynanan en güzel, çekişmeli, tempolu maçı tam bir gol düellosu ile 4-3 Beşiktaş’ın kazanmasıyla sonuçlandı.
Beşiktaş hızlı başlayıp, öne geçse de oyun içindeki aksaklıklar, zaman zaman orta sahanın Trabzon atakları karşısında etkisiz ve dirençsiz kalmasından dolayı 3-2 yen,k duruma da düştü. Sonra Talisca’nın harika frikiği ve…
View On WordPress
0 notes
Photo
New Post has been published on http://napcaz.xyz/efsane-mac-sampiyon-belirledi/
EFSANE MAÇ ŞAMPİYON BELİRLEDİ
Dün Trabzon ile Beşiktaş arasında oynanan ve Süper Lig’de son yıllarda oynanan en güzel, çekişmeli, tempolu maçı tam bir gol düellosu ile 4-3 Beşiktaş’ın kazanmasıyla sonuçlandı.
Beşiktaş hızlı başlayıp, öne geçse de oyun içindeki aksaklıklar, zaman zaman orta sahanın Trabzon atakları karşısında etkisiz ve dirençsiz kalmasından dolayı 3-2 yen,k duruma da düştü. Sonra Talisca’nın harika frikiği ve Atiba’nın kafası işi bitirdi.
Beşiktaş, Trabzon engelini de geçerek, şampiyonluk kupasının bir uçundan sıkıca tuttu. Arık kaybetmesi çok zor. Hele ki bugün Galatasaray-Başakşehir maçında, Başakşehir’in puan kaybetmesi, olayı daha da belirginleştirir.
Ama hemen şunu belirtmem gerekirki, Trabzonspor; birkaç takviye ve birkaçta alternatif oyuncu transferi yaparsa, bu futbol ile gelecek sezon için, ligin en büyük şampiyonluk adayıdır.
Harika futbollarını da belki de en çok taçlandıran, pek çok yıldızı parlayan genç oyuncu ile gelmesidir. Umarım, Trabzon bu futbolunu devam ettirir ve seneye lig için çok rekabetçi bir ortam oluşur.
#beşiktaş#şampiyonluk#trabzon#trabzon-beşiktaş maçı#trabzon-beşiktaş maçı golleri#trabzon-beşiktaş özet
0 notes