Gitmeli diyorum...Tutunacak umudum kalmamissa gitmeli.. Alinmissa elinden son halka ve kirilmissa tüm dallar gitmeli...Jjes!!
Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo
HİSAR İskelesi Yanindaki banklarda balik ekmek yemek ve denizi seyretmek bir ömre bedeldi. Hisar İskelesi’ne yillardir vapurlar ugramiyor.Simdi restoran olan Hisar iskelesi;ne güzel vapurlara hizmet etti....Cimacilar iskeleleri cok seri sürer ve geri cekerlerdi. Bir tarafta vapurun acele acele calan uyari canlari, diger yanda ahsap iskelelerin tekerlek tingirtilari, bacadan salinan istim düdügü, iskele hoparlöründen metalik sesle yankilanan "Aktarmalar Yeniköy'deeen!..." anonslari
3 notes
·
View notes
Photo
Galata Kulesi
Galata Kulesi'ne dair pek cok rivayet anlatilir. Bir rivayete göre M.S. 44-491 arasinda İmparator Zenon tarafindan fener ve gözetleme kulesi olarak; bir baska rivayete göre ise, savunma amaciyla MS 500'lerde insa edildi. 1315 yilindaki büyük yangindan sonra, imar faaliyetlerinden kule de nasibini aldi ve İsa Kulesi adiyla adeta yeniden insa edildi. Ve yasaga ragmen surlarin etrafina hendekler kazdi Cenovalilar. Bu hendeklerin oldugu bölgeler, bugün "Büyük Hendek Sokagi" ve "Küçük Hendek Sokagi" olarak aniliyor.
1 note
·
View note
Photo
Dolmabahce Saray Tiyatrosu
Sultan Abdülmecid'in 1838'de İngilizler'le imzaladığı Balta Limanı Ticaret Anlaşması'ndan sonra Batı bankaları ve bankerlerinden alınan ilk büyük kredilerle, Kırım Savaşı sırasında ,1850'lerde yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı'nın karşı tarafına bir de Saray Tiyatrosu yaptırmış 1859 yılında...Tepenin altındaki inşaatı süren bina Dolmabahçe Saray Tiyatrosu...Açılış ve ilk yılları muhteşem olmuş.Batılı tiyatro,opera ve bale toplulukları gösteriler yapmışlar padişah, haremi, İstanbul'daki elçilik temsilcileri ve aileleri ile ileri gelenler huzurunda...Ama 2 yıl sonra 1861'de Sultan Abdülmecit 36 yaşında veremden ölünce bu Dolmabahçe Saray Tiyatrosunda yıkıldığı 1939 yılına kadar bir daha hiç sanat gösterisi yapılmamış...Yerine 1861'de tahta geçen kardeşi Sultan Abdülaziz öyle tiyatro,opera, bale gibi alafranga gösterilere karşı ilgisizmiş...Onun ilgi alanı yağlı ve karakucak güreşleri,at biniciliği,koç ve horoz döğüşleri gibi sportif konularmış...1876'da intihar edince (ya da öldürülüp intihar süsü verilince,rivayet muhtelif bu hususta) tahta geçen yeğeni Sultan 2. Abdülhamit de Dolmabahçe Sarayı ve çevresi pek güvenli bir yer değil endişesiyle (amcası Sultan Abdülaziz devrinde Ali Süavi ve arkadaşlarının Karadeniz'den tekne ile gelip yakınındaki Çırağan Sarayı'nı basmaları tecrübesi ile...) yukarı çok daha güvenlikli ve iyi korunan Yıldız Sarayı'na geçince orada kendisi ve saray halkı için özel Yıldız Saray Tiyatrosu yaptırmış.burasıyla pek ilgilenmemiş...1909'da tahttan indirilince yerine geçirilen kardeşi Sultan 5. Mehmet Reşat'ın da tiyatroyla ve diğer gösteri sanatlarıyla pek alâkası yokmuş.Kendileri boş zamanlarında Eyüpsultan'da Bahariye Mevlevihanesi'ne ya da Ertuğrul Yatı veya Söğütlü Yatı ile Heybeliada'nın arka tarafındaki Çam Limanı'na gider yatı orada demirler,zaten oldukça yaşlı ve hasta olduğu için orada başını dinlermiş...Nihayet 1918'de o da ölüp yerine en küçük kardeşleri Sultan 6. Mehmet Vahidettin geçince zaten 1. Dünya Savaşı felaketi ve yenilgisi içinde Dolmabahçe Saray Tiyarosu'nu kimsenin görecek gözü yokmuş...yapıldığı 1859'dan 1920'ye kadar giderek bakımsızlıktan köhneyen,yangınlar geçiren bu bina 1917 Ekim Devrimi'nden kaçarak İstanbul'a sığınan Çar yanlısı Beyaz Ruslar'ın bir bölümünün burada barınmaları için onlara tahsis edilmiş 1919-1923 arasında...TC.kurulduktan sonra da öylece beklemiş iyice harabeye dönen bina...Nihayet 1939 yılında Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar zamanında tamamen yıkılmış...Daha sonra da 1957-58'de bulunduğu yerden genişletilmiş yol geçmiş...Hikâyesi bu kısaca...
2 notes
·
View notes
Photo
Dolmabahce Saray Tiyatrosu'nun deniz tarafindan görünüsü...Öndeki türbe gibi kubbeli kücük yapi Dolmabahce Bezm-i Alem Valide Sultan Camii'nin avlusunun kösesindeki cami muvakkithanesi...Tepede daha sonra İTÜ Maden Fakültesi olan Gümüssuyu Kisla ve Silahhanesi...
0 notes
Photo
1970'lere kadar fotografin cekildigi yerde TAKSİM BELEDİYE GAZİNOSU vardi...Bu görünen köprü yolun karsi tarafina fazla dolasmadan kolayca gidip gelmesi icin yapilmis.Asagida ise simdi yikilmis olan bu köprü ile 1970'lerde yikilip yerine 1975 yilinda Sheraton Oteli yapilmis.Taksim Gezi Parki'nin Elmadag-Harbiye tarafindaki kösesinde olan eski Taksim Belediye Gazinosu da görünüyor... Karsidaki Divan Oteli 1956'da yapilmis İsleri geregi 1950'lerde sürekli Ankara'dan İstanbul'a gelmek durumunda olan Vehbi Koc kalacak bir misafirhane yapmayi planlarken bakmis 1955'te acilan Hilton Oteli cok iyi is yapiyor o da yakinina bu görülen Divan Oteli'ni yapmis.
1 note
·
View note
Photo
İSTANBUL'DA İDAM EDİLEN MAYMUNLAR Devir III.Murat devri,Osmanlı’nın en şaşaalı yılları.Yavuz zamanında başlayan Kuzey Afrika’daki fetihlerle beraber daha önce İstanbul’da pek rastlanmayan maymunların sayısı hızla artıyor.Maymunlar gemilerde gözcülük yapıyor,direklere kolayca tırmanıyor,keskin gözleriyle kara ya da başka bir gemi gördüklerinde aşağıya haber veriyor. Şehirde çok sayıda maymun dükkanı da var,çoğu Azapkapı ve Galata’da. O dönem İstanbulluların maymun sevgisi gemicilerle sınırlı kalmıyor,zenginler,sıradan insanlar da maymun beslemeye başlıyor. III.Murat’ın favori din adamı Molla Abdülkerim Efendi adında bir zat.Son derece tutucu bir Müslüman,gayrimüslimlerden hiç hazzetmiyor.Daha sonra sultan onu Rumeli Kazaskeri yapacak.Molla,gayrimüslimlere o dönem aşağılayıcı sayılan kırmızı ve siyah giyinme zorunluluğu getirecek,bir gecede Yahudi mezarlığına korsan cami dikecek. Tüm hikaye bu dini bütün mollanın Fatih Camii’nde verdiği bir Cuma vaazıyla başlıyor,molla,ateşli bir konuşmayla ‘’kadınların bu maymunları fena işlerde kullandığını’’ anlatıyor.Cuma çıkışı kızgın kalabalık önde bizim molla,Azapkapı ve Galata’daki maymun satıcılarını basıyor.Tarihçiler o günü ‘’İstanbul’da dalında maymun sallanmayan tek bir ağaç kalmadı’’ diye anlatır. Molla,yakalanan maymunları kendi elleriyle asıyor,iri maymunlar için ayrı idam sehpası hazırlıyor. İstanbul’un maymunlarının hikayesi maalesef bu şekilde sona eriyor,yapılan katliama tanık olan halk o günden sonra mollaya ‘’maymunkeş’’ lakabını takıyor. Tarihçiler,Maymunkeş Abdülkerim Efendi’nin vefatında birçok hayvansever İstanbullu’nun kutlamalar yaptığından bahseder. Maymunlar bitiyor ama bu mollalar bir türlü bitmiyor,400 sene sonra bile aynı şehirde maymunların olmasa bile insanların uçkuruyla uğraşan,’’kızlı erkekli’’ herşeye düşman mollalar hüküm sürüyor,daha da kötüsü ülke yönetiyor.(alinti) İleri okuma için Reşad Ekrem Koçu’nun ‘’Tarihimizden Garip Vakalar’’ adlı kitabına göz atabilirsiniz
1 note
·
View note
Photo
İstanbul Bogazi'ni yüzerek gecen ilk kadin Pakize Tarzi. 1932 Hepimizin bildigi gibi İstanbul Bogazi'ni gecmek hele ki o dönemde ekipmanlarin yetersizligi, kullanilan mayolarin simdi ki kadar vücuda uygun olmamasi da göz önünde bulundurulursa hic te kolay degildi. Bogaz’in ters akintilari basli basina bir sorun olabilirdi. Kisa bir mesafe de degil, yaklasikk 7 kilometreden bahsediyoruz. Fakat bunlar Pakize Tarzi’ye engel olmadi. Pakize Tarzi, babasinin görev yaptigi Halep’te dünyaya geldi. 1918 yilinda İngilizler’in Sam’i isgal etmesi sebebiyle Adana’ya, Adana’da Fransizlar tarafindan isgal edilince Konya’ya tasindilar. Ortaokulu burada bitiren Pakize Tarzi ve ailesi Konya’da cikan olaylardan sonra Bursa’ya tasindilar. Bursa Amerikan Kiz Koleji’nde egitimine devam edip tamamladi. Tıp egitimi almaya karar verince bu kez de İstanbul’a tasindilar. Üniversite’ye girebilmesi icin yasi büyütülen Tarzi, 1932 yilinda Darülfunun’unda tibbiye mezunu ilk kadin oldu ve sonrasinda Profesör Liepmann ile bircok ameliyata girip zorlu tedaviler uyguladi. 1910 yili Halep dogumlu olan Prenses Pakize Tarzi, ülkemizde bircok ilke imzasini atmisti. Hem bir prenses hem de Türkiye’nin ilk jinekologuydu. 1949 yilinda ilk kadin dogum klinigini kuran da Tarzi’nin ta kendisi olmuştu.Nisantasi,valikonagi cad. sonunda sag da klinigi vardi orasi kapansada Sisli'deki klinigi hala hizmet vermektedir.
4 notes
·
View notes
Photo
Galata köprüsü 1930-40'lar "Galata köprüsü istanbul’un iki yakasini birlestiriyor ama o köprüden de öte bir sey, yasayan bir organizma adeta.sadece bir sembol degil ayni zamanda gerceklik. üzerinde yasayan, gecen, calisan, balik tutan insanlar, hayalleri, korkulari ve beklentileriyle birer gercek. bu baglamda köprünün kendisi, yasayan bir varlik." Geert Mak köprü isimli kitabinda Galata köprüsünden böyle bahsediyor. istanbul fotoğraflarinin bas mekani altin boynuzun girisi olta balikcilarinin en gözde mekani tarihe cok taniklik etmis bir cok olayi görmüs eskisi ile yenisi ile tarih acmis tarih kapamis eskilerin köprüsü... istanbul'a gelen insanlarin mutlaka elini köprü demirlerinin üzerine koyarak ve söyle hafif yandan profil vererek resim cektirdikleri olmazsa olmaz güzelliklerden biridir galata köprüsü.
3 notes
·
View notes
Photo
İstiklal Caddesi 1957'ler 1957 caddenin temizligi ve insanlarin kiyafetlerine bakinca aradan gecen 60 yil da sehri istanbul'da nelerin degistigini üzülerek görüyoruz. Göcle gelenler bir dünya sehrine geldiginin farkinda olmayan Anadolu ayak takimi olunca ha İstanbul-ha Berlin hic fark etmiyor.Kendileri degismek yerine koca sehri degistirdiler. 3. kuşaklari bile hala konusmasini ,yürümesini giyinmesini bilmez tipler olarak siritirlar sehri Istanbul'un orta yerinde.
4 notes
·
View notes
Photo
Tünel...1930'lar 1930 Dünya kirizde de 29 krizi Ülke savaslardan cikmis Yoksulluk ama yine de kilik kıyafet günün sartlarina göre bir medeniyet, bir asaliyet, bir özen var daha dogrusu sehirlilik Bu gün iste kaybolan bu ruh Toplumsal ruh , parayla olmuyor !
3 notes
·
View notes
Photo
1926'lar Darülfünun Binasi Istanbul'un insan eliyle yok olan bircok binalarindan biride, Ayasofya'nin yaninda yer alan ve 1933'lu yillarda yanarak yok olan Eski Darülfünun binasi eski İstanbul Adliye Binasi...(1860'larda İtalyan mimar Fossati tarafindan Darülfünun (üniversite) olarak yapilmis.
5 notes
·
View notes
Photo
Cibali sigara fabrikasinda calisan kiz isciler...1900 baslari. Reji İdaresinin Kapütilasyonlar nedeniyle idaresi batili müdürlerin elindeyken usta basi ve posta basilari da İstanbul azinliklardan olmasi tercih edilirmis. Bu kizlarin cogu o senelerde yogun olarak Cibali ve Fener semtlerinde ikamet eden Rum ailelerin ve Balat semtinde ikamet eden Musevi ailelerin kızlariymis önceleri...1.Dünya Savasi sonrasinda dul ve yetim kalan Müslüman ve Türk kadin ve kizlar da calistirilmaya baslamis Cibali Tütün Fabrikasi'nda.. Fabrikada tütün sarar Sanki kendi içer gibi..
5 notes
·
View notes
Photo
Sultanahmet 1940'li yillar. Osmanli kiremitli ,cumbali,pencereleri kafesli ahsap evleri,nispeten daha büyükce konak eskileri, Arnavut kaldirimi yollari tipik Istanbul semtlerin den biri.. Sultanahmet.
2 notes
·
View notes
Photo
Beyazit Görülen cami Süleymaniye...Önündeki kubbeli yapilarin büyügü Kanuni Sultan Süleyman'in,küçügü de Hürrem Sultan'in türbeleri...Solda önünde büyük avlusu ile cadirlar ve barakalar bulunan bina simdi İst.Üniversitesi olan eski Seraskerlik Binasi.Yani Osmanli Genelkurmayi...Burasi 1.Dünya Savasi yıllarında Harbiye Nezareti,yani Savaş Bakanlığı'dır...Uzaktaki beyaz bina Kasimpasa Deniz Hastanesi,caprazinda kiyidaki büyük bina da Kasimpasa'daki Bahriye Nezareti(Denizcilik Bakanligi)ki simdi o bina Kuzey Deniz Saha Komutanligi'dir...eski Unkapani Köprüsü'nun Sishane cikisindaki kavisli duvar da Azapkapi'daki tarihi Halic Tersanesi'nin havuzudur...Fotoğraf Bayezit Yangin Kulesi'nden cekilmis.
2 notes
·
View notes
Photo
Galata Köprüsü ve Yeni Camii 1930'lar Yeni Camii'nin insasina Sultan III.Mehmet'İn annesi Safiye Sultan'in istegiyle 1597 yilinda baslanmis ancak padisahin ölümüyle insaat askiya alinmis, Camii, Sultan IV.Mehmet'in annesi Turhan Hatice Sultan döneminde 1663 yilinda tamamlanmistir.
2 notes
·
View notes
Photo
1950’li Yillarda İstanbul’un İmari ve Tarihi Yarimadadaki Menderes yikimlari halk arasinda “Mimar Menderes” diye animasina neden olmustur. Türk siyasi tarihinde önemli ve sarsici bir döneme imzasini atmis Demokrat Parti, Adnan Menderes yaptigi yikimlari, "Tarihi, ekonomik, kültürel ve turistik önemi olan sairane ifadesiyle bir tasina bin mülk feda edilebilecek bu güzel beldenin imar isini, hü- kümet meselesi olarak ele aldik. Bir kuyumcu titizligi ile tarihi degerler olan yerlerin feda edilmemesine gayret edildi. Yikilan camiler, harap ve zaten tarihi degeri olmayan camilerdi." seklinde beyanda bulunmus İstanbul'un fiziksel cevresini degistirmis, geleneksel degerlere saygili oldusuna dair söylemlerine ragmen, sehri tarihi kent kimliginden cesurca ve fütursuzca uzaklastirarak günümüz siyasetcilerinide tarihi yikima devam etmelerine vesile olmus ve yüreklendirmistir.
2 notes
·
View notes
Photo
Beyazit 1870'ler Simdi İstanbul Üniversitesi Merkez Binasi olan bu genis avlu ve icindeki binalar fotoğrafin cekildigi yillarda ve öncesinde Bab-i Seraskerî denilen Osmanli'nin Serasker Kapisi yani genel kurmay baskanliği imis...Ayni yerin adi 1.dünya savasi yillarindan sonra TC.kurulana kadar Harbiye Nezareti yani Savas Bakanliği olarak degistirilmis...Cumhuriyet'ten sonra bu askeri kurum yeni baskent Ankara'ya tasinmıs ve burasi 1933'e kadar adi İstanbul Darülfününun olan İstanbul Üniversitesi olmus...Alt ortadaki büyük binanin resmi adi 1870'lerde ve sonrasinda İstanbul Muhafiz Dairesi ama halk arasindaki adi iskence merkezi diye bilinen ve adi söylendiginde ürküntü ve korku veren meshur Bekir Aga Bölüğü...Sultan Abdülaziz'i tahttan indiren ekibin basindaki Serasker Hüseyin Avni Pasa ile İstanbul'a gelmis ve alayli yani Harbiye'den yetismemis, erlikten zabit (subay) olmus Bekir Aga(1817-1887)yakin tarihe zalimligi ve gaddarligi ile gecmis...Taa 1860'larda Jön Türkler (Genc Osmanlilar)devrinden itibaren İstanbul'un İsgal yillarinin sonuna kadar 70-75 yil buraya atilanlardan cok kisi iceride ölmüs,sakat kalmis,cok iskence görmüs...İst.Üniv.Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) binasi olarak kullanildi yillarca...
2 notes
·
View notes