mc1189-blog
1189
30 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
mc1189-blog · 8 years ago
Text
havalar soğudu, seversin diye ayrılık şarkıları çalıyorum sana kelimeleri boğazımda...
yutkunamıyorum, ılık ılık akarken şarap gırtlağımdan ismin dudağımda...
kendi halime çekildim ne zamandır, evden dışarı adım atmaz oldum kokun yatağımda...
bir kanepe bir çekyat toplamıştık evi, bir kitaplık bir defter yazmıştık hayalleri, bir soba bir yatak sevişmiştik geceleri bir gitar ve bir şarap getirmiştik mavilikleri...
şimdi yaşanacak şeyler yok, kalmadı eskisi gibi adın yasağımda...
2 notes · View notes
mc1189-blog · 8 years ago
Text
Cennet bahçesinde çok gül yetiştirdim; hepsinden oldum. Gün oldum, güneş oldum Senden oldum gökyüzü Kayboldum; tarumar oldum, Yüzüm soldu, son sözüm
Bir düş kırıklığına koy beni, Senden geçtim değişmedilm Kan ter içinde her yerim “Acıdan geçtim güzelleştim.”
0 notes
mc1189-blog · 8 years ago
Text
ilk defa dokunurken dudaklarına titreyişin hala aklımda hava karanlık, mevsim normallerinden sıcağız ikimizde şarabın taneni sinmiş boğazımıza içimize oturmuş yalnızlık. kadıköy iskelesi, hatıralar, ve birkaç damla yağmur yanımda söylediğin şarkılar huzurun sesi. bir boşlukta geziniyor insanlar kapkaranlık gözler, umut yok ikimize de, avucumuzda yasak aşk; ati'de ölüm var.
3 notes · View notes
mc1189-blog · 8 years ago
Text
Yine de efkarımdan uzak değil bu yollar, Sebepsiz iç çekişlerimin sebebi sen. Gözlerindeki cevhere vuruldum bir kere; Her nefes alışımda ismini üflediğim sen.
Ya sabır, rahman olur, konuşunca sesin Bir hiç gibi, gece vakti, kimsesizim, Eksik olmasın, istemiyorum, belki çetin, Gökyüzünden inen bir nur gibisin.
0 notes
mc1189-blog · 8 years ago
Text
Sanki senin için tüm şiirler,
Tüm şarkılar sana yazılmış,
Seni anlatmış Orhan Veli;
Boğazın suyu sana akıyor.
1 note · View note
mc1189-blog · 8 years ago
Text
beni hatırlayacaksın, bir damla yağmur değdiğine suratına
gözlerin bile değişmiş oysa bir gülüşün kalmış şu ana
yıllar önceye hemde aynı hevesle aynı gülen yüzünün kendini beğenmişliğine, vurasım var; kusasım tüm sustuklarımı... yıllar kayıp; hisler kor olmuş yanmakta ve tüm pislikler o günden beri derdimde. içim içimi yiyor dışım şehrini duymuşsundur; öyle, biraz deli oldum biraz da serseri.
1 note · View note
mc1189-blog · 9 years ago
Text
yıllar önceye varabilirsin birkaç şarkı ile
biraz zaman istedin geçmişinden
ve verdi en sevdiğinden
ömründen çalıp...
0 notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
bekliyorum; anılar biriktirmek için gecelere. bir kaç satır daha okuyabilmek için uykuya direnen gözlerimle; gözlerine bir yol çizip uzak Asya’dan ve olanca sıcaklığı ile bozkırın ruhumuzda bıraktığı derin ize  bir çentikte ben atıyorum. yine yenildim... gözüm gözüne baktı diye, özür dilerim.
0 notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
sen oradan doldur kadehi, ben buradan. soğukluğun yeter;                            buz istemem. bir ilkbahar sabahına uyanalım beraber, gökyüzünü sen giy;                              güneş istemem...
aynı saatte,  aynı kadehle, aynı gök altında;                         farklı şehirde...
7 notes · View notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
neler gelip geçti de şu başımızdan, ses etmedik henüz erken diye zaman; kaybolurken yokuşlar ; kıracağın bir kalbe                              bir de sana ihtiyacım var. düşünürdüm; nasıl içimde sessizse soluğun? avazı çıktığı kadar bağırıyor usum, suçsuzum; sevmek,               beklemenin tam ertesinde bir gün doğumunda,                                 yahut şafak ötesinde. neyine göre kıymet verdik de derdin içinden geçmedik mi sanki;                                           en yüce sevginin? tutup da ellerinden sevgilinin; yeminler etmedik mi bir gece vakti?..
0 notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
güzellik algımı değiştiriyorsun; 
her kadında seni arıyorum
her bulduğumda adın, 
boğulduğum kokun
ve kenar mahallelerinde İstanbul’un
umudumu yeşertiyorsun...
3 notes · View notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
acıtır mı?
satılmışlığın beş para etmezken sokak sokak,
kalbin pas tutarken üstelik Moda İskelesi’nde,
önünden bir kaç satır şiiri ile kürek çeker bir garip.
şehrin en huysuz sokaklarından; en ılımlı salonlarına bir yol var
ellerinde nurdan yapılmış oyuncaklar;
kanatlanmış çocuklar;
üstelik için için sevinmekte.
şimdi öylece kalkıp Avrupa’yı seyretmekte,
ve tüm heybeti ile
Ayasofya’nın minareleri ve şehir ışıkları
boğuldukça derdinden,kaybolup gider...
1 note · View note
mc1189-blog · 9 years ago
Text
üzerine değerken yağmur , nasıl kıskanmam bereketini Tanrı'nın? şimdi şuracıkta ölmek var; hemde kaderine yazılıp yarının... bugün susmak yok; avazın çıktığı kadar bağır, yeter ki inlesin arş-ı ala sesinle! tüm şehir seni dinlesin; yerin dibine girsin güneş, dünyayı aydınlatsın kokun... sarsın dört yanı nefesin, olmasın sensiz bir anım.
2 notes · View notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
eskisinden daha yakın bedenin, ruhuna ulaşamıyorum artık. aradığım etin değil be sevgili; ruhunun zarafeti ve biraz da mantık...
rakı beyazlığı mesela, muhabbetin neşesi, ilk defa gidilen yerin heyecanı, son ada vapurunun telaşı, İstanbul’un arka sokakları örneğin; ne bileyim? belki deklanşör sesi... Ankara'nın kale içi, hatta Kızılay durağı.
velhasıl kelam sevgili, dokunmak değildir aşk hissetmektir asıl olan ve direnmektir hayata görebilmek umuduyla güldüğünü; yaşlanmaktır bir anda...
7 notes · View notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
yıllar sonra adımı duymak güzel; senin sesinden, sesini duymak güzel; hem de ölüm ertesinde..
2 notes · View notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
gökyüzüne yazıyordun hayallerini, sokak lambaları yanmıyor artık. ve kaldırımları kirlenmiş bir şehirde tüketmişiz anıları; sessiz, çaresiz, soğuk ve kurak! tüm şehir sana tutsak; mahrum etme gözlerinden, umarım ki bir sabah gelirsin Türkmeneli’nden...
4 notes · View notes
mc1189-blog · 9 years ago
Text
bir tutsağın hâyâsız düşleri gibi ümidim; ölüm orucunda ruhum, sana aç!..
3 notes · View notes