Tumgik
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Omuzunda hissettiği dudakları karnındaki kelebekleri bile uyandırmıştı. Yarı kapalı gözleriyle gülümsediğini görebiliyordu. “Günaydın. Bugün hiç bitmesin istiyorum.” dedi uykulu sesiyle. Yatakta doğrulup onu bekleyen dudaklara küçük bir öpücük kondurdu. Hiç bitmesini istediği bir an değildi. Asistanına bir kaç gün izin yapacağını önceden haber verdiği için şükrediyordu. Kollarını adamın gövdesine sarıp başını göğsüne yasladı. “Bugün bir planın var mı?” dedi parmaklarıyla oynarken.
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
“Sadece sen ve ben.” diye mırıldandı. İlk defa kendini ağlayacakmış gibi hissediyordu. Ailesi bile ağladığını görmemişti bu zamana kadar. Fakat karşısındaki adam bütün duygularını karma karışık bir hale sokuyordu. Bu karmaşıklığa sıkıca tutunup gözlerinden bir kaç yaş süzülmesine izin verdi. Onu tekrar öpmeye başladığında dudaklarından onu sevdiğini söyleyen cümleler döküldü. Hemde sonsuzluk kadar sevdiğine emindi artık. Öpücükleri derinleşirken içinde biriken arzu ve özlem birbirine girmişti. O an kıyamet kopsa dahi umrunda olmazdı. Üzerindeki siyah ceketini çıkarıp yere attı. Parmakları usulca geniş omuzlarında gezinip kravatından kurtulmaya çalışırken titrediğini fark etse de bunun dikkatini dağıtmasına izin vermedi. Kravatından kurtulup parmaklarını çıplak boynunda ve saçlarında gezdirerek onu derinden öpmeye devam etti. Onu istiyordu. Bu dünyada sahip olduğu her şeyi feda edebilirdi.
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Nefesini dudaklarında hissettiği an dünya ile bağlantısı kopmuştu zaten. Kendini onun dudaklarına teslim ederken sadece ismini sayıkladı. Parmakları kahverengi saçlarına dolanıp kendine doğru çekerken kalp atışları sanki bütün salonda yayılıyordu. Ömrü boyunca kimseyi bu kadar sevmemişti. Kimseyi bu kadar sevmeye layık görmemişti. Kimse tarafından bu kadar sevilmemişti. Ruhu asırlardır onun ruhunu beklemişti. Sıcak dudaklarından ayrıldığında ikisi de nefes nefese kalmıştı. Alnını alnına yasladı. “Her şey bir anda bozulacak diye korkuyorum. Sanki bir sabah uyandığımda her şeyin bitecekmiş gibi. Ama bunu korumak için elimden geleni yapmak istiyorum.” Kelimeler dudağından çıkarken kararlılığını sesine yansıtmıştı. Alt dudağını öpüp gözleriyle buluşmak için başını geriye yasladı. “Yanımda olacağına söz ver. Çocuklarınla tanışmamda da..” Küçük bir kahkaha attı. “Gelecek büyük savaşta da beraber olacağımıza söz ver.”
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
İlk defa duymasa da ne zaman onu sevdiğini söylese kalbi yerinden çıkacakmış gibi oluyor ve yüzü kırmızı kesiliyordu. Ailesi veya arkadaşları bu halini görse tanıyamazdı. Çünkü etrafında onu bu kadar heyecanlandırıp hayatta olduğu hissettiren kimse olmamıştı. Elini kalbinin üzerine koydu ve kalp atışlarını avucunun içinde hissetti. “Bu… Bunu duymaktan asla sıkılmayacağım sanırım. Tabii söylemekten de… Seni seviyorum.” dedi onu izleyen bal rengi gözlerinin içine bakarak. Kollarını boynuna dolarken yüzündeki gülümseme hâlâ silinmiyordu. “Ayrıca evet… Tanışmak isterim. Lakin onlar bunu ister mi? Bu onlar için çok erken değil mi?” Aklına kabullenmeme ihtimali gelince duraksadı. Hiç tanımadığı iki insan tarafından kabullenilmemeyi neden umursuyordu bilmiyordu fakat içinde tarif edemediği his onlarla yüzleşmeye hem korkuyor hemde onlarla tanışmak için can atıyordu. Yüzündeki gülümseme solarken “Sence bunu hoş karşılarlar mı?” diye sordu. Sesindeki tedirginliği ne kadar saklamaya çalışsa da başaramamıştı.
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
“Bu… Biraz…” Duraksadı. Ağzından çıkabilecek her cümle aralarındaki ilişkinin gidişatını belirleyecekti. Hayatı uzun bir süredir geçmişi yüzünden karmakarışıktı. Zhongli hayatına girdikten sonra ise daha da karmaşıklaşmıştı fakat bunu kaybetmek istemiyordu. Bu karmaşa ile iç içe yaşamak ve sevdiği adamın yanında olmak istiyordu. Bitmiş şarap bardağını sehpaya bırakıp cevap bekleyen gözleriyle buluştu. “Öncelikle şunu belirtmek isterim ki sevdiğim adamın aslında ne kadar yaşlı olduğunu bazen unutuyorum. O yüzden şaşırmamam elde değil. Ama belki de böylesi daha çok hoşuma gidiyordur.” dedi g��lerek. Uzanıp elini tuttu. “Lakin bu seni terk edeceğim yada istemeyeceğim anlamına gelmiyor. Bu biraz benim için çok yeni bir durum ve açıkcası nasıl tepki vermem gerektiğini bilmiyorum. Tek bildiğim seni bırakmak istemediğim.” Kollarını adamın beline dolayıp çenesini göğsüne yaslarken hâlâ tepkilerini izliyordu. “Ruhum seni bir ömür sonra tekrar bulmuşken bırakmam.”
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Salona geçtiklerinde üzerindeki gerginliği hissetmişti. Konuşmaya başlamadan Çin’den yeni getirttiği yıllanmış şarabı dolabından çıkarırken gözleri Zhongli’nin üzerindeydi. Kadehlere şarabı doldururken “Hikayenin geri kalanı olduğunu bilmiyordum açıkcası. Ve elbette merak ediyorum ama…” cümlesini tamamlamadan elinde kadehlerle yanına gelip gülümseyerek elindeki kadehlerden birini uzattı. “Buna hazır olduğuna emin misin? Yani anlatacağı şeyleri zorunda olduğun için anlatmandan daha çok bana güvendiğin için anlatmanı tercih ederim.” diye tamamladı cümlesini. Zhongli’yi ilk gördüğü andan beri ona sebepsiz bir güven duygusu vardı içinde. Bakışlarında cümlelerinde hatta dokunuşunda bile onu en iyi tanıyan kişinin sevdiği adam olduğunu hissediyordu. Belki önceki hayatında yaşadıkları ilişki yüzündendi. Yine de yanında güvende hissettiği tek kişiydi ve onunda aynı şekilde hissetmesini bekliyordu.
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Zhongli geleceğini söylediğinde asistanını ve evde çalışanları yalnız kalmaları için izne çıkarmıştı. Baş başa kalabilecekleri her anı değerlendirmeyi seviyordu. O gelene kadar yiyecek bir şeyler hazırlamayı düşündü fakat mutfak konusundaki yetenekleri sevdiği adamınki kadar iyi değildi. Kendini iş hayatına adadığı için evde vakit geçirmeye vakti hiç olmamıştı. Bildiği tek yemek hazır ramen diyebilirdi. Buz dolabıyla kısa bakışmadan sonra dışardan Çin yemeği söylemeye karar verdi. Tam o sırada kapı çalmıştı telaşla mutfaktan çıkarken son kez aynaya bakıp saçını düzeltti ve yüzünde büyük bir gülümseme ile kapıyı açtı. Bedeni sanki kendi iradesini kaybetmişti gibi kollarını onun boynuna doladı. Özlediğini söylerken ki boğuk sesi içini titretti. “Bir an hiç gelmeyeceksin sandım.” dedi. Her baktığında içini ısıtan bal rengi gözleriyle buluşmak için başını boynundan geri çekip gülümsedi. Yanağını okşarken “Umarım bu kadar uzak kalmamızın iyi bir açıklaması vardı Bay Latifi.” dedi sesindeki sakinliği koruyarak. Aslında hiç sinirlenmemişti ailevi yada şirketiyle ilgili meseleleri olduğunu tahmin edebiliyordu yine de ilgisini özlemişti.
[Ninguanng'ın Evi]
Kaç gündür şirketi ve çocukları ile uğraşmaktan sevdiği kadına vakit ayıramamıştı ama bu gün o gündü. Herşeye biraz mola verip sadece dinlenmekti. Ninguanng'ın kapısını çaldı dikkatlice. Üstünde her zamanki gibi pahalı takım elbisesi vardı. Ninguanng kapıyı açtığı gibi ona sarıldı. Sanki kalbindeki boşluk kapanmış gibiydi. Sadece "Seni çok özledim." Diyebilmişti.
15 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Görüntüleri daha ayrıntılı incelemeleri için odasındaki projeksiyona yansıttı. Görüntüleri tek tek açarken öldürülen kızın görüntüleri her seferinde içini daha çok parçalıyordu. Bir işçisini bile koruyamamış olması büyük bir zayıflık hissettiriyordu. Görüntüleri geçerken “Bu görüntülerin aynısını daha önce Japonya seyahatimde de gördüm. Bir tapınakta aynı şekilde öldürülmüş keşiş vardı.” dedi titreyen ses tonuyla. Japonya’dan aldığı görüntüleri açıp benzerliklerini gösterdi. “Bu olay ile normal polisler ilgilenirse hiçbir sonuca ulaşamazlar. Size söyleyeceğim şu Lucifer’ın çocuğu doğduktan sonra kıyamet senaryoları başladı ve üstü kapatılmaya çalışılıyor. Ama asıl problem Lucifer’ın müridleri artık kendilerini belli etmeye başladı ve burnumun dibine kadar girdiler. Bu olayı bütün ırklar bir araya toplanıp konuşmamız gerekiyor ama onun öncesinde bunu kimin yaptığını bulmanızı rica ediyorum.”
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Keqing’e güveni tamdı. Senelerdir onunla birlikte çalışıyordu fakat Zhongli’nin söylediklerini de kulak ardına atamadı. Gerçekten haklıysa ve senelerdir yanında yetiştirip her şeyini paylaştığı asistanı aslında en büyük düşmanıysa. Böyle kritik anlarda kimseye güvenmezdi ama Keqing’in böyle bir şey yapmasına hem anlam veremiyordu hemde kalbi izin vermiyordu. Ona güvenmeyi çok uzun zaman önce seçmişti. Zhongli’nin tanıdığı avcı gelene kadar kamera kayıtlarını izlemişti. Görüntülerde belli bir kısmın kesildiği belli oluyordu ama katilin unuttuğu bir şey vardı. Hiçbir görüntü tam anlamıyla silinemezdi. Görüntüleri Dharma şirketi için çalışan bilgisayar mühendisi bir arkadaşına göstermeyi düşündü. Bu arkadaşını Keqing bile tanımıyordu bu yüzden kimseden şüphe etmediğini belli ederek katili daha kolay bulabilirdi. Adam görüntüleri çözebilmek için direkt şirkete gelmeyi kabul etmişti ve kimsenin haberi olmadan işini halledecekti. Arkadaşıyla görüşmesi son kapının çalmasıyla son bulmuştu. Saatlerdir onu sessizce izleyen sevgilisiyle göz göze gelince gülümseyerek teşekkür etti. Kapısı açılınca asistanı avcının geldiğini haber verince hemen içeri almasını söyledi. Gelen avcıyı karşılamak için ayağa kalktığında Zhongli’nin yanına geçip elini tuttu. “Hoş geldiniz.” dedi içeri giren adama. @aidanblackwell
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
“Bu çok iyi olur. Bir an önce çözülsün istiyorum.” Masasından kalkıp karşısındaki koltukta oturan adamın yanına gitti kollarını beline sarıp yüzünü boynuna gömdü. Her nefes alış verişinde kokusunu kolayca içine çekebiliyordu. Onun yanında olması bile dünyalara bedeldi. “Her şey için ne kadar teşekkür etsem az.” Adamın kahverengi saçlarıyla oynarken Keqing hakkındaki söylediklerini düşünmeden edemedi. Yüz yüze geldiğinde hâlâ saçıyla oynamaya devam ediyordu. “Keqing ile senelerdir çalışıyorum ve göründüğünden daha cana yakın biri yada en azından bana karşı öyle. Ayrıca onun dışında güvenebileceğim kimse yok burada. Sen neden böyle düşündün?”
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Tumblr media
@zhonglithemorax
1 note · View note
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Polisler ofisten ayrılırken kendi ofisine geçmişti. Rapor verirken zorlansa bile dışarıya belli etmemek için bütün sakinliğini korumaya çalıştı. Zhongli ve asistanı dışında kimse kalmayınca kendini koltuğa bıraktı. “Şu dediğin Aidan ona ulaşabilir miyiz bugün içerisinde. Kendisiyle kişisel olarak görüşmek istiyorum. Şirketimde bir başka kurban daha görmeden bunun önüne geçmeliyim.” Asistanının bakışları Zhongli’ye kayınca ona doğru döndü. “Giriş çıkışların görüntü kaydını bulabilir misin? Eğer en ufak bir ipucu bile bulabilirsem her hangi bir büyü veya efsun kalıntısı bile işimize yarayabilir.” Kadın geldiğinden beri normalden çok rahattı. Bunu olayın şokuna bağlamıştı. Herkesin vereceği farklıydı sonuçta. “Ayrıca bir süreliğine evime taşınabilirsin. Seni de kaybetmek istemiyorum.” Asistanı teşekkür edip odadan çıkınca Zhongli ile baş başa kalmıştı. “Seni de meşgul ediyorum. Aslında kendini bundan uzak tutman senin içi daha iyi olur. Senin güvenliğin herkesten daha önemli.”
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
“Hayır problem çocuk bile değil. Fotoğraflarda gördüğüm öldürme şekli Japonya’da gördüklerimle aynı. O çalışan bir kurbandı sadece. Bize Lucifer’ın her yerde elinin olabileceğinin gösterildiği bir kurban.” Şirketin önüne vardıklarında gazeteciler doluşmaya başlamıştı. Şöför bu yüzden yer altı garajına park etmişti. Arabadan inerken güvenlik görevlileri karşılamıştı. Kendini onlardan daha iyi koruyacağını bilse dahi dışarıya karşı güvenlik önemlemleri olduğunu belli etmeliydi. Asansöre bindiklerinde polislerle yapacağı konuşmayı düşünüyordu. “Onlara bildiklerimin hepsini anlatsam bile bu onları boyunu aşar. Asıl gölge avcılarıyla görüşmem gerek asıl. Kurbanlar çoğalacaktır. Önlemlerini almalılar. Chinatown’da yaşayanlar için sıkı bir güvenlik oluşturmam gerekecek.” Baş ağrısı çoğalmıştı. “Ne tarafa yetişeceğim bilmiyorum.” Güvenlikler açılan kapıdan önden doğru çıkıncaya kadar geldiklerini fark etmemişti. Ofisine giden koridor polislerle diziliydi. Olay yerini direkt görmek istemiyordu ama kendi ofisinin tam yanındaydı. “Bayan Qixing sizinle özel olarak ofisinizde-“ adamı geçip olay yerine girdi. Asıl görmek istediği iş yerinde öldürülen kurbandı. Genç kız orada gözlerinin önünde ve duvara çivilenmiş haldeydi. “Bu… Çok acımasızca.” diyebildi sadece. Gözleri dolmuştu. Bir çalışanlarının hepsine değer veriyordu ve özenle seçmişti hepsini bu zamana kadar. Bu kız da onlardan biriydi ve ailesinden birini kaybetmiş gibi hissettiriyordu.
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
“Yalan söyleyemeyeceğim. Yanımda olmana ihtiyacım olacak.” Eliyle ağrılar giren başını ovaladı. “Güne çok güzel uyanmıştım. Böyle bitmek zorunda mıydı?” Derin bir nefes bırakırken karşısında onu sakinlikle izleyen adamın elini tutup sıktı. Onun vereceği desteğe her şeyden çok ihtiyacı olacaktı. “Hızlıca bir şeyler giyip çıkarım.” dedi ve merdivenlere yönelip geçen gece beraber kaldıkları odaya çıktı. Yanında getirdiği valizden siyah bir takım çıkardı ve Zhongli’nin ütülenmiş gömleklerinden birini alıp hızlıca giyindi. Her şeye rağmen medya önünde zayıflığı göstermemeliydi. Saçını düz bir at kuyruğu yaptı. Siyah topuklu ayakkabılarını giyerken adamın arkasında onu izlediğini biliyordu. Aynı şekilde onun hazırlanmasını beklerken telefonundan haberleri incelemeye başladı. Hâlâ haber yayılmamıştı ki bu çok iyi bir şeydi birde gazetecilerle uğraşmak zorunda kalmayacaktı. Avukatına çok acil bir şekilde tanıdığı avcılarla görüşmesi için talepte bulundu çünkü olay sıradan bir cinayet değildi. Telefonu kapatıp Zhongli’ye döndü. Tam anlamıyla mükemmel görünüyordu. Nasıl her zaman böyle göründüğünü sorgulayamıyordu artık. “Teşekkür ederim. Yani yanımda olduğun için.” Odasındaki büyük koltuğa gidip oturdu ve onunda yanına oturması için işaret etti. Soruşturmaya gitmeden önce bildiklerini açıklamalıydı. “Gitmeden önce anlatacaklarım var aslında bugün toplantıda anlatmayı düşünüyordum ama olay birden çok ciddi bir boyuta geçti.” Adam yanına oturunca usulca elini tuttu. “Öncelikle yaklaşan savaşın uzun zamandır farkındayız lakin olay sadece bir savaş değil. Geçen sene Lucifer’ın çocuğu olacağına dair bir dedikodu çıkmıştı hatırlıyor musun? Kimse inanmayıp geçiştirmişti. O çocuk gerçek ve yakalanan deccal’den sonra inen mesih o. Japonya’ya gittiğimde keşişlerle görüştüm. Çocuğun doğduğu gün kiliselerdeki heykeller yıkılmış. Bunu bir kaza süsü vererek geçiştirmişler ama sadece o da değil keşişlerin kaldığı tapınakları da yılanlar basmış. Hepsi zaten Lucifer’ın alametleri buna asla şaşırmıyorum ama asıl problem kıyameti onun çocuğunun yönetecek olması. Kendine müttefik topladığını öğrendim. Olay Archon’lara ulaşmadan araştırmak istedim lakin anlaşılan şimdiden işlerime bulaşmaya başladılar.”
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Çayını bırakıp onu gülümseyerek izleyen adamın yüzünü ellerinin arasına aldı. “Üstünden geçmek istediğim çok şey var lakin parti şu an en son sırada.” dedi gülerek dudaklarından öperken. Bu anın bitmemesi için her şeyini feda edebilirdi. Lakin bu mutluluğun çok kısa süreceğini telefonunun ısrarlı çalışından anlayabiliyordu. Zorla da olsa masadan kalkıp salonda bıraktığı telefonunu almaya gitti. Arayan asistanıydı. Onu rahatsız etmemesi için özellikle uyarmışken sabahın köründe araması hiç normal gelmiyordu. Telefonu açınca asistanı hıçkırarak bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. “Sakin ol ve tane tane anlat. Ne demek biri öldü?” Zhongli konuşmayı duymak için yanına gelmişti. Onunda duyması için telefonu hoparlöre aldı. “Dün gece pazarlama ekibinden Yuujin adında genç bir kız ölü bulundu efendim. Ama bu hiç normal değil… Görselini size atıyorum. Bu tam anlamıyla katliam.” dedi sesi titreyerek. İçini bir korku sararken bakışları yanındaki adamla buluştu. “Birazdan yola çıkıyorum. Polisler orada mı?” diye sordu sessizliği bozarak. Adam elini tutarken derin bir nefes aldı. “Hala soruşturma yapıyorlar ve kamera kayıtlarını inceliyorlar. Efendim buraya gelmelisiniz.” dedi asistanı. Elleri titriyordu. Yüksek güvenlik önlemleriyle korunan bir şirkette özenle seçtiği çalışanların biri öldürülmüştü. Asistanı fotoğrafı atınca tüyleri diken diken olmuştu. Geçen hafta Japonya’da gördüğü simgenin aynısıydı. Kanla çizilmiş bir pentagram ortasında öldürülen çalışanı duvara çivilenmişti. Telefonu kapatıp yanındaki adama döndü. “Gitmem gerek.” dedi.
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Çayını karıştırırken gece gördüğü rüyaları düşündü. “Guizhong’un rüyaları olmasaydı daha rahat uyuyabilirdim. Onun dışında geçirdiğim en iyi gecelerden biriydi.” dedi gülümseyerek. Uzanıp yanağından öptü. Normalde Zhongli ile beraber kaldığı zamanlarda bu tür rüyalar görmüyordu. İlk defa eski bir anısı tekrar rüyasına girmişti. “Bu sefer savaştan öncesini gördüm. Şehirleri korumak için neler yaptığını gösterdi. Neyi hatırlatmaya çalışıyor bilmiyorum ama bugünkü toplantı da değineceğin konuyu hatırlatmış oldu.” Gelecek yeni savaş için bir plan yapmalılardı artık. Japonya’ya asıl gitme nedeni yeni gelecek savaş hakkında bilgi toplamaktı. Şimdilik bunu düşünerek kahvaltısındaki huzurlu ortamı bozmak istemedi. Rulo omletinden bir parça alıp ağzına attı. “Kesinlikle yediğim en iyi üç omlet içerisine girer. Eğer böyle lezzetli şeyler yiyeceksem her sabah kahvaltı isteyebilirim.”
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes
ladyofjadechamber · 2 years
Text
Karşısında sanki Liyue kurucusu Rex Lapis yada bir Archon değil de küçük bir çocuk vardı. Onun bu hallerini sadece kendisi görebildiğini biliyordu ve bu tarif edemeyeceği kadar mutlu ediyordu. “O zaman siz hangi vakit isterseniz gideriz Bay Latifi. Ve evet sizin hazırlayacağınız kahvaltıyı büyük bir zevk ile yerim.” dedi gülerek. Etrafına üzerinde yattığı yumuşak çarşafı dolayıp yatakta doğruldu ve dizlerinin üzerine oturunca onunla aynı hizaya gelmişti. Onu hızlı bir şekilde öpüp yerden dün gece attığı uzun gömleğini aldı ve çarşaftan kurtulup üzerine geçirdi. “Ben kısa bir duş alıp ve şu karmaşık saçları bir yola getirip geliyorum.” dedi ve koşarak kişisel odasındaki duşa girdi. Yanında kaldığından beri çoğu zaman onun eşyalarını kullanıyordu. Banyoda her şey şaşılmayacak şekilde her şey siyahtı. Kısa bir duş alırken onun şampuanını ve duş jelini kullanmıştı. Şirkete gittiğinde onun gibi kokacağını bilse de umursamamıştı. Duştan çıkıp saçlarını bir havluyla sardı. Üzerine ince bir gecelik geçirip aşağıya indi. Adam hala mutfakta uğraşırken yaklaşıp arkasından sarıldı. Bu manzarayı bir çok kafasında canlandırmıştı ama hiçbiri gerçeği kadar huzurlu değildi. Omzuna bir öpücük kondurdu. “Yardım edebileceğim bir şey var mı?”
[Latifi Malikanesi]
Gözlerini günışıkları ile açtı. Kesintisiz bir uyku çekmişti. Çıplaktı ve saçları önüne düşmüştü. Yanındaki Ningguang'a doğru döndü. Cildi bir güneş gibi parıldıyordu. Beyaz saçları karışmıştı. Zhongli bunun tatlı olduğunu düşündü. Siyah elleri ile onun beline sarılıp çıplak omzuna birkaç öpücük kondurdu. Ningguang'ın kıkırdadığını duyunca kendiside ona katıldı. Son kez boynunu öptükten sonra "Günaydın." Yeni uyandığı için sesi boğuktu. @ladyofjadechamber
24 notes · View notes