Text
Ozan Deniz Sarıtop Sözleri
Ozan Deniz Sarıtop Kürt asıllı Filozof ve Şairdir. 05 Mart 1982 yılında Diyarbakır'ın Kulp (Pasur) ilçesinde doğdu. Sözcükler anlamını yitirmez, insanlar anlamını yitirir sözcüklerde. Yalnızca sevgidir bağı çözülmeyen tek sözcük, yeryüzünün kalbinde. Her ihanet, kendisine bir soykırımdır. Sizler beni seveceksiniz diye, kendi doğrularımdan vazgeçecek değilim. İnsanın kendisine yalan söylemesi ile başlar, insanın kendisine ihaneti. Biliriz ki, güneşin her gün doğup battığı yerdir; insan yüreği. Şiir işitilmiş mısralarda, güneşi öpebilirim. Aşk, bir yeryüzü ayetidir. Düşüncenin kendi sınırları dışına takip durması felsefede “bilgelik” bilimde ise “delilik” bulgusu ile adlandırılır. Asıl sorun şudur ki düşünemediklerimin bir gün bana ayak bağı olacağından duyduğum korkudur. Aptalların hayat boyunca elde edecekleri tek iş, kukla ustalarına birer kukla olmaktır. Her şiir şairde eksik bir yarım başlangıçtır. Bu yüzden bütün şiirler akraba evliliklerinin kurbanıdır. Amansız bir hastalığın pençesinde katılaşan ve işlevini yitiren kelime harcı, ancak konuşmak kültürüne hakim olan halkın diliyle iyleştirilebilir… Basit insanlar için basit bir gerçeği dile getirmek istiyorum; “işgal edilmiş hiçbir zihnin, Tanrı’sı yoktur.” Düzeni tasdik etmeyen ama düzenin içinde, düzenin yasalarıyla yaşayan insanların varlığından daha büyük bir tehlike yoktur. Açlığın bok kokan siyatiğinde, yoksulluk hiç kimsenin kaderi değildir. Dünyanın iklimi değişmedikçe , hiçbir kanun aklın adalet değirmeninde öğütülecek kadar; temiz, vicdani ve ahlaki değildir. Siz; bu ülkede barışı sağlamak için, bize karşı her gün yeni bir savaş taktiğini geliştiriyorsunuz. Biz ise; bu ülkeyi bölmek için, kapılarınızın önüne her gün bir demet çiçek bırakıyoruz. Sizin birçok şey bilmeniz benim hiçbir şey bilmediğim kadardır. Umut; bazen zamanı geri saran içimizdeki çocuğa, uzun bir yolculuk etmektir. İnsan olmanın olurunda; hak ve adalet; insan olmanın onurudur. İnsan korkuların mayasında siyah bir yalnızlıktır. Sabrın serabı var, derinmez. Kalbim sır kapılı gök kubbe, yalanın sıratında öğrendim doğruyu. En son sözü şiir söyleyecekti şayet öldürülmeseydi şair. Acılar çoğunluk ve çaresizliğimize gebe, kimsesiz değiliz ALLAH'ı bildiğimizden. Her yol küçük adımların varisidir, her küçük adımlar bir yol biçimidir. Benim şiirim bütün yeryüzüdür. Kendi gerçeğinin ayak izinden, tanır insan; adalet terazisini... Her suç kaderin cilvesine karşı bir propagandadır. Öfke kudurmuşsa vakitsiz, büyük ihtimalle pek yakında bir cenaze merasimi var. Kırık bir vazoda bir su çiçeği, hayatın sır gibi saklanan acı gerçeği. Küresel bir yalnızlık kaplamış insan ruhunu. İnsan, iliklerine kadar; twitter, facebook!... Onun aklı üçüncü şahısların aklıydı, bu yüzden sevdiğinden sevgini hep sakınırdı. Gözlerinin sükûnetinde susmuş sana birikiyorum... Saklı kaldığım düş ceketimin sol cebinde eski bir vesikalıktır şimdi... Hatırası demlenen eskilere dair ne varsa göç büyütür kavlimize... Hiçbir uzaklık; ne sana duyduğum nefretin yalancısı, ne içimde hâlâ kor bir ateş gibi yanan bu hazin aşk'ın yabancısı... Ki ben, kalbimin hüküm geçmediği bir sevginin yarasında, gül tohumlarını ektim. Orada, hüzün gözyaşlarıyla yeşerttim kaderimin ilkbaharını... Onun bakışlarıyla yüreğime serpilen masumiyet, bütün takvimlerde aranılan kayıp bir ilandı. Ölümün toprağında ekin biçilmez, öldürülenler süt kokuyorsa hele... Öleceğimiz var ! kısacık aşklar bile, artık sığmıyor hayatımıza....
Siyaset, yalan üretiminin yapıldığı imalathanedir. Meclis ise, bu yalanları halkın anlayacağı ve yutacağı dilde; halka açık bir şekilde sergilendiği, devletin; "açık artırma" pazar alanıdır. Kendi vicdanını sorgulamayan her toplum, çürümüşlüğün son halkasıdır.
Aklının dizginlerini iyice tut ki; fikirlerin, evrenin tüm boşluğunda; yıldızlarla beraber halay çeksin.
10 notes
·
View notes
Text
Dicle Türküsünün Sesi - Mehmed Uzun
Dicle’nin ikizi Fırat’ın sesi olmadan duyulmaz kuşkusuz. İki nehir, iki ses birbirini tamamlıyor ve tek ses oluyor; Mezopotamya’nın kaderinin sesi. Mezopotamya’yım ben; Damarlarım su ve nehir, Hayatım kavga, mevzum kan, Dilim edebi, sözüm ebedi. Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman, kadim nehrin kenarında Nemrud’un zihninde, Yunus’un ruhunda, Tufan ülkesinde İbrahim’in yüreğinde. Açın mukaddes kitapların sayfalarını, Açın yaşayan ruhların kapısını, Oralardayım ben, Orada yankılanıyor sesim. Dinleyin beni, Güneşten ve felaketlerden kavrulan toprağın sesini dinleyin. Tohumum, doğumum, açan tomurcuğum, saadetim, arzuyum, sevdayım, hepsiyim ben. Ateşim, yangınım, yıkılışım, nefretim, düşmanlığım, hepsiyim ben. Bütün köklerimde, yanık toprağın bütün derinliklerinde, Her şey benimle başlar, benimle söner her şey. Gün vardı, hasretim bir damla yağmur, Serin bir gün, gür bir ses, berrak bir avaz, Görkemli buğday başakları, arpanın, darının. Hasretim dut ağacının yaprağında bir damla su. Palmiye ağaçlarında, rüzgârsız hurma ağacında, sessiz. Harabelerde ot bitmiyor, Telli turnalar ötmüyor, leylekler yuvasız, Geceler kara, günler ağır; Yanık toprağın sesine kulak verin, Çığlık, göğsümde ölüm kılıcı gibi yangın; Paslı mızraklar, kılıçlar, hançer ve oklar, Hepsi yüreğime saplı. Ve ben sessiz, mezarsız, başucumda taş yok. Nerede Semiramis bahçeleri, Sanherip bağları nerede? Sargon’un sarayları, Sardanapal sokakları, Nabopolasar burçları Nerede Nabukadnezar yazlıkları, Nerede İskender’in kanalları? Kulak verin Fırat’ın ağıdına, haykırışına Dicle’nin... Ben ağıdım, havar, havar. Sesim ben, devir ve devranlardan Harabelerden yükselen yankıyım ben. Toprağın öfkesi, kanın intikamı, Zamanın hükmü, dönemin fermanı, Dünün, bugünün adıyım ben, Dağlar ülkesinde, Çöl ülkesinde, nehirlerin ülkesinde, Dengbêj’lerin kelamıyla sonsuza kadar yaşayan. Mehmed Uzun
70 notes
·
View notes
Text
Ters Düşünce - Rojen Barnas
Bağlamasalardı Eşekleri eşeklerin yanına Ve köpekleri bekçi yapmasaydılar Köpekler ahırı korumasaydı Ve salınsaydı eşekler dışarı O zaman kurtların keyfine diyecek yoktu Bağlamasalardı Eşekleri eşeklerin yanına Allah âlem Ne çifte atmasını öğrenirlerdi Ne birbirlerine alışırlardı Ne de eşekliğe Kim bilir belki de birazcık İnsanlığı öğrenirlerdi Rojen Barnas
4 notes
·
View notes
Text
Kaçıyorum - Cegerxwin
Sevgili dost, ağlama, aslan yatağıdır dağlar. Yiğitlerin kelleleriyle örülür kurtuluşun duvarları. Zorla, savaşla, güçle elde edilir yüceliş. Boyun eğen esirdir, haydi, yücelere çıkalım. Özgürlüğün sarayı çok yüksekte, yücelerdedir. Kellelerimiz için iki yer vardır yalnızca. Esirliğin kirinden pas tutmuş hançerim. Kimse kansız kavuşmamış özgürlüğüne. Derin koyaklarda uyusan bile, karabasanlar görürsün. Keder kalır sana, korkaklık yorganını çekersen başına. Bizler sağ ve yiğitken, düşmanın bağımızdan yemesi ayıp değil mi?
Cegerxwîn
8 notes
·
View notes
Text
Her Zaman Dilberi İsterim - Ahmede Xane
Benim arzum be hey dilber!ikiyüz ilim edeyim ezber Alem tutkun halhallara onlar beni deli divane eder Amaçlarım beyler,ne mal ne de evler Sözde bilim amaç değil,abdal edip mağdur eder İstek,hayranlık ve yokluklarla aydınlığı edindik Viranede kayıp hazineyi fallara elde ettik Rimellerle şad eyledik gamlı gönülleri Yaşlı kadın dengi hürleştirdik ay yüzleri Elimdeki Semerkand kağıdında gördüm hitabını Kufi hatlar,Hindu benler güzellikler kitabını Sevgi,güzellik hatlarıyla mühürlüdür Allah û ekber Gönül sultan,veli bilgin onu okur ezber Sultanın kalbinde taht kuranın gönlü Rahman deryasıdır Xani gibi cahil,bilimsiz değil hoşgörünün sevdasıdır Haller heberdarı,dilber yüzde sonsuz hazırdır Görünmezde gören gözdür halden anlar safi nazdır Ahmedê Xane
7 notes
·
View notes
Text
Öpücükler Gömdüm Bir Vadiye - Arjen Ari
ağacın gövdesini sarmış ateş ve dans ediyor etrafında ne yapmıştı suçu neydi meşe ağacının? benimle birlikte o da savaş istememişti benimle birlikte çocuklar, benimle birlikte o çiçek ve o körpe kız… ki, boynubükük kaldı ardımda ve bağlı… gözyaşı aktıysa savaş akıttı ve kan püskürttü çiçeğin yaprakları yıldız yeli mi yıktı güvercinin yuvasını, sevgi bir tarafta kaldı, öpücükler öte tarafta? kire bulandı arzular ve bir prensin düşlerini çaldı bizden savaş bir yörede aynı köyden düşman da olsak ayrışmazdık bir kavme ilişmezdi düşamanlığımız ne zaman olsa barışırdık bir bayram sabahı, bir arefe günü… şiire uydum ben de çobanın kavalına kulak kesildim sevgiyi arzulu bir mendille savurdum ve öpücükleri bir vadiye kaldırdım… bir vadiye gömdüm öpücükleri o vadi ya geliyê elî ya da cudî vadisi susuyor, sevgiyle bekliyorlar öpücüklerim orada hükmü kalkarsa savaşın, silahlar susarsa eğer savaşçılar inerse dağlardan onların arasında olacağım karşılamaya gelmelisin beni, mutlaka ki sana sarılayım dağ niyetine… savaştadır şimdi benim gibi şiir ne zaman süzerseniz kavramları kandan acılardan mısralar, matemlerden dörtlükler o zaman okuyun bu şiirimi o zaman aşk sızacak bu şiirimden… Arjen Arî
11 notes
·
View notes
Text
Kırlangıçlar - Mehmed Uzun
Kırlangıçlar, ahır damları, dut ağaçları, incir ağaçları. İbriklerle kaya oyuklarına kırlangıçların suyunu döken yaşlı kadınlar. Kırlangıçlar, yüksek serin yaylalar, her dem yeşil ormanlar. Avluları geniş, eğri kemerleriyle hanlar, kervansaraylar. Dereler, göller, pınarlar ve derin kuyular. Ve nehir, sabah ve akşam vakti güneşin sarı ışıklarına boğulan Dicle nehri. Ve sularına batıp çıkan kırlangıçlar. Kırlangıçlar ve sesleri: viç viç viç viç. İnsana bir mucizeyi hatırlatan sesler. Zamanın perdesiyle, Külün ve tozun perdesiyle kaybolmuş şehirler. İçinde ne bitki, ne de hayat var. Ve o, onun sesi, kaybolmuş şehirlerin üzerine yükselen höyüklerin tepesinde. Ve onların viç viçleri. Yanmış, yıkılmış bir kale, duvarının yarıklarında Artık yılanların, çıyanların, akreplerin dolaştığı, baykuşların öttüğü. Yıkılmış bir evin avlusunda Otlar boy atmış. Avludaki kurumuş kuyunun taşları arasında Rengârenk çiçekler açmış. Ve o, onun sesi, ötüşü onun. Bir ana ve bir çocuk. Kılıç sesleriyle kesilmiş bütün seslerin ardından Onların sesi, meydana gelmez mucize. Anne ve çocuk, birbirini kucaklamış, üst üste. Samanlık. Saman ve ot kokusu. Kan kokusu. Önce ses, inilti, ah çekiş, Sonra gözler, bakış. Kaşlar, kirpikler. Gözbebekleri. Kan içinde. Yara, kan, acı. Annenin eli çocuğun yüzünde. Kan, sadece kan. El kanı temizliyor. Ancak yine kan. Ancak seste, çocuğun ağlaması, erkek çocuğun iniltisi. Hayat, her şeyden sonra yine hayat. Kılıç darbesi, ölüm, kan ve hayata dönüş. Kana rağmen, göz açılıyor. Bir kez, iki kez. Kara bir perde ancak bir tutam ışık Karanlığın içinden. Karanlık, aydınlık. Aydınlık, karanlık, Suyun dalgaları üstünde sallanan bir kelek misali, Bir karanlığa doğru, bir aydınlığa. Kucak, annenin sıcak kucağı, yumuşak, derin. Islak kucak, kan sızıyor, Nefes, koku, bir annenin sıcaklığı. Hareket, önce eller, sonra kollar, omuzlar, ayaklar, bütün beden. Yavaşça, usulca. Hareket, bir kez, iki kez... Samanlık, saman, ahır, yoğun bir sessizlik. Ne koyun sesi, ne insan. Hareket, yerde, samanın üstünde. Aydınlığa doğru, açık duran kapıya. Kapının önünde, yerde, sırtüstü. Anne ve çocuk, birbirini kucaklamış, Kanın içinde. Aydınlık, güneşin sıcak ışıkları. Koku. Toprağın kokusu, otların, çiçeklerin, reyhanın. Ağaçlar, çalılar. Hafif bir yel, Etrafta, ağaçların dalları ve yaprakları arasında, Yarılmış, kesilmiş yüzün üstünde. Kızıl ışıklar, kandan kıpkırmızı yüzün üstünde. Gökyüzü. Masmavi. Üstünde beyaz yumaklar, yün yumakları gibi Yeni bir gün, yeni bir aydınlık, yeni bir soluk. Ancak ne bir ses, ne bir nefes, ne de bir seda. Ne çoluk çocuk, ne kadın erkek, ne de yaşlılar. Ne tavuk horoz, ne koyun kuzu. Tam o zaman. Bir başına, ağaçların üstünden, Köyün çeşmesine doğru, suya doğru. Yabancı, göçmen, misafir, Küçük, nazlı, narin. Siyah beyaz. Kuyruğu çatal. Ancak o, onun sesi. Viç viç viç Kırlangıç. Mucize. O an kırlangıcın sesi, hayatın sesi... Mehmed Uzun
14 notes
·
View notes
Text
Gün Gelir - Ozan Deniz Sarıtop
Gün gelir Umut, toprakta bir tohum gibi Filiz verir Yeşerir, büyür Kök salar dünyanın dört bir yanına Gün gelir Kalpte aşk, yürekte vicdan Buluşur insanla yeniden... Ozan Deniz Sarıtop
8 notes
·
View notes
Text
Darp - Şerko Bekes
Bana göre Şiirin ve çivinin Başı birbirine benzer, İkisinin de, Sivri uçları dalınca derinlere, Şiirin üstünde acının Çivinin üstünde ise çekicin izleri kalır. Şerko Bekes
7 notes
·
View notes