itsyalcin
itsyalcin
İsimsiz
277 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
itsyalcin · 2 months ago
Text
Eşimin Değişimi (1)
Adım Selim 34 yaşındayım. Eşim Melisa 28 yaşında. Üniversitede tanıştık. Uzun bir kaç yıllık flört döneminin ardından evlilik kararı aldık ve evlendik.
Melisa kapalı tam bir sofu aile kızıydı. Eşimin ilk erkeğiyim, benden önce seks ilişkisini geçtim, uzun süreli bir flörtü bile olmamış. Benim hayatım biraz hızlı geçti. Tam bir fırlamaydım. Alkol ortamı, seks ortamı çok oldu. Bir çok kız arkadaşım ya da fuck body ilişkim olmuştur.
Bunların hepsini de aşık olduktan sonra günah çıkarırcasına, en ince ayrıntısına kadar Melisa'ya anlattım, hepsini bilir. Üstünkörü yaşadıklarım anlattığımda sessizce beni dinlemiş, sonunda da,
“Aşkım benden önce yaşadıkların beni ilgilendirmez. Yeter ki bundan sonra beni sakın aldatma, ölürüm. Hem birimizin tecrübeli olması daha iyi bence…” demişti.
Dediğim gibi eşim kapalı ve baskıcı bir ailede büyüdüğü için evlenene kadar hiçbir şekilde ilişkiye girmemiştik. Sadece yüzeysel dokunuşlar ve öpüşmeler hariç… Fırtınalı geçen gençlik dönemimden sonra Melisa ile yaşadığım dinginlik ilaç gibi gelmişti bana, umursamamıştım benimle yatmamasını…
Ancak evlendikten sonra bekaretini bana veren masum eşime seksi ben öğrettim diyebilirim. Fakat utanmasını bir türlü atlatamamıştı. Seks yapacağımız zaman bütün ışıklar kapanırdı. Karanlıkta ne yaptığımızı bilmeden… Ön sevişme yok, yalamak yok... Seks olayını oldu bittiye getirmeye çalışırdı. Çoğu zaman da işimiz yarım kalırdı.
Ben daha önceden hastalık geçirdiğim için geç gelme problemim vardı. Penisim de biraz büyük olunca tamamını içine alamadan kasılıp kalır ağlardı ve sonuç hep hüsran…
Bu uzun zaman böyle devam etti. Baktım böyle gitmeyecek, eşimle oturup konuşma kararı aldım. Bir psikolog yardımı almamızın şart olduğuna karar verdik ve birlikte aile psikoloğuna gitmeye karar verdik. Ardından onun yönlendirmesiyle cinsel ilişki konusunda uzman bir doktorun da yardımını aldık.
Eşim için çok faydalı oldu bu durum... Yılların aile baskısıyla kendi kendine uyguladığı psikolojik baskıyı kırabilmişti karım… Alkol olayına artık eskisi gibi karşı çıkmıyordu. İlişkiye girmeden önce, mutlu bir akşam yemeği, bir iki yudum da içki alınca daha da rahatladı. Yemek sonrası yatağa girdiğimizde kendini kasmamaya, seks sırasında serbest davranmaya başladı.
Onca tecrübeme rağmen ben de onunla birlikte olurken çapaçul sevişmeler yaşamamayı, aceleci davranmamayı, anlayışla yaklaşmayı öğrendim. Karım da yatakta nasıl davranması gerektiğini, benim iri aleti amcığına nasıl rahat alabileceğinin püf noktalarını öğrendi doktordan… Ben de her seans sonrası evimize gittiğimizde yatakta bunu daha da detaylandırdım.
Seks hayatımız zamanla şenlenmeye başladı. Artık penisimin büyüklüğünden şikayet etmeyi bırakan eşimle yatakta porno film izliyoruz, alkol alıyoruz, sabahlara kadar sevişip seks yapıyoruz.
Uzun süren ön sevişme seansları sonrasında amcığı zevkten sulanan ve artık içine yarak girsin diye kıvranan karım, rahatlıkla içinden sular akan amcığına kalın sikimi alabiliyordu. Her şey istediğim gibiydi.
Melisa'daki bu değişim ikimizi de mutlu ediyordu. Artık her şeyi rahatlıkla konuşabilir olduk zamanla… Dışarıda libidomuzu yükseltip evde kıyasıya sevişmelerimiz en çok vazgeçilmezimizdi.
Melisa da bana ayak uydurmaya başlamıştı. İlk başta iğrenip ıyyy nidalarıyla izlettiğim porno filmleri açmamı merak ve heyecanla bekliyor, gördüğü ve hoşuna giden, zevk alacağına inandığı pozisyonları benimle uygulamaya çalışıyordu.
Tam istediğim gibi bir seks bombası olup çıkmıştı Melisa… Artık eski gençlik maceralarını, zevkleri aramıyordum, çünkü aradığım her şey evimde, yatağımda, güzel ve seksi karımda mevcuttu. Akla gelebilecek her türlü zevki bana tattırıyordu kendisi de en az benim kadar zevk alırken…
Bir gün yine tatile çıkma kararı almıştık. Eşim Çeşme tarafında otel rezervasyonu yaptırmıştı. Her şey tam da bu tatilde başladı zaten…
Eşim ne kadar kapalı olsa da iç giyimde bir o kadar cömert davranırdı. Tanga dantel ve seksi iç çamaşırları tercihiydi hep. Tatil zamanı yaklaştıkça eşimle konuşma gereği duydum. Çünkü bu tatil diğerlerinden farklı olmalıydı.
Yine alkol alıp seviştiğimiz bir gecenin sonunda,
“Aşkım bu tatilimiz diğerlerinden farklı olsun istiyorum.”
“Nasıl bir farklılıkmış Selim? Senin aklında yine neler var?”
“Melisa'cım, bak, nasılsa gittiğimiz yerde bizi kimse tanımıyor bilmiyor. Kapalı olmak zorunda değilsin. Orada birazcık açık kıyafetler giymeye ne dersin?”
“Aşkım ben utanırım öyle bu zamana kadar vücudumu senden başkası görmedi bilmem ki nasıl olur?”
Benim biraz itiraz etmemden sonra kafası zaten güzel olan eşim kabul etti.
“Güzelliğini herkesin görmesi gerekli sevgilim… Bu güzel kalçalarını gören erkekleri tahrik etmelisin” diyor, aynı zamanda da klitorisini okşuyordum.
Kısa sürede ıslanan karım hemen üzerime çıktı ve beni yiyecekmiş gibi öpüp bütün vücudumu yalayarak yarağımın kafasına geldi. Diliyle daireler çizerek aşağılara indi, taşaklarımı okşadı diliyle ve sonunda götümün deliğini yalamaya başladı.
O eliyle sikimi sıvazlayıp götümü yaladıkça ben zevkten kıvranıyor, çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. İnanılmaz bir zevk duyuyordum karım diliyle büzüğümü okşadıkça…
“Nerden öğrendin kız bunu? Hiç yapmazdın?” dedim inlemelerimin arasında…
“Aşkım pornoda gördüm. Adam çok zevk alıyordu.”
“Seni yaramaz seni… Demek artık bensiz de porno izliyorsun gündüzleri…”
“Ne yapayım aşkım? Beni sen alıştırdın böyle davranmaya… Hoşuna gitmedi mi diye sormuyorum, çünkü hoşuna gittiği o kadar belli oluyor ki…”
Parmağı yavaşça içime sokmaya başladı. Dediği gibi çok hoşuma gitmişti. Acaip zevk veriyordu götümün deliğini yalaması… Ama garip bir duygu da oluşmuştu bende…
Biraz süre sonra eşimi yatırıp dudaklarından başlayarak harika göğüslerini ve göbeğini yalamaya başlamıştım. Biraz aşağıya indiğimde Melisa'nın amının sırılsıklam ıslandığını fark ettim ve hemen ağzımı dayayarak bütün sularını içip yalamaya başladım. Karım kıvranıyor resmen sikmem için yalvarıyordu.
Bacaklarının arasına girdim ve sikimi amının üzerinde gezdirmeye başladım. Eşimin gözleri kaymış kafasını sağa sola çeviriyor anın tadını çıkartıyordu.
Benim hatırı sayılır yarağımı bir anda Melisa'nın amına soktum ve içinde ilerlemeye başladım. O anda bütün apartman Melisa'nın çığlığını duymuştur ama bizim umurumuzda değildi.
Melisa kısa sürede titreyerek boşalmış ikinci orgazmına doğru gidiyordu.
“Bu çığlıklarını otelde bikininin altındaki kalçalarına bakıp otuzbir çekenlere dinleticem aşkım. Seni sahilde, denizde, havuzda, her yerde, böyle bağırta bağırta sikeceğim” dedim.
Sabah uyanıp güzel bir duş ve kahvaltıdan sonra Melisa'yla tatil alışverişine çıktık. İç gıdıklayıcı seksi iç çamaşırları, bikiniler, transparan gecelikler, abiye mini dekolteli kıyafetler, daha neler neler aldık. Hepsi birbirinden güzeldi.
Eşim ilk başlarda tedirgin ve çekingen olsa da zamanla alışverişin etkisiyle bir rahatlık gelmişti Melisa'ya… Yine de biraz tedirgindi.
“Aşkım bunlar çok açık gerçekten… Ben bunları nasıl giyerim herkesin içinde?”
“Hayatım orda bizi kimse tanımıyor. Ayrıca oradaki bütün kadınlar da senden farklı olmayacak. Sen merak etme…” diyerek esimi teskin etmeye çalışıyordum. O esnada manken üzerindeki bikini dikkatimi çekti.
Üst tarafı tamamen tül sadece göğüs uçlarını kapatacak şeklinde alt tarafının önü iki parmak genişliğinde amcığı zor kapatacak şekilde arka tarafı ve yanları tamamen ipten oluşan bir bikiniydi.
Görevli kızdan yardım isteyip onu almak istediğimizi söyledim. Bedeni için yardımcı olmasını söylediğimde görevli kız Melisa ve benim yüzüme imalı bir şekilde baktı. O esnada eşimle göz göze geldim ve eşimin gayet sakin ve doğal tavırları planımın kusursuz işlediğine işaretti.
Eşim kıyafetleri denemek için kabine geçti, ben de dışarıda onu beklemeye başladım. İçeriden bana seslendiğinde kabin kapısını açtım ve eşime bakmak için kafamı uzattığımda gördüklerime inanamadım.
Eşim altına o bikiniyi giymişti. Üzerine tamamı tülden, askılı, eteği diz kapaklarının bir karış üstüne gelen bir sahil elbisesi giymiş. O kadar muhteşem görünüyordu ki bir anda sikim kalkmıştı. Kendimi kırmızı görmüş boğa gibi hissediyordum.
Sağa sola bakıp etrafta kimsenin olmadığını fark edince hemen soyunma kabinine daldım ve kapıyı kilitledim. Eşimi okşayıp öpmeye başladım. Eşim kısık sesle
“Aşkım, yapma etme… Şimdi biri görür, sesimizi duyan olur, bırak beni…” dese de durmaya hiç niyetim yoktu.
Elimi eteğinin altına sokup bikinisinin kenarından amına dokunduğum anda sırılsıklam olduğunu fark ettim. Parmaklarımın temasını amcığında hissedince kısık bir inleme sesi geldi Melisa'dan.
Fazla vaktim olmadığı için itirazlarına aldırmadan sert hareketlerle karımı kabinde domalttım biraz… Ben de yarağımı çıkarttım ve eteğini beline kadar sıyırarak bikininin ağını kenara çektim ve bir hamlede içine girdim. Daha bir iki gidip gelmemle eşim boşalmış bütün suları bacaklarından aşağıya akıyordu.
Biraz orgazm sularıyla bataklığa dönen amcığında git gel yaptıktan sonra götünün deliği dikkatimi çekti. Küçücük pembe delik açılıp kapanıyordu zevkten… Sanki bırak amcığı, gel götüme gir der gibiydi. Bir elimle belinden bastırmış, amcığında gitgel yaparken aynı zamanda diğer elimin baş parmağıyla biraz masaj yaptım.
Baktım eşimden tepki gelmiyor, tam tersine zevkten kıvranıyordu. Daha önce asla dokundurtmadığı, günah dediği pembe mühürlü deliğine yukarıdan bir tükürük bıraktım ve tekrar parmağımla oynamaya devam ettim.
Melisa sesini çıkarmamak için ağzına iç çamaşırı sokmuş ısırıyordu. Ben de kısrağın yularını tutar gibi plaj elbisesinin üstünü sımsıkı tutmuş, arkasında gidip geliyordum. Deneme kabinindeki aynadan yansıyan görüntümüz harikaydı.
Yavaş yavaş baş parmağımı göt deliğine bastırdım. Yine eşimden tepki gelmeyince devam ettim. Parmağım yarıya kadar girmişti ve iki deliği de dolmuştu artık.
Melisa bu duruma fazla dayanamayıp ikinci sefer boşaldı. Orgazm esnasında beni de amcığıyla sağarak içine boşalmama izin verdi.
Hemen toparlandık. Ben sikimi içeri sokarken, Melisa bikiniyi çıkarıp kendi küloduyla amından akan döllerimi sildi, çantasına koydu. Elbisesini de üzerine geçirdi, çıktık, kasaya yöneldik. Bizimle ilgilenen kızın imalı bakışları ve gülümsemesi eşliğinde ödeme yaparak çıktık ve arabaya yöneldik.
Aramızda hiç konuşmuyor hızlı adımlarla arabaya gidiyorduk. Arabaya bindiğimiz anda birbirimize yapıştık ve otoparkın ortasında deliler gibi öpüştük. Neden sonra arabalar etrafımızdan geçmeye başladığında kendimize geldik. İlk sessizliği Melisa bozdu.
“Mağazadaki kız anladı beni siktiğini…” diyerek güldü. Ben de gülerek elini tuttum.
“Boş ver canım, anlasın. Kim bilir neler görüyordur akşama kadar… Gören bir kere görecek zaten, aldırma.”
“Aşkım çılgınsın sen yaa… Azgın boğam benim… İki defa boşalttın beni…”
“Azgın boğa boşalmadı ama… Hadi bir an önce evimize gidelim de, sen de beni boşalt aşkım…”
“Erkeğim, ben de seni boşaltmayı çok isterim. Ama önce sen beni hemen kuaföre bırakır mısın? Benim acilen ağda yaptırmam lazım…” dediğinde ben hala kendimde değildim.
Aklımda hala eşimin göt deliği vardı. O kadar güzel görünüyordu ki deneme kabininde… Öyle iştah açıcıydı ki karımın götü… Arabada tekrar yatırıp sikmek geldi içimden... Ama yapamazdım elbette, ortalık insan kaynıyordu.
Eşimi kuaföre bıraktım ve hemen aklıma tatilde kullanmak üzere oyuncaklar almak geldi. Yakındaki bir erotik shop a gidip biraz alışveriş yaptım. Vibratörlü klitoris okşayıcı, yapay penis, uzaktan kumandalı vibratör, uzun tilki kuyruklu anal tıkacı ve kas gevşetici ağrı kesici anal kremi aldım.
Eşimi almak için kuaföre gittiğimde eşimin güzelliği karşısında adeta büyülendim. Saçlarını kestirmiş, fön ve makyaj yaptırmış ve aldığımız dekolteli beyaz kıyafeti giymişti. Kıyafetin kumaşı hem beyaz, hem ince olduğu için bütün iç hatları ortadaydı. Kısa süreli şokun ardından eşimin seslenmesiyle kendime geldim.
“Aşkım ne duruyorsun kapımı açmayacak mısın?”
“Özür dilerim hayatım. Muhteşem güzelliğin karşısında büyülendim…” diyerek arabaya geçtik ve eve geldik. Daha asansörde eşime sulanmaya, kalçalarını okşayıp öpmeye başlamıştım.
Daire kapısından girer girmez dudaklarına yapıştım ve oracıkta sevişmeye başladık. Şiddetli ve hararetli ön sevişmenin ardından kendimizi çırılçıplak şekilde yatakta bulduk.
İlk evlendiğimizde sadece akşamları seks yapan, yaparken ışıkları kapatıp zifiri karanlık ortamda sevişebilen karım, gündüz vakti yatak odamızda bana sakso çekiyordu. Hem de izlediği pornolardan öğrendiği gibi, bunu çok mükemmel yapıyordu
Uzun bir seksin ardından ikimiz de yorgun düşmüş nefes alıp verirken oyuncaklar aklıma geldi. Hemen yataktan kalkıp aldıklarımı getirdim, yatağın ortasına döktüm. Seks oyuncaklarını gören Melisa,
“Aşkım bunlar ne? Ne yapacaksın bunları böyle?”
“Senin oyuncakların bunlar hayatım… Bundan sonra seks yaparken bu oyuncakları da kullanacağız.”
“Ya saçmalama aşkım… Zaten senin sikin kocaman… O bana yetiyor da artıyor bile… Kesinlikle olmaz.”
“Aşkım bunlar farklı, bak…” diyerek bütün oyuncakların özelliklerini tek tek anlattım.
Melisa iyi bir öğrenciydi. Pür dikkat beni dinledi. Yumuşadı biraz… Oyuncakların temizliğini yapıp hijyeni sağladıktan sonra yatırdım sırt üstü, bacaklarını araladım, klitoris vibratörünü denemeye koyulduk.
İlk başlarda tedirgin bir şekilde benim ne yaptığımı izleyen karım, vibratör klitorisini uyardıkça kendini yatağa bırakıp inlemeye başlamıştı. Mağazada şiddetli bir şekilde boşalmasına rağmen yine de kısa sürede yükseldi ve kasıla kasıla orgazm oldu.
Biraz dinlendikten sonra ikimiz de duşumuzu aldık ve valizlerimizi hazırlamaya başladık. Ertesi gün on günlük Çeşme tatilimiz için yola koyulacaktık.
84 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Efendi (1)
Tumblr media
Not : 2011 yılında varlığı ortaya çıkarılan  bir grubun din kisvesi altında yaşadığı gerçek olaylardan esinlendiğim hikaye tamamen kurgu olup, gerçek kişi, olay ve mekanlarla ilgisi olmadığı gibi, olaydaki gerçek kişilerin gerçek dinle ilgilerinin olmadığı da apaçık bir gerçektir. (Video) (Haber) (2)
Tam son hazırlıklarımı bitirmiştim ki kocam yatak odasına daldı telaşla,
“Hadi Gül, geldi geldi… Efendi hazretleri geldi.”
Makyaj malzemelerimi çantama attım apar topar, yerimden fırladım. O gelmişti. Kocam kapıda bir yaşındaki oğlumuzu kucağına almış, sabırsızlıkla beni bekliyordu. Dışarı çıktık beraber…
Camları da dahil olmak üzere simsiyah, dışarıdan içerisi görünmeyen, pırıl pırıl lüks minibüs kapımızın önüne yanaşmıştı her zaman olduğu gibi… Kapısının önünde bekleyen iri yarı çam yarması muhafız kapıyı açtı bize, içeriye girdik.
Minibüsün sürgü kapısı arkamızdan kapandı. O her zamanki tuhaf buhur kokusu, yeni alındığı belli olan lüks aracın deri kokusu, O’nun kendine has biraz kutsal, biraz erkek kokusu burun deliklerime doldu bir anda, ürperdim. Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.
O, karşımızdaydı.Geniş deri koltuğunda bir kral edasıyla oturmuş, elinde tesbihi bize bakıyordu. Kemerli burun, simsiyah delici gözler, kıvırcık siyah sakalıyla, sarığı cübbesiyle Efendi hazretleri…
“Dediklerimi yaptın mı evladım?” dedi kocama… O gür, buyurucu erkek sesiyle hesap soruyordu. Kocam ezilip büzüldü.
“Ne demek efendim… Buyurduğunuz gibi her şey…”
“Aferin oğlum. Yavruya iyi bakıyorsunuz değil mi?” Elini uzatıp oğlanın saçlarını okşar gibi yaptı şöyle bir…
“Elbette Efendi hazretleri… Emanetinizdir, çok iyi bakarız.
Oğlum da ürpererek başını kaldırmış ona bakıyordu. Aynı onun kemerli burnu, siyah saçları, kara gözleri, Efendimizin küçük bir kopyası adeta…
“İyi bakalım… Yolcu yolunda gerek… Gül hanım dergahta gerekti. Toplantımız var. Zamanında gitmeliyiz. Sen bizi bekleme, bir kaç gün sürer.”
Kocam elini öpmek için öne atıldı, eliyle sinek kovar gibi bir işaret yaptı. Başı aşağıda, yüzüne bakmaya çekinir vaziyette, ellerini önünde kavuşturan kocam yana döndüğü anda kapı dışarıdan açıldı. Oğlumu da alıp çıktılar.
“Talebeme iaşesini verin bakayım, mahzun kalmasın, o da bize emanettir.” diye seslendi dışarıdakilere… Kapı kapanırken kocamın eline şişkince bir zarf tutuşturulduğunu gördüm, minibüs hareket etti.
Ben hala Efendinin karşısındaki koltukta başım önümde oturuyordum. Kocam şu anda yukarıya çıkmış, eline verilen zarfı açmış, içindeki paralara gözleri parlayarak bakmakla meşgul olmalıydı. Ne büyük bir lutuftu Efendimizin bizimle böyle ilgilenmesi… 
Gerçi hepimizle ilgilenirdi elbet, kocam dahil, erkek kadın demeden hepimizle ilgilenirdi mübarek… Hepimiz onun dergahtaki gizli odasından geçmiştik, hem de defalarca… Eksikliğini göstermesin bizlere…
Efendi uzandı, elini elimin üstüne koydu. Ürperdim, derin bir iç çektim.
“Oh yavrum…” dedi. “Kocan doğru söylüyor değil mi? Eli eline değmeyecek demiştim kocana… Cima edilmeyecek.”
”Buyurduğunuz gibi efendim…” dedim duyulur duyulmaz, titrek bir sesle…
Efendinin buyurduğu gibi yapmış, odalarımızı ayırmıştık. Neredeyse bir aydır eli elime değmiyordu kocamın… Bana bakarken gözleri parlıyordu, görüyordum. Benim istediğim gibi o da sevişmek istiyordu ama, emir büyük yerden, çaresiz o ne derse onu yapmak zorundaydık. O’nun her sözü yukarılardan gelen bir buyruktu bizim için, tartışılmaz, karşı gelinmez…
Bir aydır çekilen yokluk yüzünden Efendinin parmaklarının elime teması ürpertmişti beni… İçimde, kasıklarımda, karnımda bir sıcaklık belirmeye başladı. Bu arada Efendinin uzun piposunun ucundaki ateşi gördüm. Yine çubuğunu yakmıştı. Az sonra minibüsün içine hafiften değişik bir koku, bir duman yayıldı, içimde bir hoşluk, bir yumuşama, bir gariplik…
“Özlemişsindir bir aydır…” diyerek bana doğru eğildi. Eğildi. Bana hiç dokunmadan boynumu, gerdanımı, yan taraftan saçlarımın kokusunu kokladı, şöyle bir ciğerlerine çekti sanki… Gözlerim huşuyla kapandı. Bilmiyorum, O’nun yaklaşması mıydı içimi eriten, yoksa içtiği pipodan yayılan esrarlı koku mu?
“Öyle değil mi yavrum? Söyle bakayım bana…”
“Şey… Evet efendim…” diyebildim.
“Gel bakayım yavrum, buraya otur da seni yakından göreyim, kokunu alayım, tenini hissedeyim.” Dizlerini gösteriyordu bana…
Yerimden kalktım, otobanda hafifçe sallanarak yol alan minibüsün içinde karşıya, Efendinin gösterdiği yere oturdum. Kucağına… Gözleri yarı kapalı vaziyette belime sarıldı. Saçlarımı örten örtüyü yavaşça çekip indirdi. Gür kumral saçlarımı çözdü, belime kadar gelen saçlarımı yavaş yavaş okşadı.
“Biz de seni çok özledik Gül hanım…” dedi gür sesiyle, belimdeki elleri yavaşça yukarılara doğru okşayarak çıkarken… Offf… O iri elleri, gümüş yüzükler takılı dolgun parmakları mintanımın üzerinden temas ettikçe ben kıvranmaya başladım.
Parmakları gömleğimin düğmelerini çözdü tek tek.. Gerdanımdan içeriye kaydı, göğsümün birini avucuna aldı. Başım göğe erdi sanki o anda…
“Ohhhh…” diye bir inleme koptu dudaklarımdan… Gözlerim kararmaya başlamıştı.
“Aferin… Çamaşır giymemişsin. Tam arzu ettiğimiz gibi…” diye mırıldanırken avuçları göğüslerimi sıkıyor, uçlarını parmaklarının arasında eziyordu. Zevkten deliriyordum sanki… İçimde volkan kaynıyor, apış aramın ıslandığını hissediyordum. Yanaklarım alev alev yanıyordu adeta…
“Yavrum benim… Gül yanaklım, Gül’üm… Kırmızı kırmızı nar gibi oldu yanakların… Dudakların cennet meyvelerinden sanki… Oh, yavrum… Gül hanım…”
Erkeğin elleri her yerimi yoğuruyordu şimdi… Uzun eteğimin üzerinden bacaklarımı, karnımı, belimi, sırtımı, yoğura yoğura geziyor, beni kucağında çaresiz bir yavru kuş gibi zevkten içim geçmiş, biçare bırakıyordu.
“Kalk ayağa yavrum…” dedi sonunda… 
Dizlerim titreyerek kalktım. Cübbesinin önünü açtı, ayağındaki şalvar tipi giysinin uçkurunu çözdü, biraz aşağıya indirdi. Kaçamak bakışlarla şalvarının kumaşının bittiği yerde, o her yerini, her damarını ezberlediğim Efendimizin haşmetli erkeklik organını, Kelam-ı Ala’yı gördüm.
“Sen bizim badeleri özlemişsindir yavrum…” dedi. “Hadi diz çök önümüzde… Dergaha varmadan biraz eğil de, şeyhinin nurundan faydalan… ”
Dediğini yaptım. Önünde diz çöktüm. Başımı kucağına eğdim. Efendi hazretlerinin bileğim kalınlığındaki haşmetli erkekliğini belinden tuttum titreyen parmaklarımla…
“Hadi yavrum, görevini yap, bizi memnun et…” diyerek saçlarımdan tuttu, ağzıma soktu organını… Bir ayın hasretiyle o ne isterse yaptım. Efendimin gönlünü hoş etmek benim görevimdi. Onun hikmeti tartışılmaz, buyrukları yerine getirilir, ne emrederse yapılırdı. Ben de aynısını yaptım.
Onun emrindeki diğer kulları gibi, kocamın da yaptığı gibi, diğer erkek ve kadın talebelerinin emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getirdiği gibi, o ne derse yaptım. Dilimle, dudaklarımla Efendimin badelerine mazhar olana kadar çalıştım.
“Ohhh… Gül hanım… Çok iyisin yavrum… Ohhh…” diyerek saçlarımdan tuttu. Haşmetlisini ağzımın içine gömdü bir anda… Ve mutlu son…
Efendimizin dölleri sıcak sıcak ağzımın içine fışkırmaya başladı. Mübarek yumurtalarından ve erkekliğinin ortasından tutup sıvazladım, okşadım. Boğazımdan aşağıya kayan badelerine nail olmanın mutluluğuyla içimi çektim, yutkunup onun nur’unu, kutsal sıvılarını içime aldım. Cennete bir adım daha yaklaşmıştım, içimde bir sevinç…
Tıpkı bana çocuk sahibi olmak için yardımcı olduğu o ilk günler gibi… Bana çocuk veremeyen kocamın yerine içime oluk oluk nur damlalarının aktığı günlerdeki gibi…
İşim bittiğinde Efendi toplandı, ben dizlerimin üstünden kalkıp karşısına oturdum tekrar… Gömleğimin ön düğmeleri açık, kaç yıllık evlilikten sonra hala dipdiri duran göğüslerim Efendinin onaylayan bakışlarına açık bir vaziyette, nefes nefese oturdum bir zaman…
Efendi hazretlerinin dudakları kıpır kıpır, bana bakıyordu o delici gözlerle… Ürperdim. Kasıklarımdaki ateş hala devam ediyordu.
“Seni boş bıraktık değil mi Gül hanım?” diye sordu, cevap veremeden başımı öne eğdim.
Efendiye söylemek olmazdı ki… O her şeyi bilirdi, ne hissettiğimizi, ne yaptığımızı, her şeyi… Şu anda kasıklarımın yandığını, alev alev karnımda bir şeylerin yürüdüğünü elbette bilirdi Efendi… Kızarmış yanaklarım, titreyen dudaklarım, birbirine geçirdiğim kasılmış ince uzun parmaklarım, gömleğime temas ettikçe beni ürperten uçları kabarmış tomurcuklarım, ona her şeyi anlatırdı elbet…
“Gel yavrum.. Gel bakalım, seni de hoşnut edelim. Buyruğumuzu yerine getirdin, bir ay mahrum kaldın madem, mükafatını verelim senin Gül hanım… Bize tabi olmayı hak ettin sen…”
Yine dizlerim titreyerek kalktım. Geniş deri koltuğunda arkaya yaslanan Efendinin kucağında az önce bol miktarda badelerini akıtmasına rağmen hala kule gibi dimdik dikilen haşmetlisinin üzerine yerleşmeye çalıştım.
Bacaklarını kapattı, ben iki yandan uzun eteğimi tutup yukarıya çektim. Emrettiği gibi içimde çamaşır yoktu. Bir gün önceden en ufak tüy bırakmadan temizleyip kokuladığım, kremlediğim mücevherimi görünce Efendimin gözleri parladı.
“Oh, yavrum. Oh canımın canı… Sana ne hazineler bahşedilmiş böyle… Gel, otur Gül’üm… Bizi senin hazinelerinden mahrum bırakma evladım… Ohhh…”
Yavaşça, dişlerimi sıkarak alçaldım Efendimin omuzlarından tutarak… Haşmetlisinin alevden sıcaklığı kuytularıma ilk değdiğinde bir inleme koptu bende… Ardından ne geleceğini biliyordu bedenim…
“Ohhh… Efendimm…” diyerek omuzuna kapandım, başım dönüyordu.
“Yavaş cananım… Ceylanım… Ürkek tavşanım… Yavaş yavaş otur, canın yanmasın Gülüm… Narin serçem…” diye diye belimden tutmuş, aşağıya çekiyordu bedenimi…
Efendimin haşmeti en nihayet içime doldu, huzurla içimi çektim.. Sonunda kavuşmuştum ona… Dört gözle, hasretle beklediğim vuslat anı gelmişti. Dişlerimi sıkarak içimi tamamen doldurmasını bekledim. Sonunda mücevherim Efendimin kasıklarıyla örtüştüğünde derin bir oh çektim.
Bir zaman öylece, kıpırdamadan kaldık. Saygısızlık etmemek için nefes almaktan bile imtina ediyordum, fakat ne çare… Göğüslerim körük gibi inip kalkıyordu kucağında…
Minibüs otobandan çıkmış, dergah yolunda ilerliyordu şimdi… Bozuk yolda sarsıldıkça Efendimin haşmetlisi içimde sarsılıyordu. Az kalmıştı. Vuslat sona erecekti, dergahın kapısına geldiğimizde… Ben naciz kulu Efendimizden ayrılmak zorundaydım az sonra… Onun bana bahşettiği nimetlerden mahrum kalacaktım.
Dişlerimi sıkarak oturup kalkmaya başladım. Bizim Kelam-ı Ala diye isimlendirdiğimiz efendimizin kalın ve uzun erkekliği içimi yara yara girip çıkıyor, içimden sular çağlıyordu. Kolay değil, bir aydır gün yüzü görmemişti oralarım… Erkek eli değmemiş, mutlu olmamıştım. Fazla sürmedi. Feryatlar kopararak semaya yükseldim,
Efendimin kucağında, boynuna sarılmış, dudakları memelerimden, uçlarından beslenerek, mübarek sakalları gerdanımı, tenimi sürterek, güçlü pençeleri belimi bacaklarımı yoğurarak, feryatlar içinde mutluluğa ulaştım. Kollarından destek alıyordum, yoksa düşebilirdim.
Sonunda dinginleştim. Huzura erdim. Efendi hazretleri bu kez nurundan mahrum bırakmıştı beni… Mübarek nurunu içime akıtmamıştı. Sanırım az önce badelendiğim için bu kez gerek görmemişti. Eğilip çenemden tuttu, dudaklarımdan öptü uzun uzun…
“Oh yavrum… Nasıl da özlemiş bizi… Mutlu oldun mu bakayım?”
“Çok…” diyebildim fısıltıyla… Hala nefes nefeseydim. 
“Haydi üzerini topla yavrum. Neredeyse geldik. Bu gece seni çok mutlu edeceğiz. Merak etme… Bu gece bize tabi olacaksın, müjdeler olsun sana…”
Üstümü toparlayıp başörtümü taktığımda minibüs çiftliğin kapısından girmiş, çakıllı yolda tekerlekleri çıtırtılı sesler çıkararak ilerliyordu. Sonunda durdu. Yardımcıları arkadaki arabadan, şoför ve muhafızı ön taraftan fırlayıp sürgü kapıyı saygı ve hürmetle açtıklarında bizi arabaya ilk bindiğimiz vaziyette gördüler.
Yardım için bana uzattıkları erkek ellerini tutmadan kendim indim arabadan… Başımı kaldırıp dergah dediğimiz çiftlik binasına baktım. Efendimizin ve biz talebelerinin, müritlerinin yuvasına… Efendimizin bize oğlumuzu bahşettiği kutsal yere…
Çocuk yapma kudreti olmayan kocamın o gün için, cahillik dönemimde beni zorla getirdiği ve Efendimiz sayesinde çocuk sahibi olduğumuz, bizi kendine kul yaptığı yer…
*** Hikayenin Devamı ***
Tumblr media
187 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Adanalı Hanımağa 36
Kapıyı yine Aleyna açtı. Kızı görür görmez Hanımağa’nın sözlerini anımsadım. “Aleyna’nın açılışını Tuğrul yapacak!” demişti ve o zamandan beri yaşananlar bu sözleri unutturmuştu bana.
Aleyna’nın üzerinde beyaz ve üzeri dantelli askılı kısa bir bluz vardı, çıplak beyaz karnı ile göbeği meydandaydı. Bluzun altında bir şey yoktu ve biçimli yuvarlak memelerinin sivri uçlarını tüm güzelliğiyle gösteriyordu. Altına ise sadece siyah minicik bir külot giymişti, amının şeklini karbon kopya kağıdı gibi sergiliyordu külotun ince pamuklu kumaşı.
Aleyna beni görünce heyecanlandı ve “Şey, kusura bakmayın, buyurun!” diyerek arkasına geçip kapıyı araladı. Ben içeri girerken kapının arkasında kaldı. Tabii kapıyı kapattığı vakit yine görünüverdi tüm güzelliğiyle. Adana gâvur amı gibi yanıyordu ve evin içi de sıcaktı, Aleyna’nın bu şekil dolaşması normaldi.
“Nasılsın bakalım!” diye sorduğumda başını eğip “İyiyim, sağ olun!” dedi utangaç bir eda ile. Elimi uzun kumral saçlarında ve beyaz yanağında gezdirdim. Salona geçerken peşimden uslu bir kedi gibi geldi.
Salonda Mestan’dan kaçan Selma ve Ravza ile bir başka kız daha vardı. Selma ayak tırnaklarına oje sürerken Ravza diğer kızın beline kadar inen uzun siyah saçlarını tarıyordu. Beni görünce heyecanlanıp ayaklandılar.
Selma kısa yeşil bir elbise giymişti. Elbisenin içinde bir şey yok gibiydi çamaşır niyetine. Ravza ise Aleyna gibi altında sadece beyaz bir külot, üstünde de beyaz bir bluz ile duruyordu. Diğer kız ise kırmızı askılı bir elbise giymişti. Esmer güzeli, kalın pembe dudaklı en fazla 17-18 yaşında gösteren bir kızdı.
Selma “Hoş geldiniz!” dedi yanıma gelip elini uzatarak. Parlak sarı saçları açıktı, iri kahverengi gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Elini sıkıp nasıl olduğunu sordum. “İyiyim, sizi gördüm daha iyi oldum!” dedi geri çekilirken. Sözleri hoşuma gitti. Ravza Selma kadar rahat değildi. İri badem gözleriyle ürkekçe bakıyordu bana. Diğer kız ise benim kim olduğumu bilmediğinden diğer ikisinin bu hazır ol vaziyetine anlam verememiş gibiydi.
Derken Seher göründü. “Ooo, canım abim hoş geldin!” dedi ve beni kendine çekip yanaklarımdan öptü. Yeni banyo yapmış gibiydi. Kestane kızılı saçları açık ve hafif nemliydi. Üzerinden şampuan ve parfüm kokusu geliyordu. Bordo renkli bluzla kısacık zebra desenli bir etek giymişti. Bluzun altında sutyen yoktu, şişkin memelerinin uçları bluzun ince kumaşı altında belli oluyordu.
“Banyo mu yaptın!” diye sordum. “Evet, sen gelmeden yıkanayım dedim, patronumuza güzel görünelim!” dedi gülerek. “Her zaman güzelsin!” dedim iltifatta bulunup. Ben koltuğa otururken Aleyna’ya dönüp “Hadi aşkım sen bize güzel birer kahve yap!” dedi ve ardından yanıma oturup bacak bacak üstüne attı.
Aleyna mutfağa ince uzun bacakları üzerinde ceylan gibi sekerek giderken siyah külotunun arkasının götünün yarığında kaydolduğunu gördüm. Seher’in mini pileli eteğinin altından parlak dolgun bacakları ortaya çıkarken “Bu güzel hanımefendi kim!” diye sordum kırmızı elbiseli kızı göstererek.
Seher gülmeye başladı. “Hay Allah, seni tanıştırmayı unuttum. Kızım gelsene buraya, öyle öküz gibi duruyorsun!” dedi ve kızı çağırdı. Kız önüme gelince “Öp bakayım Tuğrul Abi’nin elini!” dedi kıza. Kız ben ne olduğunu anlayamadan elimi kapıp öptü ve başına koydu. Şaşkınca Seher’e bakarken “Benim kızım canım abim, adı Sinem!” dedi, “Hadi ya, senin çocuğun var mıydı!” diye sordum.
“İşte bu var, bir de bunun abisi Sinan. Onunla konuşmuyorum çok zamandır, aramız kötü. Zaten Hollanda’da yaşıyor. Üniversiteyi bitirince oraya yerleşti. Bu da burada benim yanımda. Özel bir lisede okuyor, son sınıfta. İnşallah o da abisi gibi üniversite okuyacak!” dedi ve kalkıp kızına sarıldı. Kız bir içim suydu, Aleyna’nın bir benzeriydi. Dudakları sanki botoks yapılmış gibi şişkin ve parlaktı. Memeleri irice bir portakal gibiydi ve kırmızı elbisenin önünü kaldırmıştı.
Seher ellerini çırparak “Hadi yavrularım, siz doğru odanıza, biz abinizle iş konuşacağız!” deyince Selma, Ravza ve Sinem tıpkı Aleyna gibi seke seke arkaya, odalarına geçip kapıyı kapattılar. Şimdi salonda Seher ile baş başa kalmıştım.
Elini bacağıma atıp, “Eee, canım abim, nasılsın, iyi misin!” diye sordu. “İyiyim, sağ ol!” dedim elinin üzerine elimi koyarak. Sutyensiz iri memelerinin derin çatalı bordo bluzun altında belli oluyordu ve Seher daha da yakınlaşıp daha çok göstermeye çalışıyordu. Simli kalın ve yüksek topuklu terlikler ayağındaydı ve üstteki ayağını sallayıp duruyordu. Hanımağa’nın burada olmamasının verdiği cesaretle bana sırnaşıyor, cilve yapıyordu.
Eliyle mutfağı işaret edip “Yavruyu senin için tutuyorum. Bilsen ne teklifler geliyor aman ne paralar ne paralar... Ama Hanımağa’mın sözü başım üzerine, onun sözü benim için dünyanın bütün paralarından daha değerlidir... Ne zaman istersen kızı koynuna sokarım... İstersen bugün, hemen!” dedi biçimli kaşlarını oynatarak. “Kendi kızın evdeyken mi!” diye sordum. Omzunu silkerek, “Onu dert etme, cebine para verir git dolaş derim!” dedi.
“Kızın ne iş yaptığını biliyor mu!” diye sordum bu kez. “Biliyor, bilmez mi? Kendisi özel okullarda okudu bu zamana kadar, değirmenin suyunun nerden geldiğini bilmezse olur mu!” dedi kıs kıs gülerek. “Babası nerde peki!” diye sordum bu sefer. “Cehennemin dibinde!” dedi sinirle. “Şerefsiz itin tek**ir. Her türlü pislik var, uyuşturucu, alkol, kumar, karı kız, ne ararsan var itte. Halen ben bakıyorum. Ne de olsa çocuklarımın babası...!”
Sözleri Aleyna’nın elinde kahve tepsisi ile gelmesi nedeniyle kesildi. Aleyna kahvelerimizi bırakıp diğerleri gibi içeri gidecekken Seher “Aşkım nereye gidiyorsun, bak patronun gelmiş, geç şöyle otur yanına, ben sana böyle mi öğretiyorum!” dedi azarlarcasına.
Bunun üzerine Aleyna diğer yanıma oturdu ve bacak bacak üstüne atarak iyice sokuldu. Kahvemden bir yudum alıp sağ elimi çıplak omzuna attım. Kızın beyaz narin bedeni ateş gibi yanıyordu. Teni kadife gibi yumuşaktı aynı zamanda. Biçimli uzun bacaklarına attım sol elimi ve ardından alnından öptüm, elimi bacaklarında gezdirirken “Keyfin nasıl!” diye sordum. Aleyna’nın yüzü pembeleşirken Seher’in bir şeyler söylemesini bekler gibi baktı.
“Kızım niye bakıyorsun öküz gibi, konuşsana, dilini mi yuttun!” dediği vakit Seher “Çok iyiyim!” dedi. “Aferin!” dedim ve bu kez elimi bacaklarından çekip memelerine attım. Bluzunun üzerinden hafif hafif okşarken Seher de öbür yanımdan elini bacaklarımda gezdiriyordu.
Aleyna’nın tadına bir an önce bakmak için yanıp tutuşuyordum. Hazır Hanımağa da Adana’da yokken böyle bir fırsatı değerlendirmek gerekirdi. Uzanıp kızın ince pembe dudaklarını emmeye başladım. Aleyna gözlerini kapatmış, öpmelerime karşılık veriyordu.
Elimi bluzunun altından soktum, yeni olgunlaşmaya başlamış yuvarlak memelerinin yukarı bakan sert sivri uçları avucumun içine bir arının iğnesi gibi batıyordu. Aleyna’nın alt dudağını emerken kızdan hafif bir inleme gelmeye başladı.
Buraya iş konuşmak için gelmiştim ama şimdi vaziyet başka bir hal almıştı. Aleyna’nın sağ eli göğsümde dolaşırken gözleri yarı aralıktı. İnce burun kanatlarının arasından sıcak nefesi yüzüme geliyor, evin sıcaklığı ile birleşip yüzümü yakıyordu. Dilimi ağzının içine soktuğumda emmeye başladı. Belli ki Seher iyi bir öğretmendi ve öğrencisini de iyi yetiştirmişti.
Ama Seher de öğretmen olarak öğrencisini yalnız bırakmamak için bize katılmıştı, diğer taraftan uzanıp boynumu öpüyor, uzun takma tırnaklı elini pantolonumun ve gitgide sertleşip kalkan yarağımın üzerinde gezdiriyordu. Güzel giden bu heyecanlı anlar birden Seher’in kızının ortaya çıkıp “Anne kulaklığımı gördün mü!” diye sormasıyla birden kesildi.
Seher “Kızım ben sana demiyor muyum bana seslenmeden gelme diye, hangi cehenneme koyduysan oraya bak, geri zekalı!” diye çemkirdi. Sinem gördükleri karşısında şaşırmış, üstüne annesinden azarı da yiyince iyice sersemlemişti. Gerisin geri giderken Seher kalkıp peşinden gitti. İçerde ana kız birbirlerine bağırırken Aleyna korkudan ve utançtan kıpkırmızı olmuş halde toparlandı. “Baltayı taşa vurduk!” dedim ben de doğrulurken.
“Sürtük, Fahişe, Pezevenk, Orospu...!” lafları birbirine karışıyordu. Seher ve kızı birbirlerine ağzına geleni söylüyordu. Neyse ki sesler sonunda kesildi. Seher yeniden yanımıza gelirken oldukça sinirli görünüyordu. Bir sigara yakıp derin derin birkaç nefes çekti. Bana da uzattığı sigarasından birkaç nefes de ben çektim. Ardından kalkıp birer kadeh viski doldurdu. Viskinin sayesinde biraz sakinleştikten sonra “Kusura bakma, bazen böyle aptallığı tutar!” dedi. “Önemli değil, boş ver!” dedim nemli saçlarını okşayarak.
Kızının dan diye salona gelmesi benim buraya aslında neden geldiğimi de bize hatırlattı. İş konuşmak için gelmiştim. Seher “Mestan haber göndermiş!” dediğinde “Mestan kim!” diye sordum. “Var ya abim, bize saldıran namussuz!” deyince “Ha, tamam tamam. Kusura bakma bu son olanlar aklımı bulandırdı!” diyerek durumu düzeltmeye çalıştım.
“Önemli değil canım abim, haber göndermiş. Sulh istiyormuş. Seninle de tanışmak istiyor. Hanımağam bunları yola getirdi!” dedi gülerek. Hanımağa Abuzer ortadan kalkınca ne Mehdi ne de Mestan kalır demişti ve sözlerinde haklı çıkmıştı.
Abuzer ortadan kalkar kalkmaz karşı taraftan sulh isteği gelmişti, bu pes ettiklerini gösteriyordu. “Tamam, tanışırız!” dedim. Ardından Seher “Bu kızlar için istediği paradan vazgeçecek, o parayı benim ölen adamın ailesine verecek!” diyerek devam etti. “Üç yüz bin lira mıydı!” diye sordum. “Evet abim, üç yüz!” dedi yeni bir sigara daha yakarken. Yine birkaç nefeslik bana uzattı.
“Bundan sonra Mestan’la ortak iş çevireceğiz abim... O piçin Suriye Irak bağlantıları güçlüdür... Zaten yarı Kürt yarı Arap’tır... Bu mülteci kamplarından kızları çok ucuz paralara alıyor, onları ilaca alıştırıp satıyor... Çok büyük paralar kazanıyor bu işten bakma... Patronu Mehdi ile de arası iyi değildir aslında... Mehdi Hanımağam gibi değildir... Altındaki adamlara güvenmez, onlara kendi başlarına iş yapma yetkisi vermez, ellerinde ne var ne yoksa alır...!”
“Sağ olsun Hanımağam öyle değildir... Yeri gelir bizi serbest bırakır, biz işimizi, doğru bildiğimizi yaparız ama o da bizi devamlı takip eder, izler... Gerekirse uyarır... Bizi anlayacağın rahat bırakır... Ama bir yanlışımızı görürse kalemimizi de kırmaktan çekinmez...!”
“Ama Mehdi öyle değil... Mestan da bu yüzden onunla çokluk problem yaşıyor... Arada sırada ondan kaçak işler yapıyor... Mesela bu Selma ile Ravza onun kaçak işlerinden biriydi... Bu ikisini Mehdi’den gizli çalıştırıyordu... Selma ile de sevgili olmuşlardı... Ama işler umduğu gibi gitmeyip kızlar bana kaçınca ortalık karıştı... Bizden önce kendi aralarında kavgaya tutuştular...!”
“Mestan onun için şimdi bizimle ortak olmak istiyor... Patronunu öldürmemiz için de yardımcı olacak... Mehdi korkağın tek**ir... Bir sürü korumayla güvenlikle gezer... O yüzden ona yakın olmak kolay değil ama Mestan bir yolunu ayarlayacak bizim için... Adamımızı onun dibine kadar sokmamıza yardımcı olacak... Ardından da işini bitireceğiz pezevengin... Ondan sonrası kolay... Mehdi Urfalı aşirettir ama bir kere ortadan kalktı mı aşireti bize cephe almayı göze alamaz...!”
“Mehdi ortadan kalkınca onun koltuğuna Mestan oturacak... O arada Hanımağam Mestan’a destek çıkacak... Mehdi’nin diğer adamlarının Mestan’a zarar vermesinin önüne geçecek anlayacağın...!”
Seher’in bir çırpıda anlattıkları sözde kolay ama gerçekte çok zor ve tehlikeli işlerdi. Yüreğim bunları kaldırmakta güçlük çekiyordu. “Yani yakında savaş çıkacak öyle mi!” diye sordum. Seher kalkıp birer viski daha doldurmuş ve yeniden yanıma oturmuştu.
“Öyle, savaş çıkacak... Çok kan dökülecek ama bu işin başka şekilde çözülmesi mümkün değil... Mehdi’nin ortadan kalkması sadece bizim için değil, diğer babalar için de iyi olacak... Onlardan da gerekli desteği alacağız merak etme... Mehdi çoğu zaman onlara da ayak bağı oluyor çünkü...!”
“Mestan’a ne kadar güvenebiliriz!” diye sordum Seher’in getirdiği visk**en bir yudum alıp. “Mestan Hanımağam ile Apo abimin elinde büyüdü sayılır. Daha şöyle çocuktu, bu işlere Apo abimin yanında başlamıştı!” dedi Seher soruma karşılık.
“Apo abimin yakın korumalarından biriydi, bir gece Apo abime silah attıklarında yaralandı hatta. Apo abim çok severdi onu. Ama rahmetli olduktan sonra Hanımağam ile anlaşamadılar. Mestan gözü karadır, adı gibi savruktur... Yaptıklarının attığı adımların ilerde ne sonuçlar doğuracağını bilmez... En azından o zamanlar öyleydi... Şimdi eskisi gibi değil, daha bir akıllandı... Hanımağa işte böyle adamları sevmez, başına dert açacak adamları yanında tutmaz... Mestan da öyleydi o zamanlar, o yüzden siktir etti... Bu da gitti memleketlisi Mehdi ile çalışmaya başladı...!”
“Demek Hanımağa toplantıda elimizde büyüdü sayılır diye bunun için söyledi!” dediğimde “Öyle, elinde büyüdü ama büyüyünce sapıttı... Neyse, bunlar esk**e kaldı artık... Şimdi dediğim gibi iş bu noktaya geldi...!” dedi Seher.
“Sana nasıl ulaştı peki, sen ondan saklanıyorsun sonuçta!” dedim, bu da merak ettiğim bir konuydu. “Mecnun’la haber gönderdi!” diye yanıt verdi. “Bana bak, tüm bu dediklerin bir oyun olmasın sakın. Bize bir kumpas kurmaya çalışıyor olmasın Mehdi ile birlikte!” dediğimde güldü Seher.
“Olmaz abim, ne kumpası... Biz bir şey yapmayacağız ki... Sadece bir tetikçi lazım bize Mehdi’nin işini bitirmesi için... Kendi adamımız olmasına da gerek yok... Maşa kullanacağız, elimizi ateşe tutacak değiliz!” dedi yapılı beyaz dişlerini göstererek gülerken.
Konuşmalar bitmişti, iki duble viskinin ardından gevşemiştik. Sinem gelene kadar devam eden heyecanlı dakikalarımıza geri dönebiliriz demekti bu.
Seher’in eli pantolonumun ve kasıklarımın üzerinde gezinmeye, dudakları yanağımda ve boynumda dolanmaya başlarken o ana kadar sessizce yanı başımda bizi dinleyen Aleyna’yı kendime çektim.
Uzun kumral saçlarının arasına soktum elimi. Narin ensesini okşadım. O da oyuncu bir kedi gibi sırnaşıp sokuldu iyice, sağ eli göğsümde gezinmeye başladı. Eğilip dudaklarından öptüm. Her iki dudağını nazikçe emerken Aleyna yine gözlerini kapattı. İnce uzun parmakları gömleğimin düğmelerini çözerken sol elimi bluzunun altına sokup çıplak karnını ve memelerini okşadım.
Bu arada Seher de öğretmen sıfatıyla öğrencisine eşlik ediyordu ve pantolonumun kemerini tek eliyle açıp fermuarını indirdi. Koltukta biraz aşağı doğru kaydım, sol eli şimdi baksırımın içindeydi ve yeniden sertleşmeye başlayan yarağımı tutmuştu.
Aleyna gözleri kapalı halde dilini dışarı çıkarmış, pembe uzun dilini emiyordum. Memelerini ağır ağır okşamaya devam ediyor, sağ elimle de sırtını okşuyor ve aşağılara doğru kayıyordum. Götünün yanakları arasında kaybolmuş siyah külotunun lastiğine parmağımı doladım, külotu çektim. Aleyna’dan bir kedi yavrusununki gibi inilti çıktı.
Seher ise yarağımı okşamaya devam ediyordu yine. Baksırımdan dışarı çıkarmış, narince 31 çektirir gibi sıvazlıyordu onu. Derken Seher eğildi iyice ve yarağımı ağzına aldı. Yarağımın kafasını etli dudaklarının arasında kavrayıp vakumlarken kestane kızılı saçlarını okşayıp elime doladım.
Aleyna ile öpüşmeye devam ediyordum. Sol elimin altında memelerinin gittikçe irileştiğini, hareketlendiğini fark ediyordum. Uçları da şişiyordu. Sağ elim götünün altına kaydı, sımsıkı götünü avuçladım, sıktım. Aleyna irkildi, hafifçe doğruldu, sol ayağını çevik bir hareketle altına alıp elimin daha rahat hareket etmesine imkân verdi.
Çıplak götü koltukla temas ettiğinden sımsıcak olmuştu. Artık ikimiz de inliyorduk. Seher’in çok iyi bir öğretmen olduğu Aleyna’nın müthiş bir French Kiss yapmasından belliydi. Gözleri kapalı halde dilimi vakumluyor, emiyor, ısırıyor, dudaklarımı kanatırcasına içine çekiyordu. Aynısını ben de ona yaparken Seher altta yarağımı ağzının daha derinlerine doğru almaya başlamıştı.
Başını kaldırıp indiriyordu, elini kasıklarımın arasına sokuyor, taşaklarımı sıkıp bırakıyor, onları da löp bir yumurta gibi emiyordu ara ara. Aleyna’nın götündeki sağ elimin orta parmağını hafifçe göt deliğine bastırdım. Minik deliğin ağzı oldukça sıkıydı ve parmağım girmekte zorlanıyordu. Aleyna o an doğruldu yerinde, dudaklarımı vahşi bir kedi gibi ısırırken ağzından derin bir hırıltı çıktı.
Parmağımı göt deliğinin ağzında masaj yapar gibi oynatmaya başladım bunun üzerine. Sımsıcak deliğin ağzı terlemişti. Kalbim göğüs kafesimi delip çıkacakmış gibi güçlü şekilde atıyordu. Seher’in yoğun saksosu ile kalkıp sertleşen yarağım şimdi ağzını doldurur hale gelmişti.
Aleyna adeta yarı baygın gibi gözlerini hiç açmadan dilimi, dudaklarımı emiyor, ısırıyordu. Sol elimle vahşice avuçladım memelerini, uçlarını parmaklarımın arasında sıktım. Aleyna’nın iniltileri daha da arttı bu anlarda.
İşte bu sırada Seher’in kızı Sinem’in salonun kapısında durmuş bizi izlediğini gördüm. Kapının açık kanadına yaslanmış, bir ayağını geriye atmış halde annesinin yarağımı ağzına alışını, Aleyna’nın dudaklarımı emişini, benim onun götünde gezinen elimi durmuş izliyordu.
Aleyna’nın sırtı kapıya dönüktü, Seher’in de başı uzun saçlarının içine gömülmüş, sadece yarağımı görür olmuştu. Dolayısıyla Sinem’i sadece ben görebiliyordum. Kızın bakışları sanki o anda annesinin ya da Aleyna’nın yerinde olmak istediğini gösteriyordu. Dudaklarını yalayarak sessiz sessiz geldiği gibi giderken annesinin somurmaları çoğalmıştı.
Artık bu işi burada yapamayacağımız belli olmuştu. Seher kızının bizi izlediğini görse yeni bir kıyamet kopabilirdi. O nedenle “Hanımlar, kıçım ağrıdı burada!” diyerek Aleyna’yı geriye ittim. Seher’e de durmasını söyledim. Aleyna gözlerini açtı, kaç zamandır kapalı gözleri ışığın vurmasıyla kamaşmış gibi baktı bana ve içeriye. Seher de yavaşça kalktı. Uzun saçlarını geriye attı, ağzının kenarındaki ıslaklığı elinin tersi ile sildi, terlemişti.
“İçeri benim odaya geçelim!” dedi Seher. Ardından kalktı ve çekmecelerden birini açtı, bir hap alıp ağzına attı, bir bardak su ile yuttu. “İster misin!” diye uzatınca “Ne bu!” diye sordum. “Bir şey değil abim, baş ağrısı için!” dedi. Ama bana pek baş ağrısı için değil gibi geldi gösterdiği ilaç. Alıp baktım, reçetesini okudum. 50 miligramlık kırmızı reçete ile verilen, uyuşturucu özelliği olan bir ilaçtı bu.
“Niye içiyorsun bunu? Hanımağa biliyor mu!” diye sordum. “Aman abim, sakın. Hanımağam böyle şeylerden nefret eder bilirsin. Ben onun kadar güçlü bir kadın değilim. Bu tip sıkıntılar beynimi çatlatıyor, şunlardan içmezsem ağrıdan geberiyorum. Sen de al bir tane, korkma, bağımlılık yapmaz. Kafan bulutlarda gezer, kendini daha mutlu hissedersin...!” diyerek cevap verdi.
Tereddütte kaldım. Seher almam için “Bunu içersen sikin şu kolum gibi olur, eşeğin siki gibi olur... Bu kızı öyle bir bağırtırsın ki üç sokak öteden duyulur...!” dediğinde heyecanlandım. O an Aleyna da bana öyle bir baktı ki içmem için gözleriyle yalvarır gibiydi. Hatta daha ileri gitti. İlacı elimden aldı ve bir tane attı ağzına, bir bardak su doldurup içti hemen. Ardından bir tane de avucuna alıp içmem için uzattı.
“Hadi, beni istemiyor musun yoksa!” dedi gülümseyerek. Ellerimi beline atıp kendime çektim onu, ağzımı açtım. Parmaklarının arasına aldığı ilacı ağzıma koyup suyu da kendi içirdi. Hap mideme doğru yol alırken suyu bitirdim. Derin bir nefes alıp verdim.
Şimdi Aleyna’yı bağırtmak için hazırdım...
106 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Sapık Arkadaşım ve Karım (1)
Tumblr media
Mutaassıp bir çevrede yaşayan bir insanım. Evliyim, monoton bir hayatım var. Çocukluk arkadaşım Nizamettin'le çok uzun zaman sonra tekrar bir araya gelmiştik. Nizamettin, boşanmış, yalnız yaşayan, kırklı yaşlarda, hayatı dolu dolu yaşayan değişik bir tipti. Bizim hayat görüşümüze ters bir yaşam tarzı vardı ama çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda çok iyi anlaşırdık keratayla…
Yalnızlıktan dertli olduğunu anlatınca, çocukluktan bu yana süren candan arkadaşlığımızın hatırına, ister istemez bizim eve davet etmek zorunda hissettim kendimi… Akşam yemeğine oturmuş, eski günleri yad etmeye başlamıştık. Karım sofrayı hazırlamış, bir şeyler getirip götürüyor, bizim yanımızda çok fazla zaman geçirmiyordu.
Karım, 34 yaşında, elma yanaklı, bal dudaklı, güzelce, balık etli, tipik Anadolu kadınıydı. Her zaman kapalı tesettürlü bir kadındı. Fakat yine de kapalı olmasına rağmen, karım içeriye girip çıkarken birkaç kez Nizamettin'in bakışlarını karımın üzerinde yakaladım.
İlk başlarda arkadaşımın kapalı olmasına rağmen karıma bakmasına biraz şaşırdım, hatta konduramadım bile… Normal şartlarda evimize çok fazla misafir gelmezdi. Bu duruma çok alışık değildik, hem karım hem ben… Mutaassıp derken öyle çokta sofi değilim, arada sırada içiyorum. Arada sırada kaçamak da yapmak istiyorum, ama şartlar buna müsait olmuyor.
Nizamettin'le o akşam içiyorduk. Karım içki konusunda tam tutucudur, bize biraz da kızgınlıkla bakıyordu. Zaman ilerleyip kafalarımız iyi olmaya başlamıştı. Eski muhabbetlerin biri açılıp bir kapanıyordu. Nizamettin bir ara tuvalete kalktığında, karım sinirli bir şekilde yanıma geldi ve
“Ne oluyor? Kim bu adam? Neden geldi? Niye içiyorsunuz? Ne zaman gidecek?” diye soru yağmuruna tuttu. Karımı susturmaya çalışıyordum, ama nafile… Ortamdan, belki de Nizamettin'den rahatsız olmuştu.
Aradan neredeyse on dakika geçmiş, Nizamettin henüz tuvaletten gelmemişti. Karım söylene söylene çıkarken, Nizamettin de sonunda salona giriyordu. Salondan çıkmakta olan karımın arkasından bakarak,
“Yengeyi kızdırdık Bekir, sopa yemeyelim!” dedi.
“Sen ona aldırma yahu… Pek alışık değil böyle şeylere, içki masası filan… Sen onun kusuruna bakma!” dedim.
Masaya otururken dikkatimi çeken bir şey oldu. Nizamettin'in önü şişkin duruyordu, ama farklı bir şişkinlikti bu. Siki kalkık değildi, cebine bir şey koyulmuş gibi önünde bir kabarıklık vardı. Pek önemsemedim o anda. Karımın limon satan suratından sonra biz de daha fazla oturmadık zaten… Nizamettin kalktı, iyi geceler dileyip evine gitti.
Yatağa yatmış karımın gelmesini bekliyordum. Karım elinde küçük bir poşetle geldi. Poşeti yatağın yanındaki etajere bırakıp, sinirli bir şekilde yatağa girdi. İkide bir lafı akşamki olaya getiriyor, susmak bilmiyordu.
“Yeter artık, uyusak. Sabah erken kalkacağım!” dedim. Karım,
“Uyumayı bırak. Bak bir şey anlatacağım, iyi dinle, tamam mı?” dedi.
“Anlat hadi, başımı şişirdin zaten yeterince!” dedim. Karım,
“Senin bu arkadaşın, Nizamettin midir nedir, her ne boksa… Sağlam ayakkabı değil senin arkadaşın, hem hırsız hem de sapık!” dedi.
“Ne diyorsun sen be?” dedim. “İlk defa evimize geldi. Kırk yıllık arkadaşım, ne zaman gördün, duydun sapıklığını, hırsızlığını? Öyle bir şey olsa evime, senin yanına sokar mıyım ben onu?”
“Öyle işte… Bir şey biliyorum ki söylüyorum. Dediğim gibi, hem sapık hem de hırsız!” dedi. Şaşırıp kaldım. Gözlerim açılmış, yatakta doğrulmuştum.
“Anlatsana, sen ne diyorsun? Nerden anladın sapık olduğunu?” dedim.
“Akşam siz yemekte içerken ben çamaşır yıkadım, biliyorsun. Bir tane külodum, bir tanede eşarbım kayıp! Makineden yıkanmışları çıkardım, sepete koydum, asacaktım, o ara bu adam tuvalete girdi. Sonra makineye yeniden kirlileri dolduruyordum ki, kırmızı eşarp yok!”
“Emin misin kadın? Adamın günahını alma…”
“Bunamadım daha, eminim ben… Yıkayacaktım, kirli sepetine koymuştum. Sonra sepetin dibine sıkıştırılmış siyah saten eşarbımı gördüm, içinde de beyaz külodum. Senin bu arkadaşın şey yapmış…”
“Ne yapmış?” Yüzü kıpkırmızı olmuştu karımın… Sonunda söyledi,
“Otuzbir çekmiş ve külodumla eşarbıma boşalmış. Sen inanmazsın diye yıkamadım, aha burada, poşetin içinde!” diye etajerden aldığı poşeti bana gösterdi.
Şok! Kulaklarıma inanamıyordum, şaşkın bir haldeydim. En yakın arkadaşım benim evimde otuzbir çekmiş ve karımın en mahrem giysilerine boşalmıştı.
Karım konuşmasında devam ediyordu.
“Sonra yıkanmışları asarken farkettim. Kırmızı külodum da meydanda yok! Seninki almış gitmiş. Anladın mı ben niye bu kadar kızgınım? O an tatsızlık çıkmasın diye bir şey demedim. Kavga çıkarırsın, olay olur, önce seninle konuşayım dedim. Ne yapacağız Bekir?” dedi.
Aynı soruyu ben de kendime sorarken karımla göz göze geldik. Pezevengin pantolon cebindeki kabarıklığın nedeni anlaşılmıştı şimdi… Karımın kırmızı külodunu alıp cebine sokmuş orospu çocuğu… Arkadaşının karısı hem de… Nasıl yapar bunu? Hem de eşarbına, küloduna boşalması da cabası…
Sapık… Manyak… Gözümün önüne arkadaşımın bizim banyoda karımın külotlarını elleyişi geldi nedense… Kirli külotları alıp alıp burnuna götürüyor, kokluyor sikini okşarken… Karımın am kokusuyla siki kalkıyor puştun… Burnunda karımın külodu, eşarbına boşaltıyor döllerini… Yapış yapış…
“Söylesene, ne yapıcaz?”
Haydaa… Karımla göz göze, ben bir şey diyemeden bakışıyorduk. Bakarken şaşkınlığım daha da arttı. Bir yandan arkadaşıma kızarken, bir yandan da sikim kalkmaya başlamıştı. Karımın yanaklar elma gibi, dudakları kızarmış öfkeden, kabarmış.
Başında beyaz tülbendi ve üzerinde de beyaz tek parça geceliği vardı. İnce kumaştan geceliğin altından büyük göğüsleri görünüyordu. Yatıp uyuyacak diye sütyen giymemişti içine… Uçları kabarık, koyu renk, bakınca görünüyor. Ellerimi geceliğin üzerinden göğüslerine koydum, avuçlayıp sıktım. Bu defa karım şaşırdı,
“Hele avrat, hele bir sabah olsun. Sen şöyle bir gel bakayım!” deyip ellerimi memelerinden çekmeden karımın etli dudaklarına yumuldum.
Dudaklarını, boynunu, boğazını, yanaklarını öpüyor, yalıyor, kokluyordum. Karım da şaşırmıştı önce, ama hiç itiraz etmiyordu, kendini bana teslim etmişti. Bir yandan karımın her bir yanını öpüp koklarken ellerimi de vücudunda gezdiriyordum.
Elimi geceliğinin eteğine götürdüm. Dizindeki eteği yukarı sıyırdım biraz, içinden ellerimi daldırıp kalçalarını avuçladım. Etli kalçalarına dokunan elim onu biraz ürpertti sanırım. Kalçaları pürüzsüzdü. Karım her zaman bakımlı bir kadındı. Götünü okşamaya başladım. Göt yanaklarını sıkıyor, yoğuruyordum. Elimi öne getirip amına atınca,
“Iııhhh!” diye bir ses çıkardı. Amını okşamaya başladım. Biraz elleyince kabarıp şişen amı tertemiz ve kılsızdı. Kaymak gibiydi teni parmaklarımın altında, ıslaktı.
“Ağda mı yaptın kız?” diye sorunca,
“Hıı… Bu sabah temizledim!” dedi. “Akşama lazım olur dediydim. Nerden bileyim senin eve arkadaş getireceğini…” Dudağını ısırır gibi yaptım,
“Siktirtme arkadaşını şimdi… İfadesini alırım ben o bal kaymak amcığının…”
Karımın am dudakları etli ve büyüktü. Onları parmak uçlarımla sıkıyordum. Amcığının içine orta parmağımı sokup çıkarmaya başladım. Karımın amının sulandığını hissettim. Amının içindeki parmağım sırılsıklamdı ve akan sulardan elim su içinde kalmıştı.
Diğer elimi de geceliğinin yakasından içeri soktum ve sütyensiz, iri memelerini avuçlayıp sıkmaya başladım. Geceliğinin yakasını aşağı sıyırarak memelerini çıkardım. Offf… Karımın göğüsleri harika görünüyordu gözüme, büyük ve dolgundu. Meme uçlarını sıkıyor, dudaklarımla emiyordum. Ben küçük küçük ısırıklar atarken, karımın hafif hafif inlediğini duyuyordum.
Artık dayanacak halim kalmamıştı,
“Bacaklarını aç!” dedim sessizce…
Karım belini havaya kaldırıp geceliğini yukarı sıyırdı. Ben de doğrulup açık bacaklarının arasında yerimi aldım. Karım altımda geceliği beline kadar sıyrılmış ve bacakları iki yana açık bir şekilde yarağıma bakıyordu o esnada… Yarağım kazık gibi olmuş ve havaya doğru tüm haşmetiyle kalkmıştı.
“Bekir sana ne oldu böyle?” dedi. “Taş gibi olmuş bu…”
“Ne yapacaksın neden olduğunu avrat, ne olduysa oldu!” dedim.
Dizlerimin üzerinde eğildim. Derken yarağımın kafası yavaş yavaş amından içeri doğru girmeye başlamıştı. Bu sırada karımdan, “Iığğhh!” diye hafif bir inleme geldi. Yarağım amına girdikten sonra, önce yavaş yavaş içinde gidip gelmeye başladım. Ayaklarımla yataktan destek almış, karımı misyoner pozisyonunda sikiyordum.
Karımdan hiç ses çıkmıyor, kollarını iki yanına uzatmış, öylece yatıyordu altımda. Yüzünü, yanaklarını, dudaklarını öpüyordum. Dudakları öpmekten kabarmıştı. Şakaklarında, iki göğsünün arasında ter damlaları… Başında beyaz ipek eşarbı olduğu halde saçlarından hafif bir parfüm kokusu geliyordu. Memelerini emiyor, uçlarını hafif hafif ısırıyordum.
Daha sonra hızlanmaya ve daha çok sokmaya başladım. Karımın üzerinde gidip gelip, zevkten iniltiler çıkarırken, o altımda yatıyor, parmaklarıyla yatak çarşafını sıkıp duruyordu. Karyola gıcırdamaya başlamıştı. Amının içi kaygan ve sıcaktı. Nemli, daracık am duvarları her girip çıkışımda sikime sürtünüyor, beni zevkten öldürüyordu.
Karımın üstünde inip kalkarken bir yandan da kafamda sorular dönüp duruyordu. Nizamettin ibnesi karımı sikmek mi istiyordu? Herhalde beğenmişti karımı… Öyle olmasa neden karımın küloduna, eşarbına boşalmıştı? Nasıl da pis pis bakıyordu karıma piç herif?
Ya banyodan çaldığı kırmızı külot? Şimdi o çaldığı eşarp ve külotla evinde oturmuş, karımı düşünerek otuzbir mi çekiyordu? Karımın amına değen külodu kokluyordu mutlaka namussuz… Kaygan ipek eşarpla kalkmış sikini mi okşuyordu şu anda? Tüm bu şeytanca soruları düşünürken daha beter tahrik olmuş, daha da hızlanmıştım. Şimdi karıma vurduğum darbelerin şiddetinden karyola gacır gucur sesler çıkarıyordu.
Sonra karımın amından çıktım. Onu belinden tutup biraz daha geriye kaydırdım. Bacaklarını kaldırıp havaya dikince amcığı iyice meydana çıktı, kurabiye gibi belirdi. Elimle yarağımı amına hizaladım ve yavaş yavaş tekrar içine girdim.
İki yana açtığım bacaklarını omzuma koydum ve bu şekilde daha şiddetle sikmeye başladım. Karımın seksi bedeni yarak darbelerimle altımda sallanıyordu. Karım da zevk alıyordu sikilmekten, yavaş yavaş inlemeler,
“Aah, aah! Ohh…” diye sesler gelmeye başlamıştı. Yatağın çıkardığı sesler daha şiddetliydi bu sefer… Yukarıda annemle babamın yatak odası vardı. Onların yataktan çıkan sesleri duyuyor olabileceklerini düşündüm. Siktir et, duyarlarsa duysunlar dedim içimden… Bu kez bacaklarını tekrar ayırdım
“Bacaklarını iyice ayır, tut onları!” dedim. “Güzelce ayır, daha güzel sikeyim seni…”
Karım istekle, hevesle dediklerimi yaparak bacaklarını iki yana iyice açtı ve alttan kalçalarını tuttu. Yatak başından tutarak güç aldım ve var gücümle öne doğru bastırınca, yarağımın taşaklarıma kadar amına girdiğini sezdim. Karımdan çığlık atar gibi,
“Bekir… Ohhh… Ahhh!” sesleri gelmeye başlamıştı. Yatak başından aldığım güçle hayvan gibi sikiyordum karımı. Memeleri sağa sola, ileri geri sallanıp duruyordu. İnanılmaz zevk alıyordum. Her seferinde daha büyük bir güçle amına soktukça, karımdan sadece şiddetli, “Ahh!” sesleri geliyordu.
Odanın içi, yatağın gıcırdaması, karımın, “Aah, aah!” diye inlemeleri, taşaklarım kasıklarına çarptıkça çıkan ‘Şlap şlap!’ sesleri ile dolmuştu. Boşalmaya niyetim yoktu. Karımı hayvan gibi sikerken altımda iki büklüm olmuştu.
Amından çıktım ve bir şey demesine fırsat vermeden yüz üstü çevirdim. Kalçalarından tutup dizlerinin üzerinde doğrulmasını istedim. Elleriyle yatak başından tutarak destek aldı ve dizlerinin üzerinde domaldı.
İlk kez yapıyorduk bunu, hiç domaltarak sikememiştim karımı… Altıma yatar, klasik düzen, ben üstünde gidip gelirken o da zevk almaya çalışırdı. Boşalmadan uzun süre dayanabilirsem sonunda karım da orgazm olur, boynuma sarılıp titreye titreye boşalırdı.
“Ne yapıyorsun Bekir? Ne yapacaksın böyle?” dedi inleyerek…
“Sus…” diye hırladım. “Konuşma… Zevkine bak… Canım böyle istiyor bu gece… Domaltıp sikicem seni…”
Arkasında yerimi aldım. Göt yanaklarını iki yana iyice açınca bir çukur gibi duran göt deliği belirdi. Başparmağımla deliğine bastırdım. Parmağım vıcık vıcık ter içinde kaldı.
“Başını eğ iyice, yastığa koy… Belini de çukur yap…”
Ne dediysem inleye inleye yerine getiriyordu karım… Bacaklarını ayırdım. Yarağımı tekrar amına soktum. Belinden sıkıca tuttum ve gittikçe hızlanmaya başladım. Karım yine, “Ahh, ahh!” sesleri çıkarmaya başlamış, yatak da az önceki gibi sallanmaya ve gıcırdamaya başlamıştı.
Kalçalarına çarpan kasıklarımdan çıkan sesler odanın içinde yankılanıyordu. Karım şehvetle kasılan parmaklarıyla yatak başından sıkıca tutmuş, zevk içinde inlerken, ben boşalacağımı anladım.
Daha hızlı ve daha sert sikmeye başladım. Karım aldığı yarak darbeleriyle, “Imm, ahh, ohhh, ığhh!” diye inlerken elimi başındaki beyaz eşarba attım. Ve sertçe eşarbı çektim, simsiyah saçları ortaya çıkmıştı.
Bir elimle belini tutmuştum. Diğer elimle de tuttuğum beyaz ipek eşarbı burnuma götürdüm ve karımın eşarba sinmiş kadınsı ve baştan çıkarıcı kokusunu içime çekmeye başladım. Boşalmama birkaç saniye kalmışken daha hızlı ve daha sert pompalamaya başladım. Sert bir sesle,
“Alttan elini uzat. Ben seni sikerken amcığını okşa… Bızırını ovala…” diye hırladım.
Karım başını çevirip yarı kapalı gözler ve zevkten kızarıp kaymış suratıyla bana baktı. Eşarbının elimde olduğunu, burnuma götürüp kokladığımı görünce tekrar önüne döndü. Dediğimi yaptı yine, bir elini alttan uzatıp amını, klitorisini okşamaya başladı.
“Ohhh… Bekir… Kocamm…”
O da zevk alıyordu. Sikimi amına gömüp hareketsiz durduğum anlarda kasıldığını, am duvarlarının sikimi sıkıp sıkıp bıraktığını hissedebiliyordum. Bir süre böyle durup zevk almasını bekledim, amıyla sikime yaptığı masajdan ben de zevk aldım.
Sonra boş verip tekrar hızlandım. Tam boşalacağım anda karımın sıcak amından çıkıp ipek eşarbı sikime sardım. Sıcak ve ıslak amdan çıkan erkekliğimin nispeten soğuk ve kaygan eşarpla teması bitirdi beni… Sonunda zevk dalgası tüm vücudumu sardı. Elektrik çarpmış gibi oldum. Boşalıyordum. Tüm döllerimi karımın beyaz şifon eşarbına akıttım. İnanılmaz bir zevk almıştım. Eşarpla yarağımı iyice sildim.
Karım yatakta uzanmıştı, saç baş, am göt dağılmış bir haldeydi. Ter içinde kalmış, uzun siyah saçları yastığın üzerinde dağılmıştı. Geceliğinin açık yakasından memelerinin üst kısmı, altında toplanmış geceliğinin kenarından beyaz kalçaları görünüyordu. Öpüştük ve birbirimize baktık. Sessizliği bozan karım oldu,
“Ne oldu böyle sana Bekir? Uzun zamandan beri böyle yapmamıştık, değil mi?” dedi.
“Evet, çok özlemişim seni!” dedim.
“Ben de seni!” dedi karım. Birbirimize sımsıkı sarıldık. Dile getirmiyorduk ama, bizi bunca azdıranın, delirtenin benim sapık arkadaşım olduğunu ikimiz de biliyorduk. Sikimi örten spermli eşarbı iki parmağının ucuyla tutup kaldırdı, aşağıya attı.
“O sapık arkadaşın gibi sen de eşarbıma boşaldın. Neden?” diye sordu karım.
“Bilmiyorum, ama hoşuma gitti!” dedim. Karım,
“Sapık Nizamettin de şimdi benim külodumla yine otuzbir çekiyordur desene! Ne yapacağız Bekir?” dedi.
“Bilmiyorum kadın…” dedim. “Ne yapabiliriz ki bu saatten sonra… Alıp götürdüğüne göre… Boş bırakmıyordur, bir şeyler yapıyordur senin am kokulu donunla… Koklaya koklaya…”
Başını göğsüme koydu. Eliyle karnımı, kasıklarımı okşadı. Ürperdim, sikim anında sertleşti tekrar… Elini üstüne getirdi, sıcak parmaklarını sikimde hissedince inleyerek kasıldım.
“Hoşuna gitti değil mi?” diye fısıldadı karanlığın içinde… “Hayvan gibiydin, mahvettin beni…”
“Senin hoşuna gitmedi mi? Yatağa girerken adama kızıyordun külodunu çaldı diye, ne sapıklığını bıraktın, ne hırsızlığını… Ama az önce domaltıp sikerken zevkten bayılacaktın nerdeyse…”
Saçından tutup yüzünü bana çevirdim, gözlerinin içine baktım. Gözleri parlıyordu karımın… Doğruldum, üstüne çıktım, bacaklarını aralayıp arasına girdim. Hiç itiraz etmeden araladı bacaklarını…
İnce gecelik memelerini meydanda bırakmış vaziyette, hala belinde duruyordu. Elimle iki yakasından tutup cart diye aşağıya kadar ikiye ayırdım ince kumaşı… Çırılçıplak kaldı altımda…
Etli, öpülmekten kabarıp şişmiş dudakları aralık duruyordu. Yumuldum dudaklarına, hırsla öperken sordum karıma,
“Ne diyorsun? Gelsin mi bir daha? Külotlarını çalsın mı arkadaşım?”
Taş kesilmiş sikimi belinden tutup amının dudaklarının arasına yerleştirdim. Islaklığı sikimin başında hissettim. Çamur gibi olmuştu yeniden… Sikimin önce başı, sonra da taş gibi sertleşmiş gövdesi, yağ gibi kaydı amcığından içeriye… Dibine kadar gömüldü amına… Dudaklarından kopan müthiş bir zevk feryadıyla, inleyerek boynuma sarıldı karım…
“Söyle ulan… Gelsin mi? Banyoya kapanıp senin amcığının kokusunu burnuna çeke çeke sikini okşasın mı? Söyle… Külodunla otuzbir çeksin mi arkadaşım? Döllerini boşaltsın mı küloduna? Eşarbına gelsin mi?”
“Ohhh…” diye şehvetle inledi, boynuma sarıldı sımsıkı… Kasıklarını kasıklarıma yapıştırdı sımsıkı, bacaklarını doladı, zevkten gözleri kaydı. Sikimin başının amcığının ta derinlerinde, en sonda, rahminin duvarına değdiğini, dibe dayandığını hissediyordum. Kulak mememi ısırırken,
“Ohhh… Gelsin kocacımm…” diye fısıldadı sadece… Zevkten hırlayarak çıkıyordu sesi…
“Gelsinn…”
*** Hikayenin Devamı ***
72 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Plajda (1) Rontgenci
Tumblr media
Ben Almanya'dan Ece, 30 yaşındayım. Kocam 36 yaşında, 6 senelik evliyiz. Ben ana okulu öğretmeniyim, kocam ise kuaför… Kocamla izinlerimiz denk gelirse hemen hemen her sene tatil için Türkiye'ye gideriz. Bu sene kocamın isteği üzerine İtalya'da bir sahil kasabasına gitmeye karar verdik…
Kaldığımız otelde genelde yerli halk, kısmen de bizim gibi Almanya'dan gelme turistler vardı. Yabancı bir ülkede olmak bizi psikolojik olarak rahatlatmış, bana ve kocama daha bir güven gelmişti. Türkiye'de hayatta yapamayacağım bir şeyi yapıp, burada üstsüz güneşlenebiliyordum.
Kocamla daha ilk günde, gerek otelin havuzunda, gerekse sahil kenarına inip, göğüslerim meydanda, denizde cilveleşiyor, oyunlar oynuyorduk. Kimsenin aldırmayışı bizim daha da serbest davranmamıza imkan tanıyordu.
Tabii tek tük de olsa, bazen abazan gözler üzerimde olabiliyordu. Ama kocam yanımda olduğundan fazla da umursamıyor, rahat davranıyor, kocamla cilveleşmeye devam ediyordum… Elbette, söylememe gerek yok, yerli yabancı erkeklerin diri göğüslerime yalanarak bakmaları da deli gibi tahrik ediyordu bizi… Her gece uzun uzun sevişmeden uyumuyorduk.
Tatilimizin ikinci gününde, öğlen üzeri deniz kıyısında tenha bir yerde geziyorduk. Benim yine göğüslerim açıktı ve altımda tanga benzeri ipli bir bikini vardı. Kocamın üzerinde ise sadece şortu vardı.
Denize girdik, suyun içinde şakalaşıp birbirimize su atarken, suyun içinde kocamın sikini tuttum. Tutmamla beraber azgın kocamın siki hemen şahlandı. Elimi şortunun içine sokup sikini okşamaya başladım.
“Ne yapıyorsun kızım, herkesin içinde, delirtme beni…” diye homurdandı önce kocam…
Biraz çevreye bakındıktan sonra o da daha fazla dayanamadı. Suyun altından elini bikinimin içine sokup, amımı okşamaya, bir yandan da zaten açıkta olanve kıllı göğsüne sürtünüp duran mememin birini yalamaya başladı.
Kocamın dudakları kah sağ mememde, kah sol mememde geziniyor, meme uçlarımı öpüyor, bazen de ısırıyordu. Hatta bir ısırışında canım çok yandı, ama müthiş zevke gelmiştim.
Kocamın amımı okşaması, parmaklarının amımın içinde gidip gelmesi hızlanmıştı. Zevkten dudaklarımı ısırıyordum, Orgazm olmak, boşalmak üzereydim. Kocam da aynı durumdaydı. Sonunda ikimiz de suyun içine ellerimizi daha hızlandırarak aynı anda boşaldık. Rahatlamıştık.
İşimizi bitirip rahatladıktan sonra kıyıya yöneldik. Çevreye bakarken, plajın arka kısımlarındaki otların arasından bizi gözetleyen yirmili yaşlarında bir genç gördüm. Kocam genci görmemişti, ben de nedense kocama söylemedim röntgenlendiğimizi.
Genç halen arada sırada bize bakıyordu. Kocamla denizden çıkıp, plajda tenha bir yerde kurulandık ve kendimizi güneşlenmeye bıraktık. Ben güneş yağını çıkardım,
“Sana da süreyim kocacığım, yoksa yanacaksın!” dedim. Kocam herzamanki inatçılığı ile,
“Bana bir şey olmaz!” diyerek istemedi. Ben göğüslerime güneş yağı sürerken, bir yandan da kocama çaktırmadan arada sırada gence bakıyordum, evet halen gözü bizdeydi…
Bana ne olduysa artık, birden azmıştım yine. Elimi kocamın şortundan içeri sokup sikini okşamaya başladım. Kocam kafasını kaldırıp çevreyi kontrol etti, baktı kimse ilgilenmiyor, şortunu çıkarıp yeniden yattı.
Oysa çalıların arkasındaki genç oradaydı, hala bizi gözetliyordu. Ben de o gence nispet yaparcasına kocamın sikini ağzıma aldım yalamaya başladım. Yan gözle de o gence bakıyorum, bizi dikizliyor mu diye.
Genç şortundan sikini çıkarmış, sanki pørnø seyreder gibi bizi izleyerek sikini okşuyordu. Sırt üstü yatıp keyfine bakan kocamın onu görmesi imkansızdı. Belki bu yüzden iyice rahattı hareketleri, benim görmeme aldırmadan gözlerini bize dikmiş sikini sıvazlayıp duruyordu.
Otlardan ve aramızdaki uzaklıktan dolayı sikinin boyutları tam olarak seçilmiyordu, fakat görebildiğim kadarıyla kocamın sikinden biraz daha uzun ve kalındı…
Kocamın siki ağzımda iyice büyüyünce, hemen bir hamlede bikinimin altını yana çekip, kocamın üstüne çıktım, sikini amıma alıverdim.
“Ohhh… Çılgınsın sen karıcım…” diye inledi kocam… “Şimdi biri gelecek, rezil olacağız. Bırak otelde sikeyim seni… Delirttin beni…”
“Aşkım, kimsecikler yok işte… Denizdeki balıklardan başkası göremez bizi… Oteli bekleyemem ben… Burada sikeceksin beni…”
Kocamın siki üstünde zıplarken gerçekten çıldırmış gibiydim. Zevkten uçmuş bir halde zıplarken bir yandan da gence bakıyordum. Gencin de el hareketleri hızlanmıştı, sanırım boşalmaya yaklaşmıştı.
Birinin bana bakarak 31 çekmesi beni acaip azdırmıştı. Kocamın siki üstünde zıplarken bir yandan da göğüslerimi avuçluyordum… Sikişmemizi izleyen delikanlıyı da, kocamı da azdırmak için avazım çıktığı kadar zevk çığlıkları atıyor, durmadan inliyor, en ayıp ve argo kelimelerle kocamı teşvik ediyordum.
Sonunda ben feryatlar ve kasılmalar eşliğinde orgazm olduğumda, kocam da daha fazla dayanamadı ve içime boşaldı. Sıcacık dölleri amımı doldurmuş, bir kısmı da dışarı taşmıştı.
O anda gözüm gence takıldı, o da bizim gibi boşalmış, yüzü gülüyordu. Amımdan akan döllerden elimle biraz alarak dudağıma götürdüm ve kocama çaktırmadan gence elimdeki dölü göstererek bir öpücük yolladım. Genç de gülerek sikinde kalmış son damla dölü parmağıyla alıp bana gösterdi ve bir öpücük yolladı…
Kocamla yeniden denize girip temizlendik. Denizden çıktığımızda genç ortadan kaybolmuştu. Akşama kadar güneşlenip otele döndük. Ama aklım o gençte kalmıştı. Akşam yemeğinden sonra odamıza çıktık, yorgunluktan erkenden yattık, uyuduk…
Ertesi gün kalktığımızda kocam kendini iyi hissetmiyordu. Otelin doktorunu çağırdım, muayene etti. Kocamı güneş çarpmış. Birkaç tane ilaç verdi, 3-4 gün güneşe çıkmaması gerektiğini söyleyip gitti. Kocama her ne kadar,
“Ben sana bakarım, iyileşene kadar yanından ayrılmam!” desem de,
“Benim yüzümden sen de denizden, güneşten mahrum kalma! Havuza gir, plaja git, denize gir, güneşlen, tatilin tadını çıkar!” diye ısrar etti.
Ben yine de kocamın yanında kaldım. Öğlen olduğunda yemeği odaya istedim. Yemekten sonra kocam,
“Hayatım üzülüyorum sana, benim yüzümden odaya kapanıp kalma!” diye ısrar edince,
“Peki, biraz denize girer, güneşlenir gelirim!” deyip, hazırlandım ve çıktım.
Plaja indim. Yürürken ayaklarım beni yine dün kocamla sikiştiğimiz o tenha yere götürdü. Aynı yere havluyu serip, bikinimin üstünü çıkardım. Gözlerim dünkü genci arıyordu, ama görünürlerde yoktu.
Kocamın durumunu unutmuş, gencin olmayışına üzülmüş gibiydim. Denize girip biraz yüzdüm. Suyun içinde biraz serinleyip tekrar çıktım. Kurulanıp, göğüslerime, kollarıma ve bacaklarıma güneş yağı sürdüm. Elimin yettiği yere kadar sırtıma da sürerken, birden yine o gencin varlığını fark ettim ve müthiş heyecanlandım. Yine otların arasında sikini şortundan çıkarmış, bana bakarak sıvazlıyordu…
İlkin ne yapacağımı bilemesem de, sonra şeytan dürttü, genci biraz azdırmak istedim. Elimdeki güneş yağı şişesini gence gösterip, el işareti ile sırtıma sürmesini istediğimi anlatmaya çalıştım.
Genç sıvazladığı sikini şortuna sokup, etrafa bakına bakına yanıma geldi. Önümde dikildiğinde kalkık siki şortunu delecekmiş gibi duruyordu. Bana İtalyanca bir şeyler söyledi. Ama ben maalesef günlük ve çok bilinen sözcükler dışında İtalyanca bilmiyordum.
Ona Almanca bilip bimediğini sordum, ama o da Almanca bilmiyormuş. İster istemez gülüştük. Tarzanca, el kol hareketleriyle ismini sordum. İsmi Alberto imiş.
Alberto'ya güneş yağını verdim ve havluya yüzüstü uzandım. Omuz başlarımdan ve ensemden yağlamaya başladı. Sırtımı ve belimi de yağladıktan sonra İtalyanca birşey söyleyip,
“Si Sinyora?” diye sordu. Herhalde ‘Bu kadar yeterli mi?’ diye soruyordu.
“Si, Grazie!” diyerek teşekkür etmemle birlikte bikini altımın yanlardaki bağcıklarını çözüp açtı ve popomu yağlamaya başladı.
Hay allah… Oysa yeterince yağladığı için bırakacağını düşünmüştüm. Oysa tanga bikinimin zaten açıkta bıraktığı mahrem yerlerimi yağlamayı düşünüyormuş. Önce doğal olarak evli bir kadının yapması gerekeni yapıp itiraz etmeyi düşündüm.
Ama Alberto'nun eli götümün yanakları arasında gezinmeye başlayınca içim bir tuhaf oldu ve sesimi çıkarmadım, kendimi onun becerikli parmaklarına bıraktım.
Parmakları bazen amımın dudakları ve göt deliğimin etrafında dolanıyordu. O anda o kadar azmıştım ki, parmaklarını deliklerime sokmasını bekler olmuştum. Daha rahat olması için bikinimin altını komple çekip çıkardım ve bacaklarımı biraz aralayıp popomu yükselttim. Alberto,
“Bellissimo! Bellissimo!” diyerek birden götümün yanaklarını ayırıp yüzünü gömdü. Amımın dudaklarını ve götümün deliğini yalamaya başladığında bende filim koptu. Aldığım zevkle yüksek sesle inliyordum. Çok geçmeden ben ilk orgazmımı oldum.
Hemen doğrulup Alberto'nun şortunu indirdim. Dünden beri nasıl bir siki olduğunu merak ediyordum. Tahmin ettiğim gibi kocamınkinden uzun ve kalın bir siki vardı. Fazla oyalanmadan oğlanın harika sikine yumuldum. Deli gibi yalıyordum sünnetsiz sikini.
Biraz daha yalayıp, sırtüstü yattım, bacaklarımı ayırdım, artık o siki yemenin zamanı gelmişti. Alberto bacaklarımın arasına yanaştı. Sikini amımın ağzına yerleştirip hepsini birden soktuğunda, “Ohhhh!” diye inledim. Uzun ve kalın siki amımı boşluk bırakmadan doldurmuştu.
Hiç beklemeden pompalamaya başladı. İtalyanca birşeyler söyleyerek bacaklarımı omzuna almış, habire hızlı hızlı pompalıyordu. Kalın aleti öyle zevk veriyordu ki…Kocamla sikişirken de çabuk orgazm olurdum, ama hiç bu kadar kısa sürede orgazm olduğumu hatırlamıyorum. Kısa bir aralıkla ikinci kez boşaldım.
Alberto yine İtalyanca bir şeyler söyleyip, el işaretleriyle arkamı dönmemi istedi. Domalmamı istiyordu galiba. Hemen arkamı dönüp domaldım. Arkadan amıma geçirip sikmeye devam etti.
Bir süre sonra hareketleri iyice hızlandı, sanırım boşalmak üzereydi. İşin tuhaf tarafı ise ben de yeniden orgazm olmaya yaklaşmıştım. Çok geçmeden Alberto birşeyler söyledi ve
“Si, Sinyora?” diye sordu. Ne dediğini anlamadım, ama o anda ne dediği önemli değildi. Ben üçüncü kez kendimden geçip orgazm olurken,
“Si Alberto, Si!” diye inleyince, Alberto böğürerek arkama kenetlendi ve içime boşaldı. Sıcacık dölleri kesik kesik amıma fışkırırken, benimse heyecandan, zevkten ve yaşadığım orgazmın etkisinden dizlerim titriyordu… Aygır herif, içime boşalmak için izin istiyormuş meğer… Ateş gibi yakan spermlerini doldurdu vajinama…
Kendimize gelince denize girdik, temizlendik. Tekrar plaja çıkıp kurulandık. Alberto saatini gösterip bir şeyler söyledi, ben tabii yine anlamadım. Dudaklarımı öpüp, “Ciao!” diyerek gittiğinde ise üzülmüştüm.
Ben biraz daha güneşlenip dinlendim, sonra da kalkıp otele döndüm. Odaya girdiğimde kocam uyuyordu, halen yüksek ateşi vardı. Kocamı uyandırmadım, duş alıp yanına uzandım. Gözlerimi kapamış, Alberto'nun beni sikişini düşünürken uykuya dalmışım…
Akşama doğru uyandığımda, kocam uyanıktı ve kendini biraz daha iyi hissediyordu. Neler yaptığımı sorduğunda, plaja gittiğimi, denize girdiğimi ve güneşlendiğimi anlattım ve
“Kocacığım, iyi ki tatil için burayı seçmişiz! Ben burayı çok sevdim! Plajda üstsüz geziyorsun, üstsüz denize giriyorsun, üstsüz güneşleniyorsun, valla dönüp bakan erkek sinek bile yok!” dedim.
Tabii ki Alberto'yla sikiştiğimden ve beni üç kez orgazma ulaştırdığından bahsetmedim :)
*** Sonraki Bölüm Vk.com/mutsuzunhikayeler -  Tumblr ***
71 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Hikaye isteyenler var mı ?
169 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Karım Burcu reblog yapan bi tur binebilir reblog yapana özelden foto atarım
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
331 notes · View notes
itsyalcin · 2 months ago
Text
Karım Burcu reblog yapan bi tur binebilir reblog yapana özelden foto atarım
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
331 notes · View notes
itsyalcin · 4 months ago
Text
Karım Burcu reblog yapan bi tur binebilir reblog yapana özelden foto atarım
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
331 notes · View notes
itsyalcin · 4 months ago
Text
YILLAR SONRA KOCAMI ALDATTIM, ÇOK MUTLU OLDUM...
Pelin benim adım. 1,70 boyunda 55 kilo, bembeyaz teni olan, sarı saçlı, ela gözlü, ayıp söylemesi, mükemmel diyebileceğim vücudu olan bir kadınım. Kocamla yedi yıldır evliyiz.
İlk yıllarımızda kocamla harika günler geçirdik. Birbirimize olan aşkımız herkese örnek oluyordu. Son birkaç yıldır cinsel yönden biraz duraklama dönemine girdik. Kocamın işi nedeniyle yorgun olması, üstüne de hayat şartları eklenince, kocamla neredeyse ilişkiye giremez olmuştuk.
İşi pazarlama ve ürün dağıtım üzerine olduğundan ayda birkaç sefer evde beni yalnız bırakıp üç dört günlüğüne gidiyor, yalnız kalıyordum. Yalnız kaldığım gecelerde, eşim telefonda konuşmanın yetmediğinden şikayet etmeye başlayınca biz de webcamla, görüntülü sohbetle konuşmanın ne olduğu ile tanışmış oldum.
Derken günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Geceleri çocuğumu uyutunca vakit öldürme adına internette sohbet sitelerinde sohbet ederek, okey oynayarak zaman geçirmeye başladım. İşte ne olduysa o zaman yüzünden oldu…
Bora ile okey oynarken tanışmıştım. İstanbul'dan katılıyordu. Oyun esnasında o kadar şakacı ve espriliydi ki, her internete girdiğimde gözüm onu arıyor, onunla oyun oynamadan duramıyordum. Birkaç hafta boyunca hemen hemen her gün oynuyorduk.
Bir gün benden özel görüşme istedi. Ben de ilk önce çekinerek gerek olmadığını söyledim. Gerçekten o ana kadar aklımdan bile geçmemişti. Bir yabancıyla, hele başka bir erkekle görüşmeme kocamın tepkisi ne olurdu bilemiyordum, ama eminim çok kızardı.
Bora ise ısrarla webcamda beni görmek istiyordu. Doğrusu yalan söyleyemem, ben de onu merak ediyordum. Sonra kocamdan çekindiğimi, bunun uygun olmayacağını kendisine yazdım.
Çok kişiyle öylesine muhabbet etmiştim ama kimseye kesinlikle webcam açmamıştım.
Bana programa girmekle bir şey olmayacağını, sadece görüşeceğimizi, kocamı aldatmış sayılmayacağımı anlattı uzun uzun… İlk kez birine webcam açıyordum. İlk kez ekranda onu gördüğümde biraz yadırgadım, hatta keşke açmasaydım, beni görmeseydi diye düşündüm. Sonra günler geçtikçe ona alışmaya başladım. Bu benim için bir ilkti. Kocamdan sonra, sanal da olsa, bu kadar içli dışlı, samimi konuştuğum ilk kişiydi.
Webcamda her birbirimizi gördüğümüzde çok güzel olduğumu söyleyip, iltifat üzerine iltifatlar ediyor, o böyle yazıp konuştukça içim bir hoş oluyordu. Kaşlarımı gözlerimi saçlarımı çok beğeniyormuş, dudaklarım etli, tam istediği gibiymiş, vücudum çok orantılı ve harikaymış falan filan…
Bora ile ilişkimiz gittikçe değişik bir hal alıyordu. Gittikçe samimiyetimiz ilerlemişti. O kadar alışmıştımki, şakayla karışık bana erotik fıkralar, hikayeler anlatmasını bile yadırgamaz hale gelmiştim. O anlatırken altımın ıslandığını bile hissediyordum.
Evet, sonunda ne yapıp etmiş, konuyu cinselliğe kadar getirmişti. Benim için ilk olan bu tür konuşmalar beni heyecanlandırıyor ve kalbimin hızlı bir şekilde küt küt atmasına sebep oluyordu.
Yine de kocamı aldatmış saymıyordum kendimi… Gerçek değildi ki bunlar… İkimiz de bilgisayarın arkasındaydık, eli elime değmiyordu ki… Ne günah işliyorduk, ne de zina yapıyorduk.
Şimdi düşünüyorum da… Aslında bunlar Bora’nın bana empoze ettiği, benim de ayıla bayıla katıldığım, yalnız yaşadığım susuz çölde bir vaha bulmuş gibi üstüne atladığım, alttan alta beni kemiren suçluluk hissini yok eden, rahatlatan düşüncelerdi.
Bir gün yine yalnızdım. Gündüz vakti webcamda tekrar sohbet etmeye başlamıştık. Benim güzelliğimin kendisini çok etkilediğini söylerken ne demek istediğini, neresinin etkilendiğini elbette anlıyordum, ama bunu kendisine belli etmiyordum.
Benim de ondan aşağı kalır yanım yoktu aslında… Ben de ondan etkilenmiştim. Yakışıklı, geniş omuzlu, kaslı, harika bir erkekti karşımdaki… Ona baktıkça aklımdan ayıp ayıp düşünceler, olmadık şeyler geçiyordu hep…
Beni yine iltifatlarla bir güzel yumuşatıp ıslanmama sebep olduktan sonra ayağa kalkmamı, boyumu görmek istediğini söyledi. Ben onun gazına kapılmış, dediklerini yapmaya başlamıştım.
Onunla sohbet ederken saçımı makyajımı yapıp, en güzel elbiselerimi giyiniyordum. O gün üzerimde üstte dar beyaz bir gömlek, altta ise dizlerime kadar uzanan siyah renkli bol bir etek giymiştim. Dar kesimli gömleğin altındaki 95 beden göğüslerim sütyeni yırtacakmış gibi duruyordu.
Bora’nın sadece başı görünüyordu, ama yerinde duramadığını fark edebiliyordum. Belime göre kalçalarım büyüktü, ama bu Bora'nın çok hoşuna gitmiş olmalı ki, yalvarırcasına elbisenin altındaki o harika vücudumu görmek için dünyaları feda edebileceğini yazarken iltifat üstüne iltifat ediyordu. Yazdıklarını okurken resmen ıslanmıştım.
Israrla göğüslerimi görmek istiyordu. Her ne kadar olmaz desem de, sonunda onu kıramamıştım. Bir kaç düğme açıp dekoltemi genişlettim. Yetmedi. Daha da istiyordu. Daha… Daha… Biraz daha…
Ben de iyice azmıştım artık, beni istekliliği çok hoşuma gidiyordu… Ne olursa olsun diyerek heyecandan titreyen parmaklarımla kalan düğmelerimi de açtım olduğu gibi gömleğimin önünü kenarlara doğru elllerimle açtım ama tamamen çıkartmadım. Sağa sola döndüm, yandan, önden sütyenimi zorlayan göğüslerimi izlemesine izin verdim.
Soyunmam için çok ısrar etti ama korkmuştum bişey olur, kocam görür diye, hemen giyinip konuyu kapattım.
Günler artık bu şekilde görüntülü konuşarak geçmeye devam etti. Bir kaç gün sonra yine ısrar kıyamet başladı… Yine dayanamadım, gömleğimi çıkarttım, göğüslerim için o kadar iltifat etti, o kadar da ısrar etti ki, o konuştukça ben de ıslanmaya başladım. Sütyenimi indirip içinde sıkışmış iri memelerimi rahatlatıp ona sunmaya başladım.
Kendime, yaptıklarıma inanamıyordum. Kendini sergileyen bir orospu gibiydim kameranın karşısında… Kocamdan sonra ilk kez bir erkeğe çıplaklığımı gösteriyordum. Daha önce yüzümün görünmediği resimlerimden filan gönderdiğim oluyordu ama ilk defa kendimi bu kadar salmıştım.
Kocamdan başka göğüslerimi gören ilk erkekti. Kocamın emmeyi pek sevdiği iri meme uçlarımı bir başka erkek görüyordu. O erkeğin aç bakışlarının etkisiyle yine kabarmışlar, parmak gibi olmuşlardı. Kekeledim, ellerimi göğüslerime götürerek kapattım,
-”Bakma bana öyle… Utanıyorum…” dedim fısıltıyla, duyulur duyulmaz…
-”Nasıl bakmam Pelin?” diye inlercesine cevap verdi. “Öyle güzelsin ki… Öyle güzel göğüslerin var ki… Harikasın… Sana tapıyorum bebeğim… Hadi aç şunları, kapatma, doya doya bakmak istiyorum memelerine sevgilim…”
Artık onun esiri olmuş gibiydim, ne istese yapıyordum. Bora artık yerinde duramıyordu. Bana göğüslerimi avuçlayıp okşamamı, uçlarını parmaklarımın arasına alıp ezmemi söylüyordu. Bir yandan dediklerini yapıyor, bir yandan da ona belli etmemeye çalışarak istekle kabaran, kaşınan amımı okşuyordum. Bir müddet göğüslerimle ilgilendikten sonra, kamerayı bacaklarıma doğru döndürmemi isteyince,
-“Lütfen, bu kadar yeter… Daha ileri gitmeyelim!” diye ricada bulundum.
Bu yaptıklarım çok yanlıştı. Evli çocuklu bir kadındım ve çok korkuyordum. Ama ben ne söylesem de fayda etmiyordu. Yine ısrarına dayanamadım.
Gözümü büyük bir açlık ve merakla beni seyreden erkekten ayırmadan, ayakta olduğum halde eteğimi yavaş yavaş yukarıya sıyırdım, külotuma kadar çektim. Süt beyaz bacaklarım tamamen açılmıştı. Bu kadarla yetineceğini düşünürken,
-“Hadi aşkım, külotunu da görmek istiyorum, lütfeeenn!” dedi. Bora’nın bana ‘Aşkım’ demesi beni acayip şekilde etkilemişti. İlk kez o gün giydiğim pembe külotumu ona gösterirken;
-“Aşkım, sen sulanmışsın, külodun ıslak!” deyince utancımdan hemen eteğimi indiriverdim.
Gerçekten amım öyle sulanmıştı ki, külotumun ağı sırılsıklamdı. Bora, “Aşkım, bu normal bir şey… Ayrıca bu senin sağlıklı olduğunu gösterir!” dedi. Bir müddet kendime gelememiştim. Daha sonra bana,
-“Aşkım, benimkini görmek ister misin?” dediğinde heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım.
Çünkü daha önce resim olarak gördüm de gerçek olarak kocamın sikinden başka sik görmemiştim. Her ne kadar ben olmaz desem de, o çoktan kamerayı aşağı indirmişti. Birden boğazım düğümlendi. Oturduğum koltuktan kaçar gibi kalktım, kameranın görüş açısından çıktım.
Gördüğüm şey inanılır gibi değildi. Kocaman bir siki vardı, üstelik çok da uzundu. Bora beni görmüyordu, oysa ben kenardan ekrana, ona bakıyordum. Böyle bir siki rüyamda görsem inanmazdım. Kendimi direğe oturmuş gibi hissederdim. O kadar kalındı ki, o kocaman parmaklarıyla bile zor sarıyordu.
Bora,
-“Aşkııım… Nerdesinnn?” derken, öyle azmıştım ki, o kocaman yarrağın amıma girmesini arzuluyordum deli gibi…
Doğrusunu isterseniz bunca yıl evlilikten sonra amımın deliği genişlemişti sanki ve kocamın siki içmi doldurmamaya başlamıştı. Kocam beni sikerken bile girip girmediğini fazla hissetmiyordum.
Birkaç haftadır amımdan çok arkamdan anal ilişkiye girmeye başladık. İlk bir iki seferde bu ters ilişkiden acıdan başka bir şey hissetmezdim, ama daha sonra alışmak zorunda kaldım. Şimdi ikisinden de hissetmez oldum gerçi.
Bu ise durumu daha da kötüleştirmişti. Daracık götümde çabucak boşalan ve rahatlayan kocam bana götünü dönüyor, benimle ilgilenmiyordu. Ben de kendimi tatmin etmek zorunda kalıyordum bazen… Bora ise kocaman yarrağını okşarken, bir taraftan da,
-“Aşkııımm! Nerdesin? Ben de seninkini görmek istiyorum! Lütfeeennn!” diye yalvarıyordu.
Bunu ben de istiyordum, ama amımı beğenmez diye korkuyordum. Sonuçta kimseninkini ben de görmemiştim, onlarınkinin yanında benimki nasıl bilmiyordum. Bu kadar etkileneceğimi rüyamda görsem inanmazdım. Cesaretimi toparlayıp yüzüm görünmeyecek şekilde karşısına oturdum. Sonra eteğimi yavaşça yukarı çektim, ardından külotumu indirdim. Bacaklarımı kağaytım, Heyecanımı yenmek için biraz beklediğimde;
-“Hadi aşkım, amını göster bana! Yalamak istiyorum onu!” diyordu. Daha fazla dayanamadım, yavaş yavaş bacaklarımı araladım. O an kendime inanamıyordum, sadece adını bildiğim birine webcamda amımı gösteriyordum. Amımın görüntüsü ekranda hiç de fena değildi.
-“Ohhh! Çok güzelmiş aşkım! Daha önce seninki gibi harika, güzel bir am görmedim. Sanki kız amcığı gibi… Yerim ben onu!” diye iltifat ediyordu. Çok beğenmişti.
Amım sulanmış yanıyordu. Çeşit çeşit iltifatlarla beni daha da tahrik ederken, o kocaman yarrağından gözümü alamıyordum. O kocaman yarrağın amıma girmesini öyle istiyordum ki, bu nasıl olacaktı bir türlü kestiremiyordum.
-“Aşkım! amının dudaklarını aç, içine girmek istiyorum, aç hadi, aç! Yarrağımı amına sokacağım!” diye yazdığında, bende zevk ve heyecan birbirine karışmıştı.
Kalbim küt küt atıyordu, nefes alamaz hale gelmiştim. Kölesi gibiydim, ne isterse yapıyordum ve bütün bu olanlara inanamıyordum. Hayatımda kocamdan başkası olmamıştı. Oysa şimdi kocamdan sonra yabancı biri beni çok daha fazla etkiliyordu.
Yaklaşık üç saattır sanal seks yapıyorduk. Başıma bir iş gelmeden bitirmek istiyordum, çünkü biri eve gelecek olsa bu durumda zor toparlanacaktım. Ama Bora yazdıklarıyla beni öyle tahrik ediyordu ki, amımın içinden akan beyaz kaygan sıvılar deliğimin ağzını doldurmuştu. Bora’ya;
-“Hadi boşal artık! Biri gelecek! Bu vaziyette yakalanmak istemiyorum…” dediğimde,
-“Hadi sen de amını okşa da, beraber boşalalım aşkım!” dedi.
Karşılıklı masturbasyon yapıyorduk. Birkaç dakika sonra büyük bir zevk dalgasının kasıklarımı sıkıştırdığını hissettiğim anda, Nazmi de boşalmaya başlamıştı. Ama ne boşalma! Boşalma anını daha iyi görebilmem için webcamı öyle bir ayarlamıştı ki, sikinin damarları iyice gerilmiş, fışkırtmasını görebiliyordum.
O anda ben de orgazm olup boşaldım. Daha önce böylesine şiddetli boşalma yaşadığımı hatırlamıyordum. Ben saniyelerce orgazm olurken, Bora’nın yarrağından akan döller bir kahve fincanını dolduracak kadar çoktu. Üstelik ileri doğru fışkırıyordu.
Onun o kocaman sikinden akan döllerin amıma fışkırmasını öylesine arzu ediyordum ki… Offf, off! inanamıyorum yaa, bu gerçekleşecek miydi?
Bugün ilklerle tanışıyordum. Yaptığım her olay bir ilkti. İlk olan bir şey daha vardı, aynı saat içinde ikinci kez boşalmıştım. Daha önce peş peşe iki kez boşaldığım hiç olmamıştı. Üzerimde tatlı bir yorgunluk oluşmuştu. Bora üstünü başını düzeltirken, ben de külotumu yukarı çekip, eteğimi indirdim.
Bora;
-“Aşkım, pişman mısın?” dedi.
-“Hayır, asla… Pişman değilim! İlk kez yaşıyorum bunu ve çok hoşuma gitti…” dedim. Sonra yazmaya devam etti. Yazdıklarını okudukça içimi korkuyla birlikte heyecan dalgası sarmaya başlamıştı, benimle buluşmak istediğini söylüyordu!
Aman Tanrım, bu nasıl olacaktı? Çevremde beni tanıyan herkes, mütevaziliğimin yanında, namusuna düşkün, tam bir aile kadını olarak biliyorlardı. Komşular benim yabancı bir erkekle ilişkimi duysalar eminim inanmazlardı. Oysa Bora, sanal seksle yetinmiyor, benimle buluşmak istiyordu.
Birçok senaryo yazdı. O gelecekti, otele gidecektik, veya günlük ev ayarlayacaktı derken bunlar kafama yatmadı. Birilerine görünmekten çok korkuyordum. Eşim duysa ne derdi, arkadaşlarım arasında bu işi yapacak son kişi bile ben değildim. Kimse benden böyle birşey beklemezdi.
-“Aşkım, bu planı daha sonra detaylı olarak kararlaştırırız, tamam mı?” diye yazdığında, ben de ilk kez,
-“Tamam aşkım!” dedim. Ona ‘Aşkım’ demiştim.
-“Öpüyorum aşkım! Sonra görüşürüz!” dedi. Aynı şekilde ben de karşılık verdikten sonra netten çıktık.
Bütün bu olaylar anlaşılmasın diye, bilgisayardan konuşma geçmişlerini sildim. Bora ile buluşup sikişmek için içimde karşı konulmaz bir arzu ve istek vardı. Acaba yaptığımız plan işe yarayacak mıydı? Burda beni gören olurmuydu.
Bora ile webcamda sanal yaşadığım o anlar aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Aklım hep bacaklarımın arasındaydı. Amım sik istiyordu, ama kocam genişlemiş diye her defasında götten yapmayı tercih ediyordu. Zaten, kocamın siki götümün o dar deliğini anca doldurabiliyordu.
O gece çok istekli olmama rağmen, kocam 2-3 dakikada götüme boşaldıktan sonra arkasını dönüp uyumuştu. Bu hareketi beni her zaman sinirlendirmiştir. Aldatılmayı hak ediyordu bu öküz… Karmakarışık düşünceler içersinde, Bora’yı düşünerek uykuya daldım.
Fırsat buldukça Bora ile sanal seks yapıyorduk. Her seferinde bana, “Aşkım, ne zaman buluşuyoruz?” diye soruyordu. Bir gün nete girdiğimde, Bora her zamanki gibi sanki beni bekliyordu.
-“Aşkıım, nerdesin ya? Sen beni hasretinden öldürmek mi istiyorsun?” dedi. Yazışmamız uzadıkça uzadı ve iş yine aynı noktaya geldi, “Aşkım, ne zaman buluşuyoruz? dedi.
-“Bak aşkım, ben de buluşmak istiyorum, ama bu nasıl olacak ki? Ya görürlerse? Rezil olurum, biterim ben… Kocam beni öldürür…” dediğimde,
-“Tamam, o zaman sen gel aşkım?” dediğinde, vücudumu tarif edemeyeceğim bir sıcaklık basmıştı. Heyecandan resmen titriyordum. Bir anda amım sulanmıştı.
Bora'ya;
Ben nasıl geleyim taa İstanbul'a diyemedim.
-"Tamam aşkım, ben sana haber veririm. Ben geleyim oraya" çıktı ağzımdan kontrolsüzce.
Nasıl giderdim, eşim, çocuğum, komşularım, ailem, herşey gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Ne oldu bana, nasıl giderim bilmediğim tanımadığım bir adam için taa İstanbul'a. Bu nasıl bir cesaret, nasıl bir karşı konulmaz istekti içimdeki böyle. Alev alev yanıyordum, heyecandan her tarafım titriyordu.
-"o nasıl olacak, ciddimisin?" diye sordu.
-"evet aşkım, ben haber vercem sana, ben auarlayıp geliyorum, kapat şimdi" dedim.
Haftaya salı günü eşim üç günlüğüne Antalya'ya iş için gidecekti.
Eşimle haftasonu kayınvalidemlere gittik. Yaz dönemi olduğu için çocuk bir hafta on gün kalsın dediler. Biz de tamam dedik. Eşimle ikimiz pazar akşamı eve döndük. Her şey planladığım gibi gidiyordu.
Pazartesi günü Bora ile görüştük. Yarın akşam ordayım, sabah saatlerine bana istanbul bileti al dedim. O kadar mutlu oldu ki, hemen aldı.
-“Peki ya ben oraya gelince nerde kalırız?” dediğimde, her şeyi detayına kadar anlattı… Bir arkadaşının sahilde yazlık villası varmış, arkadaşı şehir dışında olduğu için anahtarı almış. Kimselerin olmadığı sakin bir yerde bizi kimse görmez, sesimizi kimse duymaz, tanıdık birilerinin olma ihtimali de sıfır dedi.
Herşeyi göze almıştım. O kadar çok istiyordum ki ne olacaksa olsun dedim. Mutlaka gidecektim.
O gün akşama kadar tüm vücuduma ağda yaptım, hazırlandım, iç çamaşırlarımı, kıyafetlerimi her şeyimi dolabın bir kenarına hazırladım. Sabah hemen çantama koyup çıkacak şekilde hazırdım.
-“İşte orası bizim aşk yuvamız olacak aşkım! Ne diyorsun?” dedi. Başımı tamam anlamında salladım. Bora, “Bol bol zamanımız var. İnan bana bu zaman zarfında sana öyle zevkler tattıracağım ki, bulutların üzerinde uçacaksın!” dedi. Yarı merak, yarı endişeyle,
-“Neee? Bütün gün beni mi sikeceksin? Manyaksın sen yaa! O kadar saat sevişmek mi olur!” diyerek alay ediyordum.
-“Evet saatlerce sikeceğim seni!” dedi. Deli ediyordu bu adam beni… Hiç çekinmeden, utanmadan beni sikmekten bahsetmesi, amlı götlü konuşması… Bir anda tahrik oluyordum bir sözüyle…
-“Ufak at, civcivler de yesin!” diye takıldım.
Bora;
-“Öyle olsun! Yarın görürsün!” dedi. “Evire çevire sikicem seni yavrum”
Artık kararı vermiştim, ertesi gün Bora ile buluşacaktım. Heyecandan sabaha kadar doğru düzgün uyuyamamıştım. Sabah yine iş için yola gidecek olan kocama kahvaltı hazırlarken heyecandan titriyordum. Bir ara kocam;
-“Hayrola Pelin, hasta mısın? Yüzün kızarmış, ellerin titriyor?” dedi.
-“Bir şeyim yok, iyiyim…” dedim. Bilmiş bilmiş başını sallayıp;
-“Haa, anladım!” dedi. Öküz kocam bana yaklaşmasın diye adet gördüğümü söylediğim için ona yorumlamıştı. Kendimi sadece Bora için hazırlıyordum. Arzular biriktiriyordum erkeğime… Kocamın mıymıntı sevişmelerine, ufacık sikinin amıma, götüme girip çıkışına katlanamazdım. Kapıda dudaklarından öpüp,
-“Hayırlı işler kocacığım, erken gel, özletme..” diyerek yolcu ederken heyecandan kekeliyordum.
Kapıyı kapatıp sokakta kaybolana kadar pencereden onu izledim. Kocam gidince ilk işim banyoya girmek olmuştu. Bir gün önce ağda ettiğim yerler pürüzsüz ve tertemizdi. Aynanın karşısında vücuduma bakıyordum.
İnce belim, geniş kalçalarım, yuvarlak memelerim, eminim Bora'nın çok hoşuna gidecekti. Derin bir çizgiyle ortadan bölünmüş amım patates gibi duruyordu. Gerdek gecesi bile bu kadar heyecanlı değildim.
Komidinin çekmecesini açtım, bir müddet iç çamaşırlarıma baktım. Ten rengi, şeffaf iç çamaşırı takımında karar kıldım. Şeffaf olduğundan meme uçları ve amımın çizgisi anlaşılıyordu.
İç çamaşırlarımı giydikten sonra üzerine askılı beyaz bir badi ve siyah bir etek giydim. Biraz da renksiz bir ruj, hafif bir allık, az da fondöten. Hafif bir makyaj yapmıştım. Evden çıkarken dikkat çekmemem lazımdı. Gerçi makyaj yapmama gerek yoktu. Parlak gözlerim, kırmızı dolgun dudaklarımın yanında pürüzsüz bir yüzüm vardı.
Dedim ya, dikkat çekmemem gerekiyordu. Son olarak alçak topuklu ayakkabılarımı ayağıma taktım. Topuklu ayakkabılarımı, iç çamaşırlarımı, elbiselerimi küçük bir çantaya koyup evin kapısını kilitleyip aşağıya indim. Sabah erken saat olduğu için kimseler yoktu. Otogardan otobüse bindim. Bitmek bilmeyen yol boyunca düşüncelerim, heyecanım, kararsızlığım, bir an otobüsten inip geri dönmek istiyorum, eşimle yaşadıklarımı düşününce kesinlikle dönmemeliyim, haketti bu öküz diyorum. Ayrıca ben de haketmiştim Bora'nın o kocaman aletini. İsteyerek gidiyordum. O hiç zorlamamıştı. Her şey ben istediğim için oluyordu. Yol boyunca düşüncelerimle koltuğum sırılsıklam oldu. İlk defa yapacakmışım gibi, ürkek serçe gibi, gerdek gecesine gidiyormuşum gibi hissettim.
İstanbul otogarda indim, hemen arabasına gittik. Etrafıma yine de bakınarak gidiyordum kimse görmesin istiyordum.
On onbeş dakika içinde sahil yoluna çıktık. Araba çok lükstü ve harika kokuyordu. O ana kadar tek kelime etmemiştik. Yavaşlamaya başladı. Elini elimin üzerine koymuş, yavaş yavaş okşuyordu. Bakire kızlar gibi heyecandan titriyordum o elimi okşarken…
-“Eee aşkım, heyecanlı mısın?” dedi.
-“E… Evet!” dedim. Utanmasam heyecandan titreme gelecekti. Düzgün konuşamıyordum bile. Tüm vücudum içten içe titriyordu heyecendan.
-“İlk olduğundan normaldir. Birazdan rahatlarsın. Biliyor musun aşkım? Gerçekten ekranda göründüğünden de fazlasın sen, çok güzelsin!” dedi. Teşekkür ettim ve;
-“Sen de çok yakışıklı görünüyorsun…” dedim. Profilden yola dikkat kesilmiş sert hatlı yüzüne bakıp ilave ettim, “Karizmatiksin!” Arabayı müsait tenha bir yere çekerek, bana doğru döndü ve;
-“Yakından bakmak istiyorum sana aşkım!” dedi, başımı tutarak kendine doğru çekti.
Göz göze geldik. Dudaklarım titriyordu. Bir anda dudaklarıma yapıştı. Ellerim, ayaklarım titriyordu. Ben de aynı şekilde onun dudaklarına yapıştım. Uzun süre birbirimizin dudaklarını sömürdük. İlk kez kocamdan başka bir erkekle öpüşüyordum. İnanamıyordum kendime…
Heyecan ve zevkten ölmek üzereydim, çok hoşuma gitmişti. Daha önce arabada hiç öpüşmemiştim. Zaten hiçbir zaman arabamız olmamıştı. Bora elleriyle oramı buramı ellemeye başlamıştı. Bacaklarımı okşuyor, memelerimi yoğuruyordu. Kendimden geçmek üzereyken yine de güç bela toparlanıp,
-“Dur, yapma! Burada olmaz! Birileri görebilir!” dedim nefes nefese… Boynumdan beni delirten dudaklarını, bacaklarımın arasından elini çekip yüzüme baktı,
-“Tamam aşkım… Hadi, aşk yuvamıza gidelim!” dedi.
Aslında ne kadar istekli olduğumu görebiliyordu, ben de onun beni nasıl istediğini bacak arasındaki kabarıklıktan anlayabiliyordum. Mekan sorunumuz vardı sadece…Burda yol kenarında olmazdı. Başka bir şey değil…
Bir müddet gittikten sonra bir sokağa girdi. Birkaç dakika sonra lüks bir villanın önünde durdu. Çevrede kimseler yoktu. Adım adım sikilmeye gidiyordum. Arabadan indikten sonra koluna girmemi söyledi, kocanın koluna gir aşkım, karım olacaksın az sonra dedi. Villanın kapısını açıp içeri girdik.
Artık geri dönüş yoktu, webcamda gördüğüm o kocaman sikini yemeden buradan çıkış olmayacaktı. Bunu kendim istemiştim. Artık her şey bitmişti. Geri dönüş için hiç bir bahane, hiç bir vicdan azabı, hiç birşey beni kurtaramazdı. Artık onu içime almak için sabırsızlanıyordum. O kadar heyecanlıydım ki ayaklarım sanki yere basmıyordu. Az sonra istediğimiz olacaktı. O da benim vücudumu, göğüslerimi, amımı çok beğenmiş, beni bir an önce sikmek için sabırsızlanıyordu. Ben de hayatımda hiç görmediğim belkide başka hiç göremeyeceğim büyüklükte bir alet ile sikilecektim. Muhteşem bir duygu bu gerçekten.
Belimden tutarak ilerletti, lüks döşenmiş bir salona geçtik. Gerçekten mükemmel, zevk sahibi biri tarafından seçilmişti her şey, tüm eşyalar…Ben salonu incelerken, Bora'nın boş durmaya niyeti yoktu, belimden tutarak dudaklarıma yapıştı. Çekingenliğimi atmış, karşılık veriyordum.
Zaten oraya bunun için gitmemiş miydim? Bir orospu gibi, yabancı bir erkeğin peşine takılıp bu garsoniyer kılıklı lüks villada onunla yalnız kalmayı bunun için, şehvetli zevklerim, günahkar arzularım için istememiş miydim?
Öpüştükçe öpüşüyorduk. Elleri rahat durmuyordu, göğüslerimi, kalçalarımı, bacaklarımı, hemen hemen her yerimi okşuyordu. Sulanmaya başlamıştım. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki. Önce badiyi çıkardı, sonra da eteğimi indirdi alışkın hareketlerle ve;
“Ohhh, harikasın aşkım!” dedi.
Şeffaf külotum çok hoşuna gitmişti. Sütyenin üzerinden, göğüslerimi dişliyor ve sıkıyordu. Diğer eliyle amımı avuçlamış, bacaklarımın arasını okşuyordu. Aynı anda her yerimde dolaşıyordu yaramaz, fakat işinde usta elleri… Şaşkına çeviriyor, delirtiyordu.
Kollarımı boynuna dolamış öpüşürken, göbeğime değen sertliğin büyüklüğü içimde fırtınalar koparıyor, beni tedirgin ediyordu. Bu sertliği yokladığımda kalınlığı inanılmaz haldeydi.
Ben de rahat durmuyordum, kemerini çözüp pantolonunu aşağı indirince, işim daha da kolaylaşmıştı. Beyaz bir baksır giyiyordu, ama içinde sanki kocaman bir canavar vardı. Yoklarken gövdesini avuçlamıştım.
Aman Tanrım, inanılır gibi değildi. Parmaklarımla, ancak yarısını sarabiliyordum. Sakın korktuğumu sanmayın, benim için ilginç olan, öyle bir sikin varlığı idi. Zaten Bora’da böyle bir sik olduğu için onunla buluşmuştum. Kocamı aldatacaksam değmeliydi, mutlaka onunkini katlayan böyle bir aletle aldatmalıydım. Yoksa Bora çok da önemli değildi benim için.
İnlemelerimiz salonda yankılanıyordu. Daha doğrusu inleyen bendim. Harika zevk alıyordum. Sütyenimi çıkarmış, memelerimin ucunu dudaklarıyla sıkıştırmış, içine çekiyordu. Öyle çekiyordu ki, sanki uçları kopacaktı. Bir müddet böyle devam etti. Sonra yavaş yavaş göbeğimi yalarken külotumu topuklarıma indirdi.
Artık çırılçıplaktım. Kocaman elleriyle kalçalarımı okşarken, dudakları amıma inmişti. Önden bakınca çizgi gibi görünen yeri yalıyordu. Yalamanın şiddeti artınca vücudumu ağzına bastırıyordum. Boşalmak üzereydim, ama bunu ona belli etmemeye çalışıyordum.
Sonunda dayanamadım, büyük bir zevkle boşalmaya başladım. “Ooh ohh!” diye saniyeler boyu istemsizce kasılırken, iliklerime kadar şehvetle sarsıldım.
Kocamın bile yalamadığı amımı başka bir erkek tiksinmeden yalıyordu. Bu harika zevki kocam bana yaşatmamıştı. Böyle bir erkeğe değil amımı, isterse götümü bile seve seve verirdim. Bora yalamaya devam ederken birden ayağa kalktı. Artık sikiş zamanının geldiğini anlamıştım.
Baksırını çıkardığında özgür kalan siki sağa sola yaylanarak sallanıyordu. Uzunluğu neredeyse dirseğimle bileğimin arası kadar vardı. Daha sonra kendisine sorduğumda 23 cm demişti. Kalınlığı yanında ise kolum ince kalıyordu.
Kalınlığından değil de, boyundan çekiniyordum. Komşu kadınlar sik çok uzun olunca girmez, amının çapını bilmeden yiyemicen yarran altına yatılmaz gibi şeyler söylüyorlardı. Bem de bir keresinde amımın derinliğini ölçmek için amıma ince ama uzun bir patlıcan sokmuştum. En son girdiği yere kadar soktum, daha girmiyordu. Sonra patlıcanın işaretlediğim yerini ölçtüğümde, 19 santim vardı… demekki benimkinin derinliği 19 santimmiş.
Yine komşu kadınlar arasında sohbet ederken, kocasını aldatanlara, “Orospuluk onun içinde var, kocası ne yapsın?” diye laflarken, aynı durum benim başıma gelmişti. Birazdan Bora'nın orospusu olacaktım.
İnanın bana bunda benim hiç bir suçum yoktu. Her kadın güçlü bir erkek tarafından sikilmek ister. Kocamın kendini tatmin etmekten öteye gitmediği bir evlilik ortamında böyle bir ilişkiye ihtiyacım vardı benim…
İkimiz de çırılçıplaktık. Bora’nın sikine kilitlenmiştim. Kocaman ucunun yanında, gövdesindeki şişmiş damarlar ona değişik bir hava veriyordu.
Bora;
-“Aşkım, bir sorun mu var?” dedi. Ben de;
-“Yo yoo, insanın inanası gelmiyor. Kocamınki aklıma geliyor da, bir ona bakıyorum, bir buna bakıyorum, içimden gülesim geliyor!” dedim.
Beraber güldük...
Beni dizlerimin üzerine çökertip,
-“Hadi aşkım! Şimdi sıra sende, yala da hünerlerini göreyim!” dedi.
Doğrusunu isterseniz, daha önce hiç sik yalamamıştım ve bunu Bora'ya de belli etmek istemiyordum. Acemi bir şekilde ucunu öpüyordum. Ucunda biriken kaygan bir sıvı dudaklarıma yapışıyordu. Bütün bunlar olurken öyle sulanmıştım ki, am suyum baldırlarımdan aşağı süzülüyordu…
-“Anladım aşkım! Sanırım daha önce kocanla böyle bir şeye kalkışmadın. Yatak odasına geçelim de, daha rahat sikişiriz aşkım!” dedi kollarımdan tutup ayağa kaldırırken…
-”Aşkım konuşma böyle, utandırıyorsun beni…” diyerek boynuna sarıldım utançla… Saçlarımdan tutup az önce sikini yalamaktan ıslanmış dudaklarıma hırsla yumuldu.
-”Az önce sikimi öptün aşkım. Yarrağımı yaladın, ağzının içinde sikimin başını emdin.. Biraz sonra sikeceğim seni… Sikilmeyi bekleyen ıslak amcığına yarrağımı sokmak istiyorum bir an önce… Deli ediyorsun beni kadınım… Çıldırıyorum senin için…” derken beni beni çıldırttı bu cümleler.
Ayaklarımı yerden kesip kucağına aldı. Ben de bacaklarımı beline doladım. Dilini ağzımın içine sokup, dudaklarımı emerken, bir yandan yatak odasına yürüyor, yürürken siki kalçalarıma çarpıp duruyordu.
Öpüşürken sırt üstü yatırdı. Beline sardığım bacaklarımı çözdükten sonra, içime girmesini beklemeye başladım. Bacaklarımı aralayıp ıslak kadınlığıma baktı hayran hayran,
-“Hazır mısın aşkım? Kocandan başka bir yarrak yemeye hazırmısın, orospum olacaksın az sonra,
ne kadar çok istiyorsun seni sikmemi, ” dedi.
-“Hazırım aşkım! Sik beni, artık dayanamıyorum, çok istiyorum aşkım!” diyebildim arzudan, şehvetten kıvranarak… “İçime gir artık… Sik beni…”
Bacaklarımı iyice açtıktan sonra kendisi de uygun pozisyona geçti. Bacaklarım ayrıldığından olsa gerek amımın dudaklarının gerildiğini hissettim…
Eğilip diliyle amımı iyice ıslattıktan sonra doğruldu, sikini gövdesinden tutup, o iri başını şehvetten sulanmış amımın dudaklarına değdirdi, sıcacıkk, O anda ürperdim. Sonra o sert gövdesini tutarak kocaman kafasını birkaç kez amımın üst dudaklarına sert sert vurdu, çekiç ile çivi çakar gibi, ileri geri hareket ettirerek, sikini amımın dudaklarına sürttü.
Her şeyimle hazırdım. Amım ıslanmış, kilitorisim kabarmış, meme uclarım şişmişti. Sabun gibi kaygan amımdan su akıyordu sanki. Amımın deliğine sikinin başını ayarladı.
Alıştırmak için, belini ileri geri hareket ettiriyordu. Amımın ağız kısmı gevşerken, yavaş yavaş yüklenmeye başladı. Şehvetle ve çok büyük bir istekle gözlerimin içine bakıyordu.
Amımın küçük dudakları gerildi, zorlandı, ama pes etmedi. Kocaman ucunu soktu, ardından gövdesi de içeri girdiği ilk anda, ben;
-“Oohhh!” diye inledim. Sesim odanın duvarlarında yankılanmıştı. Sadece kafası girdiği halde, “Aşkıım! Lütfeeenn, yavaş yavaş sok!” diyebilmiştim.
Küçük küçük ritimlerle ileri geri belini oynatırken, her seferinde derine, daha derine giriyordu. Hayalini kurduğum sik artık içimdeydi. Amımın deliği jel gibi gibi kayıyordu. Bu kayganlık, sikinin daha rahat hareket etmesini sağlıyordu. Zaman geçtikçe hızlı hızlı ileri geri hareket ederek sokmaya başladı. Kalınlığı tamamen içimi doldururken inanılmaz zevk alıyordum.
-“Ohhh Bora, sakın durmaaa! Ahh, ohhhh, ağğğııhhh… İşte bu! Erkek dediğin kadınını böyle sikmeli!” diye ağzımdan saçma sapan sözler dökülüyordu. Kocamın minicik siki yüzünden çok genişlemiş sandığım amımın deliği zevkten zonkluyordu. Zaman zaman dibine çarpan uzunluğu midemi deler gibiydi. Bora işini harika yapıyordu. Dudaklarıma yapışmış öperken, elleriyle de göğüslerimi yoğuruyordu. Bir ara merak edip;
-“Aşkım, şu anda hepsi giriyor mu?” diye sordum.
-“Görmek istermisin?” dedi.
-“Evet!” dedim. Zorlandığımı hissettiğim sırada sikine baktım. Gerçekten de bir kaç santimi girmiyordu. Kasıklarının kasıklarıma sert sert vurmadığından anlamalıydım. Hepsini alamamıştım, ama kalınlığı da harikaydı. Bora hızlanmaya başlamıştı. Sürtünme nedeniyle amımın deliği yanıyordu. Mideme vuran birşey vardı içimde. O anda zevkten kasılmaya başlamıştım,
-“Ohh aşkım, geliyorum, geliyorum, devam et lütfeenn!” diye yalvarırken, Bora daha da hızlandı.
-“Korunuyor musun aşkım, içine mi dışın mı? dedi.
-“Ohhh, eveeettt, eveeettt!” diye inledim.
Belimi tutup, hızla kendine doğru çekerken, sert sert sikiyordu amımı. İşte tam o anda beynim uyuşmaya, kasıklarım sıkışmaya, bacaklarım titremeye, başladı. Zevk dalgasının tüm vücudumu sarmaya başladığı anda sarsıla sarsıla boşalmaya başladım. Ellerimle çarşafları parçalamak istiyordum, ayaklarım istemsizce kasılıyor, bacaklarım titriyor, çok değişik böğürüyordum. Aman Tanrım, bu ne zevkti öyle!
-“Ahh! Ohhh! Ahhh! Ohhh!” diye inlemelerim Bora’yı daha da çoşturmuştu. Boşalmam bitmeden, o da kasılmaya başladı. Döllerinin sıcaklığı içimi yakıyordu. İçime kaynar sular doluyordu sanki, Hem sikiyor, hem boşalıyordu. Bana göre dakikalarca içime boşalmıştı.
Hareketleri yavaşlayınca üzerimden çekilip yanıma uzandı. İkimiz de yorgun bir halde odanın tavanına bakıyorduk. Mutlu olup olmadığımı sordu. Dudaklarından öpüp;
-“Aşkım! Ben böyle bir zevk daha önce yaşamadım!” dedim.
-“Bu alıştırma dönemi, sabaha daha çok var!” dedi.
-“Ne yani, şimdi yine yapacak mıyız?” dedim.
-“Aşkım, dedim ya, bu alıştırma dönemi, önce çorbayı içtik, daha sonra ana yemek, üzerine de tatlı yiyeceğiz!” dediğinde, ikimiz de kahkahayı bastık.
-“Manyaksın sen yaa… Bu kadarı bana çok bile!” dedim.
Yorgundum ama sike de doymuştum. Saate baktığımda saat 19:00’a geliyordu. Bir saatten fazla zaman olmuş, beni hiç durmadan sikiyordu. İçime boşaldığı için amım vıcık vıcıktı. Duş almak için kalktığımda, amımın içinden döller süzülmeye başladı, elimi amıma kapatarak tuvalet kağıdıyla tampon yapıp banyoya gittim.
Amımdaki döllerin çıkması için banyoda, dakikalarca bekledim. Kocam bir sene biriktirse bile, bu kadar dölü amıma boşaltamazdı. Önce ben, sonra da Bora duşumuzu aldık. İkimiz de çırılçıplak olduğumuz halde ben mutfağa geçtim. Bora’yı bilmem, ama ben çok acıkmıştım. Mutfakta yiyecek olarak birşey yoktu,
-“Aşkım ben çok acıktım!” dedim. Bora da dolabın üzerindeki numarayı arayıp kebapçıdan siparişler verdi. Siparişlerin gelmesini beklerken
Bora'ya;
“Aşkım, seninkinin inik hali bile çok büyük! O kadar kocaman şeyi nasıl aldım inanamıyorum… Peki, sen benimkini nasıl buldun?” diye sordum. Bora kahkahayla,
-“Kadın milleti işte, önce almaya korkarlar, sonra da tekrar tekrar isterler. Seninkine gelince, gerçekten çok güzel amın var. Üstelik senin düşündüğün gibi geniş de değil. Bence oldukça dar, sanki bakire gibisin, kocan seni hiç sikmemiş!” dediğinde, bu çok hoşuma gitti. Demek ki amımı beğenmişti…
Bu ilk sikiş bana yetmişti, ama sanırım bu bugün son olmayacaktı. İlk sikilmem gerçekten mükemmel geçmişti. Komşuların dediği gibi, ben de artık tam bir orospu olmuştum. Ve eminim ki, komşularımın içinde en büyük yarrağı ben yemiştim. Benim için, hiç bir şeyden haberi olmayan biri olarak söz eden komşularım, bu yaptığımı duysalar acaba ne derlerdi?
Bora salona geçmiş, çok geniş bir koltukta sırtüstü çırılçıplak yatıyordu. Ben halen mutfakta dolapları karıştırıyordum, belki bisküvi falan bulurum diye. Bora seslendi,
-“Gel aşkım, yanıma gel. Birazdan kebaplar gelir!” dedi. Sesi hem yumuşak hem de içimi okşuyordu.
Kıvırta kıvırta, cilve yaparak, iyi doyurulmuş bir kadının minnet duygularımla yanına gidip sokuldum. Memelerimi vücuduna yapıştırdım. Bir bacağımı bacaklarının arasına soktum. Bacağı bacaklarımın arasında olduğu için kılların sürtünmesi hoşuma gidiyordu. Sonra başımı göğsüne yasladım ve gözlerinin içine aşk ile bakarak;
-“Aşkım, vücudumu gerçekten beğendin mi? Sence amım, göğüslerim nasıl? Gerçekten zevk aldın mı, seni mutlu edebildim mi?” diye sordum. Bora tebessüm ederek,
-“İnan bana, her erkeğe zevk verecek bir amın var aşkım. Vücudun mükemmel, süt gibi pürüzsüz, gram yağ yok, vücut hatların, ölçülerin bir harika, göğüslerin her erkeğin tam istediği gibi. manken gibisin, Üstelik zevk vermesini ve zevk almasını da biliyorsun. Anlattığına bakılırsa kocanın siki parmak kalınlığında bir şeymiş, öyle olunca da amının geniş olduğunu sanıyorsun. Bana göre çok dar amın var. Sanki kocan seni hiç sikmemiş gibi. Üstüne üstlük hem sulu hem de çok sıcak!” dediğinde, sevinçle dudaklarından öptüm.
O güne kadar kocamla bile konuşmadığım şeyleri Bora ile konuşurken oldukça rahattım. Sonra aklıma bir soru daha takılmıştı,
“Aşkım, bir şeyi daha öğrenmek istiyorum…” dedim. “Her kadın senin gibi biriyle evlenmek ister. Neden evlenmedin? Bir de, etrafta bu kadar güzel ve genç kızlar varken neden benimle ilgilendin?” dedim.
Bora;
“Evlenmedim, çünkü evlenmek beni korkutuyor. Evlenince eşimi aldatmaktan çekiniyorum. Yani ben tek kadınla yapamam. Diğer konuya gelince, benim evli kadınlara karşı zaafım var. Üstelik senin gibi korkan ve çekinenlere, hele kapalılara dayanamıyorum. Kapalı kadınların bir çoğu cinsel yönden tatminsizlik çekiyor. Onları ayarlama işi daha sorunsuz ve daha da kolay oluyor!” dedi.
Ne demek istediğini anlamıştım, ama bunun önemi yoktu. Çünkü ben de isteyerek onun koynuna girmiştim. Doğrusunu isterseniz adam bir kadına nasıl davranacağını ve sikmesini çok iyi biliyordu. Üstelik kocaman yarrağınının yanısıra fiziksel olarak da çok güçlüydü. Anlattıklarına bakılırsa benim gibi evli bir çok kadın sikmişti. Bu beni pek de ilgilendirmiyordu. Önemli olan şu an benimle olmasıydı.
Bütün bunları konuşmak amımın sulanmasına neden olmuştu. Ayrıca o anlatırken, ben yarrağıyla oynuyordum. Onun da hoşuna gitmiş olacak ki, yarağı avucumda iyice sertleşmişti… Başımı göğsünden aşağıya doğru kaydırdım. Yarağının kocaman mantar gibi kafası gözlerimin içine bakıyordu.
Küçük küçük öpmeye, ardından dilimle etrafını yalamaya başladım. İlk başta yapamadığımı bu sefer yapmak isyordum. Sonra kafasının yarısını dudaklarımın arasına aldım. Öyle sıcak ve yumuşaktı ki, bunu kelimelerle anlatamam. Elimle gövdesini sıvazlarken, kocaman kafasını da ağzıma almış somuruyordum.
Bu hareketim Bora’nın çok hoşuna gidiyordu, gözlerini kapamış, ne dediğini anlamadığım bir şeyler mırıldanıyordu.
Bora koltuktan doğrularak;
-“Beraber yapalım!” dedi ve sırtüstü olduğu halde benim başım onun bacaklarına doğru, onun başı benim bacaklarıma doğru olacak şekilde vücudumu çevirdi. 69 olmuştuk. “Ohhhh!” diye mırıldanıp amımı yalamaya başlamıştı bile. Şişmiş klitorisimi dudaklarının arasına sıkıştırıp ezerken, zaman zaman da diliyle yalıyordu.
Onun bu yaptığı beni daha da azdırırken, ben de onun yarrağını hızla ağzıma sokup sokup çıkarıyordum. Her an boşalabilirdim. Bora bunu anlamış olacak ki, geri çekilerek domalmamı söyledi…
Bir an irkildim. Kocam ne zaman domal dediyse götümden sikmişti. İtiraz bile etmedim ne derse verecektim çünkü, dediğini yapıp domaldım. Avucuna tükürüp önce yarrağın ucuna, sonrada amımın ağız kısmına sürdüğünde rahatlamıştım. Yarrağının kafasını amımın dudakların arasına birkaç kez sürttükten sonra, amımın deliğine ayarladı. Belimden tutup kendine doğru çektiğinde yavaş yavaş içime doğru girmeye başladı.
Zorlanmaya başlamıştım ki, bir anda içime girince yine istemsizce elimde olmadan böğürdüm. Dibine kadar soktuğunda ise amımdaki boşluk tamamen dolmuştu. Amımın dudakları gerilmiş, yarrağını sımsıkı sarmıştı. Zorlanmama rağmen içimin kayganlığı beni rahatlatıyordu.
Biraz bekledikten sonra yarağını ileri geri hareket ettirmeye başladı. İleri sokunca, “Ahhh!”, geri çekince de, “Ohhhh!” diye bağırıyordum. İnanın dayanılır gibi değildi, ama büyük zevk alıyordum… Az sonra öyle hızlanmıştı ki,
-“Ahhhh! Ohhhh! Çok güzeeel! Harikasın aşkımmm! Ahhh yavaşşşşş! Sert vurma aşkım, karnımı deleceksin!” diye inliyordum. O anda kocam bile gelse umrumda değildi, beni bu sikişten kimse alıkoyamazdı. Bora da hırlamaya ve argo argo konuşmaya başlamıştı yine.
-“Demek kocanın siki küçük haaa, demek sen büyük yarrak arıyorsun haa! Al bakalım orospu büyük yarrağı! Seni öyle sikeceğim ki, bir daha kocana siktirmeyeceksin kendini, amın yarrağa doyacak, parçalayacam amını!” demesi beni biraz endişelendirmişti, fakat argo sözleri beni daha da tahrik ediyordu. Ben de ona uydum ve;
-“Kocamın minicik siki ile sikemediği amımı parçala, darmadağın et! Sik beni, doyur amımı, doyuuurrr! Ahhh! Ohhhh! Haarikaaa!” diye bağırıyordum.
Yaklaşık on dakikadır bu şekilde sikişmeye devam ediyorduk. Bora’nın boşalmaya, benim de bu pozisyondan ayrılmaya niyetim yoktu. Adam gibi sikilmek dedikleri bu olmalıydı. Bu yaşadıklarımı bir gün önce hayal bile edemezdim. Gerçek sikilmek böyle bir şeymiş…
Bora kadar ben de terden su gibi olmuştum. Bir ara yarrağını amımdan çıkardığında amımdan havayla karışık bir ses geldi. Sanki çocuk doğurmuştum. Bacaklarımın arası rahatlamış gibiydi. Beni koltuğun kenarına yatırıp, bacaklarımı omuzuna aldı ve tekrar amıma soktu, belimden tutup sikmeye başladı.
Sikerken gözlerinin içine bakıyordum. Amım öyle sulanmıştı ki, sikme sesleri, amımın su sesleri, kasıklarımızın tokat gibi sesleri odada yankılanıyordu. Ahlar ohlar arasında inlerken birden beynim uyuşmaya, vücudum, belim, bacaklarım titremeye, kasıklarım sıkışmaya başladı. Büyük bir zevk kasırgası bedenimi sarıyordu. Bu sefer çok daha sert geliyordu, Nefesim kesilmeye, nabzım hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Beynim patlayacak, kalbim fırlaycak, kollarımdaki, boynumdaki ve bacaklarımdaki damarlarım yırtılacak sanki.
“Hızlı! Daha hızlııı! Devam et! Devam et lütfen! Ahhh! Ohhh!” bu kelimeleri sayısızca tekrarlamıştım. Üçüncü kez boşalıyordum. Bu benim için bir rekordu. Ve çok büyük zevk almıştım, bayılacağım sandım bir an.
Ben boşalırken, Bora daha da hızlanmış, yarrağı amımı yırtacak gibiydi. Sürtünmeden amımın ağız kısmı yanıyordu. Bora'nın ise boşalmaya niyeti yoktu. Boşalmamın üzerinden beş altı dakika geçmişti ki, amımın içi sanki kurumaya başlamıştı. Böyle olunca da acımaya başladı.
-“Aşkım! Boşal artık acımaya başladı!” dedim. Bora beni duymuyordu bile. O sikti ben bağırdım. O sikti ben bağırdım. Bir ara amımın yırtıldığını düşünmeye başlamıştım. Öylesine acıyordu ki ağlamaya başladım.
-“Lütfen Boraaaaa, çok acıyooorr! Lüütfeennn!” diye yalvarırken, boşalmasını ve içimden çıkmasını istiyordum. Nitekim benim boşalmamdan tam yirmi dakika sonra böğürerek boşalmaya başladı. Hem sikiyor hem boşalıyordu.
Kuruyan amıma dölleri bile ilaç olmamıştı, aksine sıcak dölleri hırpalanan yerlerimi yakıyordu. Sonra yavaşladı ve içimden çıktı. Koltuğa bıraktı beni. Ağladığımı görünce,
-“Özür dilerim aşkım, bir daha olmayacak!” dedi. Başımı koynuna getirerek teselli etmeye çalışırken, kapı zili çalmasıyla toparlandık. Kebapçı gelmişti. Bora üzerine bir şeyler giyindikten sonra kapıyı yarım açtı. Çocuğa para verip, “Üstü kalsın!” diyerek siparişleri aldı, kapıyı kilitledi tekrar. Yanıma gelip,
-“Kalk aşkım, duş al da soğumadan yiyelim!” dedi.
Hiç konuşmadan dediğini yapıp duş aldım çıktım. Sonra kendisi de duş aldı geldi. Üzgün olduğumu görünce,
-“Özür diledim ya aşkım. Kendimi tutamadım işte…” diye teselli ederken, ben siparişleri hazırlamak için mutfağa gittim. Doğrusunu isterseniz öyle acıkmıştım ki, o anda amımın acısını bile unutmuştum. Amım öyle tahriş olmuştu ki, birkaç gün kolay kolay sikiş yapamazdım herhalde.
Kebaplarımızı yerken hiç konuşmamıştık. Öyle acıkmıştım ki, büyük lokmalarla karnımı doyurmaya çalışıyordum. Büyük bir kutu ayranla birlikte kebabı beş dakika içinde bitirmiştim. Karnımın doyması beni mutlu etmişti ve amımdaki sızlamalar biraz dinmiş gibiydi.
Başımı bacaklarımın arasına eğerek amıma baktım, korkunç hali vardı. Amımın ağız kısmı morarmış ve sanki şişmişti. Perişan haldeydi. Daha önce pembe olan deliğim morarmış haldeydi.
“Aşkım şunun haline bak! Mahvettin amımı!” diye sitem ettiğimde, özür dileyerek beni teselli etmeye çalıştı.
-"Aşkım, bak seninki de geldiğinde bu şekilde olmalıydı, sen evlisin ve zevk almalısın yaptığın işten. Kocan yapamadığı, seni yıllarca mutlu edemediği için o ilk günki gibi paketi açılmamış sıfır kutusunda beklemiş. Ama artık kutusunu açtım ben onun. Böyle olması çok daha iyi değilmi aşkım" dedi.
Ona kızmaya hakkım yoktu, onun o kocaman yarrağını ben istemiştim.
-"evet kocacımm" dedim.
Çok yorulmuştum.
-“Aşkım, istersen biraz uzanıp dinlenelim, ikimizin de buna ihtiyacı var.” dedi.
Sonra kollarını belime ve bacaklarıma sararak kucağına aldı, beni yatak odasına taşıyıp, yatağa bıraktı. Bu hareketi çok hoşuma gitti. Böyle bir taşımayı kocamdan görmemiştim. Göğsüne yaslanarak dinlenmeye çekildik. Yaklaşık 5-6 saat kadar uyumuşum. Sabah olmuş. Uyandığımda Bora halen uyuyordu. Onu da öperek uyandırdım,
-“Günaydın aşkım, iyi dinlenebildin mi?” dedi. Evet anlamında başımı salladım. Sırtüstü döndüğünde göbeğine vuran yarrağı (şlap) diye ses çıkardı… Yarrağı kalkmış, heykel gibi duruyordu.
Hayretle;
-“Aşkım onun hali ne öyle?” demişim.
-“Ne olacak aşkım, seni istiyor!” dedi.
-“İnanmıyorum sana yaa… Yine mi? Üstelik sen de biliyorsun ki, amımın içi tahriş olmuş durumda, acısına dayanamam!” dedim.
-“Bak aşkım, çorbayı içtik, ana yemeği de yedik, şimdi de tatlı yeme zamanı!” dedi.
-“Tatlı derken ne demek istiyorsun, anlamadım?” dedim. Ne demek istediğini gerçekten de anlamamıştım.
Bana sarılarak;
-“Yerim ben seni yavrummm! Tatlının ne olduğunu öğreteceğim sana!” dedi. Yavaş yavaş öpmeye ve okşamaya başlamıştı…
Bacaklarımın arasındaki sızı hala geçmemişti. Canım sikişmek istiyordu, ama amımın içi tahriş olduğundan canım yanabilirdi. Dudaklarımız birleşmiş öpüşürken, bir eliyle göğüslerimi, diğer eliyle de kalçalarımı okşuyordu.
Bora oldukça istekli olmasına rağmen ben tedirgindim. Kucağındayken ben uzun müddet öpüştük, koklaştık. Sonra beni yüzü koyun yatırarak, önce boynumu, sonra sırtımı, daha sonra da kalçalarıma kadar indi.
Güçlü elleriyle kalçalarımı sıkıp eziyor, sonra da gerip yalıyordu. Dolgun kalçalarımın arasındaki koyu kahverengi deliğim kaygan dil darbeleriyle kasılıyordu. Aman Tanrım, gerçekten çok hoş bir durumdu. Daha önce böylesini ne duymuş, ne de işitmiştim. Bora, resmen götümün deliğini yalıyordu.
Diliyle götümü becerirken, tarifi imkansız bir zevk alıyordum. İnlemeye başlamış, mırıldanıyordum. Bu sırada tahriş olmuş amım, iyice sulanmıştı. Bora'nın tatlısı bu olmalıydı. Yani, tatlı dediği şey, belli ki beni götten sikmesi olacaktı. Kocamın sikmekten zevk aldığı götümü, sanırım Bora da sikecekti.
Tumblr media
Elleriyle kalçalarımı iyice germiş, yalıyordu. Yumuşak kalçalarımı hamur gibi yoğuruyordu. En az on dakikadır beni delirtmeye devam ediyordu. Üzerimden çekilerek, kalkmış yarrağını ağzıma verdi. Yalamalarının verdiği arzuyla, istekli bir şekilde onun yarağını, yalıyor emiyor ve de sıvazlıyordum. Yarrak tam kıvama gelmişti ki;
-“Aşkım, şimdi tatlı yeme zamanı! Hazır mısın?” dedi.
-“Neye hazır mıyım canım?” dediğimde,
-“Götten sikmek istiyorum seni Pelinimm!” dedi. Biraz heyecan, biraz endişe, biraz da korkuyla tedirgin olmuştum.
-“Ama been… Şeyy yani… Seninki çok kalın!” diyebilmiştim.
-“Merak etme aşkım, kayganlaştırıcı krem var. İnan bana, çok kolay olacak!” dedi.
-“Aşkım yaa… Arkamdan sikmesen olmaz mı?” dedim.
-“Gülüm, korkuyor musun yoksa? Hem bilmen gerekir ki, erkekler götten sikmeyi çok sever! Bak gör, zamanla zevk alınca sen de isteyeceksin!” dedi.
İster miyim bilemem ama, kocam götüme soktuğu gibi boşaldığından, bu tür ilişki hoşuma gitmiyordu. Üstelik Bora’nın kolay kolay boşalacağını da düşünmüyordum.
-“Domal aşkım, biraz krem süreyim, senin için de iyi olur!” dediğinde, ben de dörtayak olup dediğini yaptım.
Parmaklarına sürdüğü kremi götümün deliğine yediriyordu. Gerçekten de krem çok kaygandı ve bolca sürmüştü. Yarrağına da bolca sürdükten sonra, bacaklarımı açtı, belimi aşağı bastırıp kalçalarımı da geriye çıkardı.
Beklenen o an gelmişti. İyice sertleşmiş yarrağı, sağ eliyle tutarak götümün deliğine ayarladı. Sağa sola kayan yarrak bir türlü girmiyordu. Biraz da benden kaynaklanıyordu, çekindiğim için kendimi sıkıyor ve kasıyordum.
-“Rahat bırak kendini aşkım, gevşemeye bak!” diyordu.
Deliğime yaptığı baskılar sonucu gevşeyen delik az da olsa açılmıştı. Bora’nın işi daha da kolaylaşmaya başlamıştı. Yarrağını yavaş yavaş ileri geri hareket ettirince iyice gevşemiştim. İstese bir anda sokabilirdi, ama sokmuyordu, bekliyordu. Kremin verdiği kayganlık acımasını engelliyordu…
Birden, “Ahhhhhh!” diye bağırdım. O an yarrağının kafası deliğe girmişti. Arkamda dayanılmaz bir gerilme vardı. Yarrağını öyle sıkıştırmıştım ki, sanki boğacaktım. Önünden emekleyerek kaçmak isyordum.
Birkaç saniye bekledikten sonra kaçmamı engellercesine belimden tutmuş, yavaş yavaş ve de alıştıra alıştıra, ileri geri hareket ederek, santim santim sokuyordu. Yarrak içeri doğru girmeye başlamıştı. Zorlanıyordum, ama sesimi de çıkarmıyordum. Gövdesinin yarısı içimdeydi artık,
-“Aahhh! Aahhh! Yavaş lütfeeenn!” diye, acıyla karışık inliyordum.
Dakikalardır devam ediyordu. Devam eden bu durum karşısında daha rahat hareket etmeye başlamıştı. Nihayet sonuna kadar sokmuş ve gidip gelmeye başlamıştı. Artık resmen götümden sikiliyordum…
Bir ara götümden tamamen çıktığında, büzüğümü sıkamadığımı farkettim, kim bilir ne durumdaydı. Arkamda açık kalmış kocaman bir delik vardı, göremiyordum ama hissedebiliyordum. Kayganlaştırıcı kremden tekrar götüme sıktığında, rahat bir şekilde içime akmıştı.
Yarrağına da bolca sürdükten sonra, tekrar deliğe ayarladı. Bu sefer az bir bastırmayla girmişti. Kremden olsa gerek zorlanmamıştım. Şimdi çok daha rahat sikiyordu götümü… Saniyeler dakikaları kovaladıkça kovaladı. Kocaman yarrak içimde bir kayboluyor, bir çıkıyordu. Belimden tutmuş, hızla kendine çekiyordu. Her sokuşta süt beyaz kalçalarım sarsılıyordu.
Daha önce kocamın yaptıklarını düşündükçe o zamanlarda neden götten zevk almadığımı şimdi daha iyi anlıyordum. Bora yaklaşık 15 dakkadır sikiyordu götümü. Oysa kocam, iki üç git gelden sonra hemen boşalıyordu. Bora tam bir erkekti. Bana mı öyle geliyordu bilmiyordum, ama kocamı aldattığıma değmişti. Götten sikilirken bile zevk aldırıyordu.
Bir ara Bora;
-“Götten siktiğim için kızıyor musun bana aşkım?” diye sorduğunda,
-“Ohhhh Boraaaa! İnanamıyorum yaa, götten zevk alabileceğimi rüyamda yaşasam inanmazdım. Ben seninle kadınlığımı yaşıyorum. Beni bu zevklerden mahrum bırakma yeter!” diyebildim.
Gerçekten de zevkten inlemeye başlamıştım. Götten sikilirken, amımın dere tepe taştığını hissediyordum. Amım tahriş olmasına rağmen bir elim ordaydı. Bora götümü sikerken, ben klitorisimi okşuyordum. Yirmi dakikadır götümü sikiyordu, boşalmaya da niyeti yoktu.
Durum öyle bir hal almıştı ki, yarrağının tamamı amcığıma girmezken, şimdi tamamı götüme giriyordu. Ahlar ohlar arasında sert sert sokuyordu. Odanın içi, ‘şak şuk, şak şuk’ sesleriyle yankılanıyordu. Öyle abanıyordu ki, taşaklarını da götüme sokmaya çalışır gibiydi.
Sonra beni sırtüstü yatırıp sikmeye başladı. Sırtüstü olduğum halde götten sikerken, göğüslerimi emip, daha sonra da dudaklarıma yapışmıştı. Bu pozisyonda götümü sikerken, vücudunun amıma sürtünmesiyle kasılmaya başladım. Tanrım! Müthiş zevk alıyordum.
Arka deliğim dolu olduğu için kasılırken sıkamıyordum. Zevkten inliyor, böğürüyordum ve orgazm oluyordum. Bu boşalmayı 4. kez yaşıyordum ve rekor üstüne rekor kırıyordum.
Bora halen bitmemişti, yeniden pozisyon değiştirdik. Bu sefer o sırtüstü yatmış, ben de kocaman yarrağı kendi ellerimle götüme sokup üzerine oturmuştum. Ata biner gibi üzerine oturup kalktım. Birkaç dakika böyle devam ettik, sonra beni sağ omuzumun üzerine yatırıp, yandan sikmeye başladı götümü…
Finalde, bacaklarımı omuzuna alıp götüme soktu, tüm ağırlığıyla yüklenerek. Birkaç dakika boyunca, deliler gibi bağırıp çağırarak, küfürler ederek götümü parçalarcasına sikerken, aniden böğürmeye başladı.
Ben paramparça olmuş haldeydim ve Bora ise götümün en derinlerine boşalırken çıldırmış gibiydi. O sırada bağırtılarım evin içinde yankılanıyordu. Saniyelerce boşaldı, boşaldı, boşaldı… Sonra da yana düşerek yatağa uzandı.
İçimden bir şeylerin koptuğunu hissettim. Koşarak tuvalete gittim, klozete oturdum. İçimdeki döller tamamen çıkmıştı. Tahret alırken büzüğümün hali beni oldukça korkutmuştu. Ağız kısmı öylesine açılmıştı ki, kolumu soksam girebilirdi. Zaten Bora’nın yarrağı kolum kadar sayılırdı.
Saat epey ilerlemişti, eve gitmem gerekiyordu. Banyoya geçip duşumu aldıktan sonra üzerimi giyindim. Bora salondaki koltuktaydı, dal taşak oturuyordu. Yanına oturup, dudaklarından öperek,
-"Aşkım hadi benim gitmem lazım" dedim.
Beraber evden çıktık, beni otogara bıraktı,
Arabadan inerken otobüs parasını vereyim paran yoktur aşkım dedi. Üçyüz lira verdi. 100 lirası ile otobüs bileti aldım.
İnanılmaz zevklerin yanında ikiyüz lira da para almıştım. Parayı aldığım için değişik bir duyguya kapılmıştım ve kendimi orospu gibi hissettim. O kadar değişik bir duygu ki bu. Çünkü o kadınlar hem sikişiyor, hem de para kazanıyorlardı. O anda benim de o orospulardan bir farkım yoktu. Benim amacım mutlu olmaktı ve Bora beni 2 gün boyunca o kadar güzel sikti ve o kadar güzel mutlu etti ki, para ile karşılaştırılamaz birşeydi bu. Ama en sonda aldığım o para kendimi çok tuhaf hissettirdi. İkiyüz liraya kocamı aldatmıştım. Hem de ne aldatma! Bundan sonraki buluşmalarımızda Bora bana hep 300 lira verdi. Unuttuğu zaman da ben hatırlattım. Çok farklı bir duygu.
Evin bir alt sokağında taksiden indim. Doğru dürüst yürüyemiyordum. Bacaklarım birbirine dolanıyordu. Yürürken kalçalarımı kontrol edemiyordum. Komşular anlayacak diye ödüm kopuyordu. Sorun yaşamadan kendimi eve attım.
Yarım saat sonra yatakta ölü gibi yatıyordum. Kocama da geldikten sonra bir hafta boyunca yanaşmadım. Çünkü götümün deliği öylesine gevşemişti ki, sikildiğimi anlamamasına imkan yoktu.
O gün Bora’yla yaşadıklarım sadece bir başlangıç oldu ve beni aklımın ucundan geçmeyen çeşitli maceralara sürükledi…
558 notes · View notes
itsyalcin · 4 months ago
Text
Eşim 24 yaşında, 1,70 boyunda, buğday tenli birisi. Ben ise 33 yaşlarında, 1,75 boylarında esmer ve oldukça uçuk fantezileri olan biriyim. Karımın çıplak resimlerini çekmek ve çıplak vücudunu izlemek çok hoşuma gidiyor. Eşimin başkalarıyla olma fikri asıl benden çıkan bir fikir ama eşimin de içinde bir yerlerde var olan arzulanmak, beğenilmek, bulunduğu yerlerde ilgi odağı olmak ve dikkatleri üzerine çekmek gibi saklı kalmış yada bastırılmış duygular vardı. Ben sadece eşimin içindeki saklı kalmış yada bastırılmış duygularını serbest bırakmasına yardım ettim.
Karımla ilk evlendiğimiz aylarda her şey gayet normaldi. Benim iş ortamım nedeniyle sürekli arkadaşlarla eğlencelere gidiyor karımı da yanımda götürüyordum.
O ortamlarda şunu fark ettim, alkolün etkisiyle arkadaşlarımın bakışları karıma farklılaşıyordu, çaktırmadan karımı süzüyorlar, sanki ah bu kız bende olacak ki ne gece geçiririm der gibi gizli bakışlarını fark ediyordum. Bir anda bundan çok hoşlandığımı hatta nerdeyse orda karımla olmak istediğimi fark ettim. Hayatımda sekse hiç bu kadar ilgi duymamıştım. Eve gidince karımla olurken onların bakışını gözümün önüne getiriyor, sanki onlarla oluyormuş ve bende yanlarında izliyormuş gibi hayal etmeye başladım. O dönemlerde o kadar çok eğlenceye gidiyor ve bende o kadar çok bunu düşünmeye başlamıştım. Ben hayatım boyunca içimde hiç bir şeyi saklayamaz, aklıma geleni orda hemen söylerdim. Bunları karımdan gizlemem beni sıkmaya başladı.
Karıma anlatmam gerekliydi düşüncelerimi. Aldım karımı karşıma ve hiç konuşmadan beni dinlemesini istedim. Aklımdan geçen ve düşündüğüm her şeyi anlattım. Önce baya şaşırdı, hiç bir şey demedi. Sonraki günler bu konu hakkındaki düşüncelerim karımla benim aramda sohbete dönüştü. Karım bu sohbetler esnasında bana beğenilmekten hoşlandığını itiraf etti. Ben eşimi tanımadan öncede oldukça fazla kişiyle ilişkilerim ve farklı deneyimlerim olmuştu.
Arkadaşlarla gruptan tutunda, sırayla beraber olduğumuz yada birimiz yaparken birimizin de izlediği olmuştu. Ama ilk kez izlemekten bu kadar istekli olduğum ve de izlemek istediğim kişinin karım olması başka bir şeydi. Eşimle yaptığımız bu sohbetlerden sonra. Eşim daha rahat giyinmeye başladı, daha açık kıyafetler giymeye gittiği ortamda dikkatleri çekecek şekilde hareket etmeye başladı. Bazen istemeden bazen de kasti yaptığı şeyler oldu karşıdakini tahrik etmek için, bunları da karımla baş başa kalınca veya yatakta sevişme öncesi yada sevişmeye başlarken anlatmaya başladık bir birimize. Bu konuşmalar bir süre bu şekilde fantezilerimizde kalarak birer hayal olmakla kaldı. Evliliğimizin beşinci ayındaydık eşim evde olmaktan sıkılmaya başlamış çalışmak istemişti. Durumumuz iyi olduğu için eşim çalışmak zorunda değildi, bir nevi vakit öldürmek zaman geçirmek için iş aradı.
Ufak bir dükkandan bozma bir ofiste sekreter olarak işe başlamıştı. Her kocanın yaptığı gibi bende karımın çalışacağı yere gittim patronuyla tanıştım, çalışacağı yeri gördüm. Dükkandan bozma bir ofis, ufak bir kısmını suntayla bölüp çay ocağı şeklinde mutfak yapmışlar. İki kişi aynı anda mutfağa geçmeye kalksa sürtünmeden geçmesi hemen hemen imkansız gibi. Yeri pek beğenmemiştim ve patronu da pek gözüm tutmamıştı ama karım dükkandan bozma ofisi beğenmişti. Karıma göre patron sürekli dışarıda olacağı için karışanı olmayacaktı. Karımda bir yerde haklıydı sonuçta mekanı satın alacak değiliz ya maksat karımın boş zamanını değerlendirmesi.
Karım olduğu için demiyorum ama karım oldukça güzel birisi, giyimi oldukça şık ve seksi olduğu için kısa sürede hem patronun hem de gelen müşterilerin dikkatini çabuk çekmişti. Karımı görebilmek için değişik bahanelerle ofise gelenlerin sayısı artmıştı. Patronun ofise sabah, öğlen ve akşamları belli saatlerde geldiğini bilen birçok müşterisi erkenden gelip ofiste bekliyor bu esnada da eşimle sohbet etmeye, yakınlaşmaya çalışıyorlardı. Eşim bunların farkındaydı ve eşim akşam eve gelince bana olanları, gelenleri anlatıyordu. Gelenlerin sayısının artması patronunda gözünden kaçmamış ve hatta eşime sen geldin müşteriler çoğaldı diye takılmaya başlamıştı. Bu durum patronunda hoşuna gitmişti.
Hatta eşimin patronu bu durumdan faydalanmaya bile başlamıştı. Eşim zaman içinde patronun hareketlerinin değiştiğini fark etti. Eşim dar badi giydiği zamanlarda patronu karıma sık sık camları sildiriyor, karım camları silmek için ellerini açtığındaki vücut şeklini izliyormuş. Bunları karım fark ediyor bana tek tek anlatıyordu. Dükkandan bozma bir ofis olduğu için bir tane bilgisayar var ve oda patronun masasındaydı. Patron dışarı çıkınca da eşim bilgisayarın başına oturuyor bilgisayarda yapılması gereken işleri yapıyordu. Her zamanki gibi patron ofisten çıktıktan sonra karım bilgisayarın başına oturmuş, yapılması gereken işleri yapmak için dosyalar girmeye başlamış.
Adam bilgisayara porno filmleri yüklemiş ve sanki eşimin bunları görmesini istiyor gibi porno filmlerini göz önüne koymuş. Karım ilk başta bundan rahatsız oldu ve bir kaç kez patronu uyardı. Karım patronuna “bu tür şeyleri izleyeceksen bile benim görmeyeceğim bir yere koy ben rahatsız oluyorum” demiş. Adam yani patronu gene bildiğini yapmış porno filmlerini göz önüne koymuştu. Patronu karımı ara sıra mutfağa çay yada kahve yapmaya gönderiyor hemen arkasındanda kendisi gidiyor ve dolaptan bir şey alma bahanesiyle karıma sürtünerek geçiyordu.
Karım bundan bazen hoşuna gidiyor bazen de hoşlanmıyordu. Patronu son zamanlarda sürtünerek geçerken elleriyle de karımın belinden tutmaya başlamış ve karımın belini hafiften okşuyormuş. Gene böyle yaptığı bir zamanda karım patronunun sikinin kalınlığını resmen hissetmiş ve karımda bir anda merak uyanmış, heyecan yapmıştı bunları bana anlattığında bende karıma isterse onunla olabileceğini söyledim. Önce yok mok dediyse de aradan iki, üç gün geçmeden karım bana onunla yani patronuyla olmak istediğini söyledi.
Karım patronunkinin kalınlığını büyüklüğünü iyice merak etmişti. Ben kabul etmiş ama bir şart koymuştum, olayı bana en ince ayrıntısına kadar anlatması ve mümkün olursa bizim evde de yapmalarını ve bende o anda gizlice onları izlemek istediğimi söyledim. Karım şartımı kabul etti. Önce bir kaç gün eve geç gelmeye başladı iş yerinde daha fazla kalıyorlar birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı, açılmaya çalışıyorlardı. Sonra bir akşam eşimin normalde eve geldiği saatlerde eşimden telefon geldi ve dedi ki beni merak etme işlerimiz uzadı aylık rapor falan hazırlayacağız, patronum akşam beni eve kadar bırakacak dedi. Bende tamam dedim ve kapattık telefonu.
Bu şu anlama geliyordu artık beklenen zaman gelmiş ateş barutu ateşlemişti. O akşam, çalışma bahanesiyle başlayan akşam bir birine yaklaşmayla devam etti. Öpüşme sevişme derken ikisi de çırıl çıplak dükkanda soyunup, çalışma masasının üstünden tutunda koltukta, yerde defalarca beraber olmuşlar. Patronunkisi oldukça kalın ve buda karımın hoşuna gitmişti. İşleri bitince de karımı oldukça geç bir saatte, yaklaşık gece yarısı iki üç gibi eve kadar getirdi patronu. Gecenin bir yarısı olmasına rağmen bende bozuntuya vermedim, patronun olaydan haberimin olduğunu anlamaması için normal davrandım hatta kahve içmeye eve davet ettim. Yukarı çıktı biraz oturduk sohbet ettik ve sonra gitti.
Patronu gittikten sonra karımla baş başa kalmıştık. Karım bana ve kendisine birer kahve hazırlamış ve kahvelerimizi yudumlarken de karım bütün gece boyunca yaptıklarını en ince ayrıntısına kadar bana anlatmaya başladı.
Önce biraz çalıştıklarını, bu esnada patronun yavaş yavaş konuya girmeye çalıştığını. Karımda her bayanın yapacağı gibi nazlanmaya, birazda anlamamış gibi davranmaya çalışmış. Patronu bir anda karımı dudaklarından öpmeye başlamış, karımda itmeye uzaklaştırmaya çalıştıkça da adam karıma daha sıkı sarılıyormuş. Onbeş, yirmi saniye kadar öptükten sonra karım rahatlamaya başlamış yani kendisini patronun kollarına bırakmaya başlamış. Patronu karımın dudaklarından öperken, bir eliyle karımı sıkı sıkı sarmış. Bir eliyle de gömleğin düğmelerini açmaya başlamış ve göğüslerini okşamaya başlamış karımda kendisini iyice salmış
Patronu karımın gömleğini ve sutyenini çıkarmış. Karımın boynundan başlayarak, göğüslerinden aşağı doğru inmiş. Bunu yaparken de bir yandan elini pantolonun üstünden içeri sokarak karımın amını okşamaya başlamış. Karım zaten o anda kopmuş ve kendisini tamamen patronun ellerine bırakmış. Patronu karımın ayaktayken pantolonunu ve tangasını indirmiş. Patronu karımın amını yalarken, bir yandan da eliyle göğüslerini okşamış. Karımda patronun üstündeki tişörtü çıkartmış, sonra patronu ayağa kalkmış. Karım patronunun vücudunu öpmeye başlayarak aşağı doğru inmiş.
Karım patronun sikine dokundukça oldukça kalın olduğunu anlıyormuş. Karım iyice tahrik olmuş, patronunu daha fazla arzulamaya başlamış ve dayanamayıp patronunun pantolonunu hızlı bir şekilde çıkarmış. Karım adamınkini görünce bir anda ürpermiş ve hatta nerdeyse yapmaktan vazgeçecekmiş. Patronu karımın saçından tutup sikini karımın ağzına vermiş. Karım kalınlıktan dolayı baya zorlanarak ağzına almış emmeye çalışmış. Patronu karıma bir süre bunu yaptırmış, sonrada karımı ayağa kaldırıp çalışma masasının üstüne oturtmuş.
Patronu bir yandan karımın her yanını yalıyor, emiyor bir yandan da karımın amını parmaklamaya başlamış. Karımın bacaklarını iki yana ayırdıktan sonra kalın sikini karımın amına sürtmeye başlamış. Karım resmen kendinden geçmiş. Patronu kalın sikini yavaş yavaş karımın içine sokmaya başlamış. Patronu karımın içine girdikçe karım titremeye başlamış ( Karımın kalın yada büyüklerden hoşlanmasının bir nedenide bu. Kalın yada büyük olanları amına alırken ve aldıktan sonrada orgazma ulaşmadan sevkten titremesi ). Karım kalınlığın vermiş olduğu yarı acı ve yarı zevkten kendini iyice kaybetmiş. Patronu tam boşalacağı zaman karımın amından çıkmak istemiş, karımda “çıkma içime boşal” demiş. Patronu kısa bir tereddüt ettikten sonra tekrar kalın sikini karımın amına sokmuş ve içine boşalana kadar devam etmiş.
Patronuyla karım bir yandan dinlenirken bir yandan da sohbet etmişler. Dinlendikten sonra patronu karıma sakso çekmesini söylemiş ve tekrar başlamışlar. Bu sefer patronu karıma ağzına boşalmak istediğini söylemiş, karımda zorlanacağını bildiği halde kabul etmiş. Karım baya uğraşmış, biraz eliyle biraz azıyla yaparak patronunu ağzına boşaltmayı başarmış. Patronu karımın ağzına boşaldıktan sonra durmamış patronu koltuğa oturduktan sonra karımı kucağına oturtmuş.
Karım adamın üstünde zıplamaya başlamış. Bir süre bu şekilde yapmışlar. Patronu karımın sırtını öperken bir yandan da eliyle göğüslerini okşuyormuş. Karım patronunun sikinin üstünde zıplarken, patronuda karımın amının üstünde elini gezdiriyor okşuyormuş. Bu şekilde yapmaya devam ederek karımın boşalmasını sağlamış. Karım boşaldıktan hemen sonra durmak istemiş, dinlenmek istemiş. Patronu kabul etmemiş ve karımı çalışma masasının üstüne yüz üstü uzandırarak domalma pozisyonuna sokmuş. Patronu o şekildeyken arkadan karımın amına sokmaya başlamış, ara sırada çıkarıp göt deliğine sokmaya çalışmış. Patronu sokmak için zorlamaya çalışmış ama karımın göt deliği dar olduğu için çok zorlanarak sadece ucunu sokabilmiş.
Bunda bile karım acıdan dolayı oldukça yüksek bir sesle çığlık atmış. Karım patronuna arkadan sokmaması şöyle “ne olursun arkadan yapma, onun dışında ne istersen yap ama onu yapma ne olursun” diyerek patronuna yalvarmış. Benimkisi kalın olmadığı halde ben bile bir kere karımın arkasından denemiştim ve dar olduğu için canı yanmış sadece başını sokabilmiştim. Patronunkisini karımın arkadan alması gerçektende mümkün değildi. Neyse, patronu bunun üstüne karımı çalışma masasının üstünde yüz üstü domalmış bir vaziyetteyken tekrar amına sokmaya başlamış ve karımın içine tekrar boşalmış. Biraz dinlenip, sonrada giyinip karımı eve getirmek için ofisten çıkmışlar ve gece yarısı 02:00 – 03:00 civarı eve gelmişlerdi.
Gecenin bir yarısı olmasına rağmen bende bozuntuya vermemiş, karımın onunla o gece beraber olacağını bilmiyormuş ve anlamamış gibi normal davrandım. Hatta aptal, saf koca rolünü oynayarak karımın patronunu kahve içmeye eve davet etmiştim. Önce yok geç oldu bu saatte ayıp olur dediyse de karımın da ısrar etmesi üzerine yukarı çıkıp kahve içme teklifimizi kabul etmişti. Biraz oturduk sohbet ettik ve sonra gitti. Artık karımın patronuyla daha samimi olmuştuk.
Karımın patronu karımı iş çıkışında sıkça eve kadar getiriyor yukarı çıkıp birer kahve ve çay içip gidiyor. Bazen de geç saatlere kadar oturup, ara sıra alkol alıp sohbet ediyor, sonrada ben alkolün etkisindeymişim gibi davranıp erken yatacağımı söyleyip yatak odasına geçiyor, onları odada baş başa bırakıyordum. Patronu benim yattığımdan emin olunca da karımla sevişiyor, beraber oluyorlardı. Bende gizlice onları izliyordum. Ara sıra bizim evde ara sıra dükkanda, bazen de çok nadiren de olsa patronu boş bir ev yada otel odası ayarlıyor karımı oraya götürüyor gece yarılarına kadar karımı beceriyordu.
Ertesi günde karım bana yaptıklarını tek tek anlatıyordu. Anlattıklarından tahrik oluyor ve karımla bende sevişiyor, ilişkiye giriyordum. Karım patronuyla yaklaşık üç, dört ay beraber olmuş ve size daha sonra anlatacağım bir nedenden dolayı patronundan ayrılmıştı. Patronundan ayrıldıktan sonra evliliğimiz boyunca yaklaşık yedi farklı kişiyle de ilişkiye girmişti. Bunları da fırsat buldukça yazıp size anlatmaya çalışacağım.
Bu arada hemen belirtmek istiyorum. Bunları burada yazarken maksadım eşime parter aramak değil. Sadece karımla yaşadıklarımızı anlatmak ve bunları anlatırken karımı izlediğim günlere geri dönüyor ve sanki o günleri, o anları tekrar yaşıyormuşum gibi heyecanlanıyorum.
66 notes · View notes
itsyalcin · 4 months ago
Text
Ulan 10 bin takipçi var
Kimseden ses cikmiyor bu gönderiyi begenip reblog ve beni takip yapana cokkk ozel resimler aticam ayirt etmeksizin varmi ötesi resimlrr hicbiryerde yok daha once alanlar bilir daha once secerek atmistim amaa simdi begenen rebloglayan herkese 30 adet resim aticam söz
2K notes · View notes
itsyalcin · 5 months ago
Photo
Tumblr media
250 gönderi!
0 notes
itsyalcin · 5 months ago
Text
Tumblr media
1.000 beğeni!
1 note · View note
itsyalcin · 5 months ago
Text
Filipinli Yavruyu Daracık Amından ve Götünden!
Merhaba, adım Kerem, 46 yaşındayım ve TIR şöförüyüm. Her hafta sitenizdeki hikayeleri beğeni ile okuyorum, her seferinde de 31 çekmeden duramıyorum. Geçenlerde Kuveytcity’de çarşıda gezerken bir Filipinli bayan bana bakıyordu, yanına gidip selam verdim. O da bana selam verince konuşmaya başladık. Burada Filipinli bayanlar Türk erkeklerini çok severler. Biraz sohbetten sonra yemeğe davet ettim. Lüks bir restoranta gidip yemek söyledik. Bu arada ben rahat durmuyor, ayakkabımı çıkarmış, ayağımla masanın altından amını okşuyordum. Hatun gözlerime bakıp sabretmemi istiyordu. Yemekten sonra dışarı çıktık. Bana “Ne yapıyoruz?” dedi. Ben de, “Evin varsa oraya gidelim.” dedim. “Var ama olmaz, kalabalık. Senin yokmu?” dedi. “Var ama bizde iki arkadaşız.” dedim, hemen arkadaşa telefon edip “Bir hatunla eve geliyorum...” dedim. Arkadaş, “Tamam ben çıkıyorum.” deyip telefonu kapadı.
Bir taksiye atladık eve gittik. İçeri girdikten sonra hemen dudaklarına yapışıp öpmeye başladım. O da karşılık verince uzun uzun öpüştük. Öperkende üstünü soydum, bir sütyen bir kilot kaldi. Vücudu harikaydi, yuvarlak kalçalar, dik portakal gibi göğüsler, bembeyaz teni vardı. Boynundan öperken inliyor, titriyordu. Arkadan sarılıp okşuyordum. Ben de soyunup bir kilotla kaldım. Benim yarrak taş gibi oldu, kilotumu zorluyordu. O daha yarrağımı görmemişti. Belinden öperek aşağılara indim, kalçalarından kilodunu çıkardım, o yuvarlak kalçaları yalamaya başladım. Ayakta duramıyordu, titriyordu. Ben de şehvete gelmiştim, heryerini yalıyordum. Hatun fazla dayanamayıp yatağa yüz üstü uzandı. Bacaklarını araladım. Olamaz yaa, amı küçücüktü. Hemen dilimi amına attım. Dilim küçük amcığa girmiyordu bile. Bense daha çok kuduruyordum. Domaltıp amını yalamaya başladım. Bazende göte dil atıyordum. Bir müddet böyle yalayınca, hatun inliyor bağırıyor ve boşalıyordu...
Sonra hatunu sırtüstü çevirdim. Dudaklarından somuruyor, göğüslerini okşuyordum. Bacaklarını açmış, amını parmaklıyordum. Amı harbiden çok küçüktü, benim yarrak nasıl girecek bu ama diye düşünüyordum. Hatun sonra doğrulup yatakta oturdu, ben de ayakta karşısında durup kilodumu çıkardım. Yarrağımı görünce hatun küçük dilini yutacaktı, “Çok kalın buuu, çok büyük, yapmayalım, ben bunu alamam!” dedi. Ben de, “Elimizde bu var, istesende istemesende yiyeceksin. Korkma ağır ağır sokarım, canın acımaz.” dedim. Ama kendi kendimede (Nasıl acımaz yaa, yırtılır bu am, hatun acıdan ölmezse iyi. Ama sikecem, çaresi yok, kendi geldi!) dedim. Başından tutup damarları şişmiş yarrağımı ağzına yaklaştırdım. Dudakları yırtılacak gibi oluyordu, başı girmiyordu ağzına. Öpmesini, yalamasını söyledim. Gözlerime bakıp, “Yapmayalım!” diyordu. Yarrağımı avuçlamış, eline sığmıyordu. Baktı çaresi yok, yavaş yavaş öpmeye başladı, diliyle kafasını yalıyordu. Ben de somurması için ağzına sokmaya çalışıyordum...
Biraz zorlayınca ağzına kafasını soktum. Ağzı ateş gibi yanıyordu. Git gel yaparak 5 santimini somurmaya başladı. Hemen 69 yaptık, ben de amını yalamaya başladım. Tabiki götünü de boş bırakmıyordum, parmaklayıp duruyordum. Hatun bağıra bağıra boşalmaya başlayınca, ben de ağzına boşaldım. Yutamadı, yarrağımı çıkarınca menilerim yüzüne aktı. Benimki hala dimdik duruyordu. Hatun, “Yeter bırak gideyim.” dedi. Ben de, “Ya bu yarrağı gonüllü yersin, yada zorla sikerim!” deyince, “Tamam denerim, ama canım yandı mı çıkaracaksın.” dedi. “Olmaz, şart yok! Tabiki canın yanacak, ama çok zevk alacaksın, beni unutamayacaksın, inan.” dedim. Sonra krem getirip eline verdim, “Yarrağımı kremle, kolay olur, canın fazla yanmaz.” dedim. Kremi yarrağıma sürmeye başladı. (Benim yarrak nerden baksan 19-20 santim var, kalınlığı da rakı bardağı gibi). Kızı yatırıp bacaklarını açtım, yarrağımı amının dudaklarına dayadım, yarrağımın altında am kayboldu. Amına sürtmeye başladım. Ben sürterken birden boşalmaya başladı. Amının suyu benimkini yağladıkca, ben zevkten kuduruyordum...
Sonra yavaş yavaş amına sokmaya başladım, kafası çok zor giriyordu. Biraz zorladım, kafası içine girdi, ama altımdan kaçmak için çırpınıyordu. Amın kasları yarrağımı öyle sıkıyordu ki, ben heycandan birden sokmuşum. Yarısına kadar soktum, bir bağırdı, gözlerinden yaşlar geliyordu. Ben git gelleri hızlandırıp, hepsini sokmaya başladım. Hatun kıvranıp sonra hareketsiz kaldı. Öldü sanıp yarrağımı çıkardım. Meğer bayılmış, 10 dakika sonra ayıldı. Yine öpmeye başladım. Anlamıştı artık bırakmayacağımı, zevk almak için başladı sevişmeye. Yarrağımı ağzına alıp somurmaya başladı. Tekrar amının dudakları arasına yerleştirdim, içine sokmaya başladım. Yarrağım girerken kıvranıyor, inliyordu. Acıdığı yüzünden belli oluyordu. Bir müddet sokup çekmeden sonra artık hepsini sokuyordum. Hatun birkez daha boşaldı, ben de kendimi bıraktım ve tüm menilerimi içine boşalttım.
Yanımda arkası dönük uzanmış, inliyordu. Gözüme göt deliği geldi. Hemen kalçalarını okşamaya başladım. Parmağımı götüne sokunca, “Olmaz!” diyerek sıçradı. Ben de, “Olur! Bak amım yırtılır diyordun, zevkten dört köşe oldun. Göttten de zevk alırsın!” deyip yarrağımı göte dayadım. Bir türlü girmiyordu. Hatun da ağlayıp bağırıyordu. Sonra kremle parmaklarımı tek tek götüne sokup çektim, deliğini biraz genişlettim. Tekrar yarrağımı dayadım, yalvarıyor, ağlıyordu. Kim dinler? Yarrağım şişmiş, taş gibi olmuştu, sokmam lazımdı. O da biliyordu sokmadan bırakmıyacağımı, kaderine razı oldu sonunda. Domaldı ve kalçalarını ayırıp kendini bana bıraktı. Ben üstüne çıkıp yarrağımı götünün deliğine dayadım, zorda olsa biraz soktum. Nefesi kesildi, öyle 1 dakika kadar bekledim. Kaçmasın diye kasıklarından yakaladım, biraz daha zorlayıp yarısını soktum. Hepsini sokmak için birden kökledim, öyle bir bağırdı ki, korktum. Yavaş yavaş git gelden sonra götünün acısına alıştı artık. Ben iyice hızlanmıştım, gelmek üzereydim. Az sonra hatunun götüne boşaldım. Yarrağımı çıkarınca hatunun götünden meni ile kan geliyordu...
Filipinli hatun mahvolmuştu, akşama kadar yattı. Kalkınca, “Devam edelim mi?” dedim. “Hayır her tarafım ağrıyor, eve gidecem.” dedi. Telefon numarasını alıp gönderdim. Sonradan arkadaşlığımız uzadı. Devamlı İrak donüşü amını götünü sikmesem duramıyor, “Yok.” deyince ağlıyor. Ben yoldayken ise hergün telefon açıyor, “Yarrağının büyüklüğü ve kalınlığı aklımdan gitmiyor, seni görmesem duramıyorum, biran önce gel de beni bol bol sik, amımı götümü dağıt, razıyım!” diyor.
Şimdi aynı evde yaşıyoruz, (arkadaş taşındı). Filipinli bir hatunla sikişmek çok tatlı, çok!
54 notes · View notes
itsyalcin · 5 months ago
Text
4'lü sikiş
Slm. biz çift olarak görüşmeler yapan yeni evli bir çiftiz.
Ben Sevde eşim Cevat ile 2 yıl önce grup seks partisinde tanıştık tanışma hikayemizi anlatırım daha sonra. Bu anlatacağım olay Ankara Akyurt ta geçmiş bir anımızdır. Eşim işi dolayısıyla sürekli eczane eczane gezer tıbbi malzeme ve ağırlıklı olarak tansiyon aleti satışı yapar.
Ben evlenmeden önce para karşılığı seks yapardım. Eşim Cevat çok yakışıklı esmer biraz Kenan İmirzalıoğlu nu andırır. Ogün eşim hazırlan bu gece grup seks yapacağız 4 erkek 4 kadın olacak dedi. Hemen banyoya girdim etek tıraşımı koltuk altımı ve ağdamı yaptım saclarımı arkadaşım Filiz e yaptırdım kendimi çok beğenirim .
Akşam üzeri bir taksi geldi içinden Cevat çıktı hemen hazırlandık bizi bekleyen taksiye bindik Akyurt ta bulunan 5 yıldızlı Hitit Anadolu hotel gittim eşim herşeyi hazırlamıştı odaya çıktık kapıyı açtı 3 kadın vardı soyunmuşlar sevişiyorlardı erkekler de kadınları izliyordu bende eşimde soyunduk bende kadınların arasına girdim sevişmelerine karıştım 2 2 ayrılıp 69 pozisyonuna geçtik daha önce kadın kadına öpüşmüştük arada bir emmiş ve emdirmiştim ilk defa lezbiyen bir kadın gibi am yalıyor ve yalatıyordum
ilk orgazm ı altımdaki kadın bağıra bağıra yaşadı ay harika çok güzel diyerek bağırıyordu ben doğruldum kalktım erkekler bizi izlerken kimi 31 çekiyor kimi video ya alıyordu eşime hadi sikmiyecekmisiniz bizi diye sordum bütün erkekler kendi karılarının yanına gitti benim kocam beni öperken amını emdiğim kadının amına elini attı onun kocası da benim amımı tutup bızıklarımı oynuyordu o adam bana döndü eşim de o kadına sakso çekmeye başladık kocama sakso çekmeye başlayan kadın hemen bırakıp kocamın önünde domaldı kocası ilk anal deneyim dostum dedi
Kocam biraz sikini kadının göt deliğine vurarak oyalandı birden yüklendi hepsini soktu kadın zevk çığlıkları atıyordu benim sakso çektiğim adamda bıraktırdı bana domalmamı söyledi dediğini yaptım o da birden yüklendi götüme soktu diğer çiftlere göz attım onlarda aynı pozisyonda sikişiyordu kocamın siktiği kadın çok ses çıkarıyordu
Kocamın siki o kadar da büyük değildi 18 cm ancak beni siken adam diğer çiftle yer değişti gelen adam direkt amıma soktu pompalamaya başladı kocamda diğer kadına geçti o kadar zevk almıyordum ama ne yapmam gerekiyordu iyi biliyordum zevk çığlıkları atmaya başladım adam amımdan çıktı götüme soktu hızlı hızlı girip çıkmaya başladı durdu bütün döllerini götüme boşalttı çıktı götümden gidip kanepeye oturdu
Ben boşta kaldım benim ilk amını emdiğim kadının yanına gittim öpüşmeye başladık yatağa yat amını ağzıma ver dedi dediğini yaptım amımı götümü yalamaya başladı dilini o kadar güzel kullanıyordu ki bende orgazm oldum inleyerek boşalan erkekler kanepeye koltuklara oturmaya başladı tek bir erkek kaldı o da beni hiç sikmeyendi siktiği kadını bırakıp o da gitti oturdu biz kadınlar tekrar eş değiştirip 69 pozisyonuna geçtik
Benim kocam kalktı benim amını emdiğim kadının yanına geldi benim ağzıma verdi biraz emdirdi sonra bana sikini tutturup sokmasına yardımcı oldum sert bir şekilde girip çıkıyordu kadın amımı daha iştahlı bir şekilde emiyor göt deliğime dilini sokuyordu belli ki döl yalamayı seven bir kadındı eşim hızlanınca o da hızlı bir şekilde yalıyordu ben 2 kez orgazm oluyordum
Kocamla öpüşmeye başladık orgazm olurken erkeklerden birinin telefonu çaldı hemen giyindi ben çıktım arkadaşlar size bol sikişler dedi gitti karısı beni emip orgazm edenmiş aradan 3 5 dakika geçti kadında orgazm oldu yığıldı yatağa yanıma uzandı diğer erkekler oturuyordu kocam sikiyordu o gece 2 kez daha orgazm oldum
Kocam bütün kadınları enaz bir kez orgazm etti sabah kahvaltısı yaptık otelden ayrıldık hiç tanışmadık bunlar kimdi dedim eşime 2 erkek doktor 3 kadın eczaneci 1 diğer erkek emniyet müdürüydü aşkım dedi torpido yu aç dedi açtım ki ne göreyim 3 deste 100 lük dolar 30bin dolar bu gecenin kazananı biz olduk dedi artık kocamda jigololuk yapıyor birbirimizi satıyoruz diyebilirim.
45 notes · View notes
itsyalcin · 5 months ago
Text
Ahhh Baldız ah! Bunca sene boşa yaşamışsın!
Selam adım Mustafa, 38 yaşındayım. Almanyada işyerleri olan, yakışıklı bir erkeğim. Evli ve iki çocuk babasıyım. Karımla çok şahane bir evliliğim var. Sex yaşantımızda da hiç mi hiç bir eksiğimiz yok. Bir gece Karımla sikiş sonrası yatakta konuşurken, Karım bana bayan arkadaşları ve Kızkardeşi ile konuştukları konuları anlatınca, duyduklarıma şok oldum. Bunların kocaları bunları haftada ya bir ya iki kez sikiyorlarmış ve bu sikişmeleri 4-5 dakika sürmezmiş. Ne ön sevişme, nede sikiş sonrası sevişme ve öpüşme falan bilmezlermiş. Bunları duyunca ne bileyim, içimden Baldıza kaymak geldi. Baldızım biraz ukela, ama güzel bir kadındır.
Ben Baldızı sikmek için fırsat kollarken, bu fırsat kendiliğinden ayağıma geldi. O hafta iş icabı tek başıma arabayla Türkiyeye gidecektim. Benim salak ve cimri Bacanak beni aradı ve (Arabada nasılsa yer olduğunu, karısının da benimle gitmesinin mümkün olup olmadığını) sordu. Karım da araya girip rica edince, ben de, “Tamam götüreyim...” dedim. Yola çıkarken Baldızı evinden aldım. Nerdeyse bir Valiz yiyecek hazırlamış garibim, (Arabasıyla gidiyorum, en azından yiyecekler benden olsun) diye düşünerek. Bu ara benim Bacanak çok mu çok pintidir, bir Liranın hesabını yapar. Neyse yolda Baldızla havadan sudan sohbet ederken baya mesafe katetmişiz. Yugoslavya’ya geçmeden Avusturya Graz’da bir otele çektim. Baldız şaşkın şaşkın baktı, “Otelde mi kalacaz Enişte? Ne gerek var? Zaten bacanağın fazla Para vermedi, arabada yatarsınız diye.” dedi. Ben güldüm, “Baldız saçmalama ben varken parayı mı sorun ediyorsun?” dedim, girdik otele. Ben Receptionda iki oda kiralamak istedim. Baldız, “Enişte buralar yabancı, aynı odada kalalım, ben kanepede yatarım, yoksa ben korkarım, sabaha kadar uyuyamam.” diye yalvardı.
Eee, Baldızı mı kıracam :) “Tamam.” dedim, tek oda kiraladım, anahtarı aldık çıktık yukarıya. Lüks bir oda, koskoca bir yatak var. Bir de küçük bir kanepe var. “Baldız ben bir duş alayım, sonra da sen girersin, malum biraz yoruldum.” dedim. Duştan çıktım, Baldız kanepeyi hazırlamış, orda yatacak. Baldız duşa girince, kanepeye ben geçtim ve yattım. Tam uykuya dalmışım ki, Baldızın “Enişte ne yapıyosun? Sen yoruldun yatağa geç!” demesi ile uyandım. “Yok olmaz, yatakta sen yat Baldız!” diye ısrar edince Baldız yatağa geçti. Baldız üzerine bir ipek gecelik giymiş, dolgun göğüsler ve taş gibi kalçası şahane duruyor. Göğüs bölümü açık, nerdeyse meme uçlarına kadar görünüyor.
Gece ilerledikçe ben kanepede sağa sola dönüp duruyorum, Baldız da yatakta uyuyamıyordu. En sonunda “Enişte gel, sende buraya yat, aramıza yorgan koruz, içim rahat etmiyor!” diye ısrar edince, ben de yatağa geçtim. Üzerimde sadece atlet kilot yattığımdan, Baldız benim yarağı kalkık şekilde görünce renk değiştirir gibi oldu. Yatağa yattım, inanın yastığı görür görmez hemen uyumuşum. Bir ara Autobahn’dan geçen arabaların sesine uyandığımda, aradaki yorgan yerde, Baldız sırtı bana dönük yan yatıyor, ben de Baldıza arakasından sarılmışım, bir bacağımı Baldızın üstüne atmışım ve sol elimde göğsünde. Birden çekecek oldum, baktım Baldız hayatından memnun, ve uyumuyor da! Ben uyuyormuşum numarası yapıp, Baldızın kalçasının arasına benim yarrağı dayadım. Benim yarak nerdeyse ipek geceliği ile beraber Baldızın amına girecek.
Sonunda, Baldız bana döndü, “Uyumuyorsun değil mi Enişte?” dedi. Gözlerimi açınca Baldızla göz göze geldik. Baldız alt dudaklarını ağzıma doğru uzatınca, deli gibi öpüşmeye başladık. Baldız kendinden geçti. Baldızın boynunu, kulaklarını öpüp yalıyordum. Sonra öperek göğüslerine doğru indikçe, Baldız deli oluyordu. Baldız bir çırpıda geceliğini ve kilotunu çıkardıktan sonra, elini benim kilotuma attı ve çıkarmaya yeltendi. Baldızın iki elini yatağa bastım ve “Baldız, yavaş! Acelemiz yok, kendini bana bırak!” dememle sakinleşti. Baldızın bacak arasına kadar yalayıp, am dudaklarını ağzıma aldığımda Baldız öyle bir kasıldı ki anlatamam, kasılması ile ağzıma boşalması bir oldu. “Enişte öldürdün beni, ben hayatımda böyle bir şey tatmadım, ölürüm senin için...” diyerek kafamı amına bastırıyordu. Baldızın amını 45 dakikaya yakın yaladım. Baldız belki dört beş kez orgazm oldu. Sonunda yalvarmaya başladı, “Ne olur sok yarağını artık!” diye.
Baldıza, “Şimdide seni görelim Baldız!” dedim ve sırtüstü yattım. Baldız ne demek istediğimi anlamamış, garip garip bakıyordu. “Şimdi sen yala bakalım!” deyince, “Daha hiç yapmadım Enişte, ama sen iste ölürüm!” dedi. Benim kilotu çıkarır çıkarmaz gözleri fal taşı gibi açıldı, şaşkın şaşkın, “Enişte bu ne?” dedi. Benim yarak biraz büyüktür, üstelik baya bir kalın. Baldız, “Eniştem kurbanın olayım, bu bana girmez!” demeye başladı. “Sen yala, girdirmesini bana bırak, o daha nerelere girer merak etme!” dedim ve ensesinden tutarak bastım Baldızın kafasını yarağıma. Baldız önce çekine çekine ağzına aldı, yalamaya bşladı, sonradan açıldıkça açıldı, ne dersem yaptı. Manyak gibi, sanki kıtlıktan çıkmış gibi emiyordu yarağımı. Yarım saate kadar yaladı. Sonunda yatırdım Baldızı sırtüstü. Sanki hiç mi yarak yemedin amına mübarek kadın? Baldızın amına yarağımın yarısını sokana kadar ne haller yaşadım. “Baldız kasma kendini, Bacın bunun hastası, o hepsini alıyor, sende alırsın...” dedim. Baldız da, “Enişte, Bacım yıllardır bu yarağı yiyor, bense yıllarca bunun üçte birini yedim, kurban olayım Eniştem yavaş sok!” dedi.
Bacak arasına inip, biraz daha Baldızın kaymak gibi amını yaladıktan sonra, aldım bacaklarını omzuma, yavaş yavaş soktum. Baldız sonunda köküne kadar aldı yarağımı. Ama tamamı girene kadar öldü öldü dirildi garibim. Baldızın daracık amı benim yarağı öyle bir sarıyordu ki, sanki am değil göt sikiyorum. Bir yandan boynunu boğazını öptükçe, Baldız gevşedi ve seri şekilde amına pompalamaya başladım. Sonunda Baldız iyice alıştı. Yarağım amına girip çıktıkça gelen “Şlak Şlak” sesleri bir yandan, bir yandan da baldızın inlemeleri beni iyice kudurtuyordu. Tam iki saate yakın, her pozisyonda, evire çevire siktim Baldızımı. En son da, Baldız üstte pozisyonda, deli gibi zıplarken, dayanamadım “Baldız geliyoruuuummm!” diye bağırdım. “Ak içime! Baldızın kurban sana Enişte! Ak sıcak sıcak içime!” demesi ile patladım Baldızın amına. Ne zamandan beri böyle boşalmamıştım ama. Baldız da birkaç zıplamadan sonra boşaldı ve üzerime yığıldı kaldı. “Ya Enişte, sen neler yaptın bana böyle? Senin bir gecede siktiğin kadar ben ömrümde yarak yemedim!” dedi. “Ahhhh Baldız ah! Desene, bunca sene boşa yaşamışsın!” dedim gülerek.
Ama benim yarak halen inmemiş, Baldızın amında dimdik, kazık gibi duruyordu. Yarağımı alttan oynatınca, Baldız, “Öldüm bittim Enişte, ama senin bu Canavar halen inmedi, ne yapacaz?” diye mel mel bakıyordu. O esnada Baldızın götünü avuçladım ve “Baldız, oldum olası senin götüne hastayım, seni bir de götünden sikecem!” dedim. Baldız yine şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Meğer bizim aptal Bacanak Baldızı daha hiç götten sikmemiş. Eee, sikmeyenin götünü sikerler! Baldıza, “Yanında krem var mı?” diye sordum. “Çantamda el kremi var.” dedi, uzandı verdi. Baldızı ters çevirdim, yüzüstü yatırdım. Kalp atışlarını duyuyorum nerdeyse. Baldızın götünü iki şaha ayırdım, büzüğünü bolca kremledim ve parmağımla kurcalamaya başladım. Baldız, “Eniştem kurban olayım, o koca Canavarı amıma alana kadar canım çıktı, o küçücük götüme nasıl alacam? Gel sen beni yine amımdan sik, orası alıştı...” diye yalvarmaya başladı. “Baldız sen bana bırak ve kendini kasma!” dedim ve götünün deliğine bolca krem sürdüm, benim yarağı da kremledim. Dayadım benim Canavarı götünün deliğine. Baldız daha girmeden bağırmaya başladı. “Baldız kasma kendini, kastıkça canın acır!” diye diye, kendini kasmasını bıraktırdım.
Yüklene yüklene, zor bela yarağımın başını soktum baldızın götüne, ama Baldız da bu arada yastığı kemiriyordu. Biraz bekledikten sonra, yavaş yavaş kaydım içine. Sonunda köküne kadar soktum Baldızın götüne. Baldız perişan bir halde, “Kurban olayım Enişte, yırttın götümü, ne olur çıkar!” diye yalvarıyordu. “Dur Baldız, götün alışır birazdan!” dedim ve içinde hareketsiz bekledim. Bu arada Baldızın sırtını, ensesini, boynunu resmen ısırıyordum. Baldız hafif gevşeyince, ben de yavaş ama seri şekilde götüne girip çıkıyordum artık. Yarağımı her çektiğimde, sanki Baldızın bağırsağı da beraberinde çıkıyordu. Bir süre siktikten sonra, Baldız öyle alıştı ki götten sikilmeye, acı dolu bağırmaları gitti ve zevkten bağırmaya başladı. Baldızın götünü yarım saat kadar siktikten sonra, dizlerimin bağı kesildi ve sarsılarak götünün derinliklerine boşaldım. Ama ne boşalma! Son damla döllerim akarken, sanki damarlarım yırtılıyordu...
Sonra Baldızla birlikte duş aldık ve sarmaş dolaş yattık, uyuyana kadar Baldızı öpüp okşadım. Sabah kahvaltıdan önce, Baldızı bir posta amından, bir posta da götünden siktim. Arabada Baldız sürekli, “Götüm yanıyor Enişte...” diye yakındı. “Geçer Baldız, geçer!” diyerek, Türkiyeye varana kadar fırsat buldukça Baldızı siktim. Ama Baldızın söyledikleri halen kulağımda, “Bacım seninle sikişlerini hayran hayran anlatırdı da kızardım, abartıyor falan derdim. Ne bileyim böyle yarak yediğini. Artık beni de alıştırdın Enişte, bundan sonra beni de bu yaraktan mahrum bırakma Eniştem, senin Canavarsız yaşamak istemiyorum!” dedi. Eeee, Baldızı kıracak değilim ya
73 notes · View notes