hector-poseidon-blog
hector-poseidon-blog
İsimsiz
20 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
hector-poseidon-blog · 5 years ago
Photo
Tumblr media
mükemmelin tek eksiği sensin ve bu da bu dünyada büyük bir kusur..
2 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 5 years ago
Text
..
Ben birini çok sevdim mi, adını kimseye söylemem. Bir parçasını birine vermek gibi gelir bana.
Oscar Wilde
1 note · View note
hector-poseidon-blog · 5 years ago
Quote
Rastgele yürürken birden aklına geleyim sızlasın için. Boğazın düğüm düğüm olsun. Ama ağlama, ağlayamayacak kadar yansın için.
Cemal Süreya (via cemalsureyaseber)
3K notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Text
j her şey insan için, diyorlar..bu hayatın kara yüzünü gösterdiğinde dile getirilen özlü sözlerimizden biri..ben bu anlamını kast etmiyorum ama..dünya ve içindekiler,hatta yıldızlar,evren her şeyin insan için yaratıldığına olan inancı kast ediyorum.her şey insan için...
Rüyamda huzursuzum..bir okulda yım.lisede ..birinden kaciyormusum..bir sınıfa dalıyorum..sonra sınıftan çıkarken kapıda üç dört delikanlı görüyorum.uzun boylu,kıvırcık saçlı olan ve diğerleri..o an rüyada olduğumu ve bu gençlerin aslında hiç olmadığını,bu sonsuzlukta sadece benim bir saniyelik rüyamda var olduklarını ,birazdan yok olacaklarını düşünüp hüzünleniyorum.
Her şey insan için..kuzular,inekler,tavuklar,kuşlar hep bizim hizmetimize sunulmuş diyorlar.bir kelebek konuyor omzuma.hemen uçup gidiyor sonra..belki de ben sadece bunun için yaratılmışımdır..bir günlük ömrü olan bu güzel kelebeğin,omzumda birkaç saniye dinlenebilmesi içindir bana verilen yetmiş yıl..sadece birkaç saniyenin yüzü suyu hürmetine bütün bu acılar,sevinçler,karşılıksız aşklar binlerce anı,gün batimları,saganağa yakalanıp koşmalar...belki senin de ömrün bir yağmur damlasının daha yumuşak bir yüzeye düşebilmesi hatrınadır ha?
2 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Text
hani böyle tanımadığınız birine gülümsüyorsunuz o da size gülümsüyor ya, bu çok güzel değil mi
34K notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Text
yol gözlemek çok eski bir dert ölçüsüdür...
Ayşe kulin
1 note · View note
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
451 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Text
“Kim olduğunu” net bir şekilde temsil edemeyen sürekli başkalarına “kim olmadığını” ispat etmeye çalışır.
14 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
durup bir yerinde dünyanın, “çaresizlik, dünyanın bir yerinde durmaktır” diye söyleniyorum. silahlarıyla, ișgalleri ve sulhleriyle, reklam panolarıyla, çok bacaklı kadınları ve çok salyalı ağızlarıyla adamların; aynı dünyanın bir yerinde durmak.
ellerim neye yarar diye düşündükçe. çakmakla oynuyorum. hiç yangın çıkmıyor. oysa böyle öğretmediler hiçbirimize. sonra gözlerim. dahasına değmesin için. duvarlara bakıyorum. sökülmüş çivi deliklerine. aynılarına çok rastladım aynada. yüzümün tam ortasında. gördüklerim yüzüme saplandıkça. ben söktükçe. delik deşik bir bellekle. hiç unutamadım. çocukların ölünce neye benzediğini. annelerin küçük dillerini. hiç unutamadım zulmü, zalimi. hayatta kalmanın yaşamakla hiç de ilgisi olmadığını.
fakat durup dünyanın bir yerinde, seni görmek, bir çiçeğe eğilmek gibiydi, üstüne barut kokusu sinmemi��, kendini yitirmemiș, ateşin ıskaladığı tek çiçeğe, yeryüzünde. sana rastlamak buna benzer bir şeydi işte. yüzünün taç yapraklarına bakmak. buğulu gözlerle.
senin de durup dünyanın bir yerinde, dünyayı güzelleştirmeye kendinden başladığını dünyanın hiç de fark etmemesi, dünyanın hiçbir yerinin, hiç de durulmayı hak etmediğini öğretti bana. haliyle nereye gidersem gideyim sonunda dünyaya gittiğimi bile bile. gitmeye niyetli. kalbim. bitiremediklerine bașlamakla meşhur.
ve yine durup dünyanın bir yerinde, seni yanımda götürememek hiçbir yere, gitmeye niyetli kalbimle, durup sadece, ne kadar durabilirse bir insan, seyretmek fakat nihayet ve elbet gitmek de, çaresizliğin bir beden büyük esvabıydı üzerimde. giymekle gitmenin nahoș raksı. açıkçası. utancın girdabında güçsüz kulaçlar atarak dürüst olacağım; her şeye rağmen, seni unutamadığımı da hiç unutamadım.
aslında ömrümün üstü burada kalsın. mı.
tuğba karademir
95 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Text
Her anı ölüdür.
Şimdi sen de bir anısın. Sen de ölüsün. Her zaman benimle birlikte olan, birlikte taşıdığım, yaşadığım sözcüklerime dönmem gerek. Sözcüklerim olmadan o gökyüzüne nasıl dayanabilirdim. O caddeye, o geceye, gecelere, uykuyla uyanıklık arasında öylesine yatıp uyuyamadığım için sinirlendiğim ve her şeyi düşünüp, kalkıp düşündüklerimi sözcüklere çeviremediğim gecelere. Ya da uykunun ölümsü derinliğinde var oluşumuzun küçüklüğünü algıladığım gecelere. Bu yaşam, beni ancak içimde esen rüzgârları, içimde seven sevgileri, içimde ölen ölümü, içimden taşmak isteyen yaşamı, sözcüklere dönüştürebildiğim zaman ve sözcükler, o rüzgâra, o ölüme, o sevgiye yaklaşabildiği zaman dolduruyor.
Başka hiçbir şey.
Şimdi sen bir anısın. Tenin herhangi bir yerde sürdürecek yaşamını. Hiçbir sevginin ardından gidemem. Sevgi inandırıcı değildir. Düşüncelerin bulduğu, düşüncelerin biçimlendirdiği bir durumdur.  Düşünüldüğü oranda büyür, derinleşir, büyütülür, derinleştirilir. Ne denli düşünülürse, o denli büyür. O denli dayanılmaz boyutlara ulaşır, ulaştırılır. Gerçekleştirilemez. Soyutlaşır. Ve hiçbir zaman bitmez.  Yaşam gibi. Ölüm gibi.
Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü 1984
14 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Öyle bir noktaya çekilmeliyim ki, artık kuşku duymayacak halde olmalıyım. Yanı sırtım öyle bir duvara yaslansın ki artık kuşku duyabileceğim herhangi bir konumda olmayayım ve bunun etrafında tüm evreni yeniden kurmaya, inşa etmeye girişeyim.
Sanat ve Arzu, Ulus Baker (Sf.40)
90 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Quote
Meşgul etmek için kullanılan söze antropolog Bronislav Malinowsky'nin taktığı bir ad var: “conative speech”… Kimi meşgul etmek? İşin o tarafı biraz muamma… İki ihtiyar düşünün… Karanlıkta evlerine doğru yürümek zorundalar… Her biri diğerinin yanında olduğunu her an hissetmek istiyor… O halde “konuşuyorlar”… İçeriği hiç de önemli olmayan mesajlar bunlar… Sadece diğerinin orada olup olmadığını teyit etmek üzere… “conative speech” bence bugünkü medyanın esasıdır, yani özüdür… Öyle bir ortamda sessizlik herhalde en katlanılamaz, en korkutucu durumdur. O hallerde akuzmatik ses herhalde en kurtarıcı durum, yani dünyanın ve doğanın “normal” varlığını hatırlattığı en uç hal olmalı, değil mi?
Yüzeybilim Fragmanlar, Ulus Baker (Birikim Yayınları)  (via mertkcz)
18 notes · View notes
hector-poseidon-blog · 7 years ago
Text
ARKADAŞÇA
''biliyo musun marlyn monroe bi topuğunu kısa yaptırırmış.'' ''niye?'' ''yürürken daha iyi çalkalayabilmek için,ha haa.''
iş yerinde üç bekar erkek ve bir bekar kız vardı.diğer arkadaşlar teklif etmiş red cevabı almıştı.çok uğraştılar,ikna edemediler.bense diğerlerinden daha çok sevmeme rağmen söyleyemiyordum.hatta arkadaşlardan biri ''senin aran iyi oğlum,yap şu bizim işi.cafeye gidelim,sen bi bahaneyle kalkarsın,hadi.''
yaptım.telefonu kurdum,çalınca işim çıktı deyip ayrıldım.anlamadı mı sanki?akşam beni mesajlarla güzelce azarladı. ben elleri çok severim aslında.ince,uzun,kalem gibi parmaklar..en büyük heykeltıraşların secde edeceği bir çift el.onun elleri o kadar güzel sayılmazdı.yüzü vurmuştu beni çokça da buğulu sesi.hafif şehla,biraz çekik gözleri,yüzüne muntazam yerleştirilmiş hokka burnu,etli dudakları..konuşup şakıdığı zaman dizlerine uzanmamak için kendimi zor tutardım.
'' ya oje sürücem de ne renk sürsem acaba?'' ''bilmem.'' ''sen hangi rengi seversin?'' bu tür konuşmalar geçtiğinde aramızda ben de ümitlenirdim,bunlar arkadaşça sözler değildi,olamazdı. büroda mesai çıkışına yakın herkes gitmiş bir ben kalmıştım.birden nerdeyse geldi.masama çıkıp oturdu.büyükçe kalçaları dar kotunun yanlarından taşıyordu.elini gömleğimin yakasına götürdü,düzeltir gibi yaptı.''ne güzel ütülemiş annen,annenin eline sağlık.''bilgisayarla ilgileniyormuş gibi yapıyorum bense,dönüp devamlı bakmıyorum.şeytan diyor,tut bileklerinden gömül dudaklarına,ne olacaksa olsun.yok gayet cool takılıyorum bana öyle hareketler yaptığında.akşama mesaj atıyor.''tavukları pişirmişem hacıyı da pazara göndermişem smile emoticon''mesajına dönmüyorum.ne yazacağımı kestiremiyorum çünkü.ve iki tane de rakibim var.
ilişkilerde hep beceriksizdim,pratik olamıyordum.karşımdaki beni her an terk edecekmiş duygusuna kapılıyor,kasılıyor,sahte bir benle oynuyordum. kaçıyordum tüm hayatım gibi.sorunlarla,önemli hayati gelişmelerle karşılaştığımda ��özümüm kaçmaktı. o ara ailemin yaşadığı şehre tayinimi isteyip duruyorum.panik bozukluk,yoğun anxiyete vs.her an öleceğimi düşünüyorum,eve kapanıyorum.müdür tutanak tutuyor hakkımda işimi aksattığım için.
nihayet çıkıyor tayinim.çiçekli bir elbise giymiş,kalbimi alıyor eline ve sıkıyor sanki,peri kızı benimle son kez görüşüyor belki.ağlamaklı oluyorum,o güleç,şen,şakrak. malatya'ya varır varmaz,bilgisayarın başına geçip tüm hislerimi açıyorum ona uzun uzun face üzerinden.umutsuzca da olsa seni hep bekleyeceğim,diyorum sonunda.akşama gelen mesajı beş dakika açamıyorum heyecandan.
''şaka di mi bu?ben seni hep arkadaş olarak sevdim.sizlere hiç ümit vermedim ve duracağınız yeri gösterdim.lütfen bi daha bu şekilde yazma,hoşlanmıyorum.''
bir gemi batıyor ağır ağır bir yerlerde,hissediyorum.boğazım düğümleniyor,kendimden nefret ediyorum.
0 notes
hector-poseidon-blog · 8 years ago
Text
......
ağaçlar maviydi,fonda usul usul yağan kar,biraz da içten içe yanan keman vardı..tam da terk edilmelik bir atmosfer..ne güzel de üzülünürdü,doya doya,salya-sümük.ama ben bu rüyayı değişik bir hüzün için kullanacaktım,hem de ne hüzün off!..haftalardır kan-ter içinde uyanıyorum,uyanır uyanmaz kontrol ediyorum,bakıyorum konuşabiliyor muyum diye..ilk anlar dilim dönmüyor,panikliyorum;çarpıntım başlıyor tekrar..bir yudum su içip hemen 'sevda' diyorum..şükürler olsun,konuşabiliyorum!
kimin yaptığını soruyor bana küçük çocuk,''kim vurdu beni?'' meğersem ben vurmuşum da utancımdan söyleyemiyormuşum.vurduğum kuş şimdi küçük bir çocuk olmuş,beni de nedense çok seviyor,sürekli yanımda katilini arıyor(uz).vicdan azabından öleceğim.öyle de sevimli,hayat dolu bir kuş ki bu..sürekli tahminlerde bulunuyor,ben sürekli terliyorum.''onu bulup soracağım,neden,neden vurdun beni,ben sana ne yaptım,diyeceğim..''..hiç..hiçbir şey yapmadın sen..günahsız, minnacık bir kuşsun sen..arkadaşlarım da vuruyordu diye bir mazeret onu ikna eder mi?beni etmiyor ki onu etsin..aslında öldürmek istememiştim,birazcık yaralayıp sonra tedavi edecektim,karton kutuda bakacaktım.pamuklar,kolonyalar..arkadaşlarım da bakmaya gelecek ve o zaman tüm ciddiyetimi takınacak ''elleme yarası mikrop kapar'' deyip kutunun ağzını kapatıp geri sürecektim..bir kuşum olacaktı.kalp atışlarını avcumda hissedecektim,ince ince titreyişlerinde üstüne çorabımı örtecektim.sabah uyanır uyanmaz yanına koşup,ölmediğini görerek sevinecek ,alıp öpecektim,yanağıma sürecektim.olmadı.taş hızlı gitti,taş gitmesi gereken yere gitmedi,taş istediğim ölçüde tahrip etmedi..taş...aştı tüm beklentilerimi..kader oldu..kadere karşı mı geleceğim şimdi?hem de benim aktörü olduğum bir kadere...
söylemeli..söyleyip kurtulmalı..adı sevda'ymış kuşun demiş miydim?göğsüme göğsüme sokuluyor,beni sev,der gibi..babasız bir çocuğun başını okşatmak istercesine sokulması gibi.. bu daha çok koyuyor insana,off!''insanlar hep böyle kötü mü'',diyor başını göğsümden kaldırıp gözlerime dikiyor bakışlarını..o an katili bildiğini ve fakat ititraf etmemi istediğini sanıyorum..bakışları fişek gibi işleyip geçiyor..dilim dolaşmaya başlıyor tam burada,o gözlerini ayırmıyor..küçükken şoka girerdim,tüm dünya kaybolurdu..o anlara dönüyorum..ağzımdan bir şeyler çıkmaya çabalıyor..hayır diyeceğim ona,bütün insanlar kötü değil,diyeceğim..mustafa amca'yı,haldun abi'yi,nigar teyzeyi ve daha bir sürü insanı örnek vereceğim,gül kalpleriyle..o gözlerime öyle baktıkça kelimeler,dilime yapışıyor,bağlıyor..anlamsız birkaç ses çıkarıyorum,konuşmak için zorluyorum..kafam dengesiz şekilde sağa,sola yukarı hareeket ediyor..nefes alamıyorum..sevda sanki hadi itiraf et der gibi bakıyor..işte o an uyanıyorum soluk soluğa..
Tanrım kaç tane cehennem var ?bu rüya da neyin nesi..elbet psikologlar bir şeyler sakladığımı ve bunun beni rahatsız ettiğini söyleyeceklerdir.kimbilir neyi saklıyorum ya da neleri..ama neden şimdi başladı bu kabuslar ? belki de vicdanımın ve suçlarımın kotası dolmuştur artık ve taşıyordur..belki de sevda'nın anlatmak istediği başka bir şeyler vardır.bilemiyorum,fakat affet beni sevda..sonsuza kadar affet..
1 note · View note
hector-poseidon-blog · 9 years ago
Text
.
Arkadaşlar ablam 26 yasinda doğuştan böbrek yetmezliği var 26 yıldır böbrek bulamadık kateteri artık çalışmıyor bugün fistül ameliyatı oldu fakat başarısız geçti doktor böbrek bulunamazsa yakında öleceğini söyledi 26 yıldır 15 belki daha fazla ameliyat geçirdi annem verecekti ama oda vegene hastalığına yakalandı ablam benim için çok değerli yardım edebilecek varsa: 0539 685 94 18
1K notes · View notes
hector-poseidon-blog · 9 years ago
Text
aşk
Aşk bizi yaralar. Üzerimizde iz bırakır. Bıraktığı yaralar her örseleyici söz ve yaşantıyla yeniden kanar. Ruhun yaraları nadiren kabuk tutar. 'Aşk ile yaralanmış herkes/Bunun izini yüzünde taşımalı/Ve bu yara görülmeli/Bırakın kalbinizin yarası görülsün/Çünkü sevgi yolunda yürüyenler bu yaralarından tanınırlar' der bilgeliğin kaynağı.
Kimi yaralı ruhlar aşk pazarından kendilerine eş seçerken, geçmişin gölgesi onları izler. Onlar bir türlü anlaşamadıkları, ilişkilerinde hep sorun ve mahrumiyet yaşadıkları ana babalarına benzeyen eşler seçerler. Dertleri; geçmişin yaralarını şimdi, bugün, bu yeni ilişkiyle tedavi etmektir. Kimi insanlar reddedici bir ana baba özelliği gösteren bir sevgiliye sevdalanırlar. Onu dilediği gibi sevmemiş bir ana babayla bitmemiş bir mesele, görülmemiş bir hesap vardır. Asla geri gelmeyecek bir sevgiyi geri getirmek için bir başka reddedicinin kollarında umutsuzca çabalarlar. Kimileri kendileriyle aynı yaralardan muzdarip muhariplere sevdalanır. Sevdiğimiz insanla kurduğumuz bağlanma, çoğu zaman ana babamıza bağlanma biçimimizi bir ayna gibi yansıtır. Sevdiklerimize bazen güvenlikli, bazen de endişeli/ikircikli biçimlerde bağlanırız...
Kemal Sayar-
1 note · View note
hector-poseidon-blog · 9 years ago
Link
1 note · View note