Text
Düğün Davetiyemiz
Sana söylemeye çekindiğim şeyleri yazdığım defterden artırdığım beyaz sayfalardan bir gelinliğin var bende.
Ben de kendime modaya hiç de uygun olmayan bir damatlık yazdım. Ama yakışıklı olmuşum o gün ha. Eşofmansız filan yani.
Bir papyon takmışım ki ; babam bile gurur duyuyor benimle.
Düğünümüzü hayallerim semtinde yapıyoruz:
Aşk belediyesi hani , Sensizlik caddesi Umutsuzluk sokak No: ben Kat: ben Daire: ben . Yalnızlık/İstanbul
“Kır” kelimesi bana birini hatırlatıyor daha doğrusu unutturmuyor ama yine de kır düğünü olsun istiyorum.
Çalgıcı olsun istemiyorum.
Bi’ zahmet o gece de ben çalayım tüm platonik şarkılarımı.
Bi’ zahmet o gece de şiirlerim bağırsın damat halayını.
Kimse bize bir şey taksın istemiyorum.
Sen bana bak.
O bana zaten cumhuriyet altını.
Sen bana bakmaya devam et.
O bana zaten beşi ve daha fazlası bir yerde.
Pasta da keseriz dimi?
Herkes öyle yapıyor.
Sonrasında bir düğün arabası fiyakalı olacak tabi.
Söz, ben süslerim onu baştan aşağı.
Arka camında baş harflerimiz.
Senin baş harfin daha güzel ama.
Hem senin ismindeki tüm harfler daha güzel alfabeden.
Ki benim alfabem beş harfli.
Okuma yazmayı unutturdu bana gözlerin.
Sonra yine onlar hatırlattı yazmayı.
Ben de düğün davetiyemizi yazdım.
Bu mutlu günümde seni de yanımda görmekten onur duyarım.
Sen o kadar güzelsin ki ben damat bile olurum.
Ve sen o kadar güzelsin ki ; nikah memuru sormadan
“evet”.
O mavi gözlerine bağırarak
“evet”.
“Peki siz, bu şairi tanıyan ama belki de aşkından haberi olmayan en az onun kadar güzel bir kadının kızı , güzel baş harfli kadın , siz kabul ediyor musunuz onunla evlenmeyi?”
Eğer bir gün evet dersen bizim mahalledeki çocuklara zarfla para dağıtıcam.
Kırma çocukları olur mu?
0 notes
Text
Terzim
Bugün yine bir fotoğrafını gördüm de senden diyorum ne güzel terzi olur.
Dünyanın en güzel esnafı olursun.
Geçerken önünden yalnızlığımı bırakırım sana.
Kısaltırsın paçalarından.
Bilirsin sen benim boyumu,huyumu.
Sen kadar yaparsın.
Yalnızlığım çok dar olursa rahat edemem içinde,hep şiir yazarım.
Çok geniş olursa düşer gider; kalabalık olurum.
Sen o kadar güzelsin ki ,hiç bir şey yapmasan da tam üstüme oturur yalnızlık.
Gözlerinle dikersin ve mavi kokar dükkan.
Sen ütülerken şakalarımı bir kahve yaparım sana.
Fal bakarım sonra;
Bak sen şu işe,
Ben varım her yerde.
Kafein ve aşkım koalisyon kurmuşlar,bir şeyler anlatıyorlar bana;
Bir gün tekrar karşılaşacakmışız.
Öyle bir kaç günlük de değil.
İyi günde,kötü günde;
Eveeet!
Sonra kulağına fısıldamışım;
“Kötü gün olmayacak.”
Bugün bir fotoğrafını gördüm de senden diyorum ne güzel terzi olur.
Ben sana gözlerimi.
Sen bana gömlek dikersin.
Annemin bana ördüğü kazaklar kadar özlüyorum seni.
Yıkanınca çekerdi onlar,noldu sana da çekindin bu kadar? Sorar insan “ne yaptın?”diye.
Hem benim mahallemde başka terzi de yok senden başka.
Gel hadi dik şu yalnızlığımı mavi koksun her yerim.
0 notes
Text
Şiir Anneler Şair Doğurur
Benim annem şanslı bir kadın, İki oğlu var. Benim annem şanslı bir kadın, İki oğlu da şair. Benim annem şanssız bir kadın, İki oğlu da şair.
0 notes
Text
Şiirler Arası Yolculuk Terminali
Bu hayat otogarında “Kadın” çok bilinen bir şiirler arası seyahat acentasıdır, Yolcularına “erkek” dedikleri.
Erkeklerin bazıları ekonomikten alırlar biletlerini; dar görüşlü,ikramsız, ucuz bir yolculuk olur. Aralarındaki bağ samimi olmaz; muavinler kabadır,şoförler uykulu. Sık sık mola verirler “ayrılık” tesislerinde. Ya çok dik durur,ya da tam yataydır ilişkinin gidişi;bu bir bakıma koltuklarıdır aşkın. Klima hep bozuktur ve bundandır bir ısınıp bir soğudukları. Ağlayan bir bebek hep vardır;Çevrelerindeki insanların dedi`leri kodu`ları yani. Onların yolculuğunda gülümseyen tek şey camların buğusundaki komik adamlardır. Rötarlı başlar sevgileri. Hep geç kalır birileri. Ve hemen bitsin isterler bu yolculuk. Kaza ihtimali yüksektir. Her gün gazetelerde yazar aşk kazalarında hayatını kaybeden onlarca erkek kalbi bilançosu. Zaten yoktur bile bir emniyet kemeri.
Bazıları daha şanslıdır erkeklerin. Onların yolculukları konforlu ve topkekli olur. Evlerinden sevgi servisi ile alınırlar hayat otogarına getirilmek üzere. Saat başı bir mutluluk kalkar ulaşılmak üzere. Koltuklarını bile kendileri ayarlarlar. Ve klima hep oda sıcaklığındadır. Sorunları da olur ama onlara yardım eden kibar muavinleri ve kafeinli şoförleri vardır. Tam saatinde yola çıkar ve hiç durmayacak gibi yaşarlar yolculuğu. Bir gün duracaklarını bilmelerine rağmen. Gülümseyen bir bebek hep vardır;Çevrelerindeki insanların bir şey deme-meleri ve bu yüzden kimseye koyma-maları. Kaza ihtimali vardır ama adına “güven” dedikleri hava yastıkları olduğundan “vicdan” kaskosu hasarı karşılar. Her gün gazetelerde yazar aşk yolculuklarında hayatını kazanan onlarca erkek kalbi bilançosu. Pahalı yolculuklardır bunlar ama bileti erken alırsan,çocukluk aşkınla olursan belki ucuza bile getirebilirsiniz.
Bazı erkekleri de yol tutar. Onlar hiç anlamazlar bunlardan. “Ankara yolcusu kalmasın!” diye bağıran adama boş boş bakıp bir sigara yakarlar; “kalmasın derken? İntihar mı etmeyelim?” Yalnızdırlar,yürüyerek giderler sağa sola. Bazen bir bisiklete binerler belki; tek gecelik. Ama bilirler ki bisikletin de bir gün zinciri atacaktır. Hiç bir gazetede geçmez onların adı. Çünkü onlar yalnızlık gişesinden buralardan gidiş-buralara dönüş biletlerini önceden almışlardır ve ucuza gelmiştir hayat.
Ve dostlarım, Bu aralar yol beni fena tutuyor.
Abidig 30.07.17 05.25
0 notes
Text
Bir Emlak Sancısı
Bugünlerde bir apartman dairesi gibi hissediyorum. Deniz görmeyen,yalnızlık artı 1,kombili ve yine deniz görmeyen. Çok kalabalığım duygularımla,bilhakis yalnızım düşüncelerimle. Rutubet yapmış kalbimde nem var sanki. Hem nem kaldı da nem olmasın. Asansörü bozuk olan bir apartmanda merdivenler sizden daha çok yorulurlar. Ben merdiveni bozuk bir apartmanın üst katlarındaki bir daire gibi hissediyorum. Balkonumu mutfakla birleştirmişler- bu bir bakıma ciğer naklidir- nefes alamıyorum. Tuvaletle banyo boşanmamışlar henüz,öyle küçük bi` daire. Güneş görmüyorum. Uykusuz bir daireyim sanki. Ama buna rağmen kolay ısınıyorum, İnsanlara. Terli ve toplu taşımaya yakın değilim,bu da beni ucuz yapıyormuş sözde. Mesela 6.köprü yapılacak bir gün. Ben uzak kalıcam ona da. 8. havaalanıyla alakam olmayacak. Hiç bir otobüs durağının olmadığı huzursuz bir muhitteki bir daire gibi hissediyorum. Musluklarımdan sular akmıyor ve bu yüzden içimi dökemiyorum. Elektriğim yok mesela,komşularınki de gitmiş değil. “Yalıtımım var acılara karşı bak o iyi” diyorum kendime. Ama insanlar kışın üzerlerinde pahalı paltolar varken bile üşürler. Yalıtımım var ama yanıtım yok bu sorulara. Ve oturup hangi dostla iki çay sohbet etsek, Değerlenir diyor bu ev ileride. Çocukluğumdandır gelmedi bu ileri. Korkuyorum bir emlakçı tanrı gözlerime “Sahibinden Yaratık” yazacak diye. Ama ben seviyorum onu satmaz beni dimi? 11/06/17 05.56 Abidig
0 notes
Text
Zaten Birleşmemiş İnsanların Ayrılığı Daha Zordur
Bugün küçük bir demlik vardı masamda. Çay koydum kendime işte n`apıyım. Mutlu olmak için demliyor ve demleniyor Adem oğlu. Olmadım lakin. Ne adem oğluyum, ne mutlu. Ben hiç mutlu olmadım. Bizimkiler çok çay içerler. İçimiz dışımız semaver. Olmadım ama. Ne mutlu bize ki mutsuzlar var. Çayı şekersiz,demli ve yalnız içmeyi seviyorum. Tıpkı uyumayı,yemeyi ve sıçmayı da yalnız yaptığım gibi. Yaşamak için kabullenmem gerekiyor bunu. Yoksa çay mı dayanır bana,ya da kim dayanır buna. Sakallı bir palyaçoyum işte çay koyan kendine. Bakma böyle fiyakalı laflara,çocuk gibiyimdir de... Ne yaramazlık yaptıysam sanki,cezalı gibi hissediyorum hep. Suratı hep asık cümlelerimin. Yemin ederim yalnızlıkla bi sorunum yok benim. Ya da ne bileyim güneşi kimin yarattığı da değil yakan beni. Hiç merak etmiyorum mesela ekmek kaç kalori. Bir burukluk var içimde onu biliyorum. Birleşmeden ayrıldığım kadınlar geliyor aklıma. “-lar” mı? Evet “-lar”. Ve “-ler” hatta. Sakallı palyaço sadece bir kadına aşık oldu,sadece bir kadını sevdi,sadece bir kadını çok güzel buldu,ve sadece bir kadını sevmeyi istedi. Aşık olduğu kadın. Sevdiği kadın. Çok güzel bulduğu kadın. Sevmeyi istediği kadın. O yüzden “-lar” ve bazen “-ler”. Küçük Kız dedi hepsine. Soranlar bile oldu “ Ben miydim küçük kız?” diye. Ayda bir yar değiştiren kadın,kendini küçük kız sandı. Hassiktir oradan doktor. Sormadan kabullenenler oldu. “Bak bunu bana yazmış.” Beşiktaşlı kadın bağırıyorum sana: Sarı! Lacivert! Yani siz de hassiktir oradan küçük hanım. Hiç sormayanlar oldu. Hiç yazılmamış gibi davrananlar. Hiç okumamış gibi. En çok da onlar çay koydurtuyor adama işte. Hassiktirin hepiniz. Sakallı palyaço; çayı demli,şekersiz ve yalnız içmeye devam edecek. Masturbasyon günler herkese!
0 notes
Text
Demli
Senin o kombinlerindeki ihtilal de neyin nesi? Bu kadar güzel, Olmak ve kıyafet. Senin o kıvırcık saçların filan. Bu kadar güzel, Olsun, devam et. Gözlerinin içi gülüyor. Hatta gülme krizine girmişler. Krizi fırsata çevirip öpsem mi diyorum. Bu kadar da cesur, Olmam sergüzeşt. Sergüzeşt nasıl yazılır bilmiyordum, Olsun ama öğrendim. Şiir nasıl yazılır biliyordum, Olamaz unuttum. Bir ara gel de hatırlat, Çay da koyarım. Demli.
0 notes
Text
Gündüzüm Olsana;Çok Eğleniriz
Hayat treninin şanssız vagonunda uyuyakalmışım.
Geriye doğru giden ağaçları sayarken.
Yüzümü güneşin yanaştığı cama yaslamışım.
Kulağımda bir aşk ezgisi çalarken.
Rüyalar görmüşüm istasyonlarca süren.
Kimse uyandıramamış beni sen kadar.
Bu tren nereye gider,bilmezlikten binmişim.
Biletleri kontrol eden amcaya şiirlerimi göstermişim.
Sağ olsun ses etmemiş ki yirmi bir ağaç geçmişim.
Denize yakın bir istasyonda sen binmişsin trene.
Ama senin haberin bile yok aynı vagonda olduğumuzdan.
Kokun mu, elbiselerin mi,kıvırcık saçların mı bilmiyorum ama;uyandırmışsın beni işte kimsenin uyandırmadığı kadar.
Ve ben çok sonra uyanmışım bu duruma.
Dansa kaldırmışım seni o denize yakın istasyonda.
Etmişiz de iyi kötü.
Sonra trene koşmuşuz bizi unutmasın diye.
Bir yaz gecesi inmişim trenden;bir sigara molası.
“Bizim vagondaki kız ne güzeldi ya.” demişim.
Derken iki sigara.
Sonra bir şiir göndermişim sana.
Cama yasladığım yüzümü sana dönmüşüm.
Cam kıskanmış seni.
Sen ki güneş sayılırsın şimdi bana.
Ve ben o güneşe neden şiir göndermeyeyim ki?
Aynı yerde inecek miyiz bilmiyorum ama,
Bilet satan amcayı kandırdım ben.
Sen nerede inersen ben de orada ineceğim.
Bizim şanssız vagonun güzel kızı.
Güneşim.
Sen olmazsan gece olurum.
Peki sen ister misin bu yabancıya gündüz olmayı?
Gündüzüm olsana,çok eğleniriz.
0 notes
Text
Bizim Takım Seni Çok Özledi Küçük Kız
Yalnız hayatımın başarısız ve hiç de teknik olmayan direktörüyüm. Yanlış kişileri sokuyorum bazen oyuna. Sonuna kadar oynatıyorum. Maç bitene kadar. Doğru kişileri sokuyorum bazı. Fakat onları da erken çıkarıyorum. Hakemin aldığı kararlar beni buna sürüklüyor zannediyorum ve bundandır kırmızı çizgilere basıyor olmam. Hakemin varlığı bile tartışılıyor ama bu aşk maçında hakem asla yanlış düdüğü çalmıyor. Ben çaldığını sanıyorum. İtiraz ediyorum aldığı kararlara ama iş işten geçmiş oluyor . Sonra `yalnızlık kartı`nı gösteriyor,sarı veya kırmızı renkte olmayan siyah yalnızlık kartını. Farklı mağlubiyetle kaybediyorum. İçimden bu maçı saymamak,belki bir daha oynamak geliyor her defasında. Ama gururlu tasarlanmış bünyelerimiz var. Yediğim golleri unutamıyorum. Yarım saat süren bir telefon konuşmasıyla değişebiliyor fikstür ve ben bu sisteme alışamıyorum. Sonra federasyona mektup yazıp aşk maçlarında gurur sisteminin kaldırılmasını talep ediyorum,cevap gelmiyor. Normalde rakip takım gelmezse galip sayılmamız gerekirken bu aşk derbilerinde karşı taraf hiç gelmiyor ama yine de ben hep kaybediyorum. 1 puana razı gelip karşılıklı anlaşmak bile hayal oluyor. Şeytan diyor ki transfer et başka oyuncular ama deniyorum ,deniyorum olmuyor. Seni unutmuş gibi davranmak taktiğini devreye sokuyorum. 4-4-2 kadar klasik. Maç bitiyor sonra bir şekilde, Evlere dağılıyoruz. Keşke “21 Mayıs Mektubu” hiç yazılmasaydı. Ne olurdu benle o kahvaltıya gelseydin de bizim takım küme düşmeseydi. Eğer bir gün gelecek olursan haber ver, Bizim taraftarlar seni havaalanında karşılayacak küçük kız.
2 notes
·
View notes
Text
Büyük Defter Hakkında
Kalın ve boş bir defter vermişlerdi elimize. Karalamak istedik,boyamak ya da. Bazılarımız şiir yazmak istediler. O zaman da daha ağırlaştı. Şarkı yazanlar da oldu. Ne yaptıysak bitmedi bu ağır taşımak. İstiyorlardı ki yasaları yazalım temiz giyimli alfabeyle. Sınırları çizelim. Cezalar bulalım. Düşünmeyelim ötesini. Nitekim kazandılar da. O kalın ve boş defter şimdi çok sıkıcı. Koşmuyor kimse önüne bakmadan. Hepimiz aynı olduk. Ne güzel de cezalar bulmuşuz öyle kendimize. Sınırlarımızda boğuluyoruz ve ölü kokmuyor defter. Ruhlarımız var bir de. Onlar ölmezlermiş. Yazıyordu defterde. Yazmışlardı deftere. Ki ben çok okudum. Anlamadım ama.
0 notes
Text
Anlatmayı Deneyen Şiir
Ne acayip oluyor insan bazı. İçine oturuyor böyle kocaman bir şey. Yahu anlatamıyor bile. Hayat yeniliyorken kendini her sabah,ne acayip oluyoruz lan. Günlerimiz arasına aylar girebiliyor ve anlayamıyoruz bile. Özlediklerimizi hatırlayınca,hatırladıklarımızla beraber tekrar özlüyoruz. Ve bu neye duyulduğu bile belli olmayan özlemlerimizin bize bir bok yararı olmuyor.
Bu kadar erken hissedebilir miydik acaba yaşanılamayan şeylerin olması hissini,bu kadar acayip olmasaydı hayat?
Her şeyin en iyi olduğu senaryo böyle değildi belki ama olsun,en kötüsü de değil bu. Mutluluklar yaşansın farklı günlerde,farklı yerlerde. Göremiyor da olsak mutlu olmasını dilemeliyiz diğer kalplerin. Mutlu olmanı diliyorum diğer kalp. Ne acayip oluyor insan bazı. İçine oturuyor böyle kocaman bir şey. Anlatmayı deniyor...
0 notes
Text
Kasım’da Aşk Başka Değildir ,Aynıdır.
Kaç biranın arkasına saklanmışlarsa hiç biri gözükmüyor artık insanların. Karanlık ve unutulmuş bir arazi gibi yaşamak. Bir ses var cırcır böceklerinin kıskandığı. Bir koku geliyor burnuma sanki, Ölü kokusu, leş gibi. Ne güzel beceriyorsunuz ölü taklidi yapmayı. Kimse kendi gibi değil artık. Herkesin içinde umulmadık bir çocuk cenazesi. Ve ben o cenazeye zorla katılan ilgisiz tanıdık gibiyim bu arazide. Nerden denk geldim ben bu yaşamak senaryosuna. Mutluluğun sona saklandığı filmlerden olmasaydı bu içinde olduğumuz. Kadıköy’de belki hiç şiir yazılmazdı. Öyle olmadı lakin. Bir kaç dost saklandık yine biraların arkasına. Neyse, iyi ki Ahmet Kaya şarkıları var da Umudumuz var. Çıkarız belki bu araziden bir gün. Ve hep çocuk kalırız.
13 kasım/kadıköy
0 notes
Text
Aşkın Merkezine Seyahat
Şairane ve turistik bir geziye çıkmayalı epey zaman oldu.
Bazı kadınların varlığından yola çıkan grubumuz bazı kadınların yokluğunda mola veriyordu.
Seyahat sırasında kimi şarkılar çok beğeniliyor, bazı filmler akıllardan çıkmıyor, fotoğraflar saklanıyordu.
Bazen
çok gülüyorduk.
Bazen daha çok.
Gezi, gözlerimin şelalelerinde son buluyordu.
Bazen
çok ağlıyorduk.
Bazen daha çok.
Ve öyle bir arka koltuk ki yalnızlık; önlerden ve cam kenarında bir aşkın bileti bulunamıyor,
Sonra karaborsa geliyordu aklımıza.
Ama tek gecelik de tarzımız değildi.
Bazen
aşık olmak istiyorduk,
Bazen
bize aşık olsunlar.
Sonra küstük işte bu aşkın merkezine seyahat’e.
Gözlerimin şelalelerine ben daha önce çok gittim, bir bok olmadı.
Beyler bugün evden çıkasım yok;
size kolay gelsin.
3/11/16
0 notes
Text
Daha Ne
Bir Fransız ezgisi tadında yaşamak isteyen yorulmuş kalbime rastladın sen.
Zaman üstüme üstüme geliyor bu günlerde.
Seni sevmek kararım var cebimde,
Ki ben cebini boşaltmayı seven bir adamım.
Seni sevmek istiyorum.
Daha ne...
0 notes
Text
Ne Olur Yahu
Bu nasıl bir vasıta böyle, Hayat dedikleri. "Yalnızlık" durağından "yalnızlık" durağına gidiyor. Yahu kaç şiir sürer ki iki durak arası. Yahu hiç gitmesek... O zaman da yaşanmıyor hocam. Bu nasıl bir nefes böyle. Şiir dedikleri. "Yalnızlık" kelimesinden yalnızlık kelimesine sürüyor. Yahu kaç şiir sürer ki iki yalnızlık arası. Yahu hiç yazmasak. O zaman da yaşanmıyor hocam. Bu nasıl bir zaman böyle. Gece dedikleri. Sabahına yalnız uyanacaksam, Bir gece ne kadar gece? Suçu geceye atmak da bir şaire yakışmıyor doğrusu. Bu nasıl bir şair böyle yalnız dedikleri. Yalnız olmayınca da yaşanmıyor hocam. Yahu yaşamasak? Eriyor bedenim kelimelerin arasındaki o ince boşlukta. Eriyor bedenim o şiirlerdeki gözler olmayınca karşımda. Eriyen bir bedenin kalemiyim bu akşam. Yalnız matmazel... Kaçırdığımız mutluluklar var sizden ötürü. Keşke demeyi hiç sevmem ama ben sözde yalnız olmayı da sevmezdim. Ne olur yahu şu aşkı yaşamaya çalışsak. Öbür türlü yaşanmıyor hocam. Yahu yaşamasak...
0 notes
Text
Bazı’m Belada
Bazı kelimeler var kafamda.
“Hayır” mesela.
Kahkaha attı atacak.
Oysa bir o kadar şiir.
Bazı kelimeler var.
“Evet” mesela.
Koşuyor, nefes alıyor ulan!
Oysa bir o kadar kukla.
Bazı kelimeler.
“Tamam”
Sigarayı üflemek gibi karanlığa.
Bir o kadar kanser.
Bazı.
Bazısı var kafamda.
0 notes
Text
Eylül Üşümesi
Bir rakı masasının üstündekiler bellidir. Altındakiler yazılmalı. Sırtıma vuran yaz rüzgarının tek bir derdi var, Bu tatlı bir eylül üşümesi. İçimdeki yalnız adamın bir çok derdi var, Bu çoktan seçmeli bir eylül sorusu. Üşüyen bir adam bir rakı masasının altındakileri yazamayabilir de. Ama işte eylülse aylardan ve yalnızsa adam. Buyrun, O masanın altındakiler... Ne olacak bu yeni kelebeklerin masanın altına gizlenen korkak dizeleri?
0 notes