caresizlikvarintiharedin
içimdeki ses
37 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
23K notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Text
Herkeste farklıdır yalnızlığın seyri. Hani kalabalıklar içindeki yalnızlık klişesinden bahsederler ya hep. Bazen de yalnızlığının içindeki kalabalık o kadar artar ki.
Kafandaki sesler birbirine savaş açmışçasına bir arbede yaşanır ve o arbedenin içinde kendine sorarsın: Ben kimim? , Ben nerdeyim?. Kazananı ,kaybedeni bulamayacağın bir kaosun içinde
ordan oraya sürüklenirsin de sesini duyan olmaz. Peki neden ,neden buna mecbur bırakırsın kendini! Anın tadını çıkaran insanları görürsün sadece o an mutlu olmayı amaçlayan insanlar…
Sense sadece yorgunsundur. Anlatamayacak kadar , dinleyemeyecek kadar.Herkes mutlu değildir elbette .Bazen de kendinden daha umutsuz ,daha yorgun ve hayatın anının farkında olmayıp ertesi gün ekmek parasını
ne yapacağını bilemeyen insanlar görürsün. Çocuğu hasta olan ,çaresiz dertlere gebe olan , evladı ölmüş , kimsesi kalmamış belki de bir savaşta bir depremde her şeyini kaybetmiş, kendinin neden
yaşadığını sorgulayan insanlar.. Ya da belki suçsuz yere dört duvara mahkum olmuş birilerini. Tecavüze uğramış insanlar duyarsın bir de yetmezmiş gibi istemediği adamdan
istmediği bir çocuğa hamile kalmıştır. Sonra tam bunlara inanamazken ailesinin onu susturmak için gereksiz serzenişlerine bakakalırsın. Kafanı biraz daha çevirince sokak ortasında dayak yiyen bir kadına karşı herkesin üç maymunu oynamasına da attığın sessiz çığlıklarla susarsın.
Anlam veremezsin sadece şaşakalırsın. Bir manzara görürsün ; yan yana ikisi de aynı yaşta belki ikiside aynı umutlarla dünyaya gelmiş iki çocuğun arasındaki uçuruma bakınca boğazının düğümlendiğini hatta yutkunamadığını hissedersin.
Bir gencin altındaki arabasına bakarsın tek derdi belki de iyi okullarda okusun her şeyin en iyisine sahip olsun diyen ebeveynlerinin her şeylerini o tek çocuğa adayıp dünya onun etrafında dönüyormuş gibi davranmalarını kafanda canlandırırken diğer tarafta masum ama hala gözlerindeki
o umut ışığını hiç yitirmeyen çocuğun çöpten nasıl harçlığını çıkardığını izlersin ve kafandaki tek cevapsız soru adaletin nerede olduğuyla öylece kalakalırsın.
Bu düşüncelerinle gördüğün belki de her gün şahit olduğun manzaralara yanından geçip kendi gününün telaşının içinde kaybolduğun günlerde çoğunlukla farkında olmadığını
farkedip daha da derinlere dalarsın. Sokakta mendil satmaya çalışan sekiz yaşındaki bir çocuğun yanından geçerken gözün bir cafede oturan dört gence takılır.Gerçek
dünyanın ne olduğunu hatırlayamayan gençleri görürsün ve dördü de hiç konuşmadan sosyal medyalardan belki her yediğini paylaşan ,belki kahramanlıklarını klavyeden yapan ama gölgesinden korkan , belki de başkalarının hayatlarına özenen ama daha çok çabalayarak
gördüklerine yetişmeye çalışan dünyadan bihaber yaşamaya an be an devam eden. Sonra bakarsın ki tüm manzara bu. Toplu taşımalarda mutsuz suratlar ellerindeki telefonlarda birbirinden renkli ve mutlu ifadelere,söylenmeyen her kelime hepsini birer şaire dönüştürürken rastlarsın.
Kendinden , dertlerinden , yalnızlığından ve yorgunluğundan kafanı kaldırdığında bu ve binlercesiyle karşılaştığını görünce durursun sokağın tam ortasında. Ve yine aynı soru. Ben kimim ?, Ben nerdeyim?. Belki de tek derdin önyargılardan uzak daha adil ve daha hoşgörülü bir dünyada yaşamaktı. Belki de tek derdin çocukların ölmemesiydi ,her bir çocuk öldüğünde ,tecavüze uğradığında, işkence gördüğünde
aynı burukluğu yaşadın. Belki iyi ve kötü olması önemsenmeksizin mezhebiyle, diliyle ,cinsiyetiyle ,yönelimleriyle ,ırkıyla ölen her insan senin içinde binlercesiydi. Belki de Küçük Prens okuyan , Şeker Portakalı okuyan ve kendini Martı Jonathan hisseden çocuklarla büyüttüğün bir dünya hayal etmiştin. Tek dileğin, tek yakarışın insanın insan olmasının değerli olmasına yetmesiydi. Hayvanların sevildiği ,doğaya saygının sonsuz olduğu bir dünyaydı .Belki…
Belkilerini büyüttün, çoğalttın kocaman yaptın içinde. Peki ,sen naiftin, önyargısızdın ,hoşgorülüydün ve kırılırdın değil mi! Ya öteki kavramını yok etmek pahasına ve ötekileşmemek için
ötekileştirdiklerimiz. Ya canavarları yok etmek için yarattığımız kendi canavarlarımız. Toplumda görünür kılınmak için yanında yer aldıklarımız ve yer almak istemediklerimiz. Elalem ne derse desin düşüncesi bizi mahvetti derken o elalemi önemseyip yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız.
Erkek egemen bir toplumda kadının ezilişine karşı çıkarken boyun eğdiklerimiz.Kulun kula kulluk etmesine kızıp kabullendiklerimiz. Bunlar kendi kendimize itiraf etmeye çekinip susturduğumuz gerçekler ve aynaya baktığımızda yarattığımız kendi canavarımız. Evet, ben kimim hala bilmiyorum.Olmak istediğim yerle olmak istemediğim yer arasında sıkışıp kaldım. Tek çabam ,mutsuzluğumu en az hasarla atlatmak ve kitaplarımla dolu dünyamda sadece değiştirebileceğim tek bir kişi, tek bir şey olsa bile bunun için herkese karşı ve her şeye karşı kendi savaşımdan sağ çıkmak…
7 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Harper Lee/Bülbülü Öldürmek
49 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Merhaba arkadaşlar:) Üçüncü kitap önerim Harper Lee Bülbülü Öldürmek.Yazar ırkçılığı,adaletsizliği bir çocuk gözünden mükemmel bir şekilde anlatıyor.
“Bizim mahkemelerimizde, beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde, her zaman beyaz adam kazanır. Bu ne kadar çirkin olursa olsun hayatın bir gerçeği.”
“Tutuklanmaktan mı korktun, yaptığın şeyi kabullenmek zorunda kalmaktan mı?” “Hayır efem,yapmadığım şeyi kabullenmek zorunda kalmaktan.”
“Hepimiz biliyoruz ki,bazı insanların bizi inandırmaya çalıştıkları gibi insanlar eşit yaratılmamıştır…bazıları ötekilere göre daha zekidir, bazı insanlar doğuştan kazanılmış daha fazla olanağa sahiptir,bazı insanlar ötekilere göre daha fazla para kazanır,bazı kadınlar başka kadınlara göre daha iyi kek yapar…bazı insanlar pek çok başka insanın normal kapsama alanı içine girmeyen yeteneklere sahiptir. İnsanlar ancak tek bir durumda eşit yaratılmış kişiler haline gelirler –bir yoksulu Rockefeller Ailesi’nin bir ferdiyle, bir budalayı Einstein ile,cahil bir kişiyi bir kolej müdürüyle eşit gören bir tek kurum vardır.Bu kurum da, Baylar, hukuk kurumudur.”
69 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
FRANA KAFKA- DÖNÜŞÜM
Bir sabah tedirgin düşlerden uyanan Gregor samsa, devcileyin bir böceğe dönüşmüş buldu kendini. Bir zırh gibi sertleşmiş sırtının üzerinde yatıyor, başını biraz kaldırınca yay biçiminde katı bölmelere ayrılıp bir kümbet yapmış kahverengi karnını görüyordu…..
Biyolojik yapın iki ayaklı hale geldigin andan sonra tam altı bin yılda ancak eksiklerini giderdi. Hayatınıza dikte edilmiş rolleri oynamayı düzenin bir parçası olmayı çok küçük yaşta öğretildi. Çıkar ve faydacılık ilişkisi…
Daha doğumumuzdan evvel ne olup ne olamayacağımız, ne yapmamız gerektiğine kadar kararlaştırıldı. Oysa biraz olsun sınırların dışına çıkmaya kalktığımız da, başkalarına faydanız olmadığı anlaşıldığın da hemen alaşağı edilmeye çalışıldınız. Buna aileniz de dahil.
Kendinizi Gregor samsa yerine koyup küçük düşürüldüğünüz zamanları, başkasının sizden çıkarı olmayınca nasıl kenara atıldığınızı gördünüz. Bu sizi metaforik olarak öldürecek.
Kafka'nın bize burda vermek istediği mesaj toplumsal düzene uyup hayatı monotonlaşanların ev, iş güç gibi hedonik mutluluğa tamah edenlerin kendilerini nasıl da bir böceğe dönüştürdüğü.. üstelik insanlar bunun için sizi tebrik bile etmiyor..
Eudomanic mutluluğu bulduğumuz zaman bunların hepsi geride kalmış olacak. Toplumdaki her Gregor samsa gibi dışlanmış, aşağılanmış, hor görülmüş kişiler unutmamalıdır ki yaşam bireyseldir. Sizi var eden sizlersiniz. Toplumsal dayatmaların hicbiri değil.
Kitabı okuduğunuz zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız..
Burdan her Gregor samsa'ya sesleniyorum: içinizde ki daimonun hikayedeki gibi ölmesine izin vermeyin. Yeniden serpilmesine izin verin. Mutlu olmanız dileğiyle…
24 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Text
Paulo Coelho - Simyacı
Tumblr media
-“Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur.”
-“Her şey, bir ve tek şeyin belirtisidir.”
-“Bir şey istediğimiz zaman, düşümüzü gerçekleştirmemiz için bütün Evren işbirliği yapar.”
-“Kötülük, dedi Simyacı, insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır.”
-“İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.”
-“Bulduğun şey, saf maddeden yapılmışsa hiçbir zaman çürümeyecektir. Ve oraya bir gün geri döneceksin. Bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. Gene de en azından bir ışık patlaması görmüş olacaksın. Yalnızca bu bile, yaşamış olmanın zahmetine değer.”
-“Kendi yüreğini dinle. Yüreğin her şeyi bilir, çünkü Evrenin Ruhu'ndan gelmektedir ve bir gün oraya geri dönecektir.”
-“Çünkü insanlar resimlerin ve sözcüklerin büyüsüne kapılıp sonunda Evrenin Dili'ni unuturlar.”
×
20 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Eflatun, en önemli eserlerinden biri olan Devlet'te Sokrates'in İdeal Devlet'ini anlatır. Algıladığımız dış dünyanın esas gerçek olan idealar ya da formlar dünyasının kusurlu kopyaları olduğunu, gerçeğe ancak düşünce yoluyla ulaşılabileceğini savunmuş, insan ruhunun ölümden sonra beden dışında kalıcı olan idealar dünyasına ulaşacağını söylemiştir.
21 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Jose Saramago - Körlük
Kitapçıda rast gelinmiş bir kitaptı ve rastele seçtiğim en güzel kitaptı.
** Hikaye , trafikteyken aniden kör olan bir adamla başlar. Adamın körlüğünün sebebi bilinmez ve bu körlük bir çıkmaza sürekler. ** Kitapta en çok hoşuma giden şey karakterlerin isminin verilmemesiydi. Sıfat kullanarak insanlar adlandırılmıştı ve bu durum hikayeye odaklanmamıza daha çok yardımcı oluyor. (En azından benim için.) Hikaye , anlatıcısından çok karakterin ağzından direk aktarıldığı için de sohbet havasında oldum okurken. ** Kitabın son sayfası hatta son cümleleri tüylerimi diken diken etti. ** Son olarak ; fotoğrafı bu şekilde çekmemin bir sebebi var. Ancak kitabı okuyanlar anlayacak büyük ihtimalle :) İyi okumalar..
37 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Harper Lee/Bülbülü Öldürmek
111 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Otomatik Portakal - Anthony Burgess
Roman oldukça farklı bir kurguyla ele alınmıştır. Kitap distopik bir eser olmakla beraber günümüz sistemin eleştirilerini de yakalamak mümkün.
***
Alex adında bir ergen ve onun çetesiyle yaptığı ahlaksızlıklarla başlar her şey. Dahası toplum buna alışmıştır. Ancak bir gün öyle bir şey yaparlar ki yetkililer çözümü çok farklı yolla bulur. Buldukları ilk yolu da Alex üzerinde denerler.
*** Dili oldukça hafif ve fazla sürükleyici bir baş yapıt benim için. Kitabı okuyanların elinden düşmeyeceğinin garantisini verebilirim.
44 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 6 years ago
Text
Bir gün Zeze'yi de alıp gideceğim buralardan..
17 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 7 years ago
Text
"İyileştim mi?" 
"Hayır. Siz farklı bir insansınız, ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da, bana kalırsa, ciddi bir hastalıktır."
"Farklı olmayı istemek, bir hastalık mı?"
"Evet, kendinizi herkes gibi olmaya zorlarsanız, öyle. Nevrozlara, psikozlara, paranoyaya yol açar. Doğayı çarpıtmaktır bu, Tanrı'nın yasalarına karşı gelmektir; dünyanın bütün dağlarında, ormanlarında, bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz, onun içinde Villette'te kalmayı yeğlediniz, çünkü burada herkes farklı ve böylece siz kendinizi herkes kadar normal görüyorsunuz. Dediklerimi anlıyor musunuz?"
Mari başını olumlu anlamda salladı.
"İnsanlar doğaya aykırı davranıyorlar, çünkü farklı olmaya cesaret edemiyorlar,"
Veronika ölmek istiyor...
10 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 7 years ago
Photo
Tumblr media
13 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 7 years ago
Text
Senin geçmen gereken yaşam ırmağının üzerine hiç kimse köprü kuramaz; senden başka hiç kimse. ne diyordu Blanchot "kendim için korkunç olan ben olabilir miyim?"
10 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 7 years ago
Text
Tanrım, nolur beni yanına al.
18 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 7 years ago
Text
Dünyanın hızına yetişemiyorum.. Sizin dilinizi konuşamıyorum.. Size anlam veremiyorum, nasıl oluyor da size verilen rolleri hayatın güzelliklerine aldırmadan oynayabiliyorsunuz.. Nasıl kalp kırabiliyorsunuz?.. Burası bana çok fazla.. Dünya da içindekiler de sizin olsun.. 
25 notes · View notes
caresizlikvarintiharedin · 7 years ago
Video
tumblr
Skam season 1.
27 notes · View notes