bir manikdepresif hastası.. sürekli gitgellerle ömür tüketen, en çok sevdiği insanlardan köşe bucak kaçan, tam bir trip manyağı öyle hasta ruhlu bi tipim :) kahveyi sever yapmayı zerrece beceremem, kitap okurum, güzel yürekli insanları okurum, günbatımını, rüzgarı,kelebekleri,papatyaları okurum.. siz diyin tahtası eksik ben diyim delilikten muzdarip :)
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
kaç yüzün varsa hepsine sıçayım...
şu bir senedir kendimle başım belada. bitmek bilmeyen isteklerim şımarıklıklarım ve çevremde o iyi görünen insanlar varya hah işte onların hepsinin yüzüne gözüne sıçayım ben ama bütün hata benim saflık akıyor her haltımdan ya cin gibi olmalı insan dediğin benim hayatta ki en değerli varlıklarım olmasa beni kim korur kollardı bilemem.. Allahım sen affet...
0 notes
Text
umutsuz ev kadını
sabahtan beri öfkeden deliye dönmüş boğalar gibi bir sağa bir sola geziniyorum.. canım hiç bir haltyapmak istemiyor ama evin durumu o kadar içler acısı ki ben bile kendimden tiksinmeye başladım nefret ediyorum temizlikten pardon yeni gelin temizliğinden ıvırlardan zıvırlardan on bin tane aksesuardan elimde olsa evdeki her haltı atıcam koltuk televizyon yemek masası.. bana yeterli düzeyde iyi.. mutfak desen dolap içlerini fırın içlerni temizlemem lazım banyoda derzlerin arasını kıyafetler ütülenecek asılacak 3 kirli sepeti ağzına kadar dolu.. herkes snap atıyor hava bahar diye çıkıyorum bakıyorum bulutlu ha yağdı ha yağacak havayla bile aram yok.. bunları yazarken sakinleştirici müzik açayım dedim ezan okundu.. dedim var bir hayır.. birazdan mecbur yemek yapcam ben s.ktiğimin 4 senesi bu gelinlik evcilikmiş evlilik vs vs ne zıkkımı varsa alışamadım... hani biz mutlu olmak için evleniyorduk iç ilaçları iç bok gibi bir ev delirmek üzere bir kadın herşeyden yoruldum artık bu eve kibriti çakacam çııcam öyle nefret ettim.. kocama ömür boyu dışardan anne yemeği valla başka bir dileğim yok...
0 notes
Text
öldüm.. hassiktir gene yaşıyorum...
ben bir manikdepresif hastasıyım bu günlüğü sinsine sülalem gelse bulumaz diye yazıyorum valla tumblrdan bir bok anladığım d yok açıkçası... içimdekileri sadece kendimce dökmek cabası gerisi hikaye.. Bok gibiyim lan, bokun bile biir şekli şemali kokusu var ben ondanda beter bir haldeyim şuan...akşamdan beri ağlamaktan içim şişti tam uyuyacam annnem whatsapptan msj atmış canım yavrum seni çok seviyorum ulan ölüyorum at toprak heleki ben annesine babasına aşırı düşkün bir evladımdır ama çok seversem Allah elimden alır diye sevmiyormuş gibi yapıyorum... herşey nerde başladı bilmiyorum ama bu aq hastalığını öğrendiğimde evliliğimin cicim ayındaydım kocam sağolsun gitme dedi o piskytra adam geleceği görüyor süpermanden hallice ona böyle diyelim çünkü yazdığım her günlükte aslında onun nasıl bir süperman olduğunu anlayacağım... neyse manik dönemlerimde yani kendimi peri prensesi yada dünyanın cumhurbaşkanı falan gördüğüm o günlerde size nasıl bir hayatım olduğunu anlatırım. ama şuan ki atağımın kaynağı teyze oluyorum lan ben.. kızkardeşim hamile dünyadaki en değerli varllığım kızkardeşlerimdir kardeş bambaşka bende birde evlenir evlenmez uzağa taşındo can sıkıntısına çocuk yaptı herhalde.. 3,5 senelik evliyiz biz tam 3 senedir bu illetle başa çıkıyorum ben iyi yanı var mı inan şuan varsada hatırlamıyorum ama o kadar çok bebek istiyorduk ki.. istiyorum ama hangi kafayla daha kafam sağlam değilken çocuğu geri iade edemiyorsunuz ki ne bilim işte kızım oğlum ben her kız gibi hayalim anne olmak falan gizliden gizliye bebek patiği örüyorum ben :( bide arkadaşlarımızın bebeklerininn altı değiştirilirken izliyorum olur ya nasıl oluyor diye sonra bebek kokusunun parfümü olmalı bence.. neyse işte ben teyze oluyorum o kadar sevindim ki mutluluktan ağladım taaki en son duyanın ben olduğumu öğrenene kadar lan siz bana neden söylemiyorsunuz fesat değilim ki yiğenim olucak ben anne yarısı olucam tamam belki çeyreği olabilirim ama birde demeleri yokmu senin yanında seviniyoruz ama üzülme diye lan ben bir kez olsun çocuk için düşünmemişim ilaçlardan dolayı hep tetikte kalmışım çocuğumun olup olmadığını bile bilmiyorum... öylede zoruma gitti ki birde ospik var tabii benim candan öte kocam ben hergün Allaha yalvarıyorum diye bir mesajını gördüm enişte beyle konuşmasında.. lan ölsem ölemiyorum utandım hayatımda ilk defa bir adamın yüzüne bakarken utandım hemde hiç suçum yokken... oysa ne kolaydı dimi üzülme seninde çocuğun olur denmesi.. demin öldüm sandım.. ölmemişim iyi geceler...
0 notes
Text
O’na şöyle demek istiyorum : “Sorun değil, seni biliyorum. Ben senin ruhunu görebiliyorum.”
862 notes
·
View notes
Photo
Özledim.. İsten vakit bulamadigim icin goremedigim ailemi, bugun okuyacagim diyip kokusuyla yetindigim kitaplarimi, eve gelip cantamla uyuya kaldigim her gecen gunumu... Denizin sogugunu, sesini... Tabii özlemek kelimesinin en çok yakistigi "seni"
0 notes
Text
--- Bu sefer adam gibi değil, ''KADIN'' gibi sev.. --- Bakışını sevmek nasıldır bilir misin? Ya da ilgisizliğini görmezden gelerek sevmek birisini? Ruhunun beklediklerini hiç bir zaman anlayamayacağını bildiğin birinden hiç sıkılmamak ne demek? Hatta bazen bahaneler bulup senden kaçtığını farkettiğin halde sırf ilerde düzelir diye beklemek, içine atmak bir şeyleri? Birisinin tüm beğenmediğin yönlerine rağmen her sarıldığında dünyanın geri kalanını unutmak nasıl bir kalp gerektiriyor hiç düşündün mü? Peki; Karşındaki senden sıkıldığını belli etmemeye çalıştığı halde bunun çoktan farkında olup, sırf onu kaybetmekten korktuğun için bir şeyleri düzeltmeye çalıştın mı? Sadece senin gözlerine benzeyecek diye senin çocuğunun annesi olmak isteyen bir kadın kadar mutlu oldun mu hiç hayatında? Sahi, birini kaybetmekten korkmak acizlik midir? Sen aşkı ne sandın?.. Mesajlaşıp, gezip tozmak mı? Öpüşüp sevişmek mi? ''Adam'' olmak arkanda bir sürü kalbi kırık kadın bırakıp, ilişki gurusu olmakla övünmek midir? Onun canı acıdığında moralinin bozulduğu, hiç bir şey yapmak istemediğin oldu mu hiç? Ya da başarısıyla gerçekten övündün mü tüm egolarından sıyrılarak? Gülüşüne aşık olup, yanında olmasıyla mutlu olduğun biri oldu mu? Birini hiç dünyadaki diğer kadınları kaybetmeye göze alacak kadar sahiplendin mi ey ''adam''?.. Cevabın hayırsa, bir daha seni seven bir kadını gerçekten istemiyorsan en başında bırak... Ya da sonuna kadar sıkı sıkı sev. Ama sakın bir kadını kendinden nefret ettirecek kadar çaresiz bırakma...
0 notes
Photo
0 notes
Video
youtube
(https://www.youtube.com/watch?v=3JWTaaS7LdU gönderdi)
I Will Always Love You
0 notes
Quote
İçimde, ondan bana yer kalmadı artık..
(via sarhos-adam)
982 notes
·
View notes
Video
youtube
(https://www.youtube.com/watch?v=TbqO84SMhjI gönderdi)
0 notes
Quote
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece kusurum da olacak ve olmalı.
İhsan Oktay Anar / Suskunlar (via 2m2ozgur)
57 notes
·
View notes
Text
Ken Kesey - Guguk Kuşu
Frederickson başını sallıyor. “Deli misin sen? O çelik levha hiç değilse iki yüz elli kilodur. Yerinden nasıl sökeceksin?” “Doğru söylüyor Mack. Yapamazsın.” “Şu küçücük şeyi yerinden sökemeyeceğimi mi söylüyorsunuz kuşlar?” “Psikopatların dağları yerinden oynatabileceği konusunda hiçbir kanıt yok.” “Yani onu yerinden çıkaramayacağımı söylüyorsunuz?” McMurphy kalkıyor. “Beş dolar iddiasına giren var mı? Denemeden herhangi bir şeyin olmayacağını, yapılamayacağını kimse bana söyleyemez.” “McMurphy saçmalıyorsun. Hemşireyle ilgili iddiandan farkı yok bunun…” “Beş kâğıdı olan konuşsun.” Herkes sıraya giriyor. Yirmibirde ya da pokerde o kadar çok para verdiler ki, bir kez olsun kaybettiklerini geri almak fırsatına kavuştular. Bense ne demek istediğini bir türlü anlayamıyorum. Ne kadar iri, ne kadar güçlü olursa olsun, o çelik levhayı yerinden kaldırabilmek için bir değil üç McMurphy gerekir. Bunu o da biliyor. Bütün ‘borç senetleri’ imzalandıktan sonra levhanın yanına yürüyor. Bu arada üzerine tırmanmış oturan Billy Bibbit'in aşağı inmesine yardım ettikten sonra, nasırlı avuçlarına tükürüyor; ellerini çırpıyor. Kaslarını geriyor. “Çekilin şöyle yana. Olan gücümü harcarken bazen çevremdeki oksijeni de tüketirim; yanımdakiler havasızlıktan ölür. Çekilin. Kadınları, çocukları bir yana alın.“ Cheswick mırıldanıyor: "Yapacak galiba…” Frederickson sırıtıyor: “Çenesiyle sökebilir yerinden…” “Fıtık olacaksın.” Harding başını sallıyor. “Bu aptallığı bırak artık, McMurphy. Kimse bu levhayı yerinden kıpırdatamaz.” “Konuşmayın, oksijenimi tüketiyorsunuz.” McMurphy ayaklarını açıyor. Ellerini pantolonuna siliyor. Eğiliyor. Levhanın iki yanını tutuyor. Tüm gücüyle kaldırmaya, vidalarından sökmeye çabalıyor. Herkes bir ağızdan yuhalıyor, gülüyor. Bırakıyor McMurphy. Geri çekiliyor. Ayaklarının üzerinde yükseliyor bir-iki. Frederickson gene sırıtıyor: “Vaz mı geçtin yoksa?” “Dur bakalım, daha yeni başladık.” Birden yuhlar, gülücükler dudaklarda donuyor. Kolları şişmeye başlıyor; damarlar yüzeye fırlıyor. Gözlerini yumuyor; dudakları dişlerden sıyrılıyor. Başını geri atıyor; boynunda kaslar bilek kalınlığında, dışarı fırlamış. Kaldıramayacağını bildiği levhaya ölümüne yapışmış. Tüm gücünü harcıyor. Bir an için, hepimiz levhanın yerinden söküleceğine inanıyoruz. Ama soluğu patlıyor ciğerlerinde; dudaklarının arasından poooooof diye çıkıyor. Ellerinden kan damlıyor. Avuçları yırtılmış. Duvara sırtını dayıyor. Kimse bir şey söylemiyor. Odada sadece McMurphy'nin soluk sesi duyuluyor. Gözlerini aralayıp çevresine bakıyor. Gözleri herkesin üzerinde dolaşıyor. Bana bile bakıyor. Sonra elini cebine daldırıp son günlerde kazandığı bütün borç senetlerini çıkarıyor. Masaya yürüyor. Üzerine bırakıyor. Ayırmaya çalışıyor. Ama elleri donmuş sanki. Kıpırdatamıyor. Sonra koluyla tümünü yere atıyor. Herkesten elli altmış dolar alacağı var en azından. Dönüyor. Küvet odasının kapısına doğru yürüyor. Kapıya varınca duruyor. Dönüp herkese bakıyor gene. “Denedim. Pes etmeden önce, hiç olmazsa denedim. Bu kadarı da yeter.” Kanlı kâğıt parçalarını yerde, dileyenin eğilip alması için bırakıyor, çıkıp gidiyor…
31 notes
·
View notes
Photo
413 notes
·
View notes
Text
aşk mı ? vefa mı ? bazen yaşadığımız onca güzel şeyi aşk sanabiliyoruz yada en vefalıyım lan dediğimiz hallerde aslında sırılsırklam aşığızdır.. işte böyle bi karmaşada boğulmak üzereyim bir yanım gece nefes dahi aldırtmayacak kadar özlüyor, sabah bir an evvel olsun diye kaç uyku hapı devirdim Allah bilir... sonra işin birde vefa kısmı var buda şefkat merhamet dostluk anlayış ama aşkın olmadığı bir dünya iki farklı insan iki farklı duygu kız çok sever ya o adam illaki sadece kocaman bir ‘’VEFA’’ duymak zorunda... bu ara acı bir şekilde öğrendim vefanın sadece bi semt ismi olmadığını.. Aşkın bile önüne geçebilecek kadar değerli oldğunu... canım yana yana öğrendim...
0 notes