beyazbiri
Beyaz
1 post
Don't wanna be here? Send us removal request.
beyazbiri · 2 years ago
Text
Karanlığında Boğulmak
"Bedenim bendiliğimi terketmek üzereydi, soğuk terler döküyordum, nefes alış verişim hızlı ve kesiksizdi. Ellerimi kaldırıp onlara odaklanmaya çalıştım ama ellerimi bile göremiyordum.O odanın içinde kapana kısılmış hissediyordum,her zaman böyle hissetmişimdir, yapayanlızdım. Ses ve görüntü yok, soluklarımdan ve kafamdaki susmak bilmeyen düşüncelerden başka hiçbir şey duyamıyordum. Korktuğum şey karanlık değildi, yapabiliceklerimdi." Önündeki kağıda bir şeyler not aldıktan sonra bakışlarını bana çevirdi, Tanrım yine o yapmacık berbat gülümsemesini yüzüne takınıyor, nefret ettiğim gülümsemesiyle birlikte odadaki saatin "tik tak" sesi birleşmiş beni çileden çıkarmak üzereydi, daha fazla orda durmak istemedim.
"Bana şu "yapabiliceklerim" 'den kastının tam olarak ne olduğunu anlatır mısın?" Gözlerimi kapatıp odadaki sinir bozucu detayları yok saymaya çalıştım, ama imkansızdı.
"Şu saatin pillerini sökebilir misiniz?" Ani çıkışımın üzerine kadının yüzündeki afallama ifadesini saniyeler olsa da görmeyi başarabilmiştim, sonra yine o yapmacık olduğu nefes alışından bile belli olan gülümsemesini tekrardan yüzüne takındı."Gülümsemeyi de keserseniz sevinirim." Ağzını açtığında ondan önce davranıp lafını kesmiştim, tekrar afallama. Kafasını onaylarcasına sallayıp ayağa kalktı, adımları sinir bozucu derecede yavaştı, ve ben 5. adımı attığında dayanamadım."Unutun gitsin, bi psikoloğa neden ihtiyacım olduğunu bile anlamıyorum. Siz bu terapilerinizden birini ona verin bence, bana değil." Ayağı kalkıp kabanımı aldıktan sonra odanın kapısını açıp dışarı çıktım, içimdeki tüm nefreti kusarcasına kapıyı çarpıp o yerden ayrıldım.
Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı sesleri yok saymaya çalışarak hızlı adımlarla evime ulaşmaya çalışıyordum. Aklımdan geçen düşünceler beynimi tüketmeme yetecek kadar fazlaydı. Duygularım, hislerim ve düşüncelerimi kaplayan karanlığa yeminler olsun ki kaçacağım. Bedenimi sana teslim ediyorum bırak ki benliğim kurtulsun. Buysa yaşamak tercih ederim ölümü. Hem ölü bi bedenle farkı yok diri bi bedenin hissizliğinin.
Kaldırımın kenarında oturmuş ağlayan bi çocuk gördüğümde duraksadım. Çocuklar konusunda çoğu zaman duyarsızımdır, onları sevmem, özellikle ağladıkları zamanlar, ama içimdeki bi ses bu sefer durmamı söylemişti. Ayağımdaki ayakkabıları çıkarıp bir kenara attım, çocuğu karanlıktan zar zor seçebiliyordum ama bir kız çocuğu olduğu her halinden belliydi, uzun sapsarı saçlarına küçük tokalar takılarak şekillendirilmişti, üstünde bordo bi tulum vardı ve diğer çocuklara nazaran oldukça tatlı gözüküyordu. Oturduğu kaldırımın biraz ilerisine oturup onu izlemeye başladım, azalmayan gözyaşları üstündeki küçük bordo tulumu ıslatıyordu. Biraz yanına yaklaşıp elimi omzuna koyduğumda irkilerek geri çekildi."Adın ne ufaklık?" Bakışlarında mavilik vardı, gözlerindeki koyu mavi renk bakışlarını da renklendirmişti.
"Adım yok." Tek kaşımı kaldırıp sorgularcasına yüzüne baktım.
"Ailen nerde?" Dur durak bilmeyen gözyaşları çoğaldığında ailesini kaybetmiş olabiliceğini düşündüm, onun yaşındaki bi kız için ne kadar da acı olsa gerek."Nerde kalıyorsun?" Üstündeki pahalı kıyafetlere ve özenilerek yapılmış saçına bakılırsa evsiz değildi, yada ailesini yeni kaybetmişti. Hüzünlü mavilerini gözlerime diktiğinde içim acıdı.
"Seninle kalmak istiyorum." Yüzüm şaşkın bi hal aldığında ağlaması ansızın durmuştu. Onu reddedicektim, çünkü ben çocuklardan nefret ederim, onu reddetmeliyim.
"Peki." Bu kelimenin ağzımdan nasıl çıktığını bilmiyorum, bedenim son bi kaç yıldır yaptığı gibi benden izin almadan hareket ediyor. Çocuğun maviliklerinin rengi açılmaya başladı gülümsemesi yüzünde yayılırken. Küçük narin kollarını boynuma dolayarak bana ardı ardına sevgi sözcükleri sıralamaya başladı. Kollarımı ağır ağır kaldırıp emin olmamakla birlikte beline doladım. Yüzünü çekip ışıldayan bakışlarını gözlerime diktiğinde ağzındaki eksik olan 2-3 dişi gösterircesine genişçe gülümseyip yanağımı öptü.
"İyiki varsın." Belli belirsiz gülümseyip onu kucağıma aldım. Gecenin karanlığında sokağı aydınlatan sokak lambalarının altında çıplak ayaklarımla onu evime götürmeye başladım.
Ona yiyecek bir şeyler hazırlamakla uğraşırken arada bir ona bakıyodum, daha doğrusu ona bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Maviliklerini televizyona dikmiş açtığım çizgi filmi izlediği dakikalar boyunca sessizce oturmuştu. Yanına gidip elimdeki tabağı sehpaya bıraktım.
"Kendin yiyebilir misin?" Gülümseyip kafasını salladığında yanına oturdum. Telefonumu cebimden çıkarıp "Ablam" yazısına tıkladım. Telefonu kulağıma götürüp çağrı sesini dinlerken bakışlarımı çocuğa çevirdim, sandviçten küçük bi parça koparık onu çiğnemeye çalışıyordu. Onun bu halini gördüğümde yüzümde istemsiz bi gülümseme oluşmuştu. Telefondan "Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor." sesi geldiğinde oflayıp telefonu kapattım.
"Annem mi?" Çocuğun mavilikleri koyulaşmış ve ümit dolu bakıyordu gözlerime.
"Annenin kim olduğunu biliyor musun?" Çocuk kafasını sallayıp iştahla sandviçini yemeye devam etti."Adı ne?" Yüzüme kınayıcı bi bakış attığında neden böyle baktığını anlayamamıştım.
"Annemi sen de tanıyorsun."
"Pardon." kız yüzüme bile bakmadan sandviçini yiyip televizyonu izlemeye devam etti. Üzgün olduğu için saçmalayabiliceğini düşündüm, herkes böyle anlarda biraz saçmalar. Tek kelime daha etmeden yanından kalkıp odama gittim. Yatağıma uzanıp kulaklığımı telefona bağladım. En sevdiğim şarkıyı açıp kulaklığı taktıktan sonra hiçbişey düşünmemeye çalıştım. Gözlerimi kapatıp huzurlu hissetmeye başladığım sırada telefonum çalınca kulaklığımı çıkarmadan, hatta kimin aradığına dahi bakmadan aramayı cevaplandırdım."Alo."
"İyi günler.Ben ablanızın cinayetiyle ilgili yeni edindiğimiz bilgileri size aktarmak için aradım." Gözlerimi sonuna kadar açıp doğrudan ışığa baktım.
"Ablam mı?" Yatakta dikelip kulaklığımı çıkararak telefonu kulağıma götürdüm.
"Evet,yeni şüpheliler bulduk ve sizin de bunu öğrenmek istiyeceğinizi düşün-"
"Ne tür bi şaka bu! Komik olduğunu ve aklınca şaka yaptığını mı düşünüyorsun?" Uzun bir sessizliğin ardından aramayı sonlandırıp telefonu yatağın diğer ucuna attım. Kendimi toparlamakta zorluk çekerken insanların bana böyle şakalar yapması hiç hoş değildi. Kendimi bulmakta zorlandığım şu zamanlarda hiçbir şeyden keyif alamaz olmuştum ve ablam benim psikolağa gitmemi sağlayarak iyi olucağımı iddea ediyordu.
"Şaka değil." Kafamı çevirip kapının önünde dikilen küçük kıza baktım.
"Bak bilmediğin işlere burnunu sokmamalısın." Uyarıcı bi tonla konuşmama rağmen beni umursamadı.
"Hatırla." Yüzümü ovalayıp ofladım.
"Seni evime aldığım için pişman olmaya başladım."
"Hatırla, bizi nasıl ölüme terk ettiğini hatırla."
"Sen neden bahsediyorsun? İyice saçmalamaya başladın çık artık şu odadan!" Kız başka bir şey söylemeden odadan ayrılıp kapımı kapattı. Yüzümü sıvazlayıp yatağa oturdum, herşey üst üste gelmek zorunda mı? Aniden elektrikler gittiğinde telefonumu bulmak için yatağın üstünde elimi gezdirdim. İçerden bi çığlık sesi geldiğinde olduğum yerde donakaldım."Mavi." Ardı ardına gelen çığlık sesleriyle olduğum yerden kalkıp hızla kapıya yöneldim. Kapıyı açmaya çalışsam da kapı açılmıyodu, sanki biri onu tutuyomuş gibi.
"Bizi kurtaramadın." Kafamı çevirip karanlığın içindeki maviliklere baktım, silah sesleri, çığlıklar. "Yapabilirdin ama yapmadın!"
"Hayır kapı kilitliydi."
"Kapı hiçbir zaman kilitli değildi, sen oturduğun yerden kalkıp onu açmadın sadece." O gece olanlar geldi gözümün önüne, onları bir kez daha kaybedemezdim.
"O zaman korkuyordum, şuan korkmuyorum sizi kurtarabilirim."
"Çok geç, karanlığında boğul." Mavilikler ansızın gittiğinde kendimi yere atıp ağlamaya başladım.
"Kurtaramadım."
Yaşamak mıdır ölmek? Bana kalırsa evet. Siz yaşamayı bu sefil bedenlerinizde geçirdiğiniz boş ve acı dolu hayatlardan biri sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hayatta geçirdiğim süre boyunca oluşan yürek acısına tercih ederim bilkelerimi kestiğimde oluşacak tatlı acıyı. Karanlıkta boğulmak, zihnimden bir türlü atamadığım o iki kelime. Onları kurtaramadım, beni karanlığa sürüklediklerinde korkup onlara yardım edemedim. 2 yıldır, zihnim bana oyunlar oynayıp o anı tekrar tekrar canlandırıyor, ama ben bir kez olsun onları kurtaramadım. Şimdi karanlıkta boğulmalıyım, karanlığı kendi kanımla doldurmalıyım ki başkalarının canlarını da alamasın. Karanlığa bürünmeliyim ki artık korkmadığımı anlasınlar.
5 notes · View notes