akinci-beyi

[akinci-beyi]

Bugün beni saymayın..'

Demek istemez mi insan

Bazen bütün dünyaya ?

Ruhunu uyutmak dükkanı kapatıp, kapıya 'Gittim gelicem' yazısı asmak.

Öyle işte.

Bazen kendinden bile

Gitmek ister insan,

Kendi olma halinden bile izin almak.

Bir süreliğine hiç kimse olmak…

Nazım Hikmet Ran

[akinci-beyi]

Kırma ki;

Tutunacak bi dalın olsun....

[akinci-beyi]

SEVMEK;

İnsanları, vatanı, çocukları, kadını..

GÖRMEK ;

Fakirleri, acizi, garibanı, haksızlığı..

HİSSETMEK ;

En derininden, en içten, en samimi duyguları..

UMUT ETMEK ;

İyiyi, güzeli, adaleti, hakça paylaşımı...

Sabahattin ALİ

[akinci-beyi]

Dünya bu...

Kusuruda çok..

Huzuruda çok..

Sen hangisini bulmak istersen.

...

[akinci-beyi]

Bir insanı sevmeniz,

Onun her yanlışını kabul edeceğiniz anlamına gelmez.

Sevgi;

Zorlukları aşmak içindir,

Yanlışları örtmek için değil...

[akinci-beyi]

SABIR, bazen başka bir şeydir.

Emin olduğun yerde susmaktır .

Karşındaki insanı anlamaya çalışmaktır.

Bazen de her taraf için doğruyu seçmektir.

Bazen de geri çekilmektir,

doğruyu bildiğin halde yalanları dinlemektir..

Sabır her yiğidin harcı değildir.!

Çünkü sabır bazen karşındakinin acizliğini görüp merhamet etmektir..

&&&&

Kalbe hücum eden sıkıntıyı,

sabır kalkanı ile karşılarsan;

hiçbir dert seni can evinden vuramaz...

"Zaman uzasa, sonu gecikse bile sabreden mutlaka zafere ulaşır."

Hz. ALİ

[akinci-beyi]

GÜNÜN HİKAYESİ...

~ÇÜRÜK İPLİK~

Hakim dava sırasında evliliklerinin bitmemesi için fazlasıyla çaba gösteren kadına baktı önce.Işıl ışıl gözlerinden eşini ne kadar çok sevdiği ve ayrılmak istemediği okadar belli oluyorduki.Adeta yakınır gibi cümlelerle hakimden bu davayı düşürmesini ve evliliklerini bitmesini istemediğini söylemişti...

Yaşlı hakim gözlerini bu defa kadının eşine çevirdi.Bomboş gözlerle etrafına bakan adam, eşinin istekli tavrını zerrece önemsemeyen, ayrıca - "şu dava biran önce bitsede kurtulsam"-der gibi yaptığı haraketleriyle soğuk bir görüntü çiziyordu... Sonra hiç düşünmeden kararını verdi.-"Boşanmalarına karar verilmiştir-" deyip tokmağını kürsüye vurduğu anda, kadın hüngür hüngür ağlamaya başlamış, karara göre artık eski eşi olan adam ise bu durumu zerrece önemsemeyip mahkeme salonunu arkasına bakmadan terketmişti.İstediğini almış gibi sırıtarak hemde...

Birkaç dakika durumu sindirmeye çalıştı kadın. Sonra iki gözü iki çeşme yaşlı hakimin yanına doğru gitti.Ve, -" Okadar yakınmama rağmen neden beni dinlemediniz? Belkide biz bu evliliği yürütürdük.Neden bir şans daha vermediniz? -" diyerek hıçkırıklara boğulurken, yaşlı hakim, bu şekilde sonuçlanacak her dava için cebinde bulundurduğu iki ip parçasını cebinden çıkarmıştı...

Biri koptu kopacak çürük ve eski bir ve çürük bir ip, diğeri ise yepyeni bir ip parçasıydı .Kadının yaşlı gözlerine bakıp kendisini izlediğinden emin olduktan sonra ilerden birini sağ biri sol eline aldı ve birbirine bağlayıp, düğümleyip olanca gücüyle çekmeye başladı.Saniye geçmemişti ki eski çürük ip kopuvermiş ve hakimin elleri birbirinden ayrılmıştı... Sonra derin derin kadının gözlerine baktı hakim ve şöyle dedi;-"Çürük ipliğe hülya dizilmez kızım.Karşılıklı olmayan hiçbir his iki kişiyi bir arada tutmaya yetmez.Ne sevgi, Ne güven, nede aşk...Bu yüzden asla yürümeyecek bu evliliğe ikinci şansı vermedim.Çünki senin gözlerindeki ışıltıyı, malesef eşinin gözlerinde göremedim... " -

Yazar Suat Özge

[akinci-beyi]

Yalnızlığı;

Çayla severim ben,

Şöyle dumanı tüte tüte,

Ciğerlerimi yaka yaka,

Tüm dünyayla küs,

Bir çayla barışık,

Bir çayla karışık,

Demlene demlene yalnızlığı severim ben… !

~

T.Tuğba Baş

[akinci-beyi]

Ne çok şey,,

Sessiz, sedasız gönlümüze gömüldü...

[akinci-beyi]

HADDİNİ AŞAN ZIDDINA DÖNER

İhtiyacımızdan fazlası zehirdir. Zehri belirleyen dozdur. Suyu bile çok içerseniz, sizi öldürür. Kararında bırakmalı…

Fazla güç; kirlilik doğurur. Gücü elinde tutanı mahvedebilir.

Fazla dinlenmek; molayı aşar, tembelliğe girer, zarar verir.

Fazla yiyecek; sağlığı bozar, bünyeyi tahrip eder, öldürür.

Fazla ihtiras; asit gibidir. Barındığı bünyeyi asit gibi eritir.

Fazla korku; tedbirin ötesine taşar korkak olanı mahveder.

Fazla sakinlik; eylemsizlik riski taşır, düşmanları celp eder.

Fazla öfke; zihni zehirler, öfkeyle kalkan zararla oturur.

Fazla neşe; dertleri derman olmaktan çıkarır, uyuşturur.

Fazla nefret; insanı nefret ettiğine dönüştürür, yok eder.

Fazla iyi niyet; istismara açıktır insanı pekala süründürür.

Fazla mutluluk; haddini aşarsa azap olur, bedel ödettirir.

Fazla mal; ona sahip olma yerine onun sana sahip olmasıdır.

İlaç ile zehri ayıran doz ise, hayatta had bilmek, en önemli kabiliyet olacaktır.

Haddimizi bilmeme zehrinin panzehiri;

haddi aşmamak, her şeyi kararında bünyede tutmaktır.

Alıntı.

[akinci-beyi]

🎨 Kokusunu özlediklerimiz için... İrlandalı ressam Frederic William Burton'dan, muhafız Hildebrand'ın, kral ve yedi oğluyla düelloya gitmeden önce sevgilisi Prenses Hellelil'e son vedâsını resmettiği, 1864 tarihli Kule Merdivenlerinde Buluşma (The Meeting On The Turret Stairs). 2012 yılında İrlandalı sanatseverler tarafından ülkenin en güzel resmi seçilen bu suluboya şaheseri, başkent Dublin'deki National Gallery'de segileniyor ve solmasını önlemek için haftada sadece iki gün ve birer saat ziyarete açılıyor.

HELLELİL,DANİMARKA KRALLARINDAN BİRİNİN KIZIYMIŞ.

ŞÖVALYE HİLDEBRAND, PRENSES HELLELİLİN KORUMASIYMIŞ. BİRBİRLERİNİ SEVMİŞLER.KRAL ONU 7 OĞLUYLA BİRLİKTE ÖLDÜRMEYE KALKMIŞ.HİLDEBRAND, KRAL ve 6 OĞLUNU ÖLDÜRMÜŞ. KÜÇÜK OĞULU ÖLÜMDEN PRENSES KURTARMIŞ. AMA KÜÇÜK KARDEŞ TE SEVGİLİSİ HİLDEBRANDI ÖLDÜRMÜŞ. KRAL OLMUŞ.ARDINDAN PRENSESE ZİNDANLARDA UZUN SÜRE ZULMEDİP KÖLE TÜCCARLARINA VERMİŞ.

[akinci-beyi]

Bir insanı severken yormayın.

Nasıl olsa seviyor diyerek incitmeyin.

İnsan zaten en sevdiğine kırılır..

"Şu kalsın aklınızda;

Yürekten uğurlanan insan,

Tekrar ağırlanmaz...

Sevmek, kanadını bir başkasına vermektir...!

[akinci-beyi]

[akinci-beyi]

Önemli olan;

Hayatınızdaki yıllar değil,

Yıllarınızdaki hayattır..!

[akinci-beyi]

Birinin size herşeymissiniz gibi bakması gelinebilecek en güzel makamdır...!

[akinci-beyi]

"Zarafet dış görünüme özgü bir nitelik değildir. Ruhun dışarıdan görülebilen bir parçasıdır."..

Paulo Coelho