Tumgik
Text
Varlığımızda mutlu olamayanlar yokluğumuzda mutlu olsunlar ki bi s*ke yarasın gidişimiz...
0 notes
Text
hüzünlü piç
İşler iyi de gitse kötü de gitse her zaman yanımda olan biri var. Beraber büyüdük onunla. Aynı okullara gittik. Aynı teneffüsleri bekledik. El ele tutuştuk karşıdan karşıya geçerken. Hâlâ birbirimizi kollarız yaya geçitlerinde. Sabah kalkarım başımda bekler. Yüzünde sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi duran acayip tebessümüyle. Bence hiç çıkma o yataktan der, dışarıda berbat bir hava var. Pazardan dönen sinirli teyzeler var. Havada uçuşan serseri kurşunlar var. Ayrıca bütün şoförler yerli yersiz kornaya basıyor.
Arkadaşlarla otururken gelir bazen. Bir parça uzakta durur. Benden başka seveni yok çünkü. Biz güldükçe kollarını kavuşturup küskün bakar. Büyük bir bilmişlikle de vardır o bakışlarında. Yine bana kalacaksın nasılsa der gibi başını sallar.
Kuyrukta beklerken muhabbet ederiz genellikle. Kuyrukta beklemekten zevk alan tek insan diyebilirim. En son Üsküdar’da iki kilometrelik bir iftar çadırı kuyruğunda gördüm onu. Oruç tutmamasına rağmen.
Kaleciye geri pasın serbest olduğu zamanlardan beri maça gidiyoruz beraber. Gelme, uğursuzsun diyorum, gene de geliyor. Kaç sefer yakaladım gol yediğimizde çaktırmadan sevindiğini. Takım tutmuyorum diyor ama biliyorum kimle oynasak onları tutuyor. Felaketlerden zevk alan bir mizacın mı var diye sormuştum bir seferinde. Gerçeklere tahammül edebilecek gücüm var demişti.
Onunla ortak bir şeyler yapmanın da imkânı yok. Ben film seyretmek istiyorum o eski fotoğraflara bakmak istiyor. Sürekli eski günlükleri karıştırıyor. Tam bir şimdiki zaman düşmanı. On beş dakika öncesini bile özlüyor.
Omzumun üstünden bakıyor yazarken. Dudak büküyor. Berbat bir yazarsın diyor. Neden diyorum. Maziye saygın yok diyor. İstikbalden haberin yok. Ayrıca üslubun berbat. On beş yaşında bir kızın anlayabileceği kadar bayağısın. Hiç Proust okumadın mı Allah aşkına? Ya ciddi bir şeyler yaz artık ya da bırak bu işleri bir kuruyemişçi açalım.
Ne zaman berbat bir birahanenin önünden geçsek koluma giriyor, gel şurada oturalım diye ısrar ediyor. İstemiyorum, işim gücüm var diyorum ama dinlemiyor, kolumdan çekiyor. Paldır küldür giriyoruz içeri, iki bira söylüyorum mecburen. Ben içmeyeyim sağ ol diyor. İçmeyeceksen niye getirdin beni buraya diyorum. Lütfen garsonun önünde tartışmayalım diyor. Kafayı bulunca cep telefonumu elimden alıyor, kimseyi arama böyle güzel diyor. Nefret ediyorum yalnız ve sarhoş olmaktan. Hiç kimse yalnızken tam anlamıyla sarhoş olamaz, şahit gerekir sarhoşluk için. O zaman gel onu arayalım diyor. Benim hiç gururum yok mu, nasıl istersin böyle bir şeyi benden diyorum. Seni sevmeyen birini sarhoşken arayamazsın. Seni sevmeyen birini gece yarısından sonra arayamazsın. Seni sevmeyen birini öğleden sonra bile arayamazsın. Belki akşamüstü mesaj çekersin. Olsun yine de arayalım diye tutturuyor. Olmaz diyorum. Herkesin içinde çocuk gibi ağlamaya başlıyor. Ağzını kapatıyorum. Elimi ısırıyor. Şişeyle vuruyorum kafasına o zaman. Küsüp gidiyor. Birkaç gün gözükmüyor ortalıkta. Sonra ansızın çıkıp geliyor yine, hiçbir şey olmamış gibi sarılıyoruz.
Neredeydin diyorum nasılsın iyi misin? Seni özledim diyor. Kalbini kırdıysam özür dilerim kardeşim diyorum. Önemli değil diyor, zaten kalbini İkea’dan almış, söküp takabiliyormuş. Ayrıca yalanlara inanmaya ihtiyacı varmış. Bütün çaresiz insanlar gibi. Bütün hasta yakınları gibi. Dağılan bir okul gibi.
Hüzünlü piç diyorum ona ismini bilmediğimden. O da bana acemi piç diyor. Yok dünyadan haberin. Bir fabrika paydos ederken ortalığa çöken hüznü bilmiyorsun. Bilmiyorsun suya bırakılmış kâğıttan kayıkların gerçek anlamını. Rüzgârda uçuşan torbaları. Moloz dökülmüş arsaları. Bu hızla ölmeye devam edersek bütün dünya mezarlık olacak. Ama sen hâlâ ölümü kişisel bir şey olarak algılıyorsun. Herkes uzmanı olduğu konunun zalimi olmuş. Ben de mi diye soruyorum. Sen de diyor. Ama üzülme. Hiçbir şey bırakmayacağız arkamızda. Çekip giderken sırtımıza saplanacak bir çift göz olmayacak. Enkazımızı toplayıp öyle gideceğiz. Asgari centilmenlik toz olmayı bilmeyi gerektirir.
Acılarımız da birbirine benziyor artık. Birbirine benzeyen parmaklar gibi ama. Her birinin eşsiz bir izi var. Bazen gözlerim doluyor karanlıkta. Ama fısır fısır konuşmaya başlıyor yine kulağımın dibinde, hiç susmuyor, ağlamama asla müsaade etmiyor. Her şey affedildi diyor, hiç ayrılmayacağız diyor. Keşke kadın olsaydın diyorum öyle konuştuğunu duyunca. Bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyor o da bana. Söylediği her şeye inanıyorum o zaman. Gözlerimi kapatıyorum her yer bembeyaz oluyor. Yine el ele tutuşuyoruz iki çocuk gibi. Sessizce söz veriyoruz birbirimize. Sessizce verilen sözlere kim inanmaz.
1 note · View note
Photo
Tumblr media
+çay içer misin? -birini mi bekliyorsun ? +Her zaman yanımda fazladan bir bardak taşırım hayat ne olacağı belli olmaz… değişmişsin. -Nasıl değiş mişim? +Halin tavrın değişmiş ama iyi görünüyorsun -Bunun için kendini tebrik edebilirsin. -Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen ? +Elimde değildi,kendime engel olamadım ona aşıktım…seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim -Değdi mi peki ? +Mesele bu değil ki yaşamam gerekiyordu yaşadım ama biliyorsun işte bitiyor her nihayetinde her şey gibi… -Çay için teşekkürler… +Gitme lütfen…Lütfen. +Diyelim ki gitmedim seninle beraber olmaya devam ettik, ne değişecekti ? ne yapacaktık ? -Sevişirdik. +Başka -Sabahları beraber uyanırdık,ben senden önce kalkardım senin uyuyuşunu izlerdim,sonra sen uyanırdın bana gülümserdin, +Sonra? -Sabahları çayı tek şekerli içtiğini günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum. o ilk şekeri ben atardım çayını zarifçe eritişini izlerdim. +Sonra? -En çok boynundan öpülmeyi sevildiğini biliyor olurdum. +Güzelmiş… -Sonra dışarı çıkardık,dışarıda yağmur yağıyor olurdu…şemsiyeyi almazdık sırılsıklam olurduk sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik.Sonra sen üşütürdün ayakların buz gibi olurdu ben sana en sevdiğin o mavi çorapları getirirdim. sonra bayramları babanenin mezarını ziyaret etmeye giderdik… +Gider miydik gerçekten? -Giderdik,hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin…hiç bir şey yapmazdım,göz yaşlarını silmezdim , seni teselli etmezdim orada öylece ağlayışını izlerdim senin başka insanların mezarlarının arasında dolaşarak.hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm.Sonra hiç bir şey yapmazdık öylece otururduk çok bilinmeyen bu sorunun yanını yanıtını arardık, hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık. +O zaman bir çay daha içelim mi ? -Daha Fazla çay içmek istemiyorum ben.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
338 notes · View notes
Text
Whatshap goy goy seviyeli muhabbet..
Saygı çerçevesinde ayrımcılık gözetmeden tanış olalım numaraları yollayın gelsin 
#Yeni grup
1 note · View note