yehmum

[yehmum]

[yehmum]

değersizliğim hep aklımda mesela. senin gözünde hiçbir şey olamamakla barıştım.

[yehmum]

biz seninle uzun bir yol yürümedik ama ben ardından bakarken de yoruldum.

[yehmum]

[yehmum]

bir şeyler konuşmak istemiyordum seninle ali. bin asır sessizce otursak da olurdu. mühim olan tek şey seninle yan yana oturmaktı çünkü. geri kalan herşey gürültüden ibaret ali.

[yehmum]

bak bu şey nasıl anlatılır bilmiyorum ama oyun sonunda herkes evlere dağılır, ben sokakta kalırdım.

[yehmum]

[yehmum]

dünya soğur, akşam serinlerken. benim sensiz sevinecek bir şeyim yok. kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim. içimi açtım sana. içini açmak için.

[yehmum]

üstesinden gelemediğim herşeyin, teker teker altında kaldım. anlıyor musun ali? bana zamanında çok hoyrat davrandılar.

[yehmum]

[yehmum]

gözündeki hayal kırıklığı neyin nesi fikret. bu dünya sana güler mi sandın?

[yehmum]

cânımın içi, parça parça eksilirken başkalarını toplamak sana düşmez. vazgeç artık.

[yehmum]

[yehmum]

ben şu zamanların üstesinden gelirim de yanımda seni bulamayışlarımın altında kalırım ali.

[yehmum]

ali, benim omurgamı aldılar. şimdi sırtımı nereye yaslasam, duvar olup üstüme yıkılıyor.

[yehmum]

[yehmum]

..bu devir benim devrim hiç değil. kayboluyorum. eriyorum bu devrin içerisinde. laflar, söylemler hiç biri benimle alakalı değil. korkuyorum. ürküyorum bazen*