Sadece içimden geçenleri yazıyorum. Tüm yazılanlar bana aittir.
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Spor mu yapmak istiyorsun, yap.
Dans figürleri mi öğrenmek istiyorsun, öğren.
Hayatını anlatan bir kitap mı yazmak istiyorsun ? Yaz.
Cildini ve vücudunu yenileyeceğin şeyler öi yapmak istiyorsun ? Yap.
İngilizceni mi geliştirmek istiyorsun ? Geliştir.
Sana engel olan ne ? Hayatını birilerinin seni terketmesine üzülerek geçiremezsin.
Unuttun mu ? Herkes eninde sonunda seni özler. Çünkü sen ilişkilerinde unutulmazsın.
0 notes
Text
Yazmak istediğim çok şey var. En çok da Ona. Nasıl beni bu kadar yok sayabiliyorum anlamıyorum. Her akşam birlikte uyuduğu birine, her sabah gördüğü birine insan bu kadar umursamaz nasıl davranabilir. Herkesin derdi var ama benim yanımda olmasını isterdim. Ciddi anlamda desteği sadece maddi değil manevi olarak görmek isterdim. Bunalımdayım dedikçe uzaklaştı benden. Bana düşen onu bunaltmamak, gel dememek, ondan hiçbir şey beklememek. Tam da olması gerektiği gibi. Bana yakışan da bu. Daha önemli dertlerin var. Zaten yalanlarınla bu ilişki bu kadar uzun sürmezdi. Süremezdi. Bitmesi ikiniz için de en mantıklısı bebeğim. Sen neleri unutmadın, bu hiçbir şey. Belki hatırladıkça ağlarsın ama geçer. Her gün yeni bir umut. Umutlarınla yaşamaya devam ediceksin. Güçlüsün sen, yaparsın.
0 notes
Text
Bir annenin en çaresiz olduğu anlardan biri çocuğunun istediği birşeyi alamamaktır bence. Benim annem hep çalışırdı, yine de alamazdı istediğimizi. Gücü yetmezdi. Karşı gelemezdi karşısındakine. Ben maddiyata bağlı bişey istememeye çalışırdım. Aynı bugün gibi. Bugün benim doğum günüm. Annemden güya ders çalışamadığım için leptop istedim. Daha doğrusu lazım olduğunu söyledim. Lazımdı tabi ama o yüzden değil. Yine sordu bana gelirsen süprizim var sana dedi ne istersin dedi. Ben de yemek olarak mı dedim. Bu, annenin karşılayacağı birşeyi istemeye çalışmaktır.
0 notes
Text
Son 3 yıldır her doğum günüm ağlayarak geçti.
1. Denizlideydim. Hatırlanmayan bir doğum günüydü. İyi ki doğdun bile denilmedi. Yanlış tarih bilgisiydi sadece. Akşamına telefon elime verilip seç bi kolye dendi, 22 sinde gelicek şekilde. Yersiz bir durumdu.Doğum günü sabahı alarm kurmuştu, uzak bir yere kahvaltıya gidicez sanmıştım, giyindim süslendim. Evin iki yanında bir yere götürdü ve evdekileri yiyip tonla para ödedik. İlaçlarımı içmedim diye azarlandım, gelmeyen bir kargo yüzünden ki ikimize hediye almıştım(bardak) yine azarlandım. Sonra bütün günüm tuvalette kapının arkasında ağlayarak geçti. Ağlamam onun umrunda bile değildi, yalnızdım. Yalnızlığıö ve değersiz hissettiğim için çok ağladım.
2. Kırıkkaledeydim. Hiç tanımadığım birinin yanına yerleştirildim. Maksat kalıcak yerim olsundu. O zamanlar yakın olan bir arkadaşımın yanımda olup kutlama yapmasını istemiştim ama o planlarına beni dahil etmemişti ve yanımda yoktu. Camın kenarına oturup bacaklarımı kendime çekip saatlerce ağladım. Sessiz, yalnız. Yine kimsenin umrunda olmadan.
3.İzmirdeydim. Planlar yapıldı günlerce. Herkes günlerce bekledi. Giyecek kıyafetim yoktu. Param da yoktu. Hasta numarası yapmak zorunda kalıp herşeyi iptal ettim. Verdiğim sözler çöp olmuştu ve bu planın iptali yüzünden yakın bir arkadaşım beni hayatından çıkardı. Kendi tercihiydi ama o gün de yine saatlerce ağladım. Yalnız değildim iki arkadaşım vardı. Ama psikolojik olarak bitmiş, kendimi yemiştim.
Öncekiler de süper değildi ama üç doğum günümde hüsrandı. 25.yaş günüm de şuan için berbat geçicek gibi. Hayatımın geri kalanında olduğu gibi. Her günüm de.
1 note
·
View note
Text
Bugünü unutma!
Sen bugün aç uyuyorsun. Üç gündür her akşam açım demene rağmen herkes yine ilk kendini düşünüyor. Dünü unutma, aç olan sendin ve aç kalan da. Sürekli aynı şeyi yediğini de unutma, bunun kimsenin umrunda olmadığını da.
0 notes
Text
Kilometrelerce yol gitmiş gibi yorgunum. Her gün aynı şeyleri yapmaktan bıkkın. Yaşamak bile şans sayılıyorken yaşadığım için kendime kırgınım.
0 notes
Text
Yanıltılarınızı büyüdükçe anlarsınız. İnsanlar, hayaller, umutlar, yaşanmışlıklar.. Yanıldığınız herşey suratınıza tokat gibi gerçekleri vurduğunda büyürsünüz.
0 notes
Text
Bu hayatta gerçekten ufacık bir kar tanesi gibisiniz. İnsanlar düşerken hayranlıkla bakarlar size. Ta ki yere düşüp eriyene dek. Yok olduktan sonra siz su olduğunızda da basıp geçerler, dağılırsınız. Tekrardan buharlaşıp göğe yükseldiğinizde güzelleşirsiniz yeniden. Bu döngü dünyadan yok olana dek devam eder. Yaşam gibi.
0 notes
Text
Hayaller, hayallerim.. Önemsiz, gerçekleşmeyecek kadar uzak. Şuan yaşamış olduğum hayatı ilmek ilmek yalanlarla işledim, büyüttüm. İçinden çıkılamayacak bir hale getirdim. Yanılmalarım oldu, çok fazla. Hakkında hep savunduğum insanların gerçek yüzlerini bildiğim halde hep sustum, kabullendim. Yalnızlık korkumu yenemedim, yenemeyeceğim. Şuanda yalnız değil miyim ? Çok yalnızım. Değişmedi, değişmeyecek. En azından doğru bildiğim bana yararı dokunan hiç kimseye arkamdan konuşturmadım. Kimse kötü bilmedi beni. Kimse sevmedi de.. Akıllarına durduk yere gelebilecek biri olmadım hiçbir zaman. Hep kendimi hatırlattım, hep “burdayım” demek zorunda kaldım. Evet çirkindim, hala öyleyim. Ama düşüncelerim çirkin değildi. Hep birileri kırılmasın, üzülmesin, yalnız kalmasın istedim. Kalbim nasıl istiyorsa öyle davrandım. Bana ne kadar kötülükle geliniyorsa o kadar iyilikle gittim. Yalancıyım, doğru. Ama yalanlarım sadece kendime zarar verdi. Sürekli beni etkisiz hale getirdi. Yine herkesin arkasında ben vardım, ben savundum, ben durdum. Herkes bir gün beni olduğum gibi hatırlasın istedim. Ben öldüğümde hatalarım konuşulucak biliyorum. Bu hayatı ne kadar sürdürürüm bilinmez, kendi kendime ölüceğim kesin gibi. Acılı, can çekişerek. Gücüm kalmadı artık. Kimseyi görmeye, anlamaya ve birine bişeyleri izah etmeye gücüm kalmadı. Kimseye yetemiyorum, uğraştıkça batıyorum. Uğraşlarım cevap vermiyor ve ben eriyorum. Yaptıklarım ve yalanlarım benim yaşamama izin vermiyor. Yoruldum. En yakın zamanda bu dünyadan, yalan hayatımdan ve çevremdeki sahte olan herşeyden kurtulmak dileğiyle. İyi geceler.
0 notes
Text
Tarih : 21 ekimi 22 ekime bağlayan gece. Saat gece yarısı.
Yatağımda yalnızım. Her zamanki gibi ışık açık. Yavaş yavaş benden uzaklaşmasını izliyorum. Her gün yeniden bana nasıl soğuk baktığını, hayatımın geri kalanında olmayacağını vurgulamakla geçen günleri görüyorum. Benimle gelecek düşünmeyen biriyle her gün aynı yatağa girip sevişiyorum, uyuyorum. Tensel temas herkesle yaşanmaz, yaşadığın insanı da kolay kolay unutmazsın bence. Ben de unutamayacağım. Çok uzun bir süre izi kalıcak ama geçer, neler geçmedi ki. Özleyeceğimi bile bile her an nasıl bitecek diye düşünüyorum. Ani ve sessiz olucak eminim. Vedalaşmayacağız bile. Bizden bi bok olmadı, olmayacak da.
0 notes
Text
Birilerinin hayatında sadece gün doldurmak için bulunuyor gibiyim. Yeni birşey keşfettiklerinde, önlerine bir fırsat çıktıklarında hemen beni hayatlarından çıkarmanın derdine düşüyorlar. Bense sessizce çıkıp gitmeyi tercih ediyorum. Mutluluğu paylaşmak gerek diyorlar ama kimse benimle mutluluğunu paylaşmak istemiyor. Mutlu olduklarında en son haber verilen kişi oluyorum. Sıkıntılarına, dertlerine ve sorunlarına ilk ben koşarken onlar benim dertlerimi dinlemiyor. Herkesin hayatında bir fazlalıkmış hissiyatı yoruyor beni. Fazlalığım ve gereksizim. Çünkü akıllarına gelmiyorum, aramak isteyecekleri biri değilim. İnsanlara kendimi hatırlatmaktan, dinlenmemekten ve fazlalık olmaktan yoruldum. Kendi sıkıntılarım bana yetmezmiş gibi tırnak kırılma dertlerini dinliyorum. Çok yalnızım. Herkes bişeyleri düzene koyunca ilk benden vazgeçiyor. Sanki herşeye engelmişim gibi. Oysa desteğim ben, yaslandıkları duvarım, haberleri yok çok güçlüyüm. Gidenlerin arkasından bakmaktan o kadar sıkıldım ki. Keşke bir kere de giden ben olsam. Birileri üzülse benim için, özlese, ansa beni. Oysa kocaman sevmiştim hepinizi. Sanki sevilecek bir yanınız varmış gibi. Zaman kaybıyım herkes için, gelip geçici ve bir o kadar da değersiz. Özür dilerim sizi sevdiğim için. Hep tek olduğunuz ve olmak istediğiniz yere koyduğum için. Kendimden de özür dilerim, size kendimi bu kadar kırma fırsatı verdiğim için..
0 notes
Text
Bazı günler hayatının en güzel günüymüş gibi başlar. Oysa bir günde neler öğrenirsin. Hayal kırıklığı yaşarsın, inandığın şeylerin yalan olduğunu anlarsın, herşey o kadar anlamsız gelir ki. Buna mı üzülücem dersin ama kalbin paramparçayken daha çok parçalanır. Tam öyle bir gündü. Öğrendim, gördüm, hayatımdaki herşeyi yeniden sorguladım. Üzüldüm mü, belki. Hayatımda o kadar çok üzülcek şey var ki, hepsine üzülmekten yoruldum, kalbim çok fazla yorgun. Ölmek istiyorum, ölüm çözüm olsa çoktan hallederdim. Kalbim kırık ve bu acı geçmez. Alışmak zorundayım, alışmalıyım.
0 notes
Text
Dün aramızdaki 2 yılı değerlendirdik aslında. Herşeyin neyle ve nasıl başladığını, bana nasıl baktığını ve nasıl yandığını değerlendirdik. İnsanın kalbi acır anlatırken, acıdı. Olmaz dedik, bizden olmaz çünkü birisi var aramızda. Bağlanamayız birbirimize, bizden sevgili de olmaz, her ne olursa olur ama “biz” olmaz. Bunu bu kadar net söylememiştin hiç, gözlerini kaçırışından, konuşurken düşünmenden anladım. Korkularını yenemedin, kabullenemedin bana karşı bişeyler hissettiğini. Seni de beni de senin bu netleşmeyen duyguların bitirdi. Hislerinden korktun, yapmamalıyım dedin, soğuttun kendini. Aferin be sana. Ne güzel bittik öyle. Sen, hayatında ne zaman ararsan ara yanında olucak birini kaybettin. Senin adına üzülüyorum. Çünkü sen zaten hiç yanımda olmadın. Ben hep üzgünüm.
0 notes
Text
Bugün yıllar sonra belki de birçok kez karşılaştığım bir durumla karşılaştım. “Değer bilmezlik”. Ben, belki de çoğu erkeğin evlenebileceği bir kadınım. Tabi bu tip olarak değil, davranış ve beceri olarak. Kimin umrunda ? Değer bilmezin biri gelir ve “alışkın değilim” lafıyla yaptığın herşeyin üstüne kalem çiziverir. Peki ben bu duruma alışkın mıyım ? Kesinlikle evet. Nankör insan tanıma konusunda master yapabilir ve kalbimin kırıklarını toplayıp yeniden bir kalp oluşturabilirim. Yanımda olmak istemeyen, bundan sıkılan birine ne yapabilirim ? Olmak istediği yerde değilse ve mutlu değilse, bırakın gitsin. Ben kendime yeterim.
0 notes
Text
Herşeyi halleder dedikleri için hiçbir şeyi halledemiyorum.
0 notes
Text
Ben bir kadınım. Toplumumuzda erkeğin beyni adlı kurgum.
Yatağın ucundaki bu kızıl saçlı kadın, benim için ne anlam ifade ediyor ? Belki birkaç yıl öncesinden bugüne kadar ki anılarımın toplamıdır. Bir kadın nasıl olurda herşeyi düşünebilir ? Kadınların fil hafızalı olması yaradılıştan mı gelir ? Belki de hayat mücadeleleri buna dayanmakta, kim bilir. Dışardan bakıldığında sahip olduğum kadının çok güzel olduğu gerçeğine kapılıyorum. Sahip olmak eylemine, hiç bu kadar anlam yüklenmemiştir. Kızıl saçlar, bembeyaz bir ten, kırmızılığını kendinden oluşturmuş bir dudak, uzun kirpikler, yemyeşil gözler ve ince bir bel. Ben bu kadına sahip olamazdım, o sahip olmama izin vermişti. İncecik beline baktığımda vücudunun yanımdayken aldığı şekli düşündüm. Kadınların işi zor olmalı. Beğenilme arzusunu içinde hep bulunduran ama bunu dışarı yansıtmayan bir yapıları var. Erkek olarak tek yapmamız gereken, tavlamak. Bir kadının her halini anlamlandırmaksa yorucu.
Yatağının kenarında oturan kadının yanına gittim. Bana ait olması onu ben yapmazdı. Kendi fikirlerini hiç önemsemediğimi düşünüyordu. 3 yıllık beraberliğin 2 yılını aynı evde geçirdik. 1 yıldır sürekli kavga ediyorduk. Ben erkeğim, onu yatakta ilk zamanlar çok şehvetli ve mutlu hissediyordum. Şimdilerse isteksiz ve ben yine çok iyiyim. Libidom hala tavan ve bu durum onu istekli hale getirmiyor. Aramızdaki sorunları yatağa yansıtma huyu var. Yansıtmamalı ki aşkımız hala sürsün. Anlamaktan güçlük çektiğim sebepsiz tripleri ve en ufak şeyden nem kapan bir güveni vardı. Şüpheci, kavgacı taraf oydu. Çünkü ben çoğu kavgamızın neden dolayı olduğunu anlamıyordum.
Bu gece aynı yatakta saatlerce sessizliğimizi koruduk. Kafamdan çok güzel olduğu haricinde bir artısı olmayan biri olmak için çabalıyor gibiydi. Benden önce evlenip boşanmıştı. Neden boşandığını bilmiyordum. Hiç bahsetmedi, sormadım. Dul olması kötüydü. İlk ben sahip olmak isterdim ona. Ama sevmiştim, artık yapıcak birşey yoktu. Evli olmamamız bunun sorun olmasına müsade etmiyordu. Aileme açıklama yapmak zorunda değildim, evlenmediğimiz sürece.
Odanın sol köşesindeki dolaptan birer kadeh içki alıp geldikten sonra sessizlik hala devam ediyordu. Bir ara ince belinden kavrayıp öpmek istedim. Ancak yine bilmeden bişey yaparım diye korktum. Bu zamana kadar herşeyi bilmeden yapmış ve bu odanın içinde günlerce sessizce yatağın kendime ait olan kısmında uyumuştum. Herşey bu odanın içinde bitmeliydi. Şu odanın kapısında kalmalıydı bütün sorunlar. Kadındı o, beni mutlu etmeliydi ki gözüm dışarda olmasın. Ama böylesi sorunlu bir durumdan ben artık kaçmak istiyordum. Onu fazlaca arzuluyor ilk zamanlarda olduğu gibi odanın her köşesinde sıkıştırmak istiyordum. Sessizliğini üç beş kadehten sonra bozdu. Artık benimle yapamıyormuş. Olmazmış artık. Sevmiyormuşum onu. Buna kendisi karar veriyor ya! Ben her gördüğümde yeniden hayran olduğum kadını bu odanın içide tanıyamaz duruma geldim, sesim çıkmıyor. Kalbim biraz bozuk biraz kırgın ama hala yanımda olması rahatlatıyor beni. Ona sarılmalıyım, hem de hemen. Yoksa gidicek. Üç beş gün üzülücem belki hiç unutamayacağım. İhtimaller içinde herşey bu kadar net değilken yaşadıklarımız gözümün önünden geçiyor.
Her sabah uyanıp kahvaltımızı bu odanın içinde yapmamız. Özel duşumuzda beraber sevişerek duş almamız. Aynı küvetin içinde saatlerce uzanıp onun bunun dedikodusunu yapmamız. Dolabını toplarken onun giymek istemediği kıyafetleri zorla ona giydirip sevişerek onları ��stünden çıkarıyor olmam. Daha bir sürü şey yaşamışız bu odada. Ama gitmek istiyor. Bilmiyor ki bu gecenin sonunda, sabah uyandığımda yatağın diğer kısmımda onu bulamazsam erkeklik gururudur affetmem. Bensiz hiçbişey yapamaz ki. Bensiz kavanoz kapağını açamaz mesela. Bensiz dolabın yukarısına yetişemez. Hem akşam yemeklerinde salatayı kim yapıcak ? Ne kadar lazımım aslında ona, farkında bile değil. Benim ona ihtiyacım yok oysaki. Herşeyi kendim yaabiliyorum. Seks dışında. Onu da bulurum birilerini. Aynı ten olmaz, aynı koku ama ihtiyacım giderilir en azından. Belki de bitmemeli.
Yanına oturup saçlarıyla oynamaya başladığımda dönüp gözlerimin içine baktı. Öpüşmek için yeltendim ancak istemedi. Kafasını çevirmesi soğumama sebep oldu. Odanın sağ köşesindeki bibloya baktım. Salıncakta sallanan yaşlı bir çiftin biblosuydu. Bu bibloyu onu ilk öptüğüm gün hediye etmiştim. Yanında ki ufak bibloları hatırlamıyorum bile. İllahaki düşünüp almışımdır. Ben herşeyi düşünürüm çünkü. Hiçbir şeyi dert etmeyen ve bu mutluluğu bozmayan biriyim. Gözüm televizyona takıldı. Altındaki playstationa baktım. İlk aldığımda çok fazla zaman geçirip onu ihmal ettiğimi söylerdi. Oysa öyle bişey mümkün değil, aynı evdeyiz. O da kendine bir hobi edinmeliydi, benle uğraşmak dışında.
Tüm gün seviştiğimiz günler olurdu. Belindeki kıvrımlara bayılıyorum, bunu biliyor ve üstümdeki hareketlerini o kıvrımı göstererek yapıyordu. Aynı eve girdiğimiz ilk zamanlar çok fazla sevişiyorduk. Her gördüğüm alanda sıkıştırıp giriveriyordum içine. Hoşuna gidiyordu. Sonrasında olay çok fazla buna dayanmasın diye istememeye başladı. Bana durumu açıkladığında çok gülmüştüm. Erkeğim ben tabiki isteyeceğim seni demiştim. Haklıydım, istiyordum. Şuan gitmek isteyen kadına bakıp hala onu arzulayabiliyordum. Ben onunla mutuydum, onun duyguları umrumda değildi. Mutluluk iki taraflı olmak zorunda değilki. Bir taraf fedakarlık yapmak zorunda ve o kadın olmalıydı.
Saatler geçti. Hala beni neden istemediğini anlayamıyorum. Saatin yelkovanından çıkan her ses onun gidişini yakınlaştırıyor. Sesi çıktı sonunda, aldatıldığı için boşanmış. Sormadım halbuki. Aldatılmak zor olsa gerek. Güzellik yetmiyor biliyorum. Ondan daha güzelini bulamam ama yatakta daha iyi sevişen birini bulabilirim.Erkeğim ben hakkım bu, sevişmek, yatakta mutlu olmak, güzel yemek yapması ve herşeyin dört dörtlük olması gerek. Aldatılmak için bunlardan birini yapmaması yeterli kadının ve yanımdaki güzel kadın şuan beni mutlu etmiyordu.
Merakımdan sordum. Neden istemiyordu ki beni? Beynimden vuruldum. Aldatılmışım. Hem de eski kocasıyla. Bu kadınlar gerçekten aptal. Duygusal boşluğun içindeyken yanında olmamışım da onu aramış ve onunla yatmış. İlk öpüştüğümüz günde aldığım bibloyu yüzüne fırlattım. Sanırım biraz kanadı. Yüzüne bakamıyorum çok tiksinmiştim ondan. Meğer bunca zaman yatakta mutluluğu onunla yaşıyormuş. Ben de sıkıntı olmadığını hep söylerdim, benim hiçbir eksiğim yok, bütün sıkıntı onda. Ben mükemmelim. Hala yakışıklı ve zekiyim. Benden daha iyisini bulamaz, pişman olucak.
Odadan çıktım. Uzun zamandır olmak istemediğim biyerde olma hissimden kurtulmak için arabama atlayıp iki ev ilerde durdum. Kapıyı çaldım ve şuan eski sevgilim olan kadının en yakın arkadaşına geldim. Dudaklarıma yapıştı hemen, belli ki özlemiş. Sık sık görüşürdük ancak bu seferki şehvetli olucaktı. Çünkü sinirliydim ve sinirimi ondan çıkarmak istiyordum. Kulağıma vısıldadığı kelimeler daha da güçlü bir erkek olduğumu hissettirdi. Aldatıldım dedim bir anda. Güçlü bir kahkaha attı, bir kadına yakışmayan ses tonuyla. Aldatıldığım kadar aldattığımı söyledi. Sinirlendim ve son gücümle içine girdim. Şehvetin verdiği rahatlıkla üstümü giyinip eşyalarımı almak için evime döndüm. Eve girdiğimde yeniden bir sessizlik hakimdi. Kapıyı açtım ve baygın yatan beni aldatmış eski sevgilimi gördüm. Üstünde bir not vardı. “Ben seni aldatmadım, sen beni aldattın.Yakın arkadaşımla mutluluklar..”
Hakkettiğini buldu. Benimle konuşmak yerine kendini öldürmesi kendi iradesizliği. Şuan yakın arkadaşıyla beraberim. Bazen aklıma gelince sadece hala kucağımdayken kıvrılan belini düşünüyorum. Bazen hayal edip rahatlıyorum da. Erkeğim ben bunu düşünmek hakkım.
0 notes