Tumgik
vedacaddeleri · 2 years
Text
1 note · View note
vedacaddeleri · 2 years
Text
Kırık aynalar, içinde çürümüş insanlar.
Hazırlanmış kendime bakıyorum. Az sonra babamla dışarı çıkacağız.
Geliyor, beni alıyor ve çıkıyoruz. Dünyanın en mutlu insanıyım o an. Ve bu gün de dünyanın en güzel günü. Bir kilo çilek alıp bir parka geçiyor, afiyetle yiyoruz. Gezip, dolaşıp, eğleniyoruz bolca. Biz çok iyi biliriz eğlenmeyi babamla. Çok sever o gezmeyi. Benim sevdiğim şeyse, onunla gezmek.
Ezan okunuyor ve bir camii bulup içeri giriyoruz. Bulunduğumuz konumun neresi olduğu hakkında zerre fikrim yok, sadece babama ayak uyduruyorum. Namaza başlıyor, her secdeye gidişince saçlarını örtüyor şapkalı kabanı. Gülmeye başlıyorum, küçüğüm o zamanlar. Şapkasını tutup indiriyorum sürekli, babam da gülmemek için zor duruyor. Farkındayım.
Güç bela bitiriyor namazını ve çıkıyoruz dışarı. Dedemi özlediğimi söylüyorum ona. Gözleri doluyor ama saklamaya çalışıyor. "Az kaldı," diyor. "Sabret, oraya da gideriz."
Dediğini yapıyorum, söz dinleyen bir çocuğumdur ben. Babamın sözünü dinler, onun gibi olmaya çalışırım hep. O da öyle yaparmış küçükken, dedem idolüymüş onun. Öyle diyor.
Yolun geri kalanını sakin tamamlıyoruz. Konuşmadan, sadece yürüyoruz. Karşımıza çıkan kabristan, içimi ürpertiyor fakat bakıyorum, babam tam olarak o korkunç kabristana doğru ilerliyor. Elini daha sıkı tutuyorum ve ses etmeden yürümeye devam ediyorum. İçeri giriyoruz ve biraz daha dümdüz ilerledikten sonra geniş bir mezarın ruhu ayaklarımıza yapışıyor.
Duruyorum ve boş boş bakıyorum önümde bulunan beyaz taşa. Dedemmiş meğer. Ölmüş de haberim yok. Meğer babamın, güçlü kalma sebebi yok olmuş fakat bence hâlâ güçlü. Hattâ eskisinden daha çok belki.
Korkuyorum o an, ben de mi kaybedeceğim?
Babama bakıyorum, "Sen de mi gideceksin?"
Gülümsüyor babam bana, gözleri kızarık olsa da. Başımı okşuyor. "Kim kalır ki şu renksiz dünyada?"
"Ama sensiz düşersem ya?"
"Seni bu dünyadaki en güçlü kız yapmadan gitmeyeceğim, göz bebeğim."
Sarılıyorum babama. Benim de gözlerim kızarıyor hafiften. Herkes giderdi fakat ben gidenler arasından sadece babamı sevecektim. O yokluğuyla bile var olmayı başarırdı, biliyordum.
Yok olan ruhlar, en çok onlar el tutar. Ama toprağa dokundururlar, ama bir telefon uzaktadırlar.
0 notes
vedacaddeleri · 3 years
Text
Bir yılı aşkındır boynumdan çıkarmadığım o kolyeyi, kopararak çıkarıp camdan aşağı fırlattım. Geri dönmesi mümkün olmayan, hatırlanmamalı. İşte sen de bunu veda'm sayarsın artık.
0 notes
vedacaddeleri · 3 years
Text
1 note · View note
vedacaddeleri · 3 years
Text
"İnsanı kendine getiren iki şey var; soğuk ve acı."
Gözlerini kısarak, karşısında bulunan kadına ait sözlerin doğruluğunu tarttı. "Buna katılmam için bana bir örnek sunmalısın." Kafasını kaldırdı ve kadını gülerken yakaladı. Kalbi kaburgalarına aktı.
"Benden acılarımı istememelisin, sevgilim."
"Senden sadece seni istiyorum."
"Bu seni cezbederken, bana kan kusturur."
Denize bir taş daha atarken, onu izlemeye devam ediyordu. Sıkıldığını, daraldığını ve içine batıp, battığı yerden çıkmayan keskin parçaları en derinlerinde bir yerlerde hissedebiliyordu. Uzandı ve kadının çenesini kavradığı gibi kendine çevirerek yüzüne doğru yaklaştı. "Söyle! Söyle bana, denize anlat, anlat artık! Öyle susuyorsun ki, birlik olup cümle haline dönüşecek kelimeleri bile korkutuyorsun!"
Kadın sakin, belki de ruhsuzca bakmaya devam etti adamın şiddetine karşın. "Biliyor musun, gidişinin üzerinden iki yıl geçti ve ben onun için bir kez bile ağlamadım," dedi, gözünden bir damla yaş süzüldü. Ardından derin bir nefes alarak hiddetlendi. Bu bir ilkti. Hızla sildiği gözyaşı, ikisinin de ruhuna yağmur yağdırdı.
"Siktir olup gittiği günden beri aştığımı sandığım hiçbir şeyden geçemediğimi fark ediyorum!" Adamın elleri arasından kurtuldu ve denize dönerek ellerinin altındaki irili ufaklı taşları ileri doğru savurdu.
"Alışamıyorum! Nerede, ne yapıyor, iyi mi yoksa başı yine belada mı?" Adama çevirdi başını. "Ya da hâlâ birilerini kandırmaya devam ediyor mudur, hm?" Alayla gülümsedi sonra. "Etmesin. Ben daha fazla kendime gelmek istemiyorum."
"Baksana, acın seni çok mu üşütüyor?"
Adama bakarken, hüznü eriyip kalbinden dökülerek, karşısındaki sulara karışmışcasına güzel güzel gülümsedi kadın. "Her acı çok üşütür, bu yüzden kendimize gelmeme ihtimalimiz yok değil mi?" Durdu biraz ve devam etti. "Sadece, abilerin bir cellat olması kan dondurucudur o kadar."
Abisinin özlemiyle ağlamaya devam ederken, bedenine dolanan kollarla daha çok sarsıldı ve titrek parmaklarıyla adama sarıldı.
1 note · View note
vedacaddeleri · 3 years
Text
Neden inci tanem, neden büyümek zorunda kaldık? Büyümek en çok bize yakışmadı. Ben burada büyümeye devam ediyorum, sen soğuk mermerin altında yıllanıyorsun. Bana söylediğin şarkı çınlar etrafta, her bir duvara çarparak: Sabret, sabret, sabret inci tanem.. Seneler geçiyor, ben sabredemiyorum. Dönülmez bir yoldasın ve kalbim en çok buna kırılır. Biliyorum izliyorsun beni, benim henüz bilmediğim yerlerden. Sen üzülme diye susarım hep. Eğer izlemeye devam ediyorsan, tam şu an gözünü kapat bulutların arasından. Dayanamazsın sen, alışıla gelmiş bir şey değil benim zindanıma hapsolup paragraflarca yazmak, orada solup kalmak. Canımın ağrısı; yüzün gül bahçesi olsun diye ben ölecekken sen, ben burada, ne idüğü belirsiz sokaklarda kaybolayım diye ruhunu boğdun.
Ben seni bunun için affedemeyeceğim lakin sen beni affet. Zira yaşamak, en güzel bizde dururdu. En az büyümenin yakışmadığı kadar.
1 note · View note
vedacaddeleri · 3 years
Text
1 note · View note
vedacaddeleri · 3 years
Text
"Dinliyor musun?"
"Hm, dinliyorum bebeğim. İmkansız bir aşk denir."
"Beğendin mi?"
"Güzelmiş."
Başımı telefondan kaldırdım buruk bir gülümseme eşliğinde. Bu hep, en imkansız olandı. İmkansızlığıma, çaresizce vurgundum. Öyle vurgundum ki, tüm insanlığın yorgunluğuna eş değerdi ruhum.
"Neden bu şarkı?"
Kalbimi barındırıyor, diyemedim.
"Bilmem, güzel işte. Seviyorum."
En çok seni.
"Bizden olmayacak, biliyorsun değil mi?"
"Böyle bir şey beklemiyorum, istemiyorum da."
Kalbim paramparça, en çok bizi bekliyorum.
"Güzel, bekleme. İsteme de."
Gözyaşım ekrana düşerken içimden geçenlerle, hislerim yandı.
Beklemek en çok imkansızken cehennem olsa da, beklerim seni.
1 note · View note
vedacaddeleri · 3 years
Text
"Bilirsin, bazen küçücük bir kağıt parçası bile hüzün demektir."
Kafamı kaşıdım. "Anılardan mı bahsediyorsun?"
Güldü ve kaburgalarımda bir çiçek daha açtı. "Anılardan daha acıklı bir şey var mı ki?"
Gözlerimi yüzünün her detayında gezdirirken, "Haklısın," diye fısıldadım. "Hatıralar, sonbahardan bile daha yağmurlu olur bazen."
Gözlerini bana çevirdi, buğulu kahvelerinde boğuldum. Kısa saç tutamları alnında dalgalanırken gülümseyerek gözlerime baktı uzunca, kısık gözleriyle. "Sonbahar, senden sonra daha çok ağlıyor." Gülümsemesi genişledi ve sakince önüne dönerek, dalgalı denizi izlemeye başladı. Onunla her şey güzeldi fakat geçirdiğimiz geceler bambaşka bir şeydi sanki.
"Çünkü senden önce, ondan daha muazzam bir şey yoktu, tüm hüznüne rağmen."
2 notes · View notes